Mekki sureler kısa
olmakla birlikte ifade bakımından da derin ve güçlüdürler. Daha çok şirk ile
mücadele ve imana davet konularını ihtiva etmektedir.
Medeni sureler ise uzun ve içtimai konulara daha çok yer vermektedir. Genel olarak ayetlerin muhtevası açısından bakıldığında Kur’an’ın ana konularını beş başlık altında ifade edebiliriz.
Buna göre inanç, ferdi ve sosyal hayat, ahlak, kıssalar ve ibadetler Kur’an’ın ana konu başlıklarıdır.
a. Kur’an-ı Kerim’in Teşekkülü Hz. Peygamberle Allah arasında oluşan iletişimden meydana gelen Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammet’in risaletinden sonra 10 yılı Mekke’de ve 13 yılı Medine’de olmak üzere toplam 23 senelik bir süre zarfında tedrici olarak ve muhtelif şekillerde Hz. Muhammet’e vahyolunmuştur.
Hz. Peygamber yaşadığı dönem içerisinde kendisine gelen vahiyleri yani Kur’an ayetlerini “Vahiy Kâtipleri” adı verilen sahabiler vasıtasıyla yazıya geçirterek ve ezberleterek muhafaza altına almıştır.
Vahiy kâtipleri, inzal olan Kur’an ayetlerini kemiklere, parşömenlere ve elde bulunan diğer başka materyaller üzerine yazmışlar ve yazdıklarını da Hz. Muhammet’e okuyarak kontrol ettirmişlerdir.
Vahiy kâtiplerinin yazdıkları Kur’an metinleri Hz. Muhammet tarafından kontrol edildikten sonra Hz. Muhammet’in evinde muhafaza edilmiştir.
Yazı ve ezberleme metoduyla muhafaza edilen Kur’an, gösterilen titizlikle ilk halife Hz. Ebu Bekir dönemine kadar gelmiştir.
Hz. Ebu Bekir döneminde ise Zeyd b. Sabit başkanlığında kurulan bir komisyonla Kur’an-ı Kerim, yazı ve ezberleme metodunun delilleriyle iki kapak arasındaki bir kitap şekline yani Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi, İstanbul, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı yay., 2003, s. 17-18. 19 Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 426-427; Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 418-419. 20 Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 226. mushaf haline getirilmiştir.
Üçüncü halife Hz. Osman, Hz. Ebu Bekir döneminde mushaf haline getirilen Kur’an-ı Kerim’i aslına bağlı kalarak ve çoğaltarak birkaç adet kopya yaptırmış, o dönemin belli başlı İslam merkezlerine göndermiştir.
İnsanın tüm hayatını disiplin altına almayı hedefleyen, İslam’da temel hüküm kaynağı olan ve bir Müslüman’ın inanç, düşünce, tavır ve davranışlarında ölçü edineceği öncelikli dayanak olan Kur’an-ı Kerim, içinde hiçbir şekilde beşer sözü barındırmayan bir Allah kelamıdır.
Günümüzde bulunan tüm Kur’an nüshaları Hz. Ebu Bekir döneminde kitap haline getirilen ana nüshaya dayandırılarak çoğaltılmışlardır.
22 E. LUT KELİMESİNİN ETİMOLOJİSİ
Lut kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de 27 yerde ismen zikredilmektedir.
23 Lut kelimesinin kaynağı konusunda âlimler farklı görüşler dile getirmişlerdir. Buna göre bazı âlimler “Lut” kelimesinin Arapça kökenli bir kelime olduğunu ve havuzu v.s sıvamak, yapışmak, birine ok isabet etmek, bir şeyi gizlemek manalarına geldiğini ve LATA fiilinden türediğini ifade etmektedirler.
Buna karşın bazı âlimler de “LUT” isminin Arapça olmadığını, yabancı bir dilden Arapçaya geçerek Arapçalaştığını ve daha sonra bu kelimeden LATA kelimesinin ve diğer kelimelerin türetildiğini söylemektedirler.
Özellikle Arap dilinin en önemli gramercilerinden biri olan Sibeveyh’in de içinde bulunduğu Arap dili uzmanları Lut kelimesinin yabancı bir isim olduğu konusunda görüş birliği içindedirler.
Bu çerçevede Lut kelimesi İbrahim, İshak gibi Arapça lügatinde olmayan yabancı bir isimdir.
Buna göre Lut’un “Elyata” ya da “Lutt” kelimelerinden türemiş olabileceği görüşü “Arapça olmayan kelimeler türemiş olamazlar” kuralı gereğince kabul edilmemiştir.
Bazı batılı araştırmacılar, Lut kelimesinin İbranicede örtmek ve kapamak manalarına geldiğini, dolayısıyla kelimenin Arapça olmadığını, İbranice manasının Arapçaya yapışmanın karşılığı olarak geçtiğini ifade etmektedirler.
25 Batılı 21 İsmail Cerrahoğlu, Tefsir usulü, Ankara, TDV yay., 2004, s. 42-74; Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 426-427; Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 226; Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 418-419. 22 Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 226; Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 427. 23 Lut kelimesinin kullanıldığı 27 ayeti topluca görmek için bkz. Ömer Müftüoğlu, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, Eskişehir, İslami İlimler Vakfı yay., 1997, s. 3. 24 M. Kemal Atik, “Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı. 2, 1988, s. 289. 25
Müftüoğlu, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, 4; Atik, Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri, s. 289. 9 kaynaklarda ise Lut ismi “Lot” olarak yazılmakta, Kitab-ı Mukaddes’in Türkçe tercümesinde ise “Lut” olarak ifade edilmektedir.
Türkçe yazılan eserlerde eşcinsel ilişkinin karşılığı bir peygamber adı olan Lut kelimesinden türetilen “Livata” kelimesiyle ve bu işi yapan yani eşcinsel de “Luti” kelimesiyle ifade edilmektedir.
Nihayetinde bir Allah elçisinin ismi kök olarak alınıp, ondan türetilen kelimelerin masum bir peygamberin ismine izafe edilerek, alternatifi olmasına rağmen kullanılması kanaatimizce yanlış bir davranıştır.
26 D. Mehmet Doğan, Doğan Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul, Pınar yay., 2005, s. 721-724. 10
BİRİNCİ BÖLÜM
KİTABI MUKADDES’TE LUT VE LUT KISSASI
A. KİTAB-I MUKADDES’TE LUT
1. Lut’un soyu Kitab-ı Mukaddes’te Lut, İbrahim’in yeğeni olması nedeniyle İbrahim ile birlikte Lut’un hikâyesi de konu edilmiştir.
Lut’a gelinceye kadar Nuh’tan sonra on nesil vardır. Bu on nesil sırasıyla Nuh, Sam, Arpakşat, Şelah, Eber, Peleg, Reu, Nahor, Terah ve Haran’dır.
Bu kişiler arasında bizim konu edineceğimiz kişinin hikâyesi Terah ailesinin bir ferdi ve Haran’ın oğlu olan Lut’un hikâyesidir.
Lut’un dedesi Terah’ın yetmiş yaşından sonra İbrahim, Nahor ve Haran adında üç oğlu olmuştur.
Muhtemelen Haran, Terah’ın çocukları arasında en genç olanıdır ve Lut’un da babasıdır.
Haran, babası Terah ve oğlu Lut henüz hayattayken doğduğu şehir olan Kildaniler’in Ur Kasdim kentinde ölüm cezasına çarptırılarak hayatını kaybetmiştir.
İbrahim, kardeşi Haran’ın ölümünde dolaylı olarak da olsa kendisini sorumlu tuttuğu için yeğeni Lut’u büyütme sorumluluğunu üzerine almış
The Universal Jewish Encyclopedia (U.J.E), “Lot”, Isaac Landman (Ed.), USA, 1948, VII, 205; ayrıca bkz. Michael Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, İsrail, Journal for the Study of the Pseudepigrapha, 2006, Vol. 16, s. 3. 28 Tekvin, 11/ 10-26. 29 Tekvin, 11/ 26. 30 Justin Edwards, The family Bible; Containing the Old and New Testaments, New York, New York American Tract Society, 1853, I, 15. Ayrıca bkz. The Bible Knowledge Commentary, John F. Walvoord and Roy B. Zuck (Ed.), USA, 1985, s. 46. 31 Tora, Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap, Bereşit, İstanbul, Türkiye Hahambaşılığı, 2002, s. 75; (Mezopotamya kültürünün büyük bir merkezi ve Sümer’in başkenti olan Ur Kasdim, putperestliğin yaygın olduğu ve her evde yerel tanrıların bulunduğu, Kasdim ülkesinin ateşi anlamına gelen bir şehirdir.
Tevrat’ın İbranice metninde Ur Kasdim, Yunancaya Kildaniler’in Ur şehri olarak çevrilmiştir. Ur Kasdim aşağı Babilonya’da, Fırat’ın batı yakasında, bugünkü Bağdat’ın 300 km güneydoğusundaki Tel el-Mukayyer denilen yer olduğu belirtilmektedir.
Bkz. Tora, Bereşit, s. 75; ayrıca bkz. Ömer Faruk Harman, Yahudilik ve Hıristiyanlıkta Hz. İbrahim, 1. Hz. İbrahim Sempozyumu Bildirileri, Ali Bakkal (Ed.), Şanlıurfa, Şurkav yay. ,1997, s. 52) 11 ve Lut’un kız kardeşi de olan Sara ile evlenerek Haran’ın hatırasını yaşatmak ve babası Terah’ın acısını hafifletmek istemiştir.
İbrahim’in yeğeni Lut’u büyütme sorumluluğunu üzerine almasını Kitab-ı Mukaddes metinleri içerisinde bulamıyoruz. Kitab-ı Mukaddes metinlerinde İbrahim, Rab’bın emri doğrultusunda yolculuğa başladığında “Lut da onunla gitti” ibaresini görmekteyiz.
Dolayısıyla İbrahim’in Lut’u yanına alması söz konusu değildir. Aksine Lut, İbrahim’le birlikte hareket etmek istemiştir. Fakat kutsal kitap yorumlarını incelediğimizde akademisyenler arasında ortak bir görüş olmamakla beraber İbrahim Lut’u himayesi altına alarak bir nevi evlat edinmiştir.
Lut’un doğum yeri konusunda ve yaşadığı zaman dilimi hakkında Kitab-ı Mukaddes içerisinde net bir bilgiye ulaşamıyoruz.
Fakat Terah ailesinin önceleri Harran şehrinde yaşadığını ve burada putlara taptıklarını ve daha sonra Harran’ın yaklaşık altı yüz mil güneydoğusundaki Ur Kasdim kentine göçtüklerini göz önünde bulundurursak Lut’un Harran şehrinde ya da Kildanilerin Ur Kasdim kentinde doğmuş olması muhtemeldir.
Tahminen Lut, dünya tarihinde Bronz Devrinin yaşandığı M.Ö. XIX. yüzyılda doğmuş ve yaşamını sürdürmüştür.37
2. Lut’un İbrahim ile yolcululuğu Haran’ın ölümüyle birlikte Terah, İbrahim’i, torunu Lut’u ve gelini Sara’yı yanına alarak Mezopotamya’daki putperestlerin tapınma merkezi olan Kildaniler’in Ur Kasdim kentinden ayrılarak Kenan ülkesinin yolu üzerinde bulunan Harran’a yani İbrahim, Terah’ın satışa hazır putlarını kırdığı için ölüm cezasına çarptırılarak ateşe atılmış ve mucizevî bir şekilde ateşten sağ çıkmıştır.
Haran, kardeşi İbrahim’i desteklemesi nedeniyle o da ateşe atılmış; fakat yeni bir mucize gerçekleşmeyince ateş içinde ölmüştür.
Bkz. Tora, Bereşit, s. 75. 33 Tekvin, 12/4. 34 Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, s. 5. 35 Yeşu, 24/2. 36 William Smith, Dr. William Smith's Dictionary of the Bible, Edited by Horatio Balch Hackett, New York, 1869, Vol. II, 1685; ayrıca bkz.The Bible Knowledge Commentary, s. 46. 37 Yusuf Basalel,
Yahudilik Ansiklopedisi, İstanbul, Gözlem yay. , 2002, III, 574; Orhan Hançerlioğlu, Dünya inançları sözlüğü, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2000, s. 261. 12 kuzeybatıya doğru yola çıkmış ve buraya yerleşmiştir.
Terah, iki yüz beş yıl yaşadıktan sonra Harran şehrinde ölmüştür. Terah’ın ölümünden yaklaşık altmış yıl önce İbrahim, yeğeni Lut ve eşi Sara ile birlikte babası Terah’tan ayrılarak yeni bir yolculuğa çıkmıştı.
Bu yolculuk, İbrahim henüz Ur Kasdim kentindeyken kendisine Tanrı’nın çağrısının gelmesi ve Tanrı’nın ülkesini, ailesini ve babasının evini terk edip yolculuk yaşamına başlamasını İbrahim’den istemesi nedeniyle gerçekleşmiştir.
İbrahim, Rab’bın çağrısına uyarak yeğeni Lut’u, eşi Sara’yı, Harran’da kazandıkları malları ve edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine gitmiştir.
Kenan ülkesinde İbrahim ailesi ve Lut, göçebe bir yaşam sürerek ilk olarak Şekem şehrindeki More Ovası’nda ve daha sonra Beytel ile Ay kenti arasındaki dağlık bölgede çadırını kurmuş ve sürekli güneye giderek yoluna devam etmiştir.
Kenan ülkesi, o dönem içerisinde dağlık bir araziye sahip olmakla beraber otlak alanların az ve şiddetli kıtlığın yaşandığı bir ülkedir.
Bu yüzden geçici bir süreliğine Nil nehrinin de bulunduğu coğrafi özellikleri bakımından düz ve pek çok zenginliğe sahip bir ülke olan Mısır’a giden İbrahim ailesi ve Lut, burada belli bir süre kaldıktan sonra firavunun baskılarından ötürü Mısır’dan ayrılmak zorunda kalmış ve Negev’e doğru ilerleyerek önceden çadırlarını kurdukları Beytel ile Ay kenti arasındaki dağlık bölgeye geri dönmüştür.
3. Lut ve İbrahim’in ayrılması İbrahim ve Lut, Mısır’da edindikleri mallarla beraber geri döndüklerinde çok sayıda koyun ve sığır sürülerine sahip olmuşlardır. İbrahim ve Lut’un mallarının çokluğu ve ikisine yetecek kadar otlak alanların ve suyun az olması, Lut’un
William MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2004, I, 50. 39 Tekvin, 11/ 32. 40 Tora, Bereşit, s. 77. 41 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 50. 42 Tekvin, 12/ 5. 43 Kutsal toprakların orta kesimlerinde, günümüzdeki Nablus yakınları. Bkz. Tora, Bereşit, 82.
Beytel, tam anlamıyla “Tanrı’nın evi” manasındadır.
Burası Şekem’in 37 km kadar güneyindeki bir şehirdir.
Günümüzde Yeruşalayim’in 18 km kadar kuzeyinde bulunan Beitin ile özdeşleştirilmektedir. Ay kenti, Beytel’den 3,5 km kadar doğudadır ve günümüzdeki Haiyin ile özdeşleştirilir. Bkz. Tora, Bereşit, s. 82. 45 Tekvin, 12/4-9. 46 Tekvin, 47/4 47 Tekvin, 12/10. 13 çobanlarıyla İbrahim’in çobanları arasında bir sürtüşmenin yaşanmasına neden olmuştur.
Lut’un dürüst olmayan çobanlarının sürülerini kendilerine ait olmayan bir başkasının otlak alanlarında otlatmalarıyla başlayan bu sürtüşme nedeniyle birlikte yaşanamama sorunu ortaya çıkmıştır.
Her ne kadar İbrahim sık sık Lut’a çobanlarını uyarması gerektiğini ve bu durumun aileler arasında huzursuzluğa sebep olacağını söylemişse de Lut, amcasının bu uyarısına sert tepki vermiş, kendi yolunun ve davranışının doğru olduğunda ısrar etmiştir.
Bunun neticesinde barışı arzulayan ama buna karşılık bulamayan İbrahim, sürüler ve çobanlar yüzünden Lut ile aralarının bozulmaması ve iki ailenin rahat bir şekilde yaşaması için tek çözümün ayrılmak olduğunu anlamıştır.
Bu sebeple İbrahim, Lut’a “Biz akrabayız. Seninle aramızda çobanlarımız yüzünden kavga çıkmasın. Bütün topraklar önünde. Gel, ayrılalım. Sen sola gidersen ben sağa gideceğim. Sen sağa gidersen ben sola gideceğim.” demiştir.
Lut, İbrahim’in bu teklifi karşısında ülkenin en bereketli ve en sulak olduğu, fakat çok kötülük yapan ve Rab’be karşı günahkâr olan insanları barındıran Sodom ve Gomora adlı günah kentlerinin bulunduğu Ürdün Vadisi’ni seçmiştir. İbrahim ise Kenan topraklarında kalmıştır.
Ürdün Vadisindeki kentlerin halkı ilk önce ülkelerine gelen yabancılara olan düşmanlıkları sebebiyle Lut’u şehirlerine almak istememiştir. Ancak Sodom kenti İbrahim’e duyulan saygı nedeniyle Lut’un şehre yerleşmesine izin vermiştir.52 Yahudi din adamlarına göre Lut’un yaşamak için ülkenin en verimli, fakat en gaddar ve ahlaksız insanlarını barındıran bölgesini seçmesiyle birlikte Lut, kalbindeki kötülüğü de ortaya çıkarmıştır. O, bu kötülüğü sebebiyle amcası İbrahim’den ayrılmakla kalmamış aynı zamanda Tanrı’dan da ayrılmıştır. Bunun 48 Tekvin, 13/5-7. 49 The Talmud Selections Specimens of the Contents of that Ancient Book, Its Commentaries, Teachings, Poetry and Legends, Translated from the Original by H. Polano, G., Philadelphia, 1876, s. 62; ayrıca bkz. Max Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, “Lot”, Edited by Isidore Singer, USA,1904, VIII, 186. 50 Tora, Bereşit, s. 89. 51 Tekvin, 13/7-8. İbrahim, Lut ile ayrıldıktan sonra Lut’a kendisini yalnız bırakmayacağını, başının sıkışması veya herhangi bir tehlikeyle karşılaşması durumunda yardım edeceği sözünü vermiştir. The Talmud Selections, s. 62. 52 Louis Ginzberg, The Legends of the Jews I: Bible Times and Characters From the Creation to Jacob, Translated by Henrietta Szold, Philadelphia, 1909, s. 229; MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 52. 14 sonucunda
Lut, ömrü boyunca günahın egemen olduğu bir kişilik içinde yaşamış ve kızları tarafından büyük bir günaha sokularak kötü bir soyun müsebbibi olmuştur.
Lut, Petrus’un ikinci mektubunda anlatıldığı üzere aslında güvenilir, doğru ve imanlı kişilerden birisidir.
Fakat Kitab-ı Mukaddes’in özellikle Eski Ahit yorumlarına baktığımızda Lut’un bir günah şehri olan Sodom’a yakın bir yere yerleşmesinde - buranın verimli bir alana sahip olduğunu da göz önünde bulundurursak- zenginlik ve daha fazlasını elde etme arzusunu görmekteyiz.
Dolayısıyla Lut zenginliği ön planda tutarak parayı, ahlaka, imana, dürüstlüğe tercih etmiştir. Lut’un bu tercihini ilerideki bölümlerde görebileceğimiz gibi Lut, bu ihtirası nedeniyle ailesini ve her şeyini kaybetmek durumunda kalmıştır.
Kitab-ı Mukaddes’i bir bütün olarak incelediğimizde, kutsal kitap içerisinde önemli bir figür olan Lut karakteri konusunda Yeni Ahit’te Petrus’un ikinci mektubunda, bir yandan Lut’un imanlı, doğru ve güvenilir bir kişi olduğunun vurgulanması, diğer yandan da Eski Ahit’te daha fazlasını isteyerek hayatındaki zenginlik hırsının ön plana çıkarılması, ahlakı hiçe saydığının vurgulanması, beraberinde mantıksal bir tutarsızlığı da akıllara getirmektedir.
Krallar savaşı Ürdün ovasındaki putperest olan beş eski şehrin - Sodom, Gomora, Adma, Sevoyim, Bala (Soar) -kralları, on iki yıl boyunca egemenliği altında yaşadıkları Elam (Pers) kralı Kedorlaomer’e on üçüncü yılda karşı gelmiştir.
Kedorlaomer, Babil bölgesindeki Şinar kralı Amrafel, Ellasar kralı Aryok ve Goyim kralı Tidal ile ittifak ederek zift çukurlarıyla dolu olan Siddim (Lut Gölü) Vadisi’nde isyancılara karşı otoritesini tekrar kabul ettirmek için savaş açmış ve bu savaşın sonucunda bu krallıkları bozguna uğratmıştır.
Savaşın sonucunda Elam kralı Kedorlaomer ve müttefikleri, Sodom ve Gomora’nın bütün mallarını ve yiyeceklerini gasp etmiş, 53 Ginzberg, The Legends of the Jews, 228; Tora, Bereşit, s. 88-89-91. 54 2. Petrus, 2/7-8.
Genellikle Yahudi yorumcular Lut’a karşı olumsuz yaklaşırken bazı Hıristiyan yorumcular onun imanlı bir kişi olduğunu vurgulamaktadır. Bunun da ötesinde bazı Hıristiyan yorumcular Hz. Lut’un peygamber olabileceğini bile dile getirmişlerdir (Max Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 185-186). 55 Tora, Bereşit, s. 89. 56 Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 186; Talmud, Nazir 23a. 57 Tekvin, 14/1-4; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 229. 15 İbrahim’in yeğeni Lut ile mallarını da beraberinde götürmüştür.
Savaşta kurtulabilen kişilerden birisi bu durumu, Lut’un amcası İbrahim’e haber vermiştir. İbrahim, evinde doğup yetişmiş üç yüz on sekiz adamını yanına alıp yeğeni Lut’u, onun mallarını, kadınları ve halkı kurtarıp Lut’un tercih ettiği Sodom’a geri getirmiştir. Savaşın sonucunda da Rabbin kâhini olarak bilinen Şalem kralı Melkisedek İbrahim’i kutsamıştır.
Bir Yahudi tarihçisi olan Paul Johnson’a göre Lut’u kurtaran İbrahim’in kralları dize getirecek kadar gücünün olması, onun Mezopotamya levhalarında ve bronz çağının son zamanlarındaki Mısır kaynaklarında Abiru veya Habiru denen göçmen gruplarından birinin lideri olduğuna işaret etmektedir.
Kutsal kitap araştırmacılarına göre İbrahim yeğeni Lut’a olan bağlılığı ve onunla olan akrabalığı nedeniyle içindeki merhamet duygusuyla hareket ederek Lut’u kurtarmak istemiştir.
Kitab-ı Mukaddes yorumlarını incelediğimizde Lut’un amcası İbrahim’in himayesinde belli bir dönem yaşamasına rağmen Tanrı’nın buyruğundaki İbrahim’in fikirlerinden ve inançlarından bir şey kazanamaması ve kişisel karakterini de buna göre şekillendirememesi düşündürücüdür.
Bir günah kenti olan Sodom şehrini tercih etmesi nedeniyle bir savaşın içerisinde kendini bulup malını, ailesini ve her şeyini kaybetme durumunda kalan Lut, savaş sonucunda da Sodom şehrine geri dönmüştür.
Bu durum Kitab-ı Mukaddes içerisindeki Lut’un inanç yapısını ortaya koymaktadır. 64 58 Tekvin. 14/8-12. 59 Tekvin, 14/20. 60 Paul Johnson, Yahudi Tarihi, çev. Filiz Orman, İstanbul, Pozitif yay., 2000, s. 11. 61 Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, s. 6. 62 Lut’un İbrahim ile yoldaşlığı sayesinde dört büyük kazanımı olmuştur.
Lut, İbrahim sayesinde zenginleşmiş ve mal-mülk sahibi olmuş, krallara esir düştüğünde kurtarılmış ve sodom yok edildiğinde ailesi ile birlikte buradan kurtarılmıştır. Bkz. Mehmet Katar, “Tevrat’ın Lut Kıssası Üzerine Bir Araştırma”, A.Ü.İ.F.D, Sayı. XLVIII, 2007, s. 65. 63 Tora, Bereşit, s. 94. 64 Talmud, Nazir 23a. 16
B. KİTAB-I MUKADDES’TE LUT KISSASI
1. Meleklerin İbrahim ve Lut’u ziyareti İbrahim, günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken Rab kendisine görünmüş ve karşısında üç adamın durduğunu görmüştür. Onları görür görmez hemen karşılamaya koşmuş ve yere kapanarak “Ey efendim, eğer gözünde lütuf bulduysam, lütfen kulunun yanından ayrılma” demiştir.
Kitab-ı mukaddes kutsal metninde İbrahim’e gelen bu üç adamın kimliği hususunda Kutsal Kitap yorumlarında farklı iki görüş bulunmaktadır. Genel olarak kabul gören bu görüşlerden ilkine göre, bu üç kişiden birisi Tanrı’nın kendisi diğer ikisi de melektir.
Diğer farklı görüş ise İbrahim’e gelen kişiler Tanrı tarafından gönderilen farklı misyonlara sahip meleklerdir. Bu meleklerden Mihael adlı melek İbrahim’e eşi Sara’nın bir oğlu alacağının müjdesini vermekle, Rafiel adlı melek, İbrahim’in yeğeni Lut’u kurtarmakla, Gavriel adlı melek de Sodom ve Gomora şehirlerini yok etmekle görevlidir.
İbrahim’in yukarıda geçen hitabı da önce Tanrı’ya daha sonra melekler içerisindeki lider konumundaki kişiyedir.
Misafirperver bir karaktere sahip olan İbrahim, gelen misafirlerini et ve süt ile güzel bir şekilde ağırladıktan sonra karısı Sara’nın bir oğlu (İshak) olacağının müjdesini de almıştır.
Melekler İbrahim’in yanından ayrılmadan önce Sodom’a doğru bakmış ve İbrahim, onları misafirperver bir ruhla Sodom şehrine yolcu etmiştir.
Melekler ayrıldıktan sonra Tanrının huzurunda kalan İbrahim, Sodom ve Gomora şehirlerinin büyük bir ahlaksızlık içerisinde olduğunu, günahlarının çok ağır olduğunu ve bu şehri helak edeceğini neslinden büyük bir ulus çıkartacağı İbrahim’e bildirmiştir. Bunun üzerine İbrahim, Tanrı’nın adaletine güvenerek bir dua 65 Tekvin, 18/1-3 66 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 58. Tanrı’nın Sodom ve Gomoralılar’ın inançsızlığını öğrenebilmek için bizzat kendisinin gidip insanların davranışını gözlemlemesi mitolojik kahramanlıktan tanrısallığa yükselen tanrı tipinin izlerini taşımaktadır. Mustafa Ünal, Sami Dinlerde Tanrı Fenomenolojisi, Kayseri, Laçin Yay., 2005, s. 88. 67 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 241; ayrıca bkz. Tora, Bereşit, s. 117. 68 Tora, Bereşit, s. 97. 69 Tekvin, 18/16-20. 17 niteliğinde ve samimi bir alçakgönüllülük içerisinde Tanrı ile pazarlık yapmış, elli kişiden başlayarak on kişiye kadar sayıyı düşürmüş ve eğer bu şehirlerde on dürüst kişi varsa bu dürüst kişiler hatırına bu şehirleri yok etmemesi için Tanrı’dan istekte bulunmuştur.
Tanrı, İbrahim’in bu isteğini “On kişinin hatırı için bu kentleri yok etmeyeceğim” şeklinde cevaplamıştır ve İbrahim’in yanından ayrılmıştır.
Tanrı’nın Sodom ve Gomora şehirlerindeki ahlaksızlığı yerinde tespit etmeleri ve bu şehirleri helak etmeleri için görevlendirdiği melekler, öğle saatlerinde İbrahim’in yanından ayrıldıktan sonra akşam vaktinde iki yolcu kılığında Sodom’a varmıştır.
Şehrin kapısında oturan Lut, melekleri görür görmez karşılamak için ayağa kalkmış ve yere kapanarak onlara hitaben “Efendilerim, kulunuzun evine buyurun. Ayaklarınızı yıkayın ve geceyi bizde geçirin.”demiştir.
Rivayetlere göre Lut, karakter özelliklerini daha İbrahim’in himayesine girmeden önce şekillendirmiş olmasına rağmen ve misafirperver bir karakter olmamasına rağmen İbrahim’e yoldaş olması ve onunla birlikte yaşaması nedeniyle İbrahim’in misafirperverlik huyu Lut’un davranış biçimini etkilemiş ve bu yabancıları evine davet etmek istemiştir.
Melekler ilk önce Lut’un bu davetini kabul etmemiş ve kent meydanında geceyi geçirmek istemiş; fakat Lut’un aşırı ısrarı sonucu bu daveti kabul etmek durumunda kalmışlardır.75 Lut, büyük bir özveri gerektiren davranışıyla misafirlerini Sodomluların görmemesi için tüm gece boyunca şehrin etrafından ve dolambaçlı yollardan yürüterek evine götürmüştür.
Çünkü Sodomlular ülkelerine yabancı bir kişinin girmesine izin vermemekte ve girenleri de korkunç bir şekilde cezalandırmaktaydı. Lut, misafirlerini evine getirirken tedbirli davranmasına rağmen karısı bu durumdan hoşnut olmamış ve kocası Lut’a “Eğer bu gelen misafirleri Sodomlular duyarsa seni acımasız bir şekilde öldürürler.” demiştir. The Bible Knowledge Commentary, s. 59-60; ayrıca bkz. MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 58. 71 Tekvin, 18/24-32. 72 Tekvin, 18/33. 73 Tekvin, 18/1-3. 74 Tora, Bereşit, s. 97; John Skinner, The International Critical Commentary: Genesis, USA, Varda Books, 2005, s. 307; ayrıca bkz. Samuel Rapaport, Tales and Maxims from the Midrash, Basım yeri yok, Forgetten Books, 2008, s. 185. 75 Tekvin, 19/3. 76 Pirke De Rabbi Eliezer, Translated and Annotated by Gerald Friedlander, London 1916, s. 183;Tora, Bereşit, s. 125. 77 Tora, Bereşit, s. 125; ayrıca bkz. Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 253. 18
Lut’un karısı içindeki korkuyu, endişeyi, hoşnutsuzluğu belirtmekle kocasına tedbirli davranmasını söylerken kendisi, yanlışlık ile sâfiyane ve düşüncesiz bir davranış sergilemiş ve komşusundan yemekte kullanmak üzere tuz isterken komşusu ile “Bizde yeterince tuz vardı; fakat misafirimiz geldiği için biraz daha gerekli.” şeklinde bir diyalogda bulunmuştur. Bunun sonucunda kısa zaman içerisinde Lut’un evinin etrafında büyük bir kalabalık toplanmış ve şehrin genç-yaşlı günaha bürünmüş bütün erkekleri, gelen misafirleri eşcinsel bir ilişki için kendilerine vermesini Lut’tan istemişlerdir.
Pirke De Rabbi Eliezer’de ise Lut’a gelen misafirleri Sodom halkının duymasına neden olan şey Lut’un karısının düşüncesizliği değil, onları gören bir gencin şehrin tüm erkeklerine haber vermesidir.2. Lut’un Kavmiyle Mücadelesi ve Sodom ve Gomora’nın Yıkılışı Lut, evinin önünde eşcinsel bir ilişki amaçlayan büyük bir kalabalığın toplanmasıyla beraber melekleri hırçın Sodom halkından korumak için kalabalığa karşı evli olmayan kızlarını teklif etmiştir.
Ancak Sodom halkının oluşturduğu kalabalık Lut’un teklifini reddetmiştir. Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin bölümünde anlatılan bu olaya oldukça benzeyen bir başka olay Hakimler bölümünde de anlatılmaktadır. Buna göre Levili bir adam, ailesinin yanına giden cariyesini geri getirmek için onun yaşadığı şehre gitmiş ve onu alarak kendi memleketine yola çıkmıştır.
Bunlar, akşam olunca Benyamin kabilesine ait Giva şehrinde konaklamak zorunda kalmış; ancak kimse onlara barınacak bir yer göstermemiştir. Sonradan o şehrin asıl sakinlerinden olmayan; ancak orada yaşayan bir adam, Levili ve cariyesini evine davet etmiş; fakat gece Benyamin kabilesinden bir grup erkek, adamın kapısına dayanıp ve ev sahibine, eşcinsel ilişki kurmak için misafirini kendilerine vermesini söylemişlerdir.
Ev sahibi, tıpkı kapısına gelen Sodomlulara direnen Lut gibi gelenlerin bu isteğine itiraz etmiş ve istiyorlarsa kendi bakire kızı ile misafirinin cariyesini onlara verebileceğini söylemiştir.
Ancak onlar Lut’un aynı tür teklifini kabul etmeyen Sodomlular gibi bu öneriyi reddetmiştir.
Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 254. 79 Tekvin, 19/4-5. 80 Pirke De Rabbi Eliezer, s. 185. 81 Tekvin, 19/ 8. 19 Sonuçta Levili kendisini kurtarmak için cariyesini onlara vermiş ve onlar sabaha kadar bu kadına tecavüz ederek bu suretle öldürmüşlerdir. Hz. Lut, melekleri azgın Sodom halkından korumak için yaşamını ve güvenliğini riske atmakla misafire olan saygıyı ve bağlılığı göstererek ahlaki bir davranış sergilemektedir.
Fakat Lut’un bakire olan kendi kızlarını hırçın kalabalığa sunması ve kızları için Sodom halkına ne isterseniz yapın diyerek en önemli değerlerden birisi olan namuslu bir yaşamı hiçe sayması, sahip olduğu karakteristik yapıyı ortaya koymaktadır. Lut, kızlarını teklif etmesiyle birlikte Sodom sakinleri daha da kızmış ve Lut’a, meleklere uygulayacakları cezadan daha kötüsünü yapma tehdidinde bulunmuşlardır.
Bunun üzerine evin içindeki melekler kapının önünden Lut’u çekerek içeriye almışlar ve azgın kalabalığın kapıyı bulmasını imkânsız hale getirecek şekilde gözlerini kör etmişlerdir. Melekler, Sodomluları etkisiz hale getirdikten sonra kimliklerini açıklayarak görevlerinin bu şehri helak etmek olduğunu Lut’a anlatmış ve ailesiyle birlikte bu şehirden kaçıp kurtulmalarını söylemişlerdir.84 Lut, meleklerin bu sözleri üzerine nişanlı olan iki kızının eşleriyle görüşerek şehri terk etmeleri gerektiğini anlatmıştır.
Fakat onlar bunun bir şaka ve alay olduğunu iddia ederek Lut’un sözlerini ciddiye almamışlardır. Bunun üzerine melekler, Lut’u, onun karısını ve bekâr olan iki kızını alarak şehrin dışına çıkarmış ve dağa doğru kaçmalarını söylemişlerdir. Fakat Lut, dağa kaçamayacağını ve ölümün burada kendisine yetişeceğini düşünerek Sodom’a yakın, küçük bir yer olan Tsoar86 kentine sığınmak istemiştir. Melekler Lut’un bu isteğini kabul edip bu kenti yıkmayacaklarını; fakat arkalarına bakmadan Sodom’dan uzaklaşmaları gerektiğini söylemişlerdir. Meleklerin bu ikazlarına rağmen kaçarken, Lut’un haberi olmadan geriden gelen karısı geri dönüp bakmış ve Tanrı onu tuzdan bir direğe çevirmiştir.
87 82 Hakimler, 19/ 1-29; Hakimler, 20/ 1-48. 83 Tora, Bereşit, s. 127. 84 Tekvin, 19/ 9-13. 85 Tekvin, 19/ 14. (Bazı Kitab-ı Mukaddes yorumlarında Lut’un iki nişanlı iki de evli olan kızı olduğu ve Lut’un şehri terk etmek konusundaki bu uyarısının evli olan kızlarının kocalarına olduğu belirtilmektedir. Tora, Bereşit, s. 127; Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 185; ayrıca bkz. Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255.) 86 Sodom ve Gomora şehirleri yakınında daha önceleri “Bela” olarak bilinen bir şehirdir.
Muhtemelen günümüzdeki Lut Gölü’nün güney kıyılarında yer alan şehirlerden biridir. Bkz. Tora, Bereşit, s. 88. 87 Tekvin, 19/ 26; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255. 20 Lut’un karısının geri dönüp bakması konusunda Kitab-ı Mukaddes yorumcuları farklı görüşler ileri sürmektedirler.
Bu görüşlerden ilkinde Lut’un karısının kocası gibi dünya nimetlerine karşı aşırı zafiyet gösteren bir insan olduğu ve Sodom’dan ayrılırken aklı ve yüreği burada kaldığı için tuz direğine döndüğü ifade edilmektedir. İkinci görüşe göre Lut’un karısı, Sodom’un nasıl yıkıldığını görmek için geriye bakmış ve bu esnada tuz direğine dönüşmüştür.
Üçüncü görüşe göre, Lut’un karısı bir anne şefkatiyle evli olan kızlarının arkadan gelip gelmediğini kontrol etmek için geriye dönüp bakmış ve Tanrı, Lut’un karısını bu duraksaması nedeniyle tuz direğine döndürmüştür. Dördüncü görüşe göre de Lut’un karısı komşularından bir tuzu bile esirgediğinden dolayı tuz direğine döndüğü ifade edilmektedir. Son olarak tüm bu görüşlerden farklı olarak Lut’un arkasından gelen karısı Lut’a bilinmeyen bir nedenden dolayı gecikmiş, bu esnada korkuyla geriye dönüp bakmış ve tuz direğine dönmüştür.
Lut’un karısının dönüştüğü bu tuz direğinin Yahudi kaynaklarında günümüzde halen varlığını korumakta olduğu ve bu tuz direği büyükbaş hayvanlar tarafından sabahtan akşama kadar yalanarak tüketildiği halde ertesi gün tekrar eski halini aldığı ifade edilmektedir. Ayrıca bir Yahudi tarihçisi olan Josephus, Lut’un karısının tuz direği haline dönüşmüş olan kalıntısını yaşadığı dönem içerisinde gördüğünü söylemektedir.Tanrı Sodom ve Gomora şehirlerini ve burada yaşayan insanları sabaha karşı gökyüzünden sağanak yağmur şeklinde gelen ateşli kükürt ile yeryüzünden silmiştir.
Kitab-ı Mukaddes’e göre Tanrı ovadaki kentleri yok ederken İbrahim’i anımsamış ve Lut’u bu felaketin dışında tutmuştur. Yaşanan bu felaketten sadece Lut ve iki kızı kurtulmuştur.95 88 William MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Yeni Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2000, I, 382. 89 Tora, Bereşit, s. 131; bkz. The Universal Jewish Encyclopedia, “Lot”, Edited by Isaac Landman, New York, 1948, VII, 205. 90 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255; Pirke De Rabbi Eliezer, s. 186. 91 Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 186. 92 A Commentary on the Bible, Edited by Arthur S. Peake, New York, 1920, s. 153. 93 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255; Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, 186; Pirke De Rabbi Eliezer, s. 186. 94 Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, s. 10. 95 Tekvin, 19/24-25-29; 2Petrus, 2/ 6-7.
Tanrı ikinci bir defa yeryüzüne sağanak yağmur şeklinde ateşli kükürt yağdıracağını peygamber Hezekiel döneminde söylemiştir. Hezekiel, 38/ 22. 21 Kitab-ı Mukaddes’te Tanrı’nın Lut ve ailesinin yaşadığı Sodom ve Gomara’yı yok ettiği sırada İbrahim’in Sodom, Gomora ve diğer şehirlerin bulunduğu bütün ovadan bir ocak gibi dumanın yükseldiğini gördüğü ifade edilmektedir.
Hıristiyan kilise babalarından İskenderiyeli Clement’e göre Lut’un yaşanan bu felaketten kurtulmasının sebebi, İbrahim’e olan akrabalığı ya da İbrahim’in Lut’a olan duası değil, Lut’un misafirperver ve dindar, salih bir kişiliğe sahip olmasıdır.97 Tanrı, Sodom ve Gomora şehirleriyle birlikte bu vadi (Ürdün) içerisinde bulunan Admah ve Zebooim şehirlerini de helak etmiştir. Tsoar kentini ise Lut’un burada bulunması ve İbrahim’in duası nedeniyle helak etmemiştir. 3. Lut ve Kızları Tanrı’nın gazabının Sodom ve çevresindeki şehirlere ulaşmasıyla sahip olduğu tüm mal ve mülkünü ve karısını kaybeden Lut, iki kızıyla birlikte güvende olacağına dair Tanrı’dan söz aldığı Tsoar kentine sığınmış; fakat buranın da helak olacağı korkusunu taşıyarak bu kentin yakınlarındaki bir dağda bulunan mağaraya yerleşmiş ve burada yaşamaya başlamıştır.
Lut ve kızları arasındaki ensest ilişki de bu mağarada gerçekleşmiştir. Lut’un kızları yaşanan felaketten sonra dünyadaki herkesin öldüğünü, sadece babaları ve kendilerinin kaldığını, insan ırkının devam etmesinin kendi sorumlulukları olduğunu düşünmüşler ve bunun neticesinde babalarıyla cinsel ilişkiye girerek babalarının soyunu devam ettirmeye karar vermişlerdir.100 Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin bölümünde geçen bu hadise şu şekilde olmuştur: “Büyük kız küçüğüne, babamız yaşlıdır, dünya geleneklerine göre uygun biçimde burada bizimle yatacak bir erkek yoktur, gel babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım dedi. O gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız babasıyla yattı; ancak Lut yatmasını ve kalkmasını bilmedi. Ertesi gün büyük kız küçüğüne, dün gece babamla yattım, bu gece de ona şarap içirelim ve sen de soyumuzu devam ettirmek için onunla yat dedi.
O gece de babalarına şarap 96 Tekvin, 19/ 28. 97 Andrew Louth, Early Christian Writings: The Apostolic Fathers, Translated by Maxvell Staniforth, USA, Penguen Books, 1987, s. 27. 98 C. Friedrich Keil and Franz Delitzsch, Biblical Commentary on The Old Testament, Translated from the German by James Martin, London, 1875, Vol. I, s. 237; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 246. 99 Tekvin, 19/30. 100 Tora, Bereşit, s. 131. 22 içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı; fakat Lut yine yattığının ve kalktığının farkında olmadı. Böylece Lut’un iki kızı babalarından hamile kaldılar. Büyük kız bir erkek çocuk doğurdu ve ona babadan anlamına gelen Moab adını verdi. Moab, bugünkü Moablıların atasıdır.
Küçük kız da bir erkek doğurdu ve ona halkınım oğlu anlamına gelen Ben-Ammi adını verdi. O da bugünkü Ammonluların atasıdır.”101 Kitab-ı Mukaddes’te geçen bu hadisede bu çirkin olayın oluşmasında Lut’un herhangi bir sorumluluğun olmadığı izleniminin “yattığının ve kalktığının farkında olmadı” sözüyle verilmeye çalışıldığını anlamaktayız. Fakat kutsal kitap yorumlarını incelediğimizde bu durumun tam aksi yönünde bir düşüncenin olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede Lut’un kızları Sodom ve çevresinin yok edilmesiyle birlikte tüm insan soyunun yok olduğunu ve bunu devam ettirmelerinin kendi sorumlukları olduğunu düşünmeleri ve bunun sonucunda da babalarıyla cinsel ilişkiye girmeleri, Lut’un kızlarının iyi niyetinden ve asil bir amaç taşımalarından kaynaklanmaktadır.102 Ancak Lut’un kızları için söylenilen bu iyimser ifadeler, yorumlarda Lut için söylenmemektedir.
Lut’un büyük kızıyla yattığı gece içkili olması ve yaptığının farkında olmaması normal karşılanmakta; fakat uyandığında Lut her şeyin farkına varmıştır; ancak ikinci gece yine sarhoş olmuştur.
