12 Mayıs 2019

Gaziantep BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

T.C.GAZİANTEPBÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ3. HUKUK DAİRESİDOSYA NO : 2017/981 KARAR NO : 2017/951T Ü R KM İ L L E T İA D I N Aİ S T İ N A F K A R A R IBAŞKAN : KEMAL BULANIK(31597)ÜYE : CENGİZ OCAK(42257)ÜYE : SEÇKİN ÜRKMEZ(42567)KATİP : ERKAN VERİM(168714)İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ADANA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/02/2017NUMARASI : 2014/623 2017/213DAVACI : 1 -HİLAL PALO - 19999062050- Toros Mahallesi Ali Sepici BulvarıNo:41Çukurova/ ADANADAVACI : 2 -MEHMET ŞANAL - 19414113992 Yenibaraj Mah. Ş.Yüzbaşı Bülent AngınBulvarı No:42/16Seyhan/ ADANADAVACI : 3 -BURAK AP. YÖNETİM KURULU ADINA HİLAL PALO -  VEKİLİ : Av. CEBRAİL USKANER- İnönü Cad. Orduevi Karşısı Günep Plaza K.4 No:403Seyhan/ ADANADAVALI : 1 -ABDULLAH KOYAŞ - Güzelyalı Mahallesi 81181 Sokak Menekşe Apt.5/9Çukurova/ ADANAVEKİLİ : Av. AHMET ÇOLAK- Reşatbey Mah. Av. Kamil Terek Sk. Arıkan İşmrk. K:7/27Seyhan/ ADANADAVALI : 2 -BİM BİRLEŞİK MAĞAZALAR A.Ş - Toros Mahallesi Ali Sepici BulvarıBurak Apt. No:41Çukurova/ ADANAVEKİLLERİ : Av. İHSAN BERMEKOĞLU-Ziyapaşa Bul. No:66 Öngen Apt. K:2/3Seyhan/ ADANA Av. ABDULLAH PEHLİVANİstanbul Dünya Ticaret Merkezi A-3 Blok K:16 No:461Bakırköy/ İSTANBULFERİ MÜDAHİL : 1 -AYNUR ÇİL - 17641147988  FERİ MÜDAHİL : 2 -KAMİL TAŞ - 32483447140- Toros Mah. Ali Sepici Bulvarı No:43İç Kapı No:13Çukurova/ ADANAFERİ MÜDAHİL : 3 -MUSTAFA MAHMUTOĞLU - 10357450960- Yakapınar Mah.Osman Tufan Paşa Sk. No:47Yüreğir/ ADANAFERİ MÜDAHİL : 4 -NURAN ARSLAN - 56083327992-Botaş Genel Müd.Ceyhan/ADANAFERİ MÜDAHİL : 5 -OZAN DİNÇEL - 21685068062- Toros Mah. Ali Sepici BulvarıNo:43 İç Kapı No:11Çukurova/ ADANAFERİ MÜDAHİL : 6 -TÜLAY ÇELİKTAŞ - 13822266684- 78082 Sk. Toros Mah. No:7 İçKapı No:19Çukurova/ ADANAFERİ MÜDAHİL : 7 -ÜMİT DEVECİ - 11817136592- Yurt Mah. 71457 Sk. No:5 İç KapıNo:01Çukurova/ ADANAFERİ MÜDAHİL : 8 -ÜMİT CEM KENARLI - 24983021852- Toros Mah. Ali SepiciBulvarı No:43 İç Kapı No:12Çukurova/ ADANAFERİ MÜDAHİL : 9 -YEŞİM DİNÇEL - 21934059766- Toros Mah. Ali Sepici BulvarıNo:43 İç Kapı No:06Çukurova/ ADANA 

DAVANIN KONUSU: Kat Mülkiyeti Kanunundan Kaynaklanan Davalar 
(Ortak YerlereElatmanın Önlenmesi İstemli)|
Haksız İşgal Tazminatı (Ecrimisil)
KARAR TARİHİ 03/10/2017 
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 03/10/2017

Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/623 esas 2017/213 karar sayılı dosyasının yapılan istinaf incelemesinde, 
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekilinin mahkemeye ibraz ettiği 09/05/2014havale tarihli dilekçesi ile müvekkilinin 

Çukurova ilçesi Kurttepe Köyü 6301 ada 2 parsel üzerine bulunan yapının 18 nolu bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalıların 5 yılı aşkın süredir apartmanın ortak alanı olan bekçi odası, yönetim odası ve kapıcı odasını kullanmakta olduğunu, ayrıca davalıların zemin kat tabliye betonunu keserek bodrum kata asansör imal ettiğini, bu hususta apartman yönetimince herhangi bir karar alınmadığınıbildirerek ortak alana yapılan haksız müdahalenin önlenmesine, yapının eski hale getirilmesine ve geriye dönük olarak 
5 yıllık ecrimisil bedelinin davalılardan tahsil edilmesini talep etmiştir. 

Davalı Bim Birleşik Mağazalar A.Ş vekilinin dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde, müvekkilinin kira sözleşmesi uyarınca taşınmazı kullanmakta olduğunu, yapılan tadilatların ruhsat ve belge ile yapıldığını, ortak alana müdahale bulunup bulunmadığını bilmediklerini bildirerek davanın reddini talep ettiği görülmüştür.

