10 Mart 2012

KAPINDAN GAYRI YOK PENAHIM,VARSA ELİMDE BİR SERMEYE-İ AHIM..

 

Kapından gayrı yok penahım, varsa elimde bir sermâye-i âhım…

Söyle bana dünya! Söyle bana…
Uyanıkken uyuyanları söyle; konuşurken bir şey söylemeyenleri de… Uyurken uyanık kalmayı söyle, susarken çok şey söylemeyi de… Zincirlerle, tasmalarla bend ettiklerini söyle bana; dilberlerle, civanlarla aldattıklarını da… Alaca çakallara peşkeş çektiğin aynalarımızı anlat, taşlara nasıl çaldığını da… Eti kemiği bürünüp başına, kalbini ve ruhunu ıskalayanları say birer ikişer, seherleri uykuya bağışlayanları da… Bir damla merhamet için gözyaşının denizinde boğulanları söyle…
Sor bana hayat! Sor bana…
Denize dalınca deli damlalara hayaller güzellemesi okuyayım mı; dağlarca büyürse aşkım raks urup yele vereyim mi?!.. Yaşarsa içimde mâşûk, âşıklık iddiasında kalayım mı; ölüyken âşık ölmeden öleyim mi?!.. Can bedende yük olur muydu cânân olmasa; ya cânân cisminde can içreyken gayrı can olmasa?!.. Kar beyazı günahlara mı kapılandım ben, kara büyülerce tevbelere mi?!.. İyiden sor bana hayat, kötüden sor bana. Gül dibinde büyüyen dikenlerden, dikenin mizacına gül rengini ekenlerden sor. Feleğin binbir sûretinden sor, hayâlden ve hâbdan sor. Âteş-i aşktan sor; nakıştan, nakkâştan sor. Aynalar! Kırık bakmayın öyle yüzüme…
Oku bana tarîh!. Oku bana…
Tîn ve zeytin’i oku; emin beldelerden bahset. O beldede bir avuç arpa ekmeğiyle yaşayana öykünen midemin şunca doluluğunu oku. Uhut’ta kutlu dişi kırılanın, Tâif’te çediği kan dolanın dostlarını oku. Bir gün apansız şehre dönen Bilal’i oku, ezanı oku. Yaşıyor muyum hâlâ bu dünyada diyen Revâha’yı; tek hurma tanesini anneciğine saklayan Kedilerin Efendisi’ni oku. Kusvâ-yı oku bana, Sebir’den yükselen ayı oku.
Bildir bana sevgili! Bildir bana…
Kara yüzüm ve kan ağlayan gözümle… Bazan durgun, bazan yorgun… Sırtımda dağların çekmediği yük, günahım mecalimden de büyük… Kapından gayrı yok penahım, varsa elimde bir sermâye-i âhım… Boynu burulu, hem bağrı dağlı.. Kapına geldim, “Ümmetî!” dediğin umuduna geldim.. Acep Efendim?!.. Acep efendim, bakar mısın defterimin karasına, yoksa itiverir misin onu elinin tersiyle. Bildir bana efendim, cennet mi yüzündür, yüzün mü cennet? Bildir bana ve bana cennetini bahşet.

