26 Haziran 2012
ALLAH’TAN BAŞKASINA İLAHİ NİTELİKLER YAKIŞTIRMAYIN!
1. Allah’tan başkasına kulluk etmemek, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamak, birbirimizi rab olarak görmemektir-3Al-i İmran suresi, 64
2. Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın.
Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak
komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik
edin-4Nisa suresi, 36
3. Allah, şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında kalanları ise dilediği kimseler için bağışlar. Allah’a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira etmiş olur-4Nisa suresi, 48,116
4. “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir olur. Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır-5Maide suresi, 72
5. Göklerin ve yerin yaratıcısı olan, beslediği hâlde beslenmeye ihtiyacı olmayan Allah’tan başkasını mı veli olarak göreyim?” Müslümanların ilki ol ve sakın şirk koşanlardan olma-6En’am suresi, 14
6. Allah hakkında yalan uydurmak veya O’nun ayetlerini yalanlamak en büyük zulüm olup şirktir. Bu duruma düşerek müşrik olanlar bu konumlarını kabullenmek istemezler-6En’am suresi, 21-22
7. Allah’tan başkasına dua etmek, Allah’tan başkasına umut bağlamak, kurtuluşu Allah’ı göz ardı ederek başkasına bağlamak şirktir-6En’am suresi, 40-41,63-64
8. Yıldıza, aya veya güneşe yarar sağlayıcı ve zarar savıcı olarak umut bağlamak, medet beklemek, dua etmek, rab olarak görmektir, putları ilahlar olarak görmektir, şirktir. Göklerin ve yerin egemenliğinin Allah’tan başkasına da ait olabileceğini iddiadır.
Tam tersine Allah’a yönelmek, çoktanrıcılardan olmamak için gereklidir.
Şirk koşanlar Allah’a şirk koşmaktan korkmadıkları halde, Allah’a yönelenler ne diye şirk koştuklarından endişe etsin ki (Dua ettikleri gök cisimleri veya başka timsaller). Müslümanlar imanlarına bu zulmü karıştırmamalıdırlar-6En’am suresi, 76-81 26Şuara suresi, 72-75 (6En’am suresi, 71,74 10Yunus suresi, 18,106 21Enbiya suresi, 66 22Hacc suresi, 12)
9. Rabbinden sana vahyedilene uy. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Çoktanrıcılardan yüz çevir. Allah zorlayıcı sistem oluştursaydı ortak koşamazlardı-6En’am suresi, 106-107
10. Dinlerini tefrika tefrika yaparak ayrışan kişiler, çoktanrıcılardan olmayan İbrahim’in dinine, Rabbimizin dosdoğru bir yola iletmedikleridir. İslam, ibadetlerin, dinî yöntemlerin, hayatın ve ölümün yalnızca Allah’ın rızasına uygun gerçekleşmesidir.
Bu konularda Allah’a ait ilahî ortak düşünülemez. Aksi takdirde
Allah’tan başka rab arayışı olur. Böyle durum ihtilafları getirir-6En’am suresi, 159-164
11. Şirkin öyküsü:
İnsan Allah’tan bir şeyler ister, örneğin doğuma yakın sağlıklı çocuk
için dua eder, Allah’a sözler verir. Allah insanın bu duasını
gerçekleştirir, çok geçmeden sözler unutulur, çocuğun sağlıklı oluşu başka etkenlere
(muskaya, türbe ziyaretine, okunmuş suya, kurşun dökmeye, gök
cisimlerinin etkilemesine, asil soya, yapay kutsallara vd.) bağlanır.
Allah’ın sağladığı bu güzelliklere O’na ait ilahi ortak güçler varmış gibi kabullenme
başlanır ve Allah’a şirk koşulur. Yaratılan ve hiçbir yaratamayan
Allah’a ortak koşulur mu? Oysa ilahi ortak güçler olarak görülenler, ne onlara yardıma güç yetirebilir, ne de kendilerine yardım edebilirler. Hidayet çağrısına cevap veremezler. Dua edilen kişilerin elleri ve ayakları(fiziksel gücü), gözleri ve kulakları (duyusal yetenekler)
artık işlevsiz olduğu dile getirilerek geçmişte birer insan
(ellezîne-ibâd) oldukları hatırlatılıyor. Gerçek velinin hatırlatılması
isteniyor. Bu ilahi ortak güçler olarak görülenlerin(ellezîne) diğer varlıkların, ne onlara yardıma güç yetirebileceği, ne de kendilerine yardım edebileceği, hidayet çağrısına cevap veremedikleri gibi duyma ve görme özelliklerinin olmadığı yineleniyor-7A’raf suresi, 189-197
12. Şirk nedir: Allah’tan düşük seviyede de olsa dini ve toplumsal otoriteleri rab olarak görmek, tek ilahtan başkasına kulluk etmektir ve şirktir-9Tevbe suresi, 31 Resulün hidayet rehberi ve hak dinle görevlendirilme amacı, çoktanrıcılar beğenmeseler de tüm dinlere galebe çaldırmaktır-9Tevbe suresi, 33
13. Apaçık ayetlere rağmen Allah hakkında yalan uydurmak veya ayetleri yalanlamak, kendisine zarar veremeyecek ve fayda sağlayamayacak varlıklara Allah’tan düşük düzeyde de olsa kulluk(ibadet) etmektir; buna gerekçe şefaatçi beklentisidir, oysa bunlar şirktir-10Yunus suresi, 15-18
14. Göklerde
ve yeryüzünde kim varsa Allah’a aittir; esasında onlar Allah’tan düşük
seviyede dua ettikleri sözde ilahîortak güçlere değil zanna uymakta ve
saçmalamaktadırlar-10Yunus suresi, 66 Allah’ın çocuk edindiğini iddia etmek,
bu konuda hiçbir delil(sultan) olmaksızın Allah hakkında
bilemeyeceğimiz şeyleri söylemektir.-10Yunus suresi, 68 Bu ise, Allah
hakkında yalan uydurmaktır.”-10Yunus suresi, 69
15. Allah’ın dininden kuşku içinde olanlar bilmeliler ki Müslümanlar, onların Allah’tan düşük seviyede de olsa kulluk(ibadet) ettiklerine kulluk(ibadet) etmezler. Onlar yalnızca Allah’a kulluk(ibadet) ederler ve onlara müminlerden olmak bir tektanrıcı olarak yüzünü hak din adına ayakta tutmak ve çoktanrıcılardan olmamak emredilmiştir. Allah’tan düşük seviyede de olsa, bize fayda sağlayamayacak ve zarar veremeyecek şeylere dua edersek zalimlerden oluruz. Allah bize bir zarar dokundurursa onu O’ndan başka kaldırıcı olmaz. Bir hayır isterse O’nun lütfünü geri çevirici de olmaz. Onu da kullarından şartlarını oluşturana ulaştırır-10Yunus suresi, 104-107
16. Şirk
nedir: Allah’a herhangi bir şeyi şirk koşmamız kabul edilemez. Bu
Allah’ın bir lütfüdür. Ama insanların çoğu şükretmezler. Şirk, grup grup olmuş rabları kabul etmektir. Toplumun ve atalarının isimlendirdiği ve Allah’ın haklarında hiçbir yetki vermediği isimlere kulluktur(ibadet). Oysa hüküm yetkisi Allah’tan başkasına ait değildir ki yalnızca kulluk (ibadet) edilsin. İşte sağlam din budur. Ama insanların çoğunluğu bilmiyor-12Yusuf suresi, 38-40
17. Hak
olan davet sadece O’na olandır. O’ndan düşük seviyede de olsa dua
ettikleri onlar için hiçbir şeye olumlu karşılık veremezler. Göklerde ve yeryüzünde kim varsa zaten O’na boyun eğer. Göklerin ve yeryüzünün rabbi de elbette Allah’tır. O’ndan düşük seviyede de olsa evliya olarak gördükleri, onlar için ne fayda ne de zarar ellerinden gelmez.
