08 Eylül 2017

KUTSAL KİTAP 1.SAMUEL YİRMİBİRİNCİ BÖLÜM


KUTSAL KİTAP 1.SAMUEL
YİRMİBİRİNCİ BÖLÜM
Samuel Saul'u Paylıyor
13 
Otuz[i] yaşında kral olan Saul, İsrail'de iki yıl krallık yaptıktan sonra
halktan üç bin kişi seçti. Bunlardan iki binini Mikmas ve Beyt-El'in dağlık bölgesinde yanına aldı. Binini de Benyamin oymağına ait Giva Kenti'nde Yonatan'ın yanına bıraktı. Halktan geri kalanları evlerine gönderdi.
  Yonatan Giva'daki Filist birliğini yendi. Filistliler bunu duydular. Saul, bütün ülkede boru çaldırarak, "İbraniler bu haberi duysun" dedi.
  Böylece İsrailliler'in hepsi Saul'un Filist birliğini yendiğini ve Filistliler'in İsrailliler'den iğrendiğini duydu. Bunun üzerine halk Gilgal'da Saul'un çevresinde toplandı.
  Filistliler İsrailliler'le savaşmak üzere toplandılar. Otuz bin[ii] savaş arabası, altı bin atlı asker ve kıyılardaki kum kadar kalabalık bir orduya sahiptiler. Gidip Beyt-Aven'in doğusundaki Mikmas'ta ordugah kurdular.
  Durumlarının tehlikeli olduğunu ve askerlerinin sıkıştırıldığını gören İsrailliler, mağaralarda, çalılıklarda, kayalıklarda, çukurlarda, sarnıçlarda gizlendiler.
  Bazı İbraniler de Şeria Irmağı'ndan Gad ve Gilat bölgesine geçti. Ama Saul daha Gilgal'daydı. Bütün askerler onu titreyerek izliyordu.
  Saul, Samuel tarafından belirlenen süreye uyarak, yedi gün bekledi. Ama Samuel Gilgal'a gelmeyince, halk Saul'un yanından dağılmaya başladı.
  Saul, "Yakmalık ve esenlik sunularını bana getirin" dedi. Sonra yakmalık sunuyu sundu.
  10 Saul yakmalık sununun sunulmasını bitirir bitirmez Samuel geldi. Saul selamlamak için onu karşılamaya çıktı.
  11 Samuel, "Ne yaptın?" diye sordu. Saul, "Halk yanımdan dağılıyordu" diye karşılık verdi, "Sen de belirlenen gün gelmedin. Üstelik Filistliler Mikmas'ta toplandılar. Bunları görünce,
  12 'Şimdi Filistliler Gilgal'da üzerime yürüyecek; oysa ben RAB'bin yardımını dilememiştim' diye düşündüm. Bu nedenle, yakmalık sunuyu sunma gerekliliğini duydum."
  13 Samuel, "Akılsızca davrandın" dedi, "Tanrın RAB'bin sana verdiği buyruğa uymadın; yoksa, RAB İsrail üzerinde senin krallığının sonsuza dek sürmesini sağlayacaktı.
  14 Ama artık krallığın sürmeyecek. RAB kendi isteklerine uygun birini arayıp onu kendi halkına önder olarak atamaya kararlı. Çünkü sen RAB'bin buyruğunu tutmadın."
  15 Bundan sonra Samuel Gilgal'dan ayrılarak Benyaminoğulları'nın Giva Kenti'ne gitti[iii]. Saul yanında kalan halkı saydı; yaklaşık altı yüz kişiydi.
  16 Saul, oğlu Yonatan ve yanlarındaki halk Benyaminliler'in bölgesindeki Giva'da kalıyorlardı. Filistliler ise Mikmas'ta ordugah kurmuşlardı.
  17 Akıncılar üç koldan Filistliler'in ordugahından çıktılar. Kollardan biri Şual bölgesindeki Ofra'ya,
  18 biri Beyt-Horon'a, öbürü ise çöle, Sevoyim Vadisi'ne bakan sınıra doğru ilerledi.
  19 Bütün İsrail ülkesinde bir tek demirci yoktu. Filistliler, "İbraniler kılıç, mızrak yapmasın" demişlerdi.
  20 Bu nedenle bütün İsrailliler saban demirlerini, kazma, balta ve oraklarını[iv] biletmek için Filistliler'e gitmek zorundaydılar.
  21 Saban demiriyle kazmanın bileme fiyatı, şekelin üçte ikisi[v] kadardı. Beller, baltalar, üvendireler için istenilen fiyat ise şekelin üçte biriydi[vi].
  22 İşte bu yüzden, savaş sırasında Saul ile Yonatan dışında, yanlarındaki hiç kimsenin elinde kılıç, mızrak yoktu.

[i] 13:1. "Otuz": İbranice'de 30 rakamı yoktur
[ii] 13:5. İbranice "Otuz bin", bazı Septuaginta metinler ve Süryanice "Üç bin"
[iii] 13:15. İbranice "Benyaminliler'in Giva Kenti'ne gitti", Septuaginta "Yoluna gitti.  Halkın kalan kısmı ise orduya katılmak üzere Saul'u izledi. Gilgal'dan ayrılıp Benyaminliler'in Giva Kenti'ne gittiler.
[iv] 13:20. Septuaginta "Oraklarını", İbranice "Saban demirlerini.
[v] 13:21. "Şekelin üçte ikisi": Yaklaşık 8 gr
[vi] 13:21. "Şekelin üçte biri": Yaklaşık 4 gr
Filistliler'e Karşı Savaş
  23 O sırada Filistliler'in bir kolu Mikmas Geçidi'ne çıkmıştı.
14 
Bir gün Saul oğlu Yonatan, silahını taşıyan genç hizmetkârına, "Gel, karşı taraftaki Filist ordugahına geçelim" dedi. Ama bunu babasına haber vermedi.
  Saul, Giva Kenti yakınındaki Migron'da bir nar ağacının altında oturmaktaydı. Yanında altı yüz kadar asker vardı.
  Efod giymiş olan Ahiya da aralarındaydı. Ahiya Şilo'da RAB'bin kâhini olan Eli oğlu, Pinehas oğlu İkavot'un erkek kardeşi Ahituv'un oğluydu. Halk Yonatan'ın gittiğini fark etmemişti.
  Yonatan'ın Filist ordugahına ulaşmak için geçmeyi tasarladığı geçidin her iki yanında iki sivri kaya vardı; birine Boses, öbürüne Sene denirdi.
  Kayalardan biri kuzeyde Mikmas'a, öbürü güneyde Giva'ya bakardı.
  Yonatan, silahını taşıyan genç hizmetkârına, "Gel, şu sünnetsizlerin ordugahına gidelim" dedi, "Belki RAB bizim için bir şeyler yapar. Çünkü gerek çoklukta, gerekse azlıkta RAB'bin zafere ulaştırmasına engel yoktur."
  Silahını taşıyan genç, "Ne düşünüyorsan öyle yap" diye yanıtladı, "Haydi yürü! Düşündüğün her şeyde seninleyim."
  Yonatan, "Bu adamlara gidelim, bizi görsünler" dedi,
  "Eğer bize, 'Yanınıza gelene dek bekleyin' derlerse, olduğumuz yerde kalırız, gitmeyiz.
  10 Ama, 'Yanımıza gelin' derlerse, gideriz. Çünkü bu, RAB'bin Filistliler'i elimize teslim ettiğine ilişkin bir belirti olacak bizim için."
  11 Böylece ikisi de Filistliler'in askerlerine göründüler. Filistliler, "Bakın! İbraniler gizlendikleri çukurlardan çıkmaya başlıyor!" dediler.
  12 Sonra Yonatan'la silahını taşıyan gence, "Buraya, yanımıza gelin, size bir şey söyleyeceğiz" diye seslendiler. Bunun üzerine Yonatan, silahını taşıyana, "Ardımdan gel" dedi, "RAB onları İsrailliler'in eline teslim etti."
  13 Yonatan elleriyle ayaklarını kullanarak yukarıya tırmandı; silahını taşıyan genç de onu izledi. Yonatan Filistliler'i yenilgiye uğrattı. Silahını taşıyan genç de onu izliyor ve Filistliler'i öldürüyordu.
  14 Yonatan'la silahını taşıyan genç bu ilk saldırıda iki dönümlük[i] bir alanda yirmi kadar asker öldürdüler.
  15 Ordugahta ve kırsal alanda bütün Filist halkı arasında dehşet hüküm sürüyordu. Askerlerle akıncılar bile titriyordu. Derken yer sarsıldı; sanki Tanrı'dan gelen bir titremeydi bu.
  16 Benyamin topraklarındaki Giva Kenti'nde Saul'un nöbetçileri büyük bir kalabalığın oraya buraya dağıldığını gördüler.
  17 Bunun üzerine Saul, yanındaki adamlara, "Yoklama yapın da aramızdan kimin ayrıldığını görün" dedi. Yoklama yapılınca Yonatan'la silahını taşıyan gencin orada olmadığını anladılar.
  18 Saul, Ahiya'ya, "Tanrı'nın Sandığı'nı[ii] getir" dedi. O sırada Tanrı'nın Sandığı İsrail halkındaydı.
  19 Saul kâhinle konuşurken, Filistliler'in ordugahındaki kargaşa da giderek artmaktaydı. Bunun üzerine Saul kâhine, "Elini çek" dedi.
  20 Saul'la yanındaki askerlerin tümü toplanıp savaş alanına gittiler. Orada büyük bir kargaşa vardı. Herkes birbirine kılıç çekiyordu.
  21 Daha önce Filistliler'in yanında yer alıp onların ordugahına katılan İbraniler bile saf değiştirerek Saul'la Yonatan'ın yanındaki İsrail birliklerine katıldılar.
  22 Efrayim dağlık bölgesinde gizlenen İsrailliler de Filistliler'in kaçtığını duyunca onları savaş alanında kovalamaya başladılar.
  23 Böylece RAB İsrail'i o gün zafere ulaştırdı. Savaş Beyt-Aven'in ötesine dek yayıldı.
  24 O gün İsrailliler bitkindi. Çünkü Saul, "Ben düşmanlarımdan öç alıncaya kadar, akşama dek kim yemek yerse lanetli olsun!" diye halka ant içirmişti. Bu yüzden de kimse bir şey yememişti.
  25-26 Derken, her yanı bal dolu bir ormana vardılar. Askerler ormana girince, toprakta akan balları gördüler. Ne var ki, içtikleri anttan korktukları için hiçbiri bala dokunmadı.
