17 Temmuz 2014

HACCIN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI PDF E-KİTAP





HACCIN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI 
PDF E-KİTAP

SEFERİLİK HAKKINDA PDF E-KİTAP





SEFERİLİK HAKKINDA PDF E-KİTAP

  • SEFERİLİK D Seferîliğin Mahiyeti y Seferîliğin Hükümleri
  • İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK (CEM`)
  •  A Yolculuk A Yağmur, Kar, Dolu Hastalık İhtiyaç, Meşguliyet ve Sıkıntı 
  • Cem Yaparken Dikkat Edilecek Hususlar
  •  KORKU NAMAZI
  • A . SEFERİLİKa)Seferîliğin MahiyetiSefer sözlükte ´´yazmak ; yolculuk yapmak, yolculuk`` gibi manalara gelir. Fıkıh terimi olarak şeran aranan şartlar çerçevesinde belirli uzaklıktaki bir yere gitmeyi ifade eder. Kişinin herhangi bir nedenle ikamet ettiği yerden kalkıp başka bir yere gitmesi veya gitmek için yola koyulması, Arapçada sefer veya müsaferet olarak adlandırılmakta olup, bu şekilde yola çıkmış kişiye de seferî
  • Seferînin mukabili mukimdir ve mukim,bir yerde yerleşik bulunan, yolcu olmayan kişianlamındadır. Türkçemizde seferîlik veya müsaferetyerine, çoğunlukla yolculuk tabirikullanılmaktadır. Fıkıh ve ilmihal kitaplarında seferîlik veyayolculuk sözlük anlamına yakın olmaklabirlikte, ondan farklı olarak, belirli birmesafeye gitmek anlamındadır.
  • Yolcu olan kişiyi ilgilendiren bazı özelruhsat hükümleri bulunduğu için seferintanımının ve mahiyetinin iyi belirlenmesigerekir. Yolculukta üç günün esas alınması ve üçgünün zaman ve mesafe olarak ifade edilmesikonusunda herhangi bir âyet ya da hadisbulunmayıp, bu ayarlama İslâm hukukçularıtarafından yapılmıştır.
  • Onlar bu zaman ve mesafe ayarını yaparkenbüyük ölçüde, sahâbenin Hz. Peygamberinuygulamasını tavsif edişlerine ve onların kendiuygulamalarına dayanmışlardır. Meselâ Hanefîler üç günlük yolculuğunseferîlik hükümlerine esas olduğunu tesbitederken büyük ölçüde, yolcu olan kişinin üç günüç gece mest üzerine meshedebileceğini bildirenşu hadisi esas almışlardır:"Mukim kimse tam bir gün bir gece, yolcu ise üçgün üç gece mesh eder"(Müslim, "Tahâret", 85; Ebû Dâvûd, "Tahâret", 60).
  • Daha sonra bu üç günlük yol veya on sekizsaatlik yolculuk asrımızda değişik ince hesaplarlakilometreye çevrilmiştir. Bu çevirmenin de asılsebebi, çağımızda hızlı ulaşım araçlarının ortayaçıkması sonucu, üç günlük süre ölçütünüuygulamanın neredeyse imkânsız hale gelmişolmasıdır. Bu hesaplara göre, kişinin yolcu sayılacağıve yolculuk ruhsatlarından istifade edeceğimesafe, küçük bazı farklılıklarla 85-90 km.arasında tesbit edilmiştir.
  • Ancak her iki ölçüyü yani zaman veyamesafeyi esas almanın ayrı ayrı problemlerivardır. Mesafe esas alındığında, son derece hızlıve konforlu vasıtaların ortaya çıkması sebebiyle,bu 90 kilometrelik yolun oldukça meşakkatsiz veçok kısa bir süre içerisinde kat edilebilmesidir. Zamanın esas alınması durumunda ise yinebirçok problem ortaya çıkmakta, gelecek birkaçyıl içinde seferîlik ruhsatları diye bir şeykalmayacağı, hatta zamanın esas alınmasıhalinde bugün bile seferîlik hükümlerindenistifade edilemeyeceği ileri sürülmektedir.
  • Bununla birlikte çağdaş İslâm bilginleri,bu ikisinden mesafe ölçüsünün daha objektifveya uygulanabilir olduğu kanaatindedirler.Hanefîler dışındaki çoğunluğa göre,namazların kısaltılmasını mubah kılanyolculuk, ortalama iki günlük yolculuk veyaağır yükle ve yaya olarak iki konaklıkmesafedir.
  • Amacı bakımından yolculuk:1-İbadet maksatlı 2-Mubah bir işi için yapılanlar3-Günah bir iş için yapılan yolculuk olmak üzereüç kısma ayrılmıştır. Dini hükmü bakımından yolculuk:1-Farz/vacip,2-Mendup, 3-Mubah 4-Mekruh5-Haram yolculuk şeklinde beş kısma ayrılmıştır.
  • 1-Farz/vacip yolculuklar: İkamet edilen yerde hayatın çekilmezhale gelmesi, can ve mal güvenliğininkalmaması, dini ve manevî değerleresaygısızlığın yaygınlaşması gibi durumlardabaşka bir yere yerleşmek üzere yapılanhicret yolculukları ile hac veya cihat göreviniîfâ maksadıyla yapılanlar.
  • 2-Mendup yolculuklar: İlim öğrenme âlimlerle bilgi alışverişindebulunma, Allah’ın nimetlerini görme, evreninsırları hakkında düşünme, geçmişten ibretalma akrabaları veya mukaddes yerleri ziyaretetme vb. amaçlarla yapılanlar.3-Mubah yolculuklar: Ticaret yapma, ihtiyaç için avlanma, bilgi vegörgüsünü arttırma, gezi vb. maksatlarlayapılanlar.
  • 4-Mekruh yolculuklar: İhtiyaç karşılama amacı olmaksızın yapılanavlanma yolculukları güvenli olmayan yoldatek başına seyahat etme vb. yapılanlar.5-Haram yolculuklar: Adam öldürme, yol kesme vb. haram fiilleriişlemek amacıyla yapılanlar.
  • Yolculuk durumu, genel olarak meşakkat vesıkıntı içerdiğinden bu durumdaki kişi için bazıkolaylıklar getirilmiştir. Bunlar yolcuya tanınanruhsatlardır. Bunların başında ramazan ayında yolculukyapan kişi için tanınan, orucu yolculuk anında tutmayıpsonraya bırakma ruhsatıdır. Normalde bir gün bir gece olan mest üzerinemesih süresi, yolcu için üç gün üç geceye çıkarılmıştır.Ayrıca yolcu olan kişinin, dört rek`atlı farz namazlarınıikişer rek`at olarak kılmasına da izin verilmiştir.Buna "kasrüs-salât" denir.
