23 Temmuz 2012

KONUŞAN KEDİ


Talking Tom Cat
Konuşan Kedi Oyuncak

Talking Tom CatKonuşan Kedi Oyuncak

59,90 TL
22,90 TL
Sepete Ekle
Kalan süre: 21:00:22
Diğer Resimler
  • Talking Tom Cat
Konuşan Kedi Oyuncak
  • Talking Tom Cat
Konuşan Kedi Oyuncak
  • Talking Tom Cat
Konuşan Kedi Oyuncak
  • Talking Tom Cat
Konuşan Kedi Oyuncak


Milyonların severek oynadığı, cep telefonlarından ayırmadığı dünyaca ünlü Talking Tom Cat artık yanıbaşınızda!
Konuşan ve temas halinde sesler çıkaran eğlenceli bir oyuncak.
Talking Cat Tom hayranları için çok güzel bir ürün!
Talking Cat Tom, konuşurken çıkardığı eğlenceli sesler ve müzikler sayesinde çocuklarınızı eğlendirecek!
Talking Cat Tom, söylediklerinizi tekrarlayabiliyor bunun öncesinde eğlenceli sesler çıkartarak konuşmayı kendisi tamamlıyor.
Yüksek ses kayıt özelliği sayesinde, kedinin çok yakınında olmanıza gerek yok uzak konumda olsanız bile sesinizi algılayabiliyor.(Ses kaydı özelliği anlık olup, o an söylediklerinizi tekrarlamasından ibarettir.)




Ürün Özellikleri:
  • Ses kaydı özelliği anlık olup, o an söylediklerinizi tekrarlamasından ibarettir.
  • Kedinin ellerine ve göbek kısmına dokunduğunuzda karnı gurulduyor!
  • 2 Adet AA pil ile çalışmaktadır. (Piller pakete dahil değildir)
  • Ses tekrarlama 
  • Kendiliğinden özel ses özellikleri
  • Uzak mesafeden algılama 
Ürün Rengi:
  • Gri
Ürün Boyutları:
  • Yükseklik : 25cm
  • Genişlik : 12 cm
 Uyarı : 3 Yaşından küçükler için uygun değildir. Yetişkin gözetiminde kullandırılmalıdır.
Bu üründen tek kargo ücreti ödeyerek 50 adede kadar sipariş verebilirsiniz

TEVBE İLE İLGİLİ HADİSLER

1.Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, pişman olunca, Allahü Teâlâ Tevbenizi kabul eder. (İbni Mace)
2.Herkes günah işler. Günah işleyenlerin en hayırlısı Tevbe edendir. (Hakim)
3.Elinizden geldiği kadar çok istiğfar edin. Çünkü Allah katında kurtuluşunuza bundan daha iyi vesile olacak ve Allahü tealânın bundan daha çok sevdiği bir şey yoktur. (Hakim)
4.Allahü Teâlâ, istiğfara devam edeni, her sıkıntıdan kurtarır, her darlıkta bir genişlik verir ve ummadığı yerden rızıklandırır. (Nesai)
5.Allahu Teâlâ buyurdu ki, "Kulumun, günahı göklere kadar yükselse, benden ümit kesmeyip, af dilerse affederim." (Nesai)
6.Allahü Teâlâ buyurdu ki, "Ey kulum, af dilediğin müddetçe, günahlarının çokluğuna bakmadan affederim. Günahların bulutlara kadar yükselse de yine affederim. Yer dolusu günahla gelsen, yer dolusu mağfiretle karşılarım. Yeter ki iman edip Tevbe ile gelsin!" (Tirmizi)
7.Çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allahü Teâlâ, kulunun Tevbe etmesine sevinir. (Buhari)
8.Bir kimse, işlediği günaha tevbe edince, Allahü Teâlâ meleklerine buyurur ki: "Şu kimseye bakın, günah işledi, günahın cezasını veren ve affeden bir Rabbi olduğunu hatırlayıp tevbe etti. Şahit olun ki onu affettim." (Buhari)
9.Allahü teâlâ, günah işleyip pişman olanı, Tevbe etmeden önce affeder. (Taberani)
10.Günah kalbde bir iz bırakır, Tevbe ve istiğfar edilince, o leke kaybolur, kalb cilalanır. (Tirmizi)




