İŞLENEBİLECEK EN BÜYÜK KUL HAKKI ŞİRKTİR!!!!
Çünkü şirk;
1-Allah
dışında birilerini putlaştırmaktır. (10Yunus/18) Allah’ın dışında
birilerine veya bir şeylere olağanüstü güçler ve nitelikler yakıştırarak
hem onlara kul olmak hem de diğer insanların onlara kul olmasına
zemin hazırlamaktır. Belki Allah’a yaklaşmak için onları aracılar
görerek, belki onlardan medet bekleyerek ama sonuçta onların önünde
alçalarak ve diğer insanların da büyük umutlarla onların önünde
alçalmasına yol açarak en büyük suç işlenmektedir.
2-Allah
dışında birilerini din belirleyici olarak görmektir. (9Tevbe/31) Allah
adına, din adına, peygamberler adına ortaya konan uydurmalara ve
hurafelere inanmak ve bunları insanlara yaymaktır. İnsanlara bir hurafeyi din olarak göstermekten daha büyük bir suç, daha büyük bir zulüm ve daha büyük bir kul hakkı olabilir mi?
Allah’ın bildirdiklerine aykırı konularda bir şeyleri helal veya haram
ilan etmek (16Nahl/116) hem onlara uyan insanların yaşamını mahveder hem
de Allah’ın dini lekelenmeye çalışılmış olur.
Kula kul olmak ve insanları kula kul olmaya çağırmak, hurafelere inanmak ve insanları hurafelere inanmaya çağırmak kadar büyük bir suç olabilir mi? Bundan daha büyük kul hakkı olabilir mi?
Bir
insana yapılabilecek en büyük kötülük, o insanın doğru yapıyorum
zannederken yanlış yapmasına, Allah’ın istediğini yapıyorum zannederken
fark etmeden şeytanın istediğini yapmasına neden olmak, böylece o
kişinin hem dünya hayatını hem ahiret hayatını mahvetmektir. Allah’ın
din koyma hak ve yetkisini, koruyup kurtarma gücünü başkalarına da
vererek insanları kula kul etmektir. İşte şirk budur. Şirk Allah hakkında, resuller hakkında
uydurmalar türetmek, hurafeler yaymak ve bunları ilahi dinmiş gibi
göstermektir. Bu uydurmalara inanan insanlar gerçekte Allah’ın dinine
değil uydurulmuş bir dine inanmakta ve Allah’ın dinini değil o uydurma
dini yaşamaktadırlar. Buradaki sorun sadece insana zarar vermek
değildir. Şirk aynı
zamanda Allah’a iftiradır, Allah resullerine iftiradır. İftira ise
yapılabilecek en kötü şeydir. Allah’a iftira, bütün insanları kuşatıcı
bir beladır. Kulların
özgürlük alanlarını yapay “haramlar” ve “günahlar” ile daraltmaktır
veya diğer insanların özgürlüğü aleyhine birilerini başıboşluğa
sürüklemektir. Konu kul hakkı gibi öyle yalnızca mağdur kişileri hakkını elinden alan dar kapsamlı bir konu değildir. “En büyük günah kul hakkıdır” diyen insanlar da, kul hakkı derken şirki
kastetmemektedirler. Tam çerçeveyi onlar da bilmemektirler. Çünkü olaya
Kuran penceresinden değil gelenek penceresinden bakmaktadırlar.
Esasında “kul hakkı”
konusundaki rivayetler insanları yanlış anlayışlara sürüklemiştir.
Kur’an doğrultusunda olaya bakmayınca iş iyice birbirine girmiş yumağa
dönmüştür.
Buna
göre; iyilik yapanların iyilikleri(hasenat), kötülük yapanların
kötülükleri(seyyiat) karşılıksız kalmaz. Bir iyilik yapan bunun
karşılığında on iyilik alırken, bir kötülük yapan dengiyle karşılık
görür.
