08 Şubat 2020

Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân

Ibn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân

M.Ü. lâhiyat Fakültesi Dergisi 41 (2011/2), Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân Dr. Halit ÖZKAN Özet Bu çal mada, 7/13. as rda Kahire de ya ayan Endülüs as ll sufi bn Ebî Cemre nin rüyalar ele al nmaktad r. Rüyada Hz. Peygamber i görmenin imkan, mahiyeti ve anlam, hadis rivayeti ve cerh-tadil gibi konulara dair bir giri yap ld ktan sonra, bn Ebî Cemre nin hayat hakk nda bilgi verilmektedir. Ard ndan onun kendisine ait Sahîh-i Buhârî muhtasar Cem u n-nihâye üzerine yazd Behcetü n-nüfûs adl erhi tan t lmakta, son olarak da mezkur erhi yazd dönemde eseri hakk nda kendisi ve ba kalar taraf ndan görülen ve el-merâi l-hisân isimli küçük bir kitapç kta kaydedilen rüyalar incelenmektedir. bn Ebî Cemre nin rüyalar n n klasik rüya tasnifinde tahdîsü n-nefs olarak adland r lan, gündelik hayat n etkisiyle görülen rüyalar s n f na daha yak n oldu u ana fikri i lenmektedir. Anahtar Kelimeler: Rüya, bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, el-merâi l-hisân, tasavvufî hadis erhleri. Abstract In this article, I examine the dreams of an Andalusian origin muhaddith-s f, Ibn Ab Jamra, who lived in Cairo in the 7th/13th century. After a short introduction on the possibility, nature and implications of dreaming about the Prophet, I analyze the value of dream as a means to evaluate hadith and narrators. I argue that Ibn Ab Jamra s picturesque dreams recorded in al-mar alhis n on the virtues of Bahjat al-nuf s, his exceptional commentary on Sah h al-bukhar, are inspired by his personal desires and interactions with other people in his daily life. In other words, his dreams must be categorized as dreams of tahd th al-nafs according to the standard classification. Key Words: Dream, Ibn Ab Jamra, Bahjat al-nuf s, al-mar al-his n, s f hadith commentaries. Giri nsano lunun peygamberlere indirilen vahiy vas tas yla maddî âlemin ötesiyle kurulan irtibat Hz. Peygamber in vefat yla sona ermi tir. Ancak yine onun verdi i baz haberler, âlem-i hissin ötesiyle mahiyeti farkl bir irtibat k smen devam ettiren unsurlar n kald n göstermektedir. Hz. Peygamber in peygamberlikten geriye sadece mübe irât, yani salih rüyalar kald buyurmas, 1 âlem-i hissin ötesine dair ipuçlar sunma potansiyeline sahip unsurlardan biri olarak rüyaya i aret etmektedir. Vahiy ürünü olmalar itibariyle Kitap ve Sünnet, âlem-i histe kullar n Allah Teala ile irtibat n sürdürürken, özellikle tasavvuf ehli indin- 1 TDV slam Ara t rmalar Merkezi ( SAM). Ahmed b. Hanbel, el-müsned, III, 267; Buhârî, Tabir, 5; Tirmizî, Rüya, 2.
 34 Halit Özkan de kabul gördü ü anla lan baz yorumlara göre âlem-i manâdaki ba lant (yine onlar taraf ndan makbul say lan di er birçok vesileyle birlikte) rüyalar sayesinde devam ettirilmektedir. 2 Ancak Kitap ve Sünnet e olan alaka ile rüyalar n do rulu u aras ndaki ili kinin, ilk anda umuldu u gibi her zaman birbirlerini destekleyip kuvvetlendirecek ekilde gerçekle ti i söylenemez. Tersine, bunlardan birine olan ilgi azald kça di erinin güç kazanmas, yani müminlerin Kitap ve Sünnet le ba lant lar zay flad kça rüya ile olan ba lant lar n n artmas gibi bir durum da söz konusudur. Nitekim K yamet yakla t m müminin rüyas neredeyse hiç bo ç kmaz hale gelir. Müminin rüyas peygamberli in k rk alt cüzünden biridir hadisi, 3 Kitap ve Sünnet bilgisi ve bunlardan elde edilen ilmi birikim azald kça, özellikle de bu bilgiyi slam toplumunda canl tutup sonraki nesillere nakleden ulema ortadan kalkt kça, müminin hem rüya ile olan ba lant s n n hem de rüyalar n n do ruluk pay n n gittikçe artaca ve Kitap-Sünnet bilgisinin azalmas yla ortaya ç kan eksikli in rüyalar yoluyla giderilece i eklinde de anla lm t r. 4 Ancak do ruluk pay gittikçe artt söylenen bu salih rüya n n ne oldu unu gösteren bir zâb t bulunmad ve bu konuda söylenenler zann- gâlipten öteye geçmedi i için, 5 her türlü rüyan n mübe irât kategorisine girece ini söylemek mümkün de ildir. Genellikle, insan n gönlüne sürur ve ferahl k veren hay rl, do ru ve güzel rüya eklinde aç klanan salih rüya terimi, Hz. Peygamber in risaletinin ba lang c safhas nda gördü ü rüyalardan ad n almaktad r. Onun, ilk vahiy almaya haz rland ve alt ay kadar sürdü ü kabul edilen dönemde salih rüya lar görmeye ba lad ve bunlar n aynen ç kt rivayetlerde bildirilmektedir. 6 slam kültüründe rüyalarla ilgili farkl veçhelerden birçok aç klama yap lm t r. Rüya hakk nda birçok hadisin varid olmas, konunun hadis literatüründe de uzun uzad ya tart lmas na yol açm t r. Hadisçiler nazar nda, rüyalar hakk nda kadim t p ve felsefenin yorumlar (ve modern dönemde ortaya ç kan psikanalize ait aç klamalar) genellikle kabul görmemi tir. Rüyalar n durumunu ahlât bn Ebî Cemre ye göre Hz. Peygamber in ümmetini do ru yola sevkedi i âlem-i histe Kitap ve Sünnet ile, âlem-i manâda salih ve güzel rüyalar yoluyla olmak üzere iki vesileyle gerçekle ir, bk. Behcetü n-nüfûs ve tehallîhâ bi-ma rifeti mâ lehâ vemâ aleyhâ, Beyrut 1972, IV, 249. Buhârî, Tabir, 26; Müslim, Rüya, 6; Ebû Dâvud, Edeb, 88; Tirmizî, Rüya, 1. bn Hacer el-askalânî, Fethü l-bârî bi- erhi Sahîhi l-buhârî (n r. Abdülaziz b. Abdullah b. Bâz), Beyrut 1998, XIV, 440; ayr ca bk. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, Hadisin devam gibi görünen peygamberlikten bir parça ihtiva eden ey yalan ç kmaz k sm n n metinle ili kisi hakk nda bn Ebî Cemre bir yorum yapmazken, bn Hacer e göre bu cümle bn Sirin in sözü olup metne idrâc edilmi tir, bk. Fethü l-bârî, XIV, 440. Takiyyüddin Ebû Amr bnü s-salâh e - ehrezûrî, Fetâvâ ve mesâilü bni s-salâh (n r. Abdülmutî Emin Kal acî), Beyrut 1986, I, 145. Buhârî, Bed ü l-vahy, 1. Bu dönemin alt ay sürmesinin hikmeti, müminin rüyas nübüvvetin k rk alt cüzünden biridir hadisinin yorumu ba lam nda aç klan r. Nübüvvetten önceki bu alt ay, toplam yirmi üç y l süren nübüvvet döneminin k rk alt da birine denk geldi inden, baz ârihlere göre hadiste bu döneme bir telmih vard r.
3 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 35 erbaadan ki ide galip olan unsura binaen aç klayan geleneksel t bba ait yorum, baz hadis alimleri taraf ndan anla labilir say lsa bile, hem bir delile dayanmad hem genel geçer olmad için; rüyalar yeryüzünde gerçekle en olaylar n ulvi alemdeki nak lar na denk dü mesi eklinde aç klayan filozoflara ait yorum ise yine hiçbir delile istinad etmedi i, yani delilsiz verilmi hüküm (tehakküm) kabilinden oldu u gerekçesiyle reddedilmi tir. 7 Freud un, rüyalar n bilinçalt nda bast r lm duygular n d avurumu oldu u eklindeki aç klamas da bir tahminden öteye geçemedi i söylenerek ça da hadisçiler taraf ndan kabul edilmemi tir. 8 Genel itibariyle hadisçiler bu konuda Ehl-i Sünnet in tavr n uygun bulmu lar ve rüyan n Allah taraf ndan, uyan k ki inin kalbinde oldu u gibi, uykudaki ki inin kalbinde yarat lan ve geçmi te gerçekle mi yahut ileride gerçekle ecek eyler için alem/i aret olan itikad eklindeki tan m n benimsemi lerdir. 9 Rüyalar n, Allah taraf ndan uyuyan ki iye gösterilen suretler oldu unu ve bunlardaki hikmetin ve esrar n aciz kullar taraf ndan tam olarak anla lmas na imkan bulunmad n kabul eden 10 hadis alimleri, onlar genellikle u üç k s mda incelemi lerdir: a) Sad k rüyalar. Bunlar n hak oldu u kabul edilir; b) eytanî rüyalar. Genellikle hulm olarak adland r lan bu rüyalar bat l say l r; c) Bu iki grup aras nda kalan, hak m bat l m oldu u bilinemeyen rüyalar. Bu ay r m n kayna, Hz. Peygamber in rüyalar konusunda bir tasnif yapt u hadistir: Rüya üç türlüdür: Hak rüya; ki inin günlük hayat ndaki olaylar n tesiriyle gördü ü rüya ve eytan n insan üzmek maksad yla gösterdi i rüya. 11 Buraya kadar zikredilenler umum itibariyle hadisçilerin ortak kabulleri olmakla birlikte, bunlara zenginlik katan yahut itiraz eden aç klamalar da vard r. Mesela, tasavvufî hadis erhlerinin yeterince tan nmayan fakat önemli örneklerinden birinin sahibi olarak bu çal maya konu edilen bn Ebî Cemre yukar daki üçlü tasnifi daha çok tercih etmekle birlikte, rüyalar hakk nda farkl bir ay r ma da i aret eder. Ona göre salih rüya tabiri, ( salâh kökünden gelmesi hasebiyle) ki iyi slah eden rüya olarak anla lacaksa, bunun mutlaka insana sevinç ve huzur vermesi gerekmez. Bazan ki inin bir yanl na veya günah na i aret ederek onu do ru yola sevk eden kabuslar da salih rüya say l r. 12 Ona göre, tabir edilmek Bk. Ebû Abdullah Muhammed b. Ali el-mâzerî, el-mu lim bi-fevâidi Müslim (n r. Muhammed azeli Neyfer), Tunus 1991, III, ; benzer yorumlar için bk. Ebü l-abbâs Ziyaeddin Ahmed b. Ömer el-kurtubî, el-müfhim limâ e kele min Telhîsi Kitâbi Müslim (n r. Muhyiddin Dîb Müstû-Ahmed Muhammed es-seyyid-yûsuf Ali Bedyevî-Mahmûd brâhim Bezzâl), Beyrut 1996, VI, 6; Muhammed b. Hilfe el-ve tâtî el-übbî, kmâlü kmâli l-mu lim (n r. Muhammed Salim Ha im), Beyrut 1994, VII, 480. bnü s-salâh, ahlât- erbaan n etkisiyle görülen rüyalar fasid rüyalar kategorisinde zikreder, bk. Fetâvâ, I, 144. Muhammed Taki Osmânî, Tekmiletü Fethi l-mülhim, Karaçi 1424, IV, 439. Mâzerî, el-mu lim, III, 201; Übbî, kmâlü kmâli l-mu lim, VII, 481. Ayr ca bk. Bedreddin Ebu Muhammed Mahmud b. Ahmed el-aynî, Umdetü l-kârî, Kahire 1972, II, 120. Muhammed Taki Osmânî, Tekmiletü Fethi l-mülhim, IV, 439. Müslim, Rüya, 6; Ebû Dâvud, Edeb, 88; Tirmizî, Rüya, 1, 7, 10. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, 235, ayr ca bk. IV, 253. Benzer yorumlar için bk. Ebü l- Hasan Ali b. Halef b. Abdülmelik bn Battâl el-kurtubî, erhu Sahîhi l-buhârî (n r. Ebu Temim
4 36 Halit Özkan suretiyle sonuçta hayra ula t ran her rüya salih, rüya tabiriyle ilgili dini ahkama uygun biçimde yorumlansa dahi manas anla lamayan yahut bu zaviyeden bak l nca anlams z görülen rüyalar saçma ve eytanîdir. Kendisinin eytanî rüyaya verdi i örnekte rüyamda ba m n kesildi ini ve önüm s ra yuvarland n, benim de pe inden ko turdu umu gördüm diyen bir sahabîye Hz. Peygamber in hemen müdahale ederek bu eytandand r, hiç insan ba kesilir de canl kal p yürüyebilir mi? buyurdu u anlat lmaktad r. 13 bn Ebî Cemre nin kendi rüyalar n okurken de dikkate al nmas gereken bu yoruma göre salih (veya sad k) rüya, ayn zamanda d gerçekli e uygun olmal d r. Bu durum, rüyalar hakk nda d gerçekli e uygun olanlar ve temsili (remzî) olanlar eklinde bir tasnif daha yap lmas na sebep olmu tur. D gerçekli e uygun rüyalar hakk nda yorum yap lmas na gerek görülmezken, temsili rüyalar ancak ehil olanlar n yorumlamas uygun bulunmu tur. 14 Rüyada Hz. Peygamber i Görmek: Misal mi Hakikat mi? Hz. Peygamber le mü erref olmak her müminin rüyas d r. Dünya gözüyle bu nimete eri me imkan bulunmayanlar için rüyada onu görmek büyük bir lütuf, bir ayr cal k say lm, ki inin ahirette yüce bir makama eri ece inin, Hz. Peygamber den ikram görece inin, onun efaatine ve yak nl na mazhar olaca n n i areti kabul edilmi tir. 15 Kaynaklar aç s ndan rüyada Hz. Peygamber i görmek mümkündür, zira konuyla ilgili en önemli rivayet olan uykuda beni gören, beni görmü tür... hadisinin s hhati hususunda ihtilaf yoktur. 16 Ancak, en muteber hadis kaynaklar nda yer alan bu hadisin nas l anla lmas gerekti i daima tart lm t r. Öncelikle rüyada Hz. Peygamber olarak görülen zat n hakikat mi misal mi oldu u tart l Yasir b. brahim), Riyad 2000, IX, 519; bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 402; Übbî, kmâlü kmâli l- Mu lim, VII, 493. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, , 242. bn Ebî Cemre nin mealen aktard birçok örnekten biri olan bu hadisin rivayet kitaplar nda yer alan metninde Hz. Peygamber in tepkisi eytan n rüyanda seninle oynad n kimseye haber verme eklinde zikredilmi olup hiç insan n ba kesilir de yürüyebilir mi? k sm bulunmamaktad r, bk. Müslim, Rüya, 14-16; bn Mâce, Ta bîrü r-rü yâ, 5; Nesâî, es-sünenü l-kübrâ (n r. Abdülgaffar Süleyman Bündari-Ebû Abdullah Seyyid b. Kesrevi b. Hasan), Beyrut 1991/1411, IV, 391, VI, 226; Ebü l-hasan Alaeddin bn Balabân, el- hsân fî takrîbi Sahîh-i bn Hibbân (n r. uayb el-arnaut), Beyrut 1987, XIII, ; Hâkim en-nîsâbûrî, el-müstedrek ale s-sahîhayn, Haydarabad 1915, IV, 392. bn Battal, erhu Sahîhi l-buhârî, IX, 517. Kâdî yâz b. Musa el-yahsubî, kmâlü l-mu lim bi-fevâidi Müslim (n r. Yahya smail), Mansûre 1998, VII, 221; bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 413. Uykuda beni gören, uyan kken de görecektir, çünkü eytan benim suretime giremez ; Uykuda beni gören, beni görmü tür, çünkü eytan benim suretime giremez. Müminin rüyas nübüvvetin k rk alt cüzünden biridir ; Rüyas nda beni gören hakk görmü tür ; Rüyas nda beni gören hakk görmü tür, çünkü eytan benim k l ma giremez ; Uykuda beni gören uyan kken görmü gibidir eklinde farkl l klarla rivayet edilen bu hadis için bk. Buharî, lim, 38, Edeb, 109, Tabir, 10; Müslim, Rüya, 10-13; Tirmizî, Rüya, 4; bn Mâce, Tabirü r-rüya, 2.
