08 Haziran 2015

UYDURUK HIRİSTİYAN LÂİKLİK YERİNE ATATÜRK’ÜN SÜNNET EDİP MÜSLÜMAN YAPTIĞI LÂİKLİK BÖLÜM 3



UYDURUK HIRİSTİYAN LÂİKLİK YERİNE ATATÜRK’ÜN SÜNNET EDİP
MÜSLÜMAN YAPTIĞI LÂİKLİK 
BÖLÜM 3
LÂİKLİK, TAMÂMEN HIRİSTİYAN KÜLTÜRÜNÜN BİR PARÇASIDIR, VE PAPALIK İLE İLGİLİDİR... VE SADECE HIRİSTİYAN TOPLUMLARDA, TÂRİHİN BİR GEREĞİ OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR.
MESELEYE BÖYLE BAKILMADIĞI İÇİN DE, BİZİM TOPLUMUMUZDA SORUN HÂLİNE GELMİŞTİR.
NE DEMEK İSTEDİĞİMİZİ TAM OLARAK ANLATABİLMEK İÇİN, HIRİSTİYAN TARİHİ'NE DÖNMEK GEREKİR... ANCAK OKUYANLARI SIKMAMAK İÇİN DAHA ÖNCEKİ HZ. HIRİSTİYANLARIN SAHTE PEYGAMBERİ YAZIMIZDA VERDİĞİMİZ HZ. İSÂ’NIN ÖLÜMÜNDEN SONRAKİ GELİŞMELERİ TEKRARLAMIYACAĞIZ...
YALNIZ ŞU KADARINI BELİRTELİM Kİ, BUGÜNKÜ HIRİSTİYANLIK, HZ. İSÂ’NIN VAZETTİĞİ ESASLAR ÜZERİNE DEĞİL; SEN POL DİYE BİLİNEN PAVLUS’UN İDDİÂLARI ÜZERİNE KURULMUŞTUR... YENİ AHİT’TE, PAVLUS’UN YAZDIKLARI, 4 "İNCİL"DEN DE FAZLA YER TUTAR!..
PAVLUS’UN BU UYDURMA DÎNİ, 312-337 TARİHLERİ ARASINDA ROMA İMPARATORU OLAN KONSTANTİN TARAFINDAN BENİMSENDİ, VE RESMÎ DİN OLDU... KONSTANTİN 325 YILINDA İZNİK’TE BİR KONSÜL TOPLAYARAK ESKİ ROMA DÎNİ İLE PAVLUS’UN İDDİALARININ BİRLEŞTİĞİ BİR HIRİSTİYANLIĞIN ESASLARINI (KATOLİK MEZHEBİ) TESBİT ETTİ.
KONSTANTİN'İN YAPTIĞI BU KADARLA DA KALMADI... O TÂRİHE KADAR SÂDECE BİR “KİLİSE BAŞPAPAZI”NDAN FAZLA DEĞERİ OLMAYAN ROMA PİSKOPOSU'NA MAAŞ BAĞLADI, VE ROMA KİLİSESİ'Nİ DİĞERLERİNDEN ÜSTÜN TUTTU... BÖYLECE BİR SÜRE SONRA PAPALIK MÜESSESESİ OLUŞTU!.. ROMA KİLİSESİ'NİN BAŞ PİSKOPOSU'NA, BÜTÜN DİĞER PAPAZLARIN "BABA"SI ANLAMINDA "PAPA" DENMEYE BAŞLANDI.
380 YILINDA İMPARATOR TEODOS, DİĞER DİNLERİ YASAKLADI, HIRİSTİYANLIK AVRUPA'DA RAKİPSİZ KALDI.
"BÜTÜN BUNLARIN LÂİKLİK İLE NE İLGİSİ VAR?" DENİLEBİLİR... HEMEN ORAYA GELİYORUZ.
İMPARATOR KONSTANTİN, ÖLMEDEN ÖNCE ÖYLE BİR ŞEY YAPTI Kİ, ROMA PİSKOPOSU'NU HAYÂL BİLE EDEMİYECEĞİ BİR KUDRETE ULAŞTIRDI!...
KONSTANTİN, İMPARATORLUK ALÂMETLERİ OLAN TAÇ VE ÂSÂSINI, BU KİŞİYE BIRAKTI!..
BÖYLECE KENDİNDEN SONRA GELECEK İMPARATORA HÜKÜMDÂRLIĞI, PAPA VERMİŞ OLDU!..
BU SURETLE ÜLKE, TANRI'NIN TEMSİLCİSİ TARAFINDAN TAKDİS EDİLMİŞ "KUTSAL ROMA İMPARATORLUĞU" ADDEDİLDİ!..
ONDAN SONRAKİ HÜKÜMDÂRLAR İKTİDÂRA ANCAK "PAPA'NIN İZNİYLE" SÂHİP OLABİLİR HÂLE GELDİLER.
PAPALARIN KUDRETİ ARTTIKÇA ARTTI... 9. VE 10. ASIRDA BU KUDRET AZALIR GİBİ OLDUYSA DA, 1096'DAN İTİBÂREN İSLÂM ÂLEMİ ÜZERİNE HAÇLI SEFERLERİ ORGANİZE EDEREK TEKRAR GÜÇ KAZANDILAR. KENDİLERİNE "AFAROZ" VE "ENGİZİSYON" GİBİ HAKLAR DA UYDURDULAR... AFAROZLA EMİRLERİNİ DİNLEMİYEN KIRALLARI BİLE MEVKİLERİNDEN EDEBİLİYOR, ENGİZİSYON İLE YÜZBİNLERCE MÂSUM İNSANI İŞKENCEYE YOLLIYABİLİYORLARDI!..
1300'LERDE PAPA 7. GREGOIRE, ALMAN İMPARATORU 4. HENRY'İ; PAPA 8. BANİFAS DA, FRANSA KRALI GÜZEL FİLİP'İ AFAROZ ETMİŞTİ!... BUNLARDAN 4. HENRY YALINAYAK KARLAR ÜZERİNDE YÜRÜYEREK PAPA'YA GELMİŞ, DİZ ÇÖKEREK AFFINI DİLEMİŞTİ!...
AMERİKA'NIN KEŞFEDİLDİĞİ 1492 TARİHİNDE PAPA, DÜNYÂYI PORTEKİZ İLE İSPANYA ARASINDA PAY ETME KUDRETİNİ KENDİNDE GÖRECEK KADAR KÜSTÂHLAŞABİLİYORDU!..
KISACASI AVRUPA KIRALLAR, PİRENSLER TARAFINDAN İDÂRE EDİLİYOR, ANCAK KIRALLARI DA PAPA İDÂRE EDİYORDU!.. KARDİNÂLLERİN ETKİSİ İSE HİÇ YABANA ATILMAZDI... ALEXANDRE DUMA'NIN MEŞHUR ÜÇ SİLÂHŞÖRLER ROMANINDA DAHİ "KIRAL'LA İKTİDAR MÜCÂDELESİNE GİREN KARDİNÂL" TİPİ GÖZE ÇARPAR.
İŞTE LÂİKLİK; BU ŞARTLAR ALTINDA, FRANSIZ İHTİLÂLİ İLE BİRLİKTE "HÜKÜMDÂRLARIN ÜZERİNDEKİ KİLİSE ETKİSİNİ KALDIRMA" AKIMI OLARAK ORTAYA ÇIKTI!.. BU BİR!..
İKİNCİ ŞİKÂYET KONUSU, TÂ ESKİ GIREK VE ROMA DÖNEMİNDEN KALMA "KILERİKUS", YANİ DİN ADAMLARI-RÂHİPLER SINIFININ AYRICALIKLARI İDİ.
PAPA'NIN KIRALLARA TAÇ GİYDİRME VEYÂ ONLARIN SALTANATINI ELLERİNDEN ALMA KUDRETİ, DERECE DERECE BÜTÜN PAPAZLARA KADAR YAYILMIŞTI...KİLİSELER İSE; BAĞIŞLAR, GÜNÂH ÇIKARTMALAR, CENNET ANAHTARI SATIŞI(!) VE EL KOYMALAR İLE MUAZZAM SERVET SÂHİBİ OLMUŞLARDI. BU YÜZDEN SADE VATANDAŞ SEFÂLET İÇİNDE YÜZERKEN; RÂHİPLER VE RÂHİBELER DE SÖZÜM ONA İNZİVÂDA, AMA ASİLLER GİBİ SON DERECE REFAH İÇİNDE YAŞIYORLARDI.
MÜLKİYET SÂDECE TANRI ADINA(!) KİLİSENİN VE ONUN KUTSADIĞI YÖNETİCİ SINIFIN, YÂNİ ASİLLERİN HAKKI İDİ.
BUNA BİR DE HIRİSTİYAN GEÇİNEN FEODALİZMİN, SÂDE VATANDAŞI SERF, YÂNİ "TOPRAĞA BAĞIMLI KÖLE" SAYAN UYGULAMASI EKLENİNCE, FRANSIZ İHTİLÂLİNİN SADECE ASİLLER'E DEĞİL; AYNI ZAMANDA RUHBAN SINIFINA DA KARŞI OLDUĞUNU GÖRMEK ZOR OLMAZ.
LÂİKLİK, HÜKÜMDÂRLARI PAPA HEGOMANYASINDAN KURTARMAYI İSTEDİĞİ GİBİ, KİLİSE VE PAPAZ SINIFININ DA MALLARINA EL KOYMAYI AMAÇLIYORDU!..
ZÂTEN DAHA ÖNCELERİ DE KİLİSE MALLARINA KARŞI HALK AYAKLANMALARI VARDI... 1100'LERDE ALBIGEOIS HAREKETİ BAŞGÖSTERMİŞTİ. 1208'DE PAPA 3. INNOCENT BİR HAÇLI SEFERİ DÜZENLEMİŞTİ; AMA BU SEFER MÜSLÜMANLAR'A KARŞI DEĞİL, "KİLİSE MALLARININ HALK YARARINA KULLANILMASINI" İSTİYEN HIRİSTİYAN ALBIGEOISLER ÜZERİNE İDİ!.. 1221'DE YENİ BİR SEFERLE BU KİŞİLERİN ÇOĞU KATLEDİLDİ, YİNE DE TEPKİ ORTADAN KALDIRILAMADI.
13. ASIRDA THOMAS AQUIN, İSLÂM FELSEFESİNDEN YARARLANARAK MÜLKİYET HAKKININ HERKESE ÂİT OLDUĞUNU, TİCÂRETİN GÜNÂH OLMADIĞINI DİLE GETİRDİ.
BÖYLECE SERFLER ZAMANLA ÇALIŞMALARINA KARŞILIK ALDIKLARINI BİRİKTİREBİLİR HÂLE GELDİLER. BUNLARDAN MESLEK SÂHİBİ OLANLAR DOLAŞMA HAKKINI DA ELDE ETTİLER. "FREE MASON – SERBEST DOLAŞABİLEN MESLEK ERBÂBI" KAVRAMI DA, BÖYLE DOĞDU... BUNLAR SONRALARI BÜYÜK ŞEHİRLERE YERLEŞTİLER VE FRANSA İHTİLÂLİNİN BURJUVA SINIFINI OLUŞTURDULAR. (BURJUVA KELİME OLARAK ZATEN ŞEHİRLİ DEMEKTİR.)
1500'LERDE BATI AVRUPA ÜLKELERİNDE PAPALIĞIN OTORİTESİNE KARŞI HUSÛMET ARTTI... SONUNDA MARTIN LUTHER ÖNDERLİĞİNDE PROTESTAN (İSVİÇRE, SONRADAN AMERİKA), SONRA CALVIN (FRANSA) VE ANGLİKAN (İNGİLTERE) KİLİSELERİ ORTAYA ÇIKTI.
YİNE 1500'LERDE FRANSA'DA KİLİSE ALEYHİNE KAANUNLAR ÇIKMAYA BAŞLADI... 1764'DE KRAL CİZVİT TARÎKATINI DAĞITTI…. VE NİHÂYET 1789'DA FRANSIZ İHTİLÂLİ KİLİSE MALLARINA EL KOYARAK LÂİKLİĞİN TEMELİNİ ATTI!...
AMA PAPALIK ÖNEMİNİ TAMÂMEN KAYBETMEDİ... NAPOLYON BİLE, İHTİLÂLDEN ÇOK SONRA, İMPARATORLUK TÂCINI GİYERKEN, PAPA'YI DAVET ETME GEREĞİNİ DUYDU.(1801)
LÂİKLİK, DİKKAT EDİLİRSE, BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ, ATATÜRK’ÜN DİLE GETİRDİĞİ GİBİ, "DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ" DEĞİLDİ!.. "DİN VE DEVLET İŞLERİNİN AYRILMASI"NDAN KASIT TA O DEĞİLDİ!.. PAPA’NIN DEVLET YÖNETİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN KALDIRILMASI VE KİLİSENİN MUAZZAM MALLARINA EL KONMASI İDİ... BU YÜZDENDİR Kİ, UZUN YILLAR YAHUDİLİK VE İSLÂM HORLANMAYA DEVAM ETTİ!.. TÂ NAPOLYON’A KADAR!..
NAPOLYON YASALARI PROTESTAN, KATOLİK, YAHUDİ DİNİNİ TANIYOR, ONLARA YARDIM EDİYORDU... ANCAK İSLÂM, BUDİZM FALAN BU UYGULAMAYA YİNE DÂHİL DEĞİLDİ... YAHUDİLERİN VATANDAŞ, YANİ "ADAM" SAYILMALARI, ALMANYA’DA TÂ 1860’LARDADIR…
NİHÂYET 1905'DE İSE, "DEVLETİN HER DİN VE MEZHEBE EŞİT MESÂFEDE OLACAĞI" KABUL EDİLDİ… BÖYLECE ANCAK O TÂRİHTE İSLÂM "TANINMIŞ" OLDU!... YİNE DE GEREK FRANSA'DA, GEREKSE DİĞER BATI ÜLKELERİNDE UYGULAMALAR ESKİDEN FARKLI OLMADI.
MESELÂ KADINLAR, ZENCİLER, HIRİSTİYAN OLMIYANLAR, BU ÜLKELERİN HİÇ BİRİNDE 1950'LERE KADAR PARLÂMENTOYA GİREMEDİLER! İSVİÇRE’DE KADINLARA OY HAKKI ANCAK 1975’DE TANINABİLDİ!..
BURADA BİR KERE DAHA HATIRLATALIM KI, BATI TARZI BU "LÂİKLİK" ANLAYIŞI; BİZE ATATÜRK’TEN YANSIYAN "DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ"NE, VE "DİN ADAMLARININ DEVLET İŞİNE KARIŞMAMASI, YOBAZLARA FIRSAT TANINMAMASI" ESÂSINA DAYANAN "LÂİKLİK"TEN ÇOK FARKLIDIR.
ÖTE YANDAN 200 YILLIK AMERİKAN TÂRİHİNDE BİR TEK KATOLİK CUMHURBAŞKANI VARDIR, DİĞERLERİ HEP PROTESTANDIR... İNGİLTERE’DE HÂLÂ KIRAL, ANCAK ANGLİKAN MEZHEBİNDEN OLABİLİR... YÂNİ BATILILAR SÂDECE DİĞER DİNLERE DEĞİL; KENDİ MEZHEPLERİNDEN OLMIYANLARA DA FAZLA SÖZ HAKKI TANIMAZLAR.
YA PAPA'NIN SİYÂSİ ETKİSİ VE YETKİSİ?.. O DAHİ FAZLA DEĞİŞMEDİ... 1962 YILINDA PAPA, FİDEL CASTRO'YU "KOMÜNİST" OLDUĞU İÇİN "AFAROZ" ETTİ. BİR AY SONRA DA, KENNEDY KÜBA'YA ABLUKA UYGULAYIP, DÜNYÂYI SAVAŞ TEHLİKESİNİN ÖNÜNE ATTI!.. YÂNİ, "LÂİK-SEKÜLER" ABD, UTANMADAN ARLANMADAN, DÎNİ POLİTİKAYA ÂLET ETTİ!
BUNUNLA DA KALMADI. 1979’DA GÖREVE GELEN ŞİMDİKİ PAPA 2. JAN PAUL,1980’DE KENDİ ÜLKESİ OLAN POLONYA’DA, ZİYARETİYLE "DAYANIŞMA HAREKETİ"Nİ BAŞLATTI VE 10 YILDA SOSYALİST BULOĞUN ÇÖKMESİNİ SAĞLADI!.. ZÂTEN BUNUN İÇİN GÖREVE GETİRİLMİŞTİ!..
KİLİSENİN PEK ÇOK MALI ALINDI AMA, TÜMÜ ALINAMADI... BUGÜN BİLE VATİKAN, DÜNYANIN ZENGİNLERİ ARASINDAYER ALIR... PAPALIK, BANKALAR İŞLETİR, ŞİRKETLERİ VARDIR, MAFYA VE GİZLİ ÖRGÜTLERLE BAĞLANTISI SÂYESİNDE. SERVETİNE SERVET KATAR.
ŞİMDİ BURADA DURALIM... VE BU SİSTEMİN BİZİMLE HERHANGİ BİR BAĞLANTISI OLUP OLMADIĞINA BİR BAKALIM.
ÇOĞU KİMSE "PAPA" İLE "HALİFE"Yİ AYNI KEFEYE KOYAR... ASLINDA ARALARINDA HİÇ BİR BENZERLİK YOKTUR!
AYNI ŞEKİLDE "KİLİSE" İLE "CÂMİ", "PAPAZ" İLE "İMAM" ARASINDA DA BİR PARALELLİK KURULAMAZ!..
HALİFE, BİR İSLÂM DEVLET REİSİ OLAN HZ. MUHAMMED'İN YERİNE GEÇEN KİŞİNİN ALDIĞI ADDIR... İLK 4 HALİFEDEN SONRA DA, "HÜKÜMDÂRLIK" NİTELİĞİ, "DİN REİSİ" NİTELİĞİNDEN AĞIR BASMIŞTIR... TIPKI SALTANAT GİBİ BABADAN OĞULA GEÇMİŞTİR... AYNI DÖNEMDE 2 VEYA 3 HALİFE BULUNDUĞU DAHİ OLMUŞTUR.
İLK 4 HALİFE DE DÂHİL OLMAK ÜZERE, HİÇ BİR HALİFE "PROFESYONEL DİN ADAMI" DEĞİLDİ!.. İSLÂM'DA HİÇ BİR ZAMAN BİR İMAM, MÜEZZİN, HACI, HOCA, ŞEYH, HATTÂ ŞEYH-ÜL İSLÂM BİLE "HALİFE" OLMAMIŞTIR!.
HİÇ BİR HÜKÜMDÂR AFAROZ EDİLMEDİĞİ GİBİ; EMEVÎ, ABBASÎ, FÂTIMÎ VE ENDÜLÜS EMEVÎ HALİFELERİ, ANCAK VÂLİ TÂYİN EDEBİLİRLERDİ. HÜKÜMDÂRLARA TAÇ GİYDİRME VEYÂ TÂCINI ELİNDEN ALMA HAKLARI YOKTU!.. TERSİNE; TÂYİN ETTİKLERİ VÂLİLERDEN ÇOĞU, SONRADAN, HALİFENİN ARZUSU HİLÂFINA KENDİ DEVLETİNİ KURMUŞ, ANCAK ŞEKLEN HALİFEYE BAĞLILIĞINI SÜRDÜRMÜŞTÜR.
