Uzanıp tutmanı isterdim. Ama şimdi her şey, bir daha bulamayacağın bir yokluğu akıyor. O eski günleri geri getirmenin imkansız olduğunu, sana daha kaç kere hatırlatmalı zaman. Artık bitti, beni kendi kollarında yalnızlaştırdın ve bizi sen öldürdün. Birlikteliğimiz de tamir edilemeyecek kadar büyük bir delik açtın. Güzel olan ne varsa, şimdi o delikten boşluğa akıyor. “Gözlerimin içine bak şimdi. Hadi beni sevmediğini söyle öyle git” diyeceksin şairane bir tavırla.
Artık kalbimi acıtmıyor kırılgan sözlerin. Seni terk etmeye yeminliyim. Çocuklar gibi salındığımız o yaşlı çınarın altından geçeceğim. Mutluluktan ağlamıştım bir gecede olsa koynunda uyuduğum sıcacık teninde. Sende gözyaşlarımı silmiştin ya hani. Tam şurada, dedenden kalma virane kulübenin önünde. Gülerken ağlayan birini gördün mü sen hiç? Hem seni terk ediyorum hem de anılarımızı hatırladıkça gülümseyerek ağlıyorum. Ahhhhhhh! Beni sevdiğini hiç söylemezdin. Bir kere olsun gözlerime derin derin de olsa bakamazdın. Aslında sen çok utangaçtın. Acı da çeksen gülümsemeyi becerirdin.
Üstündeki ölü toprağı atabilseydin; belki yeniden canlanırdı 5 yıla sığdırdığımız anılar. Vapur iskelesinin önünde çekindiğimiz fotoğrafları hatırlıyor musun? Sen bana poz vermemi söylerdin bende etrafımdaki bakışlardan çekinir hep çirkin çıkardım. En çok seninle aynı karede olduğum fotoğraflarımı seviyorum. En çok içli dokunuşlarınla beni sardığın anları özlüyorum. Kısacık bir aşk değildi bu. Zamanı seninle bitirmenin keyfini unutur muyum sanıyorsun. Hepsinden önemlisi gülümsemeyi öğrettin bana. Beni kendine öyle bağlamıştın ki… Fotoğraflarına bakarak ağlayacağım ama bil ki bunu tek başıma yapacağım. Tek gözlü odamda yastıklara sarılıp ağladığımı kimse bilmiyor. Seni düşleyerek uyuyup, sensiz sabahlara uyanmanın ne demek olduğunu biliyor musun? Sevsen de acıyor kahrolası terk edilsen de. Acıyor çok acıyor sol yanım.
Hadi tut ellerimden demen için çok geç. Beni sevmediğini söylediğin gün, bitmeye başlamıştı biriktirdiklerimiz. Ellerimi tutmayı unuttuğun an, aramızdaki soğukluk üşütmeye başlamıştı bedenimi. Gülümsemelerini eksik ettiğini anladığımda anlamıştım gitmem gerektiğini ve üzülmekten başka çarem kalmamıştı. Benden sonra, bulduğunu sandıkların seni mutlu etti mi? Şimdi seni sevmekten vazgeçiyorum diye, hüzünlü dalgalarıyla demirlemiş gemileri dövüyor deniz. Artık sevmeyeceğimi söyledim diye, gelinliğini giymeyi unuttu kara kışlar. Sensizliğin ağır yükünü bir de, hırçın sözlerinle paramparça ettiğin kalbimi taşırken zorlanıyorum. Ama yinede gitmesini biliyorum. Beni kendi kollarında yalnızlaştırdın ve bizi sen öldürdün.