16 Mayıs 2014

TÜRKİYE: PKK’NIN SİLAHLI MÜCADELESİNE SON VERMEK



TÜRKİYE: PKK’NIN SİLAHLI MÜCADELESİNE SON VERMEK
PKK Terör Örgütü 
Tarihsel Süreç ve 28 Mart 
Diyarbakır Olayları Analizi*
İhsan BAL1
PKK Terör Örgütü ile Etkin Mücadelede 
ANALİZ, RİSK, 
FIRSAT VE ÖNERİLER 

PKK EYLEMSELLİĞİ VE ETNİK AYRILIKÇI 
TERÖRİZMLE MÜCADELE


Öğrenen Örgütler ve Terör Örgütleri 
Bağlamında PKK 
Cenker Korhan Demir 

BOR MADENI GERCEGI


BOR MADENI GERCEGI

GÜÇLÜ DEVLET YAPISININ ANALİZİ






GÜÇLÜ DEVLET YAPISININ ANALİZİ

“TERÖR”ÜN VE “CİHAD”IN RETORİ"! FELSEFİ VE TEOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME





“TERÖR”ÜN VE “CİHAD”IN RETORİ"!
 FELSEFİ VE TEOLOJİK BİR DEĞERLENDİRME

BIG BANG TEORİSİNDEN ÖNCE FELSEFE TARİHİ VE DİNLER




BIG BANG ve TANRI
FELSEFE TARİHİ VE DİNLER 

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE’DE İSLAM CANER TASLAMAN







KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE’DE İSLAM

CANER TASLAMAN

ANNE VE BABA'YA İYİ DAVRANMAK



ANNE VE BABA'YA İYİ DAVRANMAK

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Anne ve Babaya İyi Davranmak Hakkındaki
Ayetler ve Hadisler

