26 Nisan 2012

KADERDE NE İSE "O" OLUR ETME MERAK..

 
"""Kaderde ne ise " O " olur etme merak,
Uyma nefsi emmarene her şeyi hakka bırak,
Altın dan ağacı olsa, Zümrütten yaprak,
Akıbet gözünü doyurur bir avuç toprak...."""
 
"""İçimizden her kime dua kapısı açılmış ise, Muhakkak ona rahmet kapıları açılmıştır, ve ALLAH'tan afiyet istenilmesinden daha sevimli bir şey istenmemiştir"""
"""Dua, inen belaya ve inmeyen belaya karşı faydalıdır. Ey ALLAH'ın kulları, duaya sımsıkı sarılınız"""
"""Ebü Hüreyra, (r.a) dan rivayete göre Haz.Peygamber (s.a.v) Efendimiz buyurmuşlardır ki : """Sakın sizden biriniz dua ederken "Ya RABB, dilersen beni mağfiret eyle, dilersen bana merhamet eyle" demesin.
"""İstediğini sağlamca ve kat'ıyyetle istesin...Çünkü ALLAH'ı şu veya bu işe zorlayabilecek hiç bir kudret yoktur"""
"""Yine Ebü Hüreyra (r.a)'dan rivayet edildiğine göre...Efendimiz buyurmuşlardır ki.""""Sizden her hangi biriniz...Dua ettimde kabul olunmadı diyerek acele etmedikçe duası kabul olunur"""Dua eden duasında ısrar etmeli, devam etmelidir....Her halde er veya geç müstecab olur"""demiştir..
 
TÖVBE İSTİĞFAR DUASI:
 
ALLAH'ım,
***Zatına karşı samimi olabilmeyi nasib et...
***zatını daha fazla sevebilmeyi nasip et....
***Zatının yoluna malımızı, canımızı, ve değer verdiğimiz ve sana ait olup bizlere verdiğin nimetlerden her şeyimizi harcamayı nasip eyle...
***Zatının rızasını kazanabilmeyi ümid ediyoruz ve zatına layık bir kul olabilmeyi nasip eyle....
***Bizleri sabırlı kullarından olmayı nasip eyle....
***Bizleri güzel ahlak verdiğin kullarından kıl...
***Bizleri İSLAM'a hizmet eden kullarından eyle...
***Peygamberimiz (s.a.v)'e layık bir ümmet olabilmeyi nasip eyle..."O"nun yaşadığı gibi bizide hayatımızda onun hayatı gib yaşamayı nasip eyle...
***Rahmetini ve yardımını üzerimizden esirgeme..
***Bizlere bu yalan dünyada ve Ahirettede iyilik, güzel ahlaklılardan olmayı nasip eyle,
***Peygamber efendimiz (s.a.v)'in, Diğer peygamber'lerin, sahabelerin, salihlerin  evliyaullahların ve zatının yolundan ayrılmayıp dini emirlerini amel eden insanların ilham aldığı kullarının yüzü suyu hürmetine bizlerinde yolunu onların yollarında bizleri de muzaffer eyle...
***Mübarek günlerini hayırlarla kutlamayı bizlere nasip eyle..
***ALLAH'ım Af edicisin, affetmeyi seversin, bizleride affeyle....
***ALLAH'ım Af edicisin, affetmeyi seversin, bizleride affeyle...
***ALLAHIM Af edicisin, affetmeyi seversin, bizleride affeyle...
Dualarımızı, İbadetlerimizi, yaptığımız ana kadar..Tövbelerimizi kabul et ve bizleri affeyle...
***Bizler yalnız sana kulluk ederiz...
***Yalnız senden talep dileriz...
***Bizlerin başka ilahı yoktur...İlahlığında "Ehad-Vahid ve Samed"olan zatındır
***Bizleri rahmetinden mahrum etme ve isteklerimizi de geri çevirme....
***Zatının kudreti tartışılmaz her şeyin üstündedir.
***Bizler zatının o sonsuz gücüne sığındık bizleri bütün kötülük ve şerlerden muhafaza eyle YA RABB'im....AMİN
TÖVBE ETTİK...TÖVBE ETTİK...TÖVBE ETTİK...YÜCE AFFINA SIĞINDIK BİZİ AFFET ALLAH'IM
                                                                                                                                                    AMİN  

GİTTİN BEN ARKANDAN SADECE BAKTIM...



GİTTİN
 
Ben, arkandan sadece baktım..
Oysa ; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki....
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini,
Gidersen sönecek içimdeki ateş, Ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi..
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" dİyecektim san, konuşamadım
Gittin.....
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım,
Öylesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu, bacağımı bu kadar acı duymazdım...
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden..Ağlayamadım..........
Gittin.....
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa,
Tutkum, seninle olmaktı, tutkum teninde erimekti..
Tutkum, hayatı seninle sadece paylaşmaktı..Anlatamadım...
Gittin.....
Gidişini önlmek için tutmak vardı ellerinden..
Ellerim değilmiydi her dokunuşumda seni ürperten?..Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini...
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu...Tutamadım
Gittin.....
Bir yıkım gibiydi gidişin...
Sen adım, adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere..
Nice terk edilmişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti...
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım....Kalkamadım...
Gittin.....
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum...Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk, Zaman bitecek ve sen gidecektin...
Bense, gidişinin ertesi günü...
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım...Başlayamadım
Gittin.....
Bir şey söyledin mi giderken?.."Kal" dememi  istedin mi?
Son bir kez " Seni seviyorum "..dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyor du ki....Duyamadım...
Gittin.....
Nereye gittiğin önemli değil di...
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
İki metre ötemde de farketmiyordu..
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyor du...
Kurtulmalaydım senden...
Bu yokluk duygusundan kurtulmalaydım...Kurtulamadım..
Gittin.....
Unutulanların arasına katılmalıydım....
Anıları bir sandığa koyup..Hayatı bir yerinden yakalamalıydım...
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim..
Yapamadım.....
Gittin.....
Bir okyanusun ortasında tek yüreği kaybolmuş sandal da..
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi...
Bil ki sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki seni UNUTAMADIM..............
M.C.D.