Tövbe İle İlgili Hadisler

926 - Hâris İbnu Süveyd anlatıyor: "Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) bize iki hadis rivayet etti. Bunlardan biri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)' dendi, diğeri de kendisinden. Dedi ki: "Mü'min günahını şöyle görür: "O, sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde oturmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür." İbnu Mes'ud bunu söyledikten sonra eliyle, "Şöyle" diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır.
Sonra dedi ki: "Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini duydum: "Allah, mü'min kulunun tevbesinden, tıpkı şu kimse gibi sevinir: "Bir adam hiç bitki bulunmayan, ıssız, tehlikeli bir çölde, beraberinde yiyeceğini ve içeceğini üzerine yüklemiş olduğu bineği ile birlikte seyahat etmektedir. Bir ara (yorgunluktan) başını yere koyup uyur Uyandığı zaman görür ki, hayvanı başını alıp gitmiştir. Her tarafta arar ve fakat bulamaz. Sonunda aç, susuz, yorgun ve bitap düşüp: "Hayvanımın kaybolduğu yere dönüp orada ölünceye kadar uyuyayım" der. Gelip ölüm uykusuna yatmak üzere kolunun üzerine başını koyup uzanır. Derken bir ara uyanır. Bir de ne görsün! Başı ucunda hayvanı durmaktadır, üzerinde de yiyecek ve içecekleri. İşte Allah'ın, mü'min kulunun tevbesinden duyduğu sevinç, kaybolan bineğine azığıyla birlikte kavuşan bu adamın sevincinden fazladır. "
Müslim'in bir rivayetinde şu ziyâde var: "(Sonra adam sevincinin şiddetinden şaşırarak şöyle dedi: "Ey Allah'ım, sen benim kulumsun, ben de senin Rabbinim."
Buharî, Da'avât 4; Müslim 3, (2744); Tirmizî, Kıyâmet 50, (2499, 2500)

927 - Zirrü'bnü Hubeyş anlatıyor: "Saffân İbnu Assâl el-Murâdî (radıyallahu anh) bize, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğ'ini rivayet etti:

"Mağrib cihetinde bir kapı vardır. Bu kapının genişliği -veya bunun genişliği binekli bir kimsenin yürüyüşüyle- kırk veya yetmiş senedir. Allah o kapıyı arz ve semaları yarattığı gün yarattı. İşte bu kapı, güneş batıdan doğuncaya kadar tevbe için açıktır. "
Tirmizî, Da'avât 102, (3529)

928 - Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim güneş batıdan doğmazdan evvel tevbe ederse, Allah tevbesini kabul eder."
Müslim, Zikr 43, (2703)

929 - İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Son nefesini vermedikçe Allah, kulun tevbesini kabul eder. "
Tirmizî, Da'avât 103, (3531); İbnu Mâce, Zühd 30, (4253)

930 - Ebü Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için geceleyin elini açar.
Gece günah işleyenlerin tevbesini kabul etmek için de gündüz elini açar, bu hal, güneş batıdan doğuncaya kadar devam edecektir. Burada "el", Allah'ın ihsan ve fazlından kinayedir.
Müslim, Tevbe 32, (2760)

931 - Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlar arasında doksan dokuz kişiyi öldüren bir adam vardı. Bir ara yeryüzünün en bilgin kişisini sordu. Kendisine bir râhib tarif edildi. Ona kadar gidip, doksan dokuz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânının olup olmadığını sordu. Râhib: "Hayır yoktur!" dedi. Herif onu da öldürüp cinayetini yüze tamamladı.
Adamcağız, yeryüzünün en bilginini sormaya devam etti. Kendisine âlim bir kişi tarif edildi. Ona gelip, yüz kişi öldürdüğünü, kendisi için bir tevbe imkânı olup olmadığını sordu. Âlim: "Evet, vardır, seninle tevben arasına kim perde olabilir?" dedi Ve ilâve etti:
" Ancak, falan memlekete gitmelisin. Zîra orada Allah'a ibadet eden kimseler var. Sen de onlarla Allah ibadet edeceksin ve bir daha kendi memleketine dönmeyeceksin. Zira orası kötü bir yer. "