1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Anneye, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya ve ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın! Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez!”
Nisa 36
2) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, annenize ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf! bile deme! Onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle! Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de Sen onlara (öyle) rahmet et (diyerek dua et!)”
İsra 23, 24
3) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Biz insana, anne babasına en güzel bir biçimde davranmasını emrettik...”
Ankebut 8
4) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Biz insana, anne babasına (en güzel bir biçimde davranmasını) emrettik. Çünkü annesi onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. O halde Bana ve annene babana şükret! Dönüş Banadır.”
Lokman 14
5) Abdullah ibni Mes’ud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Amellerin hangisi Allah Azze ve Celle’ye daha sevgilidir? diye sordum.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Vaktinde kılınan namazdır.”
Sonra hangisidir? dedim.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Ana babaya iyilik etmektir.”
Sonra hangisidir? dedim.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Allah’ın yolunda cihad etmektir.”
Buhari 13/5973, Müslim 137/85
6) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Hiçbir çocuk babasının hakkını ödeyemez! Ancak onu köle olarak bulur da satın alarak hürriyetine kavuşturursa babalık hakkını ödemiş olur.”
Müslim 1510/25, Buhari Edebü’l-Müfred 10
7) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin! Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse akrabasını ziyareti yapsın! Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır konuşsun veya sussun!”
Buhari 13/6100
8) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kuşkusuz ki Allah, yaratma işini bitirdiğinde akrabalık bağı Allah’ın huzurunda durarak:
−Burası akrabalık münasebetlerini kesmekten Sana sığınanların makamıdır, dedi.
Allah-u Teâlâ’da:
−Evet öyledir. Sen, seni koruyup gözeteni, Benim gözetmeme seninle ilgisini kesenden Benim de ilgimi kesmeme razı olur musun? diye sordu.
Akrabalık bağı:
−Ey Rabbim! Bilakis razı olurum, dedi.
Bunun üzerine Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu:
−Sana bu hak verilmiştir.”
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunları anlattıktan sonra şöyle buyurdu:
“İsterseniz şu ayetleri okuyunuz.”
Geri dönerseniz, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya ve akrabalık bağlarını kesmeye dönmüş olmaz mısınız? İşte bunlar, Allah’ın kendilerini lânetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir. Muhammed 22, 23
Buhari 13/5987, Müslim 2554/16
9) Başka bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:
“…Allah şöyle buyurdu:
−(Ey akrabalık bağı!) Kim sana bağlı kalırsa, Ben de ona bağlı kalırım. Kim seninle ilgiyi keserse, Ben de onunla ilgiyi keserim!”
Buhari 13/5988
10) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Bir adam, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi ve:
−İnsanlar arasında kendisine en iyi davranmam gereken kimdir? diye sordu.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Annen’dir.”
Adam:
−Sonra kimdir? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Annen’dir.”
Adam:
−Sonra kimdir? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Annen’dir.”
Adam:
−Sonra kimdir? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Baban’dır.”
Buhari 13/5974, Müslim 2548/1
11) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Bir adam:
−Ya Rasulallah! Kendisine güzel sohbet etmeme en hakkı olan kimdir? dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Annendir, sonra annendir, sonra annendir, sonra babandır. Sonra da derece derece olan kimselerdir.” (Yani yakın akrabalarındır.)
Müslim 2548/2
12) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! Kimin? dediler.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ana babasına, ikisinden birine yahut her ikisine birden ihtiyarlık zamanlarına yetişip de cennete giremeyen kimsenin.”
Müslim 2551/9, Buhari Edebü’l-Müfred 21
13) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Bir adam şöyle dedi:
−Ya Rasulallah! Kuşkusuz ki, benim akrabalarım var. Ben onları ziyaret ediyorum, onlar benimle alakayı kesiyorlar! Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar! Ben onlara anlayışlı yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba ve cahilce davranıyorlar!
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Eğer hakikaten sen söylediğin gibi isen, sen onlara ancak kızgın kül yedirmektesin. Sen bu hal üzere devam ettiğin müddetçe senin yanında da muhakkak Allah tarafından onların ezalarını def eden bir yardımcı bulunmakta devam edecektir.”
Müslim 2558/22
14) Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isterse akraba ziyareti yapsın!”
Buhari 13/5986, Müslim 2557/20
15) Enes (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Ebu Talha (Radiyallahu Anh) Medine’de Ensarın hurma bahçesi yönünden en varlıklısı idi. Ebu Talha (Radiyallahu Anh)’ın en sevdiği malı da mescidin karşısındaki Beyruha adlı hurma bahçesiydi. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu bahçeye girer oradan tatlı su içerdi.
Ebu Talha (Radiyallahu Anh)“Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe erişemezsiniz! Her ne infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilir.” Ayeti inince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına gelerek:
−Ya Rasulallah! Allah sana:
“Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe erişemezsiniz! Her ne infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilir.” Ayetini gönderdi. Benim en sevdiğim malım ise Beyruha adlı bahçedir. O, Allah için sadakadır. Allah’tan onun sevabını ve ahiret azığı olmasını isterim. Burayı Allah’ın sana gösterdiği şekilde kullan, dedi.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Ne hoş, bu büyük bir şeydir! İşte bu kazançlı bir maldır. İşte bu kazançlı bir maldır. Kuşkusuz ki ben seni dediğini işittim. Ben bu bahçeyi akrabalarına vermeni uygun görüyorum.”
−Ebu Talha öyle yapayım Ya Rasulallah! dedi ve bahçeyi akrabaları ve amca çocukları arasında taksim etti.
Buhari 3/1387, Müslim 998/42
16) Abdullah bin Amr bin As’ (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“Bir adam Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek:
−Ben Allah’tan ecir isteyerek hicret ve cihad etmek üzere sana biat ediyorum, dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Annen ve babandan sağ olanı var mıdır?”
Adam:
−Her ikisi de sağdır, dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Böyle iken sen Allah’tan ecir mi istiyorsun?”
Adam:
−Evet deyince Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Öyle ise Annenin ve babanın yanına dön ve onlara güzel sohbet et!”
Müslim 2549/6
17) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir adam gelip cihad için izin istedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Annen ve baban sağ mıdır?”
Adam:
−Evet, dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Öyleyse git onların rızası yolunda çalış!”
Buhari 6/2801, Müslim 2549/5
18) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Akrabalık bağını gözeten, (yapılan iyiliğe karşılık vererek) mükâfatlandıran kimse değildir! Ama asıl akrabalık bağını gözeten kişi, akrabalık bağı kopartıldığı halde kendisi onu gözeten kimsedir.”
Buhari 13/5990
19) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Akrabalık bağı arşa tutunarak şöyle demiştir; Beni gözeteni Allah gözetsin. Benimle ilgisini keseni, Allah da onunla ilgisini kessin!”
Müslim 2555/17, Buhari 13/5988
20) Mü’minlerin annesi Meymune Binti’l-Haris (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den izin almadan bir cariyeyi azad edip hürriyetine kavuşturdu. Nöbet günü gelip de Nebi(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanına gelince:
−Ya Rasulallah! Haberin var mı? Cariyemi azad ettim dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Gerçekten bunu yaptın mı?”
Meymune Binti’l-Haris (Radiyallahu Anha):
−Evet, dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Eğer kuşkusuz ki, sen cariyeyi kendi dayılarına hediye etseydin ecrin daha büyük olurdu.”
Buhari 5/2387, Müslim 999/44
21) Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın kızı Esma (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in zamanında annem müşrik olarak yanıma geldi. Bende Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Annem geldi, benim kendisine iyi davranmamı umuyor. Anneme iyilik edebilir miyim? diye fetva sordum.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Evet, annene iyilik et.”
Buhari 5/2410, Müslim 1003/50
22) Abdullah ibni Mes’ud (Radiyallahu Anh)’ın karısı Zeyneb (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
Ben mescidde idim Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i gördüm şöyle buyuruyordu:
−“Ey Kadınlar topluluğu! Kendi ziynet eşyalarınızdan bile olsa sadaka veriniz!”
Bunun üzerine ben kocam Abdullah’ın yanına dönüp:
−Sen malı az bir adamsın. Kuşkusuz ki, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise bize sadaka vermemizi emretti. Sen, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e git ve Ondan şunu sor:
Kocama, himaye ve terbiyesinde bulunduğum kişilere infak etmem sadaka yerine geçer mi? Yoksa sizden başkalarına vereyim? dedim.
Kocam Abdullah şöyle dedi:
−Kendin git ve sor!
Bunun üzerine kendim gidip Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kapısına varınca ensardan bir kadının da orada beklediğini gördüm onun maksadı da benimkinin aynı imiş. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in heybetinden içeriye girmeye çekinirdik. Derken Bilal geldi. Bizde Bilal’e:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e git de Ona iki kadın kapıda duruyor, sizden kendi kocalarına ve himayeleri altındaki yetimlere infak ettikleri sadaka yerine geçer mi diye soruyorlar de. Fakat bizim kim olduğumuzu da Ona haber verme! dedik.
Bilal Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına girdi ve meseleyi sordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Onlar kimlerdir?”
Bilal de:
−Ensardan bir kadın ile Zeyneb’dir, dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Zeyneb’lerin hangisidir?”
Bilal de:
Abdullah’ın karısı cevabını verdi.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“O iki kadına, iki ecir vardır. Birisi akraba ecri diğeri de sadaka ecri.”
Müslim 1000/45, Buhari 3/1394
23) Herakl, Ebu Süfyan’a haber gönderip çağırtmış:
−“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i kastederek O sizlere ne emrediyor? diye sormuş.
Ebu Süfyan şöyle dedi:
−O bize namaz kılmayı, sadaka vermeyi, iffetli olmayı ve akrabaya iyilik etmeyi emrediyor.”
Buhari 13/5982
24) Ebu Zer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Muhakkak ki, siz yakında bir yer fethedeceksiniz ki orada para birimi olarak dirhem ve dinar yerine kırat kullanılmaktadır.”
Başka bir rivayette ise Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Siz kırat’ın kullanıldığı Mısır’ı fethedeceksiniz. Oranın halkına iyi davranmanızı tavsiye ediyorum! Çünkü onlarla aramızda bir akrabalık bir de hısımlık bağımız vardır.”
Bir diğer rivayette ise Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Siz orayı fethettiğiniz zaman halkına iyi davranın zira onlara karşı hısımlık ve akrabalık bağımız vardır.”
Müslim
25) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“Sen yakın akrabalarını uyar!” Şuara Suresi 214. ayet indiği zaman, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Kureyş’i çağırdı. Bunun üzerine onlar da toplandılar. Genel ve hususi ifadelerle şöyle buyurdu:
−“Ey Ka’b ibni Luey oğulları! Nefislerinizi ateşten kurtarınız!”
−“Ey Mürre ibni Ka’b oğulları! Nefislerinizi ateşten kurtarınız!”
−“Ey Abdi Şems oğulları! Nefislerinizi ateşten kurtarınız!”
−“Ey Abdi Menaf oğulları! Nefislerinizi ateşten kurtarınız!”
−“Ey Haşim oğulları! Nefislerinizi ateşten kurtarınız!”
−“Ey Abdulmuttalib’in oğulları! Nefislerinizi ateşten kurtarınız!”
−“Ey Fatıma! Kendini nefsini ateşten kurtar! Çünkü sizi Allah’ın azabından kurtarmaya benim gücüm yetmez! Ama aramızdaki akrabalık bağından dolayı sizinle ilgimi kesmeyecek ve akrabalık haklarını yerine getireceğim.”
Müslim 348/204
26) Amr bin As’ şöyle demiştir:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den gizli değil açık olarak şöyle buyururken işittim:
“Ebu fulanın ailesi benim dostlarım değildir! Benim dostlarım, Allah ve salih mü’minlerdir. Fakat babamın akrabalarının akrabalık bağı bulunduğu için kendileriyle ilgimi kesmeyip akrabalık haklarını yerine getireceğim.”
Buhari 13/5989, Müslim 366/215
27) Ebu Eyyub el-Ensari (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir adam geldi ve:
−Beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak bir işe kılavuzluk yap ki o işi yapayım, dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Allah’a ibadet edip O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılar, zekâtı verir ve akrabalarına iyilik edersin.”
Müslim 13/14, Buhari 13/5987
28) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Benim nikâhım altında bir kadın vardı ve ben onu seviyordum. Babam ise onu kerih görüyor ve istemiyordu. Babam bana onu boşamamı emretti. Ben bundan imtina ettim. Müteakiben ben bu durumu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zikrettim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Ey Abdullah bin Ömer! Karını boşa!”
Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Ben de karımı boşadım.”
Tirmizi 1200, Ebu Davud 5138, İbni Mace 2088, Ahmed 2/20-157, Albani 7/136
29) Ebu’d-Derda (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Adamın biri gelerek:
−Benim bir karım var. Annem ise onu boşamamı emrediyor ne yapmalıyım? diye bana sordu.
Ebu’d-Derda (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işittim şöyle buyuruyordu:
−“Baba cennetin orta kapısıdır. Artık sen istersen o kapıyı bırak istersen muhafaza et.”
Tirmizi 1961
30) Bera bin Azib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Teyze, anne menzilesindedir.”
Tirmizi 1967