  • Yolculukta dört rek`atlı namazlarınkısaltılarak kılınmasının câizliği konusunda âyetve Peygamberimizin uygulaması bulunmakta olupayrıca bilginler bu hüküm üzerinde icmâetmişlerdir. Namazların kısaltılmasına ilişkin âyet şudur:"Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, eğerkâfirlerin size kötülük etmesinden (fitne)korkarsanız, namazları kısaltmanızda bir sakıncayoktur"(en-Nisâ 4/101).
  • Bu âyette kısaltmanın korku şartınabağlanmış olması, bir önceki âyette Allah uğrundahicretten ve bir sonraki âyette savaş durumundaPeygamberimiz(Sallallahu Aleyhi Vesellem)innasıl namaz kıldıracağından bahsedilmesi, buâyetin savaş vb. gibi olağan üstü durumlara ilişkinolduğu, olağan dışı olmakla birlikte sıradanyolculuklara ilişkin olmadığı izlenimini verse de,öteden beri seferîlik konusundaki hükümler buâyetle irtibatlı olarak ele alınmıştır.
  • Bunun yanında umre, hac ve savaş içinyaptığı yolculuklarda Peygamber(SallallahuAleyhi Vesellem)’in namazları kısaltarakkıldığına dair şöhret derecesini aşmış haberlerbulunmaktadır. İbn Ömer(R.A),Peygamber(Sallallahu Aleyhi Vesellem)le yaptığıyolculuklarda,Peygamber(Sallallahu AleyhiVesellem)in iki rek`attan fazla kıldığınıgörmediğini; aynı şekilde Hz. Ebû Bekir, Hz.Ömer ve Hz. Osmanın (R.Anhum) da böyledavrandıklarını ifade etmiştir.
  • Yolcunun dört rek`atlı farz namazlarıkısaltması mecburi midir, yoksa kısaltmakonusu tamamen yolcunun tercihine mikalmıştır? Bu konuda inisiyatifin tamamen yolcuolan kişiye bırakılmasının uygun olacağınıyukarıda açıklamıştık. Burada, mezheplerin bukonudaki yaklaşımlarına kısaca yer vereceğiz.
  • Hanefîler, namazların kısaltılmasıhükmünün Allahtan bir bağış olduğuyönündeki rivayeti esas aldıkları için,kısaltmanın bir ruhsat değil bir azîmet hükmüolduğunu ileri sürerek bu konuda yolcuyatercih hakkı tanımamış ve kısaltmanın vâcipolduğunu söylemişlerdir. Onlara göre yolcunun bilerek dört rek`atlınamazı ikiye indirmeyip dört olarak kılmasımekruhtur.
  • Bununla birlikte kişi, iki rek`at kılıpteşehhütte bulunduktan sonra iki rek`at dahakılacak olsa farzı eda etmiş, son iki rek`at danâfile olmuş olur. Ancak selâmı tehir etmişolmasından ötürü kötü bir iş yapmış sayılır.Seferî olan kişi, şayet birinci teşehhüdüterketmiş veya ilk iki rek`atta kıraattebulunmamış ise farzı eda etmiş olmaz.
  • Bu görüşün bir devamı olarak, seferde iken kazâyakalan dört rek`atlık namazların normal durumadönüldüğünde yine ikişer rek`at olarak kılınması gerektiğisöylenmiştir. Hanefîlerin bu konuda,Hz.Ömer(R.A.)’den nakledilenseferde namazların kısaltılması hükmünün bir hediyeolduğu şeklindeki ifadenin dışında, Hz. Âişe ve İbnAbbas(R.Anhuma)ın şu sözlerini de delil almışlardır:Hz. Âişe (R.A.) "Namaz ikişer rek`at olarak farz kılındı; sonrahazarda ziyade olundu, seferde ise olduğu gibi bırakıldı"demiş, İbn Abbas (R.A.)da "Allah Teâlâ namazıPeygamberimizin dili ile hazarda dört rek`at, seferde ikirek`at olarak farz kılmıştır" demiştir.(Buhârî, "Salât", 1; Müslim, "Salâtül-müsafirîn", 1).
  • Mâlikîlere göre, seferde namazıkısaltarak kılmak müekked sünnettir. Şâfiî ve Hanbelîlere göre ise yolculuktanamazları kısaltarak kılmak bir ruhsat olmaklaberaber kısaltılarak kılınması daha faziletlidir.
  • Seferî kimse bir beldede on beş gün vedaha fazla kalmaya niyet edince mukim olurve artık namazlarını tam kılar. Eğer on beş günden az kalmaya niyetederse seferîliği devam eder. Şâfiî ve Mâlikîlere göre ise, yolcu biryerde dört gün kalmaya niyet edersenamazlarını tam kılar. Hanbelîlere göre dört günden fazla veyayirmi vakitten fazla kalmaya niyet edersenamazlarını tam kılar.
  • Namaz cemaatle kılındığında mukimyolcuya, yolcu mukime uyabilir. Mukim kişi, seferî kişiye uymuşsa, seferî ikirek`atın sonunda selâm verince, mukim selâmvermeyip kalkar, namazı dörde tamamlar.Namazın baş tarafını imamla kılmış ve farz kıraatyerine gelmiş olduğu için bu kişi sağlam görüşegöre, namazı başkaca kıraat etmeksizintamamlar, yanılırsa secde etmez. Çünkü bumukim, lâhik mesabesindedir. Yolcu, vakit içinde mukime uyduğunda dörtrek`atlı bir farz namazı mukim gibi tam olarakkılar.
  • Aslî vatana dönmekle yolculuk hali sona erer.Burada sefer hükümleriyle ilişkili olarakoluşturulan üç vatan anlayışından kısacabahsedelim.a) Vatan-ı aslî: Bir insanın doğup büyüdüğüveya evlenip içinde yaşamak istediği veyaiçinde barınmayı kastettiği yere vatan-ı aslîdenir. Vatan-ı aslîden başka yere iş, görev vb.sebeplerle veya yerleşmek üzere göçülünceyeni yer vatan-ı aslî olur, eski yer bu vasfınıkaybeder.
  • b) Vatan-ı ikamet: Bir kimsenin doğduğu, evlenipailesini yerleştirdiği veya kendisi yerleşmeye kararverdiği yer olmamak kaydıyla, kişinin on beşgünden fazla kalmak istediği yere vatan-ı ikametdenir.c) Vatan-ı süknâ: Bir yolcunun on beş günden azkalmayı planladığı yere vatan-ı süknâ denir.Bir kimse doğup yerleştiği veya karısının yerleştiğiyere varınca seferî olmaz. Sadece gideceği bu yersefer mesafesi uzaklığında ise yolculukesnasında seferî olur.