5 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 37 m t r ki bu, sadece Hz. Peygamber i görmekle de il bizzat rüyan n mahiyetiyle de ilgilidir. Hadisçiler aras ndaki yayg n kabule göre rüyada onu görmek demek, gerçek hayatta oldu u gibi gözle onun hakikatini görmek de il misalini görmektir. 17 Ancak Ebû Bekr bnü l-arabî gibi, Hz. Peygamber i bilinen vas flar yla görenlerin onun zat n gördü ü, bu vas flara ayk r biçimde görenlerin ise onun misalini gördü ü kanaatinde olup yayg n kabulden biraz ayr dü enler de vard r. 18 Yine ba tan beri, rüyada Hz. Peygamber oldu u zannedilerek veya rüyay gören ki iye bu ekilde bildirilerek görülen ki inin vas flar n n, onun d görünü ü hakk nda kaynaklarda zikredilen evsafa uygun olmas gerekti i, aksi takdirde bunun Hz. Peygamber olarak kabul edilemeyece i kanaatini ta yanlar oldu u gibi, hangi surette olursa olsun görülen zat n Hz. Peygamber oldu unu kabul edenler de bulunmaktad r. slam kültüründe rüya yorumu aç s ndan önemli bir isim olan tâbiîn âlimi Muhammed b. Sîrîn (ö. 110/729) birinci grupta yer al r. Onun, rüyas nda Hz. Peygamber i gördü ünü söyleyenlere görülen ki inin vas flar n anlatt rd, dinledi i vas flar Hz. Peygamber in me hur evsaf na uymad takdirde onu görmemi sin diye cevap verdi i zikredilmektedir. 19 Buhârî, konuyla ilgili zikretti i ilk hadisin hemen ard ndan bn Sîrîn in görü ünü aktarmak suretiyle kendisinin de ayn kanaatte oldu unu zhar etmi tir. 20 Mâzerî, Kad yâz, Ebü l-abbâs el-kurtubî, Nevevî ve bn Ebî Cemre ise ikinci grupta yer al rlar. 21 Mâzerî ye göre Hz. Peygamber in bilinen vas flar ndan farkl görüldü ü rüyalarda onun zat görülmü ancak vas flar tahayyül edilmi demektir. 22 Kad yâz Hz. Peygamber in aslî suretiyle görüldü ü rüyalar hakikî, farkl bir surette görüldü ü rüyalar tevile muhtaç rüyalar sayar. 23 Ebü l-abbâs el-kurtubî de Hz. Peygamber in vas flar n n bilinenden farkl görülmesinin (rüyay görenin kendisindeki) bir kusur veya güzellik eklinde yorumlanmas gerekti i kanaatindedir. 24 Kad yâz n yorumunu zay f bulan Nevevî ise, Hz. Peygamber in bilinen s fatlar ndan farkl görüldü ü rüyalar n da di erleri gibi hakikat oldu unu zikretmektedir. 25 bn Hacer de Uykusunda beni gören beni görmü tür, ben her surette görülürüm 26 eklindeki merfu rivayeti zay f saymakla birlikte, Hz. Peygamber i heyet-i kâmile Ebü l-abbâs el-kurtubî, el-müfhim, VI, 22-23; Übbî, kmâlü kmâli l-mu lim, VII, 498. Gazzâlî nin de ayn kanaatte oldu u bildirilmektedir, bk. Aynî, Umdetü l-kârî, II, 118. Muhammed Takî Osmânî, Tekmiletü Fethi l-mülhim, IV, 451. bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 411; Aynî, Umdetü l-kârî, XX, 18. Abdullah b. Abbas la ilgili benzer bir rivayet için bk. bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 411. Buhârî, Tabir, 10. Kad yâz, kmâlü l-mu lim, VII, 219; bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 415. Mâzerî, el-mu lim, III, 206. Kad yâz, kmâlü l-mu lim, VII, 219. Ebü l-abbâs el-kurtubî, el-müfhim, VI, 26. Ebu Zekeriyyâ Muhyiddin Yahyâ b. eref en-nevevî, erhu n-nevevî alâ Sahîhi Müslim (n r. Ebû Abdullah Abdüsselam b. Muhammed b. Ömer el-allu ), Riyad 2004/1425, VIII, 28. bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, ve Aynî, Umdetü l-kârî, XX, da bn Ebî Âs m n tahric etti i söylenen bu hadisi ona ait eserlerde bulamad k. Ayr ca bk. Ali b. Hüsamüddin el- Müttakî el-hindî, Kenzü l-ummâl fî süneni l-akvâl ve l-ef âl, Beyrut 1985, XV, 384 (no ).
6 38 Halit Özkan siyle, yani bilinen me hur s fatlar n n tamam yla görenlerin rüyas n n hak olup yoruma ihtiyaç b rakmad, ancak baz özelliklerini bilinenden farkl görenlerin rüyas n n hak olsa dahi tevile muhtaç oldu u kanaatindedir. 27 Hz. Peygamber i rüyada görmekle ilgili hadisin, sadece onun ça da lar na (yahut onun vas flar n kendi gözüyle görmü gibi ö renip özümseyenlere) mahsus oldu u da dile getirilmi tir. 28 Mâzerî ve Nevevî bu konuda mutlak konu mak yerine, hadisin yaln zca beni uyan kken de görecektir ifadesini ihtiva eden tarikini Hz. Peygamber in ça da lar yla s n rl olarak anlamaktad rlar. 29 Buna göre hadis, Hz. Peygamber in ça da olup onu rüyas nda görenlerin, vefat ndan önce kendisiyle mutlaka mülâkî olacaklar anlam na gelmektedir. Ça da alimlerden Mustafa Ahmed ez-zerkâ böyle bir ay r ma gitmeksizin, Hz. Peygamber i sa l nda görmeyenlerin, rüyada gördükleri ki inin o oldu undan emin olamayacaklar n dile getirmi tir. 30 Hz. Peygamber i rüyada görmenin belirli bir döneme mahsus oldu u hakk nda kendisinden gelen bir tahsis bulunmad na i aret eden bn Ebî Cemre ise, tam tersi bir istikamete giderek, onu rüyada görmekle ilgili hadislerin kendi dönemiyle s n rland r lmas n kabul etmemektedir. 31 Hz. Peygamber in rüyada görülmesi, onun yakaza halinde görülüp görülemeyece i sorusunu da gündeme getirmi tir. Zira ilgili hadisin baz rivayetlerinde beni rüyada gören yakaza halinde de görecektir buyurulmaktad r. bn Ebî Cemre ye göre Hz. Peygamber i yakaza halinde görmek, onu rüyas nda gören herkes ad na mümkündür ve evliyalara verilmi olan kerametler kabilindendir. 32 Bir ad m daha ileri giden Süyûtî, bunu sadece evliyaya bah edilmi bir keramet olarak anlamakla yetinmez, bütün müminler ad na mümkün sayar. Ancak ona göre Allah n seçkin kullar için bu durum, sünnete ba l kald klar müddetçe hayatlar nda birçok defa tahakkuk ederken, s radan insanlar genellikle son nefeslerini verirken bu mazhariyete eri irler. 33 bn Ebî Cemre ve Süyûtî ye ait bu kanaatlerin genel e ilimi yans tt n söylemeye imkan yoktur. Nitekim yukar da i aret edildi i gibi Mâzerî ve Nevevî nin hadisin bu tarikine ait yorumlar daha farkl idi. Buraya kadar aktar lan tart ma, Hz. Peygamber i rüyada görmenin mümkün bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 416, 418. ihâbüddin el-karâfî ye nisbet edilen bu görü için bk. Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed bnü'l-hac el-abderi, el-medhal ila tenmiyeti l-a mâl, Kahire 1981, IV, 288, Übbî, kmâlü kmâli l-mu lim, VII, 499. Mâzerî, el-mu lim bi-fevâidi Müslim, III, 207; Nevevî, erhu n-nevevî, VIII, 29. Mustafa Ahmed ez-zerkâ Fehmün cedîd havle l-hadîsi n-nebeviyyi - erîf men raânî fi l-menâm fekad raânî, Mecelletü Külliyyeti d-dirâsâti l- slâmiyye ve l-arabiyye, sy. 9 (Dübey 1415/1994), s. 17. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, 237. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, 238. Celâleddin es-süyûtî, Tenvîru l-halek fî imkâni rü yeti n-nebî ve l-melek (n r. Said Muhammed Lehhâm), Beyrut 1996, s. 7.
7 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 39 olup olmamas yla ilgilidir. Ne var ki, meselenin teorik boyutu kadar, fonksiyonel bir yönü daha olup esas tart lmas gereken nokta buras d r. S radan bir mümin için rüyada Hz. Peygamber i görmek ancak bir mutluluk vesilesi olurken, onu gören ki inin bir yönetici, bir âlim yahut önde gelen bir mutasavv f olmas daha farkl anlamlar ta r. Zira burada me ruiyet kavram devreye girer. (Bu çal mada bn Ebî Cemre gibi bir mutasavv f konu edindi imize göre di er ikisi ad na rüyan n anlam n bir kenara b rakacak olursak) özellikle rüyalara büyük önem atfeden tasavvuf ehli için Hz. Peygamber i rüyada görmek me ruiyetin z mnî bir ilan d r. Zira (Dünya gözüyle yahut rüyada) onu tan madan ne kutuplar kutup, ne evtâdlar evtâd, ne de evliyâlar evliyâ olabilir. 34 Rüyada Hz. Peygamber in görülüp görülemeyece i, rüyadaki evsaf n n hakikate uygun olup olmad, görülen ahs n misal mi yoksa hakikat mi oldu u tart mas bu ba lamda art k tali dereceden önem ta r, zira bu rüya perdesinin taht nda müstetir olan mesaj farkl d r: Hz. Peygamber i rüyas nda gören ki i ondan onay alm demektir ve söylediklerinde hakl olup kendisine kulak verilmesi gerekir! Hatta bu durum aç kça dile getirilmi olup, peygamberi (Hz. Peygamber i yahut di erlerini) gerçekteki vas flar na uygun biçimde görmek, rüyay görenin salâh na, öhretinin kemâline ve dü manlar na üstünlük sa layaca na i aret eklinde anla lm t r. 35 Rüyada Hz. Peygamber i görmek üzerinden me ruiyet kazanma meselesi, öyle bir soruyu gündeme getirir: Acaba ki i, bu hususta yalan söyleyebilir, as ls z oldu u halde onu rüyas nda gördü ünü iddia edebilir mi? Bu soru, vak adan hareketle rahatl kla cevaplanabilir: Gerçek hayatta Hz. Peygamber ad na yalan uydurulabildi ine göre, ayn ey rüyalar aç s ndan evleviyetle geçerlidir. Üstelik gerçek hayatta hadis uydurmak hem tespit edilmesi mümkün hem de bunu yapan ki inin hiçbir rivayetinin kabul edilmemesi gibi ciddi sonuç do uran bir suç oldu u halde, rüyada Hz. Peygamber i gördü ünü söyleyen birine onu görmedi ini söylemenin imkan yoktur. Dahas, bu hususta belirlenmi bir müeyyide de söz konusu de ildir. Hz. Peygamber in bir hadiste rüyas nda beni gören beni görmü tür, eytan benim suretime giremez. Kim kas tl olarak benim ad ma yalan uydurursa cehennemdeki yerine haz rlans n! 36 buyurmas onun da bu konuda bir endi e ta d n n i areti say labilir. Bu hadisi yorumlayan ârihler aç s ndan gerçek hayatta hadis uydurmakla, rüyada Hz. Peygamber i görmek hakk nda yalan söylemek ayn hükme tabi say lsa, 37 hatta müminin bütün rüyalar nübüvvetten bir parça oldu u için, de il Hz. Peygamber i, herhangi bir rüyay görmeden Bk. Süyûtî, Tenvîru l-halek, s. 19. bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 415. Bu yorumu do rularcas na, bn Ebî Cemre nin Hz. Peygamber i gördü ü rüyalar n baz lar onun dü manlar na üstünlük sa lamas temas n i ler. Bk. Ebû Muhammed Abdullah bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, Kahire 2002, rüya no. 24, 37, 55, 59, 60, 65. (Farkl bask lardan takibi kolayla t rmak için bu esere at f yap l rken sayfa de il rüya numaras zikredilecektir). Buhârî, lim, 38. Aynî, Umdetü l-kârî, II, 117, 120.
8 40 Halit Özkan görmü gibi anlatmak, Hz. Peygamber ad na yalan uydurmakla bir tutulsa da 38 bu müeyyidelerin yeterince uyguland ve rüyada Hz. Peygamber i gördü ü hakk nda yalan söyleyenlerin gerçek hayatta hadis uyduranlarla ayn ekilde cezaland r ld söylenemez. Rüyada Hadis Rivayeti ve Cerh-tadîl Hz. Peygamber i rüyada görmek meselesinin bir ba ka boyutu, ondan rüyada al nan bilginin k ymetiyle ilgilidir. Bunun da rüyada kendisinden herhangi bir konuda emir veya nehiy almak bu ayn zamanda ondan hadis almak demektirve Hz. Peygamber in bir hadis alimi/ravisi hakk nda cerh veya tadîlde bulunmas gibi iki boyutu vard r. Yerle ik kabule göre rüyada Hz. Peygamber den al nan bilgiyle (örne in bir emir veya nehiyle) amel edilemez. 39 Hadisçiler nazar nda da rüyada ondan hadis almak geçerlili i kabul edilmi bir yöntem olmay p, bu tür rivayetler makbul ve ma mûlün bih de ildir. 40 Bu hükmün gerekçeleri öyle s ralan r: a) Uykudaki insandan kalem kald r lm t r, yani ki i uykuda gördü- ünden sorumlu de ildir, b) lim ve rivayet ancak akl ba nda ve dikkatini toplam ki iden al n r, oysa uyuyanda bu özellikler yoktur, c) Kitap ve Sünnet i esas almay emreden me hur hadiste rüya ile amel edilebilece i söylenmemi tir. 41 Hz. Peygamber in görüldü ü rüyan n hak olmas, bu sonucu de i tirmez. Örne in Nevevî ye göre böylesi rüyalar hak olmakla birlikte, bu durum rüyay gören ki i ve di erleri için amel edilecek bir bilgi vermez, zira rüya hak olsa da onu gören ki inin uyku halinden dolay - zabt tam de ildir. 42 bn Ebî Cemre ise rüyada (yahut yakaza halinde) Hz. Peygamber den telakki edilen söz ve emirlerin Sünnet e arz edilip uygun bulunduktan sonra al nmas gerekti i kanaatinde olmakla birlikte, 43 yayg n kabule göre buna da gerek yoktur. Zira Sünnet e veya yerle ik kurallara arz edilip uygun bulunan emir veya hüküm bunlar taraf ndan daha önce zaten vaz edilmi demektir. 44 Di er yandan, eytan n onun suretine girmesi mümkün olmamakla birlikte, Hz. Peygamber in görüldü ü rüyalarda, kendisine ait oldu u zannedilen sesin eytandan gelme ihtimalinin bulundu u da zikredilmi tir. Bu görü, ilgili hadislerde eytan benim eklimi alamaz denildi i halde, bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, 251; Aynî, Umdetü l-kârî, XX, 49. Übbî, kmâlü kmâli l-mu lim, VII, Konunun ayr nt lar hakk nda örnekler için bk. Talat Sakall, Rüya ve Hadis Rivayeti, Isparta 1994, s Aynî, Umdetü l-kârî, II, 119. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, IV, 287, ayr ca bk Hadis için bk. Muvatta, Kader, 3. Bu konudaki di er rivayetler için bk. Müslim, Hac, 147; Tirmizî, Menâk b, 31; bn Mâce, Menâsik, 84. Nevevî, Tehzîbü l-esmâ ve l-lu ât: el-esmâ (n r. Ali M. Muavvaz-Adil Ahmed Abdülmevcud), Beyrut 2005, s bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, ; bnü'l-hac el-abderî, el-medhal, IV, ; bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, bn Hacer, Fethü l-bârî, XIV, 418.
