İLM-İ SİMA (sima:yüz,çehre)
yüz okuma nam-ı diğer fizyonomi
Bu ilim çok eski bir ilimdir en ünlü ismi erzurumlu ibrahim hakkı hz. dir bu mübarek zatın marifetname isimli muhteşem bir eseri vardır kendisi aynı zamanda yaşadığı asrın ünlü astrologlarındandır
Bu ilim aynı astroloji gibi çalışır astrolojide harita çıkarılır ve yorum yapılır ilm-i simada ise yorumlar gezegenlerin ve açıların verdiği özelliklerden etkilenen insan çehresine bakılarak yapılır her iki ilimde de aynı fayda sağlanır
unutulmamalıdır ki evren tek bir nüveden(çekirdek) yaratıldı yaratılan canlı cansız ne varsa o tek nüvenin dna larını taşır peygamber efendimizin buyurduğu gibi insan öldürmeyiniz zira bir insan öldürmek koca bir kainatı yok etmek gibidir burada çok derin bir hikmet vardır bu hadis-i şerifi daha sonra madde nedir ne değildir başlığı altında irdeliriz diye düşünüyorum
evrenin makrokosmos olduğunu varsaydığımızda ki öyledir insan ise mikrokosmosdurve bütün yaratılan alemlerin küçük bir maketi ve ya kopyasıdır ve kainatta ki herşey o ve ya bu sebepten ötürü ilşkili,bağlantılıdır jüpiteri marsı ve ya diğerlerinin yansımalarını insan vücudunda görmek mümkündür
görmeyi bilen göz için hikmet her yerdedir bilim bir nokta da aklı gözüne inmiş bazı kimselerin gözüne hakikati sokmak için çalışır(bu cümlenin açıklaması da daha sonra konu içinde gelecektir)
İLM-İ SİMA
Kişilerin yüz hatlarına bakılırken alın, göz, dudak, kaş, çene ve burun esas alınıyor.
ALINLAR
GENİŞ : Bir alın mütefekkir hasislerde bulunur alının üst kısmı kabarık olması kuvveyi hafızaya orta kısmı kabarık olması kuvveyi
muhakemeye alt kısmının kabarık olması süratli intikale becerikliliğe meslek ve sanat ihtisasına
ARZEN :Geniş bir alın kerem ve sahavete ve çabuk kızan bir tabiata
GAYET : Ufak bir alın akıl noksanlığına
YUMUK : Ve yüksek bir alın emanete sadık zekaya anlayışlı olmağa
YASSI : Ve düz bir alın fena bir tabiata ve sık hastalanmağa
MÜTEDİL : Bir alın aklı selim ve itibarlı olmağa
ARZEN : Ve tulum geniş bir alın anlayış kavrayış ve kabiliyete çokluğuna
ORTASI : Çukurlaşmış bir alın tamahkarlığa ve kendini çok beğenmişliğe
DAR : Ve basık bir alın inada ve düşünme darlığına
DAR : Ve çıkıntılı bir alın çok konuşma ve atılganlığa
TÜLEN : Uzun ve çukurlu bir alın fena ahlaka fikir noksanlığına gayet uzun gayet düz alın vesveseli olmağa müşkül durumlaradüşmeğe ve kindarlığa
MÜCEHELA : Gayet açık bir alın dehaya ve iğlik severliğe
DAR : Ve sert alın azim ve metanete üstü çıkıntılı alın uzak görüşe ciddiyet ve terbiyeli olmağa
BÜYÜK : Alın ahmaklığa ve kalın kafalığa geç anlayışa
ARKAYA : Yayık alın hayvani düşünceye ve hayal kurmağa
DAİMA :Buruşuk olan alın ilim adamlığına ve kemale çok düşünürlüğe
ETLİ : Bir alın cesaretli ve hiddetli bir mizaca
ARIZALI : Olan bir alın hilekarlığa ve düzenbazlığa yalancılığa
GENÇ : Yaş da alında oluşan çizgiler biçareliğe zavallılığa ve halsızlığa
HEM GENİŞ : Ve hem yüksek alın vasat bir zekaya ve sükunete
ALÇAK :Ve fazlaca ileri taşmış alın şahsi teşebbüsten mahrum insanlardır
Alın geniş ise kişi entelektüel, hayal gücü kuvvetli,
dar ise çok dikkatli, dakik, rakamlarla arası iyi, dik ise bağımsız, bombeli ise üstünlük sahibi, uyumlu,
açık ise sosyal, paylaşımcı oluyor.
Alın: Alnı küçük olanlar aptaldır.
Aşırı büyük alınlı olanlar ağırkanlıdır.
Alın yüzeyi büyük olanlar aşırı hassas, basiretli ve anlayışlıdır.
Alnı düz kare olanlar alçak gönüllüdür.
Alnı kırışık olanlar mağrurdur.
Alnında kırışık olmayanlar yalakadır.
Geniş bir alın: Derin ve ince konularda düşünür. Alnın üst kısmının kabarık olması: Kuvvetli hafızaya, orta kısmının kabarık olması kuvvetli bir muhakeme gücünün varlığına, alt kısmının kabarık olması Süratli kavrayışa, becerikliliğe, Meslek ve sanatta ihtisas sahibi olmaya.
Alçak geniş bir alın: Kerem ve sahavete, çabuk kızan bir tabiate.
Gayet yumru bir alın: Akıl noksanlığına.
Yumru ve yuksek bir alın : Emanete riayet etmeye, zekaya, anlayışlı olmaya.
Yassı ve düz bir alın: Kötü bir tabiata, sık sık hastalığa tutulmaya.
Normal bir alın: Aklı selim ve güzel hareketlere.
Ortası çukurlaşmış bir alın: Tamahkarlığa ( elindekiyle yetinmemek) , kendini beğenmişliğe.
Dar ve basık bir alın: İnada Düşünmemezliğe.
Dar, alçak ve çıkıntılı bir alın: Ulu orta atılganlığa.
Uzun çukuru olan bir alın: Kötü ahlaka, fikir noksanlığına,
Gayet uzun, gayet düz bir alın: vesveseli olmaya, kindarlığa
Gayet açık ve üst tarafına doğru yuvarlak bir şekil alanlar: Dehaya, iyilik severliğe.
Dar ve sert bir alın: azim ve metanete. Üstü çıkıntılı ise Uzak görüşlülüğe, ciddiyete, terbiyeli olmaya.
Haddinden fazla büyük ve normal olmayan bir alın: Uslanmazlığa ve kalın kafalılığa.
Arkaya doğru olan alın: Hayal kurmaya, hayvani hislere düşkünlüğe.
Daima buruşuk bir alın: Bilim adamlarında-> Yaptığını tam olarak yapmaya düşkün olan bir kişiliğe.
Etli bir alın: Cesaretli ve sinirli bir mizaca.
Arızalı ve kabarık alınlar: Hilekarlığa ve düzenbazlığa.
Geniş ve yüksek olan bir alın: Orta halli bir zekaya.
Alçak ve fazlaca taşmış bir alın: Şahsi teşebbüsten mahrum insanlarda olur.
GÖZ KAPAKLARI
Kemerli göz kapağı: Büyüklük taslayan tabiata, gözün üst kapağının mesafeli ve açık olması sahibinin edepsiz, hayasız, arsız ve oburluğuna.
Gözün alt kapagının hafif şif olması: Bazı kimselerde erken kalkmağa, bazı kimselerde zamparalığa, bazı kimselerde albumin veya diğer bazı hastalıklara.
Kısa göz kapakları: Cimriliğe, ihtirasa
KİRPİKLER
Gayet muntazam ve düzgün dizili kirpikler: İyi ahlaka, iyilik severliğe, akıl ve zekaya ve anlayışa.
Sert ve muntazam olmayan kirpikler: Genellikler asabi, ve hiddetli insanlarda bulunur.
KAŞ ŞEKLİ BAKIMINDAN
Koyu siyah kaş: Çoğunlukla iyi ahlaka.
Sık kaş: iyilik severliğe, cimriliğe.
Ufki, dolgun, düz olan kaşlar: Uyumlu bir tabiata, hoş görülüğe, soğuk kanlılığa.
Yumuşak ve seyrek kaş. Hayalperestliğe
İnce kaş: Kalp zaaflığına, kibir ve gurura.
Ufki, kalın ve birbirinden iyice ayrılmış kaşlar: Zekaya ve metanetli kalbe.
Yay gibi kaşlar: saflığa ve temiz kalpliliğe.
Kalın ve düzgün olmayan kaşlar: Şiddet ve öfkeli bir tabiata, kötü huy ve kötü ahlaka, gam ve kederle geçecek bir ömre.
Sık ve yumuşak kaşlar: aklı selime, kuvvetli bir muhakemeye, terbiyeli bir yapıya.
Yerli yerinde, bükük, yay gibi eğri ve telleri kalın kaşlar: Cömertliğe, açık elliliğe, sonderece iyi ahlaka, edep ve hayaya, iyilik severliliğe, akraba canlılığına.
Düz çizgi şeklinde olan bir kaş köşelere doğru eğilirse: Temiz kalbe ve güzel ahlaka.
Gözlere çok yakın olan kaşlar: Çok anlayışlı ve kavrayışlı bir zekaya.
Tam yerliyerinde olmayıp arası açık olan kaşlar: Doğruluk ve emanete.
Kısa ve birbirie karışmış kaşlar: Sır saklamağa, hafızasının kuvvetli olduğuna.
Birbirinden uzak olup alnı iki kısma ayıran kaşlar: Zekanın azlığına.
Çatık kaş: Her şeyi kalbinden geçirip, dışarıya ahmak gibi görünmeye, kıskançlığa, bazı kimselerde öfke ve sinire.
Kaşların ortasından sonuna doğru eksilmesi: Merhametsizliğe, korkaklığa, kendisinden zayıf olana zulmetmeye.
Sert ve dik kaşlar: Mertliğe ve cesarete.
Alçak uzun kaş: Münafıklığa, dedikoculuk ve insanlar arasında laf taşımaya
Uçları aşağı doğru eğilmiş kaşlar: kalp zaafiyetine.
Ucu sivri kaş: Fitneciliğe ve insanlar arasına nifak sokmaya.
Uçları yukarı kalkık kaşlar: Hafif meşrepliliğe, kalp zaafiyetine.
Sol kaşın başında şakuli bir hat: Havaiı meşrepli, içki, zevk, eğlence ve şarkıdan hoşlanan bir tabiata.
Kaş aşağı doğru İse Kişi centilmendir. Sahiplenicidir ve ciddi ilişkiler yaşar.
Kalkık ise dinamik, hırslı, kolay sinirlenen;
çalı gibi ise güçlü kişilikli, başarılı; uzun ise güçlü, dirençli;
ince ise esnek, başarılı, kolay pes eden;
birleşik ise dengesiz, maceracı;
kısa ise duygusal, aktif;
düz ise iyimser, dünyayla barışık;
geniş ise ufku geniş, güvensiz ve hassas oluyor.
GÖZ KAPAĞI VE KİRPİKLERE GÖRE
Gözün şekline göre
Büyük gözler: Zarif tabiat ve meşrebe, Karaciğer zaafına (hastalığına).
Normal gözler: Sevimliliğe, hayırseverliğe.
Küçük gözler: Hiffeti tabiat ve meşrebe.
Siyah gözler: Hayıra, söz dinler bir tabiata.
Ela gözler: Yumuşaklık ve ciddiyete, sabıra, edep ve terbiyeye, sadakate, haya ve edebe.
Kahverengi gözler: Cesarete.
Gayet açık ela göz: Fikirdeki nezaket ve inceliğe
Mavi göz: Hissizliğe, merhametsizliğe, lakaydliğe
Gayet açık mavi gözler: Sanata eğilimli bir tabiata, hayalperestliğe, çabuk kanarlığa
Parlak gözler: Zeka vi istidata, edep ve terbiyeye
Gayet iri ve şeffaf gözler: Vesveseci, hırçın ve fesat birine
Küçük ve keskin gözler: Fevkalade hayılılığa
Bebeği gülen gözler: Oynaklığa
Baygın göz: Kalp ve yürek hırsızlığına
Süzgü bakışlı göz: Zevk ve Şehvete olan düşkünlüğe.
Yuvarlak gözler: Akıl ve kalp zayıflığına
Çukur ğözler: kibirliliğe
İçine gömülmüş gözler: inat ve sebata
Yumru gözler: heset biri olduğuna.
Noktalı gözler: Tesirli olup çok isabet etmesine (nazar)
Tek göz: Muzır ve fitneci olmaya, hasede
Şaşı göz: Uğursuzluğa, eli eğriliğe.
Kırpık göz: Uğursuzluğa
Fırlak Göz: Cinnete, müsrigliğe, inada, hayvani ihtirasa.
İri açılmış ve dışarı fırlamış kapalı ve kısık görünen gözler: inada, Bozdow hastalığına.
Yere bakan gözler: Yürek yakıcılığa.
Sabit bakışlı göz: inada hasede, kötülüğe.
Aşağı bakan ve dalgın olan gözler: Hayalperestliğe.
Kırmızı ve kanlı göz: Hiddet ve şiddete
Sönük gözler: Korkaklığa
Yarı kapalı, karanlık görünüşlü gözler: Hüzün ve kedere
Gözün karasının büyük olması: Cesarete.
Alt kısmın büyük çoğunluğu çukur ve gölgeli gözler: Uykusuz ve kederli geçen gecelere işarettir.
Göz çukur İse kişi ciddi, gizemli; burna yakın ise konsantrasyonu kuvvetli, titiz, kararlı;
büyük ise açık, kibar, sözüne güvenilir;
küçük ise odaklanmış, özel;
patlak ise hevesli ve meraklı oluyor.
Gözler: Gözlerinin altı torbalanmış olanlar alkoliktir.
Küçük gözlü insanlar cesaretsiz ve iradesizdir.
Büyük gözlü insanlar tembeldir.
Gözleri ne büyük ne küçük olanlar asil bir karaktere sahip olur.
Çukur gözlü insanlar gaddardır.
Patlak gözlü insanlar aptaldır.
BURUNLAR
BÜYÜK : Buru vesvese ve korkaklığa
KISA : Burun çok korkaklığa
UZUN : Burun az anlayışlı olmağa ihtiyat karlığa iğlik severliğe
BURUN : Ucunun ağza yakın olması inat ve israfa
UFAK : Burun iyi ahlaka süratli intikale orta dereceli bir hayat yaşamağa
YASSI : : Ve geniş burun farklı cima ve ilişki
GENİŞ : Burun son derece şiddetli ve isyankar bir tabiata
BURUN : Kemiği ortasındaki çıkıntı dirayet ve zeka ve vicdanlılığa
İRİ : Ve etli burun aç gözlülüğe hilkate dilenciliğe ve oburluğa
GAGA : Bir burun fena huy ve ahlaka lafazanlığa ve cimriliğe
BURUN : Ucunun iri ve yuvarlaklığı iyi ahlaka
BURUN : Ucunun iriliği ve kırmızı tırak ve topalaklığı ayyaşlığa sefaya ve eğlenceye düşkünlüğü
KIRMIZI : Burun inatçılığa budalalığa ve kabalığa
BASIK : Burun ekseriyetle az zekaya
UCU : Yuvarlak bir burun sevecen kalbe ve iğlik severliğe
BÜYÜK : Ucu şişkin ve toparlak bir burun samimi ve ilim sahibi olmağa yukarıya doğru kalkmış bir burun boş kafalığa hayalci olmağa gurur ve hasede bu cins burunların delikleri geniş olursa son derece zihinsizliğe
GAYET : İri burun delikleri şehvetli olmağa cima düşkünlüğüne
BURUN : Deliklerinin darlığı şiddet taba ve göğüs hastalıklarına yakalanmaya
BURUN : Deliklerinin büyüklüğü kibir ve hasetli olmağa
BURUN : Deliklerinin küçüklüğü korkaklığa ve ciğer hastalığına yakalanmağa
KOLAY : Açılıp kapanan burun delikleri şehvetli olmağa
KAPALI : Olan burun delikleri gurura yalnızlığa ve talihsizliğe
Burun geniş İse kişi kendine güveni tam; dar ise kontrolcü;
geniş ve düz ise sosyal ama kararsız; dışa doğru ise lider ruhlu, idare etmeyi seven ve temsilci ruhlu;
içe doğru ise yardımlaşmayı seven, girişken; geniş ise iyi bir lider; dolgun ise güçlü, inatçı, cömert ve sabırsız oluyor.
Burun deliklerinin duvarları kalın olan insanlar iyi kalplidir.
Burun deliklerinin duvarları ince olanlar hırçındır.
Burun delikleri dairevi olanlar alçak gönüllüdür.
Burun ucu enli olan insanlar aptaldır.
Direkt alından başlayan karga burunlar arsızdır.
Burnun alınla birleştiği noktada çökük, kavisi yukarı doğru eğilmiş olan burunlar şehvetlidir.
Düz ve kalkık burunlu insanlar şehvetli ve ihtiraslıdır.
Burun delikleri geniş olanlar sinirlidir
Büyük burun: Vesvese ve evhama, korkaklığa.
Kısa burun: Çok korkaklığa.
Uzun burun: az anlayışlı olmaya, ihtiyalı olmaya, iyilik severliğe.
Burun ucunun ağıza yakın olması: inat ve israra.
Ufak, güzel ve muntazam bir burun: iyi ahlaka, hızlı anlayışlı olmaya, orta halli bir hayat yaşamaya.
Yassı ve geniş bir burun: cinsel güzünün az olmasına,
Geyat yassı ve geniş bir burun: Sonderece şiddetli isyankar bir tabiata.
Gayet iri ve etli burun: Aç gözlülüğe, yaratılıştan dilenciliğe, oburluğa.
Burun kemiğinin ortasındaki kabarıklık: Anlayışlı , zeki ve vicdanlı olmaya
Burun ile alın arasındaki bir basıklığın yokluğu: Seciyesizliğe ve cibilliyetsizliğe.
Gaga burun: Kötü huy ve ahlaka, lafazanlığa, cimriliğe, faliyete.
Burun ucunun irilik ve yuvarlaklığı: İyi ahlaka.
Burun ucunun ir, kırmızımtrak ve topaklığı: Ayyaşlığa, sefahate, eğlence düşkünlüğüne.
Kırmızı burun: İnatçılığa, budalalığa, kabalığa.
Basık burun: Çoğunlukla az zekaya.
Ucu tamamen yuvarlak burun: Temiz kalbe, iyilikseverliğe.
Büyük, ucu şişkin ve toparlak burun: Şefkat ve uysallığa.
Ucu hafifçe yukarı kalkık burun: Boş kafalılığa, hayalperestlğe, guru ve hasede, bu cins burunların delikleri geniş olursa son derece zihinsizliğe, geniş dar burun kemiği itimazsızlğa, şüpheciliğe.
Bir ucundan diğer ucuna sivri görünen burun: Maharete , hilekarlığa, ince fikre.
Burnun gözler hizasından fazla basıklığı: zaafa, gevşekliğe.
Kadınlarda burun kanatlarının açık olması: Zarif hislerinin olmasına, bazen kahırlı bir hayata.
Gayte iri burun delikleri: Şehvete düşkünlüğe.
Burun deliklerinin darlığı: Göğüs hastalıklarına yakalanma riskinin fazlalığına.
Burun deliklerinin büyüklüğü: Kibir ve hasede.
Burun deliklerinin küçüklüğü: Korkaklığa, ciğerlerinin zaafına.
Kolaylıkla açılıp kapanan burun delikleri: Şehvetperestliğe.
Kapalı duran burun delikleri: Gurura, yalnızlığa, talihsizliğe.