Anneye, Babaya Karşı Gelmenin ve Akrabayla
İlgiyi Kesmenin Haramlığı!

31) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Demek ki sizler iş başına gelecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkaracak ve akrabalık bağlarını keseceksiniz öyle mi? İşte bunlar, Allah’ın kendilerini lânetlediği, sağır yaptığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir!”
Muhammed 22, 23
32) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, annenize ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine öf! bile deme! Onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle! Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de Sen onlara (öyle) rahmet et (diyerek dua et!)”
İsra 23, 24
33) Ebu Bekre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üç kere şöyle buyurdu:
“Büyük günahların en büyüğünü size haber vereyim mi?”
Biz de:
−Evet, ya Rasulallah! dedik.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dayanmakta iken oturdu ve şöyle buyurdu:
−"Allah’a şirk koşmak, ana babaya asi olmak! Dikkat bir de yalan yere şahitlik yapmaktır!”
Ravi dedi ki:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sözü o kadar tekrar etti ki biz keşke sussaydı diye arzu ettik.”
Buhari 13/2442, Müslim 143/87
34) Abdullah ibni Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Büyük günahlar şunlardır;
Allah’a şirk koşmak,
Ana babaya asi olmak,
(Haksız yere) adam öldürmek ve
Yalan yere yemin etmektir!”
Buhari 14/6550
35) Abdullah bin Amr bin As (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Bir kimsenin kendi annesine ve babasına sövmesi büyük günahlardandır!”
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! İnsan hiç kendi annesine ve babasına söver mi? dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Evet, o kimse başka birinin babasına söver, o da onun babasına söver! O kişi başka birinin annesine söver, o da onun annesine söver!”
Müslim 146/90
36) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kuşkusuz ki, büyük günahların en büyüğü, kişinin kendi annesine ve babasına lanet etmesidir!”
Sahabeler:
−Ya Rasulallah! Bir insan kendi annesine ve babasına nasıl lanet eder? dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“O kimse başka birinin babasına söver, o da onun babasına söver! O kişi başka birinin annesine söver, o da onun annesine söver!”
Buhari 13/5976
37) Cubeyr bin Mut’im (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Akrabayla ilgisini kesen cennete giremez!”
Buhari 13/5985, Müslim 2556/18
38) Muğire bin Şube (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kuşkusuz ki, Allah size annelere asi olmayı, verilecek borcun men edilip verilmemesini, verilmeyen şeyin alınmasını ve kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi haram kıldı! Ve yine Allah sizin için dedikoduyu, çok soru sormayı ve malı zayi etmeyi kerih gördü!”
Buhari 13/5979

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

AKIL KALPTEDİR



AKIL KALPTEDİR

بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ

Akıl Kalptedir!

خَتَمَ الله ُعَلَى قُلُوبِهِمْ
1) “Allah onların kalblerini mühürlemiştir.”
Bakara 7
لَهُمْ قُلُوبٌ لاَ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَ يَسْمَعُونَ بِهَا أُولَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولَئِكَ هُمْ الْغَافِلُونَ
2) “Onların kalbleri vardır kalbleri ile anlamazlar, onların gözleri vardır gözleri ile göremezler ve onların kulakları vardır kulakları ile duyamazlar. Onlar hayvanlar gibidirler; aksine onlar daha sapıktırlar. Onlar gafillerin tâ kendileridir.”
A’raf 179
لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا
3) “Onların kalbleri vardır kalbleri ile aklederler.”
Hac 46
كَذَلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَى قُلُوبِ الَّذِينَ لاَ يَعْلَمُونَ
4) “Allah bilmeyenlerin kalblerini işte böyle mühürler.”
Rum 59
أَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَى قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا
5) “Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbleri üzerinde kilitleri mi var?”
Muhammed 24
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ
6) “Şüphesiz ki bunda kalbi olan kimse için elbette öğüt vardır.”
Kaf 37
7) Ebi’l-Cağd ed-Damuri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Kim küçümseyerek üç cumayı peş peşe terk ederse, Allah onun kalbini mühürler’ buyurdu.”
Ebu Davud 1052, Nesei 1368, Tirmizi 500, İbni Mace 1125
8) İyad bin Halife şöyle dedi:
Sıffın’da Ali (Radiyallahu Anh)’ın şöyle dediği işitmiştir:
“Şüphesiz ki akıl kalptedir…”
Edebu’l-Müfred 547

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ


DUA HER DERDE DEVA





BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Her şeyden evvel âlemlerin Rabbi Allah’a, ilmi adedince hamd ü senâlar, âlemşümul din ve davanın şerefli mübelliği Efendimiz’e kâinatın zerreleri sayısınca salât ve selâm ediyor, sonra da bir kez daha Rabbimiz’e el açarak yalvarıyoruz:

Ey kendisine gönülden inanan kullarını her zaman koruyup gözeten Allahım! Ben nâçar kulunu, kadın-erkek bütün kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, dostlarımızı ve sevdiklerimizi önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan (gelecek tehlike ve musibetlerden) muhafaza buyur.

