21 Haziran 2014

Şehit Polisin Annesine Yazdığı Şiir




Şehit Polisin Annesine Yazdığı Şiir

ŞEHİT POLİSİN ADI: İshak Çelik

 Olay Açıklaması:
PKK terör örgütü mensupları ile Sason ilçesi, 


Bağlarbaşı mevkiinde girilen silahlı çatışmada 
vurularak şehit olmuştur.


ANAM 
Büyük güçlüklerle büyüttün beni
En zor anlarımda açtın sineni
Bir yola çıktım ki dönemem geri
Şehit olmakta var kaderde anam

Dağda taşta koşuyorum hiç durmaksızın
Yine hasretim sana senden ayrıyım
Dönemezsem geri hiç ağlamayın
Şehit olmakta var kaderde anam

Ölürsem anam hakkını helal et
Üzülme ağlama ne olur sabret
Karım çocuğum sana emanet
Şehit olmakta var kaderde anam

Batman Sason'dan herkese selam
Şehit olmak benim için en büyük duam
Bu vatan uğruna olayım kurban
Şehit olmakt var kaderde anam

SEYİT ALİ ONBAŞI:






SEYİT ALİ ONBAŞI:
 Çanakkale Savaşları'nda Deniz Savaşları sırasında Seddü'l- bahir açıklarında bulunan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddü' l- bahir tepesini sürekli bombardıman altına almışlardı. Türk mukavemeti gittikçe azalıyordu. Kendilerini Allah' ın koruyuculuğuna bırakan Türk birlikleri şehitlik mertebesine ulaşmayı arzu edercesine, kaçmak yerine son gayretleriyle mücadele ediyorlardı. Bu sırada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu sırtlarındaki bir topçu birliğimizi toptan imha etti. İçlerinden yalnızca Seyid Ali Çavuş kurtulmuştu. Çavuş etrafındaki manzara karşısında duyduğu ızdırap ile dünyada eşine az rastlanacak bir olay gerçekleştirdi. Duyduğu acı ile normalde üç kişinin zor taşıdığı 257 kiloluk bombayı yerinden tek başına kaldırdı, taşıdı, topun namlusuna sürdü ve ateşledi. Bu mermi gideceği yeri de biliyordu. Queen Elizabeth gemisinin bacasından içeri girdi ve gemi ortadan ikiye ayrılarak battı. Burada, 257 okkalık bir mermiyi kaldırarak olağanüstülük gösteren Seyit Ali Onbaşı ile ilgili menkıbeyi Mehmet İhsan GENİŞÇAN, eserinde şöyle anlatıyor: " Ne hikmetse bataryada tek top ayakta kalabilmiş, fakat onun da vinci kırılmış olduğundan mermileri namluya sürülemiyordu. Yüzbaşı Hilmi Bey , etrafından birilerinden yardım alabilmek düşüncesiyle bataryadan uzaklaştığı sırada Niğdeli Ali ile Koca Seyit ümitsiz ve perişan ne yapacaklarını düşünüyorlardı.
" Ulu ve yüce Allah' tan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur. " duası Seyit' in ağzından nûr tanesi gibi dökülmeye başladı. Seyit Ali, bu duayı defalarca okudu. Bu yakarış şüphesiz hiç kimseninkine benzemiyordu. Aşk ile kendinden geçmesi ve 257 okkalık top mermisini kucaklayıp omzuna alması bir oldu. Demir basamakları tam üç kez inip çıktı. Yanında bulunan Niğdeli Ali, Seyit ' in göğüs ve omuz kemiklerinin çatırtısını duyuyor, hayret ve dehşet içinde kalıyordu. Topun namlusuna sürülen üçüncü mermi savaşın kaderini böylece değiştiren olayı yaratmış ve İngilizler' e ait "Ocean" isimli zırhlı, bu merminin isabetiyle korkunç yara almıştır. Aynı gün geç saatlerde Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, ödül olarak Seyit' e onbaşılık rütbesini verdi. Merminin bir defada kendi huzurunda kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Seyit Onbaşı, Cevat Paşa' ya şu cevabı verdi: " Ben bu mermileri kaldırırken gönlüm, Allah'ın feyziyle doldu. Ancak bu kuvvetin sırrı o anda bana Allah' ın ihsan ettiği bir vergi idi. Bu ağırlığı kaldıracak kadar bir makam varmışsam bu dua ve rıza ile olmuştur. Ancak şimdi kaldırmam mümkün değildir kumandanım

ANZAKLI ÖMER..