HELE 1055 YILINDA SONRA, YÂNİ SELÇUKLU SULTANI TUĞRUL BEY'İN BAĞDAT'A GELİP, HALİFE'Yİ BÜVEYHÎLER'İN ELİNDEN KURTARIP TEKRAR TAHTINA OTURTMASINDAN SONRA; FİİLİYATTA HALİFELER HÜKÜMDÂRLARA TÂBİ OLMUŞTUR... ZÂTEN HALİFELER, 100 YILDAN BERİ BÜVEYHÎLER'İN ELİNDE OYUNCAK İDİ!...
YÂNİ 950 YILINDAN BERİ HALİFELER HÜKÜMDÂRLARI DEĞİL, HÜKÜMDÂRLAR HALİFELERİ İDÂRE EDİYORDU!..
HALİFELİK MÜESSESİ NİN BAŞLANGICINDAN SONUNA KADAR OLAN SERENCÂMINI, BİR BAŞKA YAZIDA ANLATMIŞTIK... DAHA DOĞRUSU, ATATÜRK’ÜN AĞZINDAN NAKLETMİŞTİK. ONUN İÇİN BURADA O KONUYA DAHA FAZLA GİRMİYORUZ.
HİLÂFET, 1518'DEN SONRA OSMANLILAR'A GEÇTİĞİNDE DE, HÜKÜMDÂRLARIN HİÇ BİR DÎNÎ ÖZELLİĞİ OLMAMIŞTIR... HÜKÜMDÂR HALİFE OLMASINA RAĞMEN, DİNİ KONULARDA ŞEYH-ÜL İSLÂM'A DANIŞIRDI!.. ALDIĞI FETVÂYA UYARDI AMA, FETVÂ ALMASI TAMÂMEN KENDİ ARZUSUNA BAĞLI İDİ... DİN ADAMLARININ DEVLET İDÂRESİNDE HEMEN HİÇ BİR FONKSİYONU YOKTU... HELE ONLARIN HÂKİMİYETİNDEN ASLA SÖZ EDİLEMEZ... GEREKTİĞİNDE PADİŞAH, KELLESİNİ UÇURUVERİRDİ!...
KISACASI HALİFE, MÜSLÜMANLARIN DÎNÎ LİDERİ DEĞİL; SİYÂSÎ LİDERİ İDİ!
PEYGAMBERİMİZ'DEN SONRA HİÇ BİR HALİFE, BİR DÎNÎ KURUL TARAFINDAN SEÇİLMEDİĞİ, MESLEKLERİ "DİN ADAMLIĞI" OLMADIĞI GİBİ, BİR "DÎNÎ HEYET" TE DEVLET İDÂRESİNDE SÖZ SÂHİBİ OLMAMIŞTIR!.. ŞEYHÜL-İSLÂMLAR BİR "DANIŞMAN"DAN, "BİLİRKİŞİ"DEN ÖTEYE GEÇEMEMİŞTİR.
YÂNİ İSLÂM ÜLKELERİNDE, İMAMLARIN MOLLALARIN SÖZÜ GEÇMEZ! BUNLAR ALLAH'LA KUL ARASINA, HÜKÜMDÂRLA TEB'A ARASINA GİREMEZLER!.. (ŞİÎ İRAN HÂRİÇ!)
ÖYLEYSE, "PAPA'NIN HÜKÜMDÂRLAR ÜZERİNDEKİ YETKİSİNİ KALDIRMAK" DEMEK OLAN "LÂİKLİK"; İSLÂM ÜLKELERİNDE TATBİK İMKÂNI BULAMAZ!..
ÖTE YANDAN İSLÂM DÜNYÂSI'NDA CÂMİLER SÂDECE BİRER İBÂDET VE TOPLANMA YERİDİR... SERVET SÂHİBİ BİR "MÜESSESE" DEĞİLDİR. HEPSİ BİRER "HAYIR KURUMU" OLARAK İNŞÂ EDİLMİŞ, MÜLKİYETİ DEVLET'E VEYÂ CEMİYETE ÂİT OLMUŞTUR.
İSLÂM DİN ADAMLARI, MOLLALAR, CÂMİ İMAMLARI, TARİKATLAR HİÇ BİR ZAMAN BİR SINIF TEŞKİL ETMEMİŞLER, SERVET SÂHİBİ OLMAMIŞLARDIR. İSLÂM TÂRİHİ BU DEDİĞİMİZİN DELİLİDİR... BİR TEK İSTİSNÂ VARDIR: ŞİÎLİK!.. (DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ: ALEVÎLİK DEĞİL; ŞİÎLİK!)
BİR MİLYÂRLIK İSLÂM DÜNYÂSI'NDA CÜZ'İ BİR KESİM, YÂNİ PAKİSTAN’DAKİ ŞİÎ İSMÂİLÎYE VE İRAN'DAKİ ŞEYHÎYE KOLLARI, PEYGAMBER ADINA HALKTAN "BEŞTE BİR" TOPLIYARAK SERVET SÂHİBİ OLMUŞLAR, VE MOLLALAR İKTİDAR MÜCÂDELESİNE GİRİŞMİŞLERDİR... İRAN İSLÂM CUMHURİYETİ, BU AKIMIN ZAMANIMIZDAKİ TEZÂHÜRÜDÜR.
AĞA HAN, İSMÂİLÎYE MEZHEBİNİN; HUMEYNÎ DE, ŞEYHÎYE MEZHEBİNİN LİDERLERİDİR... BU GİBİ MEZHEPLERİN SAPIK SAYILMASININ BAŞLICA SEBEBİ DE, DÎNİ ÂLET EDEREK İKTİDAR VE MADDÎ SERVET PEŞİNDE KOŞMALARIDIR!...
BU İSTİSNÂYA SON ZAMANLARDA BİR DE "SÜNNÎ" OLDUĞUNU İDDİÂ EDEN BÂZI TARİKAT ŞEYHLERİ İLE, "RADİKAL İSLÂM" DENEN KESİMİN MİLİTAN ÖRGÜTLERI EKLENMİŞTİR... BU KİŞİLER HEM POLİTİKAYA BULAŞMAKTA, HEM DE SERVET PEŞİNDE KOŞMAKTADIR... ANCAK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUS, BUNLARIN ARKASINDA DÂİMA İSLÂM'I BÖLMEK İSTEYEN BATILI GÜÇLERİN OLDUĞUDUR!... AMERİKAN DESTEKLİ YOBAZ MOLLA ÖRGÜTÜ "TÂLÎBÂN" GİBİ!...
"MÜSLÜMAN" GEÇİNEN BU GÜRUHLARIN, ASLINDA KÖTÜ BİR "HIRİSTİYAN EKOLÜ" TAKLİTÇİSİ OLDUĞUNU GÖRMEK ZOR DEĞİLDİR.
ATATÜRK:
- "İSLÂM TOPLUM HAYÂTINDA, HİÇ KİMSENİN BİR 'ÖZEL SINIF' HÂLİNDE VARLIĞINI KORUMAYA HAKKI YOKTUR!.. KENDİLERİNDE BÖYLE BİR HAK GÖRENLER, DİN HÜKÜMLERİNE UYGUN HAREKET ETMİŞ OLMAZLAR!" (31.1.1923)
DİYEREK, DİN ADAMLARININ BİR "SINIF" TEŞKİL ETMESİNİ ÖNLEDİĞİ GİBİ;
- "BİZDE RUHBANLIK YOKTUR, HEPİMİZ DÎNİMİZİN AHKÂMINI MÜTESÂVİYEN ÖĞRENMEYE MECBÛRUZ. HER FERT DÎNİNİ, DİYÂNETİNİ, İMÂNINI ÖĞRENMEK İÇİN BİR YERE MUHTAÇTIR, VE ORASI DA MEKTEPTİR!" (31.1.1923)
DİYEREK, DİN EĞİTİMİ'NİN MEKTEPTE YAPILMASINI ŞART KOŞMUŞTUR...AYRICA:
- "SOFTA SINIFININ DİN SİMSARLIĞINA MÜSAADE EDİLMEMELİDİR!... DİNDEN MADDÎ MENFAAT TEMİN EDENLER, İĞRENÇ KİMSELERDİR!"
DİYEREK,
- "BİZ DİN İŞLERİNİ, DEVLET VE MİLLET İŞLERİ İLE KARIŞTIRMAMAYA ÇALIŞIYORUZ... TAASSUPKÂR HAREKETLERDEN SAKINIYORUZ… DİN VE MEZHEP HİÇ BİR ZAMAN POLİTİKAYA ÂLET OLARAK KULLANILAMAZ!"
İFÂDESİNE AÇIKLIK GETİRMİŞ; BUNUNLA "HOCA-HOCA TAKIMININ BİR SINIF OLARAK İKTİDARDA SÖZ SAHİBİ OLMASINI ÖNLEMEK" İSTEDİĞİNİ BELİRTMİŞTİR... ATATÜRK’ÜN BATI’DAN ALARAK KULLANDIĞI "LÂİKLİK" KAVRAMININ YURT İÇİ UYGULAMASI, İŞTE BUNDAN İBÂRETTİR!.. TAMÂMEN İSLÂMÎ ESASLARA DAYANIR!..
KESİN OLARAK İFÂDE ETMEK İSTERİZ Kİ; BU DÜŞÜNCE TARZI, KÖKÜ "PAPALIK" MÜESSESESİNE VE "KİLİSE" UYGULAMASINA DAYANAN BATILI "LÂİKLİK"TEN TAMÂMEN FARKLIDIR!..
ATATÜRK'ÜN DÜŞÜNCE TARZI; 1400 YILLIK TÂRİHİNDE CÂMİ İMAMLARINA, MOLLALARA, HACI VE HOCALARA HİÇ BİR ZAMAN AYRICALIK TANIMAMIŞ OLAN İSLÂM FELSEFESİNDEN KAYNAKLANMAKTADIR.
İRAN UYGULAMASI İSLÂM'A AYKIRIDIR, LÂİKLİĞE DEĞİL!... UYDURUK TARİKATLAR'IN TAVRI İSLÂM'A AYKIRIDIR, LÂİKLİĞE DEĞİL!.. MİLİTAN ÖRGÜTLER'İN TAVRI İSLÂM'A AYKIRIDIR, LÂİKLİĞE DEĞİL!.. TALİBAN'IN "KIZLARIN OKUMASINI YASAKLAMASI, İÇKİ İÇENE ÖLÜM CEZASI VERMESİ" ŞERİAT DEĞİLDİR; TAM TERSİNE KUR'AN'A AYKIRIDIR!... ONUN İÇİN HİÇ BİRİNE SEMPATİ İLE BAKMAYIZ.
İSLÂM'I "LÂİKLİĞE MUHTAÇ" GÖSTERMEK YANLIŞTIR!... İSLÂMİYET'TE NE HALİFELER, NE HÜKÜMDÂRLAR, NE DE TARIKATLAR "İLÂHÎ" YETKİLERE SÂHİPTİR!
ONUN İÇİNDİR Kİ, ÖLDÜRÜLEN HALİFE SAYISI DA, HÜKÜMDÂR SAYISI DA ÇOK FAZLADIR... ÇÜNKÜ ONLARIN HİÇ BİR ÖZELLİĞİ YOKTUR. HALKA VEYÂ BİR KESİME TERS DÜŞÜNCE, ONLARI BULUNDUKLARI MEVKİE LÂYIK GÖRMEYENLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLMÜŞLERDİR!…
DİN ADAMLARINA GELİNCE; BÜTÜN MEZHEP İMAMLARI, DEVRİN HÜKÜMDÂR HALİFELERİNDEN EZİYET GÖRMÜŞTÜR!... TARİKAT SİSTEMİNDE DE HACI BAYRAM GİBİ MÂSUM KİŞİLER BİLE, "ETRAFLARINA FAZLA İNSAN TOPLANDI" DİYE ZAMANINDA TÂKİBE UĞRAMIŞTIR!
İŞTE BU YÜZDEN, TÜRK "DEVLET" SİSTEMİNE, "HÜKÜMDÂRLARIN DÎNÎ YETKİLERİ"Nİ VEYÂ "DİN ADAMLARI'NIN TAHAKKÜMÜ"NÜ KALDIRACAK LÂİKLİĞİ YAMAMAK; YANLIŞ OLUR!.. BÖYLE BİR DURUM ZÂTEN YOKTUR!.. ATATÜRK’ÜN YAPTIĞI DA BU DEĞİLDİR...
"LÂİK" KAVRAMININ İÇERİĞİ DE BİZİM TOPLUMUMUZA UYMAZ... ÇÜNKÜ HANGİ YABANCI SÖZLÜĞÜ AÇARSANIZ AÇIN, "LÂİK = DİN DIŞI" TÂRİFİNİ BULURSUNUZ!..
ESKİ YUNANCA'DA LAOS, "HALK İNSANI" DEMEK İDİ. "DİN ADAMLARI (KILERİKOS) SINIFINDAN OLMIYANLAR" İÇİN KULLANILIRDI.
KELİMENİN KÖKÜ 1100'LERDE ORTAYA ÇIKAN "LAİ" KELIMESINE DAYANIR... MANASTIRDA YAŞIYAN RÂHİP VE RÂHİBELER, DIŞARDAN TEMİZLİĞE FALAN GELENLERE "LAİ KARDEŞ" DERLERDİ. (DR. ŞÜKRÜ GÜNBULUT, LÂİKLİĞİN KÖKENLERİ, TEORİ DERGİSİ, SAYI 39... SOSYALİST VE LÂİK BİR DERGİDEN ALDIK Kİ, NALINCI KESERİ GİBİ KENDİMİZE YONTUYORUZ SANILMASIN!)
LÂİK KELİMESİ 1200'LERDE ORTAYA ÇIKTI, 1500'LERDEN SONRA TANINDI. "DİN ADAMLARI SINIFINDAN OLMAYAN", "O SINIFIN BUYRUKLARINI KABUL ETMEYEN", VE "DİNSEL İNANÇLARA KARŞIT OLAN" ANLAMINDA KULLANILDI.
DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ, LÂİK KELİMESİ HER ŞEYDEN ÖNCE BİR SINIF FARKINI BELİRTMEKTEDİR!... BATI'DA ESKİDEN DİN ADAMI-RÂHİP-RÂHİBE-PAPAZ OLMAK, İMTİYAZLI BİR SINIFA DÂHİL OLMAK DEMEKTI!.... BU SINIFTAN OLMAYANLARA DA "LÂİK" DENIRDI... ONLAR DA YİNE BİR SINIF İDİ, AMA AYRI VE DAHA AŞAĞIDA BİR SINIF!..
İSLÂM'DA DİN ADAMI OLMAK BİR İMTİYAZ, BİR SINIF OLMADIĞI GİBİ, DÎNİN KURALLARINI YERİNE GETİRMEK DE SÂDECE DİN ADAMLARINA MAHSUS DEĞİLDİR; HER MÜSLÜMANIN GÖREVİDİR... YÂNİ BİR KİŞİ YA INANÇLI, DÎNİNE BAĞLIDIR; YA DA İNANÇSIZ, DİNSİZDIR... HEM MÜSLÜMAN OLUP, HEM DE "DİN DIŞI" KALMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR!.. HALBUKİ TA BAŞTAN BERİ "LÂİK" OLMAK, HIRİSTİYANLIKTA "DİN ADAMI OLMAMAK, DİN DIŞI OLMAK" ANLAMINA GELİYORDU!
ZAMAN İÇİNDE BATILI DÜŞÜNÜRLER, KENDI KÜLTÜRLERİNİN ETKİSİ ALTINDA, "LÂİKLİK" KAVRAMINA DEĞİŞİK VE GENİŞ YELPÂZELI TANIMLAR GETİRMİŞLERDİR. BUNDA KENDİ HIRİSTİYAN İNANÇLARININ (VEYÂ İNANÇSIZLIKLARININ) PAYI ELBETTEKI BÜYÜKTÜR.
ASLINDA "LÂİKLİK", KATOLİK-LÂTİN KÖKENLİ FRANSA KAYNAKLIDIR. HALBUKİ PROTESTAN AMERİKA İLE ANGLİKAN İNGİLTERE'DE "SEKÜLERİZM"DEN BAHSEDİLİR... İKİSİ ARASINDA BÜYÜK FARKLAR VARDIR. LÂİKLİK, "DİN İLE KAVGALI, SERT" BİR DEVLET POLİTİKASI SERGİLERKEN; "SEKÜLERİZM", DÎNE KARŞI "HOŞGÖRÜLÜ"DÜR VE RESMÎ BİR İDEOLOJİ DEĞİLDİR. (DURMUŞ HOCAOĞLU, LÂİSİZM'DEN MİLLÎ SEKÜLERİZM'E)
TÜRKİYE'DE "SEKÜLERİZM" İFÂDESİ HİÇ KULLANILMAZ... BUNA RAĞMEN OSMANLI DÖNEMİNDE 1830'LARDAN İTİBÂREN İNGİLTERE GÜDÜMÜNDE YAŞANAN "KAPİTÜLÂSYON" SÜRECİNDE, DAHA ÇOK "SEKÜLER" BİR UYGULAMA OLDUĞU SÖYLENİR... DEDİĞİMİZ GİBİ, BATI ÜLKELERİNİN HEMEN HEPSI "SEKÜLER" BİR GÖRÜNÜM TAŞIR. YÂNİ DİNLE KAVGALARI YOKTUR... FRANSA İSE LÂİKTİR...
BURADA AKLA GELEN SORU, "ACABA, ATATÜRK LÂİKLİĞİ FRANSA’DAN ALIRKEN ‘DİNLE KAVGA’YI MI HEDEFLİYORDU???" SORUSUDUR...
İŞTE GELDİK, ZURNANIN "ZIRT!" DEDİĞİ YERE!.. ATATÜRK ELBETTEKİ O MUAZZAM DİN VE TÂRİH BİLGİSİ İLE, BU NAKLETTİKLERİMİZİN ÇOĞUNDAN HABERDÂRDI... "LÂİKLİK" KAVRAMININ İSLÂM’A YAMANAMIYACAĞINI DA ÇOK İYİ BİLİYORDU!.. ANCAK BATILILARIN "HAÇLI ZİHNİYETİ"Nİ DE BİLİYORDU... 1000 YILDIR İSLÂM’IN VE ŞARK’IN KORUYUCULUĞUNU ÜSTLENMİŞ ANADOLU’DA KURULAN GENÇ TÜRK DEVLETİ’NİN, YENİ HAÇLI SEFERLERİNE MUHATAP OLMAMASI İÇİN, BİR ŞEYLER YAPMASI GEREKİYORDU!.. ÇÜNKÜ TÜRKİYE, BATI’YI TEKME-TOKAT ANADOLU’DAN KOVMAKLA, SÖMÜRGE DURUMUNDAKİ BÜTÜN MÜSLÜMAN ÜLKELERİN YILDIZI, UMUDU HÂLİNE GELMİŞTİ!.. UNUTMAYALIM Kİ, O DÖNEMDE TEK BAĞIMSIZ MÜSLÜMAN ÜLKE, TÜRKİYE İDİ!.. VE BATILILAR HEM YEDİKLERİ DAYAĞIN İNTİKAMINI ALMAK İÇİN, HEM DE MÜSLÜMAN TÜRKİYE’NİN, İSLÂM ÂLEMİ’NİN BAŞINA GEÇMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN, BİZİMLE UĞRAŞACAKLARDI... BU, KAÇINILMAZDI!..
RAHMETLİ ATATÜRK, BU KONUDA PEK ÇOK GİRİŞİMDE BULUNMUŞ, VE HEMEN HEPSİNDE BAŞARILI OLMUŞTUR... SOVYETLER’İ ARKASINA ALMASI, BARIŞTAN SONRA BUNU TEHLİKELİ GÖREREK "İZMİR İKTİSAT KONGIRESİ"NDEN "LİBERÂL" KARARLAR ÇIKARTMASI, SADÂBAT PAKTI, BALKAN ANTANTI, BU GİRİŞİMLERİN BAŞLICALARIDIR... AMA GENÇ TÜRK DEVLETİ’NİN, BATILILAR’IN GÖZÜNE DİKEN GİBİ BATAN "MÜSLÜMAN" NİTELİĞİNİ DE, BİR ŞEKİLDE PERDELEMEK GEREKİYORDU... O YÜZDENDİR Kİ, ATATÜRK,

