03 Şubat 2013

Sevmek Bazen Söyleyecek Sözün Varken Susmakmış




Sevmek Bazen Söyleyecek Sözün Varken Susmakmış

Sevmek bazen bildiğin halde her şeyi susmakmış
Seni darmadağın edecek her şey olup bitmiş
Yapılıp edilmiş olduğu için sevdiğince
-dileyemediğin için olmamasını da hani-
Sadece susmayı dileyip, susmayı yaşamakmış

Sessiz onurlu bir direnişmiş, aslında bu suskunluk
Fırsat vermekmiş karşındakine
Her insanın ikinci bir şansa ihtiyaç duyacağını
Bilmenin farkındalığı ile
Soluksuz uzun bir bekleyişmiş
Bir şekilde telafi edilsin diye yapılan hatalar
Olur ya insanlık hali herkes yanlış yapabilir
Diyerek yüce gönüllülük göstermekmiş

Ya da
Hata değil de yapılanın
Bitişini gösterdiğini bir aşkın
Yaşanılamazlığını ortaya çıkardığını sevginin
Anlamamak için umutsuz bir geciktirme çabasıymış
Yüce gönüllülüğün ardına saklanan

Kıyamamakmış sevdiğine onun tüm yok edişlerine rağmen
Acıtan inciten dalların budanması yerine,
Batmasına izin vermekmiş gönlüne
Vazgeçilemezinden kopmamak için
Onun senden çoktan vazgeçtiğini bilsen bile
Ezen yok eden yakan bir suskunlukla beklemekmiş

Sevmek, aslında sineye çekmekmiş biraz da
Hatta birini kandırmak değil, bilerek kanmaktır aşk diyenlerin
Ne kadar doğru söylediğini yaşayarak öğrenmekmiş

Sevmek bir kerre itiraf edildiğinde
Darağacına giden yola itilmekmiş sevdiğinin eliyle
Yağlı ilmeklere kurban edilmekmiş çaresiz

Sevmek razı olmakmış, vazgeçilmeye bile
Kanar gibi yapıp her söylenilene -sessiz-
Tutulmayan sözlere katlanmakmış

Sevmek yanmakmış buzulların arasında
Sıcak yatağında yalnızlığına sarılarak donmakmış

Sevmek bazen söyleyecek sözün varken susmakmış... 








 

BIRTANEM'e



BIRTANEM'e
Sana asla yalan söylemeyeceğim. 
Gerçeklerinse canı cehenneme.

Ben seni yaşıyorum. 
Ben bendeki seni, hayallerimi yaşıyorum. 
Belki asla yaşanmayacak ama yaşanması için ömrümü vereceğim anları yaşıyorum…

Bir yürek düşün ki bütün dünyayı içine alacak kadar büyük, bir ten düşün ki sadece ikimizi ısıtacak, ve bir hayal düşün ki içine sadece bizi alacak kadar küçük…

Olmayacak şey değil bu inan. 
Çünkü hayallerde ne imkansız vardır ne de o sonu gelmez keşkeler…

“Hayaller ah o hayaller, yoktur onlarda yasak
Hayalime bir sen yakın, gerçeklerse bana uzak…“
Tut ki bir yıldız kopardık gökyüzünden, avuçlarımıza aldık, ışıltısı gözlerimize yansıdı. 
Biliyorum, senin gözlerin yıldızdan da güzel parıldar. Fakat bu gece düşün ki ikimiz varız ve bir de bizim yıldızımız. 
İkimiz, sadece ikimiz varız…
“Aşkım yıldız gibi, gözlerine dolayım
Bir mekan ki orada sadece ben olayım
Zaman teslim olurken kendi akıntısına
Kök salıp gözlerinde, sonsuza dek kalayım…”
Tut ki yakamozlar eşlik ediyor bize, bir şarkı dilimizde. 
Sessizliği bozarak, rüzgarın koynunda mırıldanıyoruz. Hiç bir zaman notaları yazılmayacak, hiç bir zaman bestelenmeyecek bir şarkı bu. 
Bu hayallerimizin şarkısı, bu ikimizin şarkısı. Sahi, ne zaman ezberlemiştik seninle bu sözleri biz?..
“Sen yüreğim, özgürlüğüm
Şiirlerim, rüzgarımsın…
Yağmurunsun
Gökkuşağım
Sığınağım
Hem inadım
Hem isyanım
Diğer yarım
Sen Can’ımsın, Can’ım…”
Son cümle yankı yapıyor ruhumun derinliğinde 
“Sen Can’ımsın” ve rüzgar ağlıyor dağların beşiğinde. Ben başımı dizlerine yaslamışım, gözlerim gözlerinde, yakamozlarsa bizi izliyor…
Sen, şiirin Şahika`larından topladığın çiçekleri döküyorsun üzerime… 
Güller,
yasemenler,
laleler,kardelenler,menekşeler 


ve hatta“Gelincikler“…

HER ANINDA YANINDAYIM



 (547x500, 205Kb)
Bir yangindan kacar gibi kacardim kendimden
Gittigim heryere gözlerin gelmeseydi eger
Ben senin en cokçocuk yanlarını sevdim
Bir köpege dokunmanı sevgiyle bakmanı

