02 Ağustos 2013

Süfyani-Emevi halifelerinin fetih siyasetleri ve sonuçları

EMEVİLER KİMDİR..?..2

Tarih

Emevi hanedanın kurucusu
Muaviye, Mekkeli Kureyş kabilesine bağlı Ümeyye ailesinden geliyordu. Emeviler, ailenin adından dolayı Beni Ümeyye olarak da anılır. Muaviye,
Hz. Ömer döneminde
641'de
Şam valisi olmuş ve
Suriye'yi denetimi altına almıştı. Muaviye,
656’da başa geçen
Hz. Ali'nin halifeliğini tanımadı ve onu üçüncü halife
Hz. Osman'ın öldürülmesinden sorumlu tuttu.
Şam valiliğine bir başkasını atayınca da çekişme savaşa dönüştü. Muaviye, Sıffin Savaşı'nda (
657) yenilmek üzere olan askerlerinin mızraklarına Kuran yapraklarını taktırdı ve böylece
Hz. Ali'nin ordusunu durdurdu. Halifelik sorununu savaşla değil hakeme başvurarak çözmeyi önerdi. Ne var ki Muaviye’nin hakemi
Hz. Ali’nin hakemini ikna ederek Muaviye’yi halife ilan etti.
Hz. Ali bu sonucu kabul etmemekle birlikte denetimindeki toprakları yavaş yavaş yitirdi ve bir süre sonra da öldürüldü.

Muaviye,
Hz. Ali'nin
661'de öldürülmesinden sonra halifeliğini ilan etti ve böylece Emevi yönetimi başladı. Muaviye, halifeliğini tanımayanları sert bir biçimde bastırdı ve iç karışıklıklara son verdi. Ardından yeni fetihlere girişti. Emevi egemenliğini doğuda
Hindistan sınırına, batıda Kuzey
Afrika'ya, oradan da Güney İspanya'ya kadar yaydı. Yeni kurulan donanmayla 669678 arasında Bizans’ın başkenti Konstantinopolis'i ( İstanbul) ele geçirmek için seferler düzenlendi, ama başarılı olamadı. Muaviye 680’de öldüğünde ardında güçlü bir devlet bıraktı. Halifeliği dinsel önderliğin yanı sıra tam bir siyasal önderliğe dönüştürdü. Halifelik merkezini de kutsal topraklardaki Mekke’denŞam’a taşıdı. Artık halife bir kurul tarafından seçilmiyor, babadan oğula geçiyordu. Nitekim Muaviye’nin yerine oğluI. Yezid halife oldu.
I. Yezid tahta çıktığında yeni bir halifelik sorunuyla karşı karşıya kaldı. Hz. Ali'nin küçük oğlu Hüseyin, halifeliğin kendi hakkı olduğunu ileri sürdü ve Yezid'in halifeliğini tanımadı. Yezid sorunu askeri yöntemlerle çözmeye karar verdi ve Hüseyin ile yandaşlarını 681’de Kerbela'da kıyıma uğrattı. Bu olay, İslam tarihindeki Sünni ve AleviŞiimezhep ayrılığını da kesinleştirdi. I. Yezid, yaklaşık üç yıl iktidarda kaldı, ama İslam tarihine en acımasız hükümdarlardan biri olarak geçti. I. Yezid'in ölümünden sonra 683’te oğlu II. Muaviye halife oldu. II. Muaviye’nin iktidarı yalnızca bir yıl sürdü. II. Muaviye ve önceki iki hükümdar, Ebu Süfyan’ın soyundan geldikleri için Süfyaniler olarak anılır.

II. Muaviye’den sonra 684'te I. Mervan halife olarak Emevi Devleti’nde Mervaniler dönemini başlattı. Emeviler en parlak dönemini I. Mervan’ın oğlu Abdülmelik döneminde ( 685705) yaşadı. Bu dönemde Irak ve İran'daki ayaklanmalar bastırıldı. Hindistan ve Orta Asya'da yeni fetihlerle devletin sınırları genişletildi. Süleyman’ın halifeliği sırasında Bizans İmparatoru III. Leon'un 717'de Emevi ordusunu ağır bir yenilgiye uğratması, Emevi Devleti’nin gerileme döneminin başlangıcı oldu. Araplar arasında kabile çatışmaları yeniden başladı ve "Mevali" denen, Arap olmayan Müslümanların merkezi yönetime karşı hoşnutsuzlukları arttı. 707720 arasında halifelik eden Ömer'in başlattığı yenileşme hareketleri de kalıcı bir sonuç getirmedi. Hişam döneminde ( 724743), 732'de İspanyaüzerinden Fransa'yı fethe girişen Emevi ordusu Poitiers'de (Puvatya) durduruldu. Emeviler Anadolu'da Bizans’a karşı üstünlüklerini de yitirdiler. Orta Asya'da Türkler, Kuzey Afrika'da Berberiler Emevi egemenliğine başkaldırdılar.