DUALARDAN BİR DEMET OKUYANA ALLAH'IM KABUL ETSİN



 

MENEKŞE RENGİ BİR ÇİÇEKTİ SEVDİĞİM KIZ

Menekşe Rengi Bir Çiçekti Sevdiğim Kız

Pınarların dilinden çiçeklere seslenir, kelebek kanatlarıyla süslerdi hayallerini her bahar Destina. Güzelliklerle, özlemlerle, umutla beslerdi yüreğini… Bütün acıları, umutsuzlukları dağ yelleriyle savururdu uzak çığırlara...

Yaşamın umut çiçeğiydi dağlarda Destina. Sabahın aydınlığı, karın lekesiz aklığıydı. Kar yağarken gökyüzüne bakıp sevinmeyi ondan öğrenmiştim, ondan öğrenmiştim acılara gülmeyi, sevinçlere ağlamayı, haksızlıklara karşı durmayı; Sevdikleri için ölmeyi gerektiğinde, yaşamı sevda bilmeyi, en umutsuz zamanlarda bile yüreğinde bir umut ışığı taşımayı ondan öğrenmiştim...

Seneler seneler eveldi. Rüzgarlar sevda türküleri söylerken dağların doruklarına, bir pınar başında tanımıştım onu. Rüzgarın dilindeki bütün türküleri beraber dinlemiştik yüreğimizin kulağıyla… Beraber ağlamıştık ayrıldığımızda iki sarmaşık çiçek gibi... Kavuştuğumuzda bütün dünya bizimle sevinirdi, ayrıldığımızda iki damla yaş olup süzülürdü hayatın uçurumlarına mutluluk... Gecelerce oturup yıldızlara sevda masalları anlatırdık, sevda türküleri yakardık çağlayanlara… Yıldızlar da ağlardı bizimle; ağladığımızda. Sevindiğimizde bizimle sevinirdi gecenin gözleri…

Koynumda ırmaklarla dolaşırken o uzak dağlarda, hayatla aramıza ölüm girdi. Alıp götürdü menekşe gözlü ceylan pınarımı. Bir nisan yağmuru gibi ıslandı gitti hayallerim. Sel sel oldum taşlara vurdum başımı. Yel yel oldum seherlere ağladım. Şimdi bir dağ yangını gibi her ellediğimde yüreğimi, anlamasamda, bir çiçek Zazaca döker yapraklarını kırlara. Zazaca ağlar menekşeler, kuşlar, ceylanlar, yıldızlar.. Bir kucak sevinç yaşamıştık beraber karlı munzur yaylalarında, dünyalar dolusu mutluluk. Şimdi gönlümde bir çağlayan gibi özlemi akıyor acılara her gece ve bir dağ yangını gibi her gün acısı birikiyor yüreğimin göllerinde.

Ey yavru bir kuş gibi düşlerimin arasından uçup gitti uçarı kız, yaşım on beş idi, yüz oldu, binyüz oldu, yaşlandım yaşamadan aşkı ve baharı. Farkında değilim şimdi, geçen günlerin, değişen mevsimlerin. Yağan karlar altında kaldı kalbim... Şimdi dağların ardında her bahar yıldızlara sevdalı bir çiçek açar, adı Destina. rengi Destina. kokusu Destina; bir kız geçer rüyalarımda uzak dağların başında, bakışı selvina, yakışı Selvina, gülüşü selvina, duruşu selvina. Ya ben nasıl ağlamam, ya ben nasıl! ..

Yüreğim kanayan bir duygu pınarı şimdi. Kurumayan ve her bahar daha da çağlayarak akan sevda denizlerine... Sen uyu dağlar kızı Destina. Canpınarım, gönülgözüm, dağçiçeğim sevdiceğim. Sen uyu o uzak yıldızların altında. Ağladığımı görme, duyma sesimi. Görürsen, duyarsan üzülürsün perişan halime, biliyorum… Ağlarsın, üzülürsen, dayanmaz buna güzel yüreğim...

Erişilmez uçurum diplerinde kaldı özlemlerim, yaralı ceylanlar sekiyor bakışlarımda şimdi. Tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz, her yağmur yağdığında boynu bükük bir çocuk üşüyor ve ben bu yağmurlar dolusu yalnızlığımla, bütün bulutlardan sana koşuyorum Destina....

Benki, hayalleri uzak dağ yollarında kalan işkilsiz çocuk. Munzurun başında ağlayan o nazlı çocuk Benim de hayallerim vardı bir zamanlar, tüm dağlı çocuklar gibi. Sevdalarım, sevinçlerim, korkularım vardı. Şimdi gittiğim her ülkede içimde kanayan özlemler gezdiririm, rüzgarlar estiririm ağaran saçlarımda. Kimse bilmez niye öyle suskun hüzünlü bakarım uzaklara, niye bükük durur boynum...