Bu konuda kendisini engellememiştir. Ayrıca Lut’un Sodom ve çevresinin yok edilmesi olayının evrensel bir yok edilme olmadığını bildiği; fakat bunu kızlarına açıklamadığı belirtilmektedir. Bütün bunların ötesinde Lut’un Sodom ve çevresini kendisine yerleşim yeri olarak seçmesi, hem kendi karakteri hem de kızlarının karakteri üzerinde etkili olmuş ve bu ensest ilişkinin yaşanmasının en büyük sebeplerinden biri olmuştur.
Bu bilgilerden hareketle Kitab-ı Mukaddes kaynaklarında bu ensest ilişkinin en büyük sorumlusunun Lut olduğunu görmekteyiz. Lut ve kızları arasındaki cinsel ilişkiden ortaya çıkan ve İsrail oğullarına dil ve kan bağı açısından en yakın topluluklardan biri olan Moab ve Ammon oğulları hakkında Kitab-ı Mukaddes’in Tesniye bölümünde anlatıldığı üzere yasa dışı ve utanç verici bir ilişkiden doğan kişi Tanrı’nın cemaatine alınmayacaktır.
Dolayısıyla 101 Tekvin, 19/31-38. 102 Keil and Delitzsch, Biblical Commentary on The Old Testament, s. 236; Tora, Bereşit, s. 131. 103 Tora, Bereşit, s. 131. 104 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 60; ayrıca bkz. Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 186. 23
Moab ve Ammon soyu on nesil boyunca bu cemaate hiçbir şekilde giremeyecektir. Yapılan yorumlarda Moab ve Ammon soyunun Tanrı’nın cemaatine alınmaması, Tanrının cemaatinden dışlanması, İbrahim ve Lut’tan yüzyıllar sonra Kitab-ı Mukaddes metinleri içerisine sokulmuştur. Bu soyun putperest bir inanç yapısına sahip olması nedeniyle ve İsrail halkının putperest inanç yapısından uzak tutulması amacıyla böyle bir yola başvurulduğu belirtilmektedir.
Moablılar ve Ammonlular kendi fiilleri dışında Lut ve kızlarının utanç verici ilişkisinden türedikleri halde İsrail toplumundan soyutlanmıştır. Bu bağlamda sonraki dönemlerde Moablı kadınların İsrailli erkeklerle zina eden fahişe konumunda olmaları, Ammonluların İsrail halkına Molek adlı puta tapmalarını öğütlemeleri ve çocuklarını ona kurban etmelerini istemeleri108, kanaatimizce bu dışlanmanın etkisiyle oluşmuş ve bu dışlanma Moab ve Ammon soyunun yasa dışı ve gayri ahlaki davranışlarının da sebebi olmuştur. Her ne kadar Tanrı, İsrail toplumuna Moab ve Ammon soyunu on nesil boyunca içlerine almamalarını emretmişse de İsrail toplumu bu emri çiğnemiştir.
Moablı bir kadın olan Rut, Kral Davut’un dedesi olan Boaz ile evlenerek Tanrının cemaatine katılmıştır.109 Ayrıca Ammonlu bir kadın olan Naama da Davut’un oğlu Süleyman ile evlenerek Tanrı’nın cemaatine girmiştir.110 Talmud’da ise Moablıları ve Ammonluları on nesil boyunca Tanrı’nın cemaatine almama kuralının sadece erkeklere yönelik olarak uygulandığı, kadınlara ise uygulanmadığı ifade edilmekte ve böylece İsrail kraliyet ailesine kadar girmiş olan Moablı veya Ammonlu kadınların bu durumu meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Emil G. Hirsch, “Lot”, The Jewish Encyclopedia, Ed. by Isidore Singer, USA, 1904, VIII, 186-187; Tesniye, 23/ 2-3; Ilan Kutz, Revisiting The Lot of The First Incestuous Family: The Biblical Origins of Shifting the Blame on to Female Family Members, BMJ, 2005, Vol.331, s. 1507. 106 Kutz, Revisiting The Lot of The First Incestuous Family, s. 1507. 107 Sayılar, 25/1-3. 108 1. Krallar, 11/ 33. 109 Rut, 4/9. 110 1.Krallar, 14/21. 111 Talmud, Kiddushin, 75a. 24 4. Sodom ve Gomora Şehirlerinin Helâkine Sebep Olan İşlenilen Günahlar Kitab-ı Mukaddes, Sodom halkının çok kötü olduğunu, Tanrı’ya karşı büyük günah işlediğini belirtmekte112; fakat işlenilen bu günahın ne olduğunu açık bir şekilde belirtmemektedir.
Kitab-ı Mukaddes yorumlarına baktığımızda ise Sodom halkının temelde bir ahlaki yozlaşmanın içerisinde bulunduğunu görmekteyiz. Bu ahlaki yozlaşma genel olarak çarpık cinsel ilişkiler113 ve en önemlisi adaletsizliğin getirdiği kibirle yetimi ve çaresizleri ezmek şeklinde karşımıza çıkmaktadır.114 Sodom, Gomora ve helak olan diğer şehirlerdeki halkın cinsel sapıklıklarına delil oluşturabilecek çeşitli örnekler bulunmaktadır.
Bu çerçevede örneğin halkın senede bir defa olmak üzere birkaç gün süren evli olan kadın ve erkeklerin ve onların çocuklarının katıldığı iğrençliğin de ötesinde sınır tanımayan cinsellik içeren seks partisi gibi eğlenceler düzenlemesi cinsel taşkınlıklarının boyutunu gözler önüne sermektedir.115 Ayrıca daha önce belirttiğimiz gibi Sodom’un genç-yaşlı bütün erkeklerinin cinsel arzuyla Lut’a gelen misafirleri homoseksüel bir ilişki için Lut’tan istemeleri, helak olan bu kavmin cinsel yönde ahlaksızlığını ve günahkârlığını bir başka açıdan bizlere göstermektedir.
Genel olarak Sodom ve çevresinde yaşayan halkın cinsel eğilimlerindeki yanlışlığı belirttikten sonra kaynaklarda geçtiği üzere helake sebep teşkil edecek asıl günahın cinsel taşkınlıktan çok adaletsizlik, fakir ve zayıf durumdaki kişilere, yabacılara zulüm, kibir, kıskançlık vb. günahlar olduğunu görmekteyiz.117 Nitekim Sodom ve çevresinde yaşayanlar, şehirlerine gelen yabancılara karşı her türlü haksızlığı yapmakta, ticaret amacıyla bu şehirlere gelen tüccarların mallarını haksızlıkla ele geçirmekte, onlara karşı ters hukuk mantığını işletmekte ve ayrıca kendilerinden bile olsa yetimi, yoksulu ve zayıfı acımasız bir şekilde ezmekteydi.
Sodomluların haksızlık ve adaletsizliği konusunda Yahudi kaynaklarında 112 Tekvin, 13/13. 113 Tekvin, 19/5. 114 Hezekiel, 16/49-50. 115 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 245; The Talmud Selections, s. 62. Lut kavmi sonrası Yahudi tarihindeki kralların dönemlerinde de bazı İsrailli kadın ve erkeklerin putperest törenlerinde fuhuş yaptıkları bilinmektedir. (Bkz. 1Krallar, 14/24; 2 Krallar, 23/7; Tesniye, 23/17.) 116 Tekvin, 19/5. 117 Talmud, Sanhedrin, 109a. 118 The Talmud Selections, s. 63; Talmud, Sanhedrin, 109a. 25 geçen pek çok hikâye bulunmaktadır.
Bu hikâyelerden biri İbrahim’in kölesi Eliezer hakkındadır. Bu çerçevede Eliezer, Sara’nın emriyle Lut’un sağlık durumunu, iyi olup olmadığını öğrenmek için Sodom’a gitmiş, şehre girdiğinde yabancı bir tüccarın üzerindeki elbiselerini zorla almaya çalışan Sodomlu birini görmüştür. Eliezer, yabancı tüccarın bu haline üzülmüş ve Sodomluya yaptığının yanlış olduğunu ve adamı bırakması gerektiğini söylemiştir. Bunun üzerine Sodomlu sinirlenerek yerden bir taş almış ve Eliezer’in alnını yaralamıştır.
Bu kişi, Elizer’in kafasından önemli miktarda kan aktığını görünce, zararlı kanı akıttığını ve bunun bedeli olan paranın kendisine vermesi gerektiğini Eliezer’e söylemiştir. Eliezer, Sodomlunun bu tavrını şaşkınlıkla karşılamış ve parayı ödemediği için de Sodomlu kişi tarafından hâkime şikâyet edilmiştir. Hâkim bu durum karşısında kendi hemşerisi tarafını tutmuş ve Sodomlu kişinin haklı olduğunu ve Sodom hukukuna göre Eliezer’e, kan parasını ödemesi gerektiğini söylemiştir.119 Eliezer, hâkimin bu kararı karşısında sinirlenerek yerden bir taş almış ve hâkimin kafasını yaralamıştır.
Akan kanı görünce de “ben de senin zararlı kanını akıtarak parayı hak ettim, fakat bunu istemiyorum; paramı benden davacı olan adama ver” diyerek hızla şehri terk etmiştir.120 Kaynaklarda Sodom ve çevresindeki hâkimlerin adalet anlayışlarıyla birlikte isimleri de zikredilmektedir. Buna göre Sodom şehrinde Sherek, Gomora’da Sharkar, Admah’ta Zabnak ve Zebooim’de Manon adlı yargıçlar görev yapmışlardır. İbrahim’in kölesi Eliezer kendisine uygulanan adaletsiz tutum karşısında bu yargıçların isimleri üzerinde hafif değişiklikler yaparak onlara çeşitli lakaplar takmıştır. Bu meyanda sırasıyla onları, Shakkara, Shakrura, Kazban ve Mazle Din olarak isimlendirmiştir.
Kaynaklarda bu isimlerin sırasıyla, yalancı, baş üçkâğıtçı, düzenbaz ve adaletin saptırıcısı manalarına geldiği belirtilmektedir.121 Sodom ve çevresindeki şehirlerde yaşayan halkın haksızlık ve adaletsizliğiyle ilgili bir başka hikâye ise Elamlı bir tüccarın Sodom şehrinde yaşadığı olayla ilgilidir.
Buna göre Elamlı tüccar akşama yakın bir vakitte Sodom’a gelmiş, burada geceyi geçirecek hiçbir yer kendisine gösterilmediği için sokakta yatmaya karar 119 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 247. 120 Talmud, Sanhedrin, 109b; ayrıca bkz. The Legends of the Jews, s. 246-247. 121 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 246-247; Talmud’da bu kişilerin isimleri Shakrai, Shakurai, Zayyafi ve Mazle Dina olarak geçmektedir (Bkz. Talmud, Sanhedrin, 109b). 26 vermiştir.
Fakat bir süre sonra kurnaz bir yapıya sahip olan Hedor122 adında bir Sodomlu, Elamlı tüccarın bu halini görmüş ve sahip olduğu görkemli halılarını ve diğer değerli eşyalarını ele geçirmek maksadıyla evine davet etmiştir. Eve vardıklarında Sodomlu, tüccarın değerli mallarını evine taşımış ve saklamıştır.
Tüccar, Sodomlunun evinde iki gün kaldıktan sonra üçüncü gün şehirden ayrılırken mallarını istemiş; fakat Sodomlu, bu malları geri vermemekle birlikte tüccarın bu isteğini de büyük bir şaşkınlıkla karşılamış ve kendisinde herhangi bir malının olmadığını söylemiştir. Her ne kadar tüccar eve gelirken bineğinin üzerinde kaliteli halılarının ve değerli eşyalarının bulunduğunu söylese de Sodomlu, bunun bir rüya olduğunu, uzun bir ömür yaşayacağını ve her türlü meyve ağaçlarının bulunduğu bir bahçeye sahip olacağını söyleyerek rüyasını yorumlamıştır.
Tüccar, Sodomlu ev sahibinin bu yorumu karşısında tepki verince de Sodomlu onu mahkemeye şikâyet etmiştir. Sodomlu yargıç (Sharkar), hemşerisinin tarafında yer alarak Hedor’un yaptığı bu rüya yorumunun doğru olduğu kararına varmıştır. Hedor, hâkimin kararının ardından tüccarın mallarını çaldığını söylemesi ve yaptığı yoruma inanmaması nedeniyle kendisine hakaret ettiğini, bu sebeple yaptığı rüya yorumunun ve konakla 27 davete icap edenleri yatağa sıkı bir şekilde yatırıp boyu kısa olanları çekerek, uzun boylu olanları ise başından ve ayaklarından sıkıştırarak yatağa uygun hale getirmeye çalışmışlardır.
Sodomlular aynı uygulamayı İbrahim’in kölesi Eliezer için de yapmak istemişler; fakat Eliezer, annesi öldüğünden beri yatakta uyumadığını dile getirerek yatağa yatmamıştır. Yahudi kaynaklarında anlatılan Sodom ve çevresindeki halkın haksızlık ve adaletsizlikleri, sadece şehirlerine gelen yabancı tüccar ve yolculara uyguladıkları bir yöntem olarak kalmamıştır. Aynı zamanda da kendi içlerinde de hileye, zulme, şiddete başvurmuşlardır. Bu çerçevede örneğin bir kişi komşusunu yaralasa yaralayan kişiyi cezalandırmak yerine yaralanan kişiye kendisini yaraladığı için zorla ücret ödetmişlerdir.
Daha da ilerisi bir kişi komşusunun karısını yaralasa yaralayan kişiyi cezalandırmak yerine adama “karını ona ver belki senin için çocuk doğurur” demişlerdir.
Bu meyanda zayıf bir kişi, ırmağı kayıkla geçmek isterse ondan dört zuz almışlar; kendi imkânlarıyla geçmek isterse zorla sekiz zuz almışlardır.
Vermek istemeyeni de dövmüşlerdir. Yine bir öküz sahibi olana şehrin bütün hayvanlarına bir gün çobanlık yaptırırken, hiç hayvanı olmayana iki gün çobanlık yaptırmışlardır.128 Bunun da ötesinde şehirlerine gelen yoksullara verdikleri parayı sonradan tanıyacakları şekilde bir işaret koyarak yardımda bulunmuşlar; fakat hiçbir şekilde yiyecek ve içecek vermeyerek ve can çekişerek açlıktan ölmelerini sağlamışlardır.
Öldükten sonra da verdikleri parayı işaretlerinden tanıyıp geri almış ve ölenin üzerindeki elbiseleri bile soyarak çıplak olarak gömmüşlerdir. Bunu fakirlerin zenginliklerine şahit olmaları nedeniyle yapmışlardır.129 Kaynaklarda tüm bu anlatılanlar dışında Sodom, Gomora ve diğer şehirlerin helakinde halkın adaletsiz tutumu ve zayıfları, fakirleri ezen yapısıyla birlikte esas olarak Lut’un evli kızlarından birisi olan Paltit’in öldürülmesinin etkili olduğu ifade edilmektedir.
Rivayetlere göre Paltit, şehre gelen yabancı ve yoksul bir kişiye yardım etmesi nedeniyle yakılarak öldürülmüştür. Paltit’in ölmeden önce kendisini Talmud, Sanhedrin, 109b; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 247. 126 Gümüş para, İbrani sikkesi (Bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Zuz). 127 Talmud, Sanhedrin, 109b; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 249. 128 Talmud, Sanhedrin, 109a. 129 Pirke De Rabbi Eliezer, s. 182; ayrıca bkz. Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 247. 130
Bazı kaynaklarda Lut’un kızının adı Peletith olarak geçmektedir (Bkz. Pirke De Rabbi Eliezer, s. 183). 28 yakanların cezasını bulmasını Tanrı’dan istemesi akabinde Tanrı, Paltit’in duasını kabul etmiş ve bu şehirleri helak etmek üzere meleklerini göndermiştir.131 Bir başka rivayete göre ise Tanrı’nın Sodom ve çevresini helak etmesine neden olan olayın Lut’un kızı Paltit’in haksız yere yakılarak öldürülmesi değil, helak edilen şehirlerden birisi olan Admah’ta yaşanılan bir olaydır. Buna göre Admah’ta şehrin ileri gelenlerinden birinin kızı bir yabancıya ekmek verirken yakalanmış ve şehir halkı bu kızın üzerini tamamen balla kapatarak onu arılara yem etmiştir. Bu esnada kızın attığı çığlıklar Tanrı’nın katına kadar ulaşmış ve bunun üzerine Tanrı, bu şehirleri helak etmiştir.132 131 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 250; Pirke De Rabbi Eliezer, s. 183; 132 Talmud, Sanhedrin, 109b; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 250. 29
İKİNCİ BÖLÜM KUR’AN-I KERİM’DE HZ. LUT VE LUT KISSASI A. KUR’AN-I KERİM’DE HZ. LUT
1. Hz. Lut’un Soyu Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un kimliği, doğum yeri, yaşadığı zaman dilimi ve babasının kim olduğu hakkında detaylı bilgi yoktur. Kur'an-ı Kerim’e göre, kıssaların meydana geldiği yıl ve gün, şahısların kimlikleri ve bunların tarihi kronolojik sıraya göre verilmesi önemli değil, olayın ibret ve öğüt alınacak noktaları önemlidir.133 Bizler Hz. Lut’un künyesi hakkındaki ayrıntılı bilgileri bazı tefsir kaynaklarından ve tarih kitaplarından öğrenebilmekteyiz. İslami kaynaklarda geçtiği üzere Terah’ın üç tane oğlu vardır. Haran, İbrahim ve Nahor. Hz. Lut, Haran’ın oğlu, (Azer)Terah’ın 134 torunu ve Hz. İbrahim’in yeğenidir.135 Bu bilgiler Kitab-ı Mukaddes’teki bilgilerle de örtüşmektedir. Hz. Lut, babası Haran’ı küçük yaşlarda kaybetmiş ve belli bir dönem için amcası Hz. İbrahim’in himayesi altına girmiştir.136 Bu meyanda Muhammed Esed Kuran 133 Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, s. 171. 134 Müfessirlerin bir kısmına göre Hz. Lut’un dedesi Azer’in asıl adının Terah olduğu fakat puta tapması nedeniyle çok günah işleyen, sapıtan manasında Kuran’da Azer lakabının geçtiği ifade edilmektedir. Bir başka rivayete göre ise Terah’ın Azer adında bir putunun olduğu ve bu putun isminin Terah’ın lakabı olduğu rivayet edilmektedir.
Bkz. İmam Kurtubi, El-Cami' li-Ahkami'lKur'an, çev. M. Beşir Eryarsoy, İstanbul, Buruc yay., 2002, XIII, 394; Muhammed Esed, Kur’an Mesajı Meal-Tefsir,çev. Cahit Koytak ve Ahmet Ertürk, İstanbul, İşaret yay., 2004, s. 241. Arkeolojik kazılarda elde edilen bulgularda Hz. İbrahim’in babası Terah’ın adının Nemrut’ta bulunmuş çivi yazısı tabletlerinde geçtiği görülmüştür. Bu çerçevede Ömer Faruk Harman, Terah’ın bir insan adı olmadığını, büyük olasılıkla bir kavmin ya da aşiretin adı olduğunu veya Suriye’nin kuzey ucunda, daha büyük bir olasılıkla da güneydoğu anadoluda Harran’dan fazla uzak olmayan eski bir yerleşim yerinin adı olduğunu ifade etmektedir.
Bkz. Tad Szulc, Hz. İbrahim İnanç Yolculuğu, National Geographic Türkiye, Aralık 2001, s. 180. 135 Ebu'l-Fida İmaduddin İsmail b. Ömer İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, Mektebetü’l Mearif, Beyrut, 1981, I, 176; İsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi, İstanbul, Kayıhan yay., 2007, s. 272; Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, haz. Hayreddin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kafi Dönmez, Sadrettin Gümüş, Ankara, DİB yay., 2003, IV, 264. 136 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 140. Mesajı kitabında Hz. Lut’un peygamberlerin atası137 olan Hz. İbrahim’in soyundan gelmemesine rağmen iki sebepten ötürü Hz. İbrahim’in zürriyetinden sayıldığını ifade etmektedir. Birincisi, Hz. Lut’un babası Haran’ın ölmesiyle birlikte ilk gençlik yıllarından itibaren belli bir döneme kadar Hz. İbrahim’i babasının ardından giden bir çocuk gibi takip etmesi ve Hz. İbrahim’in himayesi altına girmesi. İkincisi, eski Arapça kullanımında amcanın çoğunlukla “baba” olarak ve yeğenin de “oğul” olarak tanımlanmasıdır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de genelde Hz. İbrahim ile ilgili ayetlerin devamında Hz. Lut’un isminin zikredilmesi de Hz. İbrahim ile Hz. Lut arasında bir kan ve dil bağının olduğunu göstermektedir.
Hz. Lut’un soyunu araştırırken peygamberlerin atası olan ve Hz. Lut’un amcası İbrahim (a.s) hakkında da kısaca bilgi vermek istiyoruz. Hz. İbrahim, En’am suresinde anlatıldığı üzere kendi toplumunun putperestlik paralelinde gelişmiş değerlerini kabul etmeyerek tek başına put yapan ve puta tapan babası Azer 140 dâhil tüm putperest kavmini karşısına almış ve tevhit mücadelesini korkusuzca yerine getirmiştir.141 Bu çerçevede daha küçük yaşlarda babasını kaybeden ve amcası Hz. İbrahim’in himayesinde yaşayan Lut (a.s), Hz. İbrahim’in Allah Teâlâ’nın kâinatın yegâne hâkimi ve yaratıcısı olduğuna dair sözlerini işitmiş ve ona ilk iman eden kişi olmuştur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu husus şu şekilde ifade edilmektedir.“ Lut ona (Hz. İbrahim’e) iman etti. Doğrusu ben Rabbime hicret ediciyim. O şüphesiz Azizdir, Hakimdir dedi.”142 Rivayetlere göre Lut (a.s) ve kavminin yaşamış olduğu yer günümüzde Ürdün olarak bilinen Irak ile Filistin arasındaki topraklardır.
Kur’an-ı Kerim, Lut (a.s) kavminin yaşadığı yerin cahiliye Arapları tarafından gerçekleştirilen ticaret kervanlarının yolu üzerinde olduğunu şu ayetlerle anlatır. “Siz sabah akşam, onların
İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XIII, 395; Ahmet Kalkan, Kavram Tefsiri, İstanbul, Yayınevi ve Tarih verilmemiş, X, 6667. 138 Esed, Kuran Mesajı, 242. 139 Enbiya, 21/51-75, Ankebût, 29/31-34, Zariyât, 24-32, Hûd, 11/69-77, Hicr, 15/ 51, 58, 61. 140 En’am, 6/ 74; Ankebut, 29/ 25. 141 En’am, 6/ 74. 142 Ankebut, 29/ 26; İmam
Kurtubi’ye göre Hz. Lut, ateşin İbrahim (a.s) için serin ve selamet olduğunu görünce ona ilk iman eden ve onu ilk tasdik eden kişi olmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz. İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XIII, 394. 143 Afzalur Rahman, Siret Ansiklopedisi, trc. Hakan Bayrak ve diğerleri, İstanbul, İnkılap yay., 1996, IV, 391; Kalkan, Kavram Tefsiri, s. 6667. 31 yaşadıkları yerlerden geçmektesiniz. Düşünmeyecek misiniz?”144, “O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır. Bunda iman edenler için bir ibret vardır.145 ” 2. Hz. Lut’un Hz. İbrahim ile yolculuğu Hz. İbrahim, kendisinin kâinatın yaratıcısı ile ilgili söylediği sözlerini dinlemeyen kavmini uyarmış, babasının ve kavminin putlarını kırmış ve tek bir Allah’a yönelmelerini sağlamaya çalışmıştır. Fakat kavmi, onun davetini dinlemeyerek onu ateşe atıp yakmak istemiştir.
Hz. İbrahim, bu olaylar üzerine evini ve yurdunu terk ederek Milattan önce 1800 yılları civarında Allah Teâlâ’nın emir ve işaret buyurduğu topraklara hicret etmiştir.147 İbrahim (a.s), bu yolculuğunda Hz. Lut’u, eşi Sara’yı ve kendisine tâbi olan sahabileri yanına alıp ilk önce Harran şehrine gitmiştir. Bir müddet burada ikamet ettikten sonra buradan Şam şehrine; fakat burada da kıtlık baş gösterince Mısır’a hicret etmiştir. 148 Mısır’da Allah, Hz. İbrahim ailesine ve Hz. Lut’a geçim bolluğu, servet ve hizmetçiler ihsan etmiş; ancak, Firavun’un saldırısı ve zulmünden dolayı Hz. İbrahim, yanındakilerle birlikte buradan ayrılmak zorunda kalmıştır. Hz. İbrahim, tekrar Şam’a doğru hareket ederek Filistin toprağındaki Seb’ denilen yerde konaklamış ve buranın yöneticisi olmuştur.
Hz. Lut ise vaaz ve tebliğin inceliklerini, davetin zorluklarını bu yolculukla amcasından öğrenmesiyle birlikte Allahın emriyle kavmini irşat etmek üzere Ürdün topraklarında Ölü Deniz kıyısındaki Sedum (Sodom) bölgesine yerleşmiştir. Böylece Hz. Lut bu topraklardaki insanların hem yöneticisi hem de peygamberi olmuştur.149 144 Saffat, 37/ 137-138. 145 Hicr, 15/ 76-77. 146 Enbiya, 21/ 54-70. 147 Mustafa Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Ankara, TDV yay., 2007, I, 160; Süleyman Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, Yeni Ufuklar Neşriyat, Tarihsiz, VI, 508-509. 148 Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, trc. Ahmet Temir ve Zâkir Kadiri Ugan, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı yay., 1965, 404.
( Bir kısım rivayetlerde Hz. İbrahim’in babası Azer kafirliğinde sebat ettiği ve İbrahim’in dinini kabul etmediği halde onlarla birlikte Harran’a hicret ettiği ve burada öldüğü ifade edilmektedir. )
Hz. Lut’un Sodom bölgesine hicretiyle alakalı İslami kaynaklarda muhtelif görüşler yer almaktadır. Asım Köksal Peygamberler Tarihi kitabında Hz. İbrahim’in Hz. Lut’a, sahip oldukları malların, küçük ve büyük baş hayvanların çokluğu ve otlatılacak alanların eksikliği nedeniyle Sodom ve Gomora bölgesine yerleşmesi gerektiğini belirtmesi nedeniyle yani tavsiye üzere Hz. Lut’un Hz. İbrahim’in yanından ayrılarak Sodom bölgesine yerleştiğini ve daha sonra burada görevlendirildiğini ifade etmektedir.
Burhanoğlu Kadı Nasıruddin Rabguzi Kısasu’l Enbiya adlı eserinde ise bu konuyu şu şekilde açıklamıştır: Hz. Lut, İbrahim (a.s) ile birlikte Mısır’dan döndükten sonra Mukaddes topraklarda çiftçilikle uğraşıyordu. Bir gün Cebrail (a.s) kendisine görünüp Sodom bölgesine Allah 150 Köksal, Peygamberler Tarihi, s. 246. 33 tarafından peygamber olarak tayin edildiğini belirtti. Lut (a.s) da “Acaba bu işi yapabilir miyim?” diye endişelendi ve gidip durumu amcası Hz. İbrahim’e bildirdi.
Hz. İbrahim her ne olursa olsun ilahi emre boyun eğmesi gerektiğini Hz. Lut’a tavsiye etti. Hz. Lut ilahi emir üzere Sodom bölgesine hicret etti. Mevdudi Tefhimu’l- Kur’ân kitabında şöyle der: “Ne yazık ki, Yahudiler tarafından tahrif edilmiş olan eldeki Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lût’un şahsiyeti lekelenmiştir. Başka hususlar bir tarafa Ürdün topraklarında icra ettiği vazife, İbrahim’in sığır sürüleri ile arasında çıkan bir anlaşmazlık sonunda mümbit bir toprağa göç olarak tanımlanmıştır.
Fakat Kur’ân bu iddiayı çürütür ve Hz. Lût’un bir Resul olarak tayin edilmiş olduğunu ve oraya halkı ıslah etmek için gönderildiğini söyler.” Biz bu konuda Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın “Şüphesiz Lut da gönderilmiş peygamberlerdendir” 153 sözünden hareketle Hz. Lut’un Kitab-ı Mukaddes’te iddia edildiği gibi amcası Hz. İbrahim’in çobanlarıyla kendi çobanları arasında çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle mümbit toprakları tercih ettiği için değil, hakeza mallarının çokluğu nedeniyle amcası Hz. İbrahim’in tavsiyesi üzere değil, sadece Allah’ın emri ve dilemesi nedeniyle amcası Hz. İbrahim’den ayrılarak Sodom bölgesine hicret ettiğini düşünmekteyiz.
3. Hz. Lut’un Peygamberliği Kur’an’a göre Peygamberler, Allah’ın dinini yeryüzünde temsil eden, Allah’ın mesajını insanlara ulaştıran, hak ile batıl arasında müjdeleyici ve sakındırıcı olarak hayatlarını cihada adayan, insanlar arasından Allah tarafından seçilmiş günahsız kişilerdir.154 Nitekim Lut (a.s) da kaynaklarda ifade edildiği üzere şirke, delalete, cehalete, çirkin bir fuhşa bulaşmış kavme doğru yolu gösterici olarak Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un kavmini 151 Burhanoğlu Kadı Nasıruddin Rabguzi, Kısasu’l Enbiya, İngilizce çev. H.E Beoschoten , J. O’kane, The Sotories of the Prophets, Leiden, 1995, II, 145-146. 152 Seyyid Ebu’l-A’la Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, trc. Ahmet Asrar, İstanbul, Bengisu yay., 1997, II, 57. 153 Saffat, 37/ 133. 154 Bakara, 2/ 151, 213, 285, Âl-i İmran, 3/ 79, 164, Nisa, 4/ 64, 65, Maide, Hadid, 57/ 25, Furkan, 25/ 20, Ahzab, 33/ 39. 34 hakka davet etmesi için resul olarak tayin edildiği aşağıdaki ayetlerde açıkça ifade edilmektedir. “ Süphesiz Lut da gönderilmiş peygamberlerdendir.” “ Kardesleri Lut, onlara şöyle demişti: Allah’a karsı gelmekten sakınmıyor musunuz? Şüphesiz ben sizin için emin bir peygamberim.”
“ Lut’u da peygamber olarak gönderdik. O vakit kavmine şöyle demişti. Siz görüp durduğunuz halde hala bu çirkin işi mi yapıyorsunuz?”157 Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un peygamberlik vasfına ilaveten kendisine verilen ilim, hikmet ve hidayet gibi bir takım üstünlük ve faziletlerin de olduğunu görmekteyiz.
Bu noktada En’am suresinde, Allah Teâlâ’nın Hz. Muhammet’e örnek olarak sunduğu on sekiz peygamber anlatılırken şöyle denilmektedir.“İsmail’e, Elyasa’ya, Yunus’a ve Lut’a da hidayet verdik. Hepsini âlemlere üstün kıldık.”158 Enbiya suresinde Hz. Lut’a verilen nimetler şöyle sıralanmaktadır.
“Lût’a da hüküm ve ilim verdik. O’nu çirkin isler yapan bir kentten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir kavimdiler. Ve onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o Salihlerden birisiydi”159 Bu ayetlerde Hz. Lut’a dört farklı nimet verildiği zikredilmektedir. Müfessirlere göre bu nimetler ve ihtiva ettikleri manalar şu şekildedir. a. Hüküm ve Hikmet: Adaletle hüküm vermeyi ve hikmetli davranmayı sağlayan bilgi. b. İlim: Vahiy bilgisine sahip olup din işlerini kavramak. c. Lut kavminin yaptığı kötülüklerden ve azaptan kurtulması. d. Rahmete dâhil edilip salihler zümresine nail olması. Buradaki rahmetten maksadın İslam, sevap veya cennet olduğu belirtilmiştir.
Kaynaklarda geçtiği üzere Hz. Lut, Semud ile Medyen arasında yaşayan bir millete Hz. İbrahim’in şeriatı üzerine peygamber olarak görevlendirilmiştir. Bu bölge Kur’an-ı Kerim’de altı üstüne getirilen, tersyüz edilen bölge manasında elMü’tefikat olarak isimlendirilmektedir.162 Kaynaklarda Hz. Lut’un peygamberlik yaptığı el-Mü’tefikat bölgesinde beş şehrin bulunduğu rivayet edilmektedir.
Bu şehirler: Sodom, Admah, Sebaim, Soar ve Amora’dır.163 161 Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Ankara, Akçağ yay., 2006, IV, 41; Atik, Kur’an’da Lut Kavmi ve Düşündürdükleri, s. 293. 162 Necm, 53/ 53, Hakka, 69/ 9, Tevbe, 9/ 70. 163 Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, Konya, Can Kitabevi, 1980, I, 168. 36 B.
KUR’AN-I KERİM’DE LUT KISSASI
1. Lut Kavmini Helake Götüren Sebepler Kur’an-ı Kerim’de Lut (a.s) kavminin helakine sebep teşkil eden en belirgin günahın cinsi sapıklık olan homoseksüellik olduğu çeşitli ayeti kerimelerde anlatılır. "Hani Lut kavmine şöyle demişti: Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayâsızlığı mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz."
“Lut kavmine şöyle demişti: Gerçekten siz kendinizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı çirkin işi yapıyorsunuz.165 “Lut'u da Peygamber olarak gönderdik. O zaman kavmine şöyle demişti: Siz görüp durduğunuz halde hala bu çirkin işi mi yapıyorsunuz.”166 Ayet meallerinde ifade edildiği üzere eşcinsel ilişki ilk defa Lut (a.s) kavmiyle birlikte başlamıştır. Fahreddin Razi bu konuda şu şekilde bir izahta bulunmuştur.
Lut kavmi öncesinde de bireysel olarak bu çirkin iş yapılmış olabilir. Fakat ayette kastedildiği üzere kavmin çoğunun birlikte bu çirkin işi yapması, aynı zamanda bu kötü fiili işlemek suretiyle haddi aşarak ısrar etmesi bu manada bir ilk olmuştur. Ali Bulaç Din ve Modernizm kitabında ise eşcinselliğin ilk önce Lut kavmiyle birlikte Mezopotamya’da daha sonra da Yunan’da görüldüğünü ve bunun da Kur’an’ın dediğine uygun olduğunu ifade etmektedir.168 Allah Teâlâ, bize göre burada “Sizden önce âlemlerden hiç kimse bunu yapmamıştır.”sözüyle bu olayın insanlık tarihi açısından korkunç bir suç, çok adi bir başlangıç olduğunu vurgulamaktadır.
Aynı zamanda böyle kötü bir işte öncülük 164 Araf, 7/ 80-81. 165 Ankebut, 29/ 28. 166 Neml, 27/ 54. 167 Ebu Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin er-Razi, Tefsir-i Kebir: Mefatihu'l-Gayb, ed. Ahmet Hikmet Ünalmış, çev. Suat Yıldırım ve diğerleri, Ankara, Akçağ yay., 1991, X, 496. 168 Ali Bulaç, Din ve Modernizm, İstanbul, Yeni Akademi yay., 2006, s. 127.
Kaynaklarda eski Yunan ve Roma kültüründe homoseksüel ilişkilerin var olduğunu ve anal ilişkiden argo tabirle “Yunan usulü iş yapmak” seklinde bahsedildiğini görmekteyiz. Ayrıca Roma ve Yunanlılardan kalma çömlekçilik vb. sanatlara dair el yapımı eşyalar üzerinde de yaşlı adamlarla erkek çocuklar ve erişkin adamlar arasındaki anal sekse dair resimler teşhir edilmiş olup, Yunan şiirinde de anal seks tasvir edilmiş, hatta övülmüştür. Bkz. Necdet Çağıl, “Kutsal Metinler Cinsel Sapmaların Referansı mı Bahanesi mi?”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 28, 2007, s. 58. 37 yapmanın vebalinin çok ağır olacağına dikkat çekmektedir. Nitekim Nisa suresinde ifade edildiği üzere iyiliğe öncü olanlar ondan bir sevap kötülüğe öncülük edenler de ondan bir pay alırlar. Yukarıdaki ayetlerde Lut (a.s) kavminin en kötü illeti olan eşcinselliğe değinilmiştir. Lut kavminin adı homoseksüellikle özdeşleşmiş, homoseksüellik Lut kavminin bir simgesi haline gelmiştir.
Nitekim Şuara suresinde şöyle denilmiştir: “Rabbinizin sizin için helal yarattığı eşlerinizi bırakıyor, erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz haddi aşan bir kavimsiniz.”
Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ, erkek ve dişiyi tek bir parçanın birbirini tamamlayan iki öğesi olarak yaratmış, üreme yoluyla bu iki cinsin hayatını sürdürmesini ve üremenin de erkek ve dişinin birleşmesiyle olmasını dilemiştir.171 Fakat Lut kavmi Allah’ın koyduğu bu düzene karşı çıkmış ve haddi aşmıştır. Sadece eşcinsel ilişkiye girmeleri bir yana kendileri için doğal yolun tamamen kapalı olduğunu söyleyerek kadınlardan uzak durmuşlar, ahlaksızlığın ve hayâsızlığın son haddine ulaşmışlardır. Nitekim tarihçilerin ve müfessirlerin beyanına göre bu insanlar arasında erkekler, cinsel ilişkiye girmeleri bir yana birbirleriyle de evlenip nikâhlanıyorlardı.
Kur’an- Kerim’de Araf suresinde Allah Teâlâ “Doğrusu siz ölçüyü aşan müsrif bir kavimsiniz.” demektedir. Buradan hareketle Lut kavminin verilen cinsel güç nimetini amacı dışında kullanarak toplum içinde önemli bir yere sahip olan aile kurumunu zedelemesi ulaştıkları israf boyutunu da bizlere göstermektedir. Kur’an’a göre Lut kavminin haddi aşarak eşcinsel ilişkiye girmesi cahil bir topluluk olduğunu da ortaya koymaktadır.
Lut kavminin cahilliği, müfessirlere göre iki anlam ihtiva etmektedir. Fakat akla gelen ilk anlamda burada vurgulanan cahillik, Lut kavmi insanlarının güzel ve çirkini ayıramayacak derecede, yaptığı işin sonunu kestiremeyecek kadar ilimden yoksun ve bilgisiz olması değildir. Esas itibariyle Lut kavminin cahilliği homoseksüelliğin bir fuhuş ve hayâsızlık olduğunu bilip ahmaklıkları ve taşkınlıkları nedeniyle bu işi yapmalarıdır.
Daha değişik bir ifadeyle 169 Nisa, 4/85. 170 Şuara, 26/ 165-166. 171 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 58. 172 Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 459. 173 Atik, Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri, s. 296. 174 Neml, 27/ 55. 38
Lut kavmi insanları, güzel ile çirkin arasındaki farkı ayırt edemeyen ve düşünemeyen beyinsiz cahillerin davranışıyla davrandıkları için ve bunda da ısrar ettikleri için cahil bir topluluk olmuşlardır. Lut kavminin cahil bir topluluk oluşunu ilk etapta bir helak nedeni olarak göremeyiz.
Ancak, Hz. Lut’un cahilliklerinden vazgeçmeleri için yaptığı uğraşı sonucunda kavmin cehalette ısrar etmesini helake sebep teşkil edecek önemli bir faktör olarak görebiliriz. Lut kavmini helake götürecek özelliklerinden bahseden bir diğer ayet de şudur: “Siz kadınları bırakıp erkeklere gidecek, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapacak mısınız?…” Bu ayette Lut kavminin eşcinsellik yanında yol kesmek, toplantılarda edebe aykırı fiiller işlemek gibi günahlarından bahsedilmiştir. İslam tarihçilerine göre Lut kavminin yol kesmesi konusu şu şekilde açıklanmıştır. Sodom ve çevresinde yaşayan Lut kavmi insanlarının kendilerine ait yol üzerinde meyve bahçeleri ve bostanları bulunmaktaydı.
Yağmursuzluktan kuraklık ve kıtlığa uğradıkları zaman bahçelerini dışarıdan gelecek yabancı kişilere karşı korumak için şehirlerine gelen misafirlerin geçtikleri yolu kesip elbiselerini soymuşlar, mallarını almışlar hatta erkek ve kadın dinlemeden ırzlarına geçip öldürmüşler ve bunu da adet edinmişlerdi. Bunun yanında Lut kavmi erkekleri yol kenarında oturup yoldan geçenlere yanlarında bulundurdukları kaptaki taşlardan atıyorlar ve bu taş kime isabet ederse o kişiyi kendisiyle fuhuş yapılmaya daha layık görüyorlardı. Zorla fuhuş yaptıkları kişiyi de kendilerine borçlu çıkarıyorlardı. Fuhuş yaptıkları kişi şikâyetçi olması durumunda ise hâkim ters bir hukuk mantığı ile hareket ederek fail lehine karar veriyordu.
Lut kavminin yol kesmesi konusuna Muhammed Esed ise farklı bir bakış açısı getirmiştir. Esed’e göre Lut kavminin erkekleri, kadınları bırakıp azgın bir şehvetle erkeklere yaklaşmakta ve bu yolla neslin meydana gelmesi için gereken normal yoldan cinsel ilişkiyi bırakıp üremeye elverişsiz bir yönde şehveti kullanarak neslin devamını engellemiş oluyorlardı. Dolayısıyla Lut kavminin yol kesmesinden maksat Esed’e göre neslin sağlıklı bir şekilde sürdürebilirliğinin kesilmesi olarak anlaşılmıştır. Yukarıdaki ayet mealinde ifade ettiğimiz helake götürecek Lut kavminin başka bir günahı ise toplantılarında, bir araya geldiklerinde edebe aykırı fiiller işlemeleridir. Rivayetlere göre Lut kavminin günahkâr erkekleri, toplanmakta oldukları oturma yerlerinde birbirlerine karşı galiz sözler söyleyip kendilerine yakışmayacak fiiller işliyorlardı. Bunlardan hiçbirisinde de birbirlerini ayıplamıyorlardı.
Onlar meclislerinde birbirlerinin elbiselerini açıp mahrem yerlerini teşhir ediyor, birbirlerine karşı müstehcen şakalar yapıyor, erkek erkeğe ve açıktan açığa hep beraber birbirlerinden utanmadan cinsel ilişkiye giriyorlardı.179 Tefsir kitaplarında yapılan yorumlara göre Lut kavmindeki erkeklerin homoseksüel bir ilişki içerisinde olmaları neticesinde kavimdeki kadınlar, cinsel ihtiyaçlarını kocalarından karşılayamamışlar ve bunun sonucunda da kocalarına karşı duydukları nefretin bir yansıması olarak cinsel arzularını hemcinsleriyle giderme yolunu seçmişlerdir.180 Yani kavimde erkek erkeğe bir homoseksüel bir ilişki olmakla beraber kadınlar arasında da eşcinsel bir ilişki meydana gelmiştir.
Dolayısıyla bu durum ahlaki değerlerini kaybetmiş bir toplumun yok edilmesine önemli bir sebep teşkil edecektir. Ayetlerde bu kavme yönelik eleştiri ve tenkitler genelde aynı mahiyette olsa da tefsir kitaplarında yapılan yorumlarda bu kavmin diğer özellikleriyle alakalı helak sebebi sayılan bir takım bilgiler bulabilmekteyiz. Bu çerçevede toplantı yerlerinde bulunurken yanlarından geçenlere taşlar atıp alay ve hakaret etmeleri, sesli bir şekilde karşılıklı yellenmeleri, birbirlerine yuvarlak hale getirilmiş çamurları atmaları, parmaklarını boyamaları ve kıtlatmaları, ıslık çalmaları, güvercinle oynamaları, boyanmış kadın elbisesine benzer kıyafetler giymeleri aynı zamanda kadınların da erkek elbisesine benzer kıyafetler giymeleri, horoz ve koçları dövüştürmeleri, yoldan geçen herkesten tayin edilmiş bir vergi toplamaları Lut kavminin zikredilen diğer günahlarıdır.