Davalı Abdullah Koyaş vekilinin dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde müvekkilinin yeri 10 sene önce satın aldığı şekli ile kullanmakta olduğunu, ortak yerleri mimari projeye aykırı biçimde davalıların kullanmakta olduğunu, bu nedenle haklarında dava açıldığını bildirerek dosyaların birleştirilerek görülmesi gerektiğini bildirmiş, ayrıca apartmanın 30/04/2003 tarihli kat malikleri genel kurul kararına göre19 nolu bağımsız bölüm altında bulunan L şeklindeki bodrumun tamamının müvekkilinin satın aldığını, 

Mesut Elalmış tarafından arsa sahibinin bilgisi dahilinde yüklenici firmadan satın alındığını, bu genel kurul kararına göre bütün kat maliklerinin bodrum kattaki haklarından feragat etmiş bulunduklarını, yine davacının ecrimisil talep ettiği yerlerin gelir getiren yerler olmadığını bildirdiği görülmüştür.

Bu arada Adana 5. Sulh hukuk mahkemesinin 2014/1095 esas 2015/1209 sayılı dosyasının bu dosya ile birleştiği, incelenmesinde, davacısının Hilal Palo, davalısının Bim Birleşik Mağazalar A. Ş olduğu, bu davanında ecrimisile yönelik olduğu görülmüştür. 

Davacıların 04/02/2016 tarihli dilekçesi ile Abdullah Koyaş'ın davaya dahil edildiği anlaşılmıştır. 
Dahili davalı vekilinin dosyaya sunduğu 24/06/2016 tarihli dilekçesinde, davacı aparman yönetiminin tüzel kişiliğinin bulunmadığını, yeri aldıkları gibi kullandıklarını, asıl proje aykırı müdahalede bulunanların davacılar olduklarını bu konuda mevcut bir dava bulunduğunu, 30/04/2003 tarihli kat malikleri genel kurulu kararına göre kat maliklerinin bodrum kattaki haklarından feragat ettiklerini, bu feragatin yeni kat maliklerinde bağlayacağını, bu genel kurul kararı iptal edilmeden bodrum üzerinde ortak alan iddiasının iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu bildirdiği görülmüştür.

Bir kısım kat maliklerinin dosyaya 12/12/2016 tarihinde feri müdahale talebinde bulundukları, mahkemece feri müdahale talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. 
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,davanın kısmen kabul kısmen reddi ile ortak alanlara yapılan müdahalenin menine, esas dosyadan ve birleşen dosyadan talep edilen ecrimisilin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 

Kararın davacı apartman yönetimine 04/07/2017 tarihinde, davalı Abdullah Koyaş vekiline 04/07/2017 tarihinde, davalı BİM vekiline 03/07/2017 tarihinde tebliğ olunduğu, Davalı Abdullah Koyaş vekili kararı 07/07/2017 tarihinde istinaf etmiş, istinaf sebebi olarak apartmana ait noter tasdikli 30/04/2003 tarihli apartman kat malikleri genel kurul kararına göre 19 nolu bağımsız bölüm altında bulunan bodrumun tamamı yönünden kat malikleri feragat etmiş olduğundan bu feragatin yeni kat maliklerini de bağlayacağı, bu karar iptal edilmeden bu davanın kabulüne karar verilmesinin yasal olmadığını, müvekkilinin yeri aldığı gibi kullandığını bildirerek mahkeme kararının kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirdiği görülmüştür.

Davalı Bim vekili kararı 07/07/2017tarihinde istinaf etmiş, istinaf sebebi olarak taşınmazın kira sözleşmesine istinaden kullanıldığını, bu nedenle sorumluluklarının olmayacağını, davacıların davalıları ortak alanlardan men ettiklerine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, bu nedenle mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini bildirdiği görülmüştür. 

Davacı Mehmet Şanal vekili kararı 18/07/2017 tarihinde istinaf etmiş, istinaf sebebi olarak ecrimisil talebi yönünden yerlerin gelir getiren yerlerden olması sebebi ile talebin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca eski hale getirme için verilen 3 aylık sürenin 1 aya indirilmesi gerektiğini bildirmesi görülmüştür. 

Davacı apartman yönetimi vekili istinafa cevap dilekçesi vermiştir. 
30/04/2003 tarihli kat malikleri kurulu kararı ile 19 nolu bağımsız bölüm altında kalan L şeklindeki bodrumun tapuya tescili mümkün olmadığından ve bu yer 19 nolu bağımsız bölüm ile birlikte satın alınmış olduğundan bahisle diğer kat malikleri tarafından bu yere ilişkin olarak kullanma haklarından feragat ettikleri dosya kapsamına göre uyuşmazlık konusu değildir. 

Bu kat malikleri kurulu kararı iptal edilmemiş ve geçerlidir.634 sayılı yasanın bu duruma ilişkin düzenlemesi 16/2 maddesinde olup, madde düzenlemesine göre "Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler; bu hakkın genel kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane ve çamaşır kurutma alanları gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile oranlıdır."