Adam yola çıktı Giderken yarı yola varır varmaz ölüm meleği gelip ruhunu kabzetti. Rahmet ve azab melekleri onun hakkında ihtilâfa düştüler. Rahmet melekleri: "Bu adam tevbekâr olarak geldi. Kalben Allah yönelmişti" dediler. Azab melekleri de: "Bu adam hiçbir hayır işlemedi" dediler.
Onlar böyle çekişirken insan suretinde bir başka melek, yanlarına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Hakem onlara: "Onun çıktığı yerle, gitmekte olduğu yer arasını ölçün, hangi tarafa daha yakınsa ona teslim edin" dedi. Ölçtüler, gördüler ki, gitmeyi arzu ettiği (iyiler diyarına) bir karış daha yakın. Onu hemen rahmet melekleri aldılar."

Bir rivayette şu ziyade var: "Bir miktar yol gidince, ölüm gelip çattı. Adamcağız yönünü sâlih köye doğru çevirdi. Böylece o köy ehlinden sayıldı."
Buharî, Enbiya 50; Müslim, Tevbe 46, (2766); İbnu Mâce, Diyât 2, (2621)

932 - Bir diğer rivayette (aynı hikaye ile ilgili olarak) şöyle denmiştir: "Allah Teâla beriki köye adamdan uzaklaşmayı, öbür köye de yaklaşmayı vahyetti, sonra da: "Adamın geldiği ve gitmekte olduğu köylere uzaklıklarını ölçüp kıyaslayın" dedi."
Buharî, aynı bab.

933 - Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır."
Tirmizî, Kıyâmet 50, (2501); İbnu Mâce, Zühd 30, (4251)

7270 - Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar çok bile olsa, arkadan tevbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir."

7271 - Ebu Sa'îd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Allah, kulunun tevbesine şu adamın sevinmesinden daha çok sevinir (yani razı olur): Adam yolculuk halindedir. Bir susuz çölde bindiği devesini kaybetmiştir, onu aramaya koyulur. Sonunda aramaları adamı cidden yorup aciz bırakınca (susuzluk ve sıcaktan olduğu yerde ölmek üzere, yere yatar), elbisesini başına çekip örtünür. İşte kendisi o halde iken, devesini kaybettiği yerde hayvanın ayak seslerini duyar. Yüzünden örtüyü kaldırır ve karşısında devesini görür."

7272 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Günahtan tevbe eden, bir günah işlememiş gibidir"

7273 - İbnu Makıl anlatıyor: "Babamla birlikte Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh'ın yanına girdim. Bu ziyaret sırasında o: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın "pişmanlık tevbedir" dediğini nakletti. Babam: "Aleyhissalâtu vesselâm'dan bunu bizzat işittin mi?' diye sordu. Abdullah: "Evet!" dedi."

7274 - Abdullah İbnu Amr radıyallahu anh arılatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, kulun tevbesini, can boğaza gelmedikçe kabul eder."

KONUŞMA İLE İLGİLİ HADİSLER

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:"Kim haksızken tartışmayı bırakırsa, cennetin kıyısında onun için bir köşk yapılır. Haklı olduğu hâlde bırakırsa, cennetin ortasında onun için bir köşk yapılır. Kimin de ahlâkı güzel olursa, ona cennetin en üstünde köşk yapılır."Ebû Ümâme radıyallahu anh. Tirmizî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:"Ahirzamanda yalancı deccaller olacaktır. Sizin ve babalarınızın duymadıkları hadîsleri size sunacaklar. Dikkat edin ve onlardan uzak durun da, sizi şaşırtıp saptırmasınlar."Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:"insan sabaha erişince, organları, dili susturup, şöyle derler: Hakkımızda Allahtan kork! Çünkü biz, seninle beraberiz, doğru olursan biz de doğru oluruz, eğri olursan biz de eğri oluruz."Ebû Saîd radıyallahu anh. Tirmizî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:"Kim bana iki bacağı arası ile iki dudağı arasını garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim."Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:"Kişinin, kanıtsız ve dayanaksız söz söylemesi ne kötüdür."Ebû Kilâbe radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

