18 Ekim 2012

HÜZÜNLÜ DİZELER FLAŞH VİDEO

    HÜZÜNLÜ DİZELER

    Hangi ezgiyi dinlediysem, senin içindi bu sevgi
    Ne yazdıysam, ne okuduysam, ne öğrendiysem senin içindi
    Uzaktan geliyorum, biliyorsun
    Bütün çiçeği burnunda hazlara hasret, naçar kalıyorum
    Ben aşkın şahikalarına vurgun, sen deli ediyorsun!

    Yıldızlar geceye bulandığında
    Ve ay, en hoyrat salınışlarla güne yaklaşırken
    Sevdalarımda büyüyorsun!

    Uzaklıkların hasretleriyle tutuşurken
    Nöbetler geçmek bilmiyor...
    Ve bir yok oluş serabıyla ansızın
    Fındık kokusundan uzak, yosunsuz iskelelerden “Sus! “ diyor da kayboluyorsun...

    Şimdi dolunaysız bir gecenin öteki ucundasın
    Günah değil hayalinle yaşamak
    Ellerini tutmak, göz göze gelmek
    Ve zamanı durdurmak günah değil…
    ”Çık! ” diyorum sana, “Çık dumanlı yalnızlıklarından! ”
    Sesim tenine değiyor, inadına ‘aşk’ derken ama
    Mecalsiz kalıyorum işte, duymuyorsun!

    Rüyalarımda sevgiler eşeleyen
    Naif, ketum, masum bir çocuk soluğudur nefesim
    Biraz öfkeli, biraz mağrur ve biraz mahcup
    Sana uzanıyor, gözbebeklerine gözlerim
    ”Can suyum ol da gel hadi! ” diyorum
    ”Başağa durma vakti geleceğim.” diyorsun...
    Nice harmanlar savruluyor yüreğimden..
    Gelmiyorsun!

    Necdet Arslan  

SENİ SANA TERK EDİYORUM FLAŞH ŞİİR


    Seni Sana Terk Ediyorum :
     
    Geceler telaşla koşuyordu gölgeme 
    Bir gece kuşu daha uçuyordu avuçlarından 
    Yırtıyordu gecenin karanlığını Baykuş sesleri

SANA NE ZAMAN TUTULDUĞUMU HATIRLAMIYORUM


    Sana Ne Zaman Tutulduğumu Hatırlamıyorum

AHMET ŞAFAK ÖLÜRÜM SEN GİDİNCE FLAŞ VİDE


ÖLÜRÜM SEN GİDİNCE

Sessizliğin içindeki sesini aradım...rüyalardaki seslere bakındım...



Sessizliğin içindeki sesini aradım...rüyalardaki seslere bakındım...

