Cin Padişahları (7 Cin Padişahı)
Esmaların okunuşu,sayıların belirlenmesi
Pazartesi günü
Abdullah el-Hiyem ibni Ehlim Mürre'dir (Müreh). Tacı vardır. Çadırı yündendir ve yardımcılarının giyimi beyazdır.
Müslüman olup adını Yusuf olarak değiştirmiştir.
Mekanı Mardin'in Musaybin ilçesi olup oranın sakini ve kralıdır.
150 cm boyunda olup elleri, olduğundan daha uzun bir görüntüye sahiptir.
İki hizmetkârı da kendisine benzer. Şimşek hızına sahiptir.
Bu cin, Hz. Muhammed'in elleri arasında bu dini kabul eden cin padişahıdır.
Salı günü
Mihrez el-Ahmer'dir.
Tacı, altındır ve
çadırı yündendir.
Yardımcılarının giyimi, kırmızıdır.
İblis'in çocuklarından biridir.
Kırmızı renkte ve insan görünümündedir.
İnsanlara tasallut ettiğinde (musallat olduğunda) burunlarından kan akıtır.
Kuyuları kurutur. Ateşten yatanların çoğuna halisünasyon gösterme yeteneğine sahiptir.
Çarşamba günü
Burkan'dır. Tacı vardır ve çadırı yündendir.
Yardımcılarının giyimi, sarıdır
Perşembe günü
Şemharuş'tır (Şemhurış).
Tacı vardır ve çadırı yündendir.
Yardımcılarının giyimi,.beyazdır.
Çok bilge bir görüntüye sahiptir.
Görüntü itibariyle insana çok benzer.
Görevi; altın, hazine vs. işlere hakimlik yapmak ve bu işleri yönetmektir.
Cuma günü
Ebyab (Ebyed) ya da Zevba'dır (Zubea). Bunun iki adı vardır.
Tacı vardır ve çadırı yündendir.Yardımcılarının giyimi yeşildir. Ay'ın etkisindeki cin padişahıdır. Her yanı beyazdır ve ürkütücü bir şekli vardır. Soğukkanlı bir görünümdedir. Bilgin ve akıllı cin liderlerinden biridir. Emrinde onlarca cin hizmetkârı bulunur. Aşk ve iki şahsı birleştirme gücüne sahiptir.
Görüntü olarak ihtişamlı bir kral görümündedir. Davetlere hemen hemen hiç cevap vermez.
Cumartesi günü
Meymun Ebu Nuh'tur.
Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi, siyahtır. Uranüs'ün yeryüzü cini de diyebiliriz. Görünüm olarak yaşlıdır ve elinde bir asa ile dolaşır. Çenesinde yedi kıl vardır.
Genelde kuyu kenarları ve harabe yerlerde dolaşır. Uçma özelliğine de sahiptir. Babasının adı, Deybac Afif'tir.
Pazar günü
Ebu Abdullah Müzheb'dir.
Tacı vardır ve çadırı yündendir. Yardımcılarının giyimi beyazdır Bu 7 padişahların emrinde toplam 378 kabile vardır.
Her bir padişaha 54 kabile düşüyor ve bu kabilelerin sayını yanız Allah-u Teâlâ bilir.
Bu padişahların hükmüne girmeyen 42 kabile daha vardır.
Bunlar şeytânî ve azgın cinlerdir.
Taçı altın olan Mihrez el-Ahmer, bütün kabilelere hükmedebilir.
Diğer Cin Padişahları
Denaheş: Gezici cinlerdendir. Tayfasındaki cinler, hayal gösterme (halisünasyon) ve insanların aklını çelme (vesvese) gücüne sahiptirler.
Hayallerde uzman olduğundan gerçek yüzünü gören hiç olmamıştır.
Fekacin Meğmet: Davetlerde en hızlı cinlerden biridir.
Hemen hemen tüm Arapça kitaplarda ondan bahsedilir.
Kemtemin: En korkunç cin krallarından biridir. Davetlerde genellikle korkunç bir yüze sahiptir.
Mazerin: Arap Yarımadası'ndaki dört büyük cin kralından biridir. Savaşçı bir görüntüsü vardır. Güçlü bir ordusu vardır ve bu kralı, bir tabutu taşır gibi tahtını omuzlayan hizmetkârlarıyla davetlere katılır.
Se'nik: Çok güçlü bir cin kralıdır. İfritlerden oluşan bir ordusu vardır. Diktatör bir yapıya sahip olduğu gibi, kontrol edilmesi zor bir cindir.