Son Emevi Halifesi II. Mervan döneminde ( 744750) Abbasiler denetiminde gelişen muhalefet Emevi egemenliğini sarstı. Emevi Devleti’nin yıkılışında Ebu Müslim Horasani önemli rol oynadı. Sonunda Abbasilerin önderi Ebu'l-Abbas, Emevi egemenliğine son verdi ve Emevi hanedanının bütün üyelerini öldürdü. Bu kıyımdan canını kurtarabilen Abdurrahman, İspanya'ya giderek orada Endülüs Emevileri Devleti’ni kurdu.

Devlet yönetimi

Emeviler dönemindeki devlet yönetimi sonraki İslam devletlerine örnek oluşturdu. Hz. Ömer döneminde ( 634644) ortaya çıkan divan adlı kurumu Emeviler daha da geliştirdi. Halifeler devlet işlerini vezirler aracılığıyla yürütmeye başladılar. Emevi toprakları eyaletlere ayrılarak yönetildi, ama eyaletler Şam’daki merkezi devlete bağlıydı. Emevi Devleti, İslam devleti olmaktan çok bir Arap devletiydi. Emeviler, Müslüman Araplar ile Arap olmayan Müslümanları birbirinden ayırıyorlardı; Arap olmayan Müslümanlara Mevali diyorlardı. Emevi Devleti’nin yıkılmasında en önemli etkenlerden biri bu ayrımcılık oldu. Araplaştırma siyasetinin bir sonucu olarak Arapça devletin tek resmi diliydi. Devlet gelirleri, dinsel gereklerden kaynaklanan vergiler ile fethedilen yerlerden ve savaşlardan elde edilen ganimetlerden oluşuyordu. İslam tarihinde ilk altın para da Abdülmelik döneminde ( 685705) basıldı.

Emevi sanatı

Emevi sanatı, özellikle mimarlık alanında gelişmişti. Emevi döneminden günümüze pek çok cami, saray, kale gibi yapılar kalmıştır. Emevi sanatı, YunanBizansİran’daki Sasani sanatının etkilenmiştir. 

I. Velid döneminde ( 705715Şam'da yaptırılan  (ya da Ümeyye Camisi), Emevi mimarlığının karakteristik özelliklerini taşır. Dikdörtgen planlı cami, eski bir Roma tapınağının temeli üzerinde yükselir. Yapı, dört büyük ayağın taşıdığı dört kemere oturtulan bir kubbeyle örtülüdür. Caminin kare planlı üç minaresi vardır. Avlusunu üç yandan iki katlı revaklarla çevrilidir. Emeviye Camisi, günümüze pek az örneği kalan zengin mozaik bezemeleriyle de dikkati çeker. Bu bezemelerde Yunan ve Bizans etkileri açıkça görülür. Kudüs'te sekiz köşeliKubbetü's-Sahra da (ya da Ömer Camisi) Emevi mimarisinin önemli bir örneğidir. Emevilere karşı ayaklanan Abdullah bin Zübeyr Mekke'yi ele geçirince, Halife Abdülmelik Hz. Muhammed'in namaz kılmış olduğu yerde, Müslümanların hac ödevini yerine getirmeleri için bu camiyi yaptırmıştır. Gene Abdülmelik döneminde Kudüs'te yapılan Mescid-i Aksa büyüklüğüyle dikkat çeker.

Emevilerin Suriye çöllerinde yaptırdıkları saray, köşk, kale gibi yapılardan günümüze çok azı ulaşmıştır. Lût Gölü'nün kuzey ucundaki , çevresi geniş surla çevrili bir alandadır ve salon ile hamamdan oluşur. Salonun duvarlarının Emevilerin askeri zaferlerini betimleyen resimler kaplı olması dikkat çekicidir. Bu resimlerde de Yunan ve İran etkisi görülür. Emevi sanatının bir özelliği de, duvar yüzeylerini hiç boş yer bırakmaksızın bezemekti. Şam'ın 200 km güneyinde kurulmuş tipik bir çöl sarayı olan Mşatta Sarayı, kulelerle güçlendirilmiş bir surun ortasında yer alır. Mşatta Sarayı’nın içinde de Yunan ve İran etkisi taşıyan zengin bezemeler vardır.

