23 Şubat 2015

YAHUDİLERİN MISIRDAN ÇIKIŞI



YAHUDİLERİN MISIRDAN ÇIKIŞI 

TEVRAT KİTABI YARATILIŞ DÜNYANIN YARATILIŞI




TEVRAT
YARATILIŞ DÜNYANIN YARATILIŞI

PARA İMPARATORLUĞU DERİN YAHUDİ DEVLETİ PDF E-KİTAP





PARA İMPARATORLUĞU 
DERİN YAHUDİ DEVLETİ
 PDF E-KİTAP

İSRAİL DEVLETİ’NİN KURULUŞUNA KADAR GEÇEN SÜREÇTE YAHUDİLER ve SİYONİZM’İN GELİŞİMİ Sedat Kızıloğlu




İSRAİL DEVLETİ’NİN KURULUŞUNA KADAR GEÇEN SÜREÇTE 
YAHUDİLER ve SİYONİZM’İN GELİŞİMİ 
Sedat Kızıloğlu

TÜRK-AMERİKAN SAVAŞI VİDEO





TÜRK-AMERİKAN SAVAŞ

Kesnizani Tarikatı


Kesnizani Tarikatı 
Bu yazımda sizlere Ramazan Kurdoğlu’nun çok değerli bir çalışması olan;
“Hollywood ve Kabala’nın 13. Havarisi Evanjelizm(syf. 292-296)” 