Mekanı, Arap ülkesindeki yarımadalardır.
Tahtına oturmuş, soğul ve orta yaşlardaki bir insan görümündedir.
Teykel: Arap yarımadasının en büyü dört cin padişahından biridir. Çok güçlü bir cin ordusuna sahiptir.
Emrinin altında dağlar kadar cin vardır.
Bu cin, okült sıralamadaki 4 kaba elementten meydana gelme olup, çıplak gözle az da olsa yoğunlaşıp kişilere görülebilir.
Vazifeli Ruhaniler
Esma-yı hüsna Yaratıcının zatını ve sıfatlarını belirten çeşitli kutsi kelimelerdir.
Kutsal kaynaklarda geçen esmaların toplamı doksan dokuzdur. (Kuranı kerimde geçen ismi şerifler)
Bu adların dışında da Allah'ın binbir adı olduğunu söyleyen keşif ehli evliyalar olmuş.
Esma-yı hüsna Allah'ın vahiy ve ilham yoluyla nebilere ve has zümrelere bildirdiği zat ve sıfat adları olarak da görülebilir.
Esma-yı Hüsnaların Vazifeleri Ruhanileri Var...
Esma-yı hüsnanın Allah tarafından"görevlendirilimiş" ruhanileri var. (ulvi ve sufli olmak üzere)
Bunlar cinniler, melekler taifesinden de olabilmektedir. Esma-yı hüsnadan herhangi biriyle yoğun olarak Allahı zikredenlere o esmanın görevlileri olan ruhaniler yardıma gelirler.
Bunlar cinniler, melekler taifesinden de olabilirler.
Hiçbir esma-yı hüsna yok ki onun görevli ruhanileri olmamış olsun.
Bu Kuran-ı Kerim ayetleri ve süreleri için de geçerlidir.
Ruhaniler Esma-yı Hüsnalarla Dönüşürler...
Ruhaniler esma-yı hüsnanın sırrına mazhardırlar.
Kendi yaşam kanunlarında Allah'ın dilediği sınırlar çerçevesine çıkmadan değişip dönüşebilmeye ruhanilerin selahiyetleri var.
Kendi hayat kanunlarının dışına çıkmak için kullandıkları çeşitli kelimelerle şekilden şekile girebilirler.
Bunun için de çok ağır bir bedel öderler.
Değişip dönüşümün kanun dairesini zorladıklarında bu onların sonu olur.
İnsan, kuş, kelebek, böcek, yılan, örümcek, kedi, keçi vb. hayvanların şekline girebilirler.
Genellikle hiç beyazı olmayan kedi,yılan ve köpek;
şeytani cinnilerin görselliği, tecellisi olarak kabul edilir.
Ruhaniler Elde Edilebilir...
Sufizm(tarikat büyükleri olan,şeyh efendiler) yolundaki velilerin, evliyaların emrinde bulunan ruhaniler vardır.
Allah, ihlasla kendini anan sufilerden çoğuna armağan olarak ruhaniler verir.
Kimileri bunların farkında olur kimileri olmaz.
Ruhanilerden birini elde edenler sonsuz sevinç içinde kalırlar.
Elde edilen ruhaniler dünya ve ahirette yardımcı olurlar. Kur'anda ve esma-yı hüsnanın sır bahçelerinde onları elde etme, onlardan yararlanma yolu açık bırakılmış.
Esma-yı hüsnalardan usulünce yararlanırsa ruhanilerle iç içe olunabilinir.
Hatta onlar istihbaratta, tıpta, iletişimde ve benzeri sahalarda kullanılabilir.
*Biat Almadan, İzinsizce Esmayla Riyazet Yapmak Tehlikelidir...
Sufizm okullarından selahiyetli bir gavsın ya da insan-ı kamilin elinden biat almadan esma-yı hüsnayı çalışanlar kendi başlarına riyazet yapıp ruhani alemleri fethi amaçlayanlar cinni şeytanların(sufli cinler) ağına düşerler.
Onlara oyuncak olurlar.
Sufizm yoluna girerek biat almayanlara esma-yı hüsnanın ruhanileri de asla gelmez.
O yollara girmeden velayet elde etmek tehlikeli sonuçlar doğurur.
Biatsız esma-yı hüsna çalışanların, kendi başlarına riyazetler yapanların çoğu ya yoldan saparlar ya da cine şeytana maskara olan zavallı birer medyum olurlar.
Esma-yı hüsnayla rizazet yapmak için selahiyetli birinden icazet almak gerekir, aksi halde çok tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir.