Emevilerden kalan bir başka yapı biçimi de bir tür han olan ribat idi. Bir surla çevrili olan ribatlarda odalar, ambar, ahır, sarnıç ve gözcü kuleleri bulunuyordu. Uzun yolculuklar sırasında konaklamak için kullanılan ribat, aynı zamanda küçük birer askeri üstü.

Sanat

Emevi sanatı, özellikle mimarlık alanında gelişmişti. Emevi döneminden günümüze pek çok cami, saray, kale gibi yapılar kalmıştır. Emevi sanatı, Yunan, Bizans, İran’daki Sasani sanatından etkilenmiştir.

I. Velid döneminde (705-715) Şam'da yaptırılan Emeviye Camisi (ya da Ümeyye Camisi), Emevi mimarlığının karakteristik özelliklerini taşır. Dikdörtgen planlı cami, eski bir Roma tapınağının temeli üzerinde yükselir. Yapı, dört büyük ayağın taşıdığı dört kemere oturtulan bir kubbeyle örtülüdür. Caminin kare planlı üç minaresi vardır. Avlusunu üç yandan iki katlı revaklarla çevrilidir. Emeviye Camisi, günümüze pek az örneği kalan zengin mozaik bezemeleriyle de dikkati çeker. Bu bezemelerde Yunan ve Bizans etkileri açıkça görülür. Kudüs'te sekiz köşeli Kubbetü's-Sahra da (ya da Ömer Camisi) Emevi mimarisinin önemli bir örneğidir. Emevilere karşı ayaklanan Abdullah bin Zübeyr Mekke'yi ele geçirince, Halife Abdülmelik Hz.Muhammed AS'in namaz kılmış olduğu yerde, Müslümanların hac ödevini yerine getirmeleri için bu camiyi yaptırmıştır. Gene Abdülmelik döneminde Kudüs'te yapılan Mescid-i Aksa büyüklüğüyle dikkat çeker.

Emevilerin Suriye çöllerinde yaptırdıkları saray, köşk, kale gibi yapılardan günümüze çok azı ulaşmıştır. Lût Gölü'nün kuzey ucundaki Kuseyr Amra Köşkü, çevresi geniş surla çevrili bir alandadır ve salon ile hamamdan oluşur. Salonun duvarlarının Emevilerin askeri zaferlerini betimleyen resimler kaplı olması dikkat çekicidir. Bu resimlerde de Yunan ve İran etkisi görülür. Emevi sanatının bir özelliği de, duvar yüzeylerini hiç boş yer bırakmaksızın bezemekti. Şam'ın 200 km güneyinde kurulmuş tipik bir çöl sarayı olan Mşatta Sarayı, kulelerle güçlendirilmiş bir surun ortasında yer alır. Mşatta Sarayı’nın içinde de Yunan ve İran etkisi taşıyan zengin bezemeler vardır.

Emevilerden kalan bir başka yapı biçimi de bir tür han olan ribat idi. Bir surla çevrili olan ribatlarda odalar, ambar, ahır, sarnıç ve gözcü kuleleri bulunuyordu. Uzun yolculuklar sırasında konaklamak için kullanılan ribat, aynı zamanda küçük birer askeri üstü.

EMEVİLERİN YIKILIŞ SEBEBLERİ
1. Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara değer vermemeleri, Arapları üstün görmeleri. (Arap olmayan Müslümanlara "Mevali" diyorlardı.)
2. Önemli görevlere Emevi ailesinden olanların getirilmesi ve bu durum sonucu oluşan Arap kabileleri arasındaki huzursuzluk.
3. Emevi ailesi arasındaki geçimsizlikler.
4. Fetihlerin durması.
5. Hz. Ali taraftarlarının ( Şiiler) çalışmaları.
6. 'ın soyundan gelenlerin çalışmaları (Hz. Abbas, Hz. Muhammed (SAV)'ın amcasıdır.)

