05 Eylül 2017

ARMEGADON


armageddon savaşı ile ilgili görsel sonucu
ARMEGADON
Ruhçu Öğretinin her yoldan insanları etkisi altına aldığını söylemiştik. 
İncil ve daha eski kutsal kitapları değiştiren, evrimi, reenkarnasyonu ve komünizmi binlerce yıldır insanlara aşılayan bu şeytani oluşum 2. Dünya Savaşı'nı da çıkartmıştı.
Sadece Kuran korunduğundan, bu ruhçuluğun tuzağından insanları kurtarabilecek yegâne kaynak olduğunu da biliyoruz.
Maddi nimetleri ve dünyayı kötü gösteren, insanları sefilliğe ve ızdıraba yönlendiren spiritüalizm yine bilindiği üzere 3. Dünya Savaşı'nı çıkartmak için geceli gündüzlü çalışıyor.
Tasavvuf, kabala, New Age akımı, masonluk, ezoterik tüm örgüt ve oluşumlar Kudüs merkezli tek bir dil, tek para biriminin geçerli olduğu tek bir dünya devleti kurmaya hizmet ediyorlar. Yahudileri dünyanın efendisi haline getirmek amacındalar.
Daha doğrusu işin içindeki, hatta tepedeki Yahudiler hedefin bu olduğunu sanıyorlar. Gerçekte ise Yahudilerin bile kıyıma uğrayacağı bir nükleer savaşı hedefliyor şeytanlar.
Değiştirilmiş Tevrat ile kendilerine vaat edilmiş toprakları gerekirse katliamlar yoluyla ele geçirme yetkisinin verildiğine inanan Yahudiler bu uğurda İsrail'i kurdular. Ülkemizin bir kısım topraklarını da içeren haritaya kavuşuncaya kadar hiç durmadan her şeyi yapacaklar.

Spiritualist-ezoterik örgütler de var güçleriyle onlara hizmet ediyor görünüyorlar. Hatta dediğimiz gibi Kudüs merkezli, Yahudilerin elinde tek bir dünya devleti kurmayı hedefliyorlar. Komünizm bile bu amaca hizmet ediyor, anahtarları savaşsız teslim almak için. Ulus devletleri, dinleri ve bireyselliği ortadan kaldırıp, tek bir potada eriterek kolayca emellerine ulaşacaklar.

Diğer yandan evrim ve ruhlar âlemi inançlarını insanlara aşılayarak, hem insanların kendilerine zulmetmelerini sağlıyorlar, hem de gizlice nazizmi-ırkçılığı yeşertip benimsetiyorlar. Tabii bu arada insanların iç dünyasındaki tüm dengeleri alt üst edip istedikleri kıvama getiriyorlar.

Bir de işin Hıristiyan-Evanjelist boyutu var. Bush gibi milyonlarca Evanjelist de Yahudilerin kendilerine vaat edilen toprakları ele geçirmesini istiyorlar. Çünkü Evanjelistlere göre İncil ve Tevrat'taki kehanetler şunu söylüyor:

1-Bu yüzyılda Yahudiler kendilerine vaat edilen topraklara kavuşacaklar.
2-Bu noktadan sonra Yahudiler ile düşmanları arasında büyük bir savaş çıkacak.
3-Yahudiler yenilgiye uğrayacaklar ve bunun üzerine İsa yeryüzüne gelecek.

Yani ABD'nin İsrail'i güçlendirip diğer ülkelere saldırtmasının, İsraillilerin hedeflediklere topraklara sınırlarını genişletmesine yardımcı olmalarının temelinde kıyameti getirmek arzusu yatıyor.

Kısacası Evanjelist Hıristiyanlar aslında Yahudilerin uzun vadede mahvolmalarını istiyorlar ki bekledikleri Mesih gelebilsin. Ve bu Mesih�in kendilerini yani Evanjelistleri gökyüzüne alarak kurtuluşa ulaştıracağını zannediyorlar.

Tüm bunların gerçekleşebilmesi için de öncelikle İsrail'in kurulması gerekiyordu, kuruldu. Şimdi sınırlarının vaat edilmiş toprakları kapayacak şekilde genişletilmesi gerekiyor. Ki kıyamet savaşı aşamasına geçilebilsin.

Tüm Avrupa ülkeleri bile avuçlarının içlerinde, tek düşmeyen kale ülkemiz. Bu yüzden bir yandan doğrudan ABD ve İsrail'in dış politikaları ile yıpratılırken, bir yandan da CİA ve Mossad, ülkemizdeki ezoterik örgütlerle birlikte faaliyetleriyle bizi içten istediklere şekle-kıvama getirmeye çalışıyor. Büyük İsrail'in kurulabilmesi için, en büyük engel olarak gördükleri Türkiye'yi parçalamaya çalışıyorlar.

Büyük Ortadoğu Projesi ve Irak'ın işgali de aslında Evanjelistlerin ve Yahudilerin bu hedefine hizmet ediyor.

Ülkemizdeki Hıristiyan misyonerlerin faaliyetleri de bu yöndedir.

Kürtleri ve Ermenileri bile ülkemizi zayıflatmak için maşa olarak kullanıyorlar.

İnsanımızı Kuran'dan islam'dan uzaklaştırmak için de her türlü stratejiyi kullanıyorlar. Ateizm, New Age öğretiler-spiritualizm, Kabala ve hatta tasavvufu yaygınlaştırarak, Kuran'daki gerçek İslam'a insanımızın erişmesini engelliyorlar.

Kısacası müttefik bildiğimiz ABD ve İsrail, hakkımızda en ürkütücü planları hazırlayanlar durumundalar. Sadece ülkemiz adına değil, aynı zamanda tüm Ortadoğu ve hatta tüm Dünya adına uyanışa geçme ve bu çılgın amaçları engelleme vakti.

Yoksa çok karanlık günler tüm insanlığı bekliyor. Özellikle 2012 yılı faaliyetlerinin hız kazanacağı dönem olabilir.

Düşman çok sinsi ve her türlü silahı kullanıyor. Sinema ve televizyonları bile...

Türkler olarak çok uyanık ve güçlü olmak zorundayız. Vücuda getirilmeye çalışılan Armagedon'u engelleyebilecek olan kilit ülke biz gözüküyoruz. Bu yüzden tüm planlar bizim üzerimize yapılıyor, sinsi çalışmalarla gücümüz kırılmaya çalışılıyor.

***
Bu güçler komünizmin gizli propagandasını çeşitli yollardan yapıp duruyorlar.

Örneğin Lemmings adlı ünlü bilgisayar oyunu(ki yıllar önce bu oyunun verdiği gizli mesajı ben açıklamıştım yerli ve yabancı forumlarda) bireyin bütün için kolayca harcanabileceği düşüncesini verdi.

Şirinler adlı ünlü çizgi film yıllarca bu felsefeyi aşılamaya çalıştı çocukların zihinlerine.

Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.

Şöyle bir hatırlayın Uzay Yolu gibi dizileri, neler oluyordu?

1-Para kullanılmıyordu. Özel şirketler falan yoktu, herkes federasyonun çalışanıydı. Kimsenin özel uzay gemileri de yoktu. Hepsi ortaklaşa kullanılıyordu.

2-Hiç kimse ilahi bir dine inanmıyordu. Ama yoga ve meditasyon yapan insanlar görülüyor, ruhçu öğretinin hakimiyetini sezinliyorduk o kurgusal dünyada.


3-Tüm gezegenler tek bir federasyona bağlıydı. Ulus devletler diye bir şey de yoktu bu dizilerde.

