HALİFELER İMAMLAR VEFATLARI
İMAMLAR | HALİFELER | VEFAT |
| 1. Hz.EBUBEKİR | 634 |
| 2. Hz.ÖMER | 644 |
| 3. Hz.OSMAN | 656 |
1. Hz.ALİ (29 Yıl) | 4. Hz.ALİ | 661 |
2. Hz.HASAN | 5. Hz.HASAN | 670 |
| Muaviye (EMEVİLER) | 680 |
3. Hz.HÜSEYİN | | 680 (Ekim) |
| Yezid | 683 |
| II. Muaviye | 683 |
| Mervan | 684 |
| Abdülmelik | 685 |
| Velid | 705 |
| Süleyman | 715 |
| Ömer | 717 |
4. ZEYNELABİDİN Hz. | | 719 |
| II.Yezid | 720 |
| Haşim | 724 |
5. MUHAMMED BAKIR Hz. | | 732 |
| II.Velid | 743 |
| III.Yezid | 744 |
| İbrahim | 744 |
| II.Mervan | 750 |
| El Saffah (ABBASİLER) | 754 |
6. CAFER SADIK Hz. | | 765 |
| El Mansur | 775 |
| Mehdi | 785 |
| Hadi | 786 |
7. MUSA KAZIM Hz. | | 799 |
| Harun Reşid | 809 |
| Emin | 813 |
8. RIZA Hz. | | 818 |
| Memun | 833 |
9. MUHAMMED TAKİY Hz. | | 835 |
| Mutasım | 842 |
| El Vasık | 847 |
| El Mütevekkil | 861 |
| El Müstein | 866 |
10. ALİ NAKİY Hz. | | 868 |
| El Mutez | 869 |
| El Muhtedi | 870 |
11. HASAN ÜL ASKERİ Hz. | | 874 |
| El Mutemed | 892 |
| El Mutezat | 902 |
| El Muktefa | 908 |
| El Muktedir | 932 |
| El Kahir | 934 |
| El Razi | 940 |
12. MEHDİ *(Son sefir HASAN ALİ) | | 941 |
| El Müteali (15. Halife) | 944 |
| El Mustasım | 1258 |
( * ) Son imam MEHDİ hal önüne hiç çıkmamış, sadece sefirleri aracılığıyla görüşmüştür. Bunun için, gerçekte ne zaman vefat ettiği bilinmez. Aleviler, onun ölmediğine, zamanı gelince ortaya çıkacağına inanıyorlar.
ALEVİ-SÜNNİ SÜRTÜŞMESİNİN İÇYÜZÜİKİNCİ KISIM
DOKUZUNCU BÖLÜM: 12 İMAM'IN ÖZELLİKLERİ
Böylece hangi İMAM'ın hangi HALİFE zamanında yaşadığı görmüş olacaksınız. Bu tabloya sık sık dönüp inceleyiniz. Naklettiğimiz TARİHİ bilgileri kaynak gösterdiğimiz kitaplardan aldık, yorumumuzu ekliyerek size naklettik ama, TABLOLAR tamamen bize aittir, başka bir yerde bulmanız, incelemeniz mümkün değildir. Zaten böyle bir çalışma olmadığı için de ALEVİ-SÜNNİ tartışması hiç bir sonuç alınmadan sürüp gitmektedir.
Şimdiye kadar işin TARİH yönünü verdik, bazen MANEVİ yorumlar yaptık. Şimdi ise 12 İMAM'ın her birini özelliklerini tek tek dile getireceğiz.
Bu nakledeceklerimizi SÜNNİLER'in büyük çoğunluğu bilmez. Ama hayretle gördük ki, 12 İMAM'ın adını kolayca saymasına rağmen, pek çok ALEVİ de onları tanımıyor!.. Onların her birinin hayatından neler öğrenmesi gerektiğini bilmiyor!.. Hepsini birbirinin aynı sanıyor!..
Halbuki hiç te öyle değil! Her birinin ayrı birer vasfı var. Tıpkı PEYGAMBERLER'de olduğu gibi!... Hz. EYÜP sabrıyla, Hz. YUSUF nefsine hâkim oluşuyla, Hz. SÜLEYMAN ihtişam ve zenginliğiyle meşhurdur ya... işte 12 İMAM da öyle... Her birinin bariz bir vasfı var... Biz çok bilinen olaylardan ve özelliklerden ziyade az bilinenleri aldık. Okuyalım, görelim.
*BİRİNCİ İMAM HZ. ALİ
---------------------------------
Hz. ALİ 599 yılında, KÂBE'nin içinde doğdu... EBU TALİB'in küçük oğlu idi. Annesi HAŞİM oğlu ESED'in kızı Fâtıma'dır. 12 yaşında MÜSLÜMAN oldu... Bir kıtlık münasebetiyle geldiği PEYGAMBERİMİZ'in evinde Hz. FATMA ile evleninceye kadar kaldı... HİCRET sırasında Hz. MUHAMMED'in hırkasına sarınıp yatağına yattı, saldırganları şaşırttı... O tarihte 23 yaşında idi. BEDİR, UHUD, HENDEK savaşlarında bulundu. UHUD'da 16 yara aldı. Bu savaşta Hz. MUHAMMED kendisine BEDİR savaşında ganimet olan düşen ZÜLFİKÂR adlı kılıcı vermişti... HAYBER'in ve MEKKE'nin fethinde İSLAM sancağını Hz. ALİ taşıdı. UŞAYRA savaşında toza toprağa bulanmış vaziyette yerde yatarken HZ. MUHAMMED kendisine "Kalk ey toprak babası!" diye hitap ettiği için EBUL TURAB diye anılırdı. PEYGAMBERİMİZ, TEBUK savaşına giderken, ALİ'yi arkada bırakmak istedi. Bunun üzerine ALİ,
- "Ya Resullullah!.. Beni kadınlarla çocuklara mı halife ediyorsun?"
deyince HZ. MUHAMMED,
- "Razı değil misin? HARUN, MUSA katında ne mertebedeyse, sen de benim katımda o mertebedesin. Yalnız şu var ki, benden sonra peygamber yok!"
buyurdu... Bunun üzerine ALİ " Razı oldum, Razı oldum" cevabını verdi ve ondan sonra MURTAZA diye anılmaya başladı.
HENDEK savaşında müşriklerin meşhur kahramanı VUDOĞLU AMR'a karşı teke tek döğüşe çıkmak istemiş; bunun üzerine Hz. MUHAMMED kendisine İMAME'sini (sarıklı börk), zırhını verdi. Hz. ALİ, ZÜLFİKÂR ile vuruştu, AMR'ı öldürdü. Bunun üzerine PEYGAMBER, "ZÜLFİKÂR gibi KILIÇ, ALİ gibi YİĞİT yoktur," buyurdu.
Hz. ALİ, bir gün ZÜLFİKÂR'ı denemek için TAŞ'a çalmış. Hem TAŞ ikiye yarılmış, hem de ZÜLFİKÂR!.. Bu kılıç şimdi KONYA'da KOYUNOĞLU müzesindedir. Pek çok taklidi yapılmıştır, ama hakiki ZÜLFİKÂR'ın eşi benzeri yoktur!
MEKKE alındığında Hz. MUHAMMED KÂBE'deki bütün putları kırmış, ancak bir tanesine yetişememişti. En üstteki o son putu da ALİ'yi omuzuna alarak ona kırdırtmıştı!.. ALEVİLER bu olaya çok önem verirler.
Hz. ALİ güler yüzlü idi. Mizahı, latifeyi severdi. Bilgide, tevazuda, merhamette, yiğitlikte, takvada eşi benzeri yoktu. HALİFE iken bile, gece sırtına erzak torbası yüklenir, kapı kapı dolaşıp yoksullara yiyecek taşırdı... Bu işi kimin yaptığı bilinmediğinden, vefatında KUFE'nin 300 hanesi aç kaldı!..