  27 Yonatan babasının halka ant içirdiğini duymamıştı. Elindeki değneği uzatıp ucunu bal gümecine batırdı. Biraz bal tadar tatmaz gözleri parladı.
  28 Bunun üzerine oradakilerden biri, Yonatan'a, "Baban askerlere, 'Bugün kim yemek yerse lanetli olsun' diye ant içirdi" dedi, "Askerlerin bitkin düşmesi de bundan."
  29 Yonatan, "Babam halka sıkıntı verdi" diye yanıtladı, "Bakın, bu baldan biraz tadınca gözlerim nasıl da parladı!
  30 Bugün halk düşmanlarından yağmaladığı yiyeceklerden özgürce yeseydi, çok daha iyi olurdu! O zaman Filistliler'in yenilgisi de daha ağır olmaz mıydı?"
  31 O gün İsrailliler, Filistliler'i Mikmas'tan Ayalon'a kadar yenilgiye uğrattılar. Ama İsrail askerleri o kadar bitkindi ki,
  32 yağmaladıkları mallara saldırdılar; koyunları, sığırları, buzağıları yakaladıkları gibi hemen oracıkta kesip kanını akıtmadan yediler.
  33 Durumu Saul'a bildirerek, "Bak, askerlerin kanlı eti yemekle RAB'be karşı günah işliyor!" dediler. Bunun üzerine Saul, "Hainlik ettiniz!" dedi, "Hemen büyük bir taş yuvarlayın bana."
  34 Sonra ekledi: "Halkın arasına varıp herkesin öküzünü, koyununu bana getirmesini söyleyin. Onları burada kesip yesinler. Eti kanıyla birlikte yiyerek RAB'be karşı günah işlemeyin." O gece herkes öküzünü getirip orada kesti.
  35 O sırada Saul RAB'be bir sunak yaptı. RAB'be yaptığı ilk sunaktı bu.
  36 Saul adamlarına, "Haydi, bu gece Filistliler'e saldıralım" dedi, "Tan ağarıncaya dek mallarını yağmalayalım, onlardan bir tekini bile sağ bırakmayalım."  Adamlar, "Sence uygun olan neyse onu yap" diye karşılık verdiler. Ama kâhin, "Burada Tanrı'ya danışalım" dedi.
  37 Bunun üzerine Saul, Tanrı'ya, "Filistliler'e saldırmaya gideyim mi? Onları İsrailliler'in eline teslim edecek misin?" diye sordu. Ama Tanrı o gün yanıt vermedi.
  38 Bunun için Saul, "Ey halkın önderleri! Buraya yaklaşın da bugün işlenen bu günahın nasıl işlendiğini ortaya çıkaralım" dedi,
  39 "İsrail'i kurtaran yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, bu günaha yol açan oğlum Yonatan bile olsa kesinlikle öldürülecektir." Ama kimse bir şey söylemedi.
  40 Bunun üzerine Saul halka, "Siz bir yanda durun, oğlum Yonatan'la ben öbür yanda duracağız" dedi. Halk, "Sence uygun olan neyse onu yap" diye karşılık verdi.
  41 Saul, İsrail'in Tanrısı RAB'be, "Bana doğru yanıtı ver" dedi[iii]. Kur'a Yonatan'la Saul'a düştü, halk aklandı.
  42 Saul bu kez, "Benimle oğlum Yonatan arasında kur'a çekin" dedi[iv]. Kur'a Yonatan'a düştü.
  43 Bunun üzerine Saul Yonatan'a, "Söyle bana, ne yaptın?" diye sordu. Yonatan, "Ben yalnızca elimdeki değneğin ucuyla biraz bal alıp tattım. Şimdi ölmem mi gerek?" diye karşılık verdi.
  44 Saul, "Yonatan, eğer seni öldürtmezsem, Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!" dedi.
  45 Ama halk, Saul'a, "İsrail'i bu büyük zafere ulaştıran Yonatan'ı mı öldürteceksin?" dedi, "Asla! Yaşayan RAB'bin adıyla deriz ki, saçının bir teline bile zarar gelmeyecektir. Çünkü bugün o ne yaptıysa Tanrı'nın yardımıyla yapmıştır." Böylece halk Yonatan'ı öldürülmekten kurtardı.
  46 Bundan sonra Saul Filistliler'i kovalamaktan vazgeçti. Filistliler de yerlerine döndüler.
  47 Saul İsrail'e kral atandıktan sonra, her yandaki düşmanlarına - Moav, Ammon, Edom halkları, Sova kralları ve Filistliler'e - karşı savaştı. Gittiği her yerde zafer kazandı[v].
  48 Yiğitçe savaşarak Amalekliler'i yenilgiye uğrattı, İsrailliler'i düşmanın yağmasından kurtardı.
  49 Saul'un oğulları Yonatan, Yişvi ve Malkişua idi. İki kızından büyüğünün adı Merav, küçüğünün adı Mikal'dı.
  50 Karısı, Ahimaas'ın kızı Ahinoam'dı. Ordusunun başkomutanı amcası Ner oğlu Avner'di.
  51 Saul'un babası Kiş'le Avner'in babası Ner, Aviel'in oğullarıydı.
  52 Saul yaşamı boyunca Filistliler'le kıyasıya savaştı. Nerede yiğit, güçlü birini görse kendi ordusuna kattı.

[i] 14:14. "İki dönüm": Özgün metin, "Yarım semet"
[ii] 14:18. İbranice "Tanrı'nın Sandığı", Septuaginta "Efod"
[iii] 14:41. İbranice "Saul, İsrail'in Tanrısı RAB'be, 'Bana doğru yanıtı ver' dedi. ", Septuaginta "Saul, 'Ey İsrail'in Tanrısı RAB, bugün neden kuluna yanıt vermedin? Suç bende ya da oğlum Yonatan'daysa, ey İsrail Tanrısı RAB Urim'i ver. Yok eğer suç halkın İsrail'deyse Tummim'i ver' dedi.
[iv] 14:42. İbranice "Dedi", Septuaginta "'RAB'bin kur'ayla gösterdiği kişi öldürülsün. ' Halk, Saul'a, 'Olmaz böyle şey' dedi. Saul ise halkın itirazını kabul etmedi. Kendisiyle oğlu Yonatan arasında kur'a çekildi.
[v] 14:47. Septuaginta "Zafer kazandı", İbranice "Zarar verdi"
Saul'un Kral Olarak Reddedilmesi
15 
Samuel Saul'a şöyle dedi: "RAB seni kendi halkı İsrail'in Kralı olarak meshetmek için beni gönderdi. Şimdi RAB'bin sözlerine kulak ver.
  2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, 'İsrailliler'e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler'i cezalandıracağım. Çünkü Mısır'dan çıkan İsrailliler'e karşı koydular.
  Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara ait her şeyi tamamen yok et,[i] hiçbir şeyi esirgeme. Erkek, kadın, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür."
  Bunun üzerine Saul askerlerini toplayıp Telaim Kenti'nde saydı. İki yüz bin yaya askerin yanısıra Yahudalılar'dan da on bin kişi vardı.
  Saul Amalek Kenti'ne varıp vadide pusu kurdu.
  Sonra Kenliler'e şu uyarıyı gönderdi: "Haydi gidin, Amalekliler'i bırakın; öyle ki, sizi de onlarla birlikte yok etmeyeyim. Çünkü siz Mısır'dan çıkan İsrail halkına iyilik ettiniz." Bunun üzerine Kenliler Amalekliler'den ayrıldılar.
  Saul Havila'dan Mısır'ın doğusundaki Şur'a dek Amalekliler'i yenilgiye uğrattı.
  Amalek Kralı Agag'ı sağ olarak yakaladı. Halkının tümünü de kılıçtan geçirdi.
  Ne var ki, Saul ile adamları Agag'ı ve en iyi koyunları, sığırları, besili buzağıları, kuzuları - iyi olan ne varsa hepsini - esirgediler. Bunları tümüyle yok etmek istemediler. Ancak değersiz ve zayıf ne varsa hepsini yok ettiler.
  10 RAB Samuel'e şöyle seslendi:
  11 "Saul'u kral yaptığıma pişmanım. Beni izlemekten vazgeçti. Buyruklarımı yerine getirmedi." Samuel öfkelendi ve bütün geceyi RAB'be yakarmakla geçirdi.
  12 Ertesi sabah Samuel Saul'la görüşmek için erkenden kalktı. Saul'un Karmel Kenti'ne gittiğini, orada kendisine bir anıt diktikten sonra aşağı inip Gilgal'a döndüğünü öğrendi.
  13 Saul kendisine gelen Samuel'e, "RAB seni kutsasın! Ben RAB'bin buyruğunu yerine getirdim" dedi.
  14 Samuel, "Öyleyse nedir kulağıma gelen bu koyun melemesi? Nedir bu duyduğum sığır böğürmesi?" diye sordu.
  15 Saul şöyle yanıtladı: "Halk bunları Amalekliler'den getirdi. Tanrın RAB'be kurban sunmak üzere koyunların, sığırların en iyilerini esirgediler. Ama geri kalanları tümüyle yok ettik."
  16 Samuel, "Dur da bu gece RAB'bin bana neler söylediğini sana bildireyim" dedi. Saul, "Söyle" diye karşılık verdi.
  17 Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kendini önemsiz saydığın halde, sen İsrail oymaklarının önderi olmadın mı? RAB seni İsrail'e kral meshetti.
  18 RAB seni bir göreve gönderip, 'Git, o günahlı Amalekliler'i tümüyle yok et; hepsini ortadan kaldırıncaya dek onlarla savaş' dedi.
  19 Öyleyse neden RAB'bin sözüne kulak asmadın? Neden yağmalanan mallara saldırarak RAB'bin gözünde kötü olanı yaptın?"
  20 Saul, "Ama ben RAB'bin sözüne kulak verdim!" diye yanıtladı, "RAB'bin beni gönderdiği yere gittim. Amalekliler'i tümüyle yok ettim, Amalek Kralı Agag'ı da buraya getirdim.
  21 Ne var ki askerler, Gilgal'da Tanrın RAB'be kurban sunmak üzere yağmalanmış bazı malları, yok edilmeye adanmış en iyi koyunlarla sığırları aldılar."
  22 Samuel şöyle karşılık verdi:
"RAB kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar yakmalık sunulardan, kurbanlardan hoşlanır mı?