İskender Pala

AĞLAMAK İRADEN DAHİLİNDE DEĞİLDİR

AĞLAMAK İRADEN DAHİLİNDE DEĞİLDİR
Ağlamak, irade dahilinde değildir, insan istediği zaman ağlayamaz. İnsan yalandan güler; ama yalandan ağlayamaz. Yüreği yanacak ki gözünden yaş gelsin. Bazı hadiseler karşısında ağlamamak için çok direndim. Tam tersine hıçkırarak ağladım.
Gençlik yıllarımda manda beslerdik. Mandalar kocaman hayvanlardır. İlk bakışta katı yürekli kabul edilir. Mandanın yavrusunu önüne getirirdik, o yavrusunu yalarken biz de sütünü sağardık. Yavru öldü. Manda sağılmıyor. Tekme atıyor, boynuzuyla vuruyor, yanına yaklaştırmıyor. Düşündük ne yapalım? Hayvanı sağmak şart. Sütü sağamazsak başka bir hastalık meydana gelecek. Mandanın yavrusunun derisini dikkatlice soyduk. Buna tulum çıkartma derler. O derinin içine saman doldurduk. Ayakta duran bir yavru halini aldı. O ölü yavruyu mandanın önüne getirdik ki sağılsın. Manda kokladı, burnuyla sağa sola itti, baktım ki mandanın gözünden yaşlar geldi. Kocaman manda ağlıyordu. Yavrusunun ölü olduğunu anlamıştı. Demek ki ağlamak her türlü canlının bir özelliği. Bir karga yavrusu yere düşse bütün kargalar toplanıyor, hepsi birden bağırıyor. Misalleri artırdıkça görürüz ki canlıların ağlama özelliği vardır.
İnsanlara gelince, kadınlarda ağlama hassasiyeti daha fazladır. Kadınlara nazaran erkekler daha katı yüreklidir. Daha dayanıklıdır. Fakat ağlamayan erkek düşünemiyorum. Hiç ağlamayanlar için için ağlarlar. Doktorların tavsiyesi şudur: Ağlamak istiyorsanız ağlayın!
Ağlamaya engel olmak insanı ruhen sarsar. Ağlayan insan açılır.
İstanbul müftüsü rahmetli Ömer Nasuhi Bilmen hazretlerine 1950 senesinde işyerinde namaz kılmanın zorluğunu anlattığımda 90 yaşındaki o muhterem hoca öyle ağladı ki gözyaşları sakallarından sızıyordu. “Ya Rabbi ne günlere kaldık!” diye ağlıyordu.
Mehmet Akif bir şiirinde:
Hayır, matem senin hakkın değil, matem benim hakkım
Asırlar var ki aydınlık nedir hiç görmedi afakım
Teselliden nasibim yok hazân ağlar baharımda
Şimdi bir serseriyim kendi öz diyarımda.
Bunları söylerken şairin gözleri ağlamıyorsa kalbi mutlaka ağlıyordur. Nice insanlar bu şiirleri okuyarak ağlamıştır.
Minyeli Abdullah romanım yayınlandıktan sonra pek çok kimse bana gelerek “Bizi ağlattın!” demişti. Nasıl ki herhangi bir enstrümanın tellerine dokununca acıklı sesler çıkarırsa işte bazı hadiseler, bazı yazılar veya sözler insanın gönül tellerine dokunur ve o insanı ağlatır.
Dua ederken insan Allah’ın hakimiyeti karşısında aczini anlar. Nasıl ki bir çocuk ağlayarak annesinden bir şeyler isterse, aczini hisseden bir insan da gözyaşlarıyla Allah’tan bir şeyler ister. Böylesine dua daha makbuldür. İnsan Allah’a karşı aczini ve fakrını bilmeli, bu duygular içinde dua etmelidir. Uyuşturucu kullanarak çok kötü durumlara düşmüş bir insan rastladığı ağaca sarılıp “Allah’ım iyice düştüm, beni ya öldür, ya kurtar!” diyerek ağlıyor.
İnsan yangın yerinden geçse de başını kaldırıp bağlara, bahçelere bakmalıdır. Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı vardır. Din insanın ümidini bitirmez.
Hekimoğlu İsmail

EMAN VER KALPLERİN RABBİ EMAN...


EMAN VER KALPLERİN RABBİ EMAN...