Özgürlügünü Kızıl saçlarını gülen gözlerini
Ve bir köpeğin mahsun bakışlarında
Ürkek durusunda yüzünde acan kızıl gülleri SEVDİM
Çünki sen atlantistin sebebimdin
Çünki sen yirmibin yıl önceden kaderimdin
Sevgimdin duygularımdın çayır çimenimdin
Bir çift kusumdun serçemdin
Çünki sen gören gözlerim çigdem çicegim
Kırık kanadım seven gülüşlerimdin
Ve Sen Arnamusum çekik gözlüm kadınımdın KADINIM

Okyanusa düsmüs yüregim bogulmazdı
Tuzlu sulara parmaklarını dokunsaydin eger
Bir salincakta sallanmadan hayata
Binemeden birkere atlı karıncaya
Ve kayamadan kaydıraktan aşagıya
Sonra gülemeden bir palyançonun yüzünde
Elele tutuşup yürüyemeden senle hayata
Dokunmadan bir güle birde ellerine
birde gözlerine bakamadan ölürsem
Nazlı kugum ürkegim ceylanım yalnızım
YABAN TÜRKÜM inadim öfkelim isyankarım

Hadi tut ellerimden ufka beraber bakalım
Beraber özleyip beraber sevip beraber yaşayalım
Kahrın bizden uzak oldugu iklimlerde
Hadi tut ellerimden üzülme hadi dert etme
Tükenme kalbi yaralı kaşı karalı ceylanım....
Bu alemi çoktan terk ederdim
Bütün sokakları caddeleri şehirleri ülkeleri yakmak
Seni urutturabilseydi eger ......
Bende yazılı ceylanım ben senin en çok
Çocuk yanlarını sevdim..
Zıpzıp zıplayansonra dudak büken
Göz süzen ama hiç küsmeyen kalbini sevdim ....
Çünki sen su kadar berrak sel kadar öfkeli
Ve ormanlar kadar kalabalık bir okadar YALNIZ

Kızıl bir yangındın kalbimde gitme ey kalbi yaralı ceylanım
Üzülme kızıl perim umudunu yitirme
Dalıp dalıp gitme uzaklara unutmaki hep yanındayim
Hani her soluk aldıgın anda
Ve her gözkapagını açıp kapattıgında
Yani kalbinde yaralı ceylan yanı basında
Dizlerinin dibinde sağlıkta hastalıkta sevinçte kederde
Yani her anında YANINDAYIM
Yine unutma kızılım Yeterki seslen
Çıglıgın olur gelirim yeterki sen he de
Yakar yıkar ölümlere
bu canı atar gelirim .....
Biliyorsun sen benim son kadınım Sen benim aşkım
Sen benim canım Sen benim Sen benim herseyimsin
Seni sevmekmi Delisin !
ÖLÜRÜM Sakın çıkarma aklından ölürüm
SENİ SEVİYORUM SENİ SEVİYORUM SENİ SEVİYORUM
Bir Yangından kaçar gibi kaçardım kendimden

Gittigim heryere 
 GÖZLERİN GELMESEYDİ EGER......

Elim eline deger
Gözüm gözüne deger
Sözün dünyaya deger
Sensiz yokmusum meger 
Taştan kalbin öldürür
Can bakışın güldürür
Selamın yoksa ceylanım
Zalim halin öldürür
Kalbi yaralı ceylan
Kaşı karalı ceylan
Bende yazılı ceylan
Gitme yaralı ceylan
Kalbi yaralı ceylan
Kaşı karalı ceylan
Bende yazılı ceylan
Gitme yaralı ceylan

MURAT İNCE - ÖMER DANIŞ

 (285x90, 6Kb)