4-İlk bakışta evrensel kardeşliği savunuyor gibiydi ama derinine inilince tam bir ırkçı felsefeye sahip olduğu görülüyordu bu dizilerin. Örneğin Asyalı veya zenci görünümlü insanlar hiçbir zaman gemilerde kaptan olmuyordu. Dizinin kahramanlarının savaştığı kimseler hayvanımsı görünümlü başka ırklardan oluşuyordu. Anglo sakson tipliler her zaman en üst yönetimdeler ve iyiler?

Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin "tek bir dünya devleti" hedefleri insanlara benimsetilmeye başlanıyor.

Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekiştiriyorlar ruhçular.

Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkatinizi çekerim.

Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.

***
Yahudiler ve Evanjelistler boş durmuyor , film ve dizilerde bizleri kötülemek amaçlı senaryolar kaleme alıp insanların bilinçaltlarını yıkıyorlar.

Ramazan kağan Kurt'un belirttiği üzere aynı şeyi yıllar önce Araplara yönelik yapmışlardı. Kötü Arap imajını seksenli yıllar ve doksanların başlarında batılıların zihinlerine sinema ve televizyonla yerleştirdiler.

Şimdi ise ne olduysa Amerikan film ve dizileri Arapları övmeye ama buna karşılık biz Türkleri kötülemeye başladı.

Gelecekte sıranın kimde olduğunu gösteriyor bu çabaları.

Ayrıca "rapturealert.com" sitesine bakarsanız şimdiden Türkleri Yecüc Mecüc olarak göstermeye çalıştıklarını görebilirsiniz(uydurma hadislerde de yine Yahudi-Hristiyan kaynaklı aynı iftiraları görüyoruz).

Niyet belli, bugün Araplara yaptıklarını, gelecekte bizlere yapmak istiyorlar ve bunun psikolojik temelini kuruyorlar.

***
Dünyada din ve ülkeleri yıkıp tek dünya imparatorluğu kurmak isteyenlerin maşası komünizmin aşılanma çalışmalarına dönecek olursak:

Bugüne kadar kimilerince ünlü oyun karakteri Mario komünizm ile ilişkilendirildi.
Kimilerince de Şirinler ...
Ünlü Lemmings oyununun gizli komunizm propogandası yaptığını yıllardır söylüyorum.
1-Tüm Lemmingler tek tipler ve birbirlerinden en ufak bir farkları yok.Toplu bir yaşam sürüp,oyunlardaki gezilerinde hep toplu halde hareket ediyorlar.
2-Lemmings ifadesi hep komünistlerle birlikte anılan bir ifade olmuştur tarihte.
3-Bu oyunda kollektivist başarı için bireylerin kolayca harcanabileceği öğretisi aşılanıyor.Dikkat edin güle oynaya bir iki Lemmingin , hemen her bölümde kendini feda ederek,yok ederek grubu kurtarması isteniyor.Yani bütünün yanında bireyin değersizliği ve kolayca harcanabileceği inancı ustaca aşılanıyor.Çaktırmadan "Önemli olan bütünün çıkarıdır,bireylerin çıkarı önemsizdir" mesajı sürekli bilinçlatına kazınmaya çalışılıyor.

4-Ve tabii ki durup duruken revolution(devrim) adı altında bir versiyonu çıkarmaları da niyetlerini sezinderen halka olmuştur.
***
Ruhçu öğretinin binlerce yıldır sosyalizmi insanlara aşılamaya çalıştığını belirtip duruyoruz. Bu uğurda İncil gibi eski kutsal kitaplara sızıp komünist felsefeyi aşılamaya çalıştılar.
Ve durum böyle olunca da, olağanüstü zenginliklere sahip Davut ve Süleyman peygamberler birer günahkar gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Konuyla bağlantılı evvelden şöyle demiştim bir forumda:
Şeytanın öğretisi olan ruhçu öğretiye göre dünya nimetleri ve madde kötüdür ve bir leştir. Bu yüzden dünya nimetleri ve zenginlik içerisinde yüzen kişiler bir şekilde "kirli" ve "günahkar" olarak gösterilmeye çalışılır. Değişmiş İncil'de de bu olmuş,çok zengin olan Davut ve Süleyman peygamberlere çeşitli iftiralar atılarak aslında zenginlik kötülenmek istenmiştir. Hatta bu peygamberler tam bir peygamber bile sayılmamış,birer günahkar kral gibi gösterilmeye çalışılmıştır.Yabancı filmlerde görmüşsündür belki , Davut ve Süleyman peygamberler sözde günahkar ve isyankar birer kral olarak gösteriliyor. Etraflarında ise yarı çıplak,ellerinde asaları olan fakir ruhbanlar dolaşıyorlar. Sözde asıl peygamberler bu sefil ruhbanlarmış gibi gösteriliyor, bu peygambercikler Tanrı'dan aldıkları ayetleri onları iletiyor gibi bir hava yaratılıyor. Çünkü ruhçu öğretiye göre erdemli ve iyi olmanın yolu sefillikten ve dünya nimetlerinden el etek çekmekten geçiyor. Böyle olunca da hristiyanlıkta, çok zengin ve nimetler içerisinde yaşayan Davut ve Süleyman peygamberlerin peygamberliği tam kabul edilemiyor. Bu yüzden onlara iftiralar atılıyor ve sanki gerçek elçiler onlar değişmiş de çevresindeki sefil ruhbanlar,kahinler gerçek peygamberlermiş gibi gösteriliyor.

Kuran ise bu iftiraları şiddetle yalanlar ve gerçekleri yazar.Davut ve Süleyman peygamberler hem çok zengin hem de çok erdemli insanlardır.Allah'ın en sevgili ve cennetlik kulları arasındadırlar.Hatta Kuran'da Süleyman peygamber,belki de en çok övülen ve cennettle müjdelenen peygamberdir.Çünkü Kuran'a göre bu peygamberlerin daha bu dünyada cennetimsi bir yaşama kavuşmaları,onların Allah'ın sevgili kulları olduklarını göstermektedir.Kuran'a göre iyiler bu dünyada da güzellikleri yaşamaya başlarlar.Ruhçu öğreti de ise bu durum tam tersinedir.

İncil'e komünist unsurların sokuşturulmasına Yahudi Essenlilerin aracı olmuş olması muhtemeldir.Essenliler mezhebinin kolektivist olduğu söylenmektedir. Marksist Yahudi yazar Max Beer de "Sosyalizmin ve Sosyal Mücadelelerin Tarihi" adlı kitabında benzer şeyleri söylemiş.
İncil'de serveti kötüleyen ve sol felsefeyi şırınga eden ifadelere örnekler:
"Size diyorum: Ne yiyeceksiniz, yahut ne içeceksiniz diye hayatınız için, ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyin "
"İsa şakirtlerine dedi: Ne yiyeceksiniz diye hayatınız için, ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyin. Çünkü hayat yiyecekten ve beden giyecekten daha üstündür. Kargalara bakın, onlar ne ekerler, ne de biçerler, ne kilerleri ve ne de ambarları var, Allah onları besler, sizler kuşlardan ne kadar daha değerlisiniz?".
"Eğer kâmil olmak istersen git, neyin varsa sat ve fakirlere ver, göklerde hazinen olacaktır ve gel, benim ardımca yürü".
"Yine size derim: Devenin iğne deliğinden geçmesi zengin adamın Allah'ın melekûtüna girmesinden daha kolaydır".
Tabii Kuran helal yoldan elde edilmiş zenginliği ve zenginleri överek değiştirilmiş İncil(ler)in bu sinsi propogandasını suratlarına çarpar. Ayrıca yukarıdaki değiştirilmiş incil sözünün de gerçeğini yazarak yine deiştirilmiş kitapların ipliğini pazara çıkarır:
A'raf Suresi 40 Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz
Yani zenginler değil, büyüklük taslayanlar inkarcılar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremeyeceklermiş.
Kuran değiştirilmiş eski kutsal kitapların ruhçu yalanlarını deşifre eder. Zenginliği ve nimetleri över. Ve gerçekleri sunar. Zaten bu sayede İslam'ın ilk dönemlerinde Müslümanlar birdenbire olağanüstü bir medeniyete ulaştılar.