9 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 41 eytan benim sesimi taklit edemez denilmeyi ine dayand r l r. 45 Son olarak, rüyada do rudan Hz. Peygamber den bilgi alan ki inin sahâbî say l p say lmayaca- hususunda da olumsuz kanaat bildirilmi tir. 46 Rüyada cerh-tadîl konusuna gelince, hadisçiler taraf ndan da kullan lan tarih, tabakat ve menâk b kitaplar n n yan s ra bizzat rical eserlerinde gerek önde gelen alimlerin gerek s radan ravilerin cerh-tadîl aç s ndan durumlar hakk nda çe itli rüyalar kaydedilmi olmakla birlikte, bu rüyalar cerh-tadîl itibariyle hiçbir zaman belirleyici de er ta mam t r. Böylesi rüyalar cerh-tadîlden farkl bir düzlemde anlaml d r. Zira, yaln zca ve yaln zca rüyalar esas al narak cerh-tadîl aç s ndan durumu belirlenmi hiçbir hadis ravisi yoktur. 47 slam tarihi boyunca çe itli ki iler taraf ndan görülmü binlerce rüyan n tarih, tabakat, rical, menak b, âdâb vb. literatüründe yayg n biçimde yer almas, baz bat l ara t rmac lar, onlar n da hadisler yahut sahabe ve tâbiîn kavilleri gibi, toplumsal bir ihtiyaca cevap vermek üzere kurguland ve fonksiyon icra etti i sonucuna ula t rm t r. 48 Ancak rüyalar n ve yukar da zikredilen di er unsurlar n tamam n n kurgu oldu unu varsaymak ve bunlar fonksiyon aç s ndan bir tutmak, slam toplumunu ve hadis literatürünü yeterince tan mamaktan kaynaklanan bir yanl yorumdur. Zira hadis rivayetleri ile rüya rivayetlerinin ayn fonksiyonu icra etti ine ve tarih boyunca müslümanlar nazar nda e de er görüldüklerine dair ciddi herhangi bir delil göstermek mümkün de ildir. Hadis rivayetlerinin kurgu olup olmad tart mas ise günümüzden birkaç nesil öncesinin mensuplar için heyecan verici olmakla birlikte bugün itibariyle abesle i tigalden öteye geçmemektedir. Bu noktadan itibaren, yukar da anlat lan bütün hususlar n bir nevi ortak pay Muhammed Takî Osmânî, Tekmiletü Fethi l-mülhim, IV, 452. Ancak bn Ebî Cemre ye göre eytan, sesi de dahil olmak üzere hiçbir ekilde Hz. Peygamber i taklit edemez, bk. Behcetü nnüfûs, IV, 242. Aynî, Umdetü l-kârî, II, 119; Muhammed Takî Osmânî, Tekmiletü Fethi l-mülhim, IV, 452. slami ilimlerin muhtelif alanlar nda rüyan n etkisi ve fonksiyonu üzerine birçok çal mas bulunan Leah Kinberg, bu tür rüyalar n, yeterli veri bulunmad için haklar nda nihai karar verilemeyen ravilerin cerh ve tadîl aç s ndan durumlar n tespitte yard mc unsur olarak kullan ld n söyler. Fakat onun bu yorumuna mesned olmak üzere verdi i örnekler (Ebû Hüreyre, Yezid b. Harun, Yahya b. Maîn, Ali b. Âs m ve Ebân b. Ebî Ayyâ ), haklar nda zaten yeterince bilgi bulunan raviler oldu una göre, bu ç karsamay yanl saymakta bir mahzur yoktur, bk. Dreams as a Means to Evaluate Hadith, Jerusalem Studies in Arabic and Islam, c. 23 (1993), s Nevzat Tart da rüyalar n cerh-tadîlde belirleyici bir unsur olarak kullan ld n ileri sürmekle birlikte, sadece rüya ile cerh veya tadîl edilmi bir raviye ait örnek vermemektedir, bk. Rüya Kültürü ve Hadisçi Karizmas, Dinbilimleri Akademik Ara t rma Dergisi, c. VI, sy. 3 (2004), s Bu konuda daha fazla bilgi için bk. Enbiya Y ld r m, Beyhakî ve Hadis Rivayetinde Rüyaya Verdi i De er, Cumhuriyet Ü. lahiyat F.D., c. 5, sy. 1 (Sivas 2001), s ; Bekir Kuzudi li, The Use of Dreams in Rijâl Books, stanbul Ü. lahiyat F.D., sy. 15 ( stanbul 2007), s ; Mehmet Ayhan, Fütûhât- Mekkiyye de Hadisçilerin Metodlar D nda Nakledilen Rivayetler, yay mlanmam doktora tezi, MÜSBE, stanbul 2009, tür.yer. Leah Kinberg, Literal Dreams and Prophetic Hadits, Der Islam, c. 70 (1993), sy. 2, s. 300.
10 42 Halit Özkan das say labilecek bir ahsiyet olarak bn Ebî Cemre ye ilgimizi teksif edebiliriz. bn Ebî Cemre Ebû Muhammed Abdullah b. Sa d bn Ebî Cemre el-ezdî el-endelüsî nin kendisi hakk nda bilinenler, rüyalar hakk nda bilinenlerden daha azd r. Hazreclilerin reisi Sa d b. Ubâde nin soyundan geldi i söylenen 49 bn Ebî Cemre Mürsiye de (Murcia) do mu tur. Mürsiye onun gençlik y llar nda müslümanlar n elinden ç kt için önce Ma rib e ard ndan Tunus a geçmi, baz çocuklar burada dünyaya gelmi tir. 50 Tunus ta kendisine teklif edilen kad l k görevini istemedi i için çok a r artlar ileri sürmü, bunlar kar lanmad için göreve ba lamam t r. 51 Tunus tan hacca gitmi, dönü te Kahire ye yerle mi ve hayat n n geri kalan n burada geçirmi tir. 52 Mukattam da n n yak nlar ndaki bir zaviyede münzevî bir hayat tercih ederek ir ad ve telif faaliyetlerini sürdürdü ü söylenmekle birlikte, ramazan ay nda camiye gitti i ve teravih namazlar n cemaatle k ld na dair bilgiler, 53 onun tamamen inzivaya çekilmedi ini yahut bu inzivan n belirli bir tarihten sonra gerçekle ti ini gösterir. Nitekim Hz. Peygamber i rüyalar nda gördü ünü söyledi i zaman insanlar n kendisine inanmad klar, evini bast klar ve ölünceye kadar evinden ç kmas na izin verilmedi i de zikredilir ki, 54 bu ancak ömrünün son y llar nda gerçekle mi olabilir, çünkü önceki y llarda ihvan yla birlikte oldu una dair birçok veri mevcuttur. Tunus ta çiftçilik yaparak geçimini kazanan, M s r a yerle ti inde ise buradaki çiftçilerin durumlar n be enmeyerek bu mesle i b rakt için maddi aç dan zorland anla lan 55 bn Ebî Cemre nin, döneminde tan nan bir mutasavv f oldu u, veli, kudve, ârif-billah, zâhid ve sâlih gibi lakaplarla an lmas ndan anla lmaktad r. 56 Kendisinin tefsir sahibi bir müfessir, 57 me hur bir k raat Muhammed b. Ali e - enevânî, Hâ iye alâ Muhtasari bn Ebî Cemre li l-buhârî, Kahire 1353/ 1930, s. 8. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, III, 295. Kendisinin birden fazla çocu u oldu u anla lmaktad r, bk. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, II, 53. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, II, 154. Lokman Yi itba a göre, bn Ebî Cemre rüyalar n insanlara anlat p da onlar taraf ndan tepkiyle kar land için memleketinden ayr l p Tunus ve Kahire ye gitmek zorunda kalm t r, bk. Lokman Yi itba, bn Ebî Cemre ve Behcetü n-nüfûs, yay mlanmam yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi SBE, Konya 2004, s. 12. Bu yorum onun Behcetü n-nüfûs u ve el-merâi l-hisân Kahire ye gelmeden önce telif etti i sonucunu do urur. Ancak onun Ma rib ile Kahire aras nda baz aç lardan kar la t rmalar yapmas (bk. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, II, ) ve rüyalarda zikredilen baz unsurlar (msl. bk. rüya no. 58) bu eserlerin Kahire döneminde telif edildi ini, dolay s yla inzivan n burada gerçekle ti ini göstermektedir. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, II, , 300. Ebû Abdurrahman Abdülvehhâb b. Ahmed e - a rânî, et-tabakâtü l-kübrâ, Kahire 1315, I, 172. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, III, 137; IV, 8. Ahmed Bâbâ et-tinbüktî, Neylü l-ibtihâc bi-tatrîzi d-dîbâc (n r. Abdülhamid Abdullah el- Herâme), Trablus 1408/1989, s Katip Çelebi, Ke fü z-zunûn an esâmi l-kütüb ve l-fünûn, Ankara 1941, I,
11 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 43 alimi 58 ve muhaddis oldu u da zikredilmekle birlikte, bugün mevcut eserleri onun bu özelliklerini do rulamaya imkan vermez. Günümüzde var olan üç eserinden ikisinin hadisle ilgili olmas, kendisinin esas ilgi alan n n hadis oldu u intibâ n uyand rmakla birlikte, her iki eser de onu meslekten muhaddisler aras nda zikretmek için yeterli de ildir. Bunlardan ilki Cem u n-nihâye fî bed i lhayr ve l-gâye adl bir Sahîh-i Buhârî muhtasar, ikincisi ise kendisinin bu eser üzerine kaleme ald ve a a da hakk nda ayr nt l bilgi verilecek olan Behcetü nnüfûs adl erhtir. Gerekçeleri a a da aç klanaca üzere bu eser, klasik bir hadis erhi olmaktan çok, tasavvufî hadis erhlerinin bir örne idir. bn Ebî Cemre nin eserin birçok yerinde tasavvuf ehlinin diliyle 59 konu mas ve baz yerlerde muhaddislere d ar dan bakan birinin ifadelerini kullanmas, 60 onun muhaddis olmaktan çok mutasavv f oldu unu teyid eden unsurlard r. Nitekim baz kaynaklarda kendisi hakikat ile eriat birle tiren, müte erri bir mutasavv f olarak tan t lmaktad r. 61 Yine de bütün bunlar, onun bir Sahîh-i Buhârî erhi kaleme ald ve meslekten olmasa da muhaddis say labilece i gerçe ini de i tirmemektedir. bn Ebî Cemre Tunus ta kad l k teklifi almas na ve rüyas nda Hz. Peygamber taraf ndan ey fakih! diye ça r lmas na ra men, 62 kendisinin f k hla ilgili yönünün, mensubu oldu u Mâlikî mezhebi içinde çok dikkate al nmad na dair bilgiler mevcuttur. Ahmed Bâbâ et-tinbüktî nin aktard na göre, bn Merzûk el-hafîd, Muhtasaru Halil üzerine yazd erhe 63 dü tü ü bir notta hem bn Ebî Cemre nin hem de onun en me hur talebesi bnü l-hâc el-abderî nin, mezhep içinde görü lerine itimad edilen imamlardan olmad klar n zikretmi tir. Ahmed Bâbâ et-tinbüktî, Halil b. shak el-cündî nin et-tavzîh te birkaç defa bnü l-hâc el-abderî den görü nakletti ini söyleyerek bu cümleye itiraz eder gibi olsa da, onun itiraz do rudan bn Ebî Cemre yle ilgili de ildir. 64 bn Ebî Cemre nin yeti me ça lar ve hocalar yla münasebeti hakk nda yeterli Ahmed Bâbâ et-tinbüktî, Neylü l-ibtihâc, s Muhtemelen kendisinin de dahil oldu u gruplardan ehlü s-sûfe, ehl-i sülûk, sâlihîn, ehlü t-tevfîk mübârekûn, ashâbü l-kulûb ve l-havât r gibi tabirlerle bahsetti i örnekler için bk. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, 8, 10-12, 16, IV, 237, 238, 239, 242. Bir örnek için bk., bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, 248. Faruk Hamâde, bn Ebî Cemre, Mevsûatü a lâmi l-ulemâ ve l-üdebâi l-arab ve l-müslimîn, Beyrut 2005, V, 426. Benzer bir yorum için bk. Zi an Türcan, Hadis erh Gelene i Do u u Geli imi ve Dönü ümü, Ankara 2011, s. 184, 186. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, III, 294. el-menza u n-nebîl adl bu erhin tamamlanmad kaydedilmektedir, bk. Saffet Köse, bn Merzûk el-hafîd, D A, XX, 186. Ahmed Bâbâ et-tinbüktî, Neylü l-ibtihâc, s Muhtemelen ilk kar la t klar nda, bnü l-hâc el-abderî nin kendisine bir soru sormak istemesi üzerine, ulemay b rak p da niçin bana soru soruyorsun? diye cevap veren bn Ebî Cemre de kendisini ulemadan saymamaktad r. Bu sözler ilk bak ta tevazu ifadeleri gibi anla lsa da asl nda bir gerçe e de i aret etmektedir, bk. bnü l- Hâc el-abderî, el-medhal, I, 67.
12 44 Halit Özkan malumat yoktur. Kendisinin rüyalar n derledi i ve bir tür otobiyografi sayabilece imiz el-merâi l-hisân da hocalar hakk nda isim zikretmek yerine me âyih tabirini kulland görülür. 65 Ebü l-hasen Sehl b. Muhammed el-ezdî, Ebû Ali Hasan ez-zebîdî, 66 Ebû Muhammed Abdullah b. Muhammed el-mercânî, 67 Ebü l-hasen Ali ez-zeyyât, 68 Ebû Ali es-semmât, Ebû Muhammed ez-zevâvî, Abdurrahman es-s k llî, Ahmed b. Osman el-kaysî gibi alim ve mutasavv flar n ö rencisi ve müridi oldu u bilinmektedir. 69 Talebelerinin yahut el-merâi lhisân da kendilerini and ekliyle ihvân n n ço u ise ancak bu eserde onlara yap lan at flar sayesinde tan nmaktad r. En me hur talebesi olan Muhammed b. Muhammed bnü l-hâc el-abderî el-fâsî (ö. 737/1336) belki de bunun tek istisnas d r. O, ya ad dönemdeki bidatleri ve yanl uygulamalar ele tirmek üzere bn Ebî Cemre nin yönlendirmesiyle kaleme ald ve kendisini me hur eden el-medhal ilâ tenmiyeti l-a mâl adl eserinde hocas n s k s k anar. 70 Bu bilgiler ayn zamanda bn Ebî Cemre nin hayat hakk ndaki önemli verilerdir. bnü l-hâc el-abderî nin ayn zamanda, Behcetü n-nüfûs u özellikle dili aç s ndan kusurlu bulmas sebebiyle rüyalarda s k s k kendisine cevap verilen Muhammed el-fâsî 71 olma ihtimali de yüksektir. 72 bn Ebî Cemre nin rüyalar sayesinde adlar n ö rendi imiz di er ihvân, kendisinden önce vefat eden ashâb n n alt nc s ve en faziletlisi oldu u zikredilen el-mecd (Mecdüddin?) Hasan el-meâlî, 73 Behcetü nnüfûs u am da me hur eden el-hamevî, 74 Muhammed el-fâsî ye erhte bir kusur olmad n Hamevî yle birlikte rüyalarda aç klayan el-mevs lî, 75 bn Ebî Cemre nin talebesi oldu u için günahlar affedilen es-sincârî (bazan Sencâdî veya Msl. bk. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 24. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, I, 202. Faruk Hamâde, bn Ebî Cemre, V, 425 te bu ah s bn Ebî Cemre nin hocalar ndan biri olarak zikredilmekle birlikte, rüyalarda kendisinden talebesiymi gibi bahsedilmektedir, bk. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 24. Mercânî nin vefat tarihi 699 olarak gösterilmektedir, bk. Selahaddin Halil b. Aybek es-safedî, el-vâfî bi l-vefeyât (n r. Helmut Ritter v.d r.), Wiesbaden 1962, XVII, 595; emseddin Muhammed b. Ahmed ez-zehebî, Târîhu l- slâm (sene ), n r. Ömer Abdüsselam Tedmürî-Be âr Avvâd Marûf v.d r.), Beyrut 1407/1987, s Bk. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, II, 144, 292; IV, 93. Faruk Hamâde, bn Ebî Cemre, V, 425. Msl. bk., I, 3-4, 67, 202, 210; II, 53, 144, 181, , 291, 300, 309; III, , 137, 295; IV, 4, 7-8, 93, , bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 7, 8, 12, 14, 18, 20, 24, 28, 29, 31, 32, 47, 48. Benzer bir de erlendirme için bk. Jonathan G. Katz, Visionary Experience, Autobiography, and Sainthood in North African Islam, Princeton Papers in Near Eastern Studies, c. 1 (Princeton 1992), s bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 7, 8, 12, 14, 22, 27, 33. Arkada lar, onun vefat ndan sonra kendisi için erhten bir nüsha istinsah etmi ler, Mecd bu sebeple hem sevinmi hem birçok hayra nail olmu tur (rüya no. 14, 22). Hamevi, am bölgesinde erh okundukça sevap kazanan, erhte kusur olmad n Muhammed el-fâsî ye aç klayan, Hz. Peygamber in iste i üzerine rüyalardan haberdar edilen bir talebedir, bk. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 7, 8, 12, 14, 19, 20. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 19.
13 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 45 Sencârî eklinde), 76 ayn zamanda müezzini olan Muhammed el-hinvânî, 77 bn Ebî Cemre ile hacca giden Feth, 78 Muhammed el-fâsî gibi rüyalar hakk nda birtak m üpheler ta yan ve vesvese, unutkanl k ve ba a r s gibi dertlerinden kurtulmas için Behcetü n-nüfûs u okumas kendisine tavsiye edilen Ebû Osman 79 ile, Senhûdî, bnü l-vâfide 80 ve yukar da hocalar aras nda zikredilen Ebû Muhammed el-mercânî 81 gibi isimlerdir. Herhangi bir tarikata intisab n n varl hakk nda bilgi bulunmad gibi, insanlar ve bilhassa müridlerini zora sokmak istemedi i için, onlardan kendisine ba l l k ahdi almaktan ho lanmad zikredilen bn Ebî Cemre, 82 kanaatkâr bir hayat ya am, zenginlerden ve siyasi idarecilerden uzak durmu, onlara ancak fakirlerin ihtiyaçlar n gidermelerini rica etmek üzere müracaat etmi tir. Kendisine bir ihtiyaçlar vesilesiyle gelen zenginleri ve idarecileri tövbe etmeye ve sadaka vermeye te vik etti i zikredilmektedir. 83 bn Ebî Cemre nin vefat tarihi hakk nda farkl bilgiler verilmektedir. Onun 525 (1131), 675 (1276) ve 695 te (1296) vefat etti i söylenmi olmakla birlikte, 699 da (1300) vefat etti i bilgisi daha çok kabul edilmektedir. 84 Kahire de, bn Ataullah el- skenderî nin kabrinin yak nlar nda medfun olup kabri halen ziyaretgâht r. 85 bn Ebî Cemre, tasavvufla hadisin birbirlerine çok yakla t, her iki alana birden ilgi duyan alimlerin fazlaca görüldü ü bir dönemde ya am t r. Büyük birer mutasavv f olmakla birlikte hadisle de ilgilenen, tasavvufla ilgili yanl inan lar ve bunlara sebep olan tahrif edilmi tasavvuf anlay lar n ele tiren, Avârifü lmaârif te neredeyse hiç zay f ve mevzu hadise yer vermedi i bildirilen ihâbeddin Sühreverdî, Sahîh-i Buhârî ve Sahîh-i Müslim muhtasar sahibi olup ayn zamanda Sahîhayn hadislerini metinleriyle cem eden Muhyiddin bn Arabî, hadisçi olarak tan nan ancak ir ad ve nasihat konusunda en çok ba vurulan eserlerden olan et- Tergîb ve t-terhîb de amelî tasavvufa dair hadislere a rl k veren Münzirî gibi bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 7, 33. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 24. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 7. Bu talebe muhtemelen bn Seyyidünnâs olarak bilinen ve 734/1334 deki vefat n müteakip bn Ebî Cemre nin yan na defnedilen Ebü l-feth Fethüddîn Muhammed b. Muhammed el-ya merî dir, bk. Ya ar Kandemir, bn Seyyidünnâs, D A, XX, bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 7, 8, 12, 14, 36. Bu iki isim için bk. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 7. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 24. Ayr ca bk. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, II, 44. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, III, 208. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, III, Bu konuda bk. Ebü l-fidâ smail b. Ömer bn Kesîr, el-bidâye ve n-nihâye, Beyrut 1966, XIII, 346; Sirâceddün Ebû Hafs Ömer bnü l-mülakk n, Tabakâtü l-evliyâ (n r. Nureddin üreybe), Beyrut 1986, s ; Ali Yard m, bn Ebû Cemre, D A, XIX, 426. el-merâi l-hisân daki son örnek, bn Ataullah el- skenderî nin bn Ebî Cemre nin faziletine dair gördü ü bir rüyad r, bk. rüya no. 70.