Bu gayet açıktır. Yoksa Allah’a sözde ilahîortak güçler mi nispet mi
ettiler? Onlar da O’nun yaratışı gibi mi yarattılar da onlara göre
yaratılış benzeşti? Oysa Allah her şeyi yaratandır ve tek kahhar olandır-13Ra’d suresi, 14-16
18. Kitap verilenler indirilenle memnun olurlar. Emredilen yalnızca Allah’a kulluk(ibadet) etmek ve O’na şirk koşmamak, O’na dua ve davet etmek ve O’na yönelmektir-13Ra’d suresi, 36
19. Allah’tan düşük seviyede de olsa dua ettikleri kişiler hiçbir şey yaratamazlar, kendileri
de yaratılırlar, canlı değil ölüdürler, ne zaman dirileceklerini de
bilmezler. Sizin ilahınız tek bir ilahtır, ahirete inanmayanların
kalpleri kibirli olmalarından dolayı bu ilkeye yabancıdır. Kıyamet günü
onları rezil eder ve haklarında ayrılığa düşülen sözde ilahîortak güçler nerde diye sorularak rezillik ve olumsuzluğun kafirlere olacağı söylenir-16Nahl suresi, 20-27
20. Şirk koşanların iddiasına göre Allah zorlayıcı bir sistem oluştursaydı O’ndan düşük seviyede de olsa ne kendileri ne de ataları hiçbir şeye kulluk(ibadet) etmezlerdi ve O’ndan düşük seviyede de olsa hiçbir şeyi haram kılmazlardı. Oysa öncekiler de böyle yapmıştı. Elçi, zaten yalnızca Allah’a kulluk(ibadet) ve şeytani güçlerden(tağut) uzak durun diye görevlendirilmiştir-16Nahl suresi, 35-36
21. İki ilah edinmeyin, çünkü O tek bir ilahtır. Yalnızca O’ndan çekinerek kötülüklerden sakınmak gerekmektedir. Göklerde ve yerde olanlar O’na ait, din de O’na aittir. Öyleyse O’ndan başkasına karşı mı takvalı olunur?
İnsanlardaki her nimet Allah kaynaklıdır. Kötülük dokununca mızlar,
kötülük kalkınca onlardan bir kısmı Rablerine şirk koşarlar-16Nahl
suresi, 51-54
22. Kur’an okurken lanetlik şeytandan Allah’a sığınmak gerekir. Esasında onun iman eden ve rablerine güvenenlerin üzerinde hiçbir etkisi ve yetkisi yoktur. Onun etkisi ve yetkisi, onu dost görenlerin ve bunun sonucu çoktanrıcıların üzerindedir. Allah’ın indirdiği ayetlere inanmayanları elbette O doğru yola iletmez. Allah hakkında ancak, ayetlerine inanmayanlar yalan uydurur-16Nahl suresi, 99-105
23. Mağara arkadaşlarının kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Çünkü göklerin ve yerin gaybı O’na aittir. Çünkü en güzel gören ve duyan O’dur. O’ndan düşük seviyede de olsa hiçbir veli yoktur. Hükmüne de kimseyi ortak kılmaz-18Kehf suresi, 26
24. Malıyla ve taraftarıyla övünen, kendi benliği için bir zalim olarak servetinin
telef olacağını asla sanmamaktadır. Son saatin de şu sıralarda
gerçekleşeceğini sanmamaktadır. Rabbine döndürülse de, bundan daha
hayırlısını bulacağını düşünmektedir. Böyle bir anlayış Rabbini
reddetmektir. Oysa O, rab olan Allah’tır. Rabbimize hiç kimseyi şirk
koşmamalıyız. Allah şartları oluşturmuş. Allah sayesi dışında güç-kuvvet olamaz.