6En’am/160-Kim bir iyilikle gelirse, kendisine bunun on katı vardır, kim bir kötülükle gelirse, onun mislinden başkasıyla cezalandırılmaz ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
28Kasas/84-Kim bir iyilik getirirse, ona bundan daha hayırlısı vardır. Kim de bir kötülük getirirse, bilsin ki, kötülük işleyenler ancak yapmakta olduklarının cezasına çarptırılırlar.
27Neml/89-Kim
bir iyilikle gelirse, artık kendisine daha hayırlısı vardır ve onlar, o
günün korkusuna karşı güvenlik içindedirler.
İnsanlık suçu olan şirki işlemeyen biri, Allah katında kendi hanesindeki iyilikler ve kötülüklerle değerlendirilir:
2Bakara/271-Sadakaları
açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere
verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da kefaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
4Nisa/31-Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, küçük günahlarınıza kefaret kılarız ve sizi güzel bir yere koyarız.
11Hud/114-Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.
Bu kişinin kötülükleri fazla çıksa bile Allah bu kişinin konumuna göre onu affedebilir:
25Furkan/70-Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
42Şura/25-O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri affeder ve yaptıklarınızı bilir.
İyilik-kötülük hesap ölçümlerinde kimseye haksızlık yapılmaz
21Enbiya/47-Kıyamet
günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre
kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da
olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.
7A’raf/9-Oysa,
tartıda yükü hafif çekenler; işte, mesajlarımıza inatla karşı çıkmaları
yüzünden kendilerini bedbahtlığa sürükleyecek olanlar da bunlardır.
23Müminun/102-Artık kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
23Müminun/103-Kimlerin
de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana
uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır.
101Karia/6-İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,
101Karia/7-Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.
101Karia/8-Ama kimin de tartıları hafif gelirse,
101Karia/9-Artık onun da anası (son durağı) “haviye”dir (uçurum).
Allah hiç kimseye en küçük haksızlık yapmaz!
4Nisa/40-Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir.
99Zilzal/7-Artık
kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.
99Zilzal/8-Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını
görecektir.
İşte Allah’ın kitabı Kur’an bağışlanmaz günah veya suçun ne olduğunu açık biçimde ifade etmektedir: (4Nisa/48,116)
1)Allah şirki kesinlikle bağışlamaz.
2)Şirkten başkasını dilediğine bağışlar.
3)Allah ‘a şirk koşan, çok büyük günah iftira etmiştir.
2)Şirkten başkasını dilediğine bağışlar.
3)Allah ‘a şirk koşan, çok büyük günah iftira etmiştir.
Hadis kitapları da bunu teyit etmektedir. Allah Resulü adına rivayet edilen hadiste de 4Nisa/48 ayetinin nasıl anlaşıldığı ortaya konmuştur.
4670-”Resûlullah buyurdular ki:”Allah Teala diyor ki: “… Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım.” [Buharî, Tevhid 15; 35; Müslim, Zikr 2, (26 75), Tevbe 1, (2675).]
4144-”Resûlullah
buyurdular ki: “Allah Teâlâ diyor ki: “Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip,
(affımı) ümid ettikçe ben senden her ne sâdır olsa, aldırmam, ben seni
affederim. Ey âdemoğlu! Senin günahın semanın bulutları kadar bile olsa,
sonra bana dönüp istiğfar etsen, çok oluşuna bakmam, seni affederim. Ey Adem oğlu! Bana arz dolusu hata ile gelsen, sonunda hiç bir şirk koşmaksızın bana kavuşursan, seni arz dolusu mağfiretimle karşılarım.” [Tirmizî, Da'avât 106, (3534).]
Aşağıda rivayet edilen hadis, günümüzdeki yaygın “kul hakkı” anlayışı ciddi biçimde tırpanlamaktadır:
7-Hz. Peygamber buyurdular ki: “Bana Cebrâil gelerek “Ümmetinden kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan)
ölürse cennete girer” müjdesini verdi” dedi. Ben (hayretle) “zina” ve
hırsızlık yapsa da mı?” diye sordum. “Hırsızlık da etse, zina da yapsa ”
cevabını verdi. Ben tekrar: “Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!”
dedim. “Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!” Hz. Peygamber
dördüncü keresinde ilâve etti: “Ebu Zerr patlasa da cennete girecektir“. Buhârî, Tevhid 33; Müslim, İman 153, (94); Tirmizî, İman 18, (2646).