  • B. İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK(CEM`) Cem` kelimesi, sözlük anlamı itibariyle"iki veya daha fazla şeyi bir araya getirmek,toplamak" anlamlarına gelir. Cem`in fıkıhtaki terim anlamı ise,"birbirini takip eden iki namazın (öğle ileikindinin veya akşam ile yatsının), bu ikisindenbirinin vaktinde, birlikte ve peşipeşinekılınması"dır. Eğer bu birlikte kılma birincinamazın vaktinde ise buna cem`-i takdîm,ikincisinin vaktinde ise cem`-i tehîr denilir.
  • B. İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK(CEM`)Âlimler, hac zamanında Arafatta öğle ileikindinin öğle namazının vaktinde birliktekılınması (cem`-i takdîm) ve Müzdelifedeakşam ile yatsının yatsı namazının vaktindebirlikte kılınması (cem`-i tehîr) konusundagörüş birliği etmişlerdir. Bu iki yer dışında ikinamazı cemederek birlikte kılmanın câiz olupolmadığında ve cemetmeyi câiz kılanmazeretlerin neler olduğunda farklı görüşleröne sürmüşlerdir.
  • B. İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK(CEM`) Hanefî mezhebinde, hac zamanında Arafatve Müzdelifedeki cem`in dışında, iki namazın birvakitte cemedilmesi câiz görülmez. Bununlabirlikte Hanefîlere göre yolculuk, yağmur gibicem`i mubah kılan mazeretlerin bulunmasıdurumunda şöyle bir cem` uygulamasımümkündür: Bir namaz (öğle veya akşam), diğer namazın(ikindi veya yatsı) vaktinin girmesine yakın birzamana kadar geciktirilip, bu namazınkılınmasından sonra diğerinin vaktinin girmesi vebu namazın da kendi vaktinde kılınmasımümkündür.
  • B. İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK(CEM`) Bu uygulamada, bir namaz hemendiğerinin ardından kılındığı için buna "cem`ül-fiil" ve "cem`ül-muvâsala" denildiği gibi, birnamaz son vaktinde diğeri de ilk vaktindeolmak üzere her namaz kendi vakti içindekılınmış olacağı için buna "mânevî cem`" ve"şeklî (sûrî) cem`" de denilir. Bu şekildeki cem`, yukarıda tanımıverilen gerçek anlamda bir cem` değildir.Çünkü bu uygulamada vakit değil, fiilbirleştirilmektedir.
  • B. İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK(CEM`) Ebû Hanîfe, arefe günü Arafatta birliktekılınan öğle ve ikindi namazının cemaatlekılınmasını şart koştuğu halde diğer mezheplerbu şartı aramazlar. Cem` ile namaz kılınırkenbir ezan okunur, fakat iki namaz için ayrı ayrıkamet getirilir. Öğle namazının farzı edaedildikten sonra sünnet kılınmaksızın ikindinamazına geçilir. İkindi namazı öğle namazınatâbi olduğundan, öğle namazı herhangi birnedenle sahih olmamışsa ikindi namazının daöğle ile birlikte iade edilmesi gerekir.
  • B. İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK(CEM`)Müzdelifede ise akşam ile yatsı namazı tekezan ve tek kamet ile kılınır. Akşamın farzı ileyatsının farzı arasında sünnet namaz kılınmaz.Arada sünnet kılınmışsa yatsı için tekrarkamet getirilir.
  • B. İKİ NAMAZI BİR VAKİTTE KILMAK(CEM`)Diğer mezheplerde cem`, belirli sebep veşartlarla câiz görülmüştür. Şiî-Ca`ferî mezhebindeise, hiçbir mazerete gerek olmaksızın iki namazınbir vakitte cemedilmesi câizdir. Cem`i kabuledenlere göre, iki namazın cemedilmesini câizkılan sebepler, ayrıntıdaki görüş ayrılıkları birtarafa bırakılacak olursa şunlardır:2.Yolculuk (sefer),3.Yağmur, çamur, kar, dolu,4.Hastalık,5.İhtiyaç ve meşguliyet.
  • Hanefîler dışındaki çoğunluk âlimler,yolculuğu bir mazeret kabul ederek, yolculuktacem` yapılmasını câiz görmüşlerdir. Ancak bazı ayrıntılarda aralarında görüşayrılığı vardır. Buna göre Mâlikîler, cem` yapmanıncâiz olabilmesi için yolculuğun yorucu bir yolculukolmasını şart koşarken, Şâfiîler ve Hanbelîler,yorucu olup olmamasına bakılmaksızın yolculuğunher hâlükârda cem` için bir mazeret olduğunusöylerler.
  • Bu noktada Şâfiîler, Mâlikîlerin veHanbelîlerin aksine, ayrı bir şart ileri sürerek,cem` yapmayı câiz kılan yolculuğun, herhangibir yolculuk değil, namazların kısaltılmasınıcâiz kılan nitelik, süre veya mesafedekiyolculuk olduğunu söylerler. Bu aradayolculuğun türüne ve amacına bağlı olarak dabazı görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. KimiMâlikîler, deniz yolculuğunu da seferhükmünden istisna etmişlerdir.
  • Yağmur, şiddeti konusundaki görüşayrılıkları bir tarafa bırakılacak olursa, Mâlikî,Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde, yolcu olmayan(mukim) kişiler için bir mazeret kabul edilmişve böyle günlerde namazın cem`i bellişartlarla câiz görülmüştür. Mâlikîler veHanbelîler, sadece akşam ile yatsınınmescidde cem`-i takdîm olarak cemedilmesinicâiz görürken, Şâfiîler buna öğle ve ikindinincem`ini de ilâve etmişlerdir.
  • Bu ve benzeri sebepler, evde değil,sadece mescidde cemaatle birlikte cem`yapmayı câiz hale getirir. Şâfiîler, yerlerinçamurlu olmasını cem` yapmayı câiz kılanmazeret kabul etmezken, Hanbelîler bunu birmazeret saymış, Mâlikîler ise cem`in câizolabilmesi için çamurla birlikte zifiri karanlıkdurumunun bulunmasını şart koşmuşlardır.
  • Mâlikîlere göre hasta bir kişi, ikinci birnamazın vaktine kadar durumunun namazkılamayacak derecede kötüleşeceğinden veyabayılacağından endişe ediyorsa, cem` yapabilir. Hanbelîler de hastalık sebebiyle meşakkatsöz konusu olduğunda cem`i câiz görmüşler veemzikli kadını, istihâze kanı gören kadını, özürsahibi kişileri ve her vakit için abdest almaktanâciz olan kişileri de aynı hükümde tutmuşlardır. Şâfiîlere göre ise hastalık sebebiyle cem`câiz değildir.
  • İhtiyaç ve sıkıntı sebebiyle cem` geneldecâiz görülmemiştir. Cem` konusunda en genişgörüşe sahip olan Hanbelî mezhebinde sıkıntıve meşguliyetin cem`i câiz kılacağısöylenmektedir. Hanbelî fakihi Ebû Ya`lanın bu husustagetirdiği ölçü şudur:"Cumanın ve cemaatle namazın terkedilmesinicâiz kılan her sebep, cem`i de câiz kılar".