Yoksa Allah öyle bir afet gönderir de bir anda her şey bitiverir de
“Keşke Rabbimize hiç kimseyi şirk koşmasaydık,” demek durumunda
kalırız-18Kehf suresi, 34-40
25. Rabb’inin buyruğundan çıkan İblis’i ve soyunu Allah’tan düşük seviyede de olsa evliya olarak görülmemeli. Çünkü onlar insanlara düşmandırlar. Onlar ne göklerin ve yerin yaratılışına tanık tutuldular ne de yardımcı olmadılar. O gün iddia edilen sözde ilahîortak güçlere seslenilir, onlara yalvarırlar, ama olumlu bir karşılık veremezler, aralarında uçurum olur-18Kehf suresi, 50-52
26. Allah asla çocuk edinmemiştir. O’nunla beraber hiçbir ilah da olmamıştır. Böyle bir durumda her ilah kendi yarattığını kendi tarafına çekerdi ve sonuçta birbirlerine karşı üstün gelirlerdi. Oysa Allah onların bu nitelemelerinden uzaktır. Gizli ve açığı bilen onların şirk koşmalarından yücedir-23Müminun suresi, 91-92
27. Allah’a hamd, seçtiği kullara selam olsun! Allah mı hayırlıdır, yoksa şirk koştukları varlıklar mı? Gökleri ve yeri yarattı, gökten su
indirdi, onunla türlü çeşit bitkiler bitirdi ki sizin bir ağacını bile
bitiremezsiniz. Allah ile beraber bir ilah mı var? Yahut yeryüzünü
istikrarlı kılan mı, içinde nehirler akıtan, onun için oturaklı dağlar
yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı? Allah ile beraber bir ilah mı var!? Hayır, onların çoğu bilmiyor! Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü
kaldıran, sizi yeryüzünde sizi söz sahibi yapan. Allah ile beraber bir
ilah mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz! Yahut karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren ve rahmetinin önünden rüzgârları bir müjdeci olarak gönderen. Allah ile beraber bir ilah mı var!? Allah, onların ortak koştuklarından yücedir. Yoksa, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran Allah ile beraber bir ilah mı var!? De ki, “Eğer doğru söyleyenler iseniz kesin delilinizi getirin.” Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler-27Neml suresi, 59-65
28. O gün Allah seslenir ki: İddia ettiğiniz sözde ilahîortak güçlerim nerede? Söz aleyhlerinde gerçekleşenler, “Kendimiz yoldan çıktığımız gibi bunları da yoldan çıkardık. Şimdi sana yöneldik. Esasında onlar bize kulluk(ibadet) etmiyorlardı.” Peki, o zaman sözde ilahîortak güçlerinizi çağırın, denilir.
Onları çağırdılar, ama onlara olumlu karşılık veremediler; azabı
gördüler. Keşke doğru yolda olsalardı. Peki, elçilere ne karşılık
vermiştiniz, der. O gün onlara karşı bütün haberler kapanmıştır. Artık
birbirlerine de soramazlar. Ama tövbe edip iman eden ve salih amel işleyen kimsenin kurtuluşa erenlerden olması
umulur. ”Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı
yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir. Rabbin,
onların sinelerinin gizlediğini de açığa vurduklarını da bilir. O,
Allah’tır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Dünyada da ahirette de hamd O’nadır. Hüküm yalnızca O’nundur. Kesinlikle O’na döndürüleceksiniz. De ki: “Ne dersiniz? Allah, üzerinize geceyi kıyamete kadar sürekli kılsaydı, Allah’tan başka hangi ilâh size bir aydınlık getirir? Hâlâ duymayacak mısınız?” De ki: “Ne dersiniz? Allah, üzerinize gündüzü kıyamete kadar sürekli kılsaydı, Allah’tan başka hangi ilah size içinde dinleneceğiniz bir gece getirebilir? Hâlâ görmeyecek misiniz?” Allah, rahmetinden ötürü geceyi içinde dinlenesiniz; gündüzü de, lütfundan isteyesiniz ve şükredesiniz diye sizin için yarattı. ”Allah’ın, onlara seslenerek, “Hani benim, var olduğunu iddia ettiğiniz sözde ilahîortak güçlerim”? diyeceği günü hatırla. Her ümmetten bir şahit çıkarırız ve (kâfirlere), “Kesin delilinizi getirin” deriz. Onlar da gerçeğin Allah’a ait olduğunu bilirler ve uydurdukları(iftira) şeyler kendilerini yüzüstü bırakıp kaybolup gitmişlerdir-28Kasas suresi, 62-75
29. Sen Rabbinden bir rahmet olma dışında kendine kitap verileceğini ummuyordun. Sakın tanrıkarşıtlarına destek olma! Sakın seni Allah’ın ayetlerinden engellemesinler. Rabb’ine dua ve davet et, çoktanrıcılardan olma! Allah ile beraber başka bir ilaha dua ve davet etme! O’ndan başka ilah yoktur. O’nun yüzü dışında her şey yok olacaktır. Hüküm O’na aittir. Dönüş O’nadır-28Kasas suresi, 86-88
30. Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a özgüleyerek yalnızca O’na dua ettiler, karaya kurtarınca hemen şirk koşmaya başlarlar. Böylelikle onlara verdiğimize karşı nankörlük ederler, faydalanırlar… Onlar batıla mı inanıyor ve Allah’ın nimetini red mi ediyorlar? Allah hakkında yalan uyduran veya kendisine gelen hakkı yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kafirlere bir konaklama yeri mi yok?-29Ankebut suresi, 65-68
31. Allah örnek verdi: Hizmetçilerinizden sahip olduklarınız konusunda hiç ortak güçler var mı? Oysa onda sizler eşit konumdasınız. Böyle bir durumdan endişeye kapılırsınız. Zulmedenler kesin bilgiye dayanmadan keyfi eğilimlerine uydular. Yüzünü tektanrıcı olarak din için dik tut. İnsanlara yaratılıştan kazandırdığı Allah’ın doğal yapısına…
Allah’ın yaratmasında değiş(tir)me olmaz. İşte sağlam din budur, ama
insanların çoğu bilmez. Sadece O’na yönelerek. Namazı kılın ve
çoktanrıcılardan olmayın. Dinlerini kamplara bölenlerden.