Gün ışıyor, ama içimde ışıyan en ufak bir zerre yokken alıp başımı gitmek geliyor bu dünyadan… O sırada, en yüce kelâmın şu âyeti karşıma çıkıyor:
“Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükü hafifletmedik mi?” (el-İnşirah, 1-3)
“Elbette zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Muhakkak ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” (el-İnşirah, 5-6)
Sevdiklerimden yediğim tokat, işittiğim acı sözler peşi sıra geliyor… Sonra, tebessüm eden bir çift mübarek göz geçiyor hayalimden… Kötülükleri iyilikle savmayı öğretiyor, En Yüce İnsan… Mesajını bu tebessümle bırakıyor. İnsanlığıma dair bir mesaj geliyor ötelerden…
“Rahman’ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzu ile yürürler ve câhiller onlara laf attığında (incitmeksizin) “Selam!” derler, geçerler.” (Furkan, 63)
Kocaman tebessümler doğuyor, diğer yüzlerde ve benim içimde… İşte İslâm, kocaman bir tebessüm koyabilmektir yüzlere.
Sıkıntı yaşıyorum; otobüs çok gecikti, trafik çok sıkışık… Bu tıkanıklığı açmaya gücüm yetmiyor… Bunalıyorum… Dur, dur da bir bak! Bunlar senin elinde mi? Güç yetirebiliyor musun? Bütün işler kimin elinde?!
“el-Mütevekkil”…
Her başladığım işin neticesini, Sen’den bilirim Rabbim. Gayretime karşılık veren Sen’sin. Ellerim boş gibi görünse de, nice şerleri def edersin. İsteklerim gerçekleşmemiş olsa da Sen, umut çiçeklerini koyarsın avuçlarıma, sabrımızı denersin… Yılmayan kararlılığı çok seversin… Boş çevirmezsin Allah’ım. Sen el-Mütevekkil’sin! Her şeyi boş vermek mi bu yönelişim… Aslâ! Yapmam gereken, yaşananlar karşısında en güzel cevabı verebilmek… Cevap anahtarım, kalbime indirilen âyetler…
Etrafımda yaşanan olaylar ve insanlar… Çalışıyorum olmuyor. Anlıyorum ki, bunaldığım nokta; kontrol edemeyeceğim şeyleri, kontrol altına almaya çalışmamda imiş.
Ne yersiz üzüntü! Neyi kontrol edebilirsen ona bak…
Yine insanların en güzeli, başkalarını değil, kendini görmeye dair söylenebilecek en güzel sözleri söylüyor: “En hayırlı olanların, başkasının kusurunu değil de kendi kusurlarını görenler olduğunu” söylüyor.
Âlemlerin Efendisi mübarek gözlerinden süzülen tebessümle bakıyor, insanlığımıza… İnsanlığımız şenleniyor. Pedagojinin, psikolojinin gelip dayandığı nokta:
“Nefsini Muhâsebe: (İç görü)”… Aynadaki yüzüm beliriyor; içimin aynasında beliren yüzüm. Meğer ne çıbanlar, ne dikenler varmış… Eyvah! Parmaklarımı ısırıyorum. Başkalarının dikeni batarken, şimdi kendi dikenim batıyor… Umursuz olma! Kendi kusurunu görmekten korkma!.. Başkalarının aynasında kendi kusurlarını seyret. Şimdiye kadar başkalarının kusurlarını kendime dert edinmişim. Çok işim var kendimle…
Okuduğum paragrafta şunlar yazılı:
“Stressiz bir hayat tehlikeli!”
“Sıkıntısız geçen hayat, motivasyonu yok ediyor. Vurdum-duymazlığa sebep oluyor. Zorluklar, insanı daha iyi olmaya zorluyor; sorumluluk duygusunun artmasını sağlıyor.”
Ve şöyle bir ibare:
“Bakış açınızı değiştirin! Olumlu düşünün!”
“Optimist ol!” Yani iyimser ol! Ötelerden açılan sayfalarda şunlar yazılı:
“…Sizin için daha hayırlı olduğu hâlde, bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu hâlde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (el-Bakara, 216)
Evet! Şimdiye kadar, her şeyi, bu iki kapılı dar koridor içinde mi düşündüm acaba? Bu bakış açısı kimseyi mutlu etmez, edemez. Her şeyi doğumla ölüm arasındaki dar koridorda mı düşündüm acaba? Meğer etrafımdaki hadiselere dair düşüncelerim, çember çember içine almış beni… Şimdi daralan hâleler açılıyor, açılıyor.
Demek, kötü duygular bırakan her hayat tecrübesi, gelişimime katkıda bulunan bir güzellik unsuru… Ateşe elimi yaklaştırıyorum. Sıcaklığı, yakıcılığını haber veriyor. Yanmaktan koruyan bir kalkan gibi… Bazı acı hayat tecrübeleri de daha kötü olmaktan koruyor. Şeker gibi Amasya elmasına bakıyorum. Ham hâlindeki acılığını, düşünüyorum… Acı çekirdeklerin etrafında hâlelenen şekerpare kayısı ve şeftali gibi… Demek, tatlılığın şartı, acılık… İşte acıları tatlandıran bir âyet daha açılıyor önümde, en mübarek kelâmdan:
“Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. Sabredenleri müjdele!” (el-Bakara, 155)
Acı ve sıkıntıya dair bütün kelimelerin içi boşken, bir anda, içi büyük anlamla doluyor. Üç boyutlu dünyamızda 5. 6. 10. … boyutlardan nice güzellikler sıralanıyor kalbimize… Bu acıların üzerinden, cennete uzanan köprüler kuruluyor kalbimize… Bastığımız yerlerde, ayaklarımız kanasa da, etimiz tırnağımızdan ayrılsa da, başımızı karşı kıyıya çevirdiğimizde her şey unutuluyor. Bu acılar olmadan köprüler kurulmuyor… O âyeti tekrar tekrar okuyorum:
“Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır, muhakkak ki, her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.”
Yumuşacık bir şefkat eli dolaşıyor, terk edilmiş, yalnızlığı en soğuğundan yaşayan yüreklerin üzerinde…
“Muhakkak ki her zorluktan sonra bir kolaylık vardır.”
Önemli olan da, bakışımızı karşı kıyıya çevirebilmek! Yine Âlemlerin Efendisi, gülüyor insanlığımıza, hastalıklı bir köpeğe yanındakiler başlarını çevirdikleri zaman:
“Dişleri de ne güzelmiş!” diyen tebessümüyle. İslâm’ın en büyük muallimi, her şeyi güzel gören gözleriyle, ışık veriyor insanlığımıza…
İçimde bir burukluk hissettiğim, sıkıldığım zaman, «el-Mü’min» diyorum. Allah’ın en güzel isimlerinden, “el-Mü’min”… Güven veren huzur veren…
“…Mü’minlerin kalplerine güven indiren O’dur…” (el-Fetih, 4)
Dünyanın tüm servetini döksem, yine de bu huzuru satın alamam. Bu duyguyu hiçbir şeyle değişmem.
İşte inanmak, bir pirinç tanesinin içinde saadeti yakalamaktır. Pirincin Rabbi, her şeyden haberdar… Huzuru verecek olan tonlarca pirinç ya da çuvallarca para değil ki, huzur aramakla bulunsun ya da satın alınsın.
Yüreklere hükmeden, huzurun kaynağı da O; el-Mü’min… Eman veren…
Eman ver, kalplerin Rabbi!
Bunalan gönüllere eman ver… Eminliğine muhtacız. Huzur ikliminin ince rahmet yağmurları düşüyor kalp toprağına… Eminlik duygusu sarıveriyor ruhumu. Milyonlarca mutlu balon uçuşuyor gökyüzünde… Acılığı yüzüme giydiren, şimdi tatlı bir ifade koyuyor… İçimin göklerinde milyonlarca mutlu balon uçuşuyor…
 Ayşegül Zobi