Ana taşınmasın merdiven, asansör, sıhhi tesisat, duvar vs.gibi ortak yerlerinden faydalanmada arsa payı oranına dikkat edilemeyeceği açıktır. Ancak yasa metninde sayılan kömürlük, garaj, teras vs gibi yerlerin kullanımında arsa payı oranına dikkat edileceği gibi kat maliklerince bu yerlerin kullanımı ile ilgili olarak farklı kullanım şekillerinin belirlenmesi mümkündür. 

Eldeki dosyada davaya konu edilen yer "19 nolu bağımsız bölüm altındaki L şeklindeki bodrum" olup bordum niteliği itibariyle merdiven, asansör, sıhhi tesisat gibi tüm kat maliklerince kullanılması zorunlu yerlere nazaran garaj, kömürlük, teras gibi kullanımı ihtiyari olan yerlere daha yakındır. 

Kanun metninde "gibi" denmekle kanunda yapılan sayımın tahdidi olmadığını, bilakis tadadi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kabule göre dava konusu edilen yerin ortak alan olduğu ve bu yerin kullanımına ilişkin olarak kat maliklerinin kullanım şeklini ayrıca belirleyebileceği açıktır.

30/04/2003 tarihli kat malikleri kurulu kararı ile bu belirleme yapıldığına ve mevcut kat maliki de bu karara istinaden yeri kullanmakta olduğuna göre davacının 19 nolu bağımsız bölümün altında kalan L şeklindeki bodrumdan faydalanmak istemesi Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde ifadesini bulan iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığından mahkemece açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ortak alanlara yapılan müdahalenin menine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ancak haksız el atıldığı iddia olunan ve bilirkişi raporuna göre giriş katta olduğu anlaşılan tuvalet, bekçi odası, yönetim odası gibi yerlerin ise ortak alan olduğu ve bu alanlarla ilgili olarak kullanım şeklinin belirlenmesine ilişkin bir kat malikleri kurulu kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yine bilirkişi raporuna göre 19 nolu bağımsız bölümün zemin tabya betonu delinerek yük asansörü kurulduğu tespit olunmuştur. Ancak raporda bu işlemin apartmanın statiğine zarar verip vermediği hususu değerlendirilmemiştir.

Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 19. maddesine göre ".... 
Kat maliki kendi bağımsız bölümünde anayapıya zarar verecek nitelikte onarım, tesis ve değişiklik yapamaz."

Bu cümleden olmak üzere yerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda söz konusu tadilatın anayapıya zarar verip vermediği açık olarak tespit ettirilmeli, söz konusu imalatın ana yapıya zararı bulunmuyor ise az yukarıda alıntılanan yasa maddesinin mefhumu muhalifinden anlaşılacağı üzere söz konusu tadilatın kat malikince yapılmasına yasal bir engel bulunmadığı nazara alınmalıdır.

Ecrimisil talebi yönünden ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1849 Esas, 2015/1164 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere "Gerek doktrinde, gerekse uygulamada kötüniyetli haksız zilyedin eşyayı bizzat kullanma karşılığı ödeyeceği tazminata ecrimisil adı verilmektedir 
Nitekim 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında “...fuzuli işgalin kiraya benzetilemeyeceği; .....haksız bir eylem sayılması gerektiği...bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği,...

Medeni Kanunun (eski) 908'inci maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu...” vurgulanmıştır. 

Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. 

Eldeki davada 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na tabi taşınmazın ortak alanına yapılan haksız işgal nedeniyle tazminat isteminde bulunulması nedeniyle, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek madde 1.’in irdelenmesinde yarar bulunmaktadır. 

Anılan madde, “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir” hükmünü içermekte olup, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın sulh mahkemesinde çözümlenmesini öngörmektedir. 

Diğer bir anlatımla, taraflar arasındaki uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanacaksa görevli mahkeme sulh mahkemesi olacaktır. Bu hüküm emredici nitelikte bulunduğundan kamu düzeniyle ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınacaktır. 

Az yukarda belirtildiği üzere haksız işgal tazminatı(ecrimisil) haksız eylem niteliğinde olup genel hükümler uyarınca genel mahkemelerde görülmesi gereken bir dava türüdür. 

Kat Mülkiyeti Kanunu’nda haksız işgal tazminatına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığından uyuşmazlığa Kat Mülkiyeti Kanunu’nun uygulanacağı dolayısıyla da sulh hukuk mahkemelerince bakılacağından söz etmek mümkün değildir.
"Eldeki davada ecrimisil talebi yönünden esasa girilerek hüküm kurulması bu yönü ile doğru olmamıştır.
Ezcümle, 19 nolu bağımsız bölüm altında kalan bodrum ile ilgili olarak dosya arasında bulunan 30/04/2003 tarihli kat malikleri kurulu kararı da nazara alınarak, davalıların zemin kat ve bodrum kata olan haksız olduğu ileri sürülen müdahalelerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi, yük asansörü imalatı ile ilgili olarak tesisatın anayapıya zarar verip vermediğinin açıklığa kavuşturulması ve ecrimisil talepleri yönünden görev hususunun değerlendirilmesi için istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve eksiklikler tamamlandıktan sonra yeniden hüküm kurulması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşagıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 

Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

I)İstinaf talebinin değerlendirilmesi açısından; 
Davalı Abdullah Koyaş vekilinin ve Davalı Bim Birleşik Magazalar A.Ş vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,

Davacı Mehmet Şanal vekili ve Burak Apt. 
Yönetim kurulu adına Hilal Polo vekilinin istinaf talebinin REDDİNE 

Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/623 esas 2017/213 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,Yukarıda açıklanan eksikliklerin tamamlanması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine İADESİNE, Davacılar yönünden, yeterince harç alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 
Davalı Abdullah Koyaş tarafından yatırılan 31,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,

Davalı BİM Birleşik Mağazalar A.Ş tarafından yatırılan 31,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, Davalı Abdullah Koyaş tarafından yapılan istinaf başvurma harcı 85,70 TL, posta gideri 38,00 TL olmak üzere toplam 123,70 TL istinaf yargılama giderinin ve davalı BİM Birleşik Mağazalar A.Ş tarafından yapılan istinaf başvurma harcı 85,70 TL istinaf yargılama giderinin mahkemesince yargılama giderlerine eklenmesine, Davacılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Kararın Mahkemesince taraflara tebliğine; Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/10/2017 
Kemal BULANIK Başkan31597
Cengiz OCAK Üye 42257
Seçkin ÜRKMEZ Üye 42567
Erkan VERİM Katip168714







Gaziantep
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/981 Esas 
İCRAYI GERİ BIRAKMA TALEBİNİN REDDİ KARARI
 
MEHMET ŞANAL|HİLAL PALO|BURAK AP. YÖNETİM KURULU ADINA HİLAL PALO tarafından 
BİM BİRLEŞİK MAĞAZALAR A.Ş|ABDULLAH KOYAŞ 
aleyhine açılan Kat Mülkiyeti Kanunundan Kaynaklanan Davalar 
(Ortak Yerlere Elatmanın Önlenmesi İstemli); Haksız İşgal Tazminatı (Ecrimisil) davasında Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi2017/213 Karar sayılı kararın istinaf kanun yolu ile yeniden incelenmesi ve Bim Birleşik Mağazalar A.Ş vekili ile Burak Apt. Yönetim kurulu adına Hilal Palo vekilinin istinaf başvuru dilekçelerinde icranın geri bırakılması talep ettiği, 
ancak UYAP sistemi üzerinden icranın geri bırakılması talebinin yapılmadığı görülmüştür.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; tehiri icraya yönelik mehil vesikasının olmadığı, harın yatırılmadığı ve icranın geri bırakılmasına ilişkin yasal şartların da oluşmadığı görüldüğünden, icranın geri bırakılması talebinin REDDİNE oybirliği ile karar verilmiştir. 28/09/2017
Başkan 31597
Üye 42257
Üye 42567
Katip 168714
-------------------------------------------------------------- 


--------------------------------------------------------------

icranın Geri Bırakılması ( Tehir-i İcra Kararı )

İcranın Geri Bırakılması kavramı Türk Hukukunda son yıllarda sıkça uygulanan bir uygulamadır.  2004 sayılı İcra İflas Kanunu Madde 33 te bu kavram açıklanmıştır. İcranın geri bırakılması ilam veya ilam niteliğindeki belgeler sebebiyle yapılan icra takibi sebebiyle borçlunun belirli bir teminat göstererek Yargıtay’dan icranın geri bırakılması kararı alıp icra dosyasının Yargıtay dosyası sonuçlanana kadar durdurulacağı bir yoldur.

İcranın geri bırakılması kararı alabilmek için ilk şart ilama konu dava dosyasının temyizinin “İcranın Geri Bırakılması” veya diğer adıyla “Tehir-i İcra” talepli olarak temyiz edilmesidir. 

Eğer yerel mahkeme tarafından verilen karar bu şekilde temyiz edilmemişse icranın geri bırakılması kararı alınamaz.

İcranın geri bırakılması işlemi uygulama da İlamlı takibin açılıp borçluya tebliğ edilmesinden sonra başlayan bir prosedürdür. 

Bu tebliğ işleminden sonra borçlu öncelikle icraya konu dava dosyasını İcranın Geri Bırakılması talepli olarak temyiz ettiğine dair bir derkenar alacak ve bu derkenarla birlikte icra dosyasına talep açacaktır. 
Sonrasında İcranın Geri Bırakılması kararını Yargıtay’dan alabilmek için dosyaya teminat sunacaktır. 
Bu teminat dosya borcunun toplam bedelinin üzerine yaklaşık 3 aylık faizi de eklenerek hesaplanan rakam tutarında olmaktadır. 
Bu rakamı borçlu nakit olarak yatırabileceği gibi banka teminat mektubu veya nakde çevrilebilecek (üzerinde herhangi bir haciz olmayan)  gayrimenkul göstererek de yapabilir. 
Fakat unutulmamalıdır ki İcranın Geri Bırakılması kararı alabilmek için gösterilecek teminat muhakkak İcra Mahkemesi hâkiminden olur alması gerekir. 
Bu sebeple teminat için olur alabilecek en etkili yol nakit yada banka teminat mektubu olacaktır.