Ey Rabbimiz! Hakkımızda kötülük düşünenlere fırsat verme.. Sana iman etmiş masum kullarının aleyhinde entrika çevirenlerin komplolarını başlarına yık.. inananlara oyun oynamak isteyenlerin oyunlarını boz ve bize haksızlık yapıp zulmedenlere hadlerini bildir!
Ey Allahımız! Bize düşmanlık yapanlara karşı Sen bizim muînimiz ol.. haddini aşıp hukukumuza saldıran mütecavizlerin şerlerini üzerimizden defet.. Aleyhimizde fitne ateşini körükleyenlerin ocaklarını söndür.. ehl-i iman hakkında kötülük düşünen ne kadar şerîr insan varsa Sen bizi onların şerlerinden ve tuzaklarından koru.. Senin o zarar verilemeyen ve ulaşılamayan himayene bizleri de dâhil eyle.. kafirlerin azgınlıklarını, facirlerin entrikalarını başımızdan defet.. bizleri ebedlere kadar devam edecek olan himayen altına al.. dünya ve ahiret ihtiyaçlarımızı karşıla!
Ey şefkati ve merhameti varlığı bütünüyle kucaklamış Rabbimiz! Hakkında beslediğimiz hüsn ü zanda bizi tasdik et.. et de, biz çaresiz kullarını her türlü endişe, gam, üzüntü, keder ve sıkıntıdan halâs eyle!
Efendimiz Hazreti Muhammed’e, aile fertlerine ve bütün ashabına salât u selam ederek bunları Senden dileniyoruz, Rabbimiz…
Ey şefkati ve merhameti varlığı bütünüyle kucaklamış Rabbimiz! Hakkında beslediğimiz hüsn ü zanda bizi tasdik et, et de, biz çaresiz kullarını her türlü endişe, gam, üzüntü, keder ve sıkıntıdan halâs eyle!       AMİN