Her hizip yanındakiyle yetinmekte ve övünmektedir. İnsanlara bir
kötülük dokununca Rablerine dua ettiler. Onlara bir rahmet tattırınca
onlardan bir grup Rablerine şirk koşarlar. Böylelikle onlara
verdiklerimizi reddederler. Yoksa onlara bir yetki mi indirdik de O’na
şirk koşmalarını söylüyor-30Rum suresi, 28-35
32. Çocuğumuza verilecek en büyük öğüt şirk koşmamak olmalıdır. Çünkü şirk, gerçekten büyük bir zulümdür. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın bir konuda Allah’a şirk koşmak için anne-baba bile mücadele verse itaat etmemek, Allah’a yönelenin yoluna uymak gerekir-31Lokman suresi, 13,15
33. O gün cezalandırılırken, “Keşke Allah’a ve resule itaat etseydik. Keşke efendilerimize ve büyüklerimize itaat etmeseydik. Onlara iki kat ceza ver” derler. Musa eziyet edenler
gibi olmayın. Allah onu temize çıkarmıştı. Çünkü onun Allah’ın yanında
yüzü vardı. Ey inananlar! Takvalı olun ve sözü sağlam söyleyin ki
davranışlarınızı düzeltsin, bağışlasın. İnsanı sorumluluğu yüklenmiştir.
Allah, ikiyüzlü ve çoktanrıcı erkek ve kadınları cezalandıracaktır.
Mümin erkek ve kadınların tövbelerini kabul edecektir-33Ahzab suresi,
57-73
34. Geceyi gündüzü birbirinin içine geçiriyor, güneş ve ayı fiziksel yasalara bağlı kıldı. İşte Allah rabbinizdir. Mülk O’na aittir. O’ndan düşük seviyede de olsa dua ettiğiniz kişilerin ellerinden en küçük şey bile gelmez. Onlara dua etseniz
duanızı duymazlar. Duymuş olsalar, olumlu bir karşılık veremezler.
Kıyamet günü şirkinizi tanrıkarşıtlığı olarak görecekler. Sana her şeyden haberdar olan gibi kimse haber veremez-35Fatır suresi, 13-14
35. Allah’tan düşük seviyede de olsa dua ettiğiniz sözde ilahîortak güçlerinize bakın! Yerden ne
yarattılar yahut göklerde onlara ait bir ortaklık(şirk) vardır, ya da
onlara bir kitap mı verdik de ondan bir delile mi dayanmaktadırlar.
Hayır o zalimler birbirlerine gururdan başka bir şey vaat
etmiyorlar-35Fatır suresi, 40
36. De ki: “Ey cahiller! Siz bana Allah’tan başkasına kulluk(ibadet) etmemi mi emrediyorsunuz?” Öncekilere de elçiye de vahyolunan şey: Eğer şirk koşarsan yaptığın boşa gider ve kaybedenlerden olursun. Yalnızca Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.
Onlar Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Kıyamet günü yeryüzü
bütünüyle O’nun elindedir. Gökler de O’nun gücüyle dürülmüştür. O, şirk
koşmalarından uzak ve yücedir-39Zümer suresi, 64-67
37. Bir insan olduğunu, sizin ilahınızın tek bir ilah olduğunu söyle. Öyleyse dürüst olun ve O’ndan bağışlanma dileyin. Çoktanrıcıların vay haline! Onlar zekat vermez ve ahireti de reddedenlerdir-41Fussilet suresi, 6-7
38. Son
saatin bilgisi O’na havale edilir. Hiçbir şey O’nun bilgisi dışında
gerçekleşmez. Onlara, “Sözde ilahîortak güçlerim nerede?” diye seslenilir. Derler ki: “Bizden şahit olan yok diye bildiririz” Önceden dua ettikleri onları yüzüstü bıraktı. Kaçacak yer olmadığını anlarlar-41Fussilet suresi, 47-48
39. Allah’tan düşük seviyede de olsa dua ettiklerinize bir bakın! Yerden ne
yarattılar yahut göklerde onlara ait bir ortaklık(şirk) vardır? Eğer
doğru sözlüler ise bundan önceki kitabı veya bir bilgi kalıntısı
getirin. Kıyamet gününe kadar kendisine olumlu tepki vermeyecek ve dualarından habersiz olan kimseye Allah’tan düşük seviyede de olsa dua eden kimseden daha sapmış kim vardır? İnsanlar toplandığı zaman onlara düşman olacaklar ve kulluklarını tanrıkarşıtlığı olarak görecekler-46Ahkaf suresi, 4-6
40. O; gaybı ve şahit olunanı bilen, Rahman ve Rahim olan O’ndan başka hiçbir ilâh olmayan Allah’tır. O; mülkün gerçek sahibi, kutsal, barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte
eşsiz olan O’ndan başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, onların
şirk koştuklarından uzaktır. O; yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir-59Haşr suresi, 22-24
41. İslam’a davet edilirken Allah hakkında yalan uydurandan
daha zalim biri var mı? Zalim halkı Allah’a yola iletmez. Allah’ın
aydınlığını ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Tanrıkarşıtları
hoşlanmasalar da aydınlığını tamamlayıcıdır. Çünkü O resulünü,
çoktanrıcılar hoşlanmasalar da tüm dinlere egemen kılsın diye hidayet rehberi ve hak dinle göndermiştir-61Saff suresi, 7-9
42. Bizden Müslümanlar da var bölücüler de… Müslüman olanlar doğruyu araştıranlardır. Bölücüler cehennem için odundurlar. Eğer yolda dürüst olsalardı onları o konuda deneyelim diye bolca rızıklandırırdık. Rabbin zikrinden uzak duran zor bir yokuşa sürer. Mescitler Allah’a aittir. Sakın Allah’la beraber kimseye dua etmeyin! Allah’ın kulu dua ve davet etmeye harekete geçtiğinde ona karşı kampanya oluşturdular. De ki: “Ben yalnızca Rabbime davet ederim. O’na hiç kimseyi şirk koşmam.” De ki: “Ben sizin için zarar vermek ve mükemmel kılmak elimden gelmez. Allah’tan beni kimse koruyamaz. O’ndan düşük seviyede de sığınak bulamam.” 72Cinn suresi, 14-22
İŞLENEBİLECEK EN BÜYÜK KUL HAKKI ŞİRKTİR!!!!
İŞLENEBİLECEK EN BÜYÜK KUL HAKKI ŞİRKTİR!!!!
Çünkü şirk;
1-Allah
dışında birilerini putlaştırmaktır. (10Yunus/18) Allah’ın dışında
birilerine veya bir şeylere olağanüstü güçler ve nitelikler yakıştırarak
hem onlara kul olmak hem de diğer insanların onlara kul olmasına
zemin hazırlamaktır. Belki Allah’a yaklaşmak için onları aracılar
görerek, belki onlardan medet bekleyerek ama sonuçta onların önünde
alçalarak ve diğer insanların da büyük umutlarla onların önünde
alçalmasına yol açarak en büyük suç işlenmektedir.