- "ECNEBİLERİN EN ÇOK KORKTUKLARI, DEHŞETE DÜŞTÜKLERİ "İSLÂMCILIK" SİYÂSETİNİN AÇIKÇA İFÂDESİNDEN, MÜMKÜN OLDUĞU KADAR UZAK DURMAYA, KENDİMİZİ MECBUR GÖRDÜK!"
ANLAYIŞIYLA HAREKET ETTİ, VE ÇÖZÜMÜ DE ÜSTÜN ZEKÂSIYLA BULDU!. YENİ TÜRK DEVLETİ, "DİN" AÇISINDAN BATI’YA BENZİYECEK, HATTÂ FRANSA GİBİ "DİN İLE KAVGALI" GÖRÜNECEK, "LÂİK" OLACAKTI!.. BÖYLECE "MÜSLÜMAN"LIĞI PERDELENMİŞ TÜRKİYE, BATI’NIN GÖZÜNE BATMIYACAKTI!..
LÂİKLİK İSLÂM’A YAMANAMIYACAĞINDAN, ATATÜRK İSLÂM’I LÂİKLİĞİN İÇİNE SOKTU!... HZ. MUHAMMED’İN, "BEN KENDİ ŞEYTANIMI MÜSLÜMAN ETTİM" DEDİĞİ GİBİ, O DA LÂİKLİĞİ “MÜSLÜMAN” YAPTI!..
İNANILMAZ GÖRÜNÜYOR, DEĞİL Mİ?.. AMA ÖYLE!.. ÖYLE OLDUĞUNU GÖRMEK İÇİN, ATATÜRK’ÜN "BEŞ" YERDE, VE İÇİNDE SÂDECE "DOKUZ" KERE "LÂİK" KELİMESİ GEÇEN CÜMLELERİNİ İNCELİYELİM... BUNA DA ŞAŞIRDINIZ DEĞİL Mİ?... ÇÜNKÜ BUGÜNKÜ POLİTİKACILAR BİR GÜNDE BİR DEFADA DOKUZ-ON KERE "LAİKLİK" DİYOR!.. EVET, ATATÜRK SÂDECE 5 AYRI VESİLE İLE, VE "LÂİK" KELİMESİNİ SÂDECE 9 KERE KULLANMIŞTIR!
1 - "TBMM VE ONUN ANAYASASI, FERTLERİN DİNİNİ TANIMAKTA, ONLARA SERBESTÇE İBADET HAKKINI VERMEKTEDİR. (BU ZATEN İSLÂM GEREĞİDİR... DİNDE ZORLAMA YOKTUR!) İŞTE BUNUN İÇİN LÂİKLİĞİ (1), YÂNİ DİN İLE DÜNYA İŞLERİNİN BİRBİRİNDEN AYRILMASINI İSTEDİK."
YÂNİ "DİN VE DÜNYÂ İŞLERİNİ AYIRMAK"TAN KASIT, HERKESE SERBESTÇE İBÂDET HAKKI TANINDIĞINI DÜNYAYA DUYURMAK!.. YOKSA ZÂTEN TÜRKİYE'DE HİÇ BİR DİNİN İBÂDETİ YASAK DEĞİLDİ Kİ!.. OSMANLI DEVLETİ'NDE DE HERKES İSTEDİĞİ DİNDE, İSTEDİĞİ İBADETİ, İSTEDİĞİ YERDE YAPIYORDU!.. YÂNİ, ASLINDA BU UYGULAMADA BİR YENİLİK YOK!.. ATATÜRK YENİYMİŞ GİBİ GÖSTERİYOR!..
2 - "LÂİKLİK(2) ESÂSINDA ISRAR EDİYORUZ... ÇÜNKÜ MİLLÎ İRÂDENİN, İNSANLIĞA MÂLOLMUŞ DEĞERLERİN BELKİ DE EN KUTSAL OLANI, (YÂNİ) DİN HÜRRİYETİ, ANCAK LÂİKLİK (3) ESÂSINA BAĞLANMAKLA KORUNABİLİR... LÂİKLİK (4) YALNIZ DİN VE DÜNYÂ İŞLERİNİN AYRILMASI DEĞİLDİR... BÜTÜN YURTTAŞLARIN VİCDAN, İBÂDET VE DİN HÜRRİYETİNİ TEKAAFÜL ETMEK DEMEKTİR." (BU DA İSLÂM GEREĞİDİR... HİÇ BİR MÜSLÜMAN; BİR HIRİSTİYANIN, BİR YAHUDİNİN, BİR BUDİSTİN İBÂDETİNE ENGEL OLAMAZ.)
YİNE ATATÜRK, "LÂİKLİK" DENİNCE, "DİN HÜRRİYETİ"NDEN BAHSEDİYOR!.. BİZİM ÜLKEMİZDE UYGULANANI, "YENİ"YMİŞ GİBİ GÖSTERİP, ADINI "LÂİKLİK" DİYE KOYUYOR!..
3 - "MEMNUNİYETLE GÖRÜYORUM Kİ, LÂİKLİK (5) ESÂSINDA (YÂNİ SİYÂSETE MEZHEP VE TARİKAT KARIŞTIRMAMAK KONUSUNDA) BERÂBERİZ. (BU DA İSLÂM GEREĞİDİR) ZÂTEN BENİM SİYÂSÎ HAYATTA BİR TARAFLI OLARAK DÂİMA ARADIĞIM VE ARAYACAĞIM TEMEL BUDUR... LÂİK (6) CUMHURİYET ESÂSI DÂHİLİNDE, FIRKA'NIN HER NEVİ SİYÂSÎ FAALİYET VE CEREYANLARININ BİR ENGELE UĞRAMIYACAĞINA İNANABİLİRSİNİZ, EFENDİM..."(1930) (SERBEST FIRKA'YI KURAN FETHİ OKYAR'A YAZDIĞI MEKTUPTAN... PARTİ, BU KURALA UYMADIĞI, SİYÂSETE DİN KARIŞTIRDIĞI İÇİN 3 AY SONRA KAPATILDI)
BUNDAN ÖNCEKİLER DIŞARIYA MESAJDI; BU ÖZEL MEKTUP, İÇERİYE MESAJDIR. ATATÜRK, FETHİ BEY'İN ŞAHSINDA, BÜTÜN POLİTİKACILARI UYARIYOR!.. "DİNİ SİYÂSETE ÂLET ETMEYİN," DİYOR!.. LÂİKLİĞİN İÇERİDE BUNDAN BAŞKA BİR ANLAMI YOK!..
4 - "TÜRK DEVLETİ LÂİKTİR. (7) HER REŞİT DÎNİNİ İNTİHAPTA SERBESTTİR. (ZÂTEN BU DA İSLÂM GEREĞİDİR)" (MEDENİ BİLGİLER, EL YAZISI)
GENE DIŞARIYA MESAJ!..
5 - "CUMHURİYET'İN İLÂNINDAN SONRA DA, YENİ TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU YAPILIRKEN, 'LÂİK (8) HÜKÛMET' TÂBİRİNDEN 'DİNSİZ' MÂNÂSI ÇIKARMAYA MÜTEMÂYİL OLANLARA FIRSAT VERMEMEK MAKSADIYLA, KANUNUN İKİNCİ MADDESİNİ BİMÂNÂ KILAN BİR TÂBİRİN İTHALİNE MÜSAMAHA OLUNMUŞTUR. BU TÂBİRAT İNKİLÂB VE CUMHURİYET'İN O ZAMAN İÇİN BEİS GÖRMEDİĞİ TÂVİZLERDİR. MİLLET, TEŞKİLÂT-I ESASİYE KANUNU'MUZDAN LÂİKLİK (9) İLE BAĞDAŞMAYAN BU ZEVÂİDİ İLK MÜNÂSİP ZAMANDA KALDIRMALIDIR." (NUTUK, 1927, CHP GRUP TOPLANTISI)
GÖRDÜNÜZ MÜ?... BÜTÜN MESAJLAR "TÜRKİYE'DE DİN SEÇMEK SERBEST" VE "DÎNÎ İBÂDET SERBEST" ŞEKLİNDE!... ATATÜRK'ÜN BUNDAN BAŞKA İÇİNDE "LÂİKLİK" GEÇEN BİR BEYANINI BULANA, OLMAYAN ARABAMI İKRAMİYE DİYE VERECEĞİM!..
HAA, ATATÜRK BUNUNLA TÜRK MİLLETİNE, İSLÂM’IN GEREĞİ OLAN "BAŞKA DİNLERE HOŞGÖRÜ VE SAYGI"YI MI ÖĞRETMEK İSTİYOR, DERSENİZ, HAYIR!.. HÂŞÂ!.. O TÜRK MİLLETİNİN SONSUZ "HOŞGÖRÜ"SÜNDEN VE "İNANÇ SERBESTÎ"SİNDEN EMİN!... O SÂDECE DIŞARIYA (BATI’YA) ÖYLE OLDUĞUMUZU HATIRLATMAK İSTİYOR.... İNANMADINIZ MI?.. İŞTE SÖZLERİ:
- "HİÇ BİR MİLLET, (MÜSLÜMAN OLAN) MİLLETİMİZDEN DAHA ÇOK YABANCI UNSURLARIN İNANÇ VE ÂDETLERİNE HOŞGÖRÜ GÖSTERMEMİŞTİR!"
- "HATTA BAŞKA DİNLERE MENSUP OLANLARIN DİNİNE HOŞGÖRÜ GÖSTEREN YEGÂNE MİLLETİN, (MÜSLÜMAN) TÜRK MİLLETİ OLDUĞU İLERİ SÜRÜLEBİLİR!.." (28.12.1920)
ŞİMDİ BUNLARA, ATATÜRK’ÜN BİR KISMINI YUKARDA VERDİĞİMİZ YOBAZLIK-İRTİCA İLE İLGİLİ İFADELERİNİ EKLEYİN:
- "İSLÂM TOPLUM HAYATINDA HİÇ KİMSENİN BİR ÖZEL SINIF HÂLİNDE VARLIĞINI KORUMAYA HAKKI YOKTUR!. KENDİLERİNDE BÖYLE BİR HAK GÖRENLER, DİN HÜKÜMLERİNE UYGUN HAREKET ETMİŞ OLMAZLAR!" (31.1.1923)
- "BİZDE (İSLÂM’DA) RUHBANLIK YOKTUR!. HEPİMİZ DİNİMİZİN (İSLÂM’IN) AHKÂMINI MÜTESÂVİYEN ÖĞRENMEYE MECBÛRUZ... HER FERT DÎNİNİ, DİYÂNETİNİ, İMÂNINI ÖĞRENMEK İÇİN BİR YERE MUHTAÇTIR, VE ORASI DA MEKTEPTİR!" (31.1.1923)
- "EFENDİLER, VE EY MİLLET!.. İYİ BİLİNİZ Kİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ŞEYHLER, DERVİŞLER, MÜRİTLER, MECZUPLAR MEMLEKETİ OLAMAZ!.. (İSLÂM BUNA İZİN VERMEZ) EN DOĞRU, EN HAKİKİ TARÎKAT, MEDENİYET TARÎKATIDIR. (İLİM, DOLAYISİYLE MEDENİYET, HER MÜSLÜMANA FARZDIR - HADİS)" (30.8.25)
- "TEKKELER, ZÂVİYELER İRTİCA MENBÂLARI VE CEHÂLET DAMGALARIDIR... TÜRK MİLLETİ (VE İSLÂM DÎNİ) BÖYLE MÜESSESELERE VE ONLARIN MENSUPLARINA TAHAMMÜL EDEMEZDİ, VE ETMEDİ!" (HALBUKİ BATI’DA LÂİKLİK OLMASINA RAĞMEN, HER TÜRLÜ SAPIK TARİKAT SERBESTT İR... HATTÂ "ÇOK EVLİLİK" YASAK OLMASINA RAĞMEN, AMERİKA’DA MORMONLAR DİNLERİNDEN DOLAYI EVLENEBİLİR... BÜYÜCÜLÜK, FALCILIK, ÜFÜRÜKÇÜLÜK, TARİKAT YOLUYLA ADAM KANDIRMA ORADA "DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ"NÜN BİR PARÇASIDIR.)
- "SOFTA SINIFININ DİN SİMSARLIĞINA MÜSAADE EDİLMEMELİDİR. DİNDEN MADDÎ MENFAAT TEMİN EDENLER, İĞRENÇ KİMSELERDİR!" (İSLÂM’DA BÖYLE BİR ŞEY ZÂTEN YOKTUR)
- "BİZ DİN İŞLERİNİ, DEVLET VE MİLLET İŞLERİ İLE KARIŞTIRMAMAYA ÇALIŞIYORUZ. TAASSUPKÂR HAREKETLERDEN SAKINIYORUZ... DİN VE MEZHEP, HERKESİN KENDİ VİCDÂNINA KALMIŞ BİR İŞTİR... VE HİÇ BİR ZAMAN POLİTİKAYA ÂLET OLARAK KULLANILAMAZ!" (BU, ZÂTEN İSLÂM’A UYMAZ.)
- "TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NDE BİR DÎNİN (HER DÎNİN) MERÂSİMİ DE SERBESTTİR... (ÇÜNKÜ İSLÂM BÖYLE DER) YÂNİ ÂYİN HÜRRİYETI MASUNDUR!... TABİATİYLE ÂYİNLER ASAYİŞ VE UMUMİ ÂDABA MUGAYIR OLAMAZ... SİYÂSÎ NÜMÂYİŞ ŞEKLİNDE OLAMAZ!.." (YANİ AHLÂKA AYKIRI ÂYİN VE SİYÂSÎ GÖSTERİ OLMAZ, İSLÂM’DA BÖYLE BİR ŞEY YOK... HALBUKİ BATI’DA "LÂİKLİK", BUNLARI "DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ" SAYAR, SERBEST BIRAKIR... KISACASI ATATÜRK’ÜN "LÂİKLİK" ANLAYIŞI, NE FRANSA’NIN LÂİKLİĞİNE, NE DE AVRUPA İLE AMERİKA’NIN SEKÜLERLİĞİNE BENZEMEZ!)
YAA!.. İŞTE BÖYLE!... ATATÜRK, BATI'DAN ALDIĞI LÂİKLİĞİ "SÜNNET" EDİP "MÜSLÜMAN" YAPTI, DERKEN HAKLI MIYMIŞIZ??? ATATÜRK, "LÂİKLİK" KAVRAMINA, BATI'DA HİÇ OLMAYAN;
- DIŞA KARŞI "BAŞKA DİNLERE SERBESTİYET"
- İÇTE DE "YOBAZLIKLA MÜCÂDELE",
PİRENSİPİYLE HAREKET EDEN SİYÂSÎ BİR ANLAM VERDİ... SÖZLERİNDEN BUNU AÇIKÇA ANLIYORUZ, BAŞKA BİR ANLAM ÇIKARMAK MÜMKÜN DEĞİL!...
BU İKİ HUSUS; HAÇLI ZİHNİYETİNE, YENİ HAÇLI SEFERLERİNE KARŞI, "İSLÂM" SİYÂSETİNİ GİZLİ GÖTÜRME ZARURETİNİ DUYAN ATATÜRK’ÜN;
- "ECNEBİLERİN EN ÇOK KORKTUKLARI, DEHŞETLE ÜRKTÜKLERİ İSLÂMCILIK SİYASETİNİN ‘AÇIKÇA İFÂDESİ’NDEN, MÜMKÜN OLDUĞU KADAR UZAK DURMAYA KENDİMİZİ MECBUR GÖRDÜK!"
SITRATEJİSİNE, VE ÜLKE İÇİNDE İRTİCAIN, DİN SÖMÜRÜSÜNÜN ÖNLENMESİNE, SON DERECE UYGUNDUR... VE SON DERECE DE BAŞARILI OLMUŞTUR...
YALNIZ, ATATÜRK'ÜN YANILDIĞI BİR NOKTA, BÜTÜN İSLÂMÎ BİLGİSİNE RAĞMEN UNUTTUĞU BİR ÂYET VARDI:
- "SEN ONLARIN DİNLERİNE UYMADIKÇA, NE YAHUDİLER, NE DE HIRİSTİYANLAR SENDEN RÂZI OLMAZLAR." (BAKARA SÛRESİ, 120. ÂYET)
ATATÜRK, ZANNETTİ Kİ, KILIK-KIYÂFET OLARAK BATILILARA BENZERSEK, BİR DE "BİZ İSLÂM DEVLETİ DEĞİL, LÂİK DEVLETİZ," DERSEK; BİZİMLE UĞRAŞMAYI BIRAKIRLAR!..
ASLA BIRAKMADILAR!.. BIRAKMAZLAR!.. BİZİ ARALARINA DA ALMAZLAR, ONLAR GİBİ HIRİSTİYAN OLMADIKÇA!.. OLSAK, PAÇAYI KURTARIR MIYIZ?.. BUNUN DA CEVÂBI; ESTONYA, LETONYA, LİTVANYA, POLONYA, ÇEKYA, SLOVEKYA, SLOVENYA, ROMANYA, HIRVATİSTAN, BULGARİSTAN, MACARİSTAN GİBİ ÜLKELERDE!.. ONLAR HIRİSTİYAN!.. BAĞLANTILARINDAN KOPTULAR, AVRUPA BİRLİĞİNE GİRDİLER!..
KURTULDULAR MI?.. ASLA!.. HÂLÂ KÖLE-UŞAK, HİZMETÇİ-CÂRİYE STATÜSÜNDELER!..
ATATÜRK ZAMANINDA (1919-1938) ON KADAR DÎNÎ-SİYÂSÎ İSYÂN ÇIKMIŞ OLMASINA RAĞMEN, HİÇ BİRİNDE "HİZBULLAH" VAHŞETİ GÖRÜLMEDİ!.. ONCA MAHKEME AÇILDI, ONCA KİŞİ HAPSE TIKILDI, ONCA KİŞİ İDAM EDİLDİ... AMA BU İŞLEMLERİN HİÇBİRİNDE "LÂİKLİK" KELİMESİ KULLANILMADI, SUÇ İSNATLARINA, MAHKEME KARARLARINA "LÂİKLİĞE KARŞI" DİYE GEÇMEDİ!..
ATATÜRK'ÜN BAHSETTİĞİ "DİN HÜRRİYETİ"NE RAĞMEN, O DÖNEMDE HİÇ BİR MİSYONERLİK FAALİYETİNE İZİN VERİLMEDİ!.. FENER KİLİSESİ ASLA "PATRİKHÂNE" OLARAK SİYÂSÎ BİR EYLEMDE BULUNAMADI! ATATÜRK’ÜN BATI’DAN DEVŞİRİP, SÜNNET EDİP MÜSLÜMAN YAPTIĞI "LÂİKLİK", BÜTÜN BUNLARA ENGELDİ!.. O YÜZDEN ATATÜRKÇÜ LÂİKLİK; SON 20 YILDA YAPILDIĞI GİBİ, ÇARPITILIP "LÂİK-MÜSLÜMAN" BÖLÜNMESİ İÇİN, MÜSLÜMAN TÜRK HALKINA EZİYET İÇİN ASLA KULLANILAMAZ!..
ATATÜRK, HİÇ BİR ZAMAN, ŞİMDİNİN VAZGEÇİLMEZ TERÂNESİ, "LÂİK DEMOKRATİK CUMHURİYET" DEMEDİ!.. BİR KERE "LÂİK CUMHURİYET" , BİR KERE DE "DEVLET LÂİKTİR " DEDİ Kİ, İKİSİ DE AYNI ANLAMA GELİR!.. FERDİN LÂİKLİĞİ, YÂNİ DİNSİZLİĞİ, ATATÜRKÇÜ LÂİKLİKTE ASLA YOKTUR!..
NE VAR Kİ, ONDAN SONRA GELENLER, BU İNCE SİYÂSETİ ANLIYAMADILAR... SÜRDÜREMEDİLER... GÖZÜNÜ SEVDİĞİMİN MUSTAFA KEMÂL'İ, BUNU BİLDİĞİ İÇİN, ÇARPITILACAĞINI SEZDİĞİ İÇİN, "LAİK" KELİMESİNİ BÜTÜN SİYÂSÎ HAYATI BOYUNCA SÂDECE 9 DEFÂ KULLANDI!.. BU YÜZDENDİR Kİ ATATÜRK, MASON İSMET, "KADRO" DERGİSİNDEKİ BİR BAŞYAZISINDA LÂİKLİK KONUSUNU İŞLEYİP TEPKİ ÇEKİNCE, DERGİYİ KAPATTIRMIŞTIR! (1934) BU YÜZDENDİR Kİ, MASON İSMET, 1937 YILINDA, ATATÜRK'Ü HASTAYKEN OYUNA GETİRİP, "LÂİKLİK" KAVRAMINI ANAYASA'YA SOKUNCA, ONU GÖREVDEN ALMIŞTIR!.. ATATÜRK, ASLA LÂİKLİĞİN TÜRK MİLLETİNİN BAŞINA BELÂ OLMASINI İSTEMİYORDU!
NE YAZIK Kİ, KORKTUĞU GERÇEKLEŞTİ... ÖZELLİKLE 1941’DEN SONRA "LÂİKLİK" ANLAM DEĞİŞTİRDİ... ATATÜRK, KELİMEYİ "DİN VE DEVLET İŞLERİNİN AYRILMASI"NI, "MEZHEP VE TARİKAT EĞİLİMLERİNİN SİYÂSETE KARIŞMAMASI" ŞEKLİNDE YORUMLARKEN, MASON İSMET DÖNEMİNDE BU, "DEVLET’İN DİN İŞLERİNE MÜDÂHALESİ", AMA SÂDECE MÜSLÜMANLARA MÜDÂHALESİ ŞEKLİNE DÖNÜŞTÜ.
"DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİ" KAVRAMI DA DEĞİŞTİ, ZAMANLA "LÂİKLİK" BİR KESİM TARAFINDAN "DÎNÎ İNANÇLARDAN BAĞIMSIZ OLAN" HÂLİNE GETİRİLDİ... BU GRUBUN PEK ÇOĞUNUN DÎNÎ İNANCI YA YOKTUR, YA DA ÇOK ZAYIFTIR.
YÂNİ ATATÜRK, BİR YANDAN "TÜRK MİLLETİ DAHA DİNDAR OLMALIDIR... İYİ MÜSLÜMAN OLMAK BİZE YETER" SÖZLERİ İLE İSLÂM’I SAVUNUP, BİR YANDAN DA "MEZHEP VE TARİKATLAR DEVLET İŞLERİNE KARIŞMAMALI, SOFTALAR DİNDEN PARA KAZANMAMALI" DERKEN; ONUN ANLADIĞI "LÂİKLİK" BU İKEN; SONRADAN "DİNLE İLGİSİZ, DİNSİZ" ANLAMI ÜSTÜN BASTI... ÜSTÜNE ÜSTLÜK; UYDURUK TARİKATLAR, SAHTE ŞEYHLER, YOBAZLAR, SOFTALAR, HACILAR, HOCALAR, FALCI BACILAR ÇOĞALDIKÇA ÇOĞALDI... MİSYONERLER, KİLİSELER ÜLKEYİ İŞGAL ETTİ... HÂİN BARTOLAMEOS KENDİNİ "EKÜMENİK PATRİK" İLÂN ETTİ!.. TRABZON’DA HIZLI "LÂİK" KEÇİ RAHMİ İLE BİRLİKTE, "PONTUS DEVLETİ" KURMAYA YELTENDİ!.. SIKI MIYDI, ATATÜRK DÖNEMİNDE BÖYLE BİR HALT YESİNLER?!..
ESKİDEN DEVLET "LÂİK" İKEN, VE (PAKTLAR İLE, KUR’AN TEFSİRİ, HADİS TERCÜMELERİ İLE) İSLÂM GÜÇLENİRKEN, ŞİMDİ KİŞİLER "LÂİK", YÂNİ "DİN DIŞI" OLDU; İSLÂMÎ ANLAYIŞ DEJENERE OLDU, ÜLKEDE HIRİSTİYANLIK GÜÇLENİR OLDU!. YOBAZLIK, İRTİCA VE DİN SÖMÜRÜSÜ LÂİKLİK OLMADIĞINDAN DEĞİL; GEREĞİNDEN FAZLA "LÂİK" OLDUĞUMUZDAN ARTTI!..