Haftanın Günlerine Bakan Vazifeli Ruhaniler Var...
Sufizm yolunun havassına mazhar kimi evliyalar vardır:
Ahmed Ziyaüddin Gümüşanevi,
Muyyiddin İbn-i Arabi,
İmam Ahmet Bin Ali El-Buni Hazretleri,
İmam Yafii gibi...
Bunlar, haftanın günlerine bakan ruhanilerin varlığına işaret etmişler, onların çağrı dualarını ve sırlarını açıklamışlardır. İmam Yafii Hazretleri yedi günün ruhani vazifelilerinin adlarını o günün esmasını ve harfini vererek büyük sırra dikkat çeker.
Bu yedi harften herbiri haftanın bir gününe denktir.
Pazartesinin harfi "şın" dır.
O günün esma-yı hüsnası "Şakir" adıdır.
Pazartesinin ruhani vazifelisinin adı "Cebrail Aleyhisselam"dır.
Salı gününün harfi "ze"dir. Esma-yı hüsnası "Zekiyyu"dur. Ruhanisinin adı "Semsemail Aleyhisselam"dır.
Çarşambanın harfi "zı"dır. Esması "Zahir"dir. Ruhanisi "Mikail Aleyhisselam"dır.
Perşembe gününün harfi "se"dir. Esması "Sabit"tir. Ruhanisi "Sarfiyail Aleyhisselam"dır.
Cuma gününün harfi "cim"dir. Esması "Cebbar"dır. Ruhanisi "Anyail Aleyhisselam"dır.
Cumartesinin harfi "fe"dir.
Esması "Fatır"dır. Diğer günlerdeki butün ruhaniler bu güne tasarruf ederler, özel bir ruhani adı yoktur.
Pazar gününün harfi "hı"dır.
Bu günün özel bir duası vardır. Ruhanisi "Rukıyail Aleyhisselam"dır.
Haftanın yedi günü için öngörülen harflerin yedi (7) adet olması,
bu harflerin Fatiha Süresinde geçmemesi
ism-i azamın yedi sayısının sırrını kapsaması
ve belirtilen yedi harfin tamamının En,am Suresinde geçmesi oldukça düşündürücüdür...
Esma-yı Hüsnayı Çalışma Yolları...
Esma-yı hüsnayı çalışmanın çok değişik yolları vardır.
En büyük sır da esma-yı hüsnanın ebcet sayısınca anılmasındadır.
Bir başka yol da esma-yı hüsnanın ebced sayı değerini kendisiyle çarpıp çıkan sonuç kadar onu anmaktır;
bu durum ism-i azam gibi bir şeydir ve bunda çok büyük bir sır vardır.
Asıl sır buradadır.
Sözgelimi "Allah" esmasının ebcetsel sayı değeri altmış altıdır.
Altmış altıyı(66) kendisiyle çarparsak dört bin üçyüz elli altı(4356) rakamına ulaşırız.(66*66=4356)
İşte Allah esmasını bu sayı kadar anmakta çok azemetli sırlar vardır.
Bu sayıların esma-yı hüsnaya müvekkel olan ruhaniyi yaklaştırma gibi esrarları vardır.
Sufizm(tarikat) yollarına biat eden müritler özellikle mürşitlerin önerdiği virtleri yaparak seyr-i süluk ederler.
Dilerlerse hoşlarına giden herhangi bir esmayı şefaatçi ve vasıta kılarak amaçları için çalışabilirler.
Sufizm(tarikat) yoluna biat eden kimseler esma-yı hüsnadan dilediklerini çalışmaya ruhsatlı sayılırlar; çünkü onlar esma yoluna bağlanmış has bir zümredirler.
Esmaların zikirleri nasıl uygulanmalıdır?
Esma-yı hüsna çalışılırken abdestli olunmalıdır.
İlk önce gözler kapatılmalı yavaş yavaş vucut gevşetilerek yoğunlaşılmalıdır.
Tamamen düşüncelerden arınıp kendini yok olmuş bilerek hatta evreni de yok bilerek çalışılan esma seri bir şekilde okuyanları amaçlarına ulaştırır.
Esma, güneşe benzeyen bir nur gibi düşünülüp o ışık altında kalındığı fikredilerek çalışılmalıdır.
Yoğunlaşmayı başaranlar korkunç bir zafer kazanırlar.
Esmaların bütün yararlarına çok seri bir şekilde ulaşırlar. Esmaları böyle çalışmak gerekir.
Gaflet ve vesvese içinde yapılan zikrin sevaptan başka bir yararı yoktur.