Ah yüreği dağlım. Yürekler boş bakışlar anlamıyor beni, bu uzak yerde her akşam vakti el ayak sesleri çekilirken caddelerden, vurup yüreğimi narlı sevdalara, yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor, kimse bilmiyor her gece dudağımda bir şiir’in kanadığını. Hasret ki, yolları kanamalı ağır bir hüzündür geçip giden günlerin terkisinde. Rüzgar koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü. Her mısrada çığlık çığlık yüreğim… Duyuyor musun? ...

Biliyorum artık gelmeyeceksin ama ben hala seni bekliyorum. Gelmiyorsun, sesinde gelmiyor artık, kokunda... Kelebekleri göç etti ömrümün. Sonbahar oldum yaprak yaprak, düşen her yaprakta içimde bir şeyler koptu, ismini haykırdım rüzgarlara ağlayarak, savruldum rüzgarlarla… Seni sevdiğimi bağırdım yıldızlara, özlediğimi….

Ne zaman bahar gelse uzak dağbaşlarına cerenler iner sulara, her pınar başında seni bulurum ceylanlara su verirken. Yüzünü, gözlerini, dudaklarını görürüm. Bir pınar başında su içen ceylanlar gibi usulca sokulup yanıma şiirler içirirsin seven yüreğime. Derin bir ah gibi özlemin düşer içime. Düştükce buğulanır gönül pencerem, buğulanır gözlerim, canpınarım, duygu bahçem, yüreğim... Bilirim, mutluluk benden çok uzaklarda bir yerde kaldı. Elimi uzatsam dokunamam, çağırsam duyuramam sesimi. Yoruldum yıllarca özlemini çekmekten, yürek vurgunu yaşamaktan, hayalini beklemekten… Bedenim, beynim, ellerim, gözlerim yoruldu. Yoruldum hayalini beklemekten yollarına düş işlemekten.

‘’Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde
gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter
ve serin serviler altında kalan kabrinde
her seher bir gül açar, her gece bülbül öter’’
Beyatlı
Menekşe rengi bir çiçekti sevdiğim kız
anadolu yaylalarında karanfil kokan
yanaklarında güneşin gül öpücükleri
dudaklarında hayatın nazlı gülücükleri
pınarlara her akşam aşk masalları anlatan

erguvan rengi bir çiçekti sevdiğim kız
munzur’un eteklerinde nergiz kokan
bakışı ayışığı yüklü bir ceylandı
Sevda ve gül işlerdi yüreklere
ipek saçlarında çayır çiçekleri
esmer alnında duygu gelincikleri
her gece yıldızları alıp koynuna yatan

bende sevmiştim ah deli gönlüm bende
hasret rengi bir çiçekti sevdiğim kız
gözlerinde dağların ilkyaz gülücükleri
dilinde sevdanın içli sözcükleri
saçlarında bahar yelleri eserdi
yaşamak bir şarkıya benzerdi dudaklarında
dünyanın bütün dillerini konuşan

bende sevmiştim ah ömrüm bende
kar rengi bir çiçekti sevdiğim kız
nefesinde dağgüllerinin kokuları
kalbinde sevdanın gizli korkuları
üşüyen yüreklere beyaz çiçekler sunardı her gece
türkü türkü seher yeliydi yüzü
şiir şiir ay güzeli
doğanın bütün renklerine yakışan

bende sevmiştim ah dostlarım bende
hayat rengi bir çiçekti sevdiğim kız
hala özlem kokuyor bir köşesinde anadolunun
hala sevda kokuyor uzaklarda sesizlikler içinde
kimselerin uğramadığı bir yerde
yıldızlara bakıp üşüyor her gece

şimdi güller gülümsemiyor artık,uzak dağbaşlarında
cerenler inmiyor sulara
derin uykuya dalmış gözlerinde sevdiğimin
nergizler uyanmıyor sabahlara
sarmıyor yaşamı maviler
sonsuz bir hüzün gibi devrildi düştü gecelere
bir hüzünki ne yazgılara sığar ne yıldızlara

Ya ben nasıl ağlamam dostlarım. Ya ben nasıl..

ALIP BENİ YÜREĞİNE GÖTÜR EY GÜL-İ RANA


Alıp Beni Yüreğine Götür

Ey gül-i RâNâ

Yine akşam oldu bak, senden kilometrelerce uzakta seni düşünüyorum… Sevinçlerini, kırgınlıklarını, o aydınlık gülücüğünü düşünüyorum… Aramızdaki mesafelere rağmen yanımda, canımdasın. İçimde yaşatıyorum seni, yüreğimin en derin yerinde… Unutma…

Sen benim bu dünyada biricik sevdiğim, beraberliğim, yalnızlığım, ışıltılı dünyamsın… Seni bir an unutsam yıkılır duvarlarım, her yer karanlık olur.
Bırak bir ömür yüreğim yüreğinde kalsın. Yüreğim, yüreğinde yansın…

Yüreğin en derinlerinden kopup gelen sınırsız bir sevgi seliyle sana gelmek, yüreğine sığınmak istiyorum. Gözbebeklerindeki kıvılcımların titreşimlerinden, sevdalı bir kıvılcım türküsü gibi kaybolmak ve anlamsız yaşadığım bu hayatta, yeniden kendimi bulmak istiyorum…

Seni her düşündüğümde güneşi ardında, yağmuru içinde taşıyan bulutlar gibi gelip girersin tepeme. Ve ben her sabah uzaklara bakarak sevgiden ışığını toplarım kalbimin içinde. Kalbin kalbimde menevişlenir her akşam…