ATATÜRK KRONOLOJİK HAYATI



ATATÜRK KRONOLOJİK HAYATI

19 MAYIS 1919 MUSTAFA KEMAL'İN SAMSUN'A ÇIKIŞI




KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN HAZIRLIK DÖNEMİ
19 MAYIS 1919 
MUSTAFA KEMAL'İN SAMSUN'A ÇIKIŞI


  •  T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK KONU: 
  • 19. Mayıs 1919 TBMM’nin Açılışı’na kadar Hazırlayan: Hüsamettin KAYMAKÇI Sosyal Bilgiler Öğretmeni www.sosyalci.net [email_address]
  • 2. KURTULUŞ SAVAŞININ HAZIRLIK DÖNEMİ A-MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI (19 MAYIS 1919) 
  • Orta ve Doğu Kara Deniz Bölgesinde Pontus Rum Cemiyetinin çalışmaları sonucunda bölgedeki Rum halkı karışıklıklar çıkarıyor ve olayın sorumlusu olarak da Türk halkı gösteriliyordu. Bu durum kar­şısında İngilizler, Osmanlı hükümetine bölgede gü-venliğin sağlanmasını; aksi takdirde, bölgeyi iş-gal edeceklerini bildirdiler. Rumların da zaten bek­lentisi, bölgenin İngilizler tarafından işgal edilerek Rumların işlerinin kolaylaştırılmasıydı. Bölgede güvenliğin sağlanması için İstanbul yöne­timi IX. Ordu Müfettişliğine getirerek Mustafa Kemal’i görevlendirdi. Mustafa Kemal bölgede hare­ket edebilmek için IX. Ordu Bölgesindeki sivil makamlara da emir verme yetkisini aldı.
  • 3. Mustafa Kemal’in Görevi: 1- Görev bölgesindeki orduları terhis etmek 2- Asayiş ve güvenliği sağlamak 3- Halkın elindeki silah ve cephaneyi toplamak 4- Halka silah ve cephane dağıtan kuruluşları orta­dan kaldırmak Samsun’a Çıkışın Önemi: 1- Mustafa Kemal milli mücadeleyi başlattı 2- Mustafa Kemal “Ya istiklal! Ya ölüm!” pa­rolasını benimsedi. 3- Kurtuluşun ulusal olacağı vurgulandı.
  • 4. B-HAVZA GENELGESİ (28 MAYIS 1919) Samsun bölgesini, İngiliz ve Rumların varlığından dolayı, milli mücadele çalışmalarının başlaması için uygun görmeyen Mustafa Kemal; Samsun’dan Havza’ya hareket etti. Anadolu’daki komutanlarla da irtibat kurarak orduların terhis edilmemesini sağlamaya çalışan Mustafa Kemal; Havza’da, milli bilincin uyanması ve İtilaf devletlerinin Türk halkının tepkisini gör­mesi için İzmir’in işgalini protesto eden bir miting düzenledi. Bu tür mitinglerin tüm yurtta da yapıl­masını istedi. Mustafa Kemal yurdun çeşitli yerlerinde başlayan halk heyecanını ortak bir çizgi üzerinde birleştir­mek istiyordu.Ferdi bilinçten ulusal bilince ulaşıl­masını istiyordu.
  • 5. Not: 1- Mustafa Kemal İzmir’in işgalini halkın uyarıl­ması ve birleşti­rilmesi için kullanmak istemiştir. 2- Mustafa Kemal’in isteği üzerine bundan sonra mitingler düzenlenmesi, Mustafa Kemal’in lider olarak benimseneceğini göstermektedir. 3- Mustafa Kemal’e Havza’daki faaliyetlerinin so­nucu olarak; İngilizlerin baskısıyla, 8 Haziran 1919’da İstanbul hükümetin­den, kendisini İstan­bul’a geri çağıran bir telgraf geldi.
  • 6. C-AMASYA GENELGESİ-TAMİMİ (22 HAZİRAN 1919) Sebep: Ülkenin içinde bulunduğu durumu millete duyura­rak milleti bağımsızlık ve egemenlik için mücade­leye çağırmak. Genelgenin Hazırlayıcıları: Mustafa Kemal, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Kazım Karabekir(Erzurum’da) Genelgenin Maddeleri: 1- Yurdun bütünlüğü ve milletin istiklali tehlikede­dir. Açıklama: 1- Durum ve Kurtuluş Savaşının gereği ortaya kon­maktadır. 2- Kurtuluş Savaşının bölgesel değil; bütünsel ol­duğu vurgulan­mıştır. 3- Bölücülere ve bölgesel kurtuluşu amaçlayanlara bir tepkidir. 2- İstanbul’daki hükümet baskı altında olduğundan dolayı, üzerine almış olduğu sorumluluğun gerekle­rini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi gösteriyor. Açıklama: 1- İlk defa İstanbul hükümetine tepki gösterilmiştir. 2- İstanbul hükümetinin bu tutumu da, durumun bir parçası olarak, belirtilmiştir. Uyarı: Mustafa Kemal Milli Mücadele esnasında milli güçte bölünme yaşanmaması için padişaha karşı doğrudan tepki gös­termeyip; tepkilerinde İs-tanbul hükümetini hedef almıştır. 3- Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Açıklama: 1- Milli egemenlik fikri ilk defa üstü kapalı bir şe­kilde vurgu­landı. 2- Kurtarıcı olarak, padişah, mandacı ve himayeci devletlerin yerini milletin kendisi aldı. 3- Kaderine razı olmaya bir karşı çıkış vardır. 4- İleride milli egemenliğe dayalı devletin kurulaca­ğına dair ilk işaretler verilmiştir. 5- Mustafa Kemal’in Türk milletine güvendiği ve mücadeleyi millete mal etmek istediği anlaşılmak­tadır.
  • 7. 4- Milletin durum ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden kurtulmuş milli bir kurulun varlığı gereklidir. Açıklama: 1- İlk defa heyet-i temsiliyenin kurulması istenmek­tedir. 2- Kurtuluş savaşına, kişisellikten çıkarılarak, ulusal karakter kazandırılmaya çalışılmaktadır. 3- Genelgenin ihtilalci yönü görülmektedir. 5- Anadolu’nun her yönden güvenli yeri olan Si­vas’ta milli bir kongre toplanmalıdır. Açıklama: 1- Ulusal bir kongrenin toplanması istenmiştir. 2- Milli birlik ve beraberliğin sağlanması amaçlan­mıştır. 6- Kongreye her sancaktan milletin güvenini ka­zanmış üç delege katılmalıdır. Delegeleri müdafa-i hukuk cemiyetleri ve belediyeler seçmelidir. Dele­gelerin kongreye geliş güzergahları ve zamanları milli bir sır olarak saklanmalıdır. Açıklama: 1- Kararların ulusal olması amaçlanmıştır. 2- Delegelerin milletin güvenini kazanmış kişilerden olmasının istenmesi kongrede alınacak kararların bütün millet tarafından kabul edilebilmesi içindir. 3- Delegelerin milli mücadele taraftarı olması için delegelerin müdafa-i hukuk cemiyetleri tarafından belirlenmesi istenmiştir. 4- Delegelerin seçimle belirlenmek istenmesi ileride seçime dayalı bir sistemin olabileceğini de göster­mektedir. 7- Doğu ileri adına 10 Temmuz 1919’da Erzu­rum’da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer illerin temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse; Erzurum kongresine katılmış olan delegeler Sivas’a hareket edecektir.
  • 8. Amasya Genelgesinin Önemi: 1- Kurtuluş Savaşının gereği( Ülkenin bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. ) ; amacı ( Vata­nın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlık ve ege­menli­ğinin sağlanması ) ve yöntemi ( Mücadeleyi halk yapa­caktır .) 2- İşgalciler ve İstanbul hükümetine bir tepkidir. 3- Milli mücadelenin programıdır. 4- Mustafa Kemal’in millete ilk çağrısıdır. 5- Türk inkılabının ihtilal safhası başlamıştır. 6- Kurtuluşun tek elden yürütülmesi için ortam ha­zırlanmaya çalışılmıştır. 7- Milli bağımsızlık hukuki yönden belgelere bağ­lanmıştır. 8- Evrensel haklar dile getirilmiştir. 9- Mustafa Kemal bu genelgeyi yayınlayarak ilk defa İstanbul’un verdiği yetkileri aşmıştır.