2-Allah
dışında birilerini din belirleyici olarak görmektir. (9Tevbe/31) Allah
adına, din adına, peygamberler adına ortaya konan uydurmalara ve
hurafelere inanmak ve bunları insanlara yaymaktır. İnsanlara bir hurafeyi din olarak göstermekten daha büyük bir suç, daha büyük bir zulüm ve daha büyük bir kul hakkı olabilir mi?
Allah’ın bildirdiklerine aykırı konularda bir şeyleri helal veya haram
ilan etmek (16Nahl/116) hem onlara uyan insanların yaşamını mahveder hem
de Allah’ın dini lekelenmeye çalışılmış olur.
Kula kul olmak ve insanları kula kul olmaya çağırmak, hurafelere inanmak ve insanları hurafelere inanmaya çağırmak kadar büyük bir suç olabilir mi? Bundan daha büyük kul hakkı olabilir mi?
Bir
insana yapılabilecek en büyük kötülük, o insanın doğru yapıyorum
zannederken yanlış yapmasına, Allah’ın istediğini yapıyorum zannederken
fark etmeden şeytanın istediğini yapmasına neden olmak, böylece o
kişinin hem dünya hayatını hem ahiret hayatını mahvetmektir. Allah’ın
din koyma hak ve yetkisini, koruyup kurtarma gücünü başkalarına da
vererek insanları kula kul etmektir. İşte şirk budur. Şirk Allah hakkında, resuller hakkında
uydurmalar türetmek, hurafeler yaymak ve bunları ilahi dinmiş gibi
göstermektir. Bu uydurmalara inanan insanlar gerçekte Allah’ın dinine
değil uydurulmuş bir dine inanmakta ve Allah’ın dinini değil o uydurma
dini yaşamaktadırlar. Buradaki sorun sadece insana zarar vermek
değildir. Şirk aynı
zamanda Allah’a iftiradır, Allah resullerine iftiradır. İftira ise
yapılabilecek en kötü şeydir. Allah’a iftira, bütün insanları kuşatıcı
bir beladır. Kulların
özgürlük alanlarını yapay “haramlar” ve “günahlar” ile daraltmaktır
veya diğer insanların özgürlüğü aleyhine birilerini başıboşluğa
sürüklemektir. Konu kul hakkı gibi öyle yalnızca mağdur kişileri hakkını elinden alan dar kapsamlı bir konu değildir. “En büyük günah kul hakkıdır” diyen insanlar da, kul hakkı derken şirki
kastetmemektedirler. Tam çerçeveyi onlar da bilmemektirler. Çünkü olaya
Kuran penceresinden değil gelenek penceresinden bakmaktadırlar.
Esasında “kul hakkı”
konusundaki rivayetler insanları yanlış anlayışlara sürüklemiştir.
Kur’an doğrultusunda olaya bakmayınca iş iyice birbirine girmiş yumağa
dönmüştür.
Buna
göre; iyilik yapanların iyilikleri(hasenat), kötülük yapanların
kötülükleri(seyyiat) karşılıksız kalmaz. Bir iyilik yapan bunun
karşılığında on iyilik alırken, bir kötülük yapan dengiyle karşılık
görür.
6En’am/160-Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
28Kasas/84-Kim bir iyilik getirirse, ona bundan daha hayırlısı vardır. Kim de bir kötülük getirirse, bilsin ki, kötülük işleyenler ancak yapmakta olduklarının cezasına çarptırılırlar.
27Neml/89-Kim
bir iyilikle gelirse, artık kendisine daha hayırlısı vardır ve onlar, o
günün korkusuna karşı güvenlik içindedirler.
İnsanlık suçu olan şirki işlemeyen biri, Allah katında kendi hanesindeki iyilikler ve kötülüklerle değerlendirilir:
2Bakara/271-Sadakaları
açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere
verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da kefaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
4Nisa/31-Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, küçük günahlarınıza kefaret kılarız ve sizi güzel bir yere koyarız.
11Hud/114-Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.
Bu kişinin kötülükleri fazla çıksa bile Allah bu kişinin konumuna göre onu affedebilir:
25Furkan/70-Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
42Şura/25-O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeder ve yaptıklarınızı bilir.
İyilik-kötülük hesap ölçümlerinde kimseye haksızlık yapılmaz
21Enbiya/47-Kıyamet
günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre
kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da
olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
7A’raf/9-Oysa,
tartıda yükü hafif çekenler; işte, mesajlarımıza inatla karşı çıkmaları
yüzünden kendilerini bedbahtlığa sürükleyecek olanlar da bunlardır.
23Müminun/102-Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
23Müminun/103-Kimlerin
de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana
uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır.
101Karia/6-İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,
101Karia/7-Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.
101Karia/8-Ama kimin de tartıları hafif gelirse,
101Karia/9-Artık onun da anası (son durağı) “haviye”dir (uçurum).
Allah hiç kimseye en küçük haksızlık yapmaz!
4Nisa/40-Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir.
99Zilzal/7-Artık
kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.
99Zilzal/8-Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını
görecektir.
İşte Allah’ın kitabı Kur’an bağışlanmaz günah veya suçun ne olduğunu açık biçimde ifade etmektedir: (4Nisa/48,116)
1)Allah şirki kesinlikle bağışlamaz.
2)Şirkten başkasını dilediğine bağışlar.
3)Allah ‘a şirk koşan, çok büyük günah iftira etmiştir.
2)Şirkten başkasını dilediğine bağışlar.
3)Allah ‘a şirk koşan, çok büyük günah iftira etmiştir.
Hadis kitapları da bunu teyit etmektedir. Allah Resulü adına rivayet edilen hadiste de 4Nisa/48 ayetinin nasıl anlaşıldığı ortaya konmuştur.
4670-”Resûlullah buyurdular ki:”Allah Teala diyor ki: “… Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım.” [Buharî, Tevhid 15; 35; Müslim, Zikr 2, (26 75), Tevbe 1, (2675).]
