08 Temmuz 2014

SIRRIMDAN BANA HİTAP-BENDEN SIRRIMA CEVAP







SIRRIMDAN BANA HİTAP

Matla-ı şems-i hüviyet,menşe-i ekvan benim

Mena-ı mana-yı kesret,mahzen-i ebdan benim.
Ben oyum ki,kendi emrimden yarattım alemi

Hep şuunumdur bu mevcud deh-i bi payan benim
Ben oyum ki ,la mekanım,la zamanım,la kuyud

Her zamandan ,her mekandan münceli imkan benim
Arş benim ,kürsü benim ,asman-ı seb'a benim

Madde vü cevher u unsur camid hayvan benim 
Nur-ı mahzım,sırr-ı Mutlak,nokta-i ıtlak-ı nun 

Hem ruhum ,hem melaik ,Adem'im,insan benim
Ben o zat-ı Mutlak'ım ki,vasf u fi'limle ayan

Ey...Halık-ı zi-şan benim,Rahman benim.


BENDEN SIRRIMA CEVAP

Ben oyum ki,''ben''dedikçe maksadımdır kudretin

Ben oyum ki,benliğimden zahir olmuş vahdetin

Farz edersem benliğim senden cüdadır Ey Vücud

Vehm-i mahzım ,hiç vücudu var mı ma'dümiyyetin

Bir fakirim ki neyim varsa senindir,bense hiç

Fakr-ı fahrı eldedir ferman-ı Vahdaniyyet'in

Arş u kürsi,arz u eflak hep senin emrinle var

Suhuf-ı ekvan dest-i takdirinle mektub ayetin

Sen o zat-ı bi-nişansın,la mekansın ,bi-zaman

Her ne varsa fi'l ü evsafın,kemal-i kudretin

Sen o mevcudsun ki senden bir diğer yok münceli

Her vücuda oldu kayyum,sırr-ı mevcudiyyetin.

Filipeli Ahmet

EL-AKİDETU'T - TEHAVİYYE VE ŞERHİ PDF E-KİTAP







EL-AKİDETU'T - TEHAVİYYE VE ŞERHİ 
PDF E-KİTAP

Karamanoğlu Mehmet Bey'i Arıyorum






KARAMANOĞLU MEHMET BEY’İ ARIYORUM


Karaman oğlu Mehmet Bey’i arıyorum

Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı;

‘Bu günden sonra, divanda, dergahta, bargahta, mecliste,

meydanda Türkçe’den başka dil konuşulmaya’ diye,

Hatırlayanınız var mı?

Dolanın yurdun dört bir yanını,

Çarşıyı, pazarı, köyü, şehiri,

Fermana uyanınız var mı?

Nutkum tutuldu, şaşırdım, merak ettim,

Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,

Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?

Tanıtımın demo, sunucunun spiker,

Gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun diskjokey,

Hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı?

Dükkanın store, bakkalın market, torbasının poşet,

Mağazanın süper, hiper, gros market,

Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?

İlan tahtasının bilboard, sayı tabelasının skorboard,

Bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon,

Merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?

Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,

Beldelerin girişinde welcome,

Çıkışında goodbye okuyanınız var mı?

Korumanın, muhafızın body guard,

Sanat ve meslek pirlerinin duayen,

İtibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı?

Sekinin, alanın platform, merkezin center,

Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,

Özlemin, hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?

İş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria,

Sergi yerlerimizi center room, show room,

Büyük şehirlerimizi mega kent diye gezeniniz var mı?

Yol üstü lokantamızın fast food,      

Yemek çeşitlerimizin menü,

Hesabını adisyon diye ödeyeniniz var mı?

İki katlı evinizi dubleks, üç katlı komşu evini tripleks,

Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre,

Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?

Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,

Vurguncunun spekülatör, eşkiyanın mafya,

Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmaya sponsorluk diyeniniz var mı?

Mesireyi, kır gezisini picnic,

Bilgisayarı computer, hava yastığını air bag,

Eh pek olasıcalar, oluru, pekalayı okey diye konuşanınız var mı?

Çarpıcı, önemli haberler flash haber,

Yaşa, varol sevinçleri oley oley,

Yıldızları star diye seyredeniniz var mı?

Vırvırık dağının tepesindeki köyde,

Cafe shop levhasının altında,

Acının da acısı kahve içeniniz var mı?

Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken,

Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,

Özün el diline özendiğine içiniz yananınız var mı?

Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,

Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik,

Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?

Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum,

Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı…

Hayal meyal hatırlayıp da, sahip çıkanınız var mı?


AHMET TURAN SELÇUK


1277 yılında   Karaman oğlu MEHMET  BEY’İN  Fermanından esinlenerek  şairin duygularını en üst  düzeyde ifade ettiği bana göre oldukça anlamlı  şiirin tamamına katılıyorum…

Yerel  Yönetimlerde görevli belediye başkanlarımızın bu şiiri okumalarını özellikle istiyorum… Sokak isimlerimiz, işyerlerimizin tabelalarındaki  yabancı sözler, birliğimize ne kadar hizmet ediyor sizce?... Onlarca ulusal alanda yayın yapan televizyonlarımızın hangisinde bu konunun tartışıldığını görenimiz var mı?... Millet olmanın başka yolunu bilenimiz var mı?

Osmanlı Devleti’nin bu topraklar üzerinde 623 yıl nasıl yaşatıldığını sorgulayanımız var mı? Türkiye Cumhuriyeti’nin  sonsuza kadar  nasıl yaşatılacağını planlayanımız var mı? Her şeyini yabancılara teslim etmiş insan topluluğunun bir arada, kardeşçe, barış içinde nasıl tutulacağını düşünenimiz var mı? Asırlar öncesinden çağlara seslenen ‘’KARAMANOĞLU MEHMET BEY’İ’’ tanıyanımız var mı? Hacı Bektaş Veli’yi; Mevlana’yı, Yunus’u, Pir sultan Abdal’ı, Süleyman Çelebi’yi, Kaşgarlı Mahmut’u, okuyanımız, anlamaya çalışanımız var mı? Otuz altı Osmanlı Padişahlarının kimler olduğunu, devleti nasıl yönettiklerini okuyup, öğrenenimiz var mı? Türk kimdir? Türk’ün milli ve manevi değerleri nelerdir? Avrupalı, Amerikalı, Asyalı, Afrikalı neden Türk düşmanlığı yaparlar? Merak edip araştıranımız var mı?


Kimliği Türk, inancı, İslam olanların Müslüman Türk’e her fırsatta saldıranların menşeini merak edipte, kafa yoranımız var mı? Bu soruları istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz… Son Yıllarda yaşadığımız sıkıntıların kaynağının nedenlerini düşünenimiz var mı?


Yıllar öncesinden asırlara seslenen RAHMETLİ KARAMANOĞLU MEHMET BEY’İ SELAMLIYORUM… BU DUYGUMU ANLAYANINIZ VAR MI?...

ESHÂB-I KİRÂM PDF E-KİTAP






ESHÂB-I KİRÂM PDF E-KİTAP
“Eshâb-ı kirâm ile Ehl-i beyt,
Birbirlerini severlerdi hep!”
AHMED FÂRÛK

CEVÂB VEREMEDİ DİYÂ-ÜL KULÛB PDF E-KİTAP







CEVÂB VEREMEDİ DİYÂ-ÜL KULÛB
PDF E-KİTAP
Harputlu İSHAK EFENDİ 

KUR’ÂN-I KERÎMDE KIYÂMET ve ÂHIRET PDF E-KİTAP







KUR’ÂN-I KERÎMDE KIYÂMET ve ÂHIRET
PDF E-KİTAP
Müellifi İmâm-ı Gazâlî
Mütercimi Ömer Beğ
Nefs Muhâsebesi
İkinci Kısm
MÜSLİMÂNA NASÎHAT
Vehhâbîlik

FÂİDELİ BİLGİLER PDF E-KİTAP Ahmed Cevdet Paşa İkinci Kısm MUHTELİF BİLGİLER İlm Hey’etimizce Hâzırlanmışdır





FÂİDELİ BİLGİLER
Ahmed Cevdet Paşa
İkinci Kısm
MUHTELİF BİLGİLER
İlm Hey’etimizce Hâzırlanmışdır

HAK SÖZÜN VESÎKALARI (Bu kitâbın içinde on adet risâle vardır) Ebül-berekât Abdüllah Süveydî “rahmetullahi teâlâ aleyh”





HAK SÖZÜN VESÎKALARI
(Bu kitâbın içinde on adet risâle vardır)
Ebül-berekât Abdüllah Süveydî
“rahmetullahi teâlâ aleyh”
 

KIYMETSİZ YAZILAR PDF E-KİTAP (Kıymeti bulunamıyan yazılar) İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî ve Muhammed Ma’sûmun Mektûbâtından