  • İbâzî mezhebine göre ise, namazınvaktinde kılınmasında sıkıntı doğuran hermazeret cem` için bir sebep teşkil eder. İbnSîrîn, İbn Şübrüme, Eşheb gibi ünlü âlimler vebazı Şâfiî fakihleri, bir sebep olmaksızın cem`yapılmasını da -itiyat haline gelmemesişartıyla- câiz görmüşlerdir. Saîd b. Müseyyebinde bu yönde bir fetvası bulunmaktadır.
  • Mezheplerin cem` konusunda görüşayrılığına düşme sebepleri üç noktadatoplanabilir:1. Namazların vakitlerini tayin eden hadisleryanında, cem` konusunda birbiriyle çelişirgözüken haberlerin bulunması. Bu durumda kimi âlimler, cem`konusundaki haberlerin, vakitlemeye ilişkinhadisleri tahsis ettiğini ileri sürerek cem`i câizgörürken, kimileri de cem` konusundaki haberleritevil ederek cem`e karşı çıkmışlardır.
  • 2. Arafat ve Müzdelifede cem` yapmanınmeşrûluğunda ittifak vardır. Diğer zaman veyerlerdeki namazın buna kıyas edilip edilmeyeceğitartışma konusu olmuştur. Bu kıyası câiz görenler,cem`i de câiz görmüşlerdir.3. Namazların müşterek vakitleri olup olmadığınoktasındaki tartışma da, cem` konusundakigörüş ayrılığının önemli bir nedeni olmuştur.
  • Beş vakit namazın ilk ve son vakitleri,ayrıntıdaki ihtilâflar bir yana, bellidir ve herkestarafından kabul edilmektedir. Ca`ferîmezhebinin vakit anlayışı, Ehl-i sünnettenfarklı olup, olağan durumlarda bile cem`eimkân veren bir şekildedir. Şiîler genelde cem`yaparak namaz kıldıkları için, onların namazıüçe indirdiği zannedilir. Hanefîler iki yer dışında cem`i kabuletmemiş, diğer mezhepler belli mazeretlersebebiyle cem`i kabul etmişlerdir.
  • Hanefî mezhebinin görüşü, teorik olarakdaha tutarlı ve savunulabilir olmakla birlikte,günümüzde cem`in yapılmasının namaz kılanlarasağlayacağı birtakım kolaylıklar bulunmaktadır.Cem` yapmak sonradan ortaya çıkmış,uydurulmuş bir uygulama değildir. Nitekim Arafatve Müzdelifede cem` yapılacağını bütünmezhepler söylemektedir. Bunun yanında Hz.Peygamber(Sallallahu Aleyhi Vesellem)in çeşitlizamanlarda ve çeşitli durumlarda iki namazıbirleştirerek bir vakitte kıldığı yönünde rivayetlerbulunmaktadır.
  • Gerek Arafat ve Müzdelifedeki cem`in,gerekse öteki rivayetlere göre çeşitlizamanlarda yapılan cem`in gerekçesi vehikmeti namaz kılanlara kolaylıksağlanmasıdır. Hz. Peygamber(Sallallahu AleyhiVesellem)in, korku ve yolculuk durumuolmaksızın da öğle ile ikindiyi ve akşam ileyatsıyı birlikte kıldığına dair rivayetlerbulunduğu gibi (Muvatta, I, 144; bazı Müslim, "Salâtül-müsâfirîn", 49),sahâbîlerin de cem` yaptığı nakledilmektedir.
  • Cem`in Arafat ve Müzdelife dışında câizolmadığını savunan Hanefîler ise büyük ölçüde,namazların belli vakitlere göre belirlendiğinibildiren âyetlere ve Cibrîlin peş (el-Bakara 2/238; en-Nisâ 4/103)peşe iki gün Hz. Peygamber(Sallalahu AleyhiVesellem)e imamlık yaparak namazların ilk veson vakitlerini göstermesine dayanmışlardır. Buâyetler ve bu rivayet, her bir namazın kendine özelbir vakti bulunduğuna ve bu vaktin öncesine veyasonrasına alınmasının câiz olmadığına delâletetmektedir.
  • Hanefîler ayrıca, namazın kastengeciktirilerek vaktinin çıkmasına yol açmayıtehditli ifadelerle yasaklayan hadislere ve İbnMes`ûd(R.A.)dan gelen mukabil rivayetlere detutunmuşlardır. Namaz için özel vakitler konulmuş ve buvakitler namazın vücûbu için sebep kılınmıştır.Kuranda mücmel olarak belirtilen vakitler, Hz.Peygamber(Sallallahu Aleyhi Vesellem) tarafındanbelirlenmiş ve namaz vakitleri tevâtürle sabitolmuştur; tevâtürle sabit olan bir şeyi de haberivahidle terketmek kesinlikle câiz değildir.
  • CEM` YAPARKEN DİKKAT EDİLECEKHUSUSLAR Sabah namazı hiçbir şekilde cemedilemez.Cem` yalnızca öğle ile ikindi ve akşam ile yatsıarasında olabilir. Şayet cem`-i takdîm yapılacaksa, meselâöğle ile ikindi, öğlenin vaktinde birliktekılınacaksa, öğle namazına başlarken cem`yapmaya niyet etmek gerekir. Kimilerine göre,birinci namazı bitirmedikçe de niyet edilebilir.Cem`-i tehîrde ise, birinci namazın vakti içerisindecem` yapmaya niyet etmek gerekir. Aksi takdirde,namazı vaktinden sonraya ertelemiş olur ki buharamdır.
  • CEM` YAPARKEN DİKKAT EDİLECEKHUSUSLAR Cem`-i takdîmde, sırayı gözetmek (tertiberiayet etmek) gerekir. Öğle ile ikindi cem`ediliyorsa önce öğle, sonra ikindi kılınmalıdır.Cem`-i tehîrde ise sıraya riayet edilmezseHanbelîlere göre sahih olur; Şâfiîlere göre desahih olmakla birlikte ikinci namaz kazâ olarakkılınmış olur.
  • CEM` YAPARKEN DİKKAT EDİLECEKHUSUSLAR Cem` yapılırken, iki namazın aravermeksizin peşi peşine kılınması (muvâlât)gerekir. Mâlikîler, birlikte kılınan iki farzın arasınanâfile katmayı dahi uygun görmemişlerdir. Şâfiî veHanbelîlere göre eğer cem` birinci namazınvaktinde yapılıyor (cem`-i takdîm) ise, peş peşelikşarttır; ikinci namazın vaktinde yapılıyor ise buşart değildir. İki namaz arasında verilebilecekaranın belirlenmiş bir miktarı olmayıp, abdestalacak ve kamet getirecek kadar bir süre olduğusöylenmektedir.