  • 9. D-ERZURUM KONGRESİ (23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919) Erzurum Kongresi Doğu Anadolu Müdafa-i Hu­kuk Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Mil-liye Cemiyeti tarafından Rum ve Ermenilere karşı Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinin bütünlüğü­nün korunması için toplanmıştır. Kongrede Alınan Kararlar: 1- Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez Açıklama: 1- Bu madde Sivas Kongresi ve Misak-ı Milli karar­larının da ilk maddesidir. 2- Bölgesel amaçlı olarak toplanan kongre bütünü ilgilendiren karar almıştır. 3-Bütün bölücülere tepki gösterilmiştir. 2- Her türlü yabancı müdahalesine karşı millet, bir-lik olarak kendisini müdafa edecektir. 3- Vatanın ve istiklalin muhafaza ve teminine İstan­bul Hükümeti muk­tedir olamadığı takdirde; gayeyi temin için Ana­dolu’da geçici bir hükümet kurula­caktır. Hükümeti milli kongre seçecektir. Kongre toplantı halinde değilse; bu işi temsil heyeti yapa-caktır. Açıklama: 1- İlk defa geçici hükümetten bahsedildi 2- İlk defa açıkça yeni bir devletten bahsedildi. 4- Kuva-yı Milliyeyi âmil, irade-i milliyeyi hakim kılmak esastır. Açıklama: 1- İlk defa millet iradesinden açıkça bahsedildi.
  • 10. 5- Hıristiyan azınlığa siyasi hakimiyetimizi zedele­yici ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar veri­lemez. 6- Manda ve himaye kabul edilemez Açıklamalar: 1- Bağımsızlığın koşulsuz olarak sağlanacağı vur­gulanmıştır. 2- Mandacılığa ilk defa tepki gösterilmiştir. 7- Milli meclisin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin meclisin denetimi altında yürütülmesine çalışılacaktır. Açıklamalar: 1- İlk defa meclis-i mebusanın toplanması istenmiş­tir. 2- Tutarsız davranışlar içinde olan Damat Ferit Paşa hükümeti kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. 8- Ulusal irade padişah ve halifeyi de kurtaracaktır. Açıklama: 1- Mustafa Kemal birlik ve beraberliğin devamı için böyle bir kararı da kongrede almıştır. 9- Milletimiz insani ve asri gayeleri tebcil; sınai ve iktisadi hal ve ihtiyacımızı takdir eder. Açıklama: 1- Dışarıdan gelebilecek yardımların insani amaç­larla olması durumunda kabul edilebileceği vurgu­lanmıştır.
  • 11. Kongrenin Önemi: 1- Erzurum Kongresi toplanış amacı ve katılımı yönüyle bölgeseldir. Fakat Mustafa Kemal kong­reye katıldığı için kongrede ulusal kararlar da alın­mıştır. 2- İstanbul’un muhalefetine karşı toplandığından ve aldığı karalardan dolayı ihtilalci bir kongredir. 3- Tam bağımsızlık ve milli egemenlik fikirleri a-çıkça vurgulandı. 4- Mustafa Kemal başkanlığında, dokuz kişiden olu-şan ve Doğu illerini temsil eden temsil heyeti ku­ruldu. 5- İlk defa ulusal sınırlardan bahsedildi 6- Doğu Anadolu’daki cemiyetler ve Trabzon Muha­faza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti, Doğu Ana­dolu Müdafa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetinin çatısı al­tında birleştirildi. 7- Azınlık haklarına ilk defa tepki gösterildi 8- Sivil bir vatandaş olan Mustafa Kemal’in, kong­reye ve temsil heyetine başkan seçilmesi, Mustafa Kemal’in yetki problemini ortadan kaldırdı. 9- İstanbul hükümeti Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Refet Bele için tutuklama kararı çıkardı ( 30 Temmuz 1919 ) . 9 Ağustos 1919’da ise Mustafa Kemal askerlikten ihraç edildi. 10- Ulusal güçlerin birleştirilmesi için ilk adım atıldı 11- Ermenilere karşı takip edilecek yol belirlendi 12- Bağımsızlık, dış politika ilkesi olarak benim­sendi. 13- Sivas Kongresi ve Misak-ı Milli Kararlarına ze-min hazırlandı.
  • 12. E-BALIKESİR KONGRESİ (26-31 TEMMUZ 1919) Balıkesir Kongresi Yunanlılara karşı Batı Ana­dolu’nun bütünlüğü için; Redd-i İlhak Cemiyetinin çalışmaları sonucunda Hacim Muhittin başkanlı­ğında toplanmıştır. Alınan Kararlar: 1- Yunanlılara karşı kuva-yı milliyenin güçlendirile­ceği kararlaştırıldı. 2- Batı Anadolu’daki güçlerin birleştirileceği karar-laştırıldı. 3- Seferberlik ilan edildi. 4- Padişaha bağlılık bildirildi. Balıkesir Kongresi Amasya Genelgesinin bağım­sızlık yönünü kabul etmiştir. Batı Anadolu örgüt­lenmeye çalışılmıştır.
  • 13. F-ALAŞEHİR KONGRESİ (16-25 AĞUSTOS 1919) Batı Anadolu’nun Yunanlılara karşı bütünlüğünün korunması için Redd-i İlhak Cemiyetinin çalışma­ları sonucunda Hacim Muhittin başkanlığında top­lanmıştır. Alınan Kararlar: 1- Erzurum ve Balıkesir Kongresinin kararları görü­şüldü 2- Milli mücadeleyi destekleme kararı alındı 3- Yunanlılarla savaşma kararı alındı 4- Gerektiğinde büyük devletlerin yardımının alına­bileceği vurgulandı
  • 14. G-SİVAS KONGRESİ (4-11 EYLÜL 1919) Bütünlük ve bağımsızlığı korumak için nasıl bir politika izleneceğinin saptanması; saptanan politi­kanın bütünü kapsayacak şekilde tüm milletçe uy­gulanması amaçlanmıştır. Kongrenin Karşılaştığı Sorunlar: 1- İstanbul hükümeti ve işgal güçlerinin engellemesi sonucunda kongreye beklenildiği kadar üye katıla­madı ( 38 kişi katıldı. ) 2- Elazığ valisi Ali Galip’in kongreyi basacağı şayi­ası yayıldı ( Ali Galip Sivas’taki askeri birlikten çekindiği için kongreyi basamadı ) 3- Fransızların Sivas’ı işgal edeceği haberleri ya­yıldı. ( Mustafa Kemal böyle bir şeyin mümkün olmayacağını belirtti. ) 4- İlk anda Mustafa Kemal kongreye başkan seçil­mek istenmediyse de; uzun tartışmalar sonucunda Mustafa Kemal kongreye başkan seçildi. 5- Delegelerin büyük bir çoğunluğu ABD manda­sını savundu. Fakat Mustafa Kemal, ABD mandası­nın Türk milleti için uygun olmadığını delegelere anlatıp kabul ettirince; ABD mandası da kesin ola­rak reddedildi. ( ABD Doğu Anadolu’da bir Ermeni devletinin kurulmasını istiyor; Osmanlı ülkesinin parçalanmasını öngörüyor; Türkiye’nin mandaterli­ğini ise istemiyordu .) 6- İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal ve kongreye katılanlar için tutuklama kararı çıkardı.
  • 15. Alınan Kararlar: 1- Osmanlı hükümeti bir dış baskı karşısında vatanın her hangi parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa; halife ve saltanatın, vatan ve milletin ko­runmasını sağlayacak her türlü tedbir alınmıştır. 2- İtilaf devletlerinden haklarımıza saygı gösteren haklı ve adaletli bir karara varmalarını bekleriz 3- Milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti altında toplanmıştır. Açıklama: 1- Birlik sağlanmıştır. 2- Cemiyetler bölgesel olmaktan çıkarak ulusallaş­mıştır. 3- Kuva-yı milliye için komuta birliği sağlanmıştır. 4- Kurtuluş Savaşının tek elden yönetilmesi ko-laylaşmıştır. 4- Mustafa Kemal başkanlığında tüm yurdu temsil edecek şekilde 15 kişiden oluşan temsil heyeti ku­ruldu. 5- Ali Fuat Cebesoy batı cephesi kuva-yı milliye komutanlığına tayin edildi. Açıklama: 1- Heyet-i Temsiliye ilk defa hükümet gibi yürütme yetkisi kullandı. 2- Batı cephesinin oluşturulması için ilk adım atıldı 6- İrade-i Milliye Gazetesinin çıkarılmasına karar verildi. 7- Damat Ferit Paşa hükümetinin iş başından uzak­laştırılmasına kadar İstanbul ile ilişkilerin kesildiği bildirildi. Açıklama: 1- Bu karardan yaklaşık yirmi gün sonra Damat Ferit Paşa hükü­meti istifa ederek yerine Ali Rıza Paşa hükümeti geldi. Bu durum Sivas Kongresinin olumlu bir sonucudur ve Milli Müca­delecilerin İs-tanbul karşısında güçlendiğini gösterir.