Zamanının çoğu Hz. MUHAMMED ile geçerdi. Yalnız kaldıklarında MANEVİ konularda sohbet ederler, iyice derinleşirlerdi. Bu sebepledir ki, Hz. MUHAMMED, "BEN İLM'in şehri isem ALİ de kapısıdır!" buyurmuşlardı. Hz. ALİ ile ilgili başka pek çok HADİS vardır.
PEYGAMBER'in vefatında yanıbaşında idi. O yıkadı, kefenledi, yatağının bulunduğu yere defnetti. Rivayete göre bu oda AYŞE'nin odası idi.
Hz. FATMA'nın vefatına kadar (632) başka kadınla evlenmediği rivayet edilirse de, 626'da MAHZUM OĞULLARI'ndan ÜMMÜ SALAMA'yı aldığı bilinmektedir. HZ. FATMA ile evliliği 624 yılındadır. Ayrıca vefatından sonra geriye dört karısı kaldı: UMAME, SEYLA, UMM-AL BANİN ve ESMA... Toplam 33 çocuğu oldu ki, bunların 17'si erkekti.
ERKEK evlatlarının adları şöyledir:
HASAN, HÜSEYİN, HADİ, ABDÜLVAHİD, EBUBEKİR,ÖMER, OSMAN,
MUHAMMED, ABDURRAUF, ALİ EKBER, ABDÜLVEHAB, ABDÜLCELİS,
ABDÜRRAHİM, ABDÜLMUİN, ABDULLAH, ABDULKERİM, ABDUSSAMED
Bu muhterem zatlar ALEVİLER ve BEKTAŞİLER tarafından 17 KEMERBESTEGÂN olarak bilinirler ki, kemerden (belden, dölden) ALİ'ye bağlı demektir. ABBAS, CAFER, ABDULLAH, OSMAN, MUHAMMED ve EBUBEKİR KERBELÂ'da ŞEHİT düşmüştür.
Hz. ALİ'nin soyu HASAN (5 İMAM), HÜSEYİN (12 İMAM), MUHAMMED ve ÖMER'den sürmüştür. HASAN soyundan gelenlere ŞERİF, HÜSEYİN soyundan gelenlere SEYYİT, MUHAMMED soyundan gelenlere ise HÂCE denir... SEYYİTLER daha çok ORTA ASYA'ya yayılmışlardır. ŞERİFLER ise daha çok MEKKE EMİRİ olmuştur. HÂCE AHMED YESEVİ ise Hz. ALİ'nin OĞLU MUHAMMED'in soyundandır... ÖMER soyundan gelenlerin sonradan HÜSEYİN'ın torunları gibi SEYYİT diye adlandırıldığını sanıyoruz.
(Bakınız: NOTLAR - 2, 12)
Alevilerin bilmediği, ve şimdi duyunca hayrete düşecekleri bir husus daha vardır. ALİ, peygamberimiz Hz. MUHAMMED'in damadı idi. Ama bilindiği gibi, tek damadı değildi. OSMAN da Hz. MUHAMMED'in damadı idi, hem de Rukayya ve Ümmü Gülsüm adlı iki kızıyla peşpeşe evlenmişti... Peki, ALİ'nin 16 kızından dolayı damatları kimdi?.. İkisini söyleyelim: Biri ÖMER, biri de OSMAN idi!..
HZ. ALİ bir gün hutbesinde:
- "Ey ALLAH'ın kulları! Sorun bana! Andolsun ALLAH'a ki, hiç bir âyet yoktur ki, ben o âyet gece mi indi, gündüz mü?.. Düzlükte mi indi, dağda mı? Hükmü nedir, bilmiyeyim (mümkün değil)!"
demişti. Bu derin bilgi Hz. MUHAMMED ile geçen beraberliğinden geliyordu. BEKTAŞİLİK'te MUHAMMED-ALİ beraberliğinin NUR'una, CEMÂL-İ MUHAMMED ALİ, İLMİ'ne de KEMÂL-I İMAM HASAN, İMAM HÜSEYİN denir.
İMAM ALİ, 62 yaşında iken HARİCİ fedaisi İBNİ MÜLCEM tarafından zehirli bir hançerle alnından yaralandı. 661 yılının Ramazan ayının 21. günü Hak'kın rahmetine kavuştu.
HZ. ALİ, HAYDAR, ESEDALLAH( ALLAH'IN ARSLANI), ŞAH diye de bilinir... Kendisine atfedilen ALİ DİVANI diye bir şiir kitabı vardır. Ayrıca hutbeleri, mektupları NECH'ÜL BELÂGA adlı bir kitapta toplanmıştır. Ne yazık ki, Aleviler'in pek çoğu bu eserlerden habersizdirler, haberdar olanlardan da bukitapları okumuş olanlar pek azdır.
Bir savaşta kendisine saldıran kâfiri altetmiş, tam kellesini uçurmak üzere kılıcını kaldırdığında kâfir onun yüzüne tükürmüş... Bunun üzerine Hz. ALİ kılıcını indirip kâfiri bağışlamış. Şaşıran kâfir sebebini sormuş. Hz. ALİ de şu cevabı vermiş:
- "Ben seni ALLAH adına öldürmek üzereydim ki, sen bana hakaret ettin. Eğer o an seni öldürsem, nefsime uymuş olurdum."
Bu cevap üzerine kâfir MÜSLÜMAN olmuş!
Yine bir gün Hz. MUHAMMED ile yaptıkları derin sohbetten sonra, yüklendiği manevi bilginin ağırlığı ile ne yapacağını bilememiş, kendini çöllere atmış. O bilgileri birilerine anlatıp rahatlamak istiyormuş ama, tabii ki gönlündekiler öyle herkese söylenecek şeyler değilmiş. Kör bir kuyu bulmuş. İçindekileri, bağırarak kuyuya anlatmış... Kör kuyu o bilgilerin kudretinden tekrar su kaynamış, kabarıp taşmış!..
Hz. ALİ uzuna yakın orta boyluydu. rengi esmere yakındı. Yüzü uzunca, kaşları kavisli ve birbirine yakındı. Gözleri iri ve açık elâ idi. Başı büyükçe, burnu iri ve muntazam, alnı açıktı. Saçları dökülmüştü. Sakalı kumraldı, göğsünü doldururdu. Göğsü geniş, kolları baldırları kalın pazuları güçlü idi. Parmakları uzundu. Şişman değildi. Kardeşi çoktu. İkisinin adı UKAYL ve CAFER'dir.
Elinde bir değnek olduğu halde çarşı pazarda dolaşır,
- "ALLAH'tan korkun, doğru söyleyin, doğru tartın, ey ALLAH'ın kulları!"
derdi. Kendi ne yer içerse, adamlarına da onu yedirir içirirdi. Ne giyerse onu giydirirdi. Bu davranış iyi müslüman zenginler arasında âdet haline gelmiştir.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
------------------------------------
-- İNANÇ'la uyumak, ŞÜPHE içinde NAMAZ kılmaktan yeğdir!
-- DÜNYA İŞLERİ ile ilgili bir sıkıntın olduysa, tasalanma! Çünkü bu bir müjdedir. Arkasından hemen FERAHLIK vardır!
-- Düşmanına gücün yetti mi, buna bir ŞÜKÜR olarak bağışla onu!
-- Eğer öldükten sonra öyle kalsaydık, ÖLÜM herkesin RAHAT ettiği bir HÂL olurdu!
-- İnsanların en âcizi, DOST kazanamıyan insandır!.. Ondan daha âcizi de kazandığı DOST'u kaybedendir!
-- Seni üzen, nedamete düşüren KÖTÜLÜK, sana BENLİK veren İYİLİK'ten daha makbuldür TANRI katında!.