AĞIZLAR
BÜYÜK : Ağız fena ahlaka alçak tabiata merhametsiz ve şefkatsiz olmağa
MÜTEDİL : Ve gayet güzel bir ağız mükemmel tabiata ve hayırseverliğe
KÜÇÜK : Bir ağız anlayış ve dirayete iyi ahlaka merhametli bir kalbe ihtiras kar bir mizaca hoş meşrepliğe ve fedakarlığa
MÜTEBSİ : Bir ağız neşe ve komedyen ve şakacı olmağa
EĞRİ : Ağız uğursuzluğa ve talihsizliğe
ÇÖKÜK : Ağız kederli olmağa
TAM : Bitişmemiş yarım ağız zihin noksanlığına
KÜÇÜK : Bir ağız azgınlığa ve yaramazlığa
GENİŞ : Bir ağız tembelliğe ve hayali olmağa
BÜYÜK : Ve geniş bir ağız oburluğa lafazanlığa ve yalancılığa
YARIM : Gibi duran ağız ağır ve kaba fikirliğe
Büyük ağız: Kötü ahlaka, alçakça tabiata, merhametsiz ve şefkatsiz bir seciyeye.
Herşeyi ile uygun ve güzel bir ağız: Mükemmel bir tabiat ve meşrebe.
Küçük ağız: Anlayış ve kavrayışa, iyi bir ahlaka, merhametli bir kalbe, ihtiraskâr bir mizaca, hoş meşrepliliğe.
Gülümseyen bir ağız: Neş’e ve rahatlığa.
Eğri agız: Uğursuzluğa , talihsizliğe.
Çökük ağız: Kedere
Tam bitişmemii yarim ağız: Zihin noksanlığına.
Çok küçük bir ağız: Hafif mizaçlılığa, yaramazlığa.
Büyük ve geniş bir ağız: Oburluğa, lafazanlığa, yalacılığa.
Çok geniş ağız: Kendi nefsine aşırı düşkünlüğe
DUDAKLAR
Büyük dudak: Erkeklerde ademi zarafete.
Kalın ve iri dudaklar: Kadınlarda şehvete, aşırılığa, çabuk kanarlılığa, tembelliğe, bazen kabalığa.
İnce dudaklar: Söz anlar ve zeki olmaya,i,htiyata , ince fikirliliğe.
Çok ince dudaklar: Kötülüğe, yani fenalık yapmaya meyilli bir tabiata.
Üst dudağın alt dudaktan büyük olması: Sabır ve tahammüle, cömertliğe, orta bir zekaya, ağır bir mizaca, kindarlığa.
Her iki dudağın eşit olması: orta halli hal ve hareketlere.
Çok kalın ve şiş gibi duran dudak: Oburluğa, hayvani bir vücuda.
Üst dudağın alt dudaktan daha içerde olması: Sabırsızlığa, çabuk kızar bir insan olduğuna.
Üst dudağın alt dudağı hafif şekilde ileri tecavüz etmesi: İyi ahlaka.
İki dudağın eşit derecede dışarı çıkıklığı: Samimiyete ve doğruluğa.
İnce ve birbirine bitişik gibi duran dudaklar: sahibinin inatçı ve kötü niyetli olduğuna.
İnce dudak ve geniş ağız: Çok kötü ahlaklı bir kimse olduğuna.
Pek küçük dudaklar: Gösteriş düşkünlüğüne, çocukça arzulara meyilli olmaya.
Birbirine temas etmeyerek ağzın bazı kısmını örtemeyen dudaklar: Akıl ve zekanın azlığına.
Duğru bir çizgi şeklinde olup dudak kısmı az görünen dudaklar: Uysallığa, nezakete.
Orta halli ve uygun olup kolaylıkla ve tabiatıyla kapanan ve münasip olan dudaklar: Metin , Adil, Haklara saygılı bir insana olmaya.
Dudaklar: Dudakları ince ve ağız kenarları, dudaklar ileri uzandığında üst dudağı alttakinin üzerine çıkacak şekilde gevşek olan insanlar alçak gönüllüdür.
Dudakları ince, sert ve köpek dişleri hizasında yukarı doğru çekilmiş olan insanlar aşağı ve bayağıdırlar..
Dudakları kalın ve üst dudak alttakinin üzerine çıkan insanlar aptaldır.
Üst dudağı ve damağı öne doğru çıkan insanlar huysuz ve kavgacıdır.
Dudak geniş ve düşük İse kişi cömert; kısa ve kalkık ise gururlu;
kalın ve kalkık ise ağzı kalabalık; i
nce ve düşük ise öz konuşan biri olarak yorumlanıyor.
ÇENELER
DAR : Çene ihtirasa ve ihtiraslı olmağa
ÇENENİN : Boğaza doğru inmesi fesada huysuz bir ahlaka
SİVRİ : Çene hafif meşrepliğe ve hiddetli olmağa
GENİŞ : Ve kalın bir çene inada azim karlığa ve yüksek bir iradeye işaret eder.
Çene geniş İse kişi otoriter; dar ise yumuşak başlı;
gamzeli ise inatçı;
köşeli ise anlaşması kolay olarak tanımlanıyor.
VÜCUT BİÇİMİ VE KARAKTER
Kısa ve tıknaz yapı
Ufak tefek, tombalak yapılı insanlar gayet sakin ve şendirler. Herhangi bir toplulukta etrafa hayat saçarlar. Ama pek fazla alaka gördüler mi şımarmaları mümkündür. Çabuk öfkelenir ve aksileşirler. Kızdıkları zaman bağırır çağırır veya kalp kırıcı sözler söylerler. Ama bu, kendilerini unuttukları içindir. Zira aslında iyi kalpli ve iyi huyludurlar. Kalp kırmak istemedikleri için yaptıklarına pişman olurlar ve hiç kin tutmazlar.
Uzun boylu sallapati yapı
Uzun boylu, gevşek yapılı, sallapati tavırlı insanlar ufak tefek, tıknaz tiplerin aksine, ağır hareket ederler ve herhangi bir şey üzerinde ağır ağır, uzun uzun düşündükten sonra karar verirler. Asla aceleye gelmezler. İyi huyludurlar. Asabi olmakla beraber kontrollerini kaybedip kendilerini unutmaları seyrek görülür. Cesur ve metindirler. Hayatın darbesine gülümseyerek tahammül ederler. Onların iyi huylarından, sabır ve tahammüllerine ilave olarak bu tipler iyi niyetlerini çatık ve kaba bir maske altında saklamasını da bilirler.
Kısa gövdeli, uzun bacaklılar
Bellerinden yukarısı pek kısa, bacakları ise iyice uzun olan tipler görünüş ve hareket tarzı itibariyle beceriksiz bir tayı andırılar. Havaidirler. Yaşamaktan memnundurlar ve günleri -tabir caizse- zıplaya sıçraya geçirmek idealleridir. Hayatları muntazam değildir, zira daima bir şeyler yapmak istedikleri için muntazam bir gidişattan nefret ederler. Çoğu zaman hareketlerinin belli bir hedef veya amacı yoktur. Sırf hareket etmiş olmak için hareket ederler. Amaçsız da olsa daldan dala konmak, gezip tozmak onları tatmin eder ve hayatlarını doldurmaya yeter.
Uzun gövdeli, kısa bacaklılar
Herhangi sahaya atılırlarsa parlamaları olasıdır. Asil bir aileden gelmeleri muhtemeldir. Gelmiyorlarsa bile yaradılıştan asildirler. İyi birer aile insanı olurlar. Bilhassa mizah tarafları pek kuvvetlidir. Azim ve iradeleri sonsuzdur. Dünyanın sorunlarını yenmek onlara sadece kendi zekâ ve kabiliyetleri için bir deneme olarak kabul etmek isterler. Yenilseler bile boyun eğmezler. Er geç yine bellerini doğrultur ve kendilerini yeneni mutlaka yenerler. İnsanlarla iyi geçinirler ama alıştıkları çevreleri ve eski arkadaşlarını daima yenilere tercih ederler.
GÖRÜNÜŞÜNÜZ VE KARAKTERİNİZ
Vücut Yapısı Esas olarak üç tip vücut yapısı vardır.
Zayıf yani entelektüel tip, orta yani bedenen faal tip ve ılımlı tiptir. Bu üç yapı esastır. Aşağıda aldığımız tipler bu esasların insanlar arasında görülen değişikliklerindendir.
Zayıf Yapı
Zayıf, yani entelektüel tipin yüksek ve geniş alınlı, büyük bir kafası küçük bir yüzü vardır. Yüzünün hatları zarif çizilmiştir. Burnu ince, çenesi sivridir. Vücut narin, çelimsiz ve çok zaman nahif olur. Omuzlar dar ve düşük, kollar biraz uzun ve ince, parmaklar uzun ve sivridir. Bu tip kimseler zihnen son derece faal olmakla beraber bedensel hassasiyetleri kıttır. Onun için biraz tembelliğe eğilimli olurlar başka insanlarla alakaları soğuk ve cemiyet insanı olamazlar. İyi konuşurlar ama konu ancak yüksel entelektüel bir sahaya dökülünce… Çok okurlar ve kaba sporlardan ve oyunlardan nefret ederler. Seziş ve anlama özellikle son derece kuvvetlidir. Her şeyi görür ve mükemmelen muhakeme ederler. Eleştiri kabiliyetleri mükemmeldir. Herhangi bir işle uğraştıkları zaman da zihinlerini kayıtsız şartsız olarak o işe vermekte birincidirler.Orta Karar Yapı
Boyları orta vücutları da ne zayıf ne şişman olan tiplerin çeneleri, alınları omuzları ve elleri ekseri dört köşeye yakın bir şekil arz ederler. Adale ve kemikleri çıkıktır. Bu tipler bedenlerini meşgul edecek herhangi bir faaliyet olmazsa kederlerinden ölecek zannedersiniz. Böyle yapıya sahi olanlar asla rahat durmazlar. Çoğunlukla spora karşı derin bir ilgi gösterirler. Kaba saba sporla uğraşan çoğunlukla atletlerin bu yapıda oldukları görülmüştür. Bu tipler bina içinde oturarak kafa veya el yorarak yapılacak işlerden nefret ederler. Genellikle kurucu, yapıcı, madenci, orman mühendisi, fabrikatör veya denizcidirler. Gece rüyalarında veya gündüz hülyalarında kâşif, asker veya atlet olmayı özlerler. Ekseri cesurdurlar. Sevdikleri hatta hiç tanımadıkları yabancıları korumak için hayatlarını tehlikeye koymaktan çekinmezler. Bütün bu özellikler madalyonun bir tarafı... Madalyonun diğer bir yüzü ise, bu tiplerin zihni tembellidir. Bu yapıda olanların çoğunlukla zihnen durgundur. Parlak keskin pratik bir zekâdan mahrum olurlar. Bazıları da müstesna edecek kadar parlak zihni hassasları olmakla beraber hiçbir işe yaramaz. Zira bunlar beyinlerini işletmekten son derece nefret ederler. Zihinlerini kullanmaktansa kaslarını çalıştırmayı tercih ederler.
Şişman Yapı
Bir daire esası üzerine kurulmuş olan tiplerin yuvarlak yüzleri, şiş yanakları geniş delikli burunları birkaç kat çeneleri ve biraz fıçıyı andıran toprak vücutları vardır. Elleri etli ve yumuşaktır. Şişman adam şen, mülayim ve kurnazdır. Zengin sofraları, rahat yatakları, cazip kadınları ve diğer bütün zevki sefayı sever. Zihnen ve bedenen rahat olmak gibi asabi gerginlik veya zihni faaliyet kabilinden dertleri olmadığı gibi bedeni faaliyette bulunmak arzusunu da asla duymaz. Şişman adamların çoğunluğunun hayret verici bir zarafeti ve hareket hafifliği vardır. Kurnazlıklarından bahsetmiştik. Bunlar akıllıdırlar. Rahatlarını severler. O kadar ki bu rahatlarını temin etmek için bile rahatlarını bozmak onlara ağır gelir. Onun için başkalarını kullanmayı iyi bilirler. Midelerine düşkün oldukları için bakkal kasap fırıncı aşçı lokantacı veya otelci gibi meslek sahiplerinin arasından böylelerine çok rastlanır. Aynı zamanda kurnazlıkları ve sakin huyları sayesinde iyi birer diplomat da olurlar. Siyaset hayatı puro içen ve etrafındakilerin sırtına vurarak dediklerini yaptıran şişman adamlarla doludur.
Ufak Tefek Yapı
Boyları kısa olmakla beraber vücutlarının her tarafı tamamen birbirine orantılı olanlar enerjik ve alçak gönüllüdürler. Bunlar haklarını çiğnemekten nefret eden idealist ve adalet perver insanlardır. Kendilerine karşı gelenlere şiddetle hücum eder ve çoğunlukla başarılı olurlar. Kimseden hiçbir şeyden korkuları yok gibidir. İstedikleri şeyi doğru yoldan elde edemedikleri takdirde hile yoluna sapmaktan asla çekinmezler. Enerjik, ateşli, şehvetli ve asabidirler. Son derece hazır cevap ve espritüel olurlar. Tarihe yeni bir seyir vermiş olan dâhilerin çoğunun bu yapıda insanlar oluşu dikkat çekicidir.
Kısa ve Zayıf Yapı
Kısa ve zayıf yapıda olanlar utangaç ve çekingendirler az konuşurlar, mütevazidirler. Kendi içlerine kapanık olurlar. Ancak hayatlarında muazzam bir olay olduğu takdirde heyecana gelirler. O zaman da hadise kendi aleyhlerinde ise telaştan elleri ayakları dolaşır ve çoğu zaman kendilerini kaybederler, düşünmez olurlar. Çekingen oldukları için herkesle ahbaplık etmezler. Ama herhangi birisiyle arkadaş oldular mı bu arkadaşlığı muhafaza etmek için ellerinden geleni yaparlar. Sadakatleri sonsuzdur. Uysal bir köpek gibi arkadaşlık hatırı için her şeye boyun eğer ve her şeyi kabul ederler.
GÖZ RENGİ VE KARAKTERİNİZ
Gri gözlüler
Kurşuniye bakan mavi gözler şairane tabiatların, romantik huyların göstergesidir. Kurşunimsi mavi gözlüler pratik işlerde başarılı olamazlar. Daha hayalci, dalgın bir hayat sürerler.
Mavi gözlüler
Durağan olmayı sevmeyen, enerji dolu, karar verme yeteneğine sahip, pozitif, eli açık kişiler. En büyük kusurları gerçeği görmekte zorlanıp hayalperest oluşlarıdır Mavi gözlüler ekseri çevreleri tarafından çok sevilir. Zaten onlar da çevrelerinin sevgisine ve takdirine çok bel bağlarlar. Vazifelerine pek düşkün değildirler
Yeşil gözlüler
Sevdiklerini kırmayan bir yapıya sahip olan yeşil gözlüler, çok sinirli olmalarına karşın, bastırabilmeyi başaran ve kırıcı olmamaya özen gösteren kişiler. Duygularını, kontrol altına almayı başarabiliyorlar. Yeşil göz iyi bir karar verme ve kuvvetli kabiliyet göstergesidir. Yeşil gözlüler biraz kinci ve son derece kıskanç olurlar.
Ela gözlüler
Ela gözlü insanların, sezgileri son derece kuvvetlidir. Yumuşak başlı ve anlayışlı olan ela gözlüler, gururlarına aşırı düşkünler ve gururları incindiğinde ne olursa olsun asla affetmiyorlar.
Siyah gözlüler
Olaylar karşısında çabuk heyecanlanan siyah gözlü insanlar duygusal yapılarıyla bu olumsuzluğu her zaman yaşıyorlar. Hem sevgisi hem de kindarlığı çok fazla olan siyah gözlüler, hassas bir kalbe sahipler. Siyah gözler büyük ihtiras, ateş ve coşkunluklara alamettir. Ama siyah gözlü kimseler çok zaman kurnaz olurlar
Kahverengi gözlüler
Her ortamda özel hayatlarına ait detayları anlatmaktan çekinmeyen kahverengi gözlüler, art niyetsiz insanlar. En büyük olumsuz yanları dünyaya kapalı gözle bakmaları. Çoğu kez hayal kırıklığı yaşayabiliyorlar..Kahverengi gözler diğerlerini düşünen, uysal ve uyumlu ruhların aynasıdır. Ama kahverengi gözlüler bazen sadakatsiz olurlar ve işler istedikleri gibi gitmeyince sinirlenirler
GÖZLERİN ŞEKLİ VE KARAKTERİNİZ
Patlak gözler inat ve azim gösterir.
Gözleri patlak olanların başladıkları işi bitirmeden bıraktıkları görülmemiştir. Böyle kimseler kuvvetli bir hafıza sahibidirler ve ayrıntılara çok önem verirler.
Gözleri yuvarlak, berrak ve iri olanların erkeklik veya dişilikleri kuvvetlidir. Birbirinden ayrı olan gözler açık, dürüst ve sade, biraz da basit bir tabiatın işareti sayılır.
Birbirine yakın gözler hıyanet, kurnazlık ve kusursuzluk işaretidir.
Çekik gözler de kurnazlığa alametse de bu gibi kimseler başkalarını çok düşündükleri için kurnazlıklarını iyi amaçlarda kullanırlar.
Badem gözlüler tatlı fakat kuvvetli, dıştan sakin, içten fırtınalı, kabiliyetli şahsiyetlerin aynasıdır.
VÜCUT BİÇİMİ VE KARAKTER
Kısa ve tıknaz yapı
Ufak tefek, tombalak yapılı insanlar gayet sakin ve şendirler. Herhangi bir toplulukta etrafa hayat saçarlar. Ama pek fazla alaka gördüler mi şımarmaları mümkündür. Çabuk öfkelenir ve aksileşirler. Kızdıkları zaman bağırır çağırır veya kalp kırıcı sözler söylerler. Ama bu, kendilerini unuttukları içindir. Zira aslında iyi kalpli ve iyi huyludurlar. Kalp kırmak istemedikleri için yaptıklarına pişman olurlar ve hiç kin tutmazlar.
Uzun boylu sallapati yapı
Uzun boylu, gevşek yapılı, sallapati tavırlı insanlar ufak tefek, tıknaz tiplerin aksine, ağır hareket ederler ve herhangi bir şey üzerinde ağır ağır, uzun uzun düşündükten sonra karar verirler. Asla aceleye gelmezler. İyi huyludurlar. Asabi olmakla beraber kontrollerini kaybedip kendilerini unutmaları seyrek görülür. Cesur ve metindirler. Hayatın darbesine gülümseyerek tahammül ederler. Onların iyi huylarından, sabır ve tahammüllerine ilave olarak bu tipler iyi niyetlerini çatık ve kaba bir maske altında saklamasını da bilirler.
Kısa gövdeli, uzun bacaklılar
Bellerinden yukarısı pek kısa, bacakları ise iyice uzun olan tipler görünüş ve hareket tarzı itibariyle beceriksiz bir tayı andırılar. Havaidirler. Yaşamaktan memnundurlar ve günleri -tabir caizse- zıplaya sıçraya geçirmek idealleridir. Hayatları muntazam değildir, zira daima bir şeyler yapmak istedikleri için muntazam bir gidişattan nefret ederler. Çoğu zaman hareketlerinin belli bir hedef veya amacı yoktur. Sırf hareket etmiş olmak için hareket ederler. Amaçsız da olsa daldan dala konmak, gezip tozmak onları tatmin eder ve hayatlarını doldurmaya yeter.
Uzun gövdeli, kısa bacaklılar
Herhangi sahaya atılırlarsa parlamaları olasıdır. Asil bir aileden gelmeleri muhtemeldir. Gelmiyorlarsa bile yaradılıştan asildirler. İyi birer aile insanı olurlar. Bilhassa mizah tarafları pek kuvvetlidir. Azim ve iradeleri sonsuzdur. Dünyanın sorunlarını yenmek onlara sadece kendi zekâ ve kabiliyetleri için bir deneme olarak kabul etmek isterler. Yenilseler bile boyun eğmezler. Er geç yine bellerini doğrultur ve kendilerini yeneni mutlaka yenerler. İnsanlarla iyi geçinirler ama alıştıkları çevreleri ve eski arkadaşlarını daima yenilere tercih ederler.