adlı kitabından sunacağım bir kesit; 
Türkiye’de olanlara da net bir ayna tutuyor:
ABD Irak’a vurduğunda, Irak ABD’ye adeta altın tepsi içinde teslim edilmişti.
Herkes “Esas savaş Bağdat’ta olacak” derken Bağdat savaşmadan teslim edilmişti. Tarih 10 Nisan 2003’ü gösteriyordu.
Teslimatı yapan, gerçekte Irak’ta herkesin bildiği ama ortalıkta gözükmeyen KESNİZANİ tarikatıydı.
Tarikat “körfez savaşı”ndan sonra Saddam’ın etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. Saddam’ın karısı, çok güvendiği generalleri ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler… Hepsi tarikat “müridleri”ydi.
Kesnizani tarikatı, MOSSAD ve CİA tarafından Saddam’ı içten yıkmak, Irak’ı kolayca teslim almak için organize edilmişti.
Saddam 33 yıllık diktatörlüğünde, birçok karşı ihtilal, suikast vartalarını atlatmıştı. Ancak “tarikatın” metodu hepsinden farklıydı.
Tarikatın “müridleri” Saddamın en yakınında olanlardı. Onun her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin oğlu Nehru’ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş olup MOSSAD ve CİA istasyonlarına doğru uçuyordu.
Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani, zikirden ziyade, siyasete meraklıydı. Müridlerine de Kur’an eğitimi yerine adını zikretmeden Kabala öğretilerini /mistizmini anlatıyordu.
Kesnizani tarikatı, baba Abdülkadir zamanı da dahil Saddam’a bağlılıkta kusur etmiyordu. Kürt, Türkmen, Arap rejim muhaliflerini anında BAAS Parti istasyonlarına bildiriyordu.
Şeyh Muhammed kitap yazmaktan da geri durmamıştı. Tarikatın dönüşümü  şeyh efendinin etrafındaki İslam alimlerince, gerçekte MOSSAD ajanı hahamlarca hızlandırılmıştı. Şeyh’in kitabı, Kabala öğretilerini İslam mistizmi adı altında imanlı müridlerin beyinlerine ve kalplerine ince ince enjekte etmek için başucu kitabı olarak kullanılmaktaydı.
Müridlere MOSSAD’ın hahamlıktan tövbekar hocaları ders veriyordu.
Aslında tarikatın asıl hedefi Irak ordusuydu.
Öncelikle generaller ve subaylar Keznizani tarikatının müridleri haline getirildiler.
Genelkurmay Başkanı, Genel Askeri İstihbarat Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, hepsi Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani’nin ayağını öperek müridler arasına girmişti.
Irak’ın acımasız El-Muhaberat’ının sivil-asker elemanları da tarikatın müridleri olmuşlardı.
Müridler arasında bir isim vardı ki, Saddam’dan sonra BAAS’ın en kudretlisiydi: İbrahim İzzet El Duri. Duri bütün karanlık odaklarla ilişki kuruyor, Saddam’ın bütün pis işlerini organize ediyordu. Duri şeyhin ayağını öpenler arasına çoktan dahil edilmişti.
Öte yandan Saddam’ın karısı Sacide Hayrullah, Saddam’ın kardeşleri Vatban ve Barzan ile oğul Uday da müridler arasındaydı.
Birinci körfez savaşında Baba Bush, Bağdat’ı işgali reddetmişti. İsrail bu duruma çok bozuldu.
Irak hızlı bir şekilde parçalanmalıydı.
Gözüne kestirdiği Kürt tarikatı Kesnizani’lik üzerinden Irak’ın İslami hayatını da kontrol altına alacaktı.
MOSSAD Kesnizani tarikatının önde gelenleriyle muhtelif yollardan temasa geçti ve ilişkileri hızla geliştirdi.
Irak Devleti’nin mekanizması içinde yer alanlar, medya mensupları uhrevi yollardan ikna edilemezlerse MOSSAD’ın cömertçe tarikata aktardığı dolarlarla ikna ediliyor, mürid yapılıyordu.
Saddam’ın yatak odası dahil, istihbaratçı müridlerden derlenen bilgiler oğul Nehru’da toplanıyor, Nehru’da bunları MOSSAD’a aktarıyordu.
Artık Saddam ve çevresinde neler olup bittiğinden Kesnizani tarikatı ve şeyhi vasıtasıyla MOSSAD anında bilgi sahibi oluyor ve gereği yapılıyordu.
Tarikatın içine MOSSAD iyice yerleşmişti. Şeyh adına rahat rahat operasyon yapar hale gelmişti.
Kısaca, Güneyde Şii Müslümanlar Kuzeyde ise Türkmenlerin büyük çoğunluğu hariç sivil Araplar, Kürtler ile Irak devlet mekanizmasını elinde bulunduranlar Kesnizani tarikatı kullanarak MOSSAD ve CİA tarafından devşirilmişler ve psikolojik harbin kurbanı olmuşlardı.
Saddam en yakınlarının bile tarikat tarafından mürid yapıldığını, her hareketinin CİA ve MOSSAD’a ulaştırıldığını fark ettiğinde iş işten geçmişti.
Amerika, İngiliz birlikleri Irak’a saldırdılar. Güneyde müthiş bir dirençle karşılaştılar.
Dünya medyası, bu arada Türk medyası, akademisyen, emekli asker, strateji uzmanları asıl savaşın Bağdat ve çevresinde olacağını dile getiriyorlardı.
Halbuki Bağdat ve çevresi Saddam’ın askerleri tarafından hiçbir direnç gösterilmeden Amerikan askerlerine teslim ediliverecekti. Niçin böyle olmuştu?
Tarikat yoluyla Irak devlet mekanizması devşirilmişti. Şeyh Muhammed müridlerine Amerikan askerlerine direnmemelerini öğütlemişti. Şeyhin emrindeki mürid generaller vatanlarının bağımsızlığı için savaşmak yerine Şeyh Muhammed’in emrine uydular.
Bu arada İzzet El Duri de boş durmamış, Bağdat’ın Kuzeyini de o teslim etmişti Amerikalılara. Şeyhin isteğinde mutlaka bir keramet vardı.
Bağdat Bağdat olalı böyle bir şerefszilik görmemişti.
Buraya kadar anlattıklarım muhtelif kaynaklarca teyit edilmiştir.
En önemlisi Türk Milletinin ve devletinin “Kesnizani Tarikatı Operasyonu” ndan çıkaracağı bir ders var mıdır?
Dr. Ramazan Kurdoğlu’nun verdiği bu bilgiler, Türkiye’de hala uyuyuyanlara ders gibi bir uyarıdır.
Türkiye’de devlet mekanizmasını ele geçirenler, geçiremedikleri kesimlere savaş açanlar, Türk Ordusu’nu hedefe oturtanlar kim? Ordu’nun kalbine girip en mahrem bilgileri ele geçirenler, devletin gizli bilgilerini “iddianame adıyla” ortalığa saçanlar… İletişim, Milli Eğitim, Polis İstihbarat Şube gibi önemli birimlerin ezici çoğunluğunu ele geçirenleri… Devlet mekanizması içinde kanserli bir hücre gibi METESTAS yapan dindar görünümlü örgütü herkes biliyor. Onlar da Kuran okumuyor. Okudukları; tek kişinin adını taşıyan kitaplar içinde ne kadar Kabala öğretisi var bilmiyoruz. Taraftarları gece gündüz bu kitapları hatmediyor. Kelimelerin tekrarı beyinleri esir alıyor. Efendileri Amerika’da. Onlar Amerika’da olmasını “hicret”, yani Peygamberimizin sünnetini işlemesi olarak kabul ediyor. Dinlerarası diyalogun öncüsü de olan Hoca efendilerinin buyruğunu Allah’ın buyruğu gibi kabul ediyorlar.
10 Yıllık süre içinde gördük ki, hedef yaptıkları kurum ve kişileri bertaraf ederken hiçbir ahlaki kurala uymuyorlar. En ahlaksız yöntemlerle saldırıyorlar. Acımaları yok. Hedeflerine karşı imha edici bir silah gibiler.
Dr. Ramazan Kurdoğlu yazısında;
“Tarikatın içine MOSSAD iyice yerleşmişti. Şeyh adına rahat rahat operasyon yapar hale gelmişti.” Diyor.
Türkiye’de cemaat görüntülü örgüt adına MOSSAD ve CİA ne kadar operasyon yaptı acaba?
Bu yapılanmaya YILLARDIR izin veren, destek çıkan bütün kurum ve kuruluşlar gösterdikleri açık zaaf ve görev ihmalinden dolayı hesap verip yargılanmalıdır.
Bu yapıların Türk devletlerinde ve Türkiye’de açtıkları okul ve dershaneler aslında MİSYONER okullarıdır. Amaç küresel elite hizmet edecek "tek dinli- tek dilli-mankurtlaşmış köle nesiller" yetiştirmektir.
Bu durumu hala görmeyenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir.
Tehlike görünenden büyüktür. Çürümenin ne kadar derinleştiğini anlamak için illa Türkiye’nin de savaşa girip Ankara ve İstanbul’u teslim mi etmesi gerekiyor?
16 adamız Ege’de Yunanistan’a teslim edildi, yetmedi mi?
TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