KIYMETSİZ YAZILAR PDF E-KİTAP
(Kıymeti bulunamıyan yazılar)
İmâm-ı Rabbânî
Ahmed Fârûkî Serhendî ve
Muhammed Ma’sûmun Mektûbâtından
Seçme Yazılar
Hâzırlıyan
Hüseyn HilmiIşık
“Rahmetullahi aleyh”
[1911-2001 Eyyûb-İstanbul]

İNGİLİZ CÂSÛSUNUN İTİRÂFLARI PDF E-KİTAP ve İngilizlerin İslâm Düşmanlığı






İNGİLİZ CÂSÛSUNUN İTİRÂFLARI PDF E-KİTAP
ve
İngilizlerin İslâm Düşmanlığı
Terceme eden:M.Sıddîk Gümüş

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE PDF E-KİTAP Peygamberlik Müjdeleri Mevlânâ Abdürrahmân Câmî






ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
PDF E-KİTAP
Peygamberlik Müjdeleri
Mevlânâ Abdürrahmân Câmî
Terceme eden:
Mahmûd bin OsmânLâmiî Çelebî

TAM İLMİHÂL SE’ÂDET-İ EBEDİYYE PDF E-KİTAP ÖNSÖZÜ İşte budur, miftâh-ı genc-i kadîm; Bismillâhirrahmânirrahîm.







TAM İLMİHÂL SE’ÂDET-İ EBEDİYYE
PDF E-KİTAP
İşte budur, miftâh-ı genc-i kadîm;
Bismillâhirrahmânirrahîm.

NAMÂZ KİTÂBI PDF E-KİTAP Kitâb’üs-salâ Hazırlayan: Hasan Yavaş






NAMÂZ KİTÂBI PDF E-KİTAP
Kitâb’üs-salâ
Hazırlayan:
Hasan Yavaş

HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN PDF E-KİTAP





HERKESE LÂZIM OLAN ÎMÂN
PDF E-KİTAP
Mevlâ nâ Hâlid-i Bağdâdî
Terceme eden:
Kemâhlı Feyzullah Efendi

MENÂKIB-I ÇİHÂR YÂR-İ GÜZÎN PDF E-KİTAP






MENÂKIB-I ÇİHÂRYÂR-İ GÜZÎN
PDF E-KİTAP
(Dört Halîfenin Üstünlükleri)
Seyyid Eyyûb bin Sıddîk