14 46 Halit Özkan isimlerin yan s ra, tasavvufî k rk hadis erhlerinin en önemli örneklerinden birini telif eden Sadreddin Konevî hep ayn dönemin mensuplar d r. 86 bn Ebî Cemre nin tasavvuf anlay na göre Kitap ve Sünnet bilgisi en yüce bilgi olup, tasavvufa müntesip olduklar n iddia eden baz sözde mutasavv flar n, vas tas z olarak ald klar na inand klar ilm-i ledünnî ile yetinmeleri ve onu naklî ilimlerden üstün görmeleri yanl olup, ilm-i ledünnîyi Kitap ve Sünnet bilgisiyle birle tirmek gerekir. 87 Gerek rüyalar nda gerek Behcetü n-nüfûs ta Kitap ve Sünnet e olan vurgu, Sünnete ba l l a sürekli at f yapmas ve bidatlere kar insanlar uyarmas, bn Ebî Cemre nin tasavvufî ahsiyetinin önemli bir yönünü te kil eder. O, ya ad dönemde en büyük kerametin sünnete ba l l k oldu unu dile getirmi, tasavvufu sünnete ba l l ktan ve bidatleri terk etmekten ibaret görmü tür. 88 Nitekim yukar da zikredildi i gibi, o dönemin Kahire sinde alabildi- ine ço alm bulunan ve dini hayat ba tanba a saran bidatleri ve yanl uygulamalar ele tiren bir eser yazmas n talebesi bnü l-hâc a teklif eden de kendisidir. Onun sünnete ittibâa önem vermesinin kar l n rüyalar nda ald görülür. Zira birçok rüyas nda, önce kendisine bah edilen üstün makamlar ve türlü nimetler gösterilir, ard ndan hâtiften gelen bir ses ile yahut bizzat Hz. Peygamber taraf ndan, sünnete ba l l sebebiyle bu nimetlerin kendisine verildi i söylenir. 89 bn Ebî Cemre deki sünnete ba l l k vurgusu ayn zamanda döneminde yayg n biçimde taraftar bulan kelam ilmine ve buna ba l olarak baz mutezilî isimlere ve fikirlere bir tepkidir. Kendisi gereksiz bir ilim sayd kelamla ilgilenenlerle ve ba ta mutezile olmak üzere kaderiyye, mücessime ve mü ebbihe gibi f rkalara ait fikirlerle sürekli mücadele halindedir. Mesela, gerek ilim tahsiline yeni ba layanlar gerek bu sahada kemâle ermi ki iler taraf ndan Zemah erî nin el-ke âf n n okunmas na iddetle kar ç kmas bu mücadelesinin tipik bir tezahürüdür. 90 Eserleri. 1. Cem u n-nihâye fî bed i l-hayr ve l-gâye. Yayg n olarak Muhtasaru bn Ebî Cemre ad yla bilinen, Behcetü n-nüfûs un esas n te kil eden bir Sahîh-i Buhârî muhtasar d r. Hadis kitaplar n n isnadl olmas sebebiyle kolayl kla ezberlenemedi ini dü ünen bn Ebî Cemre, Sahîh-i Buhârî den seçti i ve sahâbî ravi d nda isnadlar n hazfetti i 297 hadisle Cemu n-nihâye yi olu turmu tur. Mukaddimede kendisinin de belirtti i üzere 91 herhangi bir tebvîbin, yani hadisleri konular na Bu isimlerin ilgili yönleri hakk nda bk. Hasan Kamil Y lmaz, Tasavvufî Hadis erhleri ve Konevî nin K rk Hadis erhi, stanbul 1990, s bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, 46-47; IV, 260. bnü l-hâc el-abderî, el-medhal, III, 208, IV, Msl. bk. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 12, 54. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, 46. Ayr ca bk. Zi an Türcan, Hadis erh Gelene i, s Türcan a ait olan bn Ebî Cemre nin kelâmî tart malara ilgi duydu u yarg s (bk. s. 190) tart maya aç kt r. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, 6.
15 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 47 göre tasnif etme gayesinin görülmedi i eser birçok defa ne redilmi tir. 92 Cem u nnihâye üzerine ba ta kendisi olmak üzere birçok ki i taraf ndan erh, ha iye ve talik çal malar yap lm t r Behcetü n-nüfûs. 94 A a da ayr nt l olarak tan t lacak olan bu kitap, bn Ebî Cemre nin en önemli eseri olup Cem u n-nihâye nin erhidir. 3. el-merâi l-hisân. bn Ebî Cemre nin veya baz yak nlar n n Behcetü nnüfûs hakk nda gördükleri rüyalar n derlemesi olup elinizdeki çal man n esas konusudur. Rüyalar, erhin muhtelif bask lar yla birlikte ve müstakil olarak 95 ne redilmi tir. 4. Tefsîru bn Ebî Cemre. Katip Çelebi ve Edirnevî taraf ndan kendisine nisbet edilen bu tefsirin günümüzde mevcut olup olmad bilinmemektedir Muhtasaru Tabakâti l-hukemâ ve ashâbi n-nücûm ve l-et bbâ. bnü l- K ftî ye ait Târîhu l-hukemâ n n muhtasar d r Kerâmât. Ahmed Bâbâ et- Tinbüktî, ona ait kerametleri derlenmi vaziyette gördü ünü bildirmektedir. 98 Eserin bir nüshas n n Haseniyye Kütüphanesi nde (no. 4589, 27 vr.) bulundu u anla lmaktad r bn Ebî Cemre nin Behcetü n-nüfûs ta ayr nt l olarak erh etti i üç hadisle ilgili k s mlar, kendisi ve ba kalar taraf ndan müstakil birer kitap olarak da an lmaktad r. a) Bunlardan ilki olan ve Kitâbü l-envâr yahut Envâru lîmân ad n verdi i, 100 ayr ca erhu Hadisi Ubâde b. es-sâmit ad yla da bilinen skenderiye 1864; Kahire 1286 (ta bask ); Kahire 1302/1884 (ta bask, Abdülmecid e - ernûbî nin erhiyle birlikte), 1304/1886, 1314/1896, 1321, 1327/1909; (n r. smail es-sâvî- Abdülkadir Tunisî-Abdüssamed Hüseynî) Kahire / ; 1402; Haydarabad, ts. (Metâbi u n-nûr); n r. Yusuf Ali Bedîvî, Cidde 1413; n r. Mervan Muhammed e - a âr, Beyrut 1413/1993; Suriye Yazma nüshalar için bk. el-fihrisü - âmil, I, Nureddin Ebü l- r âd Ali b. Muhammed el-üchûrî (ö. 1066/1656), erhu Muhtasari bn Ebî Cemre (bk. Fuat Sezgin, Geschichte des arabischen Scihrifttums (GAS), Leiden , I, 127; Abdullah Muhammed el-habe î, Câmi u - ürûh ve l-havâ î, Abu Zabi 1425/2004, I, 425); ihâbüddin Ahmed b. Ahmed es-sücâî (ö. 1197/1783), en-nûrü s-sârî alâ metn-i Muhtasari l- Buhârî (bk. Sezgin, GAS, I, 127; Habe î, Câmi u - ürûh, I, 425); Muhammed b. Abdullah b. Talib el-mahcûbî, erhu Muhtasari bn Ebî Cemre (bk. Habe î, Câmi u - ürûh, I, 425); Yahya b. Muhammed el-halebî el-mesâlihî (ö. 1229/1813), erhu Muhtasari l-buhârî (Ba datl smail Pa- a, Hediyyetü l-ârifîn, stanbul , II, 535); Muhammed b. Ali e - enevânî (ö. 1233/1818), Hâ iye alâ Muhtasari bn Ebî Cemre (Kahire 1286, 1304/1886, 1317, 1332, 1353; n r. Ahmed Sa d Ali, Kahire 1354/1935); Ebû Muhammed Abdülmecid b. brahim e - ernûbî (ö. 1348/1929), erhu Muhtasari bn Ebî Cemre (Kahire 1302, 1321, n r. Nidâ Abdülganî Abdülmecid, 1423/2002; Beyrut 1406/1986, 1993; n r. Yusuf Ali Bedîvî, Cidde 1413); Muhammed Abbas Ali Han, et-talîku l-fahrî (Hindistan 1314). Bu eserler ve müellifleri hakk nda daha fazla bilgi için bk. Yi itba, bn Ebî Cemre, s N r. smail es-sâvî-abdülkadir Tunisî-Abdüssamed Hüseynî, Kahire 1349/1930, 1985; Beyrut 1972, 1979 (Kahire 1349 dan ofset); n r. Bekri eyh Emin, Beyrut 1997; Kahire Dâru Cevâmiu l-kelim, Kahire Bk. Katip Çelebi, Ke fü z-zunûn, I, ; ayr ca bk. Ahmed b. Muhammed el-edirnevî, Tabakâtü l-müfessirîn (n r. Mustafa Özel-Muammer Erba, zmir 2005, 79. Katip Çelebi, Ke fü z-zunûn, Ahmed Bâbâ et-tinbüktî, Neylü l-ibtihâc, s Jonathan G. Katz, Visionary Experience, s bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 14, 28. Bk. D A, XIX, 427.
16 48 Halit Özkan eser, Cem u n-nihâye nin üç numaral hadisinin erhidir. 102 Rüyalarda birçok defa Ubâde b. Sâmit hadisi olarak an lan bu rivayet Akabe biat yla ilgili olup erhte biat konusundan hareketle Ehl-i sünnetin ve Mutezile, kaderiyye, mücessime, mü ebbihe gibi f rkalar n görü leri üzerinde durulur. Mutezile ve di er f rkalara kar Ehl-i sünnetin savunusu olan bu hadisin erhiyle ilgili k s mlar, bn Ebî Cemre nin Behcetü n-nüfûs ta en çok güvendi i ve sayesinde rüyalar yoluyla birçok defa taltif edildi i bölümlerdir. 103 b) erhu hadîsi l-isrâ. Behcetü n-nüfûs ta uzun uzad ya erh edilen dört hadisten biri olan bu k s m, kendisi taraf ndan Envâru s-salât olarak an l r. 104 c) erhu hadîsi l-ifk. 105 fk hadisesiyle ilgili bu hadis hakk ndaki yorumlar sayesinde bn Ebî Cemre, rüyalar nda Hz. Ai e nin takdirini kazand gibi, birçok hediyeye de mazhar olmu tur. 106 Müstesnâ Bir Tasavvufî Hadis erhi Olarak Behcetü n-nüfûs Tam ad Behcetü n-nüfûs ve tehallîhâ bi-ma rifeti mâ lehâ vemâ aleyhâ olan 107 ve bn Hacer el-askalânî (ö. 852/1449), Bedreddin el-aynî (ö. 855/1451) ve Ahmed b. Muhammed el-kastallânî (ö. 923/1517) gibi müelliflere ait me hur Sahîh-i Buhârî erhlerinden daha erken bir dönemde telif edilmi olmas itibariyle dikkat çeken eser ayn zamanda, Sahîhayn içinde Sahîh-i Müslim e daha çok itibar ettikleri bilinen Ma rib ulemas nca kaleme al nm Sahîh-i Buhârî erhlerinin önemli örneklerindendir. Eserde, Mâlik b. Enes in yahut Sahnûn b. Said et-tenûhî, bn Ebî Zeyd, Ebü l-velîd el-bâcî gibi Mâlikî fakihlerin görü lerine at f yap lmakla birlikte bu at flar, bn Ebî Cemre nin mutaass p bir mâlikî, eserinin de bir mezhep savunusu oldu unu gösterecek derecede de ildir. 108 Behcetü n-nüfûs, nisbeten erken tarihli veya Mâlikî mezhebine ait bir erh olmas ndan çok tasavvufî yönüyle önemlidir. Eserdeki yorumlar esas itibariyle hadislerin tasavvufi ve ahlaki veçheleriyle alakal d r. Hadislerin aç klanmas s ras nda yeri geldikçe tasavvufi meseleler ve bunlarla ilgili olarak sufilerin delilleri ve e ilimleri anlat l r. Dolay s yla burada klasik anlamda bir erhten ziyade, tasavvufî bir hadis erhi söz konusudur. Üstelik bn Ebî Cemre nin el-merâi l bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 10, 12, 14, 18, 28, 33, 42, 47, 65. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 14. Hadisin erhi için bk. bn Ebî Cemre, Behcetü nnüfûs, III, bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, III, Bu üç eserle ilgili olarak ayr ca bk. Katip Çelebi, Ke fü z-zunûn, II, bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 24, 27, 33, 35. Rüyada kendisine bildirildi ine göre Hz. Peygamber hem erhin hem muhtasar n isimlerini be enmi ve her iki eserin de bu adlarla an lmay hak ettiklerini söylemi tir, bk. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 16. bn Ebî Cemre Mâlikî olmakla birlikte, onun bu mezhep lehine tercihleri erhinin hemen her sayfas nda rastlamak mümkündür denilecek kadar s k de ildir. lgili ifade için bk. bk. Türcan, Hadis erh Gelene i, s. 193.
17 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 49 hisân daki bir rüyas ndan ö rendi imiz kadar yla Behcetü n-nüfûs bir tür vahiy (kendi adland rmas yla vahy-i ilham) ürünüdür. 109 Onun ilham ile yaz lm olmas hadis literatürü aç s ndan al ld k bir durum olmasa da, tasavvuf literatürü aç s ndan garipsenecek bir durum de ildir. Bununla birlikte Behcetü n-nüfûs, di er tasavvufî hadis erhlerinden ayr bir yerde durur. Tasavvufî hadis erhleri umumiyetle tasavvufun do rudan ilgi alan na giren hadislerin erhi kabilinden eserler iken, Behcetü n-nüfûs mutlak anlamda en muteber hadis kayna say lan Sahîh-i Buhârî nin yine müellif taraf ndan yap lm muhtasar n n erhi olmak itibariyle türde lerinden hemen ay rt edilir. 110 Behcetü n-nüfûs teknik özellikleri itibariyle de klasik hadis erhlerinden farkl d r. erhlerde yayg n biçimde görülenin aksine, önceki muhaddislere yahut hadis literatürüne at flar n neredeyse hiç bulunmay Behcetü n-nüfûs un en fazla dikkat çeken özelliklerinden birisidir. Cem u n-nihâye nin tertibine uyuldu u için hadislerin konular na göre tasnifi yoluna gidilmemi, her hadis kendi ba na bir bab say lm t r. erh edilen hadisin ricaliyle ilgili aç klama, isnad ndaki özellikler ve rivayet farkl l klar, kitaptaki tekrarlar ve tahrici, lügat ve irab aç klamalar, hadisle ilgili konularda varid olmas muhtemel sorular ve cevaplar gibi, hadis erhlerinde görülmesi adet olan teknik ba l klar eserde neredeyse hiç yer almaz. 111 Bütün kitap boyunca, hadis verildikten hemen sonra, öncelikle onun zahirinden anla lan f khi hükümler s ralan r, ard ndan kendisinin vecih olarak adland rd di er hususlar n zikrine geçilir ve burada ba tan sona bn Ebî Cemre nin yorumlar yer al r. Bu yorumlar meyân nda yeri geldikçe ayet ve hadislere at f yap l r, baz ibretlik hikâyelere ve sahabe neslinden örneklere yer verilir. Ancak bu hadisler genellikle tahric edilmeksizin ve mana ile rivayet edildikleri gibi aralar nda zay f olanlar da yer al r. 112 Kendisi prensip olarak hadislerin lafzen rivayetinden yana olmakla birlikte, erhte kulland baz hadisleri mana ile rivayet edece ini söylemek zorunda kalm 113 ve bu yola s k s k ba vurmu tur. 114 Bütün bu özellikler Behcetü n-nüfûs u klasik bir hadis erhi olmaktan çok bir tasavvufi erh olarak de erlendirmeyi hakl ç karan unsurlard r. Zaten erhin içeri i hakk nda mukaddimede kendisinin yapt aç klamalar da, eserin tasavvufî yönünü gösteren ifadeler ta r. Buna göre dertleri da tan, gönüllere ifa veren, kalpleri tenvir eden, kabirde yolda olan, her türlü hüzün ve kedere son veren 115 109 110 111 112 113 114 115 Bu rüyada Hz. Peygamber taraf ndan vahiy bi l-vâs ta ve vahy-i ilhâm ay r m yap l r. Buna göre Kuran vahiy bi l-vâs ta, Behcetü n-nüfûs vahy-i ilhâm ürünüdür (bk. el-merâi l-hisân, rüya no. 50). Oysa bn Ebî Cemre ba ka bir yerde, Kuran ve kudsi hadisleri vahiy, sünneti vahy-i ilhâm ürünü saym t r, bk. Behcetü n-nüfûs, I, 3. Bu konuda bk. Hasan Kamil Y lmaz, Tasavvufî Hadis erhleri, s. 14. Bu konuda ayr ca bk. Zi an Türcan, Hadis erh Gelene i, s. 162-164, 166, 180-182, 194. Örnekler için bk. Zi an Türcan, Hadis erh Gelene i, s. 174. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, 3-4. Örnekler için bk. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, IV, 235-326, 242. Ayr ca bk. Zi an Türcan, Hadis erh Gelene i, s. 174. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 27, 35.
