25 Mayıs 2016

AKP’den Rothschild’le Rio Tinto’ya davetiye

AKP’den Rothschild’le Rio Tinto’ya davetiye
İşletme hakkı Eti Maden’de olan bor, trona, asfaltit,
 uranyum ve toryum gibi stratejik madenler 
Rothschild’lerin Rio Tinto şirketine yem ediliyor!
Salim Yavaşoğlu:

AKP iktidarı, “devlet eliyle işletilen madenler”kapsamındaki bor tuzları, trona, asfaltit ile nükleer enerji hammaddeleri uranyum ve toryum madenlerini “hizmet alımı” adı altında özelleştirerek, yabancı tekellere peşkeş çekip, Eti Maden’i, bitirmek için kolları sıvadı. Dünyada ekonomik olarak işletilebilecek stratejik bor madeni rezervlerinin yüzde 75’i önümüzdeki yüzyılda ülkemizin bor yatakları dünyanın tek kaynağı haline gelecek. Bor tuzları, nükleer enerji hammaddeleri uranyum ve toryum, madenlerinin imtiyazı ülkemizde ETİ Holding A.Ş.’ye ait.ETİ Holding’in en büyük rakibi ise dünyanın her yerinde faaliyet gösteren, 1820’den beri kapitalizme damgasını vuran yahudi kökenli Avrupalı banker Rothschild ailesinin denetimindeki Rio Tinto. Eti Holding ve Rio Tinto Boraks (US Boraks-Boraks Argentina-NACC-Avustralya BHP-Billiton) dünya bor arzının yüzde 70’ini karşılıyor. Bor pazarındaki payını Eti Maden’e kaptıran Rothschild’ler, pazarda kaybettiklerini masa başında kazanmak için harekete geçti.

İş 2005’te pişirildi
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, 2005 yılı Avustralya gezisi sırasında Rio Tinto Şirketi’nin Avustralya’daki uzantısıBHP-Billiton’la Türkiye borlarını işletme ve pazarlama konusunda görüşmeler yaptığı iddiaları kamuoyunda yer almıştı. Türkiye’nin gündeminin toz-duman içinde olduğu bu günlerde Başbakan Erdoğan’ın onayıyla TBMM Başkanlığına gönderilen kanun tasarısıyla bor madenlerinin özelleştirilmesinin önü açılıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak 5 Mart 2012 tarihinde Başbakanlığa iletilen“Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” Başbakan’ın imzasıyla, 20 Mart 2012 tarihinde Meclis Başkanlığı’na gönderildi. Tasarıya göre; devredilen kuruluşların madenleri 3 yıldan fazla yani 49 veya 99 yıl gibi daha fazla süreler işletilmesine Yüksek Planlama Kurulu karar verecek.

Altın yumurtlayan tavuk



Kanun Tasarı’sının gerekçesinde ise, “Devlet eliyle işletme, kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda tartışmalar yaşanmaya başlaması ve farklı görüşlerin ortaya çıkması sonucu çok önemli yeraltı zenginliklerimizden olan anılan kanun kapsamındaki madenlerden beklenen gelirin sağlanmaması riski ortaya çıkmıştır” deniliyor. Ancak, Petrol-İş Sendikası Başkanı Mustafa Öztaşkın'ın yaptırdığı araştırma; Tasarı’nın bu gerekçesini çürütüyor. Buna göre; “Eti Maden’in 2011 yılında toplam satışı, miktar bazında 2 milyon tona, değer olarak ise 852 milyon dolar düzeyine ulaşmıştır. Satış geliri, 2010 yılına göre miktar bazında 25, değer bazında yüzde 32 düzeyinde artış göstermiştir, ihracat ise 2011 yılında yine yüzde 32 oranında artarak 831 milyon dolar olmuştur. Eti Maden’in her yıl artan ihracatı, ülkemiz ekonomisi için önemli meblağda döviz tasarrufu sağlamaktadır. Eti Maden, 2011 yılında brüt kârın yüzde 68 oranında artırarak 291 milyon dolardan, 487 milyon dolara çıkarmıştır.” Eti Maden, bu rakamlarla Rothschild, ailesinin denetimindekiRio Tinto’nun pazar payını da kaptı. 1980’li yıllarda pazardaki payı yüzde 25 olan Eti Maden, 2011 yılında dünya bor pazarındaki payını yüzde 49’a yükseltti. Rio Tinto’nun yanısıra, dünyada sınırlı rezervler nedeniyle, hammaddeye ulaşım, yatırım ve pazara girme maliyeti oldukça yüksek olan bor madenciliğine girmek isteyen diğer yabancı madencilik şirketlerinin de Eti Maden’in elindeki bor rezervlerini kullanmak isteyecekleri ortadadır.