İşte söz dinlemek kurbandan, sözü önemsemek de koçların yağlarından daha iyidir.
  23 Çünkü başkaldırma, falcılık kadar günahtır
ve büyüklenme, putatapıcılık[ii] kadar kötüdür.
Sen RAB'bin buyruğunu reddettiğin için,
RAB de senin kral olmanı reddetti."
  24 Bunun üzerine Saul, "Günah işledim! Evet, RAB'bin buyruğunu da, senin sözlerini de çiğnedim" dedi, "Halktan korktuğum için onların sözünü dinledim.
  25 Ama şimdi yalvarırım, günahımı bağışla ve benimle birlikte dön ki, RAB'be tapınayım."
  26 Samuel, "Seninle dönmem" dedi, "Çünkü sen RAB'bin buyruğunu reddettin, RAB de İsrail Kralı olmanı reddetti!"
  27 Samuel dönüp gitmeye davranınca, Saul onun cüppesinin eteğini tuttu. Cüppe yırtıldı.
  28 Samuel, "Bugün RAB İsrail Krallığı'nı elinden aldı ve senden daha iyi birine verdi" dedi,
  29 "İsrail'in Yüceliği olan Tanrı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin."
  30 Saul, "Günah işledim!" dedi, "Ama ne olur halkımın ileri gelenleri ve İsrailliler karşısında beni onurlandır. Tanrın RAB'be tapınmam için benimle dön."
  31 Böylece Samuel Saul'la birlikte geri döndü ve Saul RAB'be tapındı.
  32 Samuel, "Amalek Kralı Agag'ı bana getirin" diye buyurdu. Agag güvenle geldi. Çünkü, "Ölüm tehlikesi kesinlikle geçti" diye düşünüyordu.
  33 Ama Samuel,
"Kılıcın kadınları nasıl çocuksuz bıraktıysa
senin annen de kadınlar arasında
çocuksuz bırakılacak"
diyerek Agag'ı Gilgal'da RAB'bin önünde kılıçla parçaladı.
  34 Samuel Rama'ya, Saul da Giva'daki[iii] evine gitti.
  35 Samuel ölümüne dek Saul'u bir daha görmediyse de, onun için üzüldü. RAB da Saul'u İsrail Kralı yaptığına pişmandı.

[i] 15:3. İbranice "Tamamen yok etmek" fiili insanları, malları bir daha alınmamak üzere RAB'be adamak anlamını içerir.  Aynı ifade 8,9,15,18,20 ve 21'de de geçer
[ii] 15:23. "Putatapıcılık": Özgün metin "Terafim'e danışmak"
[iii] 15:34. Septuaginta "Giva'daki", İbranice "Saul Givası'ndaki"
Filistliler'e Karşı Savaş
  23 O sırada Filistliler'in bir kolu Mikmas Geçidi'ne çıkmıştı.
14 
Bir gün Saul oğlu Yonatan, silahını taşıyan genç hizmetkârına, "Gel, karşı taraftaki Filist ordugahına geçelim" dedi. Ama bunu babasına haber vermedi.
  Saul, Giva Kenti yakınındaki Migron'da bir nar ağacının altında oturmaktaydı. Yanında altı yüz kadar asker vardı.
  Efod giymiş olan Ahiya da aralarındaydı. Ahiya Şilo'da RAB'bin kâhini olan Eli oğlu, Pinehas oğlu İkavot'un erkek kardeşi Ahituv'un oğluydu. Halk Yonatan'ın gittiğini fark etmemişti.
  Yonatan'ın Filist ordugahına ulaşmak için geçmeyi tasarladığı geçidin her iki yanında iki sivri kaya vardı; birine Boses, öbürüne Sene denirdi.
  Kayalardan biri kuzeyde Mikmas'a, öbürü güneyde Giva'ya bakardı.
  Yonatan, silahını taşıyan genç hizmetkârına, "Gel, şu sünnetsizlerin ordugahına gidelim" dedi, "Belki RAB bizim için bir şeyler yapar. Çünkü gerek çoklukta, gerekse azlıkta RAB'bin zafere ulaştırmasına engel yoktur."
  Silahını taşıyan genç, "Ne düşünüyorsan öyle yap" diye yanıtladı, "Haydi yürü! Düşündüğün her şeyde seninleyim."
  Yonatan, "Bu adamlara gidelim, bizi görsünler" dedi,
  "Eğer bize, 'Yanınıza gelene dek bekleyin' derlerse, olduğumuz yerde kalırız, gitmeyiz.
  10 Ama, 'Yanımıza gelin' derlerse, gideriz. Çünkü bu, RAB'bin Filistliler'i elimize teslim ettiğine ilişkin bir belirti olacak bizim için."
  11 Böylece ikisi de Filistliler'in askerlerine göründüler. Filistliler, "Bakın! İbraniler gizlendikleri çukurlardan çıkmaya başlıyor!" dediler.
  12 Sonra Yonatan'la silahını taşıyan gence, "Buraya, yanımıza gelin, size bir şey söyleyeceğiz" diye seslendiler. Bunun üzerine Yonatan, silahını taşıyana, "Ardımdan gel" dedi, "RAB onları İsrailliler'in eline teslim etti."
  13 Yonatan elleriyle ayaklarını kullanarak yukarıya tırmandı; silahını taşıyan genç de onu izledi. Yonatan Filistliler'i yenilgiye uğrattı. Silahını taşıyan genç de onu izliyor ve Filistliler'i öldürüyordu.
  14 Yonatan'la silahını taşıyan genç bu ilk saldırıda iki dönümlük[i] bir alanda yirmi kadar asker öldürdüler.
  15 Ordugahta ve kırsal alanda bütün Filist halkı arasında dehşet hüküm sürüyordu. Askerlerle akıncılar bile titriyordu. Derken yer sarsıldı; sanki Tanrı'dan gelen bir titremeydi bu.
  16 Benyamin topraklarındaki Giva Kenti'nde Saul'un nöbetçileri büyük bir kalabalığın oraya buraya dağıldığını gördüler.
  17 Bunun üzerine Saul, yanındaki adamlara, "Yoklama yapın da aramızdan kimin ayrıldığını görün" dedi. Yoklama yapılınca Yonatan'la silahını taşıyan gencin orada olmadığını anladılar.
  18 Saul, Ahiya'ya, "Tanrı'nın Sandığı'nı[ii] getir" dedi. O sırada Tanrı'nın Sandığı İsrail halkındaydı.
  19 Saul kâhinle konuşurken, Filistliler'in ordugahındaki kargaşa da giderek artmaktaydı. Bunun üzerine Saul kâhine, "Elini çek" dedi.
  20 Saul'la yanındaki askerlerin tümü toplanıp savaş alanına gittiler. Orada büyük bir kargaşa vardı. Herkes birbirine kılıç çekiyordu.
  21 Daha önce Filistliler'in yanında yer alıp onların ordugahına katılan İbraniler bile saf değiştirerek Saul'la Yonatan'ın yanındaki İsrail birliklerine katıldılar.
  22 Efrayim dağlık bölgesinde gizlenen İsrailliler de Filistliler'in kaçtığını duyunca onları savaş alanında kovalamaya başladılar.
  23 Böylece RAB İsrail'i o gün zafere ulaştırdı. Savaş Beyt-Aven'in ötesine dek yayıldı.
  24 O gün İsrailliler bitkindi. Çünkü Saul, "Ben düşmanlarımdan öç alıncaya kadar, akşama dek kim yemek yerse lanetli olsun!" diye halka ant içirmişti. Bu yüzden de kimse bir şey yememişti.
  25-26 Derken, her yanı bal dolu bir ormana vardılar. Askerler ormana girince, toprakta akan balları gördüler. Ne var ki, içtikleri anttan korktukları için hiçbiri bala dokunmadı.
  27 Yonatan babasının halka ant içirdiğini duymamıştı. Elindeki değneği uzatıp ucunu bal gümecine batırdı. Biraz bal tadar tatmaz gözleri parladı.
  28 Bunun üzerine oradakilerden biri, Yonatan'a, "Baban askerlere, 'Bugün kim yemek yerse lanetli olsun' diye ant içirdi" dedi, "Askerlerin bitkin düşmesi de bundan."
  29 Yonatan, "Babam halka sıkıntı verdi" diye yanıtladı, "Bakın, bu baldan biraz tadınca gözlerim nasıl da parladı!
  30 Bugün halk düşmanlarından yağmaladığı yiyeceklerden özgürce yeseydi, çok daha iyi olurdu! O zaman Filistliler'in yenilgisi de daha ağır olmaz mıydı?"
  31 O gün İsrailliler, Filistliler'i Mikmas'tan Ayalon'a kadar yenilgiye uğrattılar. Ama İsrail askerleri o kadar bitkindi ki,
  32 yağmaladıkları mallara saldırdılar; koyunları, sığırları, buzağıları yakaladıkları gibi hemen oracıkta kesip kanını akıtmadan yediler.
  33 Durumu Saul'a bildirerek, "Bak, askerlerin kanlı eti yemekle RAB'be karşı günah işliyor!" dediler. Bunun üzerine Saul, "Hainlik ettiniz!" dedi, "Hemen büyük bir taş yuvarlayın bana."
  34 Sonra ekledi: "Halkın arasına varıp herkesin öküzünü, koyununu bana getirmesini söyleyin. Onları burada kesip yesinler. Eti kanıyla birlikte yiyerek RAB'be karşı günah işlemeyin." O gece herkes öküzünü getirip orada kesti.
  35 O sırada Saul RAB'be bir sunak yaptı. RAB'be yaptığı ilk sunaktı bu.
  36 Saul adamlarına, "Haydi, bu gece Filistliler'e saldıralım" dedi, "Tan ağarıncaya dek mallarını yağmalayalım, onlardan bir tekini bile sağ bırakmayalım."  Adamlar, "Sence uygun olan neyse onu yap" diye karşılık verdiler. Ama kâhin, "Burada Tanrı'ya danışalım" dedi.
  37 Bunun üzerine Saul, Tanrı'ya, "Filistliler'e saldırmaya gideyim mi? Onları İsrailliler'in eline teslim edecek misin?" diye sordu. Ama Tanrı o gün yanıt vermedi.
  38 Bunun için Saul, "Ey halkın önderleri! Buraya yaklaşın da bugün işlenen bu günahın nasıl işlendiğini ortaya çıkaralım" dedi,
  39 "İsrail'i kurtaran yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, bu günaha yol açan oğlum Yonatan bile olsa kesinlikle öldürülecektir." Ama kimse bir şey söylemedi.