Ama ne yazık ki daha sonra birçok Müslüman bile Kuran'ı değil, değiştirilmiş İncil'i hadis ve tasavvuf öğretileri aracılığıyla takip etmeye kalkmış ve bugün sefilliğin-ruhçuluğun pençesine düşmüştür.
***
Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.
Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin tek bir dünya devleti hedefleri insanlara benimsetilmeye başlanıyor.
Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekiştiriyorlar ruhçular.
Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkatinizi çekerim.
Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
***
Ruhçuluğun şeytani evrim, reenkarnasyon ve sosyalizm inançlarını insanlara binlerce yıldır aşılamaya çalıştıklarını söylemiştik. Bu uğurda kutsal kitapları bile değiştirmeye kalktı. Kuran hariç diğer dini kaynaklarda bu emeline az çok ulaştı.
Zaten Hinduizmden tasavvufa kadar birçok pagan öğretide aynı öğeleri görüp duruyoruz.
Ondokuzuncu yüzyıldan itibaren de bilim ve materyalizm maskesiyle aynı temcit pilavını sunmaya, bu inançların yıkıcı etkilerini ve sonuçlarını vücuda getirmeye çalışıyorlar.
Ve bu öğreti kendisine piyon olarak yahudileri de avucunun içine aldı.
Masonik İlluminati örgütü de komünizm yoluyla dinleri ve ülkeleri yıkarak tek dünya devleti kurma hedefindedir. Ülkeleri, özel mülkiyeti ve bireyselliği yok edip, sürü psikolojiisindeki insanları Yahudilerin emrine verecekler. Kudüs merkezli bir dünya devleti kuracaklar.
1829 yılında İlluminati NewYork'ta bütün din karşıtı unsurları birleştirerek uluslararası bir organizasyon kurma kararı aldı. buna da Komünist Enternasyonel denilecekti.
Clinton Roosevelt, Charles Dana ve Horace Greeley'den oluşan bir komite bu yeni oluşumu finanse etmekle görevlendirildi. Ayrıca yine bu komite, Karl Marks ve Engels'in das Kapital ve Komünist Manifesto adlı kitaplarını da finanse etti.
İlluminati'nin ünlü ve baş isimlerinden Albert Pike ruhsal rehberinden aldığı bir mesajı dönemin örgüt başkanına bir mektupta iletir.
Pike, komünizm, faşizm, siyasi siyonizm gibi ideolojileri kullanarak üç büyük savaşın çıkmasını planlamıştı 1859-1871 yıllarında.
Ve bu savaşların 20. yüzyılda çıkmasını arzuluyordu.
Üçüncü dünya savaşı da İsrail ile Müslüman ülkeler arasında çıkacaktır planlarına göre.
Tabii burada masonlar dünya hakimiyeti ve kendi öğretilerini tek din haline getirmek istiyorlar.
İşte evanjelistler de bugün bu durumu kullanarak 3. dünya savaşını çıkartmak ve akılları sıra İsa'yı yeryüzüne getirmeyi arzuluyorlar.
Yani iki düşman kutup, şimdilik elbirliği içerisinde gözükmek durumunda kalıyor. İleri vadede ise iki taraf da diğerinin ortadan kalkacağını düşünüyor.
***
Jüri Lina Under the Sign of the Scorpion adlı kitabında Karl marks'ın Frankizm'den çok etkilendiğini belirtiyordu. Frankistler de kıyametin kopup yeryüzünün cennete dönüşebilmesi için günahın ve kaosun arttırılması gerektiğini savunuyorlardı zaten.
Marks'ın masonluğa geçmesini sağlayan Haham Moses hess idi.
Hess, başlangıçta komünizmi bir hayal olarak gören Marks'ı ikna etti ve onu tamamıyla safına geçirdi. Kısacası perde arkasında Hohem Mess vardı ama görünürde Marks sosyalizmi kaleme alıyordu.
Hess sınıflar arası mücadeleyi kullanarak Yahudiliğin amacına ulaşacağına inanıyordu.
Kendileri dindar insanlar olmalarına rağmen, tanrısız bir sosyolist ideolojiyi insanlara sunarak kimliklerini ve gerçek niyetlerini gizlediler.
Yine marks'ın rehberlerinden olan Yahudi Levi Baruch, Talmud'daki "bütün dünya zenginlikleri Yahudilerin olacak" hedefinin sosyalizm maskesiyle gerçekleşeceğini düşünüyordu.
Dünyadaki devletleri ve krallıkları yıkmak, ırkları birbiri ile karıştırmak, dinleri ortadan kaldırmak , sonra da kolayca anahtarları alarak Siyanist Dünya Devletini kurmak rüyasıydı.
Fakat yine bunu maskelemek için komünistler yahudiliği de kötüleyen yazılar kaleme aldılar.
Ama Levi Baruch Marks'a yazdığı mektuplarda gerçek planlarından bahsediyordu(Sallaste, "Les Origines secretes du bolschevisme" Paris , 1930)
Marks Kabala ve Talmud öğretilerinden de çok şey almıştı. Bu yüzden Yahudilerin dışında kalan insanların başlarına gelecekler onu ilgilendirmiyordu.
Marks Komünist Manifestoyu yazmakla görevlendirildi. Ve kaleme aldıkları , aslında A. Weishaupt ve Clinton Roosevelt'in düşüncelerini geliştirilmiş haliydi.
İlluminati bu yolla "din halkların afyonudur" söylemini tüm dünyaya yaydı.
***
Moses Hess Yahudi olmayanlara milliyetçilikten kurtulmaları gerektiğini aşılarken, onlara dünya dünya vatandaşları olduklarını söylüyorlardı.
Ama iş Yahudilere gelince, tam tersine, koyu birer milliyetçi olmalarını emrediyordu.(Moses Hess, Ausgewaehlte Schriften, Melzer Verlag, Köln 1962)
Bu komünist(ve de siyonist) haham Mess, "Roma ve Kudüs, Son Milletler Meselesi" adlı kitabında (1862) Yahudilerin bir devlete sahip olması gerektiğini savunmuştu.
Hess, düşüncelerini Tevrat, Talmud ve Kabala'dan alıyordu yine elbet. Kitaplarında Yahudilerin üstün ırk olduğunu açıkça vurgulamakla birlikte, dünya yönetimi hakkının kendilerinde olduğunu da açıkça söylüyordu. Örneğin "Roma ve Kudüs, Son Milletler Meselesi" (1862)...
Ve yine bu kitapta İbranice duaları da görülüyor.
Theodor Herzl de bir yahudi devleti kurmanın hayali içerisindeydi.
Değiştirilmiş Tevrat kehanetlerine göre Filistin'de kurulacak İsrail Yahve'nin Krallığı olacak ve tüm dünyaya hakim olacaktır.
Siyonistler Filistine yerleşmeyi planlıyordu ama önemli bir sorun vardı. Yahudilik dünyadaki hiçbir ülkede pek tarımla ve el sanatlarıyla uğraşmıyordu. O yıllarda bir koloni kurmak için bunlar şarttı. Ama bir istisna ülke vardı ve bu ülkede Yahudiler tarımla da oldukça uğraşmaktaydılar. Bu ülke Rusya yani Rus Çarlığı idi.
Bu yüzden dikkatler bu ülkeye yöneldi. Çeşitli entrikalarla çarlık yıkılmaya çalışıldı.