Şimdi kalkıp sana gelsem, sarılıp uzansam yanına, saçlarını okşasam, dudaklarına dokunsam; tutup ellerini, yanan yüreğimin üstüne bastırsam. Hiç konuşmasam uyusam koynunda…

Her sabah uyandığımda, kuşlarla beraber uçsam bir turnanın gözünde, güneşe ulaşılmazlığı bilerek ve istiyerek yüreğinin soluğuna sığınsam…

Ey sevgili, Ey gül-i Rânâ, sevgin öyle doldurmuş ki yüreğimi, öyle incitiyorki içimi…Özlemin derin bir uçurum, bir kıyısında sen, bir kıyısında ben duruyorum… Sana ulaşmaya gücüm yok… Koştukça sana doğru uzaklaşıyorsun benden, yaklaşmak istedikçe uçurumlar büyüyor önümde. Yelkensiz olan sandalmızı kıyıya ulaştıramiyoruz...
Bilir misin ateşle suyun hikayesini? İşte biz seninle ateşle suyuz...

.../
“Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, Hayatıma anlam veren mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüreğim sana armağan... Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına... Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı... Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su... Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını.... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşden kaçar olmuş.. Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş...”

Ey sevgili,Ey gül-i Rânâ seni sevmeseydim, ruhumu diyar diyar dolaştırıp, hicran rüzgarlarını durdurmanın, bulutları topraklara dökmenin başka yolu olur muydu? .. Başka yolu olur muydu? Her gece bir yıldız koparıp atabilir miydim koynuna? Güneşi alıp koyabilir miydim gözlerinin içine, dünyayı gözlerinle aydınlatmak için…

Ey gönlümdeki kızıl gül, Ey gül-i Rânâ, ey dalımdaki sünbül! Beni sevginden mahrum bırakma, tut ellerimden alıp beni yureğine götür, cennetine götür, cehennemine… Senden ne gelirse razıyım...

MEVSİMLERİN ENGÜZELİ AŞK MEVSİMİ


Aşk Mevsimi

Bir rivayete göre derlerki “Deniz köpüğünden yaratılan Afrodit, bir gün sevgilisine vermek için beyaz gül toplarken parmağına diken batmış ve akan kan beyaz gülü kırmızıya dönüştürmüş”}

 Bu yüzden kırmızı gülün aşk anlamına geldiği söyleniyor.
Bir zamanlar herkes beyaz sevdalar yaşarken kan gülü renginde.
Mühürlü sevdaların rengârenk gül desenleri çizilirdi yüreklere...
Tutar her bahar bir kan gülü ve bir nergis çiçeği gönlünü sunardı kırlara dağlı çocuk gülücüğünde.
Bir tutam serinlik vururdu bahçelere, yüreklere buğulanan sıcaklık vururdu! ....
Esen seher yeli saçlarını okşardı usul usul nazlı bir kızın, şevkatli bir elin parmakları gibi...
Bir öpücük çiçeğiyle beraber kuşların sevinci bahar konarken saçlara, ışıl ışıl olurdu gözler..
Tutam tutam sevgi ışığı dolardı dörtbir tarafa, tutam tutam sevinç çığlığı olurdu kuş ötüşleri...
Kan gülü olurdu bütün sevdalar, kanı yüreklere akardı sımsıcak...
Ve hayaller renklenirdi nergis renginde hayata savrulan...
Yürekler özlemin en deli kısrağı olurdu.
Zaman dururdu, sadece gözler ve gönüller konuşurdu.
Ne zaman kırlara bahar gelse sevinci yaşardı kelebekler, çiçekten çiçeğe sevişirdi arılar.
Dağlı çocuklar umudu kucaklardı bir yanda; bir yanda gelin gelin gelincikler öpüşürdü rüzgarda.
Aydınlık dolardı her tarafa, gürül gürül sevdalara akardı dereler.
Bir dağ pınarı gibi hayat kaynardı kanında yeni yetme sevdalıların.
Tomurcuk tomurcuk fışkırırdı aşk Yüreklerinde.
Alıp götürürdü duyguları serin serin esen seher yelleri uzak dağlar ötesine...

Ne zaman bahar gelse bir demet aşkçiçeği, bir demet süsen (sosın) kokusu yayılırdı sabahın yamaçlarına kıpkızıl.
Gönüller bir tutam sümbül, bir kızıl gül olur yanardı incecik bir sevdanın doruğunda.
Yağmurdan sonra ki, mis gibi kokan toprağın kokusu olurdu aşk,
havanın tertemiz buğusu olurdu Munzur’un yeşil yaylalarında...


Aşk mevsimi geldiğinde sevgi rüzgârlarıyla dolardı yüreklerin yelkenleri, ırmaklara her baktığımızda bilinmedik huzur dolu denizlere açılırdı sandallar sevgi rüzgarlarıyla.
Kalplerin ve ruhun en derinlerine ulaşılırdı aşkın varlığıyla...
Tertemiz saf sevgilerden alarak gücünü ve kaynağını...
Herkesin herkese verecek bir şeyi bulunurdu mutlak her mevsim,
ama aşk mevsimi geldiğinde herkes en değerlisi kalbini verirdi sevdiğine...
Her sabah uyandığımızda bir nergis öpücüklerini sunardı aşkın doruklarına, gökyüzüne sarı saçları savrulurdu dalga dalga.
Umudun bahar gözlerinde çözülürdü yaşamın gizi, büyürdü damla damla pınarlarla.
Ardında binlerce bahar çiçeği gözlerini açardı aydınlığa, sonsuza sevinirdi kırlar.
En çok da aşk çiçeği Nergiz sevinirdi. (Narcissus) Aşk mevsimi geldiğinde...
Aşkçiçeği Nergis