Yumuşak beyaz bir zemin üzerindeyim.
Yatağım pamuklu şeker helvası gibi,ayağa kalkıp küçük bir kız gibi zıplamak istiyorum. Neden durayım ki kalkıp zıplıyorum ama olmuyor zıpladıkça yatak sanki içine çekiyor beni, aşağıya bakmaya da korkuyorum, ya burası yattığım yer değilse diyorum,ya soğuktan donarak öldüysem, ya bir daha onu göremezsem...
korkularım büyüyor büyüyor, karanlık artıyor, çekiyor beni içine...
Gözlerimi açıyorum birden uçsuz bucaksız çöldeyim , ama ne işim var benim burada, hiç bilmem ben buraları, etrafa bakınıyorum ,bomboş işte diyorum bu hiç olmalı, koşuyorum önce, sonra yoruluyorum susuzluk sarıyor bedenimi ,kızgın güneş tepemde, bir vaha olmalı diyorum içimden, küçükken dedemin anlattıkları çalınıyor kulağıma, kuraklık artınca çıkılan yağmur dualarından bahsediyor bana , ah kafam ne yapmışım ben dinlemişim ki alay etmişim,ama filmlerden biliyorum ben onu bir garip mırıldanmak gibi bir şeydi sanrım dansta etmek lazım of ya onu kızılderililer yapardı, ağlamak istiyorum ama göz pınarlarım kurumuş....
Korkularım boşuna buda bitiyor başka aleme dalıyorum birden kulağıma şarkılar değiyor kim çalıyor bu ıslak kasvetli şarkıları diye düşünüyorum.kerevetten ıslak bir merminin üstüne atlıyorum ayağım kayıyor ama aldırmıyorum koşmaya ve kaçmaya başlıyorum ama benle koşan kaçan bir sürü insan var etrafımda.
Şeytan diye bağırıyorlar kaçanlar ,zincir sesleri, çılgın at kişnemeleri , bir savaş meydanı sanki, belki bir engizisyon mahkemesi, şu yananda cadı olmalı.. acı çeken ruhlar merhamet dileniyor, kahkahalar, ağlamalara karışıyor...
Sonra onu görüyorum karanlık bir tünelin ucunda, tünelin ucunda öylece duruyor olup bitenle değil ama, o aradakilerle ilgilendiği belli, gözleri birilerini arıyor, beni görsün diyorum içimden...
Yaklaşıyor yanıma, önce gözlerime bakıyor, çaresizliğimi oda görüyor,benim için geldi diyorum ,ellerimi tutuyor sıcacık soğukta bile üşümüyor avuçlarımı öpüyor korkmana gerek yok bak beraberiz diyor, umursamıyorum sonrasını ne de öncesini, bekle beni diyor bekle geleceğim ,hiç bir şey demiyorum bekleyeceğim ama ne yapabilirim ki diyorum kendi kendime.. elleri bir anda ayrılıyor ellerimden ,geldiği gibi birden yok oluyor, gözlerim ona aramak için kıvranıyor,bir anda etrafımı yüzlercesi kaplıyor, sağımda solumda bekleşenler, dönse bile nasıl bulacak bu kalabalıkta diye,hayıflanıyorum.
Unutacak beni yada başka birini ben sanıp alıp gidecek yalnız kalacağım bu kalabalıkta, herkes onunla gitmek isterken kim diyecek ki ben o değilim benim için... Sanki yıllar geçti, yada zaman durdu ,birden beliriyor yine ama oda ne iki gölge onu çekip götürüyor yine..ne olur gitme diyorum ama duyuramıyorum ki,sesimi.
Birden göğsümden ateşler fışkırıyor belli belirsiz bir yüz bana merak etme gene gelecek sadece senin için hem de diyor, evrenin sahibi ne sensin ne o diyor ağlıyorum.. ağlama diyor sen çok ağladın her şeyin bir anlamı var diyor kayboluyor...
Ağlayamamanın verdiği sancı azalıyor, yağmur duası işe yaradı işte diyorum kendi kendime.....
Nihayet bir ses kurtuluş oh nihayet sabah oldu ah gece olsa da uyusam gene görebilsem onu, doya doya ağlasam diyorum içimden...

HAYAT HERŞEYE RAĞMEN GÜZEL


Hayat herşeye Ragmen GüzeL

Geçen gün önünden geçiyordum, bir baktım gene açmışsın.
Bütün ihtişamınla oradasın ve pembe çiçeklerin çoktan tomurcuklarını vermişler.
Güzel manolyam benim.
Senin yapraklarını dökmenin üzerinden kocaman bir sene geçti.
Olan bitenden haberin yoktur.
Dur ben sana özetleyeyim.
İsyan bayrakları çekildi bazı devletler arasında
kardeş kardeşe düşman oldu.
Kaç can karıştı toprağa bir hiç uğruna bilemezsin tabii...
Kalpler kırıldı, atıldı bir kenara,
Aşıkların göz yaşları sel oldu .
Sen yokken kimileri yaşamlarında hastalık, deprem, sel karşında ayakta kalabilmeyi deneyimledi.
Bazı kadınlar bebeklerini kollarına almanın mutluluğunu yaşarken, kaç kadın da annelik duygusunu hiç tadamayacağını öğrendi.
Çalıştıkları ortamlarda kaç kişi egolarını beslerken; birden bire işsiz kaldı. Statülerinden, standartlarından, kendilerini var ettiğini düşündüklerinden sıyrılıp, sadede kendileriyle baş başa kaldılar.
Kimileri içinse olanlar gelip geçti.
Kimileri ise olanlara yenildi, dünde kaldı, ana gelemedi.
Güzel manolyam benim.
Seni her gördüğümde hayatın her şeye rağmen devam ettiğini düşünüyorum. Her zaman, her şeyin gelip geçici olduğu simgeliyorsun bana...
Kederlenince içimi kara dumanlar sarınca; “Evet, diyorum; 'bu da geçer'. ''Bu da geçecek. Tıpkı her bahar ayında manolyamın çiçek açması gibi, benim gönlümde yeniden çiçek açacak. Keyifte, çoşkuda, neşede olacağım. Hayat her şeye rağmen güzel.''

Güzel manolyam benim, senin farkındayım.