-- Muhtaç olduğun şeyi elde edememek, ehil olmayandan istemekten yeğdir!.
-- ZAMAN; bedenleri yapar, dilekleri yeniler, ölümü yaklaştırır, istekleri uzaklaştırır... Ondan faydalanmayı bilmeyen, zahmete düşer! Onu yitiren (boşa harcayan) yorulur, gider!
-- İnsanın NEFES alışı, ÖLÜM'e doğru adım atışıdır!
-- Dünya halkı, gemiden UYURKEN giden yolculara benzer!.
-- Birbirine AYKIRI DAVA'ya düşüldü mü, iki itaraftan biri mutlaka SAPIKLIK'tadır!.
-- DÜNYA kendisi için değil; başkaları için yaratılmıştır!
**İKİNCİ İMAM HZ. HASAN
----------------------------------------------
Hz. HASAN 624 yılında doğdu. Hz. MUHAMMED kucağına alıp sağ kulağına EZAN, sol kulağına KAMET okuyarak adını koydu. PEYGAMBERİMİZ'e çok benzerdi. Ahlâk ve cömertlik bakımından örnek bir zattı. Biriken malını iki-üç defa dağıttığı rivayet edilir.
ALİ'nin şehit edilmesinden sonra, KÛFE'de kendisine HALİFE olarak biat edilmiş, ancak Hz. HASAN bir yıl sonra İLAHİ MURAD'a uyarak HALİFELİK makamını bırakmıştı. (662)Sonra MUAVİYE'ye BİAT etti. Bunu yaparken de onu yola getirmeye çalıştı. Sulh yaptı. Sulh şartları arasında ALİ taraftarlarına saldırılmaması, MUAVİYE'nin yerine kimseyi tayin etmemesi, ve Hz. ALİ'ye söğmememesi de vardı. Ancak MUAVİYE son şartı kabul etmemişti. Hiç bir sözünde durmayan MUAVİYE, MERVAN aracılığı ile Hz. HASAN'ın karısı CÂDE'yi kandırarak onu zehirlemesini sağlamıştı. (670)
11'i erkek, 16 çocuğu vardı. Bunlardan EBUBEKİR ve KASIM KERBELÂ'da ŞEHİT olmuşlardır.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
--------------------
-- Dünyan için ebediyyen yaşıyacakmışsın gibi çalış. Ahıretin için yarın ölecekmişsin gibi çalış!
-- Hiç bir topluluk yoktur ki, birbirlerine bir konuyu danışsınlar da, DOĞRU'yu bulamasınlar!
--YAKIN, sOyca uzak olsa bile SEVGİ'de yakın olandır. UZAK, soyca yakın olsa bile SEVGİ'de uzak olandır!
İçinde hiç bir ŞER bulunmayan HAYIR, nimete ŞÜKRETMEK, bir müsibet gelince de DAYANMAK'tır (SABRETMEK).
***
ÜÇÜNCÜ İMAM HZ. HÜSEYİN
----------------------------------------
Hz. HÜSEYİN 625 yılında doğdu. Hz. MUHAMMED ezan ve kamet okuyarak adını koydu. Bir de kurban kestirdi... PEYGAMBERİMİZ namaz kılarken sırtına çıkardı. O da onunla oynamayı severdi.
Lûtufta, keremde, bilgide eşi yoktu. Bir gün kölesi bir suç işledi. Dövmelerini emretti. Köle, "öfkesini yenenler" âyetini okumaya başladı. HÜSEYİN köleyi bıraktırdı. Köle, "insanların suçlarını affedenler" diye okumaya devam etti. HÜSEYİN suçunu da affetti. Köle, "ve ihsanda bulunanlar...işte onları ALLAH sever" diyerek âyeti tamamladı. HÜSEYİN adama, "ALLAH için seni azad ettim," dedi ve ayrıca para verdi.
HÜSEYİN, MUAVİYE'ye BİAT etmemesine rağmen karşı çıkmadı. Ancak 680'de onun ölümü ve yerine YEZİD'in gelmesi, KÛFELİLER'in de teşviki ile IRAK'a giderken KERBELÂ'da şehit düştü. Oğullarından ALİ EKBER ile ABDULLAH (ALİ ASKAR diye de bilinir) ve EHL-İ BEYT'ten 23 kişi bu savaşta şehit düşmüştü. (Bakınız: NOTLAR - 2, 13)
5'i erkek, 8 evladı vardı. Oğullarının adları ALİ EKBER, ALİ ASKAR (ABDULLAH), ALİ EVSAT (ZEYNEL ABİDİN), HASAN ve ÖMER idi. Eşlerinden birisi İran hükümdarı Yezdücerd'in kızı ŞEHRİBANU'dur ki, bu hatun ZEYNEL ABİDİN Hazretleri'nin annesidir.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
--------------------------------------
-- HİLM (yumuşaklık), bir ziynettir. VEFA adamlıktır. Yakınlarla YARDIMLAŞMAK nimettir. KİBİR (ululanmak) aşağılık bir şeydir. ACELE ETMEK akılsızlıktır. AKILSIZLIK zayıflıktır. İFRAT (aşırı gitmek) ÇUKURA DÜŞMEKTİR!
-- Özür dilemek zorunda kalacağın işi yapmaktan sakın! Çünkü MÜMİN suç ta işlemez, özür de dilemez!
-- TANRI'ya korkarak İBADET edenlerin ibadeti, KÖLELERİN İBADETİ'dir. Bir şey umarak İBADET edenlerin ibadeti TACİRLERİN İBADETİ'dir. TANRI'ya şükrederek edilen İBADET, HÜRLERİN İBADETİ'dir. En mükbulü de budur!
****
4. İMAM ZEYNEL ABİDİN HAZRETLERİ
--------------------------------------------------
ZEYNEL ABİDİN Hazretleri 659 yılında doğdu. KERBELÂ'dan sağ olarak kurtuldu ve 32 yıl imamlık yaptı. 7 HALİFE gördü. YEZİD ona dokunmadığı gibi, diğer halifelerle de bir sürtüşmesi olmadı.
HALİFELER, İMAMLAR'ın ayaklanmasından korkar; ancak KUR'AN'daki "Bilin ki bir ganimet ele geçirdiniz mi, BEŞTE BİR'i ALLAH'ın, PEYGAMBER'in ve onun YAKINLARI'nındır" (Enfal Suresi 41. ayet) ifadesine uyarak onlara BEYT-ÜL MAL'den para gönderirlerdi.
Ancak ZEYNEL ABİDİN Hazretleri bunun çoğunu dost-düşman herkese yardımda kullandığı gibi, geceleri de sırtında yoksullara yiyecek taşırdı. Biriken malını iki kere dağıtmıştır.
Kendisine İLİM'le meşgul olan birisi gelse, onu "Merhaba ey TANRI'nın Elçisi'nin vasiyetini tutan" diye selamlardı.
Bir gün kölesine hatasından dolayı bir kerecik vurmuştu... Biraz sonra, sopayı alıp kölenin yanına gitti. "Sen de bana vur," dedi. Köle saygısından kabul etmeyince, ona 50 dinar verip helâlleşti.
YEZİD zamanında MEDİNELİLER zulümden ayaklanmış ve ÜMEYYE OĞULLARI'nı MEDİNE'den sürmüşlerdi. YEZİD, MÜSLİM İBNİ AKABE'yi 10.000 kişilik biri orduyla MEDİNE'ye yolladı. Ancak İMAM ZEYNEL ABİDİN Hazretleri'ne dokunmamasını emretti.
MÜSLİM 3 gün MEDİNE'yi yağmaladı. Çarpışmalarda binlerce MEDİNELİ ŞEHİT düştü. Binlerce kızın ırzına geçildi. İMAM ZEYNEL ABİDİN Hazretleri bu olaylar sırasında 400 aileyi korudu, geçimlerini sağladı.