Bu arada Filistin'e göç etmek ve burayı ülke edinmek özlemi de devam ediyordu. Ama bir yandan da Afrika'da Uganda'nın da geçici olarak yurt edinebilineceği düşünüldü kimi siyonistlerce.Bu düşünce genel kabul görmedi ve Filistenden toprak satın alınmaya başlandı.
Rusya'da Siyon'un Dostları örgütü kurulmuştu.
Zengin siyonist bankerler Filistinden topraklar satın alırken, diğer yandan oradaki koloni için gerekli olan Yahudi çiftçileri Rusya'dan getirtme planı yapmaktaydılar.
Kaynakça Turgut Gürsan Ramazan Kağan Kurt
***
Bolşevik hareketi Yahudi çiftçileri Filistin'e göndermek ve Rusya'ya hakim olmak için yapıldı. ABD'deki ve Avrupa'daki yeraltı çetesi tarafından finanse edildi.
Ayrıca İlluminati'nin başındaki Rothschild ailesinin Rusya'yla geçmişten kalan bir hesabı vardı.
Troçki gibi Yahudi casuslara Rus isimleri verildi(Troçki'nin gerçek adı Bronstein). Bu casus gruplar Rusya'ya gönderildi ve İlluminati'nin tabakası tarafından ülkenin yönetimi ele geçirilmeye çalışıldı.Yine bu gruplar Rusya'nın her yerinde ayaklanmalar ve isyanlar çıkardılar.
Bu olaylara tanıklık etmiş Rus generalin ağzından da anlatılmaktadır:
Bolşevikler milyonlarca insanı katletti ve böylece illuminati'nin hayalini kurduğu; dinden, özel mülkiyetten ve milli şuurdan arandırılıp Yahudilerin hizmetine verilmiş bir dünyanın ilk ciddi uygulaması gerçekleşir.
Artık Filistine çiftçi yahudileri aktarma yolu da tamamen açılmıştır.
Yazar Aleksandr Soljenitsin de "Gulag Takım Adaları Cilt 2" adlı çalışmasında, Siyonist Yahudilerin, milyonlarca Hıristiyanın ve Yahudi olmayanın yok edildiği organize Sovyet konsantrasyon kampı sistemini yarattığını ve yönettiğini doğrulamaktadır.
Hatta kitabın 79. sayfasında dünya tarihindeki bu en büyük ölüm makinesinin yöneticilerinin isimlerini veriyor. Hepsi de Siyonist yahudilerdir.
Kaynakça Ertuğrul Dikbaş
***
Yahudi Edward Mandell House ABD'de başkanın baş danışmanı ve 1913-1921 yılları arasında en güçlü bireylerden biri olarak görülürdü.
Kendisi bir Marksist olup amacı Birleşik Devletler'i sosyalist yapmaktı. "Philip Duru: Yönetici" adlı bir kitap yazdı 1912 yılında. Bu çalışmasında, Amerika'nın fethi için bir plan ortaya koyup nasıl partilerin kontrol edileceklerini ve bir sosyalist hükümetin kuruluşunda araçlar olarak nasıl kullanılacaklarını anlatmıştı. Ayrıca ABD parasını kontrol etme metotlarını da söylüyordu. Sonraki gelişmeler kitapta belirtildiği yönde olmaktadır.
1921 yılında Jacob Schiff'in emriyle Yahudi Bernard Baruch ve Edward Mandell House tarafından Council on Foreign Relations-CFR(dış ilişkiler konseyi) kuruldu. Schiff bu örgütün Rothschild komplosunun(İlluminati) sürmesi için gerekli olduğunu düşünüyordu.
16 yıl CFR üyeliğini yapmış olan Chester Ward, Amerikan halkını örgütün niyetleri konusunda uyarmıştı:
"Bu seçkinci gruplar içindeki en güçlü kliğin bir tek ortak hedefi vardır- bunlar ABD'nin ulusal bağımsızlığının, egemenliğinin teslimiyetini istiyorlar. Ayrıca dünya banka tekelinin küresel hükümetin eline verilmesini hedefliyorlar".
Washington D.C'deki FBI merkezinin eski bir üyesi olan Dan Smoot da bu örgütün amacını şöyle anlatıyor:
"CFR'ın nihai hedefi bir tek dünya sosyalist sistemi yaratmak ve ABD'yi de onun resmi bir parçası haline getirmektir."
Kaynakça Ertuğrul Dikbaş
KÜRESEL KÖYÜN EFENDİLERİ
***
Bu arada feminizmi de ustaca kullanıyorlar. Amerikan filmlerinde açıkça erkek düşmanlığı yapılıyor.
Komedisinden macera fimlerine-dizilerine kadar bir çok yapımda, kadının erkeğe şiddet uygulamasını bilinçaltlara yerleştirmeye çalışıyorlar.
Her koldan gelerek, kaotik bir yapıya kavuşturmak için toplumu ellerinden geleni yapıyorlar.
Komünizmi ve New Age geleceği akıllara sadece bildik Star Trek(Uzay Yolu) gibi dizilerle yerleştirmekle kalmayıp, artık açıkça reenkarnasyonu gerçekmiş gibi gösteren ve ruhçuluğu Hıristiyanlığa ve diğer dinlere üstün tutan yapımları da sunuyorlar.
M.S. 2150 gibi romanlar da yine aynı komplonun uzantıları. Müzik-şarkı yoluyla da özellikle gençler etki altına alınmaya çalışılıyor ne yazık ki.
Kısacası sinemadan edebiyata, bilgisayar oyunlarından gazete köşelerine, tv programlarına kadar tüm beyin yıkama araçları kullanılıyor ABD'de ve dünyada.
Sosyalizm adı altında tüm dünyayı, bireyleriyle, malıyla mülküyle Yahudilerin eline vermek ve Kudüs merkezli Dünya Devletini kurmak için asırlardır sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
***
İlluminati'nin yönetici sınıfı da kendilerinin tanrı olduğuna inanmakta. Yalnız bunlar ruhçuluğun solcu felsefesini insanları kendilerine köle etmek için aracı olarak kullanırken, kendilerini şeytanlardan aldıkları direktifler doğrultusunda bambaşka bir mevkide görüyorlar.
Evrimi ve komünizmi amaçları doğrultusunda bilim dünyasına sokuşturmak için gerekli gerekli çalışmaları yaptılar. Hegel'in diyalektiğini de temel yıkıcı felsefeleri olarak kullanıyorlar. Hegel'e göre tarih 3 basamaklı bir değişim süreceydi. Tez, antitez ve sentez...
İlluminati bunu toplumlarda korku ve ümitsizlik havası yaratarak kullanmaya çalışıyor. Krizler ortaya çıkartıyor, sonra bunun karşısına, başka bir deyişle krize neden olan şeyin karşısına zıttını sunuyor. Ve bu 2 zıttın sentezlenmesi ile geçici bir denge, istikrar sağlanıyor. Yani kaos yaratıldıktan sonra yeni bir düzen için gerekli ortam ortaya çıkarılmış oluyor. Böyle adım adım ilerleyerek totaliter ve Yahudilerin egemenliğinde bir dünya devleti kurma planlarını gerçekleştirmeyi arzuluyorlar. Bu arada dünya nüfusunu da azaltmayı hedefliyorlar.
Okült komplocuların çeşitli dernekler kurarak dünya toplumlarını avuçlarının içindeki bir ağda birleştirme çalışmaları da sürüyor.
Bu arada gerek bazı politikacılar, gerekse de New Age düşünürleri yeni bir dünyadan her zamankinden daha fazla söz ediyorlar. Tabii dinlerin, milletlerin ve sınırların ortadan kalktığı ve sosyalist düzene sahip bir gelecek tablosu çiziliyor her seferinde. Dünyayı ele geçirdiklerinde, Kudüs merkezli tek dünya ülkesinde efendiler bir avuç insan olurken, diğerleri onlara kulluk edecek.