İŞTE BATILILARIN "LÂİSİZM-SEKÜLERİZM" ANLAYIŞININ BİZDE ŞİMDİKİ ÇARPIK UYGULAMASI İLE; RAHMETLİ ATATÜRK’ÜN BATI’DAN ALARAK SÜNNET EDİP MÜSLÜMAN YAPTIĞI, VE TEKRAR BATI’YA KARŞI KULLANDIĞI "LÂİKLİK" ARASINDAKİ FARK BU!..

UYDURUK LÂİSİZM YERİNE ATATÜRKÇÜ DİN ANLAYIŞI



UYDURUK LÂİSİZM YERİNE ATATÜRKÇÜ DİN ANLAYIŞI
BÖLÜM 2
BİR ÖNCEKİ YAZIMIZDA ATATÜRK'ÜN, YENİ TÜRK DEVLETİ HÜKÛMETİNİN İCRÂ ESASLARINI, MEŞVERET- ADÂLET-ULÜLEMRE İTAAT OLARAK KOYDUĞUNU BELİRTMİŞ, VE ŞU SÖZÜNÜ NAKLETMİŞTİK:

- " DÜNYADA HÜKÛMET İÇİN MEŞRÛ ( YANİ ŞER'İ, HAKKA-HUKUKA, DİNE UYGUN) YALNIZ VE TEK BİR ESAS VARDIR: O DA MEŞVERET'TEN İBÂRETTİR!.."
YANİ HÜKÛMET GERÇEK UZMANLARA DANIŞMADAN, BİR MESELEYİ EN İYİ ŞEKİLDE İNCELETMEDEN KARAR ALAMAZ... ALIRSA BU MEŞRÛ OLMAZ!.. MEŞRÛ OLMAYINCA, HAKKA-HUKUKA, DİNE UYMAZ, ÂDİL OLMAZ!.. ÂDİL OLMAYINCA HALKIN O KARARA UYMASI BEKLENEMEZ!.. DEVLET BÜYÜKLERİNE, ÂMİRE SAYGI KALMAZ, TOPLUMUN DÜZENİ BOZULUR!..
BU HUSUS SÂDECE MÜSLÜMAN ÜLKELER İÇİN DEĞİL; BÜTÜN ÜLKELER İÇİN GEÇERLİ BİR HUSUSTUR. O YÜZDENDİR Kİ, BATILILAR, BİZDEN DAHA FAZLA DANIŞMAYA, ARAŞTIRMAYA VE HALKIN TEPKİLERİNE ÖNEM VEREN MİLLETLER, BİZİM ŞU ANDAKİ DEVLET YAPIMIZDAN DAHA SAĞLAM BİR YAPIYA SAHİPTİRLER!..
BU KONU ÜZERİNDE DURACAĞIZ… AMA ÖNCE SORALIM:
SİZ ATATÜRK'ÜN CÂMİDE MİNBERE ÇIKIP HUTBE OKUDUĞUNU DUYMUŞ MUYDUNUZ?
PEKİ, BU HUTBEDE KUR'AN-I KERİM'İ "MÜSLÜMANLARIN ANAYASASI" İLÂN ETTİĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?
YİNE BU HUTBEDE, “HUTBENİN DEVLET REİSİ ADINA YAPILDIĞINI, VE DEVLET-MİLLET İŞLERİ İLE İLGİLİ OLDUĞUNU SÖYLEDİĞİNİ” BİLİYOR MUYDUNUZ?
ŞİMDİ AŞAĞIDA MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK'ÜN BALIKESİR ZAĞANOS PAŞA CÂMİİ'NDE OKUDUĞU HUTBEYİ NAKLEDECEĞİZ... ATATÜRK'ÜN ALLAH'TAN, İSLÂMİYET'TEN, HZ. MUHAMMED'DEN, KUR'AN-I KERİM'DEN NASIL BÜYÜK BİR SAYGI İLE SÖZ ETTİĞİNE, DİKKATİNİZİ ÇEKMEK İSTERİZ.
MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK'ÜN 7.2.1923 TARİHİNDE OKUDUĞU HUTBE :
-"EY MİLLET!..ALLAH BİRDİR!... ŞÂNI BÜYÜKTÜR. ALLAH'IN SELÂMETİ, ATÎFETİ, VE HAYRI ÜZERİNİZE OLSUN!.."
- "PEYGAMBERİMİZ EFENDİMİZ HAZRETLERİ, CENÂB-I HAK TARAFINDAN İNSANLARA HAKÂYİK-İ DİNÎYE'Yİ (DİNÎ GERÇEKLERİ) TEBLİĞ İLE RESUL OLMUŞTUR. KAANUN-U ESÂSÎ'Sİ (ANAYASASI) CÜMLEMİZE MÂLÛMDUR Kİ, KUR'AN-I AZÎMÜŞŞÂN'DAKİ HUSUSTUR."
- "İNSANLARA FEYZ VERMİŞ OLAN DİNİMİZ, SON DİN'DİR. EKMEL (EN OLGUN) DİN'DİR!. ÇÜNKÜ DİNİMİZ AKLA, MANTIĞA VE HAKİKATE TAMÂMEN (UYGUN) TEVÂKUF VE TETÂBUK EDİYOR... EĞER AKLA, MANTIĞA VE HAKİKATE TEVÂKUF ETMEMİŞ OLSAYDI, BUNUNLA DİĞER KAVÂNIN-İ TABİİYE-Yİ İLÂHİYE BEYNİNDE TEZAT OLMASI İCÂB EDERDİ." (AKLA UYGUN OLMASAYDI, DİNİMİZLE DİĞER İLÂHÎ TABİAT KÂNUNLARI ARASINDA ÇELİŞKİ OLMASI GEREKİRDİ.)
- "ARKADAŞLAR, CENÂB-I PEYGAMBER MESÂİSİNDE İKİ DÂRA, İKİ HÂNEYE MÂLİK BULUNUYORDU.... BİRİ KENDİ HÂNESİ, DİĞERİ ALLAH'IN EVİ İDİ. MİLLET İŞLERİNİ ALLAH EVİ'NDE (YANİ MESCİTTE, CÂMİDE) YAPARDI!..."
- "HAZRET-İ PEYGAMBER'İN İSR-İ MÜBÂREKLERİNE İKTİFÂEN (YÂNİ GÖSTERDİKLERİ MÜBÂREK YOLU, USÛLÜ TAKİP EDEREK) BU DAKİKADA MİLLETİMİZ HÂL VE İSTİKBÂLİNE AİT HUSUSÂTI GÖRÜŞMEK MAKSADİYLE BU DÂR-I KUDSÎDE (KUTSAL YERDE) ALLAH'IN HUZURUNDA BULUNUYORUZ."
BU NOKTADA KISACA DURUP, ATATÜRK'ÜN DEDİKLERİNİ BİR TEKRARLIYALIM:
- "PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED YÜCE ALLAH TARAFINDAN BİZE DİNÎ HAKİKATLERİ BİLDİRMEK İÇİN GÖNDERİLMİŞ BİR ELÇİDİR. ONUN VE BÜTÜN MÜSLÜMANLARIN ANAYASASI, YÜCE KUR'AN'DAKİ ESASLARDIR!"
-" BİZİM DİNİMİZ SON DİNDİR!.. BU YÜZDEN DE EN MÜKEMMEL, KEMÂLE ERMİŞ, KUSURU NOKSANI OLMAYAN DİNDİR. TAMAMEN AKLA VE İLME UYGUNDUR.. UYGUN OLMASAYDI, ALLAH'IN KOYDUĞU VE TABİATTA GÖRDÜĞÜMÜZ KÂNUNLARA TERS DÜŞERDİ!.."
- "PEYGAMBERİMİZİN İKİ EVİ VARDI. BİRİNDE YER İÇER, YATAR KALKARDI. DİĞERİ İSE ALLAH'IN EVİ MESCİTTİ, ORADA DA MİLLET-DEVLET İŞLERİNİ GÖRÜRDÜ. NEDEN?.. ÇÜNKÜ ALLAH'IN EVİNDE KÖTÜ ŞEY DÜŞÜNÜLMEZ. ALLAH'IN EVİNDE HERKES ALLAH'IN HUZURUNDA OLDUĞUNU BİLİR, HAKSIZLIK YAPMAZ.... VE KENDİNİ DEĞİL, MİLLETİ DÜŞÜNÜR!.. "
- "ŞİMDİ BİZ DE PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNE UYARAK, GÖSTERDİĞİ YOLDAN GİDEREK, ONUN GİBİ BURADA, BU CÂMİDE MİLLETİMİZİN MESELELERİNİ, İÇİNDE BULUNDUĞU DURUMU, GELECEĞİNİ KONUŞACAĞIZ."
YAA!.. GÖRDÜNÜZ MÜ?.. RAHMETLİ ATATÜRK KUR'AN NEYMİŞ, SÜNNET NEYMİŞ, NASIL BİLİYOR!.. VE GEREKTİĞİ YERDE NASIL ONLARI DEĞERLENDİRİYOR!.. ASLA KENDİNDEN SONRA GELEN POLİTİKACILAR GİBİ DİNİ İSTİSMAR ETMEDEN, MÜSLÜMANLIK, ŞEYHLİK, HOCALIK TASLAMADAN NASIL DİNİN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRİYOR!.. BÖYLE BİR İNSAN DİNSİZ OLABİLİR Mİ?..
DEVAM EDELİM:
- "EFENDİLER!.. CÂMİLER, BİRBİRİMİZİN YÜZÜNE BAKMAKSIZIN, YATIP KALKMAK İÇİN YAPILMAMIŞTIR. CÂMİLER, İTAAT VE İBÂDET İLE BERABER, DİN VE DÜNYA İÇİN NELER YAPILMAK LÂZIM GELDİĞİNİ DÜŞÜNME, YÂNİ MEŞVERET İÇİN YAPILMIŞTIR."
- "MİLLET İŞLERİNDE HER FERDİN ZİHNİ, BAŞLIBAŞINA BULUNMAK ELZEMDİR."
DAYANAMAYIP YİNE ARAYA GİRECEĞİZ... ATATÜRK DİYOR Kİ:
- "CÂMİLER MÜSLÜMANLARIN BİRBİRLERİYLE FİKİR ALIŞVERİŞİ YAPTIĞI, İÇİNDE BULUNDUĞU KÖYÜN, MAHALLENİN PROBLEMLERİNİ ÇÖZDÜĞÜ, CEMAATİN SORUNLARININ BİRLİKTE HÂLLEDİLDİĞİ, MİLLET MEMLEKET MESELELERİNDEN HABERDÂR EDİLDİĞİ YERDİR!. ASLA SADECE NAMAZ KILMAK İÇİN YAPILMAMIŞLARDIR!.. ÇÜNKÜ NAMAZ, HER YERDE KILINIR!"
- "EĞER ÖYLE OLSAYDI, PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED DÜNYA İŞLERİNİ, DEVLET-MİLLET MESELELERİNİ CÂMİDE GÖRÜŞMEZDİ!"
- "BU BAKIMDAN (SİZİN ŞİMDİ YAPTIĞINIZ GİBİ), CÂMİLERİ SIRF NAMAZ VAKTİ AÇIP, SONRA DA ÜZERİNE KİLİT VURMANIZ SON DERECE YANLIŞTIR. İSLÂM'A AYKIRIDIR!.."
- "CÂMİ, GECE GÜNDÜZ BÜTÜN MÜSLÜMANLARA AÇIK OLMALIDIR. İNSANLAR ORADA BİR ARAYA GELİP HEM DİNÎ EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLIYABİLMELİ, HEM DE ALLAH'IN HUZURUNDA KİNSİZ, GAREZSİZ, İHTİRASSIZ, ARTNİYET OLMADAN BİRBİRLERİYLE OLAN MESELELERİNİ HÂLLEDEBİLMELİ... ARALARINDA YARDIMA MUHTAÇ OLANLARI TESBİT EDİP, ONLARA EL UZATMALI... "
- "CÂMİDE, ALLAH'IN HUZURUNDA, ZENGİN-FAKİR, OKUMUŞ-CÂHİL, DOST-DÜŞMAN NASIL FARK GÖZETMEDEN SAF TUTUYORSA; NAMAZDAN ÖNCE VEYA SONRA KENDİ ARALARINDA DA ÖYLE SOHBET EDEBİLMELİ. PARTİ, MEZHEP AYIRIMI YAPMADAN MESELELERİ MÜZÂKERE EDEBİLMELİ, ARADAKİ DÜŞMANLIKLARI KALDIRIP, ORTAK GÖRÜŞLERE VARABİLMELİ..."
- "EĞER BU SOHBET-MEŞVERET ORTAMINI CÂMİDE KURMAZSANIZ, MİLLET KAHVEHÂNEYE, MEYHÂNEYE DADANIR... BUNDAN DA ANCAK KAHVE SOHBETİ, İÇKİ MUHABBETİ DOĞAR!"
- "(YİNE ŞİMDİLERDE YAPTIĞINIZ GİBİ) CÂMİDE BİRİNİN MİKROFONU KAPMASI VE "VAAZ VERİYORUM" İDDİASIYLA SÂDECE ONUN KONUŞMASI YANLIŞTIR!.. İSLÂM'A AYKIRIDIR... CÂMİDEKİ MEŞVERETİ BİR KİŞİ YÖNETEBİLİR, AMA BU SÂDECE ONUN KONUŞMASI ANLAMINA GELMEZ. SAYGI VE EDEP DÂİRESİNDE HERKES SÖZ ALIP, FİKRİNİ DİLE GETİREBİLMELİDİR. CEMAAT İŞLERİNDE, MİLLET İŞLERİNDE HER BİR FERDİN GÖRÜŞÜ, EN AZ DİĞERİ KADAR ÖNEMLİDİR, GEREKLİDİR."
- "PEYGAMBERİMİZ ÖYLE YAPARDI… HATTÂ BİR GÜN ZENGİNLER İLE KONUŞURKEN, MESCİTTEN İÇERİ KÖR BİR ZAT GİRMİŞ, LÂFA DALMIŞ, PEYGAMBERİMİZİN CANI SIKILARAK, YÜZÜNÜ BURUŞTURMUŞTU DA, BU DAVRANIŞININ YANLIŞ OLDUĞUNU GÖSTERMEK ÜZERE KOCA
"ABESE-ASIK SURATLI" SÛRESİ İNMİŞTİ!.. HZ. MUHAMMED O GÜNDEN SONRA HİÇ BİR KİMSEYİ DİNLEMEDEN GEÇMEMİŞTİ… O ZÂTI HER GÖRDÜĞÜNDE DE, 'EY KENDİSİNE DAVRANIŞIM YÜZÜNDEN TANRI'NIN BENİ AZARLADIĞI KİŞİ!' DİYEREK SELÂMLAMIŞTI!"
ATATÜRK BUNLARI DEMEK İSTİYOR!.. "SÜNNET, SÜNNET" DİYE ORTALIĞI BİRBİRİNE KATANLARI, EN ÖNEMLİ SÜNNETLERDEN BİRİ OLAN "ALLAH'IN EVİNİ KULLANIŞ USÛLÜ"NE UYMAK KONUSUNDA UYARIYOR!..
DEVAM EDELİM:
- "İŞTE BİZ BURADA DİN VE DÜNYA İÇİN, İSTİKBÂL VE İSTİKLÂLİMİZ İÇİN, BİLHASSA HÂKİMİYETİMİZ İÇİN NELER DÜŞÜNDÜĞÜMÜZÜ MEYDANA KOYALIM."
-"BEN YALNIZ KENDİ DÜŞÜNCEMİ SÖYLEMEK İSTEMİYORUM. HEPİNİZİN DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ ANLAMAK İSTİYORUM. ÂMÂL-I MİLLİYE (MİLLÎ İŞLER), İRÂDE-İ MİLLİYE YALNIZ BİR ŞAHSIN DÜŞÜNMESİNDEN DEĞİL, BİLUMUM EFRÂD-I MİLLETİN (BÜTÜN MİLLET FERTLERİNİN) ARZULARININ, EMELLERİNİN MUHASSALASINDAN (TOPLAMINDAN) İBÂRETTİR!.."
- "BİNÂENALEYH, NE ÖĞRENMEK, NE SORMAK İSTİYORSANIZ SERBESTÇE SORMANIZI RİCA EDERİM. "
BU DÂVET ÜZERİNE CEMAATTEN BÜYÜK BİR HARÂRET VE HEYECANLA SORULAR GELİYOR... CEMAATİN ÇOĞU, O TARİHE KADAR CUM'A NAMAZLARINDA, BAYRAM NAMAZLARINDA OKUNAN ARAPÇA HUTBELERDEN BİR ŞEY ANLAMADIKLARINI SÖYLÜYORLAR... SONRA ATATÜRK ŞÖYLE DEVAM EDİYOR:
- "HUTBELER HAKKINDA İRÂDEDİLEN SUALLERDEN ANLIYORUM Kİ, BUGÜNKÜ HUTBELERİN TARZI, MİLLETİMİZİN HİSSİYÂT-I FİKRİYESİ VE LİSÂNI İLE, VE İHTİYACAT-I MEDENİYYE İLE MÜTENÂSİP GÖRÜLMEMEKTEDİR."
YÂNİ, CÂMİLERDE OKUNAN HUTBELER MİLLETİN HİSSİYÂTINA, FİKRİYÂTINA, LİSÂNINA, VE GÜNÜN İHTİYAÇLARINA UYGUN DEĞİL... NİYE?.. ÇÜNKÜ YÜZLERCE YIL ÖNCE OKUNMUŞ HUTBELER TEKRAR EDİLİYOR.
DEVAM EDELİM:
- "EFENDİLER!.. HUTBE DEMEK, NÂSA (İNSANLARA) HİTÂP ETMEK, YÂNİ SÖZ SÖYLEMEK DEMEKTİR!"
- "BUNDAN BİR TAKIM MEFHUM VE MÂNÂLAR İSTİHRAÇ EDİLMEMELİDİR. (YÂNİ SÖZ SÖYLEMENİN DIŞINDA BİR TAKIM KUTSAL ANLAMLAR YÜKLEMENİN MÂNÂSI YOKTUR) HUTBEYİ İRÂD EDEN HATİPTİR, YÂNİ SÖZ SÖYLİYENDİR."
- "BİLİYORUZ Kİ, HAZRET-İ MUHAMMED, ZAMÂN-I SAADETLERİNDE HUTBEYİ KENDİSİ İRÂD EDERLERDİ... GEREK PEYGAMBER EFENDİMİZ, VE GEREK HÜLEFÂ-YI RÂŞİDÎN'İN (İLK 4 HALİFENİN) HUTBELERİNİ OKUYACAK OLURSANIZ GÖRÜRSÜNÜZ Kİ, SÖYLEDİĞİ ŞEYLER O GÜNÜN MESELELERİDİR... O GÜNÜN ASKERÎ, İDÂRÎ MÂLÎ VE SİYÂSÎ, İÇTİMÂÎ HUSUSTADIR."
YÂNİ, PEYGAMBERİMİZ VE ONUN YOLUNDAN GİDEN HZ. EBUBEKİR, HZ. ÖMER, HZ. OSMAN VE HZ. ALİ HALKA KENDİLERİ HİTÂP EDER, VE O GÜNÜN PROBLEMLERİNİ ELE ALIRLAR, KENDİ GÖRÜŞLERİNİ BELİRTİRLER, SONRA DA CEMAATİ DİNLER, BİR KARARA VARIRLARDI. CÂMİLER BUNUN İÇİN KULLANILIR, HUTBELER BUNUN İÇİN YAPILIRDI.
HUTBE, YÂNİ BU TARZ BİR GÖRÜŞME, HAFTADA BİR GÜN, CUM'A NAMAZINDA FARZDIR... YÂNİ MÜSLÜMANLAR EN AZ HAFTADA BİR KERE MAHALLÎ SORUNLARI, MEMLEKET MESELELERİNDEN HABERDÂR EDİLMELİ, SORULARI VARSA, CEVAPLANDIRILMALI, GÖRÜŞLERİ ALINMALIDIR!..
- "ÜMMET-İ İSLÂMİYE TEKESSÜR (MÜSLÜMAN NÜFUS ÇOĞALINCA) VE MEMÂLİK-İ İSLÂMİYE TEVASSUA BAŞLAYINCA (İSLÂM MEMLEKETİ GENİŞLEYİNCE), CENÂB-I PEYGAMBER'İN VE
HÜLEFÂ-YI RÂŞİDÎN'İN HUTBEYİ HER YERDE BİZZAT KENDİLERİNİN İRÂD ETMELERİNE İMKÂN KALMADIĞINDAN; HALKA SÖYLEMEK İSTEDİKLERİ ŞEYLERİ MİNBER-İ ŞERİFTE VE MEYDANLARDA ORTAYA ÇIKAR, HALKI TENVİR VE İRŞAT İÇİN NE SÖYLEMEK LÂZIMSA SÖYLERLERDİ."
YÂNİ, MÜSLÜMAN HALKIN TÜMÜ TEK BİR CÂMİYE SIĞMAZ OLUNCA, PEYGAMBERİMİZ VE DÖRT BÜYÜK HALİFE KENDİLERİ MEYDANLARDA KONUŞTULAR... CÂMİLERDE DE TÂYİN EDİLEN KİŞİLER ONLAR ADINA KONUŞUR OLDULAR... HALİFE ADINA HUTBE OKUNMASI ÂDETİ BÖYLE BAŞLADI.
- " BU TARZIN DEVAM EDEBİLMESİ İÇİN BİR ŞART LÂZIMDI. O DA MİLLETİN REİSİ OLAN ZATIN HALKA DOĞRUYU SÖYLEMESİ, HALKI DİNLEMESİ VE HALKI ALDATMAMASI!.."
PEYGAMBER'DEN VE DÖRT HALİFEDEN SONRA BU UYGULAMANIN SÜNNETE UYGUN DEVAM EDEBİLMESİ İÇİN, İSLÂM DEVLETİ'NİN BAŞINA GEÇENLERİN HALKI KANDIRMAMASI, BÖLÜCÜLÜK YAPMAMASI, DİNİ KENDİ ŞAHSI İÇİN İSTİSMAR ETMEMESİ GEREKİRDİ.
MAALESEF MUAVİYE'NİN HALİFELİĞİ İLE İŞTE BU SON DERECE YARARLI UYGULAMA BOZULMUŞTUR. MUAVİYE, YEZİD VE ONDAN SONRA GELEN BAZI EMEVÎ HALİFELER, HUTBEDE
EHL-İ BEYT'E, YÂNİ HZ. MUHAMMED'İN SOYUNA KÜFÜR ETMEYİ, LÂNET OKUMAYI ÂDET EDİNMİŞLERDİR!
DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ, CÂMİYE İBÂDET İÇİN GİDİYORSUNUZ... SONRA MEMLEKET MESELELERİNİ GÖRÜŞMEK İÇİN HUTBEYİ BEKLİYORSUNUZ. HUTBEDE MUAVİYE İLE ALİ, YEZİD İLE HÜSEYİN ARASINDAKİ HİLÂFET MÜCADELESİNDEN DOLAYI, BİR ALAY KÜFÜR İŞİTİYORSUNUZ!..
AYNI ŞEY ZAMANIMIZDA DA OLMAKTA!.. BAZI TARİKAT MENSUBU İMAMLAR, HATİPLER, VÂİZLER CAMİDE HALKI AYDINLATACAKLARINA POLİTİKA YAPIP, ŞU PARTİYE, BU KİŞİYE ÇATMAKTALAR!..
BUNLARIN TÜMÜ İSLÂM'A AYKIRIDIR!.. NİTEKİM, BU YÜZDEN ALİ SOYU EMEVÎLER ZAMANINDA CÂMİYE GİTMEMEYE BAŞLAMIŞ, NAMAZLARINI HEP EVDE KILMIŞLARDIR... BU HUSUS, ZAMAN İÇİNDE ÂLEVİLERE, "NAMAZ KILMAMA" VE "BİZİM NAMAZIMIZ ALİ TARAFINDAN KILINDI, DEME" ŞEKLİNDE YANSIMIŞTIR.
ATATÜRK'ÜN CÂMİNİN KİŞİSEL POLİTİKADAN, YALANDAN, DOLANDAN, HALKI KANDIRMADAN ARINDIRILMASI; HALKIN TEK BİR İNANÇ VE MİLLÎ SİYÂSET ETRAFINDA TOPLANMASI HUSUSUNDAKİ TESBİTİ, GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİDİR. ONDAN BAŞKA DA MESELEYE BÖYLE BAKAN, CUMHURİYET TARİHİNDE HİÇ KİMSE GELMEMİŞTİR!
DEVAM EDELİM:
- "HALKI AHVÂL-İ UMUMİYEDEN (GENEL DURUMDAN) HABERDÂR ETMEK, SON DERECE HÂİZ-İ EHEMMİYETTİR!.. (ÖNEMLİDİR) ÇÜNKÜ HER ŞEY AÇIK SÖYLENDİĞİ ZAMAN HALKIN DIMAĞI (BEYNİ) HÂL-I FAALİYETTE BULUNACAK, (KAFASI ÇALIŞACAK) İYİ ŞEYLER YAPACAK VE MİLLETİN ZARARINA OLAN ŞEYLERİ REDDEDEREK, ŞUNUN VEYA BUNUN ARKASINDAN GİTMEYECEKTİR!.."
- "ANCAK (SONRADAN GELENLER) MİLLETE AİT OLAN İŞLERİ MİLLETTEN GİZLİ ETTİLER. "
- "HUTBELERİN HALKIN ANLIYAMIYACAĞI BİR LİSANDA OLMASI, VE ONLARIN BUGÜNKÜ İCÂBAT VE İHTİYAÇLARIMIZA TEMAS ETMEMESİ, HALİFE VE PADİŞAH NÂMINI TAŞIYAN MÜSTEBİTLERİN (ZORBALARIN) ARKASINDA KÖLE GİBİ GİTMEYE MECBUR EDİLMEK İÇİNDİ."
ATATÜRK, BURADA BİRAZ ABARTMIŞ... HUTBELERİN ARAPÇA OLMASI ELBETTE HATÂ İDİ. HEM MEMLEKET MESELESİNİ KONUŞACAKSIN, HEM DE HALKIN ANLAMIYACAĞI BİR DİL KULLANACAKSIN… BU MESELÂ PİMPİRİK ECEVİT'İN DÜŞÜNCELERİNİ SANSKRİTÇE DİLE GETİRMESİNE BENZER… ELBETTE Kİ, KABUL EDİLEMEZ!..
ANCAK ARAPÇA HUTBE OKUNMASINDA BİR KASIT YOKTU. EMEVÎLER, ABBASÎLER, FATIMÎLER, ENDÜLÜS EMEVÎLERİ, KÖLEMEN HALİFELERİ HEP ARAP İDİ… HUTBELERİ DE TABİATİYLE ARAPÇA İDİ… AYNI BÖLGELERDE KURULAN SELÇUKLU VE OSMANLI DEVLETİ HÜKÜMDARLARININ ARAPÇA'YI DİN DİLİ OLARAK KULLANMASI O TARİHLERDE SON DERECE NORMÂLDİ. OKUMUŞLAR ARAPÇA BİLİYORDU. CÂHİL HALK İSE ZÂTEN TÜRKÇE'Yİ BİLE DOĞRU DÜRÜST BİLMİYORDU.
BUNDA BİR KASITTAN ZİYÂDE, ARAPÇA'YA KARŞI DUYULAN BİR SAYGI SÖZ KONUSUDUR... AMA ORTADA YANLIŞ BİR UYGULAMA, BİR İHMAL, HATTÂ İSLÂM'A AYKIRI BİR DURUM OLDUĞUNU DA KABUL ETMEK GEREKİR.
ATATÜRK'ÜN BÜTÜN OSMANLI HALİFE VE HÜKÜMDÂRLARINI ZORBA OLARAK NİTELENDİRMEDİĞİNİ, HATTÂ DEVLET YÖNETİM ŞEKLİNİ METHETTİĞİNİ BİLİYORUZ. HEMEN
ÜÇ DEĞERLENDİRMESİNİ VERELİM Kİ, ATATÜRK'Ü SELÇUKLU VE OSMANLI DÜŞMANI GÖSTERİP, CUMHURİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK TÂRİHİNİ YOK SAYMAK İSTEYEN ARTNİYETLİLERİ CEVAPLANDIRMIŞ OLALIM:
1 - "BASİT SALLARLA ANADOLU'DAN RUMELİ'YE GEÇEN, VE İSLÂM'I TÂ VİYANA KAPILARINA KADAR GÖTÜREN TÜRK KAHRAMANLARIYDI! BİR İHÂNETE (KIRIM HANI'NIN İHÂNETİ) UĞRAMASALARDI, TÜRK'ÜN GÜCÜNÜ ÇOK DAHA İLERİLERE (TÂ ROMA'YA) GÖTÜREBİLİRLERDİ!"
2- "CİHAN TÂRİHİNDE BİR CENGİZ, BİR SELÇUK, BİR OSMANLI DEVLETİ VE BUNLARIN HEPSİNİ HADİSELERDE TECRÜBE EYLİYEN TÜRK MİLLETİ, BU DEFA DOĞRUDAN DOĞRUYA KENDİ NÂM VE SIFATINDA BİR DEVLET TESİS EDEREK YERİNİ ALDI!"
ÜÇÜNCÜSÜ İSE, KÖŞKTEKİ "HAMMER TÂRİHİ" KİTABININ İÇİNE ATATÜRK'ÜN DÜŞTÜĞÜ NOT!.. ATATÜRK KİTAPTA, "OSMANLILAR MEVCUT ŞARTLARIN İMKÂNLARI İLE ANADOLU'DA YERLEŞTİLER VE GENİŞLİYEREK BİR DEVLET KURDULAR,” CÜMLESİNİ OKUYUNCA SİNİRLENMİŞ VE:
3 - " HAYIR!.. YANLIŞ!.. HATÂ!.. TÂRİH BÖYLE YAZILMAZ!.. BU ADAM KAYI AŞİRETİ'NİN ANADOLU'DA MİLLÎ İKTİDARI SELÇUKLULAR'DAN DEVRALDIĞINI YA BİLMİYOR, YA DA KASTEN İNKÂR EDİYOR!.. ANADOLU BİNLERCE YILLIK TÜRK VATANIDIR!”
YAZMIŞ!.. YÂNİ BİZİM DEVLET 75 YILLIK FALAN DEĞİL!.. 900 YILLIK SELÇUKLU-OSMANLI-TÜRKİYE CUMHURİYETİ ZİNCİRİNİN SON HALKASI!.. DAHA ÖNCESİ GÖK-TÜRKLER'E, HUNLAR'A, İSKİTLER'E, HATTÂ SÜMERLER'E UZANIR...
KONUMUZA DÖNERSEK, ATATÜRK SALTANATI KALDIRDIĞI O GÜNLERDE (1923), ELBETTE Kİ HEM HALKTAN DESTEK İSTEYİP, HEM DE YURT DIŞINA SÜRDÜĞÜ PÂDİŞAHI, HALİFEYİ METHEDEMEZDİ!..
DEVAM EDELİM:
- " HUTBEDEN MAKSAT, AHÂLİNİN TENVİR VE İRŞADIDIR!..(AYDINLATILMASI VE BİLGİLENDİRİLMESİ) BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR. 100, 200, 1000 SENE EVVELKİ HUTBELERİ OKUMAK, İNSANLARI CEHL VE GAFLET İÇİNDE BIRAKMAK DEMEKTİR. HUTEBATIN HER HALDE NÂSIN KULLANDIĞI LİSANDA GÖRÜŞMESİ ELZEMDİR."
- "GEÇEN SENE MİLLET MECLİSİ'NDE İRÂD ETTİĞİM BİR NUTUKTA DEMİŞTİM Kİ:

- "MİNBERLER, HALKIN DİMAĞLARI, VİCDANLARI İÇİN BİRER MENBA-I FEYZ (İLİM IŞIĞI KAYNAĞI), BİR MENBA-I NUR OLMUŞTUR!"
- "BÖYLE OLABİLMEK İÇİN MİMBERLERDEN AKSEDECEK SÖZLERİN BİLİNMESİ VE ANLAŞILMASI VE HAKÂYIK-I FENNİYE (TEKNOLOJİK GERÇEKLERE) VE İLMİYEYE MUTÂBIK OLMASI LÂZIMDIR. HÜTEBÂ-YI KİRÂMIN (HİTÂP EDEN DEĞERLİ KİŞİLERİN) AHVÂL-İ SİYÂSîYE (SİYÂSÎ DURUM VE ŞARTLAR), AHVÂL-İ İÇTİMÂÎYE VE MEDENÎYEYİ HER GÜN TAKİP ETMELERİ ZARURİDİR!.. BUNLAR BİLİNMEDİĞİ TAKDİRDE, HALKA YANLIŞ TELKİNAT VERİLMİŞ OLUR."
- "BİNÂENALEYH, HUTBELER TAMÂMEN TÜRKÇE VE İCÂBAT-I ZAMAN'A MUVÂFIK (UYGUN) OLMALIDIR VE OLACAKTIR. "
YAA!.. İŞTE BÖYLE... BU HUTBEDEN KISA BİR ZAMAN SONRA HUTBELER HALKIN ANLIYACAĞI TARZDA, TÜRKÇE OKUNMAYA BAŞLADI!..
ANCAK BİR HUSUS EKSİK KALDI... ONU DA SİZİN DÜŞÜNÜP BULMANIZI BEKLİYORUZ!
BU HUTBE, ATATÜRK'ÜN TAKİYYE YAPMADIĞININ DELİLİDİR!.. ÇÜNKÜ O TÂRİHTE ZAFER KAZANILMIŞ, SAVAŞ SONA ERMİŞ HATTÂ BARIŞ GÖRÜŞMELERİ BAŞLAMIŞTIR!. PÂDİŞAH YURT DIŞINA KAÇMIŞ, SALTANAT KALDIRILMIŞTIR!.. HALİFEYİ DE MECLİS TAYİN ETMİŞTİR.
ATATÜRK HALİFE SEÇİŞLERİNDEKİ AMACI DA EMPERYALİZM ALTINDA İNLEYEN MÜSLÜMAN ÜLKELERE DESTEK VERMEK OLDUĞUNU ŞÖYLE AÇIKLAMIŞTI:
- "BÖYLE OLDUĞU HALDE T.B.M.M. NASIL BİR HALİFE İNTİHÂB ETTİ?.. BU HÂL ŞÖYLE İZAH OLUNABİLİR: BÜTÜN İSLÂM ÂLEMİ, ESÂRET ALTINDADIR... ŞAYÂN-I ARZUDUR Kİ, BUNLAR AYRI ÇALIŞSINLAR, KENDİ HÂKİMİYET-İ MİLLİYE'LERİNİ İSTİHSAL ETSİNLER..."
- "İŞTE BUNLARA BU HUSUSTA MEDÂR-I TESLİYET OLMAK ÜZERE BİR NOKTA-İ İRTİBAT GÖSTERMEK ARZU EDİLİYOR."
- "FAKAT ONLAR TAMAMEN ESÂRETTEN KURTULDUKTAN SONRA, MÜSTAKİL OLDUKTAN SONRA, BİRLEŞİK BİR MAKAM'IN İDÂRESİNE GİRMEK İSTEYECEKLERİNİ DÜŞÜNMEK CÂİZ MİDİR?.. BU DA AYRI BİR MESELE!.."
- "DEMEK İSTİYORUZ Kİ, ONLARIN KURTULMASI İÇİN MÜŞTEREK BİR NOKTA-I RÂBITA GÖSTERMEK SURETİYLE TARİHÎ, VİCDÂNÎ VE YÂHUT DİNÎ BİR VAZİFE YAPIYORUZ."

YÂNİ ATATÜRK'ÜN TAKİYYE YAPMASI İÇİN, KORKACAĞI, ÇEKİNECEĞİ BİR DURUM YOKTU!.. HİLÂFETİ SALTANATLA BİRLİKTE KALDIRMAMASININ SEBEBİ DE, ESİR MÜSLÜMAN ÜLKELERE YARDIMCI OLABİLMEK, ONLARA BİR MERKEZ ETRAFINDA TOPLANABİLECEKLERİNİ GÖSTERMEK İÇİNDİ!... NE YAZIK Kİ GELİŞMELER İSTEDİĞİ YÖNDE OLMADI.

