24 Ekim 2012

YALNIZ BİR OPERA FLAŞH ŞİİR

YALNIZ BİR OPERA
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
Çerçevesine sığmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.
Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda.
Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını.

Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.
Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakışıyorduk.
Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne çok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gözlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak....
Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
Çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
Çıplak bir yara gibi sızlar paylastığımız anlar,
Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.

Dışarda hayat düşmandır size
İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan göğümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi.

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi
kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her cağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dünyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
Çicek adlarını ezberlemekten geldim
Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.

Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardı dizeler.
Aşk...Bitti. Soldu şiir.

Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Ask yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.
Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
Ağır ve acı tanıklıklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
Ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...
panayır yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.

Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.

Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yıldızıdır bu
Yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
İlerlerim
Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her şey
Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren. 

ARAFE GÜN HAKKINDA


Arefe Günü Yapılacak Dualar
Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor:“
Günlerin en faziletlisi arefe günüdür. Faziletçe cumaya benzer. Arefe günü cuma günü dışında yapılan yetmiş hacdan daha faziletlidir (Hac da iken). Duaların en faziletlisi de arefe günü yapılan duadır. Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği en faziletli söz de, Lailahe illallahu vahdehü la şerike lehu. (Allah birdir, O’ndan başka ilah yoktur. O`nun ortağı da yoktur.) sözüdür.” (Muvatta,Hacc 246)Resulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor,
Arefe gününe hürmet edin! Arefe Allah’ın kıymet verdiği bir gündür.”“
Arefe Günü oruç tutana, Adem aleyhisselamdan Sura üfürülünceye kadar yaşamış bütün insanların sayısının iki katı kadar sevap yazılır.””Arefe günü tutulan oruç, bin gün tutulan nafile oruca bedeldir.”Resulullah (s.a.v) arefe akşamı ümmetinin affedilmesi için Allah’a dua etti. Duasına Yüce Allah (c.c.) “Muhakkak ki ben zalimden başkasına mağfiret ettim. Zalimden mazlumun hakkını alırım” diye buyurdu. Resulu Ekrem “
Ey Rabbim,dilersen mazluma cennette mükafatını verir zalime de mağfiret edersin.” diye dua etti fakat Arafatta bu duasına Kabul edilmedi. Sabah vakti Müzdelifede aynı duayı tekrarladı. Bu defa duası kabul edildi. Resulullah memnuniyetinden sevincini belli ederek güldü. Bunun üzerine Ebu Bekir ve Ömer (r.a), “Anam babam sana feda olsun, bu saatte siz gülmezdiniz, sizi güldüren nedir?” diye sordu. Resulullah (s.a.v) “Allahın düşmanı iblis, Allahü Teala’nın duamı kabul ederek ümmetimi affettiğini anlayınca toprağı alıp başına çalmaya ve vay bana helak oldum diye feryada başladı. İşte Şeytanın görmüş olduğum bu feryadı beni güldürdü” diye buyurdu.Resulullah (s.a.v) arefe gününde şeytanın durumunu şöyle anlattı:“Şeytan, arefe gününden daha çok küçülmüş, daha fazla hayırdan uzaklaşmış, daha ziyade hakir ve zelil, daha çok kinli ve öfkeli olarak başka hiçbir günde görülmemiştir. Bunun sebebi, Allah’ın bu günde rahmetinin inmesi ve büyük günahlardan vazgeçtiğini görmesinden başka bir şey değildir.” (Muvatta)Arefe gününden üstün bir gün yoktur. O gün Allahü Teâlâ, yeryüzündekileri övüp göktekilere, “
Ey gök ehli, kullarıma bakın, rahmetime kavuşmak ve azabımdan kaçmak için uzak yerlerden geldiler…” buyurur. Arefe günü Cehennemden o kadar çok kul azat edilir ki, başka günlerde bu kadar azat olmaz. Burada Hac yapmanın önemi belirtiliyor.Arefe, Kurban Bayramından bir önceki güne denir. Hicrî takvime göre Zilhicce ayinin 9. günüdür. Arefe günü senede bir gündür. Halkımız Ramazan bayramından önceki günüde arefe günü olarak kabul etmiştir.