18 50 Halit Özkan eserde farzlar, sünnetler, regâibler, âdâb ve ahkâm n yan nda, hakikatlere i aret, hakikatle eriat n aras n n nas l cem edilece ine i aret, turuk- nâciyenin beyan, bunlara mu âyir olan turuka i aret gibi unsurlar yer almaktad r. 116 Eserin hangi tarihte ve artlar alt nda kaleme al nd bilinmemektedir. Cemu n-nihâye yi yazd ktan sonra ondaki hadisleri erhe niyetlendi ini fakat bu hususta bir müddet tereddüt etti ini, en sonunda Cemu n-nihâye yi okuyan birinin iste i üzerine erhe ba lamaya karar verdi ini dile getirmekle birlikte, bu sürecin tarihi hakk nda bilgi vermemi tir. 117 el-merâi l-hisân daki baz ifadeler, erhin yaz lmas na vesile olan ki inin talebesi Muhammed el-fâsî (büyük ihtimalle bnü l-hâc el-abderî ile ayn ah s) oldu unu göstermektedir (rüya no. 20, 47). Bu talebe, bir yandan erhin yaz lmas na vesile oldu u için baz rüyalarda övülüp ödüllendirilirken (rüya no. 48), a a da aç klanaca üzere, ayn zamanda onu dili yüzünden ele tirdi i için yine rüyalar yoluyla defalarca uyar lacakt r. bn Ebî Cemre Behcetü n-nüfûs u yazd ktan sonra iki veya üç kere gözden geçirmi, ard ndan güvendi i bir talebesiyle (muhtemelen yine Muhammed el-fâsî) mukabele yapmak istemi tir. Ancak o günlerde gördü ü bir rüya üzerine art k eserde hiçbir kusurun kalmad n anlayarak mukabeleden vazgeçmi tir. 118 Asl na bak l rsa Behcetü n-nüfûs taki yorumlar bn Ebî Cemre nin gözünde kusursuz olmaktan bir ad m daha ileridedir. Onun rüyalar nda gördü ü kadar yla erhteki yorumlar n n bir k sm mustafâ yani Allah taraf ndan be enilip seçkin say lm, bir k sm ise hasen yani güzel bulunmu tur. el-merâi l-hisân daki rüyalar normalde numaralar d nda herhangi bir ba l k ta mazken, on ikinci rüya Hadislerin erhleri çinde Mustafâ ve Hasen Olanlar Hakk ndaki Rüya ba l yla verilmi ve tamamen bu hususun anlat m na hasredilmi tir. 119 Bu rüya boyunca erhteki hadislerden hangisine ait yorumlar n seçkin veya güzel bulundu u tek tek s ralanmaktad r. bn Ebî Cemre önceleri, özellikle Behcetü nnüfûs un özünü olu turan dört hadisle ilgili yorumlar n n tamam n n seçkin, di erlerinin k smen seçkin k smen güzel oldu unu zannederken, gördü ü yeni bir rüya üzerine tamam seçkin olan yorumlar n n dörtten fazla oldu unu ö renmi tir (bk. rüya no. 13). bn Ebî Cemre eserde hiçbir kusurun olmad na inansa da erhin dil ve ifade aç s ndan baz problemler ta d, anla lmas nda güçlük çekilen bir metin oldu u hemen fark edilir. Nitekim daha sa l nda talebesi Muhammed el-fâsî (yani bnü l-hâc el-abderî) Behcetü n-nüfûs u dili yüzünden ele tirmi tir. el- Merâi l-hisân daki birçok rüyada bu hususa de inmesine bak l rsa, talebesinin ele tirisini ciddiye ald (hatta kendisi de bu konuda endi eli oldu u) 120 anla lan 116 117 118 119 120 bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, 4. bn Ebî Cemre, Behcetü n-nüfûs, I, 4. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 5, 8, 20, 23. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 12, 13, 15, 17, bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 8.
19 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 51 bn Ebî Cemre, eserde dil aç s ndan herhangi bir kusurun bulunmad n yine rüyalar yoluyla ö renmi ve talebelerine anlatm t r. 121 Buna göre eser, bn Ebî Cemre taraf ndan planlanmad halde Temim ve Sakif kabilelerinin lehçeleriyle yaz lm olup, rüyas nda kendisine böyle emredilmi tir. 122 Bir rüyas nda bunun sebebini Hz. Peygamber e soran bn Ebî Cemre, kelamla me gul olanlar ve di er has mlar n aciz b rakmak için durumun böyle takdir edildi ini ö renir. 123 Böylece o, bir yandan zaman n Kahire sinde iyice yayg nla an kelam ilmiyle me guliyetin önüne geçecek, bir yandan da kendisine hakk n teslim etmeyen has mlar n etkisiz hale getirecektir. Dolay s yla bu gözle okundu u takdirde eserde hiçbir kusurun bulunmad anla lacakt r. 124 Eserin bu iki kabileye ait lehçelerle yaz lmas n n kelam ilmiyle me guliyeti nas l engelleyece i aç klanmam olmakla birlikte, Muhammed el-fâsî durumu ö renip erhi bu gözle inceledikten sonra ele tirisinden vazgeçmi tir. 125 bn Ebî Cemre nin kelâmî tart malar n revâç bulmas na rüyalar yoluyla gösterdi i bu tepki, asl nda gerçek hayattaki mücadelesinin bir uzant s d r. Zira o, kelam ilmiyle me gul olanlara, kelâmî f rkalara ve mutezilî fikirleri benimseyenlere tepkisini erhin muhtelif yerlerinde göstermekte, kelam ö renmeyi dinin mükemmel olu u gerekçesiyle lüzumsuz bir me guliyet ve hak yoldan ayr lmak gibi de erlendirmektedir. Özellikle eserde en çok önem atfedilen dört hadis aras nda yer alan bnü s-sâmit ve Bed ü l-vahy hadisleri üzerine geli tirdi i yorumlar bu minvaldedir. 126 Onun bu hadisler üzerinden kelâmc larla ve Ehl-i Sünnet d ndaki f rkalarla yapt mücadele bo a gitmemi, Envâru l-îmân ad yla müstakil bir kitap olarak da zikretti i bnü s-sâmit hadisi hakk ndaki yorumlar rüyalar nda hem Allah Teâlâ n n hem Hz. Peygamber in be enisine mazhar olup birçok defa övülmü, kar l k olarak da birçok ödül alm t r. 127 Rüyalardan ö rendi imize göre müellifin sa l nda ileri gelen talebeleri taraf ndan istinsah edilen 128 Behcetü n-nüfûs sonraki hadis ârihleri taraf ndan da çokça ba vurulan kaynaklardan biri haline gelmi tir. bn Hacer el-askalânî Hedyü s-sârî de 129 ve Fethü l-bârî de, 130 Aynî Umdetü l-kârî de, 131 Süyûtî Tenvîru l- 121 122 123 124 125 126 127 128 129 bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no.7, 8, 12, 14, 18, 20, 24, 28, 29, 31, 32, 47, 48. Kurey lehçesiyle aç klanan fk hadisi ve Tay lehçesiyle aç klanan sra hadisi d nda, erhin tamam Temim ve Sakif lehçeleriyle yaz lm t r (bk. rüya no. 21, 22). bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 30. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 12, 21, 22, 30. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 18, 20, 27, 28, 29. Bk. Behcetü n-nüfûs, I, 7-25, 28-56. Kelâmc lar n ve Mutezili fikirleri benimseyenlerin ele tirildi- i rüyalar için bk. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 6, 8, 20, 58. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 10, 12, 14, 18, 28, 33, 42, 47, 65. erh, bn Ebî Cemre nin talebeleri Muhammed el-fâsî, Hamevî ve Mecd taraf ndan istinsah edilmi tir, bk. el-merâi l-hisân, rüya no. 65. Bk. bn Hacer el-askalânî, Hedyü s-sârî mukaddimetü Fethi l-bârî (n r. Abdülaziz b. Abdullah b. Bâz), Beyrut 1998, s. 14.
20 52 Halit Özkan havâlik te 132, ed-dîbâc da 133 ve sahabeden sonraki nesiller için dünya gözüyle Hz. Peygamber i görmenin mümkün olup olmad n tart t Tenvîru l-halek 134 adl risalesinde, Azimâbâdî Avnü l-ma bûd da, 135 Mübârekfûrî Tuhfetü l-ahvezî de 136 ve Münâvî Feyzu l-kadîr de 137 kendisine s kça at f yapm lard r. Behcetü n-nüfûs un burada say lan isimler taraf ndan özellikle hadislerden ç kar lan âdâb ve ahlâkî unsurlar zikredilirken kullan ld görülür ki bu da onun ana temas n n do ru anla ld n ve esere hak etti i de erin verildi ini gösterir. Uyku ile Uyan kl k Aras nda: el-merâi l-hisân Tamam belirli bir konu etraf nda dönmesi (en genel anlam yla Behcetü nnüfûs) ve yaln zca Hz. Peygamber in görüldü ü rüyalar ihtiva etmesi itibariyle el- Merâi l-hisân, türünün nadir örneklerindendir. Asl nda bu eserin mensup oldu u bir türden bahsetmek dahi mümkün olmay p, onu hadis literatüründe istisnâî bir yere koymak daha do rudur. slam kültüründe, Kütüb-i Sitte dahil olmak üzere temel hadis kaynaklar nda, cerh-tadîl eserlerinde, menâk b ve âdâb literatüründe, tarih kitaplar nda, tasavvufî eserlerde, rüyalara mahsus derlemelerde, tabirnamelerde vb. birçok kaynakta rüyalara sat r aralar nda yahut hususi bölümlerde yer verilmi, bazan bir ki inin, bazan birden fazla ahs n gördü ü rüyalara ait derlemeler, alimlerin me guliyet sahalar yla yahut kendileriyle ilgili baz rüyalar kaydeden eserler haz rlanm olmakla birlikte 138 el-merâi l-hisân gibi tamam nda hem Hz. Peygamber in görüldü ü hem de ortak bir teman n i lendi i onlarca rüyay bir araya getiren ba ka bir örnek bulmak kolay de ildir. 139 Hadis literatürü aç s ndan ise bu neredeyse imkans zd r. 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 Bk. I, 36, 87, 93, 100; II, 226, 290; IV, 638, 749; VI, 109; XIV, 413, 415, 417, 439, 509, 534. Lokman Yi itba n tespitine göre bn Hacer, Fethü l-bârî de bn Ebî Cemre ye yakla k 140 yerde at f yapm t r, bk. Yi itba, bn Ebî Cemre, s. 16. Bk. I, 69, 182, 355. Celâleddin es-süyûtî, Tenvîru l-havâlik erh alâ Muvattai Mâlik, Beyrut, ts., I, 88, 90, 184. Celâleddin es-süyûtî, ed-dîbâc alâ Sahîhi Müslim b. el-haccâc (n r. Muhammed Adnan Dervi - Heysem Temim), Beyrut, ts., V, 307. Süyûtî, Tenvîru l-halek, s. 4-7. Muhammed b. Emir Ali el-azimâbâdî, Avnü l-ma bûd erhu Süneni Ebî Davud (n r. Abdurrahman Muhammed Osman), Medine 1968, II, 138; IV, 396. Bk. Muhammed Abdurrahman b. Abdürrahim el-mübarekfûrî, Tuhfetü l-ahvezî bi- erhi Câmi i t- Tirmizî (n r. Abdurrahman Muhammed Osman), Kahire 1965, I, 78; III, 99, IV, 449. Bk. Muhammed b. Abdürrauf el-münâvî, Feyzu l-kadîr erhu l-câmi i s-sagîr (n r. Hamdi ed- Demürdâ Muhammed), Mekke 1998, I, 76, 165; III, 1504; V, 2595. Klasik ve modern rüya literatürü hakk nda ayr nt l bilgi için bk. Leah Kinberg, Literal Dreams and Prophetic Hadits, Der Islam, c. 70, sy. 2 (1993), s. 280-282. bn Ebî Cemre nin Hz. Peygamber i gördü ü rüyalar el-merâi l-hisân dakilerle s n rl olmay p bu esere girebilenler sadece Behcetü n-nüfûs la ilgili olanlard r. Onun ba ka konularla ilgili olarak Hz. Peygamber i gördü ü rüyalar na çe itli kaynaklarda rastlamak mümkündür. Örne in Tunus ta bulundu u dönemde, orada unutulmu bir sünnet olan akika kurban kesimi adetini yeniden diriltti i için rüyas nda Hz. Peygamber taraf ndan ey fakih! diye taltif edildi ini, bnü l- Hâc el-abderî nin el-medhal inden ö renmek mümkündür, bk. III, 295.
21 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 53 Kitapta bn Ebî Cemre nin kendisinin, güvendi i yak nlar n n ve dostlar n n yahut yine rüyas nda Hz. Peygamber taraf ndan güvenilir bulunan ki ilerin gördü ü yetmi rüya yer almaktad r. 140 Bunlar n tamam Behcetü n-nüfûs un kaleme al nmas ndan sonra görülmü olup bn Ebî Cemre taraf ndan üçüncü tekil ah s a z yla anlat l r. Bu durum rüya anlat m adab yla ilgili olabilece i kadar, ba kalar taraf ndan görülen rüyalarla kendisine ait olanlar aras nda bir üslup birli i sa lama amac na matuf da olabilir. el-merâi l-hisân daki rüyalar birbirinden ayr unsurlar de il, bir bütünün parçalar gibidir. Rüyalar aras nda geçi lere ve at flara s kça rastlan r. Bazan bir rüyan n yorumu sonraki birinde görülür, bazan ileride görece i rüyalar hakk nda kendisine bilgi verilir, bazan da rüyas nda gördü ü/ald hediye ve nimetlerin sebebi olarak daha önceki bir rüyaya at f yap l r (bk. rüya no. 12, 13, 14, 18, 19, 20, 22, 23). Bu durum, kitaptaki yetmi rüyan n k sa bir zaman dilimi içinde görüldü üne i aret etti i kadar, bn Ebî Cemre nin zihninin sürekli rüyalar yla me gul oldu unu da gösterir. Rüyalardan ö rendi imize göre el-merâi l-hisân, Behcetü n-nüfûs için bir mukaddime mahiyetindedir. erhi okuyup anlamak için önce ki inin iman n ve yakînini kuvvetlendiren bu rüyalardan haberdar olmas gerekir. Birkaç rüyada bu husus, rüyalar ö renmeden hiç kimse bu erhi istinsah etmesin! buyurdu u bildirilen Hz. Peygamber in a z ndan dile getirilmektedir. 141 Ancak görüldü ü kadar yla el-merâi l-hisân da, Behcetü n-nüfûs için teknik bir haz rl k ve mukaddimeden ziyade psikolojik bir haz rl k söz konusudur. Zira bu rüyalarda erh hakk nda herhangi bir somut bilgi verilmez, sadece onun faziletine i aret eden ayr nt lar yer al r. Rüyalarda birçok konuya temas edilmekle birlikte, bunlar n tamam tek bir ana temay i ler: Behcetü n-nüfûs un önemi, s hhati, güzelli i ve hiçbir kusur ihtiva etmemesi! Özellikle erhte hiçbir kusurun bulunmad hususu, eser hakk nda Allah Teâlâ n n ve Hz. Peygamber in gerek do rudan kendisine hitap ettikleri s rada gerek ba kalar yla konu malar esnas nda dile getirdikleri övgülerin aktar ld rüyalarda defalarca tekrarlan r. Mesela bir rüyada, bn Ebi Cemre erhle amel etmeyi, erhin muhafaza edilmesini ve erhi gözden geçirmesi için kendisine f rsat verilmesini Allah tan niyaz eder. Ald kar l kta ilk iki talebine olumlu cevap verilirken, üçüncü iste i erhte hiçbir kusur bulunmad gerekçesiyle reddedilir! 142 erh öylesine mükemmeldir ki, Allah tan gelen bir mektupta bu erh Kitap ve Sünnet teki her eyi ihtiva ediyor dahi denir. 143 Eser hakk nda Allah Teala ya nisbet edilen abart l övgüler bununla da kalmam t r. Yine 140 141 142 143 Yetmi inci rüyan n esere bn Ebî Cemre den sonra ilave edilmi olma ihtimali de vard r. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 15, 16, 23. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 8. erhte kusur bulunmad konusunu i leyen di er örnekler için bk. rüya no. 3, 5, 9, 12, 13, 14, 20, 23, 29, 36, 37. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 36.