  • CEM` YAPARKEN DİKKAT EDİLECEKHUSUSLAR Akşam ile yatsının cem`-i takdîm olarakbirlikte kılınması durumunda vitir namazınınne olacağı konusunda da ağırlıklı görüş, bununyatsı namazına tâbi olduğu ve dolayısıyla yatsınamazı kılındıktan sonra kılınabileceğiyönündedir.
  • C. KORKU NAMAZI Kurân-ı Kerîmde Hz. Peygamber(SallahuAleyhi Vesellem)in cephede namazı nasılkıldıracağına ilişkin ayrıntılı açıklama getirenbir âyet ve bu konuda Hz.Peygamber(Sallallahu Aleyhi Vesellem)inuygulamasının bulunması sebebiyle fıkıhkitaplarında ve buna bağlı olarak ilmihalkitaplarında "korku namazı" adıyla bir bahisaçılmıştır.
  • C. KORKU NAMAZI Namazların kısaltılması hükmünü getirenâyetin (en-Nisâ 4/101) hemen devamındaki buâyette yüce Allah Hz. Peygambere hitaben şöylebuyurmaktadır: "Sen aralarında olup onlara namazkıldıracağın vakit, onların bir kısmı seninlenamaza dursun ve silâhlarını da alsınlar. Secdeyitamamladıkları zaman bunlar arkaya geçsinler;namaz kılmamış olan öteki grup gelsin ve seninlenamaz kılsınlar; bunlar da silâhlarını alsınlar,tedbiri elden bırakmasınlar. Kâfirler sizi gafilavlamak için fırsat kolluyorlar ..." (en-Nisâ 4/102).
  • C. KORKU NAMAZI Bu âyetin hükmünün devam edip etmediğikonusunda âlimler farklı görüşlere sahiptirler.Fakihlerin çoğunluğu bu âyetin hükmünün devamettiğini, dolayısıyla böyle bir savaş durumundaaynı hükmün uygulanabileceğini ve âyetin önerdiğikılınış usulünün, aynı zamanda cemaatle namazkılmanın önemini vurgulamayı amaçladığını ilerisürerler. Ebû Yûsuf(Rh)un da içlerinde bulunduğubazı âlimler, bu hükmün Hz. Peygamber(SallallahuAleyhi Vesellem)e has olduğunu ve günümüzehitap etmediğini söylemişlerdir.
  • C. KORKU NAMAZI Âyetin üslûbu yanında, Hz.Peygamber(Sallallahu Aleyhi Vesellem)lebirlikte, onun cemaati olarak namaz kılmaşeref ve fazileti ve sahâbenin bu konudakiiştiyakı da dikkate alınacak olursa, korkunamazı denilen bu özel namaz kılma biçimininsadece o döneme ait olduğu şeklindekigörüşün daha tutarlı olduğu söylenebilir.
  • C. KORKU NAMAZI Fakihlerin çoğunluğuna göre korkunamazı, düşman saldırısı gibi ciddi bir tehlikeanında cemaatin iki gruba ayrılarak, imamınarkasında farz bir namazı nöbetleşekılmalarıdır. İki rek`atlı bir namazın ilkrek`atını, dört rek`atlı bir namazın ilk ikirek`atını imamla birlikte kılan birinci grup,ikinci secdeden veya ilk oturuştan sonracemaatten ayrılıp görev başına gider, ikincigrup gelerek imamla birlikte kalan rek`atlarıtamamlar ve göreve döner.
  • C. KORKU NAMAZI İmam kendi başına selâm verir. Dahasonra da birinci grup kıraatsiz, ikinci grupkıraatli olarak nöbetleşe namazlarınıtamamlar, böylece hem cemaatle namaz ifaedilmiş, hem de görev aksatılmamış olur.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIFakîhler namazları kısaltmanın sıhhati içinaşağıdaki şartları ileri sürmüşlerdir.(Tebyinul-Hakaik; 1209-216; et-Kavaninul-Fıkhıyye 84-85; eş-Şerhus-Sağîr, 1,486; Mugnil-Muhtaç; 1,266-271; el-Muhezzeb, 1, 101-103; el-Hadramiyye, 76 vd.; Keşşâful-Kına 1,593 603; Merakil- Felah; I,732)1- Cumhura göre yolculuk iki konaklık yahut ikigünlük yahut on altı fersahlık bir mesafe kadaruzun olmalıdır. Hanefîlere göre, yukanda zikrigeçen fark üzre üç konak yahut geceleri dahilüç günlük bir yolculuk olmalıdır.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI1- Cumhura göre yolculuk iki konaklık yahut ikigünlük yahut on altı fersahlık bir mesafe kadaruzun olmalıdır. Hanefîlere göre, yukanda zikrigeçen fark üzre üç konak yahut geceleri dahilüç günlük bir yolculuk olmalıdır.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI2- Hanefilerin haricindeki cumhura göreyolculuk mubah bir yolculuk olmalı, hırsızlıkyahut yol kesmek için yapılan yolculaklardanolduğu gibi yahut haram olan bir yolculukolmamalıdır. Bir kimse masiyet için yaptığı biryolculukta namazlarını kısaltarak kılarsa Şafiîve Hanbelilere göre, namazı olmaz. Çünkü bukişi abdestsiz olarak namaz kılan kimsenindurumunda olduğu gibi, haram olduğunainandığı bir işi yapmaktadır.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI Malikilere göre ise, günah işlemekle beraber kasırya­pılarak kılınan namaz sahihtir. Hanbelilere göre, mekruh bir yolculukta namazlarkısaltılamaz. Malikî ve Şafiîlere göre kısaltılır. Hanefîlere göre daha önce de açıkladığımız üzereharam, mekruh ve mubah olan yolculuklardanamazlan kısaltarak kılmak caizdir. Ticaret, gezinti,seyir, mescidle­ri, eski eserleri ve kabirleri ziyaret içinyapılan yolculuklarda namazlar kısaltılarak kılınabilir.Hanbelilere göre, kabir ziyareti için, namazlankısaltmak sahihtir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI3- İkamet ettiği yerin binalarını geçmiş olmak. Nitekimbunu daha önce zikret­tik. Bu şartın açıklamasındafakîhlerin farklı görüşleri vardır.Hanefîlere göre: (Reddul-Muhtar; 1,732 vd.)İkamet edilen beldenin evlerini çıkış yaptığı yöndengeç­miş olmalıdır. Başka bir yönden beldenin sınırınıgeçmese de bir yönden geçmiş olması gerekir. Evlerdağınık da olsa o beldeye dahil ise, çıkış yaptığıyönden hepsini geçmiş olmalıdır. Bulunduğu beldeninçevresindeki meskenleri, şehre bitişik olan köyleri degeçmiş olmalıdır.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIBunun gibi, ikamet yerine bitişik olan sahayı dageçmiş olması şarttır. Bu saha, o beldedeoturan kimselerin bazı işlerine yarayan, hay­vanların gezdirildiği, ölülerin defnedildiği vetoprakların atıldığı şehre bitişik yer­lerdir.Beldeden ayrılan kimsenin, gözünden evlerinkaybolması, virane evleri ve bos­tanlarıgeçmek şart değildir. Bunlar beldeninbinalarına bitişik olsa da yahut bura­larda,zaman zaman şehir halkı otursa da mamuryerlerden sayılmazlar.