  40 Bunun üzerine Saul halka, "Siz bir yanda durun, oğlum Yonatan'la ben öbür yanda duracağız" dedi. Halk, "Sence uygun olan neyse onu yap" diye karşılık verdi.
  41 Saul, İsrail'in Tanrısı RAB'be, "Bana doğru yanıtı ver" dedi[iii]. Kur'a Yonatan'la Saul'a düştü, halk aklandı.
  42 Saul bu kez, "Benimle oğlum Yonatan arasında kur'a çekin" dedi[iv]. Kur'a Yonatan'a düştü.
  43 Bunun üzerine Saul Yonatan'a, "Söyle bana, ne yaptın?" diye sordu. Yonatan, "Ben yalnızca elimdeki değneğin ucuyla biraz bal alıp tattım. Şimdi ölmem mi gerek?" diye karşılık verdi.
  44 Saul, "Yonatan, eğer seni öldürtmezsem, Tanrı bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın!" dedi.
  45 Ama halk, Saul'a, "İsrail'i bu büyük zafere ulaştıran Yonatan'ı mı öldürteceksin?" dedi, "Asla! Yaşayan RAB'bin adıyla deriz ki, saçının bir teline bile zarar gelmeyecektir. Çünkü bugün o ne yaptıysa Tanrı'nın yardımıyla yapmıştır." Böylece halk Yonatan'ı öldürülmekten kurtardı.
  46 Bundan sonra Saul Filistliler'i kovalamaktan vazgeçti. Filistliler de yerlerine döndüler.
  47 Saul İsrail'e kral atandıktan sonra, her yandaki düşmanlarına - Moav, Ammon, Edom halkları, Sova kralları ve Filistliler'e - karşı savaştı. Gittiği her yerde zafer kazandı[v].
  48 Yiğitçe savaşarak Amalekliler'i yenilgiye uğrattı, İsrailliler'i düşmanın yağmasından kurtardı.
  49 Saul'un oğulları Yonatan, Yişvi ve Malkişua idi. İki kızından büyüğünün adı Merav, küçüğünün adı Mikal'dı.
  50 Karısı, Ahimaas'ın kızı Ahinoam'dı. Ordusunun başkomutanı amcası Ner oğlu Avner'di.
  51 Saul'un babası Kiş'le Avner'in babası Ner, Aviel'in oğullarıydı.
  52 Saul yaşamı boyunca Filistliler'le kıyasıya savaştı. Nerede yiğit, güçlü birini görse kendi ordusuna kattı.

[i] 14:14. "İki dönüm": Özgün metin, "Yarım semet"
[ii] 14:18. İbranice "Tanrı'nın Sandığı", Septuaginta "Efod"
[iii] 14:41. İbranice "Saul, İsrail'in Tanrısı RAB'be, 'Bana doğru yanıtı ver' dedi. ", Septuaginta "Saul, 'Ey İsrail'in Tanrısı RAB, bugün neden kuluna yanıt vermedin? Suç bende ya da oğlum Yonatan'daysa, ey İsrail Tanrısı RAB Urim'i ver. Yok eğer suç halkın İsrail'deyse Tummim'i ver' dedi.
[iv] 14:42. İbranice "Dedi", Septuaginta "'RAB'bin kur'ayla gösterdiği kişi öldürülsün. ' Halk, Saul'a, 'Olmaz böyle şey' dedi. Saul ise halkın itirazını kabul etmedi. Kendisiyle oğlu Yonatan arasında kur'a çekildi.
[v] 14:47. Septuaginta "Zafer kazandı", İbranice "Zarar verdi"
Saul'un Kral Olarak Reddedilmesi
15 
Samuel Saul'a şöyle dedi: "RAB seni kendi halkı İsrail'in Kralı olarak meshetmek için beni gönderdi. Şimdi RAB'bin sözlerine kulak ver.
  2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, 'İsrailliler'e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler'i cezalandıracağım. Çünkü Mısır'dan çıkan İsrailliler'e karşı koydular.
  Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara ait her şeyi tamamen yok et,[i] hiçbir şeyi esirgeme. Erkek, kadın, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür."
  Bunun üzerine Saul askerlerini toplayıp Telaim Kenti'nde saydı. İki yüz bin yaya askerin yanısıra Yahudalılar'dan da on bin kişi vardı.
  Saul Amalek Kenti'ne varıp vadide pusu kurdu.
  Sonra Kenliler'e şu uyarıyı gönderdi: "Haydi gidin, Amalekliler'i bırakın; öyle ki, sizi de onlarla birlikte yok etmeyeyim. Çünkü siz Mısır'dan çıkan İsrail halkına iyilik ettiniz." Bunun üzerine Kenliler Amalekliler'den ayrıldılar.
  Saul Havila'dan Mısır'ın doğusundaki Şur'a dek Amalekliler'i yenilgiye uğrattı.
  Amalek Kralı Agag'ı sağ olarak yakaladı. Halkının tümünü de kılıçtan geçirdi.
  Ne var ki, Saul ile adamları Agag'ı ve en iyi koyunları, sığırları, besili buzağıları, kuzuları - iyi olan ne varsa hepsini - esirgediler. Bunları tümüyle yok etmek istemediler. Ancak değersiz ve zayıf ne varsa hepsini yok ettiler.
  10 RAB Samuel'e şöyle seslendi:
  11 "Saul'u kral yaptığıma pişmanım. Beni izlemekten vazgeçti. Buyruklarımı yerine getirmedi." Samuel öfkelendi ve bütün geceyi RAB'be yakarmakla geçirdi.
  12 Ertesi sabah Samuel Saul'la görüşmek için erkenden kalktı. Saul'un Karmel Kenti'ne gittiğini, orada kendisine bir anıt diktikten sonra aşağı inip Gilgal'a döndüğünü öğrendi.
  13 Saul kendisine gelen Samuel'e, "RAB seni kutsasın! Ben RAB'bin buyruğunu yerine getirdim" dedi.
  14 Samuel, "Öyleyse nedir kulağıma gelen bu koyun melemesi? Nedir bu duyduğum sığır böğürmesi?" diye sordu.
  15 Saul şöyle yanıtladı: "Halk bunları Amalekliler'den getirdi. Tanrın RAB'be kurban sunmak üzere koyunların, sığırların en iyilerini esirgediler. Ama geri kalanları tümüyle yok ettik."
  16 Samuel, "Dur da bu gece RAB'bin bana neler söylediğini sana bildireyim" dedi. Saul, "Söyle" diye karşılık verdi.
  17 Samuel konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kendini önemsiz saydığın halde, sen İsrail oymaklarının önderi olmadın mı? RAB seni İsrail'e kral meshetti.
  18 RAB seni bir göreve gönderip, 'Git, o günahlı Amalekliler'i tümüyle yok et; hepsini ortadan kaldırıncaya dek onlarla savaş' dedi.
  19 Öyleyse neden RAB'bin sözüne kulak asmadın? Neden yağmalanan mallara saldırarak RAB'bin gözünde kötü olanı yaptın?"
  20 Saul, "Ama ben RAB'bin sözüne kulak verdim!" diye yanıtladı, "RAB'bin beni gönderdiği yere gittim. Amalekliler'i tümüyle yok ettim, Amalek Kralı Agag'ı da buraya getirdim.
  21 Ne var ki askerler, Gilgal'da Tanrın RAB'be kurban sunmak üzere yağmalanmış bazı malları, yok edilmeye adanmış en iyi koyunlarla sığırları aldılar."
  22 Samuel şöyle karşılık verdi:
"RAB kendi sözünün dinlenmesinden hoşlandığı kadar yakmalık sunulardan, kurbanlardan hoşlanır mı?
İşte söz dinlemek kurbandan, sözü önemsemek de koçların yağlarından daha iyidir.
  23 Çünkü başkaldırma, falcılık kadar günahtır
ve büyüklenme, putatapıcılık[ii] kadar kötüdür.
Sen RAB'bin buyruğunu reddettiğin için,
RAB de senin kral olmanı reddetti."
  24 Bunun üzerine Saul, "Günah işledim! Evet, RAB'bin buyruğunu da, senin sözlerini de çiğnedim" dedi, "Halktan korktuğum için onların sözünü dinledim.
  25 Ama şimdi yalvarırım, günahımı bağışla ve benimle birlikte dön ki, RAB'be tapınayım."
  26 Samuel, "Seninle dönmem" dedi, "Çünkü sen RAB'bin buyruğunu reddettin, RAB de İsrail Kralı olmanı reddetti!"
  27 Samuel dönüp gitmeye davranınca, Saul onun cüppesinin eteğini tuttu. Cüppe yırtıldı.
  28 Samuel, "Bugün RAB İsrail Krallığı'nı elinden aldı ve senden daha iyi birine verdi" dedi,
  29 "İsrail'in Yüceliği olan Tanrı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin."
  30 Saul, "Günah işledim!" dedi, "Ama ne olur halkımın ileri gelenleri ve İsrailliler karşısında beni onurlandır. Tanrın RAB'be tapınmam için benimle dön."
  31 Böylece Samuel Saul'la birlikte geri döndü ve Saul RAB'be tapındı.
  32 Samuel, "Amalek Kralı Agag'ı bana getirin" diye buyurdu. Agag güvenle geldi. Çünkü, "Ölüm tehlikesi kesinlikle geçti" diye düşünüyordu.
  33 Ama Samuel,
"Kılıcın kadınları nasıl çocuksuz bıraktıysa
senin annen de kadınlar arasında
çocuksuz bırakılacak"
diyerek Agag'ı Gilgal'da RAB'bin önünde kılıçla parçaladı.
  34 Samuel Rama'ya, Saul da Giva'daki[iii] evine gitti.
  35 Samuel ölümüne dek Saul'u bir daha görmediyse de, onun için üzüldü. RAB da Saul'u İsrail Kralı yaptığına pişmandı.

[i] 15:3. İbranice "Tamamen yok etmek" fiili insanları, malları bir daha alınmamak üzere RAB'be adamak anlamını içerir.  Aynı ifade 8,9,15,18,20 ve 21'de de geçer
[ii] 15:23. "Putatapıcılık": Özgün metin "Terafim'e danışmak"
[iii] 15:34. Septuaginta "Giva'daki", İbranice "Saul Givası'ndaki"
Davut'un Kral Olarak Kutsanması
16 
RAB, Samuel'e, "Ben Saul'un İsrail Kralı olmasını reddettim diye sen daha ne zamana dek onun için üzüleceksin?" dedi, "Yağ boynuzunu yağla doldurup yola çık. Seni Beytlehemli Yişay'ın evine gönderiyorum. Çünkü onun oğullarından birini kral seçtim."