Dev madencilik şirketlerinin, çerçevesi ne olursa olsun ülkemizdeki dünyanın yüzde 72’lik bor rezervlerini kullanma hakkı elde etmeleri, dünya pazarındaki güçlerini artıracak, buna karşılık Eti Maden’i zayıflatacaktır. Kaldı ki, tüm büyük tekeller gibi, BHP Billiton, Rio Tintovb. dev maden Şirketlerinin nihai hedefi pazarda rakip şirketleri saf dışı bırakmak ya da bünyesine katmaktır.
Osmanlı’yı borç batağına sokan aile


Amerikan dolarını da basan, Yahudi kökenli İngiliz aile, bankacılık, tefecilik yaparak zengin oldu. Avrupa krallık hanedanlarıyla akraba oldular. 19. yüzyılda savaş ticaretleri ile ünlendiler. Afrika’da elmas ve altın madenlerinin yerliler öldürülerek yağmalanmasından, Süveyş Kanalı’nın İngilizler tarafından ele geçirilmesine kadar bir çok siyasi olayı ve o olaylarla ilgili saldırıları, insanların öldürülmesini finanse ettiler. Waterloo Savaşı’nda İngiltere’ye mal kaçıran birlikleri finanse ettiler. Bir yandan savaşı finanse ederken diğer yandan da hükümetlere yüksek faizle borç verdiler.