Hicr suresinde anlatılan Lut kavminin bir diğer günahı, Hz. Lut’un evine genç ve yakışıklı suretinde gelen konukları, toplumun ortasında şehvet ve şiddetli cinsi arzulardan gözleri dönmüş bir şekilde ve cinsi açıklarını gidermek amacıyla Hz. Lut’tan talepte bulunmalarıdır. Hz. Lut her ne kadar bu hareketlerinden vazgeçirmeye çalışsa da kavim, Hz. Lut’un sözlerini dinlememiş yani zulümde ısrar etmiştir. Ayrıca Lut kavminin peygamberlerini yani Hz. Lut’u yalanlamaları183 ve tebliğini engellemek amacıyla onu şehirlerinden kovmakla tehdit etmeleri184 helake götürecek kavmin son hareketleri olmuştur.
2. Hz. Lut’un Kavmine Tebliği ve Tebliğinde Karşılaştığı Zorluklar Hz. Lut, tebliğle görevli bir peygamber olarak Sodom bölgesine gittiğinde öncelikle Allah tarafından görevlendirilen bir peygamber olduğunu kavmine açıklamıştır.
Lut (a.s) kırk yıl süren peygamberlik döneminde peygamberlik görevini açıkladıktan sonra kavmini hak yola çağırırken bütün peygamberler gibi ilk tebliğ ettiği husus takva olmuştur. Takva, lügatte, korkulacak şeylerden kendini korumak, şer’i manada ise mahsurlu şeyleri terk etmek suretiyle nefsi günahlardan korumak manasındadır. Hz. Lut, günahkâr olan ve hiçbir edepsizlikten çekinmeyen, kötülükler işleyen kavmini takvaya yani Allah’a karsı gelmekten sakınmaya, kulluk bilincine ve kendisine itaate çağırarak peygamberlik görevine başlamıştır. Kur’an-ı Kerim, Hz. Lut’un kavmini Allah’a davetini şöyle açıklamaktadır: “Hani kardeşleri Lut, onlara dedi ki; Siz hiç Allah'tan korkmaz mısınız?
Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim. Öyleyse Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz. Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum,
benim çabalarımın karşılığını verecek olan âlemlerin Rabb'idir188 . Burada dikkat çekmek istediğimiz önemli bir husus vardır. Hz. Lut kavmini Allah’a davet ederken, Siz hiç Allah'tan korkmaz mısınız? Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz demektedir. Lut kavmi ise bu sözleri işittikten sonra Hz. Lut’a, “Allah nedir?”, “O'nun âlemlerin yaratıcısı oluşu nereden çıktı?” veya “Bizim ve bütün yaratılmışların Rabbi oluşu nereden geliyor?” şeklinde bir söz söylemiyor.
Dolayısıyla burada açık bir şekilde söyleyebiliriz ki, Hz. Lut, kavmine Allah’ın varlığını ve birliğini anlatmaya, onu tanıtıp ispat etmeye çalışmamıştır. Bilakis Lut (a.s), Allah'ın varlığını, O'nun yaratıcı ve Rab olduğunu bilen topluma muttaki olmayı ve yaptıkları çirkin işten vazgeçmelerini öğütlemiştir. Mevdudi bu konuda şu şekilde bir izahta bulunuyor: Lut kavminin asıl suçu Allah Teâlâ’nın ilâhlık ve rabliğini inkâr değildir. Onlar Allah Teâlâ’nın tabiat âlemi üstünde bir ilâh ve Rab olduğuna inanmaktadırlar.
Fakat O'na itaat etmemekte, ahlâkî, medenî ve toplumsal yaşayışlarında O'nun kanunlarına uymamakta ve O’nun elçisi Lût (a.s)'un hidayet çağrısına kulak asmamaktadırlar.189 Bu çerçevede Lut kavminin Allah’ın varlığı ve birliğini, Hz. Lut’un kavmine peygamber olarak gönderilmeden önce Mezopotamya yöresindeki Allah’a inanan kişilerin tebliği sayesinde öğrenmiş olabileceğini düşünmekteyiz. Fahreddin Razi ise bu konuda farklı bir düşünce ortaya koymuştur.
Razi’ye göre Hz. Lut’un Kur’an’da tevhidi emrettiğinden bahsedilmemesi kavmine tevhidi emretmediğini göstermez. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de her peygamberin ön plana çıkartılan tayin edilmiş bir görevi vardır. Bu noktada Hz. İbrahim ve Hz. Lut’un birbirlerine yakın coğrafyada yaşamaları hasebiyle Hz. İbrahim’in Kur’an’da ön plana çıkartılan, Hz. İbrahim’e has olan görevi şirk ile mücadele, Hz. Lut’a ait olan Allah tarafından tayin edilmiş, Kur’an’da ön plana çıkartılan Hz. Lut’un görevi ise çirkin bir fuhşa bulaşmış kavmi doğru yola iletmektir.
Hz. Lut, kavmine gönderilen güvenilir bir peygamber191 olduğunu açıkladıktan sonra tebliğ vazifesinde kavmini, işleyen, yol kesen, cehalette ısrar eden, haddi aşan insanlar olarak nitelendirerek kınamış ve azgınlıklarında ısrar ettikleri takdirde kendilerine Allah’ın azabının geleceğini söyleyerek yaptıkları bu çirkin işlerden vazgeçmelerini öğütlemiştir. Fakat günahkâr kavim, Hz. Lut’u ilk fırsatta yalancılıkla itham etmiştir. Buradaki yalancılıkla suçlama konusunu biraz açmamız gerekiyor. Çünkü Lut kavmi, Hz. Lut’un söylediklerinin yanlış ve yalan olduğuna gerçekten inandıkları için Hz. Lut’u yalancılıkla suçlamamıştır. Lut kavmi bu çirkin işin fıtratı bozma mahiyetinde olduğunun idrakindeydi.
Dolayısıyla Lut kavmi, erkeklere karşı duydukları kuvvetli şehvetin bir gereği olarak bu duygularını bırakmak istemedikleri için ve mutlak bir hürriyete sahip olmayı istedikleri için Hz. Lut’un söylediklerini yalan ve yanlış olarak nitelendirmiştir. Daha önce de açıkladığımız gibi Lut kavmi cahillik eden bir kavimdi. Buradaki cahilliği tıpkı peygamberi yalanlamaları gibi ahmaklıkları ve budalalıkları nedeniyledir. Yani cinsel arzularına kapılıp ve hiçbir şeyi düşünmeyip günahta ısrar etmeleri sebebiyledir. Lut (a.s), her ne kadar kavmi tarafından yalanlansa da yılmadan Allah’tan aldığı tebliğ görevini yerine getirmeye devam etmiştir.
Fakat Lut kavmi yalanlamanın ötesine geçip “Lut'u ve arkadaşlarını kentinizden sürünüz, çünkü onlar temizliğe pek meraklı kimselermiş ve Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda eğer doğru söylüyorsan hadi Allah'ın azabını getir de görelim”203 diyerek Hz. Lut’u ve kendisine inananları alaya almaya ve aşağılamaya çalışmıştır. Yaptıkları bütün yalanlamalara ve hakaretlere rağmen Hz. Lut’u tebliğ görevinden vazgeçiremeyen Lut kavmi, bu sefer de bu davadan vazgeçmemesi durumunda daha önce kendilerini uyarmaya çalışan kişilere yaptıkları gibi onu da memleketlerinden kovmakla tehdit etmişlerdir.
Bu tehditten önce Hz. Lut’un kavmi tarafından kendisine bir tebliğ yasağı da koyulduğunu görmekteyiz. Hicr suresinde bu duruma, kavmin Hz. Lut’a olan “Biz sana insanların işine karışmayacaksın dememiş miydik?” sözüyle işaret edilmektedir.205 Lut (a.s), kavmindeki insanların içinde bulundukları durumdan çekinmemeleri ve sapıklıkları üzerine devam etmeleri sebebiyle kendisini uzaklaştırmalarının onları yadırgamasına ve onlardan uzak olduğunu bildirmesine engel olmayacağını kendilerine bildirdi.
Bu çerçevede devamında Hz. Lut, kavmine “Doğrusu ben bu işinize kızanlardanım. Ben hiç şüphesiz sizin bu amelinize şiddetle buğzediyorum. Bundan razı değilim. Bu ameli sevmiyorum. Beni kovmakla korkutup tehdit etseniz de ben sizden uzağım”206 diyerek onların ahlâksızlıklarının kötü etkilerinden korunmak amacıyla207 ve onların yokluklarının, varlıklarından daha hayırlı olacağını düşünerek208 Allah’a “Rabbim beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar”209 şeklinde dua etmiştir. Allah Teâlâ, Hz. Lut’un duasını kabul ederek helakle görevlendirdiği meleklerini yeryüzüne göndermiştir.
3. Meleklerin Hz. İbrahim ve Hz. Lut’u Ziyareti Kur’an-ı Kerim’de helak ile görevlendirilen meleklerin İbrahim (a.s) ve Hz. Lut’u ziyareti, dört farklı surede anlatılmaktadır. En kapsamlı şekliyle bu konu Hicr suresinde şu şekilde anlatılmıştır: “İbrahim'e elçilerimiz müjdeyle geldiler ve ‘ Sana Selam olsun’ dediler; o da (onlara) ‘Size de selâm olsun’ diye karşılık verdi ve sonra da onların önüne kızarmış bir buzağıyı getirip koymakta gecikmedi. Fakat ellerinin yemeğe gitmediğini görünce onların bu davranışı İbrahim’in tuhafına gitti; onlardan yana içine bir korku düştü. Ama onlar, ‘Korkma biz Lut kavmine gönderildik’ dediler. Yanlarında ayaküstü bekleyen karısı, orada öyle sevinçle
Şuara, 26/ 167; Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, IV, 123; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVII, 367. 205 Hicr, 15/ 70. 206 Şuara, 26/ 168; Zuhayli, Tefsiru’l Münir, X, 190. 207 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, IV, 123-124. 208 Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVIII, 10. 209 Şuara, 26/ 169; Ankebut, 29/ 30. 210 Ankebut, 29/ 31-32. 211 Hud, 11/ 69-76; Hicr, 15/ 49-60; Ankebut, 29/ 31-32; Zariyat, 51/ 24-33. 44 gülümsüyordu.
İşte bu haldeyken o'na İshak’ın doğumunu müjdeledik ve İshak’ın ardından da O'nun oğlu Yakub’un doğumunu. (İbrahim’in karısı) ‘Vah bana! Ben yaşlı bir kadın, kocam da yaşlı bir adam iken, hâlâ çocuk mu doğuracağım? Doğrusu, yadırganacak bir şey bu!’ dedi. (Melekler) ‘Allah'ın dilediğini gerçekleştirmesini mi yadırgıyorsun?’ dediler. Allah'ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ey bu evin insanları, (hemen hatırlayın ki) her zaman her övgüye layık olan O'dur; şanı çok yüce olan O! Böylece İbrahim'in korkusu geçtikten ve kendisine (sözü geçen) müjde verildikten sonra Lut kavmi hakkında Bize yakarmaya başladı.
Çünkü İbrahim ince ruhlu, yumuşak başlı, çok içli, merhametli ve dönüp Rabbine yönelmek, O'na yakın olmak isteyen biriydi. (Elçiler) ‘Ey İbrahim, vazgeç bu yakarıştan!’ dediler, “Rabbinin hükmü bir kere gelmiş bulunuyor: artık onlara geri çevrilmez bir azap vaki olacak!”212 Kur’an’da elçiler olarak ifade edilen bu melekler kaynaklarda belirtildiği üzere insan suretinde, genç, daha önce benzerleri görülmemiş kadar yakışıklı, beyaz çehreli ve hoş kokulu olarak Hz. İbrahim ve Hz. Lut’u ziyaret etmiştir.213 Meleklerin sayıları ve kimler olduğu hakkında ayetlerde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Tefsir ve İslam tarihi kaynaklarında ise meleklerin sayısı konusunda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Bazı kaynaklarda âlimler Hz. İbrahim’i ziyarete gelen bu meleklerin sayısının on dört, on bir, dokuz ya da üç olabileceğini ifade etmektedirler. Fakat başta Taberi olmak üzere birçok tarih ve tefsir kitabında elçi meleklerin sayısının üç olduğu ve bu meleklerin isimlerinin de Cebrail, İsrafil ve Mikail olduğu belirtilmektedir.215 Hz. Lut’un duası üzerine gönderilen melekler ilk olarak ayet mealinde anlatıldığı üzere Filistin bölgesinde peygamberlik görevinde bulunan Hz. İbrahim’in evine misafir olmuşlardır. Lut kavmini helak ile görevli elçi meleklerin Hz. Lut’tan önce Hz. İbrahim’in evine konuk olmalarıyla alakalı olarak Fahreddin Razi tefsirinde
Hud, 11/ 69-76. 213 İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, IX, 115, Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 170. 214 Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, IX, 98; Zuhayli, Tefsiru’l Münir, VI, 351; Razi, Mefatihu'lGayb, XIII, 66. 215 Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 171; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 164-165; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 170; Köksal, Peygamberler Tarihi, s. 249. 45 farklı bir yorum getirmiştir.
Razi’ye göre, Allah gönderdiği melekleri sadece helak ile görevlendirmemiştir. Onları müjdeci ve azap ile uyarıcı olarak görevlendirmiştir. Ancak müjde rahmetin, azap ile uyarı ise gazabın eseridir. Allah’ın rahmeti gazabını geçmiştir. Bu nedenle melekler öncelikle Hz. İbrahim’in evini ziyaret ederek eşine İshak adında bir oğlu olacağı müjdesini vermiştir. Bu nedenle ilk önce Hz. İbrahim’i ziyaret etme gereği duymuşlardır. Lut kavminin helakini ise müjdeden sonraya bırakmışlardır.216 Hz. İbrahim, kimliklerini gizleyip insan suretinde evine misafir olan bu yabancı misafirlere (elçi melekler) semiz bir buzağıyı kesip kızartmış ve ikram etmiştir.
Fakat melekler, yemeğe ellerini uzatmayınca Hz. İbrahim’in içine bir korku düşmüştür. Hz. İbrahim’in korkması konusunda müfessirler muhtelif görüşler ortaya koymuşlardır. Bazı müfessirlere göre, Hz. İbrahim'in (a.s) korkusu, meleklerin ete elini uzatmamalarından kaynaklanmaktadır. Onlara göre, Hz. İbrahim misafirlerin et yemediklerini görünce kötü bir niyetle geldikleri sonucuna varmıştır. Çünkü Arap geleneğine göre eğer bir yabancı, ağırlanmayı reddediyorsa bu misafir olarak değil, yağmacı olarak geldiği anlamı taşırdı.
Fakat bize göre bu görüş müteakip ayetlerle desteklenmemektedir. Ayetleri bir bütün olarak incelediğimizde ulaştığımız sonuca göre Hz. İbrahim, yemeği reddetmelerinden onların melek olduklarını anlamıştı. Korkusu ziyaretlerindendi. Çünkü meleklerin insan kılığında gelmesi hayra alamet değildi ve bunu biliyordu. Korkmuştu çünkü melekler ailesinden yahut hemşerilerinden birinin veyahut da bizzat kendisinin işlediği bir kusurun hesabını sormaya gelmiş olabilirlerdi. Eğer mesele söz konusu müfessirlerin görüşleri doğrultusunda olsaydı meleklerin cevabı şöyle olurdu: "Bizden korkma! Çünkü biz Rabbinden gelen melekleriz.” Ancak korkusunu gidermek için verdikleri cevabın "Herhangi bir korkuya kapılma!
Biz (sana değil) Lut kavmine gönderildik" şeklinde olması, Hz. İbrahim'in onların melek olduklarını anladığını fakat insan şeklindeki ziyaretlerinin onu korkuya sevk ettiğini göstermektedir. Zira melekler rivayetlere Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVIII, 11. 217 Kaynaklarda misafirperver bir karaktere sahip olan Hz. İbrahim’in evinde yediği her yemeğinde misafir olmadan sofraya oturmadığı ifade edilmektedir.
Bkz. Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 171. 218 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 320; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Esed, Kuran Mesajı, s. 439. 46 göre ya bir kimseyi sert bir şekilde hesaba çekmek yahut da bir suçtan ötürü şiddetle cezalandırmak için geldiklerinde, insan kılığında gelirlerdi.
Melekler, kimliklerini açıklayıp Hz. İbrahim’in korkusunu giderdikten sonra Lut kavmini helak etmek üzere gönderildiklerini Hz. İbrahim’e bildirmişlerdir. Bunun üzerine Hz. İbrahim, içerisinde Hz. Lut’un da bulunduğu şehirleri yok etmemeleri için meleklerle mücadele içerisine girmiştir. Kur’an ayetlerini incelediğimizde Hz. İbrahim’in meleklerle tartışma olayı sadece iki surede anlatılmaktadır.
Bunlardan Hud suresinin mealini yukarıda verdik. Ankebut suresinde ise bu husus şu şekilde geçmektedir: “Elçilerimiz İbrahim'e oğlu olacağına ilişkin müjde ile geldiklerinde biz şu kentin halkını yok edeceğiz, çünkü oranın halkı zalimdir dediler. İbrahim, ama orada Lut var deyince, elçiler şöyle dediler: Biz orada kimlerin olduğunu herkesten iyi biliyoruz. Lut'u ve yakınlarını kurtaracağız. Yalnız eşi orada kalarak azaba çarpılanlardan olacaktır.”220 Hud suresinde Hz. İbrahim meleklerle tartışıyor, biraz daha mühlet verilmesi durumunda kavmin doğru yola gelebileceğini düşünüyor ve azabın ertelenmesini istiyor; ancak bu isteği kabul edilmiyor. Ankebut suresinde ise Hz. İbrahim, itiraz gerekçesini yani Hz. Lut’un helak edilecek yerde yaşadığını meleklere bildiriyor.
Buna karşılık da melekler “Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz…” cevabını veriyorlar. Bunun üzerine Hz. İbrahim bir daha itiraz etmiyor. Ayetler ışığında incelediğimizde Hz. İbrahim’in meleklerle Hz. Lut için tartışması onun Allah’ın koyduğu hükümlere karşı geldiği veya hükümleri tartıştığı anlamına gelmemektedir. Hz. İbrahim’in meleklerle tartışması, Allah’a karşı yapılan dua, yalvarma ve yakarış niteliğindedir.
Mevdudi, Tefhim’ul Kur’an’da ayette geçen “Bizimle tartışmaya koyuldu” ifadesinin meveddet ve muhabbet dolu bir söz olduğunu ve bu durumun Hz. İbrahim'in (a.s) Rabbiyle olan yakın ilişkisinin boyutunu gösterdiğini ifade etmektedir.223 Nitekim müteakip ayette de Hz. İbrahim’in nasıl bir kişiliğe ve 219 Müftüoğlu, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, s. 167-170. Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 396; Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 462. 220 Ankebut, 29/ 31-32. 221 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 171. 222 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 320. 223 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 398. 47 karakter yapısına sahip olduğu anlatılmaktadır.
Yüce Allah, insanların affı için kendisine yalvaran İbrahim'i " İbrahim, gerçekten hoşgörülü, yumuşak kalpli ve kendini Allah'a adamış bir kimse idi" diyerek övmektedir. Kaynaklara göre Hz. İbrahim’in meleklerle şöyle bir tartışma yaptığı rivayet edilmektedir: Hz. İbrahim: İçinde üç yüz Müslüman olan bir yeri helak eder misiniz? Melekler: Hayır. - İki yüz mümin olsa helak eder misiniz?
- Hayır. - ….. - ….. - Ya bir mümin olsa? - Hayır. - Hz. İbrahim: Ama orada Lut var. -Melekler: Ey İbrahim, bu mücadeleden vazgeç! Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve karısı dışında ailesini kurtaracağız.
Melekler İbrahim (a.s) ile konuşmalarını bitirince oradan ayrılıp Hz. Lut’un yanına gittiler.
Kur’an-ı Kerim meleklerin yolculuklarıyla alakalı arada geçen detaylardan bahsetmez. Fakat İslam tarihi kaynakları bu konuyu teferruatıyla birlikte anlatır. Bazı kaynaklarda genç ve yakışıklı delikanlılar kılığına girmiş meleklerin Hz. Lut ile şehrin kapısında ya da tarlada çalışmakta iken karşılaştıkları anlatılır.
Bazı kaynaklarda ise ifade edildiği üzere melekler ırmağın kenarında su almakta olan Hz. Lut’un iki kızıyla karşılaşırlar ve kendilerinden kalacakları güvenli bir yer sorarlar. Bunun üzerine onlar da şehirlerine konuk olan bu elçileri alıp gizlice babaları Hz. Lut’a getirirler.226 Lut (a.s), evine gelen bu yabancıların ilk önce melek olduğunu 224 Hud, 11/ 75. 225 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 179. 226 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 179-180; Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, s. 412; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 80. 48 anlayamaz ve kavminin kötü huyunu ve sapıklığını düşünerek onlar hakkında endişelenip, canı sıkılır, kavminin onlara bir kötülük yapmasından ve misafirlerinin kavmi tarafından duyulmasından korkar ve “Bugün benim için çetin bir gündür” diyerek içine düştüğü sıkıntılı hali dile getirir.
Daha önce açıkladığımız gibi Lut kavmi, Hz. Lut’a evine misafir getirmesi konusunda yasak koymuş ve Hz. Lut’u tehdit etmişti. Kaynaklarda anlatıldığı üzere Hz. Lut’un evine kızları tarafından gizlice getirilen melekler hakkında kavmin herhangi bir bilgisi yoktu. Fakat kısa bir zaman içerisinde Hz. Lut’un misafirlerinden bütün kavmin haberi olmuştur. Rivayetlere göre Hz. Lut’un evine gelen misafirler hakkındaki bilgiyi Sodom şehrine geldiği ilk yıllarda evlendiği Vahile adındaki kadının kavmine “Lut’un evine bugüne kadar emsali görülmemiş kadar yakışıklı gençler geldi” diyerek yaydığı anlatılmaktadır.
Burada Hz. Lut’un karısı için bir parantez açmamız gerekiyor. Hz. Lut’un karısı tarihte kocaları peygamber olduğu halde kocalarına iman etmeyip ihanet eden iki kadından biridir. Zira Nuh’un(a.s) hanımının düştüğü inançsızlık batağına Lut’un (a.s) karısı da düşmüştür.229 Kur’an-ı Kerim’de Allah kâfirlere darbı mesel olarak Nuh’un(a.s) ve Lut’un(a.s) hanımlarından bahsederek şöyle buyurur: Allah inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lut'un karısını misal verdi.
Onlar, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhında iken onlara hainlik ettiler: Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Bu iki kadına: "Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!" denildi.230 Görüldüğü üzere Nuh(a.s) ve Lut (a.s), Peygamber olmalarına rağmen eşlerini helâk olmaktan kurtaramamışlardır. Hz. Lut’un karısıyla ilgili yanlış yorumların önüne geçebilmek için önemle üzerinde durmak istediğimiz hususlardan birisi de ihanet konusudur. Günümüzde eşlerin birbirlerine karşı ihanetlerinden söz edildiğinde, hemen cinsel yönden birbirlerini aldattıkları akla gelmektedir.
Ancak ayette geçen iki peygamberin hanımlarının kocalarına ihanetlerinin bir iffetsizlik ve yatak ihaneti olmadığını kesin olarak belirtmeliyiz. Tefsirlere baktığımızda, onların ihanetlerinin din konusunda bir Ankebut, 29/ 33; Hud, 11/ 77. 228 Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVIII, 13-14; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182; Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, s. 413. 229 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182; N. Mehmet Solmaz, İsmail Lütfi Çakan, Kur’ân -ı Kerim’e Göre Peygamberler ve Tevhit Mücadelesi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2006, I, 97–98. 230 Tahrim, 66/ 10. 49 ihanetle, yani kocalarına ve onların dinlerine sadakatsizlik göstererek kâfir veya münafık olmalarıyla açıklandığını görmekteyiz.
Temel kaynaklar incelendiğinde bu hanımların ihanetlerinin içerikleri hakkında da bilgi bulmak mümkündür. Hz. Nuh’un karısı olan Valiha, kocası hakkında müşriklerle işbirliği yaparak “Bu adam deli” ifadesini kullanmış ve onun tebliğinin gücünün zayıflamasına çalışmıştır. Hz. Lut’un hanımı olan Vahile ise evlerine bir misafir geldiğinde gündüzleri duman çıkararak, geceleri de ateş yakarak sapık kavme haber vermiştir. Hatta onlarla bizzat görüşerek “Kocam Lut’un evine bugüne kadar görmediğim güzel yüzlü ve güzel kokulu genç adamlar geldi” diyerek haber vermiş ve kocasını zor duruma düşürmüştür.231 Lut’un(a.s) misafirlerini haber alan kavmin azgınlaşan insanları, sevinç içinde232 ve koşarak233 Lut’un (a.s) evine gelmişlerdir. Hz. Lut, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle evinin önüne toplanan kavmiyle şu şekilde bir diyalogda bulunmuştur: "Bunlar benim konuklarımdır, beni onlar karşısında rezil etmeyiniz. Allah'tan korkunuz ve beni utandırmayınız.
Hemşerileri ona İnsanlar ile ilişki kurmayı biz sana yasaklamamış mıydık? dediler. Lut ise onlara eğer bir şey yapacaksanız, işte size kızlarım dedi. Hemşerileri,‘Biliyorsun ki, bizim kızlarınla bir işimiz, onlara yönelik bir amacımız yok. Sen bizim ne istediğimizi iyi bilirsin’ dediler.”234 Tarih ve tefsir yorumcuları yaptıkları değerlendirmelerde Hz. Lut’un kızlarını “işte kızlarım” diyerek azgın kavme teklif etmesini iki farklı bakış açısıyla ortaya koymuşlardır. Bir kısım yorumcular Hz. Lut’un doğrudan öz kızlarını teklif ettiğini ifade ederken bir kısım yorumcular da topluluğun içinde yaşayan kavminin kızlarını teklif ettiğini iddia etmektedirler. İlk görüşte Lut(a.s), “iste kızlarım” diyerek azgın kavme karşı doğrudan kendi kızlarını teklif etmiştir. Ancak bu durumda Hz. Lut’un herhangi bir surette zina teklifinde bulunmuş olması mümkün değildir. Çünkü bu ifadeyi takip eden "bunlar sizin için daha temizdir" ifadesi bu türden bir yanlış anlamaya imkân
Burhan Sümertaş, “Kur’an’da Hıyanet Kavramı”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 31, 2010, s. 222-223; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IX, 516; Razi, Mefatihu'lGayb, XXI, 564; Zuhayli, Tefsiru’l Münir, XIV, 562; Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XVII, 489-490. Karşılaştırmada bulunmak için bkz. Nur, 24/ 3. 232 Hicr 15/67. 233 Hud 11/78. 234 Hicr, 15/ 68-71; Ayrıca bkz. Hud 11/78. 50 bırakmamaktadır.
Hz. Lut'un (a.s) bu tür ifade tarzıyla onların cinsel arzularını gayri tabii yollar yerine şer'i yollardan tatmin etmek üzere kadınlara yönelmeleri gereğini yani onları nikâhla almaları gerektiğini işaret ettiği açıktır.235 İkinci görüşe göre Lut(a.s), “iste kızlarım” derken bizzat kendi kızlarını değil de, kavminin bayanlarını kastetmiştir. Çünkü bir kavmin peygamberine nispeti evlatların babaya nispeti gibidir. Her peygamber kavminin babası mesabesindedir.
Nitekim Hz. Muhammet (S.A.V) hitap alınarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle deniliyor: “Peygamber müminlere canlarından ileridir. O'nun eşleri de mü'minlerin anneleridir…”236 Aynı zamanda bu ifade mecazi bir ifadedir. Lut(a.s), onların hanımlarını kendi kızları gibi düşünerek, hanımlarınız varken niye bunları istiyorsunuz demek istemiştir.237 Hz. Lut, evine gelen misafirlerini korumak için kapısının önünde toplanan ve eve girmeye çalışan kalabalığı çeşitli yollara başvurup238 engellemeye çalışmış; fakat başarılı olamamıştır.
Tamamen çaresiz kalıp ne yapacağını bilemeyen Lut(a.s), Kur’an’da geçtiği üzere “ Keşke benim size karşı koyacak bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim”239 diyerek Allah’a dua etmiş ve bu sözüyle o an Allah’ın himayesini istemiştir.240 Hz. Lut’un içine düştüğü bu karamsarlığı gören Allah’ın elçileri, Hz. Lut’u fazla üzmeden ve teskin etmek için ona kendilerinin Allah’ın elçileri olduklarını, kavminin ona zarar veremeyeceğini bilakis, onların şüphe ettikleri azabı getirdiklerini söylemişlerdir.241 Ardından rivayetlere göre gözü dönmüş kavim kapıyı kırıp Lut’un (a.s) evine girmiş ve melekler içeri giren azgın kavmin gözlerini kör etmiştir.
Kamer suresinde bu konu şu şekilde anlatılır: “And olsun ki Lut, bizim cezalandırma gücümüz konusunda onları uyarmıştı; fakat onlar 235 İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XIII, 118; Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 401; İbn Kesir, Tefsiru'l Kur'ani'l Azim, VIII, 3969; Yiğit, Peygamberler Tarihi, s. 280. 236 Ahzap, 33/ 6. 237 Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 166; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Esed, Kur’an Mesajı, s. 441; İbn Kesir, Tefsiru'l Kur'ani'l Azim, VIII, 3970; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 81. 238 Hz. Lut, kavmine öncelikle evlenmeleri için kavminin kızlarını teklif etmiş; ancak olumlu cevap alamayınca “İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?” diyerek onları akli muhakeme yapmaya davet etmiştir. Bkz. Hud, 11/ 78. 239 Hud, 11/ 80. 240 Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 84. 241 Hud, 11/ 77-81; Hicr, 15/ 60–63 242 Tefsir kaynaklarında eve giren kavim insanlarının Cebrail’in (a.s) kanadının bir tarafıyla vurması sonucu kör olduğu ifade edilmektedir.
Bkz. Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, VI, 231; Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, s. 418. 51 uyarılara hep şüpheyle baktılar ve hatta ondan misafirlerini kendilerine teslim etmesini istediler. Bunun üzerine onların gözlerini göremez ettik. Uyarılarım göz ardı edildiğinde başınıza gelen azabı tadın bakalım diye seslendik.”
Kavmi Hz. Lut’un evinden uzaklaştıktan sonra melekler, Lut’a (a.s) karısı dışında ailesini ve inananlarını yanına alıp gecenin belli bir vaktinde şehri terk etmek üzere yola çıkmasını, kendisinin de ailesinin gerisinden onları takip etmesini söylemişlerdir. Ayrıca yürüyüşleri esnasında kimsenin geride kalmamasını244 , emredilen yere doğru gitmelerini ve şehir halkının sabaha doğru büyük bir azaba çarptırılacağını açıklamışlardır.
Meleklerden geceleyin yola çıkma emrini alan Hz. Lut’un bu emre uyarak Kur’an-ı Kerim’de açık bir ifade olmamakla beraber rivayetlere göre kendisine inanan iki tane kızıyla birlikte Şam’a doğru yola çıktığı ve Şam ve civarında halkı hakka davet eden amcası Hz. İbrahim’in yanına gittiği ifade edilmektedir. 4. Lut Kavminin Helaki Kur’an-ı Kerim’de Lut kavminin helaki kronolojik bir seyir halinde ve tamamı tek bir surede veya ayette anlatılmamaktadır. Farklı surelerde ve ayetlerde anlatılan helak olayında ilgili ayetleri bir araya topladığımızda helakin yaşanılan şehirlerin altüst olması ve gökyüzünden felaket yağmurlarının yağması gibi iki safhadan meydana geldiğini görmekteyiz.
Kur’an-ı Kerim’de Lut kavminin yaşadığı Sodom ve Gomora bölgesinin alt-üst olması ve yağmurların yağması olayını Hud ve Hicr surelerinde şu şekilde anlatılmaktadır: Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. O taşlar rabbin katında işaretlenerek yağdırılmıştır. Onlar zalimlerden uzak değildir.247 243 Kamer, 54/ 36-37. 244
Hz. Lut ile birlikte gidenlerin memleketlerinde malları, mülkleri, kumaşları ve dostları vardı. İşte bundan dolayı melekler onlara, vakti gelince çıkmalarını, bütün bu şeyleri terk edip, kesinlikle onlara dönüp bakmamalarını emretmişlerdir. Bu kelime ile "yüz çevirip gitme" manası da kastedilmiş olabilir. Bkz. Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 86. 245 Hud, 11/ 81; Hicr, 15/ 65. 246 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 183. 247 Hud, 11/ 82-83. 52
Tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları o korkunç ve dayanılmaz çığlık yakalayıverdi. Anında yurtlarının altını üstüne çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.248 Lut kavminin genel olarak cezalandırılma seklini anlatan ayetler yanında Kur’anı Kerim, suçları sebebiyle cezalandırılan her şehir halkının, değişik bir şekilde cezalandırıldığını haber vermektedir.
“nitekim onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık. Kiminin üzerine taslar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı.” Gökyüzünden yağan helak edici taşlar rivayetlere göre Allah katında kimin başına isabet edeceği belirlenip işaretlenmiş, küçük çakıl taşı ve çamur karışımından oluşmuş, tuğla ve kiremit gibi ateşte pişirilmiş, yağmur şeklinde ve sağanak halinde bolca ve düzenli bir şekilde yağan ve isabet ettiği kişiyi parçalayıp öldüren taşlardır.
Bazı tarih ve tefsir kaynakları, yerin alt-üst olma olayının mucizevî bir şekilde Cebrail’in (a.s) kanadını şehirlerin altından takıp yükseklere kaldırmasıyla birlikte meydana geldiğini söylemektedirler. Bu çerçevede Cebrail (a.s), yeri iyice havaya kaldırdıktan sonra şehri ters çevirip altını üstüne getirdi. Şehir yerin içine gömüldü. Sonra da üzerlerine pişmiş taşlar yağdı. Allah o şehirlerin bulunduğu bölgeyi etrafına fayda vermeyen bir göle çevirdi.251 Son dönem müfessirlerden biri olan Mevdudi ise helak olayını, günün şartlarında akli ve bilimsel bir süzgeç dâhilinde açıklanabilecek gerçeklik boyutuna indirgeyerek izah etmeye çalışmıştır. Mevdudi’ye göre helak olayı, bir yanardağ patlaması ve şiddetli bir deprem şeklinde meydana geldi. Şiddetli deprem Sodomluları ve çevresinde yaşayan insanları yerle bir etti. Yanardağın patlaması yüzünden de sıcak ve kaynayan taşlar yağdı. Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen balçıktan pişirilmiş taşlarla da muhtemelen volkanın bünyesindeki buhar ve kaynayan maddelerin karışımıyla 248 Hicr, 15/ 73-74. Lut kavminin helakinin anlatıldığı diğer ayetler için bakınız: Hac, 22/ 43-45; Sad, 38/ 13-15; Hakka, 69/ 9-10; Kaf, 50/13-14; Ankebut, 29/ 34; Zariyat, 51/ 33-34; Necm, 53/ 53-54; Furkan, 25/ 40. 249 Ankebut, 29/ 40. 250 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 91. 251 İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, IX, 123-124; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 181- 182; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 90-91. 53 ortaya çıkan lav ve taşlar kastedilmiştir.
Mevdudi, bu deprem ve volkanik patlamanın belirtilerinin halen günümüzde Lut gölünün çevresinde bulunduğu ifade etmektedir.252 Seyyid Kutup ise Fi zilalil Kur’an adlı tefsirinde helakin şiddetli deprem ve volkanik püskürmeyle meydana gelebileceğini açıklayarak Mevdudi’ye benzer bir görüş ortaya koymuştur. Ancak Seyyid Kutup imani yöntemi esas alarak helak şeklinin bir deprem ve volkanik patlama olmasının zorunlu olmadığını tamamen mucizevî bir şekilde de olabileceğini ifade etmektedir. Helakin bazı müfessirlerin anlattığı gibi tabiatüstü bir şekilde ya da son dönem müfessirlerin anlattığı gibi tabii felaket şeklinde olması aslında küçük bir yorum farkını ortaya koymaktadır. Netice itibariyle Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın bilgisi ve izni dışında küçük bir yaprağın bile yerinden oynayamayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Bu noktada tabiat Allah’ın emrindedir. Allah dilediği şekilde ol emrini tabiata verebilir. İbn Kesir el-Bidaye ve’n Nihaye adlı eserinde felaketle birlikte tamamen yok olan şehirlerdeki insan sayısının 400 veya 4000 civarında olduğunu söylemektedir.255 İslami kaynaklarda ifade edildiği üzere yaşanılan felaketten sadece Hz. Lut ve iki kızı Allah’ın inayetiyle kurtulmuştur.
Taberi, Hz. Lut ile birlikte on dört kişinin kurtulduğunu iddia etmektedir. Bu çerçevede Taberi, Hz. Lut’un helak olayı olduktan ve gün aydınlandıktan sonra beraberindekilerle birlikte Filistin bölgesine doğru yola çıktığını ve burada Hz. İbrahim’in yanına gelip yerleştiğini, Hz. İbrahim’in de tüm malının yarısını Hz. Lut’a verdiğini ve ölünceye kadar beraber yaşadıklarını ifade etmektedir.
257 252 Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 465. 253 Kutub, Fizilali'l-Kur'an, VI, 498. 254 Fussilet, 41/ 47; Enam, 6/ 59. 255 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182. 256 Enbiya, 21/ 74-75; Zariyat, 51/ 35-36. 257 Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 178. 54
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KİTAB-I MUKADDES VE KUR’AN- KERİM AÇISINDAN LUT KISSASINA KARŞILAŞTIRILMALI BİR YAKLAŞIM VE DEĞERLENDİRMELER
C. KARŞILAŞTIRMA
1. Genel olarak Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’in Lut Kıssasını Sunuş Biçimindeki Farklılıklar Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim Lut kıssasını nakled 55 etmektedir. Çeşitliliğin nedeni, insanların kabiliyeti ve kavrama güçlerinin birbirinden farklı olmasıdır. Kur’an-ı Kerim, birbirinden farklı yöntemler kullanarak her kabiliyet ve kapasitedeki insana hitap etme imkânı bulmaktadır.
Bu sebepledir ki Lut kıssasını okuyan bir lider, bir hükümdar, kendi sorumluluğu çerçevesinde ondan bazı dersler çıkardığı gibi, bir çoban da kendi seviyesine göre bazı dini öğüt ve nasihatleri yine Lut kıssasının içerisinde bulabilir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’de Lut kıssası, tarihe yönelik bir çalışma olmakla birlikte aynı zamanda dini gayeyi gerçekleştirmek için kullanılan araçlardan sadece biridir.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim, Lut kıssasıyla birlikte dini, peygamberleri yalanlayanların sonunu ve zalimlerin başına gelen olayların bugün de yarın da yine gelebileceğini belirterek insanları düşündürmekte ve insanların yaşananlardan ibret almalarını sağlamaktadır.
Bu noktada Hicr suresinde Lut kavmi helak edildikten sonra şu şekilde bir ifade geçer: “İşte bu yaptıklarımızda görebilenler için nice ibretler vardır.”262 2. Karşılaştırmalı olarak Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’e göre Hz. Lut Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un soyu, Hz. İbrahim ile olan akrabalığı, Hz. İbrahim’le birlikte yaptığı yolculuklar alenen açık bir ifadeyle zikredilirken263 Kur’an-ı Kerim bu tür bilgilere yer vermez. Kur’an-ı Kerim’de sadece Hz. Lut’un Hz. İbrahim’e iman edenlerden olduğu ifade edilir.
Ancak İslami kaynaklarda Hz. Lut’un soyuna, Hz. İbrahim ile olan akrabalığına ve yaptığı yolculuklara dair bilgilere yer verilmektedir. Bilgilerin içeriği konusunda ise genel olarak Kitab-ı Mukaddes ve İslami kaynakların Hz. Lut’un soyu, Hz. İbrahim’e olan yakınlığı, yaşadığı yer ve zaman dilimi hakkındaki bilgilerin küçük nüanslar haricinde birbirine paralel olduğunu söyleyebiliriz. Hz. Lut ve Hz. İbrahim’in Mısır yolculuğundan beraber döndükten sonra birbirlerinden ayrılması konusunda Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’de farklı 260 Seyyid Kutup, Kur’an’da Edebi Tasvir, çev. Mehmet Yolcu, İstanbul, Özgün yay., 1991, s. 175. 261 Suat Yıldırım, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, S. 3, Ankara, Sevinç Matbaası, 1979, s. 40-48; Çelik, Birey ve Toplumun Islahı Açısından Kur’an Kıssaları, s. 58-59. 262 Hicr, 15/ 75. 263 Tekvin, 11/ 10-26. 264 Ankebut, 29/ 26. 56 ifadeler söz konusudur.
Kitab-ı Mukaddes bu ayrılık konusunu, Hz. Lut ve Hz. İbrahim’in mallarının çokluğu ve ikisine yetecek kadar otlak alanların ve suyun az olması neticesinde Hz. Lut’un çobanları ile Hz. İbrahim’in çobanları arasındaki kavgayla açıklamaktadır.265 Kur’an-ı Kerim ise bu ayrılık olayının Hz. Lut’un Sodom ve çevresinde yaşayan halka resul olarak tayin edilmesi sonucu gerçekleştiğini ifade eder.266 Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un peygamberlik yönü hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Zira gerek Hıristiyanlık ve gerekse de Yahudiliğe göre Hz. Lut, peygamber olarak kabul edilmemektedir.267 Ayrıca Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un kişiliği ve karakteri konusunda ahlaka aykırı bir takım ithamlar mevcuttur. Bu ithamlar Hıristiyanlarca Eski Ahit olarak kabul edilen ve Kitab-ı Mukaddes’in birinci kısmını oluşturan Tevrat'ta karşımıza çıkmaktadır.
Buna göre Hz. Lut, dünya malına düşkün, zenginlik hırsını amaç edinmiş, iyilik, dürüstlük gibi ahlaki erdemlerini kaybetmiş bir kişi olarak lanse edilmektedir.268 Yeni Ahit’te ise Hz. Lut, Luka ve Petrus’un ikinci mektubu olmak üzere ismen iki yerde geçmektedir. Bu yerlerde ise Hz. Lut, tutkuları olmayan, kibirden uzak, doğru bir yaşama sahip ve dürüst bir kişi olarak ifade edilmektedir. Bu durum kutsal bir kitap olarak kabul edilen Kitab-ı Mukaddes’in kendi içerisinde tutarsız kaldığını göstermektedir. Kur’an-ı Kerim’e göre ise Hz. Lut hiç şüphesiz Allah tarafından sapkın bir kavmi tevhid ışığında ıslah etmek için gönderilmiş, ilim, hikmet, hidayet sahibi ve âlemlere üstün kılınmış bir peygamberdir.270 3. Meleklerin Hz. İbrahim Ve Hz. Lut’u Ziyareti Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’de meleklerin ilk önce Hz. İbrahim’i ve daha sonra Hz. Lut’u ziyaret ettikleri ifade edilmektedir.