GÖRÜNÜŞÜNÜZ VE KARAKTERİNİZ
Vücut Yapısı Esas olarak üç tip vücut yapısı vardır.
Zayıf yani entelektüel tip, orta yani bedenen faal tip ve ılımlı tiptir. Bu üç yapı esastır. Aşağıda aldığımız tipler bu esasların insanlar arasında görülen değişikliklerindendir.
Zayıf Yapı
Zayıf, yani entelektüel tipin yüksek ve geniş alınlı, büyük bir kafası küçük bir yüzü vardır. Yüzünün hatları zarif çizilmiştir. Burnu ince, çenesi sivridir. Vücut narin, çelimsiz ve çok zaman nahif olur. Omuzlar dar ve düşük, kollar biraz uzun ve ince, parmaklar uzun ve sivridir. Bu tip kimseler zihnen son derece faal olmakla beraber bedensel hassasiyetleri kıttır. Onun için biraz tembelliğe eğilimli olurlar başka insanlarla alakaları soğuk ve cemiyet insanı olamazlar. İyi konuşurlar ama konu ancak yüksel entelektüel bir sahaya dökülünce… Çok okurlar ve kaba sporlardan ve oyunlardan nefret ederler. Seziş ve anlama özellikle son derece kuvvetlidir. Her şeyi görür ve mükemmelen muhakeme ederler. Eleştiri kabiliyetleri mükemmeldir. Herhangi bir işle uğraştıkları zaman da zihinlerini kayıtsız şartsız olarak o işe vermekte birincidirler.Orta Karar Yapı
Boyları orta vücutları da ne zayıf ne şişman olan tiplerin çeneleri, alınları omuzları ve elleri ekseri dört köşeye yakın bir şekil arz ederler. Adale ve kemikleri çıkıktır. Bu tipler bedenlerini meşgul edecek herhangi bir faaliyet olmazsa kederlerinden ölecek zannedersiniz. Böyle yapıya sahi olanlar asla rahat durmazlar. Çoğunlukla spora karşı derin bir ilgi gösterirler. Kaba saba sporla uğraşan çoğunlukla atletlerin bu yapıda oldukları görülmüştür. Bu tipler bina içinde oturarak kafa veya el yorarak yapılacak işlerden nefret ederler. Genellikle kurucu, yapıcı, madenci, orman mühendisi, fabrikatör veya denizcidirler. Gece rüyalarında veya gündüz hülyalarında kâşif, asker veya atlet olmayı özlerler. Ekseri cesurdurlar. Sevdikleri hatta hiç tanımadıkları yabancıları korumak için hayatlarını tehlikeye koymaktan çekinmezler. Bütün bu özellikler madalyonun bir tarafı... Madalyonun diğer bir yüzü ise, bu tiplerin zihni tembellidir. Bu yapıda olanların çoğunlukla zihnen durgundur. Parlak keskin pratik bir zekâdan mahrum olurlar. Bazıları da müstesna edecek kadar parlak zihni hassasları olmakla beraber hiçbir işe yaramaz. Zira bunlar beyinlerini işletmekten son derece nefret ederler. Zihinlerini kullanmaktansa kaslarını çalıştırmayı tercih ederler.
Şişman Yapı
Bir daire esası üzerine kurulmuş olan tiplerin yuvarlak yüzleri, şiş yanakları geniş delikli burunları birkaç kat çeneleri ve biraz fıçıyı andıran toprak vücutları vardır. Elleri etli ve yumuşaktır. Şişman adam şen, mülayim ve kurnazdır. Zengin sofraları, rahat yatakları, cazip kadınları ve diğer bütün zevki sefayı sever. Zihnen ve bedenen rahat olmak gibi asabi gerginlik veya zihni faaliyet kabilinden dertleri olmadığı gibi bedeni faaliyette bulunmak arzusunu da asla duymaz. Şişman adamların çoğunluğunun hayret verici bir zarafeti ve hareket hafifliği vardır. Kurnazlıklarından bahsetmiştik. Bunlar akıllıdırlar. Rahatlarını severler. O kadar ki bu rahatlarını temin etmek için bile rahatlarını bozmak onlara ağır gelir. Onun için başkalarını kullanmayı iyi bilirler. Midelerine düşkün oldukları için bakkal kasap fırıncı aşçı lokantacı veya otelci gibi meslek sahiplerinin arasından böylelerine çok rastlanır. Aynı zamanda kurnazlıkları ve sakin huyları sayesinde iyi birer diplomat da olurlar. Siyaset hayatı puro içen ve etrafındakilerin sırtına vurarak dediklerini yaptıran şişman adamlarla doludur.
Ufak Tefek Yapı
Boyları kısa olmakla beraber vücutlarının her tarafı tamamen birbirine orantılı olanlar enerjik ve alçak gönüllüdürler. Bunlar haklarını çiğnemekten nefret eden idealist ve adalet perver insanlardır. Kendilerine karşı gelenlere şiddetle hücum eder ve çoğunlukla başarılı olurlar. Kimseden hiçbir şeyden korkuları yok gibidir. İstedikleri şeyi doğru yoldan elde edemedikleri takdirde hile yoluna sapmaktan asla çekinmezler. Enerjik, ateşli, şehvetli ve asabidirler. Son derece hazır cevap ve espritüel olurlar. Tarihe yeni bir seyir vermiş olan dâhilerin çoğunun bu yapıda insanlar oluşu dikkat çekicidir.
Kısa ve Zayıf Yapı
Kısa ve zayıf yapıda olanlar utangaç ve çekingendirler az konuşurlar, mütevazidirler. Kendi içlerine kapanık olurlar. Ancak hayatlarında muazzam bir olay olduğu takdirde heyecana gelirler. O zaman da hadise kendi aleyhlerinde ise telaştan elleri ayakları dolaşır ve çoğu zaman kendilerini kaybederler, düşünmez olurlar. Çekingen oldukları için herkesle ahbaplık etmezler. Ama herhangi birisiyle arkadaş oldular mı bu arkadaşlığı muhafaza etmek için ellerinden geleni yaparlar. Sadakatleri sonsuzdur. Uysal bir köpek gibi arkadaşlık hatırı için her şeye boyun eğer ve her şeyi kabul ederler.
GÖZ RENGİ VE KARAKTERİNİZ
Gri gözlüler
Kurşuniye bakan mavi gözler şairane tabiatların, romantik huyların göstergesidir. Kurşunimsi mavi gözlüler pratik işlerde başarılı olamazlar. Daha hayalci, dalgın bir hayat sürerler.
Mavi gözlüler
Durağan olmayı sevmeyen, enerji dolu, karar verme yeteneğine sahip, pozitif, eli açık kişiler. En büyük kusurları gerçeği görmekte zorlanıp hayalperest oluşlarıdır Mavi gözlüler ekseri çevreleri tarafından çok sevilir. Zaten onlar da çevrelerinin sevgisine ve takdirine çok bel bağlarlar. Vazifelerine pek düşkün değildirler
Yeşil gözlüler
Sevdiklerini kırmayan bir yapıya sahip olan yeşil gözlüler, çok sinirli olmalarına karşın, bastırabilmeyi başaran ve kırıcı olmamaya özen gösteren kişiler. Duygularını, kontrol altına almayı başarabiliyorlar. Yeşil göz iyi bir karar verme ve kuvvetli kabiliyet göstergesidir. Yeşil gözlüler biraz kinci ve son derece kıskanç olurlar.
Ela gözlüler
Ela gözlü insanların, sezgileri son derece kuvvetlidir. Yumuşak başlı ve anlayışlı olan ela gözlüler, gururlarına aşırı düşkünler ve gururları incindiğinde ne olursa olsun asla affetmiyorlar.
Siyah gözlüler
Olaylar karşısında çabuk heyecanlanan siyah gözlü insanlar duygusal yapılarıyla bu olumsuzluğu her zaman yaşıyorlar. Hem sevgisi hem de kindarlığı çok fazla olan siyah gözlüler, hassas bir kalbe sahipler. Siyah gözler büyük ihtiras, ateş ve coşkunluklara alamettir. Ama siyah gözlü kimseler çok zaman kurnaz olurlar
Kahverengi gözlüler
Her ortamda özel hayatlarına ait detayları anlatmaktan çekinmeyen kahverengi gözlüler, art niyetsiz insanlar. En büyük olumsuz yanları dünyaya kapalı gözle bakmaları. Çoğu kez hayal kırıklığı yaşayabiliyorlar..Kahverengi gözler diğerlerini düşünen, uysal ve uyumlu ruhların aynasıdır. Ama kahverengi gözlüler bazen sadakatsiz olurlar ve işler istedikleri gibi gitmeyince sinirlenirler
GÖZLERİN ŞEKLİ VE KARAKTERİNİZ
Patlak gözler inat ve azim gösterir.
Gözleri patlak olanların başladıkları işi bitirmeden bıraktıkları görülmemiştir. Böyle kimseler kuvvetli bir hafıza sahibidirler ve ayrıntılara çok önem verirler.
Gözleri yuvarlak, berrak ve iri olanların erkeklik veya dişilikleri kuvvetlidir. Birbirinden ayrı olan gözler açık, dürüst ve sade, biraz da basit bir tabiatın işareti sayılır.
Birbirine yakın gözler hıyanet, kurnazlık ve kusursuzluk işaretidir.
Çekik gözler de kurnazlığa alametse de bu gibi kimseler başkalarını çok düşündükleri için kurnazlıklarını iyi amaçlarda kullanırlar.
Badem gözlüler tatlı fakat kuvvetli, dıştan sakin, içten fırtınalı, kabiliyetli şahsiyetlerin aynasıdır.
VÜCUDUN DURUŞU
Daima omuzları düşük, başı öne veya yana doğru eğik, yüzü gergin ve göğsü çökük gezen insanlar hayatı pembe görmeyenlerdir. Ümitsiz, cesaretsiz, kıskanç ve hasettirler. İnsanlara karşı içlerinde ya bir nefret yahut da bir tiksinti, hayata karşı bir hoşnutsuzluk vardır. Böyle durmayı huy edinmiş insanların sukutu hayal ve bedbinliği herhangi bir felaketin neticesi değildir. Bunların ruhları siyahtır. Her şeyi daima fena görürler, fena görmeyi adeta isterler. Fena görecek bir şey bulamazlarsa hayal kırıklığına uğrarlar
BIYIK VE KARAKTERİNİZ
Çizgi gibi bıyık:
Üst dudağın yukarısına kalemle çizilmiş gibi incecik duran bir bıyık, kuvvetli görünmek istemesine rağmen aslında kendi kabiliyet ve kararlarından her zaman emin olmayan bir şahsı işaret eder. Böyle bir insan aslında zeki ve kabiliyetli, kuvvetli ve azimkâr olsa bile kendinden emin değildir ve daima bir hata işlemekten korkar. Her neyse ki böyle kimseleri etraflarındakiler çok severler de onlardan cesaret ve itimat verecek yakın bir dostları olur.
Kısa ve düz bıyık:
Diş fırçasına benzeyen kısa ve düz bıyıklı kişi dikkati kendi üzerine çekmek isteyen ve bunun için elinden geleni yapan kişidir. Böyle insanlar daha ziyade siyaset hayatına atılmaktan hoşlanırlar. Ama herhangi bir inancı müdafaa etmek için değil de sırf şahsiyetlerini göstermek içindir. Herhangi bir toplulukta kalkıp uzun nutuklar veren tipler arasında düz, kısa bıyıklılar çoktur. Ekseriyet böyle kimseleri can sıkan, nahoş şahıslar olarak gördüğünden onlarla fazla dost olan bulunmaz.
Kısa bıyık:
Bu insanüstü, başı konusunda büyük bir itina gösterir. Başkalarının alay edeceğinden korkmasa her gördüğü aynada kendini süzeceğinden emin olabilirsiniz. Zaten giyinip kuşanmak onun için saatler süren bir merasimdir. Bu erkek etrafının sevgisini kazanmak için can atar. Ama kendi nefsine çok düşkün olduğu için kimseye fazla yaklaşmaz. Spor, müzikal, komedi, caz gibi hafif eğlenceler peşinden koşar.
Kesik kenarlı kalın bıyık:
Kenarları birbirine paralel olan kalın bıyıklar daha ziyade durmuş oturmuş, ununu eleyip eleğini asmış erkeklerin göstergesidir. Böyleleri mükemmel bir ev erkeği olurlar. Hayatın uğraşlarını sabırla karşılarlar. Kendilerine bağlı olanları mümkün olduğunca mutlu etmeyi kendilerine vazife bilirler ve bütün mesuliyet ve meşguliyetlerine rağmen neşe ve eğlenceye de düşkün olurlar, vakit ayırırlar. Bununla beraber havailikten kesinlikle hoşlanmaz ve havai kimselere karşı müsamaha göstermezler. Çevrelerindeki herkes böyle erkekleri kendileri de farkında olmadan, gayrı ihtiyari bir önder, bir reis olarak tanır ve onlara hürmet eder.
Sarkık bıyıklar:
Dudak kenarından aşağı doğru sarkan bıyıklar, bu bıyığı taşıyan erkeğin düşünceli, enerji dolu ve ihtisas sahibi olduğunu işaret eder. Bununla beraber böyle insanlar düşünceyi her şeyden fazla sevdikleri için harekete geçmeleri biraz güç olur. Bir kere harekete geçtiler mi onları durdurmak mümkün değildir. İstedikleri hedefe sahip olmadan içleri rahat etmez. Telaşlı zamanlarında gözü etrafı görmez. Biraz aksi ve geçimsiz olur. Ama aslında gayet dost tabiatlı, samimi ve sıcakkanlı bir insan olduğu için geçimsizliği uzun sürmez.
Uzun burma bıyık:
Kenarları burulmuş uzun bıyık, sahibinin şakacı, şen ve sıcakkanlı bir insan olduğunu ispat eder. Böyle insanların her şeyi delip geçen bir zekâları vardır. Aynı zamanda bütün dünyayı ve insanları içine alan geniş ve sıcak bir kalbe de sahiptirler. Çevrelerinde daima sevilir ve aranırlar. Sıradan olayları sanki olağanüstü birer maceraymış gibi anlatmasını bilirler. Son derece cömerttirler.
BIYIK VE KARAKTERİNİZ
Çizgi gibi bıyık:
Üst dudağın yukarısına kalemle çizilmiş gibi incecik duran bir bıyık, kuvvetli görünmek istemesine rağmen aslında kendi kabiliyet ve kararlarından her zaman emin olmayan bir şahsı işaret eder. Böyle bir insan aslında zeki ve kabiliyetli, kuvvetli ve azimkâr olsa bile kendinden emin değildir ve daima bir hata işlemekten korkar. Her neyse ki böyle kimseleri etraflarındakiler çok severler de onlardan cesaret ve itimat verecek yakın bir dostları olur.
Kısa ve düz bıyık:
Diş fırçasına benzeyen kısa ve düz bıyıklı kişi dikkati kendi üzerine çekmek isteyen ve bunun için elinden geleni yapan kişidir. Böyle insanlar daha ziyade siyaset hayatına atılmaktan hoşlanırlar. Ama herhangi bir inancı müdafaa etmek için değil de sırf şahsiyetlerini göstermek içindir. Herhangi bir toplulukta kalkıp uzun nutuklar veren tipler arasında düz, kısa bıyıklılar çoktur. Ekseriyet böyle kimseleri can sıkan, nahoş şahıslar olarak gördüğünden onlarla fazla dost olan bulunmaz.
Kısa bıyık:
Bu insanüstü, başı konusunda büyük bir itina gösterir. Başkalarının alay edeceğinden korkmasa her gördüğü aynada kendini süzeceğinden emin olabilirsiniz. Zaten giyinip kuşanmak onun için saatler süren bir merasimdir. Bu erkek etrafının sevgisini kazanmak için can atar. Ama kendi nefsine çok düşkün olduğu için kimseye fazla yaklaşmaz. Spor, müzikal, komedi, caz gibi hafif eğlenceler peşinden koşar.
Kesik kenarlı kalın bıyık:
Kenarları birbirine paralel olan kalın bıyıklar daha ziyade durmuş oturmuş, ununu eleyip eleğini asmış erkeklerin göstergesidir. Böyleleri mükemmel bir ev erkeği olurlar. Hayatın uğraşlarını sabırla karşılarlar. Kendilerine bağlı olanları mümkün olduğunca mutlu etmeyi kendilerine vazife bilirler ve bütün mesuliyet ve meşguliyetlerine rağmen neşe ve eğlenceye de düşkün olurlar, vakit ayırırlar. Bununla beraber havailikten kesinlikle hoşlanmaz ve havai kimselere karşı müsamaha göstermezler. Çevrelerindeki herkes böyle erkekleri kendileri de farkında olmadan, gayrı ihtiyari bir önder, bir reis olarak tanır ve onlara hürmet eder.
Sarkık bıyıklar:
Dudak kenarından aşağı doğru sarkan bıyıklar, bu bıyığı taşıyan erkeğin düşünceli, enerji dolu ve ihtisas sahibi olduğunu işaret eder. Bununla beraber böyle insanlar düşünceyi her şeyden fazla sevdikleri için harekete geçmeleri biraz güç olur. Bir kere harekete geçtiler mi onları durdurmak mümkün değildir. İstedikleri hedefe sahip olmadan içleri rahat etmez. Telaşlı zamanlarında gözü etrafı görmez. Biraz aksi ve geçimsiz olur. Ama aslında gayet dost tabiatlı, samimi ve sıcakkanlı bir insan olduğu için geçimsizliği uzun sürmez.
Uzun burma bıyık:
Kenarları burulmuş uzun bıyık, sahibinin şakacı, şen ve sıcakkanlı bir insan olduğunu ispat eder. Böyle insanların her şeyi delip geçen bir zekâları vardır. Aynı zamanda bütün dünyayı ve insanları içine alan geniş ve sıcak bir kalbe de sahiptirler. Çevrelerinde daima sevilir ve aranırlar. Sıradan olayları sanki olağanüstü birer maceraymış gibi anlatmasını bilirler. Son derece cömerttirler.
KAŞLARIN KARAKTER TAHLİLİYLE
EN ALAKALI YAKINLIKLARIDIR
Kaşları birbirine çok yakın olan insanların karakterleri ekseri şüphelidir. Bu gibi kimseler ekseri samimiyetten uzak, hilebaz olurlar.
Bir insanın kaşları birbirinden ne kadar uzak olursa, karakteri de o derece dürüst ve açık demektir.
Kaş biçimi de bir insanın karakterini anlamak hususunda çok önemlidir.
Yumuşak kavisli kaşları olan kimseler yumuşak, sanatkâr ruhludurlar.
Kalkık kavisli kaşlar zayıf karakter ve kararsızlık işaretidir.
Gözlere yakın kavissiz kaşlar ise azim ve karakter kuvvetinin göstergesi sayılır.
Kalın, düz kaşları olan bir insan pratik ve azimkâr olduğu için aklına koyduğunu yapar.
Dağınık veya çalı gibi kaşlar çok değişken ruh halinin delilidir.
Dağınık kaşlı insanlar pek zeki olurlar ve zekâlarının parlaklığıyla başkalarına tesir ederler
ÇENE YAPISI VE KARAKTERİNİZ
Kemikli çene
Kemikli çene katiyet ve azim ifadesidir. Böyle kimseler kendilerine güvenirler ve başkaları için de destek olurlar. Kemikli çeneli insan fikirlerinde hiçbir zaman yanılmaz. Karar vermezden evvel her fikri iyice ölçüp biçmek, tartmak âdetidir. Bir kere kararını verdi mi bir daha dönmez.