4144-”Resûlullah
buyurdular ki: “Allah Teâlâ diyor ki: “Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip,
(affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni
affederim. Ey âdemoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa,
sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey Adem oğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım.” [Tirmizî, Da'avât 106, (3534).]
Aşağıda rivayet edilen hadis, günümüzdeki yaygın “kul hakkı” anlayışı ciddi biçimde tırpanlamaktadır:
7-Hz. Peygamber buyurdular ki: “Bana Cebrâil gelerek “Ümmetinden kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan)
ölürse cennete girer” müjdesini verdi” dedi. Ben (hayretle) “zina” ve
hırsızlık yapsa da mı?” diye sordum. “Hırsızlık da etse, zina da yapsa ”
cevabını verdi. Ben tekrar: “Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!”
dedim. “Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!” Hz. Peygamber
dördüncü keresinde ilâve etti: “Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir“. Buhârî, Tevhid 33; Müslim, İman 153, (94); Tirmizî, İman 18, (2646).
8-Hz.
Peygamber buyurdular ki: “İki şey vardır gerekli kılıcıdır!” Bir zat:-
Ey Allah’ın Rasûlü! Gerekli kılan bu iki şeyden maksat nedir? diye
sordu: Hz. Peygamber : “Kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmış
olarak ölürse bu kimse ateşe girecektir. Kim de Allah’a hiçbir şeyi
ortak kılmadan ölürse o da cennete girecektir” cevabını verdi” Müslim,
İman 151, (93).
Birisinin malından veya hakkından bir pay alıyorsanız, onun bundan hoşnut(razı) olması gerekir. Bunun İslam’daki karşılığı “rıza”dır. Rıza yoksa kişinin hakkını
araması doğal bir durumdur. ‘Helal’ İslami bir terim, ama ‘helalleşme’
sonradan çıkarılmış bir ifadedir. Kelimeler önemlidir. Kelimelerden
önemlisi, manadır. Sağlıklı bir insan, doğru sözcükleri, doğru anlamda kullanır.
Helalleşmedeki helal sözcüğü, haramın karşıtı olan helal ile sözcüğü ile aynıdır. Ancak haram’ın karşıtı olarak kullanıldığında
helal kesin bir durum belirttiği halde, helalleşme olayında bir
kesinlik değil bir izafîlik, görecelilik söz konusudur. Helalleşmeden
amaç, kişinin yapılan şeyden dolayı kendi hakkından
vazgeçmesidir. Helalleşme ile haksızlık yapan kişi, mağdura veya
mazluma yaptığı haksızlıktan doğan üzerindeki haktan kurtulmuş olur.
Kişinin hakkından vazgeçmesini, Kur’an’da anahtar bir ifade olan ‘helal kılmak’ anlamına gelebilecek ‘helalleşmek’ ile hakkının yenilmemesine izin vermemesini de ‘haram kılmak’ sözcüğü ile ifade etmek doğru bir kullanım değildir. Nitekim hakkı yenilenler, “Sana haram olsun, hakkımı helal etmiyorum, haram ediyorum” gibi ifadeleri kullanmaktadırlar.
Hesap günü kişinin sevapları ve günahlarıyla yargılanması ve bir çeşit
ödeşmenin yaşanması adil bir durumdur. Ancak bu hesaplaşma, kişinin tek
ve mutlak söz sahibi olduğu, sonucu tek belirleyenin kendisi olduğunu
iddia etmek, Allah’ın o gün tek söz sahibi (mâliki yavmu’d-dîn) olduğu
gerçeğini gölgeler. Diğer taraftan Allah’ın şirk dışında kalan her şeyi bağışlama olasılığı vardır:
4671-”Resûlullah
buyurdular ki:”Allah Teala demiştir ki: “Kim bir hayır işlerse ona
sevabının on katı verilir veya arttırırım da. Kim bir günah işlerse
bunun cezası, misli kadardır veya affederim. Kim bana bir karış
yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım. Kim bana bir zira yaklaşırsa ben
ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana hiçbir şeyi şirk koşmaksızın arz dolusu hata ile kavuşursa ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım.” [Müslim, Zikr 22, (2687).]
101.
“Resûlullah, “Müflis kimdir,” biliyor musunuz diye sormuş. Oradakiler:
‘Bizde müflis, parası pulu, yiyip içeceği olmayan kimsedir, ey Allah’ın
Resulü!’ cevabım vermişler. Resûlullah: ‘Ümmetimden müflis olan kimse,
kıyamet günü, (şirk işlemediği
halde) namazıyla, zekâtıyla ve orucuyla gelir. Bunun yanında falanın
ırzına sövmüş, filana zina iftirasında bulunmuş, falanın malını yemiş,
filana haksızlık edip dövmüştür. Bunlar da getirilir ve oturur. Bundan
sonra bütün iyilikleri(hasenat), kötülüklerine(seyyiat) kısas olarak
alınır. Eğer hataları tükenmeden iyilikleri biterse, haksızlık ettiği
kimselerin suçları alınıp, ona yüklenir ve sonra cehenneme fırlatılıp
atılır’ demiştir.” Müslim, el-Birru ve’s-sıla, 59; Tirmizî 2418,
Beyhakî 6/97, Felhu’l-bârî 4/105 5/102
Kul hakkı, büyük günahlardan daha alt seviyede bir günahtır; ama mutlaka karşılığı(bedeli) olan bir günahtır:
1930-”Resûlullah buyurdular ki: “Allahu Teâla nazarında, bir kulun
Allah tarafından yasaklanan kebîrelerden (büyük günahlardan) sonra,
beraberinde getirebileceği en büyük günahlardan biri, kişinin ödenecek
karşılık bırakmadan üzerinde borç olduğu halde ölmesidir.” [Ebû Dâvud, Büyû 9, (3342).]
Elbette ki kim olursa olsun yaptıkları hesaptan düşülür. Ancak şehitlerle ilgili hüküm Kur’an’da açıktır. Hadislerde şehidin kul hakkı borcundan sorguya çekileceği ve kara deniz şehidinin sorgulanma açısından farklı değerlendirmesi problemlidir. 4Nisa/169-170 ayetine uygun düşmez:
4Nisa/169-170-Allah
yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler;
Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir
halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.
Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit
kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini
duymaktadırlar.
Günümüzdeki insana mutlak bağışlama veya cezalandırma yetkisi veren “kul hakkı” anlayışına sürükleyen bazı rivayetler şunlardır:
890-”Kim Kul hüvallâhu ahad suresini günde iki yüz sefer okursa, üzerindeki kul borcu hariç, elli yıllık günah (amel defterinden) silinir.” [Tirmizî, Sevabu'l-Kur'ân 10, (2900).]
5064-”Resulullah
buyurdular ki: “Kıyamet günü hak sahiplerine haklarını mutlaka eda
edeceksiniz. Öyle ki boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas
alınacak, taşa (niye bir başka) taş üzerine yüklenip kaldığından; adamın
adamı niye yaraladığından sorulacak.” (Ebu Hureyre) der ki: “Biz şunu
da işitirdik: “Kıyamet günü, kişiyi tanımadığı birisi yakalar ve der ki:
“Sen beni hata ve kötülük işlerken görüyordun, fakat ondan men
etmiyordun!” [Müslim, Birr 6, (2582); Tirmizî, Kıyamet 2, (2422).]
5065-”Resulullah:
“Ahirette kimin hesabı münakaşa edilirse, azaba maruz kalacak
demektir!” buyurmuşlardı. Ben: “Nasıl olur? Allah Teala: “O vakit kimin
kitabı sağ eline verilirse; kolay bir hesabla muhasebe edilecek ve
ehline sevinçli olarak dönecek” (İnşikak 7-9) buyurmadı mı, (bu
hesap münakaşası değil mi)?” dedim. “Hayır! buyurdular, bu (münakaşa
değil) arzdır. Kıyamet günü hesaba çekilen herkes mutlaka helak olmuş
demektir!” [Buharî, İlim 35, Tefsir, İnşikak 1; Rikak 49; Müslim, Cennet
80, (2876); Ebu Davud, Cenaiz 3, (3093); Tirmizî, Kıyamet 6, (2428).]
5066-
Hureys İbnu Kabîsa, “Medine’ ye geldim ve: “Ey Allahım! Bana salih bir
arkadaş nasip et!” diye dua ettim. Derken Ebu Hureyre’nin yanına
oturdum. Kendisine: “Ben, Allah’a bana salih bir arkadaş nasip etmesi
için dua ettim. Bana, Resulullah’tan işittiğim bir hadis söyle! Olur ki
Allah Teala ondan faydalanmamı nasip eder!” dedim. Bunun üzerine dedi
ki: “Ben, Resulullah’ın şöyle söylediğini işittim: “Kıyamet günü, kişi
amelleri arasında önce namazın hesabını verecek. Bu hesap güzel olursa
kurtuluşa erdi demektir. Bu hesap bozuk olursa, hüsrana düştü demektir.
Eğer farzında eksiklik çıkarsa Rab Teala hazretleri: “Bakın, kulumun
(defterinde yazılmış) nafilesi var mı?” buyurur. Böylece, farzın
eksikleri nafile (namazları) ile tamamlanır. Sonra, bu tarzda olmak
üzere diğer amelleri hesaptan geçirilir.” [Tirmizî, Salat 305, (413);
Nesâî, Salat 9, (1232).]
5067-”Bana ulaştığına göre, (kıyamet günü), kulun
ilk bakılacak ameli namazdır. Eğer namazı kabul edilirse, geri kalan
amellerine bakılır. Eğer namazı kabul edilmezse diğer amellerinin
hiçbirine bakılmaz.” [Muvatta, Kasru's-Salat 89, (1, 173).]
5068-”Resulullah
buyurdular ki: “Kıyamet günü, insanlar arasında hükmedilecek ilk şey
kandır.” [Buhârî, Diyat 1, Rikak 48; Müslim, Kasame 28, (1678); Tirmizî,
Diyat 8, (1396); Nesâî, Tahrim 2, (7, 83).]
5078-”Ey
Allah’ın Resulü dendi, biz cahiliye devrinde yaptıklarımızdan hesaba
çekilecek miyiz?” Şu cevabı verdiler: “Müslüman olduktan sonra iyi
olana, cahiliye devrinde yaptıklarından sorulmayacaktır. Kötü amel
işleyene, hem İslam’daki ameli hem de önceki ameli sebebiyle hesap
sorulacaktır.” [Buhârî, İstitabe 1; Müslim, İman 189, (120).]
İşte problemli hadisler:
“Karada şehit olanın kul hakkı ve emanet hariç bütün günahları affedilir. Denizde şehit olanın ise kul hakkı ve emanet de dâhil bütün günahları affedilir.” Hadis Ansiklopedisi, Hadîs No: 4906 (Ziyadan ve Ibni Şahin’in Tergîb’inden)
“Şehidin, yere dökülen ilk kanıyla birlikte, kul hakkı dışındaki bütün günahları bağışlanır.” Hadîs No: 2829 Taberânî’nin Kebîri ve Hâkim’in Müstedrek’inden.
1013-”Bir adam sordu:”- Ey Allah’ın Resûlü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?” Resûlullah:”- Evet, sen sabreder, mükâfat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!”diye cevap verdi. Ve adama sordu:”- Nasıl sormuştun?” Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine Efendimiz sözlerini şöyle tamamladı:”- Evet, (kul)
borcu hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrâil bu hususu bana
haber verdi!” [Müslim, İmâret 117, (1885); Muvatta, Cihad 31, (2, 461);
Nesâî, Cihâd 32, (2, 33).]
1014-:”-
Resûlullah şöyle buyurdular:”Şehidin -borç hariç- bütün günahları
affedilir.” [Müslim, İmâret 118 Tirmizî, Fezâil; 13.]
Umulur ki insanlar, bireysel kul hakkını evrensel kul hakkının önüne geçirmez, onu gölgelemez. Kişiye vereceği zararın büyüklüğüne göre kul hakkının
kötülüğü tartışılmaz bir gerçektir. Kişiye yapılan haksızlık ve zulüm
kesinlikle karşılıksız kalmaz. Allah bedeli neyse onu ödetir. Ancak
Allah’ın iradesine kimse ipotek koyamaz. Onun vaadi gerçektir ki o tövbe
edilmediği zaman kesinlikle affedilmeyecek günahı şirk olarak
belirlemiştir. Diğerlerini kendi inisiyatifine bırakmıştır. O asla
vaadinden caymaz. Ancak tüm insanları kuşatıcı zararlar, insanları kula kulluğa götüren zararlar (evrensel kul hakkı) tartışmasız daha büyüktür.