GERÇEK DİNDAR


GERÇEK DİNDAR
"Dindar " delinince herkesin aklına cübbeli , sarıklı yada bu kıyafette olmasalar bile günde 5 vakit namazını kılan insanlar aklımıza gelir . 
Oysa dindarlığın göstergesi kesinlikle bunlar değildir.
Eğer cübbeyle , sarıkla sakalla dindar olunsaydı , Peygamberimizin azılı düşmanı Ebu Leheb dindar olurdu. Ebu Leheb , cübbe giyer , sarık takar ve sakal bırakırdı.
Namaz :

5 Vakit namaz kılmakla da Allah'a karşı olan görevimizi yerine getirmiş sayılmayız. Tüm ayetlere bakın , "salatı ikame edin ," hemen arkasından  "zekatı verin " diye geçer , ama insanlar sadece namazı görür , cebe dokunmasın ! Çünkü insan Rabbine karşı çok nankördür!
( Salat = destek ve salat=namaz konusunda farklı fikirler var bu konuya girmiyoruz )

Günde 5 vakit namazı mekke müşrikleri de kılıyordu ! 

Din hayatın kendisidir . Bazı rituellerden ibaret olan bir din, müşriklerin dinidir.

Dini 32 farza bağladılar , bunları yap tamam gibi , sanki diğerleri Allahın emri değil , bir ayeti yapıp bir ayeti görmezden geliyor yada hafife alıyorlar.


Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.
 ( Bakara 177 ) 
 ( Yukarıda verilen ayette , namazı kılan diye tanımlanan "salat" , bize göre destek anlamındadır 
Yüzlerinizi doğuya yada batıya çevirmeniz = bu namazdır. 
 Dini yalanlayanı gördün mü? 
 İşte o, yetimi itip kakar; 
 Yoksulu doyurmaya teşvik etmez; 
 Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, 
 Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar, 
 Onlar gösteriş yapanlardır, 
 Ve onlar, kamu hakkına/yardıma/zekâta/iyiliğe engel olurlar. 
Gerçek dindar kimdir? 
 Yardımlaşma / Sosyal adaleti gözetme / Destekleme 
Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.
 ( Ali imran 92 )
 İnanan kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar, hiçbir alışveriş ve dostluğun bulunmadığı bir gün gelmeden önce kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda gizlice ve açıktan harcasınlar.
 ( ibrahim 31 ) 
 Yardımda makbul olan gizli olanıdır falan derler , evet gizli olan güzeldir
 ( bakara 271 )
ancak bu ayette görüldüğü gibi açık bir biçimde de yardımda bulunabilirsiniz. Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. 
( Bakara 271 ) 
 Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. ( Tevbe 60  )
 Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. «İhtiyaç fazlasını» de. Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz.
 ( Bakara 219 ) 
 Ona iki de yol gösterdik. Ancak o, sarp yokuşa göğüs germedi.  Sen sarp yokuşun ne olduğunu bilir misin?  Bir köle azad etmektir. Yahut açlığın olduğu bir günde doyurmaktır: Yakın olan bir yetimi, Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. Sonra iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine acımayı öğütleyenlerden olmaktır. Onlardır işte sağ taraf ehli. 
 ( Beled Suresi 10-19 ayetler . )
 Asıl sarp yokuşun , bir köleyi azat etmek , yetimi doyurmak , yoksula kucak açmak olduğunu , asıl zor olanın , yapılması gerekenin bu olduğu söylenmektedir.
mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren;..... 
( Bakara 177 ) 
Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. 
De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” 
( Bakara 215 ) 
Yetimlere mallarını verin. 
Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır. 
( Nisa 2 )
Mîras taksim edilirken yakınlar, yetimler, yoksullar bulunursa o maldan onları da rızıklandırın ve kendilerine güzel sözler söyleyin. 
( Nisa 8 )
Eviniz var kirada , en az bir ayını kiracınıza bağışlasanız ? Malınız var , mülkünüz var belirli bir kısmını düzenli olarak ister hayır kurumuna , isterseniz sizin tespit ettiğiniz kişilere verseniz. işverensiniz , çalışanınıza eğer kazançlı bir ay geçirmişseniz ekstra bir ücret verseniz . Kazançlı bir ay geçirmezseniz de , eğer işçinizin durumu kötüyse yardımda bulunsanız ?
İşçinin parasını aksatıp ta , hacca mı gidiyorsunuz?
Bir öğrenciyi burslu okutsanız ? 
Yolda bir dilenci sizden para istedi , ne yaparsınız?
 Görmezden gelirsiniz dimi ? duruma göre bazen verir , azarlayanlar da olur . İsteyip dileneni azarlayıp çıkışma. ( Düha 10 ) El açıp isteyene , "Allah versin , Allah versin" mi diyorsunuz? Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler. 
( Yasin 47 )
Aşırı mal - mülk sevgisi . 
Allah bireysel mal , mülk edinmeye izin vermiştir , ( delil : miras paylaşımı hukuku ) sosyalizm yada komünizm gibi , tüm mallar eşittir tarzı bir yaklaşım söz konusu değildir . Ancak ! 
Mallarınızın yegane hakimi siz değilsiniz..
Ben namaz kılıyorum , dini ibadetimi yerine getiriyorum kazandığım mal da benim istediğim gibi harcarım diyenlere ;
Ey Şuayb dediler, kıldığın namaz mı, tuttuğun din mi emrediyor sana da bizi atalarımızın taptıklarından vazgeçirmeye uğraşıyor, mallarımızı da dilediğimiz gibi tasarruf etmemize mâni olmaya kalkışıyorsun? Halbuki sen, şüphe yok ki halîm selim ve aklı başında bir adamsın.
Altını ve gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanları acıklı bir azapla müjdele! 
( Tevbe 34 ) 
Yaptığınız bir iyiliği başa kalkmayın ! Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur.
 ( Bakara 263 ) 
Ben fakirim zaten , ne harcayayım ki diyorsunuz? Eli geniş olan, elinin genişliğine göre nafaka versin. Rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın. Allah, bir kimseyi ancak kendine verdiği ile yükümlü kılar. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.  
( Talak 7 ) 
 Doğruluk Bir olayda , ağzınızı eğip büzüyor musunuz? Suskun mu kalıyorsunuz? Size dokunmayan yılan bin yıl mı yaşasın ? Aman bana ne  mi? 
Ey inananlar, 
Allah için daima adâleti tam yerine getirin ve tanıklığı o yolda yapın, hattâ kendi aleyhinize, yahut anayla babanın ve yakınların aleyhine bile olsa. Hattâ zengin, yahut yoksul bile olsa, çünkü Allah ikisine de sizden daha ziyade sahiptir, sizden daha fazla korur onları ve siz, adâleti ICRA ederken nefsinizin dileğine uymayın. 
Bir tarafı gözeterek hüküm verir, yahut birinden yüz çevirirseniz bilin ki Allah, şüphe yok, yaptıklarınızın hepsinden haberdardır. 
( Nisa 135 )
Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir. 
(isra 34) 
 Bize göre çok ufak gibi görünen birşey .. Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. 
 İSRAF “
Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” 
( Kasas 77 ) 
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.
(isra 26 ) 
Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. 
( isra 27 ) 
Elini boynuna bağlayan kimse gibi, eli sıkı, cimri olma. Büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker durursun. 
( isra 29 ) 
Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. 
( Furkan 67 ) 
Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez. 
( Araf 31 ) 
Haksızlığa karşı durma / Birleşme Yolda bir olay gördünüz , müdahale eder misiniz? , gerçek kıyam ( ayakta durmak ) budur . 
Haksızlığa ve zulme karşı ayakta durmak .Toplumsal olaylara karşı sorumluluk duymaktır.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...