Yassı çene
Yassı çeneliler yaradılıştan soğuk olurlar. Böyle bir insan çıkarı konu olduğu zaman kaplan kesilir. Azimle, yılmadan ve yorulmadan çalışır. Fakat çıkarı olmadığı yerde onu bulamazsınız. Hele başkalarına yardım etmek bahsinde gölgesi bile görünmez.
Sivri çene
Sivri çeneli insanlar da kinci olurlar. Fakat aynı zamanda pek sinsi ve kurnaz oldukları için bu kinlerini saklamasını iyi bilirler. Tedbirlidirler. Hiçbir zaman ihtiyatı elden bırakmak istemezler.
Yuvarlak çene
Yuvarlak çeneli olanlar, pratik meseleleri ihmal etmeksizin hayatın tadını çıkarmasını bilirler. Böyle kimseler işlerini, mesleklerini bile bir tür zevk edinirler. Onların hayatın pratik cephelerinde bu kadar başarılı olmalarının sırrı da belki budur. Güler yüzlü ve kendilerinden emin oldukları için etrafındakilere daima neşe, itimat ve teselli dağıtırlar.
Uzun, dört köşeli çene
Uzun, dört köşeli bir çene dürüst fakat sıcaklıktan mahrum bir tabiata işarettir. Böyle insanlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar bir kabuk içine çekilmiş gibidirler. Onun için kimse onlara pek fazla yanaşmaz. Bu tip insanların bir kusuru da inanılmaz bir biçimde inatçı olmalarıdır.
AĞIZ VE DUDAKLAR
İnsan uyanık olduğu müddetçe ağzı ve dudakları sürekli hareket halindedir. İnsan konuşur, gülümser, güler, dudak büker, surat asar. Bu hareketleri esnasında ağız ve dudakların uyandırdığı tesir çok önemlidir. Fakat burada değişen ifadelere göre değil de ağız ve dudakların hareketsiz duruşuna göre karakter okumasından bahsedilecektir.
Dudakların duruşu
Dudaklarını sürekli aralık tutarak hep ağzı açık gezen insan zayıf karakterli, geveze bir insandır. İnsanları ve durumları kavramakta pek başarılı değildir. Çoğu zaman kulaktan kapma, saçma sapan veya yanlış bilgilere göre karar verir.
Dudaklarını ekseri sımsıkı kapalı tutan insanlar da çoğu zaman kararlı ve cesur kimselerdir.
Hayatın havailikleriyle uğraşacak zamanı pek bulmamakla beraber gerektiği zaman neşelenmesini bilirler. Sevgilerinde sadık, hislerinde sabit olurlar. Dünyanın ve hayatın komik tarafını pek göremezler. Başladıkları işi iyi olarak bitirmek onlara büyük bir huzur ve iç rahatlığı verir. Zor ve acil durumlarda böyle kimselere güvenenler aldanmazlar.
DUDAKLARIN BİÇİMİ
Sevdiklerini cidden ve içten severler, ama sevgili seçmesini pek bilmezler ve biraz da çapkın olurlar. Bazıları tembel bir vicdan sahibi oldukları için, kendilerini tamamen dünya zevklerine kaptırmamakta zorlanırlar. Bazıları ise hayattaki her şeyi hiçe sayarak tamamen zevk için yaşarlar.
Alt dudak göze çarpacak kadar sarkarsa oburluk işaretidir.
Böyle kimseler için yemek yemek hayatın belli başlı zevklerinden biridir. Alt dudağı sarkık olanlar sevecen ve iyi niyetli birer dostturlar. Arkadaşlarının dertlerini bıkmadan dinlerler. Ama zaten ellerinden dinlemekten başka pek bir şey gelmez. Zira kararsız oldukları için kendi hayatlarına bile bir yön çizmekte zorlanırlar.
Üst dudağı sarkık olan bir insan ise çekingen, kendi içinde yaşayan bir şahıstır.
Hayatı ve insanları iyi anlar, görüş ve sezişi kuvvetlidir. Bununla beraber fikirlerini kendine saklar. Onun için böyle bir kimsenin hakiki değerini anlamak çok zaman güç olur. Onun asıl şahsiyeti başkalarını korkutan veya yıldıran zor durumlarda meydana çıkar. Böyle zamanlarda bir insan büyük sorumlulukları hiç sesini çıkarmadan üstüne alır.
Dudakların ucu aşağı doğru kıvrık olan insanın melankolik olacağı tabiidir.
Böyle kimseler her şeye kara gözlüklerle bakmaya ve iyi bir vakit geçirdiklerini kendilerine karşı bile reddetmeye kalkışırlar. Bununla beraber dürüst, sadık, cömert ve iyi kalpli olurlar.
CİLT YAPISI VE KAREKTER
Düzgün ve yumuşak cilt
"Bebek cildi gibi" olarak adlandırılın bu cilt gerçekten bu tarife son derece uygundur. Böyle kimseler kendilerini idare etmekten tamamen aciz oldukları için başkalarına güvenirler. Sadık ve hoş sohbettirler. Çabuk rencide olurlar. Alaya hiç tahammülleri yoktur. Kişilikleri gergin olduğu için kendilerini tutamayıp ağladıkları çok olur. Çok korktukları şey başkaları tarafından ciddiye alınmamak veya dalga geçilerek küçük düşmektir.
Düzgün ve sıkı cilt
Sıkı ve gergin görünen, parlak renkli cilt, ince bir yaradılışın göstergesidir. Böyle kişiler ekseri kültürlü olurlar. Güzel şeylere âşıktırlar. Zarif, sakin ve temiz bir yaşayışı manen ve maddeten her yerde her zaman ararlar. Güzel bir süs eşyası almak için boğazlarından kısmak onlara vız gelir. Kargaşalık onların en nefret ettiği şeydir. Gürültülü zarafetsiz ortamlar onların en nefret ettikleri ortamlardır. Böyle kimseler daima titizdirler. Sanata karşı büyük eğilimleri vardır. Güzelliğe o kadar hayrandırlar ki, kadife, dantel, mücevher gibi şeyleri veya beğendikleri herhangi bir eşyayı sadece okşamak bile onlara zevk verir. Asil aileden gelmiyorlarsa bile yaradılışlarında reddedilmez bir asalet vardır. İnce ve muammalı düşünüş tarzları ve hisleriyle başkalarından ayrılırlar. Zevk son derece ince halleri ve tavırları ise zarif ve kibardır.
Kaba cilt
Cildi kaba, açık ve büyük olan kimselerin saçları ve sakalları kalın ve sert, yüz hatları da büyük ve kaba olur. Ciltleri kaba olanlar karakter bakımından da düzgün ciltlerin aksidirler. Hal ve tavırları beceriksiz, hatta çok zaman kabadır. Sözlerinde de bir dobra dobralık, hatta patavatsızlık sezilir. Dinamik ve kudretlidirler. Çok zaman giyim kuşamına üst başına pek aldırış etmezler. Bir gömleğin kırışık olması kravatın kostüme uymaması, ayakkabının boyasız kalması onun nazarında düşünülmeğe bile değmez şeylerdir.
Böyle kimseler yüksek bir sesle konuşur ve içten gürültülü kahkahalarla gülerler. Diplomatlıktan ve idareden anlamazlar. İçleri neyse dışları da odur. Vurdulu kırdılı komedilere, kaba sert sporlara bayılırlar. Mücadeleci ve dayanıklıdırlar. Hayatın zor ve fırtınaları onları öyle kolay yenemez. Böyle bir insan geniş açık ve ileri fikirlidir. Toplum önderliğine çok yakışır ve önderlik etmekten de büyük zevk alır.Cesur kuvvetli ve dayanıklı olan her şeye hayrandırlar. Tabiatın fırtınalı bir deniz veya yıldırım gibi kudretli ve haşmetli, dehşet verici güzelliklerinden hoşlanır. Dost tabiatlıdır. Dostluk arkadaşlık konusundaki ki fikirleri basittir. Sevdiğiyle arkadaş olmak ister. Arkadaş olduğuna da içten coşkun bir sevgiyle sever. Kendisine aynı coşkun yakınlığı gösteren herkesi dost sanarak kanması da görülmemiş şey değildir.
Kaba ve kalın ciltler
Cildi kaba, kalın ve sımsıkı olan bir insanın ekseri sonsuz bir hayat kaynağı vardır. Yalnız bu enerji ve hareketlilik son derece mütevazıdır. Böyle bir insan harekete geçti mi etrafındakileri adeta huzur içinde bırakan parlak başarılar kazanır. Ama bu devre geçtiği zamanda tembelleşir, durgunlaşır, normalin altında bir sönüklük arz eder. Böyle kimseler ekseri tatlı dil, güler yüzden anlamazlar. Onun için başa geçtikleri zamanda emirlerinde olanları güzellikle yola getirmek hiç akıllarına gelmez. Doğrudan doğruya zora ve kuvvete dayanırlar.
Yağlı ve esmer, düzgün cilt
Görünüş itibariyle düzgün, sıkı, renk itibariyle esmer olan yağlı cilt ekseriye iyi karar vermesini bilen insanda bulunur. Böyle bir insan daima tedbirli ve ihtiyatlı olarak hareket eder. Herhangi bir işi iyice tahlil ve tetkik etmedikçe üzerine almaz. Bazen de ihtiyat yüzünden önemli fırsatları kaçırdığı olur. Bu onun nefsine karşı duyduğu güveni azaltır. Hareketlerinde ne derece ağır ve tedbirliyse, sözlerinde o derece ani ve düşüncesizdir. Etrafındakilerle, bilhassa yakınlarıyla konuşurken sözlerine hiç dikkat etmez. Onları çoğu zaman kırar.
Herhangi bir yenilik onu ürkütür ve zamanında kızdırır. Sonra daima kendi istediği olsun ister. İşler kendi arzusuna göre olmadı mı canı sıkılır, hatta sinirlenir.
Kara sarı cilt
Bilhassa vücudunun ve boynunun cildi kara sarı renkte olan insanlar ekseri kötümserdirler. Pek fazla enerji sahibi olmadıkları için daima yorgun ve isteksiz olurlar. Bununla beraber ne yapmak istediklerini bilirler ve ona göre harekete geçerler. Etrafındakilere etki etmesini çok iyi becerirler. Zihinlerini herhangi bir şey üzerinde toplamakta birincidirler. Bir şeye alıştılar mı fena alışırlar. Huylarından vazgeçmeleri pek güç olur. Böyle insanların ani ve sebepsiz kararlarla, içlerinden geldiği gibi hareket etmeleri pek nadirdir. Sakindirler. En olmadık ve önemli vaziyetler karşısında bile sabırlarını kaybetmezler. Çok zaman onların bu sakin, tedbirli temkinli halleri etrafta soğuk olduklarına dair bir fikir yaratır. Bu gibi kimseler bilhassa uzun zaman süren, hafıza ve dikkat isteyen işler için biçilmiş kaftandır.
KULAK YAPINIZ VE KARAKTERİNİZ
KULAKLAR
Kulaklar, tabir caizse kendi halinde, göze, dikkate çarpmayan kulaklar oldukları sürece, yüzden karakter okumak isteyenleri pek meşgul etmezler. Ama herhangi bir şekilde emsallerinden ayrılıp nazarı dikkate çarptıkları an önem içerirler.
Kulakların Hacmi
Ufak kulaklar çekingenlikle karışık bir incelik işaretidir. Küçük kulaklılar ekseriyet itibariyle yaradılıştan sıcakkanlı oldukları halde, mahcubiyetleri yüzünden insanlara pek sokulmazlar. Kulakları ne kadar büyürse kabalığa meyil o kadar artar.
Kulakların Duruşu
Kulaklar kafaya yapışık durursa kulak sahibinin biraz hissi ve hayalperest bir insan olduğu neticesine varılabilir. Bu gibi insanlar sessizdirler. Bununla beraber zamanında can alacak fikirler yürütmeleri, onları saf sananlara ne kadar aldandıklarını ispat eder. Zira bu insanların düşünce ve anlayış kabiliyetleri çok fazladır.
Dik kulaklar, cesareti ve hem bedeni hem de ahlaki kuvveti gösterir.
Dik kulaklar bazen kuvvetlerini lüzumsuz yere kullanmak sevdasına kapılırlarsa da sıkıntılı ve zor durumlarda etraflarına çok yardımları dokunur.
Kalkık kulaklar, ekseri cimrilik, hırs işaretidir.
Böyle kulakları olanlar çok zaman kibarlık ve incelikten mahrumdurlar. Niyetleri iyi dahi olsa etrafındakilere bunu anlatmakta güçlük çekerler. Başkalarının kötülüğünü istemeseler bile iyiliğini istedikleri pek nadirdir. Böyle kimseler ekseri vakitlerini kendi yararları için planlar kurmakla geçirirler.
BURUN YAPINIZ VE KARAKTERİNİZ
Düz, eski Yunan tipi burun
Entelektüel bir yaradılış ve sanat işaretidir. Bu tip burunlu kimseler kendi cinslerine karşı biraz soğuk davranırlar. Ekseri, etrafındakilerle samimi olamazlar. Bu kimseler etraflarından sevgi görmeseler de mutlaka ve daima hürmet görürler. Gagaya benzeyen, kemerli burun sahibi olanlar yüksek, komuta eden mevkilere uygun, kudretli şahıslar olurlar. Böyle kimseler sorumluluktan kaçınamazlar ve palanlarını gerçeklemek için ellerinden geleni yaparlar. Çok zaman işi etrafındakilerin hislerini hiçe saymak suretiyle başarırlar.
Büyük, sarkık burun
Tarihten evvelki devirlerde bile alay konusu olmuştur. Onun için böyle burun sahipleri, alaya karşı bir müdafaa silahı olarak acı ve sert bir maske takınırlar. Hâlbuki aslında son derece hassas ve herkesle dost olmaya hazır bir tabiat sahibi olurlar.
Kalkık burun
Nasıl yapılış ve görünüş itibarıyla sarkık burundan farklıysa, kalkık burunların tabiatı da sarkık burunlardan çok daha farklıdır. Kalkık burunlular sabırlı ve canlı kimselerdir ve ekseriye bu sabır ve canlılıkları yüzünden çok sevilirler. Kalkık burunluların karşılarındakileri eğlendiren neşeli ve konuşma tarzları olur. Böyle kimseler dediklerini yaptırmayı severler ama inatçı değildirler.
Kısa burunlular
Ekseri şair tabiatlıdırlar. Bununla beraber hayatın pratik cephesini de tanırlar ve idare ederler. Sakadan, mizahtan anlarlar. Kuvvetli espri sahibi olmaları da muhtemeldir. Ama bu kabiliyetlerini asla karşılarındakini avlamak veya incitmek maksadıyla kullanmazlar. Herhangi bir meselenin can alacak noktasını bulmakta ve herhangi bir güçlüğü anında halletmekte birincidirler. Kısa burunlular aynı zamanda başkalarını çok düşünen kimseler oldukları için kabiliyetlerini başkalarının emrine amade kılmaktan asla çekinmezler.
KAFA ŞEKLİNİZ VE KARAKTERİNİZ
Uzun Kafatası
Kaşlardan kafatasının arkasına doğru, yani profilden uzun, alnı yüksek olan kafalar ekseri kadın başlarıdır. Bu gibi insanlar dost tabiatlı, toplumsal dışa dönük insanlardır. Bir parça nefislerine düşkün olurlar. Yaptıkları işin beğenilmesini mutlaka isterler, ama kompliman budalası değildirler. Sahte iltifatla samimi hayranlığı ayırt edebilirler. İstikbal hakkında planlar kurarlar. Her işi önceden düşünür, tasarlarlar. Sevdiklerini müdafaa etmek gerektiğinde aslan kesilirler ve kendi haklarını da başkalarına yedirmeyi asla istemezler.
Kısa Kafatası
Kaşlardan kafatasının arkasına doğru kısa olan kafalara genellikle kadınlarda pek rastlanmaz. Bu çeşit başa sahip olanlar seyahat edip yeni dostlar kazanmaya bayılan ve bugünü ancak bugün için yaşayan kimselerdir. Zekâları son derece keskindir ve en yakın arkadaşlarını bile daima hayrete düşüren düşünme kabiliyetleri vardır. Karşınızdakinin içinden geçenleri anlamak sanatında birer usta oldukları için çok çabuk dost kazanırlar. Ama kazandıkları dostları aynı kolaylıkla da kaybederler.
Dört Köşeli Kafatası
Önü ve arkası yassı bir kafaya sahip olan kişi tedbirli bir adamdır. Batıl inançlara sahip olması da çok muhtemeldir. Bir insan alışılmış, hazır yollardan yürümeyi tercih eder. Kendi kendine yeni bir yol açmaktan çekinir. Alıştığı şeyleri, daha iyileri için bile olsa terk etmek onu üzer. Orijinal fikirlerden ve atılganlıktan mahrumdur. Az konuşur ve kendinden pek bahsedilmesini sevmez.
Yuvarlak Kafatası
Önden, arkadan ve yandan bakılınca adeta yuvarlak bir manzara arz eden kafaya sahip olanlar kendilerine pek fazla güvenirler. Nefislerine düşkündürler. Huzursuz olurlar. Yeni yeni maceralara atılmak için sonsuz bir istek duydukları için herhangi bir işe uzun zaman bağlı kalamazlar ve tabi ki maymun iştahlıdırlar. Yaradılıştan kumarbaz olurlar ve herhangi bir şeyde işi şansa bırakmaktan asla çekinmezler.
Uzun Baş
Topyekûn başı uzun olan insan iyi ve hayırlı işler yapmaktan hoşlanır. İnsaniyeti bir bütün olarak sever ve insanlığı mesut etmek için kendini fedaya hazırdır. Dindardır, ağır başlı ve mağrurdur. Vazifesini ciddiye alır ve her şeyden üstün tutar. Vicdanen titizdir ve iş hayatında da, ev hayatında da vazifesini hakkıyla başarmak en büyük emelidir.
Uzun Dar Baş
Uzun ve dar başlılar azimkâr, ısrarcı ve hatta inatçı olurlar. Girişimci değildirler. Denenmemiş, yeni bir sahaya atılmak bunlar için görülmemiş bir şeydir. Önceden denenmiş ve ispat edilmiş şeyler üzerinde çalışmayı tercih ederler.
Uzun Geniş Baş
Hem boyu uzun hem de eni geniş olan bir baş mücadeleci bir yaradılışın işaretidir. Ama kavgacı değil. Böyle bir kafaya sahip olan insan icap edince çarpışır, fakat mütecaviz değildir. Ona sırrınızı hiç çekinmeden söyleyebilirsiniz. Bu kişi herhangi bir mevzu üzerinde kem küm ederek dolambaçlı yollara sapmaktan hoşlanmaz. İnsanların iyi ve hayatın güzel olduğuna inanır.
Kısa Geniş Baş
Başı geniş fakat kısa olanlar maddi ve pratik tabiatlıdırlar. Böyle bir insan en fazla beş hissi idare eder. Bu tip herhangi bir şey hakkında o şeyin görünüşüne, kokusuna, rengine v.s. göre hüküm verir. Biraz çekingen olmakla beraber etrafındakilerle kolayca geçinir. İstediği zaman pek şirin olmasını bilir. Bedeni faaliyet isteyen işler ve pek beyinle alakadar olmayan, basmakalıp memurluklar için biçilmiş kaftandır.
BURUN YAPINIZ VE KARAKTERİNİZ
Düz, eski Yunan tipi burun
Entelektüel bir yaradılış ve sanat işaretidir. Bu tip burunlu kimseler kendi cinslerine karşı biraz soğuk davranırlar. Ekseri, etrafındakilerle samimi olamazlar. Bu kimseler etraflarından sevgi görmeseler de mutlaka ve daima hürmet görürler. Gagaya benzeyen, kemerli burun sahibi olanlar yüksek, komuta eden mevkilere uygun, kudretli şahıslar olurlar. Böyle kimseler sorumluluktan kaçınamazlar ve palanlarını gerçeklemek için ellerinden geleni yaparlar. Çok zaman işi etrafındakilerin hislerini hiçe saymak suretiyle başarırlar.