İngiliz hazinesi
İspanya’daki İngiliz ordusunu finanse etmek amacıyla Fransa’dan altın taşıdılar. Bu çabaları Nathen Mayer Rothschild’e“İngiliz Hazinesinin Temsilcisi” unvanını kazandırdı. Avrupa’da birçok hükümeti borçla haraca bağladılar. Çin’in mağlubiyeti ile biten Afyon savaşının ardından Rothschild ailesi, İngiliz hakimiyetine geçen Hong Kong’un kontrolünü de yardımlarının karşılığı olarak aldı. HSBC (Hong Kong Shangai Bank Corporation) Bank’ı kurdular. Afyon ticareti de Rothschild’lerin tekeline geçti. Almanya’da Siemens, AEG, Bosch gibi birçok şirketin kuruluşunu finanse ettiler.
Altına hücum
Amerika kıtasında altın uğruna yerli katliamlarında önemli rol oynarken, altın ve diğer madenleri yağmaladılar. Osmanlı Kırım Savaşı sırasında ilk dış borçlanmasını Rothschild’lere yaptı. Osmanlı’nın çözülmeye başlamasıyla birlikte Rothschild’ler iki koldan Orta Doğu’ya sızmaya başladılar. Bir kolunu Irak’ın oluşturduğu sızmanın en önemli nedeni Mezopotamya’daki zengin petrol kaynakları oluşturuyordu. BP ve Royal Dutch Shell ile Irak pazarına girdiler. Diğer sızma ise bölgenin güneyinde Siyonizmi siyasal ağırlık merkezi haline getirerek gerçekleştirdikleridir. İsrail’in kurulmasını sağladılar. 2 Dünya Savaşı’ndaRothschild’in parası Hitler’e sermaye olmuştur. Hitler’in savaştan önceki yıllarda inanılmaz savunma harcamaları ve büyüyen askeri gücü Rothschild hanedanlığının yardımı ve onayıyla oluşturuldu.
Şirketi kurtarma planı
Eti Maden’in, yükselmesi Rio Tinto’yu geriletiyor. Eti Maden’in, “hizmet alımı” adı altında özelleştirilmesi ise Başbakan Erdoğan’ın, 2005 yılında Avustralya’daRothschild’lerin şirketi BHP-Billiton’la yaptığı anlaşma birlikte ele alındığında bu işin pazardan soyutlanmak üzere olan Rio Tinto’yu kurtarmaya yönelik olduğu ortaya çıkıyor. Araştırma da bu durum şöyle anlatılıyor: “Rio Tinto Borax’ın sahip olduğu ABD’de Kaliforniya ve Arjantin’deki bor rezervleri verili üretim seviyesiyle hızla tükeniyor. Söz konusu yataklarda, bor giderek daha derinlerden çıkartılmaya başlanmıştır. Ayrıca Güney Amerika’da yer alan bor cevheri yatakları 4 bin metrenin üzerinde bulunmaktadır ve ulaşılması oldukça zordur. Dünya bor yataklarının bir kısmı ise daha pahalı olan yeraltı madenciliği ile çıkarabilmektedir. Dolayısıyla, yatakları sığ ve açık ocak işletmesine elverişli zengin rezervleriyle Eti Maden, başta Rio Tinto Borax olmak üzere tüm rakiplerine göre üretim maliyetleri açısından oldukça avantajlı konumdadır. Buna, ülkemizin dünya pazarlarına daha yakın olan coğrafi konumu düşünüldüğünde, Eti Maden’in lojistik avantajını eklemek de mümkündür.”
Tüzmen BHP ile anlaştı
Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, bu anlaşmanın imzalandığı Avustralya ziyareti sırasında BHP Billiton yöneticileri ile yaptığı görüşmenin ardından basına şunları söylemişti: ‘Firma, Türkiye’deki bütün yeraltı kaynaklarıyla ilgileniyor. Özellikle kendilerinin ilgilendiği, bor madeninin zenginleştirilmesi. Tespitlerine göre, Türkiye’nin boru işlemeden satmasının, katma değer üretmeden satmasının, ülke ekonomisi açısından çok fazla bir katkısı olmadığı. Kendileri, borun işlenmesi ve diğer ürünlere ayrıştırılması alanında sahip oldukları teknolojik birikimi Türkiye’ye vermek istediklerini, açık bir dille ifade ettiler. Bu konuda girişimler yaptıklarını, özelleştirmeleri takip ettiklerini ve Eti Bor ile bu konuda çalışmalar yapmak istediklerini söylediler.’

Salim YAVAŞOĞLU10 Temmuz 2012

“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”

BOR İÇİN GİZLİ ANLAŞMA ...




BOR İÇİN GİZLİ ANLAŞMA ...
Başbakan Tayyip Erdoğan dünyanın bir ucu Avusturalya‘da, bor madenlerini pazarlamış. Avusturalya ile yapılan Türkiye-Avustralya Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması Taslağı‘nın 10‘uncu maddesi Erdoğan‘ın gizli pazarlığını ortaya koyuyor. Maddeye göre ABD sermayeli Rio Tinto‘nun kontrolündeki Avusturalyalı madencilik tekeli BHP-Billiton bor madenlerimize sahip olacak.

Rio Tinto ya da US Borax uzun süredir Türkiye‘deki bor madenlerinin peşinde. Şirket, Avusturalyalı uzantısı sayesinde bu amacına ulaşmış olacak. Başbakan Erdoğan da Avusturalya‘da "Etibank‘ın özelleştirileceğine" ilişkin açıklamalar yapmıştı. Avustralyalı maden şirketi BHP-Billiton‘un, halen İzmir ili çevresinde çeşitli yatırımları bulunuyor. BHP-Billiton‘un adı ilk olarak Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen tarafından 2005 yılının Haziran ayında yapılan Avustralya gezisinde geçmişti. Tüzmen, 16 Haziran 2005‘te, BHP-Billiton Grubu yöneticileriyle görüşmüştü. Tüzmen, BHP-Billiton‘un "Türkiye‘nin borunun zenginleştirilmesine talip olduğunu, Türkiye‘de yatırım yapmak istediğini" söylemişti. Billiton‘un bu ilgisinin karşılıksız kalmayacağının sinyalleri de o dönemde verildi. Tüzmen, açıkça bu firmalara destek vereceklerini belirtmiş, madencilik sektörüne yabancı sermayeyi çekmek istediklerini söylemişti. Tüzmen, Dış Ticaret Müsteşarlığı‘nın da bu işin takipçisi olacağını açıklamıştı. Tüzmen‘in, BHP-Billiton‘u, "dünyadaki operasyonlarıyla" Avustralya‘nın GSMH‘sine katkıda bulunan bir firma olarak tanıtması ise dikkat çekmişti.