Okült Dünya teorisyenlerinden Vera Stanley Alder şunları anlatıyor:
"Tüm yaratılışın ardında bir plan var. Evrimin şu anda ilerlediği hedef Dünya Birliği. Dünya planı şunları içeriyor: Dünya Örgütü...Dünya Ekonomisi...Dünya dini"(Vera Stanley Alder, When Humanity Comes of Age, 1974)
Hükümetleri, parayı ve dini kontrol altında tutarak sapkın hedeflerine ulaşacaklarını düşünüyorlar. Ve İlluminati'nin sözde seçilmiş üst düzey yöneticilerinin eline verilecek bir dünya...
Bu diktatör uygulamada özel mülkiyet, ülkeler ve dinler ortadan kaldırılacak. Bir zamanlar Hitler ve Mussolini'nin yaptığı faşist uygulamalar da pareleldir. Yine okültizm ve sosyalizm, süper insanlar (yarı tanrı-tekamül etmiş) yaratma gibi hastalıklı kavramlar karşımıza çıkmaktadır.
Ayrıca tek dünya ülkesi hayallerini kuranlar, insanlar tek bir vücut olduktan sonra dünyaya gelecek gizemli bir efendiden de bahsediyorlar.
Ruhçu dernek ve yayınlarda dünyayı bu yeni geleceğe hazırlayacak seçkin ve tanrısallaşmış insanlardan bahsedilir. Ayrıca artık ailenin gereksizliği vurgulanarak, yeni bir toplum inşa etmenin gerekli olduğu benimsetilmeye çalışılmaktadır.
Özel mülkiyetin, ailenin, ulusun ve dinin olmadığı bir dünyada da insanlar köle olarak ele geçirilecektir kolayca . Sonra da şeytanın egemenliği altında yaşamayı hayal etmektedir İlluminati yöneticileri. Tabii ona Işık Tanrısı gibi adlar takmışlardır.
Daha 14 Temmuz 1856'da İngiltere Başbakanı Disraeli şunları söylüyor:
"Bu Kamaradan nadiren bahsettiğimiz bir güç var.  Gizli cemiyetlerden bahsediyorum. İnkâr etmek yersiz, çünkü Avrupa'nın büyük bir kısmının bu gizli cemiyetlerin şebeke ağı ile örüldüğünü örtbas etmek imkânsız.  Peki amaçları ne? Hiçbir şeyi saklamaya çalışmıyorlar. Anayasal bir hükümet istemiyorlar.  Dinî kuruluşlara ve özel mülkiyete bir son vermek istiyorlar. Bazıları daha da ileri gidebilir."(Nesta Webster ,Secret Societies and Subversive Movements, s. 71)
Görüldüğü gibi ruhçuluğun dünyaya hakim olma planı çok eskilere dayanmakta.
Diğer koldan Evanjelistler de , Yahudilerin bile büyük oranda yok edileceği bir 3. Dünya Savaşı'nın çıkması için ellerini ovuşturuyorlar. Onların aklı sıra da böylelikle İsa yeryüzüne gelecek ve onları sonsuza dek mutluluğa kavuşturacak. İşte böyle bir ortamda, Davut Yıldızı olduğu iddia edilen içiçe geçmiş 2 üçgeni kendisine amblem edinen İsrail'in iyice güçlenip etrafına saldırması ve sınırlarını genişletmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Evanjelist Hıristiyanlara göre kıyamet bu sayede başlayacaktır.
Kısacası Yahudiler, Evanjelistler ve İlluminati farkında olmadan ruhçuluğun pençesinde, kendilerini ve dünyayı mahvetmenin eşiğindeler.
***
Tüm oyunlar üzerimize oynanmaya devam ediyor.
Özellikle önümüzdeki 10 yıllık süreçte ruhçuluğu ve diğer pagan inançları ülkemiz insanına benimsetmek için planlar yapıyorlar.Bir yandan Hıristiyan misyonerler, diğer yandan kabalacılar ve spiritualistler gece gündüz çalışıyorlar.
Özellikle reenkarnasyon inancını benimsetmek için çok yoğun kampanyalar göreceğiz.
Diğer yandan da Yahudiler yıllar önce Filistin'de gerçekleştirdikleri uygulamayı adım adım ülkemizde gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Ve daha evvel de söylediğimiz gibi, artık Amerikan filmlerindeki hedef de biziz. Şimdilerde Çinlileri, Arapları veya Rusları değil de Türkleri kötüleyen senaryolarla karşı karşıyayız.
Şöyle demiştim:
Yahudiler ve Evanjelistler boş durmuyor , film ve dizilerde bizleri kötülemek amaçlı senaryolar kaleme alıp insanların bilinçaltlarını yıkıyorlar.
Ramazan kağan Kurt'un belirttiği üzere aynı şeyi yıllar önce Araplara yönelik yapmışlardı. Kötü Arap imajını seksenli yıllar ve doksanların başlarında batılıların zihinlerine sinema ve televizyonla yerleştirdiler.
Şimdi ise ne olduysa Amerikan film ve dizileri Arapları övmeye ama buna karşılık biz Türkleri kötülemeye başladı.
Gelecekte sıranın kimde olduğunu gösteriyor bu çabaları.
Ayrıca "rapturealert.com" sitesine bakarsanız şimdiden Türkleri Yecüc Mecüc olarak göstermeye çalıştıklarını görebilirsiniz(uydurma hadislerde de yine Yahudi-Hristiyan kaynaklı aynı iftiraları görüyoruz).
Niyet belli, bugün Araplara yaptıklarını, gelecekte bizlere yapmak istiyorlar ve bunun psikolojik temelini kuruyorlar.
Her geçen gün sistemli ve daha da yoğunlaştırılmış bir çalışma şeklinde bunları görüyoruz.
***
Yahudi Edward Mandell House ABD'de başkanın baş danışmanı ve 1913-1921 yılları arasında en güçlü bireylerden biri olarak görülürdü.
Kendisi bir Marksist olup amacı Birleşik Devletler'i sosyalist yapmaktı. "Philip Duru: Yönetici" adlı bir kitap yazdı 1912 yılında. Bu çalışmasında, Amerika'nın fethi için bir plan ortaya koyup nasıl partilerin kontrol edileceklerini ve bir sosyalist hükümetin kuruluşunda araçlar olarak nasıl kullanılacaklarını anlatmıştı. Ayrıca ABD parasını kontrol etme metotlarını da söylüyordu. Sonraki gelişmeler kitapta belirtildiği yönde olmaktadır.
1921 yılında Jacob Schiff'in emriyle Yahudi Bernard Baruch ve Edward Mandell House tarafından Council on Foreign Relations-CFR(dış ilişkiler konseyi) kuruldu. Schiff bu örgütün Rothschild komplosunun(İlluminati) sürmesi için gerekli olduğunu düşünüyordu.
16 yıl CFR üyeliğini yapmış olan Chester Ward, Amerikan halkını örgütün niyetleri konusunda uyarmıştı:
"Bu seçkinci gruplar içindeki en güçlü kliğin bir tek ortak hedefi vardır- bunlar ABD'nin ulusal bağımsızlığının, egemenliğinin teslimiyetini istiyorlar. Ayrıca dünya banka tekelinin küresel hükümetin eline verilmesini hedefliyorlar".
Washington D.C'deki FBI merkezinin eski bir üyesi olan Dan Smoot da bu örgütün amacını şöyle anlatıyor:
"CFR'ın nihai hedefi bir tek dünya sosyalist sistemi yaratmak ve ABD'yi de onun resmi bir parçası haline getirmektir."