ANZAKLI ÖMER..
Türk olmanın nasıl bir şey olduğunu unutanlara hatırlatmak için, Türk olmanın tadına varmak için, lütfen okuyun. Bu hakiki hikayeyi aktaran, sayın Dr. Ömer Musoğlu 85 yaşındadır ve halen MODA/ İstanbul'da oturmaktadır. Anzaklı Ömer'in Hikayesini 1957 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden doktor Ömer Muşluoğlu, görev yaptığı hanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor: Amerika 'ya gittiğim ilk yıllar.. New York'da Medical Center Hospital'da görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi işler.. Hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor. Diğer zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında.. -Kan vereceğim kolunuzu açar mısınız?" dedim. Adamcağız kanserdi ve aynı zamanda kansızdı.. Kolunu açtım, baktım pazusunda bir Türk bayrağı dövmesi var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim: -Siz Türk müsünüz? -Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı. -Ama ben hala merak ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?" -Aldırma öylesine bir şey işte, dedi. Ben yine ısrarla: -Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım... Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu: -Siz Türk müsünüz? -Evet Türk'üm...." İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı.. Anlatmaya başladı: "Yıl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de.. Orada savaşmak üzere bütün Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben, Avustralya Anzaklarındanım. İngilizler bizi toplayıp dediler ki: -Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı cephe açmış durumda.. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok önemlidir. Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık.. Beynimizi yıkayan İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale'ye sevk ediyormuş. Bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler, orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler gibi geceyi gündüze çeviriyordu. Her taarruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer bu barbarlıktan değil, kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Biz karaya çıktık. Taarruz edeceğiz, bizi püskürtüyorlar.. Tekrar taarruz ediyoruz, bizi gene püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz.. Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. İngilizler bize Türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmıyorlar, yaralarımı sarmışlar. İyice kendime gelince bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şok olmuştum doğrusu.. Dedim ki kendi kendime: -'Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar... Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi.. Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler..' Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı. Bu duygularla 'Yazıklar olsun bana' dedim. 'Böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum, niye savaşmaya gelmişim? Bu İngiliz milleti ne yalancıymış, ne kadar Türk düşmanıymış' diyerek pişman oldum.. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne yapsam diye düşündüm durdum günlerce.. Nihayet bizi serbest bıraktılar. Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu Türk bayrağı dövmesini yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte.." Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: Talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarf eden Türkler idi. Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarf eden bir Türk... Ne garip değil mi? Avustralya'dan Amerika'ya gelirken bir Türkle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum. Peşinden nemli gözlerle -Bana adınızı söyler misiniz? dedi. "Ömer" cevabını verdim. Merakla tekrar sordu: -Peki niçin Ömer ismini vermişler sana?" -Babam Müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş. -Senin adın Müslüman adı mı? Ben -Evet, Müslüman adı" deyince yüzüme baktı,doğrulmak istedi. Onun yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: -Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Josef Miller idi, şimdiden sonra "Anzaklı Ömer" olsun. -"Olsun" dedim. -"Peki doktor beni Müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?" Şaşırdım, nasıl da birdenbire Müslüman olmaya karar vermişti. Meğer o bunu hep düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için gerçekleştirememiş.. -"Tabii" dedim.. "Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanın ve İslam'ın şartlarını anlattım, kabul etti. Hem kelime-i şahadet getiriyor, hem de ağlıyordu.. Mırıldandı: -Siz Müslümanlar tespih çekersiniz, bana da bir tespih bulsan da ben de yattığım yerden tespih çekerek Allah'ımı ansam olur mu? Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakk'ı zikretmeyi ihmal etmiyormuş. Hemen bir tespih bulup kendisine getirdim. Hasta yatağında tespih çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti. -Beni yalnız bırakma olur mu?" -Ne gibi Ömer amca? -Ara sıra gel de bana İslamiyet'i anlat!.. Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor." O günden sonra her gün yanına gittim, bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım. Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum, hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum; "Doktor Ömer, lütfen 217 numaralı odaya gidin! Hemen yukarı çıktım. Ömer amcanın odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi: Sağ elinde tespih, açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum, kendisine kelime-i şahadet söylettirdim, o şekilde kucağımda ruhunu teslim etti... Bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Yıllar sonra da olsa Müslüman Türk Milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu. Ne yalan söyleyeyim, ağladım... " Madem ki; düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil Türkler var, üzerinde hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir güneş ülke neden vücut bulmasın..."

KINALI ALİ VE DESTANSI ÇANAKKALE ZAFERİ






KINALI ALİ VE DESTANSI ÇANAKKALE ZAFERİ
 Üst teğmen Faruk cepheye yeni gelen askerleri kontrol ediyor bir taraftan da onlarla laflıyordu nerelisin gibi sorular soruyordu. Bir ara saçının ortası sararmış bir çocuk gördü. Merakla 'adın ne senin evladım' der. Çocuk 'Ali' diye cevap verir. Nerelisin? der. Ali Tokat Zile’denim der. Peki evladım bu kafanın hali ne?' Ali 'anam cepheye gelirken kına yaktı komutanım der. Neden? der komutan. Ali 'bilmiyorum komutanım' der: Peki gidebilirsin Kınalı Ali' der. O günden sonra herkes ona Kınalı Ali der. Herkes kafasındaki kınayla dalga geçer. Kısa surede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır. Bir gün ailesine mektup yazmak ister. Ali'nin okuma yazması da yoktur arkadaşlarından yardim ister ve hep beraber başlarlar yazmaya. Ali söyler arkadaşları yazar 'sevgili anne babacım ellerinizden öperim ben burada çok iyiyim beni merak etmeyin' diye başlar. Kız kardeşini kendinden bir küçük erkek kardeşini sorar köyündekilerin burnunda tüttüğünü yazdırır. Kendilerini merak etmemesini kendileri var oldukça düşmanın bir adim bile ilerleyemeyeceğini yazdırır. Gururla mektubu bitirir neden sonra aklına gelir ve yazının sonuna anasına NOT düşer: Alinin kendisinden hemen sonra askere gelecek bir kardeşi daha vardır. 'Anacağım kafama kına yaktın burada komutanlarım ve arkadaşlarım benle hep dalga geçtiler sakin kardeşim Ahmet'e de yakma onla da dalga geçmesinler der ellerinden öptüm' diye bitirir. Aradan zaman geçer. İngilizler kati netice almak için tüm güçleriyle Gelibolu'ya yüklenirler. Bu cepheyi savunan erlerimiz teker teker şehit düşmüşlerdi. Bunlara takviye olarak giden yedek kuvvetlerde yeterli olmamış onların sayıları da epey azalmıştı Gelibolu düşmek üzereydi kınalı alinin komutanı da olayı görüp yerinde duramıyordu. Kendisinin bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Onlar yeni gelmişti onları insan bedeninin sungu ve mermilerle orak gibi biçildiği bu yere dua ediyordu.Komutanların bu düşünceli hali gören ve durumun vahametini bilen Kınalı Ali ve arkadaşları komutanlarına yalvar yakar oraya gitmek istediklerini söylerler. Komutanları onları ölüme gönderdiğini bile bile çaresiz gönderir. Kınalı Ali'nin bölüğünden kimse sağ kalmaz hepsi şehit olmuştur. Aradan zaman geçer. Kınalı Ali'nin ailesine yazdığı mektubun cevabi gelir. komutanları buruk ve gözleri dolu dolu mektubu açıp okumaya karar verirler. (bu mektubun asli Çanakkale müzesinde sergilenmektedir) Babası anlatır. Ali' nin. 'oğlum Ali nasılsın iyi misin gözlerinden öperim selam ederim dedikten sonra öküzü sattık paranın yarısını sana yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz simdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum zaten artık zahireye de fazla ihtiyacımız olmadığı için yorulmuyorum da siz sakin bizi merak etmeyin bizi düşünmeyin der koyu akrabalarını anlatır ve mektubu bitirir ali ananın da sana diyeceği bir şey var' Anasını anlatır: ' oğlum ali yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler kardeşime de yakma demişsin kardeşine de yaktım komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler bizde 3 şeye kına yakarlar 
1- gelinlik kıza, gitsin ailesine çocuklarına kurban olsun diye 
2- kurbanlık koça, ALLAHA kurban olsun diye
 3- askere giden yiğitlerimize, vatana kurban olsun diye..... gözlerinden öper selam ederim ALLAHA emanet olun'
 Mektubu okuyan Alinin komutanı ve diğerleri hıçkıra hıçkıra ağlamaktadırlar...