Çin Komünist Partisinin Öldürme Tarihine Dair





Çin Komünist Partisinin 

Öldürme Tarihine Dair

Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 55 yıllık tarihi kan ve yalanlarla yazılmıştır. Bu kanlı tarihin gerisindeki hikayeler fazlasıyla trajiktir ve az bilinir. ÇKP’nin yönetimi altında 60 ile 80 milyon arası masum insan, parçalanmış ailelerini geride bırakarak öldürülmüşlerdir. Bir çok insan ÇKP’nin neden öldürdüğünü merak eder. ÇKP acımasızca zulmüne devam ederken insanlar, ÇKP’nin silahlar yerine kelimelerle konuştuğu günleri merak ederler.
Mao Zedong, Kültür Devriminin amacını şöyle özetler, “Kaostan sonra dünya barışa kavuşur fakat 7 yada 8 yıl içinde kaos yeniden başlama ihtiyacı duyar.”[1] Başka bir deyişle 7 yada 8 yılda bir politik bir devrim olmalı ve her 7, 8 yılda birçok insan öldürülmelidir.”
ÇKP’nin bu büyük kıyımının arkasında tam destekli ideolojisi ve pratik gereksinimleri yatar.
İdeolojik olarak; ÇKP, “işçi sınıfının diktatörlükle yönetilmesine” ve “bu işçi sınıfının diktatörlük yönetimi altında iken süregelen devrimine” inanır. Böylelikle ÇKP Çin’i ele geçirdikten sonra, kırsal alanlardaki üretim problemlerini çözmek için toprak sahiplerini öldürmüştür. Ticari ve endüstriyel reformun amaçlarına ulaşmak ve şehirlerdeki üretim ilişkilerini çözmek için kapitalistleri öldürmüştür. Bu iki sınıf elendikten sonra ekonomik tabana dayalı problemler büyük ölçüde çözülmüş oldu. Benzer olarak bu üstyapı[2] ile ilgili problemleri çözmekte kan dökme olarak adlandırılabilir. Parti karşıtı gruptan [3] Hu Feng’in sindirilmesi ve anti-sağcı hareketler entelektüelleri elemiştir. Hristiyanları, Taoistleri, Budistleri ve birçok halk topluluğunu öldürmek dini problemleri çözmüştür. Kitle cinayetleri kültür devrimi sırasında kültürel ve politik açıdan ÇKP’nin tam liderliğinde kurulmuştur. Tiananmen Meydanı Katliamı politik krizi önlemiştir ve demokratik talepleri susturmuştur. Falun Gong’un zulmü, inanış ve geleneksel iyileştirme konularını çözme anlamına gelir. Tüm bu hareketler ÇKP’nin gücünü tekrar toplaması ve devam eden ekonomik krizle, (Çin gücünü toparladıktan sonra tüketici ürün fiyatlarının fırlaması ve Kültür Devriminden sonra Çin’in ekonomisinin neredeyse çökmesi) politik krizle ( Partinin emirlerini dinlemeyen bazı insanlar veya partiyle politik hakları paylaşmak isteyen diğerleri) ve inanç kriziyle (Sovyetler Birliği’nin parçalanması, Doğu Avrupa’daki politik değişimler ve Falun Gong konusu.) yüzyüze gelen yönetimini yeniden kurması için gereklidir. Falun Gong konusu hariç neredeyse önceki tüm hareketler ÇKP’nin kötü hayaletini canlandırmak ve devrim arzusunu kışkırtmak için kullanılmıştır. ÇKP bu politik hareketleri ayrıca ÇKP üyelerini test etmek için ve Partinin gereksinimleriyle karşılamamış olanları elemek için kullanır.
Öldürmek pratik nedenler açısından da gereklidir. Komünist Parti öldürerek gücünü toplamak için bir grup cani ve alçak olarak işe başlamıştır. Bu örnek bir kere yaşandıktan sonra geriye dönüş yoktur. Sabit terör ÇKP’nin tüm yönetimiyle insanların gözünü korkutmakta ve onları kabule zorlamaktadır.
Görünüşte, ÇKP öldürmeye zorlanmış, ÇKP’nin kötü hayalini ve öldürme mekanizmasını bir çok olaylar etkilemiş olarak karşımıza çıkar. Gerçekte bu olaylar partinin öldürme ihtiyacını ve ÇKP tarafından ihtiyaç duyulan periyodik cinayetleri değiştirmek adına hizmet etmiştir. Bu acı verici dersler olmasaydı, insanlar ÇKP’nin demokrasi taleplerini başlatıyor ve geliştiriyor olduğunu düşünebilirdi, 1989’da idealist öğrencilerin demokrasi hareketinde olduğu gibi. 7-8 yılda bir bu kan dökmelerin tekrar meydana gelmesi insanların hafızalarındaki terörün tazelenmesine ve ÇKP aleyhine çalışan, tam yönetimine meydan okuyan, Çin tarihine göre gerçekleri anlatan genç neslin uyarılmasına hizmet eder ve bu genç nesil “işçi sınıfının diktatörlüğünün demir yumruğunu” tadar.
Öldürmek, ÇKP’nin gücünü toplaması için en gerekli yollardan biri olmuştur. Kanlı alacakların artmasıyla, kasap bıçağını bir kenara bırakması insanları ÇKP’nin suçlarının öcünü alma yönünde cesaretlendirmiştir. Bu nedenle ÇKP sadece öldürme ihtiyacı duymaz fakat ayrıca bu acımasız çevrede insanların gözünü korkutmak için, özellikle de ÇKP kurulurken, kan dökme ihtiyacı duyar.
Öldürmenin amacı en büyük terörü aşılamak olmasından dolayı ÇKP keyfi ve mantıksızca yıkım hedefleri seçer. Her politik harekette ÇKP soykırım stratejisini kullanmıştır. “Gericilerin sindirilmesini” örnek olarak alalım. ÇKP gericilerin “davranışlarını” sindirme politikası uygulamaz sadece gerici diye adlandırılanlara uygular. Birisi askere alınır ve birkaç gün Askeri Ordu’ya (Kuomintang, KMT) hizmet eder, fakat ÇKP güç kazandıktan sonra politik açıdan hiçbir şey yapmasa bile bu kişi “gerici geçmişi” itibariyle öldürülecektir. Toprak Reformu sürecinde “problemin kökünden” kurtulmak için ÇKP genellikle toprak sahibi bir aileyi öldürür.
1949’dan beri ÇKP Çin’deki insanların yarısından çoğuna eziyet etmiştir. 60 ila 80 milyon arası insan bu doğal olmayan sebeplerden ötürü hayatlarını kaybetmişlerdir. Bu sayı tüm dünya savaşlarında hayatını kaybeden insan sayısını bile geçmektedir.
Diğer Komünist ülkelerle birlikte ÇKP’nin kontrolsüz cinayetleri, parti doğası üzerinde insanlık duyusuna varan kendi muhalif üyelerinin bile vahşice öldürülmesini içerir. ÇKP’nin terör yönetimi “yenilmez kale”yi ele geçirmek için halkın ve üyelerin üzerine eşit olarak düşer.
Normal toplumlarda insanlar birbirlerine dikkat ve sevgi gösterirler, hayatlarını saygıyla kucaklarlar ve tanrıya şükran duyarlar. Doğuda, insanlar der ki; “kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma” [4] Batıda ise denir ki; “Komşunu kendin kadar sev”.[5] Aksine ÇKP, “şimdiye dek gelmiş tüm toplulukların tarihi sınıf çatışmalarının tarihidir.” olgusunu savunur.[6] Çatışmaları toplumla birlikte canlı tutabilmek için nefret doğrulmalıdır. ÇKP sadece insanları öldürmez ayrıca insanları birbirlerini öldürmeleri yönünde cesaretlendirir. Sabit öldürmelerle insanların birbirlerinin acılarını çekerek birbirlerine olan hassasiyetlerini azaltır. Alışılmış korunmasızlıktan insanların uyuşmalarını isterler ki insanlar duygusuzlaşsın ve “ümit edeceğimiz en iyi şey acı çekmekten kurtulmaktır” olgusunu benimsesin. Bu acımasız sindirim tarafından öğretilen bu dersler ÇKP’nin yönetimini kurmasına olanak sağlar.
Bu sayısız hayatın yok olmasına ek olarak ÇKP Çinli insanların ruhlarını da yok eder. Bir çok insan, kendi nedenleri ve ilkeleri doğrultusunda ÇKP’nin tehditlerine karşı koymaya şartlanmışlardır. Aslında bu insanların ruhları ölmüştür ve bu fiziksel ölümden daha korkutucudur.