KUR'AN-I KERİM DE AFFETMEK VE BAĞIŞLAMAK
Kur’an’da affetmek ve bağışlamak
42Şura/40: Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim affeder
ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zalimleri
sevmez. (Affetmek: Kötülüğe denk olan kötülüğü yapmamak, cezasını
vermemek)
2Bakara/109:
Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine hak apaçık belli olduktan sonra,
nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre
döndürmek arzusunu duydular. Fakat Allah’ın emri gelinceye kadar onları affedin ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. (Affetmek: Umursamamak, savaş açmamak, ilişmemek)
5Maide/13:
Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini
katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını
tahrif ederler). Kendilerine öğretilen hükümlerin önemli bir bölümünü de
unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik
görürsün. Yine de sen onları affet ve
aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever. (Affetmek: Kendi
hallerine bırakmak, uğraşmamak, aldırış etmemek, ceza vermemek)
3Al-i İmran/135: Ve
‘çirkin bir hayâsızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri
zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma
isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları(zenbler) bağışlayan kimdir?
Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.
(Mutlak bağışlama yetkisi, hem ahiret hem dünya için nihai bağışlama
yetkisi yalnızca Allah’a aittir.)
45Casiye/14- İman edenlere söyle: Allah’ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar. Çünkü Allah her toplumu, yaptığına göre cezalandıracaktır.
42Şura/37-(Bunlar,) Büyük günahlardan ve çirkin, utanmazlıklardan kaçınanlar ve gazaplandıkları zaman bağışlayanlar, (Çünkü gazaplanmak kendimiz kaynaklıdır.)
42Şura/42-
Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere ‘tecavüz ve
haksızlıkta bulunanların’ aleyhinedir. İşte bunlara acıklı bir azab
vardır. 42Şura/43- Kim olup bitenlere karşı göğüs gerer(sabreder) ve bağışlarsa,
şüphesiz bu, azme değer işlerdendir. (Bu işten vazgeçen, azaptan
kurtulacak eylemlere gidenler, onların bağışlanması, eski kinin
sürdürülmesinden öte onların da eşit statüde kabul edilmeleri.)
64Teğabün/14: Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoşgörülü davranır ve bağışlarsanız,
bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Affetmek:
Kusurlarını dışa vurmamak, başa kakmamak Aile bireyleriyle olan
ilişkilerde son durumda bağışlama öneriliyor. )
Helallik istemeyi ve bağışlamayı, özür dilemek ve affetmekle karıştırmamak gerekir. Helallik isteme ve hakkın helal edilmesiyle kişinin bağışlanması, dünyadaki ilişkilerin düzelmesinden çok ahirette bağışlanmanın şartı olarak görülür. Özür dilemek ve affetmek ise daha çok dünyayla ilgilidir.
Özür, karşımızdakinin pişmanlığımıza şahit olmasını, onun sonucunda
affetme ise sosyal ilişkilerimizin sekteye uğramamasını sağlar. Zaten
tövbe sadece lafla olan bir iş değildir. Bir
konudaki pişmanlığımızın en önemli göstergesi; o konuda verdiğimiz
zararları ne ölçüde telafi ettiğimiz, ne ölçüde o zararı kaldırmaya
uğraştığımızdır. Allah’ın affetme olasılığı da buna bağlıdır.
Peki, özrün amacı nedir? Eğer biz sadece ve sadece Allah’tan bağışlanma
dileyeceksek niye karşımızdaki insandan özür dileriz ki? Özür bir
bağışlanma talebi değildir. Özür, karşımızdaki insanın hatamızdan pişman
olduğumuza şahit olmasını sağlar ve ileriki günlerde onunla olan sosyal
ilişkimizin daha önceden olduğu gibi sağlıklı gitmesine ve sekteye
uğramamasına katkıda bulunur. Yoksa bizim Allah tarafından bağışlanıp
bağışlanmamamız bir insanın kararına bağlı değildir. Ki o insanın nasıl
biri olduğu da belli değildir.
İki
insan düşünün: İkisi de aynı suçu işlemiş olsun. Birinin karşısındaki
insan iyi niyetli, Allah’ı önemseyen, sevgi dolu biri olsun. Diğerinin
karşısındaki de art niyetli, Allah’ı dikkate almayan, öfke dolu biri
olsun. İkisi de karşısındaki insanlardan helallik istiyor. Birinci kişi hakkını helal ediyor ancak ikincisi helal etmiyor. Şimdi Allah birincinin tövbesini kabul edecek, diğerininkini etmeyecek mi? Allah böyle bir haksızlık yapar mı? Allah art niyetli, Allah’ı dikkate almayan bir insanı böyle bir kayırmacılıkla ödüllendirir mi? Dolayısıyla bu “helallik isteme” davası, Allah’ın ilkeleriyle ve adaletiyle uyuşmayan bir davadır.
Diğer bir konu ise “kul hakkı” kavramının kendisidir. Kul hakkının kapsamı nedir? Kulların öldükten sonrayı da değiştirecek derecede mutlak hakları var mıdır? Kulların sahip olduğu haklar gerçekte kimin hakkıdır? İnsan sahip olduklarının daha bilincine varmadan ona bunu lütfeden Allah idi. Hani şu meşhur özdeyiş vardır:
“Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi!”
Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...
-
Online Yıldızname Burcu Hesaplama 1. Yol: Arapça Harflerle Ebced Yöntemi Öncelikle "cinsiyet"inizi seçin ve aşağıdaki ...
-
Harflerin Enerjileri A-Z Alfabedeki bütün harflerin enerjileri ve anlamları. İsminizde bulunan, isminizin başladığı harflere göre ka...
-
1 / 24 1 AMAL'İ MÜCERREB-1 2 Bilinmeyen Yönleriyle Satanizm - Bulent Kısa 307 say...