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIÇadırda oturanlar ister toplu halde isterdağınık bulunsunlar hilleyi, yani yerleşimalanını geçerse, yani gece kalmak içintoplandıkları ve birbirleriyle yardımlaş­madabulundukları evleri geçerlerse kül dökülençöplükleri, çocukların eğlendikle­ri ve atlarınbağlandığı yerleri geçerlerse namazlarınıkısaltırlar. Çünkü bu yerler ikamet yerindensayılmaktadır.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIYerleşim alanının geçmek şart olduğu gibi,eğer vadinin enine doğru yolculuğa çıkmışsaorayı geçmesi, eğer yüksek bir yerdeoturuyorsa, bu yerlerin inişi geçme­si, eğerengin bir yerde oturuyorsa bu yerin yokuşunugeçmesine itibar edilir. Bu hüküm mezkur üçyer (vadi, iniş ve yokuş) mutedil olduğuzamana mahsustur. Eğer bu yerler çok genişbir alana yayılıyorsa, o takdirde örfe göre topluyerleşim alanını ge­çince namazlarıkısaltmakla yetinilir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIBina ve çadırlardan başka yerlerde oturankimselerin seferi, oturduğu ve konak­ladığı yerigeçmekle başlar. Bütün bu söylenenler karayolculuğu hakkındadır. De­niz yolculuğunagelince; geminin yahut kayığın ilk hareket ettiğive ilerlemeye baş­ladığı yerden başlar. Eğergemi beldede bulunan binalara paralel olarakgidiyorsa, o binaları mutlaka geçmesi gerekir.Yolculuk, kişinin vatanının surlarına, eğersurla­rı yoksa vatanının binalarına ulaşmaklason bulur.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIHanbelîlere göre yolcu eğer kavminin çadırlarından yahutmamur olan köyünün evlerinden, örfe göre ayrıl- masayılacak şekilde ayrılırsa, köy ister sur içinde olsun, isterolmasın, namazlarını kısaltarak kılar. Çünkü Allah Teâlâ,kasrı sadece yeryü­zünde yolculuk yapanlar için mubahkılmıştır. Yine ister bu yerleşim alanının biti­şiğinde harapevler bulunsun, ister açık arazi bulunsun hüküm aynıdır.Eğer harap evlerin bitişiğinde oturulan evler bulunursayahut ehlinin oturmakta olduğu bahçe­ler bulunursa,hatta hava almak ve gezinmek için misafir olarak da olsa,o takdirde harap, mamur, oturulan bahçe ne varsahepsini geçmedikçe namazlarını kısaltamaz.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIEğer bir beldenin eski Bağdatta olduğu gibibirçok mahalleleri bulunsa her ma­hallediğerinden ayrı bulunsa ailesinden ayrılıpmahallesinden çıktığı zaman namazlarınıkısaltması kişi için mubahtır. Günümüzdekişehirlerin mahallelerinde ol­duğu gibimahalleler birbirine bitişik olursa bütünmahallelerden ayrılmadıkça na­mazlarınıkısaltamaz.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIBirbirine yakın iki köy bulunsa, birbirininbinaları diğerine bitişik olsa, bunlar bir tek köyhükmündedirler. Binaları bitişik değilseherbirinin hükmü kendine mahsustur.Gemisi ile seyreden gemicinin bu gemidenbaşka bir evi bulunmasa, ailesi, mut­fağı vetüm ihtiyaçları bu geminin içinde bulunsa, bukimse için sefer ruhsatların­dan yararlanmakmubah olmaz.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIBir kimse çadırlarda yaşasa, o takdirdenamazları kısaltabilmesi için mutlaka buçadırları geçmesi gerekir. Bir kimse bir ırmakyahut odun temin edilen koru gibi bir yerinkenarında ikâmet etse namazlarınıkısaltabilmek için mutlaka burayı geçmesigerekir. Koru cidden geniş, nehir de menbaınayahut döküldüğü yere uzak olmadığı müddetçebu yerden mutlaka ayrılması gerekir. Yoksayine evleri geçmeye itibar edi­lir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIMalikîlere göre: Seferî ya hadarî (eş-Şerhul-Kebir, maad~Duşûkî; 1 -359 vd)(şehirli) yahut bedevî yahut cebelî (dağlı) olur. Hadarî(şehirli) Bir şehirde yahut bir beldede yahut cuma namazıkılınmasa da bir köyde oturan kişidir. Şehirli kişi,bulunduğu şehir, köy yahut kasabanın binalarını,çevresindeki sahayı ve hükmen de olsa bunlara bitişikolan bahçeleri geçme­dikçe namazlarını kısaltamazçevredeki bahçe boş arazi ve binalar ateş yakmak, et­mek pişirmek yahut yemek pişirmek için kendilerindenfaydalanmak veya kullanmak suretiyle hükmen bitişikolsa, hatta senenin bazı günle­rinde oranın ehli buradaotursalar ve şenlenseler de hüküm değişmez.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIBeldeden ayrı ziraat yapılan tarlaları bulunan bahçeleriyahut senenin belli bir dönemde hiç oturulmayan evlerigeçmek şartı yoktur.Bedevî çölde yahut çadırlarda oturan kimseye denir.Bedevî ancak bütün çadır­ları yahut kabilenin bütünevlerini yahut aralarında yardımlaşma ve anlaşma bulu­nan kabileleri ayrı olsalar da geçmedikçe namazlarınıkısaltmaz bu kabilelerin hep­si hay ve dar yahut sadecedar (Haydan kasdedilen kabiledir. Dardan kasdedilen,kabilenin konakladığı yerdir. Hılle ve menzilli aynı manayagelir.) ismi altında toplansa da hüküm değişmez. Cebelî(dağlı) dağlarda oturan kimsedir. Böyle bir kimsebulunduğu mahalli yahut mekânı geçerse namazlarınıkısaltır.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIİçinde meskûn bahçelerin bulunmadığı köydeoturan kimse, köyün evlerini ve bir tarafındakivirane binaları geçince namazlarını kısaltır.Bağda oturan oturduğu meskenden ayrılmaklanamazlarını kısaltır. O bahçe is­ter şehre bitişikolsun, ister şehirden ayrı olsun hükümdeğişmez.