ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937) ŞİİRLERİ
İstanbul'da doğdu. Babası Müverrih Hayrullah Efendi'dir. Hekimbaşı Abdülhak
Molla dedesiydi.Önce Bebek'teki mahalle mektebine, sonra Rumelihisarı
rüştiyesine devam etti. Bir yandan da özel ders alıyordu. Ayrıca Rober Kolej'e
de gidiyordu.On yaşındayken ağabeyi Nasuhi Bey'le birlikte Paris'e babasının
yanına gitti. İstanbul'a dönünce Tercüme Odası'na alındı.Çeşitli elçiliklerde
bulundu.
TBMM'ye İstanbul milletvekili olarak girdi. Zatürreden öldüğünde Zincirlikuyu
Mezarlığı'na 'milli merasim'le gömüldü.
Abdülhak Hamit'in sanatı gerek yaşadığı yıllarda, gerekse ölümünden sonra
çok tartışıldı. Döneminde eski-yeni tartışması onun yapıtları çerçevesinde
gelişti, kendisini tutanlarca şair-i azam olark alkışlandı. Özellikle Muallim Naci
ve onu izleyenler dilinin savrukluğunu, tutarsızlığını, imgelerinin alışılmışı
kıran sınır tanımazlığını eleştirdiler.
Hamit, Tanzimat sonrasında eskinin kalıplarını kırmaya çalışan şiiri, kişisel
yaşantısının ürünü yapar ve onu Servet-i Fünun'a bağlamakla kalmaz,
Edebiyat-ı Cedide'yi de ardına takarak Yahya Kemal'e kadar getirir. Milli
Edebiyatçılar bile Hamit'ten geçerek gelirler.
Eserleri:
Şiir kitapları: Sahra (1879), Makber (1885), Ölü (1885), Hacle (1886),
Bunlar O'dur (1885), Divaneliklerim yahut Belde (1885), Bir Sefilenin
Hasbihali (1886), Baladan Bir Ses (1912), Validem (1913), İlham-ı Vatan
(1916), Tayflar Geçidi (1917), Ruhlar (1922), Garam (1923)