EMEVİLER DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1. Emeviler döneminde sınırlar doğuda Seyhun nehrine batıda Atlas okyanusuna, kuzeyde pirene dağlarına ve Anadolu içlerine kadar genişlemişti.
2. Emeviler döneminde İslam kültür ve uygarlığının temelleri atıldı.
3. Emeviler devrinde halifelik babadan oğula geçmeye başladı ve halifelik bir saltanata dönüştü.
4. Türklerle Araplar arasında şiddetli mücadeleler yapıldı. ( Emevilerin Arapçılık politikası bunda etkili olmuştur.)
5. Ülke yönetimi eyaletlere bölünmüştür.

Kaynaklar


  • Vikipedi
  • EMEVİLER KİMDİR..?..1

    ansiklopedi EMEVİLER KİMDİR?


    EMEVİLER KİMDİR?
    İslâm tarihinde "Dört Halife Devri"nden sonra İslâm Devleti'nin başına gelen hanedana verilen ad. "Beni Ümeyye" de denir.
    Emevî iktidarı, Doğu ve Batı Emevîleri olmak üzere ikiye ayrılır. Doğu Emevîlerine (661-750) Suriye ya da Şam Emevîleri, Batı Emevîlerine (756-1031) ise Kurtuba ya da Endülüs Emevîleri denir. Hanedanın adı, bu devleti kuran Muaviye bin Ebu Süfyan'ın mensup olduğu Kureyş'in "Beni Ümeyye" soyundan gelmektedir. 


    Halife Ali'nin öldürülmesi üzerine İslâm Devleti'nin başına I. Muaviye geçti (661). Muaviye, Osman zamanında 640'ta Suriye (Şam) valiliğine atanmıştı. Ali'nin ve oğlu Hasan'ın siyasî başarısızlıklarından yararlanarak halife oldu. 19 yıl bu makamda kaldı. Zamanında İslâm fetihleri devam etti. Sicistan fethedilerek İslâm orduları Afganistan içlerine kadar sokuldu. Semerkant işgal edildi. Anadolu'ya yapılan seferlerde Arap orduları Erzurum'u ele geçirdiler, Yezit komutasındaki birlikler İstanbul'u kuşattılar. Arap donanması, Kıbrıs ve Girit adalarını işgal ederek Sicilya'ya kadar uzanan akınlar düzenledi. Afrika'nın kuzeyi, Cezayir'e dek fethedildi. Muaviye, ölmeden önce oğlu Yezit'i kendi yerine halife yaptı. O zamana kadar halife, Müslümanların en ileri gelenleri arasından seçilirdi. Böylece Emevîler ile birlikte, babadan oğula geçen bir saltanat usulü kurulmuş oldu. 

    Babasının yerine 680 yılında geçen I. Yezit'in halifeliğini Iraklılar tanımadılar. Ali'nin oğlu Hüseyin'i halife yapmak için Bağdat'a çağırdılar. Hüseyin'in Irak'a geldiğini haber alan Yezit'in kuvvetleri Hüseyin'i Kerbelâ'da şehit ettiler (10 Muharrem 680). Peygamberin torununun şehit edilmesi, Araplar arasında Emevîlere karşı düşmanlığın artmasına neden oldu. İç savaşlar çıktı. Yezit'in ölümü üzerine (683) yerine geçen II. Muaviye kısa bir süre sonra halifelikten vazgeçti (684). Yezit'in, yerini dolduracak yaşta başka bir veliaht bırakmaması, Emevî yanlılarını zor duruma düşürdü. 

    Aynı aileden I. Mervan, duruma hâkim olarak halife oldu (684). Suriye'deki düzeni yeniden kurdu. Emevî hanedanı halifelerinin en büyüklerinden biri olan Abdülmelik (685-705), ilk Arap parasını bastırdı. Arapçayı resmî dil olarak kabul etti. Devlet örgütünü esaslı bir şekilde düzenledi. Ülkede geniş yapım faaliyetlerinde bulundu. Ölünce yerine oğlu I. Velit geçti. Gerek I. Velit (705-715) ve gerekse Süleyman (715-717) dönemlerinde, Abdülmelik'in başlattığı düzenlemeler sürdürüldü. 

    Müslüman orduları, bu halifeler zamanında imparatorluğun her yönünde zafer kazandılar. Doğuda Kaşgar alındı, Pencap işgal edildi. İstanbul ikinci kez kuşatıldı. Tarık bin Ziyat, Septe Boğazı'nı geçti ve bugün kendi adıyla anılan Cebelitarık'a çıktı (711). Got Kralı Rodrik'i Kadiks'te büyük bir bozguna uğrattı. Fetih sürdü ve İspanya bir Arap ili hâline getirildi. Büyük dedesi halife Ömer'i andıran yaşayışıyla Ömer (717-720) Süleyman'dan sonra halife oldu. II. Yezit (720-724) ve onu izleyen Hişam (724-743) devirleri, Emevîlerin en parlak zamanı oldu. 