  2 Samuel, "Nasıl gidebilirim? Saul bunu duyarsa beni öldürür!" dedi. RAB şöyle yanıtladı: "Yanına bir düve al ve, 'RAB'be kurban sunmak için geldim' de.
  Yişay'ı kurban törenine çağır. O zaman ne yapman gerektiğini ben sana bildireceğim. Sana belirteceğim kişiyi benim adıma kral olarak meshedeceksin."
  4 Samuel RAB'bin sözüne uyarak Beytlehem Kenti'ne gitti. Kentin ileri gelenleri onu titreyerek karşıladılar ve, "Barış için mi geldin?" diye sordular.
  Samuel, "Evet, barış için" diye yanıtladı, "RAB'be kurban sunmaya geldim. Kendinizi kutsayıp benimle birlikte kurban törenine gelin." Sonra Yişay ile oğullarını kutsayıp kurban törenine çağırdı.
  Yişay ile oğulları gelince Samuel Eliav'ı gördü ve, "Gerçekten RAB'bin önünde duran bu adam kuşkusuz O'nun meshettiği kişidir" diye düşündü.
  Ama RAB, Samuel'e, "Onun yakışıklı ve uzun boylu olduğuna bakma" dedi, "Ben onu reddettim. Çünkü RAB insanın gördüğü gibi görmez; insan dış görünüşe, RAB ise yüreğe bakar."
  Yişay, oğlu Avinadav'ı çağırıp Samuel'in önünden geçirdi. Ama Samuel, "RAB bunu da seçmedi" dedi.
  Bunun üzerine Yişay Şamma'yı da geçirdi. Samuel yine, "RAB bunu da seçmedi" dedi.
  10 Böylece Yişay yedi oğlunu da Samuel'in önünden geçirdi. Ama Samuel, "RAB bunlardan hiçbirini seçmedi" dedi.
  11 Sonra Yişay'a, "Oğullarının hepsi bunlar mı?" diye sordu. Yişay, "Bir de en küçüğü var" dedi, "Sürüyü güdüyor." Samuel, "Birini gönder de onu getirsin" dedi, "O buraya gelmeden yemeğe oturmayacağız."
  12 Yişay birini gönderip oğlunu getirtti. Çocuk kızıl saçlı, yakışıklı, gözleri pırıl pırıl bir delikanlıydı. RAB, Samuel'e, "Kalk, onu meshet. Seçtiğim kişi odur" dedi.
  13 Samuel yağ boynuzunu alıp kardeşlerinin önünde çocuğu meshetti. O günden başlayarak RAB'bin Ruhu Davut'un üzerine güçlü bir biçimde indi. Bundan sonra Samuel kalkıp Rama'ya döndü.
Davut Saul'a Lir Çalıyor
  14 Bu sıralarda RAB'bin Ruhu Saul'dan ayrılmıştı. RAB'bin gönderdiği kötü bir ruh ona sıkıntı çektiriyordu.
  15 Hizmetkârları, Saul'a, "Bak, Tanrı'nın gönderdiği kötü bir ruh sana sıkıntı çektiriyor" dediler,
  16 "Efendimiz, biz hizmetkârlarına buyruk ver, iyi lir çalan birini bulalım. Öyle ki, Tanrı'nın gönderdiği kötü ruh üzerine gelince, o lir çalar, sen de rahatlarsın."
  17 Saul, hizmetkârlarına, "İyi lir çalan birini bulup bana getirin" diye buyurdu.
  18 Hizmetkârlardan biri, "Beytlehemli Yişay'ın oğullarından birini gördüm" dedi, "İyi lir çalar. Üstelik yürekli, güçlü bir savaşçıdır; akıllıca konuşur, yakışıklıdır. RAB de onunladır."
  19 Bunun üzerine Saul, Yişay'a ulaklar göndererek, "Koyunları güden oğlun Davut'u bana gönder" dedi.
  20 Yişay ekmek yüklü bir eşek, bir tulum şarap, bir de oğlak alıp oğlu Davut'la birlikte Saul'a gönderdi.
  21 Davut Saul'un yanına varıp onun hizmetine girdi. Saul Davut'u çok sevdi ve ona silahlarını taşıma görevini verdi.
  22 Saul Yişay'a şu haberi gönderdi: "İzin ver de Davut hizmetimde kalsın; ondan hoşnudum."
  23 O günden sonra, Tanrı'nın gönderdiği kötü ruh ne zaman Saul'un üzerine gelse, Davut liri alıp çalar, Saul rahatlayıp kendine gelirdi. Kötü ruh da ondan uzaklaşırdı.
Davut'un Golyat'ı Öldürmesi
17 
Savaşmak üzere ordularını bir araya getiren Filistliler, Yahuda'nın Soko Kenti'nde toplandılar. Soko ile Azeka Kenti arasındaki Efes-Dammim'de ordugah kurdular.
  2 Saul ile İsrailliler de toplandılar. Ela Vadisi'nde ordugah kurup Filistliler'e karşı savaş düzeni aldılar.
  3 Filistliler tepenin bir yanında, İsrailliler de karşı tepede yerlerini aldı. Aralarında vadi vardı.
  4 Filist ordugahından Gatlı Golyat adında usta bir dövüşçü ortaya çıktı. Boyu altı arşın bir karıştı[i].
 5 Başına tunç miğfer takmış, pullu bir zırh kuşanmıştı. Tunç zırhın ağırlığı beş bin şekeldi[ii].
  6 Baldırları zırhlarla korunmuştu. Omuzları arasında tunç bir pala asılıydı.
  Mızrağının sapı dokumacı tezgahının sırığı gibiydi. Mızrağın demir başının ağırlığı altı yüz şekeldi[iii]. Golyat'ın önüsıra kocaman kalkanını taşıyan bir adam yürüyordu.
  Golyat durup İsrail ordusuna, "Neden savaş düzeni aldınız?" diye haykırdı, "Ben Filistli'yim, sizse Saul'un kölelerisiniz. Aranızdan karşıma çıkacak birini seçin.
  Dövüşte beni yenip öldürebilirse, biz sizin köleniz oluruz. Ama ben üstün gelip onu yok edebilirsem, siz bizim kölemiz olur, bize kulluk edersiniz."
  10 Filistli Golyat konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün İsrail ordusuna meydan okuyorum! Benimle dövüşecek birini çıkarın karşıma!"
  11 Filistli'nin bu sözlerini duyunca, Saul da İsrailliler de çok korkup dehşet içinde kaldılar.
  12 Davut Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden Efratlı Yişay adında bir adamın oğluydu. Yişay'ın sekiz oğlu vardı. Saul'un krallığı döneminde Yişay'ın yaşı oldukça ilerlemişti.
  13 Yişay'ın üç büyük oğlu Saul'la birlikte savaşa katılmıştı. Savaşa giden en büyük oğlunun adı Eliav, ikincisinin adı Avinadav, üçüncüsünün adıysa Şamma'ydı.
  14 Davut en küçükleriydi. Üç büyük oğul Saul'un yanındaydı.
  15 Davut ise babasının sürüsüne bakmak için Saul'un yanından ayrılıp Beytlehem'e gider gelirdi.
  16 Filistli Golyat kırk gün boyunca sabah akşam ortaya çıkıp meydan okudu.
  17 Bir gün Yişay oğlu Davut'a şöyle dedi: "Kardeşlerin için şu kavrulmuş bir efa[iv] buğdayla on somun ekmeği al, çabucak ordugaha, kardeşlerinin yanına git.
  18 Şu on parça peyniri de birlik komutanına götür. Kardeşlerinin ne durumda olduğunu öğren ve iyi olduklarına ilişkin bir belirti getir.
  19 Kardeşlerin Saul ve öbür İsrailliler'le birlikte Ela Vadisi'nde Filistliler'e karşı savaşıyorlar."
  20 Ertesi sabah Davut erkenden kalktı. Sürüyü bir çobana bıraktı. Yişay'ın buyurduğu gibi erzağı alıp yola koyuldu. Ordugaha vardığı sırada askerler savaş naraları atarak savaş düzenine giriyorlardı.
  21 İsrailliler'le Filistliler karşı karşıya savaş düzeni almışlardı.
  22 Davut getirdiklerini levazım görevlisine bırakıp cepheye koştu; kardeşlerinin yanına varıp onları selamladı.
  23 Davut onlarla konuşurken, Gatlı Filistli, Golyat adındaki dövüşçü Filist cephesinden ileri çıkarak daha önce yaptığı gibi meydan okudu. Davut bunu duydu.
  24 İsrailliler Golyat'ı görünce büyük korkuyla önünden kaçıştılar.
  25 Birbirlerine, "İsrail'e meydan okumak için ortaya çıkan şu adamı görüyorsunuz ya!" diyorlardı, "Kral onu öldürene büyük bir armağanın yanısıra kızını da verecek. Babasının ailesini de İsrail'e vergi ödemekten muaf tutacak."
  26 Davut, yanındakilere, "Bu Filistli'yi öldürüp İsrail'den bu utancı kaldıracak kişiye ne verilecek?" diye sordu, "Bu sünnetsiz Filistli kim oluyor da yaşayan Tanrı'nın ordusuna meydan okuyor?"
  27 Adamlar daha önce verilmiş olan söze göre Golyat'ı öldürecek kişiye neler verileceğini anlattılar.
  28 Ağabeyi Eliav Davut'un adamlarla konuştuğunu duyunca öfkelendi. "Ne işin var burada?" dedi, "Çöldeki üç beş koyunu kime bıraktın? Ne kadar kendini beğenmiş ve ne kadar kötü yürekli olduğunu biliyorum. Sadece savaşı görmeye geldin."
