30 Ocak 2013

OĞUL,OĞUL ALDANMA






Rasulullah'a Hasretle...


 

 Rasulullah'a Hasretle... 
Bir doktora;neşterini de iyi kullandığını duyduğumuz
 veya bildiğimiz doktora, burnumuza koyduğu bayıltma ilacına kadar
kendimizi teslim ediyoruz.
O beni keser mi, öldürür mü diye düşünmüyoruz da,ebediyetin doktoruna
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e nasıl teslim olmuyoruz?..
 Necip Fazıl Kısakürek


KİMLERE ANLATSAM KİMLERE DİYEM

HASRETİN KOR OLUR YÜREK YAKIYOR
İSTEDİM RASULÜ BİR KERE GÖREM
GÖRMEDİM O YÜZDEN BAĞRIM YANIYOR
ÖZLEMİN KAVURUR YANIK TENİMİ
BİTSİN BU AYRILIK BİTSİN YA NEBİ
RAVZANDA ÖLEYİM KABUL ET BENİ
HASRETİN ATEŞİ BAĞRIM YAKIYOR...

ÖYLE TUTKUNUM Kİ RASULULLAHA
CANIMI VERİRİM ONUN UĞRUNA
GİDEMEDİM GÖNLÜM DAYANMAZ BUNA
GÖZÜMÜN YAŞLARI ONA AKIYOR
ÖZLEMİN KAVURUR YANIK TENİMİ
BİTSİN BU AYRILIK BİTSİN YA NEBİ
RAVZANDA ÖLEYİM KABUL ET BENİ
HASRETİN ATEŞİ BAĞRIM YAKIYOR...

SULTANIM HASRETİN GÖNLÜMDE YANAR
ADINI ANDIKÇA YÜREĞİM KANAR
BU HALE GELMİŞİM AŞKIYLA CANLAR
MEDİNE GÜLÜNE KALBİM YANIYOR
ÖZLEMİN KAVURUR YANIK TENİMİ
BİTSİN BU AYRILIK BİTSİN YA NEBİ
RAVZANDA ÖLEYİM KABUL ET BENİ
HASRETİN ATEŞİ BAĞRIM YAKIYOR...

DERTLİYİM DERDİMİ KİME DİYEYİM

GÖZLERİM YAŞ DOLU NASIL GÜLEYİM
BU YARALI GÖNÜLLE NEREYE GİDEYİM
YAKTI HASRETİN EY GÜZEL RASUL
YAKTI ÖZLEMİN EY CANIM RASUL...

"Bütün dünya benim olsa, gâmım gitmez nedendir bu?”



alt

Bütün dünya benim olsa,
gâmım gitmez nedendir bu?”
Yavuz Sultan Selim Han, Şair Vehbi'yi yanlışlıkla üzüp, yanından uzaklaştırır. Şair de epey yer aradıktan sonra, nihayet Van Müftüsü'nün kâtipliğini yapmaya başlar. Bir müddet sonra Yavuz şairi bulmak ister. Fakat nasıl bulacaktır? Sonra şöyle düşünür: "Ben bir mısra yazayım ve bir yarışma düzenlensin. Benim mısramı beyte tamamlayan en güzel mısra yazana mükâfat vereceğimi ilan edeyim. Şüphesiz ki Şair Vehbi de dayanamayıp katılacaktır. O vakit, onu üslubundan tanırım.” Ve şu mısraı yazar:
"Bütün dünya benim olsa, gâmım gitmez nedendir bu?”
Sultanın başlattığı yarışma ilan edilir. Yarışmaya katılan çok olur. Fakat padişah aradığını bulamaz.
Van müftüsü; “ Bir de ben deneyeyim, nasib ise olur” deyip, bir mısra yazmaya çalışır. Kendince bir şeyler yazdıktan sonra, bir de kâtibine gösterir. Şair Vehbi de, “ Şurası şöyle olsa. Şurası da böyle olsa..” derken ortaya aşağıdaki mısra çıkar:
 “Ezelden gam türabıyla yoğrulmuş bir bedendir bu.”
Yavuz, Van müftüsü’nden gelen beyti okuyunca “ Hemen haber salın bu mısraın şairine, saraya gelsin! Diye emir verir. Müftü, büyük bir heyecanla gelir saraya. Padişah aradığını bulmuş olmanın rahatlığıyla sorar:
 “ Bu mısra ile mükâfatı hak ettin. Lakin benim anladığıma göre, bu mısraın hakiki şairi sen değilsin!”
Müftü efendi, hemen doğruyu söyler. Padişah şairine kavuşur. Edebiyatımıza da aşağıdaki beyit, hatıra kalır:
Bütün dünya benim olsa gamım gitmez nedendir bu?
Ezelden gam türabıyla yoğrulmuş bir bedendir bu.