Kendisinin 11'i erkek, 15 evladı vardı. Eşlerinden birisi azadlı cariye idi.
Vefatından önce oğlu MUHAMMED BÂKIR'ı çağırtmış ve ona vasiyette bulunmuştu. HAK'ka kavuştuğunda (719) oğlu MUHAMMED BÂKIR yıkadı, namazını kıldırdı, defnetti.
(Bakınız: NOTLAR -2, 14)
HALİFE ABDÜLMELİK, İMAM'dan Hz. MUHAMMED'in kılıcını istemiş, İMAM vermemiştir.
Çok ibadet ettiği için ABİDİN diye anılırdı. Alnının secdeye varmaktan nasır tuttuğu söylenir.
İMAM ZEYNEL ABİDİN Hazretleri'nin sözleri AL SAHİFAT-AL KÂMİLAT-AL SACCADİYYA adlı kitapta toplanmıştır. Bir de RİSALÂT-AL HUKUK adlı eseri vardır. ALEVİ ve BEKTAŞİ ileri gelenlerince bulunup tercüme edilmesi, yayınlanması, her CEM'de okunması gerekir.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
-----------------------------
-- Doğru olsun, şaka olsun YALAN söylemeyin! Azıcık yalan söyliyen, çoğuna da cesaretlenir!
-- İnanç sahibinin bir başka inananın yüzüne sevgiyle bakması, İBADET'tir!
-- (Birisi; YARABBİ, beni halka muhtaç etme, deyince) Öyle deme! İnsanlar insanlara muhtaçtır! ALLAH'ım, beni halkın kötüsüne muhtaç etme, de!
*****
5. İMAM MUHAMMED BÂKIR HAZRETLERİ
-----------------------------------------------------------
MUHAMMED BÂKIR HAZRETLERİ 677'de MEDİNE'de doğdu. Hz. MUHAMMED'e çok benzerdi. Bilgisindeki derinlikten, genişlikten dolayı BÂKIR diye anılırdı. Yanağında siyah bir ben vardı. İnsanların en doğru sözlüsü, EHL-İ BEYT'in en az mallısı idi.
Rivayete göre, HALİFE HİŞAM, İMAM MUHAMMED'i ve oğlu CAFER'i ŞAM'a çağırmış, bir ok müsabakasına davet etmişti. İMAM MUHAMMED israr üzerine ok attı. Maharetiyle 9 oku birbirinin üzerine sapladı. HİŞAM,
-"Ben böyle ok atan görmedim,"
deyince İMAM,
- "Biz KEMÂL'i (olgunluğu), TANRI'nın Yüce PEYGAMBER'ine, 'BUGÜN OLGUNLAŞTIRDIM DİNİNİZİ VE TAMAMLADIM SİZE NİMETİMİ,' ayetini indirdiği günden miras aldık,"
cevabını verdi.
BEKTAŞİLER'de CEMÂL-İ MUHAMMED-ALİ ifadesinin yanısıra bir de KEMÂL-İ İMAM HASAN-İMAM HÜSEYİN" tabiri vardır. HASAN'la HÜSEYİN'in olgunluğunun MUHAMMED-ALİ'nin nurundan olduğu, onlardan diğer İMAMLAR'a intikal ettiği kastedilir. Bu NUR, İMAMLAR'dan VELİLER'e yansımıştır.
Senet zikretmeden HADİS okur,
- "Senedini anmadım mı, bilin ki BABAM'dan duymuşumdur. BABAM da BABASI'ndan, o da BABASI'ndan, o da CEDDİM'den (HZ. MUHAMMED) duymuştur,"
derdi.
Rivayete göre Hz. ALİ'nin bastırdığı para HALİFE ABDÜLMELİK'e kadar kullanılmıştır. ABDÜLMELİK kendisi para bastırmak isteyince İMAM MUHAMMED BÂKIR'ı davet etmiş, ağırlamış, paranın ağırlığını, üstündeki yazıları onun tesbit etmesini istemişti.
İMAM MUHAMMED öleceği günü bilmiş, vefatından önce, "İMAM'ı ancak İMAM yıkar," diyerek oğlu CAFER'in kendisini yıkamasını istemiş, böylece İMAMLIK postunu ona devretmiştir. Ayrıca kardeşi ABDULLAH'ın İMAMLIK davasına kalkışacağını da belirtmiştir.
Gerçekten de ABDULLAH, İMAMLIK davasına girişti.
Ancak ABDULLAH'ın İMAM CAFER-ÜS SÂDIK Hazretleri ile mücadelesi kısa sürmüş, kendi ölümüyle sona ermiştir.
Bu olay Hz. ALİ HALİFE olsaydı bile, neden HİLAFET'in oğullarına geçmiyeceğinin delilidir. Çünkü bir süre sonra onun oğulları arasında da HİLAFET ve TAHT kavgası başlıyacak, bazı isimler kaçınılmaz şekilde lekelenecekti... ALLAH, Hz. ALİ'yi böyle bir VEBAL'den ve LEKE'den korumuştur!
İMAM MUHAMMED BÂKIR Hazretleri'nin 4 eseri vardır. Biri TEFSİR, üçü RİSALE'dir. Bunların da bulunup neşredilmesi, tartışmaları sona erdirmeye yardımcı olacaktır.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
-------------------------------
-- Aşağılık kişinin silahı, KÖTÜ SÖZ'dür!
-- Bilgisinden faydalanılan bir ÂLİM, İBADET'le uğraşan bin kişiden üstündür!
-- Andolsun ALLAH'a ki, bir ÂLİM'in ölümü, ŞEYTAN'a yetmiş İBADET edenin ölümünden hoş gelir!
-- AMEL ancak BİLGİ'yle olursa makbuldür. BİLGİ de AMEL'le olur ancak!
-- TANRI rahmet etsin o MÜMİN'e ki, DİL'ini tutar, KÖTÜ SÖZ söylemez. Bu, kendine verdiği bir sadakadır. DİL'ini tutmadıkça kimse GÜNAH'tan kurtulamaz!
-- ALİ ŞİASI VELAYET'imiz için canlarını, mallarını verir. Bizim SEVGİMİZ'le birbiriyle sevişir. DİN'i diriltmek için birbirlerini ziyaret eder. Kızınca ZULM etmez. Razı olunca İSRAF'ta bulunmaz. Onlarla komşu olan BEREKET bulur. Onlarla görüşene, BARIŞIK'tır!
(Bakınız NOTLAR- 2, 15)
******
6. İMAM CAFER-ÜS SADIK HAZRETLERİ
--------------------------------------------------------
İMAM CAFER Hazretleri 695 yılında doğmuştu. Güzel yüzlü, iri gözlü idi. Yanağında siyah bir ben vardı. İhsanda, futuvvette, ilimde, olgunlukta eşi benzeri yoktu. "Gerçekten de ALLAH kuluna bir nimet verdi mi, eserini o kulda görmek ister," derdi. Bu yüzden de güzel giyinirdi. Ancak atası HZ. ALİ gibi, geceleri yoksullara sırtında erzak taşırdı.
İMAM CAFER zamanında HALİFELİK, EMEVİLER'den ABBASİLER'e geçti.
(Bakınız NOTLAR -2, 16)
Bu olaydan önce EBU SELEME, Hz. HASAN'ın torunlarından İMAM ABDULLAH'a, HZ. HÜSEYİN'in torunlarından ÖMER'e mektup gönderdiği gibi, İMAM CAFER'e de HALİFELİK için mektup göndermişti. İMAM mektubu aldı, "Şu mumu getir," dedi ve açmadan mektubu mumun alevinde yaktı!.. Hiç bir zaman HALİFELİK iddiasında bulunmadığı gibi, HORASANLILAR bu konuda kendisine başvurunca, "Ben sizin aradığınız adam değilim," demişti!..