  29 Davut, "Ne yaptım ki?" dedi, "Bir soru sordum, o kadar."
  30 Sonra başka birine dönüp aynı soruyu sordu. Adamlar öncekine benzer bir yanıt verdiler.
  31 Davut'un söylediklerini duyanlar Saul'a ilettiler. Saul onu çağırttı.
  32 Davut, Saul'a, "Bu Filistli yüzünden kimse yılmasın! Ben kulun gidip onunla dövüşeceğim!" dedi.
  33 Saul, "Sen bu Filistli'yle dövüşemezsin" dedi, "Çünkü daha gençsin, o ise gençliğinden beri savaşçıdır."
  34 Ama Davut, "Kulun babasının sürüsünü güder" diye karşılık verdi, "Bir aslan ya da ayı gelip sürüden bir kuzu kaçırınca,
  35 peşinden gidip ona saldırır, kuzuyu ağzından kurtarırım. Eğer aslan ya da ayı üzerime gelirse, boğazından tuttuğum gibi vurur öldürürüm.
  36 Kulun aslan da, ayı da öldürmüştür. Bu sünnetsiz Filistli de onlar gibi olacak. Çünkü yaşayan Tanrı'nın ordusuna meydan okudu.
  37 Beni aslanın, ayının pençesinden kurtaran RAB, bu Filistli'nin elinden de kurtaracaktır." Saul, "Öyleyse git, RAB seninle birlikte olsun" dedi.
  38 Sonra kendi giysilerini Davut'a verdi; başına tunç miğfer taktı, ona bir zırh giydirdi.
  39 Davut giysilerinin üzerine kılıcını kuşanıp yürümeye çalıştı. Çünkü bu giysilere alışık değildi. Saul'a, "Bunlarla yürüyemiyorum" dedi, "Çünkü alışık değilim." Sonra giysileri üzerinden çıkardı.
  40 Değneğini alıp dereden beş çakıl taşı seçti. Bunları çoban dağarcığının cebine koyduktan sonra sapanını alıp Filistli Golyat'a doğru ilerledi.
  41 Filistli de, önünde kalkan taşıyıcısı, Davut'a doğru ilerliyordu.
  42 Davut'u tepeden tırnağa süzdü. Kızıl saçlı, yakışıklı bir genç olduğu için onu küçümsedi.
  43 "Ben köpek miyim ki, üzerime değnekle geliyorsun?" diyerek kendi ilahlarının adıyla Davut'u lanetledi.
  44 "Bana gelsene! Bedenini gökteki kuşlara ve kırdaki hayvanlara yem edeceğim!" dedi.
  45 Davut, "Sen kılıçla, mızrakla, palayla üzerime geliyorsun" diye karşılık verdi, "Bense meydan okuduğun İsrail ordusunun Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB'bin adıyla senin üzerine geliyorum.
  46 Bugün RAB seni elime teslim edecek. Seni vurup başını gövdenden ayıracağım. Bugün Filistli askerlerin leşlerini gökteki kuşlarla yerdeki hayvanlara yem edeceğim. Böylece bütün dünya İsrail'de Tanrı'nın var olduğunu anlayacak.
  47 Bütün bu topluluk RAB'bin kılıçla, mızrakla kurtarmadığını anlayacak. Çünkü savaş zaten RAB'bindir! O sizi elimize teslim edecek."
  48 Golyat saldırmak amacıyla Davut'a doğru ilerledi. Davut da onunla dövüşmek üzere hemen Filist cephesine doğru koştu.
  49 Elini dağarcığına sokup bir taş çıkardı, sapanla fırlattı. Taş Filistli'nin alnına çarpıp saplandı. Filistli yüzükoyun yere düştü.
  50 Böylece Davut Filistli Golyat'ı sapan ve taşla yendi. Elinde kılıç olmaksızın onu yere serdi.
  51 Sonra koşup üzerine çıktı. Golyat'ın kılıcını tutup kınından çektiği gibi onu öldürdü ve başını kesti. Kahraman Golyat'ın öldüğünü gören Filistliler kaçtılar.
  52 İsrailliler'le Yahudalılar kalkıp Gat'ın[v] girişine ve Ekron kapılarına kadar nara atarak onları kovaladılar. Filistliler'in ölüleri Gat'a, Ekron'a kadar Şaarayim yolunda yerlere serildi.
  53 Filistliler'i kovaladıktan sonra geri dönen İsrailliler Filist ordugahını yağmaladılar.
  54 Davut Filistli Golyat'ın başını alıp Yeruşalim'e götürdü, silahlarını da kendi çadırına koydu.
  55 Saul, Davut'un Golyat'la dövüşmeye çıktığını görünce, ordu komutanı Avner'e, "Ey Avner, kimin oğlu bu genç?" diye sormuştu. Avner de, "Yaşamın hakkı için, ey kral, bilmiyorum" diye yanıtlamıştı.
  56 Kral Saul, "Bu gencin kimin oğlu olduğunu öğren" diye buyurmuştu.
  57 Davut Golyat'ı öldürüp ordugaha döner dönmez, Avner onu alıp Saul'a götürdü. Golyat'ın kesik başı Davut'un elindeydi.
  58 Saul, "Kimin oğlusun, delikanlı?" diye sordu.  Davut, "Kulun Beytlehemli Yişay'ın oğluyum" diye karşılık verdi.

[i] 17:4. "Altı arşın bir karış": Yaklaşık 3 m
[ii] 17:5. "Beş bin şekel": Yaklaşık 57 kg
[iii] 17:7. "Altı yüz şekel": Yaklaşık 7 kg
[iv] 17:17. "Bir efa": Yaklaşık 16 kg.  (22 litre sıvı alabilen bir tahıl ölçeği.
[v] 17:52. Septuaginta "Gat", İbranice "Vadi"
Yonatan Davut'la Bir Antlaşma Yapıyor
18
Saul'la Davut'un konuşması sona erdiğinde, Saul oğlu Yonatan'ın yüreği Davut'a bağlandı. Yonatan onu canı gibi sevdi.
  2 O günden sonra Saul Davut'u yanında tuttu ve babasının evine dönmesine izin vermedi.
  Yonatan, Davut'a beslediği derin sevgiden ötürü, onunla bir dostluk antlaşması yaptı.
  Üzerinden kaftanını çıkarıp zırhı, kılıcı, yayı ve kuşağıyla birlikte Davut'a verdi.
  Davut Saul'un kendisini gönderdiği her yere gitti ve başarılı oldu. Bu yüzden Saul ona ordusunda üstün bir rütbe verdi. Bu olay bütün halkı, Saul'un görevlilerini bile hoşnut etti.
Saul Davut'u Kıskanıyor
  Davut'un Filistli Golyat'ı öldürmesinden sonra, askerler geri dönerken, İsrail'in bütün kentlerinden gelen kadınlar, tef ve çeşitli çalgılar çalarak, sevinçli ezgiler söyleyip oynayarak Kral Saul'u karşılamaya çıktılar.
  Bir yandan oynuyor, bir yandan da şu ezgiyi söylüyorlardı: "Saul binlercesini öldürdü, Davut'sa on binlercesini."
  Bu sözlere gücenen Saul çok öfkelendi. "Davut'a on binlercesini, banaysa ancak binlercesini verdiler. Artık kral olmaktan başka onun ne eksiği kaldı ki?" diye düşündü.
  Böylece o günden sonra Saul Davut'u kıskanmaya başladı.
  10 Ertesi gün Tanrı'nın gönderdiği kötü bir ruh Saul'un üzerine güçlü bir biçimde indi. Saul evinde sayıklamaya başladı. Davut her zamanki gibi yine çenk çalıyordu. Saul'un elinde bir mızrak vardı.
  11 "Davut'u vurup duvara çakacağım" diye düşünerek mızrağı ona fırlattı. Ama Davut iki kez ondan kurtuldu.
  12 Saul Davut'tan korkuyordu. Çünkü RAB Davut'laydı, oysa kendisinden ayrılmıştı.
  13 Bu yüzden Saul Davut'u yanından uzaklaştırdı. Onu bin kişilik birliğe komutan atadı. Davut askerlere öncülük yapıyordu.
  14 RAB onunla birlikte olduğundan, yaptığı her işte başarılıydı.
  15 Davut'un büyük başarısını gördükçe Saul'un korkusu daha da artıyordu.
  16 Ne var ki, bütün İsrail ve Yahuda halkı Davut'u seviyordu; çünkü Davut onlara öncülük ediyordu.
  17 Saul Davut'a, "İşte büyük kızım Merav" dedi, "Onu sana eş olarak vereceğim. Yalnız hatırım için yiğitçe davran ve RAB'bin savaşlarını sürdür." Çünkü, "Davut'un ölümü benim elimden değil, Filistliler'in elinden olsun" diye düşünüyordu.
  18 Davut, "Ben kim oluyorum, İsrail'de ailem ve babamın oymağı ne ki, krala damat olayım?" diye karşılık verdi.
  19 Ne var ki, Saul'un kızı Merav'ın Davut'a verileceği zaman geldiğinde, kız Davut yerine Meholalı Adriel'e eş olarak verildi.
  20 Bu arada Saul'un öbür kızı Mikal Davut'a gönül vermişti. Bunu duyan Saul sevindi.
  21 "Davut'a Mikal'ı veririm" diye düşündü, "Öyle ki, Mikal Davut'u tuzağa düşürür; Filistliler de onu öldürür." Davut'a, "Bugün damadım olmak için yine fırsatın var" dedi.
  22 Sonra görevlilerine, Davut'a gizlice şunları söylemelerini buyurdu: "Bak, kral senden hoşnut, bütün görevlileri de seni seviyor. Kralın damadı olmanın zamanı geldi."
  23 Saul'un görevlileri bu sözleri Davut'a ilettiler. Davut, "Yoksul ve önemsiz biriyken kralın damadı olmak sizce küçük bir şey mi?" diye karşılık verdi.
  24 Görevliler Davut'un dediklerini Saul'a bildirdiler.
  25 Saul şöyle buyurdu: "Davut'a deyin ki: Kral düşmanlarından öç almak için başlık parası olarak yüz Filistli'nin sünnet derisinden başka bir şey istemiyor." Davut'un Filistliler'in eline düşüp öleceğini tasarlıyordu.
  26 Görevliler Saul'un söylediklerini Davut'a ilettiler. Davut, kralın damadı olacağına sevindi. Tanınan süre dolmadan
  27 Davut'la adamları gidip iki yüz Filistli öldürdüler. Kralın damadı olabilmek için Davut, öldürülen Filistliler'in sünnet derilerini tam tamına getirip krala sundu. Saul da buna karşılık kızı Mikal'ı eş olarak ona verdi.
  28 Saul, RAB'bin Davut'la birlikte olduğunu ve kızı Mikal'ın onu sevdiğini apaçık gördü.
  29 Bu yüzden Davut'tan daha çok korktu ve yaşamı boyunca ona düşmanlık besledi.
  30 Filistli komutanlar saldırdıkça Davut Saul'un öbür komutanlarından daha başarılı oluyordu. Bu yüzden büyük bir üne kavuştu.