    Tüm Hişam devrini kaplayan savaşlar sonunda Araplar, Türkleri Maveraünnehir'in ötesine attılar, büyük bir kısmına da Müslümanlığı kabul ettirdiler. Öte yandan Endülüs'e vali atanan Abdurrahman el Gafiki, Galya içine girdi ve Poitiers'de şehit düşünceye kadar Fransa'nın yarısını işgal etti. Hişam, 743'te öldüğü zaman, Emevî Devleti en geniş sınırlarına ulaşmış bulunuyordu. Ancak, onun haleflerinin, yani II. Velit (743-744) ile III. Yezit'in yanlış tutumları yüzünden devlet güçsüz düştü. Suriye ve Ürdün'de bulunan ordular ayaklandılar. II. Velit öldürüldü. 

    Yerine III. Yezit geçti. Fakat anarşi bütün ülkeyi kapladı. Yezit bu durumda daha kendini toparlayamadan öldü ve yerine kardeşi İbrahim (744) geçti. İbrahim, II. Velit tarafından veliaht olarak gösterilen yeğenlerini öldürünce, illerdeki valilerin merkeze olan bağları koptu, Irak ve Yemame'de Şii ve Hariciler başkaldırdılar. Bu durumda, karışıklıklara son vermek için, Ermeniye Valisi Mervan işbaşına çağrıldı. İbrahim, ordusuyla onun karşısına çıktı. Yenilgiye uğradı ve öldürüldü. II. Mervan (744-750) halife oldu. Mısır'ı ve Irak'ı yeniden Emevîlere bağladı. 

    Fakat bütün bu başarılarına rağmen 746-748 yılları arasında doğuda alevlenen Şiilik hareketi, Mervan'ın durumunu sarstı. İran ve Horasan bölgelerinde Emevîlere karşı duyulan hoşnutsuzluk daha da arttı. Ayrıca Emevî halifelerinin güttüğü Arapçılık politikası, Arap olmayan unsurlar arasında olumsuz etkiler yarattı. Abbasîler bundan yararlanmayı bildiler. Ayaklanmaya çok iyi hazırlanmış olan Horasan'a İran asıllı Ebu Müslim'i gönderdiler (746). Ebu Müslim, Emevî ordusunu yenip Horasan'dan atınca (748), İran Yaylası'na egemen oldu. 

    Ertesi yıl Kahtaba komutasındaki Abbasî ordusu, Emevîleri yenilgiye uğratarak Irak'ı ele geçirdi. Kûfe alındı. Ebu'l Abbas halkın biatını kabul etti (749). Son Emevî Halifesi II. Mervan Mısır'a kaçtı (750). Mervan, aşağı Mısır'da yaptığı son savaşta öldürüldü (750). Böylece doksan yıllık bir saltanattan sonra, Emevî hanedanının doğuda iktidarı son buldu. Abbasîler, Emevî Hanedanı'na karşı baskıcı, ezici bir politika izlediler. Emevî ailesinden yalnız bir kişi, Halife Hişam'ın torunu olan I. Abdurrahman, canını kurtarıp Endülüs'e kaçmayı ve orada bir devlet kurmayı başardı (756). Endülüs Emevîleri başlangıçta, halife unvanını kullanmadılar. 

    Emir ya da ibnü'l-halife unvanı ile yetindiler. Ancak III. Abdurrahman'dan itibaren, bu unvanı taşımaya başladılar. Devletin kurucusu I. Abdurrahman'ın hükümdarlığı 33 yıldan fazla sürdü. Abdurrahman, Endülüs kabile başkanlarını, liderlerini zorla ya da tatlılıkla kendisine bağladıktan sonra ülkede birliği kurdu. Kurtuba'da Kasrü'l-emâre'yi (Alcazar) yaptırdı. Ünlü Ulucami'nin (Mezguita) yapımına başlandı. 788'de ölünce yerini alan oğlu I. Hişam (788-796) bozulmaya başlayan güvenliği sağladıktan sonra, tarım ve ticaretin gelişmesi için köklü önlemler aldı. 8 yıllık saltanattan sonra yerine oğlu I. Hakem (796-822) geçti. Hakem, bir yandan çeşitli muhalefet ve ayaklanmalarla, bir yandan da Charlemagne ve Asturia Kralı II. Alfonso'nun saldırıları ile karşılaştı. İlk ayaklanma 805'te Kurtuba'da patlak verdi. 