Kaynakça Ertuğrul Dikbaş
KÜRESEL KÖYÜN EFENDİLERİ

Texe Marrs'ın da ilginç bir iddiası var:
"İnancımızı onların teolojisine bakarak desteklemeyeceğimiz halde, Müslüman alimlerin, uzun zaman önce, bir Deccal'ın geleceği hakkında uyarıda bulunması da oldukça ilginç. Bu şeytani lider ortaya çıktığında C.F.R harflerinden tanınabileceğini ileri sürüyor, ayrıca "tek gözlü" olacağına da işaret ediyorlar. Acaba bu, bir dolarlık banknotlar üzerine basılı İllu-minati'nin her şeyi gören gözü, Horus olabilir mi? Britannica Ansiklopedisi'nin 1904 yılı basımı ikinci sayısında, şu hayret verici paragrafa rastlıyoruz:
Deccal, Hz. Muhammed'in dininde sahte Isa olarak bilindiği için, İslam'a da yabancı değil. Tek gözü olacak ve alnında C.F.R harfleri yazacak, kafir (cafir) kelimesinin harfleri.
CFR, dış ilişkiler konseyi 1914 yılında Başkan Woodrow Wilson tarafından oluşturulduğunda, yardımcısı Albay House ile Avrupalı komplocu ortakları Britannica Ansiklopedisi'nin haklarını satın aldılar ve 1904 orijinal baskısının 126. sayfasından bu ifadeyi çıkarttılar. Bereket versin ki, bu söylediklerimin doğruluğunu ispatlayacak bir kopya bende mevcut."
TEXE MARRS
"İLLUMİNATİ"   Gerçi burada Hıristiyanlıktaki ve Hadis Öğretisindeki Deccal inancından bahsediyor Texe Marrs ama yine de dikkate değer bir iddia.
***
Bolşeviklerin Rusya'da iktidar olmasında Almanların da Amerikalılar gibi büyük katkısı olmuştur. Bu ihtilal sayesinde Almanya Rusya ile çıkarlarına ulaşabileceği bir antlaşma yapabilecekti.
Başlangıçta bolşevik değil menşevikler başa geçmişti. Ama onların başındaki Kerensky de komplunun içindeki bir masondu. Rus askerlerinin bir kısmı Kerensky'nin ihanetini anlamış ve müdahale etmek istemişti, ama Kerensky bolşeviklerin ve uluslararası masonluğun yardımıyla Kornilov'u yenilgiye uğrattı ve daha sonra bolşeviklere ülkeyi teslim etti. Başka bir deyişle rusya menşeviklerden bolşeviklerin eline geçmiş oldu.
Hatta daha sonra da Almanlar bir süre bolşevikleri kolladı.Bunun karşılığında da Lenin el koyduğu, Ruslara ait zenginliklerin bir kısmını Almanya'ya verdi gizlice.
Orak ve çekiç de masonluktan almadır. Eski Ahid'de çekiçden bahsedilir.
Ayrıca orak da yine Tevrat'ta geçmektedir:
Yeremya 16
16 "Ekin ekeni biçim vakti orakçıyla birlikte Babil'den atın. Zorbanın kılıcı yüzünden Herkes halkına dönsün, Ülkesine kaçsın."
Zaten komünist felsefe çok evvelden ruhçu bazı yahudi tarikatlar tarafından değiştirdikleri İncil'e bile sokuşturulmuştu.
Tabii bu şeytani ruhçu felsefe sonra bumerang gibi Almanya'ya geri dönmüş ve başına bela olmuştur.
Milyonlarca rusun hayatına mal olan bu illuminati (ve ona da hakim olan ruhçuluk) fesadı tüm dünyaya hızla yayılmaya çalıştı. Zaten bu gerçekleşseydi şimdi tüm dünya bir grup insanın elinde köleleştirilecekti.Tıpkı sosyalist ülkelerdeki insanlar gibi...
Daha sonra sağcı olarak adlandırılan Mussolini ve Hitler bile aslında bu ruhçuluğun komünist felsefesini kendi amaçları doğrultusunda uygulamışlardır. Yine evrim inancından, süpermenler-sözde üstün insanlar elde etme çalışmalarına kadar aynı öğeler söz konusudur.
Bugün hala özellikle ABD'deki bir takım güçler, yaptıkları film, dizi vs. ile komünist felsefeyi zihinlere yerleştirmeye çalışmaktadır.
Bu arada 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya'da , İspanyol askerlerinden birinin Landovski'nin cesedinin üzerinde kalın bir defter bulduğu ve bunun İspanyolca çevirisinin "Sinfonia en Rojo Major" adıyla 1950 yılında yayınlandığı iddia edilmektedir. Bu defterde eski Sovyet ajanı Rakovkski'nin 1938'de Moskova'daki sorgulanması sırasında tutulan zabıtlar var olduğu söylenmektedir.
Bu defterde yazanlara göre komünizmin gerçek yüzünü bir İlluminati ajanı olan Rakovski itiraf etmektedir.Hatta yine bir mason ve İlluminati uşağı olan Marks'ın kaleme aldığı çalışmalarında kapitalizmle ilgili olarak kasıtlı yanlış çıkarımlarda bulunmasından bile bahsediliyor. Neleri gizlediği de...
Kaynakça Turgut Gürsan
20. YÜZYIL DÜNYA TARİHİNİN PERDE ARKASI
***
Şimdi bu Rakovski'nin itiraflarına İngilizce olarak göz atabilirsiniz internette.Bir İlluminati ajanı olan Rakovski komünizmin panteist pagan öğretiden geldiğini ve hedeflerinin Yahudilerin egemenlğindeki bir dünya devleti kurmak olduğunu bir şekilde itiraf etmiş. Gerçi ifadelerinden ,kafasının biraz karışmış maşa olduğu da gözlemlenebilir:
    Yalnız, Rakovski'nin itiraflarının tercümesinde ve sunumunda bazı hatalar olduğu da belirtilmekle birlikte, ana hatlarıyla konuşmanın o şekilde olduğu söylenmektedir.
***