Derlerki, (Nergis) “Narcissus, öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya dayanazmış kendine.
Gün boyu ayna arşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyreder dururmuş hayran hayran.
Bir gün ırmak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü.
Uzanıp, iyice bakmak istemiş.
Tam gördüğünde kendisini, dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya.
Yeryüzünün en güzel insanının öldüğünü duyan Tanrı, unutulmaması için O'nu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş, Narcissus, Aşkçiçeği nergis olmuş.”
Nuri CAN

SUSTUM SÜPER SESLİ FLAŞH ŞİİR


Alert icon
Ben Sustum Sen Anlat Dünyaya Acılarımı
Uzun saçlı ateşlerde yandı hayallerim
hangi dala tutunsam yapraklar üşüyor
sonbahara düşüyor gölgem
devrilmiş ağaçlar gibi duruyor boynum ey hayat
tutunduğum dallar kırık
çıktığım yollar tutulmuş
ne yana dönsem deli rüzgar sarhoşluğu
ne yana dönsem uçurum boşluğu
bütün mevsimler sonbahar
bütün ayrılıklar kar
mazide kaldı gülücükler
gülüşler yetim şimdi
hayaller yıkık
düşler yetim
gelme ey yar
ey sevdalı mevsimlerin ipek saçlı kızı
Gülbahar
gelme
kurudu yoluna diktiğim bütün fidanlar

Ben uzak dağbaşlarında ürpererek açan papatyayım
her koklayış bir sancı, her dokunuş bin acı
hasret bulutları gözlerimin içinde duman duman
sis olup ağıyorum uçurumlara her gece
ayazlara, fırtınalara sarılıyorum
yaprak yaprak savruluyorum sokaklara
kirpiklerimde saklasam da ayrılıkları
bıçak olup yüreğime saplanıyor her damla...

Her gece yıldızlarla dertleşiyorum
rüzgarlara anlatıyorum seni sevdiğimi
sulara, ırmaklara, anlatıyorum özlemlerimi
kirpiklerimden süzülen damlalar sızlatır yüreğimi
oturup ağlarım nisan yağmurları gibi...
gelme ey yar
ey yaralı mevsimlerin yağmur saçlı kızı
Gülbahar
gelme
çürüdü içimde beslediğim nazlı gelincikler

söyle ey rüzgarın sesi uçurumlar saklarmı yaraları
dallar da ağlar mı sonbaharda
yaprak yaprak düşüyorum hayattan işte
çözülmüşüm, dağılmışım, üşüyorum
ne yana dönsem sonbahar
ne yana dönsem uçurum yaraları
şimdi başımda kar
dalımda rüzgar
gelme ey yar
ey sevdalı mevsimlerin yalnız kızı
Gülbahar
gelme
silindi adına yazdığım bütün şiirler

Dört yanım riya
dört yanım ihanet
her gün bir kahpelik vurur sırtımdan beni
bu yüzden dinmiyor kanaması kalbimin

Susmak kırgınlıksa
susuyorum işte ey hayat
bir dağbaşı ıssızlığı gibi susuyorum
kırılgan bakışlarında bir yetimin,
suskunluğum akıyor yaralı denizlere
gelme ey yar
ey karlı dağların, ey uzak limanların yalnız kızı
Gülbahar
gelme
kimse söylemiyor artık,
unutuldu adına bestelediğim bütün şarkılar, türküler

Gelirsen hüzünlerime gel, özlemlerime gel
al sinene sar beni
kirlenmemiş bir sevginin kundağına sar
acılarımı acılarına kat

ben sustum sen anlat dünyaya acılarımı...

Nuri CAN

YAĞMUR SAÇLI KIZ


Yağmur Saçlı Kız

Yağmur saçlı Kız unutma! bir tek seni sevdim ben, bir tek seni özledim... Sen benim ilham kaynağımdın, sevinç tomurcuğum, sevgi çağlayanım, hayat pınarımdın bir zamanlar... Bir zamanlar saçların bahçemin nazlı çiçeğiydi her dokundukça yeşeren, okşadıkça kokulu güller açan; doyamazdım bakmaya, dokunmaya kıyamazdım... Ellerimi tuttuğunda tanımsız bir sevinç kaplardı içimin denizlerini; gökyüzü benim olurdu, yeryüzü benim...

Yaşamak bir rüyaydı seninle Yağmur saçlı kız, en güzel rüya sendin. İlkbaharda gökkuşağım olurdun, yazmevsiminde yağmurum, sonbaharda rüzgarım, kışmevsiminde fırtınam olurdun, her halini severdim senin...

Seni görmediğim gün bir şeyler eksik gelirdi bana, yabancı kalırdım hayata. Hüzünlü ırmak kuşları gibi bekler dururdum bir kıyıda, sen gelir geçersin diye...

Ne güzeldi özlemin çiçeklerinde yağmur yağmur gülüşün, geçişin her sabah gülümseyerek kapımızın önünde; rüzgarın saçlarına vuruşu, fistanının savruluşu rüzgarda ne güzeldi...

Yazyağmurum olur ıslatırdın beni, güzgüneşim olur ısıtırdın. Düştüğüm her kuyuda gözlerindeki sevdalı imgeye tutunup çıkardım yeniden yeryüzüne, kirpiklerinde dinlenirdi ruhum...

