12 Nisan 2012

SUYA YAZILMIŞ MEKTUPLAR OKUYUN VE DİNLEYİN


Suya Yazılmış Mektuplar
bizim sevdamız, imkânsızlığın ötesinde suya yazılmış bir mektup gibi beyaz,
güneş gibi sıcak ve ılık bir meltem gibi serin.
Bir gün suya yazdığımız sevdamız,
bir yaz yağmuruyla avuçlarımıza yağacak.
Ve yağan her damlasında gelincikler vuslatımı örecekler gözbebeklerimize…
Farkındayız, ne ben Mecnun’um ne de sen Leyla..
Biz sevdanın ayrılıklara inat baharın avuçlarına eğilip umuda açan sevda çiçekleriyiz..
Seninle ben, aynı gökyüzünde sevdanın dilsiz yüreğiyle selamlasan iki yıldızıyız.
Pes etmek yok acılara.
Ölüm bizim için vuslat olacaktır..
Vakti saati geldiğinde papatyaların ayak uçlarında buluşacak ellerimiz.
Utangaç yanaklarımızın rengi güllerin kırmızısına galip gelecek..
Ve avuç içlerimizin teri düşecek bozkırların kuru dudaklarına.
Kana kana baharları içeceğiz bakır tenli bulutların dudaklarından.

Vuslatımıza şahitolacak zaman.
İçimizde yaşattığımız umutların,
avuç içlerimizde biriktirdiğimiz mutlulukların sevdayla kavuşması olacak Ahiretimiz..
Evet, şimdi ellerimiz hasrete kelepçeli…
Gözlerimiz ise hep pencerelerde hasrete hançerli.
Sevdaya açılacak kapılarımız ise kilitli..
Varsın olsun, her şeye inat yaşatabilmektir sevdamızı.
Sevda kelimelerin bahar kokan satırlarında geziniriz biz.
Tutuşmasa da ellerimiz birbirine,
nefeslerimiz hep yan yanadır güneşin gölgelerinde.

Mutluluğu, kavuşmalarda yaşayamasak ta birbirimizin varlığını en mutluluk bilmeliyiz.
Mutluysak ayrı bedenlerde, vuslatımızda adlarımız sarmaşık gülleriyle gökyüzüne yazılacak..
Ektiğim çiçeğin kokusunda senin kokunun olduğunu biliyorum..
Eğilip her sabah kulağına seni seviyorum cümlesini fısıldıyorum…
Biliyorum senin o cümleleri uzaklara inat duyduğunu
Sen uyurken , senin mutlulukların için seccademi ıslattığımda, senin yüreğinin benim için yandığını hissediyorum….

Hatırla ey gülüm, karakışlardayız şimdilerde.
Baharları beklemekteyiz.
Biliyorum zaman hasretimizi küllendirse de aldığımız her nefes mutluluklara değil mi ?
Gülümsediğinde benim de gülümsediğimi bil…
Ve ağladığında gözbebeklerin, benim bulutlarla aynı masada nehirlere yüreğimizi ağlattığımı düşün….
Bizler ki yetim çocukların düşlerinde büyüyen iki sevdayız…
Ayrı kentlerin içinde karanlığa inat aydınlığa nefes alan umudun bekçileriyiz..
Sevda bu olmalı…
Uzaklarda olsa da içimizde yaşatabilmek.
İmkansızlığa inat yüreğinde büyütebilmek.
Ayrı bedenlere inat tek nefesle yaşayıp tek yürekte hayata gülümseyebilmek.
İşte bizim sevdamız, imkânsızlığın ötesinde suya yazılmış bir mektup gibi beyaz,
güneş gibi sıcak ve ılık bir meltem gibi serin.
Bir gün suya yazdığımız sevdamız,
bir yaz yağmuruyla avuçlarımıza yağacak.
Ve yağan her damlasında gelincikler vuslatımı örecekler gözbebeklerimize.
İşte o zaman; Cennetin ılık baharları karışacak terimize.
Ve vuslatın suya yazılmış mektubumuzu okuyacak ellerimize.
Ve hasret bize mutlulukları sunacak yüreğimize.
Şimdi zaman, sabrın nabızlarında bizim için atıyor.
Yüreğimizi damarlarımızdan akıtıp berrak sularda yol alıyoruz.
Gül desenli sevinçlerimiz azığımız,
umut kokulu nefesimiz katığımız olacak bu yolculuğumuzda.
Ve bir gün suya karışıp hasreti yakacağız.
Ve suyun mavisinde eriyip vuslatı yaşayacağız.

ismail SARIGENE

ÖZLEDİM SENİ,ÖZLEDİM O ESKİ GÜNLERİ




Özledim seni.Özledim eski günleri.

Sana bakıp ellerini tuttuğum o güzel günleri.