HZ. HASAN'ın torunlarından ABDULLAH, EBU SELEME'nin mektubunu alınca, İMAM CAFER Hazretleri'ne gelip,
- "Ben HALİFELİK için hak görüyorum kendimde. ŞİA'mız da HORASAN'dan bu iş için gelmiş,"
deyince İMAM,
- "Onlar nereden senin ŞİA'n oluyor?.. Sen mi gönderdin EBU MÜSLİM'i HORASAN'a?.. Sen mi emrettin siyah elbise giymelerini?.. Onların birinin olsun, soyunu sopunu biliyor musun?.. Senin tanımadığın, seni tanımıyan insanlar, nasıl senin ŞİA'n olabilir?.."
cevabını vermişti. (Bakınız NOTLAR - 2, 17)
Böylece İMAM CAFER Hazretleri'nin, İMAM ABDULLAH'ın (Hz. HASAN soyundan 5 İMAMLI ALEVİLER'in lideri) ve Hz. HÜSEYİN'in diğer torunlarından ÖMER'in HALİFELİK görevini kabul etmemeleri üzerine, EBU MÜSLİM-İ HORASANÎ tarafından yıkılan EMEVİ saltanatının yerine ABBASİ HALİFELİĞİ kurulmuş oldu. Saltanat ÜMEYYE OĞULLARI'ndan, PEYGAMBER'in amcası ABBAS'ın OĞULLARI'na geçti. Bazıları bundan da memnun olmayıp bu sefer EBU TALİB OĞULLARI ile onlar arasında bir mücadele yaratmaya çalıştılar... Yani, yine iki amca oğulları birbirine rakip gösterildi!..
İMAM CAFER-ÜS SÂDIK Hazretleri 4'ü EMEVİ, 2'si ABBASİ 6 HALİFE gördü. ABBASİLER'in 2. HALİFE'si MANSUR 765 yılında İMAM'ı yanına çağırttı,
- "IRAKLILAR seni İMAM tanıyor, dağıtasın diye ZEKÂTLAR'ını sana gönderiyor. Saltanatıma ortak oluyorsun,"
dedi... Fakat İMAM CAFER Hazretleri'nin samimi ve dürüst konuşmalarından etkilenerek onu öldürmekten vazgeçti.
HALİFE MANSUR tedirgindi. Çünkü o günlerde Hz. HASAN'ın torunlarından MUHAMMED, MEDİNE'de ayaklanmış, ancak MANSUR'un ordusu ile yaptığı savaşta şehit düşmüştü...
Ama HALİFE'nin İMAM CAFER'den yana çekinmesi gereken hiç bir husus yoktu. İMAM, ne MUHAMMED'in davranışı desteklemiş, ne de kendisi HİLAFET mücadelesine kalkışmıştır.
İMAM CAFER Hazretleri'nin bir başka özelliği de, "SÜNNİ" diye vasıflandırılan 4 MEZHEP'ten en yaygın olanın kurucusu sayılan İMAM EBU HANİFE ile çağdaş olmasıdır. İkisi sık sık bir araya gelirler, sohbet ederlerdi. İMAM EBU HANİFE, CAFER-ÜS SÂDIK Hazretleri'ne büyük saygı gösterirdi. Bir tek KIYAS konusunda anlaşamazlardı. İMAM CAFER Hazretleri KIYAS'ı delil saymazdı.
EBU HANİFE, İMAM CAFER Hazretleri'nin engin bilgisini derlemiş ve eserlerine yansıtmıştır. Diyebiliriz ki, BALIM SULTAN'ın HACI BEKTAŞ için yaptığını, EBU HANİFE de İMAM CAFER için yapmıştır. Yani, HANEFİ MEZHEBİ bir açıdan da İMAM CAFER MEZHEBİ'dir!
(Bakınız: NOTLAR - 2, 18)
İMAM CAFER Hazretleri'nin 7'si erkek 10 evladı vardı. 765 yılında vefat etmeden önce oğlu MUSA-L KÂZIM'a kendisini yıkamasını vasiyet etti. Böylece İMAMLIK postu ona geçmiş oldu. BÂKİ Mezarlığı'na, diğer İMAMLAR'ın yanına defnedildi.
Kendisinin birçok RİSALE'si, yakınlarına yazdığı pek çok öğretici MEKTUB'u vardır. Bulunup tercüme edilerek yayınlanması gerekir.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
----------------------------
-- TEMİZ elbise giyinmek, GÜZEL KOKU sürünmek, evini TAMİR edip düzmek, içini dışını, kapısının önünü SÜPÜRMEK, yoksulluğu giderir!
-- Eline geçene KANAAT eden ZENGİN'dir. Başkasının elindekine bakan YOKSUL olarak ölür!
-- Başkasının AYIB'ını açanın, kendi AYIPLAR'ı açılır!
-- Kim AZGINLIK kılıcını çekerse, onunla kendi öldürülür!
-- Bizi tanıyan her MÜSLÜMAN'a borçtur, her gece KENDİNİ HESABA ÇEKEREK yaptığı işleri düşünmek!... KÖTÜLÜK bulduysa, TÖVBE etmek!
-- Her şeyin ZEKÂT'ı vardır. BİLGİ'nin ZEKÂT'ı da ÖĞRETMEK'tir!
ALEVİ-SÜNNİ SÜRTÜŞMESİNİN İÇYÜZÜİKİNCİ KISIM
SEKİZİNCİ BÖLÜM'E DEVAM
Şimdiye kadar ilk 6 İMAM'ın kısa hayat hikâyesi ile özelliklerini nakletmeye çalıştık...
Muhakkak dikkatinizi çekmiştir, ilk 3 İMAM'dan sonra, onların HALİFELER ile bir mücadelesi yoktur.. Bundan sonraki İMAMLAR'da da aynı durumu göreceksiniz... HALİFELER, zaman zaman onlara eziyet etmiş olmalarına rağmen; İMAMLAR ile görüşmüş, yardım istemiş; onlar da hiç çekinmeden yardım etmişlerdir.
Size enteresan gelecek bir başka husus ta, ALEVİLER'in bağlı olduğu 12 İMAM'dan bazılarının, "SÜNNİ" diye ayrı sayılmak istenen MEZHEP İMAMLARI ile birlikte yaşamaları, onlarla fikir alış-verişinde bulunmalarıdır.
Yani şimdi FARKLI kabul edilen ALEVİLER ile SÜNNİLER'in MÜRŞİTLER'i, birbirinden ayrı değildi!.. Hele DÜŞMAN, hiç değildi! Bunu ilerde bütün delilleriyle ortaya koyacağız...
Şaşırtıcı bir başka husus da, bütün EHL-İ BEYT ÂŞIKLARI'nın hepsinin sadece bu 12 İMAM değil; diğer peygamber soyundan imamların da etrafında toplanmış olmalarıdır!.. Yani EHL-İ BEYT içinde de GRUPLAŞMALAR vardır.
Bu grupların aralarında İNANÇ, GÖRÜŞ farkı yoktu, DÜŞMANLIK hiç yoktu ama; kimi İMAMLIK postunun Hz. HASAN soyundan devam ettiğine inanıyordu, kimi de Hz. HÜSEYİN'in başka torunlarından devam ettiğine!.. Yani bir tarafta 4 MEZHEP hatta daha fazlası varsa, öteki tarafta da 4-5, hatta daha fazla ALEVİLİK vardı!.. Bunu da delilleriyle ilerde göstereceğiz.
Elbette bir de SAPITAN, YOLDAN, İZDEN ÇIKANLAR, hatta kendi akrabası İMAM'ı HALİFE'ye şikayet edenler vardı! Bunları da göreceğiz...