HAYATI GÜZELLEŞTİRMEK BİZİM ELİMİZDE

Hayat Biz Güzelleştirdiğimiz Sürece Güzel
Hayata hiç isyan etmeyin.
Öncelikle şunu kabul edin, hayat adil değil.
Hiçbirimiz, hiçbir canlı eşit yaratılmadı.
Başımıza gelenler de eşit değil.
Önce hayatın adil olmadığını kabul etmelisiniz.
Guguk Kuşu
" filminde Jack Nicholson akıl hastanesinde çok ağır bir mermer
havuzu kaldırabileceğine dair diğer hastalarla iddiaya girer. 
Yüklenir ve havuzu kaldırmaya çalışır, kaldıramaz. 
Diğer hastalar onunla alay ederken
bir şey söyler:
"Ben en azından denedim".
Siz gerçekten denediniz mi?
Yoksa pencereden hayatı mı seyrediyorsunuz?
Hayata Windows 98'den, Sony 72 ekrandan mı bakıyorsunuz?
Oysa hayat hepimizin avuçlarının içinde,
Kiminin nasır tutmuş parmaklarında
Kiminin boyalanmış ellerinde,
Kiminin gömleğinde ki ter kokusunda ,
Ama hayat her zaman avuçlarımızın içinde.
Nasıl istersek, neye karar verirsek hayat orada var.
Güneş, her sabah yeniden doğuyor,
Gün, her şafakta nice umutlara gebe şekilde ağarıyor ve siz,
Eğer isterseniz hayatı bir ucundan yakalama şansına sahipsiniz.
Yeter ki gülümseyin
Yeter ki bu gün benim günüm diyerek kalkın yatağınızdan...

HAYATIN EN GÜZEL YANLARI ...

-ASIK OLMAK
-YUZ KASLARINIZ AGRIYANA DEK GULMEK.
-SICAK BiR DUS.
-OZEL BiR BAKIS.
-MAiL ALMAK.
-MANZARALI BiR YOLDA ARABA KULLANMAK.
-RADYODA EN SEVDiGiNiZ KiSiNiN SARKISININ CALMASI.
-YATAGINIZA UZANIP YAGMURUN SESiNi DiNLEMEK.

YA İNSANLIK ÖLMÜŞ,YA KARARMIŞSA BULUTLAR



Ya insanlık ölmüş ise, ya kararmışsa bulutlar… 
Sevdiklerin sana yüz çevirmişse ne olacak? 
İnsanlar yüzüne gülümsüyor ardından konuşuyorsa ne olacak… 
Hiç düşündünüz mü en sevdiğiniz insanın sizin ardınızdan iş çevirdiğini… 
Olmaz, benim dostum bana yapmaz demeyin. Oluyor… 
Devir 2010 devri, yüzyıllardan 21. yüzyıldayız. Yok artık eski dostluklar.
 Sevginin, dostluğun paraya pula şan şöhrete kariyere değiştirilebildiği bir devirdeyiz. Çıkarları için insanların yakınlarını sattığı devirdeyiz. 
Yalanın ve riyanın bolca olduğu bir dünyadayız.
Bugün sana her şeyimi veririm kardeşim diyenler yarın en ufak bir yanlışında seni ya satarlarsa… 
Güvenme insanoğlu güvenme… 
Artık babana bile güvenme. 
Sen sen ol kimseye hak edeceğinden fazla değer verme. 
Sen sen ol kimseyi kanki edinme.
Bir gün gelir, her an yanında olan insanlar atar sana kazıkların en büyüğünü. 
Ne olduğunu anlayamazsın. 
Attan düşmüş karpuza benzersin, çat diye yarılırsın ortadan. 
O zamanda sana ne yardım eden olur ne de yarığını kapatmak için yara bandı verirler. Kimse sana arka çıkmaz. 
Git gide açılır içindeki yarık. 
Sen düştükten sonra görürsün ki kimse senin yanında değil, 
seni gördüklerinde yolunu değiştiriyorlar 
o zaman işte daha da çoğalır içindeki yarık.
Kimse senin anan baban değil…
 Avutma kendini…
Sana işte bir akıl vereyim şimdi… 
Dinlersin dimi? Okursun dimi?
- Kimseye sır verme. 
Halının altına anlat, çiçeğine anlat, sokaktaki kediye anlat, 
kağıda yaz yak sonra ama sakın bir insanoğluna derdini anlatma. 
Olanlar bellidir. Bir dostuna anlatırsın. 
Dostun anlatır dostunun dostuna… 
Al sana zincirleme isim tamlaması boyutunda bir facia.
- Kariyerin için kimseyi ayaklar altına alma. 
İnsanları kullanarak bir yerlere gelmeye çalışma. 
Yorulmadan elde edilen kazançlar çabuk kaybedilir.
- İnsanlara acıma duygularını kontrol ederek yaşa. 
Acıma kimseye demiyorum ama otokontrollü ol. 
Duygularını kontrol ederek yaşa.
- Kalitesiz insan olma. İnsanı kalitesiz yapan iki şey vardır. 
Şikayetçi olmak ve dedikodu yapmak.
- Empati yapmayı öğren. 
İnsanların yerine koymayı bil kendini. 
Çözümsüz görünen problemleri de çözmek için bakış açını değiştirmeyi de unutma.
- Hayatta şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirip, hak yemezsen bu dünyada yanlış yapmazsın.
- İnsanların gözünden düşmemek için de demagoji (Laf kalabalığı) yapmamalısın, kendini vazgeçilmez göstermemelisin.
- Nitelikli insan olman için uyumlu olup, 
iradene hakim olmalısın.
- Kararsız ve cesaretsiz olursan eğer geride kalırsın. 
Ne yapacağını bilmemek insanı sonuçtan mahrum eder.
- Sükut ederek ve tebessümlü olarak her şeye çözüm getirebilirsin. 
Unutma ki susmak (sükut) en büyük erdemliktir.
- Unutmaman gereken en önemli şıklardan biri de, değerini kaybedince anladıklarındır.
• Anne
• Baba
- Söylediğin lafları ve harcadığın zamanı iyi tartmalısın. 
Çünkü insanın dilinin kemiği yoktur.
 Ağzından çıkanı kulağının duyması lazım ki söylediğinin ağzından çıktıktan sonra kıracağı kalpleri tamir etmek için uğraşmayasın.
- 3 kuruşluk insana da 5 kuruşluk değer verirsen 
fazladan verdiğin 2 kuruşa 
o değer verdiğin insan satar seni… 