UYDURUK LÂİSİZM YERİNE ATATÜRKÇÜ DİN ANLAYIŞI BÖLÜM 1



UYDURUK LÂİSİZM YERİNE ATATÜRKÇÜ DİN ANLAYIŞI
BÖLÜM 1
BİR SÜREDİR OKURLARIMIZDAN ATATÜRK'ÜN DİNî İNANCI VE UYGULAMALARI ÜZERİNE MEKTUPLAR ALIYORUZ... BUNLARDAN BÂZILARI ONUN DİNSİZ-İMANSIZ BİRİ OLDUĞU, VE İSLÂMİYETE BÜYÜK ZARAR VERDİĞİ YÖNÜNDE VE DİNDAR KİŞİLERDEN ŞİKÂYET OLARAK GELMİŞ!.. BİR KISMI DA AYNI İDDİÂLARI ÖNE SÜRÜYOR AMA, BUNDAN MEMNUN… BUNLAR DA KENDİLERİNİ LÂİK-İLERİCİ; MÜSLÜMANLIĞA SARILANLARI DA GERİCİ SANANLAR!..
ANLAŞILIYOR Kİ, BİRİLERİ BİZE ATATÜRK'Ü OLDUĞU GİBİ TANITMAMIŞ!.. TÂRİH KİTAPLARI, DEVRİM TÂRİHİ DERSLERİ BİZE ONUN SÖZLERİNİ VE UYGULAMALARINI DOĞRU OLARAK YANSITMAMIŞ!.. ORTALIĞI HEM YOBAZLARIN, HEM DE MASON LÂİKLERİN HÜRÂFELERİ SARMIŞ!..
MAALESEF BU MASON-LÂİK ANLAYIŞTAN TÜRKİYE'DEKİ EN İLERİCİ KESİM OLAN ORDU DA ETKİLENMİŞ!.. BİZCE 28 ŞUBAT 1997'DEN BERİ HEM HÜKÛMET TARAFINDAN TÂKİP EDİLEN POLİTİKA, HEM DE MEDYA TARAFINDAN POMPALANAN ZİHNİYET ATATÜRK'ÜN DİN ANLAYIŞI DEĞİL; TAMÂMEN YOZLAŞMIŞ, BATI'DAN ALINMASINA RAĞMEN BATIDAKİ İLE ALÂKASIZ BİR LÂİSİZM!..
BİR KAÇ MİSÂL VERELİM DE, NE DEMEK İSTEDİĞİMİZ ANLAŞILSIN:
BİZİM SÖZDE LÂİKLERİN LÂİKLİĞİ; HIRİSTİYANLARA, MÛSEVÎLERE, DİNSİZLERE KARŞI DEĞİLDİR. SÂDECE MÜSLÜMANLARA KARŞIDIR!..
YÂNİ DİNSİZLİK PROPOGANDASI YAPILMASINA SES ÇIKARMAZLAR DA, BİR YERDE İSLÂMİYETLE İLGİLİ BİR KONUŞMA VEYÂ İFÂDE GÖRDÜLER Mİ, ÜZERİNE YÜRÜRLER!.. MESELÂ RECEP TAYYİP ERDOĞAN, FETHULLAH HOCA, ŞEVKİ YILMAZ GİBİ!..
YANLIŞ ANLAŞILMASIN!.. BİZ BU ADAMLARI, HELE KONUŞMA TARZLARINI TASVİP EDİYOR, DEĞİLİZ... HELE ŞEVKİ YILMAZ'IN CIRTLAK KARI SESİYLE BAĞIRA BAĞIRA KONUŞMASINI, FETULLAH'IN CÂMİDE KENDİNE YERDEN YERE ATMASINI İĞRENÇ BULUYORUZ... HELE TAYYİP ERDOĞAN'IN SIK SIK AMERİKA'YA GİDİP BİR ŞEYLER İÇİN İCÂZET ALMASINI HAYRA YORMUYORUZ, İSLÂMİYET'E YAKIŞTIRAMIYORUZ... AMA İSLÂMÎ SÖYLEMLERİNİN "FİKİR HÜRRİYETİ"Nİ SAVUNUR GÖRÜNENLER TARAFINDAN ÇARPITILARAK, "ÜLKE İÇİN EN BÜYÜK TEHLİKE" GÖSTERİLMESİNE KARŞIYIZ!..
ONLARDAN ÇOK DAHA TEHLİKELİ BEYÂNLARDA BULUNAN MEL'UN FENER BAŞPAPAZI BARTOLAMEOS, BU KİŞİLER TARAFINDAN ÂDETA ALKIŞLANIYOR!
GENE BU KİŞİLER HEYBELİADA PAPAZ OKULU'NUN TEKRAR AÇILMASINI SAVUNURLAR DA, İMAM HATİP OKULLARININ AÇIK KALMASINA TAHAMMÜL EDEMEZLER. BUNLAR BİRER MİSYONER OKULU OLAN "SEN JOSEF" (AZİZ JOSEF) GİBİ YABANCI OKULLARI GÖKLERE ÇIKARIRLAR... AMA SİZ BİR "AZİZ MAHMUD HÜDAÎ" LİSESİ AÇMAYA KALKSANIZ, KIYAMETİ KOPARIRLAR!.. BUNLARIN İNDİNDE EVLİYÂLIK BİLE GAVURA MÛBAH; TÜRK'E, MÜSLÜMANA YASAK!..
YİNE BU KİŞİLER CÂMİ YAPIMI İÇİN KIYÂMET KOPARIRLAR.. PARALARIN BOŞA GİTTİĞİNDEN ŞİKÂYET EDERLER... AMA ANKARA'DA SON YILLARDA İNŞÂ EDİLEN 4 KİLİSE İÇİN SES ÇIKARMAZLAR, DAHASI BUNU İLERİCİLİK VE HOŞGÖRÜNÜN BİR GEREĞİ SAYARLAR... YA MÜSLÜMANLARA HOŞGÖRÜ?.. YOKTUR ÖYLE BİR ŞEY!..
SON GÜNLERİN EN BÜYÜK DÜMENİ, MARMARİS'E BİR KİLİSE İNŞÂ EDİLMESİDİR. NEYMİŞ?.. GELEN TURİSTLER İBÂDET EDECEK YER BULAMIYORLARMIŞ!.. SİZ HİÇ DÜNYADA JAPON TURİSTLER İÇİN BUDİST TAPINAĞI, MÜSLÜMAN TURİSTLER İÇİN CÂMİ İNŞÂ EDİLEN BİR BATI ÜLKESİ DUYDUNUZ MU?..
HALBUKİ BAKIN, MUSTAFA KEMÂL HİLÂFETİ KALDIRIRKEN NE DEMİŞ:

- "HİLÂFET'LE BİRLİKTE TÜRKİYE'DE MEVCUT OLAN ORTODOKS VE ERMENİ KİLİSELERİ, PATRİKHÂNELERİ İLE, MÛSEVÎ HAHAMHÂNELERİ'NİN ORTADAN KALDIRILMASI LÂZIMDIR! "(4.5.1924) (NEW YORK HERALD MUHÂBİRİNE VERDİĞİ DEMEÇ) (ATATÜRK'ÜN SÖYLEV VE DEMEÇLERİ V, ANKARA, 1972, SF. 104)
YAA!.. GÖRDÜNÜZ MÜ?.. ATATÜRK'ÜN HİLÂFETİ KALDIRMASINI, "LÂİKLİK" UYGULAMASININ BAŞLANGICI SAYANLAR, EĞER LÂİKLİĞİ GÖNÜLDEN İSTİYORLARSA, BÜTÜN PATRİKHÂNELERİ KALDIRMALIDIRLAR!.. ÇÜNKÜ ATATÜRK'E GÖRE, UYGULAMA YARIM KALMIŞTIR!..
EĞER İMAM-HATİP OKULLARININ KAPATILMASI LÂİKLİĞİN GEREĞİ İSE, GENE YARIM KALMIŞTIR. ÇÜNKÜ MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK YABANCI DİNÎ OKULLAR İÇİN ŞÖYLE DER:

- "TÜRKİYE'DE YERLEŞMİŞ OLAN HER CEMAAT KENDİ MEKTEPLERİNE MÂLİKTİ. FAKAT BU MEKTEPLER İHÂNET PROJELERİNE HİZMET ETTİLER. ERMENİLER AÇIKÇA MÜSTÂKİL BİR KRÂLİYET LEHİNDE ÇALIŞIYORLARDI. DİĞER MİLLETLERLE DE AYNI HÂL VÂKİ OLDU. TÜRKİYE'DE MEKTEPLER VE KİLİSELER TAHRİKÂTIN OCAĞI İDİ. BÖYLE BİR VAZİYETE İNGİLTERE, FRANSA, AMERİKA VEYÂ HER HANGİ BİR MİLLETİN NE KADAR ZAMAN TAHAMMÜL EDEBİLECEĞİNİ SORARIZ!" (AYNI ESER, SF.106)
YAA!.. GÖRDÜNÜZ MÜ PAPAZ OKULU AÇMAK İSTEYEN, KİLİSE YAPIMINA GÖZ YUMAN İHÂNET KUMKUMALARI!.. NASIL, ATATÜRK'ÜN "LÂİKLİK" DİYE YUTTURULAN DİN ANLAYIŞI VE UYGULAMALARI, SİZİN MASONİK LÂİSİZM ZİHNİYETİNDEN FARKLIDIR DERKEN, HAKSIZ MIYMIŞIZ?
BİTMEDİ!.. BİZ DAHA ÖNCE ATATÜRK'ÜN İÇİNDE "LÂİKLİK" KELİMESİ GEÇEN SÂDECE BEŞ YERDE DOKUZ CÜMLESİ OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİK... BUNLAR HEP 1930'DAN SONRADIR... YANİ 1918 İLE 1926 ARASINDA YÜZLERCE İSLÂMİYETİ VE DİNİ SAVUNAN İFÂDESİ BULUNMASINA RAĞMEN BİR TEK LÂİKLİK İLE İLGİLİ SÖZÜ YOKTUR. 1926'DAN SONRA DA SÂDECE ÜÇ YERDE BU KELİMEYİ KULLANMIŞTIR.
ÖTE YANDAN LÂİKLİK KAVRAMI, C.H.P.'NİN TÜZÜĞÜNE 1930 YILINDA SERBEST FIRKA TECRÜBESİNDEN SONRA, İSMET İNÖNÜ TARAFINDAN SOKULMUŞTUR. İNÖNÜ BU OLAYDA, BAZI SERBEST FIRKA TARAFTARLARININ YOBAZLIK GÖSTERİLERİNE MÜSAMAHA ETMESİNİ, FIRSAT BİLMİŞTİR.
MADDE AYNEN ŞÖYLEDİR:
- "FIRKA (PARTİ) DEVLET İDARESİNDE BÜTÜN KÂNUNLARIN, NİZAMLARIN VE USÛLLERİN İLİM VE FENLER'İN MUÂSIR MEDENİYET'E TEMİN ETTİĞİ ESAS VE ŞEKİLLERE VE DÜNYA İHTİYAÇLARI'NA GÖRE YAPILMASINI VE TATBİK EDİLMESİNİ PRENSİP KABUL ETMİŞTİR."
- "DİN TELÂKKİSİ VİCDANİ OLDUĞUNDAN; FIRKA, DİN FİKİRLERİNİ DEVLET VE DÜNYA İŞLERİ'NDEN VE SİYÂSET'TEN AYRI TUTMAYI, MİLLETİMİZİN MUÂSIR TELÂKKİSİNDE BAŞLICA MUVAFFAKİYET ÂMİLİ GÖRÜR."
DİKKAT EDİLİRSE, LÂİKLİĞİN TÂRİFİ YAPILMIYOR... LÂİK-LÂİKLİK İFÂDELERİ METİNDE YER ALMIYOR!.. PEKİ, NE DENİYOR?.. ÂADECE İKİ ŞEY!..
ÜLKEYİ TEK PARTİ OLARAK YÖNETMEKTE OLAN C.H.P., BÜTÜN KÂNUNLARIN VE UYGULAMANIN İLİM VE TEKNOLOJİDEN YARARLANARAK DÜNYA İHTİYAÇLARINA GÖRE YAPILMASINI PRENSİP EDİNMİŞTİR.
YÂNİ BİZİM PARTİMİZ ÖYLE EDİNMİŞ... İLERDE BAŞKA PARTİ KURULURSA, NASIL YAPAR, BİZ BİLEMEYİZ VE KARIŞMAYIZ!..
İKİNCİSİ, YİNE TEK PARTİ OLARAK İKTİDARI ELİNDE TUTAN C.H.P., DİN TELÂKKİSİNİ, DÜNYA İŞLERİNDEN VE SİYÂSETTEN AYRI TUTMAYI, BAŞARIYA ULAŞMANIN GEREĞİ OLARAK GÖRÜR!..
YANİ BİR MECBURİYET YOK!.. BİZ BAŞARIMIZI BUNA BAĞLIYORUZ, DİYOR... BAŞKASI NE YAPAR, BİLEMEYİZ VE KARIŞMAYIZ!..
HEMEN BELİRTELİM Kİ, BURADAKİ "DİNÎ TELÂKKİLER" İFÂDESİ SON DERECE ÖNEMLİ!.. İSLÂM'I DEVRE DIŞI BIRAKMA GİBİ BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL!.. ÇÜNKÜ "TELÂKKİ" KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞEN YORUM VE İNANÇTIR.
YÂNİ, BİZ FERTLERİN BİRBİRLERİNDEN FARKLI YORUM VE ANLAYIŞLARININ. (DAHA AÇIK BİR İFÂDE İLE TARİKAT-MEZHEP FARKLILIKLARININ), DEVLET İŞLERİNE VE SİYÂSETE YANSIMASINI; KİŞİLERİN DÜŞÜNCELERİNDEKİ GELİŞMEYİ, BAŞARIYI ENGELLİYEN BİR UNSUR OLARAK GÖRÜYORUZ, DENİYOR!.. TABİİ BUNA YOBAZLIĞI DA KATMAK GEREKİR!..
ŞU HALDE 1930'LARA KADAR HEMEN BÜTÜN İSYANLARDA "DİN ELDEN GİDİYOR" DENMESİNE RAĞMEN, HİÇ BİR HUKUKÎ DÜZENLEME YAPILMAMIŞTIR... SUÇLULAR "DEVLETE İSYAN" ETTİKLERİNDEN, HALKI KIŞKIRTTIKLARINDAN DOLAYI YARGILANMIŞLAR, HÜKÜM GİYMİŞLERDİR. LÂİKLİK HİÇ BİR RESMİ BELGEDE YER ALMAMIŞTIR!
1930'DA C.H.P.'NİN TÜZÜĞÜNE (Kİ BİR RESMÎ BELGEDİR AMA, KÂNUN DEĞİLDİR, SÂDECE C.H.P.'LİLERİ BAĞLAR) YUKARDAKİ ŞEKİLDE GİRMESİNE RAĞMEN, 1937 YILINA KADAR YİNE DEVLET YAZIŞMALARINDA, MAHKEME KARARLARINDA LÂİK-LÂİKLİK İFÂDESİ GEÇMEZ!..
LÂİKLİK 1937'DE ANAYASA'YA C.H.P'NİN ALTI OK'UNDAN BİRİ OLARAK GİRMİŞTİR... AMA TÜZÜKTEKİ İFADEYE ATIFLA!.. YÂNİ KÂNUNLAR, UYGULAMALAR BİLİM VE TEKNOLOJİDEN YARARLANARAK DÜNYA İHTİYAÇLARINA GÖRE YAPILACAKTIR. DİNÎ TELÂKKİLERİN (MEZHEP-TARİKAT AYIRIMLARININ, YOBAZLIĞIN, FARKLI ANLAYIŞ VE YORUMLARIN) DEVLET İŞLERİNE KARIŞTIRILMASI, SİYÂSETE ÂLET EDİLMESİ MİLLETİN FERDÎ ANLAYIŞINDAKİ İLERLEMENİN, FİKRÎ BAŞARISININ GEREĞİDİR!
BURADAKİ TEK BİR DEĞİŞİKLİK VARDIR. ARTIK BU ANLAYIŞ SÂDECE C.H.P.'NİN GÖRÜŞÜ OLMAKTAN ÇIKMIŞ, KURULACAK BÜTÜN PARTİLERİN DE KABUL ETMESİ GEREKEN BİR HUSUS HÂLİNE GELMİŞTİR!.
HEMEN EKLİYELİM Kİ, ATATÜRK BUNU TEZGÂHLIYAN BAŞBAKAN İNÖNÜ'YÜ DERHAL BAŞBAKANLIKTAN ALMIŞ, YERİNE CELÂL BAYAR'I GETİRMİŞTİR.
BÜTÜN BUNLARDAN GÖRÜYORUZ Kİ, ATATÜRK DÖNEMİNDE "LÂİKLİK" İFÂDELERİ SON DERECE NÂDİR OLMALARININ YANISIRA, SON DERECE YUMUŞAK VE ASLA BİR BASKI TAŞIMIYOR!.. BASKI SÂDECE DİNİ BAHÂNE EDEREK İSYÂN EDERLERE!..
İSMET İNÖNÜ 1938'DEN İTİBÂREN "GAYRIMİLLÎ ŞEF" OLARAK DEVLET'İN BAŞINA ÇÖREKLENİNCE; C.H.P.'NİN AÇIK TÜZÜK MADDESİNE, AÇIK ANAYASA HÜKMÜNE RAĞMEN, KENDİ DİNSİZ TELÂKKİSİNİ MİLLETE ATATÜRK'ÜN GÖRÜŞÜ İMİŞ GİBİ LÂNSE ETMİŞTİR. 1941 YILINDA TÜRKÇE EZANI MECBURÎ HÂLE GETİRMİŞ, İMAM-HATİP-HÂFIZ YETİŞTİREN BÜTÜN KURUMLARI KAPATMIŞ, KIŞLALARDAKİ DİNî EĞİTİMİ, OKULLARDAKİ DİN DERSLERİNİ KALDIRMIŞ, 1948'DE, HEM DE CHP KURULTAYINDA, İSLÂMİYET'İN YERİNE "KEMÂLİZM DİNİ"Nİ TEKLİF EDECEK BİR ZÜMRE YARATMIŞTIR!.. TIPKI KOMÜNİST ÜLKELERDE DİN KURUMLARININ KAPATILIP, ATEİZM'İN RESMî İNANÇ HâLİNE GETİRİLMESİ GİBİ!
BU NE BATI HIRİSTİYAN ÜLKELERİNDEKİ LÂİSİZM-SEKÜLARİZM İDİ, NE DE ATATÜRK'ÜN DİN ANLAYIŞI!.. HATTÂ SOVYETLER BİRLİĞİ VE ARNAVUTLUK'TAKİ ATEİZM'DEN BETER BİR ŞEYDİ!..
MENDERES'TEN İTİBÂREN İNÖNÜ ATEİZMİ'NDEN GERİ DÖNÜLDÜ. AMA BU SEFER HEMEN BÜTÜN PARTİLER SÂDECE DİNÎ TELÂKKİLERİ DEĞİL; İSLÂMİYET'İN TÜMÜNÜ SİYÂSETE ÂLET ETMEYE BAŞLADILAR... GENE ATATÜRK'ÜN DİN VE İSLÂM ANLAYIŞI UNUTULDU. NE VAR Kİ, 1980 ANAYASASINA KADAR "LÂİKLİK", KAVRAM OLARAK HİÇ BİR ZAMAN MİLLETİN BAŞINA BELÂ OLMADI. HATTÂ 1960'LARDA MASON DEMİREL'İN BİR SLOGANI DA "HERKES BU ÜLKEDE GÖĞSÜNÜ GERE GERE BEN MÜSLÜMANIM, DİYEBİLMELİDİR!" İDİ...
1995'DEN SONRA İSE ERBAKAN'IN İKTİDÂRA GELMESİ, BÜTÜN İNÖNÜ ATEİZMİ'NİN SAVUNUCULARINI KORKUTTU... ONLARIN KIŞKIRTMASI İLE ORDU İŞE EL KOYDU.
NE VAR Kİ, ATATÜRK'TEN SONRA KIŞLALARDA DİN EĞİTİMİ YAPILMADIĞINDAN, VE SUBAYLARIN ÇOĞU AŞAĞIDA NAKLEDECEĞİMİZ ATATÜRK'ÜN İSLÂMİYET VE DİN ANLAYIŞINDAN HABERSİZ YETİŞTİKLERİNDEN, MESELE BAŞÖRTÜSÜNE GELDİ, DÜĞÜMLENDİ.
BAŞINI AÇAN AYDIN-İLERİCİ, BAŞINI ÖRTEN MÜSLÜMAN-GERİCİ SAYILDI… TARİKAT VE MEZHEP BÖLÜNMELERİ, ÇEKİŞMELERİ İLE UĞRAŞILMADI. CEMEVLERİ AÇIP ALEVÎLERİ KIŞKIRTMAK, İNÖNÜ'NÜN SALAK OĞLU ERDAL'DAN ÇİLLER'E KADAR HERKES TARAFINDAN "OY" OLTASI SANILDI... NE VAR Kİ, SÜLEYMANCILARIN, NURCULARIN, FETULLAHÇILARIN, ALEVÎLERİN, KÜRTLERİN OYLARI BUNLARI SÖMÜRENLERE DEĞİL, BU KONULARDAN HİÇ BAHSETMEYENLERE GİTTİ.
BİZ DİYORUZ Kİ, BU KARMAŞADAN ÇIKMANIN TEK YOLU, DİNÎ TELÂKKİLERDEN SIYRILIP, MESELEYE ATATÜRK'ÜN O ŞAŞMAZ TESBİTLERİ İLE BAKMAKTIR!..
HEMEN ŞUNU BELİRTELİM Kİ, ATATÜRK DİNİ, ERBAKAN'DAN, FETULLAH HOCA'DAN İYİ BİLİRDİ!.. VE ATATÜRK YENİ DEVLETİ, ŞİMDİ TAMÂMEN UNUTULAN İSLÂMî ESASLAR ÜZERİNE KURMUŞTU!..
ŞAŞIRDINIZ DEĞİL Mİ?.. AMA GERÇEK!.. BİRAZ İLERDE AÇIKLIYACAĞIZ... "LÂİKLİK" MESELESİNİ DE BAŞKA BİR YAZIDA ELE ALACAĞIZ. İKİSİNDE DE KÜÇÜK DİLİNİZİ YUTACAKSINIZ...
YANİ ERBAKAN, SÖZÜMONA İSLÂMÎ DEVLET PEŞİNDE YA, HERİF BAZI ARAP ÜLKELERİNİ, İRAN'I FİLÂN "İSLÂMÎ" ZANNEDİYORDU!.. BENZER BİR YAPIYI İMAM-HATİP OKULU AÇARAK, KÖŞKE UYDURUK TARİKAT ŞEYHLERİNİ DÂVET EDEREK, ORDUYA ÇATARAK TÜRKİYE'DE KURACAĞINI SANIYORDU!.. YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRDI!.. ONUN DA BİLMEDİĞİ; ATATÜRK'ÜN ZÂTEN SAĞLAM BİR İSLÂMÎ DEVLET TEMELİNİ ATTIĞI İDİ!.. ONU CANLANDIRSAYDI, HEM KENDİ BAŞI DERDE GİRMEZDİ, HEM DE ŞİMDİKİNDEN DAHA TUTARLI HÜKÛMET VE KAYNAŞMIŞ BİR MİLLET MEYDANA GELİRDİ!..
BAKIN MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK HİLÂFET MESELESİNİ, TA BAŞTAN ALARAK GÜNÜMÜZE NASIL GETİRMİŞ!.. VE BUNU YENİ KURULAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE NASIL BAĞLAMIŞ!.. HEM TÂRİH, HEM DİN BİLGİSİ AÇISINDAN İNANILMAZ DERİNLİKTE VE SON DERECE AÇIK!.. DİKKATLE, AĞIR AĞIR, YÜKSEK SESLE VE TEKRAR TEKRAR OKUYUN!
TÂRİH 17 EKİM 1922... YER MECLİS KÜRSÜSÜ!..
- "HZ. ÂDEM ALEYHİSSELÂM'DAN İTİBÂREN BİLİNEN VE BİLİNMEYEN SAYISIZ DENECEK KADAR NEBİLER, PEYGAMBERLER VE ELÇİLER GÖNDERİLMİŞTİR... TÜRK MİLLETİ'NİN ATA'SI, NUH ALEYHİSSELAM'IN OĞLU YAFES'İN OĞLU OLAN KİŞİDİR."
- "FAKAT ALLAH, PEYGAMBERİMİZ VASITASIYLE EN SON DİNİ, MEDENİ HAKİKATLERİ VERDİKTEN SONRA, ARTIK İNSANLIKLA ARACIYLA TEMASTA BULUNMAYA LÜZUM GÖRMEMİŞTİR... İNSANLIĞIN İDRAK DERECESİ, AYDINLANMA VE OLGUNLAŞMASI, HER KULUN DOĞRUDAN DOĞRUYA İLAHİ İLHAMLAR'LA TEMAS KABİLİYETİNE ERİŞTİĞİNİ KABUL BUYURMUŞTUR..."
- "VE BU SEBEPLEDİR Kİ, CENAB-I PEYGAMBER HATEM-ÜL ENBİYA OLMUŞTUR. VE KİTAB'I, KİTAB-I EKMEL'DİR!.." (SON PEYGAMBER VE EN MÜKEMMEL KİTAP)
- "PEYGAMBERİN HİLÂFET MESELESİ ÇOK TARTIŞMALARA, GÖRÜŞMELERE VE ÇOK ESASLI MUHALEFETE SEBEP OLDU..."
- "ÜÇ GÖRÜŞ BELİRDİ... BUNLARDAN BİRİSİ HİLÂFET MAKAMINA İSTİHKAK, ÜMMET İŞLERİ'Nİ GÖREBİLMEK İÇİN LÂZIM OLAN KUDRET VE KİFAYET'İN KAİDE OLARAK İTTİHAZIYDI. BUNA NAZARAN HİLÂFET MAKAMI EN KUVVETLİ, EN YETKİLİ KAVİM'İN OLACAKTI... BU GÖRÜŞ CUMHUR-U SAHABE'NİNDİ." (YANİ HALİFELİK EN GÜÇLÜ MİLLETİN ELİNDE OLMALI... PEYGAMBERİN ÇEVRESİNDEKİLERİN ÇOĞU BÖYLE DÜŞÜNÜYORDU.)
- "İKİNCİ GÖRÜŞ O GÜNE KADAR İSLAM'IN YÜKSELMESİNE HİZMET EDEN KAVMİN HİLÂFET'E GETİRİLMESİ GÖRÜŞÜYDÜ."
- "ÜÇÜNCÜ FİKİR İSE KUVVET-İ KARABET'İ İLTİZAMDI... BU DA HAŞİMİLER'İN (KUREYŞ KABİLESİNDEN OLAN PEYGAMBER'İN BOYU) GÖRÜŞÜYDÜ." (YANİ AKRABALIK ÖNEMLİ SAYILIYORDU. ALEVİLER VE ŞİİLER BÖYLE DÜŞÜNÜR.)
- "BU ÜÇ GÖRÜŞTEN OYBİRLİĞİ İLE BİRİNİ TERCİH ETMEK MÜMKÜN OLMADI... EN NİHAYET TEŞETTÜT VE FETRETİN DERHAL ÖNÜNE GEÇMEK LÜZUMUNA KANİ OLAN HAZRET-İ ÖMER'İN TESİRİYLE HAZRET-İ EBUBEKİR 'E BİAT OLUNDU." (BİAT ETMEK, "SENİN LİDERLİĞİNİ KABUL EDİYORUM, SANA İTAAT EDECEĞİM" DEMEKTİR!.. BİR NEVİ OY KULLANMADIR!)
- "EFENDİLER!.. BU MUHALEFET VE TARTIŞMALARIN YERSİZ OLDUĞUNU ZANNETMEYELİM."
- "HAKİKATEN HİLÂFET, İSLAM MİLLETİNCE EN BÜYÜK BİR MASLAHATTIR!.. (YANİ MÜSLÜMANLARIN DEVLET İDARESİNDE EN ÖNEMLİ VASITADIR) ÇÜNKÜ HİLÂFET-İ NEBEVİYYE, MÜSLÜMANLAR ARASINDA RABITA OLAN BİR EMARET'TİR...( YANİ PEYGAMBERDEN SONRA İSLAM DEVLETİNİN REİSLİĞİNİ ALMAK, MÜSLÜMANLAR ARASINDA BİR BAĞ KURMAK, VE HEPSİNE LİDER OLMMAK DEMEKTİR) VE İSLAM EHLİ'NİN VAHDET KELİMESİ ÜZERE TOPLANMALARINI TEMİN BİR EMANET'TİR!.. YANİ MÜSLÜMANLARIN BİRLİĞİNİ SAĞLIYACAK İLÂHÎ BİR EMANETTİR!)
- "EMANET, İŞTE CENAB-I HAKK'IN BİR SIR VE HİKMET'İDİR Kİ, KURULMASI DAİMA VE SALDIRMA VE KUVVETLE GÖRÜLÜR... ANDAN ASIL MAKSAT DA 'FESADIN GİDERİLMESİ, ASAYİŞİN KORUNMASI, MEMLEKET VE SAVAŞ İŞLERİNİN DÜZEN'İYLE, HALKIN İŞLERİNİ İYİ İDARE'DEN İBARETTİR!.." (YANİ HALİFENİN GÖREVİ ÜLKEDE DÜZENİ SAĞLAMAK, KÖTÜLÜKLE MÜCADELE ETMEK, SAVAŞTA ÜLKEYİ KORUMAK, BARIŞTA İMAR ETMEKTİR)
- "BU DAHİ, ANCAK KUVVET'E BAĞLIDIR." (NE DEDİK, OSMANLI DEVLET NİZAMINI ANLATIRKEN?... DEVLET REİSİNİN GÜÇLÜ OLMASI GEREKİR. PARA VE SİLAH ONUN EMRİNDE OLMALIDIR!.. PARA ZENGİNDE, SİLAH MAFYADA OLURSA, DEVLET-MİLLET ZARAR GÖRÜR)
- "YUKARDA İZAH ETTİĞİM ÜÇ MUHTELİF GÖRÜŞTEN BİRİNCİSİNİN, Kİ KUVVETİ VE NÜFUZU OLAN KAVMİN, MİLLETİN HİLÂFETE VARİS OLMASI NOKTASIYDI, DİĞER GÖRÜŞLERE TERCİH EDİLMESİ VE ÜSTÜN OLMASI TABİİDİR."
- "İŞTE BU SURETLE ASR-I SAADET'TEN SONRA HİLÂFET UNVANIYLA BİR İSLAM EMARETİ (EMİRLİĞİ, DEVLETİ) TEŞEKKÜL ETTİ."
- "PEYGAMBER'İN VEFATIYLA DERHAL HER TARAFTA İRTİDAT (DİN'DEN DÖNMEK), İRTİCA, İSYAN BAŞLADI... HAZRET-İ EBUBEKİR BUNLARI BERTARAF ETTİ, VAZİYETE HÂKİM OLDU. BİR TARAFTAN DA HUDUTLARI GENİŞLETMEYE VE İSLÂM EMARETİNE BAŞLADI... "
- "EBUBEKİR SON DEMLERİNE YAKLAŞINCA HAZRET-İ ÖMER'I VASİYETNAME İLE BİZZAT SEÇTİ." (ONA DA BİAT EDİLDİ, YANİ O DA SEÇİLMİŞ OLDU!)
- "HAZRET-İ ÖMER'İN HİLÂFETİ ZAMANINDA İSLÂM MEMLEKETLERİ FEVKALÂDE GENİŞLEDİ, SERVET ÇOĞALDI...HALBUKİ BİR MİLLET İÇİNDE SERVET TOPLANMASI, HALK ARASINDA DÜNYA GAREZLERİNİN ÇIKMASINA, BU DA İHTİLÂL VE FİTNE'NİN ZUHURUNU BAİS OLMAK; BU FESAT DÜNYASI'NIN GERÇEKLERİNDENDİR." (ATATÜRK'ÜN DÜNYAYI VE DÜNYADAKİ KARIŞIKLIKLARI NASIL İSLÂMÎ BİR ANLAYIŞLA DEĞERLENDİRDİĞİNE DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ.)
- "BİR DE HAZRET-İ ÖMER HATIRLIYORDU Kİ, RESUL-Ü EKREM SIRDAŞI OLAN ASHABINA DEMİŞTİ Kİ:

-- "ÜMMETİM DÜŞMANLARINA ÜSTÜN GELECEK...MEKKE, YEMEN, KUDÜS VE ŞAM'I FETHEDECEK. KİSRA (İRAN ŞAHI) VE KAYSER'İN (DOĞU ROMA, YANİ BİZANS İMPARATORU) HAZİNELERİNİ TAKSİM EYLEYECEK... FAKAT ONDAN SONRA ARALARINDA FİTNE, İHTİLÂL VE GİZLİ DÜŞMANLIKLAR ÇIKACAK, ONLAR DA GEÇMİŞ MÜLÜKLER (HÜKÜMDAR) MESLEĞİNE GİDECEKLERDİR."
- "HAZRET-İ ÖMER BİR GÜN HUZEYFE BİN YEMAN (RADIYELLAHUANH) HAZRETLERİ'NE (AYNEN ALINMIŞTIR) 'DENİZ GİBİ KABARAN FİTNE'Yİ SORDUĞU ZAMAN, ŞU CEVABI ALDI:

--"SENİN İÇİN ANDAN BEİS YOK. SENİN ZAMANINLA ONUN ARASINDA KAPALI BİR KAPI VARDIR."
"HAZRET-İ ÖMER SORDU:

-- " BU KAPI KIRILACAK MI, YOKSA AÇILACAK MI?"-- " KIRILACAK."
-- " ÖYLEYSE ARTIK KAPANMAZ!"
DEDİ VE TEESSÜF ETTİ."
- "HAKİKATEN BU FİTNE KAPISININ KIRILMASI MUKADDERDİ!... ÇÜNKÜ İSLÂM MEMLEKETLERİ GENİŞLEMİŞTİ, İŞ ÇOĞALMIŞTI... BU EMARET VE İDÂRE ŞEKLİYLE HER YERDE ADÂLET İCRÂSI MÜŞGÜL OLMUŞTU."
- "ÖMER BİR GÜN AĞLARKEN SEBEBİ SORULDU... CEVAP VERDİ:

-- "NASIL AĞLAMAYAYIM Kİ, FIRAT KENARINDA BİR OĞLAK KAYBOLSA, KORKARIM Kİ (HESABI) ÖMER'DEN SORULUR!"
- "EVET.. HAZRET-İ ÖMER (RADIYELLAHUANH) ARTIK (SADECE) HİLÂFET UNVANI ALTINDAKİ EMÂRET TARZININ BİR DEVLET İDARESİNE KÂFİ OLMADIĞINI; BİR ZATIN KENDİ FAZİLETİNDE, KENDİ KUDRETİNDE, HATTA KENDİ MAHARETİNDE OLSA DAHİ, BİR DEVLET İDARESİNE YİNE KÂFİ OLMADIĞINI BÜTÜN ŞAMİL MÂNÂSIYLA İDRAK ETMİŞTİ."

- "HATTA BU ENDİŞE İLEDİR Kİ, ÖMER KENDİNDEN SONRA ARTIK BİR HALİFE DÜŞÜNEMEZ OLDU... KENDİSİNE OĞLUNU TAVSİYE ETTİKLERİ ZAMAN:

-- "BİR HANEDANA BİR KURBAN YETİŞİR,"
DEDİ. ABDURRAHMAN BİN AVF'I ÇAĞIRDI:

-- "BEN SENİ VELİAHT EYLEMEK İSTİYORUM,"
DEDİ... O DA:

-- "BANA, KABUL ET, DİYE REY VE NASİHAT EYLER MİSİN?"
DEDİĞİNDE, ÖMER:

-- "EDEMEM, YA AVF!"
DEDİ... ABDURRAHMAN DA:

-- "VALLAHİ BEN DE EBEDİYYEN BU İŞE GİREMEM!.."
DEDİ..."
- "EN NİHAYET ÖMER, EN MAKÛL NOKTAYA TEMAS ETTİ... EMARET, DEVLET VE MİLLET İŞİNİ MEŞVERETE HAVALE ETTİ!.." (MEŞVERET: BİR KONUNUN İYİ UZMANLAR HEYETİNE DANIŞILARAK KARARA BAĞLANMASI)
- "ÖMER'DEN SONRA ASHAP VE BÜTÜN HALK MESCİDİ AĞZINA KADAR DOLDURDU... ORADA BAZI DİKKATE ŞAYAN VAZİYETLERLE (YANİ KARIŞIKLIKLARDAN SONRA) ÜMMETİN İDARESİNİ SEÇTİKLERİ BİR HALİFEYE VERDİLER."
- "BÖYLECE HAZRET-İ OSMAN HALİFE OLDU... FAKAT KIRILMAYA MAHKÛM OLAN KAPI (FİTNE KAPISI) ARTIK KIRILMIŞTI... İSLAM MEMLEKETLERİNİN HER TARAFINDA DEDİKODULAR VE HOŞNUTSUZLUKLAR BAŞLADI... ZAVALLI OSMAN ÂCİZ VAZİYETE DÜŞTÜ!. O KADAR Kİ, ŞAM VALİSİ MUAVİYE, ONUN HAYATINI KORUMAK İÇİN YANINA ÇAĞIRDI!.."
- "HER TARAFTA İSYAN EDEN MUHTELİF MINTIKALAR HALKI MEDİNE'DE, EVİNİN İÇİNDE
HAZRET-İ OSMAN'I KUŞATTI, VE MUHTEREM ZEVCELERİNİN YANINDA ŞEHİT ETTİ." (ATATÜRK'ÜN DİN ULUSU ŞAHISLARDAN SÖZ EDERKEN KULLANDIĞI İFADELERE DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ!.. VE BÖYLE BİR ÜSLUP KULLANAN ZATIN NASIL DİNSİZ-İMANSIZ SAYILDIĞINA HAYRET EDERİZ.)
- "BİR ÇOK GÜRÜLTÜLÜ VE KANLI VAK'ALARDAN SONRA HAZRET-İ ALİ (KEREMULLAHİVECH), HİLÂFET MAKAMINA GETİRİLDİ..." (AYNEN ALINMIŞTIR)
- "TEKRAR EDELİM Kİ, KAPI (FİTNE KAPISI) KIRILMIŞTI... MUAVİYE, HAZRET-İ ALİ'NİN (KEREMULLAHIVECH) HİLÂFETİNİ TANIMIYORDU!.. VAZİFESİ İSLÂM ÂLEMİNDE KUR'AN HÜKÜMLERİNİ TATBİK ETMEKTEN İBARET OLAN HALİFE, MIZRAKLARINA KUR'AN'LAR GEÇİRİLMİŞ EMEVİYE ORDUSU KARŞISINDA, SAVAŞI KESMEYE MECBUR OLDU... İSTER İSTEMEZ İKİ TARAF HAKEMLERİNİN VERECEĞİ KARARA UYMAYA SÖZ VERDİ."
- "İKİ TARAF DELEGELERİNİN BİRBİRİNE KARŞI KULLANDIĞI ÂDİ HİLE, HERKESÇE BİLİNMEKTEDİR... AMR İBN-İ LÂS, MUAVİYE'YE HALİFELİĞİNİ MÜJDELEDİ... DİĞER TARAFTAN HAZRET-İ ALİ DE EVVELCE SÖZ VERDİĞİ HALDE, CAYARAK O DA HİLAFET'E DEVAM ETTİ."
- "BU SURETLE İSLÂM EMARETİ, YİNE HİLÂFET UNVANI ALTINDA 'SALTANAT-I İSLÂMİYE'YE ÇEVRİLDİ..."
- "EMEVİ SALTANATI ANCAK 90 SENEYİ DOLDURABİLMİŞ, VE HİCRET'İN 132. SENESİNDE ARAP MİLLETİ EMEVİ SULTANLARINI BAŞLARINDAN ATMIŞ, VE YERİNE BAŞKA İSİMDE BİR DEVLET KURMUŞTUR... BU DEVLETE ABBASÎ DEVLETİ, BAŞINDAKİLERE DE HALİFE DERLERDİ."
- "FAALİYET MERKEZİ IRAK'TA BULUNAN ABBASÎ HİLÂFETİNİN VARLIĞINA RAĞMEN, ENDÜLÜS'TE DAHİ HALİFE-İ RESULULLAH VE EMİR-ÜL MÜMİNİN ADIYLA ASIRLARCA SALTANAT SÜRMÜŞ HÜKÜMDARLAR VARDI!" (HATTA BİR ARA BÖLÜNMÜŞ İSLÂM DÜNYASINDA ÜÇ AYRI HALİFE AYNI ANDA HÜKÜM SÜRMÜŞTÜR. BÖYLECE HALİFENİN BİRLEYİCİ ÖZELLİĞİ ORTADAN KALKMIŞTIR.)
- "HİCRET'TEN İKİ BUÇUK ASIR EVVEL ORTA ASYA'DA BÜYÜK BİR TÜRK DEVLETİ VARDI... ABBASÎ HALİFELERİ ZAMANINDA BU YİĞİT, SOYLU VE YÜREKLİ TÜRKLER, ASKER OLARAK SURİYE'YE, IRAK'A KADAR GELDİLER... ABBASÎ HALİFELERİNİN YÖNETİMİ ALTINDA EN YÜKSEK MAKAMLARA YÜKSELDİLER."
- "HİCRET'İN 4. YÜZYILINDA İDİ Kİ, SELÇUK NÂMI ALTINDA BÜYÜK BİR TÜRK DEVLETİ KURULDU... KAFKASYA'YA, İRAN, IRAK, SURİYE VE ANADOLU'YA YAYILDILAR... BAĞDAT'TA OTURAN ABBASÎ HALİFELERİ, BU BÜYÜK TÜRK DEVLETİ'NİN NÜFUZ YÖNETİMİNE GİRMİŞTİ... BAĞDAT'TA, AYNI MERKEZDE MELİKŞAH İLE HALİFE NÂMINI TAŞIYAN MÜTEDİYÜLBİLLAH, YANYANA OTURDULAR VE AKRABA OLDULAR." (KIZ ALIP, KIZ VERDİLER... TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ OSMANLI'DAN VE SELÇUKLU'DAN KOPARTMAK İSTEYENLERE BU İFADEYİ HATIRLATIRIZ)
- "HAZRET-İ SELİM'İN TAKRİBEN 5 ASIR SONRA YAPTIĞINI, EĞER İSTESEYDİ, MELİKŞAH, DAHA O ZAMAN BAĞDAT'TA YAPMIŞ OLURDU!.." (BİR BEKTAŞİ OLAN MUSTAFA KEMAL'İN ALEVİLERİN PEK KINADIĞI YAVUZ SULTAN SELİM'İ, HAZRET-İ SELİM DİYE ANMASINA DİKKATİNİZİ ÇEKERİZ!)
- "İSLÂM DEVLETLERİ FAALİYET GÖSTERİRKEN, CENGİZ HAN ADINDAKİ CİHANGİR KARAKURUM'DAN ÇIKARAK HUDUTLARINI ÇİN DENİZİ'NE, BALTIK DENİZİ'NE, KARADENİZ'E, KADAR GENİŞLETİYOR... CENGİZ TORUNU HÜLÂGU DA 656 HİCRİ SENESİNDE (1253) BAĞDAT'I ZAPTEDEREK ABBASİ HALİFESİ MU'TESİM'İ İDAM EDİYOR... VE BU SURETLE DÜNYA YÜZÜNDE HİLÂFETE FİİLEN SON VERİYOR!.." (ATATÜRK BU TARİHTEN SONRA MISIR KÖLEMENLERİNE SIĞINAN EMEVİLERİ, DEVLET-MİLLET İŞLERİNDEN SORUMLU OLMADIKLARI İÇİN, GERÇEK HALİFE SAYMIYOR!)
BUNDAN SONRASINI DİKKATLİ, AMA ÇOK DİKKATLİ OKUYUN:
- "ŞİMDİ EFENDİLER!.. HİLÂFET MAKAMI MAHFUZ OLARAK, ONUN YERİNDE HÂKİMİYET VE SALTANAT-I MİLLİYE MAKAMI (Kİ, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'DİR) ELBETTE YANYANA DURUR!.."
- "VE ELBETTE MELİKŞAH'IN MAKAMI KARŞISINDA, BECERİKSİZ VE ÖNEMSİZ BİR MAKAM SAHİBİ OLMAKTAN DAHA YÜCE BİR TARZDA BULUNUR!.."
- "ÇÜNKÜ BUGÜNKÜ TÜRKİYE DEVLETİ'Nİ TEMSİL EDEN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'DİR!.. ÇÜNKÜ BÜTÜN TÜRKİYE HALKI, BÜTÜN KUVVETİYLE O HİLÂFET MAKAMININ DAYANAĞI OLMAYI, DOĞRUDAN DOĞRUYA YALNIZ VİCDANÎ VE DİNÎ BİR VAZİFE OLARAK TAAHHÜT VE TEKELLÜF EDİYOR!.."
BURADA BİRAZ DURALIM VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ZATEN ÇOK AÇIK OLAN SÖZLERİNİ, İZ'ANSIZLAR İÇİN BİR KERE DAHA AÇIKLIYALIM.
ATATÜRK DİYOR Kİ:
- "BİZ HİLÂFETİ KALDIRMADIK!.. HALİFEYİ GÖREVDEN ALDIK!.. HİLÂFET SORUMLULUĞUNU DA; TÜRKİYE'Yİ SAVAŞTA VE BARIŞTA YÖNETMEKLE GÖREVLİ OLAN, MÜSLÜMAN DEVLETLER İLE İLİŞKİLERİ DÜZENLİYEN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NE VERDİK!.. TÜRK MİLLETİ, MECLİS'İN OMUZLARINA YÜKLENMİŞ OLAN HALİFELİĞİ KORUMAYI, GEREĞİNİ YAPMAYI HEM ÜSTLENMİŞ BULUNUYOR, HEM DE GARANTİ EDİYOR!.."
- "HİLÂFETİN BUGÜNKÜ KONUMU, HEM MELİKŞAH'IN YANINDAKİ, HEM DE MISIR KÖLEMENLERİNİN YANINDAKİ ÂCİZ ABBASÎ HALİFELERİNDEN ÇOK DAHA GÜÇLÜDÜR VE YÜCEDİR! GEREKTİĞİNDE MECLİS BU GÜCÜ, YAVUZ SULTAN SELİM HAN, VEYA SULTAN 2. ABDÜLHAMİD HAN GİBİ YETKİ VE BECERİYLE KULLANIR. BU, TÜRK MİLLETİNİN BÜTÜN DÜNYA MÜSLÜMANLARINA BİR TAAHHÜDÜDÜR!"
YAA!.. GÖRDÜNÜZ MÜ?.. BUNLARI BİZ UYDURMADIK!.. BUNLAR MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK'ÜN MECLİS KÜRSÜSÜNDEN YAPTIĞI KONUŞMADAN AYNEN ALINMIŞTIR!.. PEK ÇOK YERDE, VE BİLHASSA SADİ BORAK'IN "ATATÜRK VE DİN" ADLI ESERİNDE YAYINLANMIŞTIR! AMA YOBAZLARIN DA, LÂİK BESLEMELERİN DE İŞİNE GELMEZ!..
DURUN!.. DAHA BİTİRMEDİK!.. YENİ BAŞLADIK!..