  • 16. Kongrenin Önemi: 1- Kongreler dönemi kapandı 2- Misak-ı Milli esasları belirlendi 3 -Heyet-i Temsiliye bütün vatanı temsil eder hale geldi 4- Milli birlik ve beraberlik büyük oranda sağlandı 5- Ulusal örgütlenme tüm vatanı kapsadı 6- Gücünü halktan alan yeni bir otorite ortaya çıktı 7- Mustafa Kemal lider olarak benimsendi 8- Erzurum Kongresi kararları ulusallaştı 9- Mondros Mütarekesi reddedildi 10- Sivas Kongresi milleti temsil eden tek kurul ol-du 11- Tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkeleri temel prensip olarak kabul edildi 12- Mandacılık kesin olarak reddedildi 13- Kuva-yı Milliye cepheleri arasında kumanda bir­liği sağlandı
  • 17. H-AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20-22 EKİM 1919) Damat Ferit Paşa 2 Ekim 1919’da istifa edince, hükümeti Ali Rıza Paşa kurumuştur. Ali Rıza Paşa Anadolu hareketini milli mücadelecilerle iyi ge-çinerek kontrol altına almaya çalışan bir kişiydi. Bundan dolayı da Mustafa Kemal ile iyi geçinmeyi ilke edindi. Mustafa Kemal, Ali Rıza Paşa hükü­metini Damat Ferit Paşa hükümetine nazaran daha ılıman olduğundan dolayı desteklediği gibi; birliğin sağla­nıp korunması için İstanbul hükümeti ile iyi geçinmeye de çalışmıştır. Mustafa Kemal ile Ali Rıza Paşanın karşılıklı görüşmeleri sonucunda Amasya’da, her iki tarafın uzlaşması amacıyla bir mülakat yapılmasına karar verildi. Amasya Görüş­melerine İstanbul hükümeti adına bahriye nazırı Salih Paşa katıldı. Milli mücadele adına Mustafa Kemal ve arkadaşları katıldı. Alınan Kararlar: 1- Hiçbir vilayet terk edilmeyecek, himaye kabul edilmeyecektir.Bütünlük ve istiklal korunacaktır. 2- Azınlıklara siyasi hakimiyetimizi zedeleyici ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilmeye­cektir. 3- Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükümeti tarafından tanınacaktır. 4- Meclis-i Mebusan toplanmalıdır. 5- Meclis-i Mebusan İstanbul dışında toplanmalıdır. ( Meclisin, İstanbul’da toplanması halinde, mili mü­cadele ruhunu yansıtamayacağı ve rahat çalışama­yacağı düşünülmüştür. ) 6- Sivas Kongresi kararları meclis tarafından onay­lanmalıdır. 7- Yapılacak antlaşmalar için heyet-i temsiliyenin onayı alınmalıdır. 8- Seçimlerin serbest yapılmalıdır. Önemi: 1- Milli mücadele, Heyet-i Temsiliye ve Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükü­meti tarafından hukuken tanındı 2- Temsil Heyeti ile İstanbul arasındaki ilişkiler yu-muşadı 3- İstanbul Anadolu’ya bağlı olmaya başladı. 4- İtilaf devletleri Anadolu hareketini İstanbul vası­tasıyla kontrol altına alamayacaklarını anlamıştır. 5- Meclis-i Mebusanın toplanması kararlaştırılmış­tır.
  • 18. I-HEYET-İ TEMSİLİYENİN ANKARA’YA GELMESİ (27 ARALIK 1919) Sebepleri: 1- Ankara’nın güvenli olması 2- Meclis-i Mebusan çalışmalarının yakından izlen­mek istenmesi 3- Ankara’nın batı cephesine yakın olması 4- Ankara’nın iletişim ve ulaşım yönünden uygun olması. İ - Meclis-i Mebusan İçin Seçimlerin Yapılması İşgal güçleri seçimlerden saltanat yanlılarının ço­ğunluk olarak çıkacağını zannettiğinden dolayı se-çimlere pek müdahale etmediler. Fakat Kasım 1919’da yapılan seçimlerden milli mücadele taraf­tarlarının çoğunluk olarak çıkması işgalcilerin Ana­dolu hareketini hâlâ anlayamadığını gösterdi. İşgal­ciler padişahın kontrolünde toplanacak olan bir meclisten kendi aleyhlerine bir kararın çıkma-yacağını zannettiklerinden dolayı meclisin açılma­sın da karışmadılar. Meclisin Misak-ı Milli kararla­rını alması ise işgalcilerin Anadolu hareketini anla­yamadığını bir defa daha gösterdi. K-MECLİS-İ MEBUSANIN AÇILMASI (12 OCAK 1920) Padişah meclisin İstanbul dışında toplanmasını, meclisin kendi kontrolünden çıkmasından dolayı, uygun görmüyordu. Meclisin İstanbul dışında top­lanmasını anayasaya uygun olmayışı ise padişaha bu konuda dayanak oluyordu. Mustafa Kemal ise işgal altındaki İstanbul’da, padişah başkanlığında toplanacak olan bir mecliste milli mücadele adına sağlıklı kararların çıkmayaca­ğını tahmin ediyor ve meclisin Anadolu’da toplan­masını istiyordu. Mustafa Kemal meclisten sağlıklı kararlar çıktığı takdirde milli mücadelenin yasallaşacağına inanı­yordu. Fakat her şeye rağmen Mustafa Kemal bu meclisin kurtuluşu gerçekleştiremeyeceğini biliyor ve bu durumu milletin de görmesini istiyordu. Bu açıdan meclisin İstanbul’da toplanması ve Misak-ı Milli kararlarından dolayı İstanbul’un işgal edilerek meclisin dağıtılması olumlu oldu. Erzurum mebusu seçilen Mustafa Kemal güvenlik meselesinden dolayı İstanbul’da toplanan meclise katılmadı. Meclis Anadolu’da toplanacak olsaydı; Mustafa Kemal meclise katılabilirdi.
  • 19. L-MİSAK-I MİLLİ--PEYMAN-I MİLLİ [ MİLLİ ANT] (28 OCAK 1920) 1- Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölüne­mez. Açıklama: 1- Bu madde Erzurum ve Sivas Kongresinin de ilk maddesidir. 2- Ülkeyi bölmek isteyenlere karşı bir tepkidir. 3- Kurtarılacak vatanın sınırları belli olmuştur. 2- İşgal altındaki Arap topraklarının geleceği bölge halkının vereceği oylara göre belirlenecektir. 3- Kars, Ardahan ve Batum’un geleceğinin belir­lenmesi için halk oylaması yapılacaktır. 4- Batı Trakya’nın geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır. 5- İstanbul ve Marmara Denizi her türlü tehlikeden uzak tutulursa; Boğazların dünya ticaret ve ulaşı­mına açılması mümkündür. 6- Azınlık hakları komşu ülkelerde Müslüman azın­lığa verilen haklar kadar olacaktır. 7- Siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmemizi engelleyen sınırlamalar ( kapitülasyonlar ) kabul edilemez. Misak-ı Millinin Önemi: 1- Milli mücadelenin hedefi kesin olarak belli oldu 2- Milli sınırlar meclis onayından geçti 3- Milliyetçilik anlayışının yerleştiği görüldü 4- Meclis kapitülasyonlara ilk ciddi tepkiyi gösterdi. 5- Milli mücadele için meclisin desteği alındı 6- Kurtarılacak vatan belli oldu 7- Türk halkının temel hakları dile getirildi. 8- Ulusal devlet anlayışı kabul edildi 9- Alınan kararlar Turancılığın benimsenmediğini gösterdi 10- Ümmetçiliğin yerini ulusçuluk aldı 11- Mustafa Kemal’in askerlik hakları iade edildi 12- Misak-ı Milliyi öfkeyle karşılayan İtilaf Dev­letleri İstanbul’u resmen işgal etti. 13- Tam bağımsızlık ilkesi benimsendi