Beyazlar içinde gelirdin her gelişinde, nazlı utangaç bir gülüş olurdu dudağında, yanağında dağ gülleri; nefesinde serin serin sevgi olurdu. Yasemin kokulu bir sevinçle süslenirdi gönlümüz, ay kokardı bakışların, oturup yıldızları seyrederdik saatlerce...

Şimdi geride kalan zaman dilimlerinde kare kare mutluluklar geçiyor gözlerimin önünde, korkular, tehtitler geçiyor... Ne zaman seninle buluşsak çabuk geçerdi zaman, kırmak isterdim dünyadaki bütün saatleri, zincire vurmak isterdim zamanı...

Korka korka buluşurduk kuytu yerlerde, sarılıp dururduk biribirimize, sadece gözlerimiz konuşurdu. Sonra ayrılırdık istemeye istemeye. Sorguya çekerlerdi seni, döverdi kardeşlerin, elimden bir şey gelmezdi. Gözyaşların gücüme giderdi, oturup ağlardım senin yerine...

Unutma! Bir tek seni sevdim ben, bir tek seni özledim bahar gülüşlüm... Derlerki, insan hayatında bir kez sever, bir kez aşık olur ama ben seni milyon kere sevdim hayatımda, milyon kere aşık oldum...

Şimdi buluştuğumuz yerden ne zaman geçsem içim burkulur, gözlerim durup durup dolar. Her esen yelde, yağan yağmurda, çağlayan ırmakta, uğuldayan ormanda senin kokunu duyarım çünkü...

Anladım ki, bütün iççekişler sevgililerine kavuşmayan sevdalıların hüzünlü gözlerinden gelirmiş, yaşamın kıyısında kırılmış tomurcuklardan...

Şimdi acılar simsiyah bir sarmaşık esrarıyla büyüyor bedenimde her gece, inciterek sarıyor yüreğimin yalnızlığını... Yokluğun bir rüzgardır şimdi eser gönlümün soğuk duvarlarına her gece. Gözyaşlarım yağmurlara karışır, yağmurlar gözyaşlarıma, düşer damla damla yitirilmiş sevda közlerine...

Hani hatırlar mısın? Masal güzeli nineciğin o akşam aşkımız için anlattığı masalı! Bu masalı her hatırladığımda yüreğim yanıyor yağmur saçlı kız...

Karlar Prensi İle Güneşin Kızı

“Karlar prensi güneşin kızına aşık olmuş. lakin birleşmelerine olanak yokmuş. biri soğuğun prensi biride ateşin kaynağı. karlar prensi birgün dayanamamış koşmuş sevgilisine ve kucaklamış onu. o andada eriyivermiş sevgilisinin kollarında. işte dünyaya ilk yağmur o zaman yağmış. bundan sonrada ne zaman yağmur yağsa güneş matem tutup ortadan kaybolurmuş. yağmur bitiminde ise gökkuşağı dünyanın bu en büyük aşkı anısına gökyüzünü sararmış boydan boyaaa...”

Özlem tek yönlü uzun bir yol işte Yağmur saçlı kız, gidipte dönüşü olmayan... Aklıma düştükçe bakışların, bir hüzün şarkısı kırılır kalbimde, ki, canıma batıyor kırıkları her defasında..
Hiç çiçeklenmiyor dallarım artık, meyve de vermiyor. Kalbimin batısında battı güneş, doğusunda ise güneş yok...

Ah yıllar ah! Şarkılardaki gibi her şeyi yıpratır, yorar, yaşlandırır ve alıp götürür bilinmeyen bir meçhule doğru...

SONSUZA KADAR SESLİ FLAŞH VİDEO

SONSUZA KADAR

İlk gördüğüm sendin, son gördüğüm bir yabancı 
Hani bir yastığımız olacaktı, bu ikinci yastık kimin? 
Sen, ruhumdaki son sancı… 
Gidiyorsun ama ruhuma kazındı ismin….

Sen ‘evet’ dedin, ben ‘sonsuza kadar’… 
Oysa ki bir evin eşyalarını paylaşmak değildi benim amacım. 
Bir hayatı paylaşacaktık seninle, bir ölümü… 
Sen silersin belki ama, ben nasıl unuturum dünümü…

Eşyalarımı topladığım valiz kadar küçüktü ömrüm 
Ve bir aşkı paylaşmayı göze alacak kadar da büyük. 
Şölen masalarında yalnız kalmaktansa, 
Bir fakir sofrasındaki mutluluğumdu ekmeğim bir dilimini böldüğüm.

Ben gidiyorum şimdi, sen kalarak terk ediyorsun. 
Hani iyi ve kötü günde birdik, hani bu yuvayı sonsuza kadar sevecektik? 
Senin sonsuzun dün bitti, benimki halen sonsuza kadar… 
Keşke bana ‘seviyorum’ demeseydin, kandırmasaydın beni bu kadar…

Şimdi bana git diyorsun, bitti diyorsun… 
Sen benim hayatımdın, kaderimdin. 
Kaderimin sonuna mı geldim, hayatım mı bitti? 
Benimki devam ediyor ama senin sonsuzun burada bitti.

Bu masayı hatırlıyor musun, ilk defa kahvaltı ettiğimiz… 
Ya ilk filmi sarılarak beraber seyrettiğimiz? 
Ben gidiyorum sadece ikimizin şarkısını alarak… 
Hani hayatımızdı bizim şiirimiz, her gün bir mısra eklediğimiz?