Az ve öz konuşmalı, lüzumsuz tafsilattan kaçınmalıdır. Diğer bir ifadeyle çok konuşmamayı, yerinde ve ölçülü konuşmayı âdet edinmek gerekir. Allâh Teâlâ mü'minlerin mümtaz hasletlerini sayarken:

“O kimseler ki boş söz ve işlerden yüz çevirirler.” (el-Mü'minûn 23/3) buyurmakta, lüzumsuz sözlerle meşgul olmayı fâsıklık ve dalâlet olarak nitelendirmektedir." (Lokmân 31/6)

Peygamberimiz ise bu konuya şu hadisleriyle dikkat çekmektedir:
“Allâh'ı zikretmeksizin çok konuşmayın! Allâh'ın zikri dışında çok söz söylemek kalbi katılaştırır. Katı kalpli olanların ise Allâh'tan en uzak kimseler olduğunda şüphe yoktur. ”( Tirmizî, Zühd, 62)

"Kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi müslüman oluşundandır.” (Tirmizî, Zühd, 11)

ÇEŞİTLİ SURE VE DUALAR






ZEKATLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER


ZEKATLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Bakara / 110 Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür

Bakara / 254 Ey iman edenler! Kendisinde artık alış-veriş, dostluk ve kayırma bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcayın Gerçekleri inkâr edenler elbette zalimlerdir

Bakara / 267 Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın Biliniz ki Allah zengindir, övgüye lâyıktır

Rum / 39 İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz Allah'ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte zekât veren o kimseler, evet onlar (sevaplarını ve mallarını) kat kat arttıranlardır

Tevbe / 60 Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir

Tevbe / 79-80 Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir Ve onlar için elem verici azap vardır (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmelerinden ötürüdür Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.

zekat ile ilgili hadisler

“Kim malının zekâtını sevab umarak verirse, ona sevap verilir Kim de zekâtını vermezse biz zekâtı ve malın yarısını (cezâlı olarak, zorla) alırız Bu, Rabbimizin kesin kararlarından biridir Al-i Muhammed’e ondan bir hak yoktur”

“Hz Abbâs (radıyallâhu anhüm ), Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)’a hayırda acele etmek maksadıyla daha senesi dolmadan, erken vakitte zekâtın verilmesi husüsunda sormuştu Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu hususta ona müsâade etti”

Resulullah (sav) buyurdular ki: "İslam'da ne (zekatı) ayağa getirme, ne (zekat için) uzağa gitme, ne de şiğar (mehre bedel nikahlama) vardır."

Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Sizi (ticari olmayan) atın ve kölenin zekatından affettim, öyle ise gümüş paralannızın zekatını verin. Bunun her kırk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yüz doksan dirheme zekat düşmez, ikiyüz dirheme ulaştı mı beş dirhem verilecektir."

Sen, Ehlikitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları davet edeceğin ilk şey, Allaha ibadettir.Onu bilip anladıklarında, Allahın günde beş vakit namazı farz kıldığını bildir.Bunu kabul edip uygulamaya başladıklarında, Allahın, onlara, mallarından, zenginlerden alınıp, fakirlere verilecek olan zekâtı farz kıldığını bildir.Zekât alırken, halkın gözünde kıymetli olan mallarından uzak dur.Zulme uğrayanın bedduasından da kaçın. Çünkü, onun bedduası ile Allah arasında hiçbir perde yoktur
Kıyamet gününde, fakirlerden dolayı zenginlerin vay hâline! Çünkü onlar şöyle diyecekler:Ey Rabbimiz! Bu zenginler bize haksızlık ettiler. Senin, bizim için onlara farz kıldığın hakkımızı vermediler.Allah teâlâ da şöyle diyecektir:
İzzetim ve Celâlim hakkı için, sizi yaklaştıracağım, onları uzaklaştıracağım

Gerçek fakir, bir veya iki lokma, ya da bir veya iki hurma ile baştan savulan değildir, asıl fakir, ihtiyacını giderecek bir şey bulamayan, kendisine sadaka verilmesinin zarureti bilinmeyen ve kalkıp insanlardan da dilenmeyen kimsedir