BİR ŞEHİTLE KONUŞTUM BU GECE





 BİR ŞEHİTLE KONUŞTUM BU GECE 
Şehitten Mektup Var.. 
Türk'üm Diyen Okusun..
 “En büyük asker…….” Haykırışları ile göndermiştiniz beni. Ellerimde kınalar vardı. Ellerinizde de ayyıldızlı bayraklar. Sitem etmiştiniz bayrağa; “Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal Kahraman ırkıma bir gül. Bu ne şiddet bu celal? Olmaz sana dökülen kanlarımız sonra helal…” “Vatan borcu namus borcu” Ödemek lazımdı…. Şafak karanlık,zamanın geri sayımı başlamamış iken *****ce geldi ölüm. Kalleşçe geldiler. Daha önceden de defalarca geldikleri gibi. Siyasilerin yalanları, bürokratların talanları, işini bilenlerin herzelerinden, tecavüzlerden, kaçakçılıklardan, vurgunlardan, sanatçıların operasyonlarından yer kalmayan üç satırla geçiştirilen şehadetimi okumadınız görmediniz gazete sayfasında. 
 Sabah şeker, akşam tatlı, geceleri de kaymak olarak sunulan programlardan sıra gelmedi ***** pusuda kalleşçe katledilmemize. Cenazemde de yoktunuz ey milletim! Musalla taşından da göremedim sizleri. Eliniz de değmedi ay yıldızlı tabutuma! Ne anma töreni düzenlediniz Ne de yıldönümleri. Üzerinde idim şüheda fışkıran toprağın. Şüheda dolu bulutlarında. Sizleri görüyor Sizleri dinliyor Sizleri izliyordum. Beni yollarken elinizde sallanan Ay yıldızlı al bayrak yerlerde sürünüyor, yakılıyordu. Sizler de görüyordunuz. Dinimize, vatanımıza, milletimize dil uzatılıyor. Sizler de dinliyordunuz. Kutsal bellediğimiz herşeye saldırılıyor Sizler de izliyordunuz. Ben buradan Siz oradan Ben niye buradaydım? Benim anam, babam, bacım, gardaşım, karım yasta idi? Benim şehitliğim sizlerin Birilerini gözetlemek için televizyon ekranlarında röntgencilik yapmanız Vatan hainlerini “vatanperver” diyerek alkışlamanız Kendisine hakim olamayanları koltuklara taşımanız 17 aylık bebelerin ırzına geçilirken susmanız İçin miydi? Ben kanımı Kadınlarımızın korkudan çantalarına sıkı sıkı yapışsınlar, ırzlarına geçilsinler, sokaklarda üç paraya satılsınlar diye mi döktüm?
 Ben canımı Cinsiyetini inkar edenleri alkışlamanız Din adına, millet adına ve Atatürkçülük adına ahkam kesen bezirganların ardından gitmeniz Kanla yazılan tarihin her geçen gün daha da kirletmeniz Milletimizi at satıcılarına, sokaktaki ******lerine benzetilmesine sessiz kalmanız İhaleler peşinde koşmanız, vatanı peşkeş çekmeniz Aslınızı inkar edip caddelere taşmanız Haksızlıklar karşısında suskun kalmanız namussuzlara methiyeler düzmeniz Vatanı, bayrağı, toprağı tezgahlarda pazarlamanız Bacak araları uğruna arsaları, binaları, makamları peşkeş çekmeniz Allah diyerek, millet diyerek, Atatürk diyerek, hak diyerek, hukuk diyerek Dinimi, milletimi, bağımsızlığımı, vatanımı Yağmalamanız Yağmadan pay düşer beklentisiyle rezillikler sergilemeniz İçin mi verdim? Ben anamı babamı oğulsuz, Sizlerin Geceler boyu barlarda dolaşmanız, Kim kiminle, kim kime ne yapmış merakına gark olmanız Namus bellenenleri namussuzlara emanet etmeniz Riyakar sözleriniz, samimiyetsiz gülüşleriniz, kurnazca düşüncelerinizi sergilemeniz İçin mi bıraktım? Ben karımı kocasız, çocuklarımı babasız, Fuhuşun meslek, hırsızlığın zanaat, kapkaççılığın sektör olması Vatan toprağının haraç mezat satılması Yetimleriminin uyuşturucuya alıştırılması, itilip kalkılması Bayrak demenin, millet demenin, “TÜRK” demenin suç olarak görülmesi İçin mi koydum? …………………… 
 Bir avuç toprağı, bir dal yaprağı bile çok gördünüz bana. Ne oğlumun saçını okşadınız. Ne de sildiniz gözyaşını kızımın. Resmimi öpen sevgiliminin de yanıbaşında değildiniz. Ne anama güç verdiniz ne de babama sarıldınız. Nerde idiniz ey Türk milleti? Bir ana vardı. Yanı başımdaki cennetdaşımın anası. Haykırmıştı hani “oğlumun kanını helal etmiyorum” Alkışlarımız onun içindi. Bulutlar üzerinden yeryüzüne süzülen. Ve o anamızın feryadına karışan sessiz çığlıklarımızı da duymadı kulaklarınız; “Biz de helal etmiyoruz kanlarımızı.” “Haram olsun. Layık olmayanlarınıza”

SÜREKLİ DEVRİM PDF E-KİTAP Leon TROÇKİ Çeviren: A. MUHİTTİN






SÜREKLİ  DEVRİM PDF E-KİTAP 
Leon TROÇKİ 
Çeviren: A. MUHİTTİN

ENÜMA ELİŞ - BABİL YARATILIŞ DESTANI PDF E-KİTAP





ENÜMA ELİŞ-BABİL YARATILIŞ DESTANI 
PDF E-KİTAP

VEFK: ... ... TABLO 24-28

VEFK: ... ... TABLO 24-28




 TABLO 24-28

GÜNLER GEZEGENLER VE ONLARIN İYİ KÖTÜ HİZMETLİLERİNİN TÜRKÇE YAZILIŞLARI

GÜN
GEZEGEN
İYİ HİZMETLİ
KÖTÜ HİZMETLİ
PAZAR
GÜNEŞ
RUKYAİL
MEZHEB
PAZARTESİ
AY
CEBRAİL
EBYAD
SALI
MARS
SEMSEMAİL
AHMER
ÇARŞAMBA
MERKÜR
MİKAİL
BURKAN
PERŞEMBE
JÜPİTER
SARFİYAİL
ŞEMHURAŞİN
CUMA
VENÜS
AYNİYAİL
ZUBEA
CUMARTESİ
SATÜRN
KESFİYAİL
MEYMUN
Tablo : 24