Büyük, sarkık burun
Tarihten evvelki devirlerde bile alay konusu olmuştur. Onun için böyle burun sahipleri, alaya karşı bir müdafaa silahı olarak acı ve sert bir maske takınırlar. Hâlbuki aslında son derece hassas ve herkesle dost olmaya hazır bir tabiat sahibi olurlar.
Kalkık burun
Nasıl yapılış ve görünüş itibarıyla sarkık burundan farklıysa, kalkık burunların tabiatı da sarkık burunlardan çok daha farklıdır. Kalkık burunlular sabırlı ve canlı kimselerdir ve ekseriye bu sabır ve canlılıkları yüzünden çok sevilirler. Kalkık burunluların karşılarındakileri eğlendiren neşeli ve konuşma tarzları olur. Böyle kimseler dediklerini yaptırmayı severler ama inatçı değildirler.
Kısa burunlular
Ekseri şair tabiatlıdırlar. Bununla beraber hayatın pratik cephesini de tanırlar ve idare ederler. Sakadan, mizahtan anlarlar. Kuvvetli espri sahibi olmaları da muhtemeldir. Ama bu kabiliyetlerini asla karşılarındakini avlamak veya incitmek maksadıyla kullanmazlar. Herhangi bir meselenin can alacak noktasını bulmakta ve herhangi bir güçlüğü anında halletmekte birincidirler. Kısa burunlular aynı zamanda başkalarını çok düşünen kimseler oldukları için kabiliyetlerini başkalarının emrine amade kılmaktan asla çekinmezler.
KAFA ŞEKLİNİZ VE KARAKTERİNİZ
Uzun Kafatası
Kaşlardan kafatasının arkasına doğru, yani profilden uzun, alnı yüksek olan kafalar ekseri kadın başlarıdır. Bu gibi insanlar dost tabiatlı, toplumsal dışa dönük insanlardır. Bir parça nefislerine düşkün olurlar. Yaptıkları işin beğenilmesini mutlaka isterler, ama kompliman budalası değildirler. Sahte iltifatla samimi hayranlığı ayırt edebilirler. İstikbal hakkında planlar kurarlar. Her işi önceden düşünür, tasarlarlar. Sevdiklerini müdafaa etmek gerektiğinde aslan kesilirler ve kendi haklarını da başkalarına yedirmeyi asla istemezler.
Kısa Kafatası
Kaşlardan kafatasının arkasına doğru kısa olan kafalara genellikle kadınlarda pek rastlanmaz. Bu çeşit başa sahip olanlar seyahat edip yeni dostlar kazanmaya bayılan ve bugünü ancak bugün için yaşayan kimselerdir. Zekâları son derece keskindir ve en yakın arkadaşlarını bile daima hayrete düşüren düşünme kabiliyetleri vardır. Karşınızdakinin içinden geçenleri anlamak sanatında birer usta oldukları için çok çabuk dost kazanırlar. Ama kazandıkları dostları aynı kolaylıkla da kaybederler.
Dört Köşeli Kafatası
Önü ve arkası yassı bir kafaya sahip olan kişi tedbirli bir adamdır. Batıl inançlara sahip olması da çok muhtemeldir. Bir insan alışılmış, hazır yollardan yürümeyi tercih eder. Kendi kendine yeni bir yol açmaktan çekinir. Alıştığı şeyleri, daha iyileri için bile olsa terk etmek onu üzer. Orijinal fikirlerden ve atılganlıktan mahrumdur. Az konuşur ve kendinden pek bahsedilmesini sevmez.
Yuvarlak Kafatası
Önden, arkadan ve yandan bakılınca adeta yuvarlak bir manzara arz eden kafaya sahip olanlar kendilerine pek fazla güvenirler. Nefislerine düşkündürler. Huzursuz olurlar. Yeni yeni maceralara atılmak için sonsuz bir istek duydukları için herhangi bir işe uzun zaman bağlı kalamazlar ve tabi ki maymun iştahlıdırlar. Yaradılıştan kumarbaz olurlar ve herhangi bir şeyde işi şansa bırakmaktan asla çekinmezler.
Uzun Baş
Topyekûn başı uzun olan insan iyi ve hayırlı işler yapmaktan hoşlanır. İnsaniyeti bir bütün olarak sever ve insanlığı mesut etmek için kendini fedaya hazırdır. Dindardır, ağır başlı ve mağrurdur. Vazifesini ciddiye alır ve her şeyden üstün tutar. Vicdanen titizdir ve iş hayatında da, ev hayatında da vazifesini hakkıyla başarmak en büyük emelidir.
Uzun Dar Baş
Uzun ve dar başlılar azimkâr, ısrarcı ve hatta inatçı olurlar. Girişimci değildirler. Denenmemiş, yeni bir sahaya atılmak bunlar için görülmemiş bir şeydir. Önceden denenmiş ve ispat edilmiş şeyler üzerinde çalışmayı tercih ederler.
Uzun Geniş Baş
Hem boyu uzun hem de eni geniş olan bir baş mücadeleci bir yaradılışın işaretidir. Ama kavgacı değil. Böyle bir kafaya sahip olan insan icap edince çarpışır, fakat mütecaviz değildir. Ona sırrınızı hiç çekinmeden söyleyebilirsiniz. Bu kişi herhangi bir mevzu üzerinde kem küm ederek dolambaçlı yollara sapmaktan hoşlanmaz. İnsanların iyi ve hayatın güzel olduğuna inanır.
Kısa Geniş Baş
Başı geniş fakat kısa olanlar maddi ve pratik tabiatlıdırlar. Böyle bir insan en fazla beş hissi idare eder. Bu tip herhangi bir şey hakkında o şeyin görünüşüne, kokusuna, rengine v.s. göre hüküm verir. Biraz çekingen olmakla beraber etrafındakilerle kolayca geçinir. İstediği zaman pek şirin olmasını bilir. Bedeni faaliyet isteyen işler ve pek beyinle alakadar olmayan, basmakalıp memurluklar için biçilmiş kaftandır.
Kan grupları
Kan grupları, kişilik özelliklerini genetik olarak taşıyor:
0 grubu: Kendine güven, cesaret.
A grubu: Sinirli ve hassas.
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı.
AB grubu: En çekici ve ilginç...
Kan gruplarının oluşumu
En eski kan grubu 0 grubundan diğer kan gruplarına kadar olan süreç şöyle;
İnsanın gıda zincirinin en tepesine yükselmesi (0 grubunun tam anlamıyla evrimleşmesi)
Avcı-toplayıcılıktan daha evcil tarım kökenli bir hayata geçilmesi (A Grubunun oluşması)
Afrika'dan Asya, Avrupa ve Amerika'ya göçlerin ve karışıp birleşmelerin oluşması (B Grubu)
Ayrı toplumların bir araya gelip, karışması nedeniyle oluşan çağdaş karışım (AB Grubu)"
Kan grupları ve kişilik arasında bir bağlantı olduğuna dikkat çeken J. D'Adamo, "Her kan grubu atalarımızın (her ne kadar aradan uzun zaman geçmiş olsa da, onların birçok davranışı bizi hala etkiler) davranışları ve yedikleri hakkında genetik mesajlar içerir" diyor.
J. D'Adamo, bireylere taşıdıkları kan gruplarının kişilik özelliklerini şöyle anlatıyor:
En cesur ve güçlü 0 grubu
Bu kan grubu taşıyan herkes gücü, dayanırlığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar. Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan 0 grubu mirasıdır.
En paylaşımcı A grubu
Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A'lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar. Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda toplanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A'ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar. Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A'lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler.
En uyumlu B grubu
Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu.
B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O gruplarından da daha az kararlılık sahibidirler. Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Birçok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler. A gruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanı sıra O gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar. B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.
En çekicisi AB grubu
Bu grup sinirli ve hassas A 'larla dengeli B 'lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karekterdir. Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.
Kan grupları, kişilik özelliklerini genetik olarak taşıyor:
0 grubu: Kendine güven, cesaret.
A grubu: Sinirli ve hassas.
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı.
AB grubu: En çekici ve ilginç...
Kan gruplarının oluşumu
En eski kan grubu 0 grubundan diğer kan gruplarına kadar olan süreç şöyle;
İnsanın gıda zincirinin en tepesine yükselmesi (0 grubunun tam anlamıyla evrimleşmesi)
Avcı-toplayıcılıktan daha evcil tarım kökenli bir hayata geçilmesi (A Grubunun oluşması)
Afrika'dan Asya, Avrupa ve Amerika'ya göçlerin ve karışıp birleşmelerin oluşması (B Grubu)
Ayrı toplumların bir araya gelip, karışması nedeniyle oluşan çağdaş karışım (AB Grubu)"
Kan grupları ve kişilik arasında bir bağlantı olduğuna dikkat çeken J. D'Adamo, "Her kan grubu atalarımızın (her ne kadar aradan uzun zaman geçmiş olsa da, onların birçok davranışı bizi hala etkiler) davranışları ve yedikleri hakkında genetik mesajlar içerir" diyor.
J. D'Adamo, bireylere taşıdıkları kan gruplarının kişilik özelliklerini şöyle anlatıyor:
En cesur ve güçlü 0 grubu
Bu kan grubu taşıyan herkes gücü, dayanırlığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar. Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan 0 grubu mirasıdır.
En paylaşımcı A grubu
Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A'lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar. Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda toplanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A'ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar. Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A'lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler.
En uyumlu B grubu
Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu.
B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O gruplarından da daha az kararlılık sahibidirler. Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Birçok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler. A gruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanı sıra O gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar. B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.
En çekicisi AB grubu
Bu grup sinirli ve hassas A 'larla dengeli B 'lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karekterdir. Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.
Kişilik Analizi ve Yüz Okuma Sanatı
A. Yaşından olgun, düşünmeyi seven
B. Özellikle 50 yaşından sonra sindirim problemleri olasılığı; dudak yakınlarında herhangi bir yerde olabilir
C. Kararlı
D. Saldırgan, gerektiğinde acımasız
E. Dalgın, düşünceli; benler kaşların sonunda veya saç çizgisinde olabilir
F. Otorite eksikliğini gösteren doğal güzellik noktası
G. Yeteneklerinden fazlasını dahi isteyen aşırı hırslı
H. Aşırı cinsel arzuya sahip; benler burun üzerinde herhangi bir yerde olabilir
I. Maddiyattan çok entellektüel olaylarla ilgili
J. Dürüst ve açık
K. Tembel ve bencil; benler sol kaş içerisinde bulunur
L. Aşırı kararlı ve hırslı; benler sağ kaş içerisinde bulunur
M. Yetenekli ancak ispat etmekte zorlanan
N. Genellikle az güvenilir, başkalarını kullanmaya hevesli
İnsan yüzünün neresi neyi anlatır?
ALIN: Kişilerin düşünme şekillerini ve düşüncelerini geliştirme metodlarını
KAŞLAR: Düşünme ve karar verme ile ilgili süreçlerin nasıl çalıştığını
GÖZLER: Hayata bakış açılarını, yeni fikir ve kişilere açık olup olmamayı ve stres düzeyini
GÖZ KAPAKLARI: Samimiyet isteği veya isteksizliğini
BURUN: İş hayatındaki tercihlerini, finansal konulara duyarlılığını, iş tatmini ve güven konularına bakış açısını
KULAKLAR: Karşısındakini etkileme ve etkilenme düzeyini, bağımsız hareket etme isteğini, gerçekçilik dengesini, verileri algılama ve kabül etme seçimlerini
AĞIZ: İletişim kurma ve kendini ifade etme isteğini, kötümserlik/iyimserlik dengesini
DUDAKLAR: Düşüncelerini ortaya koyma biçimini, cinselliğe bakış açısını, duygularını gizleme duyarlılığını
DİŞLER: İnatçılık ve utangaçlık yönlerini
YANAKLAR: Kişisel kudreti, enerji kullanımı ve insanlara yardım edebilme becerisini
ÇENE: Gerektiğinde ağırlığını koyabilme yeteneğini, saldırganlık içgüdüsünü, eleştiriye açıklık isteğini
GAMZELER: Eğlenme isteğini, mizah yaklaşımını ve yardımseverlik isteğini
ÇİZGİLER: Doğuştan sahip olunan kabiliyetleri, hayatları boyunca karşılaştıkları zorlukları
YÜZ ŞEKLİ: Kendine güveni, sabırsızlığı, arabuluculuk isteğini
YÜZ TİPLERİ: Kişilerin hangi ağırlıkta yaklaşıma; zihinsel, fiziksel, duygusal, daha yatkın olduğunu
KAFA ŞEKİLLERİ: İhtiyatlı ya da baskıcı olup olmadıklarını
KIYAFETNAMELER
İnsanların dış görünüşünden, huylarını, kişiliğini anlatan bilimi, “ilm-I kıyafet’ül beşer” ve “ilmü’l feraset” adlarını alır. Göz rengi, saç rengi, boy uzunluğu gibi görünüş ayrıntılarının karakter için ipucu olabilmesi, bu özelliklerin doğuştan olmasına bağlıdır.
Dış görünüşten kişilik, huy ve yetenek anlamaya çalışmanın doğrudan falla ilgisi yok gibi görünebilir. Ama gelecekteki iyilik ve kötülüğün, kişinin ilişkide bulunacağı insanlarla bağlantısı düşünülürse, insanların eş, ortak, arkadaş hatta çalıştıracakları hür ve köle insanların seçiminde bu ölçülere başvuru anlaşılabilir.
Dış görünüşün iç dünyayı yansıtması tezi, divan edebiyatında kıyafetname denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır. Bu tür kitapların en yaygını XV. yüzyılda yaşayan Hamdullah Hamdi’nin Kıyafetnamesi’dir. Akşemseddin’in küçük oğlu olan Hamdullah Hamdi, ad benzerliği olan öteki Hamdi’lerden ayrılması için Hamdi Çelebi adıyla da anılır ve önemli bir ozandır.
Hamdi Çelebi’nin Kıyafetname adlı eserinde her bölüm bir başka konuya ayrılmıştır. Ten rengi, boy, davranış, göz, burun, ses tonu, karın, göğüs vb. Bir başka ünlü kıyafetname de, XVIII. yüzyıl ozanı İbrahim Hakkı’nın Marifetname’sidir.
Dış görünüşten kişilik tespiti, bütün fallar ve bilicilikler gibi, kutsal bir kaynağa, bir Kuran ayetine bağlanır; İsra Suresi’nin 84. Ayetine. Bu ayet, özet olarak, “herkesin yaratılmış olduğu şekilde hareket ettiğini” söylemektedir. Hamdullah Hamdi’nin bu konuya değinişi şöyle:
“Hak yarattı çü nev-i insanın
Kıldı efradını muhalif anın
Gerçi birdir kamusu surette
Bir değüldür ve lik hilkatte
Lütfunu âleme ıyan itti
Sureti sırete nişan etti”
(Tanrı insan türünü yarattığında / Kişilerin farklı kıldı / Gerçi hepsi görünüşte benzer / Ama yaradılışları ayrıdır / Tanrı iyiliğini dünyaya açıklamak için / Görünüşü ahlaka işaret olarak yarattı) Bu dizeler, bir önsöz niteliği taşır.
Kuşkusuz boy, ten, göz biçimi, saç rengi gibi özelliklerden kişilik ipuçları aramanın kaynakları çok eskiye ve ulusların kendilerine benzemeyen kişilere duydukları korkulara bağlanabilir.
Kıyafetnamelerde sarışınlar ve mavi gözlüler konusundaki olumsuz yargıları böyle açıklayabiliriz:
“Gözleri gök olanda olmaz edeb
Gözleri çakır bahadır olsa aceb”
Kıyafetname, Hamdullah Hamdi
(Gözleri gök mavisi olanda terbiye olmaz / Gözü çakır yani mavimsi, mavi benekli gri olan korkusuz ve yiğit olsa şaşılır)
“Kim ki saçı sarıdır
Kibr ü gazab kârıdır
Marifetname, İbrahim Hakkı
(Saçı sarı olanların / İşi gücü büyüklük taslama ve öfkedir)
“Gözleri gök sakalı da zerddir
Andan ümid olunacak derddir”
Harename, Yümnî
(Gözleri gök mavisi, sakalı da sarıysa / Ondan dert gelmesi beklenir)
Yümnî, sarışınlarla ilgili yargılarına, Hamdullah Hamdi Çelebi’yi, “lahayre fi’l asfer” (sarıda hayır yoktur) sözünü ve kendi deneylerini kaynak gösterir:
“Tecribe ittim nice kez ben hele
Hiç umamam sarıdan eylik gele”
Ozanın deneyimine ve kötü anılarına diyeceğimiz yok, ama Arap kaynaklı bir sözün, bir başka ulusun yargısı olduğunu da kabullenmek gerek.
Dış görünüşle ilgili yargılar, hem görünüşün değiştirilebilmesi, hem eski kaygılara dayanması bakımından güvenilmez sayılsa da, hareket biçimi ve ses tonuyla ilgili yargılar kimi deneylere dayansa gerektir. “Genizden gelen sesin sersemlik ve gizli düşmanlığı yansıttığını, ince ve tiz sesin bilgisizlik, utanmazlık, usta yalancılık gösterdiğini, kadın sesli erkeklerin ve erkek sesli kadınların hırçın olduğunu” söyleyen dizeleri örnekleyelim:
“Her kimin gunne ile ola sözü
Ahmak ü kine olur anın özü
İnce vü tiz avazlı cahil olur
Bihaya ve yalanda kâmil olur
Ehl-i şirret olur dimiş hukema
Avret ünlü er ü er ünlü nisa”
Kıyafetname, Hamdullah Hamdi
Kıyafetnameler, kumral, siyah saçları, siyah gözleri över, onlara akıllılık, sabır, zekâ gibi nitelikler yakıştırırlar. Küçük başın akıl azlığı, büyük başın zekilik, uzun dilin budalalık göstergesi oluşu da zekâ geriliği gösterenlerin ya da dahilerin görünüşlerinden kaynaklanmakta olabilir.
Parmaklar, tırnaklar, dişler, dil, dudaklar, kulaklar, burun, benler, saçlar, hatta tüyler, renk, biçim, kalınlık incelik bakımından anlamlandırılır. Güzellik öğesi sayılacak pek çok özellik sakıncalar da taşır. Örneğin iri dalgalı ya da kıvırcıkları büyükçe saç inatçılık göstergesidir. Çok kıvırcık olan saç da “koyun gibi bağlılık” gösterir. Ucu kalkık burun hayalcilik ve gurur göstergesidir.
Bir güzellik öğesi sayılan benlerin de bulundukları yere, rengine ve cinsine göre anlattıkları vardır:
“Göz kapağında olan ben, hassas bir yaradılışı; gözün alt kapağında olan ben, meraklı ve kuruntulu bir yaradılışı; sağ şakaktaki et beni, kararsızlığı; alnın sağ yanındaki ben, güçlü bir belleği ve hızlı kavrayışı, uzun ömrü, alnın solundaki ben, dengeliliği, iki kaş arasında sağda ben, aşka düşkünlüğü, hoşsohbetliliği, iyi bir geleceği olmayı; iki kaş arasında solda ben, mantıkla iş görmeyi, duygululuğu gösterir.”
Günümüzde estetik ameliyatlar, diş estetikçileri ve berberler, doğal görünüş bırakmadığına göre kıyafetnamelerden verilecek uzun örneklerin yaşarlığı olmadığı da açıktır. (Derleme)
--------------------
Kıyafetname (devam...)