Arefe Günü Yapılması Gerekenler. 
1. Arefe günü sabah namazının farzından sonra teşrik tekbirleri getirilir.Teşrik tekbiri “Allâhüekber, Allâhüekber, Lâilâhe illallâhü vallâhüekber, Allâhüekber ve lillâhi’l-hamd” demektir.Arefe günü sabah namazından başlayıp, Bayramın 4. günü ikindi namazına kadar 23 vakitte, farz namazlardan sonra teşrik tekbiri getirmek vâciptir.2. Arefe günü oruç tutulmalıdır.
3. Arefe gününe hürmet edilmeli, günaha girmemeye dikkat edilmelidir.
 4.Arefe günü çokça dua ve istiğfar edilmelidir.5. Arefe günü çokça ihlas suresi okunmalıdır
Arefe günü duaları ve zikirleri: 
 Arefe günü bu duaları ve zikirleri çokça okumalıyız.1. Bismillahirrahmanirrahim.Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.
2. La ilahe illellahü vahdehü la şerike leh, Lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şey`in kadir.
3. Allahümme salli ala Muhammedin ve enzilhül muk`adel mükarrebe ındeke yevmel kıyameh.
4. La ilahe illellahü vahdehü la şerike leh, Lehül mülkü ve lehül hamdü biyedihil hâyrû vehüve alâ külli şey’in kadîr.
Ayrıca Tevriye, arefe gününden bir önceki güne denir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle, buyurmuştur:
“Tevriye günü oruç tutan ve günah söz söylemeyen Müslüman cennete girer.”
 AREFE GÜN VE GECESI DUA: 
Resûl-i Ekrem Efendimiz arife gecesinde şu duâyı okuyana Cenâb-ı Hak istediğini vereceğini beyân buyurmuştur.Duâ şudur:
* “Sübhânellezi fi’s-semâvâti arşuhu. Sübhanellezi fi’n-nâri sultânühu. Sübhanellezi fi’l-kubûri kadâuhu. Sübhanellezi fi’l-hevâi rûhuhu. Sübhânellezi raa’s-semâe bigayri amedin. Sübhânellezi vadaa’l-arda. Sübhânellezi lâ melcee illâ ileyhi.”İmam-ı Tirmizi, Resûl-i Ekrem Efendimiz’in, “
Duânın hayırlısı arife günü yapılan duâdır,” buyurarak Peygamberlerin arife günü duâsını şöyle okuduğunu haber verir:* “
Lâ ilâhe illâllahü hüve lehü’l-hamdü ve hüve alâ küli şey’in kadir.”Buhâri’de geçen bir hadisten öğrendiğimize göre arife günü şu duayı okuyan, şeytanın tasallutundan kurtulur, kendini muhafaza altına almış olur.
* “Allahümme’c’al fi kalbi nûran ve fi basari nûran. Allahümme’şrah li sadri ve yessir li emri…”
Allah’ım, kalbimi, gözümü, gönlümü nûrlu kıl. Allah’ım, kalbime genişlik, işlerime kolaylık ver.”

BAYRAM GECELERİNİ İHYA
6513 – Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim her iki bayramın da gecesini Allah’tan sevap umarak ibadetle geçirirse kalplerin öldüğü günde kalbi ölmez.”


BAYRAM GÜNLERİ
ARİFE GÜN VE GECESİ OKUNACAK DUA
BAYRAM GÜNÜ DUASI
BAYRAM VE BAYRAM NAMAZLARI
Bayram namazlarının vakti

sabahleyin güneş yükselip de kerahet vakti çıktıktan itibaren başlar ve güneşin istiva (tam ortada bulunma) zamanına kadar sürer. Ramazan bayramı namazı bir özür sebebiyle birinci günün istiva zamanına kadar kılınamazsa ikinci günün istiva zamanına kadar kılınır. Özür devam etse bile artık üçüncü gün kılınamaz. 
ARİFE GÜN VE GECESİ OKUNACAK DUA
Bilindiği üzere mübarek gün ve gecelerimizden biri de bayram gecesi ile bayram günüdür. Resûl-i Ekrem Efendimiz arife gecesinde şu duâyı okuyana Cenâb-ı Hak istediğini vereceğini beyân buyurmuştur. Duâ şudur:
Sübhânellezi fi’s-semâvâti arşuhu. Sübhanellezi fi’n-nâri sultânühu. Sübhanellezi fi’l-kubûri kadâuhu. Sübhanellezi fi’l-hevâi rûhuhu. Sübhânellezi raa’s-semâe bigayri amedin. Sübhânellezi vadaa’l-arda. Sübhânellezi lâ melcee illâ ileyhi.”
İmam-ı Tirmizi Resûl-i Ekrem Efendimiz’in “Duânın hayırlısı arife günü yapılan duâdır ” buyurarak Peygamberlerin arife günü duâsını şöyle okuduğunu haber verir:
-Lâ ilâhe illâllahü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ küli şey’in kadir.
Buhâri’de geçen bir hadisten öğrendiğimize göre arife günü şu duayı okuyan şeytanın tasallutundan kurtulur kendini muhafaza altına almış olur.
Allahümme’c’al fi kalbi nûran ve fi basari nûran. Allahümme’şrah li sadri ve yessir li emri…”
Allah’ım kalbimi gözümü gönlümü nûrlu kıl. Allah’ım kalbime genişlik işlerime kolaylık ver.” 