GÜNLERİN ARAPÇA YAZILIŞLARI
alt
Tablo : 25



GEZEGENLERİN ARAPÇA YAZILIŞLARI
alt
Tablo : 26
  
GÜNLERİN İYİ HİZMETLİLERİNİN ARAPÇA YAZILIŞI
alt
Tablo : 27

GÜNLERİN KÖTÜ HİZMETLİLERİNİN ARAPÇA YAZILIŞI
alt
Tablo : 28

VEFK: ... ... TABLO 19-23

VEFK: ... ... TABLO 19-23

VEFK: ... ... TABLO 15-18

VEFK: ... ... TABLO 15-18



TABLO 15-18
ARAPÇA HARFLERİN TÜRKÇE OKUNUŞLARI
alt
Tablo : 15
Bu tabloda Arapça harflerin Türkçe okunuşları verilmiştir. Vefk bittikten sonra, yemin ve hizmetlilerin isimleri oluşturulurken bu tablo kullanılacaktır.

Yine yemin meydana getirirken Kuran-ı Kerim okumayı ve bazı harflerin telafuzlarını bilmeyenler için :
alt harfinin okunuşu : Türkçe kullandığımız (he) harfidir.
alt harfinin okunuşu : Ağız dairesel açık, dil alt damağa yapışık olarak yumuşak ve acele etmeden (ha) denilmelidir.
alt harfinin okunuşu : Ağız dairesel açık, dil alt damağa yapışık olarak sert ve bir seferde (a') denilmelidir.
alt harfinin okunuşu : Dil ön dişlerin arasına alınıp (se) denilir.
alt harfinin okunuşu : Ağız dairesel açık, dil serbest bırakılmış olarak sert, boğazın içinden bir seferde (ha) denilmelidir.
alt harfinin okunuşu : Dil ön dişlerin arasına alınıp (ze) denilir.
alt harfinin okunuşu : Dil ön dişlerin arasına konulur ve çekilirken bir seferde z ile d arası bir sesle (da) denilir.
altharfinin okunuşu : Dil ön dişlerin arasına alınıp bir seferde boğazdan bir seferde kalınca (za) denir.
Bu okunuşlar üzerinde çalışmadan Kur'an okumayı bilen biriyle pratik yapmakta yarar vardır. Çünkü Arapça dilinde bir harfin yanlış kullanımı başka manalar doğurabilir.

VEFKLERDE KULLANILAN ARAPÇA SAYILARIN YAZILIŞI
alt
Tablo : 16
Bu tabloda vefklerin içine yazacağımız sayıların Arapça yazılışları verilmiştir. Burada 0, 4, 5, 9 sayılarına dikkat etmek lazımdır bu sayılar şu anda kullanılmamaktadır bunlar sayıların en eski halleridir sonra değişerek şu anda kullanılan halini almıştır ve halen son halleriyle kullanılmaktadır ama biz vefklerde en eski hallerini kullanacağız.

BÜYÜK EBCED HESABI
alt
Tablo : 18
Bu tabloda en çok kullanılan Büyük Ebced Hesabı tablosu verilmiştir, eğer bir uyarı yoksa ve Ebced hesabı ile terimi varsa bu tablodaki değerler kullanılır.

MELEKLERİN YAZILIŞI
alt
Tablo : 17
Bu tabloda vefklerin 4 kenarına yazacağımız meleklerin isimlerinin Arapça yazılışları verilmiştir. Ya 4 ünün adı ya da isteğe göre tek tek yazılır. Herhangi bir kitapta bulduğunuz bir vefki yapmak isterseniz etrafına ne yazılmışsa onu yazacaksınız. Dördünün adı da yazılmak istenirse yukarıdaki sıralamaya uymak gerekir.

HEMZE'NİN HESAPLANMASI
1. alt Ye'nin soluna gelirse hem alt hem alt yani11 olarak hesaplanır. Örneğin alt toplamı 214 tür
2. alt sadece 1 olarak hesaplanır. Örneğin alt toplamı 37 dir.
3.alt hem alt hem alt yani 7 olarak hesaplanır. Örneğin alt toplamı 847 dir.
4. alt Hemze ve sonra he varsa hem alt hem alt yani 15 olarak hesaplanır.Örneğin alt toplamı 56 dır.
5. alt yan yana olunca yani alt olarak yazılırsa hem alt hem alt yani11 olarak hesaplanır. Örneğin alttoplamı 247 dir.

CEBRAİL (AS) : Aşık etmek, meşru bir davayı kazanmak, makam ve mevkide yükselmek, her türlü meşru talepler için yapılan vefkin etrafına yazılabilir.
İSRAFİL (AS) : Zalim birini bulunduğu yerden kaçırmak, uzaklaştırmak, mevkisinden etmek, zulüm gören kendisine kötü şeyler yaptıran kocayı karısından, karısını kocasından ayırmak gibi amaçlarla yapılan vefkin etrafına yazılabilir.
MİKAİL (AS) : Her türlü meşru işte başarı, bol rızık, işlerde bereket, bol müşteri kısaca maddi tüm meşru talepler için yapılan vefkin etrafına yazılabilir.
AZRAİL (AS) : Düşmanın kahrı, ölümü, mahfı amacıyla yapılan vefin etrafına yazılabilir.

VEFK: ... ... TABLO 14 YEMİN VE MENETME

VEFK: ... ... TABLO 14 YEMİN VE MENETME

Detaylar

VEFKİN SEKİZ DERECESİ
DERECESAYISAL DEĞER
1 inci Derece
Vefkteki en küçük sayı
2 inci Derece
Vefkteki en büyük sayı
3 üncü Derece
1 inci derece ile 2 inci derecenin toplamı
4 üncü Derece
Bir sütunun, bir satırın ya da bir köşeden diğer köşeye olan sayıların toplamı
5 inci Derece
Vefkteki tüm satırların ya da tüm sütunların toplamı
6 ıncı Derece
4 üncü ve 5 inci dercelerin toplamı
7 inci Derece
6 ıncı derecenin 2 katı
8 inci Derece
7 inci dercenin 2 inci derece ile çarpımı
Tablo : 14
Bu tabloda vefkin 8 derecesinin sayısal değerlerinin nasıl bulunacağı gösterilmiştir ve yanlarına terminolojideki isimleri yazılmıştır. Vefkin iyi ve kötü hizmetlilerinin isimlerini bulurken ve vefk için yemin oluşturulurken kullanılır.