*****
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 16 OCAK 1923 TARİHİNDE YİNE T.B.M.M.'DE ŞÖYLE DİYOR:
- "HİLÂFET VE SALTANAT YEKDİĞERİNDEN AYRILDIKTAN SONRA, BAZI HOCALARI BÜYÜK BİR TEESSÜR KAPLADI... KENDİ DİNLERİNDEN İMANLARINDAN ŞÜPHE ETMEYE BAŞLADILAR... 'HALİFE BÖYLE OLMAZ!.. HALİFEYE KUVVET, KUDRET LÂZIMDIR, SELÂHİYET LÂZIMDIR,' DEMEYE BAŞLADILAR."
- " DİYORLARDI Kİ, "BU TARZ HÜKÜMETE, MECLİS'İN MAHİYETİNE MU'TERİZ DEĞİLİZ. SELÂHİYETLERİ HÂİZ OLAN ZAT, MAKAM-I RİYASETTE KİM İSE, O OLACAKTIR. EN MÜNASİP ŞEKİL, RİYASETTE HALİFENİN BULUNMASIDIR... ORASI ÖYLE BİR MAKAM OLUR Kİ, ORAYA HERKES GÖZÜNÜ DİKMEZ. BÜYÜK MİLLET MECLİSİ İLE MECLİS'İN İNTİHAB ETTİĞİ HALİFE-İ MÜSLİMİN ARASINDA HİÇ BİR AYRILIK VE GAYRILIK YOKTUR... HALİFENİN KUVVET VE ŞEVKET SAHİBİ OLMASI, EN BÜYÜK ESAS-I ŞER'İDİR." (YANİ DEVLET BAŞKANI İLE HALİFE AYRI OLMASIN... MECLİS BAŞKANI OLARAK SEN HALİFE OL, BİZ BUNA İTİRAZ ETMEYİZ!)
- "YA ONLARIN İDDİASI DOĞRUDUR, YA BİZİM YAPTIKLARIMIZ!.. YAPTIĞIMIZ VE İDAME ETMEK İSTEDİĞİMİZ ŞEYLERİN SİYASETEN, FENNEN, İLMEN, DİNEN BU MEMLEKET VE MİLLETİN HAYAT, REFAH VE SAADETİ NOKTA-I NAZARINDAN, DOĞRU OLUP OLMADIĞINI TETKİK EDELİM!"
- "HİLÂFET, BÜTÜN ÂLEM-İ İSLÂM'A ŞÂMİL BİR İDARE NOKTASI DEMEK İSE, TARİHTE BU HİÇ BİR VAKİT VÂKİ OLMAMIŞTIR!.. (İLK 25 YIL HARİÇ) HAKİKATTE, ŞER'AN VE DİNEN HİLÂFET DENİLEN ŞEY YOKTUR... PEYGAMBERİMİZ DEMİŞ Kİ: "BENDEN 30 SENE SONRA HİLÂFET YOKTUR!.."(HADİS-İ ŞERİF... TÜMÜ ŞÖYLE: BENDEN SONRA HİLÂFET 30 YILDIR. ONDAN SONRA ISIRICI SALTANATA DÖNER! )
SIKI DURUN, EN ÖNEMLİ KISIM ŞİMDİ GELİYOR... YANİ ATATÜRK'ÜN KURDUĞU İSLÂM DEVLETİ'NİN ESASLARI!..
ATATÜRK AYNI GÜN, AYNI MECLİS KÜRSÜSÜNDEN AŞAĞIDAKİ AÇIKLAMAYI YAPMIŞTIR... VE BUNU DEĞİŞTİREN, BUNUNLA ÇELİŞEN, HİÇ BİR BEYANI OLMAMIŞ, BUNUN ALEYHİNE HİÇ BİR HÜKÜM NE ANAYASADA, NE KANUNLARDA YER ALMAMIŞTIR. DİKKATLE, TANE TANE, VE TEKRAR TEKRAR OKUYUN. HEM DE YÜKSEK SESLE!..
- "HİLÂFET, HÜKÜMET DEMEKTİR... BÖYLE OLUNCA, HÜKÛMETİN NASIL OLMASI MEVZUUBAHİS OLABİLİR... "
- "DİNİN ESASLARI'NDA, SADECE İDARENİN NE GİBİ NOKTALARI İHTİVA ETMESİ LAZIM GELECEĞİ MUSARRAHTIR:

- ADALET...("EY İMAN EDENLER!.. ADALETİ AYAKTA TUTANLAR VE ALLAH İÇİN ŞAHADET EDENLER OLUN!. İSTERSE KENDİ ALEYHİNİZE, VEYA ANA-BABANIZIN, YAKIN HISIMLARINIZIN ALEYHİNE OLSUN!.. İSTERSE ONLAR ZENGİN VEYA FAKİR OLSUN -ADALETTEN VAZGEÇMEYİN, HAKKI GİZLEMEYİN!.. HAK'TAN DÖNEREK NEFSİNİZE UYMAYIN!.." NİSA SÛRESİ, 135.ÂYET)
- MEŞVERET...
("SEN ONLARA YUMUŞAK DAVRANDIN. EĞER KABA, KATI YÜREKLİ OLSAYDIN, ÇEVRENDEN DAĞILIR GİDERLERDİ!.. ÖYLEYSE ONLARIN KUSURLARINDAN VAZGEÇ!.. İŞ HAKKINDA ONLARA DANIŞ... BİR KERE KARAR VERİP AZMETTİN Mİ, ALLAH'A MÜTEVEKKİL OL, GERİSİNİ O'NA BIRAK!.." ÂL-İ İMRAN SÛRESİ, 159. ÂYET)
- ULULEMRE İTAAT!..
("EY İMAN EDENLER!.. ALLAH'A, RESÜLÜNE VE İÇİNİZDEN EMİR SAHİPLERİNE İTAAT EDİN!.. BİR ŞEY HAKKINDA İTİLAFA DÜŞTÜĞÜNÜZDE HEMEN ALLAH'A VE ONUN RESÜLÜNE MÜRACAAT EDİN!.. BU HAYIRLI VE SONU DA DAHA GÜZELDİR!.." NİSA SÛRESİ, 59 ÂYET)
- "BİZİM HÜKÜMETİMİZ TAMAMEN BU ESASLARI İHTİVA EDİYOR!.. BİNAENALEYH, BAŞKACA HALİFE MEVZUUBAHİS OLAMAZ!.."
YAA!.. İŞTE HAKİKAT BÖYLE!.. SORUN BAKALIM TAKKELİ-TAKUNYALI ERBAKAN'A... İSLÂM DEVLETİ'NİN BU ÜÇ ESASINI BİLMEZ!.. HELE ATATÜRK'ÜN, ONLARI ESAS ALARAK KURDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ, HİÇ BİLMEZ!..
ŞİMDİ ANLAŞILDI MI NEDEN ATATÜRK HİÇ AMA HİÇ "LÂİK DEMOKRATİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ" TEKERLEMESİNİ KULLANMAMIŞTIR?.. KULLANAMAZDI!.. ÇÜNKÜ O, SAMİMİYETLE YENİ TÜRK DEVLETİ'Nİ ASLINDA OSMANLI'NIN DA ESAS ALDIĞI BU ÜÇ DİREK ÜZERİNE BİNA ETMİŞTİ!.. BU, BATI’DAKİ DEVLET YAPILARININ BİR TAKLİDİ OLMADIĞI GİBİ, İLERDE ONLARA DAHİ ÖRNEK OLACAK ÜSTÜN NİTELİKLİYDİ… ATATÜRK NE DEDİĞİNİ, NE İSTEDİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORDU!..
ATATÜRK BU HUSUSU 1926 YILINDA BÜYÜK NUTKU'NDA BİR KERE DAHA TEKRARLAMIŞTIR:
- " DÜNYADA HÜKÜMET İÇİN MEŞRÛ (YANİ ŞER'İ, HAKKA-HUKUKA, DİNE UYGUN) YALNIZ VE TEK BİR ESAS VARDIR: O DA MEŞVERETTEN İBARETTİR!.."
YANİ HÜKÜMET, GERÇEK UZMANLARA DANIŞMADAN, BİR MESELEYİ EN İYİ ŞEKİLDE İNCELETMEDEN KARAR ALAMAZ... ALIRSA BU MEŞRÛ OLMAZ!.. MEŞRÛ OLMAYINCA, HAKKA-HUKUKA UYMAZ, ÂDİL OLMAZ!.. ÂDİL OLMAYINCA, HALKIN O KARARA UYMASI BEKLENEMEZ!.. DEVLET BÜYÜKLERİNE, ÂMİRE SAYGI KALMAZ, TOPLUMUN DÜZENİ BOZULUR!..
ŞİMDİ ANLADINIZ MI BUGÜN DEVLET KURUMLARINDA, SOKAKLARDA YAŞANAN KARGAŞANIN SEBEBİNİ?.. ATATÜRK'ÜN KURDUĞU YENİ TÜRK DEVLETİNİN, TAMAMEN İSLÂMÎ OLAN ESASLARI YOK EDİLMİŞ DE, ONDAN!
DAHASI VAR…BUGÜN BAZILARI ATATÜRK'Ü BAYATLAMIŞ GÖRÜYOR DA, "DEVİR DEĞİŞTİ, ŞİMDİ AVRUPA'DAN, AMERİKA'DAN YENİ ESASLAR ALMAK LÂZIM," DİYORLAR YA!... BİR DE ŞUNU DİNLEYİN... TABİİ YİNE MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK'TEN!..

- "BİZİM İDAREMİZ; HÂKİMİYETİ, KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİN ELİNE VEREN BİR İDAREDİR, DEDİM... GERÇEKTEN DÜNYA YÜZÜNDE MİLLET HAKİMİYETİNİ BU KADAR KESİN SAĞLAYIP, BÖYLE AÇIK BELİRTEN BAŞKA HİÇ BİR İDARE YOKTUR! "- " BAŞKA İDARELER NE KADAR İLERLEMİŞ, GELİŞMİŞ OLURSA OLSUN, EKSİKLERİ VE BOŞLUKLARI O KADAR ÇOKTUR Kİ; GÜNÜN BİRİNDE BİZİMKİNE BENZER BİR İDAREYE ULAŞABİLMEK İÇİN, YENİ VE ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER YAPMAK ZORUNDA KALACAKLARDIR!.. "
- "KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLET HÂKİMİYETİNİ MİLLETİN ELİNDE TUTMAK DEMEK, BU HÂKİMİYETİN EN KÜÇÜK PARÇASINI BİLE ADI SANI VE DURUMU NE OLURSA OLSUN, HİÇ BİR YERE, HİÇ BİR KİMSEYE VERMEMEK, VERDİRMEMEK DEMEKTİR!.." (27.1.1923)
YİNE ÇOK AÇIK AMA, SULANMIŞ BEYİNLER GENE BUNDAN TAM BİR ANLAM ÇIKARAMIYABİLİR... ONLAR İÇİN BİRAZ DAHA AÇIKLIYALIM.
ATATÜRK DİYOR Kİ:
- " BİZ İSLÂMÎ ESASLARA DAYANAN TAM BAĞIMSIZ ÖYLE BİR DEVLET KURDUK Kİ, BUNUN DÜNYADA EŞİ BENZERİ YOKTUR. BUNU, KİMSEYİ TAKLİT ETMEDEN BAŞARDIK. ÇÜNKÜ ÖNÜMÜZDE ÖRNEK GİBİ DURAN BATILI ÜLKELERİN ÖYLE KUSURLARI, ÖYLE HAKSIZ YANLARI, EKSİKLİKLERİ VARDI Kİ, ONLARA BENZİYEMEZDİK. "
- " TAM TERSİNE, GÜNÜN BİRİNDE ONLAR BİZİM BU YÜCE DEVLET ANLAYIŞIMIZI GÖRECEK, VE KENDİ EKSİKLİKLERİNİ GİDERMEK İÇİN, BİZE BENZEMEK İSTİYECEKLERDİR. "
- "İŞTE ONUN İÇİN BU ÖZELLİKLERİMİZİ, TAM BAĞIMSIZLIĞIMIZI MİLLET HÂKİMİYETİ ELİNDE TUTMA ESASINI, CANIMIZ PAHASINA KORUMAMIZ LÂZIM. BUNLARIN HİÇ BİRİNDEN BİR KIRINTI BİLE TAVİZ VERMEMEMİZ LÂZIM. KİM OLURSA OLSUN, NE KADAR GÜÇLÜ VE ZENGİN OLURSA OLSUN, HİÇ BİR DEVLETİN, ŞİRKETİN, ŞAHSIN ALDATMASINA GELMEMEK LÂZIM!"
NERDEE!... ÇOĞUNU VERDİK, AZI KALDI... ONU DA PİMPİRİK ECEVİT İLE KURDU İTE DÖNÜŞTÜRMEK ÜZERE OLAN DEVLET BAHÇELİ YAKINDA VERECEKLER!.. TAHKİM-MAİ KAPİTÜLASYONLARI GELİYOR!..
BİRAZ DAHA DEVAM EDELİM VE YARIDA BIRAKTIĞIMIZ ŞU HİLÂFET MESELESİNE NOKTAYI KOYALIM. YİNE 16.1.23 TARİHLİ MECLİS KONUŞMASINDAN:

- "BÖYLE OLDUĞU HALDE T.B.M.M. NASIL BİR HALİFE İNTİHAB ETTİ?.. BU HAL ŞÖYLE İZAH OLUNABİLİR: BÜTÜN İSLÂM ÂLEMİ, ESARET ALTINDADIR... ŞAYAN-I ARZUDUR Kİ, BUNLAR AYRI ÇALIŞSINLAR, KENDİ HÂKİMİYET-İ MİLLİYELERİNİ İSTİHSAL ETSİNLER..."- "İŞTE BUNLARA BU HUSUSTA MEDAR-I TESLİYET OLMAK ÜZERE BİR NOKTA-İ İRTİBAT GÖSTERMEK ARZU EDİLİYOR."
- "FAKAT ONLAR TAMAMEN ESARETTEN KURTULDUKTAN SONRA, MÜSTAKİL OLDUKTAN SONRA BİRLEŞİK BİR MAKAMIN İDARESİNE GİRMEK İSTEYECEKLERİNİ DÜŞÜNMEK CÂİZ MİDİR?.. BU DA AYRI BİR MESELE!.."
- "DEMEK İSTİYORUZ Kİ, ONLARIN KURTULMASI İÇİN MÜŞTEREK BİR NOKTA-I RABITA GÖSTERMEK SURETİYLE TARİHÎ, VİCDANÎ VE YAHUT DİNÎ BİR VAZİFE YAPIYORUZ."
KISA BİR AÇIKLAMA GETİRİP SÖZÜ BAĞLIYALIM... 
ATATÜRK DİYOR Kİ,
- "MADEMKİ MECLİS HÜKÜMETİN ÇIKTIĞI YERDİR, O ZAMAN SALTANATI KALDIRIPTA HALİFEYİ NİYE YERİNDE BIRAKTIN, DİYE SORANLAR OLACAKTIR... BİZ TÜRKİYE DIŞINDA BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU BATILI EMPERYALİSTLERİN ESARETİ ALTINDA OLAN MÜSLÜMAN KARDEŞLERİMİZİ KURTARMAK İÇİN VİCDANÎ BİR VAZİFE YAPIYORUZ. ONLARI BİR ARAYA GETİRECEK VE BİR ARADA TUTACAK BİR MERKEZ OLUŞTURMAK İÇİN HALİFE SEÇTİK. (AMA SEÇTİĞİMİZ HALİFE BAŞINA BUYRUK HAREKET ETMEYE KALKINCA, O GÖREVİ ONDAN ALDIK.) "
- "ANCAK MÜSLÜMAN ÜLKELER BAĞIMSIZLIĞA KAVUŞTUKTAN SONRA BÖYLE BİR MERKEZİN İDARESİNE GİRMEK İSTERLER Mİ, BİLİNMEZ. İSTERLERSE, ONUN DA GEREĞİNİ DÜŞÜNÜRÜZ!..(YANİ ŞARTLAR GEREKTİRİRSE, TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ UHDESİNDE OLAN BAŞKOMUTANLIĞI NASIL BİR KİŞİYE VERMİŞSE, YİNE UHDESİNDE OLAN HALİFELİK MAKAMINA BİR ŞAHSI GETİREBİLİR!)"
ATATÜRK BÖYLE ÜSTÜN BİR ŞAHSİYETTİ!.. HER İHTİMALİ DÜŞÜNÜR, HER OLAYIN GEÇMİŞİNİ ÇOK İYİ BİLİR, GELECEĞİNİ DE ÇOK İYİ PLANLARDI!..
HİÇ MASON DEMİREL'E BENZEMEZDİ!

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...