Şöyle demiştim:
Ve ABD kaynaklı birçok bilimkurgu film ve dizisinde yine gizlice komünizm propagandası yapıldı.
Şöyle bir hatırlayın Uzay Yolu gibi dizileri, neler oluyordu?
1-Para kullanılmıyordu. Özel şirketler falan yoktu, herkes federasyonun çalışanıydı. Kimsenin özel uzay gemileri de yoktu. Hepsi ortaklaşa kullanılıyordu.
2-Hiç kimse ilahi bir dine inanmıyordu. Ama yoga ve meditasyon yapan insanlar görülüyor, ruhçu öğretinin hakimiyetini sezinliyorduk o kurgusal dünyada.
3-Tüm gezegenler tek bir federasyona bağlıydı. Ulus devletler diye bir şey de yoktu bu dizilerde.
4-İlk bakışta evrensel kardeşliği savunuyor gibiydi ama derinine inilince tam bir ırkçı felsefeye sahip olduğu görülüyordu bu dizilerin. Örneğin Asyalı veya zenci görünümlü insanlar hiçbir zaman gemilerde kaptan olmuyordu. Dizinin kahramanlarının savaştığı kimseler hayvanımsı görünümlü başka ırklardan oluşuyordu. Anglo sakson tipliler her zaman en üst yönetimdeler ve iyiler?
Ve bu beyin yıkamayla, ezoterik örgütlerin tek bir dünya devleti hedefleri insanlara benimsetilmeye başlanıyor.
Ayrıca M.S. 2150 gibi romanlarla yine bu çalışmalarını pekiştiriyorlar ruhçular.
Hem de ABD kaynaklı bu propaganda, dikkatinizi çekerim.
Hedeflerine ulaşmak için sabırlı ve sistemli bir şekilde çalışıyorlar.
Mr. Spock ile tanıdığımız Vulcanlar Yahudileri temsil etmektedirler. Atılgan'ın mürettebatında Rusundan uzakdoğulusuna, zencisine kadar birçok milletten insan vardır. Ama bunların başında Anglo Sakson tipli bir kaptan bulunur. Burada diğer milletlerin efendisi durumunda bu ingiliz ırkı gösterilir. Ama görünürde bu böyledir. Biraz derine inince, asıl zeki olanın ve dolayısıyla gizli kaptanın Spock olduğu fark edilecektir.   
Yani verilen mesaj açık. Anglosaksonların önderliğinde gibi gözüken ama aslında Yahudilerin egemenliğinde bir dünya imparatorluğu kurulacak.Tıpkı günümüzde ABD ve İngiltere yönetiminde gibi gözüken ama aslında Yahudilerin yönetiminde olan dünya gibi... 
Dinlerin ortadan kaldırıldığı tek bir dünya devletini komünizm maskesiyle hayata geçirmeye çalışıyorlar. Tabii daha sonra kendi öğretilerini hakim kılacaklar. Yine dizide Vulcanlılar insanlardan ayrı ve aslında üstün bir ırk gibi gösterilir. Beyinleri bir bilgisayardan farksızdır hesaplama vb. konularda.   Kötü ırklar olarak da doğuluları sembolize eden tipler sunulur.   Spock'ın, daha doğrusu Vulcanlıların meşhur selamının nerden geldiğine bakmak istiyorsanız:   http://www.upstel.net/rooster/v-salute.html      Ayrıca Spock'ı canlandıran ve dizinin yönetmenliğini de yapan Leonard Nimoy Yahudidir.

(Devam edecek)


Emre_1974tr:
Şimdi de bu  sembolizmde şu ayrıntılara çok dikkat.
İlluminati Amerikan dolarının üzerine bile piramidin üzerindeki "tek göz"  yani " herşeyi gören göz" sembolünü koydu. Çünkü bu İblis'i temsil ediyordu.
Uzay Yolu dizisinde  sivri kulaklı Vulcanlılar aynı zamanda cinleri de temsil etmektedirler.
Aynı durum şu sıralarda vizyonda olan Avatar filminde de söz konusu.
Avatar filmindeki sivri kulaklı insanımsı ırk da aynı zamanda cinleri sembolize etmektedir.
İblis'in sembolü olarak tek gözü bunlar  filmlerin özellikle afişlerinde kullanıyorlar.
Uzay Yolu filmlerinin afişlerinde Vulcanlı Spock genelde tek gözlü olarak gösterilir:
Aynı şekilde sinsice komünizm, panteizm, çok tanrıcılık, evrim  yani kısacası paganizm propogandası yapan Avatar filmindeki sivri kulaklı insanımsı varlıklar da cinleri temsil etmektedir.
Ve İlluminati bu filmde de tek göz sembolünü kullanıp zihinlere yerleştiriyor maalesef.
Filmi dikkatli izlediyseniz başroldeki karakter Jake sık sık başını yan tutarak tek göz pozu veriyor. Ve yine filmin afişlerinde bu sivri kulaklı ırk tek göz sembolüyle sunulmuştur.

***
BAKARA
67 Mûsa, toplumuna dedi ki: "Allah size, bir inek boğazlamanızı emrediyor." Dediler ki: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" Dedi ki: "Cahillerden biri olmaktan Allah'a sığınırım."
68 Şöyle konuştular: "Çağır Rabbine bizim için, açıklasın bize neymiş o!" Cevap verdi: "O diyor ki, bahsettiğim ne yaşlıdır ne de körpe. İkisi arası bir inektir." Hadi size emredileni yapın!
69 Şöyle dediler: "Çağır Rabbine bizim için, neymiş onun rengi açıklasın bize." Cevap verdi: "O diyor ki, bahsettiğim, sarı, rengi parlak bir inektir; seyredenlere mutluluk verir."
70 Şöyle dediler: "Dua et Rabbine, açıklasın bize neymiş o! Çünkü bu inek, bizim gözümüzde başkalarıyla karıştı. Ve biz, Allah dilerse, doğruya ve güzele elbette kılavuzlanacağız."
71 Cevap verdi Mûsa: "Allah diyor ki, bahsettiğim, boyunduruk yememiş bir inektir; toprağı sürmez, ekini sulamaz. Salma hayvandır. Alaca yoktur onda." Dediler ki: "İşte şimdi gerçeği getirdin." Ve ardından onu boğazladılar, az kalsın yapmayacaklardı.
Musa'nın toplumunun bir inek boğazlanmasıyla imtihan edilme nedeni, onların bu hayvanlara(ve onların görünümündeki nesnelere) tapınma eğilimi olabilir:

TAHA
esi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: "Bu, hem sizin hem de Mûsa'nın tanrısıdır. Ama Mûsa unuttu."
89. Görmüyorlar mı ki; o buzağı onlara bir sözü geri çeviremiyor; kendilerine bir zarar veremiyor, bir yarar sağlayamıyor.
90. Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti: "Ey kavmim, siz bununla imtihan edildiniz. Sizin Rabbiniz o Rahman'dır. Artık bana uyun, emrime itaat edin!"
91. Onlar şöyle demişlerdi: "Mûsa bize dönünceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz."
Yani bu hayvanı kutsallaştırmaktan vazgeçip tövbe etmelerinin içtenliğinin açığa çıkarılması için, böyle bir seçenek ile yüzleştirildiler.
Ama İsrailoğulları bu emri başlangıçta yerine getirmekte diretirken, daha sonra da tam tersine, başlıca ibadetlerinden biri haline getirmiş gibi görünüyorlar. Bir arınma ritüeli olarak kızıl inek kurban etmek artık onların inancında, dini yaşamlarında yer tutmakta.