Fakat bir takım farklılıklar söz konusudur. 265 Tekvin, 13/5-8. 266 Saffat, 37/ 133; Şuara, 26/ 161-162. 267 Fuat Aydın, Yahudilik, İstanbul, İnsan yay., 1994, s. 90. 268 Tekvin, 13/5-14. 269 2. Petrus, 2/7-8. 270 Saffat, 37/ 133; Şuara, 26/ 161-162; En’am, 6/ 86. 57
Kitab-ı Mukaddes, Hz. İbrahim'e uğrayan ziyaretçilerin sayısını kesin bir biçimde üç kişi olarak belirtirken Kur'an-ı Kerim, bu ziyaretçilerin sayısını belirtmez. Sadece meleklerden “elçiler” şeklinde bahseder. Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim arasındaki en önemli farklardan birisi sunulan yemeğin melekler tarafından yenmesi hadisesidir. Kitab-ı Mukaddes’te Hz. İbrahim’in gelen misafirlerine et, süt ve yoğurt ikram ettiği, misafirlerin yani meleklerin de ikram edilenleri yediği ve Hz. İbrahim’in de onlar yerken yanlarında durduğu anlatılmaktadır. Bu hadisenin bir benzeri meleklerin Lut’u ziyaret ettiği sırada da gerçekleşmiştir. Buna göre Hz. Lut, gelen meleklere mayasız ekmek pişirdiği meleklerin de bundan yediği iddia edilmektedir.272 Kur’an-ı Kerim’de ise bu durumun tam aksine melekler erkeklik, dişilik, yeme-içme, yorulma, usanma gibi maddi özelliklerden arınmış varlıklardır. Bu nedenledir ki Hz. İbrahim’in yaptığı ikrama melekler el uzatmamışlardır.
Melekler Hz. İbrahim’i ziyaret ettikten sonra Hz. Lut’u ziyaret etmişlerdir. Kitabı Mukaddes’te Hz. Lut’u ziyarete gelen iki melek olduğu ve bu meleklerin akşam vaktinde şehre geldiği ve Lut’un da melekleri karşılayarak ısrar üzere evine davet edip ağırladığı ifade edilir.274 Kur’an-ı Kerim ise meleklerin yolculuğundan ve Sodom şehrine nasıl geldiklerinden bahsetmemekle birlikte Hz. Lut’un evine ziyaretlerinde de nasıl ağırlandıkları konusunda Kur’an-ı Kerim’de herhangi bir bilgi mevcut değildir.
Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un misafirlerinden Sodom halkının haberi olmasıyla birlikte Lut’tan misafirleri istemesi neticesinde Hz. Lut’un ne isterseniz yapın diyerek iki kızını teklif ettiği ifade edilir. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de de geçmektedir. Fakat bir takım farklılıklar söz konusudur. Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut öz kızlarını azgın kavme teklif etmiştir.
Yapılan Kitab-ı Mukaddes kaynaklı yorumlarda Lut’un bu sözünden namuslu yaşamı hiçe sayarak gayri ahlaki bir yaşama sahip olduğu sonucu çıkartılmaktadır.276 Kur’an-ı Kerim’de ise Hz. Lut’un 271 Tekvin, 18/6-8. 272 Tekvin, 19/ 3. 273 Hud, 11/ 69-70. Meleklerin özellikleri için bkz. Enbiya, 21/ 19-20; Saffat, 37/ 149-153; Zuhruf, 43/ 19. 274 Tekvin, 19/ 1-3. 275 Tekvin, 19/ 8. 276 Tora, Bereşit, s. 127. 58 işte kızlarım diyerek öz kızlarını mı ya da kavminin kızlarını mı kast ettiği açık değildir.
Bu konuda Müslüman müfessirler farklı görüşler belirtmekle beraber çoğunluğun görüşüne göre Hz. Lut’un bu sözünden kavmin tüm kadınlarının kastedildiğini ifade etmektedirler. 4. Lut Kavminin Helak Sebepleri ve Helaki Kitab-ı Mukaddes, Hz. Lut’un da bulunduğu Sodom şehrindeki halkın Tanrı’ya karşı büyük bir günah işlediğini söylemekte; fakat bu günahın mahiyetini açık bir şekilde belirtmemektedir. Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin bölümünde bu konuda sadece bir yerde Sodom halkının Hz. Lut’un konuklarını eşcinsel ilişki amacıyla Hz. Lut’tan istemeleri söz konusudur. Kitab-ı Mukaddes kaynaklı yapılan yorumlarda ise işlenilen asıl günahın adaletsizlik, fakir ve zayıf durumdaki kişilere, yabacılara zulüm, kibir, kıskançlık vb. günahlar olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede Kitab-ı Mukaddes kaynaklarına göre Sodom ve çevresinde yaşayan halkın çarpık cinsel ilişkilerin ötesinde topyekûn bir ahlaki yozlaşma içerisinde olduğunu ve bu nedenledir ki helakin tamamıyla bir ensest ilişkiye bağlanamayacağı ve ahlaki yoksunluğun helake sebep teşkil ettiğini söyleyebiliriz.
Kur’an-ı Kerim ise Lut kavminin helak olmasının sebebini ayetler ışığında erkeklere yaklaşmakla açıklamaktadır. Bu meyanda Kur’an-ı Kerim, âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı çarpık cinsel ilişkiyi insanlık tarihinde ilk defa Lut kavminin yaptığını, kadınları bırakıp erkeklere şehvetle gittiklerini, yol kestiklerini, toplantılarda edepsizce işler gerçekleştirdiklerini ve bütün bunların cahillik, haddi aşmak, zulüm ve insafsızlık olduğunu belirtmiştir.281 Ayrıca Lut kavminin Hz. Lut’un yaptığı uyarıları dinlememesi, Hz. Lut’u şehirden kovmakla tehdit etmesi ve Hz. Lut’un tebliğine inanmamakla birlikte Allah’ın azabını istemesi helake sebep teşkil etmiştir.
Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 166; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Esed, Kur’an Mesajı, s. 441. 278 Tekvin, 13/13. 279 Tekvin, 19/5. 280 The Talmud Selections, s. 63; Talmud, Sanhedrin, 109a. 281 Ankebut, 29/ 28–29; Neml, 27/ 54–55; Şuara, 26/ 166; Araf, 7/ 80–81. 282 Şuara, 26/ 167; Araf, 7/ 82; Ankebut, 29/ 29. 59 Gerek Kitab-ı Mukaddes’e göre ve gerekse de Kur’an-ı Kerim’e göre Sodom ve çevresinde yaşayan Lut kavmi, sabaha karşı gökyüzünden yağan pişmiş taşlar neticesinde helak edilmiştir. Ancak helak olan Hz. Lut’un karısı hakkında bir takım farklılıklar mevcuttur.
Kitab-ı Mukaddes’e göre Hz. Lut’un karısı, Lut(a.s) ile birlikte şehirden ayrılırken arkasına dönüp bakmış ve bu esnada tuzdan bir direğe dönüşmüştür.283 Burada Hz. Lut’un karısının tuzdan bir direğe dönüşmesinin bir hata ve kaza sonucu olduğu izlenimi verilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de ise Hz. Lut’un karısı Lut kavmiyle birlikte helak olmuştur. Hz. Lut’un onu yanına alması söz konusu değildir. Nitekim Lut’un(a.s) karısı Hz. Lut’a iman etmeyen, kavmiyle birlikte düşünen ve ona ihanet eden bir kişidir.284 Kitab-ı Mukaddes’te Sodom ve Gomora şehirlerinin yok olduktan sonra Hz. Lut’un hayatı hakkında bir takım bilgiler mevcuttur.
Bu meyanda Hz. Lut, KitabMukaddes’e göre iki kızıyla birlikte Tsoar kentine sığınmış; ancak daha sonra buradan ayrılarak dağdaki bir mağaraya yerleşmiş ve burada kızlarıyla birlikte nahoş olaylar yaşamıştır. Kur’an-ı Kerim’de ise Hz. Lut’un helakten sonraki hayatı ile ilgili herhangi bir bilgi mevcut değildir. Kur’an-ı Kerim, sadece şehirden çıkarılmak suretiyle kurtarılan Lut Peygamber ve yanındakilerin verimli topraklara ulaştırıldığını belirtmektedir.286 İslami kaynaklara göre Hz. Lut, helak olayından sonra Hz. İbrahim’in yanında ömrünü tamamlamıştır.287 5. Hz. Lut’un Kızları Kitab-ı Mukaddes’e göre Hz. Lut, helak olayından sonra gittiği dağdaki bir mağarada kızlarıyla ensest bir ilişki yaşamıştır.
Buna göre Hz. Lut’un kızlarının babalarını sarhoş ettiği ve bunun sonucunda da babalarıyla ilişkiye girdikleri söylenmektedir. Bu ilişki neticesinde de Hz. Lut’un büyük kızından Moab, küçük kızından da Ammon adında iki çocuğun dünyaya geldiği ifade edilmektedir. Bu tür ifadeler Kur’an-ı Kerim’in nübüvvet anlayışına tamamıyla terstir. Bu durumun Kur’an-ı Kerim’de kavmini hak yola çağıran peygamber olarak kabul edilen Hz. Lut’a atılmış büyük bir iftira olduğunu düşünmekteyiz. 283 Tekvin, 19/ 26. 284 Hicr, 15/ 60; Hud, 11/ 81; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182. 285 Tekvin, 19/ 21-35. 286 Enbiya, 21/ 71. 287 Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 178. 60 Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut için söylenmiş iftiraların aynı zamanda bazı önemli şahsiyetler için de söylendiğini görmekteyiz.
Bu meyanda Yakup’un oğullarından Yahuda, kötü kadın kılığına giren gelini Tamar’ı tanımayarak onunla ilişkiye girdiği ve bu ilişki sonucunda Peres ve Zerah adında ikiz çocuğu olduğu söylenmektedir. Ancak bu çocuklardan Peres, Davut’un dolayısıyla İsa’nın büyük atalarından birisidir. Bu durum yasa dışı ve utanç verici bir ilişkiden doğan kişinin Tanrı’nın cemaatine alınmayacağı emrine ters düşmekle birlikte Yahudi ve Hıristiyanlar açısından önemli bir figür olan Davut ve İsa’nın şahsiyetlerine büyük bir hakaret ve iftira içermektedir. Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik kitabında Kitab-ı Mukaddes’in Hz. Lut’un kızlarıyla ensest ilişkiye girdiği iddiasına farklı bir yorum getirmiştir.
Örs’e göre Kitab-ı Mukaddes’teki bu tür ifadeler eski inançların bir kalıntısıdır. Ensest ilişkinin bir mağarada geçmesi yer altı tanrılarıyla ilgili bir yönünün olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca mitolojilerde çeşitli tanrıların kendi kızlarıyla bu tür birleşmelerinin olduğu bilinmektedir. Nitekim Kitab-ı Mukaddes’teki Tevrat’ın ilk bölümleri çok eski efsanelerin sonradan yazıya dökülmüş ve değişmiş şekilleridir. Muhtemelen buradaki mağara sahnesi yer altı tanrısının sembolik bir evlenme törenidir. Çünkü Tevrat’ta Yahve’nin değil böyle suç işleyenleri, babasını çıplakken izleyen oğlu öldürdüğünü görmekteyiz.
Ayrıca Kitab-ı Mukaddes’e göre topyekûn bir ahlaki yozlaşma içerisinde bulunan Sodom ve Gomora şehirlerinde yaşayan halkı yok eden Tanrı’nın Hz. Lut ve kızları arsındaki ensest ilişki sonrası hiçbir şey yapmaması düşündürücüdür. Kanaatimizce Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam için peygamber kabul edilen Hz. İbrahim’in himayesinde büyümüş ve peygamber terbiyesi görmüş olan Hz. Lut için söylenilen ifadeler Kitab-ı Mukaddes’in insan eliyle değiştirildiğini göstermektedir. 288 Tekvin, 38/ 15-27. 289 Luka, 3/ 33; Matta, 3/ 17. 290 Tesniye, 13/ 2. 291 Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1966, s. 57. 61
D. DEĞERLENDİRMELER
3. Helakin Tarihsel Gerçekliği ve Helak Edilen Bölge Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an- ı Kerim’de Hz. Lut ve ailesinin yaşamış olduğu Sodom ve çevresindeki şehirlerin ateşli kükürt yağmuruyla ve yerin altının üstüne gelmesiyle helak olduğuna dair tarihçiler, ilahiyatçılar ve arkeologlar bir takım fikirler ortaya koymuşlardır. Tarihçiler, Hz. Lut kıssası üzerinde ayrı görüştedirler. Kimine göre bu, üzerinde durmaya değmez bir hurafedir. Kimine göre ibret için anlatılmış sembolik bir öyküdür. Kimine göre de yaşanmış gerçek bir olaydır.292 Tabii ki Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman din adamları kutsal kitaplarına dayanarak helak olayının yaşanmış gerçek bir olay olduğunu ortaya koymaktadırlar.
Burada biz de Kur’an-ı Kerim’in işaret ettiği üzere helakin Allah’ın gazabının bir tezahürü olduğuna inanmaktayız. Arkeologlar ve bilim adamları ise ulaştıkları arkeolojik kalıntılarla, yaptıkları incelemelerle ve helakin yaşanmışlığını ortaya koyacak önemli delillerle Lut kavmine ışık tutmaktadırlar. Şeyh Tantavi, Dr. Ulbrapt’ın Sodom ve Gomora kentlerinin bulunduğu sanılan Ürdün vadisi ve Ölü deniz kıyılarında yaptığı araştırmalar sonucunda kıssanın bütün ayrıntılarıyla doğruluğunu saptayan kanıtlar bulduğunu bir makaleye dayanarak yazmaktadır. Bu makaleye göre Dr. Ulbrapt’ın bulduğu bundan dört bin yıl öncesine ait olan eserler, o sıralarda bu bölgede bir medeniyetin bulunduğunu göstermektedir.
Alman arkeolog Werner Keller, arkeolojik ve jeolojik incelemelere dayanarak yaptığı açıklamalarda Lut kavminin yaşadığı Sodom ve Gomora şehirlerinin yerlerinin Siddim Vadisi denilen Lut gölünün en alt ucunda bulunan bölgede olduğunu ve zamanında buralarda büyük ve geniş yerleşim alanlarının bulunduğunu belirtmektedir.294 Keller, Lut kavminin yaşadığı dönemde buralarda çok büyük bir 292 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, İstanbul, Kur’an Araştırmaları Merkezi, Tarihsiz, XII, 500- 501. 293 Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, s. 501. 294 1965 yılında Amerikalı arkeologlardan oluşan bir ekip, Lut gölü ve çevresinde yaptıkları kazılar sırasında büyük bir mezarlık ortaya çıkarmış ve bu mezarlıkta 20 binden fazla kabre ulaşmışlardır.
Bu çökmeyle ve patlamayla yangınlar, doğal gazlarla birlikte büyük bir deprem meydana geldiğini, bu deprem sırasında yerkabuğunun çatlayıp çöktüğünü ve kabuğun altında uyuyan volkanları harekete geçirdiğini ifade etmektedir. Ayrıca Keller, günümüzde Şeria’nın yukarı vadisinde sönmüş kraterlere rastlandığını ve buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lav kütleleri ve bazalt katmanlarının mevcut olduğunu söylemektedir.295 Kitab-ı Mukaddes’te ateşli kükürt yağması ve Kur’an- ı Kerim’de balçıktan pişmiş taşlar yağması ve şiddetli deprem hadisesinin nasıl meydana geldiğini gösteren bazı emarelerin günümüzde gözle görülür bir şekilde Lut gölünde görüldüğü arkeologlar ve bilim adamları tarafından ifade edilmektedir.
Bu çerçevede Lut gölü, Akdeniz yüzeyinden yaklaşık olarak 400 metre daha aşağıdadır. Gölün en derin kısmı 400 metredir. Buna göre göl tabanı yaklaşık olarak Akdeniz’den 800 metre daha aşağıdadır ve burası dünyanın en alçak noktasıdır. Jeologların araştırmalarına göre Lut gölünün deniz seviyesinden 400 metre aşağıda olması burada büyük bir jeolojik olayın meydana geldiğini gösteren en önemli delildir. Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi adlı kitabında çağımızda bilim adamlarının Lut gölünün güney kısmının büyük bir deprem sonucu yerin çökmesiyle ortaya çıktığını ittifakla kabul ettiklerini ifade etmektedir.
Lut gölünün doğusunda Araplar tarafından “el- lisan” denilen bir dil şeklinde ve su üstünde görünmeyen ve gölü adeta ikiye ayıran bir yarımada mevcuttur. Yapılan ölçümlerde bu yarımadanın sağında derinlik 400 metre civarındayken sol tarafında en fazla 15-20 metre civarındadır. Sonradan oluştuğu tespit edilen bu sığ bölge, araştırmalara göre volkanik bir patlamayla çıkan lavlarla ve depremle birlikte meydana gelen kütlevi bir çöküntü sonucu oluşmuştur. Rivayetlere göre eskiden bu sığ bölgede helak olan Lut kavmi insanlarının yaşadığı Sodom, Gomora ve diğer şehirler bulunmaktaydı.
durum eskiden bu bölgede büyük bir şehrin bulunduğu fikrini güçlendirmektedir. Bkz. Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 468. 295 Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York, William Morrow, 1956, s. 88. 296 Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 467. 297 Mustafa L. Bilge, “Lut Gölü”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2003, XXVII, 230; Kalkan, Kavram Tefsiri, s. 6676; Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 467-468. 63
Günümüzde, helak edilen şehirlerin (Sodom, Gomora, Admah, Zeboiim) bulunduğu yer olan Lut Gölü ve çevresi, kükürt madenleri açısından oldukça zengin; fakat canlı yaşamına, oturuma ve tarıma elverişli olmayan bir bölgedir.298 İçerisinde yaklaşık olarak yüzde 31 oranında tuz barındıran Lut gölü, etrafa pis koku yayan, suyunda sanki felaketin izlerini taşırmışçasına yer yer büyük kara lekeler, yanmış taşlar, soğumuş lavlar, petrol ve tabii gaz kalıntıları barındıran bir denizdir.
Kur’an-ı Kerim, Lut kavminin helak olduğunu ve bu helakin insanların aklını kullanmaları ve helakten ibret almaları için emarelerinin işlek ve uğrak yollar üzerinde olduğunu vurgulamaktadır. Bu konuda müfessirler Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın işaret buyurduğu ve helakin izlerini taşıyan bölgenin Lut gölü ve çevresi olduğunu söylemektedirler.300 4. Dinler Açısından(Yahudilik, Hıristiyanlık, İslam) ve Günümüzde Eşcinsellik Erkek erkeğe cinsel ilişki günümüzde homoseksüellik diye bilinmektedir.
Homoseksüellik, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’da kerih görülen ve kesinlikle uzak durulması gereken bir davranıştır. Yahudilikte, bir erkeğin başka bir erkekle cinsel ilişki kurması iğrençlik olarak nitelenmekte ve bu ilişkiyi kuranların kesinlikle öldürüleceği belirtmektedir. Buna göre bu tür bir cinsel ilişki yani homoseksüellik kesinlikle yasaktır.301 Bu yasağın nedeni olarak da üretkenliğin öldürülmesi yani spermin boşa gitmesi gösterilmektedir. Esasında kanaatimizce fiiliyata geçirilecek homoseksüel bir yatkınlık Yahudilikte temelde bir problem oluşturmuyor. Asıl problem yani günahkârlık üretkenliğin yok edilerek neslin devamının kesilmesidir. Tanahta bu durumu net olarak doğrulayan birçok ifade mevcuttur.
Buna göre “Erkeklik bezi ezilmiş ya da organı kesilmiş kişi Rabbin topluluğuna girmeyecektir.302”, “Erkekleriniz, kadınlarınız, hayvanlarınız arasında döl vermeyen olmayacaktır. 303 ” 298 Keil and Delitzsch, Biblical Commentary on The Old Testament, s. 236; Tora, Bereşit, s. 128. 299 Diplomat Atlas, “Yeryüzünün en çukur bölgesi Lut Gölü”, Mayıs 2008, sayı 3, s. 38; İbn Kesir, elBidaye ve’n Nihaye, I, 183; Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 468. 300 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, III, 115. 301 Levililer, 20/ 13. 302 Yasanın Tekrarı, 23/ 1. 303 Yasanın Tekrarı, 7/ 14. 64 Hıristiyanlığın kutsal kitabı olan Yeni Ahit’te eşcinsellik, yasak olan davranışlar arasında oğlancılık adı altında vurgulanmıştır. “Günahkârların Tanrı Egemenliği’ni miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın!
Ne fuhuş yapanlar Tanrı’nın egemenliğini miras alacaklar, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne oğlanlar, ne oğlancılar, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular. Bazılarınız böyleydiniz; ama yıkandınız, kutsal kılındınız, Rab İsa Mesih adıyla ve Tanrı’mızın ruhu aracılığıyla aklandınız.” Yeni Ahit, Tanrı’nın mirasına egemen olamayacak günahkârları belirterek eşcinselliğin ne kadar büyük bir sapıklık olduğunu vurgulamaktadır. Ancak tövbe etmeleri ve İsa Mesih’i kişisel kurtarıcıları olarak görmeleri halinde Tanrı’nın bağışlayıcı olduğunu vurgulamaktadır.304 Aziz Pavlus Romalılara mektubunda erkeklerin erkeklerle ilişkiye girdikleri takdirde bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldıklarını ifade etmektedir.
Bir kutsal kitap yorumcusu olan William Macdonald, bu karşılığın zührevi hastalıklar, mafsal dokularındaki habis tümörler, kanser türleri ve AIDS olduğunu söylemektedir.
Ayrıca Macdonald’a göre kutsal kitap, eşcinsel eğilimleri yargılamaz. Ancak bu eğilime teslim olmayı reddeder.306 Kur’an-ı Kerim’de Lut kavminin homoseksüelliğin yaygınlık kazandığı ilk toplum olduğuna atıfla onların bu çirkin fiili işlemeleri ve peygamberleri Hz. Lut’un kendilerini bu işten alıkoymaya yönelik uyarı ve öğütlerine kulak vermeyişleri sebebiyle helak edildikleri anlatılır.
İslam, gerek Kur’an-ı Kerim’le ve gerekse de hadis-i şeriflerle homoseksüel bir eylemi kınamakta ve bu işi yapanları lanetlemektedir. Hadislerde Hz. Lut’un Hud suresinde yer alan temennisiyle307, Lut kavminin yaptığı kötülüğü işleyenlere Allah’ın lanet edeceği ve onların öldürülmesi gerektiği bildirilmektedir.
Bu konuda İbn Abbas’tan rivayet edilen bir hadiste peygamberimiz Hz. Muhammet (SAV) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kişinin Lut kavminin yaptığı işi yaptığını görürseniz, faili de mefulü de öldürün.” Erkek eşcinselliğine karşı olan dini yasaklamanın yasayla da desteklenmesi İngiltere’de ilk kez 1533 yılında VIII. Henry zamanında olmuştur.
Buna göre 304 1. Korintlilere Mektup, 6/ 9-11. 305 Romalılara Mektup, 1/ 27. 306 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 59. 307 Hud, 11/ 80. 308 Bkz. Ahmet bin Hanbel, Müsned, 1/ 217. 309 Ahmet bin Hanbel, Müsned, 1/ 269. 65 Sodomi310, erkek-kadın, erkek-erkek veya erkek-hayvan arasında olan yasadışı cinsel ilişki olarak tanımlanmıştır. 1563 yılında yenilenen bu yasa, 1885 yılına kadar olan tüm erkek eşcinselliği suçlarına temel oluşturmuştur. 1885 yılında, Suç Değerlendirme Yasası (Criminal Assessment Act) erkekler arasında her türlü cinsel ilişkiyi kapsayacak şekilde yaptırımları genişletmiştir.
1973 yılına gelindiğinde ise Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından homoseksüellik, hastalık sınıflandırmasından, 1992 tarihinde ise Dünya Sağlık Örgütü’nce (WHO) Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırmasından çıkartılmıştır. Günümüzde Amerika ve Avrupa ülkeleri eşcinselliği özgürlük kapsamına alıp gay ve lezbiyenleri küçük düşürücü, onları dışlayıcı ve hakaret edici davranışları şiddetle cezalandırmaya tabi tutmaktadır.
Lut kavminin helakinin üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen bu kavmin ahlaksızlığını işleyen insanların günümüzde Amerika ve Avrupa ülkeleri yanında ülkemizde de çoğalmaları bir yana örgütlenip hak aramaları ve bu durumu bir sektör haline getirmeleri üzüntü verici bir durumdur.
Kur’an-ı Kerim’in Lut kavminin helakinin sebeplerini ayetler ışığında ortaya koymuşken ve bunu şiddetle yasaklamışken, Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerinin inananlarına eşcinsellik yasağı getirmişken, toplumda bir grup insanın gayri ahlaki bir yaşam sürmek istemeleri ve günümüzde bazı ülkelerin bu duruma gerekli yasal düzenlemeleri hazırlamaları yeni yetişen gençlerin geleceği açısından kaygı verici bir durumdur Sodomi Hollanda’da XVI. yüzyıl ortalarında kullanılmakta olan ve aslında anal seks anlamına gelen bir terimdir.
Bkz. F. Duygu Çabuk, Tıp Öğrencileri ve Hekimlerin Eşcinsellik Hakkındaki Tutumları ve Gey ve Lezbiyenlerin Sağlık Hizmeti Deneyimleri, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Basılmamış Uzmanlık Tezi, Ankara, 2010, s. 10. 311 Çabuk, Tıp Öğrencileri ve Hekimlerin Eşcinsellik Hakkındaki Tutumları…, s. 10-14. 312 Kalkan, Kavram Tefsiri, s. 6696. 66
SONUÇ
Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un Yahudilik ve Hıristiyanlık için önemli bir figür olan Hz. İbrahim’in yeğeni olması nedeniyle Hz. İbrahim ile birlikte Hz. Lut’un hikâyesi de konu edilmiştir. Ancak Kitab-ı Mukaddes’teki Hz. Lut’un karakteri konusunda Eski Ahit ve Yeni Ahit arasında tutarlı bir yaklaşımın olmadığını görüyoruz.
Yeni Ahit’te ve Yeni Ahit’in bazı yorumlarında Hz. Lut’un imanlı, dürüst ve salih kişilerden birisi olduğu vurgulanmakla beraber aynı zamanda Eski Ahit ve Eski Ahit’in yorumlarında Hz. Lut’un dünya nimetlerine düşkün ve daha fazlasını isteyen doyumsuz bir insan olduğu belirtilmektedir. Bu tür çelişkili ifadeler Kitab-ı Mukaddes bütününde Hz. Lut’un kişiliği, karakteri ve inanç yapısı hakkında kesin ve mantıksal açıdan tutarlı bir yorum yapmamızı engellemektedir. Kitab-ı Mukaddes’te Lut, İbrahim’in himayesinden ayrıldıktan sonra ülkenin en verimli ovalarının bulunduğu; fakat en gaddar, ahlaksız ve Tanrı’ya karşı günahkâr insanlarını barındıran bölgesini seçmiştir. Bu durum onun kalbindeki kötülüğü ortaya çıkartmakla kalmayıp aynı zamanda onu Tanrı’nın yolundan uzaklaştırmıştır.
Kitab-ı Mukaddes’te Sodom, Gomora ve diğer şehirlerdeki halk, temelde ahlaki bir yozlaşma içerisindedir. Bu ahlaki yozlaşma genel olarak çarpık cinsel ilişkiler ve en önemlisi adaletsizliğin getirdiği kibirle yetimi ve çaresizleri ezmek şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kitab-ı Mukaddes’te sadece bir yerde Sodom’un genç-yaşlı bütün erkeklerinin cinsel arzuyla Lut’a gelen misafirleri homoseksüel bir ilişki için Lut’tan istemeleri söz konusudur. Kitab-ı Mukaddes yorumlarına göre ise Sodom ve diğer şehirlerin helakinin çarpık cinsel ilişkiler yanında asıl sebebinin adaletsizlik, fakir ve zayıf durumdaki kişilere, yabacılara zulüm, kibir, kıskançlık vb. günahlar olduğunu görmekteyiz.
Tanrı, Sodom, Gomora ve diğer şehirleri işledikleri aşırı günahlar neticesinde cezalandırmak amacıyla sabaha karşı gökyüzünden sağanak yağmur şeklinde gelen ateşli kükürt ile yeryüzünden silmiştir. Kitab-ı Mukaddes’e göre Tanrı, ovadaki kentleri yok ederken İbrahim’i anımsamış ve Lut’u bu felaketin dışında tutmuştur. Yaşanan bu felaketten sadece Lut ve iki kızı kurtulmuştur. Gerek Kitab-ı Mukaddes ve gerekse de Kur’an-ı Kerim’e göre Allah Lut kavmini helak ederken aslında aceleci davranmıyor. Hz. İbrahim’in meleklerle olan mücadelesinden anımsayacağımız üzere İbrahim Allah’tan on temiz kişinin hatırına şehirleri yok etmemesini istiyor.
Ancak on kişi dahi çıkmıyor. Dolayısıyla kavmin insanlarının topyekûn bir ahlaki yoksunluk içerisinde bulunması, ahlaksızlıklarını yaşam biçimine dönüştürmeleri ve bunda da ısrar etmeleri kanaatimize göre helaki kaçınılmaz kılmıştır. Kitab-ı Mukaddes’te Tanrı’nın gazabının Sodom ve çevresindeki şehirlere ulaşmasıyla birlikte bir mağaraya sığınan Lut ve kızları arasında ensest bir ilişki meydana gelmiş ve bu ilişki sonucunda da Moab ve Ammon soyu ortaya çıkmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un kimliği, doğum yeri, yaşadığı zaman dilimi ve babasının kim olduğu hakkında detaylı bilgi yoktur. Ancak İslami kaynaklarda Hz. Lut’un soyuna ait bir takım bilgilere ulaşılmaktadır.
Bu noktada Hz. Lut’un erken yaşta babasını kaybetmesi nedeniyle Lut (a.s), amcası Hz. İbrahim’in himayesinde yetişmiş ve onun Allah Teâlâ’nın kâinatın yegâne hâkimi ve yaratıcısı olduğuna dair sözlerini işitmiş ve ona ilk iman eden kişi olmuştur. Daha sonra kendisine peygamberlik makamı verildiğinde amcası Hz. İbrahim’den ayrılarak Sodom bölgesine hicret etmiş ve buradaki insanları Allah yolunda ıslah etmek için tebliğ vazifesine başlamıştır. Hz. Lut, tebliğle görevlendirildiği Sodom bölgesi insanlarının daha önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı eşcinsel ilişkiyi yaptıklarını, bunun yanında yol kesip toplantılarda edebe aykırı fiiller işlediklerini ve bundan uzak durmaları gerektiğini kavmine bildirmiştir.
Hz. Lut’un uyarılarını dinlemeyen kavmi, Hz. Lut’u yalanlamakla kalmayıp onu ülkesinden de kovmakla tehdit etmiştir. Bunun üzerine Lut (a.s), onların ahlâksızlıklarının kötü etkilerinden korunmak amacıyla ve kavminin yokluğunun varlığından daha hayırlı olacağını düşünerek Allah’a dua etmiştir. Allah Teâlâ, Hz. Lut’un duasını kabul ederek helakle görevlendirdiği meleklerini yeryüzüne göndermiştir. 68 Melekler Allah’tan aldıkları görevi yerine getirerek, Lut kavminin yaşadığı bölgeyi alt-üst etmiş ve burada yaşayan insanların üzerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırmıştır.
Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’de ortak bir konu olan Hz. Lut ve Lut kavmi iki kutsal kitap açısından da farklı bir şekilde değerlendirilmektedir. Kitab-ı Mukaddes’e göre Hz. Lut bir peygamber değildir. Peygamber olarak kabul edilmemesi bir yana Kitab-ı Mukaddes’te normal bir kişiye dahi itham edilemeyecek ahlaka aykırı bir takım ifadeler mevcuttur ve bu ifadelerin de bir kutsal kitap içerisinde yer alması inandırıcılık açısından oldukça düşündürücüdür.
Özellikle Hz. Lut’un kızlarının babaları Hz. Lut’u içki içirerek ilişkiye girdiklerinin ve bu ilişki sonucunda da çocuk doğurduklarının ifade edilmesi Kitab-ı Mukaddes’in bir bütün olarak kendisiyle çelişmektedir. Kitab-ı Mukaddes’e göre Sodom ve çevresindeki şehirlerinin helak sebebi, ahlaken çökmüş, eşcinsellik batağına düşmüş kavmin varlığı olarak açıklanmaktadır. Bu meyanda Hz. Lut ve kızları arasındaki ilişkiden sonra Tanrı’nın Hz. Lut’u cezalandırmaması mantıksal tutarlılığı ortadan kaldırmaktadır. Kur’an-ı Kerim’e göre Hz. Lut kavmini ıslah etmek üzere gönderilmiş ilim ve hikmet sahibi bir peygamberdir.
Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut için söylenilen ifadeler Kur’an-ı Kerim’e ve nübüvvet anlayışına tamamen ters düşmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
A Commentary on the Bible, Edited by Arthur S. Peake, New York, 1920. ADAM, Baki, “Yahudilik”, Yaşayan Dünya Dinleri, Ankara, DİB yay., 2007. ADAM, Baki, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, İstanbul, Pınar yay., 2002. ATEŞ, Süleyman, Kur’an Ansiklopedisi, İstanbul, Kur’an Araştırmaları Merkezi, Tarihsiz. ATEŞ, Süleyman, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, Yeni Ufuklar Neşriyat, Tarihsiz. ATİK, M. Kemal, “Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı. 2, 1988. AVİOZ Michael, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, İsrail, Journal for the Study of the Pseudepigrapha, 2006. AYDIN, Fuat, Yahudilik, İstanbul, İnsan yay., 1994. AYDIN, Mahmut, “Hıristiyanlık”, Yaşayan Dünya Dinleri, Ankara, DİB yay., 2007. AYDIN, Mehmet, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Konya, Din Bilimleri Yay., 2005. AYDIN, Mehmet, Dinler Tarihi, Konya, Din Bilimleri yay., 2004. BASALEL, Yusuf, Yahudilik Ansiklopedisi, İstanbul, Gözlem yay. , 2002. BİLGE, Mustafa L., “Lut Gölü”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2003. BULAÇ, Ali, Din ve Modernizm, İstanbul, Yeni Akademi yay., 2006. CERRAHOĞLU, İsmail, Tefsir usulü, Ankara, TDV yay., 2004. ÇABUK, F. Duygu, Tıp Öğrencileri ve Hekimlerin Eşcinsellik Hakkındaki Tutumları ve Gey ve Lezbiyenlerin Sağlık Hizmeti Deneyimleri, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Basılmamış Uzmanlık Tezi, Ankara, 2010. 70 ÇAĞIL, Necdet, “Kutsal Metinler Cinsel Sapmaların Referansı mı Bahanesi mi?”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 28, 2007, s. 53-88. ÇELİK, Ahmet, “Birey ve Toplumun Islahı Açısından Kur’an Kıssaları”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 22, 2004, s. 54-87. DEMİRCİ, Muhsin, Tefsir Tarihi, İstanbul, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı yay., 2003. Diplomat Atlas Dergisi, “Yeryüzünün en çukur bölgesi Lut Gölü”, Mayıs 2008. DOĞAN, D. Mehmet, Doğan Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul, Pınar yay., 2005. EDWARDS Justin, The family Bible; Containing the Old and New Testaments, New York, New York American Tract Society, 1853. ELİEZER, Pirke De Rabbi, Translated and Annotated by Gerald Friedlander, London 1916. ESED, Muhammed, Kur’an Mesajı Meal-Tefsir,çev. Cahit Koytak ve Ahmet Ertürk, İstanbul, İşaret yay., 2004. GİNZBERG, LOUİS, The Legends of the Jews I: Bible Times and Characters From the Creation to Jacob, Translated by Henrietta Szold, Philadelphia, 1909. GÜNDÜZ, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara, Vadi yay., 1998. GÜNDÜZ, Şinasi, Hıristiyanlık, İstanbul, İSAM yay., 2006. GÜNEŞ, Abdulhalim, Kur’an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut Kıssası, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2006. HANÇERLİOĞLU, Orhan, Dünya inançları sözlüğü, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2000. HARMAN, Ömer Faruk, “Yahudilik ve Hıristiyanlıkta Hz. İbrahim”, 1. Hz. İbrahim Sempozyumu Bildirileri, Ali Bakkal (Ed.), Şanlıurfa, Şurkav yay.,1997. 71 HİRSCH, Emil G., “Lot”, The Jewish Encyclopedia, ed. by Isidore Singer, USA, 1904. http://en.wikipedia.org/wiki/Zuz. İBN KESİR, Ebu'l-Fida İmaduddin İsmail b. Ömer, el-Bidaye ve’n Nihaye, Mektebetü’l Mearif, Beyrut, 1981. İBN KESİR, Ebu'l-Fida İmaduddin İsmail b. Ömer, Hadislerle Kur’an Tefsiri: Tefsiru'l Kur'ani'l Azim, trc. Bekir Karlığa ve Bedrettin Çetiner, İstanbul, Çağrı yay., 1992. JOHNSON, Paul, Yahudi Tarihi, çev. Filiz Orman, İstanbul, Pozitif yay., 2000. KALKAN, Ahmet, Kavram Tefsiri, İstanbul, Yayınevi ve Tarih verilmemiş. KATAR, Mehmet, “Tevrat’ın Lut Kıssası Üzerine Bir Araştırma”, A.Ü.İ.F.D, Sayı. XLVIII, 2007, s. 57-76. KEİL, C. Friedrich and DELİTZSCH, Franz, Biblical Commentary on The Old Testament, Translated from the German by James Martin, London, 1875, Vol. I. KELLER, Werner, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York, William Morrow, 1956. KÖKSAL, Mustafa Asım, Peygamberler Tarihi, Ankara, TDV yay., 2007. ESED, Muhammet, Kur’an Mesajı Meal- Tefsir, İstanbul, İşaret yay., 2004. Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, haz. Hayreddin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kafi Dönmez, Sadrettin Gümüş, Ankara, DİB yay., 2003. KURTUBİ, İmam, El-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, çev. M. Beşir Eryarsoy, İstanbul, Buruc yay., 2002. KUTSAL KİTAP (Tevrat, Zebur, İncil), İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2009. KUTUB, Seyyid, Fizilali'l-Kur'an, Kur’an’ın Gölgesinde, Çev. Salih Uçan, Vahdettin İnce, Mehmet Yolcu, İstanbul, Dünya yay., 1991. KUTUB, Seyyid, Kur’an’da Edebi Tasvir, çev. Mehmet Yolcu, İstanbul, Özgün yay., 1991. KUTZ, Ilan, Revisiting The Lot of The First Incestuous Family: The Biblical Origins of Shifting the Blame on to Female Family Members, BMJ, 2005, Vol.331. 72 LOUTH, Andrew, Early Christian Writings: The Apostolic Fathers, Translated by Maxvell Staniforth, USA, Penguen Books, 1987. MACDONALD, William, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2004. MACDONALD, William, Kutsal Kitap Yorumu Yeni Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2001. MEVDUDİ, Ebu’l-A’la, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, trc. Ahmet Asrar, İstanbul, Pınar yay., 1992. MEVDUDİ, Seyyid Ebu’l-A’la, Kur’an’a Göre Dört Terim, trc. Osman Cilacı, İstanbul, Beyan yay., 1989. MEVDUDİ, Seyyid Ebu’l-A’la, Tefhimü'l-Kur'an, trc. Ahmet Asrar, İstanbul, Bengisu yay., 1997. MÜFTÜOĞLU, Ömer, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, Eskişehir, İslami İlimler Vakfı yay., 1997. ÖRS, Hayrullah, Musa ve Yahudilik, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1966. RABGUZİ, Burhanoğlu Kadı Nasıruddin, Kısasu’l Enbiya, İngilizce çev. H.E Beoschoten , J. O’kane, The Sotories of the Prophets, Leiden, 1995. RAHMAN, Afzalur, Siret Ansiklopedisi, trc. Hakan Bayrak ve diğerleri, İstanbul, İnkılap yay., 1996. RAPAPORT, Samuel, Tales and Maxims from the Midrash, Basım yeri yok, Forgetten Books, 2008. RAZİ, Ebu Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin, Tefsir-i Kebir: Mefatihu'l-Gayb, ed. Ahmet Hikmet Ünalmış, çev. Suat Yıldırım ve diğerleri, Ankara, Akçağ yay., 1991. SABUNİ, Muhammed Ali, Safvetü’t- Tefasir, çev, Sadreddin Gümüş ve Nedim Yılmaz, İstanbul, İz yay., 2003. SARIKÇIOĞLU, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Isparta, Fakülte yay., 2002. 73 SELİGSOHN, Max, The Jewish Encyclopedia, “Lot”, Edited by Isidore Singer, USA,1904. SKİNNER, John, The International Critical Commentary: Genesis, USA, Varda Books, 2005. SMİTH William, Dr. William Smith's Dictionary of the Bible, Edited by Horatio Balch Hackett, New York, 1869, Vol. II. SOLMAZ, N. Mehmet, İsmail Lütfi Çakan, Kur’ân -ı Kerim’e Göre Peygamberler ve Tevhit Mücadelesi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2006. SÜMERTAŞ, Burhan, Kur’an’da Hıyanet Kavramı, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 31, 2010. SZULC, Tad, “Hz. İbrahim İnanç Yolculuğu”, National Geographic Türkiye, Aralık 2001. ŞAHAN, Ramazan, Kur’ân-ı Kerim de Lût (as), Bununla İlgili İsrailiyyat ve Günümüze Mesajları (Bir Konu Tefsiri Denemesi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2000. ŞENGÜL, İdris, "Kur'an Mesajını Ulaştırmada Kıssaların Önemi", 1.Kur'an Sempozyumu 1-3 Nisan, Ankara, Bilgi Vakfı Yayınları, 1994, s. 133-140. TABERİ, Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, trc. Ahmet Temir ve Zâkir Kadiri Ugan, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı yay., 1965. TABERİ, Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid, Tarih-i Taberi Tercemesi, Konya, Can Kitabevi, 1980. TALMUD, Nazir, 23a. TALMUD, Sanhedrin, 109a. TALMUD, Sanhedrin, 109b. TANYU, Hikmet, Yahudiliğin Kutsal Kitapları ve Esasları, Ankara, A.Ü.İ.F.D., 1966, s. XIV. 74 The Bible Knowledge Commentary, John F. Walvoord and Roy B. Zuck (Ed.), USA, 1985. The Talmud Selections Specimens of the Contents of that Ancient Book, Its Commentaries, Teachings, Poetry and Legends, Translated from the Original by H. Polano, G., Philadelphia, 1876. The Universal Jewish Encyclopedia (U.J.E), “Lot”, Isaac Landman (Ed.), New York, 1948. TORA, Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap, Bereşit, İstanbul, Türkiye Hahambaşılığı, 2002. TÜMER Günay ve Abdurrahman KÜÇÜK, Dinler Tarihi, Ankara, Ocak yay., 2002. ÜNAL, Ali, Kur’an’da Temel Kavramlar, İstanbul, Beyan yay., 1986. ÜNAL, Mustafa, Sami Dinlerde Tanrı Fenomenolojisi, Kayseri, Laçin Yay., 2005. YAZIR, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, Ankara, Akçağ yay., 2006. YILDIRIM, Suat, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, Ankara, Sevinç Matbaası, 1979. YİĞİT, İsmail, Peygamberler Tarihi, İstanbul, Kayıhan yay., 2007. ZUHAYLİ, Vehbe, Tefsiru’l Münir, ed. Mehmet Ali Seraceddin, trc. Hamdi Arslan ve diğerleri, İstanbul, Bilimevi Basım yay., 2003.
Medeni sureler ise uzun ve içtimai konulara daha çok yer vermektedir. Genel olarak ayetlerin muhtevası açısından bakıldığında Kur’an’ın ana konularını beş başlık altında ifade edebiliriz.
Buna göre inanç, ferdi ve sosyal hayat, ahlak, kıssalar ve ibadetler Kur’an’ın ana konu başlıklarıdır.
a. Kur’an-ı Kerim’in Teşekkülü Hz. Peygamberle Allah arasında oluşan iletişimden meydana gelen Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammet’in risaletinden sonra 10 yılı Mekke’de ve 13 yılı Medine’de olmak üzere toplam 23 senelik bir süre zarfında tedrici olarak ve muhtelif şekillerde Hz. Muhammet’e vahyolunmuştur.
