|
20 Şubat 2013
ARALIKTA YAĞMUR YAĞDIĞINDA...
YAĞMURLARLA AĞLIYOR YALNIZLIĞINA
YAĞMURLARLA AĞLIYOR YALNIZLIĞINA
Yokuşlarda yoruldu yüreği… Melal akşamlarda hüzün içiyor… Araf yollarda avare yürüyor yıllardır… İkilemlerle ilerliyor Kaf dağının ardındaki sevgiliye kavuşmak için…
Arıyor ağlıyor, ağlıyor arıyor… Savruk sinesinden sarı sonbahar dökülüyor toprağa… Hicran damlıyor ümit bulutlarından… Acı çiçekler açıyor avuçlarında…
Yıllar yüreğinde yırtık bırakarak yol alıyor…
Ne kışta, ne yazda… İlk ve sonbaharı soluyor seherlerde…
Sevinçlerine çiğ yağdı, kırağı kırdı çiçeklerini…
Baharlar bekliyor bağrı, uzak iklimlerden esen meltemlerle serinlemek istiyor sadrı…
Selim kalple sabır ağacına dayanıp şükretmek diliyor… Kalp toprağına düşecek hikmet meyveleri bekliyor o ağacın altında… Sevgiye dost olmuşken sevgili gelmese de olur… Şefkat yoksunu aşk kalp doyurmuyor, neylesin sönük sözleri…
Serap sevgiler, firak acılar demek…
“ Bütün firaklardan gelen feryatlar aşkı bekadan gelen ağlamaların tercümanıdır
Evet, aşk vardır; bekaya… Bekaya bakar kalp, değişmeyen daimi güzele meftun…
Ağlama gönül, neyle yesin gidip kaybolanları…
Araf yollar, avare yıllar biter bir gün…
Yıkanmış yürekle yürürsün aklın aydınlattığı yolda…
Vuslat içer şifa sadır… Sen her şeye yakın, her şey sana yakın…
Uzak uzaktır sana… Anlamamak ve anlaşılmamak yoktur artık…
Küllerin kâinata savrulmuştur, kâinatsa kalbinde kayıp…
Yağmurlar yine yağar ıslatmaz, rüzgârlar yine eser savurmaz…
Savruk değilsindir, kök salmışsındır kâinatın kalbine…
Yine yürürsün yollarda dönüp de arkana bakmadan…
Arafta avare değilsindir, yaranını bulmuşsundur;
Ya Rahman… Ya Rahim… Ya cemil… Ya Vedud…
Rahmet seni ebede namzet etmişken, neyle yesin geride kalanları…
Yunus yüreğinle “kalanlara selam olsun” der yürürsün… Kör kuyularda korunmuş, arınarak yükselmişsindir Azizliğe… Kuyudaki yalnız Yusuf değilsindir, kardeşlerin sevgiyle sarmış, Yakubi şefkat kuşatmıştır… Zirve dekeyken aziz bir terk edişle terk edersin dünya züleyhasını: “teveffeni müslimen.”
Hayata veda ederken geride Yusufi bir kıssa bırakmak, yokuşlarda yağmurlarla ağlamaya değer… Bedelsiz değildir esir pazarında satılmak, Azizlik esirlikten geçer.
Aşkı bilmez Züleyha, Yakubi şefkati anlamaz…
Ağlarsan Yakubi ağla… Seveceksen İbrahimi sev, “La uhubbil afilin” de…
Hikmet yağmurlar yağıyorsa selim kalbine “Selam” sana dosttur, Rahmet yaran… Kuyularda yalnızsan korkma, kıssan yazılıyordur kıyamete kadar okunmak için… Yüzünden okunur Yusuf yüreğin… Yazman için güzel sabrı şükürle süsle ve hayata Yusufi imzanı at: “teveffeni müslimen”
KANATIRLARSA GÖNLÜMÜ MERHAMETİM SEN OL
dünya dönmeyi, unutursa
bende seni ozaman unuturum...
SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR
SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR
siyah gözlerine beni de götür daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşuşun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götürartık bu yerlere sığamıyorum
pembe uçurtmalar yollandığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asûdeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor; ben gidiyorum
bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tûfanına yakalandığı
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun
usul usul intizârı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu
sürüklüyor imkânsız muştuların
eşiğine gönül vâdilerini
eşiğine gönül vâdilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefâsız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür
Nurullah Genç
HATRINA DÜŞECEĞİM
HATRINA DÜŞECEĞİM
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline Ay’da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın…!
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline Ay’da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın…!
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir Şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir Şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!
Gönlünden atamadığın gibi kafandan da
Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!
Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!
Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.
Necip Fazıl Kısakürek
Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...
-
Online Yıldızname Burcu Hesaplama 1. Yol: Arapça Harflerle Ebced Yöntemi Öncelikle "cinsiyet"inizi seçin ve aşağıdaki ...
-
Harflerin Enerjileri A-Z Alfabedeki bütün harflerin enerjileri ve anlamları. İsminizde bulunan, isminizin başladığı harflere göre ka...
-
1 / 24 1 AMAL'İ MÜCERREB-1 2 Bilinmeyen Yönleriyle Satanizm - Bulent Kısa 307 say...