  • 20. M-İSTANBUL’UN RESMEN İŞGALİ (16 MART 1920) Sebepleri: 1- Meclis-i Mebusanın Misak-ı Milliyi ilan etmesi 2- Mustafa Kemal’in otoritesini kırmak 3- Milli mücadeleyi Türk halkının gözünde kötü göstermek 4- Panislamist eğilimlerin ve giderek güçlenen Bol­şevik yayılmacılığın İngiltere’nin bölgesel çıkarla­rını tehdit edecek duruma gelmesi Sonuçları: 1- Osmanlı meclisi dağıtıldı 2- Damat Ferit Paşa tekrar hükümet başkanı oldu 3- İstanbul’daki Türkler de kurtuluş adına İstan­bul’da ümit kalmadığını görünce Anadolu’ya geçti 4- Damat Ferit Paşanın tekrar yönetime getirilmesi halkı İstanbul hükümetinden soğuttu 5- TBMM’nin açılışına zemin hazırlandı 6- Padişah tutuklu duruma düştüğünden dolayı; Mustafa Kemal’e padişah adına söz söyleme imkanı doğdu 7- Türk halkı, güvendikleri İngilizlerin, çirkin yüzü-nü gördü. 8- İngilizler Osmanlı meclisine saldırmakla milli iradeye ve demokrasiye karşı olan saygısızlıklarını gösterdiler 9- Bazı mebuslar sürgün edildi, bazı mebuslar tu­tuklandı; bazıları ise Anadolu’ya kaçtı. 10- İstanbul’dan Anadolu’ya göç başladı 11- Mustafa Kemal’in meclisin İstanbul’da toplan­mamasını isteme haklılığı ortaya çıktı. İşgalciler halkın kendilerine karşı tepkisini önle­mek ve işgalden Milli Mücadelecileri sorumlu tut­mak için şu genelgeyi yayınladılar: 1- İşgal geçicidir 2- Saltanatın devamını ve güçlenmesini istemekteyiz 3-Anadolu’da işgal devletlerinin isteklerine muhale­fet edildiği takdirde; İstanbul da Türklerin elinden alınacaktır. 4- İstanbul’dan verilecek emirlere uyulmalıdır.
  • 21. Mustafa Kemal’in İşgale Tepkisi: 1- İşgalciler kınandı 2- İstanbul ile ilişkiler kesildi 3- Anadolu’daki bazı işgalci subaylar, Malta’ya sürgün edilen Türk mebuslarına karşılık tutuklandı 4 -Osmanlı’nın Anadolu’daki gelir kaynaklarına el kondu 5- İşgalcilerin sevkıyat yaptıkları Ulukışla-Geyve Demiryolu işlemez hale getirildi. NOT: İstanbul’un işgal edildiğini Anadolu’ya Tel-grafçı Hamdi Bey haber vermiştir.
  • 22. TBMM’NİN AÇILIŞI (23 NİSAN 1920) TBMM’nin Açılış Amaçları: 1- Milli iradeyi egemen kılmak 2- Ulusal güçleri bir arada tutmak 3- Bağımsızlığı sağlamak 4- Bağımsızlı ve egemenliği sağlayacak otorite ve gücü oluşturmak TBMM’ye öncelikle, işgal dolayısıyla İstan­bul’dan kaçıp gelen mebuslar kabul edilerek; meclis Meclis-i Mebusanın devamı gibi gösterilmiştir. Mustafa Kemal’in Meclisin Çalışma Şartlarını Belirlemek İçin Meclise Sunduğu Öneri: 1- TBMM’nin fevkinde hiç bir güç yoktur. Açıklama: 1- TBMM bütün güçlerin üzerinde kabul edilmiştir. 2- İstanbul’daki otorite meclis otoritesinin altında kabul edilmiş­tir. 2- Hükümet kurmak gereklidir. Açıklama: 1- Bu madde meclisin kuruculuk yönünü gösterir 3- Geçici olduğu bildirilerek bir hükümet başkanı tanımak; ya da padişah vekili çıkarmak doğru de-ğildir. Açıklama: 1- Bu madde açılan meclisin daimi olduğunu vurgu­lamaktadır. 4- Mecliste yoğunlaşan ulusal iradenin yurdun alın yazısına doğrudan doğruya el koymasını kabul et-mek temel ilkedir. 5- Yasama ve yürütme TBMM’ye aittir. Açıklama: 1- 18 Eylül 1920’de kurulan İstiklal Mahkemeleri­nin üyeleri de milletvekillerinden oluştuğundan dolayı yargı da meclisin eline geçmiştir. 2- Yasam, yürütme ve yargının mecliste toplanma­sına güçler birliği ilkesi denilir. 3- Güçler birliği ilkesi olağan üstü durumdan dolayı kabul edil­miştir. Hızlı karar alınıp; alınan kararların hızlı uygulanması amaçlanmıştır. 4- Güçler birliği ilkesi demokrasiye uygun değildir. Demokrasiye uygun olan kuvvetler ayrılığı ilkesi 1961 Anayasası ile kabul edilmiştir. 6- Meclisten seçilecek bir kurul meclis adına hü-kümet işlerine bakar. Oluşturulan bu İcra Vekilleri Heyetinin başkanı meclisin de başkanıdır. Açıklama: 1- Kurulan bu sisteme meclis hükümeti sistemi deni­lir. Bu sis­temde bakanlar meclisten tek tek seçilir. 2- Meclis hükümeti sisteminde hükümet üyeleri meclisten tek tek seçildiğinden dolayı hükümetin kurulması gecikir; dolayısıyla da yürütme olumsuz etkilenirdi. 3- Meclis hükümeti sistemi cumhuriyet ilan edilene kadar devam etmiştir. 4- Saltanat devam ettiğinden dolayı devlet başkan­lığı kurumu oluşturulamamıştır. Meclis başkanlığı ile hükümet başkanlığı aynı kişide toplanmıştır. 7- Padişah ve halife baskı ve zordan kurtulduğu za-man, meclisin düzenleyeceği yasal ilkeler doğrultu­sunda yerini alır. Açıklama: 1- Birliğe ihtiyaç duyulan bu dönemde padişahlık ve halifelik kurumunun açıkça karşısına geçilmemiştir. 2- Bu madde ileride saltanat ve halifeliğin kaldırıla­bileceğini göstermektedir. Çünkü padişah ve halife­nin durumunu meclisin belirleyeceği dile getiril­miştir. NOT: Bu önerge Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilene kadar meclisin çalışma şartlarını belirle-miştir.
  • 23. TBMM’ni Açılmasının Önemi: 1- Milli egemenlik ilkesi kurumlaştı 2- Halkçı, ulusçu ve demokratik bir Türk devleti o-luştu 3- Temsil heyetinin görevi sona erdi 4- Ulusal örgütlenme tamamlandı TBMM’nin Özellikleri: 1-İhtilalcidir: İstanbul’daki otoriteye rağmen mec­lis açılmış, yeni bir devlet oluşturulup; hıyanet-i vata­niye gibi kanunlar çıkarılmıştır. 2-Kurucudur: Yeni bir hükümet ve yeni bir devlet ortaya çıkarılmış; bir devlet için gerekli olan ka­nunlar ve anayasa hazırlanmıştır. 3- Halkçı, demokratik ve ulusçudur. 4- Milli egemenlik ilkesi temel ilkedir. 5- Güçler birliği ilkesi kabul edilmiştir 6- İstiklal mahkemelerini kurmakla yargı gücünü ortaya koymuştur. 7-Kurtarıcı bir meclistir. 8- Meclis hükümeti sistemi kabul edilmiştir. 9- İlk meclisteki vekiller arasında fikir birliği yok­tur. Misak-ı Milli ( bağımsızlık ) birleştikleri tek fikirdir. Meclisin bu özelliğinden dolayı da bu mec­lis inkı­lapları yapmaya uygun değildir. Saltanatı kaldır­ması, bu meclisin inkılapçı olduğunu göster­mez. Çünkü saltanatın kaldırılması Lozan öncesinin olağan üstü durumundan kaynaklanmıştır. 10- İlk ilişkilerini Rusya ile kurdu ve ilk elçisini Rusya’ya gönderdi. 11- 30 Nisan 1920’de varlığını dünya devletlerine duyurdu. SON
  • 24. KONU: 19. Mayıs 1919 TBMM’nin Açılışı’na kadar Hazırlayan: Hüsamettin KAYMAKÇI Sosyal Bilgiler Öğretmeni www.sosyalci.net [email_address] Nuri kırlangıçoğlu:Kendisine teşekkürler.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...