uyan ey gönlüm uyan


Uyan Ey Gönlüm…!
Uyan Ey Gönlüm...!
Uyan Ey Gönlüm…!
Umutlarını bağladığın dipsiz bir kederdir. Bakışlarını sesi ile buğulayan, soluksuz bırakan bir matemdir. Terk ettiğin arzularına bir bak; fedakârlığın bedeli zindandır. Karanlıklara kalırsın sen; koşma o Rüyanın peşinden. Yalnızlığa sürgülenir kapıların, aşk dediğin; korkularınla baş başa kaldığın yerdir. Sanma sen çile ile doldurulur aşkın kâsesi. Kâse diye avutulan dipsiz kuyudur. Bilmez misin; hicran, aşkın tek huyudur. Gözlerinde beliren siluet hayaldir. Hayalin gülümsemesi sana, beyhudedir. Kâinat dile gelse de haykırsa sana gerçeği. Ömrünü çürüttüğün saltanatın sultanı nerede? Dersin ki; “Sebep lazım değildir aşka. Aşktır yegâne sebep.” Öyleyse, aşkın hicranının diyetini kim ödeyecek?
Uyan ey gönlüm! Kalmışsın hicranın acımasız cenderesinde. Kendi kendine reva gördüğün bu çile nedir? Vefa nedir bilmez uğrunda Öldüğün kalp. Parçalarına ayırsan yıldızları, tek tek versen de ellerine, yine de sensin kâinatın en talihsizi. Bir belirsizlik peyda olmuş umutlarında, ruhuna düşen bu kara lekeyi kim, nasıl temizler? Hangi deniz dalgasından hesaba çekilir, hangi rüzgâr esiyor diye kamçıya kurban edilir? İsmine gölge değirmediğin aşkın “hiç” eder seni. Kendinden geçtiğin yârin yok eyler seni. Kalbini kızgın ateşlerle dağlar o. Seni yalnız, var olmayacak hayale bağlar o.
Uyan ey gönlüm! Uyan! Beyhude bir hayalden başkası değildir içine dolan. Çaresizliğin sularına bırakma kendini, baş tacı eyleme seni el bilen mermer kalpliyi. Her geçitte yüzüstü bırakılırsın, buz çöllerine düşer gözyaşların. Yanarsın, ateşlerde kavrulur; avuntuyu buz çöllerinde ararsın. Ah gönlüm! Her an bu aşka kanarsın. Gece kabuslarına açtığın savaşta yenik çıkan sensin, yine de aşkından vazgeçmeyensin. Biliyorsun ki kan revan olmuş her bir zerren. Gel sen dinle aklını; hayırsızdan hayır, vefasızdan vefa bekleme!
Uyan ey gönlüm! Kandığın vaatler cehennemin yoludur. Ruhunu esir alan yârin kokusu, aslında kendini kaybetmendir bir uzay boşluğunda. Sen, boş vermişliğin türküsünü söylerken, tükeniyor ruhundan sızan ışık huzmeleri. Ölümün en tatlı şerbetini yudumlarken sen, sönüyor gözlerinin destansı feri. Ey gönlüm, gel tarihin en çetin direğini kırma. Sakın artık kendini aşk oklarından. Kirpiklerinden yaş diye beliren sevdan mıdır? Sen bu aşka değil, bu aşk senin yoluna kurbandır. Bahtının karalığı dillere pelesenk olmuş ta korkular üryan kalmış en kuytularda. Sakinliğini yitirir olmuşsun ruhunun. O kadar çalkantıya bu kadar suskunluk niye? Bu sessizliğin tanımı var mı yârinin dilinde? Sen; kendi içinde bitkin kendi içinde kayıp.
Uyan ey gönlüm! Yalan oldun, talan oldun. Kandın bir hakikat bilmeze; keder oldun, heder oldun. Aşk; gönlündeki her noktaya pare pare düşünce âlim oldun, kaim oldun. Kıyamıyorken yârinin bir tek teline, sen gittin kendine zalim oldun. Uyan ey gönlüm! Uyan ey gönlüm! Aşk ateşi dediğin kavur kavur yakar, el kadar yüreğin cehenneme nasıl karşı koyar? Zehrine mi kapılmışsın bir sarmaşığın, hiç mi kırılmaz iradesi bu avare aşığın? Titretse de kâinatı bakışlarının zerresi, okunmuyor senin yanında yârinin değeri. Bazı yükler bir kişiye veriliyor ey gönlüm, ne diye alırsın kâinatın yükünü sırtına? Sen misin cehennemi söndürecek avare?
Uyan ey gönlüm! Bahtında yalnızlıktan, içinde hicrandan gayrısı yok! Ben bilirim bu aşkın seni küle çevirdiğini de sen habersiz kalmışsın vuslatın imkânsızlığından. Halin anlatıyor sana bile kendini. Vuslata ölümmüş köprü olan, suskunlukmuş aşkın en içli duası.