8-Hz.
Peygamber buyurdular ki: “İki şey vardır gerekli kılıcıdır!” Bir zat:-
Ey Allah’ın Rasûlü! Gerekli kılan bu iki şeyden maksat nedir? diye
sordu: Hz. Peygamber : “Kim Allah’a herhangi bir şeyi ortak kılmış
olarak ölürse bu kimse ateşe girecektir. Kim de Allah’a hiçbir şeyi
ortak kılmadan ölürse o da cennete girecektir” cevabını verdi” Müslim,
İman 151, (93).
Birisinin malından veya hakkından bir pay alıyorsanız, onun bundan hoşnut(razı) olması gerekir. Bunun İslam’daki karşılığı “rıza”dır. Rıza yoksa kişinin hakkını
araması doğal bir durumdur. ‘Helal’ İslami bir terim, ama ‘helalleşme’
sonradan çıkarılmış bir ifadedir. Kelimeler önemlidir. Kelimelerden
önemlisi, manadır. Sağlıklı bir insan, doğru sözcükleri, doğru anlamda kullanır.
Helalleşmedeki helal sözcüğü, haramın karşıtı olan helal ile sözcüğü ile aynıdır. Ancak haram’ın karşıtı olarak kullanıldığında
helal kesin bir durum belirttiği halde, helalleşme olayında bir
kesinlik değil bir izafîlik, görecelilik söz konusudur. Helalleşmeden
amaç, kişinin yapılan şeyden dolayı kendi hakkından
vazgeçmesidir. Helalleşme ile haksızlık yapan kişi, mağdura veya
mazluma yaptığı haksızlıktan doğan üzerindeki haktan kurtulmuş olur.
Kişinin hakkından vazgeçmesini, Kur’an’da anahtar bir ifade olan ‘helal kılmak’ anlamına gelebilecek ‘helalleşmek’ ile hakkının yenilmemesine izin vermemesini de ‘haram kılmak’ sözcüğü ile ifade etmek doğru bir kullanım değildir. Nitekim hakkı yenilenler, “Sana haram olsun, hakkımı helal etmiyorum, haram ediyorum” gibi ifadeleri kullanmaktadırlar.
Hesap günü kişinin sevapları ve günahlarıyla yargılanması ve bir çeşit
ödeşmenin yaşanması adil bir durumdur. Ancak bu hesaplaşma, kişinin tek
ve mutlak söz sahibi olduğu, sonucu tek belirleyenin kendisi olduğunu
iddia etmek, Allah’ın o gün tek söz sahibi (mâliki yavmu’d-dîn) olduğu
gerçeğini gölgeler. Diğer taraftan Allah’ın şirk dışında kalan her şeyi bağışlama olasılığı vardır:
4671-”Resûlullah
buyurdular ki:”Allah Teala demiştir ki: “Kim bir hayır işlerse ona
sevabının on katı verilir veya arttırırım da. Kim bir günah işlerse
bunun cezası, misli kadardır veya affederim. Kim bana bir karış
yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım. Kim bana bir zira yaklaşırsa ben
ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana hiçbir şeyi şirk koşmaksızın arz dolusu hata ile kavuşursa ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım.” [Müslim, Zikr 22, (2687).]
101.