 Saul Davut'u Öldürmeyi Tasarlıyor
19 
Saul, oğlu Yonatan'a ve bütün görevlilerine Davut'u öldürmeleri için buyruk verdi. Ama Davut'u çok seven Yonatan ona, "Babam Saul seni öldürmek için fırsat kolluyor" diye haber verdi, "Lütfen yarın sabah dikkatli ol; gizlenebileceğin bir yere gidip saklan.
  3 Ben de saklandığın tarlaya gidip babamın yanında duracağım ve onunla senin hakkında konuşacağım. Bir şey öğrenirsem, sana bildiririm."
 4 Yonatan babası Saul'a Davut'u överek şunları söyledi: "Kral kulu Davut'a haksızlık etmesin. Çünkü o sana hiç haksızlık etmedi ve yaptığı her şeyde sana büyük yararı dokundu.
  5 Yaşamını tehlikeye atarak Filistli'yi öldürdü. RAB de bütün İsrail'i büyük bir zafere ulaştırdı. Sen de bunu görüp sevindin. Öyleyse neden Davut'u sebepsiz öldürerek suçsuz birine haksızlık edesin?"
  Saul Yonatan'ın söylediklerinden etkilenerek ant içti: "Yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, Davut öldürülmeyecektir."
  Bunun üzerine Yonatan Davut'u çağırıp ona her şeyi anlattı. Sonra Davut'u Saul'un yanına getirdi. Davut da önceden olduğu gibi kralın hizmetine girdi.
  Savaş yine patlak verdi. Davut gidip Filistliler'e karşı savaştı. Onları öyle büyük bir bozguna uğrattı ki, önünden kaçtılar.
  Bir gün Saul, mızrağı elinde evinde oturuyor, Davut da çenk çalıyordu. Derken RAB'bin gönderdiği kötü bir ruh Saul'u yakaladı.
  10 Saul mızrağıyla Davut'u duvara çakmaya çalıştı. Ancak Davut yana kaçınca Saul'un mızrağı duvara saplandı. O gece Davut kaçıp kurtuldu.
  11 Saul, Davut'u gözetlemeleri, ertesi sabah da öldürmeleri için evine ulaklar gönderdi. Ama karısı Mikal Davut'a, "Bu gece kaçıp kurtulamazsan, yarın öldürüleceksin" dedi.
  12 Sonra Davut'u pencereden aşağıya indirdi. Böylece Davut kaçıp kurtuldu.
  13 Mikal evdeki putu alıp yatağa koydu, üstüne yorganı örttü, baş tarafına da keçi kılından bir yastık yerleştirdi.
  14 Saul'un gönderdiği ulaklar Davut'u yakalamaya geldiğinde, Mikal, "Davut hasta" dedi.
  15 Saul Davut'u görmeleri için ulakları yeniden göndererek, "Onu yatağıyla buraya getirin de öldüreyim" diye buyurdu.
  16 Ulaklar eve girince, yatakta başında keçi kılından yastık olan putu gördüler.
  17 Saul, Mikal'a "Neden beni böyle kandırıp düşmanımın kaçmasını sağladın?" diye sordu.  Mikal, "Davut bana, 'Bırak beni gideyim, yoksa seni öldürürüm' dedi" diye yanıtladı.
  18 Kaçıp kurtulan Davut, Rama'da yaşayan Samuel'in yanına gitti. Saul'un kendisine bütün yaptıklarını ona anlattı. Sonra Samuel'le birlikte Nayot Mahallesi'ne gidip orada kaldı.
  19 Davut'un Rama'nın Nayot Mahallesi'nde olduğu haberi Saul'a ulaştırıldı.
  20 Bunun üzerine Saul Davut'u yakalamaları için ulaklarını oraya gönderdi. Ulaklar Samuel'in önderliğinde bir peygamber topluluğunun oynayıp coştuğunu gördüler. İşte o zaman Tanrı'nın Ruhu Saul'un ulaklarının üzerine indi. Onlar da oynayıp coşmaya başladılar.
  21 Saul olup bitenleri duyunca, başka ulaklar gönderdi. Onlar da oynayıp coştular. Saul'un üçüncü kez gönderdiği ulaklar da öncekiler gibi yaptı.
  22 Sonunda Saul kendisi Rama'ya doğru yola çıktı. Seku'daki büyük sarnıca varınca, "Samuel'le Davut neredeler?" diye sordu.  Biri, "Rama'nın Nayot Mahallesi'nde" dedi.
  23 Saul Rama'daki Nayot'a doğru ilerlerken, Tanrı'nın Ruhu onun üzerine de indi. Nayot'a varıncaya dek yol boyunca oynayıp coştu.
  24 Giysilerini de çıkarıp Samuel'in önünde oynayıp coştu. Bütün gün ve gece çıplak yattı. Halkın, "Saul da mı peygamberler arasında?" demesi bundandır.
Yonatan'la Davut'un Dostluğu
20 
Davut Rama'nın Nayot Mahallesi'nden kaçtıktan sonra Yonatan'a gitti. Ona, "Ne yaptım? Suçum ne?" diye sordu, "Babana karşı ne günah işledim ki, beni öldürmek istiyor?"
  2 Yonatan, "Bu senden uzak olsun, ölmeyeceksin!" diye yanıtladı, "Babam bana bildirmeden ister büyük, ister küçük olsun hiçbir iş yapmaz. Neden bunu benden gizlesin? Olmaz öyle şey!"
  Ancak Davut, ant içerek, "Senin beni sevdiğini baban çok iyi biliyor" diye yanıtladı, "'Yonatan ne yapacağımı bilmemeli, yoksa üzülür' diye düşünmüştür. RAB'bin ve senin yaşamın hakkı için derim ki, ölüm ile aramda yalnız bir adım var."
  4 Yonatan Davut'a, "Ne dilersen dile, senin için yaparım" diye karşılık verdi.
  Davut, Yonatan'a, "Bak, yarın Yeni Ay Töreni" dedi, "Kralla birlikte yemeğe oturmam gerekir. Ama izin ver, ertesi günün akşamına dek tarlada gizleneyim.
  Eğer baban yokluğumu sezerse ona, 'Davut aceleyle kendi kenti Beytlehem'e gitmek için benden ısrarla izin istedi; orada bütün ailenin yıllık kurban töreni var' dersin.
  Baban, 'İyi' derse, kulun güvenlikte demektir. Ama öfkelenirse, bil ki, bana kötülük yapmaya karar vermiştir.
  Sana gelince, beni destekle; çünkü RAB'bin önünde yaptığın antlaşmayla beni kendine bağladın. Suçluysam, beni sen öldür! Neden beni babana teslim edesin?" 9 Yonatan, "Olmaz öyle şey!" diye yanıtladı, "Babamın sana kötülük yapmaya karar verdiğini bilsem, sana söylemez miydim?"
  10 Davut, "Baban sana sert bir karşılık verirse, kim bana bildirecek?" diye sordu.
  11 Yonatan, "Gel, tarlaya çıkalım" dedi. Böylece ikisi tarlaya gittiler.
  12 Yonatan Davut'la konuşmasını sürdürdü: "İsrail'in Tanrısı RAB tanık olsun! Yarın ya da öbür gün bu saate kadar babamın ne düşündüğünü araştıracağım. Babamın sana karşı tutumu olumluysa, sana haber göndereceğim.
  13 Ama babam seni öldürmeyi tasarlıyorsa, bunu sana bildirip güvenlik içinde gitmeni sağlamazsam, RAB da bana aynısını, hatta daha kötüsünü yapsın! RAB önceden babamla olduğu gibi seninle de birlikte olsun!
  14 Ama sen yaşamım boyunca RAB'bin iyiliğini bana göster ki ölmeyeyim.
  15 RAB Davut'un bütün düşmanlarını yeryüzünden yok edeceği zaman bile, sen soyuma iyiliklerini sonsuza dek esirgeme."
  16 Böylece Yonatan Davut soyuyla bir antlaşma yaptı ve, "RAB Davut'un düşmanlarını cezalandırsın" dedi.
  17 Davut'a beslediği sevgiden ötürü Yonatan ona bir daha ant içirtti. Çünkü onu canı kadar seviyordu.
  18 Yonatan Davut'a, "Yarın Yeni Ay Töreni" dedi, "Yerin boş kalacağından, yokluğun anlaşılacak.
  19 Öbür gün, geçen sefer gizlendiğin yere çabucak git. Ezel Taşı'nın yanında bekle.
  20 Ben hedefe atar gibi taşın bir yanına üç ok atacağım.
  21 Sonra hizmetkârımı gönderip, 'Git okları bul' diye buyruk vereceğim. Eğer özellikle ona, 'Bak, oklar senin bu yanında, onları alıp buraya getir' dersem, gel. Yaşayan RAB'bin adıyla derim ki, güvenliktesin, tehlike yok.
  22 Ama hizmetkâra, 'Bak, oklar ötende' dersem, git; çünkü RAB seni uzaklaştırmıştır.
  23 Birbirimizle yaptığımız antlaşmaya gelince, RAB sonsuza dek seninle benim aramda tanık olsun."
  24 Böylece Davut tarlada gizlendi. Yeni Ay Töreni başlayınca, Kral Saul gelip yemeğe oturdu.
  25 Her zamanki gibi duvarın yanındaki yerine oturmuştu. Yonatan karşısında,[i] Avner de yanında yerlerini aldılar. Davut'un yeriyse boş kaldı.
  26 Ama Saul o gün bir şey söylemedi. "Davut'un başına birşey gelmiş olmalı. Dinsel açıdan kirli olsa gerek, evet dinsel açıdan temiz değildir" diye düşündü.
  27 Ertesi gün, ayın ikinci günü, Davut'un yeri yine boştu. Bunun üzerine Saul, oğlu Yonatan'a, "Yişay'ın oğlu neden dün de, bugün de yemeğe gelmedi?" diye sordu.
  28 Yonatan, "Davut Beytlehem'e gitmek için benden israrla izin istedi" diye karşılık verdi,
  29 "'Lütfen izin ver. Çünkü ailemizin kentte bir kurbanı var, ağabeyim orada bulunmamı buyurdu. Gözünde lütuf bulduysam gidip kardeşlerimi göreyim' dedi. İşte bu yüzden kralın sofrasına gelemedi."