KİŞİLERİN BU ZİKİRLERİ YAPARKEN NİYETLERİ MAL MÜLK DEĞİL SADECE RIZAEN LİLLAH OLMALIDIR,BÖYLE YAPILIRSA!,MALDA,MANEVİYATTA KAZANILIR.
Her esma ebcetsel sayı değeriyle şifrelenmiştir.
Bu sayılarda mucize sırlar vardır.
Ebcetsel sayı değeriyle verilen herhangi bir esmayı, tekrar aynı sayıyla çarpıp çıkan sayı değerince eksik fazla olmadan anmakta, söylemede ism-i azam sırları vardır.
Bu sayı bereketiyle ruhani alemlerin kapıları açılır ve esmanın sırları ortaya çıkar.
Nasıl ki bir anahtarın küçük bir dişlisi olmadan kapılar açılmıyorsa bunun gibi esmayı belli bir sayı düzeninde çalışmamak da aynı sonucu doğurur.
Yıllar geçse de hiçbir sır açığa çıkmaz.
Her esma sayısal bir mucizedir, gayp kapılarının kilididir. Kapalı kapıların açılması için de esmanın ebcedsel sayısal değer çok önemlidir.
Esma Fıtrata, Amaca Uygun Olmalıdır... (fıtrata örnekler altta) Her insan esmaya mazhar yaratılmıştır.
Nasil ki parmak izleri ve yüz ayrı ayrıysa aynen öyle de her insanın yaratılışında esma faklılığı vardır.
Kimi Rahman, kimi Vedüd, kimi Muhyi ,kimi de Celil fıtratlıdır.
İnsanların anlaşmazlıklarının temelinde de esma farklılığı vardır.
Çalışılan esma amaca uygun olmayınca beklenen yararlara ulaşılmaz.
Sözgelimi bir insan düşünün vesveseden kurtulamaz,hayatının
Hergün vesveseden ölüyor.
Bu insan, "Ya Rauf" çalışırsa ne olur? Amacına ulaşmamış olur.
Çünkü Rauf esmasının vesveseyi izaleye dahli yoktur. Esma-yı hüsnanın her biri ayrı ayrı tecelliye sahiptir.
Bir tecelli diğerine karışmaz.
Vesveseden helak olanların çalışması gerekli olan esma "Ya Kuddüs" dür.
Çünkü bu esma vesveseyi yakıp yok eden her türlü kiri pası temizleyen bir tecelliye sahiptir.
Yine bir insan düşünün nereye gitse ne yapsa hep hakarete maruz kalmaktadır.
Evde, sokakta, işte hep aşağılanmaktadır.
Bu insan "Ya Hayy" çalışmaya başlarsa ne olur? Amacına uygun bir esma seçmiş olmaz.
Yine, her yerde horlanıp durur. Oysa böyle biri "Ya Aziz" esmasını çalışsa bunu da ebcetsel sayı çarpımıyla yapsa kırk gün geçmeden izzetli, el üzerinde tutulan biri haline gelir.
Bu, doğru çektiği esmanın tecellisi neticesinde açığa çıkan bir şeydir.
Sufilerin seyr-i sülukta başarısız olmalarının temelinde de fıtratlarına uygun esmayı çalışmamaları yatar.
Sözgelimi bir sufinin yaratılış fıtratı; atak, girişimci, tuttuğunu koparan dışa dönük olsun.
Bu sufi "Ya Halim" çalışırsa fıtratına aykırı bir esma seçmiş olur.
Bu sufi "Ya Seri'u" çekse seri bir şekilde yol alır.
Hayret edilecek sonuçlar ortaya çıkar.
Her gıda her insana yaramadığı gibi, her esma da herkese yaramaz.
Esmaların hepsi şifalı ilaçlara benzerler.
Ama insan kendi hastalığına uygun ilaç alıp doğru esmayı çekebilmelidir...
Aksi halde beklenen yararlara ulaşılamaz.
Eğer sizin düşmanlarınız çoksa ,her gün birileri size sataşıp duruyorsa yüz milyon defa "Ya Rezzak" çekseniz ne olur?
Hiçbir şey...Çünkü bu esma, düşmanlara karşı bir tecelli açığa çıkarmaz.
Sadece helal rızk getirir, hepsi bu...
Ama "Ya Muntakim" diye zikrederseniz daha bir kaç hafta geçmeden düşmanlarınızın herbiri müthiş bir felakete düşüp sille yer.
Bunu da "Muntakim" esmasının tecellisi yapar.
İnsan ihtiyaç sahibidir ve hastadır.