Evren Kul sayfasından alıntıdır kendisine bu güzel yazıları için teşekkür ederim saygılar…


 

MAVİLİĞİN NERESİNDESİN




MAVİLİĞİN NERESİNDESİN
Sen maviliğin en derinde bir gizemsin
Kıyıma vuruyor dalgaların
Sen denizin ucuz bucaksız maviliğinde bense kıyıda kum taneleri
Her mavi dalgan beni içine alıyor
Her kıyıya vuruşunda yüreğim tam orta yerine vuruyorsun
Kum taneleri kadar hassasım
Sense o dalgalar kadar güçlüsün
Bir vuruşun bin sancı yaratıyor yüreğimde
Sen maviliğin en derininde bir gizemsin
Dalgalar beni alıyor ama sana ulaşamıyorum
Sen o mavi engin denizin neresinde sevgili ki ben sana ulaşamıyorum
Umutla sabırla seni o mavilikte bulmak istiyorum
Seni bulduğum an bedenimi de ruhum kaybedeceğim
Ruhumu kalbimi aldın
Seni bulursam mavilikte bedenimde kalmayacak
Sevgili nerdesin
O maviliğin neresindesin ki ben sana ulaşamıyorum
Bu sevda bin sancı yaratırken her dalgada sen maviliğin neresindesin
O maviliğin gizemindesin sen sevgili gizeminde
Bense seni bulmaya çalışan sadece bir kum tanesiyim
Dalgalarını kıyıya vuruyorsun sevgili
Maviliğin hangi güzel yerindesin sen
Nerdesin sevgili
Mavinin hangi yerindesin sen

AYRILIĞIN ACISINADA KATLANILIYOR ŞİMDİ


Ayrılığın Acısına Da Katlanıyor Şimdi
Küçük mutluluklar için yaşadığım
Büyük acılar kaldı şimdi elimde
Taşıdığım büyük sevgiler kaldı küçük yüreğimde..
Bir kez daha tokatladı o acı gerçek yüzümü
'Boyundan büyük sevdin hep küçük kız..'
O kadar yandı ki içim biten sevdalar ardından
Korkar oldum aşktan
Cesaret edemedim artık sevmeye . .
Çünkü;
Büyüktü işte sevmelerim
Herkesin sevgisi gibi basit değildi..
Her yüreğin kaldıracağı türden de değildi..
Bu aşk da..
Ayrılığın acısı da..
Ama ben güçlüydüm işte
Zoru seviyordum ya;
Bu zor aşkıda en güzel şekilde yaşadı yüreğim
Ve ayrılığın acısına da katlanıyor şimdi..



NERDESİN ŞİMDİ

NERDESİN ŞİMDİ

Bir Kuruntudur sarar beni…
İçimdeki hasret kokan yar! Nerdesin şimdi?
Ne bu kelimeler, sözler nedir?
Ya Rabbi! Ne olur bana sevdiğimi getir…

Hüsran dokuyor zaman, yüreğim kan ter,
Parça parça tüketir beni, yaşlarım kuruyor.
Sessiz çığlıklar böler uykumu.
Saat durmayı bilmez, felek ise oyunu…
Ruhuma giydirilmiş bu elbise, yırtık şimdi,
Ne istediysem; elimde olan gitti…
Yüreğim bir kor yara,

Cayır cayır yanan ateşin içindeyim hala…
Yaşamak istedim seni hesapsız kitapsız.
Hayat şimdi sensiz koca bir anlamsız…
Hadi anlat ruhumun halini şiirlerinde.
Akıt damla damla akan gözyaşımı dizelerinle…
Susturma, atsın çığlıklarını satırların her zerre.
Dünya fani… Nereye kadar yürüyeceksin bu yerde…
Beka içinde yaşamak varken neden bu felek?
O son sözündü ölüme denk…
Bir fidanın filizlenmesi gibi sevdim seni…
Sabrı öğrettin, sende öğrendim beklemeyi…
Ben, kuru ağaç gövdesi… Sen ise çiçeği…
Uykusuz geceler bilir nasıl acı çektiğimi…
Sevdim seni canan, sensizlik bana heyhat…
Seninle yaşamak istiyorum, içir bana abıhayat…
Susuyorum yine, susuyorum nere kadar?
Yokluğun bitirdi beni, 

gözlerim gittiğinden beri arkandan bakar…
Bir gözyaşı anlatır derdimi,
Birde içimdeki o koca seni…
Ama yeter! Bu suskunluk canıma yetti…
Ey sevgili! Gücüm kalmadı artık dön geri…

TAHİR İLE ZÜHRE


Sevgilim 
 Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da  Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte Yani yürekte, yürekte Mesela bir barikatta dövüşerek Mesela kuzey kutbunu keşfe giderken Mesela denerken damarlarında bir serumu Ölmek ayıp olur mu Olmaz Sevgilim Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte Yani yürekte, yürekte sevgilim yürekte.. Seversin dünyayı doludizgin Ama o bunun farkında değildir Ayrılmak istemezsin ondan Ama o senden ayrılacak Yani sen elmayı seviyorsun diye Elmanın seni sevmesi şart mı, Değil... Tahir i Zühre sevmeseydi artık Yahut hiç sevmeseydi  Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da  Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil Bütün iş bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte Yani yürekte, yürekte gülüm yürekte yürekte Hoşgeldin kadınım Hoşgeldin kadınım Yorulmuşsundur Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını Ne gül suyu ne gümüş leğenim var Susamışsındır sevgilim Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim Acıkmışsındır Sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam Memleket gibi esir ve yoksuldur odam    Hoşgeldin kadınım, kadınım hoşgeldin Hoşgeldin gülüm Ayağını bastın odama Kırk yıllık beton çayır çimen şimdi...  Kurban olduğum güldün Güldün Güller açıldı penceremin demirlerinde Ağladın Avuçlarıma döküldü inciler Gönlüm gibi zengin Hürriyet gibi aydınlık oldu odam Hoşgeldin kadınım Hoşgeldin kadınım Hoşgeldin kadınım Hoşgeldin sevgilim Hoşgeldin..