Uzun Boy: Hamakat ve sadeliğe, ahmak ve bönlüğe işaret eder.
Kısa boy: Zekaya, hilekarlığa, fitmeye delalet eder.
Orta boy: Güzel ahlaka, temiz kalpliliğe ve paklığa delalet eder.
Sert Saç: Akıl ve cesarete ve cür’ete delalet eder.
Yumuşak saç: Yılışıklığa, korkaklığa, cesaretsizliğe delalet eder.
Sarı saç: Kibir ve gurura, gadap ve hiddete delalet eder.
Siyah saç: Sabır ve sükunete , haliim ve selim olmaya delalettir.
Az ve seyrek saç: Zarafet,letafet ve irfana yani temizlik, güzellik ve hoşluk ve marifetmenliğe delalet eder.
Sık ve çok saç: Anlayış ve kavramanın azlığına
Kumral saç: Her cihetten , her yönden güzel tabiate ve letafete, güzellik ve hoşluğa mülayim(yumuşak tabiatlı) olmaya delalet eder.
Küçük baş: Aklın azlığına ve sır saklamamağa delalet eder.
Büyük baş: Aklın ve zekanın çokluğuna delalet eder.
Yassı tepe baş: Lakayt olup keder ve gam taşımamağa gamsızlığa delalet eder.
Yanlardan basık baş: Huyu ve tabiatı dar ve çok hiddetli olduğuna delalet eder.
Yumru ve Yüksek alın: Emanete ve çok dirayetli olmaya delalet eder.
Yassı ve düz cephe: Huyunun kötü olmasına ve sık sık hasta olmasına delalet eder.
Mutedil cephe: Aklı selim ve yaptığı işlerinin orta halli olmasına delalet eder.
Daima buruşuk cephe: Olgunluğa ve çok tefekkür (düşünceli) olmağa delalet eder.
Geniş alın: Fehim ve idrake yani anlayışlı olmaya delalet eder.
Enliliğine geniş cephe: Kerem ve sehavete delalet eder.
Kaşı arası çatık: Her zaman gam kasvetli düşünceye delalet eder.
Kaş ucu sivri: Fitnekarlığa hilekarlığa delalet eder.
İki kaşı arası açık: Doğru özlü ve sözlü olmaya, istikamete delalet eder.
İnce kaş: Güzel yüzlü olmaya delalet eder.
Uzun kaş: Kibir ve gururun olduuğuna delalet eder.
Yay şeklindeki kaş: Yüz ve ahlak güzelliğine delalet eder.
Büyük kulak: Cehalete delalet eder.
Küçük kulak: Hırsızlığa mal ve sır çalmaya meyilli olmaya delalet eder.
Orta büyüklükteki kulak: Doğru metin ve müstekım olmaya delalet eder.
Çukur göz: Büyüklenmeye, kibirlenmeye ve gururlanmaya delalet eder.
Çukur göz: Taazum ve tekebbüre ve gurura yani büyüklenmeye ve gururlanmaya delalet eder.
Siyah göz: Tabiatinin itaat ve inkıyada meyilli olmasına delalettir.
Kahverengi göz: Şecaat ve cesarete delalet eder.
Ela göz: Edep ve terbiyeye kabiliyetli olmaya delalet eder.
Mavi göz: Feraset ve şiddetli zekaya delalet eder.
Çini mavi göz: Son derece muzır olmaya delalet eder.
Küçük göz: Tabiati hafif meşrenb olmaya delalet eder.
Büyük göz: Ahlak ve zarafetine delalet eder.
Yumru göz: Sahibinin fevkalade hased olmasına delalet eder.
Mutedil göz: Sevimli ve hayırsever olmasına dalalet eder.
Kırpık göz: Uğursuzluğa delalet eder.
Baygın göz: Kalp ve yürek hırsızlığına delalet eder.
Notalı göz: Çok nazarı değen bir kimse delalet eder.
Tek göz: Muzır ve fitnekar ve hasudluğa delalet eder.
Güler göz: Fevkalade hayırlılığa delalet eder.
Şaşı göz: Uğursuzluğa delalet eder.
Sık ve uzun kirpik: Bedelsiz misli olmayan güzelliğe delalet eder.
Büyük yüz: Ahmaklık ve idrak azlığına delalet eder.
Küçük yüz: Kibir(büyüklük) ve gurura delalet eder.
Yassı yüz: Sade dil yani bön olup çabuk kanarlığa işaret eder.
Yumru yüz: Buhul ve hastalığa delalet eder.
Zayıf yüz: Hilekarlığa delalet eder.
Enli yüz: Ahlakı ve tabiatı ağır olmağa delalettir
Geniş yüz: Sözlerinin ekserisi acı olmaya delalettir.
Müdevver çehre: En makbul olup, güzel hal ve ahlaka delalet eder.
Beyaz Beniz: Sahibinin edepli ve terbiyeli olmasına delalet eder.
Esmer Beniz: Sevimliliğe, hoşluğa ve güzelliğe delalet eder.
Sarı Beniz: Hastalığa illetli olmaya delalet eder.
Siyaha meyilli beniz: Hilekarlığa, şefkat ve merhametin yokluğuna işarettir.
Beyaz ve pembe beniz: Gayet güzellik ve hoşluğa delalet eder.
B. Özellikle 50 yaşından sonra sindirim problemleri olasılığı; dudak yakınlarında herhangi bir yerde olabilir
C. Kararlı
D. Saldırgan, gerektiğinde acımasız
E. Dalgın, düşünceli; benler kaşların sonunda veya saç çizgisinde olabilir
F. Otorite eksikliğini gösteren doğal güzellik noktası
G. Yeteneklerinden fazlasını dahi isteyen aşırı hırslı
H. Aşırı cinsel arzuya sahip; benler burun üzerinde herhangi bir yerde olabilir
I. Maddiyattan çok entellektüel olaylarla ilgili
J. Dürüst ve açık
K. Tembel ve bencil; benler sol kaş içerisinde bulunur
L. Aşırı kararlı ve hırslı; benler sağ kaş içerisinde bulunur
M. Yetenekli ancak ispat etmekte zorlanan
N. Genellikle az güvenilir, başkalarını kullanmaya hevesli
İnsan yüzünün neresi neyi anlatır?
ALIN: Kişilerin düşünme şekillerini ve düşüncelerini geliştirme metodlarını
KAŞLAR: Düşünme ve karar verme ile ilgili süreçlerin nasıl çalıştığını
GÖZLER: Hayata bakış açılarını, yeni fikir ve kişilere açık olup olmamayı ve stres düzeyini
GÖZ KAPAKLARI: Samimiyet isteği veya isteksizliğini
BURUN: İş hayatındaki tercihlerini, finansal konulara duyarlılığını, iş tatmini ve güven konularına bakış açısını
KULAKLAR: Karşısındakini etkileme ve etkilenme düzeyini, bağımsız hareket etme isteğini, gerçekçilik dengesini, verileri algılama ve kabül etme seçimlerini
AĞIZ: İletişim kurma ve kendini ifade etme isteğini, kötümserlik/iyimserlik dengesini
DUDAKLAR: Düşüncelerini ortaya koyma biçimini, cinselliğe bakış açısını, duygularını gizleme duyarlılığını
DİŞLER: İnatçılık ve utangaçlık yönlerini
YANAKLAR: Kişisel kudreti, enerji kullanımı ve insanlara yardım edebilme becerisini
ÇENE: Gerektiğinde ağırlığını koyabilme yeteneğini, saldırganlık içgüdüsünü, eleştiriye açıklık isteğini
GAMZELER: Eğlenme isteğini, mizah yaklaşımını ve yardımseverlik isteğini
ÇİZGİLER: Doğuştan sahip olunan kabiliyetleri, hayatları boyunca karşılaştıkları zorlukları
YÜZ ŞEKLİ: Kendine güveni, sabırsızlığı, arabuluculuk isteğini
YÜZ TİPLERİ: Kişilerin hangi ağırlıkta yaklaşıma; zihinsel, fiziksel, duygusal, daha yatkın olduğunu
KAFA ŞEKİLLERİ: İhtiyatlı ya da baskıcı olup olmadıklarını
KIYAFETNAMELER
İnsanların dış görünüşünden, huylarını, kişiliğini anlatan bilimi, “ilm-I kıyafet’ül beşer” ve “ilmü’l feraset” adlarını alır. Göz rengi, saç rengi, boy uzunluğu gibi görünüş ayrıntılarının karakter için ipucu olabilmesi, bu özelliklerin doğuştan olmasına bağlıdır.
Dış görünüşten kişilik, huy ve yetenek anlamaya çalışmanın doğrudan falla ilgisi yok gibi görünebilir. Ama gelecekteki iyilik ve kötülüğün, kişinin ilişkide bulunacağı insanlarla bağlantısı düşünülürse, insanların eş, ortak, arkadaş hatta çalıştıracakları hür ve köle insanların seçiminde bu ölçülere başvuru anlaşılabilir.
Dış görünüşün iç dünyayı yansıtması tezi, divan edebiyatında kıyafetname denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır. Bu tür kitapların en yaygını XV. yüzyılda yaşayan Hamdullah Hamdi’nin Kıyafetnamesi’dir. Akşemseddin’in küçük oğlu olan Hamdullah Hamdi, ad benzerliği olan öteki Hamdi’lerden ayrılması için Hamdi Çelebi adıyla da anılır ve önemli bir ozandır.
Hamdi Çelebi’nin Kıyafetname adlı eserinde her bölüm bir başka konuya ayrılmıştır. Ten rengi, boy, davranış, göz, burun, ses tonu, karın, göğüs vb. Bir başka ünlü kıyafetname de, XVIII. yüzyıl ozanı İbrahim Hakkı’nın Marifetname’sidir.
Dış görünüşten kişilik tespiti, bütün fallar ve bilicilikler gibi, kutsal bir kaynağa, bir Kuran ayetine bağlanır; İsra Suresi’nin 84. Ayetine. Bu ayet, özet olarak, “herkesin yaratılmış olduğu şekilde hareket ettiğini” söylemektedir. Hamdullah Hamdi’nin bu konuya değinişi şöyle:
“Hak yarattı çü nev-i insanın
Kıldı efradını muhalif anın
Gerçi birdir kamusu surette
Bir değüldür ve lik hilkatte
Lütfunu âleme ıyan itti
Sureti sırete nişan etti”
(Tanrı insan türünü yarattığında / Kişilerin farklı kıldı / Gerçi hepsi görünüşte benzer / Ama yaradılışları ayrıdır / Tanrı iyiliğini dünyaya açıklamak için / Görünüşü ahlaka işaret olarak yarattı) Bu dizeler, bir önsöz niteliği taşır.
Kuşkusuz boy, ten, göz biçimi, saç rengi gibi özelliklerden kişilik ipuçları aramanın kaynakları çok eskiye ve ulusların kendilerine benzemeyen kişilere duydukları korkulara bağlanabilir.
Kıyafetnamelerde sarışınlar ve mavi gözlüler konusundaki olumsuz yargıları böyle açıklayabiliriz:
“Gözleri gök olanda olmaz edeb
Gözleri çakır bahadır olsa aceb”
Kıyafetname, Hamdullah Hamdi
(Gözleri gök mavisi olanda terbiye olmaz / Gözü çakır yani mavimsi, mavi benekli gri olan korkusuz ve yiğit olsa şaşılır)
“Kim ki saçı sarıdır
Kibr ü gazab kârıdır
Marifetname, İbrahim Hakkı
(Saçı sarı olanların / İşi gücü büyüklük taslama ve öfkedir)
“Gözleri gök sakalı da zerddir
Andan ümid olunacak derddir”
Harename, Yümnî
(Gözleri gök mavisi, sakalı da sarıysa / Ondan dert gelmesi beklenir)
Yümnî, sarışınlarla ilgili yargılarına, Hamdullah Hamdi Çelebi’yi, “lahayre fi’l asfer” (sarıda hayır yoktur) sözünü ve kendi deneylerini kaynak gösterir:
“Tecribe ittim nice kez ben hele
Hiç umamam sarıdan eylik gele”
Ozanın deneyimine ve kötü anılarına diyeceğimiz yok, ama Arap kaynaklı bir sözün, bir başka ulusun yargısı olduğunu da kabullenmek gerek.
Dış görünüşle ilgili yargılar, hem görünüşün değiştirilebilmesi, hem eski kaygılara dayanması bakımından güvenilmez sayılsa da, hareket biçimi ve ses tonuyla ilgili yargılar kimi deneylere dayansa gerektir. “Genizden gelen sesin sersemlik ve gizli düşmanlığı yansıttığını, ince ve tiz sesin bilgisizlik, utanmazlık, usta yalancılık gösterdiğini, kadın sesli erkeklerin ve erkek sesli kadınların hırçın olduğunu” söyleyen dizeleri örnekleyelim:
“Her kimin gunne ile ola sözü
Ahmak ü kine olur anın özü
İnce vü tiz avazlı cahil olur
Bihaya ve yalanda kâmil olur
Ehl-i şirret olur dimiş hukema
Avret ünlü er ü er ünlü nisa”
Kıyafetname, Hamdullah Hamdi
Kıyafetnameler, kumral, siyah saçları, siyah gözleri över, onlara akıllılık, sabır, zekâ gibi nitelikler yakıştırırlar. Küçük başın akıl azlığı, büyük başın zekilik, uzun dilin budalalık göstergesi oluşu da zekâ geriliği gösterenlerin ya da dahilerin görünüşlerinden kaynaklanmakta olabilir.
Parmaklar, tırnaklar, dişler, dil, dudaklar, kulaklar, burun, benler, saçlar, hatta tüyler, renk, biçim, kalınlık incelik bakımından anlamlandırılır. Güzellik öğesi sayılacak pek çok özellik sakıncalar da taşır. Örneğin iri dalgalı ya da kıvırcıkları büyükçe saç inatçılık göstergesidir. Çok kıvırcık olan saç da “koyun gibi bağlılık” gösterir. Ucu kalkık burun hayalcilik ve gurur göstergesidir.
Bir güzellik öğesi sayılan benlerin de bulundukları yere, rengine ve cinsine göre anlattıkları vardır:
“Göz kapağında olan ben, hassas bir yaradılışı; gözün alt kapağında olan ben, meraklı ve kuruntulu bir yaradılışı; sağ şakaktaki et beni, kararsızlığı; alnın sağ yanındaki ben, güçlü bir belleği ve hızlı kavrayışı, uzun ömrü, alnın solundaki ben, dengeliliği, iki kaş arasında sağda ben, aşka düşkünlüğü, hoşsohbetliliği, iyi bir geleceği olmayı; iki kaş arasında solda ben, mantıkla iş görmeyi, duygululuğu gösterir.”
Günümüzde estetik ameliyatlar, diş estetikçileri ve berberler, doğal görünüş bırakmadığına göre kıyafetnamelerden verilecek uzun örneklerin yaşarlığı olmadığı da açıktır. (Derleme)
--------------------
Kıyafetname (devam...)
Uzun Boy: Hamakat ve sadeliğe, ahmak ve bönlüğe işaret eder.
Kısa boy: Zekaya, hilekarlığa, fitmeye delalet eder.
Orta boy: Güzel ahlaka, temiz kalpliliğe ve paklığa delalet eder.
Sert Saç: Akıl ve cesarete ve cür’ete delalet eder.
Yumuşak saç: Yılışıklığa, korkaklığa, cesaretsizliğe delalet eder.
Sarı saç: Kibir ve gurura, gadap ve hiddete delalet eder.
Siyah saç: Sabır ve sükunete , haliim ve selim olmaya delalettir.
Az ve seyrek saç: Zarafet,letafet ve irfana yani temizlik, güzellik ve hoşluk ve marifetmenliğe delalet eder.
Sık ve çok saç: Anlayış ve kavramanın azlığına
Kumral saç: Her cihetten , her yönden güzel tabiate ve letafete, güzellik ve hoşluğa mülayim(yumuşak tabiatlı) olmaya delalet eder.
Küçük baş: Aklın azlığına ve sır saklamamağa delalet eder.
Büyük baş: Aklın ve zekanın çokluğuna delalet eder.
Yassı tepe baş: Lakayt olup keder ve gam taşımamağa gamsızlığa delalet eder.
Yanlardan basık baş: Huyu ve tabiatı dar ve çok hiddetli olduğuna delalet eder.
Yumru ve Yüksek alın: Emanete ve çok dirayetli olmaya delalet eder.
Yassı ve düz cephe: Huyunun kötü olmasına ve sık sık hasta olmasına delalet eder.
Mutedil cephe: Aklı selim ve yaptığı işlerinin orta halli olmasına delalet eder.
Daima buruşuk cephe: Olgunluğa ve çok tefekkür (düşünceli) olmağa delalet eder.
Geniş alın: Fehim ve idrake yani anlayışlı olmaya delalet eder.
Enliliğine geniş cephe: Kerem ve sehavete delalet eder.
Kaşı arası çatık: Her zaman gam kasvetli düşünceye delalet eder.
Kaş ucu sivri: Fitnekarlığa hilekarlığa delalet eder.
İki kaşı arası açık: Doğru özlü ve sözlü olmaya, istikamete delalet eder.
İnce kaş: Güzel yüzlü olmaya delalet eder.
Uzun kaş: Kibir ve gururun olduuğuna delalet eder.
Yay şeklindeki kaş: Yüz ve ahlak güzelliğine delalet eder.
Büyük kulak: Cehalete delalet eder.
Küçük kulak: Hırsızlığa mal ve sır çalmaya meyilli olmaya delalet eder.
Orta büyüklükteki kulak: Doğru metin ve müstekım olmaya delalet eder.
Çukur göz: Büyüklenmeye, kibirlenmeye ve gururlanmaya delalet eder.
Çukur göz: Taazum ve tekebbüre ve gurura yani büyüklenmeye ve gururlanmaya delalet eder.
Siyah göz: Tabiatinin itaat ve inkıyada meyilli olmasına delalettir.
Kahverengi göz: Şecaat ve cesarete delalet eder.
Ela göz: Edep ve terbiyeye kabiliyetli olmaya delalet eder.
Mavi göz: Feraset ve şiddetli zekaya delalet eder.
Çini mavi göz: Son derece muzır olmaya delalet eder.
Küçük göz: Tabiati hafif meşrenb olmaya delalet eder.
Büyük göz: Ahlak ve zarafetine delalet eder.
Yumru göz: Sahibinin fevkalade hased olmasına delalet eder.
Mutedil göz: Sevimli ve hayırsever olmasına dalalet eder.
Kırpık göz: Uğursuzluğa delalet eder.
Baygın göz: Kalp ve yürek hırsızlığına delalet eder.
Notalı göz: Çok nazarı değen bir kimse delalet eder.
Tek göz: Muzır ve fitnekar ve hasudluğa delalet eder.
Güler göz: Fevkalade hayırlılığa delalet eder.
Şaşı göz: Uğursuzluğa delalet eder.
Sık ve uzun kirpik: Bedelsiz misli olmayan güzelliğe delalet eder.
Büyük yüz: Ahmaklık ve idrak azlığına delalet eder.
Küçük yüz: Kibir(büyüklük) ve gurura delalet eder.
Yassı yüz: Sade dil yani bön olup çabuk kanarlığa işaret eder.
Yumru yüz: Buhul ve hastalığa delalet eder.
Zayıf yüz: Hilekarlığa delalet eder.
Enli yüz: Ahlakı ve tabiatı ağır olmağa delalettir
Geniş yüz: Sözlerinin ekserisi acı olmaya delalettir.
Müdevver çehre: En makbul olup, güzel hal ve ahlaka delalet eder.
Beyaz Beniz: Sahibinin edepli ve terbiyeli olmasına delalet eder.
Esmer Beniz: Sevimliliğe, hoşluğa ve güzelliğe delalet eder.
Sarı Beniz: Hastalığa illetli olmaya delalet eder.