Borçlu teminat için olur aldıktan sonra icra müdürlüğüne başvurarak İcranın Geri Bırakılması kararını Yargıtay’dan getirmek üzere 60 günlük mehil vesikası alacaktır. 

Bu süre içerisinde Yargıtay dosyasından alınacak Tehir-i İcra kararı ile icra dosyası Yargıtay’dan dosya hakkında onama yada bozma kararı verilene kadar duracaktır. 
Eğer borçlu bu 60 gün süre içerisinde Yargıtay’dan İcranın Geri Bırakılması kararını getiremez ise yeniden icra dairesine başvurarak 30 günlük ek süre (mehil) talebinde bulunacaktır. 
İcra müdürlüğünün verdiği bu 30 günlük ek süre uzatılamaz. 
Borçlu bu süre içerisinde İcranın geri bırakılması kararı getirmediği takdirde alacaklı teminat olarak yatırılan bedeli icra dosyasından tahsil edebilecektir.

Borçlunun Yargıtay’dan alacağı İcranın Geri Bırakılması kararı ile icra dosyası tamamen duracak ve Yargıtay’ın ilam hakkında kararını vermesine kadar borcu tahsil amaçlı hiçbir işlem yapılamayacaktır. 

Yargıtay ilama konu kararı bozar ise borçlu teminat olarak yatırdığı tüm bedeli icra dairesinden geri alabilecektir. 
Eğer karar Yargıtay’da onanırsa bu sefer alacaklı icra dosyasına teminat olarak yatırılan bedelden borcu tahsil edecektir.

İLGİLİ KANUN MADDESİ


“ İcranın geri bırakılması


2004 Sayılı İcra İflas Kanunu Madde 33.- (Değişik: 18/2/1965 – 538/17 md.) 

İcra emrinin tebliği üze­rine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. 
İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re`sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mah­keme önünde ikrar olunmuş se­netle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır.

İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. 

Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re`sen ya­pılmış veya tasdik olun­muş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir.

İcra mahkemesi, geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak tem­yiz süresi içinde alacağı karşılayacak nakit veya icra mahkemesince kabul edile­cek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefa­leti göstermek şartiyle temyiz yoluna gidebilir. 

Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine temyiz süresi içinde yeter malı haczedil­mişse bu fık­rada yazılı teminatı göstermeye lüzum yok­tur.

Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır. ”



 Avukat Arif BALTACI

MAL REJİMİ (MAL PAYLAŞIMI)

MAL REJİMİ (EŞLER ARASINDAKİ MAL PAYLAŞIMI)

Yeni Türk Medeni Kanunu’ nun 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte aile hukuku alanında bir çok yeni kavram hayatımıza girmiş oldu. 
Yeni Medeni Kanunun aile hukuku alanında meydana getirdiği en önemli yeniliklerden biriside yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejiminin artık seçimlik bir rejim olması ve sonrasında yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olarak benimsenmesidir. Peki nedir edinilmiş mallara katılma rejimi; Edinilmiş mallara katılma rejimi kural olarak mal ayrılığı esasına dayanmaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejimi süresince eşler, kanuni sınırlamalar saklı kalmak şartıyla, mal ayrılığı rejiminde olduğu gibi, sahip oldukları malları yönetme, kullanma ve onlar üzerinde serbestçe tasarrufta bulunma hakkına sahiptirler. 
Ancak bu rejiminin sona ermesinde, mal ayrılığından farklı olarak, her eş diğer eşin edinilmiş mallarının değeri üzerinden kural olarak bir şahsi hak, yani alacak hakkına sahip olacaktır. Edinilmiş mallara katılma rejiminde her bir eş diğer eşin; karşılığını ödeyerek,edinilmiş mallara katılma rejimi devam ederken edindiği mallar üzerinde alacak hakkına sahiptir. 
 Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin temel dayanağı olan mal gurupları 
MK 218.maddesinde düzenlenmiştir. 
MK 218.maddesinde “edinilmiş mallara katılma rejimi edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar” denilmiştir. Buna göre yasal mal rejimindeki bütün mal varlığı değerleri ya kişisel maldır ya da edinilmiş maldır. Üçüncü bir mal varlığı grubundan bahsetmek mümkün değildir.  Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin temeli öyleyse bu iki grup mal varlığı değerinin ayrımında yatmaktadır. 
 1-EDİNİLMİŞ MALLAR 
 Edinilmiş mal- kişisel mal ayrımı yasal mal rejiminin sona ermesi halinde önem kazanmaktadır. 
Yasal mal rejiminin sona ermesi halinde, her bir eş diğerinin bu rejimin devamı süresinde karşılığını vererek elde ettiği mallarda, birliğin gerektirdiği yardımlaşma ve paylaşım, dolayısıyla katılma alacağı hakkına sahip olur. 
Katılma alacağı hakkı bu rejimin devamı süresince edinilmiş olan mallarda tasfiye sırasında ortaya çıkan bir artık değer olursa bunun yarısı üzerinde eşlerin sahip oldukları alacak hakkıdır. Edinilmiş mallar MK 219’da düzenlenmiştir. 
Maddenin 1. Fıkrasında edinilmiş mal tanımı yapılmıştır. 
Buna göre “Edinilmiş mal, bir eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değeridir”  Burada şundan söz etmek gerekir. Edilmiş mal öncelikle bir mal varlığı değeri olmak zorundadır. Yani eşlerden her birinin aktifinde yer alan ekonomik değer taşıyan ve paraya dönüştürülebilen bir hak olmak zorundadır.  Bundan sonra bir mal varlığı değerinin edinilmiş mal olarak kabul edilebilmesi için yasa iki koşul getirmiştir. Bunlar; Bu mal rejiminin davamı süresince kazanılma,
Karşılığı verilerek kazanılma 