 

Halveti bir yalnızlık ister ruhunuz…



Halveti bir yalnızlık ister ruhunuz…

Yürek…
Kimi zaman kuştur uçmak ister sevdaların ülkesine…
Kimi zaman uçsuz bucaksız sahralarda bir yolcudur aşkın vahasına ermek isteyen..
Kimi zaman bir yolcudur,çok uzaklardaki aşkın diyarına…
Yürektir bu,kimi zaman kanar,yanar yakılır…
Kimi zaman “sus” gelir diline;Meryem sabrına bürünür…
Kimi zaman hoyrat eller uzanır kanatılır…Kimi zaman uzanır halveti yalnızlıklara…
Ama ne olursa olsun nefreti barındırmaz mekanında…Yunusvâri seslenir kâinata;
Ben Gelmedim Boş Dava İçin,Benim İşim Sevgi İçin…
Sevgi güzeldir,yüreğini ferahlatır insanın…Gönle baharları getirir…
Cennet muştuları duyarsınız her yüreğinize damla damla aktığında…
Ama ne vakit sevgiyi verdiğiniz ellerden size artık “güller” değil, “diken” gelir;
işte o vakit yürekten sızan damla damla kanlar kalemizin mürekkebi olur,
sitem yüklü satırlar dizilir bir bir…
Kaçmak istersiniz uzak diyarlardaki sevdaların ülkesine…
Yalnız,yapayalnız…Halveti bir yalnızlık ister ruhunuz…
Zira kalabalıklar hoyrattır…
Kalabalıklar,kendi içinizde yalnız kalmaktır…
Kalabalıklar,bölünmektir parçalara…Ruhunuz Mekke’de bir Hira arar…
Bir Ebu Bekir dostluğunun hasretini çekersiniz Sevr misal mekanlarda…
Ve Hatice misal vefalı eşler,vefalı sevgilerin hasreti ile yanar yüreğiniz…
Züleyha misali yıllarca aşkta vefa ararsınız Yusuf yüreklerde…
Ve gözleriniz gök kubbede,gönlünüzden süzülürken göz yaşlarınız,
dudaklarınızdan dökülür geçmiş anılardan bir şarkının mısraları:
(Reşha)
Ah Yüreğim
Yalınayak bir yolcuyum
Yıldız yağan gecelerde
Sevdaların yorgunuyum
Kalmadı kimse içimde

Ben dururum kuşlar gider
Aşkın uzak ülkesine
Ben susarım
Deniz başlar
Bitmeyen o türküsüne

Ah yüreğim ah yüreğim
Senle nasıl başedeyim
Acılanan şu göğsüme
Seni nasıl hapsedeyim

Tutabilsem yıldızları
Dönebilsem anılara
Doyasıya ağlar mıydım
Anıların kollarında
Acıyorum o yıllara
Yaşadığım acılara
Bir çocuğun yüreğiyle
Ağladığım şarkılara

Ah yüreğim ah yüreğim
Senle nasıl başedeyim
Acılanan şu göğsüme
Seni nasıl hapsedeyim

Yûsuf Hayaloğlu

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...