Niye gözlerin şimdi bir başka bakıyor? 
Niye hatırladığım en güzel sözlerin beni yakıyor? 
Yuvamızın çatısı yıkıldı görmüyor musun… 
Şimdi yeni bir gökyüzü sana bakıyor…

Şu yıldızı hatırlıyor musun gökyüzündeki. 
İkimizin yıldızıydı her gece hayale daldığımız. 
Bir de onu alıyorum giderken yanıma. 
Her gece ben seyredeceğim yıldızımızı tek başıma, 
binlerce defa çalarken şarkımız…

Ben bu kapıdan ve hayatından şimdi çıkıyorum. 
Şarkımızı ve yıldızımız alarak.

Benim olduğun her dakika için teşekkür ediyorum. 
Sen ise beni terk ediyorsun burada kalarak.

Ve sonsuza kadardı benim aşkım, yeminim. 
Yine de sonsuza kadar sürecek. 
Aşkım, evim kabe’mdi benim. 
Yavrumu sana emanet ediyorum tek aşkım, son sevgilim…

"Yalan ömrüme bin dert katıyorum 
Sana değmeden elini tutuyorum 
Ömrüm bitiyor görmeden gidiyorum

Sana param parça bir kalp bırakıyorum.. 
Niye böyle oldu diye sen sor kendine 
"Ben gidiyorum!"

BENİM KIŞLARIM YAZA BENZER SESLİ FLAŞH ŞİİR


Öyle soğuklarda yanarım ki kimse üşüdüğümü bilmez. 
Kimse kendime yettiğimi de bilmez de yalnız kaldığımı farzeder 
En çok kışı severim ben 
En çok kışın ısınmayı 
Kış karları, karlar üşümeyi ve üşümek de ateşi, yazı sevdirir 
Her kış gelecek yazı düşler ve ısınırım 
Ve düşlerim öyle geniştir ki karlar ortasında güneşi düşünerek ısınırım 
Benim kışlarım yaza benzer 
En çok kendim inanırım 
Kendim bilirim en fazla karların dondurduğu kadar yaktığını da 
Ve bir yaz günü kaybettiğim umutlarımı, bir kışın göbeğindeki boranlarda ararım 
Ben en çok yazları üşürüm 
Kışın geleceğini bilmek, gelecek korkusunu depreştirir yüreğimde 
Kışı düşünmekten yazı yaşayamam da 
Onun için benim yazlarım kışa benzer 
Ve yüreğimde yazları yaşarım, bedenim karlar altındayken 
Bir tek düşüncelerimi tutsak edemem ben 
Hislerimi tutsak ettiğinden ve kuşkularımı örttüğünden başka 
Hep bir kış ortasında yazın ölmeyi düşlerim 
Ölürüm de zaman zaman; yinede öldüğümü hepinizden gizlerim

İNTİZAR MP3 SESLİ

intizar
İntizar
Gözlerin dokunuyor kalbime ey cefakar
Öyle uzun bir hicran sundunki hayatıma
Zehrini yudumluyor ruhum melankolini
Lambalar sırılsıklam gönlümde sönmesin yar
Ellerin ab-ı hayat, gülüşün yar, sesin yar
Rüzgar mıdır, yağmur mu dumanlı bakışların
İrkiliyor durmadan bedenim, hülya mıdır
Neş’eme ızdırabın çektiği perdesin yar
Umudumun maviye büründüğü yerde mi
Mahulyam, ey şebnem edalım, nerdesin yar
Unutma ceylanların çölleri sevdiğini
Toprak neva sırrını ezberliyor göklerin
Renkler uğursuzluğu fısıldayıp duruyor
Ülfetim nevbaharı bekliyor, bilesin yar
Zarif bir düğüm gibi duruşun yar, sesin yar
Gülleri incinmesin masum dudaklarının
Aldırma, leylakların solduğuna içimde
Ruşenimsin ey canım, beyaz bir lalesin yar
Işığısın şehrayin kalıntısı ömrümün
Sensizim, avareyim; durmayıp gelesin yar
Esrarengiz şarkılar dinliyorum geceden
Neden ıslak bilmem ki, çehresi yıldızların
Mestediyor ruhumu endamın, ey cefakar
Eridim; ırmağa döküldüm; şulesin yar
Neden resimler gibi hercaidir sesin, yar
Ey deniz yürüyüşlüm, ey hüznümün kaynağı
Küskün ırmaklar bile benden daha mutludur
Şafakta billur olup, gönlüme giresin yar
Eski umutlarımın son bulduğu yerde mi
Sihirli akşamların ülkesinde misin yar
İlkin şakayıkları okşayan parmakların
Nedense, kanatlanıp uçtu yalnızlığıma
Anladım aynaların seni kıskandığını
Şeydayım, efkarlıyım; duyup da gülesin yar
Efsunlu duygularla sarsılıyor benliğim
Hasretim ey cefakar, süreyya gözlerinde
Ebedi nalan oldu gözyaşım; silesin yar
Pusatsız suvariler gibiyim yollarında
İntizarın alnıma vurduğu halesin, yar
Çeşmeler kurumaya yüz tutmuşsa içimde
İklimler lanetini kusuyorsa ötenin
Mahşere aralanan kapıdır şimdi zaman
Dil-rübasın, mümayiş sultanı, didesin yar
Ellerin ıtır dalı; duruşun yar sesin yar
Çakıyor yüreğimde şimşekleri ferdanın
Işık ol, perdesinden kurtar beni sevdanın
Nerdesin? ..Rüyada mı? ..Sanki mazidesin yar
Lalezarı solgundur melal yolculuğunun
Ilıksın, uykudasın, safsın, güzidesin yar
Yasaklara nigehban olma, ey mah-ı zemin
Orkideler seninle büyüsün bahçemizde
Rahmeti özümleyen bir bende-i numune
Olalım yeryüzünde, ey can, hep tazesin yar
Gurbetin lisanıdır gülüşün yar, sesin yar
Üflerken erdemi maveradan hicabın
Zümrüdüanka neden alev alev yanıyor
Ey enis-i mücella, sen ki, yelpazesin yar
Limanısın ruşenimin bela okyanusunun
Semadan damla damla inen firuzesin yar
Esirinim; ey nur-u nigahı, m, yakma beni
Sonsuzlığa seninle varalım, ey cefakar
İliğime işledin; no’lur, bırakma beni
Nazlısın; nazarındır ufuklarımı saran
Ayrılık acısıdır damarlarımda kıvranan
Yorgunum, yaralıyım; no’lur, bırakma beni
Şahikasın; şavkınla tutuştu hücrelerim
Esirinim; ey nur-i nigahım, yakma beni
Nurullah GENÇ