 a) MAL REJİMİNİN DEVAMI SÜRESİNCE KAZANILMA ŞARTI 

 Öncelikli olarak edinilmiş malların neler olduğunu tespit etmemiz yasal mal rejiminin tasfiyesi halinde eşlerin haklarının belirlenmesinde önem arz etmektedir. 
 Burada tespit etmemiz gereken önemli husus mal rejiminin başlangıç ve sona erme tarihinin belirlenmesidir. 
Zira yasal mal rejiminin başlangıç tarihinin bilinmesi hangi malların kişisel mal hangi malların edinilmiş mal olduğunun saptanmasında önem taşır. Yasal mal rejiminin başlangıç tarihinden önce edinilmiş olan mallar kişisel mallardır ki bunlar mal rejiminin tasfiyesinde hesaba katılmayacak tasfiye dışı tutulacaktırlar. 
 Yeni medeni kanun 22 Kasım 2001 tarihinde kabul edilmiş, 8 Aralık 2001 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış ve yürürlük kanunu gereğince 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 
 Buradan hareketle yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi aksine bir sözleşme yoksa 1 Ocak 2002 tarihinden önceki evliliklerde 1 Ocak 2002 tarihinde başlamıştır. 
 Bu tarihten sonraki evliliklerde yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi yine aksine bir sözleşme olmadığı takdirde evlilik tarihinde başlamış olur. 
 Eşler mal rejimi sözleşmesi ile kanunda belirlenen diğer rejimlerden herhangi birini de seçebilirler. 
Eşler bu seçimden evlilik birliği devam ederken vazgeçip yeniden bir mal rejimi seçmezler ise bu durumda devreye yeniden yasal mal rejimi girer ve yasal mal rejiminin başlangıç tarihi seçimlik mal rejiminden vazgeçme tarihi kabul edilir. 
 Mal rejiminin bitiş tarihinin tespiti ise iki açıdan önem taşımaktadır. Bunlardan birincisi daha öncede bahsettiğimiz gibi edinilmiş malların hangi mallar olduğunun tespiti açısından önemlidir. 
İkinci önemli nokta ise tasfiyede malların hangi tarihteki değerlerinin esas alınacağı hususudur. 
 Rejimin sona erme tarihi ise; Katılma rejimi eşlerden birinin ölümü halinde sona erer. 
Burada tasfiye tarihi ölüm tarihidir. 
 Katılma rejimi ölüm dışında ölüme benzer sonuçlar doğuran gaiplik gibi hallerde de sona erer. 
Ancak MK 131. madde hükmüne göre gaiplik kararı tek başına evlilik birliğini sona erdirmez. 
Gaipliğine karar verilen kişinin eşi ayrıca mahkemeden evliliğin feshine karar verdirmek zorundadır. 
Bu durumda tasfiye tarihi, uzun süreden beri haber alınmama esasına dayanan gaiplikte son haber alma tarihi, ölüm tehlikesi içinde kaybolmaya dayanan gaiplikte ise olayın cereyan ettiği tarihtir. 
 Başka bir mal rejimine geçiş de yasal mal rejini sona erdiren sebeplerden biridir. 
Burada eşler evlilik birliği devam ederken örneğin ikinci yılda seçimlik bir mal rejimine geçme sözleşmesi yapabilirler. 
Bu takdirde tasfiye tarihi yani yasal mal rejiminin sona erme tarihi mal rejimi sözleşmesinin yapıldığı tarihtir. 
 Evlilik birliğinin boşanma veya evliliğin iptali ile sona ermesinde karar tarihi veya kesinleşme tarihi değil dava tarihi yasal mal rejiminin sona erme tarihidir. 
 Kanunda sayılı hallerde eşlerden biri yasal mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüşmesini isteyebilir (MK 206). 
Bu halde de mahkemenin mal ayrılığına geçilmesine karar vermesi halinden yasal mal rejimi dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere sona erer
(MK 225). 

 b) KARŞILIĞI VERİLEREK ( EMEK KARŞILIĞI ) EDİNİLEN KAZANIMLAR 

Edinilmiş mallara katılma rejiminde kanun koyucu 
“"""Edinilmiş mal her eşin bu rejimin devamı süresince 
karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir”"""" 
diyerek katılma rejiminin temelini eşlerin evlilik birliğinin devamı süresince bir mal edinmeleri söz konu ise diğer eşinde bunda katkısı olduğu gerekçesine dayandırmaktadır.  Edinilmiş mallara katılma rejimi emeği değerlendiren bir rejimdir. 
Bu rejim, emek karşılığı kazanımlarda diğer eşin katkısının karşılanması gerektiği esasına dayanmaktadır.  Edinilmiş mal ancak karşılıklı kazandırmalarla aktife dahil edilmiş olan mal varlığı değerleridir. Bu rejimde emeksiz elde edilen mallarda diğer eşin hak sahibi olması söz konusu değildir. 