Hz. Peygamber yaşadığı dönem içerisinde kendisine gelen vahiyleri yani Kur’an ayetlerini “Vahiy Kâtipleri” adı verilen sahabiler vasıtasıyla yazıya geçirterek ve ezberleterek muhafaza altına almıştır.
Vahiy kâtipleri, inzal olan Kur’an ayetlerini kemiklere, parşömenlere ve elde bulunan diğer başka materyaller üzerine yazmışlar ve yazdıklarını da Hz. Muhammet’e okuyarak kontrol ettirmişlerdir.
Vahiy kâtiplerinin yazdıkları Kur’an metinleri Hz. Muhammet tarafından kontrol edildikten sonra Hz. Muhammet’in evinde muhafaza edilmiştir.
Yazı ve ezberleme metoduyla muhafaza edilen Kur’an, gösterilen titizlikle ilk halife Hz. Ebu Bekir dönemine kadar gelmiştir.
Hz. Ebu Bekir döneminde ise Zeyd b. Sabit başkanlığında kurulan bir komisyonla Kur’an-ı Kerim, yazı ve ezberleme metodunun delilleriyle iki kapak arasındaki bir kitap şekline yani Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi, İstanbul, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı yay., 2003, s. 17-18. 19 Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 426-427; Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 418-419. 20 Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 226. mushaf haline getirilmiştir.
Üçüncü halife Hz. Osman, Hz. Ebu Bekir döneminde mushaf haline getirilen Kur’an-ı Kerim’i aslına bağlı kalarak ve çoğaltarak birkaç adet kopya yaptırmış, o dönemin belli başlı İslam merkezlerine göndermiştir.
İnsanın tüm hayatını disiplin altına almayı hedefleyen, İslam’da temel hüküm kaynağı olan ve bir Müslüman’ın inanç, düşünce, tavır ve davranışlarında ölçü edineceği öncelikli dayanak olan Kur’an-ı Kerim, içinde hiçbir şekilde beşer sözü barındırmayan bir Allah kelamıdır.
Günümüzde bulunan tüm Kur’an nüshaları Hz. Ebu Bekir döneminde kitap haline getirilen ana nüshaya dayandırılarak çoğaltılmışlardır.
22 E. LUT KELİMESİNİN ETİMOLOJİSİ
Lut kelimesi, Kur’an-ı Kerim’de 27 yerde ismen zikredilmektedir.
23 Lut kelimesinin kaynağı konusunda âlimler farklı görüşler dile getirmişlerdir. Buna göre bazı âlimler “Lut” kelimesinin Arapça kökenli bir kelime olduğunu ve havuzu v.s sıvamak, yapışmak, birine ok isabet etmek, bir şeyi gizlemek manalarına geldiğini ve LATA fiilinden türediğini ifade etmektedirler.
Buna karşın bazı âlimler de “LUT” isminin Arapça olmadığını, yabancı bir dilden Arapçaya geçerek Arapçalaştığını ve daha sonra bu kelimeden LATA kelimesinin ve diğer kelimelerin türetildiğini söylemektedirler.
Özellikle Arap dilinin en önemli gramercilerinden biri olan Sibeveyh’in de içinde bulunduğu Arap dili uzmanları Lut kelimesinin yabancı bir isim olduğu konusunda görüş birliği içindedirler.
Bu çerçevede Lut kelimesi İbrahim, İshak gibi Arapça lügatinde olmayan yabancı bir isimdir.
Buna göre Lut’un “Elyata” ya da “Lutt” kelimelerinden türemiş olabileceği görüşü “Arapça olmayan kelimeler türemiş olamazlar” kuralı gereğince kabul edilmemiştir.
Bazı batılı araştırmacılar, Lut kelimesinin İbranicede örtmek ve kapamak manalarına geldiğini, dolayısıyla kelimenin Arapça olmadığını, İbranice manasının Arapçaya yapışmanın karşılığı olarak geçtiğini ifade etmektedirler.
25 Batılı 21 İsmail Cerrahoğlu, Tefsir usulü, Ankara, TDV yay., 2004, s. 42-74; Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 426-427; Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 226; Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, s. 418-419. 22 Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 226; Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, s. 427. 23 Lut kelimesinin kullanıldığı 27 ayeti topluca görmek için bkz. Ömer Müftüoğlu, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, Eskişehir, İslami İlimler Vakfı yay., 1997, s. 3. 24 M. Kemal Atik, “Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı. 2, 1988, s. 289. 25
Müftüoğlu, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, 4; Atik, Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri, s. 289. 9 kaynaklarda ise Lut ismi “Lot” olarak yazılmakta, Kitab-ı Mukaddes’in Türkçe tercümesinde ise “Lut” olarak ifade edilmektedir.
Türkçe yazılan eserlerde eşcinsel ilişkinin karşılığı bir peygamber adı olan Lut kelimesinden türetilen “Livata” kelimesiyle ve bu işi yapan yani eşcinsel de “Luti” kelimesiyle ifade edilmektedir.
Nihayetinde bir Allah elçisinin ismi kök olarak alınıp, ondan türetilen kelimelerin masum bir peygamberin ismine izafe edilerek, alternatifi olmasına rağmen kullanılması kanaatimizce yanlış bir davranıştır.
26 D. Mehmet Doğan, Doğan Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul, Pınar yay., 2005, s. 721-724. 10
BİRİNCİ BÖLÜM
KİTABI MUKADDES’TE LUT VE LUT KISSASI
A. KİTAB-I MUKADDES’TE LUT
1. Lut’un soyu Kitab-ı Mukaddes’te Lut, İbrahim’in yeğeni olması nedeniyle İbrahim ile birlikte Lut’un hikâyesi de konu edilmiştir.
Lut’a gelinceye kadar Nuh’tan sonra on nesil vardır. Bu on nesil sırasıyla Nuh, Sam, Arpakşat, Şelah, Eber, Peleg, Reu, Nahor, Terah ve Haran’dır.
Bu kişiler arasında bizim konu edineceğimiz kişinin hikâyesi Terah ailesinin bir ferdi ve Haran’ın oğlu olan Lut’un hikâyesidir.
Lut’un dedesi Terah’ın yetmiş yaşından sonra İbrahim, Nahor ve Haran adında üç oğlu olmuştur.
Muhtemelen Haran, Terah’ın çocukları arasında en genç olanıdır ve Lut’un da babasıdır.
Haran, babası Terah ve oğlu Lut henüz hayattayken doğduğu şehir olan Kildaniler’in Ur Kasdim kentinde ölüm cezasına çarptırılarak hayatını kaybetmiştir.
İbrahim, kardeşi Haran’ın ölümünde dolaylı olarak da olsa kendisini sorumlu tuttuğu için yeğeni Lut’u büyütme sorumluluğunu üzerine almış
The Universal Jewish Encyclopedia (U.J.E), “Lot”, Isaac Landman (Ed.), USA, 1948, VII, 205; ayrıca bkz. Michael Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, İsrail, Journal for the Study of the Pseudepigrapha, 2006, Vol. 16, s. 3. 28 Tekvin, 11/ 10-26. 29 Tekvin, 11/ 26. 30 Justin Edwards, The family Bible; Containing the Old and New Testaments, New York, New York American Tract Society, 1853, I, 15. Ayrıca bkz. The Bible Knowledge Commentary, John F. Walvoord and Roy B. Zuck (Ed.), USA, 1985, s. 46. 31 Tora, Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap, Bereşit, İstanbul, Türkiye Hahambaşılığı, 2002, s. 75; (Mezopotamya kültürünün büyük bir merkezi ve Sümer’in başkenti olan Ur Kasdim, putperestliğin yaygın olduğu ve her evde yerel tanrıların bulunduğu, Kasdim ülkesinin ateşi anlamına gelen bir şehirdir.
Tevrat’ın İbranice metninde Ur Kasdim, Yunancaya Kildaniler’in Ur şehri olarak çevrilmiştir. Ur Kasdim aşağı Babilonya’da, Fırat’ın batı yakasında, bugünkü Bağdat’ın 300 km güneydoğusundaki Tel el-Mukayyer denilen yer olduğu belirtilmektedir.
Bkz. Tora, Bereşit, s. 75; ayrıca bkz. Ömer Faruk Harman, Yahudilik ve Hıristiyanlıkta Hz. İbrahim, 1. Hz. İbrahim Sempozyumu Bildirileri, Ali Bakkal (Ed.), Şanlıurfa, Şurkav yay. ,1997, s. 52) 11 ve Lut’un kız kardeşi de olan Sara ile evlenerek Haran’ın hatırasını yaşatmak ve babası Terah’ın acısını hafifletmek istemiştir.
İbrahim’in yeğeni Lut’u büyütme sorumluluğunu üzerine almasını Kitab-ı Mukaddes metinleri içerisinde bulamıyoruz. Kitab-ı Mukaddes metinlerinde İbrahim, Rab’bın emri doğrultusunda yolculuğa başladığında “Lut da onunla gitti” ibaresini görmekteyiz.
Dolayısıyla İbrahim’in Lut’u yanına alması söz konusu değildir. Aksine Lut, İbrahim’le birlikte hareket etmek istemiştir. Fakat kutsal kitap yorumlarını incelediğimizde akademisyenler arasında ortak bir görüş olmamakla beraber İbrahim Lut’u himayesi altına alarak bir nevi evlat edinmiştir.
Lut’un doğum yeri konusunda ve yaşadığı zaman dilimi hakkında Kitab-ı Mukaddes içerisinde net bir bilgiye ulaşamıyoruz.
Fakat Terah ailesinin önceleri Harran şehrinde yaşadığını ve burada putlara taptıklarını ve daha sonra Harran’ın yaklaşık altı yüz mil güneydoğusundaki Ur Kasdim kentine göçtüklerini göz önünde bulundurursak Lut’un Harran şehrinde ya da Kildanilerin Ur Kasdim kentinde doğmuş olması muhtemeldir.
Tahminen Lut, dünya tarihinde Bronz Devrinin yaşandığı M.Ö. XIX. yüzyılda doğmuş ve yaşamını sürdürmüştür.37
2. Lut’un İbrahim ile yolcululuğu Haran’ın ölümüyle birlikte Terah, İbrahim’i, torunu Lut’u ve gelini Sara’yı yanına alarak Mezopotamya’daki putperestlerin tapınma merkezi olan Kildaniler’in Ur Kasdim kentinden ayrılarak Kenan ülkesinin yolu üzerinde bulunan Harran’a yani İbrahim, Terah’ın satışa hazır putlarını kırdığı için ölüm cezasına çarptırılarak ateşe atılmış ve mucizevî bir şekilde ateşten sağ çıkmıştır.
Haran, kardeşi İbrahim’i desteklemesi nedeniyle o da ateşe atılmış; fakat yeni bir mucize gerçekleşmeyince ateş içinde ölmüştür.
Bkz. Tora, Bereşit, s. 75. 33 Tekvin, 12/4. 34 Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, s. 5. 35 Yeşu, 24/2. 36 William Smith, Dr. William Smith's Dictionary of the Bible, Edited by Horatio Balch Hackett, New York, 1869, Vol. II, 1685; ayrıca bkz.The Bible Knowledge Commentary, s. 46. 37 Yusuf Basalel,
Yahudilik Ansiklopedisi, İstanbul, Gözlem yay. , 2002, III, 574; Orhan Hançerlioğlu, Dünya inançları sözlüğü, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2000, s. 261. 12 kuzeybatıya doğru yola çıkmış ve buraya yerleşmiştir.
Terah, iki yüz beş yıl yaşadıktan sonra Harran şehrinde ölmüştür. Terah’ın ölümünden yaklaşık altmış yıl önce İbrahim, yeğeni Lut ve eşi Sara ile birlikte babası Terah’tan ayrılarak yeni bir yolculuğa çıkmıştı.
Bu yolculuk, İbrahim henüz Ur Kasdim kentindeyken kendisine Tanrı’nın çağrısının gelmesi ve Tanrı’nın ülkesini, ailesini ve babasının evini terk edip yolculuk yaşamına başlamasını İbrahim’den istemesi nedeniyle gerçekleşmiştir.
İbrahim, Rab’bın çağrısına uyarak yeğeni Lut’u, eşi Sara’yı, Harran’da kazandıkları malları ve edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine gitmiştir.
Kenan ülkesinde İbrahim ailesi ve Lut, göçebe bir yaşam sürerek ilk olarak Şekem şehrindeki More Ovası’nda ve daha sonra Beytel ile Ay kenti arasındaki dağlık bölgede çadırını kurmuş ve sürekli güneye giderek yoluna devam etmiştir.
Kenan ülkesi, o dönem içerisinde dağlık bir araziye sahip olmakla beraber otlak alanların az ve şiddetli kıtlığın yaşandığı bir ülkedir.
Bu yüzden geçici bir süreliğine Nil nehrinin de bulunduğu coğrafi özellikleri bakımından düz ve pek çok zenginliğe sahip bir ülke olan Mısır’a giden İbrahim ailesi ve Lut, burada belli bir süre kaldıktan sonra firavunun baskılarından ötürü Mısır’dan ayrılmak zorunda kalmış ve Negev’e doğru ilerleyerek önceden çadırlarını kurdukları Beytel ile Ay kenti arasındaki dağlık bölgeye geri dönmüştür.
3. Lut ve İbrahim’in ayrılması İbrahim ve Lut, Mısır’da edindikleri mallarla beraber geri döndüklerinde çok sayıda koyun ve sığır sürülerine sahip olmuşlardır. İbrahim ve Lut’un mallarının çokluğu ve ikisine yetecek kadar otlak alanların ve suyun az olması, Lut’un
William MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2004, I, 50. 39 Tekvin, 11/ 32. 40 Tora, Bereşit, s. 77. 41 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 50. 42 Tekvin, 12/ 5. 43 Kutsal toprakların orta kesimlerinde, günümüzdeki Nablus yakınları. Bkz. Tora, Bereşit, 82.
Beytel, tam anlamıyla “Tanrı’nın evi” manasındadır.
Burası Şekem’in 37 km kadar güneyindeki bir şehirdir.
Günümüzde Yeruşalayim’in 18 km kadar kuzeyinde bulunan Beitin ile özdeşleştirilmektedir. Ay kenti, Beytel’den 3,5 km kadar doğudadır ve günümüzdeki Haiyin ile özdeşleştirilir. Bkz. Tora, Bereşit, s. 82. 45 Tekvin, 12/4-9. 46 Tekvin, 47/4 47 Tekvin, 12/10. 13 çobanlarıyla İbrahim’in çobanları arasında bir sürtüşmenin yaşanmasına neden olmuştur.
Lut’un dürüst olmayan çobanlarının sürülerini kendilerine ait olmayan bir başkasının otlak alanlarında otlatmalarıyla başlayan bu sürtüşme nedeniyle birlikte yaşanamama sorunu ortaya çıkmıştır.
Her ne kadar İbrahim sık sık Lut’a çobanlarını uyarması gerektiğini ve bu durumun aileler arasında huzursuzluğa sebep olacağını söylemişse de Lut, amcasının bu uyarısına sert tepki vermiş, kendi yolunun ve davranışının doğru olduğunda ısrar etmiştir.
Bunun neticesinde barışı arzulayan ama buna karşılık bulamayan İbrahim, sürüler ve çobanlar yüzünden Lut ile aralarının bozulmaması ve iki ailenin rahat bir şekilde yaşaması için tek çözümün ayrılmak olduğunu anlamıştır.
Bu sebeple İbrahim, Lut’a “Biz akrabayız. Seninle aramızda çobanlarımız yüzünden kavga çıkmasın. Bütün topraklar önünde. Gel, ayrılalım. Sen sola gidersen ben sağa gideceğim. Sen sağa gidersen ben sola gideceğim.” demiştir.
Lut, İbrahim’in bu teklifi karşısında ülkenin en bereketli ve en sulak olduğu, fakat çok kötülük yapan ve Rab’be karşı günahkâr olan insanları barındıran Sodom ve Gomora adlı günah kentlerinin bulunduğu Ürdün Vadisi’ni seçmiştir. İbrahim ise Kenan topraklarında kalmıştır.
Ürdün Vadisindeki kentlerin halkı ilk önce ülkelerine gelen yabancılara olan düşmanlıkları sebebiyle Lut’u şehirlerine almak istememiştir. Ancak Sodom kenti İbrahim’e duyulan saygı nedeniyle Lut’un şehre yerleşmesine izin vermiştir.52 Yahudi din adamlarına göre Lut’un yaşamak için ülkenin en verimli, fakat en gaddar ve ahlaksız insanlarını barındıran bölgesini seçmesiyle birlikte Lut, kalbindeki kötülüğü de ortaya çıkarmıştır. O, bu kötülüğü sebebiyle amcası İbrahim’den ayrılmakla kalmamış aynı zamanda Tanrı’dan da ayrılmıştır. Bunun 48 Tekvin, 13/5-7. 49 The Talmud Selections Specimens of the Contents of that Ancient Book, Its Commentaries, Teachings, Poetry and Legends, Translated from the Original by H. Polano, G., Philadelphia, 1876, s. 62; ayrıca bkz. Max Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, “Lot”, Edited by Isidore Singer, USA,1904, VIII, 186. 50 Tora, Bereşit, s. 89. 51 Tekvin, 13/7-8. İbrahim, Lut ile ayrıldıktan sonra Lut’a kendisini yalnız bırakmayacağını, başının sıkışması veya herhangi bir tehlikeyle karşılaşması durumunda yardım edeceği sözünü vermiştir. The Talmud Selections, s. 62. 52 Louis Ginzberg, The Legends of the Jews I: Bible Times and Characters From the Creation to Jacob, Translated by Henrietta Szold, Philadelphia, 1909, s. 229; MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 52. 14 sonucunda
Lut, ömrü boyunca günahın egemen olduğu bir kişilik içinde yaşamış ve kızları tarafından büyük bir günaha sokularak kötü bir soyun müsebbibi olmuştur.
Lut, Petrus’un ikinci mektubunda anlatıldığı üzere aslında güvenilir, doğru ve imanlı kişilerden birisidir.
Fakat Kitab-ı Mukaddes’in özellikle Eski Ahit yorumlarına baktığımızda Lut’un bir günah şehri olan Sodom’a yakın bir yere yerleşmesinde - buranın verimli bir alana sahip olduğunu da göz önünde bulundurursak- zenginlik ve daha fazlasını elde etme arzusunu görmekteyiz.
Dolayısıyla Lut zenginliği ön planda tutarak parayı, ahlaka, imana, dürüstlüğe tercih etmiştir. Lut’un bu tercihini ilerideki bölümlerde görebileceğimiz gibi Lut, bu ihtirası nedeniyle ailesini ve her şeyini kaybetmek durumunda kalmıştır.
Kitab-ı Mukaddes’i bir bütün olarak incelediğimizde, kutsal kitap içerisinde önemli bir figür olan Lut karakteri konusunda Yeni Ahit’te Petrus’un ikinci mektubunda, bir yandan Lut’un imanlı, doğru ve güvenilir bir kişi olduğunun vurgulanması, diğer yandan da Eski Ahit’te daha fazlasını isteyerek hayatındaki zenginlik hırsının ön plana çıkarılması, ahlakı hiçe saydığının vurgulanması, beraberinde mantıksal bir tutarsızlığı da akıllara getirmektedir.
Krallar savaşı Ürdün ovasındaki putperest olan beş eski şehrin - Sodom, Gomora, Adma, Sevoyim, Bala (Soar) -kralları, on iki yıl boyunca egemenliği altında yaşadıkları Elam (Pers) kralı Kedorlaomer’e on üçüncü yılda karşı gelmiştir.
Kedorlaomer, Babil bölgesindeki Şinar kralı Amrafel, Ellasar kralı Aryok ve Goyim kralı Tidal ile ittifak ederek zift çukurlarıyla dolu olan Siddim (Lut Gölü) Vadisi’nde isyancılara karşı otoritesini tekrar kabul ettirmek için savaş açmış ve bu savaşın sonucunda bu krallıkları bozguna uğratmıştır.
Savaşın sonucunda Elam kralı Kedorlaomer ve müttefikleri, Sodom ve Gomora’nın bütün mallarını ve yiyeceklerini gasp etmiş, 53 Ginzberg, The Legends of the Jews, 228; Tora, Bereşit, s. 88-89-91. 54 2. Petrus, 2/7-8.
Genellikle Yahudi yorumcular Lut’a karşı olumsuz yaklaşırken bazı Hıristiyan yorumcular onun imanlı bir kişi olduğunu vurgulamaktadır. Bunun da ötesinde bazı Hıristiyan yorumcular Hz. Lut’un peygamber olabileceğini bile dile getirmişlerdir (Max Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 185-186). 55 Tora, Bereşit, s. 89. 56 Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 186; Talmud, Nazir 23a. 57 Tekvin, 14/1-4; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 229. 15 İbrahim’in yeğeni Lut ile mallarını da beraberinde götürmüştür.
Savaşta kurtulabilen kişilerden birisi bu durumu, Lut’un amcası İbrahim’e haber vermiştir. İbrahim, evinde doğup yetişmiş üç yüz on sekiz adamını yanına alıp yeğeni Lut’u, onun mallarını, kadınları ve halkı kurtarıp Lut’un tercih ettiği Sodom’a geri getirmiştir. Savaşın sonucunda da Rabbin kâhini olarak bilinen Şalem kralı Melkisedek İbrahim’i kutsamıştır.
Bir Yahudi tarihçisi olan Paul Johnson’a göre Lut’u kurtaran İbrahim’in kralları dize getirecek kadar gücünün olması, onun Mezopotamya levhalarında ve bronz çağının son zamanlarındaki Mısır kaynaklarında Abiru veya Habiru denen göçmen gruplarından birinin lideri olduğuna işaret etmektedir.
Kutsal kitap araştırmacılarına göre İbrahim yeğeni Lut’a olan bağlılığı ve onunla olan akrabalığı nedeniyle içindeki merhamet duygusuyla hareket ederek Lut’u kurtarmak istemiştir.
Kitab-ı Mukaddes yorumlarını incelediğimizde Lut’un amcası İbrahim’in himayesinde belli bir dönem yaşamasına rağmen Tanrı’nın buyruğundaki İbrahim’in fikirlerinden ve inançlarından bir şey kazanamaması ve kişisel karakterini de buna göre şekillendirememesi düşündürücüdür.
Bir günah kenti olan Sodom şehrini tercih etmesi nedeniyle bir savaşın içerisinde kendini bulup malını, ailesini ve her şeyini kaybetme durumunda kalan Lut, savaş sonucunda da Sodom şehrine geri dönmüştür.
Bu durum Kitab-ı Mukaddes içerisindeki Lut’un inanç yapısını ortaya koymaktadır. 64 58 Tekvin. 14/8-12. 59 Tekvin, 14/20. 60 Paul Johnson, Yahudi Tarihi, çev. Filiz Orman, İstanbul, Pozitif yay., 2000, s. 11. 61 Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, s. 6. 62 Lut’un İbrahim ile yoldaşlığı sayesinde dört büyük kazanımı olmuştur.
Lut, İbrahim sayesinde zenginleşmiş ve mal-mülk sahibi olmuş, krallara esir düştüğünde kurtarılmış ve sodom yok edildiğinde ailesi ile birlikte buradan kurtarılmıştır. Bkz. Mehmet Katar, “Tevrat’ın Lut Kıssası Üzerine Bir Araştırma”, A.Ü.İ.F.D, Sayı. XLVIII, 2007, s. 65. 63 Tora, Bereşit, s. 94. 64 Talmud, Nazir 23a. 16
B. KİTAB-I MUKADDES’TE LUT KISSASI
1. Meleklerin İbrahim ve Lut’u ziyareti İbrahim, günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken Rab kendisine görünmüş ve karşısında üç adamın durduğunu görmüştür. Onları görür görmez hemen karşılamaya koşmuş ve yere kapanarak “Ey efendim, eğer gözünde lütuf bulduysam, lütfen kulunun yanından ayrılma” demiştir.
Kitab-ı mukaddes kutsal metninde İbrahim’e gelen bu üç adamın kimliği hususunda Kutsal Kitap yorumlarında farklı iki görüş bulunmaktadır. Genel olarak kabul gören bu görüşlerden ilkine göre, bu üç kişiden birisi Tanrı’nın kendisi diğer ikisi de melektir.
Diğer farklı görüş ise İbrahim’e gelen kişiler Tanrı tarafından gönderilen farklı misyonlara sahip meleklerdir. Bu meleklerden Mihael adlı melek İbrahim’e eşi Sara’nın bir oğlu alacağının müjdesini vermekle, Rafiel adlı melek, İbrahim’in yeğeni Lut’u kurtarmakla, Gavriel adlı melek de Sodom ve Gomora şehirlerini yok etmekle görevlidir.
İbrahim’in yukarıda geçen hitabı da önce Tanrı’ya daha sonra melekler içerisindeki lider konumundaki kişiyedir.
Misafirperver bir karaktere sahip olan İbrahim, gelen misafirlerini et ve süt ile güzel bir şekilde ağırladıktan sonra karısı Sara’nın bir oğlu (İshak) olacağının müjdesini de almıştır.
Melekler İbrahim’in yanından ayrılmadan önce Sodom’a doğru bakmış ve İbrahim, onları misafirperver bir ruhla Sodom şehrine yolcu etmiştir.
Melekler ayrıldıktan sonra Tanrının huzurunda kalan İbrahim, Sodom ve Gomora şehirlerinin büyük bir ahlaksızlık içerisinde olduğunu, günahlarının çok ağır olduğunu ve bu şehri helak edeceğini neslinden büyük bir ulus çıkartacağı İbrahim’e bildirmiştir. Bunun üzerine İbrahim, Tanrı’nın adaletine güvenerek bir dua 65 Tekvin, 18/1-3 66 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 58. Tanrı’nın Sodom ve Gomoralılar’ın inançsızlığını öğrenebilmek için bizzat kendisinin gidip insanların davranışını gözlemlemesi mitolojik kahramanlıktan tanrısallığa yükselen tanrı tipinin izlerini taşımaktadır. Mustafa Ünal, Sami Dinlerde Tanrı Fenomenolojisi, Kayseri, Laçin Yay., 2005, s. 88. 67 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 241; ayrıca bkz. Tora, Bereşit, s. 117. 68 Tora, Bereşit, s. 97. 69 Tekvin, 18/16-20. 17 niteliğinde ve samimi bir alçakgönüllülük içerisinde Tanrı ile pazarlık yapmış, elli kişiden başlayarak on kişiye kadar sayıyı düşürmüş ve eğer bu şehirlerde on dürüst kişi varsa bu dürüst kişiler hatırına bu şehirleri yok etmemesi için Tanrı’dan istekte bulunmuştur.
Tanrı, İbrahim’in bu isteğini “On kişinin hatırı için bu kentleri yok etmeyeceğim” şeklinde cevaplamıştır ve İbrahim’in yanından ayrılmıştır.
Tanrı’nın Sodom ve Gomora şehirlerindeki ahlaksızlığı yerinde tespit etmeleri ve bu şehirleri helak etmeleri için görevlendirdiği melekler, öğle saatlerinde İbrahim’in yanından ayrıldıktan sonra akşam vaktinde iki yolcu kılığında Sodom’a varmıştır.
Şehrin kapısında oturan Lut, melekleri görür görmez karşılamak için ayağa kalkmış ve yere kapanarak onlara hitaben “Efendilerim, kulunuzun evine buyurun. Ayaklarınızı yıkayın ve geceyi bizde geçirin.”demiştir.
Rivayetlere göre Lut, karakter özelliklerini daha İbrahim’in himayesine girmeden önce şekillendirmiş olmasına rağmen ve misafirperver bir karakter olmamasına rağmen İbrahim’e yoldaş olması ve onunla birlikte yaşaması nedeniyle İbrahim’in misafirperverlik huyu Lut’un davranış biçimini etkilemiş ve bu yabancıları evine davet etmek istemiştir.
Melekler ilk önce Lut’un bu davetini kabul etmemiş ve kent meydanında geceyi geçirmek istemiş; fakat Lut’un aşırı ısrarı sonucu bu daveti kabul etmek durumunda kalmışlardır.75 Lut, büyük bir özveri gerektiren davranışıyla misafirlerini Sodomluların görmemesi için tüm gece boyunca şehrin etrafından ve dolambaçlı yollardan yürüterek evine götürmüştür.
Çünkü Sodomlular ülkelerine yabancı bir kişinin girmesine izin vermemekte ve girenleri de korkunç bir şekilde cezalandırmaktaydı. Lut, misafirlerini evine getirirken tedbirli davranmasına rağmen karısı bu durumdan hoşnut olmamış ve kocası Lut’a “Eğer bu gelen misafirleri Sodomlular duyarsa seni acımasız bir şekilde öldürürler.” demiştir. The Bible Knowledge Commentary, s. 59-60; ayrıca bkz. MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 58. 71 Tekvin, 18/24-32. 72 Tekvin, 18/33. 73 Tekvin, 18/1-3. 74 Tora, Bereşit, s. 97; John Skinner, The International Critical Commentary: Genesis, USA, Varda Books, 2005, s. 307; ayrıca bkz. Samuel Rapaport, Tales and Maxims from the Midrash, Basım yeri yok, Forgetten Books, 2008, s. 185. 75 Tekvin, 19/3. 76 Pirke De Rabbi Eliezer, Translated and Annotated by Gerald Friedlander, London 1916, s. 183;Tora, Bereşit, s. 125. 77 Tora, Bereşit, s. 125; ayrıca bkz. Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 253. 18
Lut’un karısı içindeki korkuyu, endişeyi, hoşnutsuzluğu belirtmekle kocasına tedbirli davranmasını söylerken kendisi, yanlışlık ile sâfiyane ve düşüncesiz bir davranış sergilemiş ve komşusundan yemekte kullanmak üzere tuz isterken komşusu ile “Bizde yeterince tuz vardı; fakat misafirimiz geldiği için biraz daha gerekli.” şeklinde bir diyalogda bulunmuştur. Bunun sonucunda kısa zaman içerisinde Lut’un evinin etrafında büyük bir kalabalık toplanmış ve şehrin genç-yaşlı günaha bürünmüş bütün erkekleri, gelen misafirleri eşcinsel bir ilişki için kendilerine vermesini Lut’tan istemişlerdir.
Pirke De Rabbi Eliezer’de ise Lut’a gelen misafirleri Sodom halkının duymasına neden olan şey Lut’un karısının düşüncesizliği değil, onları gören bir gencin şehrin tüm erkeklerine haber vermesidir.2. Lut’un Kavmiyle Mücadelesi ve Sodom ve Gomora’nın Yıkılışı Lut, evinin önünde eşcinsel bir ilişki amaçlayan büyük bir kalabalığın toplanmasıyla beraber melekleri hırçın Sodom halkından korumak için kalabalığa karşı evli olmayan kızlarını teklif etmiştir.
Ancak Sodom halkının oluşturduğu kalabalık Lut’un teklifini reddetmiştir. Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin bölümünde anlatılan bu olaya oldukça benzeyen bir başka olay Hakimler bölümünde de anlatılmaktadır. Buna göre Levili bir adam, ailesinin yanına giden cariyesini geri getirmek için onun yaşadığı şehre gitmiş ve onu alarak kendi memleketine yola çıkmıştır.
Bunlar, akşam olunca Benyamin kabilesine ait Giva şehrinde konaklamak zorunda kalmış; ancak kimse onlara barınacak bir yer göstermemiştir. Sonradan o şehrin asıl sakinlerinden olmayan; ancak orada yaşayan bir adam, Levili ve cariyesini evine davet etmiş; fakat gece Benyamin kabilesinden bir grup erkek, adamın kapısına dayanıp ve ev sahibine, eşcinsel ilişki kurmak için misafirini kendilerine vermesini söylemişlerdir.
Ev sahibi, tıpkı kapısına gelen Sodomlulara direnen Lut gibi gelenlerin bu isteğine itiraz etmiş ve istiyorlarsa kendi bakire kızı ile misafirinin cariyesini onlara verebileceğini söylemiştir.
Ancak onlar Lut’un aynı tür teklifini kabul etmeyen Sodomlular gibi bu öneriyi reddetmiştir.
Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 254. 79 Tekvin, 19/4-5. 80 Pirke De Rabbi Eliezer, s. 185. 81 Tekvin, 19/ 8. 19 Sonuçta Levili kendisini kurtarmak için cariyesini onlara vermiş ve onlar sabaha kadar bu kadına tecavüz ederek bu suretle öldürmüşlerdir. Hz. Lut, melekleri azgın Sodom halkından korumak için yaşamını ve güvenliğini riske atmakla misafire olan saygıyı ve bağlılığı göstererek ahlaki bir davranış sergilemektedir.
Fakat Lut’un bakire olan kendi kızlarını hırçın kalabalığa sunması ve kızları için Sodom halkına ne isterseniz yapın diyerek en önemli değerlerden birisi olan namuslu bir yaşamı hiçe sayması, sahip olduğu karakteristik yapıyı ortaya koymaktadır. Lut, kızlarını teklif etmesiyle birlikte Sodom sakinleri daha da kızmış ve Lut’a, meleklere uygulayacakları cezadan daha kötüsünü yapma tehdidinde bulunmuşlardır.
Bunun üzerine evin içindeki melekler kapının önünden Lut’u çekerek içeriye almışlar ve azgın kalabalığın kapıyı bulmasını imkânsız hale getirecek şekilde gözlerini kör etmişlerdir. Melekler, Sodomluları etkisiz hale getirdikten sonra kimliklerini açıklayarak görevlerinin bu şehri helak etmek olduğunu Lut’a anlatmış ve ailesiyle birlikte bu şehirden kaçıp kurtulmalarını söylemişlerdir.84 Lut, meleklerin bu sözleri üzerine nişanlı olan iki kızının eşleriyle görüşerek şehri terk etmeleri gerektiğini anlatmıştır.
Fakat onlar bunun bir şaka ve alay olduğunu iddia ederek Lut’un sözlerini ciddiye almamışlardır. Bunun üzerine melekler, Lut’u, onun karısını ve bekâr olan iki kızını alarak şehrin dışına çıkarmış ve dağa doğru kaçmalarını söylemişlerdir. Fakat Lut, dağa kaçamayacağını ve ölümün burada kendisine yetişeceğini düşünerek Sodom’a yakın, küçük bir yer olan Tsoar86 kentine sığınmak istemiştir. Melekler Lut’un bu isteğini kabul edip bu kenti yıkmayacaklarını; fakat arkalarına bakmadan Sodom’dan uzaklaşmaları gerektiğini söylemişlerdir. Meleklerin bu ikazlarına rağmen kaçarken, Lut’un haberi olmadan geriden gelen karısı geri dönüp bakmış ve Tanrı onu tuzdan bir direğe çevirmiştir.
87 82 Hakimler, 19/ 1-29; Hakimler, 20/ 1-48. 83 Tora, Bereşit, s. 127. 84 Tekvin, 19/ 9-13. 85 Tekvin, 19/ 14. (Bazı Kitab-ı Mukaddes yorumlarında Lut’un iki nişanlı iki de evli olan kızı olduğu ve Lut’un şehri terk etmek konusundaki bu uyarısının evli olan kızlarının kocalarına olduğu belirtilmektedir. Tora, Bereşit, s. 127; Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 185; ayrıca bkz. Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255.) 86 Sodom ve Gomora şehirleri yakınında daha önceleri “Bela” olarak bilinen bir şehirdir.
Muhtemelen günümüzdeki Lut Gölü’nün güney kıyılarında yer alan şehirlerden biridir. Bkz. Tora, Bereşit, s. 88. 87 Tekvin, 19/ 26; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255. 20 Lut’un karısının geri dönüp bakması konusunda Kitab-ı Mukaddes yorumcuları farklı görüşler ileri sürmektedirler.
Bu görüşlerden ilkinde Lut’un karısının kocası gibi dünya nimetlerine karşı aşırı zafiyet gösteren bir insan olduğu ve Sodom’dan ayrılırken aklı ve yüreği burada kaldığı için tuz direğine döndüğü ifade edilmektedir. İkinci görüşe göre Lut’un karısı, Sodom’un nasıl yıkıldığını görmek için geriye bakmış ve bu esnada tuz direğine dönüşmüştür.
Üçüncü görüşe göre, Lut’un karısı bir anne şefkatiyle evli olan kızlarının arkadan gelip gelmediğini kontrol etmek için geriye dönüp bakmış ve Tanrı, Lut’un karısını bu duraksaması nedeniyle tuz direğine döndürmüştür. Dördüncü görüşe göre de Lut’un karısı komşularından bir tuzu bile esirgediğinden dolayı tuz direğine döndüğü ifade edilmektedir. Son olarak tüm bu görüşlerden farklı olarak Lut’un arkasından gelen karısı Lut’a bilinmeyen bir nedenden dolayı gecikmiş, bu esnada korkuyla geriye dönüp bakmış ve tuz direğine dönmüştür.
Lut’un karısının dönüştüğü bu tuz direğinin Yahudi kaynaklarında günümüzde halen varlığını korumakta olduğu ve bu tuz direği büyükbaş hayvanlar tarafından sabahtan akşama kadar yalanarak tüketildiği halde ertesi gün tekrar eski halini aldığı ifade edilmektedir. Ayrıca bir Yahudi tarihçisi olan Josephus, Lut’un karısının tuz direği haline dönüşmüş olan kalıntısını yaşadığı dönem içerisinde gördüğünü söylemektedir.Tanrı Sodom ve Gomora şehirlerini ve burada yaşayan insanları sabaha karşı gökyüzünden sağanak yağmur şeklinde gelen ateşli kükürt ile yeryüzünden silmiştir.
Kitab-ı Mukaddes’e göre Tanrı ovadaki kentleri yok ederken İbrahim’i anımsamış ve Lut’u bu felaketin dışında tutmuştur. Yaşanan bu felaketten sadece Lut ve iki kızı kurtulmuştur.95 88 William MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Yeni Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2000, I, 382. 89 Tora, Bereşit, s. 131; bkz. The Universal Jewish Encyclopedia, “Lot”, Edited by Isaac Landman, New York, 1948, VII, 205. 90 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255; Pirke De Rabbi Eliezer, s. 186. 91 Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 186. 92 A Commentary on the Bible, Edited by Arthur S. Peake, New York, 1920, s. 153. 93 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 255; Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, 186; Pirke De Rabbi Eliezer, s. 186. 94 Avioz, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, s. 10. 95 Tekvin, 19/24-25-29; 2Petrus, 2/ 6-7.
Tanrı ikinci bir defa yeryüzüne sağanak yağmur şeklinde ateşli kükürt yağdıracağını peygamber Hezekiel döneminde söylemiştir. Hezekiel, 38/ 22. 21 Kitab-ı Mukaddes’te Tanrı’nın Lut ve ailesinin yaşadığı Sodom ve Gomara’yı yok ettiği sırada İbrahim’in Sodom, Gomora ve diğer şehirlerin bulunduğu bütün ovadan bir ocak gibi dumanın yükseldiğini gördüğü ifade edilmektedir.
Hıristiyan kilise babalarından İskenderiyeli Clement’e göre Lut’un yaşanan bu felaketten kurtulmasının sebebi, İbrahim’e olan akrabalığı ya da İbrahim’in Lut’a olan duası değil, Lut’un misafirperver ve dindar, salih bir kişiliğe sahip olmasıdır.97 Tanrı, Sodom ve Gomora şehirleriyle birlikte bu vadi (Ürdün) içerisinde bulunan Admah ve Zebooim şehirlerini de helak etmiştir. Tsoar kentini ise Lut’un burada bulunması ve İbrahim’in duası nedeniyle helak etmemiştir. 3. Lut ve Kızları Tanrı’nın gazabının Sodom ve çevresindeki şehirlere ulaşmasıyla sahip olduğu tüm mal ve mülkünü ve karısını kaybeden Lut, iki kızıyla birlikte güvende olacağına dair Tanrı’dan söz aldığı Tsoar kentine sığınmış; fakat buranın da helak olacağı korkusunu taşıyarak bu kentin yakınlarındaki bir dağda bulunan mağaraya yerleşmiş ve burada yaşamaya başlamıştır.
Lut ve kızları arasındaki ensest ilişki de bu mağarada gerçekleşmiştir. Lut’un kızları yaşanan felaketten sonra dünyadaki herkesin öldüğünü, sadece babaları ve kendilerinin kaldığını, insan ırkının devam etmesinin kendi sorumlulukları olduğunu düşünmüşler ve bunun neticesinde babalarıyla cinsel ilişkiye girerek babalarının soyunu devam ettirmeye karar vermişlerdir.100 Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin bölümünde geçen bu hadise şu şekilde olmuştur: “Büyük kız küçüğüne, babamız yaşlıdır, dünya geleneklerine göre uygun biçimde burada bizimle yatacak bir erkek yoktur, gel babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım dedi. O gece babalarına şarap içirdiler ve büyük kız babasıyla yattı; ancak Lut yatmasını ve kalkmasını bilmedi. Ertesi gün büyük kız küçüğüne, dün gece babamla yattım, bu gece de ona şarap içirelim ve sen de soyumuzu devam ettirmek için onunla yat dedi.
O gece de babalarına şarap 96 Tekvin, 19/ 28. 97 Andrew Louth, Early Christian Writings: The Apostolic Fathers, Translated by Maxvell Staniforth, USA, Penguen Books, 1987, s. 27. 98 C. Friedrich Keil and Franz Delitzsch, Biblical Commentary on The Old Testament, Translated from the German by James Martin, London, 1875, Vol. I, s. 237; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 246. 99 Tekvin, 19/30. 100 Tora, Bereşit, s. 131. 22 içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı; fakat Lut yine yattığının ve kalktığının farkında olmadı. Böylece Lut’un iki kızı babalarından hamile kaldılar. Büyük kız bir erkek çocuk doğurdu ve ona babadan anlamına gelen Moab adını verdi. Moab, bugünkü Moablıların atasıdır.
Küçük kız da bir erkek doğurdu ve ona halkınım oğlu anlamına gelen Ben-Ammi adını verdi. O da bugünkü Ammonluların atasıdır.”101 Kitab-ı Mukaddes’te geçen bu hadisede bu çirkin olayın oluşmasında Lut’un herhangi bir sorumluluğun olmadığı izleniminin “yattığının ve kalktığının farkında olmadı” sözüyle verilmeye çalışıldığını anlamaktayız. Fakat kutsal kitap yorumlarını incelediğimizde bu durumun tam aksi yönünde bir düşüncenin olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede Lut’un kızları Sodom ve çevresinin yok edilmesiyle birlikte tüm insan soyunun yok olduğunu ve bunu devam ettirmelerinin kendi sorumlukları olduğunu düşünmeleri ve bunun sonucunda da babalarıyla cinsel ilişkiye girmeleri, Lut’un kızlarının iyi niyetinden ve asil bir amaç taşımalarından kaynaklanmaktadır.102 Ancak Lut’un kızları için söylenilen bu iyimser ifadeler, yorumlarda Lut için söylenmemektedir.
Lut’un büyük kızıyla yattığı gece içkili olması ve yaptığının farkında olmaması normal karşılanmakta; fakat uyandığında Lut her şeyin farkına varmıştır; ancak ikinci gece yine sarhoş olmuştur.
Bu konuda kendisini engellememiştir. Ayrıca Lut’un Sodom ve çevresinin yok edilmesi olayının evrensel bir yok edilme olmadığını bildiği; fakat bunu kızlarına açıklamadığı belirtilmektedir. Bütün bunların ötesinde Lut’un Sodom ve çevresini kendisine yerleşim yeri olarak seçmesi, hem kendi karakteri hem de kızlarının karakteri üzerinde etkili olmuş ve bu ensest ilişkinin yaşanmasının en büyük sebeplerinden biri olmuştur.
