29 Eylül 2018

İNANÇ GENİ BULUNDU



İNANÇ GENİ BULUNDU
inan_eni.jpg
Dünyanın en önemli gen uzmanı olarak tanınan 
Eski ateist Dr. Francis COLLİNS, 
"Genetik yapımızın mükemmelliği sadece Tanrı'nın eseri olabilir. 
Bilimin ilerlemesi Tanrı'nın varlığının kanıtlanmasını sağlayacak. 
İnsanların inançlı olmasını sağlayan genlerin 
sadece mucizevi bir şekilde aktif hale geldiğini kanıtlayacağız" dedi.
ABD'nin en önemli haber dergileri olarak gösterilen 
Time, Newsweek ve Wired, ilginç bir buluşu halka duyururken; 
Time, "Bilim ile din arasındaki mücadelenin 
21'inci yüzyıla damgasını vuracağını" belirtti. 
Newsweek "Dinin siyaset üzerindeki gücü artacak. 
Laiklik bir çok Batılı ülkede yeniden masaya yatırılacak" yorumunu yaptı.
Wired ise "dini akımların güçlenmesinin 
yeni bir ateizm hareketi doğurduğunu 
ve inanan ile inanmayanlar arasında ciddi bir çatışma yaşanacağını" savundu.

iinan_.2k.jpg
iinan_.3k.jpg
iinan_.k.jpg 
 ARAŞTIRMA BAŞLADI 
Din konusuna ilişkin en tartışma yaratacak haber dosyası Time dergisinde yayınlandı. 
Time'a konuşan ünlü ateist Richard DAWKİNS, Evrim Teorisini savunarak, "
Bilimsel ilerlemeler, insan vücudunu hatta duygu ve davranışlarını genlerin belirlediğini gösterdi. 
Genetik yapımızdan milyarlarca yıllık bir süreçte değişti ve sonuçta tesadüfen modern insan ortaya çıktı" dedi. 
 DAWKİNS'in iddialarına yanıt dünyanın en önemli gen uzmanlarından biri olarak gösterilen Dr. Francis COLLİNS'ten geldi. 
 Eskiden bir ateist olan Dr. COLLİNS, 1993'ten bu yana Human Genome Research Institute'un direktörlüğünü yapmaktadır. 
Dr. Collins'in öncülüğündeki 2400 kişilik bir ekip, 3 milyarlık bir dizilimden oluşan insanın genetik yapısını çözmüştü. 
Dr. COLLİNS, Time'a yaptığı açıklamalarda, Tanrı'nın varlığını bilimsel olarak kanıtlayacak bir araştırma başlattıklarını belirterek şöyle konuştu: 
"Evrimi savunanlar, insanın genetik yapısının % 99'unun maymunlarla aynı olduğunu vurgulayıp duruyor. 
Ancak farelerle ve yüzlerce farklı türle de yüzde 90 oranında aynı genetik yapıyı paylaşıyoruz. 
DNA ve genetik dizilim üzerine yaptığımız yüzlerce araştırmanın sonucunda "İnsanlar neden Tanrı'ya inanıyor?" sorusunun cevabını bulamadık. 
Mükkemel genetik yapımızda bizi Tanrı'ya inanmaya iten biyolojik bir yapı bulunmuyor. 
 VMAT2 adlı gene sahip olanların daha inançlı olduğu ortaya çıktı. 
Buna "Tanrı geni" adı verildi. 
Bu geni aktif olmayanların ise, inançsız olduğu ifade edildi. 
Fakat şimdiye kadar yaptığımız araştırmalarda VMAT2'nin aktif hale gelmesini sağlayan dış bir etken bulamadık. 
Ne çevrede olan değişiklikler ne de kalıtsal nedenler VMAT2 üzerinde etkili oluyor. 
 Tanrı geninin mucizevi bir şekilde aktif hale gelip insanlarda inanç olgusunun meydana geldiğini düşünüyoruz. 
Yani ancak Tanrı'nın isteğiyle inanç geni harekete geçiyor. 
VMAT2'nin gizemini çözeceğiz. 

Böylece Tanrı'nın varlığını ilk kez bilimsel olarak kanıtlamış olacağız." TESİRLERİN YAŞAMDAKİ ROLÜ Halim GÜROL Evrende tesadüf yoktur. Her şey bazen kaotik bazen de lineer bir sebep ve netice bağlantısı içerisinde sürüp gider. Hiçbir şey yoktan, kendiliğinden, idraksiz ve hedefsiz meydana gelmez. İyi bir tetkikle her şeye geniş bir açıdan bakılırsa, onda mutlaka bir hedef bulunduğu görülür. Dolayısıyla bir şey başka bir şeyin doğumuna sebep teşkil eder.

Bazen yolda giderken birilerine gözlerimiz daha fazla takılır. Bu takılma, aslında onun fizikî varlığı ile de alakalı değildir. Sanki bir anda yayın yapmakta olan bir radyo istasyonunun sesini almışız gibi garip bir çekilmedir. Tıpkı radyonun istasyon düğmesi ile oynarken bir müzikle karşılaşıp dinlemeye koyulmamız gibidir. Burada iki frekansın, iki tesir alanının birbirine uyum sağlaması sırasında bir akışın meydana gelmiş olmasıdır.

Toplantılarda, seyahatlerde, çevremizde karşılaştığımız varlıklarla aramızda çok kısa sürede gayet sıcak ve uyumlu bir alan oluşur. Birbirimize karşı derhal bir sempati duyarız. Bunun temelinde, mentâl planda yani zihin seviyesinde uyum sağlayabilecek bazı ortak alanların bulunması yatar. Ancak birisiyle aramızda ortak alanların bulunması; zevklerimizin, görüşlerimizin, kültürümüzün ya da ihtiyaçlarımızın da ortak olduğu anlamına gelmez. Bu tür yorumlar beşerî olur. O varlıklar arasındaki ortak alan, yeryüzündeki yaşam hedeflerinin birbirine çok yakın olması sebebiyle ortaya çıkar ve esas müştereklik budur. Kişilerin kendi tekâmülleriyle alakalı hedeflerin birbirine yakınlığı, ortak alanları meydana getirir. Yoksa birçok kişiden duyduğumuz gibi huyların birbirine benzemesi veya aynı şeylerden hoşlanmaları insanları birleştiren etki değildir

tesirler.ss.jpg

Esastaki birlik, hedefteki birliktir. Hedefte birlik olduğu zaman, dünyadaki benzerlikler de otomatikman ortaya çıkar. Fakat esas ortak alan, tekâmül hedeflerindeki benzerliktir. İnsanın kendi duygularını kontrol altına alması, bunları başka varlıklara olabildiğince pozitif değerler olarak yansıtması ve onlardan gelen etkiyi de kendisine zarar vermeyecek şekilde nötralize etmeye çalışması hayatı bilinçli bir şekilde yaşamak olacaktır.

Genel olarak iki varlığın veya iki şeyin birbirine yaptığı titreşimsel bilgi akımı etkidir. Etkide önemli rol oynayan başlıca faktörler: Titreşimin dalga boyu, işareti (artı veya eksi), ve özel voltaj değeridir. Ayrıca rezonans da karşılıklı etkenliği ayarlayan bir faktördür. Maddesel ve ruhsal etkileri birbirinden ayıran nitelik, onların dalga boyları ile voltajlarındaki derinlik farklarıdır. Ruh ve madde daima beraberdir. Ruhun etkisi daima maddesel ortamdan geçerek meydana gelir.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...