VEFK'İN HİZMETLİLERİNİN İSİMLERİNİ BULMA USULÜ
Bir vefk kaçlı olursa olsun yani bir sırasında kaç kare olursa olsun (ister 3, ister 4, isterse 5 kare…..…vs vs) 8 derecesi vardır.
Her derecenin iyi işlerde kullanmak için, bir iyi (Ulvi) bir de kötü (Sufli) hizmetlisi vardır, ayrıca her derecenin kötü (Şer) işlerde kullanmak için yine kötü (Sufli) hizmetlisi vardır. Yani her vefkin iyi işlerde kullanmak için 8 iyi, 8 kötü ve kötü (şer) işlerde kullanmak için 8 olmak üzere toplam 24 hizmetlisi bulunmaktadır. Bunların isimlerini bulmak için önce bu 8 derecenin sayısal değerlerini bulmak gerekir.

14 numaralı tabloda gösterdiğimiz derecelerin nasıl bulunacağını aşağıdaki örnekle açıklayalım.
Aşağıdaki örnek vefkin her sırasında 3 ev olduğu için 3'lü bir vefktir ve her vefkte olduğu gibi 8 derecesi vardır.

4
9
2
3
5
7
8
1
6
ÖRNEK VEFK

1 inci derece : 1

2 inci derece : 9

3 üncü derece : 1 + 9 = 10

4 üncü derece : 15

5 inci derece : 15+15+15 = 45

6 ncı derece : 15 + 45 = 60

7 inci derece : 60 x 2 = 120

8 inci derece : 9 X 120 = 1080

Örnek vefkin derecelerinin sayısal değerleri yukarıdaki gibidir.Her derecenin iyi ve kötü hizmetlilerinin isimlerini bulmak ve istediğimiz işe onları yönlendirebilmek için, Vefkin bulunan 8 derecesinin sayısal değerlerinin her birine ayrı ayrı bazı işlemler yapmak gerekir.

İyi (Ulvi) Hizmetli : Derecenin sayısal değerinden 41 sayısını çıkarırız, elde ettiğimiz sayıyı 1'ler, 10'lar, 100'ler, 1000'ler….gibi matematiksel hanelere ayırırız ve Türkçe okunuşuna göre Ebced hesabı tablosundan harf karşılığını bulup kelimeyi oluşturduktan sonra, kelimenin sonuna çıkardığımız 41 sayısının karşılığı olan alttakısını ekleriz.(Ayil) takısı 3 harften oluşur alt ve Ebced hesabındaki toplam değeri 41'dir. (Ayil) takısı aynı zamanda alt diye de yazılabilir.
Kötü (Sufli) Hizmetliler : İyi işlerde kullanmak için bulunacak kötü hizmetli için derecenin sayısal değerinden 316 sayısını çıkarırız, elde ettiğimiz sayıyı 1'ler, 10'lar, 100'ler, 1000'ler..…gibi matematiksel hanelere ayırırız ve Türkçe okunuşuna göre Ebced hesabı tablosundan harf karşılığını bulup kelimeyi oluşturduktan sonra, kelimenin sonuna çıkardığımız 316 sayısının karşılığı olan alt takısını ekleriz. Yuşin takısı 3 harften oluşur alt ve Ebced hesabındaki toplam değeri 316'dır.
Şer işlerde kullanmak üzere kötü hizmetlileri : Derecelerin sayısal değerlerinden 319 sayısı çıkartılır, yine elde ettiğimiz sayıyı 1'ler, 10'lar, 100'ler, 1000'ler..…gibi matematiksel hanelere ayırırız ve Türkçe okunuşuna göre Ebced hesabı tablosundan harf karşılığını bulup kelimeyi oluşturduktan sonra, kelimenin sonuna çıkardığımız 319 sayısının karşılığı olan alt takısını ekleriz. Tayşin takısı 3 harften oluşur alt ve Ebced hesabındaki toplam değeri 31 9 'dır.
Herhangi bir derecenin sayısal değerinden matematiksel olarak 41, 316 veya 319 çıkarmak mümkün değilse, iyi ve kötü hizmetlilerin ismini bulurken, tüm değerlere 361 sayısını eklememiz gerekir, daha sonra işlemlere devam ederiz. Bu sayıya Devri Felek denir Besmele-i Şerife'nin Ebced hesabıyla toplamı olan 19'un kendisiyle çarpımından elde edilir 19 x 19 = 361

Tüm bu anlattıklarımızı bir örnekle göstermek gerekirse:
Örnek Vefkimize bakarsak 1,9,10,15….. gibi sayılar vardır ve bu sayılardan 41 yada 319'u çıkarmak mümkün değil, bunun için derecelerin hepsine 361 ekleriz ve aşağıdaki sayısal değerleri buluruz.

1 inci derece : 361 + 1 = 362

2 inci derece : 361 + 9 = 370

3 üncü derece : 361 + 10 = 371

4 üncü derece : 361 + 15 = 376

5 inci derece : 361 + 45 = 406

6 ncı derece : 361 + 60 = 421

7 inci derece : 361 + 120 = 481

8 inci derece : 361 + 1080 = 1441

İYİ İŞLERDE GÖREVLENDİRMEK İÇİN İYİ HİZMETLİLER
Her derecenin sayısal değerinden 41 sayısını çıkarırız

1 inci derece : 362 – 41 = 321

2 inci derece : 370 – 41 = 329

3 üncü derece : 371 – 41 = 330

4 üncü derece : 376 – 41 = 335

5 inci derece : 406 – 41 = 365

6 ncı derece : 421 – 41 = 380

7 inci derece : 481 – 41 = 440

8 inci derece : 1441 – 41 = 1400

321 olan 1 inci dereceyi matematiksel hanelerine açarsak 

321, 300 – 20 – 1 çıkar (üçyüz yirmi bir)
Kelimemizi oluşturmak için (18)numaralı tabloyu kullanacağız ve her sayının karşılığı olan harfleri sol taraftan alıp, sağ taraftan başlayarak yan yana koyacağız