SESSİZ KALDIKÇA BÜYÜDÜ ÇIĞLIKLARIM MP3 SESLİ


sessiz kaldıkça
Sessiz kaldıkça büyüdü çığlıklarım,
Emsali yok bu yılgınlıkların,
Nasihat kâr etmez ortasındayım kalabalıkların,
Seni aramaktan yoruldum,yoruldu ayaklarım.
İstemem artık gelme dayanmaz bu yürek,
Zor gelir bana son çizgiyi sen çek.
Halimi hiç sorma,hatta arkana bile bakma,
Ellerini de al ellerimden.
Rüyalardasın artık,bilinmez diyarlardasın,
Şahit tutamam seni aşkıma.
En son vedanı hatırlar ancak bu yürek,
Yadeder geçmişi değmezmiş der geçer.
Adın anılsa duymaz,
Razı olmaz aşkından.
Islanır sırılsıklam yine de aşkına yanmaz,
Mesken tutar en viran yeri,sende konaklamaz.

AH RUH-U LEYLAM SESLİ MP3


Ruhumun ince dokunuşlarının dünyasına sıkıştırılan Leylam..
Ey goncasında gül derleyemediğim sevdam…
Kırılgan bakışlarında dünyayı bulduğum ey Ruh-u Leylam..
Ah Leylam ..Ah kara sevdam ..
Aşkı aşk yapan imkansız oluşundaki sırda gizlidir../..
Aşk ne kadar imkansızsa o kadar derinleşir../..
Aşk sesinin ahenginde ruhun ebedileşir…/..
Ah Leylam bağrıma açtığım yaram …
Sen ! Dediğim gün Ben bitmiştim…/…
Ezelden duyduğum sesinin Ebediyle devleşmiştim ..
Güneşi kıskandıran bakışlarından mı aldın gönül buseni..
Her inzivanda vicdanımı yakan sözlerinde küllenmiştim…
Ah Ruh-u Leylam… İmanınla bir şahin gibi havalanan..
Ruhunun okunuşlarında Zeyneplerin gözyaşları saklı..
Her tuttuğun elin sıcaklığı adeta Hz. Havvanın bahtı..
Yüzyıllık ses duyulsun gönüllere sirayet etsin Leylanın aşkı..
Tüm gücünle çağlara haykırmalısın ..
Gayen derya-ı Aşksa /o deryada boğulmaya mahkumsun../…
Gayen Allah’a varmaksa / aşkın heybendeki şevkli azığın olsun../..
Leylam..Ah Ruh-u Leylam..Ruhumda bulduğum aynam …
Kırılganlığın asaletindendir ..
İnceliğin ferasetinden..
Yüreğine akan gözyaşların sevginden ..
İmanınla içindeki fırtınaları susturuşun basiretinden…
Bil ki
Herkes bu dünyaya bir şeyler eker…
Ama gerçek Özgürlük /
Abdullah olmaktan geçer../..
Ah Leylam..
Dinine ihanetin yaklaşıyorsa soğuk sesi..
Kes !..Şahdamarından sana ulaşan vesveseleri..
Hak beLLi Hakikat beLLi…
Dünya ,nefis, şeytan üçgeninde oyalama kendini ..
Ve bir gün duyacağız …
Kainatın her yerinden La İlahe İLLALLAH seslerini…
Ah Leylam yandıkça yüreği kor olan..
Bir tek sen değilsin ki bu dava için yanan…/..
Çivisi çıkmış bu dünyada / gel Hak bu diye haykıran …/..
Bir tek sen değilsin ki Aşkın makamlarını araştıran…/..
Nice şemsler geldi geçti Güzele ayna olan ../..
Bil ki seni sen yapan ne şemstir ne Mevlana…/..
Kur’an Hakikatlerinde yoğunlaş gerisine aldırma…/..
İmanında yükseldiğinde hayra ermişsindir../..
Gayeni Kaybettiğin Gün Bitmişsindir…/..
Ah Leylam ruhunun kıvrımlarında aşk yakan …
Lisanı hep Hak için haykıran …
Deminde seni sevmek …
Bin ızdıraptı bin elem …/
Mevsimler geçerken gözlerinden…/
Her susuşun alnıma yazılmış çilem../
Konuş …Konuş ..Razıyım alev çıksın sözlerinden…/

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...