TEK HECE SEVGİ VE AŞK



TEK HECE SEVGİ VE AŞK 

Var mi beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim...

Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim...

Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim taç ile tahtı,
Akil almaz hünerlerim var benim...

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim...

Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Asli için kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim...

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hatrım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...

İlahimle Mevlana'yı döndürdüm.
Yunus'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla'danım, hayır benim, ser benim...

Benim icin yaratildi Muhammed,
Benim icin yagdirildi o rahmet,
Evliyanin sozundeki muhabbet,
Enbiyanin yuzundeki nur benim....

Kimsesizim hışmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim

Benim adim ASK.....

Sen Gittin Ben Bittim Masal Bitti



Sen Gittin Ben Bittim Masal Bitti

Sen gittin evimin adresi, kapımın zili gitti
Sen gittin sazımin teli, kuşumun dili gitti
Yangınlar düştü yüreğime / ıssızlaştı şehir
Sokaklara hüzün yağdı / gözlerime acı
Üstüme kapandı kapılar, ben kapandım içime
Günlerce haftalarca ağladım
Kırık bir ağaç dalında,öksüz bir kuş gibi kaldım

Sen gittin
Hazanlar başladı ömrümde
Yaprağa duran ağaçlarım gitti
Umutlarım gitti,baharlarım
Tutam tutam saçlarım gitti
Dudağımda şarkılar yarım kaldı
Bardağımda rakılar

Sen gittin
Yüreğimde kanayan şiirler
Masamda sigara izmaritleri kaldı
Ben kaldım öyle tesellisiz ortalarda
Birde yıkıntım
Sen gittin
Şiirlerim öksüz kaldı
Kalemlerim, defterlerim
Ellerim, gözlerim, kirpiklerim
Yüreğimde kalkıp giden gemilerim
Dillerim öksüz kaldı
Ne varsa dağıldı geride kalan
Çöl oldu şiiristanım, hayalim, düşistanım

Sen gittin
Kemanım yayım, güneşim ayım
Mutluluk payım gitti
Kara bulutlar çöktü üzerime
Bir ben kaldım öyle boynu bükük ortalarda
Yastığımda yağmur hıçkırıkları bir de
Ve yüreğime batan cam kırıkları her gece

Sen gittin
Sustu kalbimin bülbülü
Bahçemin gülü soldu
Yoldu bağrımı yokluğun
Sen gittin
Ağzımın tadı, mutluluğumun adı gitti
Yaslı yaşım, gamlı başım,
Zehir aşım, otuz yaşım kaldı
Sen gitin
Hayalim düşüm , sevincim gülüşüm
Servetim işim gitti


Sen gittin
Özlemin yüreğimde
Yokluğun kirpiğimde çoğaldı
Sen gittin umudum gitti, gururum gitti
Her gece oturup ağladım
Islandı/ ekmeğime karıştı korkunç acı
Gülmek nedir unuttum gitti
Sen gittin
Ömrüm insafsız ayaklarına toprak oldu
Kavruldu bahçelerim çiçeklerim soldu
Acılarım içimde fışkıran kan,
Gönlüm rüzgarlarda savrulan yaprak oldu
Sen gittin
Çakıl taşlarım, yürekvuruşlarım
Sevgi kuşlarım gitti
Yaralı bir ceylanın bakışında yaralı kaldım
Her yerde izimi arıyor avcılar
Gittin işte o gidiş gittin, bir daha dönmedin geri
Yarısı sende kaldı kalbimim, yarısı bende ezgili
Ardında kara bulutlar, kara günler
Ve her gece ölümler kaldı
Hasretin kaldı birde
Ben kaldım öyle deli, öyle divane ortalarda
Ah seher yeli
Sen gittin ben bittim masal bitti