300 için alt 20 için alt 1 için alt koyduğumuzda alt hecesinin buluruz, onun sonuna alt takısını koyduğumuzda birinci 

derecenin iyi hizmetlisinin ismi olan alt buluruz ve okunuşu (Şekaayil)
Diğer dereceleri matematiksel hanelerine açarsak

329, 2 inci derece : 300 – 20 – 9 (üçyüz yirmi dokuz)

330, 3 üncü derece : 300 – 30 (üçyüz otuz)

335, 4 üncü derece : 300 – 30 – 5 (üçyüz otuz beş)

365, 5 inci derece : 300 – 60 – 5 (üçyüz atmış beş) 

380, 6 ncı derece : 300 – 80 (üçyüz seksen)

440, 7 inci derece : 400 – 40 (dörtyüz kırk)

1400, 8 inci derece : 1000 – 400 (bin dörtyüz)


Yine (18) numaralı tabloyu kullanarak 8 inci dereceye kadar gider ve 8 iyi hizmetlinin adlarını aşağıdaki gibi buluruz. 



alt



İsimleri bulup harfleri yan yana getirdikten sonra, isimleri oluşturup okuma yöntemine geçmeden önce aşağıdaki uyarıları öğreniniz.

1. 15 nolu tablodan kalın ve ince harfleri gösteren tabloyu inceleyip bulduğunuz harflerden hangisinin ince, hangisinin kalın olduğunu tayin ediniz. tabloda göreceğiniz gibi, ince sessiz harflerin yanına (e) kalın sessiz harflerin yanına (a) koyup okuyacaksınız.

2. Ulama : Heceyi oluştururken ilk harfin sadece okunuşu ile kullanılması, sonraki harfin ise sadece sessiz bölümünün kullanılmasıdır ikinci harf ister ince ister kalın olsun fark etmez.

3. alt Elif harfi ister kalın ister ince harften sonra gelsin önceki harfi kalınlaştırır, mesela ince harf olan altnormalde (te) okunur ondan sonra elif harfi gelirse (ta) okunur, kalın harf olan alt normalde (ğa) okunur ondan sonra elif gelirse hafiften uzatarak (ğaa) okunur alt yine tek harf ve ona ulanacak harf kalınsa elif harfini kalınlaştırır. Yine bir örnekle açıklayalım ilk harfimiz (elif) ikinci harfimiz (ta) alt ise (at) diye okunur. Elif diğer ince harflerde (e) diye okunur.

4. alt Ye harfi normalde hem sessiz hem de sesli harf olarak kullanılır bundan dolayı sıralamada (sıralama ilerde anlatılacak) tek harf ise sessiz ince harf olarak kullanılır ve ince harfler için ne yapılıyorsa ona da yapılır. Bir örnekle anlatalım ilk harfimiz (ye) ikinci harfimiz (elif) (ya) diye okunur ilk harfimiz (ye) ikinci harfimiz (be) (yeb) diye okunur. (ye) yine tek harfse ve ona ulanacak harf kalınsa (ye) harfini kalınlaştırır. Yine bir örnekle anlatalım ilk harfimiz (ye) ikinci harfimiz (ta) ise (yat) diye okunur. Çift harf ise ve ondan önce gelen harf ince ise sesli olarak kullanılır (Ye harfi sesli kullanıldığında-i-okunur) Bir örnekle anlatalım ilk harfimiz (be) ikinci harfimiz (ye) (bi) ve biraz uzatılarak ye ve i arası okunur. Ondan önce gelen harf Kalın ise sessiz olarak kullanılır. Mesela ilk harfimiz (ğa) ikinci harfimiz (ye) (ğay) diye okunur. İlk harfimiz (ta) ikinci harfimiz (ye) (tay) diye okunur.

5. alt Ve harfi de normalde hem sessiz hem de sesli harf olarak kullanılır bundan dolayı tek harf ise sessiz ince harf olarak kullanılır ve ince harfler için ne yapılıyorsa ona da yapılır. Bir örnekle anlatalım ilk harfimiz (ve) ikinci harfimiz ( elif ) (va) diye okunur ilk harfimiz (ve) ikinci harfimiz (be) (veb) diye okunur. Çift harf ise ve ondan önce gelen harf ince ise sesli olarak kullanılır (ve harfi sesli kullanıldığında-u okunur) Bir örnekle anlatalım ilk harfimiz (be) ikinci harfimiz (ve) (bu) ve biraz uzatılarak ve ile u arası okunur. Ondan önce gelen harf kalın ise sessiz olarak kullanılır. Mesela ilk harfimiz (ğa) ikinci harfimiz (ve) (ğav) diye okunur. İlk harfimiz (ta) ikinci harfimiz (ve) ise (tav) diye okunur.

6. Bulduğumuz harfleri sınıflandıranız ve sıralamanız gerekir bunu yukarıdaki üçlü vefkin iyi hizmetlisinin birinci derecesinin ismine uyarlarsak.
alt
1-3-5 numaralı harfler tek harfler, 2-4-6 numaralı harfler çift harflerdir.

7. Harfler ulandıktan sonra, eklerden (ayil, tayşin, yuşin) önce tek harf kalırsa ya da tek bir harf varsa yani ona ulanacak harf olmazsa ya da kalmazsa onu olduğu gibi kullanırız.
İsimleri okuma yöntemi şudur, önce ince ve kalın harfleri tepit edeceğiz, sonra sağdan başlayarak tek tek numara vereceğiz, tekleri çiftlere ulayacağız, ekten önce tek harf kalırsa onu olduğu gibi kullanacağız, eki ekleyeceğiz ve ismi okuyacağız.


Tüm bunları yukarıdaki üçlü vefkin iyi hizmetlisinin birinci derecesinin ismine uyarlarsak.

1. Ulamamız gereken tüm harfler incedir, bundan dolayı tüm harflerin yanına (e) koyarak okuyacağız.
2. Numaralama aşağıdaki gibidir.
alt
1-3-5 tek, 2-4-6 çift harflerdir.

3. Ulamamız gereken harflerden, 1 nolu tek harf olan (şe) 2 nolu çift harf olan (ke) ye ulanır ve (şek) hecesi bulunur.

4. 3 ücü harf elif'tir ekten önceki son harf olduğu için onu hiç bir şeye ulamayız, olduğu gibi kullanırız, otomatik olarak bir önceki harfi ince ise kalınlaştırır sonuçta (şeka) hecesini buluruz.

5. Eklememiz gereken eki ekleriz (şekaayil) isimi buluruz.


Daha kolay anlamanız için başka bir örnek verelim.