15 yıl bağlayıcı

Türkiye-Avustralya Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması‘nın 10‘uncu maddesi de, Tüzmen‘in açıklamalarını doğrular nitelikte. Bu anlaşma taslağı Başbakan Erdoğan Avusturalya‘da iken gündeme geldi. Ayrıca Erdoğan‘ın bu şirket ile görüştüğü de ileri sürülüyor. Anlaşmanın 10. maddesi şirketin dünya bor rezervlerinin yüzde 70‘ine sahip Türkiye‘nin borlarını işletmek istediğini içeriyor. Madde "Avusturalya‘nın anlaşmayı imzalamasının nedenleri" arasında yer alıyor. 15 yıllık süreci kapsayan anlaşmada, Avustralyalı şirketlere çeşitli imtiyazlar sağlanacağı belirtiliyor.

Geceyarısı operasyonu

Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, BHP-Billiton‘un isteklerini yerine getirilmesi için 2840 sayılı Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit Madenleri ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini düzenleyen Kanun‘un ve 3213 sayılı Maden Kanunu‘nunda değişiklik gerektirdiğini ifade etti. Torun, hükümetin böyle bir çalışmaya başlamasını da olası gördüklerini dile getirdi. Torun, "Böyle bir girişime şiddetle karşı çıkacağımızı ve mücadele edeceğimizi şimdiden duyuruyoruz" diye konuştu. Tüm madenler önemli iken, bor madeninin gelecek açısından daha önemli olduğuna belirten Torun, ABD‘de bordan enerji üretilmesine yönelik çalışmalar yapıldığına dikkat çekti. "Etibank‘ın özerkleştirileceği" yönündeki söylemlerin de ucunun açık olduğunu, tam tanımı yapılmadan nasıl işleyeceğinin belirtilmemesinin, tehlikeye işaret ettiğini söyleyen Torun, "Her an bir gece yarısı operasyonuyla böyle bir tasarı gerçekleşebilir" dedi.

İşte 10‘uncu madde!

Anlaşmanın, "Avustralya Hükümeti‘nin anlaşmayı imzalamasının nedenleri" başlıklı bölümünde yer alan 10‘uncu maddede şöyle deniliyor: "BHP-Billiton‘un, Türkiye‘de potansiyel bir yatırımcı olup, dünya rezervlerinin yüzde 70‘ini elinde bulunduran Türkiye‘nin bor madenlerinin işletilmesi ve pazarlanması konusunda uzun dönemli planları bulunmaktadır. White Mining Şirketi de Türkiye‘deki kömür madenciliği projeleri ile ilgilenmektedir. Türkiye‘deki yeni maden kanunu ve yabancı yatırım kanunu Türkiye‘yi Avustralyalı yatırımcılar için daha çekici bir hale getirmiştir".

BHP-Billiton ve Rio Tinto ilişkisi

Tüzmen‘in "dünyadaki operasyonları"na dikkat çektiği BHP-Billiton, 90 milyar dolarlık mal varlığına sahip. İnşaat ve petrol gibi enerji alanlarında da dünya devlerinden olan firmanın, yıllık 25 milyar dolar cirosu ve 5 milyar dolar kârı var. Billiton‘un Türkiye‘nin çeşitli yerlerinde madencilik yapmak isteyen Rio Tinto isimli firma ile ilişkili olduğuna dair iddialar var.