Siyaha meyilli beniz: Hilekarlığa, şefkat ve merhametin yokluğuna işarettir.
Beyaz ve pembe beniz: Gayet güzellik ve hoşluğa delalet eder.
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si-El ve Yüz Yapısı
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si:
İslam dünyasinda gerek birçok bilim dallari, gerekse çeşitli araştirma usulleri
Hint, Çin, Misir, Iran ve Yunan'dan esinlenmiş, daha değişik şekillerde ortaya
çikmiştir. Bu alandaki çalişmalar bazen İslam'a aykiri olan usullerle (örneğin,
kehanet), bazen de meşru usullerle yürütülmüştür. Bu çalişmalarin
meşruluğunu savunmada en temel dayanak ise İslam büyüklerinin (örneğin, Ali
bin Ebu Talip, Cafer Sadik) bu gizli ilimlere vakif olduklari yönündeki söylemler
olmuştur.
Fizyognomi de gizli ilimler içinde yer almiştir. Değişik adlar (İlm-i Firaset, İlm-i
Sima) altinda toplanmiş çeşitli metodlar ve tezler, o dönemde aşaği yukari
bugünkü fizyognominin işlevini yerine getiriyordu. Bilim adamlari bu ilimlerin
(veya uygulamalarin) kaynağini müminin manevi gelişiminde aramişlardir.
Örneğin, firaset; ilham, keşf, sezgi, keskin idrak, kalp gözüyle görmek gibi
anlamlari içeren bir kavram olmuştur. Firasetin temelinde, takvanin kalpleri
nurlandiran bir nimet olduğu ve göğse inşirah (genişlik, huzur) verdiği, bu vesile
ile de müminin Allah'in nuru ile bakabildiği düşüncesi yatmaktadir. Allah
kulunu sevdiği zaman "onun gören gözü, işiten kulaği, tutan eli, yürüyen ayaği"
olduğu için tüm bu marifetleri Allah'in bir nimeti olarak görmüşlerdir.
Müslüman bilim adamlarinin başlica özelliği ansiklopedik bilgiye sahip olmalari
idi. Onlar, uğraştiklari çeşitli bilim dallarinin verdiği avantaji kullanarak
fizyognomiyle ilgili olarak birtakim görüşler ortaya atmiş ve geliştirmişlerdir. Bu
konudaki geleneksel görüşler değişik eserlerde geçmektedir. Örneğin, kalin
dudakli insanlarin zevkine düşkün, ince ve normalde sikça kapali duran
dudaklara sahip olanlarin siki ağizli olduklari belirtilmiştir, insanlarda küçük
baş, aklin azliğina ve sir sakla-mamaya, büyük baş akla ve zekaya, yassi tepe baş
lakaytlik ve gamsizliğa, yanlardan basik baş huyu ve tabiati dar ve hiddetli
olmaya işarettir. Gaga burunlu insanlarda egemenlik ruhunun, kalkik
burunlularda ise asiliğin olduğu ifade edilmiştir. Yüzün belirgin organlari olan
gözler, burun, ağiz, çene, kulaklarin yani sira kaşlar, kirpikler, göz kapaklari,
gözleri rengi, derinin rengi, kirişiklar vs. ele alinan özellikler arasindadir.
18. yüzyilda yaşamiş ünlü bilim adami ve mutasavvif Erzurumlu İbrahim
Hakki'nin (1705-1771) Marifetname'si ansiklopedik bir kitap olmasi itibariyle,
fizyognomiye de büyük yer vermiştir. Olgun bir mutasavvif olan İbrahim Hakki,
çok sayida (bazi araştirmalarda bu sayi 15, 30, 50 ve hatta 70 olarak
geçmektedir) eser yazmiştir. Bu eserler arasinda en meşhur olani ise
Marifetname olmuştur.
Bu eser, kapsamli ve olgun düzeyde bilgi edinmiş, çağindaki bilgi ve keşiflere
yabanci kalmayan İbrahim Hakki'nin eski ile yeniyi kaynaştirmaya çaliştiği bir
kitaptir. Ona göre de yaşadiği dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik
özellikte bir çalişmadir, İbrahim Hakki bu kitabinda kendinden önce yaşamiş
İslam düşünürlerinin eserlerinden yararlandiği için, eserin fizyognomiyle ilgili
bölümünü de okurken önceki dönemlerde fizyognomi ile ilgili görüşlerin neden
ibaret olduğu konusunda da bilgi edinebiliriz. Nitekim, eserde de beden yapisi,
yüz biçimi ve bedenin ayri ayri azalari ile insan karakteri arasindaki ilişkinin
"hikmet ehlinin" dilinden ayrintili bir şekilde sunulduğunu görmekteyiz.
Marifetname, "Mukaddime" ile üç "Fen" ve bir "Hatime" olmak üzere beş ayri
bölümden oluşmaktadir. Bu kisimlar da kendi içlerinde "Bab, Fasil, Nevi" olarak
ayrilmiştir (Bunlarin dişinda başta ve sonda, birkaç sayfalik yazilar vardir).
Marifet-name'de, fizyognomi ile ilgili bilgiler 4. babin 5 faslinin 3. ve 4.
nevilerinde yer almaktadir.
Marifetname'ye göre, Allah insan alemin en güzel şekilde süsleyip
nurlandirmiştir. Bunun yani sira, insanlari şekil ve karakter olarak değişik
yaratmiştir. Sonra lütuf ve inayeti ile, şekli karakterin ve azayi da ahlakin
belirtisi kilmiştir. Böylece, insan önce kendi görünümünden kendi karakterini
tanimlayarak ihtimam ile ahlakini güzelleştirir. Daha sonra yakinlari ve
dostlarinin diş görünümlerine fehm ve firasetle bakarak, onlarin iç hallerine ve
ahlaklarina vakif olabilir: Onlara ya ahlaklarina göre rağbet ve muhabbetle
muamele eder, veya aklinca güzel idare ile geçinip gider.
İbrahim Hakki, yüz yapisinin (daha geniş anlamda vücut yapisi) karakter ile
ilişkisini bir ilahi kural olduğunu ifade etmektedir. Bu anlamda fizyognomiyi
öğrenmek ve bu vesile ile çevredeki insanlarla karakterlerine göre muamele etme
gibi iyi bir sosyal iletişim metodu sunmaktadir.
Erzurumlu İbrahim Hakki, yüz yapisi (kismen vücut yapisi) ve insan karakteri
ile görüşleri şiir şeklinde aşağidaki gibi sunmaktadir: Burada, sadece yüz yapisi
değil, vücut yapisi ve mimikler de ele alinmiştir.
Baş Organlarinin Şekillerinin Hikmetini Bildirir
Ey aziz! Hikmet ehli demişlerdir ki: Cenab-i Hak insanin vücudunu en
mükemmel ve güzel şekilde yaratmiştir. Organlarin birbiriyle uyumu ve
simetrisi, nezaketin ve güzelliğin örneği olmuştur. Bedenin güzelliğini,
vasiflarini dil, bildirmek ve anlatmaktan acizdir. Yüzünün güzelliği, içinin
temizliği ve kemali, huyunun yumuşakliği, tabiatinin iyiliği, konuşmasinin
pürüzsüzlüğü ile dünyada benzersiz bir yaratiktir. Hoş yürüyüşü, tatli söyleyişi,
güzel hareketi ve sevimli sesiyle alemin aklini almiştir. Güzelliğinin çekiciliği,
caninin tatliliğiyla dünyanin sevgilisi, irfan ehlinin beğendikleri olmuştur ve
aşiklara ondan nice haller gelmiştir.
Cenab-i Hak, şekil ve biçim verdiği insan bedenindeki dört karişimin (kan,
balgam, safra, sevda) dumanindan kiymetli saç ihsan etmiş, iki yumurtanin
dumanindan da erkeklerin göğüs ve yüzlerinden kil yeşertmiştir. Ta ki saçla
kadinlar süslü, biyik ve sakalla erkekler belli ve kaşlarla herkes belirmiş ve
taninmiş olsun.
Saçin siyahliği fazlaliğindan, sari oluşu balgamin çokluğundan, beyaz olmasi
grizi, tabii hararetin zayiflamasindandir. Hararetin zayifliği da fazla nezleli
olmaktan, çok cima (kadinla birleşme) yapmaktan ve fazla üzüntü ve aci
duymaktan ileri gelir. Fakat alnin nuru, gönüllerin başidir, iki kaş, iki gözün
gölgeliği ve nurlu yüzün hilali olmuştur. Gözlerin, burunla iki kaş arasinda
olmalari çarpmalardan korunmalari ve başin ön tarafinda yaratilmiş olmalari da
vücudun bütün işlerinde ona yol gösterici olmalari içindir. Göz kapaklari, göz
yuvarlağinin örtüsü ve onun kötü nazardan koruyucusu olmuştur.
Göz kapaklari, gözü türlü etkilerden koruduğu gibi, uyku zamaninda da göz
yuvarlaklarina örtü vazifesini görür ve gözü süsleyen kirpiklerle birlikte gözü,
toz duman gibi zararli şeylerden korur. Göz bebeğinin siyah, etrafinin beyaz
oluşu, süs ve güzellik içindir. Göz nurunun siyah noktasinda bulunmasi ona,
organlarin en değerlisi sifatini vermektedir. Göz bebeğinin, yuvarlağin ortasinda
oluşu, tabakalarinin gereklerindendir.
Göz yuvarlağinin oval olmasinin sebebi; göz nurunun etrafa yayilmasini
kolaylaştirmak içindir, insan kafasinin yuvarlak oluşu, çarpmalardan
sakinilmasi ve beyin organlarina daha geniş bir yer olmasi içindir.
Büyüklüğünün bu kadar olmasi, en uygun şekildir, insan yüzünün yuvarlak
oluşu, güzelliğiyle güneş ve aya benzemesi içindir. Dudaklarin kirmizi, dişlerin
inci gibi olmalari süs ve güzellik içindir. Burnun kikirdak oluşu, hafif olmasi ve
çarpmalardan zarar görmemesi içindir. Burun deliklerinin geniş olmasi kokuyu
fazlaca ve çabucak almasi ve sümüğün kolayca akabilmesi içindir.
Dişlerin keskinleri kesmek ve kirmak, enlileri öğütmek ve çiğnemek,
dizilişlerinin düzenli oluşu, konuşma zamanlarinda harflerin ve sesin düzgün
çikmasi içindir. Dilin kemiksiz oluşu, lokmayi ağizda hareket ettirmek, harfleri
söyleyebilmek ve kelimeleri kolayca ifade edip bildirmek içindir. Dilin
dudaklarda dişler tarafindan hapsedilmiş olmasi az konuşmasi içindir. Dil bir
olduğu halde göz ve kulaklarin iki oluşu, fazla görmek ve kolayca işitmek içindir.
Kulaklarin başin iki tarafinda oluşu, hafif ve latif olmalari ve çarpmalardan
zarar görmemeleri içindir. Boynun enlilik ve uzunluğunun bu şekilde, bu
büyüklük ve biçimde oluşu, baş ile kolayca münasebet ve bağlanti kurmasi ve
onun ağirliğina dayanabilmesi içindir.
Başin bir tek kemik olmayip yedi omurdan meydana gelmiş olmasi, vücudun her
tarafiyla kolaylikla bağlanti kurmasi içindir.
İnsan başinin, bütün organlarin üstünde ve yüksekte oluşu, şaninin büyüklüğü
ile ululuğunu duyurmak ve kendisinde bulunan akil cevherinin kiymetini takdir
ettirmek içindir. Başin, on duyu organinin başlangiç yeri olmasi, onun şeref ve
değerini artirmaktadir. Bu kadar organ ve kuvvetlerin böyle bir yerde (başta)
toplanmiş olmasi, Cenab-i Hakk'in kudretinin kemalini göstermek ve sanatinin
ululuğunu belirtmek içindir.
İnsan organlarinin şekil ve biçimlerinden sezip anmakla ve bakişin, gönül ve
cana olan emniyet ve selametini, lütuf ve kerametini bildirir
Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:
Alemi bu şekil ve surette yaratan Cenab-i Hak, eşi benzeri olan insan alemini en
güzel şekilde ve en beğenilir surette tasvir edip şekil verdikten sonra ona
üfürdüğü ruhu ile bezetmiş ve aydinlatmiştir ve hayvan cinsinden insan türünü,
güzellik ve sevimlilikle benzetmiş, anlama ve konuşma yeteneğiyle üstün
kilmiştir. Gerçi Cenab-i Hak, insanlarin beden ve ruh bakimindan bir
yaratmiştir. Fakat insanlar zeka ve kabiliyette, huyda değişiktir, birbirlerinden
farklidir.
Sonra Allah, lütuf ve inayetiyle, hikmetinin gereğini, sanatinin inceliğini bu
yaratikta göstermiş, yüzünü, şekil ve yapisini içine, organlarinin biçimini ahlak
ve karakterine belirti yapmiştir ki, insan kendi şekil ve yapisindan kendi
vasiflarim bilip ona göre ahlak ve hareketlerindeki, huylarindaki eksik ve
aksakliklari düzeltsin. Sonra arkadaş ve dostlarinin vücut yapisi ve şekillerine
bakip zeka ve karakterlerini, huy ve tabiatlarini ince seziş ve zekasiyla bilsin ve
buna göre onlara muamele etsin, beğensin ve sevsin veya aklini kullanarak
karakterlerine göre hareket ederek onlarla geçinip gitsin veya onlardan
uzaklaşip emniyeti, rahat ve selameti bulsun ve ne kimseden incinsin ne de
kimseyi incitsin. Gönül hoşluğu ile rahat oturup kalksin.
Ey akilli, insan ve cinlerce cihan bağinda beğenilen budur:
Ne kimse senden incinsin, ne de sen bir kimseden incin.
"Güzel huylu insandan hayir isteyin." hadis-i şerifine göre, güzel ve sevimli
insanlarda daima güleş, iyi huy ve tatli sözlerin görüp işitildiği gerçeği
duyurulmaktadir.
Kur'an-i Kerim'de "Herkesin iş ve ameli şekline uygundur." buyurulmasi da buna
işarettir.
Baş ve boyun şekil ve biçimleriyle, bunlara bağli huy ve tabiatlarim bildirir
Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:
- Boyu uzun olanlarin kalbi saf ve temiz olur.
- Kisa boylu olanlarin hileleri, aldatmalari çoktur.
- Orta boylu olanlar akilli ve hoş huylu olurlar.
- Saçlari sert olan kimse, akilla atilganliği bulur.
- Saçlari yumuşak olan saf ve utanmasi az olur.
- Saçi sari olanin işi, kibirlenme ve kizginliktir.
- Siyah saçli olan sabirlidir, onu ara.
- Kumral saç güzeldir, sahibi bedelsizdir.
- Saçi az olan lütufkar, anlayişli ve nazik olur.
- Başi küçük olanin akli azdir, gizli şeyin varsa ona söyleme.
- Başinin tepesi yassi olan keder çekmez.
- Başinin derisi ince olan, hayir yapar, zarar vermez.
- Kel adama yaklaşma, kötü huylu olur, ondan sakin.
- Alni dar olanin, içi de dar, sikintili olur.
- Alni yumru olan, çirkin ve kalin kafali olur.
- Alni enli olan kötü huylu olur, çünkü hastadir.
- Alni normal olani emin bil.
- Alni buruşuksuz olan, şüphesiz tembel olur.
- Alni uzun olan anlayişli, az ise cömert olur.
- Kaşlarinin arasi buruşuk olan, üzüntü yükünü taşir.
- Kulaği çok büyük olan, bilgisiz ve tembel olur.
- Küçük kulakli eğri, orta (normal) kulakli doğru olur.
- Kaşinin ucu ince olanin, işi gücü fitnedir.
- Kaşinin killari çok olanin, üzüntüleri de çok olur.
- Kaşi açik olan doğrudur, çatma olan eğridir.
- İnce kaşli güzel olur, uzunu ise kibirli olmanin delilidir.
- Kaşi yay gibi olan, her zaman güzel olur.
- Göz çukuru az olursa, o kibirli olmaya delildir.
- Siyah gözlüler itaatli, kizil gözlüler cesur olurlar.
- Gök gözlü olan zeki, ela gözlü olan edepli, terbiyeli olur.
- Küçük gözlü hafif, büyük gözlü zarif, narin olur.
- Gözü yumru olan kiskanç, orta olan dost olur.
- Yari kapali göz ayip, bakişi miskince olur.
- Köre yakin olma, sik bakan, emniyetli olmaz.
- Gözü şaşi adama bakma, çünkü o sana eğri bakar.
- Güleç gözlü olan güzeldir, kirpiği sik olan bedelsizdir.
- Büyük yüzlü olan illetlidir, küçük yüz kibirlenmeye delildir.
- İnce yüzlü sevimli, kalin yüzlü hor (sevimsiz) olur.
- Uzun yüzlü olanlar yalanci olurlar.
- Ekşi yüzlü, somurtkan olanlarin, sözlerinin çoğu aci olur.
- Yuvarlak yüzlüler, ay'dan daha nurlu olur.
- Böyleleri çok güleç olur, onu gören muradini alir.
- Benzi kizil olan terbiyeli, esmer olan da zeki olur.
- Benzi sari olan illetli, siyaha çalan da tevekkelli olur.
- Burnu uzun olanin idraki (anlayişi) az olur.
- Kisa burunlu olanlar fazla korkak olur.
- Burun ucu top olan, neşeli olur.
- Burun ucu ağzina yakin olan adamdan sakin.
- Burun delikleri geniş olanin içi kibir ve kiskançlikla doludur.
- Burun kanatlan dar olan kişide küsme ve inat çok olur.
- Burnu enli olan kimse şehvete tutkundur.
- Burnu eğri olan kimsenin düşüncesi, işi başariya ulaştirmaktir.
- Küçük ağizli olan güzel ve fakat çok korkak olur.
- Büyük ağizli cesur, eğri ağizli kötü olur.
- Genizden söylenen sözler, kibirlenmeden olsa gerek.
- İnce sesli erkeklerin işi, kadina şehvet duymaktir.
- Erkek sesli kadinlarin çoğu yalan söyler.
- Çabuk konuşan, ince anlayişlidir.
- Kaba sesli olanin gayreti ve yardimseverliği fazladir.
- Çatal sesli olan, halktan kötülük geleceğini sanir.
- Yüzü güleç, sözü tatli olan insan azizdir, sevilir.
- İnce ve kirmizi dudakli kimse, söyleneni iyi anlar.
- Bil ki kalin dudaklinin kizginliği ağirdir.
- İri dişliler, çok defa yaman işler yapar.
- Normal dişi olanlarin, işi hoş ve doğrudur.
- Kokusu hoş olanin, huyu da güzeldir, hoştur.
- Çene kemiği ince olanin, akli da hafif olur.
- Enli çenenin sahibi kaba olur.
- Çenesi normal olan, akilli ve güzel olur.
- Uzun sakalli kişi hünersiz olur.
- Sik sakalli kişi kabadir, sohbetini de uzatir.
- Siyah ve az sakalli olmak zekaya delildir.
- Hiç kili olmayan köse adamin hilesi çok olur.
- Sakali değirmi olanin kemali de çoktur.
- Kafasi enli olan ahmaklik illetine tutuktur.
- Boynu çok uzun olanin olgunluğu az olur.
- Boynu ince olan cahil olur.
- Boynu kalin olan gece gündüz yiyici (obur) olur.
- Boynu kisa olanin hilesi çok olur.
- Boynu normal olanin işi iyilik yapmaktir.
- Her uzvu normal olan, şüphesiz ki güzel olur.
5. nevide ise bedenin diğer uzuvlarinin (omuz, kol, parmak, tirnak, göğüs vs.)
insan karakteri ile ilişkisi ele alinmiştir.
Marifetnamenin bir çok konulan gibi, fizyognomiyle ilgili kismi da ayri bir
araştirma gerektirmektedir.