Şöyle bir ismimiz olduğunu farz edelim
alt
1. Oluşturulacak ismin harflerinden alt harfleri kalın, alt harfleri ince alt harfleri takıdır.
2.Numaralandıralım,
alt
1-3-5-7 nolu harfler tek, 2-4-6 nolu harfler çifttir tekleri çiftlere ulayacağız.

3. 1 numaralı harfi 2 numaralı harfe ulayacağız, iki nolu harf (vav) dır bundan dolayı sesli harf olarak kullanacağız ve ulayacağız (ğu) hecesini bulacağız. 3 nolu harfi 4 nolu harfe ulayacağız, 4 nolu harf (ye) bundan dolayı ikinci hecemiz (ki) 5 nolu harfi 6 nolu harfe ulayacağız 5 nolu harfimiz (ye) ince, 6 nolu harfimiz (ke) incedir ularsak son hecemiz (yik) olur,(i'yi ye ile i arasında okuyacağız) ekten önce son bir harf kalıyor (he) ince dir onu da olduğu gibi kullanırız. Tüm heceleri sırasıyla yan yana koyar ve eki eklersek (ğukiyikheyuşin) ismini buluruz.

İYİ İŞLERDE GÖREVLENDİRMEK İÇİN KÖTÜ ( SUFLİ )HİZMETLİLER

İyi işlerde görevlendirmek üzere kötü hizmetlileri bulma usulü de şudur, 316 sayısı eksiltilir ve derecelerin sonuna Yuşin takısı eklenir.

1 inci derece : 362 – 316 = 46

2 inci derece : 370 – 316 = 54

3 üncü derece : 371 – 316 = 55

4 üncü derece : 376 – 316 = 60

5 inci derece : 406 – 316 = 90

6 ncı derece : 421 – 316 = 105

7 inci derece : 481 – 316 = 165

8 inci derece : 1441 – 316 = 1125

46 olan 1 inci dereceyi matematiksel hanelerine açarsak

46, 40 – 6 çıkar (kırk altı)
Kelimemizi oluşturmak için yine (18) nolu tabloyu kullanacağız ve her sayının karşılığı olan harfleri sağdan başlayarak yan yana koyacağız
40 için alt, 6 için alt koyduğumuzda alt hecesini buluruz ve onun sonuna alt takısını koyduğumuzda birinci derecenin kötü hizmetlisinin ismi olan alt i buluruz, okunuşu (Mevyuşin)
Diğer dereceleri matematiksel hanelerine açarsak.

54, 2 inci derece : 50 – 4 (elli dört)

55, 3 üncü derece : 50 – 5 (elli beş)

60, 4 üncü derece : 60 (altmış)

90, 5 inci derece : 90 (doksan)

105, 6 ncı derece : 100 – 5 (yüz beş)

165, 7 inci derece : 100 – 60 – 5 (yüz atmış beş)

1125, 8 inci derece : 1000 – 100 – 20 –5 (bin yüz yirmi beş)
Yine (18) numaralı tabloyu kullanarak 8 inci dereceye kadar gider ve 8 kötü hizmetlinin adlarını aşağıdaki gibi buluruz.
alt
KÖTÜ İŞLERDE GÖREVLENDİRMEK İÇİN KÖTÜ HİZMETLİLER

Kötü işlerde görevlendirmek üzere kötü hizmetlileri bulma usulü de şudur, 319 sayısı eksiltilir ve derecelerin sonuna Tayşin takısı eklenir.

1 inci derece : 362 – 319 = 43

2 inci derece : 370 – 319 = 51

3 üncü derece : 371 – 319 = 52

4 üncü derece : 376 – 319 = 57

5 inci derece : 406 – 319 = 87

6 ncı derece : 421 – 319 = 102

7 inci derece : 481 – 319 = 162

8 inci derece : 1441 – 319 = 1122


43 olan 1 inci dereceyi matematiksel hanelerine açarsak

40 – 3 (kırk üç)
Kelimemizi oluşturmak için (18) nolu tabloyu kullanacağız ve her sayının karşılığı olan harfleri sağdan başlayarak yan yana koyacağız
40 için alt 3 için alt koyduğumuzda alt hecesini buluruz ve onun sonuna alt takısını koyduğumuzda birinci derecenin kötü hizmetlisinin ismi olan alt buluruz okunuşu (mectayşin)
Diğer dereceleri matematiksel hanelerine açarsak.

51, 2 inci derece : 50 – 1 (elli bir)

52, 3 üncü derece : 50 – 2 (elli iki)

57, 4 üncü derece : 50 – 7 (elli yedi)

87, 5 inci derece : 80 – 7 (seksen yedi)

102, 6 ncı derece : 100 – 2 (yüz iki)

162, 7 inci derece : 100 – 60 – 2 (yüz atmış iki)

1122, 8 inci derece : 1000 – 100 – 20 – 2 (bin yüz yirmi iki)
Yine (18) numaralı tabloyu kullanarak 8 inci dereceye kadar gider ve 8 kötü hizmetlinin adlarını aşağıdaki gibi buluruz.
alt
YEMİN
Yeminin Türkçesi
Ey Cebrail, sana selam olsun ey İsrafil, selam sana olsun ey Mikail, selam sana olsun ey Azrail selam sana olsun ve ey bu vefkin vekilleri ve hizmetlileri olan (Burada iyi işler için sonuna Ayil takısı eklediğimiz hizmetliler, çok kötü olmayan çağırma, etkileme, aşık etme gibi işler için İyi hizmetlilerle beraber sonuna Yuşin takısı eklediğimiz hizmetliler ve çok kötü işler için sadece sonuna Tayşin takısı eklediğimiz hizmetlilerin adı anılacak) size 4 büyük Meleğin ve (Burada vefke isim yazdıysak ismin, ayet yazdıysak ayetin,birden fazla isim yazdıysak isimlerin diyeceğiz) üzerine yemin ediyorum, beni duyun, davetime cevap verin ve bu günün hizmetlisi (Burada Vefki hangi gün yazdıysak o günün hizmetlisinin adını anacağız) ve yardımcısını (Burada Vefki hangi gün yazdıysak o günün hizmetlisinin yardımcısının adını anacağız) çağırın beraber bana vekalet edin ve (Burada onlara verdiğimiz vazifeyi anacağız) Peygamberimiz Muhammed'in(SAV) hakkı için Allah'ın salatı ve selamı geceler ve gündüzler boyunca haşir ve karar gününe kadar onun üzerine olsun. Anında, anında, anında, acilen, acilen, acilen, saatinde, saatinde, saatinde.

