25 Mayıs 2016

Rio Tinto ve... Bor Pazarı


Rio Tinto ve... Bor Pazarı 

Hem yapısal reformların bir an önce yapılmasını isteyeceksiniz hem de Atatürk dönemi devrimlerinin rafa kalkmasına karşı çıkacaksınız.
Hem gelsin de isterse çamurdan olsun deyip yabancı sermayenin önünün açılmasını isteyeceksiniz, hem de yenilenemeyen kaynakların yabancı sermayece tarumar edilmesine kızacaksınız.
Sizce çelişkili değil mi? Bu çelişkili davranış Maden Yasası'ndaki değişikliklerin tartışıldığı şu günlerde yabancı sermayenin iştahını iyice kabartmış gözüküyor. 
Özellikle de Rio Tinto'nun.

Rio Tinto Zinc Corp., Türkiye aydınının son birkaç yılda adını duyduğu, ama aile bağlarını bilmediği bir şirket. Oysa, şirketin Türkiye ile olan ilişkisi neredeyse soyağacı kadar eski! Zira, Rio Tinto'nun sermayesinin menşei Jardine Matheson firmasının 19. yüzyıl başında Türkiye-Çin hattı üzerindeki afyon ticaretinin (*) kazancı!

Dünya maden üretiminde yüzde 12.5 ile en büyük paya sahip olan Rio Tinto'nun Türkiye yakın tarihindeki yeri ise 1978 öncesine uzanmakta. Şirket, 1978 öncesine kadar Türk Borax adlı firmasıyla bor madenlerinin yüzde 80'nini kontrolü altında tutmaktaydı. 1978'de özel sektöre ait bor işletmelerinin ruhsatları iptal edilince Rio Tinto'nun adı da, Ortadoğu politikası doğrultusunda yaptıkları da unutulmaya başlamıştı.
Rio Tinto yine gündemde. Anatolia Mineral Development Ltd. -ki altın, gümüş, çinko, bakır gibi madenlerin aramasını yapmaktadır- Rio Tinto firmasınındır. 

Doğu Karadeniz'de altın arayan Cominco ile de ortak... Şirketin soyağacı tabii ki bu kadar kısır değil! Bu, Rothschilds'den Türkiye'de de faaliyet gösteren Citicorp, HSBC'ye kadar uzanan yabancı bankaların ortaklıklarına kadar dallanan büyük bir ağaç.
Rio Tinto'nun Türkiye tutkusu ise sadece dünyanın en büyük rezervine sahip olmamızdan değil; bor bileşiklerinde uluslararası pazarda rekabet etme şansımızın yok denecek kadar az olmasın dan!.
Ne var ki, Türkiye de rezervlerinin büyüklüğüyle yetinmiş bor politikasını bora dayalı sanayi ürünleri üzerine kurmamıştır. 

Uluslarararası pazardaki yüzde 35 civarındaki bor ve ürün satışı, ağırlıklı olarak ham bor üzerinedir. Buna karşılık dünyanın en büyük bor satıcısı Rio Tinto'nun da alt örgütü olan US Borax'ın piyasa egemenliği rafine ürün, bor kimyasallarından oluşmaktadır.
Kaldı ki günümüzde bor, alternatif bir enerji kaynağı olarak görülmekte, yakıtı bor olan araçlar üretilmekte; bor füzyon reaktörlü enerji santralları kurulmaktadır. 

Örneğin ''The New Jersey Genesis Project'' doğrultusunda Millenium Cell firması bor bazlı bataryalar, bor hidrit yakıt pilleri yapmaktadır (**).

Aslında, Türkiye'nin aynı süreci yakalamaması için hiçbir neden yok. İş ki, Rio Tinto'nun cazibe alanı Türkiye özel kesimini de etkilesin. Kaldı ki, Endüstri Bölgeleri Yasasıyla Maden Yasası'nın birçok maddesi işlevini yitireceğinden bor ürünleri globalizmin en kârlı sektörü haline gelecek.
Ne var ki söylentiler, bor madenlerinin özelleştirilmesine Rio Tinto'nun da karşı olduğunu; asıl hedefinin devlet eliyle işletilen madenlerin pazarlaması olduğu yönünde! Kim bilir, belki de uyduruyorlardır.

(*)Galip Türkmen; ''Küreselleşmenin Madencilikteki Amiral Gemisi Rio Tinto'', Denetim Dergisi,
(**) Mustafa Çınkı; ''Küresel Bir Yalan Bor Pazarında Rekabet'', Metalurji Dergisi, Aralık 2001

(18.03.2002)

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...