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIŞafiîlere göre eğer belde veya köyün surları (Muğnil-Muhtâc; 1,263 vd.)varsa, seferin başlangıcı bu surları geçmekle olur. Hattabu surların dışında yerleşim alanları olsa da esah olangörü­şe göre hüküm aynıdır. Eğer oturulan belde yahutköyün surları yoksa, o takdirde seferin başlangıç nok­tasıen son binaları geçmektedir. Hatta arada bir nehir yahutbir bahçe yahut harap evler bulunsa ikamet yerine bitişikveya ayrı olan bütün evleri geçmesiyle sefer başlar.Beldenin binalarından dışanda terk edilmiş harapvaziyetteki evleri geçmek şart değildir. Çünkü bu yerlerikamet yerleri değildir. Nitekim sefere başlanan yerebitişik olsa da bahçelerle ziraat alanlarını geçmek de şartdeğildir. Suru bulunma­yan köylerin kabristanını geçmekşarttır.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI4- Sefere çıkarken muayyen bir yere gitmeyikasdetmiş bulunmak, ve tereddüt­süz olaraknamazların kısaltılacağı kadar bir mesafede yolculukyapmaya niyet et­miş bulunmak. Nereye gideceğinibilmeyen yahut kaçan köleyi, hayvanı aramak için yolaçıkan yahut borçlusunu aramaya çıkıp bulduğu zamandönecek olan yahut belli bir yere gitmeyikasdetmeksizin seyahat eden kimseler namazlannıkısaltarak kılamazlar. Bunun gibi matlub olan sefermesafesini katetmeyi kasdetmeksizin, bütün dünyayıdolaşan kimse de namazlannı kısaltarak kılamaz.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIÇünkü bu kişi me­safe katetmeyikasdetmemiştir. Bunun gibi, cumhura göre, bîrkimse sefer mesafe­sini katetmeyi niyeüese buesnada da seferliği kesecek şekilde ikameteniyet etse yine namazlannı kısaltamaz. Bukonuyu ileride açıklayacağız.Hanelîlere göre böyle bir kimse gerçektenkamet edinceye kadar namazlarını kısaltarakkılar. Daha önceki ikamet niyeti zarar vermez.Bu görüş makul olup uyulması gerekengörüştür.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI5- Kendi başına hareket etme hürriyetine sahipbulunmak. Bir kimse eğer başka­sına bağlı bulunursa vebaşkası kendisine hâkim ise, meselâ; kocasına bağlı olankadın yahut komutanına bağlı bulunan askerlerefendisine bağlı hizmetçi hocasına bağlı talebe gibi,bunlardan her bîri ne yapacağını bilemezse, namazlannıkısalta-mazlar. Çünkü belli bir yere gitmeyi kasdetme şartıgerçekleşmemiştir. Şafiîlere göre bu şart, sefer mesafesikatetmeden öncesiyle kayıtlıdır. Eğer bu kimseler seferîsayılacak kadar mesafe katetmişlerse, bunlann tabiîoldukları kimseler namazlannı kısaltmasalar dayolculuklannın uzunluğunu bildikleri için namazlannıkısaltır­lar.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIŞafıîler buna şunu da ilâve etmişlerdir:Tabi olan kişi, tabilikten kurtulunca, se­ferdendönmeye niyet ediyorsa, meselâ; askerinaskerlikten ayrılması, hizmetçinin hizmetiterketmesi, seferî sayılacak kadar bir mesafeyiki iki konaklık iki günlük mesafedirkatetmedikçe namazını kısaltamaz.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIHanefilere göre ise bu şart mutlaktır. Tabibaşkasına bağlı olan kimse, bağlı bu­lunduğukişi sefere niyetlenmedikçe namazlarınıkısaltamaz. En sahih görüşe göre, tabi olduğukişinin ikamet niyetini bilmediği sürece tabiolan kişinin namazlarını tamamlamasıgerekmez. Bir kimse eğer durumunu bilmedenönce kendisine bağlı olduğu kişinin niyetineaykırı olarak namaz kılarsa en sahih görüşegöre namazı sa­hihtir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI6- Namazlarını kısaltan kişi mukim kişiye yahutnamazlarını tam kılan bir seferiye uymuşolmamalıdır. Şafiî ve Hanbelîlere göre, seferîolup olmadığı şüpheli birine uymuş daolmamalıdır. Eğer uyarsa, son teşehhutte uysabile namazları tam kılması vacib olur.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIFakat, Hanefiler, seferînin mukime ancak vakitiçinde uymasını cazi görmüşler­dir. Eğer vakitiçinde seferi kişi mukime uyarsa namazını tamkılar. O zaman misafırin seferinin farzı ikidendörde intikal etmiş, değişmiştir. Vakit çıktıktansonra seferînin mukim kimseye uyması caizdeğildir. Çünkü kendisinin farzı, zimmetindesadece iki rekât olarak sabit olmuştur. Vakitçıktıktan sonra bu kişinin farzı dört rekâte intikaletmez. Eğer buna aykırı davranır mukim kimseyeuyarsa namazı batıl olur.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI7-Namazın iftitah tekbirini alırken kısaltmayaniyetlenmek. Bu, Şafiî ve Hanbelflere göre şarttır.Çünkü namazlarda asıl olan husus tamkılmaktır.Mutlak ola­rak niyetlenmek, aslahamledilir. Dolayısıyla mutlaka iki rekât kılmayaniyetlen­mek gerekir. Malikiler seferde namazdakısaltmaya niyet etmeyi kâfi görmüşlerdir. Bundansonra kılınacak olan namazlarda bu niyetiyenilemek şart değildir. Bu durum, Ra­mazanbaşında niyetlenmek, ayın geride kalan günleriiçin niyetlenmeye yeltenmesine benzemektedir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIHanefîler ise, namazdan önce seferiliğe niyetetmeyi yeterli görmüşlerdir. Bir kimse, nezaman sefere niyetlenirse, ona farz olan,namazlarını kısaltarak kılmak­tır. Her namazıkılarken kısaltmaya niyetlenmesi gerekmez.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI8- Bulûğ (ergenlik) çağına girmiş bulunmak.Hanefilere göre şarttır. Bunlara göre çocukseferde namazlarını kısaltarak kılamaz.Fakînlerin cumhuruna göre bu şart değildir,çocuk da namazlarını kısaltarak kılar. Çünküsahih kasdı olan ve muayyen sefermesafesinde yolculuk yapmaya niyetlenen kişinamazlarını kısaltarak kılar.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI9- Şafiîler, kişinin yolculuğunun namazın başındansonuna kadar devam etme­sini şart koşmuşlardır.Meselâ; bir kimse bindiği gemi, otobüs, otomobilgibi vası­talarla ikamet yerine varsa yahut ikameteniyet edip etmediğinde şüphelense yahut ulaştığıbeldenin kendi beldesi olup olmadığındaşüphelense ve bütün bu sayılan du­rumlardakendisi namazda bulunuyor ise, namazını tamolarak kılar. Çünkü ruhsa­tın sebebi ortadankalkmıştır yahut seferîliğin kalkıp kalkmadığıhususunda şüphe­ye düşülmüştür.