ISLAK GÜL



ISLAK GÜL

Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra
Alır götürür beni kokun uzaklara en uzaklara
Ağzın dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları
Tenin çekiyor beni tenin tutmuş saclarımdan
Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum
Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum
Olurum çekersen ellerini avuçlarımdan
Donsun başım tutuşsun damarlarımda kanım
Gel otur yanı başıma erişilmez kadınım
Yum iri gözlerini, devir kirpiklerini
Ser önüme bir hazine gibi güzelliklerini
Sana en muhtaç olduğum su anda gel
Yaşamak olsan da gel, Ölüm olsan da gel.
Seninle paylaşmak uykularda en büyük günahları
Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra
Alır götürür beni kokun uzaklara en uzaklara
Ağzın dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları
Tenin çekiyor beni tenin tutmuş saclarımdan
Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum
Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum
Olurum çekersen ellerini avuçlarımdan
Donsun başım tutuşsun damarlarımda kanım
Gel otur yanı başıma erişilmez kadınım
Yum iri gözlerini, devir kirpiklerini
Ser önüme bir hazine gibi güzelliklerini
Sana en muhtaç olduğum su anda gel
Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel.
Ümit Yasar OĞUZCAN

BİR TÜRLÜ






BİR TÜRLÜ

Sevgi bahtolmuş ezelden bize
Sizde bir türlü bizde bir türlü
Alaca düşmüş gördüğümüze
Sizde bir türlü, bizde bir türlü

Donandı dağlar bahar olunca
Gölgem kayboldu gönlüm dolunca
Güzeli görmek boylu boyunca
Sizde bir türlü bizde bir türlü

İstemem versen cihan varını
Gönül nakşetti, güle yarını
Her yüzde görmek dost didarını
Sizde bir türlü bizde bir türlü

İnsanlar vardır; derin bir okyanus..


http://www.yeniresim.com/data/media/468/www.yeniresim.com_-_Okyanus_Resimleri.jpg

İnsanlar vardır; derin bir okyanus..

Dostlar ırmak gibidir

Kiminin suyu az, kiminin çok
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya

İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı,
Bulanık bir göl gibi...
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi.
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı....
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz;
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz!

İnsanlar vardır; derin bir okyanus...
İlk anda ürkütür, korkutur sizi.
Derinliklerinde saklıdır gizi,
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız;
Yanında kendinizi içi boş sanırsınız.

İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu...
Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler.
Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler!
Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz;
Bu tip insanla bir ömür dolmaz.

İnsanlar vardır; sakin akan bir dere...
İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere.
Yanında olmak başlı başına bir mutluluk.
Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk.

İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.
Her sözü içtendir, her davranışı candan...

İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip.
Her biri başka bir karaktere sahip.
Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı.
Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı...