Yeminin Arapçası
alt
Yeminin Arapçasının Türkçe harflerle yazılışı
Ecibu ya Cibril Aleyke Esselam ve ya İsrafil Aleyke Esselam ve ya Mikail Aleyke Esselam ve ya Azrail Aleyke Esselam ve ecibu ya muekkiline bi hazel vefk (1) aksemtu aleykum bi Melaiketül A'zam, esmeu ve ecibu da'veti ve ahdertum hadim hazel yevm (2) ve hadimehu (3) ma'en en tehduru makami ve takdeu haceti ve hiye ( 4) bi hakki ( 5 ) ve bi hurmeti nebiyyine ve seyyidine Muhammedin Sallallahu Tea'la aleyhi ve sellim madamal leyli ven nehar ila yemil haşri vel karar. El vahen, El vahen, El vahen, El acele, El acele, El acele, Es saete, Es saete, Es saete.

Numaralı yerlerde anılacak isimler

1. Burada iyi işler için sonuna Ayil takısı eklediğimiz hizmetliler çok kötü olmayan çağırma, etkileme, aşık etme gibi işler için, İyi hizmetlilerle beraber sonuna Yuşin takısı eklediğimiz hizmetliler ve çok kötü işler için sadece sonuna Tayşin takısı eklediğimiz hizmetlilerin adı anılacak.

2. Burada Vefki hangi gün yazdıysak, o günün hizmetlisinin adını anacağız.

3. Burada Vefki hangi gün yazdıysak o günün hizmetlisinin yardımcısının adını anacağız.

4. Burada onlara verdiğimiz vazifeyi anacağız.

5. Burada vefke isim yazdıysak ismin, ayet yazdıysak ayetin, birden fazla isim yazdıysak isimlerin diyeceğiz.

İSRAF - MEN ETME
Bilindiği gibi dünyamızda başka bir boyutta bizimle beraber yaşayan, bizim gibi sosyal hayatları olan ve Kuran-i Kerim'de kendilerine özel bir Sure de ayrılan, Cin diye adlandırılan, aralarında insanlar gibi iyi ve kötüleri de olan bir toplum bulunmaktadır. Bunlardan kafir olanlar, yapılan işlere müdahale eder ve işlerin başarıyla tamamlanmamasına sebep olurlar. Bundan dolayı bir işe başlamadan önce oradaki cinleri işlerimiz bitene kadar uzaklaştırmamız, işimiz bitince de geri gelmelerine müsaade etmemiz gerekir, bu uygulamaya Eski Türkçede ve Arapçada İsraf-ı imar, Türkçe de ise men etme denmektedir. Cinler bulundukları yerden uzaklaştırılıp daha sonra geri çağırılmazlarsa ya da çağırılmaları unutulursa işi yapana zarar veririler.
Aşağıda vereceğimiz men etme aynı zamanda geri çağırma da içermektedir. Yapılacak işte eksik bir şey yapmamak için bir işe başlamadan yapılacak tüm işler adım adım bir kağıta yazılıp, daha sonra tek tek uygulanmalıdır.

Türkçesi
Ey bu mekanın sahipleri, siz, büyükleriniz, küçükleriniz, kadınlarınız ve yardımcılarınız ile beraber bu mekandan ayrılmanız ve men edilmeniz için üzerinize yemin ediyorum. Tarişin'in, Tarişin'in, Mernuşin'in, Mernuşin'in, Revşin'in, Revşin'in, Barişin'in, Barişin'in hakkı için ne işime, ne okumama, ne yazmama nede dairelerime tecavüz edip kötülük yapmayın. Eğer işimi yapıp bitirene kadar burayı terk etmekte gecikirseniz, yeryüzü sizi sallasın, savaşçılar sizinle savaşsın, ruhlar sizi yerle bir etsin, Allah'ın isimleri size yarar sağlamasın ve gökyüzünden başlarınıza ateş ve kıvılcım yağmur gibi yağsın. İşimi bitirdikten sonra geri gelebilirsiniz. Bahin'in, Bahin'in hakkı için selametle. Her kim az bir şeyi ve işi yüceltir, değer verirse ve yaparsa nurlu yer onundur. Anında, anında, acil olarak, acil olarak, saatinde, saatinde.

Men Etmenin Arapçası
alt
Men Etmenin Arapçasının Türkçe Harflerle yazılışı

Aksemtu aleykum Eyyetuhel ümvarullezine fi hazel mekan, en ten'azilu ve tensarifu fi hazel mekan, entum ve kibarukum ve siğarukum ve harimekum ve a'vanikum ve la fesadün fi ameli ve kıraeti ve kitabeti ve devairi. Bi hakki Tarişin, Tarişin, Mernuşin, Mernuşin, Revşin, Revşin, Barişin, Barişin. El Ardu bikum tercüf, vel Adiyyati bikum teğzif, vel Ervahu bikum taksif ve Esmaullahi tufitu bikum, ves semau tamturu min fevki ruusikum naran, şeraren, in teahhartum anil israfi min hazal mekan, hatta akdi haceti sümme terciune. Bahin, bahin, biselamin. Men Azze mikdarehu ve lehu Menar. El vahen, el vahen, el acele, el acele, es saate, es saate.
Men etmeyi okuduktan sonra, işe başlamadan kendini koruma altına almak niyetiyle 8 adet Ayet El kürsi okunur, birinci bitince sağ tarafa üflenir ikincide sol tarafa, sonra sırasıyla, öne, arkaya, yukarıya, aşağıya üflenir, yedinci ile sağdan sola olmak üzere şahıs kendini daire içine alır ve sekizinci okunduktan sonra içine çekilir, böylece her yönden gelecek tehlikelerden korunulur,
Bütün işler bitirilip kalkmadan önce 3 defa Zilzal Suresi eştata kelimesine kadar okunur her defasında eştata kelimesi 3 defa tekrar edilir.
ZİLZAL SURESİ'NİN ARAPÇA HARFLERLE YAZILIŞI
alt
ZİLZAL SURESİNİN TÜRKÇE HARFLERLE YAZILIŞI
Bismillahirrahmanirrahim İza zülziletil erdu zilzaleha ve ehracetül ardu eskaleha ve kalel insanü ma leha, yevme izin tühaddisu ahbareha, bi enne rabbeke evha leha, yevme izin yasdurun nasü eştaten, eştaten, eştaten.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...