YA RAB SENDEN İSTİYORUM

YA RAB
Bize, acının ve ağlayışın hayırlısını ver.
Sevincin ve gülüşün hayırlısını ver.
Yâr’in ve yarenin hayırlısını ver.
Rahmetin ve azabın hayırlısını ver.
Malın ve fakirliğin hayırlısını ver.
Şefkatin ve sevginin hayırlısını ver.
Nefretin ve buğz etmenin hayırlısını ver.
Firkatin ve vuslatın hayırlısını ver.
Can’ın ve cananın hayırlısını ver.
Ferasetin ve basiretin hayırlısını ver.
Ya Rab! Her ne verirsen kabulümüzdür.
Tüm verdiklerinin en hayırlısını ver. .
Âmin.

KİMSEYE İHTİYAÇ DUYMADAN MEDYUMLAŞ..20

Bu bölümde yeni bir tesirli Dua oluşturma yöntemi açıklanacaktır. Bu yöntemde yine özel yardımcılar bulunacak ve işlerimizde görevlendirilecektir. Uygulama aşağıdaki gibidir.
A. Aşağıda maddeler halinde verdiğimiz bilgiler Arapça olarak yan yana yazılır, sonra (18) numaralı tablodan her harfin Ebced karşılığı alınır ve toplanır.
  1. Kendi İsmin (Kitabın son bölümünde isimlerin Arapça yazılışı bölümünde)
  2. Amacının açık yazılışı, istediğin kişinin ismi ya da gerçekleşmesini istediğin iş.(İsimler son bölümde, Talep ve işler 22 numaralı tabloda)
  3. İlk iki maddedeki kelimelerde geçen harfler arasında hangi tabiatın harfleri fazla ise o tabiatın tüm harfleri alınacak (tablo no : 19)
  4. Yapacağın işte kullanmak için Esma-ül Hüsna'dan seçtiğin isim yada isimler.(Esma-ül Hüsna bölümünde)
  5. Kendin için yapıyorsan kendi gezegenin ismi, başkası için yapıyorsan onun gezegeninin ismi, birine kendini sevdirmek için yapıyorsan sadece onun gezegeninin ismi.(tablo no : 26)
  6. İşi yapacağın günün ismi (tablo no : 25)
  7. Günün hizmetlisinin ismi, iyi işler için iyi hizmetli, kötü işler için kötü hizmetlinin ismi. (tablo no : 27 ve 28)
B. Toplanılan sayısal değer harfe çevrilir ve bir kelime oluşturulur. (tablo no : 18)
C . Çıkan kelimenin son harfine bakılır,(tablo no : 21) erkekse 5 defa, dişi ise 4 defa her harf teker teker Bast edilir (tablo no : 23)
D. Bast'ta bulunan sayısal değerler harfe çevrilir ve yan yana yazılır.(tablo no : 18)
E. 5 defa bast edilmişse harfler beşer beşer, 4 defa bast edilmişse, harfler dörder dörder alınır ve yeni isimler oluşturulur.(tablo no : 15)
F. Bu isimlerin sayısal değerleri toplamı En büyük Ebced hesabı tablosu kullanılarak bulunur ve adedince okunur. (tablo no : 20)
G. Bütün isimlerin adetleri toplanır ve bulunan rakamdan 51 çıkarılır ve kalanı harfe çevrilir sonuna başına konur ve iyi hizmetlinin ismi bulunur. Aynı rakamdan 316 çıkarılır ve kalanı harfe çevirilir sonuna, başına, konur ve kötü hizmetliyi bulunur.
H. Bulunan yardımcılar oluşturulan yemin ve Duada kullanılır. (Yemin dua bölümü)