22 54 Halit Özkan rüyalardan ö rendi imize göre Allah mahlukat yaratmadan önce bu erhi Levh-i Mahfuz a yazm (rüya no. 7, 8), Hz. Adem e erhten bahsetmi (rüya no. 7, 9), onu kullar na verdi i bütün ilimlerden (rüya no. 20) ve bütün tefsir kitaplar ndan daha k ymetli bulmu (rüya no. 69), sadece bnü s-sâmit hadisiyle ilgili yorumunun bütün f k h kitaplar ndan, sadece sra hadisiyle ilgili yorumunun bütün tasavvuf kitaplar ndan daha güzel oldu unu söylemi tir (rüya no. 47). Hz. Peygamber de bn Ebî Cemre nin erhte hiçbir manay kaç rmad n (rüya no. 2), erhe her bakt nda gözünde güzelli inin artt n (rüya no. 34, 40), erhteki yorumlar bütün peygamberlerin, meleklerin ve sahâbenin be endi ini (rüya no. 37, 55), halifelerle birlikte defalarca inceledi i halde erhte bir kusur bulamad - n (rüya no. 20), bu yorumlar n vahy-i ilhâm ürünü oldu unu (rüya no. 50) ve daha önce hiç kimse taraf ndan dile getirilmedi ini (rüya no. 53, 56, 59, 60, 64, 66, 68), erhin benzerinin daha önce yaz lmad n (rüya no. 63) zikretmi ve erhi kendisi için defalarca istinsah ettirmi tir (rüya no. 12, 65). Eseri ve ahs hakk nda yukar daki gibi övgüler alan bn Ebî Cemre nin akl, baz rüyalarda Allah Teala veya Hz. Peygamber taraf ndan erhin kimi noktalar na bilgi ve yorum ilave edilmesine tak l r. Bu gibi durumlarda Ya Resulallah! Siz benim erhimde hiçbir kusur yok buyurmam m yd n z, niçin bu ilaveyi yapt n z? mealinde itiraz edecek oldu unda daima Bunlar erhte eksiklik oldu unu göstermez, aksine onun güzelli ine güzellik katar! cevab n al r (rüya no. 3, 5, 12, 13, 14, 29, 37). bn Ebî Cemre bu gibi ilavelerin erhin neresine yap ld n, hangi k s mlar n rüyada al nm oldu unu hiçbir zaman zikretmez. Dolay s yla bugün elimizde bulunan erhte, söz konusu ilavelerin ne kadar n n yer ald kesin olarak bilinmemekle birlikte, onun, Hz. Peygamber taraf ndan erhe yap lm bir ilaveyi eserden ç kartmaya cesaret edece i dü ünülemeyece ine göre bu ilavelerin metinde bütünüyle yer alm olmas gerekir. Nitekim baz rüyalar bu ilavelerin metinde yer ald n göstermektedir. Bunlardan birinde, bir müridi rüyas nda erhin mukaddimesine Hz. Peygamber taraf ndan bir ilave yap ld n görüp bn Ebî Cemre ye haber verir. bn Ebî Cemre ilgili k s mlar gözden geçirip baz eklemeler yapar. Mürid bu k s mlar yeniden okudu unda Hz. Peygamber in yapt katk lar n da ayn ekilde oldu unu söyler (rüya no. 3). Ancak bn Ebî Cemre ilavelerin mukaddimenin neresinde yer ald n zikretmedi i için bunlar tespit etmek mümkün de ildir. Bu k s mlar gösterilmi olsayd, konunun Hz. Peygamber den rüyada hadis rivayeti ba lam nda ele al nmas gerekece inden, söz konusu ilaveli k s mlar muhtemelen ciddi bir tenkide tabi tutulup reddedilecekti. bn Ebî Cemre, belki de bu mülahaza ile ilgili k s mlar net biçimde göstermemi olabilir. el-merâi l-hisân n baz bölümleri, bn Ebî Cemre nin kendisi ve erhi hakk nda zihinlerde olu abilecek (belki de o dönemde olu mu ) sorulara cevap mahiyetindedir. Yukar da erhin dili ba lam nda zikredilenler bu konudaki güzel örneklerden biridir. Benzer ekilde müellifin, bn Ebî Cemre bu rüyalar niçin yazm olabilir? sorusuna da bir cevab vard r: Asl nda o insanlar n tepkisinden çekindi-
23 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 55 i için rüyalar n yazmaya isteksizdir, fakat bizzat Hz. Peygamber taraf ndan kendisine böyle emredilmi tir. 144 Kendi zaviyesinden bak l nca durum böyle olsa da u husus göz ard edilmemelidir: Behcetü n-nüfûs sonraki yüzy llar n erh müellifleri taraf ndan tan nm ve kullan lm olmakla birlikte, belli ki bn Ebî Cemre, ya ad dönemde yeterince de er verilmedi ini dü ündü ü erhini tervîc etmek için kitap hakk nda Allah Teâlâ n n ve Hz. Peygamber in övgülerini içeren rüyalar öncelikle derlemeye karar vermi ti. Nitekim bu hususun i lendi i bir rüyada bildirildi ine göre Allah taraf ndan kendisine ve erhine verilecek destek pe pe e görece i rüyalar yoluyla ba layacak, ard ndan eser me hur olacakt r (rüya no. 45). bn Ebî Cemre nin rüyalar o dönemde birtak m üphelere yol açm, hatta rüyalar n anlatt ktan sonra halktan gördü ü tepkiler üzerine inzivaya çekilmek zorunda kalm t r. Bu ba lamda ilginç olan, kendisine tepki gösterenlerin sadece yabanc lardan yahut uzak çevresindekilerden ibaret kalmay d r. hvan ndan baz lar da rüyalar ve erhteki yorumlar hakk nda üpheye dü mü ler, baz rüyalar na ve yorumlar na inand klar halde kimisi hakk nda tereddüt göstermi lerdir. 145 Bu durum, bn Ebî Cemre nin yeni rüyalar görmesine sebep olmu, bunlarda Hz. Peygamber devreye girerek ihvan n uyarm t r. lgili rüyalardan birinde aktar ld na göre Hz. Peygamber, bn Ebî Cemre nin ad n zikretmedi i fakat mübareklerden biri diye and bir talebesini ya rüyalar n tamam na inanmas yahut tamam n reddetmesi için azarlamakta, rüyalar tasdik etmekle kendisini tasdik etmeyi bir tutmaktad r. 146 Bir ba ka rüyada insanlar erh kar s ndaki tutumlar itibariyle, ona inan p gere ince amel edenler, inand halde amel etmeyenler ve onu yalanlayanlar eklinde üç gruba ayr lmakta, ilk iki gruba verilecek çe itli ödüller zikredildikten sonra, erhi yalanlayanlar n dünyada bn Ebî Cemre nin yak n ashâb ndan olsalar dahi k yamet günü Allah a uzak kal p Hz. Peygamber in efaatinden mahrum olacaklar bildirilmektedir. Bir öncekine benzer ekilde, bu rüyada da erhi yalanlamak Hz. Peygamber in risaletini yalanlamakla bir tutulmaktad r. 147 üphe yok ki bu gibi örnekler bir yandan bn Ebî Cemre nin rüyalar hakk ndaki üpheleri artt rmakta, bir yandan da onun hâlet-i rûhiyesi hakk nda ipuçlar sunmaktad r. bn Ebî Cemre nin has mlar yla mücadelesine dair rüyalar, el-merâi l-hisân da 144 145 146 147 bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 9, 12, 68. Bunlardan birinde bildirildi ine göre eserin kaderi zaten me hur olmakt r! Zira Hz. Peygamber bn Ebî Cemre ye sen bu rüyalar yazmazsan ba kalar yazacak ve yine de onlar me hur edecek! buyurmaktad r. Talebeleri içinde erh hakk nda üphe zhar ettikleri bildirilen ve isimleriyle an lanlar Muhammed el-fâsî (muhtemelen bnü l-hâc el-abderî) ve Ebû Osman d r (rüya no. 20, 29). Di erleri ismen an lmazlar, ancak bunlar n aras nda kendisinin çok yak n kom usu ve ihvan ndan olanlar da vard r (rüya no. 14). bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 68. bn Ebî Cemre burada Hz. Peygamber in Bana inananlar bu rüyalar tasdik ederler, inanmayanlar tasdik etmezler, üçüncü bir ihtimal yoktur! dedi ini zikreder. bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 6.
24 56 Halit Özkan belirgin unsurlardan bir di eridir. Bunlar ço u zaman isimleri ve me guliyet sahalar belirtilmeyen anonim has mlar ve dü manlar eklinde an l rken, bazan kelam ilmiyle ilgilenen ve Mutezilî fikirlere meyilli olduklar anla lan ilim ehli, kimi zaman kendileriyle rekabet halinde oldu u anla lan me âyih, hatta ümeradan kimselerdir. Bir rüyada, Hz. Peygamber taraf ndan bunlar n isimleriyle tek tek say ld klar söylenmekle birlikte, bu isimler okuyucuya bildirilmez (rüya no. 65). Rüyalardan anla ld kadar yla baz dü manlar Behcetü n-nüfûs u ele tirmekle yahut tahrif etmeye çal makla yetinirlerken (rüya no. 10), baz lar çok daha ileri gidip bn Ebî Cemre ye türlü tuzaklar kuracak ve sihir yapacak noktaya gelmi lerdir (rüya no. 22, 24). Ne var ki bütün bunlara kar ç kmak için kendisine gereken yard m yap lm t r. Has mlar n n erh hakk ndaki tutumlar Allah Teala ve Hz. Peygamber taraf ndan zemmedilmi (rüya no. 1, 7, 65), Hz. Peygamber in, di er peygamberlerin ve ileri gelen ashâb n onun yan nda yer ald klar (rüya no. 55), kendisine yard mc olmak için yirmi mele in görevlendirildi i (rüya no. 20) bildirilmi tir. Bu deste in somut bir göstergesi olarak da has mlar n n planlar n bozmak için kendisine dualar ve çe itli çareler ö retilmi tir (rüya no. 22, 37, 59, 60). bn Ebî Cemre nin özellikle kelamc larla ve bidat f rkalar n n görü lerini benimseyen has mlar yla mücadelesi ba lam nda, kendisinin sünnete ba l l na ve onu ihya etmesine s k s k vurgu yap l r. Birçok rüyas nda kendisine bah edilen türlü nimetlerin, sünnete ba l l ve unutulmu sünnetleri ihya etmesi sebebiyle verildi i bildirilir. Baz rüyalarda, da n k vaziyetteki kitaplar toplad n görür ki bu durum Hz. Peygamber taraf ndan bn Ebî Cemre nin unutulmu sünnetleri ihya etti i eklinde yorumlanm t r (rüya no. 8, 12, 14, 54). Bunlar ayn zamanda, rüya içinde rüya yorumu yap lan örneklerdir. Baz rüyalarda da, unutulmu sünnetleri hat rlatt için ödül olarak kendisine kitaplar verilir (rüya no. 60, 62). Behcetü n-nüfûs taki dört hadisle ilgili yorumlar rüyalarda s k s k övülerek ön plana ç kart l r. 148 Eserin omurgas n olu turan bu hadislerin en önemlisi bnüs s- Sâmit hadisidir. Beyat hadisi olarak da an lan ve Ubade b. Samit in Akabe Biat n anlatt bu hadisin erhinde, Hz. Peygamber e biat meselesi üzerinden kelam ve siyasetle ilgili konular i lenip Ehl-i Sünnet in ve itikadî f rkalar n konuya yakla mlar ele al n r. Bu k s mlar ayn zamanda bir Ehl-i Sünnet savunusudur. Bed ü l-vahy hadisinde akaid ve imana dair meseleler, sra hadisinde ibadetler, fk hadisinde ise ahlaki konular ele al n r. Bu dört k s mda, hayat n neredeyse bütün alanlar n kapsayan hususlara dair birer örne in öne ç kar lmas, asl nda erhin her hususta yeterli oldu una, ba ka kitaba ihtiyaç b rakmad na bir i arettir. Baz rüyalarda tasavvufî kavramlar n s kça kullan ld görülür. Ancak rüyalar n genel itibariyle bu minval üzere devam etti i ve konular n tasavvufi a rl kl 148 bn Ebî Cemre, el-merâi l-hisân, rüya no. 6, 8, 10, 12, 14, 24, 26, 28, 31, 32, 33, 42, 47, 65.
25 Bir Muhaddis-Sûfînin Rüyalar : bn Ebî Cemre ve el-merâi l-hisân 57 bir dil kullan larak ele al nd söylenemez. Rüyalar n genelinde bu yönde bir e ilim olmamakla birlikte, özellikle iki tanesinde (rüya no. 48, 49) kendisine gösterilen ödüllerin r za, tevekkül, emre ittibâ, mücâhede gibi hususlardaki gayreti ve ba ar s sebebiyle verildi i söylenir. Rüyalarda tarihi ve sembolik anlam olan birçok isim ve nesne geçmektedir. Rüya tabiri aç s ndan kar l klar n bu alan n mütehass slar na b rakmak kayd yla rüyalarda zikredilen belli ba l unsurlara u örnekleri verebiliriz: Peygamberler (Adem, brahim, Musa, Süleyman, Zekeriyya, Yahya, sa); ileri gelen sahâbîler (Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Abbas, Bilal, Zeyd, Üsame, Enes); önde gelen han mlar (Hz. Meryem, Hz. Hatice, Hz. Ai e ve ezvâc- tâhirât); ahiret alemine ait unsurlar (Ar, Sidretü l-müntehâ, Burak); Cennet-Cehennem tasvirleri (saraylar, dereler, rmaklar, ba lar-bahçeler); mübarek gün ve geceler (Kadir gecesi, aban n on be inci gecesi, Receb in ilk per embesi); nur, su, ekmek, süt, zeytinya, türlü meyveler (üzüm, portakal, incir), büyük ye il a açlar, envai tür ve çe itte elbiseler, atlar, köleler-cariyeler; mukaddes bölgelere ait unsurlar (Zemzem kuyusu, Hacerü l-esved) ve anonim veya belirli kitaplar (Sahîh-i Buhârî, kendisine ait Envâru l-îmân ve Envâru s-salât); yöresel unsurlar (M s r n belirli bölgelerinde, haftan n belirli günlerinde görülen özellikler). De erlendirme bn Ebî Cemre rüyalar n kaleme almasa ve sadece Behcetü n-nüfûs üzerinden tan nsayd günümüz okuyucusu için muhtemelen bamba ka bir anlam ifade ederdi. Behcetü n-nüfûs kendi ba na de erlendirildi inde, türünün ba ar l ve güzel bir örne i say labilecekken, onun güzelli ini övmek için kitapla t r lan rüyalarla birlikte ele al nd nda farkl bir ba lama oturmaktad r. bn Ebî Cemre nin -do ru söyledi ini varsayacak olursak- kendi iste iyle olmasa dahi eseri ad na me ruiyet temini maksad yla rüyalardan istimdâd etme yoluna girmesi tabiî olarak birtak m istifhamlara yol açmakta; Behcetü n-nüfûs un Hz. Peygamber in görüldü ü rüyalar yoluyla övülmesi, bn Ebî Cemre nin ça da lar kadar bugünün insan için de bir sorun te kil etmektedir. O, rüyalar yüzünden ça da lar taraf ndan d land gibi, bu çal man n kaleme al nmas sürecinde kendilerine Behcetü n-nüfûs tan ve genel özelliklerinden bahsetti imiz birçok ki inin ba ta esere duyduklar ilgi, bir sonraki a amada bn Ebî Cemre nin rüyalar ndan bahsedince azal p farkl bir mecraya kaym yahut tamamen kaybolmu tur. Geçmi te ve günümüzde benzer tepkileri gördü üne göre bu durumu modern insan n rüyalar hakk ndaki alg s n n de i mesiyle aç klama kolayl na kaçmak da do ru de ildir. bn Ebî Cemre nin, Behcetü n-nüfûs taki ba ar s na kar l k olarak ahirette alacaklar n n yan nda, dünyada kendisine verilece i söylenen yedi farkl vecihten hediyeyi (rüya no. 69) al p almad n bilemiyoruz. Ancak Behcetü n-nüfûs un kendi alan nda ba ar l oldu unda üphe yoktur. Eser, klasik hadis erhçili i
26 58 Halit Özkan yahut hadis ilminin inceliklerine ve tekni ine vukuf aç s ndan mükemmel olmasa bile, tasavvufi hadis erhlerinin en güzel örneklerinden biridir. Özellikle hadislerden terbiyevî ve ahlakî hükümler ç karma anlam nda nadir bulunabilecek güzellikler içermektedir. Sonraki hadis ârihleri taraf ndan bilhassa bu yönüyle kullan lm olmas, eserin ba ar s n n göstergesidir. Kendisinden önceki, konu gözetilmeden yap lm rüya derlemeleri ile kendisinden sonraki otobiyografik rüya derlemeleri aras nda bir geçi dönemi eseri gibi de erlendirilen el-merâi l-hisân a gelince; 149 VII./XIV. yüzy lda hadisle yak ndan ilgilenmi bir mutasavv f n/alimin içinde bulundu u artlar ve psikolojik ahvâlini tahlil için mikro tarihçilik merakl lar na yahut slam dünyas nda klasik dönemde otobiyografi yaz m konusuyla ilgilenenlere zengin bir malzeme sa layan eser, hadis ilmi aç s ndan farkl bir yönüyle k ymet ihtiva etmektedir. el-merâi l-hisân, rüyada Hz. Peygamber i görmek, rüyada hadis rivayeti ve cerh-ta dil gibi konularda fikir beyan etmek için bulunabilecek en uygun zeminlerden birini sa lamaktad r. Yukar daki örneklerin gösterdi i gibi, her rüyada olabilecek abart l sahne ve unsurlardan bol miktarda bulunduran bn Ebî Cemre nin rüyalar, klasik üçlü rüya tasnifi esas al nacak olursa, hak rüya ve eytanî rüya kategorilerinden ziyade, tahdîsü n-nefs ten kaynaklanan, yani gerçek hayattaki problemlerin bir yans mas olarak görülen rüyalar kategorisine dahil edilebilir. bn Ebî Cemre nin gündelik hayat nda kar la t birçok problemin rüyalar ndaki yans malar apaç kt r. Baz ârihler taraf ndan, içinde Hz. Peygamber in görüldü ü rüyalar n tahdîsü n-nefs kabilinden olamayaca söylenmi 150 olsa da, bu yorumun itiraz edilemez bir gerçe i dile getirdi ini dü ünmeye imkan yoktur. Rüyada Hz. Peygamber i görmenin hak oldu unda üphe bulunmamakla birlikte, onun Hz. Peygamber i gördü ü rüyalar n birço unda, asl nda gerçek hayatta yüzle mek zorunda kald (ve muhtemelen çare bulamad ) sorunlarla ilgili çözümler görmesi bu kanaati peki tirmektedir. Belli ki o da herkes gibi, gündelik hayattaki sorunlar yla sadece uyan kken de il, uykusunda da me gul olmu tur. Rüyas nda Hz. Peygamber i gördü ü hakk nda yalan söyledi ine dair bir kan t bulunmad için bn Ebî Cemre yi görmedi i rüyalar anlatmakla suçlayamayaca m za göre, onun rüyalar n yukar daki veçheden aç klamak en makul yol gibi görünmektedir. O, büyük ihtimalle anlatt rüyalar n tamam n görmü tür, ancak gördüklerinin sadece kendisini ba layaca unutulmamal d r. Bugünün okuyucular Behcetü n-nüfûs u rüyalar üzerinden de il, kendi içindeki güzellikler ve kusurlar ile de erlendirmelidir. Netice itibariyle bn Ebî Cemre, hadis erhçili i aç s ndan önemli bir isim olmakla birlikte, rüyalar n kaleme almam olsa hadisçiler için çok daha k ymetli olacakken, mevcut haliyle tasavvuf ve tarih ilimlerinin ilgi alan na girmeyi daha fazla hak eden bir ahsiyettir. 149 150 Jonathan G. Katz, Visionary Experience, s. 89. Aynî, Umdetü l-kârî, II, 118.