Allah Resûlü bize fitre sadakasını zekât âyeti inmeden önce emretmiştir. Zekât emri geldikten sonra, onu vermemizi bize ne emretti, ne de yasakladı. Ama biz gene de veriyorduk

Sadaka, Rabbin öfkesini söndürür ve kötü ölüme engel olur

Kulların sabaha kavuştuğu hiçbir gün yoktur ki, iki melek inip, biri:Allahım Allah için veren kimsenin verdiği malın yerine daha iyisini ver!
Öbürü: Allahım Vermeyip, elinde tutanın malına telef ver demesinler

Bir müslüman, sevabını Allahtan umarak çoluk çocuğuna bir harcama yaparsa, bu onun için bir sadaka olur

Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamazsanız, gönül alıcı güzel sözler söyleyin

Allah için vermekle mal eksilmez.Allah, affeden kulunun şerefini daha da artırır.Allah için tevazu göstereni, Allah daha da yükseltir

Yüksek el, alçak elden daha hayırlıdır. Bakmaya yükümlü olandan başla. En hayırlı yardım, ihtiyaç dışındakinden verilendir.Kim iffetli davranmak isterse, Allah onu iffetli kılar.Kim insanlardan bir şey beklemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez

Veren el, en yüksek eldir. Bakmakla yükümlü olduklarından başla: Annen, baban, kız kardeşin, erkek kardeşin, sonra sırasıyla öbür yakınların.

’SELÂMÜN KAVLEM MİR RABBİR RAHIYM.’’ AYETİNİN FAZİLETLERİ

1. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’
Ayetinin devamlı okunması 
insanın Allah’ın izni ile her kötülükten korunmasına vesile olur.
2. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin yemek yerken okunursa yenen yemek cennet yemeği olur.
3. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetini devamlı okuyana Allahü Teala selam verir.
4. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması teslimi ruhun imanla olmasına sebeb olur.
5. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

 Ayetinin devamlı okunması
insanın cennet hayatına hazırlanmasına neden olacağı gibi dünyada iken cennet hayatı yaşamasına vesile olur.
6. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetini devamlı okunyanlar çağrılırlar her kapısından cennetin.
7. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın emrine dünyanın girmesine vesile olur.
8. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın Esmaül Hüsnanın sırlarına vakıf olmasına vesile olur.
9. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın hatim sevabı almasına vesile olur.
10. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

 Ayetinin devamlı okunması insanın Allah ve dostlarının hıfzı himmetine vesile olur.
11. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetini devamlı okuyanı insanı kamil olma yolundadır.
12. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetini okumaya devam edenin mükafatını idraktan akıl aciz kalır.
Yani sevap Allah’ın Rahmeti kadar sonsuzdur.
13. ‘’Selamün Kavlen Min Rabbin Rahim’’

 Ayetinin devamlı okunması insanın Allah’ın dostları arasına katılmasın vesile olur.
14. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin her okunması cennete bir ağaç dikilmesine vesile olur.
15. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması cennet diyarında okuyan için köşk yapılmasına vesile olur.
16. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın ruhunun doymasına ve huzurlu olmasına vesile olur.
17. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

 Ayetinin devamlı okunması hurilerle zevceliğe vesile olur.
18. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın sıkıntılarının yok olmasına vesile olur.
19. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

 Ayetinin devamlı okunması insanın sahib i ilimi edeb olmasına vesile olur.
20. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın hatip olmasına vesile olur.
21. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

 Ayetinin devamlı okunması insanın sırr ı eşyaya vakıf olmasına vesile olur.
22. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

 Ayetinin devamlı okunması hastanın şifa bulmasına vesile olur.
23. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın cennet ehli olmasına vesile olur.
24. ‘’Selâmün kavlem mir rabbir rahıym.’’

Ayetinin devamlı okunması insanın cehennemden kurtulmasına vesile olur.

RUH BİLGİSİ

RUH BİLGİSİ
|
FİHİBİSMİLLAH

"Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbı ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla"
 İSRA suresi -85

Sana ruhu soruyorlar. De ki;
Ruh, Rabbimin emrindedir.
Size ancak az bir bilgi verilmiştir.

Ayette buyrulduğu gibi Ruhtan az bilgi verilmiştir.
Bu az bilgiden size bir parça sunalım İnşaallahu Teala.