BAYRAM GÜNÜ DUASI
 Peygamberimiz bayram günlerinde şu duayı çok okuyanın kalbinin ölmeyeceğini haber vermiştir.“Yâ
Hayyû yâ kayyûm yâ bedia’s-semavati ve’l-ardı yâ ze’l-celâli ve’l-ikram.”
Ey Hayy ve Kayyûm olan Rabbimiz ey semâvat ve arzın bedi’i ey Celâl ve Kerem sahibi. Beni sen koru sen istikamette daim eyle. Kötülük ve günahlardan muhafaza et sırat-ı müstakimde dâim ve sabit eyle.”Bayram günleri bayram tebrikleri için musafaha ederken önce davranan biri diğerine şöyle duâ eder:
Tekabbellahü minnâ ve minküm.” Allah sizden ve bizden kabûl buyursun.”
Muhatab olan da buna “amin” demekle karşılık vereceği gibi.
Gaferallâhü lenâ ve leküm” diye de cevap verebilir..” Allah bizi de sizi de mağfiret buyursun demektir.

 (Ahmed Şahin-Dualarımız)

SAKIN AĞLAMA


SAKIN AGLAMA..!

Susmaktan yoruldum seni seveliden beri
Neyi yasamak istediysem hep ona gec kaldim
Sana kosuyorum yollarin hep bana kapali
Özlemlerini demliyorum göz yaslarimda
Akan yaslari dudaklarimin arasinda öldürüyorum
En derin yerinden yaraliyorum yüregimi
Seni kanayan yüregimde intihar ediyorum
Ne unutacak kadar sevdin nede unutmayacak kadar özledin
Beni hep bulmamak sevmemek icin aradin
Deprem dalgasi gibi yüregim yikik bir duvar gibiyim
Sen ne aci duydun bu halimden nede pismansin
Yandigimdin sevdamdin sevdigimdin
Sana yenilmek sensizlige yenilmekten aci olsada
Seni kanayan yüregimde intihar ediyorum
Icimde öldürmedigim ne bir hatiran nede anin kaldi
Bir bütünken simdi iki yarim kaldik
Ben seni tamamladim sen beni tamamliyamadin
Hep kactin, tutmadin elinden sevdamin
Almadin kanayan yüregimden yalnizligini
Saclarinidan bir tutam alip yüregime gömüyorum
Seni kanayan yüregimde intihar ediyorum
Kanayan yüregimin mavisi senin gözlerinin okyanusundan
Sen sevdanin kilitlerini hep yalnis kapilara vurdun
Yikilmis binalara dönerken gözlerimdeki yaslar
Seni kanayan yüregimde intihar ediyorum
Sana uzanmayan bütün dallarim kirilsin
Sevdan icimde dogmussa nereye kacabilirdim
Ne kadar caresizim bilmiyorsun ki
Ici bulanik bir sevdada beni kahrettin
Aldirmadin yalvarmalarima deger vermedin sevdama
Bir kalemde yakip yüregimi karanliklara sattin ihanetini
Karanliklar yildizlar bile utandi yaptigindan
Al sensiz yasamin son nefesi bu
Seni icimde yüregimde öldürüyorum
Al bu siiri sana yazdim göz yaslarimin damlasiyla
Seni yüregimde öldürüp terk ediyorum...
Al bu siiri sana yazdim sende kalsin..
Ben nasil ki sensizlikle kahrolup agladiysam..
Sen, sen sakin aglama..
Biriktir sürmeli gözlerinde yaslari..
Olurya birgün bensizlik yakarsa gönlünü..
Kanatirsa yüregini bensizligin hasreti..
Sende beni hatirlar bana aglarsin.....

ALINTI

YİNE DÜŞTÜN AKLIMA FLAŞH ŞİİR





Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...