1 Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 9 Sayı: 44 Volume: 9 Issue: 44 Haziran 2016 June Issn: ENDÜLÜSLÜ HADİSÇİ İBN EBÎ CEMRE NİN HAYATI VE ESERLERİ IBN ABU JAMRAH'S LIFE AND HIS WORKS Osman BODUR Öz Bu makale Endülüs ün önemli âlimlerinden İbn Ebî Cemre nin hayatı ve eserlerini kısaca tanıtmayı hedeflemektedir. İbnEbî Cemre hem yaşadığı devir hem de sonraki dönemde etkili olan bir zattır. Sufi ve ehl-i keramet kimliği ilen tanınsa da kaleme aldığı şerhindeki metod ve üslubu onun ilmi anlamda yetkin bir âlim olduğunu ortaya koymaktadır. İbn Hacer in eserlerinde ondan istifade etmesi son derece önemlidir. Bu sebeple makalede İbn Ebî Cemre nin hayatı ve eserleri ana hatlarıyla ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: İbn Ebî Cemre, Behcetü n-nufüs, Hadis, Keramet, Tasavvuf, Sufi. Abstract Thisarticleaimstobrieflyintroducethe life andworks of Ibn Abu Jamrah, one of themostimportantscholars of Andalusia. Ibn Abu Jamrahwas an influentialscholar, not only in theperiodthat he lived but alsoafterthatperiod. Eventhough he is widelyknownwith his sufiand "karamat-owner" identity, themethodologyused in his book of commentaryclearlyprovesthat he is an expertscholar in thescientificmeaning. ThefactthatIbnHajar al-asqalaniprofitedfrom his works, is of theutmostimportance. Forthisreason, in thisarticlewewillbrieflydealwithibn Abu Jamrah's life and his works. Keywords: Ibn Abu Jamrah, Bahjat al-nufus, Hadith, Karamat, Sufism, Sufi. 1.Giriş Allah Resûlü tarafından ümmete miras kalan en önemli kaynakların başında Kur an ve hadisler gelmektedir. İlk dönemlerden bu yana ilahi hitaba muhatap olan âlimlerin Kur an etrafında oldukça önemli eserler kaleme aldıkları gibi hadislerin yorumu kapsamında da benzer çalışmalar görülmektedir. Bu sayısız gayretlerden biri de hiç şüphesiz Endülüs te yetişen muhaddis ve fakih kimliği ile bilinen İbnEbî Cemre dir. Hadis musannefatının en mühim eserlerinden birisi olan Buhârî nin en meşhur şârihi İbn Hacer in önemli kaynakları arasında yer alan İbn Ebî Cemre, (Yiğitbaş, 2008; 1-2) hem yaşadığı dönemde hem de sonraki devirlere etkisi olan bir âlimdir. Bu sebeple makalede İbn Ebî Cemre nin hayatı ve eserleri ele alınacaktır. Öncelikle müellifin hayatından bahsetmek yerinde olacaktır. 2.İbn Ebî Cemre nin Hayatı Nesebi Doğumu ve Vefatı: İbn Ebî Cemre künyesi ile meşhur olan müellifin tam adı kaynaklarda,ebû Muhammed Abdullah b. Sa d b. Saîd b. Ebî Cemre el-ezdî el-mürsî el-endelûsî şeklinde geçmektedir. Bazı kaynaklarda İbnEbi Cemre nin ismi İbn Ebi Hamza şeklinde geçse de bu durum, büyük olasılıkla Cemre ile Hamza kelimelerinin benzer bir okunuşa sahip olmasından kaynaklanmaktadır.(yiğitbaş, 2008: 5) İbn Ebî Cemre, aslen, Endülüs ün Mürsiye şehrinden olup, Malikî hadis ulemasındandır. (Ziriklî, 2002: 4/89) Doğum tarihi, h. 7. asrın başları olarak bilinmektedir. Hayatının son dönemlerini Kâhire de geçiren müellifin vefatı ile alakalı 695/1296 tarihi nakledilmiş olsa da yaygın kanaate göre o, 699/1300 senesinde Mısır da vefat etmiştir. (Yardım, 1999: 19/426) Yaşadığı Devir: Bilindiği üzere Endülüs te İslam medeniyetinin inşasında müslümanlar aktif rol oynamışlardır. Özellikle Murabıtîler dönemi, müslümanların Endülüs te ilmi, sosyal ve kültürel açıdan en zirvede olduğu dönemdir. Ancak bu durum, 609/1212 tarihinde, o dönemde Endülüs e hâkim konumda olan Muvahhidîler in ( / ) İspanyadaki Hristiyanlara yenilmesi ile ciddi manada sarsılmış ve burada İslamî otorite zayıflamaya başlamıştır. Bunun sonucu Endülüs te, İbn Ebi Cemre nin dünyaya geldiği Mürsiye şehri de dâhil olmak üzere birçok şehir Müslümanların kontrolünden çıkmıştır.( Kurt, 1998: 57) Böylesi sıkıntılı bir döneme tanıklık eden İbnEbi Cemre, ülkesindeki bu durumlar sebebiyle hicrete mecbur kalmış, Endülüs ten Afrika ya; oradan da Mısır a uzanan hicret yolculuğa mecbur kalmıştır. (Yiğitbaş, 2008, 6) Hocaları ve Talebeleri: İbn Ebi Cemre nin hocaları hakkındaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Nakledildiğine göre onun en meşhur hocası Ebu l-hasan ez-zeyyât tır. Ebu l-hasan maneviyata açık, sürekli dua ile beslenen bir âlimdir. Bir gün o, talebesi İbn Ebî Cemre ye, geceleri değirmen taşı ile un öğütürken Kur an ın dörtte biri kadar hizip okuduğunu söylemiştir.(ibnü l-hâc, 1981: 4/160)İbn Ebi Cemre, hocasının Dr., İlahiyatçı Hadis Ana Bilim Dalı
2 zeytinyağı ticareti yaparak elinin emeği ile rızkını kazandığını haber vermiştir. Ebu l-hasan, toplum içerisinde artan bid at ve münkerâta karşı kalplerin meylinden ciddi manada endişelendiğini yer yer dile getirmiştir. (İbnü l-hâc, 1981: 1/48)İbn Ebi Cemre nin diğer bir hocası da Abdullah b. Muhammed el-arsî el- Mercânî dir(ö ).el-Mercânî, Tunuslu bir âlim olup, aynı zamanda bir vâiz, müfessir ve fakihtir. (Ziriklî, 2002: 4/125) Mısıra hicret ettiği ve orada vefat ettiği nakledilmiştir.(şa ranî, ts: 286.) İbnEbi Cemre nin en önemli talebesi, onun meşhur olmasında da önemli bir etkisi olan İbn ül-hâc diye bilinen Muhammed b. Muhammed el-abderî el-fâsî dir (737/1336). İlimle ameli kendisinde cem eden faziletli bir âlimolarak tanınan İbnü l-hâc, İbn Ebi Cemre nin derslerine devam etmiş ve yazmış olduğu Medhal isimli eserinde hocasından çokça nakilde bulunmuştur. Ayrıca bu eserinde, insanların yapageldikleri bi dat türü davranışlara da dikkat çekerek, onlardan arınma yollarını göstermiştir. (İbn Hacer (ts): 4/ 37) İbn ül-hâc, hocası İbn Ebi Cemre nin derslerine başlamasını şu şekilde hikâye eder: Bir gün beni dersine kabul etmesi için hocamın yanına gitmiştim. Bana neden başka âlimlerden ders almadığımı sordu. Ben de Sizden okumak istiyorum dedim. Sen nasıl olur da diğer âlimleri bırakıp benim gibi birisinden ders okumak istersin dedi. Ben bu konudaki ısrarımı ifâde edince bana samimi bir niyetle istihareye yatmamı tavsiye etti. Ben de istihareye yatıp tekrar huzuruna geldim ve yine bana bu işte kararlı olup olmadığı mı sordu. Ben bu konudaki ısrarımı tekrar dile getirince bana şunları söyledi: Bak aman dikkat et.! Kendini bir âlimden ders alıyorum falan zannetme. Biz Allah rızası için ilim müzakere eden talebeleriz. Biz, mektepten bir çocuk bile doğruyu söylese, hakkı dillendirdiği müddetçe onun sözlerini kabul ederiz. (İbnü l-hâc, 1981: 1/67). Açıkça görüldüğü üzere bu olay, İbn Ebî Cemre nin ne derece mütevazi birisi olduğunu da ortaya koymaktadır. Dini Yaşantısı ve Sünnete Bağlılığı: İbn Ebi Cemre, İslam ı, hayatına hakkınca tatbik eden bir âlimdir. Nitekim o, muttaki kimselerin arkasında cemaat olmaya önem verirdi.(ibnü l-hâc, 1981: 2/200)İslam ı sadece ferdi planda yaşamanın ötesinde, irşad ve tebliğe de son derece önem veren İbnEbi Cemre yi, İbn Kesir emmâren bi l-maruf ve nehhânen ani l-münker (daima iyiliği emreden, kötülükten nehy eden birisi) şeklinde tavsif etmiştir. (İbn Kesir, 1997: 13/408)Talebesi İbnü l-hâc, hocasının birgün kendisine: Keşke bir grup fakih olsa da insanlara dünyaya gönderiliş gayelerini anlatmak ve ihlasa giden yolları göstermekten başka hiçbir meşguliyetleri olmasa! dediğini nakletmiştir. Öyleki İbnü l-hac, Medhal isimli kitabını, üstadının bu arzusunu yerine getirmek için kaleme almıştır.(ibnü l-hâc, 1981: 1/3) Müslümanlar arasında hüsn-ü zannın önemi üzerinde duran İbnEbî Cemre: elinde şarap şişesi ile biri senin yanına gelse, bir ara senden ayrılıp sonra elinde şişe olmaksızın tekrar yanına gelse, bu durumda senin o kimse hakkında şarabı içtiğini ya da içmesi için bir başkasına verdiğini düşünmen helal değildir. Senin vazifen, onu hidayete ulaştıran Allah a hamd etmen ve o kimse hakkında hüsnü zan etmendir. diyerek sosyal hayatta müslümanca tavrın nasıl olması gerektiğini vurgulamıştır. (İbnü l-hâc, 1981: 2/61) İbnEbi Cemre, anlattığını yaşamaya azami gayret gösterirdi. İnsanlara bir şeyler anlatma konumunda olan kimselerinde ilim-amel izdivacını sağlayıp, ilmiyle amil olmaları gerektiğini; aksi halde muallim olsalarda asla âlim olamayacaklarını ifâde etmiştir.(ibn Acîbe: 1/229) Ayrıca İbn Ebi Cemre ehl-i keramet birisidir. Kendisine ait birçok keramet nakledilmiştir. Ancak onun en büyük kerameti, kendisinin de ifâde ettiği: Allah a hamd olsun, (bilerek) Allah a hiç isyan etmedim (Dihlevi, 1997: 215) sözüdür ki; kulluktaki istikamet ve derinliğe dikkat çekmesi açısından fevkalade manidardır. Öte yandan sözlü kültür olarak nakledildiğine göre onun Buhârî deki bazı seçme hadislerden oluşan eseri (Cem un-nihâye), bugün halen Orta Afrika Cumhuriyeti ve Çad gibi ülkelerde askere giden kimselerce bir muska gibi kullanılmaktadır. Onun bu muhtasarını teberrüken vucûdunun herhangi bir yerine takan kimselerin savaştan ehline muzaffer olarak döndüğü söylenmektedir. İbn Ebi Cemre nin dikkat çeken bir diğer yönü de sünnete ittibayı büyük bir keramet olarak görmesidir. O, me sur duaları okumaya özen gösterdiğini ve kendi hayatında bunun kerametini gördüğünü ifâde ederdi. Nitekim birgün, istirahate çekilmek istediğinde sağ tarafında bir ağrı hissetmiş, şiddetli ağrısına rağmen sünnette haber verildiği şekliyle sağ yanı üzere yatmayı ihmal etmemişti. Sünnet-i seniyyeye ittibânın bir bereketi olarak başını yastığa koyar koymaz ağrısının dindiğini ifâde etmiştir. (İbnü l-hâc, 1981: 2/181) Ona göre birbirini seven kimselerin yolu birdir; o da sünnete tabi olmak ve bid atlardan uzak olmaktır. (İbnü l-hâc, 1981: 3/208) Müellif Allah Resûlü nden (sav) sâdır olan her bir harfin bir mana ifâde ettiğini ve sünnetin vahiy kaynaklı olduğunuvurgulamış bunu da İnsanlar arasında Allah ın sana bildirdiği şekilde hükmetmen için Biz sana kitabı gerçeğin, hakkın ta kendisi olarak indirdik. Sakın hainlerin avukatı olma! âyeti ile delillendirmiştir. (Nisa Sûresi, 4/105) Ona göre sahabe Allah Resûlü nün (sav) her türlü söz ve davranışlarında bereket bulmuş ve ona ittibâ etmeye gayret göstermiştir. Sahabe efendilerimizden sonra da mezhep imamları, Kur an la birlikte sünnete de önem vermişler, onun harflerinden bile ahkâma dâir düsturlar çıkarmaya gayret göstermişlerdir. Selefe saygıya çok önem veren İbn Ebi Cemre, ilklerin, dinin sonraki nesillere aktarılmasında oldukça önemli rol oynadıklarını, onların bu tarife sığmaz gayretleri sayesinde, sonrakiler ile Allah Resûlü (sav) arasındaki