 c) YASADA ÖZELLİKLE BELİRTİLMİŞ
VE EDİNİLMİŞ MAL OLARAK SAYILMIŞ
MAL VARLIĞI DEĞERLERİ 
 MK.219. maddesi edinilmiş malı tanımladıktan sonra ikinci fıkrada belirli malları örnekleme olarak edilmiş mal olarak saymış ve bu mallar açısından tartışmayı ortadan kaldırmıştır. 

Kanunda “bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır” denilerek burada sayılanlar dışında bunlara benzer malların da edinilmiş mal kabul edileceği ifade edilmiştir. 

 MK 219/2 MADDESİNDE
ÇALIŞMASININ KARŞILIĞI OLAN EDİNİMLER

Bir eşin çalışmasının karşılığı olarak elde ettiği mal varlığı değerleridir. Birinci fıkrada yapılan tanıma uygun olarak emek karşılığı kazanımların edinilmiş mal sayılacağı belirtilmiştir. 

Örneğin bir eşin çalışma karşılığında aldığı ücret veya maaş veya serbest meslek kazancını biriktirerek almış olduğu araba edinilmiş maldır. 

 SOSYAL GÜVENLİK VEYA SOSYAL YARDIM KURUM VE KURULUŞLARININ VEYA PERSONELE YARDIM AMACI İLE KURULAN SANDIK VE BENZERLERİNİN YAPTIĞI ÖDEMELER: 

Bu hüküm maddenin birinci fıkrasında yapılan edinilmiş mallar tanıma uymamakla birlikte bu fıkranın istisnası olarak da sayılabilir. 
Bu maddede sayılan kurum ve kuruluşlara Sosyal Güvenlik Kurumu, bankaların yardım sandıkları gibi kurumlar örnek olarak sayılabilir. 
Bu kurumlar tarafından eşlerden birine ödenen ikramiye, tazminat da edinilmiş mallardır. 

ÇALIŞMA GÜCÜNÜN KAYBI NEDENİYLE
ÖDENEN TAZMİNATLAR

Burada sözü edilen tazminatlar özellikle Borçlar Kanununda düzenlenmiş olan haksız fiile dayalı olarak ödenen tazminatlardır. 
Bunlar da aslında edinilmiş mal tanımında geçen emek karşılığında edinilen kazanımlardandır.
 Zira çalışma gücü kaybı olmasaydı kişinin çalışması mümkün olacaktır ve kazancıyla edindiği mallar edinilmiş mal olacaktı. 
Bu sebeple çalışma gücü kaybı nedeniyle ödenen tazminatlarda edinilmiş mallar arasında sayılmıştır.

KİŞİSEL MALLARIN GELİRLERİ

Buna göre kişisel malların doğal ürünleri ile tüm gelirleri edinilmiş mal olarak kabul edilmiştir. 
Örneğin eşlerden birine miras yoluyla geçen portakal bahçesinin ürünleri edinilmiş maldır. 
Yine kişisel malların kira, faiz ve temettüleri edinilmiş mallardır. 
Ancak burada hemen şunu da belirtmek gerekir ki; MK 221/2 de “eşler mal rejimi sözleşmesi ile kişisel mallarının gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da kararlaştırabilirler” denilmek suretiyle bu grubun edinilmiş mal olarak kabul edilip edilmeyeceğini kişilerin iradelerine bırakmıştır. 

EDİNİLMİŞ MALLARIN
YERİNE GEÇEN DEĞERLER

Elde edilen kazanım hangi mal grubundan karşılığı verilerek kazanılmışsa o mal grubuna dahil olmaktadır. Yerine geçme kavramı ile kastedilen edinilmiş malın elden çıkması sonucu onun yerine aynı türden olup olmadığına bakılmaksızın bir mal varlığı değerinin almasıdır. 
Örneğin eşlerden birinin Sosyal Güvenlik Kurumundan almış olduğu tazminat ile aldığı ev edinilmiş maldır. Edinilmiş malın ivazsız temliki ve ya tüketilmesi halinde yerine geçen değerden söz edilemeyecektir. Bu durumda hiçbir mal varlığı değeri tasfiyeye girmeyecektir. 