Can Yücel

YASA BÜRÜNDÜ TÜM GECELER




Yasa büründü tüm geceler. Gök kubbe, yıldızlı ihtişamıyla çöktü aşkımın üstüne, aşkın içinde biçare ruhum enkazında kaldı. Senin varlığınla kurduğum ne kadar toz pembe hayal varsa, üzerine siyah boya kutusu ters gelmişçesine siyaha boyandı. Bir an kaçmayı denedim buralardan, sensizlik alıştığım bir durumdu, sensizliğimde hayalin bir avuntu. Şimdi annesinin en sevdiği vazoyu kırmış bir çocuk gibi suçlu hissediyorum kendimi; seni sevdiğimi söylemekte keşkelerim olmasaydı derken kendi kendime, içim buruluyor. Düşünmeden yapamıyorum; bütün servetlerini ayaklarının altına dökerek sana sahip olmayı düşünen insanlar, sırf kendi egolarını tatmin etmek uğruna her şeyi yapmayı göze alanlar, sana mutluluğu da satın alabilirler mi? Gözlerin cezbedici zenginliğin rengarenk görüntüsüyle boyanır, sen ideallerinden vazgeçip, aşkını üç kuruşa satabilir misin ya da sattırırlar mı? Nasıl canım yanıyor bilemezsin, çakıl taşlarıyla dolu bir alanda top oynarken düşen bir çocuğun derisi yüzülen diz kapağından akan kan gibi yüreğim kanıyor. Yakamozlu gecelerde bir başka hayal ederdim seni, yakamozlu geceler bile şaşkın halime, hayallerim siyahı kadife gibi emdi, korkularım aydınlığa kavuştu, bu gece yarısı sabah olmak bilmez. Olsa ne değişir ki sevgili, sensiz olan her sabah sensizliğin üstüne doğan her güneş, ay benim için.
Başlamadan son bulacak sanırım bu aşk hikayesi... Tamamlanamamış bir beste, yarım kalmış bir şiir gibi olmasından iyidir sevgili, başlamadan bitmesi belki her ikimiz içinde en hayırlısıdır. Bunları ben söylüyorum. Savaşmadan yenilgiyi kabul etmeyen bir adamdım halbuki, maneviyatın maddiyata yenilmesine izin vermezdim ben, bana ne oldu böyle bilemiyorum. Bu belirsizlik her geçen gün, yüreğimde daha da şiddetlenen fırtınanın benden bir şeyleri koparıp ***ürmesine sebep oluyor. Senden, varlığından, gerçekliğinden ve beni hayata bağlayıp, hayallerde seni yaşamamı sağlayan bakışlarından birazcık cesaret alsam belirsizliğe sebep olan bulutları, karanlık dünyanın üstüne güneş gibi doğan o gülüşünle dağıtsan, canımı bile ortaya ko***** savaşacağım ama yoksun işte ve yaşananlardan bihabersin. Şu an yorgun bedeninle masum bir çocuk gibi, melekler gibi uykudasındır, rüya görüyorsun belki de, merak ediyorum sevgili, sende rüyalarında yer veriyor musun naçiz siluetime, sende sevmelerinin en yücesini, aşkların en temizini yaşıyor musun? Seninle yalnız kaldığım o an söyleyebilseydim seni sevdiğimi, sonunun yıkım olacağını bile bile söyleseydim, şimdi böylesine seni kaybetmekten korkuyor olmazdım sevgili. Düşlerime giriyor kaç zamandır; ellerinde paradan oraklarıyla yüreğimde aşkının can suyuyla yeşeren sarı saçlı başaklarındaki her tanesinde aşkımızı gösteren ekinlerimizi yoluyorlar, ikimizi karşılıklı bağlayıp; sıcaklığını bile bilmediğim o pamuk ellerine tütünden bulaşan kolaları alıp gözlerime sürüyorlar, resmen seni bir daha görmemen için gözlerimi dağlıyorlar sevgili.
Ben seni olduğun gibi seviyorum, bu insanlarsa bedenini, ruhunu bir eşya misali satın almak için çaba sarfediyor, bunları gördükçe canım acıyor, tüm bu yaşananlardan habersiz olduğunu düşündükçe, boğazıma düğümlenen ne kadar asi kelime varsa haykırmak istiyorum. Senin ağırlığınca altın verebilirler. Ya ben? Kalbimi, yüreğimin sınırlarına sığmayıp beni biçare eden aşkımı, sana hasret sevgimi verebilirim şu an ki sefaletimle...Seni koluna takıp bir süs eşyası gibi taşımayı düşünen bu zenginler gibi paraya boğamam belki ama sevgiye doymanı, aşkla sarhoş olmanı, aşk ateşiyle yanmanı sağlayabileceğim gibi o ateşte seninle yanmayı göze alırım sevgili.
Yoruldum, biliyor musun? Zemheri ayazında kalmışçasına üşüyorum sensizliğimde... Bir tarafım para değer vermeyeceğini söylüyor, bir tarafımda fırtınalar koparıyor isimsiz korkularım ve sen hiç birini bilmiyorsun. Dayanması en güç acı bu; evladını yitirmiş bir anne gibi feryat edesim geliyor içimden, acısını yüreğine gömen bir baba gibi sessizce ağlıyorum, damla damla sen düşüyorsun gözlerimden, incinirsin diye korkuyorum.
Meydan okurum tek başıma,
Kuşatılsa, aşkımı barındıran yüreğim,
Kafa tutarım tüm dünyaya,
Ölüm gelse keskin kılıcıyla üzerime,
Güler geçerim, sen yanımda oldukça,
Kalemimden kan damlıyor sanki sensizliğimde seni ölümsüzleştirdiğim şiirlerdeki kelimeler ok olup yüreğime saplanıyor yokluğunda ve ben seni öylesine çok özledim ki, ne zaman özlemimi yazmaya kalksam kelimeler kifayetsizleşiyor. Tıpkı sensiz hayatın kifayetsizleştiği gibi.
Hayallere bakarsan sevgili; zaman vuslata beş varı gösteriyor, gerçeklere bakarsan vuslatımız imkânsızlaşıp, aşkımız efsaneleşiyor ve şu an ben sensizliğimde; hayalinle, yalnızlığımla, aşkımla gece yarılarının zifiriliğini yaşıyorum. Bir hücrede mahkum nasıl hasretse güneşe, bende gerçekliğine öyle hasretim sevgili. Ne olur gittiğin o uzun yollardan geri dön ve seni göreyim gün yüzüyle, daha fazla sensizliğe dayanamayacak bu yürek...
Dayanamıyorum, yüreğime gömmek istemiyorum seni, gerçekliğinin başka birine ait olduğunu ve kendini onlara sunduğunu düşünmek istemiyorum. Eğer ki maddiyatı seçerse o yüreğin, işte yıkım o an olur benim için, o an aşkın enkazının altından cesedim çıkar, yatalak olur biçare ruhum, sensizliğimde değil ama bir eşya değerinde başka birine aidiyetinde ben, sen var oldukça yok olurum sevgili. Sessiz feryatlarımı duy gece yarısı, ikimizde uyanığız bak, rüzgar kokunu getiriyor bana, çığlıklarımı da sana getirsin ve yağmur yağsın yarın sevgili, belki o yağmurla bana gelirsin. Seni seviyorum.