*******
7. İMAM MUSA-L KÂZIM HAZRETLERİ
------------------------------------------
MUSA-L KÂZIM Hazretleri 745 yılında doğdu... Sabrı ve öfkesini yenme özelliğinden dolayı KÂZIM diye anılmıştır. Annesi ENDÜLÜSLÜ bir cariye idi. 23'ü erkek, 60 evladı olmuştur. İlimde, tevazuda, takvada zamanında eşi benzeri yoktu. FIKIH'a, TEFSİR'e, HADİS'e dair bilgisinden rivayette bulunan çoktur.
4 HALİFE görmüştür.,, Bunlardan HALİFE MEHDİ, İMAM'ı BAĞDAT'a getirtip ZİNDAN'a attı. Ancak bir gece rüyasında Hz. ALİ'yi gördü. Bunun üzerine İMAM MUSA Hazretleri'ni yanına çağırıp,
- "Bana ve evladıma karşı ayaklanmıyacağına söz veriyor musun?"
diye sordu. İMAM da,
-"Bu benim işim değil!"
diye cevap verdi. HALİFE de kendisine 3000 altın verip MEDİNE'ye selametle yolladı.
İMAM MUSA zamanında Hz. HASAN'ın torunlarından HÜSEYİN huruç etmiş, yani ayaklanmış, ancak bu çıkışı hem kendinin hem de pek çok ALİ EVLADI'nın hayatına mal olmuştur... İMAM MUSA Hazretleri bu olaya hiç katılmadı.
MEHDİ'nin yerine geçen HALİFE MUSA da İMAM'la çok uğraşmış; kendisini BAĞDAT'a getirtip tekrar zindana atmayı düşünürken ölüp gitmiştir.
HARUN REŞİD HALİFE olunca HACC'a gitti. Sonra PEYGAMBER'in mezarını ziyaret için MEDİNE'ye geçti. İMAM da kendisi ile birlikte RAVZA'ya girdi. HARUN REŞİD, PEYGAMBER'in kabrinde öğünerek,
- "Esenlikler sana ey AMCAM'ın OĞLU!"
dedi... İMAM MUSA Hazretleri sadece
- "Esenlikler sana BABA!"
dedi... HARUN REŞİD'in rengi attı. (Bakınız: NOTLAR - 2, 19)
Yine bir gün HARUN REŞİD İMAM'a,
- "Niye kendinize RESULULLAH'ın EVLADI dedirtirsiniz?.. Siz ALİ EVLADI'sınız. İnsan babasına mensuptur,"
dedi. Böylece İMAMLAR'ın PEYGAMBERİMİZ'in kızından olma torunları olduğunu vurgulamak istedi... İMAM MUSA,
- "PEYGAMBER, senden kızını isteseydi, verir miydin?"
diye sordu. HARUN,
- "Tabii verirdim, bununla da öğünürdüm,"
dedi. İMAM,
- "Ama benim kızımı istemez, çünkü ben onun evladıyım,"
diyerek sözü bağladı... Gerçekten de kaç göbek sonra olursa olsun, insanın kendi torunun kızı kendine helâl olmazdı!
HARUN REŞİD, EHL-İ BEYT ulularından bazılarını öldürtmüş olmasına rağmen, İMAM MUSA Hazretlerine sonradan saygı göstermiş, bir başka ziyaretinde yanına oturtmuş, ihsanda bulunmuştur.
İMAM'ın bilgisini de çok takdir ederdi. Hatta bir seferinde MUSA-L KÂZIM Hazretleri için
- "Zamanın İMAM'ı, ALLAH'ın HALİFE'si"
demiştir.. Yanındakiler de,
- "Bunlar senin sıfatların değil mi?"
diye sorunca,
- "Ben görünüşte toplumun İMAM'ıyım, ama zorla! CAFEROĞLU MUSA gerçek İMAM'dır. VALLAH-ÜL AZİM, RESULULLAH'IN MAKAMI'na (HİLAFET'e) o benden daha lâyık. Fakat SALTANAT ortak kabul etmez,"
cevabını vermiştir.
HALİFELER ile münasebet bu şekilde devam ederken ve HARUN REŞİD zamanında tatlıya bağlanmışken, ne yazık ki İMAMET mücadelesi şiddetlenmiştir. Yani ALİ OĞULLARI birbirine düşmüştür... Bu da İSLAM tarihinin ibret verici bir bölümüdür.
MUSA-L KÂZIM'ın İMAM olamıyan kardeşi İSMAİL'in oğlu MUHAMMED, MUSA'yı HARUN REŞİD'e gammazlayıp durmuştur. Yani ALİ OĞULLARI'ndan da nefsine, hırsına mağlup olanlar çıkmıştır.
Bir seferinde MUHAMMED ile HARUN REŞİD HACC'da karşılaşmışlar, MUHAMMED HARUN'a, "Yeryüzünde iki HALİFE var. Biri sen, diğeri MUSA" diyerek onu MUSA-L KÂZIM Hazretleri'nin üzerine kışkırtmaya çalışmıştır.
İMAM MUSA, MUHAMMED'i gördüğünde, "Kanıma girmekten sakın," diyerek onu uyarmış, ancak MUHAMMED BAĞDAT'a gittiğinde onu gene HARUN REŞİD'e şikayet etmişti... Ancak kısa bir süre sonra öldü. Bizce İMAM MUSA'nın ahı tuttu.
Kısacası, İMAM MUSA Hazretleri, HALİFELER'den çok kendi akrabaları ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Yeğeni MUHAMMED'in yanısıra, kardeşi MUHAMMED de İMAM'ı çok üzmüştür... Bu dönemde kendilerine "ŞİA" yani, EHL-İ BEYT yakını diyenlerin bir kısmı Şİİ olmuş, yani gerçek İMAM'a düşmanlık eder hale gelmiştir. İSMAİLİLER bu gruba girer.
İMAM MUSA, kardeşi İSMAİL'in oğlu ALİ kendini ziyarete geldiğinde, onun borçlarını ödemiş, ama yanındakilere,
- "VALLAHİ bu, benim evladımı yetim edecek,"
demişti... Bunun üzerine,
- "Peki, niye yardım ettin?"
diye sormuşlar, o da - "BABAM, BABASI'ndan, o da BABASI'ndan rivayet etmiştir ki, RESULULLAH'a yakınlığını kesenin ALLAH aslını keser. Ben kesmiyeyim de, o kessin!"
cevabını vermişti.
Bütün bu kışkırtmalar ve kıpırdanmaların etkisi ile HARUN REŞİD tavır değiştirmiş; o yıl HACC'a geldiğinde İMAM MUSA-L KÂZIM Hazretleri'ni de alıp BAĞDAT'a getirmiştir. Orada İMAM'ı önce hapsetti. Sonra da zehirletti. (799) İMAM kölesi tarafından alındı, yıkandı, BAĞDAT'ta KUREYŞ Mezarlığı'na defnetti.
İşte PEYGAMBER TORUNLARI'nın, ALİ EVLADI'nın düştüğü hazin durum!... Çok şükür ki, ALLAH onları SALTANAT'a dönüşmüş HİLAFET'ten korudu, uzak tuttu!
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
-------------------------
-- Bilgisizlere HİKMET vermeyin, ZULM edersiniz! HİKMET'i ehlinden esirgemeyin, ehline ZULM etmiş olursunuz!
-- Öfke, şerrin anahtarıdır!
-- GÜZEL KOMŞULUK, eziyetten kaçmak değildir, eziyete sabretmektir!
-- YUMUŞAKLIK, İYİLİK, GÜZEL HUY ülkeyi mamur eder, RIZK'ı çoğaltır!
********
8. İMAM RIZA HAZRETLERİ
--------------------------------
İMAM RIZA Hazretleri 770 yılında doğdu. 5'i erkek 6 evladı olduğu rivayet edilir. Babası onun bilgisini övmüş, kendisinden sonra İMAM olacağını ilan etmişti. Hiç kimsenin sözünü kesmez, kimseye sövmez, kimseye karşı ayak uzatmazdı.