 2- KİŞİSEL MALLAR 
Edinilmiş mallara katılma rejiminde esas olan bir eşin bütün mallarının edinilmiş mal olmasıdır. MK medde 222/3 de “bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir” şeklinde bu durum açıkça belirtilmiştir. Ayrıca MK. Madde 220 de kişisel mallar sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre kişisel malları iki gurupta inceleyebiliriz 

 a) KANUNDAN KAYNAKLANAN KİŞİSEL MALLAR 
Kişisel kullanıma yarayan eşya: Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya o eşin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan giyim ve özel kullanım eşyalardır. 
Bu gruba genellikle taşınır mallar girmektedir. 
Madde gerekçesinde eşlerin giysileri, saati, çantası, spor aletleri ve malzemeleri ile ziynet eşyası örnek olarak verilmiştir. 
Ancak burada ziynet eşyasının kişisel kullanıma mı özgülendiği yoksa yatırım amacıyla mı alındığı önemlidir. 
Zira yatırım amacıyla alınmış olan ziynet eşyası edinilmiş mal olarak kabul edilecektir.
Katılma rejiminin başlamasından önceki mallar
Eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejiminin başlamasından önceki mallar her eşin kişisel malıdır. 
Yukarıda uzunca değindiğimiz edinilmiş mallara katılma rejiminin başlama tarihi kişisel malların tespiti açısından da önem arz etmektedir. 
Bir eşin sonradan miras yoluyla edindiği mal varlığı değerleri
Burada edinilmiş mallara katılma rejiminin başlamasından sonra, yani katılma rejimi devam ederken bir eşe miras yoluyla kalan mal varlığı değerlerinden söz edilmektedir. 
Burada mirasçılığın yasal ya da iradi olması önemli değildir. 
Karşılıksız kazanma yoluyla elde edilen mal varlığı değerleri
Bir mal varlığı değeri eşlerden biri tarafından herhangi bir emek verilmeksizin veya herhangi bir yükümlülük yüklenilmeksizin yada herhangi bir edim karşılığı olmaksızın kazanılmışsa bu mal varlığı değeri kişisel maldır. 
Buraya tüm bağışlar, piyango ve diğer tüm şans oyunlarında elde edilen kazançlar girmektedir. Eşler arasında yapılan karşılıksız kazandırma işlemleri de bu grup mallar içerisindedir. 
Manevi tazminat alacakları 
Kişilik haklarının ihlali nedeniyle ortaya çıkan manevi zararı gidermeye yönelik her türlü manevi tazminatlar bu hüküm kapsamında kişisel mal olarak değerlendirilir. 
Kişisel malların yerine geçen değerler: Kişisel malın bir biçimde el yada şekil değiştirmesiyle edinilmiş olan kazanımlar kişisel mal olarak kabul edilir. 
Bu anlamda örneğin manevi tazminat ile alınan bilgisayar kişisel maldır. 
Sosyal güvenlik ve yardım kurumlarınca yapılmış olan toplam ödemeler ya da iş gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatların hak sahibinin kalan yaşam süresini karşılayacak olan miktarı:
Bu durum MK 228/2 de düzenlenmiştir. 
Madde metni şöyledir “Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toplam ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toplam ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse tasfiye de o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.” 
Bu hüküm MK 219 maddenin 2. fıkrasının 2. bendinde yer alan sosyal güvenlik ve sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler in edinilmiş mal sayılması, fakat mal rejiminin sona erdiği tarihte hak sahibinin kalan yaşam süresini karşılayan miktarın korunması amacını taşımaktadır. 
Mal rejiminin sona erdiği tarihte bu ödemelerin tamamı edinilmiş mal kabul edilip diğer eşe yarısı ödenecek olursa bu takdirde hak sahibi olan eşin yaşamının kalan süresini idame ettirmesi zorlaşacaktır. 
Burada aktüeryal bir hesap yapılarak mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraki kısım hak sahibinin kişisel malı olarak bırakılacak diğer kısım ise edinilmiş mallar kapsamında değerlendirilerek tasfiye yapılacaktır. 

SÖZLEŞMEDEN KAYNAKLANAN KİŞİSEL MALLAR 

Bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyetine ayrılmış mal varlığı değerleri: Medeni Kanunun 221. maddesinde sözleşmeden kaynaklanan kişisel mallar sınırlı olarak sayılmıştır. 
Bunlar dışındaki mal varlığı değerleri sözleşme ile dahi kişisel mal olarak kabul edilemeyecektir. MK madde 221/1 de “eşler mal rejimi sözleşmesiyle bir mesleğin icrası yada işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken mal varlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler” denilmektedir. 
Örneğin bir avukatın ofisi, büro eşyaları, bilgisayarı..v.s. gibi. 
Burada önemli olan kişisel mal haline getirilen mal varlığı değerlerinin mesleğin ifası ve işletmenin faaliyeti ile ilgili olması ve buna ek olarak da edinilmiş mal olması gerekir. 
Zira kişisel mal olan bir mal varlığı değerinin sözleşme ile kişisel mal olarak belirlenmesine gerek yoktur. 
Örneğin evlenmeden önce avukat olan eşin büro malzemeleri zaten kişisel mal olduğundan bunun için ayrıca bir sözleşme yapılmasına gerek yoktur. 
Kişisel malın gelirleri  MK madde 219/4 kişisel mal gelirlerini edinilmiş mal olarak kabul etmektedir. 
Ancak bu mallarda MK madde 221/2 ye göre sözleşme ile kişisel mal olarak kararlaştırılabilecektir. Örneğin bir eş ailesinden miras yolu ile kalan evin kira gelirini yine sözleşme ile kişisel mal olarak kullanabilecektir. 
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Rahşan Arya ULUFER tarafındanwww.
hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. 
Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...