    Hakem, ayaklanmaları kanlı bir biçimde bastırdı. İç ayaklanmalar, Hakem'in dış politikada zayıf düşmesine yol açtı. II. Abdurrahman (822-852) dönemi de Hakem dönemine benzer olaylarla geçti. Bu emir zamanında iç karışıklıklar ve gittikçe güç kazanan Hristiyan baskısı altında devlet zayıfladı. 852'de yerine geçen oğlu I. Muhammet (852-886), babasından daha sert önlemlerle iç karışıklıklara son vermeye çalıştı. 886'da ölünce yerini oğlu Münzir (886-888) aldı. Şiire meraklı bu hükümdarın saltanatı sırasında Endülüs, sakin bir devir geçirdi. 

    Ölünce tahta kardeşi Abdullah (888-912) çıktı. Onun zamanı da iç karışıklıkların tekrar canlanmasıyla sürekli bir mücadele içinde geçti. Abdullah ölünce yerine vasiyeti üzerine torunu III. Abdurrahman (912-961) geçti. Endülüs, III. Abdurrahman ve halefleri zamanında siyasî, ekonomik ve kültürel üstünlüğün doruğuna ulaştı. III. Abdurrahman'ın 50 yıl süren saltanatının ilk devresi iç huzuru sağlamakla geçti. Onun politikası da iç muhaliflerini ortadan kaldırmak, dışta ise, kuzeydeki Hristiyan devletlere saldırı fırsatı vermemekti. 

    Abdurrahman'ın Müslüman ülkelerle olan ilişkilerinde de gelişmeler oldu. Abbasî Halifeliği'nin iyice zayıflaması üzerine 926'da kendisini "halife" ilân etti. 931'de Septe'yi işgal ederek Magrib'e geçti. Fas'a yayılmış olan Alevî çetelerini kırdı. Abdurrahman ölünce yerine oğlu II. Hakem (961-976) geçti. Bu hükümdar, babasının kurduğu düzeni sürdürdü. Ölümünden sonra tahta, vasiyeti üzerine 12 yaşındaki oğlu II. Hişam çıktı (976). Hişam'ın yaşının küçük olması, yönetimin kısa bir süre içinde Mansur bin Ebi Amir'in eline geçmesine yol açtı. 

    Mansur ve oğlu Abdülmelik ile Abdurrahman, Emevî Devleti'nde tam bir diktatörlük kurdular. Mansur, Katalonya, Leon ve Galicia üzerine yaptığı seferlerle ün kazandı. Afrika'da ise Berberiler egemenlik altına alındı. II. Hişam bu olup bitenlere yıllarca boyun eğdi ve 1009'da yayınladığı bir emirname ile Abdurrahman'ı veliaht ilân etti. Ancak bu karar, Emevî prenslerinin muhaliflerle birleşmesine yol açtı. II. Hişam tahttan indirildi ve II. Muhammet el Mehdi Bi'llah (1008-1010) halife ilân edildi. Yeniden başgösteren karışıklıklar sonucu Mehdi öldürüldü. 1010'da II. Hişam yeniden tahta çıktı. Hişam ayaklanan Berberîler ile anlaşmak istediyse de başarı sağlayamadı. 1013'te II. Hişam tekrar tahttan indirilerek Süleyman el-Müsta'in'e biat edildi. 

    Ancak Septe Valisi Ali bin Hammud, el-Müstain'i öldürüp 1016'da kendini halife ilân etti. Fakat çok geçmeden o da öldürüldü. Bunun üzerine yeniden kargaşalık başgösterdi ve 1031'e kadar bir yandan Hammudiler öte yandan Emevîlerden IV. Abdurrahman (1016-1023), V. Abdurrahman (1023), III. Muhammet (1023-1024) ve III. Hişam (1027-1031) halifelik iddiasında bulundular ve birbirleriyle mücadele ettiler. Merkezdeki bu çözülme üzerine valiler de, kendi bölgelerinde bağımsız beyliklerini ilân ettiler. Böylece, Endülüs Emevî Devleti'nin birliği parçalandı.

    Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...