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARINamazları Kısaltmanın Şar tlarındaFakihlerin Görüşlerinin Hulasası: (el-Mugnî, 11,261;Keşşâful-Kınâ; 1,598.)Hanefî Mezhebi: Sefere niyetlenen ve bellibir yere gitmeyi kasdeden kimse namazlarınıkısaltarak kılar. Hatta bu yolculuk masiyetyolculuğu da olsa hüküm aynıdır. Seferinbaşlangıcı, ikamet mahallinin evlerini yahutbuna bitişik olan şehir kenarı, şehrin bazımenfaatleri için hazırlanan, hayvanlarınotladığı mezralar gibi yerlerdir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIBunun gibi, bulunduğu şehrin civarındaki ev vemaskenleri de geçmesi şarttır. Çünkü bunlarda şehir hükmündedir. Yine sahih olan görüşegöre, şehrin ci­varına bitişik olan köyleri degeçmek gerekir. Sefere niyetin sahih olmasıiçin üç şart ileri sürülmüştür: Kendi başınasefer ve ikamete karar verebilecek serbestliğesahip olmak, ergenlik çağına girmiş bulun­mak, sefer mesafesi üç günden az olmamak.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIMalikî Mezhebi: Namazları kısaltarak kılmanınaltı şartı vardır: Seferin uzun olması (Bu mesafemeşhur olan görüşe göre 48 mildir), yolculuğunbaşlangıcında tereddütsüz olarak sefer mesafesikat etmeye niyetlenmiş olmak, bel­li bir yönedoğru gitmeyi kasdetmiş bulunmak, sefer mubahbir yolculuk olmak, bu­lunduğu şehri ve bu şehrebitişik olan meskûn bina, bahçe gibi yerlerigeçmiş ol­mak, yolculuk esnasında geceleri dahilen az dört gün bir yerde kalmaya niyet etmişolmamak.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIŞafiî Mezhebi: Namazları kısaltarakkılmanın sekiz şartı vardır:1. Yolculuk uzun olmak, bu da 48 Haşimî milikadar mesafedir. (Haşimî mili. Benî Ümeyyeninkullandığı ölçü birimidir.) Yahut iki ko­naklıkeder, yani geceler hariç mutedil olarak ikigünlükyahut bir gün hariç, mutedil ikigecelikyahut da mutedil bir gün bir gecelikyoldur. Bu yolculuk yükü bulunan deveyürüyüşü iledir. Deniz yolculuğu kara yolculuğugibidir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI2. Kasr yapıp yapmayacak kadar uzunolduğunu bilmek için, yolculuğun başın­da bellibir yere kadar gitmeyi kasdetmiş bulunmak.3. Yolculuk mubah olan bir yolculuk olmak,yolculuğu sebebiyle günah işleyen kimse vekocasına isyan eden kadının da namazlarınıkısaltma hakkı yoktur.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI4. Namazları kısaltarak kılmanın caiz olduğunubilmiş olmak. Bir kimse seferde namazlarınkısaltılmasının caiz olduğunu bilmeksizinkısaltırsa namazı sahih ol­maz. Çünkü bu kişinamaz ile eğlenmektedir.5. Namazı kısaltmaya iftitah tekbirini alırkenniyet etmek.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI6. Namaza devam ederken namazın kısaltılmaniyyetine aykırı meselâ bu nama­zı tam kılmayaniyet etmek gibi davranışlardan sakınmak. Birkimse namazı kısal­tarak kılmayaniyetlendikten sonra tam kılmaya niyetlenirsenamazını tam kılması gerekir.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI7. Bir an bile olsa, tam kılan veya seferî olupolmadığında şüphe bulunan yahut abdestsizbir imama uymamış olmak. Eğer böyle kişilereuyarsa, namazın neresin­de olursa olsun,namazını tam kılması lâzımdır. Bunundayandığı delil, Ahmed b. Hanbelin sahih birisnatla İbni Abbastan rivayet ettiği şu haberdir:"îbni Abbasa : Yalnız kılınca iki, mukime uyunca dört kılanmisafir-seferî kimsenin durumu ne­dir? Diye soruldu. Oşöyle cevap verdi: O sünnettir."
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI8. Bütün namazı boyunca seferî bulunmak. Birkimse namaz kılarken ikamete niyetlenseyahut gemisi kendisini ikamet yerine ulaştırsa,namazlarını tam olarak kılar.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARIHanbelî Mezhebi: Namazları kısaltarakkılmanın şartlan şunlardır:1. Sefer uzun ve vacip yahut mubah biryolculuk olunca, mesafe 48 Haşimî mili kadarolmak.2. Beldesinin evlerini geçmiş bulunmak ve buevleri örfte ayrılma kabul edile­cek şekildegeride bırakmak.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANINŞARTLARI3. Bu mesafeye ulaşan bir sefere niyet etmişbulunmak. Burada muteber olan yolcununsefer mesafesine yolculuk yapmaya niyetetmesidir, yoksa bunu gerçek­leştirmesi şartdeğildir. Meselâ; bir kimse yolculuğa niyetlenipyola çıktıktan sonra yahut seferinbaşlangıcında belli bir yere gitmeyi kasdetsemesafeyi tamamlama­dan geri dönse denamazlarını kısaltarak kılar.
  • NAMAZLARI KISALTARAK KILMANIN ŞARTLARI
  • 4. Namazın başında kısaltmaya niyetlenmek.
  • 5. Mukim yahut seferiliği şüpheli yahut namazıiade etmesi gerekli kimselere uymamış olmak.Meselâ; mukim birine uysa ve onun da namazesnasında abdesti bozulsa namazını tam olarakiade etmesi gerekir. Çünkü bu namaz başlangıçtaken­disine tam olarak farz olmuştur. Dolayısıylakısaltılmış olarak iadesi caiz değil­dir.6. Şafiîleride olduğu gibi namaz boyunca seferîolmak.
  • 1-TDV İslam Ansiklopedisi C.36 S. 2942-Diyanet İlmihali C.1 S. 323-3343-Muğni’l Muhtac C.1 S. 262-2764-Bidayetü’l Müctehit S.157-1685-Kitâbü’l Fıkhi Ale’l Mezahibi’l Erbaa C.1S.471-4886-el-Hidaye C.1 S.96-98, 107-1087-Kifeyetü’l Ahyâr S. 221-226
  • ALLAHIM,BİZLERİ KAZA ve BELALARDAN MUHAFAZA EDİPSELAMETLE EVLERİMİZE ULAŞTIRACAĞIN HAYIRLIYOLCULUKLAR NASİB EYLE. AMİN.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...