  30 Saul, Yonatan'a öfkelenerek, "Seni sapık ve dikbaşlı kadının oğlu!" diye bağırdı, "Yişay'ın oğlunu desteklediğini bilmiyor muyum? Bu kendin için de, seni doğuran annen için de utanç verici.
  31 Çünkü Yişay'ın oğlu yeryüzünde yaşadıkça ne sen güvenlikte olabilirsin, ne de krallığın. Şimdi adam gönder, onu bana getir. O ölmeli!"
  32 Yonatan babası Saul'a, "Neden ölmeli? Ne yaptı ki?" diye karşılık verdi.
  33 Ama Saul Yonatan'ı öldürmek amacıyla mızrağını ona fırlattı. Böylece Yonatan babasının Davut'u öldürmeye kararlı olduğunu anladı.
  34 Büyük bir öfkeyle sofradan kalktı ve ayın ikinci günü hiç yemek yemedi. Babasının Davut'u böyle aşağılamasına üzüldü.
  35 Sabahleyin Yonatan Davut'la buluşmak üzere tarlaya gitti. Yanına bir uşak almıştı.
  36 Uşağa, "Haydi koş, atacağım okları bul" dedi. Uşak koşarken, Yonatan onun ötesine bir ok attı.
  37 Uşak Yonatan'ın attığı okun düştüğü yere varınca, Yonatan, "Ok ötende!" diye seslendi,
  38 "Çabuk ol! Koş, yerinde durma!" Yonatan'ın uşağı oku alıp efendisine getirdi.
  39 Olup bitenden habersizdi. Olanları yalnız Yonatan'la Davut biliyordu.
  40 Yonatan, silahlarını yanındaki uşağa vererek, "Al bunları kente götür" dedi.
  41 Uşak gider gitmez, Davut taşın güney yanından ayağa kalktı ve yüzüstü yere kapanarak üç kez eğildi. İki arkadaş birbirlerini öpüp ağladılar; ancak Davut daha çok ağladı.
  42 Yonatan, "Esenlikle yoluna git" dedi, "İkimiz RAB'bin adıyla ant içmiştik. RAB seninle benim aramda ve soylarımız arasında sonsuza dek tanık olsun." Bundan sonra Davut yoluna gitti. Yonatan da kente döndü.

[i] 20:25. Septuaginta "Karşısında", İbranice "Ayağa kalktı"
Davut Saul'dan Kaçıyor
21 
Davut Nov Kenti'ne, Kâhin Ahimelek'in yanına gitti. Ahimelek titreyerek Davut'u karşılamaya çıktı. "Neden yalnızsın? Neden yanında kimse yok?" diye sordu.
  2 Davut şöyle yanıtladı: "Kral bana bir görev verdi. 'Sana verdiğim görevden ve buyruklardan kimsenin haberi olmasın' dedi. Adamlarıma gelince, belli bir yere gitmelerini söyledim.
  3 Şu an elinde ne var? Bana beş somun ekmek ya da başka ne varsa ver."
  4 Kâhin, "Taze ekmeğim yok" diye karşılık verdi, "Ama adamların kadından uzak kaldılarsa kutsal ekmek var."
  Davut, "Yola çıktığımızdan her zaman olduğu gibi, kadından uzak kaldık" dedi, "Sıradan bir yolculuğa çıktığımızda bile adamlarım kendilerini temiz tutarlar; özellikle bugün ne kadar daha çok temiz olacaklar."
  Bunun üzerine kâhin ona kutsal ekmek verdi; çünkü orada huzura konan ekmekten başka ekmek yoktu. Bu ekmek RAB'bin huzurundan alındığı gün yerine sıcak ekmek konurdu.
  O gün Saul'un görevlilerinden Edomlu Doeg adındaki baş çoban RAB'bin önünde dinsel görevini yerine getirmek üzere[i] orada bulunuyordu.
  Davut, Ahimelek'e, "Yanında mızrak ya da kılıç yok mu?" diye sordu, "Kralın işi acele olduğundan, yanıma ne kılıcımı aldım, ne de başka bir silah."
  Kâhin, "Ela Vadisi'nde öldürdüğün Filistli Golyat'ın kılıcı var" diye karşılık verdi, "Efodun arkasında beze sarılı duruyor. Burada başka silah yok. İstersen onu alabilirsin."  Davut, "Onun gibisi yoktur, onu bana ver" dedi.
  10 Saul'dan kaçan Davut o gün Gat Kralı Akiş'e gitti.
  11 Akiş'in görevlileri, "Bu İsrail Kralı Davut değil mi?" dediler,
"Çalıp oynarken,
'Saul binlercesini öldürdü,
Davut'sa on binlercesini'
diye hakkında ezgiler okudukları kişi bu değil mi?"
  12-13 Bu sözler Davut'u derin derin düşündürdü. Gat Kralı Akiş'ten çok korkan Davut, onların önünde tutumunu değiştirerek deli gibi davrandı. Kentin kapılarını tırmaladı, salyasını sakalına akıttı.
  14 Akiş, görevlilerine, "Şu adama bakın!" dedi, "Delinin biri! Onu neden bana getirdiniz?
  15 Bizde deliler eksik mi ki, önümde delilik yapsın diye bu adamı getirdiniz? Bu adamın sarayıma girmesi şart mı?"

[i] 21:7. "Dinsel görevini yerine getirmek üzere": Özgün metin, "RAB'bin önünde alıkonulmuş"
22 
Davut Gat'tan ayrılıp Adullam Mağarası'na kaçtı. Bunu duyan kardeşleri ve ailesinin öteki bireyleri yanına gittiler.
  2 Sıkıntısı, borcu, hoşnutsuzluğu olan herkes Davut'un çevresinde toplandı. Davut sayısı dört yüze varan bu adamlara önderlik yaptı.
  Davut oradan Moav'daki Mispa Kenti'ne gitti. Moav Kralı'ndan, "Tanrı'nın bana ne yapacağı belli oluncaya dek annemle babamın gelip yanınızda kalmasına izin verir misin?" diye bir istekte bulundu.
  Böylece Davut annesiyle babasını Moav Kralı'nın yanına bıraktı. Davut sığınakta kaldığı sürece onlar da Moav Kralı'nın yanında kaldılar.
  Ne var ki, Peygamber Gad, Davut'a, "Sığınakta kalma. Yahuda ülkesine git" dedi. Bunun üzerine Davut oradan ayrılıp Heret Ormanı'na gitti.
Saul Nov Kâhinlerini Öldürüyor
  Bu sırada Saul Davut'la yanındakilerin nerede olduklarını öğrendi. Saul elinde mızrağıyla Giva'da bir tepedeki[i] ılgın ağacının altında oturuyordu. Askerleri de çevresinde duruyordu.
  Saul onlara şöyle dedi: "Ey Benyaminliler, şimdi dinleyin! Yişay'ın oğlu her birinize tarlalar, bağlar mı verecek? Her birinizi binbaşı, yüzbaşı mı yapacak?
  Hepiniz bana karşı düzen kurdunuz. Çünkü oğlum Yişay'ın oğluyla antlaşma yaptığında bana haber veren olmadı. İçinizden bana acıyan tek kişi çıkmadı. Bugün olduğu gibi, bana pusu kurması için oğlumun kulum Davut'u kışkırttığını bana bildiren olmadı."
  Bunun üzerine Saul'un askerlerinin yanında duran Edomlu Doeg, "Yişay oğlu Davut'un Nov Kenti'ne Ahituv oğlu Kâhin Ahimelek'in yanına geldiğini gördüm" dedi,
  10 "Ahimelek Davut için RAB'be danıştı. Ona hem yiyecek sağladı, hem de Filistli Golyat'ın kılıcını verdi."
  11 Kral Saul, Ahituv oğlu Kâhin Ahimelek'i ve babasının ailesinden Nov'da yaşayan bütün kâhinleri çağırmak için ulaklar gönderdi. Hepsi kralın yanına geldi.
  12 Saul, Ahimelek'e, "Ey Ahituv oğlu, beni dinle!" dedi.  Ahimelek, "Buyur, efendim" diye yanıtladı.
  13 Saul, "Neden sen ve Yişay oğlu bana karşı düzen kurdunuz?" dedi, "Çünkü ona ekmek, kılıç verdin ve onun için Tanrı'ya danıştın. O da bana karşı ayaklandı ve bugün yaptığı gibi pusu kurdu."
  14 Ahimelek, "Bütün görevlilerin arasında Davut kadar sana bağlı biri var mı?" diye karşılık verdi, "Davut senin damadın, muhafız alayı komutanın ve ailende saygın biridir.
  15 Ben Davut için Tanrı'ya danışmaya o gün mü başladım? Kesinlikle hayır! Kral ben kulunu ve babasının ailesini suçlamasın. Çünkü kulun bu konuda hiçbir şey bilmiyor."
  16 Ama Saul, "Ey Ahimelek, sen de bütün ailen de kesinlikle öleceksiniz" dedi.
  17 Sonra yanında duran nöbetçi askerlere, "Gidin ve Davut'u destekleyen RAB'bin kâhinlerini öldürün!" dedi, "Çünkü onun kaçtığını bildikleri halde bana haber vermediler." Ne var ki, kralın görevlileri el kaldırıp RAB'bin kâhinlerini öldürmek istemediler.
  18 Bunun üzerine kral, Doeg'e, "Sen git, kâhinleri öldür" diye buyurdu. Edomlu Doeg de gidip kâhinleri öldürdü. O gün Doeg keten efod giymiş seksen beş kişi öldürdü.
  19 Erkek, kadın, çoluk çocuk demeden kâhinler kenti Nov'un halkını kılıçtan geçirdi. Sığırları, eşekleri, koyunları da öldürdü.
  20 Yalnız Ahituv oğlu Kâhin Ahimelek'in oğullarından Evyatar adında biri kurtulup Davut'a kaçtı.
  21 Evyatar Saul'un RAB'bin kâhinlerini öldürttüğünü Davut'a söyledi.
  22 Davut Evyatar'a, "O gün orada bulunan Edomlu Doeg'in bunu kesinlikle Saul'a bildireceğini anlamıştım zaten" dedi, "Babanın bütün aile bireylerinin ölümüne ben neden oldum.
  23 Yanımda kal ve korkma! Seni öldürmek isteyen beni de öldürmek istiyor. Yanımda güvenlikte olursun."

[i] 22:6. Septuaginta "Tepedeki", İbranice "Rama'da"

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...