Bu bilgilerden hareketle Kitab-ı Mukaddes kaynaklarında bu ensest ilişkinin en büyük sorumlusunun Lut olduğunu görmekteyiz. Lut ve kızları arasındaki cinsel ilişkiden ortaya çıkan ve İsrail oğullarına dil ve kan bağı açısından en yakın topluluklardan biri olan Moab ve Ammon oğulları hakkında Kitab-ı Mukaddes’in Tesniye bölümünde anlatıldığı üzere yasa dışı ve utanç verici bir ilişkiden doğan kişi Tanrı’nın cemaatine alınmayacaktır.
Dolayısıyla 101 Tekvin, 19/31-38. 102 Keil and Delitzsch, Biblical Commentary on The Old Testament, s. 236; Tora, Bereşit, s. 131. 103 Tora, Bereşit, s. 131. 104 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 60; ayrıca bkz. Seligsohn, The Jewish Encyclopedia, s. 186. 23
Moab ve Ammon soyu on nesil boyunca bu cemaate hiçbir şekilde giremeyecektir. Yapılan yorumlarda Moab ve Ammon soyunun Tanrı’nın cemaatine alınmaması, Tanrının cemaatinden dışlanması, İbrahim ve Lut’tan yüzyıllar sonra Kitab-ı Mukaddes metinleri içerisine sokulmuştur. Bu soyun putperest bir inanç yapısına sahip olması nedeniyle ve İsrail halkının putperest inanç yapısından uzak tutulması amacıyla böyle bir yola başvurulduğu belirtilmektedir.
Moablılar ve Ammonlular kendi fiilleri dışında Lut ve kızlarının utanç verici ilişkisinden türedikleri halde İsrail toplumundan soyutlanmıştır. Bu bağlamda sonraki dönemlerde Moablı kadınların İsrailli erkeklerle zina eden fahişe konumunda olmaları, Ammonluların İsrail halkına Molek adlı puta tapmalarını öğütlemeleri ve çocuklarını ona kurban etmelerini istemeleri108, kanaatimizce bu dışlanmanın etkisiyle oluşmuş ve bu dışlanma Moab ve Ammon soyunun yasa dışı ve gayri ahlaki davranışlarının da sebebi olmuştur. Her ne kadar Tanrı, İsrail toplumuna Moab ve Ammon soyunu on nesil boyunca içlerine almamalarını emretmişse de İsrail toplumu bu emri çiğnemiştir.
Moablı bir kadın olan Rut, Kral Davut’un dedesi olan Boaz ile evlenerek Tanrının cemaatine katılmıştır.109 Ayrıca Ammonlu bir kadın olan Naama da Davut’un oğlu Süleyman ile evlenerek Tanrı’nın cemaatine girmiştir.110 Talmud’da ise Moablıları ve Ammonluları on nesil boyunca Tanrı’nın cemaatine almama kuralının sadece erkeklere yönelik olarak uygulandığı, kadınlara ise uygulanmadığı ifade edilmekte ve böylece İsrail kraliyet ailesine kadar girmiş olan Moablı veya Ammonlu kadınların bu durumu meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Emil G. Hirsch, “Lot”, The Jewish Encyclopedia, Ed. by Isidore Singer, USA, 1904, VIII, 186-187; Tesniye, 23/ 2-3; Ilan Kutz, Revisiting The Lot of The First Incestuous Family: The Biblical Origins of Shifting the Blame on to Female Family Members, BMJ, 2005, Vol.331, s. 1507. 106 Kutz, Revisiting The Lot of The First Incestuous Family, s. 1507. 107 Sayılar, 25/1-3. 108 1. Krallar, 11/ 33. 109 Rut, 4/9. 110 1.Krallar, 14/21. 111 Talmud, Kiddushin, 75a. 24 4. Sodom ve Gomora Şehirlerinin Helâkine Sebep Olan İşlenilen Günahlar Kitab-ı Mukaddes, Sodom halkının çok kötü olduğunu, Tanrı’ya karşı büyük günah işlediğini belirtmekte112; fakat işlenilen bu günahın ne olduğunu açık bir şekilde belirtmemektedir.
Kitab-ı Mukaddes yorumlarına baktığımızda ise Sodom halkının temelde bir ahlaki yozlaşmanın içerisinde bulunduğunu görmekteyiz. Bu ahlaki yozlaşma genel olarak çarpık cinsel ilişkiler113 ve en önemlisi adaletsizliğin getirdiği kibirle yetimi ve çaresizleri ezmek şeklinde karşımıza çıkmaktadır.114 Sodom, Gomora ve helak olan diğer şehirlerdeki halkın cinsel sapıklıklarına delil oluşturabilecek çeşitli örnekler bulunmaktadır.
Bu çerçevede örneğin halkın senede bir defa olmak üzere birkaç gün süren evli olan kadın ve erkeklerin ve onların çocuklarının katıldığı iğrençliğin de ötesinde sınır tanımayan cinsellik içeren seks partisi gibi eğlenceler düzenlemesi cinsel taşkınlıklarının boyutunu gözler önüne sermektedir.115 Ayrıca daha önce belirttiğimiz gibi Sodom’un genç-yaşlı bütün erkeklerinin cinsel arzuyla Lut’a gelen misafirleri homoseksüel bir ilişki için Lut’tan istemeleri, helak olan bu kavmin cinsel yönde ahlaksızlığını ve günahkârlığını bir başka açıdan bizlere göstermektedir.
Genel olarak Sodom ve çevresinde yaşayan halkın cinsel eğilimlerindeki yanlışlığı belirttikten sonra kaynaklarda geçtiği üzere helake sebep teşkil edecek asıl günahın cinsel taşkınlıktan çok adaletsizlik, fakir ve zayıf durumdaki kişilere, yabacılara zulüm, kibir, kıskançlık vb. günahlar olduğunu görmekteyiz.117 Nitekim Sodom ve çevresinde yaşayanlar, şehirlerine gelen yabancılara karşı her türlü haksızlığı yapmakta, ticaret amacıyla bu şehirlere gelen tüccarların mallarını haksızlıkla ele geçirmekte, onlara karşı ters hukuk mantığını işletmekte ve ayrıca kendilerinden bile olsa yetimi, yoksulu ve zayıfı acımasız bir şekilde ezmekteydi.
Sodomluların haksızlık ve adaletsizliği konusunda Yahudi kaynaklarında 112 Tekvin, 13/13. 113 Tekvin, 19/5. 114 Hezekiel, 16/49-50. 115 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 245; The Talmud Selections, s. 62. Lut kavmi sonrası Yahudi tarihindeki kralların dönemlerinde de bazı İsrailli kadın ve erkeklerin putperest törenlerinde fuhuş yaptıkları bilinmektedir. (Bkz. 1Krallar, 14/24; 2 Krallar, 23/7; Tesniye, 23/17.) 116 Tekvin, 19/5. 117 Talmud, Sanhedrin, 109a. 118 The Talmud Selections, s. 63; Talmud, Sanhedrin, 109a. 25 geçen pek çok hikâye bulunmaktadır.
Bu hikâyelerden biri İbrahim’in kölesi Eliezer hakkındadır. Bu çerçevede Eliezer, Sara’nın emriyle Lut’un sağlık durumunu, iyi olup olmadığını öğrenmek için Sodom’a gitmiş, şehre girdiğinde yabancı bir tüccarın üzerindeki elbiselerini zorla almaya çalışan Sodomlu birini görmüştür. Eliezer, yabancı tüccarın bu haline üzülmüş ve Sodomluya yaptığının yanlış olduğunu ve adamı bırakması gerektiğini söylemiştir. Bunun üzerine Sodomlu sinirlenerek yerden bir taş almış ve Eliezer’in alnını yaralamıştır.
Bu kişi, Elizer’in kafasından önemli miktarda kan aktığını görünce, zararlı kanı akıttığını ve bunun bedeli olan paranın kendisine vermesi gerektiğini Eliezer’e söylemiştir. Eliezer, Sodomlunun bu tavrını şaşkınlıkla karşılamış ve parayı ödemediği için de Sodomlu kişi tarafından hâkime şikâyet edilmiştir. Hâkim bu durum karşısında kendi hemşerisi tarafını tutmuş ve Sodomlu kişinin haklı olduğunu ve Sodom hukukuna göre Eliezer’e, kan parasını ödemesi gerektiğini söylemiştir.119 Eliezer, hâkimin bu kararı karşısında sinirlenerek yerden bir taş almış ve hâkimin kafasını yaralamıştır.
Akan kanı görünce de “ben de senin zararlı kanını akıtarak parayı hak ettim, fakat bunu istemiyorum; paramı benden davacı olan adama ver” diyerek hızla şehri terk etmiştir.120 Kaynaklarda Sodom ve çevresindeki hâkimlerin adalet anlayışlarıyla birlikte isimleri de zikredilmektedir. Buna göre Sodom şehrinde Sherek, Gomora’da Sharkar, Admah’ta Zabnak ve Zebooim’de Manon adlı yargıçlar görev yapmışlardır. İbrahim’in kölesi Eliezer kendisine uygulanan adaletsiz tutum karşısında bu yargıçların isimleri üzerinde hafif değişiklikler yaparak onlara çeşitli lakaplar takmıştır. Bu meyanda sırasıyla onları, Shakkara, Shakrura, Kazban ve Mazle Din olarak isimlendirmiştir.
Kaynaklarda bu isimlerin sırasıyla, yalancı, baş üçkâğıtçı, düzenbaz ve adaletin saptırıcısı manalarına geldiği belirtilmektedir.121 Sodom ve çevresindeki şehirlerde yaşayan halkın haksızlık ve adaletsizliğiyle ilgili bir başka hikâye ise Elamlı bir tüccarın Sodom şehrinde yaşadığı olayla ilgilidir.
Buna göre Elamlı tüccar akşama yakın bir vakitte Sodom’a gelmiş, burada geceyi geçirecek hiçbir yer kendisine gösterilmediği için sokakta yatmaya karar 119 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 247. 120 Talmud, Sanhedrin, 109b; ayrıca bkz. The Legends of the Jews, s. 246-247. 121 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 246-247; Talmud’da bu kişilerin isimleri Shakrai, Shakurai, Zayyafi ve Mazle Dina olarak geçmektedir (Bkz. Talmud, Sanhedrin, 109b). 26 vermiştir.
Fakat bir süre sonra kurnaz bir yapıya sahip olan Hedor122 adında bir Sodomlu, Elamlı tüccarın bu halini görmüş ve sahip olduğu görkemli halılarını ve diğer değerli eşyalarını ele geçirmek maksadıyla evine davet etmiştir. Eve vardıklarında Sodomlu, tüccarın değerli mallarını evine taşımış ve saklamıştır.
Tüccar, Sodomlunun evinde iki gün kaldıktan sonra üçüncü gün şehirden ayrılırken mallarını istemiş; fakat Sodomlu, bu malları geri vermemekle birlikte tüccarın bu isteğini de büyük bir şaşkınlıkla karşılamış ve kendisinde herhangi bir malının olmadığını söylemiştir. Her ne kadar tüccar eve gelirken bineğinin üzerinde kaliteli halılarının ve değerli eşyalarının bulunduğunu söylese de Sodomlu, bunun bir rüya olduğunu, uzun bir ömür yaşayacağını ve her türlü meyve ağaçlarının bulunduğu bir bahçeye sahip olacağını söyleyerek rüyasını yorumlamıştır.
Tüccar, Sodomlu ev sahibinin bu yorumu karşısında tepki verince de Sodomlu onu mahkemeye şikâyet etmiştir. Sodomlu yargıç (Sharkar), hemşerisinin tarafında yer alarak Hedor’un yaptığı bu rüya yorumunun doğru olduğu kararına varmıştır. Hedor, hâkimin kararının ardından tüccarın mallarını çaldığını söylemesi ve yaptığı yoruma inanmaması nedeniyle kendisine hakaret ettiğini, bu sebeple yaptığı rüya yorumunun ve konakla 27 davete icap edenleri yatağa sıkı bir şekilde yatırıp boyu kısa olanları çekerek, uzun boylu olanları ise başından ve ayaklarından sıkıştırarak yatağa uygun hale getirmeye çalışmışlardır.
Sodomlular aynı uygulamayı İbrahim’in kölesi Eliezer için de yapmak istemişler; fakat Eliezer, annesi öldüğünden beri yatakta uyumadığını dile getirerek yatağa yatmamıştır. Yahudi kaynaklarında anlatılan Sodom ve çevresindeki halkın haksızlık ve adaletsizlikleri, sadece şehirlerine gelen yabancı tüccar ve yolculara uyguladıkları bir yöntem olarak kalmamıştır. Aynı zamanda da kendi içlerinde de hileye, zulme, şiddete başvurmuşlardır. Bu çerçevede örneğin bir kişi komşusunu yaralasa yaralayan kişiyi cezalandırmak yerine yaralanan kişiye kendisini yaraladığı için zorla ücret ödetmişlerdir.
Daha da ilerisi bir kişi komşusunun karısını yaralasa yaralayan kişiyi cezalandırmak yerine adama “karını ona ver belki senin için çocuk doğurur” demişlerdir.
Bu meyanda zayıf bir kişi, ırmağı kayıkla geçmek isterse ondan dört zuz almışlar; kendi imkânlarıyla geçmek isterse zorla sekiz zuz almışlardır.
Vermek istemeyeni de dövmüşlerdir. Yine bir öküz sahibi olana şehrin bütün hayvanlarına bir gün çobanlık yaptırırken, hiç hayvanı olmayana iki gün çobanlık yaptırmışlardır.128 Bunun da ötesinde şehirlerine gelen yoksullara verdikleri parayı sonradan tanıyacakları şekilde bir işaret koyarak yardımda bulunmuşlar; fakat hiçbir şekilde yiyecek ve içecek vermeyerek ve can çekişerek açlıktan ölmelerini sağlamışlardır.
Öldükten sonra da verdikleri parayı işaretlerinden tanıyıp geri almış ve ölenin üzerindeki elbiseleri bile soyarak çıplak olarak gömmüşlerdir. Bunu fakirlerin zenginliklerine şahit olmaları nedeniyle yapmışlardır.129 Kaynaklarda tüm bu anlatılanlar dışında Sodom, Gomora ve diğer şehirlerin helakinde halkın adaletsiz tutumu ve zayıfları, fakirleri ezen yapısıyla birlikte esas olarak Lut’un evli kızlarından birisi olan Paltit’in öldürülmesinin etkili olduğu ifade edilmektedir.
Rivayetlere göre Paltit, şehre gelen yabancı ve yoksul bir kişiye yardım etmesi nedeniyle yakılarak öldürülmüştür. Paltit’in ölmeden önce kendisini Talmud, Sanhedrin, 109b; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 247. 126 Gümüş para, İbrani sikkesi (Bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/Zuz). 127 Talmud, Sanhedrin, 109b; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 249. 128 Talmud, Sanhedrin, 109a. 129 Pirke De Rabbi Eliezer, s. 182; ayrıca bkz. Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 247. 130
Bazı kaynaklarda Lut’un kızının adı Peletith olarak geçmektedir (Bkz. Pirke De Rabbi Eliezer, s. 183). 28 yakanların cezasını bulmasını Tanrı’dan istemesi akabinde Tanrı, Paltit’in duasını kabul etmiş ve bu şehirleri helak etmek üzere meleklerini göndermiştir.131 Bir başka rivayete göre ise Tanrı’nın Sodom ve çevresini helak etmesine neden olan olayın Lut’un kızı Paltit’in haksız yere yakılarak öldürülmesi değil, helak edilen şehirlerden birisi olan Admah’ta yaşanılan bir olaydır. Buna göre Admah’ta şehrin ileri gelenlerinden birinin kızı bir yabancıya ekmek verirken yakalanmış ve şehir halkı bu kızın üzerini tamamen balla kapatarak onu arılara yem etmiştir. Bu esnada kızın attığı çığlıklar Tanrı’nın katına kadar ulaşmış ve bunun üzerine Tanrı, bu şehirleri helak etmiştir.132 131 Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 250; Pirke De Rabbi Eliezer, s. 183; 132 Talmud, Sanhedrin, 109b; Ginzberg, The Legends of the Jews, s. 250. 29
İKİNCİ BÖLÜM KUR’AN-I KERİM’DE HZ. LUT VE LUT KISSASI A. KUR’AN-I KERİM’DE HZ. LUT
1. Hz. Lut’un Soyu Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un kimliği, doğum yeri, yaşadığı zaman dilimi ve babasının kim olduğu hakkında detaylı bilgi yoktur. Kur'an-ı Kerim’e göre, kıssaların meydana geldiği yıl ve gün, şahısların kimlikleri ve bunların tarihi kronolojik sıraya göre verilmesi önemli değil, olayın ibret ve öğüt alınacak noktaları önemlidir.133 Bizler Hz. Lut’un künyesi hakkındaki ayrıntılı bilgileri bazı tefsir kaynaklarından ve tarih kitaplarından öğrenebilmekteyiz. İslami kaynaklarda geçtiği üzere Terah’ın üç tane oğlu vardır. Haran, İbrahim ve Nahor. Hz. Lut, Haran’ın oğlu, (Azer)Terah’ın 134 torunu ve Hz. İbrahim’in yeğenidir.135 Bu bilgiler Kitab-ı Mukaddes’teki bilgilerle de örtüşmektedir. Hz. Lut, babası Haran’ı küçük yaşlarda kaybetmiş ve belli bir dönem için amcası Hz. İbrahim’in himayesi altına girmiştir.136 Bu meyanda Muhammed Esed Kuran 133 Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, s. 171. 134 Müfessirlerin bir kısmına göre Hz. Lut’un dedesi Azer’in asıl adının Terah olduğu fakat puta tapması nedeniyle çok günah işleyen, sapıtan manasında Kuran’da Azer lakabının geçtiği ifade edilmektedir. Bir başka rivayete göre ise Terah’ın Azer adında bir putunun olduğu ve bu putun isminin Terah’ın lakabı olduğu rivayet edilmektedir.
Bkz. İmam Kurtubi, El-Cami' li-Ahkami'lKur'an, çev. M. Beşir Eryarsoy, İstanbul, Buruc yay., 2002, XIII, 394; Muhammed Esed, Kur’an Mesajı Meal-Tefsir,çev. Cahit Koytak ve Ahmet Ertürk, İstanbul, İşaret yay., 2004, s. 241. Arkeolojik kazılarda elde edilen bulgularda Hz. İbrahim’in babası Terah’ın adının Nemrut’ta bulunmuş çivi yazısı tabletlerinde geçtiği görülmüştür. Bu çerçevede Ömer Faruk Harman, Terah’ın bir insan adı olmadığını, büyük olasılıkla bir kavmin ya da aşiretin adı olduğunu veya Suriye’nin kuzey ucunda, daha büyük bir olasılıkla da güneydoğu anadoluda Harran’dan fazla uzak olmayan eski bir yerleşim yerinin adı olduğunu ifade etmektedir.
Bkz. Tad Szulc, Hz. İbrahim İnanç Yolculuğu, National Geographic Türkiye, Aralık 2001, s. 180. 135 Ebu'l-Fida İmaduddin İsmail b. Ömer İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, Mektebetü’l Mearif, Beyrut, 1981, I, 176; İsmail Yiğit, Peygamberler Tarihi, İstanbul, Kayıhan yay., 2007, s. 272; Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, haz. Hayreddin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kafi Dönmez, Sadrettin Gümüş, Ankara, DİB yay., 2003, IV, 264. 136 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 140. Mesajı kitabında Hz. Lut’un peygamberlerin atası137 olan Hz. İbrahim’in soyundan gelmemesine rağmen iki sebepten ötürü Hz. İbrahim’in zürriyetinden sayıldığını ifade etmektedir. Birincisi, Hz. Lut’un babası Haran’ın ölmesiyle birlikte ilk gençlik yıllarından itibaren belli bir döneme kadar Hz. İbrahim’i babasının ardından giden bir çocuk gibi takip etmesi ve Hz. İbrahim’in himayesi altına girmesi. İkincisi, eski Arapça kullanımında amcanın çoğunlukla “baba” olarak ve yeğenin de “oğul” olarak tanımlanmasıdır. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de genelde Hz. İbrahim ile ilgili ayetlerin devamında Hz. Lut’un isminin zikredilmesi de Hz. İbrahim ile Hz. Lut arasında bir kan ve dil bağının olduğunu göstermektedir.
Hz. Lut’un soyunu araştırırken peygamberlerin atası olan ve Hz. Lut’un amcası İbrahim (a.s) hakkında da kısaca bilgi vermek istiyoruz. Hz. İbrahim, En’am suresinde anlatıldığı üzere kendi toplumunun putperestlik paralelinde gelişmiş değerlerini kabul etmeyerek tek başına put yapan ve puta tapan babası Azer 140 dâhil tüm putperest kavmini karşısına almış ve tevhit mücadelesini korkusuzca yerine getirmiştir.141 Bu çerçevede daha küçük yaşlarda babasını kaybeden ve amcası Hz. İbrahim’in himayesinde yaşayan Lut (a.s), Hz. İbrahim’in Allah Teâlâ’nın kâinatın yegâne hâkimi ve yaratıcısı olduğuna dair sözlerini işitmiş ve ona ilk iman eden kişi olmuştur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu husus şu şekilde ifade edilmektedir.“ Lut ona (Hz. İbrahim’e) iman etti. Doğrusu ben Rabbime hicret ediciyim. O şüphesiz Azizdir, Hakimdir dedi.”142 Rivayetlere göre Lut (a.s) ve kavminin yaşamış olduğu yer günümüzde Ürdün olarak bilinen Irak ile Filistin arasındaki topraklardır.
Kur’an-ı Kerim, Lut (a.s) kavminin yaşadığı yerin cahiliye Arapları tarafından gerçekleştirilen ticaret kervanlarının yolu üzerinde olduğunu şu ayetlerle anlatır. “Siz sabah akşam, onların
İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XIII, 395; Ahmet Kalkan, Kavram Tefsiri, İstanbul, Yayınevi ve Tarih verilmemiş, X, 6667. 138 Esed, Kuran Mesajı, 242. 139 Enbiya, 21/51-75, Ankebût, 29/31-34, Zariyât, 24-32, Hûd, 11/69-77, Hicr, 15/ 51, 58, 61. 140 En’am, 6/ 74; Ankebut, 29/ 25. 141 En’am, 6/ 74. 142 Ankebut, 29/ 26; İmam
Kurtubi’ye göre Hz. Lut, ateşin İbrahim (a.s) için serin ve selamet olduğunu görünce ona ilk iman eden ve onu ilk tasdik eden kişi olmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz. İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XIII, 394. 143 Afzalur Rahman, Siret Ansiklopedisi, trc. Hakan Bayrak ve diğerleri, İstanbul, İnkılap yay., 1996, IV, 391; Kalkan, Kavram Tefsiri, s. 6667. 31 yaşadıkları yerlerden geçmektesiniz. Düşünmeyecek misiniz?”144, “O şehrin kalıntıları işlek yollar üzerinde hala durmaktadır. Bunda iman edenler için bir ibret vardır.145 ” 2. Hz. Lut’un Hz. İbrahim ile yolculuğu Hz. İbrahim, kendisinin kâinatın yaratıcısı ile ilgili söylediği sözlerini dinlemeyen kavmini uyarmış, babasının ve kavminin putlarını kırmış ve tek bir Allah’a yönelmelerini sağlamaya çalışmıştır. Fakat kavmi, onun davetini dinlemeyerek onu ateşe atıp yakmak istemiştir.
Hz. İbrahim, bu olaylar üzerine evini ve yurdunu terk ederek Milattan önce 1800 yılları civarında Allah Teâlâ’nın emir ve işaret buyurduğu topraklara hicret etmiştir.147 İbrahim (a.s), bu yolculuğunda Hz. Lut’u, eşi Sara’yı ve kendisine tâbi olan sahabileri yanına alıp ilk önce Harran şehrine gitmiştir. Bir müddet burada ikamet ettikten sonra buradan Şam şehrine; fakat burada da kıtlık baş gösterince Mısır’a hicret etmiştir. 148 Mısır’da Allah, Hz. İbrahim ailesine ve Hz. Lut’a geçim bolluğu, servet ve hizmetçiler ihsan etmiş; ancak, Firavun’un saldırısı ve zulmünden dolayı Hz. İbrahim, yanındakilerle birlikte buradan ayrılmak zorunda kalmıştır. Hz. İbrahim, tekrar Şam’a doğru hareket ederek Filistin toprağındaki Seb’ denilen yerde konaklamış ve buranın yöneticisi olmuştur.
Hz. Lut ise vaaz ve tebliğin inceliklerini, davetin zorluklarını bu yolculukla amcasından öğrenmesiyle birlikte Allahın emriyle kavmini irşat etmek üzere Ürdün topraklarında Ölü Deniz kıyısındaki Sedum (Sodom) bölgesine yerleşmiştir. Böylece Hz. Lut bu topraklardaki insanların hem yöneticisi hem de peygamberi olmuştur.149 144 Saffat, 37/ 137-138. 145 Hicr, 15/ 76-77. 146 Enbiya, 21/ 54-70. 147 Mustafa Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Ankara, TDV yay., 2007, I, 160; Süleyman Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, Yeni Ufuklar Neşriyat, Tarihsiz, VI, 508-509. 148 Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, trc. Ahmet Temir ve Zâkir Kadiri Ugan, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı yay., 1965, 404.
( Bir kısım rivayetlerde Hz. İbrahim’in babası Azer kafirliğinde sebat ettiği ve İbrahim’in dinini kabul etmediği halde onlarla birlikte Harran’a hicret ettiği ve burada öldüğü ifade edilmektedir. )
Hz. Lut’un Sodom bölgesine hicretiyle alakalı İslami kaynaklarda muhtelif görüşler yer almaktadır. Asım Köksal Peygamberler Tarihi kitabında Hz. İbrahim’in Hz. Lut’a, sahip oldukları malların, küçük ve büyük baş hayvanların çokluğu ve otlatılacak alanların eksikliği nedeniyle Sodom ve Gomora bölgesine yerleşmesi gerektiğini belirtmesi nedeniyle yani tavsiye üzere Hz. Lut’un Hz. İbrahim’in yanından ayrılarak Sodom bölgesine yerleştiğini ve daha sonra burada görevlendirildiğini ifade etmektedir.
Burhanoğlu Kadı Nasıruddin Rabguzi Kısasu’l Enbiya adlı eserinde ise bu konuyu şu şekilde açıklamıştır: Hz. Lut, İbrahim (a.s) ile birlikte Mısır’dan döndükten sonra Mukaddes topraklarda çiftçilikle uğraşıyordu. Bir gün Cebrail (a.s) kendisine görünüp Sodom bölgesine Allah 150 Köksal, Peygamberler Tarihi, s. 246. 33 tarafından peygamber olarak tayin edildiğini belirtti. Lut (a.s) da “Acaba bu işi yapabilir miyim?” diye endişelendi ve gidip durumu amcası Hz. İbrahim’e bildirdi.
Hz. İbrahim her ne olursa olsun ilahi emre boyun eğmesi gerektiğini Hz. Lut’a tavsiye etti. Hz. Lut ilahi emir üzere Sodom bölgesine hicret etti. Mevdudi Tefhimu’l- Kur’ân kitabında şöyle der: “Ne yazık ki, Yahudiler tarafından tahrif edilmiş olan eldeki Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lût’un şahsiyeti lekelenmiştir. Başka hususlar bir tarafa Ürdün topraklarında icra ettiği vazife, İbrahim’in sığır sürüleri ile arasında çıkan bir anlaşmazlık sonunda mümbit bir toprağa göç olarak tanımlanmıştır.
Fakat Kur’ân bu iddiayı çürütür ve Hz. Lût’un bir Resul olarak tayin edilmiş olduğunu ve oraya halkı ıslah etmek için gönderildiğini söyler.” Biz bu konuda Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın “Şüphesiz Lut da gönderilmiş peygamberlerdendir” 153 sözünden hareketle Hz. Lut’un Kitab-ı Mukaddes’te iddia edildiği gibi amcası Hz. İbrahim’in çobanlarıyla kendi çobanları arasında çıkan bir anlaşmazlık nedeniyle mümbit toprakları tercih ettiği için değil, hakeza mallarının çokluğu nedeniyle amcası Hz. İbrahim’in tavsiyesi üzere değil, sadece Allah’ın emri ve dilemesi nedeniyle amcası Hz. İbrahim’den ayrılarak Sodom bölgesine hicret ettiğini düşünmekteyiz.
3. Hz. Lut’un Peygamberliği Kur’an’a göre Peygamberler, Allah’ın dinini yeryüzünde temsil eden, Allah’ın mesajını insanlara ulaştıran, hak ile batıl arasında müjdeleyici ve sakındırıcı olarak hayatlarını cihada adayan, insanlar arasından Allah tarafından seçilmiş günahsız kişilerdir.154 Nitekim Lut (a.s) da kaynaklarda ifade edildiği üzere şirke, delalete, cehalete, çirkin bir fuhşa bulaşmış kavme doğru yolu gösterici olarak Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un kavmini 151 Burhanoğlu Kadı Nasıruddin Rabguzi, Kısasu’l Enbiya, İngilizce çev. H.E Beoschoten , J. O’kane, The Sotories of the Prophets, Leiden, 1995, II, 145-146. 152 Seyyid Ebu’l-A’la Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, trc. Ahmet Asrar, İstanbul, Bengisu yay., 1997, II, 57. 153 Saffat, 37/ 133. 154 Bakara, 2/ 151, 213, 285, Âl-i İmran, 3/ 79, 164, Nisa, 4/ 64, 65, Maide, Hadid, 57/ 25, Furkan, 25/ 20, Ahzab, 33/ 39. 34 hakka davet etmesi için resul olarak tayin edildiği aşağıdaki ayetlerde açıkça ifade edilmektedir. “ Süphesiz Lut da gönderilmiş peygamberlerdendir.” “ Kardesleri Lut, onlara şöyle demişti: Allah’a karsı gelmekten sakınmıyor musunuz? Şüphesiz ben sizin için emin bir peygamberim.”
“ Lut’u da peygamber olarak gönderdik. O vakit kavmine şöyle demişti. Siz görüp durduğunuz halde hala bu çirkin işi mi yapıyorsunuz?”157 Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un peygamberlik vasfına ilaveten kendisine verilen ilim, hikmet ve hidayet gibi bir takım üstünlük ve faziletlerin de olduğunu görmekteyiz.
Bu noktada En’am suresinde, Allah Teâlâ’nın Hz. Muhammet’e örnek olarak sunduğu on sekiz peygamber anlatılırken şöyle denilmektedir.“İsmail’e, Elyasa’ya, Yunus’a ve Lut’a da hidayet verdik. Hepsini âlemlere üstün kıldık.”158 Enbiya suresinde Hz. Lut’a verilen nimetler şöyle sıralanmaktadır.
“Lût’a da hüküm ve ilim verdik. O’nu çirkin isler yapan bir kentten kurtardık. Gerçekten onlar kötü bir kavimdiler. Ve onu rahmetimizin içine soktuk. Çünkü o Salihlerden birisiydi”159 Bu ayetlerde Hz. Lut’a dört farklı nimet verildiği zikredilmektedir. Müfessirlere göre bu nimetler ve ihtiva ettikleri manalar şu şekildedir. a. Hüküm ve Hikmet: Adaletle hüküm vermeyi ve hikmetli davranmayı sağlayan bilgi. b. İlim: Vahiy bilgisine sahip olup din işlerini kavramak. c. Lut kavminin yaptığı kötülüklerden ve azaptan kurtulması. d. Rahmete dâhil edilip salihler zümresine nail olması. Buradaki rahmetten maksadın İslam, sevap veya cennet olduğu belirtilmiştir.
Kaynaklarda geçtiği üzere Hz. Lut, Semud ile Medyen arasında yaşayan bir millete Hz. İbrahim’in şeriatı üzerine peygamber olarak görevlendirilmiştir. Bu bölge Kur’an-ı Kerim’de altı üstüne getirilen, tersyüz edilen bölge manasında elMü’tefikat olarak isimlendirilmektedir.162 Kaynaklarda Hz. Lut’un peygamberlik yaptığı el-Mü’tefikat bölgesinde beş şehrin bulunduğu rivayet edilmektedir.
Bu şehirler: Sodom, Admah, Sebaim, Soar ve Amora’dır.163 161 Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Ankara, Akçağ yay., 2006, IV, 41; Atik, Kur’an’da Lut Kavmi ve Düşündürdükleri, s. 293. 162 Necm, 53/ 53, Hakka, 69/ 9, Tevbe, 9/ 70. 163 Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, Konya, Can Kitabevi, 1980, I, 168. 36 B.
KUR’AN-I KERİM’DE LUT KISSASI
1. Lut Kavmini Helake Götüren Sebepler Kur’an-ı Kerim’de Lut (a.s) kavminin helakine sebep teşkil eden en belirgin günahın cinsi sapıklık olan homoseksüellik olduğu çeşitli ayeti kerimelerde anlatılır. "Hani Lut kavmine şöyle demişti: Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayâsızlığı mı yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz."
“Lut kavmine şöyle demişti: Gerçekten siz kendinizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı çirkin işi yapıyorsunuz.165 “Lut'u da Peygamber olarak gönderdik. O zaman kavmine şöyle demişti: Siz görüp durduğunuz halde hala bu çirkin işi mi yapıyorsunuz.”166 Ayet meallerinde ifade edildiği üzere eşcinsel ilişki ilk defa Lut (a.s) kavmiyle birlikte başlamıştır. Fahreddin Razi bu konuda şu şekilde bir izahta bulunmuştur.
Lut kavmi öncesinde de bireysel olarak bu çirkin iş yapılmış olabilir. Fakat ayette kastedildiği üzere kavmin çoğunun birlikte bu çirkin işi yapması, aynı zamanda bu kötü fiili işlemek suretiyle haddi aşarak ısrar etmesi bu manada bir ilk olmuştur. Ali Bulaç Din ve Modernizm kitabında ise eşcinselliğin ilk önce Lut kavmiyle birlikte Mezopotamya’da daha sonra da Yunan’da görüldüğünü ve bunun da Kur’an’ın dediğine uygun olduğunu ifade etmektedir.168 Allah Teâlâ, bize göre burada “Sizden önce âlemlerden hiç kimse bunu yapmamıştır.”sözüyle bu olayın insanlık tarihi açısından korkunç bir suç, çok adi bir başlangıç olduğunu vurgulamaktadır.
Aynı zamanda böyle kötü bir işte öncülük 164 Araf, 7/ 80-81. 165 Ankebut, 29/ 28. 166 Neml, 27/ 54. 167 Ebu Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin er-Razi, Tefsir-i Kebir: Mefatihu'l-Gayb, ed. Ahmet Hikmet Ünalmış, çev. Suat Yıldırım ve diğerleri, Ankara, Akçağ yay., 1991, X, 496. 168 Ali Bulaç, Din ve Modernizm, İstanbul, Yeni Akademi yay., 2006, s. 127.
Kaynaklarda eski Yunan ve Roma kültüründe homoseksüel ilişkilerin var olduğunu ve anal ilişkiden argo tabirle “Yunan usulü iş yapmak” seklinde bahsedildiğini görmekteyiz. Ayrıca Roma ve Yunanlılardan kalma çömlekçilik vb. sanatlara dair el yapımı eşyalar üzerinde de yaşlı adamlarla erkek çocuklar ve erişkin adamlar arasındaki anal sekse dair resimler teşhir edilmiş olup, Yunan şiirinde de anal seks tasvir edilmiş, hatta övülmüştür. Bkz. Necdet Çağıl, “Kutsal Metinler Cinsel Sapmaların Referansı mı Bahanesi mi?”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 28, 2007, s. 58. 37 yapmanın vebalinin çok ağır olacağına dikkat çekmektedir. Nitekim Nisa suresinde ifade edildiği üzere iyiliğe öncü olanlar ondan bir sevap kötülüğe öncülük edenler de ondan bir pay alırlar. Yukarıdaki ayetlerde Lut (a.s) kavminin en kötü illeti olan eşcinselliğe değinilmiştir. Lut kavminin adı homoseksüellikle özdeşleşmiş, homoseksüellik Lut kavminin bir simgesi haline gelmiştir.
Nitekim Şuara suresinde şöyle denilmiştir: “Rabbinizin sizin için helal yarattığı eşlerinizi bırakıyor, erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz haddi aşan bir kavimsiniz.”
Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ, erkek ve dişiyi tek bir parçanın birbirini tamamlayan iki öğesi olarak yaratmış, üreme yoluyla bu iki cinsin hayatını sürdürmesini ve üremenin de erkek ve dişinin birleşmesiyle olmasını dilemiştir.171 Fakat Lut kavmi Allah’ın koyduğu bu düzene karşı çıkmış ve haddi aşmıştır. Sadece eşcinsel ilişkiye girmeleri bir yana kendileri için doğal yolun tamamen kapalı olduğunu söyleyerek kadınlardan uzak durmuşlar, ahlaksızlığın ve hayâsızlığın son haddine ulaşmışlardır. Nitekim tarihçilerin ve müfessirlerin beyanına göre bu insanlar arasında erkekler, cinsel ilişkiye girmeleri bir yana birbirleriyle de evlenip nikâhlanıyorlardı.
Kur’an- Kerim’de Araf suresinde Allah Teâlâ “Doğrusu siz ölçüyü aşan müsrif bir kavimsiniz.” demektedir. Buradan hareketle Lut kavminin verilen cinsel güç nimetini amacı dışında kullanarak toplum içinde önemli bir yere sahip olan aile kurumunu zedelemesi ulaştıkları israf boyutunu da bizlere göstermektedir. Kur’an’a göre Lut kavminin haddi aşarak eşcinsel ilişkiye girmesi cahil bir topluluk olduğunu da ortaya koymaktadır.
Lut kavminin cahilliği, müfessirlere göre iki anlam ihtiva etmektedir. Fakat akla gelen ilk anlamda burada vurgulanan cahillik, Lut kavmi insanlarının güzel ve çirkini ayıramayacak derecede, yaptığı işin sonunu kestiremeyecek kadar ilimden yoksun ve bilgisiz olması değildir. Esas itibariyle Lut kavminin cahilliği homoseksüelliğin bir fuhuş ve hayâsızlık olduğunu bilip ahmaklıkları ve taşkınlıkları nedeniyle bu işi yapmalarıdır.
Daha değişik bir ifadeyle 169 Nisa, 4/85. 170 Şuara, 26/ 165-166. 171 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 58. 172 Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 459. 173 Atik, Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri, s. 296. 174 Neml, 27/ 55. 38
Lut kavmi insanları, güzel ile çirkin arasındaki farkı ayırt edemeyen ve düşünemeyen beyinsiz cahillerin davranışıyla davrandıkları için ve bunda da ısrar ettikleri için cahil bir topluluk olmuşlardır. Lut kavminin cahil bir topluluk oluşunu ilk etapta bir helak nedeni olarak göremeyiz.
Ancak, Hz. Lut’un cahilliklerinden vazgeçmeleri için yaptığı uğraşı sonucunda kavmin cehalette ısrar etmesini helake sebep teşkil edecek önemli bir faktör olarak görebiliriz. Lut kavmini helake götürecek özelliklerinden bahseden bir diğer ayet de şudur: “Siz kadınları bırakıp erkeklere gidecek, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapacak mısınız?…” Bu ayette Lut kavminin eşcinsellik yanında yol kesmek, toplantılarda edebe aykırı fiiller işlemek gibi günahlarından bahsedilmiştir. İslam tarihçilerine göre Lut kavminin yol kesmesi konusu şu şekilde açıklanmıştır. Sodom ve çevresinde yaşayan Lut kavmi insanlarının kendilerine ait yol üzerinde meyve bahçeleri ve bostanları bulunmaktaydı.
Yağmursuzluktan kuraklık ve kıtlığa uğradıkları zaman bahçelerini dışarıdan gelecek yabancı kişilere karşı korumak için şehirlerine gelen misafirlerin geçtikleri yolu kesip elbiselerini soymuşlar, mallarını almışlar hatta erkek ve kadın dinlemeden ırzlarına geçip öldürmüşler ve bunu da adet edinmişlerdi. Bunun yanında Lut kavmi erkekleri yol kenarında oturup yoldan geçenlere yanlarında bulundurdukları kaptaki taşlardan atıyorlar ve bu taş kime isabet ederse o kişiyi kendisiyle fuhuş yapılmaya daha layık görüyorlardı. Zorla fuhuş yaptıkları kişiyi de kendilerine borçlu çıkarıyorlardı. Fuhuş yaptıkları kişi şikâyetçi olması durumunda ise hâkim ters bir hukuk mantığı ile hareket ederek fail lehine karar veriyordu.
Lut kavminin yol kesmesi konusuna Muhammed Esed ise farklı bir bakış açısı getirmiştir. Esed’e göre Lut kavminin erkekleri, kadınları bırakıp azgın bir şehvetle erkeklere yaklaşmakta ve bu yolla neslin meydana gelmesi için gereken normal yoldan cinsel ilişkiyi bırakıp üremeye elverişsiz bir yönde şehveti kullanarak neslin devamını engellemiş oluyorlardı. Dolayısıyla Lut kavminin yol kesmesinden maksat Esed’e göre neslin sağlıklı bir şekilde sürdürebilirliğinin kesilmesi olarak anlaşılmıştır. Yukarıdaki ayet mealinde ifade ettiğimiz helake götürecek Lut kavminin başka bir günahı ise toplantılarında, bir araya geldiklerinde edebe aykırı fiiller işlemeleridir. Rivayetlere göre Lut kavminin günahkâr erkekleri, toplanmakta oldukları oturma yerlerinde birbirlerine karşı galiz sözler söyleyip kendilerine yakışmayacak fiiller işliyorlardı. Bunlardan hiçbirisinde de birbirlerini ayıplamıyorlardı.
Onlar meclislerinde birbirlerinin elbiselerini açıp mahrem yerlerini teşhir ediyor, birbirlerine karşı müstehcen şakalar yapıyor, erkek erkeğe ve açıktan açığa hep beraber birbirlerinden utanmadan cinsel ilişkiye giriyorlardı.179 Tefsir kitaplarında yapılan yorumlara göre Lut kavmindeki erkeklerin homoseksüel bir ilişki içerisinde olmaları neticesinde kavimdeki kadınlar, cinsel ihtiyaçlarını kocalarından karşılayamamışlar ve bunun sonucunda da kocalarına karşı duydukları nefretin bir yansıması olarak cinsel arzularını hemcinsleriyle giderme yolunu seçmişlerdir.180 Yani kavimde erkek erkeğe bir homoseksüel bir ilişki olmakla beraber kadınlar arasında da eşcinsel bir ilişki meydana gelmiştir.
Dolayısıyla bu durum ahlaki değerlerini kaybetmiş bir toplumun yok edilmesine önemli bir sebep teşkil edecektir. Ayetlerde bu kavme yönelik eleştiri ve tenkitler genelde aynı mahiyette olsa da tefsir kitaplarında yapılan yorumlarda bu kavmin diğer özellikleriyle alakalı helak sebebi sayılan bir takım bilgiler bulabilmekteyiz. Bu çerçevede toplantı yerlerinde bulunurken yanlarından geçenlere taşlar atıp alay ve hakaret etmeleri, sesli bir şekilde karşılıklı yellenmeleri, birbirlerine yuvarlak hale getirilmiş çamurları atmaları, parmaklarını boyamaları ve kıtlatmaları, ıslık çalmaları, güvercinle oynamaları, boyanmış kadın elbisesine benzer kıyafetler giymeleri aynı zamanda kadınların da erkek elbisesine benzer kıyafetler giymeleri, horoz ve koçları dövüştürmeleri, yoldan geçen herkesten tayin edilmiş bir vergi toplamaları Lut kavminin zikredilen diğer günahlarıdır.
Hicr suresinde anlatılan Lut kavminin bir diğer günahı, Hz. Lut’un evine genç ve yakışıklı suretinde gelen konukları, toplumun ortasında şehvet ve şiddetli cinsi arzulardan gözleri dönmüş bir şekilde ve cinsi açıklarını gidermek amacıyla Hz. Lut’tan talepte bulunmalarıdır. Hz. Lut her ne kadar bu hareketlerinden vazgeçirmeye çalışsa da kavim, Hz. Lut’un sözlerini dinlememiş yani zulümde ısrar etmiştir. Ayrıca Lut kavminin peygamberlerini yani Hz. Lut’u yalanlamaları183 ve tebliğini engellemek amacıyla onu şehirlerinden kovmakla tehdit etmeleri184 helake götürecek kavmin son hareketleri olmuştur.