YEMİN VE DUA
Türkçesi
Geceler ve gündüzler boyunca, haşir ve karar gününe kadar Salat ve Selam Allah'ın bilgisinin adeti kadar Peygamberimiz Muhammed ve ailesinin üzerine olsun. Şükür Alemlerin Rabbi Allah'adır Allah'ım sen benim Rabbimsin ve ben senin kulunum. Allah'ım bizim ibadetlerimiz, Dualarımız ve hayırlarımız az, isteklerimiz ise çoktur, Allah'ımız ise her şeyi görür. Allah'ım sen bir kimseye bir şey vermek istersen buna hiç kimse engel olamaz ve senin verilmesini engellediğine hiç kimse bir şey veremez ve senin olmasını istediğin bir şeyi hiç kimse engelleyemez, sen her şeye Kadir olan sensin. Allah'ım (Burada istek anılacak) Bu Duamı (Sonu Ayil ile biten Hizmetlinin ismi anılacak) hürmetine ve (Sonu Yuşin ile biten Hizmetlinin ismi anılacak) hakkı için ve (Allah'ın isimlerinden seçtiğin isim anılacak) isminin hakkı için kabul et. Ya Bed'ius semavati vel Ard, ya Zel Celali vel ikram ve ya Erhamer rahimin. Geceler ve gündüzler boyunca, haşir ve karar gününe kadar Salat ve Selam Allah'ın bilgisinin adeti kadar Peygamberimiz Muhammed ve ailesinin üzerine olsun, Amin.
Arapçası
Arapçasının Türkçe harflerle yazılışı
Allahumme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala alihi bi adedi ilmullah madamel leyli ven nehar ila yevmil haşri vel karar. Elhamdulillahi Rabbil Alemin. Allahumme ente Rabbi ve ene abduke.Allahumme a'malune kalikun ve hacetune kesirun ve İlahune basirun.Allahumme la mania lima a'tayte ve la mu'tiya lima mane'te ve la radde lima kadayte inneke ala kulli şeyin Kadir. Allahumme icma'beyni ve beyne haceti ve hiye (1) bi hurmeti ya (2) ve bihakki (3) ve bihakki ismikel (4) ya Bedius Semavati vel Ard ve ya Zel Celali vel İkram ve Ehram errahimin. Allahumme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala alihi bi adedi ilmullah madamel leyli ven nehar ila yevmil haşri vel karar, Amin.
Yemin ve Duada numaralı bölümlerde anılması gereken kelimeler.
  1. İstenilen kişinin ismi ya da istek.
  2. Sonu Ayil ile biten hizmetlinin ismi.
  3. Sonu Yuşin ile biten hizmetlinin ismi.
  4. KullandığınAllah'ın(CC) ismi veya isimleri.