ABD sermayeli Rothschild Ailesi‘nin Rio Tinto isimli firması tek başına dünya maden üretiminde yüzde 12.5‘lik (27 milyar dolarlık) pay ile birinci sırada yer alıyor. İkinci sırada yüzde 11‘lik pay ile yine İngiltere merkezli Anglo American Corp. (AAC), üçüncü sırada yüzde 8‘lik pay ile BHP Billiton geliyor. Bu rakamlar, Türkiye‘nin maden üretiminin payının 10 katı civarında seyrediyor. BHP Billiton firmasının, çeşitli alım-satım anlaşmaları yaptığı, kanıtlanmış petrol ve doğalgaz skandalları nedeniyle ödediği tazminatlarla da tanınan dünyanın üçüncü büyük petrol şirketi Royal Deutch Shell‘e ait olduğu iddia ediliyor. Bunu takip eden bir başka iddia ise Shell‘in Rothschild Ailesi‘nin kontrolünde olduğu. Ayrıca, Rothschild Ailesi‘nin, Oppenheimer Ailesi‘ne ait AAC‘de de, yüzde 34‘ü AAC‘ye ait olan De Beers aracılığıyla ortaklığı bulunduğu belirtiliyor.

Rio Tinto‘nun bor ilgisi

1865 yılında bir Fransız firmasına devredildikten sonra yabancı sermaye arasında el değiştiren bor madenleri, 1968 yılında Etibank‘a devredildiğinden beri devletin tekelinde. Rio Tinto‘nun Türkiye rezervleriyle bağlantısı ise 1889 yılına dayanıyor. Her türlü imtiyazdan yararlanarak Etibank‘a devre kadar bor madenlerini elinde tutan, o zamanki adı ile Borax Consolidated LTD ile bugünkü Rio Tinto gruba dahil olan US Borax aynı şirket. Son yıllarda bora ilişkin tüm yasal düzenlemelerin ve tartışmaların içinde de Rio Tinto‘nun adının geçtiği biliniyor. Türkiye bor madenleri açısından en büyük tehlikenin ise Eti Bor AŞ‘nin halka açılması olacağı belirtiliyor. ABD‘deki ana bor yatağında 130 yıldır işletilen rezervler tükenmek üzere olan Rio Tinto‘nun, böyle bir düzenleme ile bor madenlerini kolayca yönetebileceği ifade ediliyor.

Petrol yerine geçebilir

Bilim adamları tarafından "21. yüzyılın petrolü" olarak tanımladığı, uzay teknolojisinden, bilişim sektörüne, nükleer teknolojiden savaş sanayiine kadar pek çok alanın vazgeçilmez hammaddesi olan borun işlenmesi ile ortalama olarak bugün elde edilenin 150 katı gelir kazanılabilecek. Borun otomotiv sektöründe petrol yerine enerji olarak kullanılması halinde Antalya-Ankara arasında bir otomobilin yaklaşık 2 kg bor ile (tahmini 2 YTL) gidiş dönüş yapabileceği söyleniyor.

Özgül Yıldızer/Evrensel

Rio Tinto ve... Bor Pazarı


Rio Tinto ve... Bor Pazarı 

Hem yapısal reformların bir an önce yapılmasını isteyeceksiniz hem de Atatürk dönemi devrimlerinin rafa kalkmasına karşı çıkacaksınız.
Hem gelsin de isterse çamurdan olsun deyip yabancı sermayenin önünün açılmasını isteyeceksiniz, hem de yenilenemeyen kaynakların yabancı sermayece tarumar edilmesine kızacaksınız.
Sizce çelişkili değil mi? Bu çelişkili davranış Maden Yasası'ndaki değişikliklerin tartışıldığı şu günlerde yabancı sermayenin iştahını iyice kabartmış gözüküyor. 
Özellikle de Rio Tinto'nun.

Rio Tinto Zinc Corp., Türkiye aydınının son birkaç yılda adını duyduğu, ama aile bağlarını bilmediği bir şirket. Oysa, şirketin Türkiye ile olan ilişkisi neredeyse soyağacı kadar eski! Zira, Rio Tinto'nun sermayesinin menşei Jardine Matheson firmasının 19. yüzyıl başında Türkiye-Çin hattı üzerindeki afyon ticaretinin (*) kazancı!