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"si:
İslam dünyasinda gerek birçok bilim dallari, gerekse çeşitli araştirma usulleri
Hint, Çin, Misir, Iran ve Yunan'dan esinlenmiş, daha değişik şekillerde ortaya
çikmiştir. Bu alandaki çalişmalar bazen İslam'a aykiri olan usullerle (örneğin,
kehanet), bazen de meşru usullerle yürütülmüştür. Bu çalişmalarin
meşruluğunu savunmada en temel dayanak ise İslam büyüklerinin (örneğin, Ali
bin Ebu Talip, Cafer Sadik) bu gizli ilimlere vakif olduklari yönündeki söylemler
olmuştur.
Fizyognomi de gizli ilimler içinde yer almiştir. Değişik adlar (İlm-i Firaset, İlm-i
Sima) altinda toplanmiş çeşitli metodlar ve tezler, o dönemde aşaği yukari
bugünkü fizyognominin işlevini yerine getiriyordu. Bilim adamlari bu ilimlerin
(veya uygulamalarin) kaynağini müminin manevi gelişiminde aramişlardir.
Örneğin, firaset; ilham, keşf, sezgi, keskin idrak, kalp gözüyle görmek gibi
anlamlari içeren bir kavram olmuştur. Firasetin temelinde, takvanin kalpleri
nurlandiran bir nimet olduğu ve göğse inşirah (genişlik, huzur) verdiği, bu vesile
ile de müminin Allah'in nuru ile bakabildiği düşüncesi yatmaktadir. Allah
kulunu sevdiği zaman "onun gören gözü, işiten kulaği, tutan eli, yürüyen ayaği"
olduğu için tüm bu marifetleri Allah'in bir nimeti olarak görmüşlerdir.
Müslüman bilim adamlarinin başlica özelliği ansiklopedik bilgiye sahip olmalari
idi. Onlar, uğraştiklari çeşitli bilim dallarinin verdiği avantaji kullanarak
fizyognomiyle ilgili olarak birtakim görüşler ortaya atmiş ve geliştirmişlerdir. Bu
konudaki geleneksel görüşler değişik eserlerde geçmektedir. Örneğin, kalin
dudakli insanlarin zevkine düşkün, ince ve normalde sikça kapali duran
dudaklara sahip olanlarin siki ağizli olduklari belirtilmiştir, insanlarda küçük
baş, aklin azliğina ve sir sakla-mamaya, büyük baş akla ve zekaya, yassi tepe baş
lakaytlik ve gamsizliğa, yanlardan basik baş huyu ve tabiati dar ve hiddetli
olmaya işarettir. Gaga burunlu insanlarda egemenlik ruhunun, kalkik
burunlularda ise asiliğin olduğu ifade edilmiştir. Yüzün belirgin organlari olan
gözler, burun, ağiz, çene, kulaklarin yani sira kaşlar, kirpikler, göz kapaklari,
gözleri rengi, derinin rengi, kirişiklar vs. ele alinan özellikler arasindadir.
18. yüzyilda yaşamiş ünlü bilim adami ve mutasavvif Erzurumlu İbrahim
Hakki'nin (1705-1771) Marifetname'si ansiklopedik bir kitap olmasi itibariyle,
fizyognomiye de büyük yer vermiştir. Olgun bir mutasavvif olan İbrahim Hakki,
çok sayida (bazi araştirmalarda bu sayi 15, 30, 50 ve hatta 70 olarak
geçmektedir) eser yazmiştir. Bu eserler arasinda en meşhur olani ise
Marifetname olmuştur.
Bu eser, kapsamli ve olgun düzeyde bilgi edinmiş, çağindaki bilgi ve keşiflere
yabanci kalmayan İbrahim Hakki'nin eski ile yeniyi kaynaştirmaya çaliştiği bir
kitaptir. Ona göre de yaşadiği dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik
özellikte bir çalişmadir, İbrahim Hakki bu kitabinda kendinden önce yaşamiş
İslam düşünürlerinin eserlerinden yararlandiği için, eserin fizyognomiyle ilgili
bölümünü de okurken önceki dönemlerde fizyognomi ile ilgili görüşlerin neden
ibaret olduğu konusunda da bilgi edinebiliriz. Nitekim, eserde de beden yapisi,
yüz biçimi ve bedenin ayri ayri azalari ile insan karakteri arasindaki ilişkinin
"hikmet ehlinin" dilinden ayrintili bir şekilde sunulduğunu görmekteyiz.
Marifetname, "Mukaddime" ile üç "Fen" ve bir "Hatime" olmak üzere beş ayri
bölümden oluşmaktadir. Bu kisimlar da kendi içlerinde "Bab, Fasil, Nevi" olarak
ayrilmiştir (Bunlarin dişinda başta ve sonda, birkaç sayfalik yazilar vardir).
Marifet-name'de, fizyognomi ile ilgili bilgiler 4. babin 5 faslinin 3. ve 4.
nevilerinde yer almaktadir.
Marifetname'ye göre, Allah insan alemin en güzel şekilde süsleyip
nurlandirmiştir. Bunun yani sira, insanlari şekil ve karakter olarak değişik
yaratmiştir. Sonra lütuf ve inayeti ile, şekli karakterin ve azayi da ahlakin
belirtisi kilmiştir. Böylece, insan önce kendi görünümünden kendi karakterini
tanimlayarak ihtimam ile ahlakini güzelleştirir. Daha sonra yakinlari ve
dostlarinin diş görünümlerine fehm ve firasetle bakarak, onlarin iç hallerine ve
ahlaklarina vakif olabilir: Onlara ya ahlaklarina göre rağbet ve muhabbetle
muamele eder, veya aklinca güzel idare ile geçinip gider.
İbrahim Hakki, yüz yapisinin (daha geniş anlamda vücut yapisi) karakter ile
ilişkisini bir ilahi kural olduğunu ifade etmektedir. Bu anlamda fizyognomiyi
öğrenmek ve bu vesile ile çevredeki insanlarla karakterlerine göre muamele etme
gibi iyi bir sosyal iletişim metodu sunmaktadir.
Erzurumlu İbrahim Hakki, yüz yapisi (kismen vücut yapisi) ve insan karakteri
ile görüşleri şiir şeklinde aşağidaki gibi sunmaktadir: Burada, sadece yüz yapisi
değil, vücut yapisi ve mimikler de ele alinmiştir.
Baş Organlarinin Şekillerinin Hikmetini Bildirir
Ey aziz! Hikmet ehli demişlerdir ki: Cenab-i Hak insanin vücudunu en
mükemmel ve güzel şekilde yaratmiştir. Organlarin birbiriyle uyumu ve
simetrisi, nezaketin ve güzelliğin örneği olmuştur. Bedenin güzelliğini,
vasiflarini dil, bildirmek ve anlatmaktan acizdir. Yüzünün güzelliği, içinin
temizliği ve kemali, huyunun yumuşakliği, tabiatinin iyiliği, konuşmasinin
pürüzsüzlüğü ile dünyada benzersiz bir yaratiktir. Hoş yürüyüşü, tatli söyleyişi,
güzel hareketi ve sevimli sesiyle alemin aklini almiştir. Güzelliğinin çekiciliği,
caninin tatliliğiyla dünyanin sevgilisi, irfan ehlinin beğendikleri olmuştur ve
aşiklara ondan nice haller gelmiştir.
Cenab-i Hak, şekil ve biçim verdiği insan bedenindeki dört karişimin (kan,
balgam, safra, sevda) dumanindan kiymetli saç ihsan etmiş, iki yumurtanin
dumanindan da erkeklerin göğüs ve yüzlerinden kil yeşertmiştir. Ta ki saçla
kadinlar süslü, biyik ve sakalla erkekler belli ve kaşlarla herkes belirmiş ve
taninmiş olsun.
Saçin siyahliği fazlaliğindan, sari oluşu balgamin çokluğundan, beyaz olmasi
grizi, tabii hararetin zayiflamasindandir. Hararetin zayifliği da fazla nezleli
olmaktan, çok cima (kadinla birleşme) yapmaktan ve fazla üzüntü ve aci
duymaktan ileri gelir. Fakat alnin nuru, gönüllerin başidir, iki kaş, iki gözün
gölgeliği ve nurlu yüzün hilali olmuştur. Gözlerin, burunla iki kaş arasinda
olmalari çarpmalardan korunmalari ve başin ön tarafinda yaratilmiş olmalari da
vücudun bütün işlerinde ona yol gösterici olmalari içindir. Göz kapaklari, göz
yuvarlağinin örtüsü ve onun kötü nazardan koruyucusu olmuştur.
Göz kapaklari, gözü türlü etkilerden koruduğu gibi, uyku zamaninda da göz
yuvarlaklarina örtü vazifesini görür ve gözü süsleyen kirpiklerle birlikte gözü,
toz duman gibi zararli şeylerden korur. Göz bebeğinin siyah, etrafinin beyaz
oluşu, süs ve güzellik içindir. Göz nurunun siyah noktasinda bulunmasi ona,
organlarin en değerlisi sifatini vermektedir. Göz bebeğinin, yuvarlağin ortasinda
oluşu, tabakalarinin gereklerindendir.
Göz yuvarlağinin oval olmasinin sebebi; göz nurunun etrafa yayilmasini
kolaylaştirmak içindir, insan kafasinin yuvarlak oluşu, çarpmalardan
sakinilmasi ve beyin organlarina daha geniş bir yer olmasi içindir.
Büyüklüğünün bu kadar olmasi, en uygun şekildir, insan yüzünün yuvarlak
oluşu, güzelliğiyle güneş ve aya benzemesi içindir. Dudaklarin kirmizi, dişlerin
inci gibi olmalari süs ve güzellik içindir. Burnun kikirdak oluşu, hafif olmasi ve
çarpmalardan zarar görmemesi içindir. Burun deliklerinin geniş olmasi kokuyu
fazlaca ve çabucak almasi ve sümüğün kolayca akabilmesi içindir.
Dişlerin keskinleri kesmek ve kirmak, enlileri öğütmek ve çiğnemek,
dizilişlerinin düzenli oluşu, konuşma zamanlarinda harflerin ve sesin düzgün
çikmasi içindir. Dilin kemiksiz oluşu, lokmayi ağizda hareket ettirmek, harfleri
söyleyebilmek ve kelimeleri kolayca ifade edip bildirmek içindir. Dilin
dudaklarda dişler tarafindan hapsedilmiş olmasi az konuşmasi içindir. Dil bir
olduğu halde göz ve kulaklarin iki oluşu, fazla görmek ve kolayca işitmek içindir.
Kulaklarin başin iki tarafinda oluşu, hafif ve latif olmalari ve çarpmalardan
zarar görmemeleri içindir. Boynun enlilik ve uzunluğunun bu şekilde, bu
büyüklük ve biçimde oluşu, baş ile kolayca münasebet ve bağlanti kurmasi ve
onun ağirliğina dayanabilmesi içindir.
Başin bir tek kemik olmayip yedi omurdan meydana gelmiş olmasi, vücudun her
tarafiyla kolaylikla bağlanti kurmasi içindir.
İnsan başinin, bütün organlarin üstünde ve yüksekte oluşu, şaninin büyüklüğü
ile ululuğunu duyurmak ve kendisinde bulunan akil cevherinin kiymetini takdir
ettirmek içindir. Başin, on duyu organinin başlangiç yeri olmasi, onun şeref ve
değerini artirmaktadir. Bu kadar organ ve kuvvetlerin böyle bir yerde (başta)
toplanmiş olmasi, Cenab-i Hakk'in kudretinin kemalini göstermek ve sanatinin
ululuğunu belirtmek içindir.
İnsan organlarinin şekil ve biçimlerinden sezip anmakla ve bakişin, gönül ve
cana olan emniyet ve selametini, lütuf ve kerametini bildirir
Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:
Alemi bu şekil ve surette yaratan Cenab-i Hak, eşi benzeri olan insan alemini en
güzel şekilde ve en beğenilir surette tasvir edip şekil verdikten sonra ona
üfürdüğü ruhu ile bezetmiş ve aydinlatmiştir ve hayvan cinsinden insan türünü,
güzellik ve sevimlilikle benzetmiş, anlama ve konuşma yeteneğiyle üstün
kilmiştir. Gerçi Cenab-i Hak, insanlarin beden ve ruh bakimindan bir
yaratmiştir. Fakat insanlar zeka ve kabiliyette, huyda değişiktir, birbirlerinden
farklidir.
Sonra Allah, lütuf ve inayetiyle, hikmetinin gereğini, sanatinin inceliğini bu
yaratikta göstermiş, yüzünü, şekil ve yapisini içine, organlarinin biçimini ahlak
ve karakterine belirti yapmiştir ki, insan kendi şekil ve yapisindan kendi
vasiflarim bilip ona göre ahlak ve hareketlerindeki, huylarindaki eksik ve
aksakliklari düzeltsin. Sonra arkadaş ve dostlarinin vücut yapisi ve şekillerine
bakip zeka ve karakterlerini, huy ve tabiatlarini ince seziş ve zekasiyla bilsin ve
buna göre onlara muamele etsin, beğensin ve sevsin veya aklini kullanarak
karakterlerine göre hareket ederek onlarla geçinip gitsin veya onlardan
uzaklaşip emniyeti, rahat ve selameti bulsun ve ne kimseden incinsin ne de
kimseyi incitsin. Gönül hoşluğu ile rahat oturup kalksin.
Ey akilli, insan ve cinlerce cihan bağinda beğenilen budur:
Ne kimse senden incinsin, ne de sen bir kimseden incin.
"Güzel huylu insandan hayir isteyin." hadis-i şerifine göre, güzel ve sevimli
insanlarda daima güleş, iyi huy ve tatli sözlerin görüp işitildiği gerçeği
duyurulmaktadir.
Kur'an-i Kerim'de "Herkesin iş ve ameli şekline uygundur." buyurulmasi da buna
işarettir.
Baş ve boyun şekil ve biçimleriyle, bunlara bağli huy ve tabiatlarim bildirir
Ey aziz, hikmet ehli demişlerdir ki:
- Boyu uzun olanlarin kalbi saf ve temiz olur.
- Kisa boylu olanlarin hileleri, aldatmalari çoktur.
- Orta boylu olanlar akilli ve hoş huylu olurlar.
- Saçlari sert olan kimse, akilla atilganliği bulur.
- Saçlari yumuşak olan saf ve utanmasi az olur.
- Saçi sari olanin işi, kibirlenme ve kizginliktir.
- Siyah saçli olan sabirlidir, onu ara.
- Kumral saç güzeldir, sahibi bedelsizdir.
- Saçi az olan lütufkar, anlayişli ve nazik olur.
- Başi küçük olanin akli azdir, gizli şeyin varsa ona söyleme.
- Başinin tepesi yassi olan keder çekmez.
- Başinin derisi ince olan, hayir yapar, zarar vermez.
- Kel adama yaklaşma, kötü huylu olur, ondan sakin.
- Alni dar olanin, içi de dar, sikintili olur.
- Alni yumru olan, çirkin ve kalin kafali olur.
- Alni enli olan kötü huylu olur, çünkü hastadir.
- Alni normal olani emin bil.
- Alni buruşuksuz olan, şüphesiz tembel olur.
- Alni uzun olan anlayişli, az ise cömert olur.
- Kaşlarinin arasi buruşuk olan, üzüntü yükünü taşir.
- Kulaği çok büyük olan, bilgisiz ve tembel olur.
- Küçük kulakli eğri, orta (normal) kulakli doğru olur.
- Kaşinin ucu ince olanin, işi gücü fitnedir.
- Kaşinin killari çok olanin, üzüntüleri de çok olur.
- Kaşi açik olan doğrudur, çatma olan eğridir.
- İnce kaşli güzel olur, uzunu ise kibirli olmanin delilidir.
- Kaşi yay gibi olan, her zaman güzel olur.
- Göz çukuru az olursa, o kibirli olmaya delildir.
- Siyah gözlüler itaatli, kizil gözlüler cesur olurlar.
- Gök gözlü olan zeki, ela gözlü olan edepli, terbiyeli olur.
- Küçük gözlü hafif, büyük gözlü zarif, narin olur.
- Gözü yumru olan kiskanç, orta olan dost olur.
- Yari kapali göz ayip, bakişi miskince olur.
- Köre yakin olma, sik bakan, emniyetli olmaz.
- Gözü şaşi adama bakma, çünkü o sana eğri bakar.
- Güleç gözlü olan güzeldir, kirpiği sik olan bedelsizdir.
- Büyük yüzlü olan illetlidir, küçük yüz kibirlenmeye delildir.
- İnce yüzlü sevimli, kalin yüzlü hor (sevimsiz) olur.
- Uzun yüzlü olanlar yalanci olurlar.
- Ekşi yüzlü, somurtkan olanlarin, sözlerinin çoğu aci olur.
- Yuvarlak yüzlüler, ay'dan daha nurlu olur.
- Böyleleri çok güleç olur, onu gören muradini alir.
- Benzi kizil olan terbiyeli, esmer olan da zeki olur.
- Benzi sari olan illetli, siyaha çalan da tevekkelli olur.
- Burnu uzun olanin idraki (anlayişi) az olur.
- Kisa burunlu olanlar fazla korkak olur.
- Burun ucu top olan, neşeli olur.
- Burun ucu ağzina yakin olan adamdan sakin.
- Burun delikleri geniş olanin içi kibir ve kiskançlikla doludur.
- Burun kanatlan dar olan kişide küsme ve inat çok olur.
- Burnu enli olan kimse şehvete tutkundur.
- Burnu eğri olan kimsenin düşüncesi, işi başariya ulaştirmaktir.
- Küçük ağizli olan güzel ve fakat çok korkak olur.
- Büyük ağizli cesur, eğri ağizli kötü olur.
- Genizden söylenen sözler, kibirlenmeden olsa gerek.
- İnce sesli erkeklerin işi, kadina şehvet duymaktir.
- Erkek sesli kadinlarin çoğu yalan söyler.
- Çabuk konuşan, ince anlayişlidir.
- Kaba sesli olanin gayreti ve yardimseverliği fazladir.
- Çatal sesli olan, halktan kötülük geleceğini sanir.
- Yüzü güleç, sözü tatli olan insan azizdir, sevilir.
- İnce ve kirmizi dudakli kimse, söyleneni iyi anlar.
- Bil ki kalin dudaklinin kizginliği ağirdir.
- İri dişliler, çok defa yaman işler yapar.
- Normal dişi olanlarin, işi hoş ve doğrudur.
- Kokusu hoş olanin, huyu da güzeldir, hoştur.
- Çene kemiği ince olanin, akli da hafif olur.
- Enli çenenin sahibi kaba olur.
- Çenesi normal olan, akilli ve güzel olur.
- Uzun sakalli kişi hünersiz olur.
- Sik sakalli kişi kabadir, sohbetini de uzatir.
- Siyah ve az sakalli olmak zekaya delildir.
- Hiç kili olmayan köse adamin hilesi çok olur.
- Sakali değirmi olanin kemali de çoktur.
- Kafasi enli olan ahmaklik illetine tutuktur.
- Boynu çok uzun olanin olgunluğu az olur.
- Boynu ince olan cahil olur.
- Boynu kalin olan gece gündüz yiyici (obur) olur.
- Boynu kisa olanin hilesi çok olur.
- Boynu normal olanin işi iyilik yapmaktir.
- Her uzvu normal olan, şüphesiz ki güzel olur.
5. nevide ise bedenin diğer uzuvlarinin (omuz, kol, parmak, tirnak, göğüs vs.)
insan karakteri ile ilişkisi ele alinmiştir.
Marifetnamenin bir çok konulan gibi, fizyognomiyle ilgili kismi da ayri bir
araştirma gerektirmektedir.
"Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA DA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL !!!!!!!! "
MEVLANA