ÖRNEK UYGULAMA
A. Buşra isminde biri Ali'ye kendini sevdirmek isterse öncelikle Ali'nin Burcunu bilmelidir.
1. Buşra (İsimlerin Türkçe yazılışları bölümü)
2 . Ali'ye kendini sevdirmek istiyor (isimler ve talepler bölümü)
3. 3 harf Ateş tabiatında, 7 harf Hava tabiatında,3 harf Su tabiatında ve 1 harf Toprak tabiatında en fazla Hava tabiatı harfleri olduğu için tüm Hava harflerini alıyoruz. (tablo no : 19)
4 . El Mucibu (Esma-ül Hüsna bölümü)
5 . Sadece Ali'nin gezegen ismi olan güneşi alıyoruz (tablo no : 26)
6. İşi Pazar günü yapmak istediğimiz için Pazar gününü aldık (tablo no : 25)
7 .İyi bir iş yapacağımız için Pazar gününün iyi hizmetlinin ismi olan RUKYAİL'i aldık (tablo no : 27)
Şimdi harfleri yan yana dizelim ve toplayalım :
Bu Harflerin Ebced ile toplamı (tablo no : 18) Toplam : 2541
B. Harfe çevirmek istersek ( 2 – 1000 – 500 – 40 – 1 ) = (tablo no : 18)
C . Kelimemizin son harfi olan Erkek bir harftir (tablo no : 21) bunun için isimi 5 defa Bast tablosundan Bast edeceğiz,(tablo no : 23)
921
1820
2561
2703
991
D . Bulduğumuz bu sayısal değerlerden yardımcılar oluşturmak için harfe çevirelim (tablo no : 18)
921…….….
1820 ……...
2561………
2703………
991………..
Sonra bu Harfleri yan yana yazalım
E . Sayıları beş defa Bast ettiğimiz için harfleri beşer beşer alıp isimler oluşturalım.
1. İsim
2. İsim
3. İsim
4. İsim
F. En büyük Ebcedle toplamı (tablo no : 20)
İsimleri oluşturma (tablo no : 15)
1 inci İsimin toplamı : + + + + = 1967 (ZAKAĞDA)
2 inci İsimin toplamı : + + + + = 2618 (KEBĞASSE)
3 üncü ismin toplamı : + + + + = 1949 (EBĞAZCE)
4 üncü isimin toplamı : + + = 1179 (ZASAA)
Bulunan isimler adetlerince okunur.
G . Bütün isimlerin adetleri toplanır :
1976 + 2618 + 1949 + 1179 = 7722
İyi hizmetli için : 7722 – 51 = 7671
7 – 1000 – 600 – 70 – 1
Başına sonuna ekleyip işimizin İyi hizmetlisinin ismini bulalım. (YA ZEĞHA'YİL)
Kötü hizmetli için : 7722 – 316 = 7406
7 – 1000 – 400 – 6
Başına sonuna ekleyip işimizin kötü hizmetlisini bulalım .
(Bİ HAKKİ ZEĞTEVYUŞİN)
H. Şimdi Yemini ve Duayı oluşturalım (Yemin Bölümü)
Türkçesi
Geceler ve gündüzler boyunca, haşir ve karar gününe kadar Salat ve Selam Allah'ın bilgisinin adeti kadar Peygamberimiz Muhammed ve ailesinin üzerine olsun. Şükür Alemlerin Rabbi Allah'adır. Allah'ım sen benim Rabbimsin ve ben senin kulunum. Allah'ım bizim ibadetlerimiz, Dualarımız ve hayırlarımız az, isteklerimiz ise çoktur, Allah'ımız ise her şeyi görür. Allah'ım sen bir kimseye bir şey vermek istersen buna hiç kimse engel olamaz ve senin verilmesini engellediğine hiç kimse bir şey veremez ve senin olmasını istediğin bir şeyi hiç kimse engelleyemez, sen her şeye Kadir olan sensin. Allah'ım Leyla oğlu Ahmet'in kalbini büyüle ve harekete geçir kalbinin aşkımla bütünleştir taki benim aşkımla deli olana ve bana gelene kadar. Bu Duamı ya Zeğha'ayil'in hürmetine ve Zeğtevyuşin'in hakkı için ve Mucib isminin hakkı için kabul et. Ya Bed'ius semavati vel Ard, ya Zel Celali vel ikram ve ya Erhamer rahimin. Geceler ve gündüzler boyunca, haşir ve karar gününe kadar Salat ve Selam Allah'ın bilgisinin adeti kadar Peygamberimiz Muhammed ve ailesinin üzerine olsun, Amin.
Arapçası
 Arapçasının Türkçe harflerle yazılışı
Allahumme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala alihi bi adedi ilmullah madamel leyli ven nehar ila yevmil haşri vel karar. Elhamdulillahi Rabbil Alemin.Allahumme ente Rabbi ve ene abduke.allahumme a'malune kalikun ve hacetune kesirun ve İlahune basirun.Allahumme la mania lima a'tayte ve la mu'tiya lima mane'te ve la radde lima kadayte inneke ala kulli şeyin Kadir.Allahumme icma'beyni ve beyne haceti ve hiye sehhir ve harrik ve icme' kalbe Ahmet bin Leyla bi muhabbeti hatta yekune kel mecnun min hubbi ve yetini bi hurmeti ya Zeğha'ayil ve bihakki Zeğtevyuşin ve bihakki ismikel Mucib ya Bedius Semavati vel Ard ve ya Zel Celali vel İkram ve Ehram errahimin. Allahumme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala alihi bi adedi ilmullah madamel leyli ven nehar ila yevmil haşri vel karar, Amin.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...