ANLATSAM ANLAYAMAZSIN


Yazmakla bitmez sevdam….Anlatsam anlayamazsın !
Nefesimsin,içimsin,yüreğimin sesisin…
Sessizliğimin sesisin…
Söylemekle bitmez Sevdam..

Anlayamazsın !
Sevdamı saklıyordum…İsmini saklıyordum…
Yüreğime,kağıda,yollara,her yara ismini yazdım…
Seni Seviyorum'la donattım koca evreni…
Sevdam yazmakla,seni seviyorum demekle bitmez..Anlayamazsın !
Aşkım dedim,biriciğim dedim,CANIM dedim
Seni seviyorum dedim..Seni yazdım gecelerde…
Yollara yazdım ismini..yüreğime kazıdım hasretini
Olmuyor sevgili..olmuyor !
Yazmakla,çizmekle,özlemekle olmuyor !
Bunlarla bitmez sevdam…Bunlarla sınır değil Sevdam..!
Göremezsin Anlayamazsın !
Çılgın gecelerde,zifiri karanlıkta bekledim gözlerini
Gelmeni bekledim kapıda…
Sen yokken çırılçıplağım,üşüyorum,donuyorum sensiz..
Titriyorum..bedenim yalnızlığınla örtüşüyor
Yine de hayalini kuruyorum beraberliğimizin !
İçimi ısıtıyorsun,can veriyorsun,ben oluyorsun !
Anlayamazsın göremezsin…
Üşümekle beklemekle hayal kurmakla Bitmez sevdam..Anlayamazsın !
Şimdi çekinmeden yazıyorum seni..ismini
Korkmadan umudumu yitirmeden bekliyorum seni…
Bir sarılmayı,sıcacık gülüşü,omzunda yatmayı hayal ederek !
Severek hasretle bekliyorum !
Seni Sevdiğimi korkmadan söylüyorum…
Hiçbir şeyin sevdamı bitiremeyeceğini öğrendin sevgilim
Delice sevdiğimi özlediğimi ve beklediğimi
Neden hala gelmiyorsun ?

Neden hala uzaksın ?



SENİN NEYİNE YANAYIMKİ......

 Sana hiçbir şey söylemek istemiyorum. 
Bütün sözcükler yetersiz.. 
Hiçbir şey yazmak istemiyorum. 
Engin denizlerde kulaç attığım, üstüme gökkuşağını
kuşandığım bu aşk yalanmış. 

Şimdi karanlık sularda boğuluyorum. 
Gökyüzü kurşun gibi ağır. Ne yana dönsem yalan. 
Gülüşler yalan, vaatler yalan..İnsanlar yalan. 
Ben seni mi sevdim..
Senin gözlerinle mi baktım dünyaya.. 
senin ellerinle mi çiçek derledim.. 
sevinçti, aşktı göğsüme bastım. 
Kocaman bir yalanı seninle mi yaşadım?
Gözlerine baktığım zaman cennet bahçesine geçerdim.. 

Bir aldatmacaymış, kötü bir rüya.. 
Kötülüğün bile bir yüzü vardır, bir görünüşü..
 ama en beteri buymuş.. bu aldatmaca. 
Bir masal olsaydın razıydım, bir şiir olsaydın, alır saklardım.
Güzel bir yüz kalırdı senden geriye,hoş bir anı..
kimsenin dokunamıyacağı bir tarih. 
Ama hiçbir şey kalmadı.. 
Bir yokluğu varsaymışım. 
Bir hiçe sarılmışım. 
Çölde serap bile değilsin.
Serabın gizli ışığı vardır. 

Sen ışığı yutan karanlık.. bir kör kuyu..
Ben kör kuyularda kaynak suyu aramışım.
Nasıl olsa biterdi bu aşk.

 Ama unutulmaz bir hatıra, gençliğin en güzel
anısı olarak kalsaydı.. 

Sen hiçbir şeyin değerini bilmedin. 
Kökün çürük, yaprağın kül, meyvan zehirmiş. 
Ben seni aşkın yerine koymuş aldanmışım.
Kabahat sende değil, ben insan tanımamışım.
Sana karşı öfke duymuyorum, kırgın değilim, kızgın değilim.. 

Çünkü sen zaten yokmuşsunm 
Asıl kızılacak kişi benim.. 
Küçücük bir toz tanesini bir mücevher sanmışım. 
Senin ihanetin bana koymadı..
Beni kahreden, beni yokeden, 
beni bin pişman eden tek şey.. 
bir aşk yaratmış tek başına yaşamışım. 
Sen zaten yokmuşsun ki.. senin neyine yanayım?

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...