3 sağlam bağın kurulduğunu vurgulamıştır. Ona göre selef-i salihinin yolu, her zaman güvenlidir ve Müslümanlar onların gittiği yoldan yürümeye gayret göstermelidirler. Nitekim O, bazı âlimlerin Her kim de, hidâyet yolu kendisine iyice belli olduktan sonra, Resulullaha muhalefet eder ve müminlerin yolundan başka bir yola tâbi olursa, Biz onu döndüğü yolda bırakırız. Fakat âhirette kendisini cehenneme koyarız. Orası ne fena bir varış yeridir! âyetini (Nisa Sûresi 4/114) sahabenin ve ilk asırlardaki Müslümanların yolundan sapma, ayrılma şeklinde yorumladıklarına dikkat çekerek, selef-i salihinin yolundan gitmenin önemini vurgulamıştır. (İbn Ebî Cemre, 2007: 1/3-5) Onun sünnete bağlılığının bir sonucu olarak sahabeye duyduğu sevgisi de zikredilmeye değerdir. Bir keresinde Allah Resûlü nün(sav) ashâbını yıldızlara benzettiğini ifâde etmiş; Hiçbir yıldız yoktur ki çevresini aydınlatmasın. Onların hepsinde nur ve bereket vardır. Allah bizi, onları sevenlerden eylesin ve onların yoluna tabi olanlardan kılsın diyerek sahabeye duyduğu saygı ve sevgiyi dile getirmiştir. (İbnEbî Cemre, 2007: 1/5) İlmi Kişiliği: İbn Ebi Cemre nin hadis, fıkıh ve tasavvuf gibi İslamî ilim geleneğinin en önemli istinad noktaları olan ilimlerde söz sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ileride hakkında bilgi vereceğimiz müellife ait şerhin üslûbu ve metodu incelendiğinde, müellifin İslamî ilimlerdeki derinliği hemen ortaya çıkacaktır. Hadis ilmine hizmetleriyle ümmet tarafından asırlarca telakki-i bi l kabul görmüş İbn Hacer gibi birisi, İbn Ebi Cemre yi tavsif ederken, kudve ve şeyh gibi ifâdelere yer vermiştir. O, bununda ötesinde birçok fıkhi görüşleri zikrederken, İbn Ebi Cemre nin kavillerine itimat etmiştir. (İbn Hacer,1379: 1/13.; 1/60; 2/97) Mâlikî hadis şârihlerinden Şebîhî de (h. 1317) Buhârî üzerine yazmış olduğu Fecru s-satı adlı şerhinde onun bazı görüşlerini zikretmiş ve yer yer onu ârif ve şeyh gibi vasıflarla anmıştır. (Şebîhî: 7/34, 5/107.) Malikî âlimlerinden olan İbnEbi Cemre, hadislerin izahında sık sık mezhep kavillerini zikretmiş, Malikî mezhebine müntesip olmasından ötürü, fıkhi kavillerin zikredildiği bazı yerlerde mezhebinin görüşüne dikkat çekmiştir. Hadislerden farklı hükümler istidlal etmede de son derece mâhir bir âlimdir. (İbnEbî Cemre, 2007: 3/86) Fıkıh ilmini, Allah ın bazı kullarının kalbine koyduğu ince bir anlayış olarak tarif eden İbnEbiCemre, bu bağlamda İmam Malik ten şu meşhur sözü nakleder: İlim, çokça rivâyette bulunmak değildir. Gerçek ilim, Allah ın kalplere yerleştirdiği nurdur. (Yiğitbaş 2008: 74) O, bu sözü naklederken maneviyattan yoksun ve amele dönüşmeyen bir ilim uğraşının fayda vermeyeceğine dikkat çekmiştir Bazı kaynaklarda İbn Ebî Cemre nin tasavvufî yönüne dikkat çeken el-ârif ifâdesi mevcuttur. (Zürkani, 1411: 3/125) İleride üzerinde kısaca duracağımız Behcetü n-nüfûs adlı şerhinin muhtelif yerlerinde geçen izahlarından anlaşıldığına göre o, halvete son derece önem verirdi. Ona göre, kalbini ilahi ahlakla süslemek isteyen kimse önce kusurlardan arınmalı, o kalbi tertemiz hale getirmelidir. Bu açıdan bakıldığında, Allah Resûlü nün(sav) mübarek Hira dakihalveti, sufîlerin dile getirdiği Süslenme arınmadan sonradır. sözlerine ne güzel bir delildir. Çünkü Allah Resûlü, (sav) Hira daki halvetinden sonra nübüvvetle serfiraz kılınmıştır. Kim hayatında bir takım iyi ve hayırlı şeylere ulaşmayı hedefliyorsa, bu konuda onun yegâne örneği Allah Resûlü(sallallâhu aleyhi ve sellem) dür. (İbnEbî Cemre, 2007: 1/9, 16) İbn Ebi Cemre, halvet aşığı bir insandır. Yaşadığı dönemin buhranlı günlerinden kaynaklansa gerek o, sürekli Rabbisiylebaşbaşa kalmayı tercih etmiş, yegâne kurtuluşu Rabbisine sunacağı kullukta aramıştır. Hayatının belirli bir döneminde vakit namazları ve zaruri ihtiyaçları haricinde dışarı çıkmamış, münzevi bir hayat yaşamayı tercih etmiştir. (Şa ranî, ts: 286.)Halvetin belki de olmazsa olmaz bir rüknü olan hafî(gizli) zikir yapmayı da önemseyen İbnEbi Cemre, insanın kalbine gelebilecek farklı duygu ve düşüncelerden dolayı açıktan (cehrî) zikir yapmayı hoş karşılamaz. İbnü l-hâc, 1981: 1/101.) Gurur ve kibirden uzak yaşamaya gayret eden İbnEbiCemre, gerek halvet i tercih etmesinde, gerekse de gizli zikir çekmeye önem vermesiyle, halkın bilmesini değil, Hakkın rızasına ulaşmayı en büyük paye bildiğini göstermiştir. Bütün bunlar göstermektedir ki İbnEbi Cemre, İslam ın kalp ve ruh yönünü ifâde eden tasavvufu bir hayat felsefesi haline getirmeye ihtimam göstermiştir. Bu sebeple, onun tasavvufî anlayışını halvetin enginliğinde arınma şeklinde özetlemek mümkündür. Öte yandan müellifin tasavvufi şerh geleneğinde Hakim Tirmizî ( 285/898) ve Kelâbâzî(380/990) den sonra oldukça önemli bir yer tuttuğu ifâde edilmiştir ki;bu da yine onun mutasavvif kimliğine işaret etmesi açısından önemlidir. (Yılmaz, 1990: 55) 3.İbn Ebî Cemre nin Eserleri Cem u n-nihâye: Bilindiği üzere islâm ilim geleneğinde Buhârî nin Sahih i üzerine birçok şerh, haşiye ve ihtisar çalışmaları yapılmıştır. Hem hadisçi hem de mutasavvıf kimliği olan İbn Ebî Cemre de bu yoğun ilmi gayretlere Buhâri üzerine bir ihtisar çalışması yaparak ortak olmuştur. Tam adı Cem un- Nihâye fi Bed-il Hayri ve l Gâye olan ancak Muhtasaru İbn Ebî Cemre diye de bilinen bu esere, başta müellifin kendisi olmak üzere başka âlimlerden de şerh yazanlar olmuştur. Eserin bazı yazma nüshalarında eserin isminde yer alan gaye kelimesi cinâye şeklinde kaydedilmiştir. (Çakan, 1998: 7/346.) İbn Ebi Cemre hadislerin hıfzının son derece önemli olduğunu, ancak senedlerin uzunluğundan dolayı hadislerin ezberlenmesinin meşakkatli bir hale geldiğini ifâde etmiştir. Onun, bu muhtasar çalışmasındaki en temel hedefi, hadislerin ezberlenmesine
4 kolaylık sağlamaktır. Yine o, kendi dönemindeki fazilet ehli kimselerden Buhârî ninsahih-iile alakalı Sıkıntı zamanında okunursa onu izaleye bir vesile olur. İçerisinde Buhârî nin Sahih iolan bir gemi Allah ın izniyle batmaz şeklindeki nakledilen faziletlerinden dolayı bu kitabı ihtisar etmeye niyetlendiğini, kitabın bereketinden istifâde etmeyi arzuladığını ifâde etmiştir. Kendi devrindeinsanların dalıp içerisinde imanen boğulması muhtemel olan, günah ve bid at bataklıkları karşısında Allah Resûlü nün(sav) mübârek kelam-ı nebevisinin, Allah ın izniyle insanları sahili selamete çıkaracak bir vesile olduğunu dile getirmiştir. Müellif ihtisar yapmasındaki gayesiniifâde ettikten sonra, bu gayesine matuf olması ümidiyle 297 hadisi seçerek bir kitap haline getirdiğini vurgulamıştır. (İbnEbî Cemre, 1997: 1/ 6) Bu eser üzerine farklı âlimler tarafından şerh çalışmaları yapılmıştır. (bkz. Yiğitbaş, 2008: 27-29) Behcetü n-nufûs: Yukarıda hakkında kısaca bilgi verdiğimiz Cem un-nihâyeüzerineen meşhur şerhi yine müellife ait olan Behcetü n Nufüs ve Tehallihâbi Ma rifeti mâlehâ vemâ Aleyhâ isimli eserdir. Dört cilt halinde basılan bu şerh, hadis şerhleri içerisinde tasavvufî yönünün baskın olmasıyla dikkatleri çekmektedir. Eserde, hadislerin şerhinde hem fıkhî hem de tasavvufî yorumların birbirine karıştırılmadan sunulması dikkate değerdir. Müellif, şerhini yapacağı her bir hadisin öncesinde, o hadisin muhtevasını yansıtan bir bab başlığı koymuştur. Eserde genellikle veche ya da fîhi delilün ibareleri altında, o hadisten çıkarılan tasavvufî ve fıkhî yorumlar zikredilmiştir. (İbnEbî Cemre, 1997: 2/99-101) Şerhin yukarıda ifâde edilen özelliğini görmek için, şerhettiği hadislerden birine bakmak yeterlidir. Mesela İbn Ebi Cemre Allah Resûlü nden(sav) nakledilen İnsanlar yalnızlık hakkında benim bildiğimi bilselerdi, asla geceleyin tek başına yola çıkmazlardı hadisinin şerhinde şu yorumu yapmaktadır: Yolculuk (sefer) nasıl dünyadakiler için bir yerden başka bir yere intikal manasına geliyorsa ehl-i tarikin ıstılahında da bu (sefer), bir halden başka bir hale geçmek manasındadır. Hadisteki gece karanlığından maksat cehâlettir. Cehâletin zıddı ise ilim ve nurdur. Bir kimse karanlık bir yerde yolculuk etmek istiyorsa, bu ancak ilim ve takva ile mümkün olabilir. Bu sayede o kişi şeytanın şerrinden ve heva ile hevesin fitnelerinden güvende olur. (İbn Ebî Cemre, 1997: 3/144) Müellif Akşam yemeği hazır olup aynı anda kâmetde getirilmiş ise, önce yemeği yiyin hadisinin şerhinde şu ilginç yorumu yapmıştır: Fıtratının gereği böylesi bir durumda insanın aklına ilk olarak yemek gelir. Böyle bir halde iken bir kimsenin namaza yönelmesi ve konsantre olması hem mümkün değil hem de uygun değildir. Bu sebeple hadisin mazmununda ehl-i havatırın hüküm, ilk akla gelen ilhâma göredir şeklindeki yaklaşımlarının delili vardır. (İbnEbî Cemre, 1997: 1/235) Tabii ki Kur an ve Sünnet in muhkematına uygun olması şarttır. Şerhin muhtelif yerlerinde İbn Ebi Cemre, kitap ve sünnete bağlılık hususuna dikkatleri çekmektedir. Örneğin Deccâl le alakalı bazı hadislerin izahını yaparken deccâllerden yoksun kalmış hiçbir asır yoktur. Hatta öyle ki, bir kimsedeccâller zümresinden olur da, bunun farkına bile varmayabilir. Bu noktada güvende olmanın en sağlam ve metin yolu, kitap ve sünnetin mizanlarına uygun hareket etmektir. (İbn Ebî Cemre, 1997: 2/188: Ayrıca bkz. Bodur, 2010: 8, 9, 199, 121, 122,) el-merâi l-hısân: Yukarıda üzerinde durulan şerhin son kısmında basılan bu eserde Müellif, Cem un- Nihâye yi şerh ederken, bu eserin faziletine dâir kendisinin ya da başkalarının gördüğü yetmiş kadar rüyayı zikretmiştir. (Bu eserle alakalı makale çalışması için bkz. Özkan, 2011: 33-58) Ona göre, doğruluğunda şüphe olmayan bu rüyaların sonuncusu son derece ilgi çekicidir: İbn Atâullahİskenderî rüyasında Allah Resûlü nü(sav) görmüş, O da(sav) ona: Doğunun ve batının sultanını ziyaret ettin mi? diye sual buyurmuştur. Buna karşılık Allah Resûlü ne(sav) doğunun ve batının sultanının kim olduğunu sormuş, Hz. Peygamber de(sav) ona, o kimsenin İbn Ebi Cemre olduğunu haber vermiştir. (İbn Ebî Cemre, 2002: 58.) Burada zikredilen eserler müellifin en meşhur eserleridir. Bunların dışında kaynaklarda ona atfedilen daha başka eserlerde vardır. Söz gelimi Şerhu hadisi Ubade b. Es-Sâmit isimli risale, Cem un-nihâyede bulunan bir hadisin şerhinden ibarettir. Risalenin konusu biatle ilgilidir. Yine kaynaklarda müellifin ifk ve isra hadislerini de şerhettiği ve müstakil bir tefsir kaleme aldığı da nakledilmektedir. Ayrıca İbnü l-kıftî nin Tarihuhükema isimli eserini Kitab fi tabakati l-hükema adıyla ihtisar ettiği de söylenmiştir. (bkz. Yardım, 2008: 427.) Sonuç Özetle ifâde etmek gerekirse,ibnebî Cemre, İslam ilim geleneğinde önemli bir yeri olan âlimdir. Hakkında nakledilen bilgiler ışığında ifade etmek gerekirse onun hem fakih hem de mutasavvıf birkimliğe sahip olduğu anlaşılmaktadır. Hadis musannefâtının en meşhur eseri olan Buhari nin Sahih ine olan ilgisi ve bu eseri ihtisar ederek sonrasında kendi ihtisarı üzerine şerh yazması onun hadis ilmiyle olan yakın alakasına bir delildir. Hareketli bir ömür yaşayan İbn Ebî Cemre, kerametleri olan bir zat olarak tanınmıştır. Özellikle kendisinin kaleme aldığı Merau l-hısan isimli eseri konusu itibariyle ilgi çekicidir. Müellif burada ihtisarını şerh ederken gördüğü rüyaları kaleme almıştır. Hadislerin şerhinde de farklı yaklaşımlar ortaya koyan müellif, hadisleri farklı açılardan şerh etmiştir. Behcetü n-nufüs a bakıldığı zaman hadislerin kelam hadis fıkıh ve tasavvufun kriterlerine göre şerh edildiği açıkça görülmektedir. Bu ise müellifin ilmi anlamda bir hayli yetkin biri olduğunun açık bir kanıtıdır. Zaten İbn Hacer gibi bir hadis imamının tespit edildiğine göre 140 yerde onun görüşlerinden istifade etmesi, İbn Ebî Cemre nin sadece yaşadığı dönemde değil, kendi
5 devrinden sonra da etkili biri olduğunu göstermektedir. Keramet ehlinden olduğu kaydedilen İbn Ebî Cemre, sünnete ittiba etmeyi en büyük keramet olarak görmüş, sahabe başta olmak üzereislam dininin sonraki nesillere aktarılmasında rolleri tartışılmaz olan selef-i salihineson derece bağlı ve saygılı bir üslub kullanmıştır. Ona göre yapılan her türlü yorum ve telakkilerin İslamın ilkleri olan bu zevatın uygulamalarına zıt düşmemesi gerekmektedir. İbn Ebî Cemre nin Mağrib den Mısır a hicret etmeye mecbur kalması ve bütün olumsuz şartlara rağmen ilimle iştigal etmeyi asla ihmal etmemesi, onunla alakalı zikredilmeye değer hususlar arasındadır. KAYNAKÇA BODUR, Osman (2010). Buhârî Şerhlerinde Deccâl Yorumları, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü. ÇAKAN, İsmail Lütfi (1998). Cem un-nihâye İstanbul: DİA. Dihlevî (1997). Bostânu l-muhaddisin, ter:ali Osman Koçkuzu, İstanbul: TDV. Kurt Ali Vasfı (1998). Endülüste Hadis ve İbn Arabî,İstanbul: İnsan Yay. İbnü l-hâc (1981). el-medhal ila tenmiyeti l-a malbitahsininniyyat, Kahire, Daru l-fikr. İbn Kesîr (1997). el-bidâye ve n-nihâye,cîze : Hicrli't-Tıbaa ve'n-neşr. İbn Hacer (ts). ed-dürerü l-kâmine fi a yânil-mieti s-sâmine, Dâru l-cîl, Beyrut. İbn Hacer (1379). Fethu l-bâri, Beyrut; Dâru l-ma rife. İbn Ebî Cemre(2007). Behcetü n-nufûs ve TehallihâbiMa rifetimâlehâvemâaleyhâ, Beyrut: DaruKütubu l-ilmiyye... (2002). el-merâi l-hısân, Kahire. ÖZKAN, Halit (2011). Bir Muhaddis-Sûfinin Rüyaları: İbnEbî Cemre ve el-merâi l-hısan ı,marmara Üniv. İlahiyat Fak. Dergisi, sayı:41, s Şa rani (ts). et-tabakâtü l-kübra, Beyrut :Darukütübi l-ilmiyye,. YARDIM, Ali (1999). İbn Ebu Cemre DİA, İstanbul, 19/426. YILMAZ, Hasan Kamil (1990). Tasavvufî Hadis Şerhleri ve Konevî nin Kırk Hadis Şerhi, İstanbul: İFAV. Ziriklî (2002). Ebû Gays Muhammed Hayrüddîn b. Mahmûd b. Muhammed b. Alî b. Fâris ez-ziriklîed-dımaşkî, el-a lam, Beyrut: Dâru lilmi li l-melâyîn, Zürkânî (1411). Muhammed b. Abdü l-bâki b. Yusuf, Şerhu z-zurkânîale l-muvattâ el-imâm Mâlik, Beyrût: Dâru l-kütübi l- ilmiyye,, 3/

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...