19 yıllık İMAMLIK görevi sırasında 3 HALİFE görmüştür... HALİFE ME'MUN, İMAM RIZA Hazretleri'ni çok sever, sık sık ona danışırdı. ME'MUN, İMAM RIZA'yı sevdiği, ve EHL-İ BEYT soyundan olanların ayaklanmalarını önliyeceğini düşündüğü için, kendisinden sonra onu HALİFE yapmak istemiş, ancak İMAM RIZA kabul etmemiştir.
Bunun üzerine ME'MUN adam göndermiş, İMAM RIZA'yı MERV'e çağırmıştı. Nihayet İMAM'ı ikna etti. 817 yılında İMAM RIZA da, HALİFE'nin askerleri de yeşil elbiseler giyerek BİAT törenine katıldılar. ME'MUN, İMAM RIZA adına para bile bastırdı. Kız kardeşini İMAM'a, kızını da oğlu MUHAMMED TAKİY'e verdi. Onlardan da kız aldı...
Böylece aslında 12 İMAM'dan, yani ALİ OĞULLARI'ndan halifeliğe yaklaşanlar oldu... ama bu hiç kimseye hayır getirmedi. MEMUN'un niyetini duyan BAĞDAT'taki ABBAS OĞULLARI ayaklandılar. İMAM'a BİAT etmedikleri gibi, ME'MUN'u da HALİFELİK'ten indirdiler, yerine amcası MEHDİOĞLU İBRAHİM'i geçirdiler!..
İBRAHİM, ME'MUN'a karşı ayaklanmış, KUFE'yi ele geçirmiş Şİİ inançlı biri idi... Yani EHL-İ BEYT'i sözde sevdiğini söyliyen biri idi ama, davranışlarıyla hem İMAM RIZA'ya, hem de onu HALİFE yapmak isteyen ME'MUN'a karşı gelmişti. (Bakınız: NOTLAR - 2, 20)
İMAM bir süre daha MERV'de HALİFE ME'MUN ile kaldı. Sonra birlikte BAĞDAT'a doğru yola çıktılar. Ancak BAĞDAT'a varamadan İMAM hastalandı ve HAK'ka kavuştu. (818)
ME'MUN, İMAM RIZA'nın vefatına çok üzülmüş, ciğeri yanmış, günlerce yememiş içmemiştir.
Sonunda ME'MUN BAĞDAT'ı aldı, HALİFELİK makamına tekrar oturdu. Ama ne var ki, İMAM RIZA hazretleri'nin ömrü bu sonucu görmeye yetmedi. Ve ALİ OĞULLARI'ndan biri HALİFELİK makamına bu kadar yaklaşmışken olmadı, olamadı.
Elbette ki HAYIRLISI bu idi. Ancak bu olay göstermektedir ki, BAĞDAT'taki ayaklanma olmasaydı da İMAM RIZA, ME'MUN'dan sonraya kadar yaşayıp HALİFE olamıyacaktı!.. Ömrü vefa etmiyecekti.
İMAM RIZA Hazretleri'nin FIKH-AL RIZA, SAHİFAT-AL RIZA adlı kitapları ve 5 RİSALE'si vardır. Bulunup neşredilmesi gerekir.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
------------------------------
-- Çok NAMAZ kılmak, çok ORUÇ tutmak İBADET değildir. İBADET, ALLAH'IN İŞİ'ni (yaptıklarını) düşünmektir!
-- Bir MÜSLÜMAN'ın AKL'ı ondan ON GÜZEL HUY olmadıkça tamamlanmaz!
-- Ayalini (eşini, ailesini) geçindirmek için çalışan, ALLAH yolunda savaşandan üstündür!
-- İnsanların hayırlıları şunlardır: İYİLİK etti mi sevinenler, suç işledi mi BAĞIŞLANMA DİLEYENLER, kendilerine bir şey verildi mi ŞÜKREDENLER, bir belaya uğradı mı SABREDENLER, kızdı mı BAĞIŞLAYANLAR!..
*********
9. İMAM MUHAMMED TAKİY HAZRETLERİ
-----------------------------------------------------
İMAM MUHAMMED TAKİY Hazretleri 811 yılında doğdu. Babasının yerine 7 yaşında iken İMAM oldu. Yaşının küçüklüğüne rağmen, edepte, bilgide, akılda üstüne yoktu. HALİFE ME'MUN kendisini pek severdi. Bir kızını da ona vermişti.
MUHAMMED TAKİY'in İMAM olacağını babası daha o 3 yaşında iken bildirmişti. Etrafındakiler hayretle bakınca İMAM RIZA,
- "Ne şaşıyorsunuz? İSA, PEYGAMBER olduğunda 3 yaşında bile değildi!"
cevabını vermişti.
HALİFE ME'MUN kendisini BAĞDAT'a çağırınca gitti. HALİFE onu saraya yakın bir yere yerleştirdi. ABBAS OĞULLARI bundan hiç memnun kalmadılar,
- "HALİFELİK elden gidiyordu, zor kurtardık. Şimdi de kızını helâli haramı ayırdedemiyen (bulüğa ermemiş) bir çocuğa veriyorsun,"
dediler... ME'MUN,
- "İş bildiğiniz gibi değil," dedi, "Zamanın bilginleri bile onun kadar değil, isterseniz sınayalım. Dediğim doğru çıkmazsa kızımı vermem," diye ekledi.
Bir gün kararlaştırdılar. İMAM olan bu 7 yaşındaki çocuğun karşısına meşhur âlim YAHYA İBN AKSAM'ı çıkardılar. YAHYA sordu:
"Bir insan İHRAM'da iken, bir av hayvanını öldürse, şer'an hükmü nedir?"
İMAM,
- "Önce bana söyleyin: Bu avı HAREM'de mi öldürdü, HİL'de mi? HARAM olduğunu bilerek mi, öldürdü, bilmeyerek mi? İstiyerek mi öldürdü, yanlışlıkla mı? O İHRAM'daki HÜR müdür, KÖLE mi? ÇOCUK mudur, BÜYÜK mü? Boyuna yapar mı bu işi, yoksa NADİM mi? GECE mi olmuş bu iş, GÜNDÜZ mü? HACC'da mı öldürmüş, UMRE'de mi?... Bunların hepsini bilmek lâzım. Çünkü her birinin ayrı bir hükmü vardır!" cevabını verdi.
YAHYA şaşırdı, kaldı!... Sonra İMAM hepsini bir bir anlattı. ME'MUN'un haklı olduğu ortaya çıktı.
İMAM MUHAMMED TAKİY Hazretleri İMAMET görevini 11 yıl yürütebildi. 18 yaşında vefat etti. (835) Bu tarihten iki yıl önce ME'MUN vefat etmiş, yerine TÜRK anneden doğma MUTASIM geçmişti... TÜRKLER bu HALİFE zamanında önem kazandılar.
İMAM MUHAMMED TAKİY'in 4 oğlu, 4 kızı vardı. BAĞDAT'ta medfundur. Kendisinden pek çok söz rivayet edilmiştir.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
---------------------------
-- ALLAH'la arasında ne var bilmeden kimseye düşman olma! O kişi iyiyse, zaten sana kötülük etmez. Kötüyse, kötü olduğunu bilmen yeter!
-- Bilgisiz bir işe girişen kişi, o işi düzene sokmaktan çok, bozar!
-- Halkla geçinmeyi bırakan, halktan uzaklaşan kişi, istemediğine (Şeytan'a) yaklaşmış olur.
**********
10. İMAM ALİYYÜN NAKİY HAZRETLERİ
----------------------------------------------
İMAM ALİYYÜN NAKİY Hazretleri 829 yılında MEDİNE yakınlarında MUSA-L KÂZIM'ın kurduğu köyde doğmuştu. 6 yaşında İMAM oldu. 33 yıl İMAMLIK yaptı. 4'ü erkek 6 evladı vardı. HALİFE MUTASIM'ın TÜRKLER için kurduğu SAMARRA şehrinin asker mahallesinde oturduğu için ASKERİY lâkabıyla da anılır.