Esmaların hepsi de birer şifalı ilaçtır.
Bir insan gereksinimine göre değişik değişik esmalar çalışabilir.
Özellikle Sufizm yollarına biat edenler özgüven içinde diledikleri esmaları çalışabilirler.
Bu, onlara verilmiş birer icazettir, ruhsattır.
Bunu, çok iyi anlamak lazım...
Hiçbir insan yok ki Kur'anda kendine bakan bir süre ayet olmasın; hiçbir insan yok ki esma-yı hüsnadan kendine bakan bir esma olmasın...
Bir insan kendi yaratılış fıtratına uygun düşen esmayla çalışmazsa yıllar geçse de hiçbir ilerleme sağlayamaz.
Kul samimi olursa Allah bunu gönlüne ilham eder...
Kalbi dinlemek kadar güzel bir şey yoktur.
Kalp Allahı yansıtan bir ayna...
Kalp ilahi sırra açılan bir pencere...
Esma-yı Hüsnaları Çalışma Zaman Dilimi.. Esma-yı hüsnayı hangi amaç için çalıştığımıza bağlı olarak zamansal sınır da değişir. Sözgelimi Sufizm yoluna bağlı biriyseniz mürşidinizin size tarif ettiği dersi ölene kadar yapmalısınız.
Ama özel amaçlar içinse, sevgi, ilim, rızk, başarı, hastalık, sihir, düşmanlıklar, rüya, yakaza ve benzeri 7,14,21,40 günle 150 gün arasında bu çalışmalar değişebilir.
Yani yedi günle altı aylık zaman dilimi arasında bu esmalar zikredilebilir. Bu çalışma amaca ulaşıncaya kadar da sürdürülür... En etkilisi de esma-yı ilahinin ebcetsel sayı değeriyle esmayı zikretmektir.
Sözgelimi "Hayy" esmasının ebcetsel sayı değeri 18'dir. Bu esmayla özel bir dua planlanıyorsa 18 gün buna devam etmelidir.
Yine "Ya Basıt" esmasının ebcetsel sayı değeri 72'dir. Yetmiş iki gün boyunca bu sayıda esmayı anmak ruhu sevinçlere boğar. Sırlar açığa çıkar.
Böyle bir usul de vardır. İnsanlar, birbakıma esmanın ışınlarına aşık olarak yaratılmışlardır. Bir insan hangi esmaya aşık oluyorsa, ona büyüleniyorsa kalbinde onun sıcaklığından esin varsa o esmayı seçmelidir. Dilerse bir halife bunun tersini söylesin...
Bunda büyük bir bereket ve sır vardır. Kalbin sevmediği, aşık olmadığı esma yol aldırmaz sadece sevap getirir... Ya aşık olunan esmalar öyle mi? Onlar ruhumuzu aşkla ışınlayacak bir nurdur. Ruh, esmanın aşkıyla, ondan aldığı ışınla büyür ve gelişir. Ruh gereksinim duyduğu esmaları çok iyi tanır. Ona karşı gizliden bir aşk yönelimi sergiler.
Ruhun sevgilisi ve aşkı olan esmayı; ledüne sahip olan kimi veliler bilip söyleyebilirler. Bu çoğunlukla olası olmadığına göre en doğrusu Allah'a yakarıp dua ederek kendine yararlı olacak ve mürşitlik edecek esma-yı hüsnayı Ondan istemektir.
Bir hafta kadar samimi kalple dua edildiğinde Allah'ın esma-yı hüsnaları sırasıyla yavaş yavaş okunmaya başlanır. Ruh, kimi esmalar okunurken aşktan çıldırır, onu ister...
İşte o esma mühim bir mürşit olabilir ve çalışan hakkında ism-i azam hükmüne geçebilir. Gelinen konaklara göre de bu esma aşkı zaman içinde başka başka esmalara kayabilir. Bu da çok doğal sayılmalıdır.
Bir sufinin "Rahman" esmasına aşıkken bir zaman sonra "Fettah"a aşık olması bereketli bir şeydir... Esmaları sevmede ruhun gereksinimi, ilahi esin yelleri, yaratılış sırrı çok önemlidir. Esma çalışmadan yana hiç kimse bir esmayı çalışmaya karşı sık boğaz edilmemelidir.
Severek yapılan her şey güzeldir... Herşeyin doğrusunu Allah Ve o Mevlamızın bildirdikleri dostları mesabesindeki güzel insanlar bilir. Biz sıradan İnsanların aktardıkları ise, içinde yanlış ihtimali olan bilgilerdir.