2. Hz. Lut’un Kavmine Tebliği ve Tebliğinde Karşılaştığı Zorluklar Hz. Lut, tebliğle görevli bir peygamber olarak Sodom bölgesine gittiğinde öncelikle Allah tarafından görevlendirilen bir peygamber olduğunu kavmine açıklamıştır.
Lut (a.s) kırk yıl süren peygamberlik döneminde peygamberlik görevini açıkladıktan sonra kavmini hak yola çağırırken bütün peygamberler gibi ilk tebliğ ettiği husus takva olmuştur. Takva, lügatte, korkulacak şeylerden kendini korumak, şer’i manada ise mahsurlu şeyleri terk etmek suretiyle nefsi günahlardan korumak manasındadır. Hz. Lut, günahkâr olan ve hiçbir edepsizlikten çekinmeyen, kötülükler işleyen kavmini takvaya yani Allah’a karsı gelmekten sakınmaya, kulluk bilincine ve kendisine itaate çağırarak peygamberlik görevine başlamıştır. Kur’an-ı Kerim, Hz. Lut’un kavmini Allah’a davetini şöyle açıklamaktadır: “Hani kardeşleri Lut, onlara dedi ki; Siz hiç Allah'tan korkmaz mısınız?
Gerçekten ben, size gönderilen güvenilir bir peygamberim. Öyleyse Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz. Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum,
benim çabalarımın karşılığını verecek olan âlemlerin Rabb'idir188 . Burada dikkat çekmek istediğimiz önemli bir husus vardır. Hz. Lut kavmini Allah’a davet ederken, Siz hiç Allah'tan korkmaz mısınız? Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz demektedir. Lut kavmi ise bu sözleri işittikten sonra Hz. Lut’a, “Allah nedir?”, “O'nun âlemlerin yaratıcısı oluşu nereden çıktı?” veya “Bizim ve bütün yaratılmışların Rabbi oluşu nereden geliyor?” şeklinde bir söz söylemiyor.
Dolayısıyla burada açık bir şekilde söyleyebiliriz ki, Hz. Lut, kavmine Allah’ın varlığını ve birliğini anlatmaya, onu tanıtıp ispat etmeye çalışmamıştır. Bilakis Lut (a.s), Allah'ın varlığını, O'nun yaratıcı ve Rab olduğunu bilen topluma muttaki olmayı ve yaptıkları çirkin işten vazgeçmelerini öğütlemiştir. Mevdudi bu konuda şu şekilde bir izahta bulunuyor: Lut kavminin asıl suçu Allah Teâlâ’nın ilâhlık ve rabliğini inkâr değildir. Onlar Allah Teâlâ’nın tabiat âlemi üstünde bir ilâh ve Rab olduğuna inanmaktadırlar.
Fakat O'na itaat etmemekte, ahlâkî, medenî ve toplumsal yaşayışlarında O'nun kanunlarına uymamakta ve O’nun elçisi Lût (a.s)'un hidayet çağrısına kulak asmamaktadırlar.189 Bu çerçevede Lut kavminin Allah’ın varlığı ve birliğini, Hz. Lut’un kavmine peygamber olarak gönderilmeden önce Mezopotamya yöresindeki Allah’a inanan kişilerin tebliği sayesinde öğrenmiş olabileceğini düşünmekteyiz. Fahreddin Razi ise bu konuda farklı bir düşünce ortaya koymuştur.
Razi’ye göre Hz. Lut’un Kur’an’da tevhidi emrettiğinden bahsedilmemesi kavmine tevhidi emretmediğini göstermez. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de her peygamberin ön plana çıkartılan tayin edilmiş bir görevi vardır. Bu noktada Hz. İbrahim ve Hz. Lut’un birbirlerine yakın coğrafyada yaşamaları hasebiyle Hz. İbrahim’in Kur’an’da ön plana çıkartılan, Hz. İbrahim’e has olan görevi şirk ile mücadele, Hz. Lut’a ait olan Allah tarafından tayin edilmiş, Kur’an’da ön plana çıkartılan Hz. Lut’un görevi ise çirkin bir fuhşa bulaşmış kavmi doğru yola iletmektir.
Hz. Lut, kavmine gönderilen güvenilir bir peygamber191 olduğunu açıkladıktan sonra tebliğ vazifesinde kavmini, işleyen, yol kesen, cehalette ısrar eden, haddi aşan insanlar olarak nitelendirerek kınamış ve azgınlıklarında ısrar ettikleri takdirde kendilerine Allah’ın azabının geleceğini söyleyerek yaptıkları bu çirkin işlerden vazgeçmelerini öğütlemiştir. Fakat günahkâr kavim, Hz. Lut’u ilk fırsatta yalancılıkla itham etmiştir. Buradaki yalancılıkla suçlama konusunu biraz açmamız gerekiyor. Çünkü Lut kavmi, Hz. Lut’un söylediklerinin yanlış ve yalan olduğuna gerçekten inandıkları için Hz. Lut’u yalancılıkla suçlamamıştır. Lut kavmi bu çirkin işin fıtratı bozma mahiyetinde olduğunun idrakindeydi.
Dolayısıyla Lut kavmi, erkeklere karşı duydukları kuvvetli şehvetin bir gereği olarak bu duygularını bırakmak istemedikleri için ve mutlak bir hürriyete sahip olmayı istedikleri için Hz. Lut’un söylediklerini yalan ve yanlış olarak nitelendirmiştir. Daha önce de açıkladığımız gibi Lut kavmi cahillik eden bir kavimdi. Buradaki cahilliği tıpkı peygamberi yalanlamaları gibi ahmaklıkları ve budalalıkları nedeniyledir. Yani cinsel arzularına kapılıp ve hiçbir şeyi düşünmeyip günahta ısrar etmeleri sebebiyledir. Lut (a.s), her ne kadar kavmi tarafından yalanlansa da yılmadan Allah’tan aldığı tebliğ görevini yerine getirmeye devam etmiştir.
Fakat Lut kavmi yalanlamanın ötesine geçip “Lut'u ve arkadaşlarını kentinizden sürünüz, çünkü onlar temizliğe pek meraklı kimselermiş ve Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda eğer doğru söylüyorsan hadi Allah'ın azabını getir de görelim”203 diyerek Hz. Lut’u ve kendisine inananları alaya almaya ve aşağılamaya çalışmıştır. Yaptıkları bütün yalanlamalara ve hakaretlere rağmen Hz. Lut’u tebliğ görevinden vazgeçiremeyen Lut kavmi, bu sefer de bu davadan vazgeçmemesi durumunda daha önce kendilerini uyarmaya çalışan kişilere yaptıkları gibi onu da memleketlerinden kovmakla tehdit etmişlerdir.
Bu tehditten önce Hz. Lut’un kavmi tarafından kendisine bir tebliğ yasağı da koyulduğunu görmekteyiz. Hicr suresinde bu duruma, kavmin Hz. Lut’a olan “Biz sana insanların işine karışmayacaksın dememiş miydik?” sözüyle işaret edilmektedir.205 Lut (a.s), kavmindeki insanların içinde bulundukları durumdan çekinmemeleri ve sapıklıkları üzerine devam etmeleri sebebiyle kendisini uzaklaştırmalarının onları yadırgamasına ve onlardan uzak olduğunu bildirmesine engel olmayacağını kendilerine bildirdi.
Bu çerçevede devamında Hz. Lut, kavmine “Doğrusu ben bu işinize kızanlardanım. Ben hiç şüphesiz sizin bu amelinize şiddetle buğzediyorum. Bundan razı değilim. Bu ameli sevmiyorum. Beni kovmakla korkutup tehdit etseniz de ben sizden uzağım”206 diyerek onların ahlâksızlıklarının kötü etkilerinden korunmak amacıyla207 ve onların yokluklarının, varlıklarından daha hayırlı olacağını düşünerek208 Allah’a “Rabbim beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar”209 şeklinde dua etmiştir. Allah Teâlâ, Hz. Lut’un duasını kabul ederek helakle görevlendirdiği meleklerini yeryüzüne göndermiştir.
3. Meleklerin Hz. İbrahim ve Hz. Lut’u Ziyareti Kur’an-ı Kerim’de helak ile görevlendirilen meleklerin İbrahim (a.s) ve Hz. Lut’u ziyareti, dört farklı surede anlatılmaktadır. En kapsamlı şekliyle bu konu Hicr suresinde şu şekilde anlatılmıştır: “İbrahim'e elçilerimiz müjdeyle geldiler ve ‘ Sana Selam olsun’ dediler; o da (onlara) ‘Size de selâm olsun’ diye karşılık verdi ve sonra da onların önüne kızarmış bir buzağıyı getirip koymakta gecikmedi. Fakat ellerinin yemeğe gitmediğini görünce onların bu davranışı İbrahim’in tuhafına gitti; onlardan yana içine bir korku düştü. Ama onlar, ‘Korkma biz Lut kavmine gönderildik’ dediler. Yanlarında ayaküstü bekleyen karısı, orada öyle sevinçle
Şuara, 26/ 167; Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, IV, 123; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVII, 367. 205 Hicr, 15/ 70. 206 Şuara, 26/ 168; Zuhayli, Tefsiru’l Münir, X, 190. 207 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, IV, 123-124. 208 Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVIII, 10. 209 Şuara, 26/ 169; Ankebut, 29/ 30. 210 Ankebut, 29/ 31-32. 211 Hud, 11/ 69-76; Hicr, 15/ 49-60; Ankebut, 29/ 31-32; Zariyat, 51/ 24-33. 44 gülümsüyordu.
İşte bu haldeyken o'na İshak’ın doğumunu müjdeledik ve İshak’ın ardından da O'nun oğlu Yakub’un doğumunu. (İbrahim’in karısı) ‘Vah bana! Ben yaşlı bir kadın, kocam da yaşlı bir adam iken, hâlâ çocuk mu doğuracağım? Doğrusu, yadırganacak bir şey bu!’ dedi. (Melekler) ‘Allah'ın dilediğini gerçekleştirmesini mi yadırgıyorsun?’ dediler. Allah'ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ey bu evin insanları, (hemen hatırlayın ki) her zaman her övgüye layık olan O'dur; şanı çok yüce olan O! Böylece İbrahim'in korkusu geçtikten ve kendisine (sözü geçen) müjde verildikten sonra Lut kavmi hakkında Bize yakarmaya başladı.
Çünkü İbrahim ince ruhlu, yumuşak başlı, çok içli, merhametli ve dönüp Rabbine yönelmek, O'na yakın olmak isteyen biriydi. (Elçiler) ‘Ey İbrahim, vazgeç bu yakarıştan!’ dediler, “Rabbinin hükmü bir kere gelmiş bulunuyor: artık onlara geri çevrilmez bir azap vaki olacak!”212 Kur’an’da elçiler olarak ifade edilen bu melekler kaynaklarda belirtildiği üzere insan suretinde, genç, daha önce benzerleri görülmemiş kadar yakışıklı, beyaz çehreli ve hoş kokulu olarak Hz. İbrahim ve Hz. Lut’u ziyaret etmiştir.213 Meleklerin sayıları ve kimler olduğu hakkında ayetlerde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Tefsir ve İslam tarihi kaynaklarında ise meleklerin sayısı konusunda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Bazı kaynaklarda âlimler Hz. İbrahim’i ziyarete gelen bu meleklerin sayısının on dört, on bir, dokuz ya da üç olabileceğini ifade etmektedirler. Fakat başta Taberi olmak üzere birçok tarih ve tefsir kitabında elçi meleklerin sayısının üç olduğu ve bu meleklerin isimlerinin de Cebrail, İsrafil ve Mikail olduğu belirtilmektedir.215 Hz. Lut’un duası üzerine gönderilen melekler ilk olarak ayet mealinde anlatıldığı üzere Filistin bölgesinde peygamberlik görevinde bulunan Hz. İbrahim’in evine misafir olmuşlardır. Lut kavmini helak ile görevli elçi meleklerin Hz. Lut’tan önce Hz. İbrahim’in evine konuk olmalarıyla alakalı olarak Fahreddin Razi tefsirinde
Hud, 11/ 69-76. 213 İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, IX, 115, Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 170. 214 Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, IX, 98; Zuhayli, Tefsiru’l Münir, VI, 351; Razi, Mefatihu'lGayb, XIII, 66. 215 Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 171; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 164-165; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 170; Köksal, Peygamberler Tarihi, s. 249. 45 farklı bir yorum getirmiştir.
Razi’ye göre, Allah gönderdiği melekleri sadece helak ile görevlendirmemiştir. Onları müjdeci ve azap ile uyarıcı olarak görevlendirmiştir. Ancak müjde rahmetin, azap ile uyarı ise gazabın eseridir. Allah’ın rahmeti gazabını geçmiştir. Bu nedenle melekler öncelikle Hz. İbrahim’in evini ziyaret ederek eşine İshak adında bir oğlu olacağı müjdesini vermiştir. Bu nedenle ilk önce Hz. İbrahim’i ziyaret etme gereği duymuşlardır. Lut kavminin helakini ise müjdeden sonraya bırakmışlardır.216 Hz. İbrahim, kimliklerini gizleyip insan suretinde evine misafir olan bu yabancı misafirlere (elçi melekler) semiz bir buzağıyı kesip kızartmış ve ikram etmiştir.
Fakat melekler, yemeğe ellerini uzatmayınca Hz. İbrahim’in içine bir korku düşmüştür. Hz. İbrahim’in korkması konusunda müfessirler muhtelif görüşler ortaya koymuşlardır. Bazı müfessirlere göre, Hz. İbrahim'in (a.s) korkusu, meleklerin ete elini uzatmamalarından kaynaklanmaktadır. Onlara göre, Hz. İbrahim misafirlerin et yemediklerini görünce kötü bir niyetle geldikleri sonucuna varmıştır. Çünkü Arap geleneğine göre eğer bir yabancı, ağırlanmayı reddediyorsa bu misafir olarak değil, yağmacı olarak geldiği anlamı taşırdı.
Fakat bize göre bu görüş müteakip ayetlerle desteklenmemektedir. Ayetleri bir bütün olarak incelediğimizde ulaştığımız sonuca göre Hz. İbrahim, yemeği reddetmelerinden onların melek olduklarını anlamıştı. Korkusu ziyaretlerindendi. Çünkü meleklerin insan kılığında gelmesi hayra alamet değildi ve bunu biliyordu. Korkmuştu çünkü melekler ailesinden yahut hemşerilerinden birinin veyahut da bizzat kendisinin işlediği bir kusurun hesabını sormaya gelmiş olabilirlerdi. Eğer mesele söz konusu müfessirlerin görüşleri doğrultusunda olsaydı meleklerin cevabı şöyle olurdu: "Bizden korkma! Çünkü biz Rabbinden gelen melekleriz.” Ancak korkusunu gidermek için verdikleri cevabın "Herhangi bir korkuya kapılma!
Biz (sana değil) Lut kavmine gönderildik" şeklinde olması, Hz. İbrahim'in onların melek olduklarını anladığını fakat insan şeklindeki ziyaretlerinin onu korkuya sevk ettiğini göstermektedir. Zira melekler rivayetlere Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVIII, 11. 217 Kaynaklarda misafirperver bir karaktere sahip olan Hz. İbrahim’in evinde yediği her yemeğinde misafir olmadan sofraya oturmadığı ifade edilmektedir.
Bkz. Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 171. 218 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 320; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Esed, Kuran Mesajı, s. 439. 46 göre ya bir kimseyi sert bir şekilde hesaba çekmek yahut da bir suçtan ötürü şiddetle cezalandırmak için geldiklerinde, insan kılığında gelirlerdi.
Melekler, kimliklerini açıklayıp Hz. İbrahim’in korkusunu giderdikten sonra Lut kavmini helak etmek üzere gönderildiklerini Hz. İbrahim’e bildirmişlerdir. Bunun üzerine Hz. İbrahim, içerisinde Hz. Lut’un da bulunduğu şehirleri yok etmemeleri için meleklerle mücadele içerisine girmiştir. Kur’an ayetlerini incelediğimizde Hz. İbrahim’in meleklerle tartışma olayı sadece iki surede anlatılmaktadır.
Bunlardan Hud suresinin mealini yukarıda verdik. Ankebut suresinde ise bu husus şu şekilde geçmektedir: “Elçilerimiz İbrahim'e oğlu olacağına ilişkin müjde ile geldiklerinde biz şu kentin halkını yok edeceğiz, çünkü oranın halkı zalimdir dediler. İbrahim, ama orada Lut var deyince, elçiler şöyle dediler: Biz orada kimlerin olduğunu herkesten iyi biliyoruz. Lut'u ve yakınlarını kurtaracağız. Yalnız eşi orada kalarak azaba çarpılanlardan olacaktır.”220 Hud suresinde Hz. İbrahim meleklerle tartışıyor, biraz daha mühlet verilmesi durumunda kavmin doğru yola gelebileceğini düşünüyor ve azabın ertelenmesini istiyor; ancak bu isteği kabul edilmiyor. Ankebut suresinde ise Hz. İbrahim, itiraz gerekçesini yani Hz. Lut’un helak edilecek yerde yaşadığını meleklere bildiriyor.
Buna karşılık da melekler “Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz…” cevabını veriyorlar. Bunun üzerine Hz. İbrahim bir daha itiraz etmiyor. Ayetler ışığında incelediğimizde Hz. İbrahim’in meleklerle Hz. Lut için tartışması onun Allah’ın koyduğu hükümlere karşı geldiği veya hükümleri tartıştığı anlamına gelmemektedir. Hz. İbrahim’in meleklerle tartışması, Allah’a karşı yapılan dua, yalvarma ve yakarış niteliğindedir.
Mevdudi, Tefhim’ul Kur’an’da ayette geçen “Bizimle tartışmaya koyuldu” ifadesinin meveddet ve muhabbet dolu bir söz olduğunu ve bu durumun Hz. İbrahim'in (a.s) Rabbiyle olan yakın ilişkisinin boyutunu gösterdiğini ifade etmektedir.223 Nitekim müteakip ayette de Hz. İbrahim’in nasıl bir kişiliğe ve 219 Müftüoğlu, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, s. 167-170. Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 396; Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 462. 220 Ankebut, 29/ 31-32. 221 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 171. 222 Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IV, 320. 223 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 398. 47 karakter yapısına sahip olduğu anlatılmaktadır.
Yüce Allah, insanların affı için kendisine yalvaran İbrahim'i " İbrahim, gerçekten hoşgörülü, yumuşak kalpli ve kendini Allah'a adamış bir kimse idi" diyerek övmektedir. Kaynaklara göre Hz. İbrahim’in meleklerle şöyle bir tartışma yaptığı rivayet edilmektedir: Hz. İbrahim: İçinde üç yüz Müslüman olan bir yeri helak eder misiniz? Melekler: Hayır. - İki yüz mümin olsa helak eder misiniz?
- Hayır. - ….. - ….. - Ya bir mümin olsa? - Hayır. - Hz. İbrahim: Ama orada Lut var. -Melekler: Ey İbrahim, bu mücadeleden vazgeç! Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve karısı dışında ailesini kurtaracağız.
Melekler İbrahim (a.s) ile konuşmalarını bitirince oradan ayrılıp Hz. Lut’un yanına gittiler.
Kur’an-ı Kerim meleklerin yolculuklarıyla alakalı arada geçen detaylardan bahsetmez. Fakat İslam tarihi kaynakları bu konuyu teferruatıyla birlikte anlatır. Bazı kaynaklarda genç ve yakışıklı delikanlılar kılığına girmiş meleklerin Hz. Lut ile şehrin kapısında ya da tarlada çalışmakta iken karşılaştıkları anlatılır.
Bazı kaynaklarda ise ifade edildiği üzere melekler ırmağın kenarında su almakta olan Hz. Lut’un iki kızıyla karşılaşırlar ve kendilerinden kalacakları güvenli bir yer sorarlar. Bunun üzerine onlar da şehirlerine konuk olan bu elçileri alıp gizlice babaları Hz. Lut’a getirirler.226 Lut (a.s), evine gelen bu yabancıların ilk önce melek olduğunu 224 Hud, 11/ 75. 225 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 179. 226 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 179-180; Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, s. 412; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 80. 48 anlayamaz ve kavminin kötü huyunu ve sapıklığını düşünerek onlar hakkında endişelenip, canı sıkılır, kavminin onlara bir kötülük yapmasından ve misafirlerinin kavmi tarafından duyulmasından korkar ve “Bugün benim için çetin bir gündür” diyerek içine düştüğü sıkıntılı hali dile getirir.
Daha önce açıkladığımız gibi Lut kavmi, Hz. Lut’a evine misafir getirmesi konusunda yasak koymuş ve Hz. Lut’u tehdit etmişti. Kaynaklarda anlatıldığı üzere Hz. Lut’un evine kızları tarafından gizlice getirilen melekler hakkında kavmin herhangi bir bilgisi yoktu. Fakat kısa bir zaman içerisinde Hz. Lut’un misafirlerinden bütün kavmin haberi olmuştur. Rivayetlere göre Hz. Lut’un evine gelen misafirler hakkındaki bilgiyi Sodom şehrine geldiği ilk yıllarda evlendiği Vahile adındaki kadının kavmine “Lut’un evine bugüne kadar emsali görülmemiş kadar yakışıklı gençler geldi” diyerek yaydığı anlatılmaktadır.
Burada Hz. Lut’un karısı için bir parantez açmamız gerekiyor. Hz. Lut’un karısı tarihte kocaları peygamber olduğu halde kocalarına iman etmeyip ihanet eden iki kadından biridir. Zira Nuh’un(a.s) hanımının düştüğü inançsızlık batağına Lut’un (a.s) karısı da düşmüştür.229 Kur’an-ı Kerim’de Allah kâfirlere darbı mesel olarak Nuh’un(a.s) ve Lut’un(a.s) hanımlarından bahsederek şöyle buyurur: Allah inkâr edenlere, Nuh'un karısı ile Lut'un karısını misal verdi.
Onlar, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhında iken onlara hainlik ettiler: Kocaları Allah'tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Bu iki kadına: "Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!" denildi.230 Görüldüğü üzere Nuh(a.s) ve Lut (a.s), Peygamber olmalarına rağmen eşlerini helâk olmaktan kurtaramamışlardır. Hz. Lut’un karısıyla ilgili yanlış yorumların önüne geçebilmek için önemle üzerinde durmak istediğimiz hususlardan birisi de ihanet konusudur. Günümüzde eşlerin birbirlerine karşı ihanetlerinden söz edildiğinde, hemen cinsel yönden birbirlerini aldattıkları akla gelmektedir.
Ancak ayette geçen iki peygamberin hanımlarının kocalarına ihanetlerinin bir iffetsizlik ve yatak ihaneti olmadığını kesin olarak belirtmeliyiz. Tefsirlere baktığımızda, onların ihanetlerinin din konusunda bir Ankebut, 29/ 33; Hud, 11/ 77. 228 Razi, Mefatihu'l-Gayb, XVIII, 13-14; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182; Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, s. 413. 229 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182; N. Mehmet Solmaz, İsmail Lütfi Çakan, Kur’ân -ı Kerim’e Göre Peygamberler ve Tevhit Mücadelesi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2006, I, 97–98. 230 Tahrim, 66/ 10. 49 ihanetle, yani kocalarına ve onların dinlerine sadakatsizlik göstererek kâfir veya münafık olmalarıyla açıklandığını görmekteyiz.
Temel kaynaklar incelendiğinde bu hanımların ihanetlerinin içerikleri hakkında da bilgi bulmak mümkündür. Hz. Nuh’un karısı olan Valiha, kocası hakkında müşriklerle işbirliği yaparak “Bu adam deli” ifadesini kullanmış ve onun tebliğinin gücünün zayıflamasına çalışmıştır. Hz. Lut’un hanımı olan Vahile ise evlerine bir misafir geldiğinde gündüzleri duman çıkararak, geceleri de ateş yakarak sapık kavme haber vermiştir. Hatta onlarla bizzat görüşerek “Kocam Lut’un evine bugüne kadar görmediğim güzel yüzlü ve güzel kokulu genç adamlar geldi” diyerek haber vermiş ve kocasını zor duruma düşürmüştür.231 Lut’un(a.s) misafirlerini haber alan kavmin azgınlaşan insanları, sevinç içinde232 ve koşarak233 Lut’un (a.s) evine gelmişlerdir. Hz. Lut, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle evinin önüne toplanan kavmiyle şu şekilde bir diyalogda bulunmuştur: "Bunlar benim konuklarımdır, beni onlar karşısında rezil etmeyiniz. Allah'tan korkunuz ve beni utandırmayınız.
Hemşerileri ona İnsanlar ile ilişki kurmayı biz sana yasaklamamış mıydık? dediler. Lut ise onlara eğer bir şey yapacaksanız, işte size kızlarım dedi. Hemşerileri,‘Biliyorsun ki, bizim kızlarınla bir işimiz, onlara yönelik bir amacımız yok. Sen bizim ne istediğimizi iyi bilirsin’ dediler.”234 Tarih ve tefsir yorumcuları yaptıkları değerlendirmelerde Hz. Lut’un kızlarını “işte kızlarım” diyerek azgın kavme teklif etmesini iki farklı bakış açısıyla ortaya koymuşlardır. Bir kısım yorumcular Hz. Lut’un doğrudan öz kızlarını teklif ettiğini ifade ederken bir kısım yorumcular da topluluğun içinde yaşayan kavminin kızlarını teklif ettiğini iddia etmektedirler. İlk görüşte Lut(a.s), “iste kızlarım” diyerek azgın kavme karşı doğrudan kendi kızlarını teklif etmiştir. Ancak bu durumda Hz. Lut’un herhangi bir surette zina teklifinde bulunmuş olması mümkün değildir. Çünkü bu ifadeyi takip eden "bunlar sizin için daha temizdir" ifadesi bu türden bir yanlış anlamaya imkân
Burhan Sümertaş, “Kur’an’da Hıyanet Kavramı”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 31, 2010, s. 222-223; Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, IX, 516; Razi, Mefatihu'lGayb, XXI, 564; Zuhayli, Tefsiru’l Münir, XIV, 562; Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XVII, 489-490. Karşılaştırmada bulunmak için bkz. Nur, 24/ 3. 232 Hicr 15/67. 233 Hud 11/78. 234 Hicr, 15/ 68-71; Ayrıca bkz. Hud 11/78. 50 bırakmamaktadır.
Hz. Lut'un (a.s) bu tür ifade tarzıyla onların cinsel arzularını gayri tabii yollar yerine şer'i yollardan tatmin etmek üzere kadınlara yönelmeleri gereğini yani onları nikâhla almaları gerektiğini işaret ettiği açıktır.235 İkinci görüşe göre Lut(a.s), “iste kızlarım” derken bizzat kendi kızlarını değil de, kavminin bayanlarını kastetmiştir. Çünkü bir kavmin peygamberine nispeti evlatların babaya nispeti gibidir. Her peygamber kavminin babası mesabesindedir.
Nitekim Hz. Muhammet (S.A.V) hitap alınarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle deniliyor: “Peygamber müminlere canlarından ileridir. O'nun eşleri de mü'minlerin anneleridir…”236 Aynı zamanda bu ifade mecazi bir ifadedir. Lut(a.s), onların hanımlarını kendi kızları gibi düşünerek, hanımlarınız varken niye bunları istiyorsunuz demek istemiştir.237 Hz. Lut, evine gelen misafirlerini korumak için kapısının önünde toplanan ve eve girmeye çalışan kalabalığı çeşitli yollara başvurup238 engellemeye çalışmış; fakat başarılı olamamıştır.
Tamamen çaresiz kalıp ne yapacağını bilemeyen Lut(a.s), Kur’an’da geçtiği üzere “ Keşke benim size karşı koyacak bir gücüm olsaydı veya güçlü bir kaleye sığınabilseydim”239 diyerek Allah’a dua etmiş ve bu sözüyle o an Allah’ın himayesini istemiştir.240 Hz. Lut’un içine düştüğü bu karamsarlığı gören Allah’ın elçileri, Hz. Lut’u fazla üzmeden ve teskin etmek için ona kendilerinin Allah’ın elçileri olduklarını, kavminin ona zarar veremeyeceğini bilakis, onların şüphe ettikleri azabı getirdiklerini söylemişlerdir.241 Ardından rivayetlere göre gözü dönmüş kavim kapıyı kırıp Lut’un (a.s) evine girmiş ve melekler içeri giren azgın kavmin gözlerini kör etmiştir.
Kamer suresinde bu konu şu şekilde anlatılır: “And olsun ki Lut, bizim cezalandırma gücümüz konusunda onları uyarmıştı; fakat onlar 235 İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, XIII, 118; Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, II, 401; İbn Kesir, Tefsiru'l Kur'ani'l Azim, VIII, 3969; Yiğit, Peygamberler Tarihi, s. 280. 236 Ahzap, 33/ 6. 237 Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 166; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Esed, Kur’an Mesajı, s. 441; İbn Kesir, Tefsiru'l Kur'ani'l Azim, VIII, 3970; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 81. 238 Hz. Lut, kavmine öncelikle evlenmeleri için kavminin kızlarını teklif etmiş; ancak olumlu cevap alamayınca “İçinizde hiç aklı başında bir adam yok mu?” diyerek onları akli muhakeme yapmaya davet etmiştir. Bkz. Hud, 11/ 78. 239 Hud, 11/ 80. 240 Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 84. 241 Hud, 11/ 77-81; Hicr, 15/ 60–63 242 Tefsir kaynaklarında eve giren kavim insanlarının Cebrail’in (a.s) kanadının bir tarafıyla vurması sonucu kör olduğu ifade edilmektedir.
Bkz. Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, VI, 231; Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, s. 418. 51 uyarılara hep şüpheyle baktılar ve hatta ondan misafirlerini kendilerine teslim etmesini istediler. Bunun üzerine onların gözlerini göremez ettik. Uyarılarım göz ardı edildiğinde başınıza gelen azabı tadın bakalım diye seslendik.”
Kavmi Hz. Lut’un evinden uzaklaştıktan sonra melekler, Lut’a (a.s) karısı dışında ailesini ve inananlarını yanına alıp gecenin belli bir vaktinde şehri terk etmek üzere yola çıkmasını, kendisinin de ailesinin gerisinden onları takip etmesini söylemişlerdir. Ayrıca yürüyüşleri esnasında kimsenin geride kalmamasını244 , emredilen yere doğru gitmelerini ve şehir halkının sabaha doğru büyük bir azaba çarptırılacağını açıklamışlardır.
Meleklerden geceleyin yola çıkma emrini alan Hz. Lut’un bu emre uyarak Kur’an-ı Kerim’de açık bir ifade olmamakla beraber rivayetlere göre kendisine inanan iki tane kızıyla birlikte Şam’a doğru yola çıktığı ve Şam ve civarında halkı hakka davet eden amcası Hz. İbrahim’in yanına gittiği ifade edilmektedir. 4. Lut Kavminin Helaki Kur’an-ı Kerim’de Lut kavminin helaki kronolojik bir seyir halinde ve tamamı tek bir surede veya ayette anlatılmamaktadır. Farklı surelerde ve ayetlerde anlatılan helak olayında ilgili ayetleri bir araya topladığımızda helakin yaşanılan şehirlerin altüst olması ve gökyüzünden felaket yağmurlarının yağması gibi iki safhadan meydana geldiğini görmekteyiz.
Kur’an-ı Kerim’de Lut kavminin yaşadığı Sodom ve Gomora bölgesinin alt-üst olması ve yağmurların yağması olayını Hud ve Hicr surelerinde şu şekilde anlatılmaktadır: Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. O taşlar rabbin katında işaretlenerek yağdırılmıştır. Onlar zalimlerden uzak değildir.247 243 Kamer, 54/ 36-37. 244
Hz. Lut ile birlikte gidenlerin memleketlerinde malları, mülkleri, kumaşları ve dostları vardı. İşte bundan dolayı melekler onlara, vakti gelince çıkmalarını, bütün bu şeyleri terk edip, kesinlikle onlara dönüp bakmamalarını emretmişlerdir. Bu kelime ile "yüz çevirip gitme" manası da kastedilmiş olabilir. Bkz. Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 86. 245 Hud, 11/ 81; Hicr, 15/ 65. 246 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 183. 247 Hud, 11/ 82-83. 52
Tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları o korkunç ve dayanılmaz çığlık yakalayıverdi. Anında yurtlarının altını üstüne çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık.248 Lut kavminin genel olarak cezalandırılma seklini anlatan ayetler yanında Kur’anı Kerim, suçları sebebiyle cezalandırılan her şehir halkının, değişik bir şekilde cezalandırıldığını haber vermektedir.
“nitekim onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık. Kiminin üzerine taslar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı.” Gökyüzünden yağan helak edici taşlar rivayetlere göre Allah katında kimin başına isabet edeceği belirlenip işaretlenmiş, küçük çakıl taşı ve çamur karışımından oluşmuş, tuğla ve kiremit gibi ateşte pişirilmiş, yağmur şeklinde ve sağanak halinde bolca ve düzenli bir şekilde yağan ve isabet ettiği kişiyi parçalayıp öldüren taşlardır.
Bazı tarih ve tefsir kaynakları, yerin alt-üst olma olayının mucizevî bir şekilde Cebrail’in (a.s) kanadını şehirlerin altından takıp yükseklere kaldırmasıyla birlikte meydana geldiğini söylemektedirler. Bu çerçevede Cebrail (a.s), yeri iyice havaya kaldırdıktan sonra şehri ters çevirip altını üstüne getirdi. Şehir yerin içine gömüldü. Sonra da üzerlerine pişmiş taşlar yağdı. Allah o şehirlerin bulunduğu bölgeyi etrafına fayda vermeyen bir göle çevirdi.251 Son dönem müfessirlerden biri olan Mevdudi ise helak olayını, günün şartlarında akli ve bilimsel bir süzgeç dâhilinde açıklanabilecek gerçeklik boyutuna indirgeyerek izah etmeye çalışmıştır. Mevdudi’ye göre helak olayı, bir yanardağ patlaması ve şiddetli bir deprem şeklinde meydana geldi. Şiddetli deprem Sodomluları ve çevresinde yaşayan insanları yerle bir etti. Yanardağın patlaması yüzünden de sıcak ve kaynayan taşlar yağdı. Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen balçıktan pişirilmiş taşlarla da muhtemelen volkanın bünyesindeki buhar ve kaynayan maddelerin karışımıyla 248 Hicr, 15/ 73-74. Lut kavminin helakinin anlatıldığı diğer ayetler için bakınız: Hac, 22/ 43-45; Sad, 38/ 13-15; Hakka, 69/ 9-10; Kaf, 50/13-14; Ankebut, 29/ 34; Zariyat, 51/ 33-34; Necm, 53/ 53-54; Furkan, 25/ 40. 249 Ankebut, 29/ 40. 250 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 91. 251 İmam Kurtubi, el-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, IX, 123-124; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 181- 182; Razi, Mefatihu'l-Gayb, XIII, 90-91. 53 ortaya çıkan lav ve taşlar kastedilmiştir.
Mevdudi, bu deprem ve volkanik patlamanın belirtilerinin halen günümüzde Lut gölünün çevresinde bulunduğu ifade etmektedir.252 Seyyid Kutup ise Fi zilalil Kur’an adlı tefsirinde helakin şiddetli deprem ve volkanik püskürmeyle meydana gelebileceğini açıklayarak Mevdudi’ye benzer bir görüş ortaya koymuştur. Ancak Seyyid Kutup imani yöntemi esas alarak helak şeklinin bir deprem ve volkanik patlama olmasının zorunlu olmadığını tamamen mucizevî bir şekilde de olabileceğini ifade etmektedir. Helakin bazı müfessirlerin anlattığı gibi tabiatüstü bir şekilde ya da son dönem müfessirlerin anlattığı gibi tabii felaket şeklinde olması aslında küçük bir yorum farkını ortaya koymaktadır. Netice itibariyle Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın bilgisi ve izni dışında küçük bir yaprağın bile yerinden oynayamayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Bu noktada tabiat Allah’ın emrindedir. Allah dilediği şekilde ol emrini tabiata verebilir. İbn Kesir el-Bidaye ve’n Nihaye adlı eserinde felaketle birlikte tamamen yok olan şehirlerdeki insan sayısının 400 veya 4000 civarında olduğunu söylemektedir.255 İslami kaynaklarda ifade edildiği üzere yaşanılan felaketten sadece Hz. Lut ve iki kızı Allah’ın inayetiyle kurtulmuştur.
Taberi, Hz. Lut ile birlikte on dört kişinin kurtulduğunu iddia etmektedir. Bu çerçevede Taberi, Hz. Lut’un helak olayı olduktan ve gün aydınlandıktan sonra beraberindekilerle birlikte Filistin bölgesine doğru yola çıktığını ve burada Hz. İbrahim’in yanına gelip yerleştiğini, Hz. İbrahim’in de tüm malının yarısını Hz. Lut’a verdiğini ve ölünceye kadar beraber yaşadıklarını ifade etmektedir.
257 252 Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 465. 253 Kutub, Fizilali'l-Kur'an, VI, 498. 254 Fussilet, 41/ 47; Enam, 6/ 59. 255 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182. 256 Enbiya, 21/ 74-75; Zariyat, 51/ 35-36. 257 Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 178. 54
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KİTAB-I MUKADDES VE KUR’AN- KERİM AÇISINDAN LUT KISSASINA KARŞILAŞTIRILMALI BİR YAKLAŞIM VE DEĞERLENDİRMELER
C. KARŞILAŞTIRMA
1. Genel olarak Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’in Lut Kıssasını Sunuş Biçimindeki Farklılıklar Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim Lut kıssasını nakled 55 etmektedir. Çeşitliliğin nedeni, insanların kabiliyeti ve kavrama güçlerinin birbirinden farklı olmasıdır. Kur’an-ı Kerim, birbirinden farklı yöntemler kullanarak her kabiliyet ve kapasitedeki insana hitap etme imkânı bulmaktadır.
Bu sebepledir ki Lut kıssasını okuyan bir lider, bir hükümdar, kendi sorumluluğu çerçevesinde ondan bazı dersler çıkardığı gibi, bir çoban da kendi seviyesine göre bazı dini öğüt ve nasihatleri yine Lut kıssasının içerisinde bulabilir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’de Lut kıssası, tarihe yönelik bir çalışma olmakla birlikte aynı zamanda dini gayeyi gerçekleştirmek için kullanılan araçlardan sadece biridir.
Ayrıca Kur’an-ı Kerim, Lut kıssasıyla birlikte dini, peygamberleri yalanlayanların sonunu ve zalimlerin başına gelen olayların bugün de yarın da yine gelebileceğini belirterek insanları düşündürmekte ve insanların yaşananlardan ibret almalarını sağlamaktadır.
Bu noktada Hicr suresinde Lut kavmi helak edildikten sonra şu şekilde bir ifade geçer: “İşte bu yaptıklarımızda görebilenler için nice ibretler vardır.”262 2. Karşılaştırmalı olarak Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’e göre Hz. Lut Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un soyu, Hz. İbrahim ile olan akrabalığı, Hz. İbrahim’le birlikte yaptığı yolculuklar alenen açık bir ifadeyle zikredilirken263 Kur’an-ı Kerim bu tür bilgilere yer vermez. Kur’an-ı Kerim’de sadece Hz. Lut’un Hz. İbrahim’e iman edenlerden olduğu ifade edilir.
Ancak İslami kaynaklarda Hz. Lut’un soyuna, Hz. İbrahim ile olan akrabalığına ve yaptığı yolculuklara dair bilgilere yer verilmektedir. Bilgilerin içeriği konusunda ise genel olarak Kitab-ı Mukaddes ve İslami kaynakların Hz. Lut’un soyu, Hz. İbrahim’e olan yakınlığı, yaşadığı yer ve zaman dilimi hakkındaki bilgilerin küçük nüanslar haricinde birbirine paralel olduğunu söyleyebiliriz. Hz. Lut ve Hz. İbrahim’in Mısır yolculuğundan beraber döndükten sonra birbirlerinden ayrılması konusunda Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’de farklı 260 Seyyid Kutup, Kur’an’da Edebi Tasvir, çev. Mehmet Yolcu, İstanbul, Özgün yay., 1991, s. 175. 261 Suat Yıldırım, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, S. 3, Ankara, Sevinç Matbaası, 1979, s. 40-48; Çelik, Birey ve Toplumun Islahı Açısından Kur’an Kıssaları, s. 58-59. 262 Hicr, 15/ 75. 263 Tekvin, 11/ 10-26. 264 Ankebut, 29/ 26. 56 ifadeler söz konusudur.
Kitab-ı Mukaddes bu ayrılık konusunu, Hz. Lut ve Hz. İbrahim’in mallarının çokluğu ve ikisine yetecek kadar otlak alanların ve suyun az olması neticesinde Hz. Lut’un çobanları ile Hz. İbrahim’in çobanları arasındaki kavgayla açıklamaktadır.265 Kur’an-ı Kerim ise bu ayrılık olayının Hz. Lut’un Sodom ve çevresinde yaşayan halka resul olarak tayin edilmesi sonucu gerçekleştiğini ifade eder.266 Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un peygamberlik yönü hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Zira gerek Hıristiyanlık ve gerekse de Yahudiliğe göre Hz. Lut, peygamber olarak kabul edilmemektedir.267 Ayrıca Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un kişiliği ve karakteri konusunda ahlaka aykırı bir takım ithamlar mevcuttur. Bu ithamlar Hıristiyanlarca Eski Ahit olarak kabul edilen ve Kitab-ı Mukaddes’in birinci kısmını oluşturan Tevrat'ta karşımıza çıkmaktadır.
Buna göre Hz. Lut, dünya malına düşkün, zenginlik hırsını amaç edinmiş, iyilik, dürüstlük gibi ahlaki erdemlerini kaybetmiş bir kişi olarak lanse edilmektedir.268 Yeni Ahit’te ise Hz. Lut, Luka ve Petrus’un ikinci mektubu olmak üzere ismen iki yerde geçmektedir. Bu yerlerde ise Hz. Lut, tutkuları olmayan, kibirden uzak, doğru bir yaşama sahip ve dürüst bir kişi olarak ifade edilmektedir. Bu durum kutsal bir kitap olarak kabul edilen Kitab-ı Mukaddes’in kendi içerisinde tutarsız kaldığını göstermektedir. Kur’an-ı Kerim’e göre ise Hz. Lut hiç şüphesiz Allah tarafından sapkın bir kavmi tevhid ışığında ıslah etmek için gönderilmiş, ilim, hikmet, hidayet sahibi ve âlemlere üstün kılınmış bir peygamberdir.270 3. Meleklerin Hz. İbrahim Ve Hz. Lut’u Ziyareti Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’de meleklerin ilk önce Hz. İbrahim’i ve daha sonra Hz. Lut’u ziyaret ettikleri ifade edilmektedir.