TEVRAT (ÇÖLDE SAYIM):
1 RAB Musa'yla Harun'a şöyle dedi:
2 "RAB'bin buyurduğu yasanın kuralı şudur: İsrailliler'e size kusursuz, özürsüz, boyunduruk takmamış kızıl bir inek getirmelerini söyleyin.
3 İnek Kâhin Elazar'a verilsin; ordugahın dışına çıkarılıp onun önünde kesilecek.
4 Kâhin Elazar parmağıyla kanından alıp yedi kez Buluşma Çadırı'nın önüne doğru serpecek.
5 Sonra Elazar'ın gözü önünde inek, derisi, eti, kanı ve gübresiyle birlikte yakılacak.
6 Kâhin biraz sedir ağacı, mercanköşkotu ve kırmızı iplik alıp yanmakta olan ineğin üzerine atacak.
7 Sonra giysilerini yıkayacak, yıkanacak. Ancak o zaman ordugaha girebilir. Ama akşama dek kirli sayılacaktır.
8 İneği yakan kişi de giysilerini yıkayacak, yıkanacak. O da akşama dek kirli sayılacak.
9 "Temiz sayılan bir kişi ineğin külünü toplayıp ordugahın dışında temiz sayılan bir yere koyacak. İsrail topluluğu temizlenme suyu için bu külü saklayacak; bu, günahtan arınmak içindir.
10 İneğin külünü toplayan adam giysilerini yıkayacak, akşama dek kirli sayılacak. Bu kural hem İsrailliler, hem de aralarında yaşayan yabancılar için kalıcı olacaktır.
Değiştirilmiş Tevrat'a göre bu merasim, kirlenmiş kişi ve yerleri temizleme işlevine sahip.
İşte bu inanca sahip Yahudiler, bugün Mescidi Aksa'yı yıkıp Musevi Tapınağı'nı yeniden inşa etme planlarında da bu kızıl inek ritüeline yer ayırmış durumdalar.
Tapınağın inşa edilebilmesi için, tapınağın yükseldiği alana ayak basmadan Tapınak Tepesi'ne tırmanılamaz görüşünü benimsediklerinden, kızıl ineğe ihtiyaçları var. Çünkü bu tapınak alanı tam olarak bilinmediğinden, yapılacak tek işlem; kusursuz bir kızıl ineğin kurban edilip, yakılıp elde edilecek külleriyle karıştırılmış kutsal suyu Tapınak Tepesi'ne girerken çevreye serpiştirmek ve bu yolla (sözde) arınmayı sağlamaktır diye düşünüyorlar.
İşte o zaman bölgedeki camileri yıkarak kendi tapınaklarını yeniden kurabileceklerini zannediyorlar. Ve bu gelişme Yahudi inancındaki Mesih'i getirmeyi hedefliyor. Hıristiyanlar da Yahudilere bu konuda da yardım ediyor çünkü kendileri de İsa'nın gelişi için bu olayın gerekli olduğuna inanmış durumdalar.
Bu uğurda İsrailliler ve bazı ABD'li Hıristiyanlar el ele vererek kızıl inek üretme programını başlattılar. İlk denemeler ABD'deki çiftliklerde oldu ama doksanlı yılların başında bu konuda başarısız oldular. Bunun dışında İsrail Hayfa tarafında bir çiftlikte tesadüfü olarak bir kızıl inek bulundu(adı Melody idi). Ama daha sonra hayvanda kısmen renk değişimi meydana geldi ve yine sonuç hüsran oldu.
Fakat günümüzde  belki de gizlice bu hedeflerini gerçekleştirdiler ve Mescidi Aksa ile Kubbetüs Sahra'yı yıkabilmek için törene hazır hale getirmiş olabilirler.
Bugüne kadar bazı Yahudilerin camileri yıkıp kendi tapınaklarını kurmamalarına neden olarak, gelecek büyük tepki ve olası olaylardan çekinmeleri gösteriliyordu. Ama  onlar  bunu çoktan yapmaya kalkarlardı büyük ihtimalle. Asıl neden, kusursuz bir kızıl ineğe henüz kavuşmamış olmaları olabilir.
İslam Dünyası ve Armageddon Savaşı
ABD ve İsrail’in önderliğinde, topyekûn Batılılar, İslâm dünyasına savaş açmış durumdalar. Müslümanların en büyük zaafı, bölünmüşlüğü, dağınıklığı ve yöneticilerinin birçoğunun Batılıları dost bellemeleri ve onlarla işbirliği yapmalarıdır. İslâm dünyasına karşı, Batılıların asırlardan beri, değişmeyen bir politikası vardır. Bu politika, zamana ve şartlara göre güncellenmekte, fakat esas aynen korunmaktadır. Esası gözden kaçıranlar, güncelleşmeyi değişme olarak algılamakta ve yanılmaktadır. Söz konusu politikanın kaynağı, Batılıların dini inancıdır. 
Bu inancın gereği olarak Batılılar, sürekli Müslümanlara karşı Haçlı Seferleri düzenlemişlerdir. Haçlı Seferlerinin sonu kabul edilen, Armageddon Savaşının, Haçlı seferleri içerisinde ise özel bir yeri vardır. Batılılar, günümüzde bu savaşın başladığına inanmaktadırlar. Onun için İslâm dünyasında meydana gelen terör, isyan, iç çatışma ve savaşları, Armageddon Savaşı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Aksi halde yaşanan gerçekleri görmek ve doğru okumak imkânsızlaşır.
Armageddon Savaşının başladığını, bizzat o savaşı başlatanlar söylüyorlar. ABD başkanları, 1980’li yıllardan itibaren, Armageddon Savaşı için şartların olgunlaştığı inancındadırlar. Örnek olarak eski başkanlardan Ronald Reagan’ın 1981 yılında söylediği şu sözleri gösterebiliriz; “Dünya tarihinde ilk kez Armageddon Savaşının başlaması ve Mesih’in ikinci gelişi için her şey yerinde. Eski Ahit’teki antik peygamberlere ve Armageddon işaretlerine dönüp baktığımda, savaşın gerçekleştiğini görecek kuşağın biz olup olmadığımızı merak etmekten kendimi alamıyorum.”
Armageddon Savaşı, Yahudilerin de dünya egemenliğine ulaşmak için yapacaklarına inandıkları son kutsal savaştır. Bir başka deyişle, Hıristiyan ve Yahudiler, Armageddon Savaşında ortak bir inanca sahiptirler. Yahudilere göre, bu savaşta Müslümanlar yok edilecek, Yahudiler Arz-ı Mev’ud’a sahip olacaklardır.  Hıristiyanlara göre de, Mesih’in yeryüzüne gelmesi için şu günlerde Armageddon adı verilen nihai savaşı, Müslümanlara karşı Yahudilerin kazanması gerekir. Bundan dolayı Müslümanlara karşı Yahudilerin desteklenmesi, Hıristiyanlar için dini bir emirdir. Jerry Falwel, bu emri şöyle ifade eder: “Teolojik açıdan her Hıristiyan, İsrail’i desteklemek zorundadır. Şayet İsrail’i koruyamazsak, Tanrı nezdinde itibarımızı kaybederiz.” (Bkz. Grace Hallsell, Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak, s. 144).
Sözün özü, Müslümanlara karşı, geçmişten günümüze süregelen Haçlı Seferleri, yeni bir boyut kazanmıştır. Bununla amaç,  ‘Tek Dünya Devleti’ni kurmaktır. CFR üyesi James Wanburg, Tek Dünya Devleti konusunda şöyle der: “Hoşunuza gitse de, gitmese de tüm dünyayı yönetecek Tek Dünya Devleti’ni kuracağız.” Anthur Schlesinger de, “…Tek Dünya Devleti’ni gerek yayınlarla bilinçlere işleyerek, gerek para harcayarak, gerekse kan dökerek kuracağız, başka seçenek yok.”
ABD’nin dış politikasını, işte bu inanç ve düşünceler şekillendirmektedir. Bu gerçeği, 1995’den 2001’e kadar Birleşik Devletler Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanlığı yapan Jesse Helms’in şu sözleri de teyit etmektedir: “Merkezdeyiz ve orada kalacağız. Birleşik Devletler, dünyayı yönetmek ve diğer halklara örnek olmak zorundadır.” Bu görüşlerin din kaynaklı olduğunu Noam Chomsky şu sözlerle ifade eder: “Başlangıçtan günümüze dek Amerika tarihinde takdir-i ilâhi ilkesi geçerlidir, olan her şeyde Tanrı’nın iradesi söz konusudur. Birleşik Devletler, Tanrı’nın iradesinin yönettiği kutsal bir ülkedir. Bu bakış açısı geçmişten bugüne dek uzanır.”  ABD’nin, demokrasi, özgürlük ve insan hakları kavramlarına aldanıp, onunla işbirliği yapan İslâm dünyasındaki idareceler, bu gerçekler ışığında bir daha düşünmeli, konum ve politikalarını yeniden gözden geçirmelidirler. Yoksa bilerek veya bilmeyerek, Armageddon ordusunda asker olurlar. Ne yazık ki, birçokları bu durumdadır.

Mustafa Hilmi Yıldırım

İMAM BUHARİ Hayatı, Eserleri ve Hadis İlmiyle İlgili Koyduğu Usulle


İMAM BUHARİ 
Hayatı, Eserleri 
ve Hadis İlmiyle İlgili Koyduğu Usulleri

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...