“Resûlullah, “Müflis kimdir,” biliyor musunuz diye sormuş. Oradakiler:
‘Bizde müflis, parası pulu, yiyip içeceği olmayan kimsedir, ey Allah’ın
Resulü!’ cevabım vermişler. Resûlullah: ‘Ümmetimden müflis olan kimse,
kıyamet günü, (şirk işlemediği
halde) namazıyla, zekâtıyla ve orucuyla gelir. Bunun yanında falanın
ırzına sövmüş, filana zina iftirasında bulunmuş, falanın malını yemiş,
filana haksızlık edip dövmüştür. Bunlar da getirilir ve oturur. Bundan
sonra bütün iyilikleri(hasenat), kötülüklerine(seyyiat) kısas olarak
alınır. Eğer hataları tükenmeden iyilikleri biterse, haksızlık ettiği
kimselerin suçları alınıp, ona yüklenir ve sonra cehenneme fırlatılıp
atılır’ demiştir.” Müslim, el-Birru ve’s-sıla, 59; Tirmizî 2418,
Beyhakî 6/97, Felhu’l-bârî 4/105 5/102
Kul hakkı, büyük günahlardan daha alt seviyede bir günahtır; ama mutlaka karşılığı(bedeli) olan bir günahtır:
1930-”Resûlullah buyurdular ki: “Allahu Teâla nazarında, bir kulun
Allah tarafından yasaklanan kebîrelerden (büyük günahlardan) sonra,
beraberinde getirebileceği en büyük günahlardan biri, kişinin ödenecek
karşılık bırakmadan üzerinde borç olduğu halde ölmesidir.” [Ebû Dâvud, Büyû 9, (3342).]
Elbette ki kim olursa olsun yaptıkları hesaptan düşülür. Ancak şehitlerle ilgili hüküm Kur’an’da açıktır. Hadislerde şehidin kul hakkı borcundan sorguya çekileceği ve kara deniz şehidinin sorgulanma açısından farklı değerlendirmesi problemlidir. 4Nisa/169-170 ayetine uygun düşmez:
4Nisa/169-170-Allah
yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler;
Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir
halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.
Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit
kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini
duymaktadırlar.
Günümüzdeki insana mutlak bağışlama veya cezalandırma yetkisi veren “kul hakkı” anlayışına sürükleyen bazı rivayetler şunlardır:
890-”Kim Kul hüvallâhu ahad suresini günde iki yüz sefer okursa, üzerindeki kul borcu hariç, elli yıllık günah (amel defterinden) silinir.” [Tirmizî, Sevabu'l-Kur'ân 10, (2900).]
5064-”Resulullah
buyurdular ki: “Kıyamet günü hak sahiplerine haklarını mutlaka eda
edeceksiniz. Öyle ki boynuzsuz koyun için, boynuzlu koyundan kısas
alınacak, taşa (niye bir başka) taş üzerine yüklenip kaldığından; adamın
adamı niye yaraladığından sorulacak.” (Ebu Hureyre) der ki: “Biz şunu
da işitirdik: “Kıyamet günü, kişiyi tanımadığı birisi yakalar ve der ki:
“Sen beni hata ve kötülük işlerken görüyordun, fakat ondan men
etmiyordun!” [Müslim, Birr 6, (2582); Tirmizî, Kıyamet 2, (2422).]
5065-”Resulullah:
“Ahirette kimin hesabı münakaşa edilirse, azaba maruz kalacak
demektir!” buyurmuşlardı. Ben: “Nasıl olur? Allah Teala: “O vakit kimin
kitabı sağ eline verilirse; kolay bir hesabla muhasebe edilecek ve
ehline sevinçli olarak dönecek” (İnşikak 7-9) buyurmadı mı, (bu
hesap münakaşası değil mi)?” dedim. “Hayır! buyurdular, bu (münakaşa
değil) arzdır. Kıyamet günü hesaba çekilen herkes mutlaka helak olmuş
demektir!” [Buharî, İlim 35, Tefsir, İnşikak 1; Rikak 49; Müslim, Cennet
80, (2876); Ebu Davud, Cenaiz 3, (3093); Tirmizî, Kıyamet 6, (2428).]
5066-
Hureys İbnu Kabîsa, “Medine’ ye geldim ve: “Ey Allahım! Bana salih bir
arkadaş nasip et!” diye dua ettim. Derken Ebu Hureyre’nin yanına
oturdum. Kendisine: “Ben, Allah’a bana salih bir arkadaş nasip etmesi
için dua ettim. Bana, Resulullah’tan işittiğim bir hadis söyle! Olur ki
Allah Teala ondan faydalanmamı nasip eder!” dedim. Bunun üzerine dedi
ki: “Ben, Resulullah’ın şöyle söylediğini işittim: “Kıyamet günü, kişi
amelleri arasında önce namazın hesabını verecek. Bu hesap güzel olursa
kurtuluşa erdi demektir. Bu hesap bozuk olursa, hüsrana düştü demektir.