Fakat bir takım farklılıklar söz konusudur. 265 Tekvin, 13/5-8. 266 Saffat, 37/ 133; Şuara, 26/ 161-162. 267 Fuat Aydın, Yahudilik, İstanbul, İnsan yay., 1994, s. 90. 268 Tekvin, 13/5-14. 269 2. Petrus, 2/7-8. 270 Saffat, 37/ 133; Şuara, 26/ 161-162; En’am, 6/ 86. 57
Kitab-ı Mukaddes, Hz. İbrahim'e uğrayan ziyaretçilerin sayısını kesin bir biçimde üç kişi olarak belirtirken Kur'an-ı Kerim, bu ziyaretçilerin sayısını belirtmez. Sadece meleklerden “elçiler” şeklinde bahseder. Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim arasındaki en önemli farklardan birisi sunulan yemeğin melekler tarafından yenmesi hadisesidir. Kitab-ı Mukaddes’te Hz. İbrahim’in gelen misafirlerine et, süt ve yoğurt ikram ettiği, misafirlerin yani meleklerin de ikram edilenleri yediği ve Hz. İbrahim’in de onlar yerken yanlarında durduğu anlatılmaktadır. Bu hadisenin bir benzeri meleklerin Lut’u ziyaret ettiği sırada da gerçekleşmiştir. Buna göre Hz. Lut, gelen meleklere mayasız ekmek pişirdiği meleklerin de bundan yediği iddia edilmektedir.272 Kur’an-ı Kerim’de ise bu durumun tam aksine melekler erkeklik, dişilik, yeme-içme, yorulma, usanma gibi maddi özelliklerden arınmış varlıklardır. Bu nedenledir ki Hz. İbrahim’in yaptığı ikrama melekler el uzatmamışlardır.
Melekler Hz. İbrahim’i ziyaret ettikten sonra Hz. Lut’u ziyaret etmişlerdir. Kitabı Mukaddes’te Hz. Lut’u ziyarete gelen iki melek olduğu ve bu meleklerin akşam vaktinde şehre geldiği ve Lut’un da melekleri karşılayarak ısrar üzere evine davet edip ağırladığı ifade edilir.274 Kur’an-ı Kerim ise meleklerin yolculuğundan ve Sodom şehrine nasıl geldiklerinden bahsetmemekle birlikte Hz. Lut’un evine ziyaretlerinde de nasıl ağırlandıkları konusunda Kur’an-ı Kerim’de herhangi bir bilgi mevcut değildir.
Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un misafirlerinden Sodom halkının haberi olmasıyla birlikte Lut’tan misafirleri istemesi neticesinde Hz. Lut’un ne isterseniz yapın diyerek iki kızını teklif ettiği ifade edilir. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de de geçmektedir. Fakat bir takım farklılıklar söz konusudur. Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut öz kızlarını azgın kavme teklif etmiştir.
Yapılan Kitab-ı Mukaddes kaynaklı yorumlarda Lut’un bu sözünden namuslu yaşamı hiçe sayarak gayri ahlaki bir yaşama sahip olduğu sonucu çıkartılmaktadır.276 Kur’an-ı Kerim’de ise Hz. Lut’un 271 Tekvin, 18/6-8. 272 Tekvin, 19/ 3. 273 Hud, 11/ 69-70. Meleklerin özellikleri için bkz. Enbiya, 21/ 19-20; Saffat, 37/ 149-153; Zuhruf, 43/ 19. 274 Tekvin, 19/ 1-3. 275 Tekvin, 19/ 8. 276 Tora, Bereşit, s. 127. 58 işte kızlarım diyerek öz kızlarını mı ya da kavminin kızlarını mı kast ettiği açık değildir.
Bu konuda Müslüman müfessirler farklı görüşler belirtmekle beraber çoğunluğun görüşüne göre Hz. Lut’un bu sözünden kavmin tüm kadınlarının kastedildiğini ifade etmektedirler. 4. Lut Kavminin Helak Sebepleri ve Helaki Kitab-ı Mukaddes, Hz. Lut’un da bulunduğu Sodom şehrindeki halkın Tanrı’ya karşı büyük bir günah işlediğini söylemekte; fakat bu günahın mahiyetini açık bir şekilde belirtmemektedir. Kitab-ı Mukaddes’in Tekvin bölümünde bu konuda sadece bir yerde Sodom halkının Hz. Lut’un konuklarını eşcinsel ilişki amacıyla Hz. Lut’tan istemeleri söz konusudur. Kitab-ı Mukaddes kaynaklı yapılan yorumlarda ise işlenilen asıl günahın adaletsizlik, fakir ve zayıf durumdaki kişilere, yabacılara zulüm, kibir, kıskançlık vb. günahlar olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede Kitab-ı Mukaddes kaynaklarına göre Sodom ve çevresinde yaşayan halkın çarpık cinsel ilişkilerin ötesinde topyekûn bir ahlaki yozlaşma içerisinde olduğunu ve bu nedenledir ki helakin tamamıyla bir ensest ilişkiye bağlanamayacağı ve ahlaki yoksunluğun helake sebep teşkil ettiğini söyleyebiliriz.
Kur’an-ı Kerim ise Lut kavminin helak olmasının sebebini ayetler ışığında erkeklere yaklaşmakla açıklamaktadır. Bu meyanda Kur’an-ı Kerim, âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı çarpık cinsel ilişkiyi insanlık tarihinde ilk defa Lut kavminin yaptığını, kadınları bırakıp erkeklere şehvetle gittiklerini, yol kestiklerini, toplantılarda edepsizce işler gerçekleştirdiklerini ve bütün bunların cahillik, haddi aşmak, zulüm ve insafsızlık olduğunu belirtmiştir.281 Ayrıca Lut kavminin Hz. Lut’un yaptığı uyarıları dinlememesi, Hz. Lut’u şehirden kovmakla tehdit etmesi ve Hz. Lut’un tebliğine inanmamakla birlikte Allah’ın azabını istemesi helake sebep teşkil etmiştir.
Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 166; Sabuni, Safvetü’t- Tefasir, III, 106; Esed, Kur’an Mesajı, s. 441. 278 Tekvin, 13/13. 279 Tekvin, 19/5. 280 The Talmud Selections, s. 63; Talmud, Sanhedrin, 109a. 281 Ankebut, 29/ 28–29; Neml, 27/ 54–55; Şuara, 26/ 166; Araf, 7/ 80–81. 282 Şuara, 26/ 167; Araf, 7/ 82; Ankebut, 29/ 29. 59 Gerek Kitab-ı Mukaddes’e göre ve gerekse de Kur’an-ı Kerim’e göre Sodom ve çevresinde yaşayan Lut kavmi, sabaha karşı gökyüzünden yağan pişmiş taşlar neticesinde helak edilmiştir. Ancak helak olan Hz. Lut’un karısı hakkında bir takım farklılıklar mevcuttur.
Kitab-ı Mukaddes’e göre Hz. Lut’un karısı, Lut(a.s) ile birlikte şehirden ayrılırken arkasına dönüp bakmış ve bu esnada tuzdan bir direğe dönüşmüştür.283 Burada Hz. Lut’un karısının tuzdan bir direğe dönüşmesinin bir hata ve kaza sonucu olduğu izlenimi verilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de ise Hz. Lut’un karısı Lut kavmiyle birlikte helak olmuştur. Hz. Lut’un onu yanına alması söz konusu değildir. Nitekim Lut’un(a.s) karısı Hz. Lut’a iman etmeyen, kavmiyle birlikte düşünen ve ona ihanet eden bir kişidir.284 Kitab-ı Mukaddes’te Sodom ve Gomora şehirlerinin yok olduktan sonra Hz. Lut’un hayatı hakkında bir takım bilgiler mevcuttur.
Bu meyanda Hz. Lut, KitabMukaddes’e göre iki kızıyla birlikte Tsoar kentine sığınmış; ancak daha sonra buradan ayrılarak dağdaki bir mağaraya yerleşmiş ve burada kızlarıyla birlikte nahoş olaylar yaşamıştır. Kur’an-ı Kerim’de ise Hz. Lut’un helakten sonraki hayatı ile ilgili herhangi bir bilgi mevcut değildir. Kur’an-ı Kerim, sadece şehirden çıkarılmak suretiyle kurtarılan Lut Peygamber ve yanındakilerin verimli topraklara ulaştırıldığını belirtmektedir.286 İslami kaynaklara göre Hz. Lut, helak olayından sonra Hz. İbrahim’in yanında ömrünü tamamlamıştır.287 5. Hz. Lut’un Kızları Kitab-ı Mukaddes’e göre Hz. Lut, helak olayından sonra gittiği dağdaki bir mağarada kızlarıyla ensest bir ilişki yaşamıştır.
Buna göre Hz. Lut’un kızlarının babalarını sarhoş ettiği ve bunun sonucunda da babalarıyla ilişkiye girdikleri söylenmektedir. Bu ilişki neticesinde de Hz. Lut’un büyük kızından Moab, küçük kızından da Ammon adında iki çocuğun dünyaya geldiği ifade edilmektedir. Bu tür ifadeler Kur’an-ı Kerim’in nübüvvet anlayışına tamamıyla terstir. Bu durumun Kur’an-ı Kerim’de kavmini hak yola çağıran peygamber olarak kabul edilen Hz. Lut’a atılmış büyük bir iftira olduğunu düşünmekteyiz. 283 Tekvin, 19/ 26. 284 Hicr, 15/ 60; Hud, 11/ 81; İbn Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, I, 182. 285 Tekvin, 19/ 21-35. 286 Enbiya, 21/ 71. 287 Taberi, Tarih-i Taberi Tercemesi, s. 178. 60 Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut için söylenmiş iftiraların aynı zamanda bazı önemli şahsiyetler için de söylendiğini görmekteyiz.
Bu meyanda Yakup’un oğullarından Yahuda, kötü kadın kılığına giren gelini Tamar’ı tanımayarak onunla ilişkiye girdiği ve bu ilişki sonucunda Peres ve Zerah adında ikiz çocuğu olduğu söylenmektedir. Ancak bu çocuklardan Peres, Davut’un dolayısıyla İsa’nın büyük atalarından birisidir. Bu durum yasa dışı ve utanç verici bir ilişkiden doğan kişinin Tanrı’nın cemaatine alınmayacağı emrine ters düşmekle birlikte Yahudi ve Hıristiyanlar açısından önemli bir figür olan Davut ve İsa’nın şahsiyetlerine büyük bir hakaret ve iftira içermektedir. Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik kitabında Kitab-ı Mukaddes’in Hz. Lut’un kızlarıyla ensest ilişkiye girdiği iddiasına farklı bir yorum getirmiştir.
Örs’e göre Kitab-ı Mukaddes’teki bu tür ifadeler eski inançların bir kalıntısıdır. Ensest ilişkinin bir mağarada geçmesi yer altı tanrılarıyla ilgili bir yönünün olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca mitolojilerde çeşitli tanrıların kendi kızlarıyla bu tür birleşmelerinin olduğu bilinmektedir. Nitekim Kitab-ı Mukaddes’teki Tevrat’ın ilk bölümleri çok eski efsanelerin sonradan yazıya dökülmüş ve değişmiş şekilleridir. Muhtemelen buradaki mağara sahnesi yer altı tanrısının sembolik bir evlenme törenidir. Çünkü Tevrat’ta Yahve’nin değil böyle suç işleyenleri, babasını çıplakken izleyen oğlu öldürdüğünü görmekteyiz.
Ayrıca Kitab-ı Mukaddes’e göre topyekûn bir ahlaki yozlaşma içerisinde bulunan Sodom ve Gomora şehirlerinde yaşayan halkı yok eden Tanrı’nın Hz. Lut ve kızları arsındaki ensest ilişki sonrası hiçbir şey yapmaması düşündürücüdür. Kanaatimizce Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam için peygamber kabul edilen Hz. İbrahim’in himayesinde büyümüş ve peygamber terbiyesi görmüş olan Hz. Lut için söylenilen ifadeler Kitab-ı Mukaddes’in insan eliyle değiştirildiğini göstermektedir. 288 Tekvin, 38/ 15-27. 289 Luka, 3/ 33; Matta, 3/ 17. 290 Tesniye, 13/ 2. 291 Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1966, s. 57. 61
D. DEĞERLENDİRMELER
3. Helakin Tarihsel Gerçekliği ve Helak Edilen Bölge Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an- ı Kerim’de Hz. Lut ve ailesinin yaşamış olduğu Sodom ve çevresindeki şehirlerin ateşli kükürt yağmuruyla ve yerin altının üstüne gelmesiyle helak olduğuna dair tarihçiler, ilahiyatçılar ve arkeologlar bir takım fikirler ortaya koymuşlardır. Tarihçiler, Hz. Lut kıssası üzerinde ayrı görüştedirler. Kimine göre bu, üzerinde durmaya değmez bir hurafedir. Kimine göre ibret için anlatılmış sembolik bir öyküdür. Kimine göre de yaşanmış gerçek bir olaydır.292 Tabii ki Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman din adamları kutsal kitaplarına dayanarak helak olayının yaşanmış gerçek bir olay olduğunu ortaya koymaktadırlar.
Burada biz de Kur’an-ı Kerim’in işaret ettiği üzere helakin Allah’ın gazabının bir tezahürü olduğuna inanmaktayız. Arkeologlar ve bilim adamları ise ulaştıkları arkeolojik kalıntılarla, yaptıkları incelemelerle ve helakin yaşanmışlığını ortaya koyacak önemli delillerle Lut kavmine ışık tutmaktadırlar. Şeyh Tantavi, Dr. Ulbrapt’ın Sodom ve Gomora kentlerinin bulunduğu sanılan Ürdün vadisi ve Ölü deniz kıyılarında yaptığı araştırmalar sonucunda kıssanın bütün ayrıntılarıyla doğruluğunu saptayan kanıtlar bulduğunu bir makaleye dayanarak yazmaktadır. Bu makaleye göre Dr. Ulbrapt’ın bulduğu bundan dört bin yıl öncesine ait olan eserler, o sıralarda bu bölgede bir medeniyetin bulunduğunu göstermektedir.
Alman arkeolog Werner Keller, arkeolojik ve jeolojik incelemelere dayanarak yaptığı açıklamalarda Lut kavminin yaşadığı Sodom ve Gomora şehirlerinin yerlerinin Siddim Vadisi denilen Lut gölünün en alt ucunda bulunan bölgede olduğunu ve zamanında buralarda büyük ve geniş yerleşim alanlarının bulunduğunu belirtmektedir.294 Keller, Lut kavminin yaşadığı dönemde buralarda çok büyük bir 292 Süleyman Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, İstanbul, Kur’an Araştırmaları Merkezi, Tarihsiz, XII, 500- 501. 293 Ateş, Kur’an Ansiklopedisi, s. 501. 294 1965 yılında Amerikalı arkeologlardan oluşan bir ekip, Lut gölü ve çevresinde yaptıkları kazılar sırasında büyük bir mezarlık ortaya çıkarmış ve bu mezarlıkta 20 binden fazla kabre ulaşmışlardır.
Bu çökmeyle ve patlamayla yangınlar, doğal gazlarla birlikte büyük bir deprem meydana geldiğini, bu deprem sırasında yerkabuğunun çatlayıp çöktüğünü ve kabuğun altında uyuyan volkanları harekete geçirdiğini ifade etmektedir. Ayrıca Keller, günümüzde Şeria’nın yukarı vadisinde sönmüş kraterlere rastlandığını ve buralarda kireç katmanları üzerinde geniş lav kütleleri ve bazalt katmanlarının mevcut olduğunu söylemektedir.295 Kitab-ı Mukaddes’te ateşli kükürt yağması ve Kur’an- ı Kerim’de balçıktan pişmiş taşlar yağması ve şiddetli deprem hadisesinin nasıl meydana geldiğini gösteren bazı emarelerin günümüzde gözle görülür bir şekilde Lut gölünde görüldüğü arkeologlar ve bilim adamları tarafından ifade edilmektedir.
Bu çerçevede Lut gölü, Akdeniz yüzeyinden yaklaşık olarak 400 metre daha aşağıdadır. Gölün en derin kısmı 400 metredir. Buna göre göl tabanı yaklaşık olarak Akdeniz’den 800 metre daha aşağıdadır ve burası dünyanın en alçak noktasıdır. Jeologların araştırmalarına göre Lut gölünün deniz seviyesinden 400 metre aşağıda olması burada büyük bir jeolojik olayın meydana geldiğini gösteren en önemli delildir. Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi adlı kitabında çağımızda bilim adamlarının Lut gölünün güney kısmının büyük bir deprem sonucu yerin çökmesiyle ortaya çıktığını ittifakla kabul ettiklerini ifade etmektedir.
Lut gölünün doğusunda Araplar tarafından “el- lisan” denilen bir dil şeklinde ve su üstünde görünmeyen ve gölü adeta ikiye ayıran bir yarımada mevcuttur. Yapılan ölçümlerde bu yarımadanın sağında derinlik 400 metre civarındayken sol tarafında en fazla 15-20 metre civarındadır. Sonradan oluştuğu tespit edilen bu sığ bölge, araştırmalara göre volkanik bir patlamayla çıkan lavlarla ve depremle birlikte meydana gelen kütlevi bir çöküntü sonucu oluşmuştur. Rivayetlere göre eskiden bu sığ bölgede helak olan Lut kavmi insanlarının yaşadığı Sodom, Gomora ve diğer şehirler bulunmaktaydı.
durum eskiden bu bölgede büyük bir şehrin bulunduğu fikrini güçlendirmektedir. Bkz. Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 468. 295 Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York, William Morrow, 1956, s. 88. 296 Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 467. 297 Mustafa L. Bilge, “Lut Gölü”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2003, XXVII, 230; Kalkan, Kavram Tefsiri, s. 6676; Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 467-468. 63
Günümüzde, helak edilen şehirlerin (Sodom, Gomora, Admah, Zeboiim) bulunduğu yer olan Lut Gölü ve çevresi, kükürt madenleri açısından oldukça zengin; fakat canlı yaşamına, oturuma ve tarıma elverişli olmayan bir bölgedir.298 İçerisinde yaklaşık olarak yüzde 31 oranında tuz barındıran Lut gölü, etrafa pis koku yayan, suyunda sanki felaketin izlerini taşırmışçasına yer yer büyük kara lekeler, yanmış taşlar, soğumuş lavlar, petrol ve tabii gaz kalıntıları barındıran bir denizdir.
Kur’an-ı Kerim, Lut kavminin helak olduğunu ve bu helakin insanların aklını kullanmaları ve helakten ibret almaları için emarelerinin işlek ve uğrak yollar üzerinde olduğunu vurgulamaktadır. Bu konuda müfessirler Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın işaret buyurduğu ve helakin izlerini taşıyan bölgenin Lut gölü ve çevresi olduğunu söylemektedirler.300 4. Dinler Açısından(Yahudilik, Hıristiyanlık, İslam) ve Günümüzde Eşcinsellik Erkek erkeğe cinsel ilişki günümüzde homoseksüellik diye bilinmektedir.
Homoseksüellik, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’da kerih görülen ve kesinlikle uzak durulması gereken bir davranıştır. Yahudilikte, bir erkeğin başka bir erkekle cinsel ilişki kurması iğrençlik olarak nitelenmekte ve bu ilişkiyi kuranların kesinlikle öldürüleceği belirtmektedir. Buna göre bu tür bir cinsel ilişki yani homoseksüellik kesinlikle yasaktır.301 Bu yasağın nedeni olarak da üretkenliğin öldürülmesi yani spermin boşa gitmesi gösterilmektedir. Esasında kanaatimizce fiiliyata geçirilecek homoseksüel bir yatkınlık Yahudilikte temelde bir problem oluşturmuyor. Asıl problem yani günahkârlık üretkenliğin yok edilerek neslin devamının kesilmesidir. Tanahta bu durumu net olarak doğrulayan birçok ifade mevcuttur.
Buna göre “Erkeklik bezi ezilmiş ya da organı kesilmiş kişi Rabbin topluluğuna girmeyecektir.302”, “Erkekleriniz, kadınlarınız, hayvanlarınız arasında döl vermeyen olmayacaktır. 303 ” 298 Keil and Delitzsch, Biblical Commentary on The Old Testament, s. 236; Tora, Bereşit, s. 128. 299 Diplomat Atlas, “Yeryüzünün en çukur bölgesi Lut Gölü”, Mayıs 2008, sayı 3, s. 38; İbn Kesir, elBidaye ve’n Nihaye, I, 183; Mevdudi, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, s. 468. 300 Mevdudi, Tefhimü'l-Kur'an, III, 115. 301 Levililer, 20/ 13. 302 Yasanın Tekrarı, 23/ 1. 303 Yasanın Tekrarı, 7/ 14. 64 Hıristiyanlığın kutsal kitabı olan Yeni Ahit’te eşcinsellik, yasak olan davranışlar arasında oğlancılık adı altında vurgulanmıştır. “Günahkârların Tanrı Egemenliği’ni miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın!
Ne fuhuş yapanlar Tanrı’nın egemenliğini miras alacaklar, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne oğlanlar, ne oğlancılar, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular. Bazılarınız böyleydiniz; ama yıkandınız, kutsal kılındınız, Rab İsa Mesih adıyla ve Tanrı’mızın ruhu aracılığıyla aklandınız.” Yeni Ahit, Tanrı’nın mirasına egemen olamayacak günahkârları belirterek eşcinselliğin ne kadar büyük bir sapıklık olduğunu vurgulamaktadır. Ancak tövbe etmeleri ve İsa Mesih’i kişisel kurtarıcıları olarak görmeleri halinde Tanrı’nın bağışlayıcı olduğunu vurgulamaktadır.304 Aziz Pavlus Romalılara mektubunda erkeklerin erkeklerle ilişkiye girdikleri takdirde bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldıklarını ifade etmektedir.
Bir kutsal kitap yorumcusu olan William Macdonald, bu karşılığın zührevi hastalıklar, mafsal dokularındaki habis tümörler, kanser türleri ve AIDS olduğunu söylemektedir.
Ayrıca Macdonald’a göre kutsal kitap, eşcinsel eğilimleri yargılamaz. Ancak bu eğilime teslim olmayı reddeder.306 Kur’an-ı Kerim’de Lut kavminin homoseksüelliğin yaygınlık kazandığı ilk toplum olduğuna atıfla onların bu çirkin fiili işlemeleri ve peygamberleri Hz. Lut’un kendilerini bu işten alıkoymaya yönelik uyarı ve öğütlerine kulak vermeyişleri sebebiyle helak edildikleri anlatılır.
İslam, gerek Kur’an-ı Kerim’le ve gerekse de hadis-i şeriflerle homoseksüel bir eylemi kınamakta ve bu işi yapanları lanetlemektedir. Hadislerde Hz. Lut’un Hud suresinde yer alan temennisiyle307, Lut kavminin yaptığı kötülüğü işleyenlere Allah’ın lanet edeceği ve onların öldürülmesi gerektiği bildirilmektedir.
Bu konuda İbn Abbas’tan rivayet edilen bir hadiste peygamberimiz Hz. Muhammet (SAV) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kişinin Lut kavminin yaptığı işi yaptığını görürseniz, faili de mefulü de öldürün.” Erkek eşcinselliğine karşı olan dini yasaklamanın yasayla da desteklenmesi İngiltere’de ilk kez 1533 yılında VIII. Henry zamanında olmuştur.
Buna göre 304 1. Korintlilere Mektup, 6/ 9-11. 305 Romalılara Mektup, 1/ 27. 306 MacDonald, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, I, 59. 307 Hud, 11/ 80. 308 Bkz. Ahmet bin Hanbel, Müsned, 1/ 217. 309 Ahmet bin Hanbel, Müsned, 1/ 269. 65 Sodomi310, erkek-kadın, erkek-erkek veya erkek-hayvan arasında olan yasadışı cinsel ilişki olarak tanımlanmıştır. 1563 yılında yenilenen bu yasa, 1885 yılına kadar olan tüm erkek eşcinselliği suçlarına temel oluşturmuştur. 1885 yılında, Suç Değerlendirme Yasası (Criminal Assessment Act) erkekler arasında her türlü cinsel ilişkiyi kapsayacak şekilde yaptırımları genişletmiştir.
1973 yılına gelindiğinde ise Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından homoseksüellik, hastalık sınıflandırmasından, 1992 tarihinde ise Dünya Sağlık Örgütü’nce (WHO) Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırmasından çıkartılmıştır. Günümüzde Amerika ve Avrupa ülkeleri eşcinselliği özgürlük kapsamına alıp gay ve lezbiyenleri küçük düşürücü, onları dışlayıcı ve hakaret edici davranışları şiddetle cezalandırmaya tabi tutmaktadır.
Lut kavminin helakinin üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen bu kavmin ahlaksızlığını işleyen insanların günümüzde Amerika ve Avrupa ülkeleri yanında ülkemizde de çoğalmaları bir yana örgütlenip hak aramaları ve bu durumu bir sektör haline getirmeleri üzüntü verici bir durumdur.
Kur’an-ı Kerim’in Lut kavminin helakinin sebeplerini ayetler ışığında ortaya koymuşken ve bunu şiddetle yasaklamışken, Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerinin inananlarına eşcinsellik yasağı getirmişken, toplumda bir grup insanın gayri ahlaki bir yaşam sürmek istemeleri ve günümüzde bazı ülkelerin bu duruma gerekli yasal düzenlemeleri hazırlamaları yeni yetişen gençlerin geleceği açısından kaygı verici bir durumdur Sodomi Hollanda’da XVI. yüzyıl ortalarında kullanılmakta olan ve aslında anal seks anlamına gelen bir terimdir.
Bkz. F. Duygu Çabuk, Tıp Öğrencileri ve Hekimlerin Eşcinsellik Hakkındaki Tutumları ve Gey ve Lezbiyenlerin Sağlık Hizmeti Deneyimleri, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Basılmamış Uzmanlık Tezi, Ankara, 2010, s. 10. 311 Çabuk, Tıp Öğrencileri ve Hekimlerin Eşcinsellik Hakkındaki Tutumları…, s. 10-14. 312 Kalkan, Kavram Tefsiri, s. 6696. 66
SONUÇ
Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut’un Yahudilik ve Hıristiyanlık için önemli bir figür olan Hz. İbrahim’in yeğeni olması nedeniyle Hz. İbrahim ile birlikte Hz. Lut’un hikâyesi de konu edilmiştir. Ancak Kitab-ı Mukaddes’teki Hz. Lut’un karakteri konusunda Eski Ahit ve Yeni Ahit arasında tutarlı bir yaklaşımın olmadığını görüyoruz.
Yeni Ahit’te ve Yeni Ahit’in bazı yorumlarında Hz. Lut’un imanlı, dürüst ve salih kişilerden birisi olduğu vurgulanmakla beraber aynı zamanda Eski Ahit ve Eski Ahit’in yorumlarında Hz. Lut’un dünya nimetlerine düşkün ve daha fazlasını isteyen doyumsuz bir insan olduğu belirtilmektedir. Bu tür çelişkili ifadeler Kitab-ı Mukaddes bütününde Hz. Lut’un kişiliği, karakteri ve inanç yapısı hakkında kesin ve mantıksal açıdan tutarlı bir yorum yapmamızı engellemektedir. Kitab-ı Mukaddes’te Lut, İbrahim’in himayesinden ayrıldıktan sonra ülkenin en verimli ovalarının bulunduğu; fakat en gaddar, ahlaksız ve Tanrı’ya karşı günahkâr insanlarını barındıran bölgesini seçmiştir. Bu durum onun kalbindeki kötülüğü ortaya çıkartmakla kalmayıp aynı zamanda onu Tanrı’nın yolundan uzaklaştırmıştır.
Kitab-ı Mukaddes’te Sodom, Gomora ve diğer şehirlerdeki halk, temelde ahlaki bir yozlaşma içerisindedir. Bu ahlaki yozlaşma genel olarak çarpık cinsel ilişkiler ve en önemlisi adaletsizliğin getirdiği kibirle yetimi ve çaresizleri ezmek şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kitab-ı Mukaddes’te sadece bir yerde Sodom’un genç-yaşlı bütün erkeklerinin cinsel arzuyla Lut’a gelen misafirleri homoseksüel bir ilişki için Lut’tan istemeleri söz konusudur. Kitab-ı Mukaddes yorumlarına göre ise Sodom ve diğer şehirlerin helakinin çarpık cinsel ilişkiler yanında asıl sebebinin adaletsizlik, fakir ve zayıf durumdaki kişilere, yabacılara zulüm, kibir, kıskançlık vb. günahlar olduğunu görmekteyiz.
Tanrı, Sodom, Gomora ve diğer şehirleri işledikleri aşırı günahlar neticesinde cezalandırmak amacıyla sabaha karşı gökyüzünden sağanak yağmur şeklinde gelen ateşli kükürt ile yeryüzünden silmiştir. Kitab-ı Mukaddes’e göre Tanrı, ovadaki kentleri yok ederken İbrahim’i anımsamış ve Lut’u bu felaketin dışında tutmuştur. Yaşanan bu felaketten sadece Lut ve iki kızı kurtulmuştur. Gerek Kitab-ı Mukaddes ve gerekse de Kur’an-ı Kerim’e göre Allah Lut kavmini helak ederken aslında aceleci davranmıyor. Hz. İbrahim’in meleklerle olan mücadelesinden anımsayacağımız üzere İbrahim Allah’tan on temiz kişinin hatırına şehirleri yok etmemesini istiyor.
Ancak on kişi dahi çıkmıyor. Dolayısıyla kavmin insanlarının topyekûn bir ahlaki yoksunluk içerisinde bulunması, ahlaksızlıklarını yaşam biçimine dönüştürmeleri ve bunda da ısrar etmeleri kanaatimize göre helaki kaçınılmaz kılmıştır. Kitab-ı Mukaddes’te Tanrı’nın gazabının Sodom ve çevresindeki şehirlere ulaşmasıyla birlikte bir mağaraya sığınan Lut ve kızları arasında ensest bir ilişki meydana gelmiş ve bu ilişki sonucunda da Moab ve Ammon soyu ortaya çıkmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lut’un kimliği, doğum yeri, yaşadığı zaman dilimi ve babasının kim olduğu hakkında detaylı bilgi yoktur. Ancak İslami kaynaklarda Hz. Lut’un soyuna ait bir takım bilgilere ulaşılmaktadır.
Bu noktada Hz. Lut’un erken yaşta babasını kaybetmesi nedeniyle Lut (a.s), amcası Hz. İbrahim’in himayesinde yetişmiş ve onun Allah Teâlâ’nın kâinatın yegâne hâkimi ve yaratıcısı olduğuna dair sözlerini işitmiş ve ona ilk iman eden kişi olmuştur. Daha sonra kendisine peygamberlik makamı verildiğinde amcası Hz. İbrahim’den ayrılarak Sodom bölgesine hicret etmiş ve buradaki insanları Allah yolunda ıslah etmek için tebliğ vazifesine başlamıştır. Hz. Lut, tebliğle görevlendirildiği Sodom bölgesi insanlarının daha önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı eşcinsel ilişkiyi yaptıklarını, bunun yanında yol kesip toplantılarda edebe aykırı fiiller işlediklerini ve bundan uzak durmaları gerektiğini kavmine bildirmiştir.
Hz. Lut’un uyarılarını dinlemeyen kavmi, Hz. Lut’u yalanlamakla kalmayıp onu ülkesinden de kovmakla tehdit etmiştir. Bunun üzerine Lut (a.s), onların ahlâksızlıklarının kötü etkilerinden korunmak amacıyla ve kavminin yokluğunun varlığından daha hayırlı olacağını düşünerek Allah’a dua etmiştir. Allah Teâlâ, Hz. Lut’un duasını kabul ederek helakle görevlendirdiği meleklerini yeryüzüne göndermiştir. 68 Melekler Allah’tan aldıkları görevi yerine getirerek, Lut kavminin yaşadığı bölgeyi alt-üst etmiş ve burada yaşayan insanların üzerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırmıştır.
Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’de ortak bir konu olan Hz. Lut ve Lut kavmi iki kutsal kitap açısından da farklı bir şekilde değerlendirilmektedir. Kitab-ı Mukaddes’e göre Hz. Lut bir peygamber değildir. Peygamber olarak kabul edilmemesi bir yana Kitab-ı Mukaddes’te normal bir kişiye dahi itham edilemeyecek ahlaka aykırı bir takım ifadeler mevcuttur ve bu ifadelerin de bir kutsal kitap içerisinde yer alması inandırıcılık açısından oldukça düşündürücüdür.
Özellikle Hz. Lut’un kızlarının babaları Hz. Lut’u içki içirerek ilişkiye girdiklerinin ve bu ilişki sonucunda da çocuk doğurduklarının ifade edilmesi Kitab-ı Mukaddes’in bir bütün olarak kendisiyle çelişmektedir. Kitab-ı Mukaddes’e göre Sodom ve çevresindeki şehirlerinin helak sebebi, ahlaken çökmüş, eşcinsellik batağına düşmüş kavmin varlığı olarak açıklanmaktadır. Bu meyanda Hz. Lut ve kızları arasındaki ilişkiden sonra Tanrı’nın Hz. Lut’u cezalandırmaması mantıksal tutarlılığı ortadan kaldırmaktadır. Kur’an-ı Kerim’e göre Hz. Lut kavmini ıslah etmek üzere gönderilmiş ilim ve hikmet sahibi bir peygamberdir.
Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut için söylenilen ifadeler Kur’an-ı Kerim’e ve nübüvvet anlayışına tamamen ters düşmektedir.
BİBLİYOGRAFYA
A Commentary on the Bible, Edited by Arthur S. Peake, New York, 1920. ADAM, Baki, “Yahudilik”, Yaşayan Dünya Dinleri, Ankara, DİB yay., 2007. ADAM, Baki, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, İstanbul, Pınar yay., 2002. ATEŞ, Süleyman, Kur’an Ansiklopedisi, İstanbul, Kur’an Araştırmaları Merkezi, Tarihsiz. ATEŞ, Süleyman, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, Yeni Ufuklar Neşriyat, Tarihsiz. ATİK, M. Kemal, “Kur’ânda Lut Kavmi ve Düşündürdükleri”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı. 2, 1988. AVİOZ Michael, Josephus’s Portrayal of Lot and His Family, İsrail, Journal for the Study of the Pseudepigrapha, 2006. AYDIN, Fuat, Yahudilik, İstanbul, İnsan yay., 1994. AYDIN, Mahmut, “Hıristiyanlık”, Yaşayan Dünya Dinleri, Ankara, DİB yay., 2007. AYDIN, Mehmet, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Konya, Din Bilimleri Yay., 2005. AYDIN, Mehmet, Dinler Tarihi, Konya, Din Bilimleri yay., 2004. BASALEL, Yusuf, Yahudilik Ansiklopedisi, İstanbul, Gözlem yay. , 2002. BİLGE, Mustafa L., “Lut Gölü”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2003. BULAÇ, Ali, Din ve Modernizm, İstanbul, Yeni Akademi yay., 2006. CERRAHOĞLU, İsmail, Tefsir usulü, Ankara, TDV yay., 2004. ÇABUK, F. Duygu, Tıp Öğrencileri ve Hekimlerin Eşcinsellik Hakkındaki Tutumları ve Gey ve Lezbiyenlerin Sağlık Hizmeti Deneyimleri, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Basılmamış Uzmanlık Tezi, Ankara, 2010. 70 ÇAĞIL, Necdet, “Kutsal Metinler Cinsel Sapmaların Referansı mı Bahanesi mi?”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 28, 2007, s. 53-88. ÇELİK, Ahmet, “Birey ve Toplumun Islahı Açısından Kur’an Kıssaları”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 22, 2004, s. 54-87. DEMİRCİ, Muhsin, Tefsir Tarihi, İstanbul, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı yay., 2003. Diplomat Atlas Dergisi, “Yeryüzünün en çukur bölgesi Lut Gölü”, Mayıs 2008. DOĞAN, D. Mehmet, Doğan Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul, Pınar yay., 2005. EDWARDS Justin, The family Bible; Containing the Old and New Testaments, New York, New York American Tract Society, 1853. ELİEZER, Pirke De Rabbi, Translated and Annotated by Gerald Friedlander, London 1916. ESED, Muhammed, Kur’an Mesajı Meal-Tefsir,çev. Cahit Koytak ve Ahmet Ertürk, İstanbul, İşaret yay., 2004. GİNZBERG, LOUİS, The Legends of the Jews I: Bible Times and Characters From the Creation to Jacob, Translated by Henrietta Szold, Philadelphia, 1909. GÜNDÜZ, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara, Vadi yay., 1998. GÜNDÜZ, Şinasi, Hıristiyanlık, İstanbul, İSAM yay., 2006. GÜNEŞ, Abdulhalim, Kur’an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Lut Kıssası, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2006. HANÇERLİOĞLU, Orhan, Dünya inançları sözlüğü, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2000. HARMAN, Ömer Faruk, “Yahudilik ve Hıristiyanlıkta Hz. İbrahim”, 1. Hz. İbrahim Sempozyumu Bildirileri, Ali Bakkal (Ed.), Şanlıurfa, Şurkav yay.,1997. 71 HİRSCH, Emil G., “Lot”, The Jewish Encyclopedia, ed. by Isidore Singer, USA, 1904. http://en.wikipedia.org/wiki/Zuz. İBN KESİR, Ebu'l-Fida İmaduddin İsmail b. Ömer, el-Bidaye ve’n Nihaye, Mektebetü’l Mearif, Beyrut, 1981. İBN KESİR, Ebu'l-Fida İmaduddin İsmail b. Ömer, Hadislerle Kur’an Tefsiri: Tefsiru'l Kur'ani'l Azim, trc. Bekir Karlığa ve Bedrettin Çetiner, İstanbul, Çağrı yay., 1992. JOHNSON, Paul, Yahudi Tarihi, çev. Filiz Orman, İstanbul, Pozitif yay., 2000. KALKAN, Ahmet, Kavram Tefsiri, İstanbul, Yayınevi ve Tarih verilmemiş. KATAR, Mehmet, “Tevrat’ın Lut Kıssası Üzerine Bir Araştırma”, A.Ü.İ.F.D, Sayı. XLVIII, 2007, s. 57-76. KEİL, C. Friedrich and DELİTZSCH, Franz, Biblical Commentary on The Old Testament, Translated from the German by James Martin, London, 1875, Vol. I. KELLER, Werner, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York, William Morrow, 1956. KÖKSAL, Mustafa Asım, Peygamberler Tarihi, Ankara, TDV yay., 2007. ESED, Muhammet, Kur’an Mesajı Meal- Tefsir, İstanbul, İşaret yay., 2004. Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, haz. Hayreddin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kafi Dönmez, Sadrettin Gümüş, Ankara, DİB yay., 2003. KURTUBİ, İmam, El-Cami' li-Ahkami'l-Kur'an, çev. M. Beşir Eryarsoy, İstanbul, Buruc yay., 2002. KUTSAL KİTAP (Tevrat, Zebur, İncil), İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2009. KUTUB, Seyyid, Fizilali'l-Kur'an, Kur’an’ın Gölgesinde, Çev. Salih Uçan, Vahdettin İnce, Mehmet Yolcu, İstanbul, Dünya yay., 1991. KUTUB, Seyyid, Kur’an’da Edebi Tasvir, çev. Mehmet Yolcu, İstanbul, Özgün yay., 1991. KUTZ, Ilan, Revisiting The Lot of The First Incestuous Family: The Biblical Origins of Shifting the Blame on to Female Family Members, BMJ, 2005, Vol.331. 72 LOUTH, Andrew, Early Christian Writings: The Apostolic Fathers, Translated by Maxvell Staniforth, USA, Penguen Books, 1987. MACDONALD, William, Kutsal Kitap Yorumu Eski Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2004. MACDONALD, William, Kutsal Kitap Yorumu Yeni Antlaşma Serisi, İstanbul, Yeni Yaşam yay., 2001. MEVDUDİ, Ebu’l-A’la, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, trc. Ahmet Asrar, İstanbul, Pınar yay., 1992. MEVDUDİ, Seyyid Ebu’l-A’la, Kur’an’a Göre Dört Terim, trc. Osman Cilacı, İstanbul, Beyan yay., 1989. MEVDUDİ, Seyyid Ebu’l-A’la, Tefhimü'l-Kur'an, trc. Ahmet Asrar, İstanbul, Bengisu yay., 1997. MÜFTÜOĞLU, Ömer, Kuran’da Hz. Lut ve Kavmi, Eskişehir, İslami İlimler Vakfı yay., 1997. ÖRS, Hayrullah, Musa ve Yahudilik, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1966. RABGUZİ, Burhanoğlu Kadı Nasıruddin, Kısasu’l Enbiya, İngilizce çev. H.E Beoschoten , J. O’kane, The Sotories of the Prophets, Leiden, 1995. RAHMAN, Afzalur, Siret Ansiklopedisi, trc. Hakan Bayrak ve diğerleri, İstanbul, İnkılap yay., 1996. RAPAPORT, Samuel, Tales and Maxims from the Midrash, Basım yeri yok, Forgetten Books, 2008. RAZİ, Ebu Abdullah Fahreddin Muhammed b. Ömer Fahreddin, Tefsir-i Kebir: Mefatihu'l-Gayb, ed. Ahmet Hikmet Ünalmış, çev. Suat Yıldırım ve diğerleri, Ankara, Akçağ yay., 1991. SABUNİ, Muhammed Ali, Safvetü’t- Tefasir, çev, Sadreddin Gümüş ve Nedim Yılmaz, İstanbul, İz yay., 2003. SARIKÇIOĞLU, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Isparta, Fakülte yay., 2002. 73 SELİGSOHN, Max, The Jewish Encyclopedia, “Lot”, Edited by Isidore Singer, USA,1904. SKİNNER, John, The International Critical Commentary: Genesis, USA, Varda Books, 2005. SMİTH William, Dr. William Smith's Dictionary of the Bible, Edited by Horatio Balch Hackett, New York, 1869, Vol. II. SOLMAZ, N. Mehmet, İsmail Lütfi Çakan, Kur’ân -ı Kerim’e Göre Peygamberler ve Tevhit Mücadelesi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2006. SÜMERTAŞ, Burhan, Kur’an’da Hıyanet Kavramı, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 31, 2010. SZULC, Tad, “Hz. İbrahim İnanç Yolculuğu”, National Geographic Türkiye, Aralık 2001. ŞAHAN, Ramazan, Kur’ân-ı Kerim de Lût (as), Bununla İlgili İsrailiyyat ve Günümüze Mesajları (Bir Konu Tefsiri Denemesi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2000. ŞENGÜL, İdris, "Kur'an Mesajını Ulaştırmada Kıssaların Önemi", 1.Kur'an Sempozyumu 1-3 Nisan, Ankara, Bilgi Vakfı Yayınları, 1994, s. 133-140. TABERİ, Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, trc. Ahmet Temir ve Zâkir Kadiri Ugan, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı yay., 1965. TABERİ, Ebu Cafer İbn Cerir Muhammed b. Cerir b. Yezid, Tarih-i Taberi Tercemesi, Konya, Can Kitabevi, 1980. TALMUD, Nazir, 23a. TALMUD, Sanhedrin, 109a. TALMUD, Sanhedrin, 109b. TANYU, Hikmet, Yahudiliğin Kutsal Kitapları ve Esasları, Ankara, A.Ü.İ.F.D., 1966, s. XIV. 74 The Bible Knowledge Commentary, John F. Walvoord and Roy B. Zuck (Ed.), USA, 1985. The Talmud Selections Specimens of the Contents of that Ancient Book, Its Commentaries, Teachings, Poetry and Legends, Translated from the Original by H. Polano, G., Philadelphia, 1876. The Universal Jewish Encyclopedia (U.J.E), “Lot”, Isaac Landman (Ed.), New York, 1948. TORA, Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Tora ve Aftara, 1. Kitap, Bereşit, İstanbul, Türkiye Hahambaşılığı, 2002. TÜMER Günay ve Abdurrahman KÜÇÜK, Dinler Tarihi, Ankara, Ocak yay., 2002. ÜNAL, Ali, Kur’an’da Temel Kavramlar, İstanbul, Beyan yay., 1986. ÜNAL, Mustafa, Sami Dinlerde Tanrı Fenomenolojisi, Kayseri, Laçin Yay., 2005. YAZIR, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, Ankara, Akçağ yay., 2006. YILDIRIM, Suat, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, Ankara, Sevinç Matbaası, 1979. YİĞİT, İsmail, Peygamberler Tarihi, İstanbul, Kayıhan yay., 2007. ZUHAYLİ, Vehbe, Tefsiru’l Münir, ed. Mehmet Ali Seraceddin, trc. Hamdi Arslan ve diğerleri, İstanbul, Bilimevi Basım yay., 2003.