Yaşının küçüklüğüne rağmen bilgisiyle, olgunluğuyla, doğruluğuyla tanınırdı. KADI YAHYA darda kaldığında ona başvururdu.
İMAM NAKİY, 6 HALİFE görmüştür. HALİFE MÜTEVEKKİL zaman zaman İMAM'dan şüphelenmişse de, ona saygısızlık etmemiştir. Bir seferinde kendisini BAĞDAT'a çağırtmış, sofra kurdurtmuş, şarap ikram etmişti. İMAM kabul etmedi. İsrar üzerine de şu şiiri okudu:
İnsanlar korunmak için tepelere tırmandılar,
Fakat o tepelerin hiç bir faydası olmadı onlara!
Yüceldikten sonra düştüler,
Çukurlara yerleştiler!
Onca yediler, onca içtiler,
Öyle bir gün geldi ki,
Yedikten sonra yendiler!
Mezarlar onları çürütmekte,
Kurtlar delik deşik etmekte!
Vaktiyle nazla nimetle beslenen yüzler nerede?
Bilezikler, taşlar, süs-püs nerede?
Mecliste bulunanlar ve MÜTEVEKKİL bu sözler üzerine ağlamaya başladılar. HALİFE, İMAM'a 4000 dinar vererek evine gönderdi. (bakınız: NOTLAR - 2, 21)
İMAM NAKİY vefatından önce oğlu HASAN-ÜL ASKERİY'i çağırmış, İMAMET alâmetlerini ona teslim etmişti. HAK'ka kavuşunca bütün SAMARRA ayağa kalktı. Dükkânlar kapandı. Cenaze namazını HALİFE MUTEMED kıldırdı. (Dikkatinizi çekeriz. Alevilerin hiç biri sünnî halife ile 12 İMAM arasında böyle bir ilişki olabileceğini bile düşünmez! Ama gerçektir. Abbasî halifesi Ehl-i Beyt'ten 10. İMAM'ın cenaze namazına imamlık etmiş, bütün EHL-İ BEYT te ona uymuştur.) İMAM, evinde toprağa verildi. (868) Geriye 3 eser bıraktı.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
---------------------------
-- YOKSULLUK nefis kötülüğüdür. Şiddetli bir ÜMİTSİZLİK'tir!
-- HİKMET, bozuk tabiatlı adamın gönlünde durmaz!
-- HAYIR yapan, HAYIR'dan da HAYIRLI'dır!.. ŞER yapan, ŞER'den de KÖTÜ'dür!
-- Bir kişinin birisine KÖTÜ ZAN'da bulunması, onda bir kötülük olduğunu gerçekten bilmedikçe, HARAM'dır!
***********
11. İMAM HASAN-ÜL ASKERİY HAZRETLERİ
------------------------------------------------------------------
İMAM HASAN-ÜL ASKERİY Hazretleri 846 yılında doğdu, 6 yıl İMAMLIK yaptı. Babası gibi SAMMARRA'nın asker mahallesinde TÜRK asker aileleriyle bir arada oturduğu için, bu lâkabla anılırdı. Temizlikte, keremde, bilgide zamanında üstüne adam yoktu. HALİFELER'le bir sürtüşmesi olmadı. Hatta hastalığında HALİFE'nin hekimleri tedavisiyle ilgilendi. Ancak 874 yılında kurtulamıyarak HAK'kın rahmetine kavuştu. SAMARRA'da babasının yanına defnedildi. 3 oğlu olmuş, ancak biri hayatta kalmıştır. 5 eseri vardır: TEFSİR, RİSALÂT-AL MANKALA, KISA SÖZLERİ, MEKTUPLARI ve NİŞABURİ'YE MEKTUP... Bulunup, tercüme edilmesi ve yayınlanması gerekir.
İMAM HASAN-ÜL ASKERİY Hazretleri vefat ettiğinde, kardeşi CAFER gelip köşeye kuruldu, tebrikleri kabul etmeye başladı. Sonra cenaze namazını kıldırmak için baş tarafa geçti. Ancak küçük bir çocuk geldi, eteğinden çekti. "Amca, babamın namazını kıldırmak benim hakkımdır," dedi. CAFER mosmor oldu. Herkes MUHAMMED MEHDİ olan bu çocuğun gerçek İMAM olduğunu anladı!... 12 İMAM çevresindeki son İMAMLIK tartışması bu olay idi.
BAZI GÜZEL SÖZLERİ
--------------------------
-- Size EMANET edilen şeyi, emanet eden iyi kişi olsun, kötü kişi olsun, iyi koruyun!
-- AHMAK adamın yüreği ağzındadır. AKILLI adamın ağzı yüreğindedir!
-- ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK öyle bir nimettir ki, kimsenin HASED'ini çekmez!
-- Cömertliğin bir derecesi vardır. O dereceyi aştı mı, İSRAF sayılır. Yiğitliğin de bir derecesi vardır. O dereceyi aştı mı, KUDURGANLIK olur!
-- İnsanlardan çekinmeyen, ALLAH'tan da çekinmez!
************
12. İMAM MUHAMMED MEHDİ HAZRETLERİ
-----------------------------------------------------------
İMAM MUHAMMED MEHDİ Hazretleri o tarihte 5 yaşında idi. Kendisi 869 yılında doğmuştur.
İMAM MUHAMMED babasının vefatından sonra kendisini halktan gizlemiş, halkla ancak SEFİRLER'i (elçiler) vasıtasıyla görüşmüştür. Bu duruma GAYBET-İ SUĞRA (Küçük Kayboluş) denir. 874 yılından 941 yılına kadar 67 sene sürmüştür. SEFİRLER'in dördüncüsü ve sonuncusu SAMARRA'lı MUHAMMEDOĞLU ALİ ölünce ikinci kayboluş başladı. Yani İMAM'dan bir daha haber alınamadı. Buna da GAYBET-İ KÜBRA (Büyük Kayboluş) denir.
Bu 67 yılda 7 HALİFE gelip geçmiştir. Amca CAFER sonradan pişman olmuş ve gelip İMAM'a BİAT etmiştir. Her ne kadar kendisi CAFER KEZZAB (yalancı) diye bilinirse de, İMAM'ın bu konuda bildirdiği husus şudur:
- "EHL-İ BEYT'imizden ve amca oğullarımızdan beni inkâr edenler benden değildir! Fakat amcam ve (inkâr etmiyen) oğulları öyle değildir!"
Demek ki İMAM, amcası CAFER'i bağışlamıştır. ALEVİLER'in ve BEKTAŞİLER'in de artık ona kin duymayı terketmesi gerekir. (Bakınız: NOTLAR - 2, 22)
Hz. PEYGAMBER'in "son zamanda zuhur edeceğini" söylediği rivayet edilen MEHDİ, 12 İMAMLI ALEVİLİK, BEKTAŞİLİK ve ŞİİLİK yolunda olanlarca kabul edildiği gibi, bu zattır... TÜRKİYE ALEVİLER'i ve BEKTAŞİLER'ince İMAMET onunla son bulmuştur.
(Bakınız: NOTLAR - 2, 23)
Son İMAM'ın adı, halka hiç görünmeyişi, onun ortadan kaybolduğu ve günün birinde tekrar ortaya çıkacağı inancını yaratmış olduğundan; özellikle ŞİİLER arasında pek çok kişi çıkıp kendisini "beklenen Mehdi" ilan etmiş, bu inançtan yararlanarak ortalığı karıştırmıştır.
BİR GÜZEL SÖZÜ
-------------------------
-- Soru kapısını kapatın. Size gerekmiyen şeyleri sormayın!