Eğer farzında eksiklik çıkarsa Rab Teala hazretleri: “Bakın, kulumun
(defterinde yazılmış) nafilesi var mı?” buyurur. Böylece, farzın
eksikleri nafile (namazları) ile tamamlanır. Sonra, bu tarzda olmak
üzere diğer amelleri hesaptan geçirilir.” [Tirmizî, Salat 305, (413);
Nesâî, Salat 9, (1232).]
5067-”Bana ulaştığına göre, (kıyamet günü), kulun
ilk bakılacak ameli namazdır. Eğer namazı kabul edilirse, geri kalan
amellerine bakılır. Eğer namazı kabul edilmezse diğer amellerinin
hiçbirine bakılmaz.” [Muvatta, Kasru's-Salat 89, (1, 173).]
5068-”Resulullah
buyurdular ki: “Kıyamet günü, insanlar arasında hükmedilecek ilk şey
kandır.” [Buhârî, Diyat 1, Rikak 48; Müslim, Kasame 28, (1678); Tirmizî,
Diyat 8, (1396); Nesâî, Tahrim 2, (7, 83).]
5078-”Ey
Allah’ın Resulü dendi, biz cahiliye devrinde yaptıklarımızdan hesaba
çekilecek miyiz?” Şu cevabı verdiler: “Müslüman olduktan sonra iyi
olana, cahiliye devrinde yaptıklarından sorulmayacaktır. Kötü amel
işleyene, hem İslam’daki ameli hem de önceki ameli sebebiyle hesap
sorulacaktır.” [Buhârî, İstitabe 1; Müslim, İman 189, (120).]
İşte problemli hadisler:
“Karada şehit olanın kul hakkı ve emanet hariç bütün günahları affedilir. Denizde şehit olanın ise kul hakkı ve emanet de dâhil bütün günahları affedilir.” Hadis Ansiklopedisi, Hadîs No: 4906 (Ziyadan ve Ibni Şahin’in Tergîb’inden)
“Şehidin, yere dökülen ilk kanıyla birlikte, kul hakkı dışındaki bütün günahları bağışlanır.” Hadîs No: 2829 Taberânî’nin Kebîri ve Hâkim’in Müstedrek’inden.
1013-”Bir adam sordu:”- Ey Allah’ın Resûlü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?” Resûlullah:”- Evet, sen sabreder, mükâfat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!”diye cevap verdi. Ve adama sordu:”- Nasıl sormuştun?” Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine Efendimiz sözlerini şöyle tamamladı:”- Evet, (kul)
borcu hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrâil bu hususu bana
haber verdi!” [Müslim, İmâret 117, (1885); Muvatta, Cihad 31, (2, 461);
Nesâî, Cihâd 32, (2, 33).]
1014-:”-
Resûlullah şöyle buyurdular:”Şehidin -borç hariç- bütün günahları
affedilir.” [Müslim, İmâret 118 Tirmizî, Fezâil; 13.]
Umulur ki insanlar, bireysel kul hakkını evrensel kul hakkının önüne geçirmez, onu gölgelemez. Kişiye vereceği zararın büyüklüğüne göre kul hakkının
kötülüğü tartışılmaz bir gerçektir. Kişiye yapılan haksızlık ve zulüm
kesinlikle karşılıksız kalmaz. Allah bedeli neyse onu ödetir. Ancak
Allah’ın iradesine kimse ipotek koyamaz. Onun vaadi gerçektir ki o tövbe
edilmediği zaman kesinlikle affedilmeyecek günahı şirk olarak
belirlemiştir. Diğerlerini kendi inisiyatifine bırakmıştır. O asla
vaadinden caymaz. Ancak tüm insanları kuşatıcı zararlar, insanları kula kulluğa götüren zararlar (evrensel kul hakkı) tartışmasız daha büyüktür.