Ruh Allah'u Tealanın sıfatlarındandır ve kendine mahsustur.

Allah (cc); Alemleri yaratmayı irade buyurduklarında,
Ol emriyle kainatta olan canlı ve cansız tüm mahlukatı kendi sınırsız varlığında bulunan esmalarından yaratmış ve bu yarattıklarından canlı olanları
HAY ismiyle hayata bağlamıştır.

Yani Mukarrep (Allahın zatına yakın) Melekler hariç, sair Melekler, cinler, bitkiler ve hayvanat, Allah'ın Hay sıfatıyla hayat sahibi olurlar.

İnsanlar ve mukarrep Melekler, Cebrail (as) gibi varlıkları ise Allah (cc) kendine mahsus
Ruh sıfatıyla hayata bağlamıştır.

ELEST gününde insanlarla birlikte Mukarrep Meleklerde secde edenlerdendir.
Bu Meleklerin Nur yapıları İnsanların nur yapıları ile diğer
Meleklerin nur yapılarının arasındadır.

Ruh, Allah'ın zatına ait özel hayat sıfatı olduğu için,
Ruh ile hayata bağlanma şerefine erişen İnsanlar
Allah'a ait RUH ile Allah'a halife sıfatı kazandıkları için,
sair meleklerden ve diğer canlı mahlukattan derece olarak üstün tutulmuştur.

"Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu sacidın"
HİCR suresi – 29
Ona şekil verip, Ruhumdan nefhyettiğimde ona secde edin.

Burada nefahtü kelimesini üflemek anlamında yorumlarlar oysa,
Allah'u Teala yerlere ve göklere istiva etmiştir.
Yani yaratılmış her varlık onun esmalarından yaratıldığı için
her varlığı oluşturan onun isim ve sıfatlarıdır.
İşte Hicr 29'daki NEFAHTÜ kelimesi,
Allah'ın İnsana çeşitli esmalarıyla istiva etmesinden sonra ayrıca RUH sıfatıyla da istiva etmesidir.
Allah (cc) sonsuzluğun AHAD'idir dolayısıyla ona ait RUH'da sonsuz ve tektir.
Zannedildiği gibi ruh bölük bölük değildir.
 İnsanlar sonsuz Ruh denizine misafir edilmiş varlıklardır.
Atmosferdeki hava dünyada nasıl bu kadar insanın varlığının içinde
ve dışında aynı anda varsa Ruh da da aynı şekilde vardır.

Beden aleminden ömrü biten insan Ruh deryasından misafirlikten ayrılır.
 Allah (cc) o insandan Ruh sıfatını Azrail (as) vasıtasıyla çeker.
İnsanı nur alemde başka boyuta taşır.
Denizden çıkan balık nasıl hayatını sonlandırırsa
insanda RUH ummanından çıkınca beden hayatı sonlanır.
Ruh hasta olmaz RUH hastası demek küfürdür,
çünkü RUH Allahın özel sıfatlarındandır.

RUH aynı zamanda İnsanda, yine İnsana Şah damarından yakın olandır.

"Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid"
KAF suresi – 16
Andolsun İnsanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz
 ve biz ona şah damarından daha yakınız.

Ayette geçen şah damarı beden aleminin zahiri hayat kaynağıdır.
Ruh da şah damarından bedene daha fazla sirayet ettiği için gerçek hayat kaynağıdır.
Ruh, size nefsinizin fısıldadıklarını bilendir.
Bu sebeple Yüce Peygamberimiz (sav);

"NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR!"
Buyurmuştur. Yani bir anlamda RUH bedende Rabbin temsilcisidir!
Uyku bedene ölümün talimidir, ölümün öğretilmesidir!
Uyanık bedende ruh insanla %100 beraberse, uykuda beden ruhla %1 beraber olur!
 Yani uykuda beden ruhla çok az irtibatlıdır.
Uykudaki insan kainatın 46 boyutundan,
derecesine uygun bir boyuta çekilir,
mesela rüya boyutu gibi!
Bu konuları inşaallah yeri geldikçe anlatacağız!

Allah'a emanet olun dualarınızda bizi de unutmayın...
CAFER İSKENDEROĞLU

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...