UNUTMA! SANDIĞININ İÇİNDE SANDIĞINDAN FAZLASI VAR


UNUTMA! SANDIĞININ İÇİNDE SANDIĞINDAN FAZLASI VAR

UNUTMA! SANDIĞININ İÇİNDE SANDIĞINDAN FAZLASI VAR

Bugün güneş Senin için doğdu.
Gün senin için özel olarak gönderildi.
Pencerenden uzanan sıcacık ve tazecik gün ışıkları,
“Sen mühimsin” mesajını getiriyor sana.
Yaratıcın seni yeni bir “bugün”le önemsiyor.
Varlığımızı hissetmeyiz çoğu kez. Varedildiğimizi sık sık unuturuz.
“Sıradan” günlerin içinde “olağan” sıkıntıların kıskacında,
“günübirlik” telaşların girdabında adeta sürüklenerek dahil oluruz günün içine.
Varedenin varlığımızın her zerresinde her an sürdürdüğü eşsiz dokunuşa köreliriz.
Tıpkı üzerinde yıllar boyu oturup dilendiği sandığın kapağını kaldırmayı
aklına getiremeyen dilenci gibiyiz.
İçi mücevher dolu bir sandık var yanımızda, ancak dönüp bakmadığımız
için yoksul belliyoruz kendimizi, boş sanıyoruz sandığı.
Bu sabah aynaya baktığında göreceğin yüz ne kadar tanıdıksa, o kadar da farklıdır.
Senin yüzün yeryüzünde geçmiş ve gelecek bütün yüzlerden farklıdır.
Sana özeldir, bir tek senin içindir. Bu sabah aynada, ayrı ve özel olarak yaratıldığını ve
ayrıcalıklı “bir”i olduğunu gördün.
Şimdi yüzününün tüm detaylarında varedildiğini seyret.
Gözlerinin görmek üzere sana özel verildiğini gör.
Kulaklarının işitmek üzere sana verildiğini duy.
Ağzının seni konuşturmak üzere sırf sana verildiğini söyle.
Burnunun yalnız sen koklayasın ve nefes alasın diye sana verildiğinin kokusunu al.
İki dudağın arasında kıvranıp saklanan sade ve içten bir tebessümün
Varedenin doğrudan sana lütfu olduğunu fısılda.
Varedenin, tenindeki sıcacık ve tanıdık yaratış dokunuşlarını duyumsa.
Nabızlarında O’nun hayat verişine dokun.
Şimdi burada olduğunu duyumsa, Vareden’in emriyle”Ol!”durulduğunu bil;
varedildiğini, bugüne gönderildiğini, bugünün gönderildiğini anımsa.
Bugün bi’tanedir.
Sen bi’tanesin.
Ve sen başkasın.
Unutma! Sandığının içinde sandığından fazlası var…

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...