Bir anda aklıma geldin aylar sonra. Beni güzel gözlerinle görüp,hayatına kabul ettiğin andan, bırakıp gittiğin o ana kadar tüm yaşadıklarımız, yıllarımız, aşkımız geldi aklıma. Ne güzel de 'aşkım' derdin bana.
Gör şimdi halimi. Bırakıp gittiğinden beri bir hayalden çok daha uzaksın bana ve ben sensizlikle baş edemiyorum sevgilim.
'Sevgilim', ne kadar yabancı bu kelime bana senden yana. Sense bir başka kollarda.
Görüyor musun beni baktığın o adamda. Ya da elini tuttuğunda. O sana her güzel söz söylediğinde benimkilerle aynı, gelmiyor muyum hiç aklına?
Sen benim hayalimdin. Karşıma çıkan en büyük ve tek şansımdın. Biz bu hayatta birbirimize armağan edilmiş birer hak idik ve sen çöpe attın bizi. Biz bir daha olmayacağız ama sen beni hep sadece tekrar edeceksin .
Yaşadığın her anda bir başkasıyla yanında olmasam da beni bulacaksın hep dudakların ona dokunduğunda.
Gözler kapandığı zaman geçmiş yanıp tutuşacak. Kor alevler küllerinden doğacak, seni yakıp kavuracak. Ama sen beni bir daha bulamayacaksın. Ve ben bir daha sana asla dokunamayacağım, bakamayacağım eskisi gibi dolu dolu.
Belki bir gün bir yerde karşıma çıkarsan eskiden dediğim gibi, ancak bir heyecan, el titremesi, kaçamak bakış olacaksın ve asla dinmeyecek bu ateş, asla kül olmayacak tamamen. Biliyorum çünkü yaşıyorum. Tadıyorum o acıyı yüreğimin ta en içinde, derinliklerinde. Söylediğin sözleri her gece görüyorum dudaklarından çıkar gibi sanki, tıpkı beni bırakıp gittiğinin ardından aylar geçse de rüyama girdiğin gecelerdeki gibi, sabaha karşı uyuklayıp gün ışığı göğsümde derin bir sancıyla uyandığım sensizlikle boğuşup bir türlü başa çıkamadığım günler misali.
Şimdi yoksun, ve ben asla gerçekten var olmayacağım bundan sonra. Söylemiştim sana, bırakıp gittiğinde tek bir boş beden kalacak bu canımdan geriye. Ve sen artık yalan bir hayatı yaşayacaksın en yapmacık haliyle. Sadece bir taklit olacak gördüklerin benden kalan geriye. Herkes beni hatırlatacak sana, onlara her baktığında. Çünkü sevgilim ben sende bir ömrü her gün geceden sabaha defalarca yaşadım. O yıllara Leyla ile Mecnunu sığdırdım. Romeo ve Jüliet'i oynadım sahnelerinde kalbimin. Ve sen sadece seyretmedin. Sen de ben gibiydin, ben gibi bir oyuncu bu sahnede.
Milyonlarca hayatı sığdırdım kalbime ve sundum sana. Sen işte sırf bu yüzden yaşanmamışlıklardan yoksun bir tekrara doğru yüyüyorsun öylece.
Şimdi burda olsan, yanaklarına dokunsam, keşke kokunu bir kez daha duysam, gözlerine bakıp kalsam. Ama yoksun. Artık hayat tat vermiyor eskisi gibi.
Sadece yaşıyorum, belki bir gün karşıma çıkarsın en masum halinle diye. Tıpkı hayallerimdeki gibi.
Yoksun olmayacaksın artık biliyorum ne seni düşlerim de unutabilirim
Ne de sen le olan o günleri unutabilirim Bilirim gidenin geri gelmeyecegini
Bilirim Gidenin her daim yorgun kırgın uzgun oldugunu bilirim Sevgili.
Ben hiç unutmayacıgını bilirim yaşananları bilirim cicegim.


Benim yaşadıgımı yaşayacagını benim yalnızlıgımı yaşayacagını bilirim
Ne denir ki giden den sonra tipik bilindik sozler. ardından bir kaç haykırış
Bir de göz yaşı ha unutmadan hüzün kaplı bir yurek  bunu da unutmamalı
İnsan yalnız kaldıgında anlar yaşananlar bir bir o an gelir gözleri önüne.
Şimdi yaşıyormuyum belli belirsiz yaşıyormusun bilmiyorum

Bazen şaşıyorum şaıyorum kendime nasıl olurda ben onsuz,
Obensiz diye hiç düşünmezdik degilmi başkalarının tenlerinde mutlu olacagız,
Başkaları saracak bedenlerimizi başkası sevecek Bizi bizse hala eski gunleri.

Cocuklugumdaki gibi yaşanan o gülüşleri tebessum dolu bakışları,
Soylemesi kolay yazması basit evet ama sen bir de bunu haykıran Yurege sor.
Özledim seni özledim bitanem Nasıl anlatılır başka bilmemki bilemem bitanem.
Ne şimdiler de cocuklugum ne de senin çocuksu tebessümlerin kalmadı bende.

KAZAN KAZAN KAZANARAK PAYLAŞ....




KAZAN KAZAN KAZANARAK PAYLAŞ....



KAZANIYORUM-KAZANIYORUM-KAZANIYORUM

AMA KAZANDIĞIMIDA PAYLAŞMAK İSTİYORUM

GELİN BİRLİKTE PAYLAŞARAK KAZANALIM

=======================

ÇAĞLAR NET WORK MARKET

BEN BU ORGANİZASYONDA VARIM
 YA SİZ....???
==================

 

 Bilgilendirme Linki


http://link.tr.tc/hh3
================
Canlı Seminerden izleyin

daha geniş bilgi sahibi olun

Linki

http://login.meetcheap.com/conference,34390496
================
Şimdi Üye Olun 
================

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...