Dünya maden üretiminde yüzde 12.5 ile en büyük paya sahip olan Rio Tinto'nun Türkiye yakın tarihindeki yeri ise 1978 öncesine uzanmakta. Şirket, 1978 öncesine kadar Türk Borax adlı firmasıyla bor madenlerinin yüzde 80'nini kontrolü altında tutmaktaydı. 1978'de özel sektöre ait bor işletmelerinin ruhsatları iptal edilince Rio Tinto'nun adı da, Ortadoğu politikası doğrultusunda yaptıkları da unutulmaya başlamıştı.
Rio Tinto yine gündemde. Anatolia Mineral Development Ltd. -ki altın, gümüş, çinko, bakır gibi madenlerin aramasını yapmaktadır- Rio Tinto firmasınındır. 

Doğu Karadeniz'de altın arayan Cominco ile de ortak... Şirketin soyağacı tabii ki bu kadar kısır değil! Bu, Rothschilds'den Türkiye'de de faaliyet gösteren Citicorp, HSBC'ye kadar uzanan yabancı bankaların ortaklıklarına kadar dallanan büyük bir ağaç.
Rio Tinto'nun Türkiye tutkusu ise sadece dünyanın en büyük rezervine sahip olmamızdan değil; bor bileşiklerinde uluslararası pazarda rekabet etme şansımızın yok denecek kadar az olmasın dan!.
Ne var ki, Türkiye de rezervlerinin büyüklüğüyle yetinmiş bor politikasını bora dayalı sanayi ürünleri üzerine kurmamıştır. 

Uluslarararası pazardaki yüzde 35 civarındaki bor ve ürün satışı, ağırlıklı olarak ham bor üzerinedir. Buna karşılık dünyanın en büyük bor satıcısı Rio Tinto'nun da alt örgütü olan US Borax'ın piyasa egemenliği rafine ürün, bor kimyasallarından oluşmaktadır.
Kaldı ki günümüzde bor, alternatif bir enerji kaynağı olarak görülmekte, yakıtı bor olan araçlar üretilmekte; bor füzyon reaktörlü enerji santralları kurulmaktadır. 

Örneğin ''The New Jersey Genesis Project'' doğrultusunda Millenium Cell firması bor bazlı bataryalar, bor hidrit yakıt pilleri yapmaktadır (**).

Aslında, Türkiye'nin aynı süreci yakalamaması için hiçbir neden yok. İş ki, Rio Tinto'nun cazibe alanı Türkiye özel kesimini de etkilesin. Kaldı ki, Endüstri Bölgeleri Yasasıyla Maden Yasası'nın birçok maddesi işlevini yitireceğinden bor ürünleri globalizmin en kârlı sektörü haline gelecek.
Ne var ki söylentiler, bor madenlerinin özelleştirilmesine Rio Tinto'nun da karşı olduğunu; asıl hedefinin devlet eliyle işletilen madenlerin pazarlaması olduğu yönünde! Kim bilir, belki de uyduruyorlardır.

(*)Galip Türkmen; ''Küreselleşmenin Madencilikteki Amiral Gemisi Rio Tinto'', Denetim Dergisi,
(**) Mustafa Çınkı; ''Küresel Bir Yalan Bor Pazarında Rekabet'', Metalurji Dergisi, Aralık 2001

(18.03.2002)

BOR MADENLERİ HAKKINDA






NAZAR SİHİR VE BÜYÜ İPTAL


NAZAR SİHİR VE BÜYÜ İPTAL

Bismillahirrahmânirrahîm. 
Hasbunallahu ve ni'mel fettah ve nimel gafur ve ni'mel latıyf . İnna lillahi ve inna ileyhi raciun 
Bismillahirrahmânirrahîm. 
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb Mâ eğnâ anhü mâlühû ve mâ keseb Seyeslâ nâren zâte leheb Vemraetühû hammâletelhatab 
Fî cî dihâ hablün min mesed

Bismillahirrahmânirrahîm. 
Hasbunallahu ve ni'mel fettah ve nimel gafur ve ni'mel latıyf . İnna lillahi ve inna ileyhi raciun 
Bismillahirrahmânirrahîm. 
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb Mâ eğnâ anhü mâlühû ve mâ keseb Seyeslâ nâren zâte leheb Vemraetühû hammâletelhatab 
Fî cî dihâ hablün min mesed

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...