I. Korkunç Katliam

ÇKP güç kazanmadan önce Mao Zedong; “Biz gericilere ve gericilerin hareketlerine karşı bir hayırseverlik politikası uygulamıyoruz.”[7] demiştir. Başka bir deyişle, ÇKP’nin Pekin’i almadan önce bile aklını “insanların demokratik diktatörlüğü” adı altındaki yumuşatma zorbalığına takmıştı. Sıradakiler bazı örneklerdir.

Toprak Reformu ve Gericilerin Sindirilmesi

1950 Martında ÇKP, “Gerici hareketleri kesin bir şekilde sindirmeye yarayan emirler”i açıklamıştır ve bu durum tarihte “gericileri sindirme” hareketi olarak bilinir.
Taç giydikten sonra genel affı çıkaran tüm imparatorların aksine, ÇKP kazandığı güçle dakikaları öldürmeye başlamıştır. Mao Zedong’un bir belgede söylediği üzere; “hala insanların korkutulmadığı ve gericileri büyük ölçü de öldürmeye cesaret edemeyen bir çok yer vardır.”[8] 1951 Şubat’ında ÇKP’nin dediğine göre; Zhejiang ve güney Anhui ili hariç “büyük yada orta ölçekte yeterli ölüm olmayan diğer alanlar gericileri öldürme yolunda devam etmeli ve durmamalıdırlar”. Mao ayrıca, “kırsal alanlarda gericileri öldürmek için tüm nüfusun 1/1000’i öldürülmeli, şehirlerde ise bu oran 1/1000’den az olmalıdır.”[9] O zamanlarda Çin’in nüfusu yaklaşık olarak 600 milyondu, Mao’dan gelen bu “kutsal emir” ise en azından 600.000 ölüme neden olmuştur. Hiç kimse 1/1000 oranının nereden geldiğini bilmez. Belki de kapris yüzünden Mao, bu 600.000 kişinin insanlar arasında korkunun temellerini atmak yönünde yeterli olduğunu ve bu nedenle bunun olması gerektiğine karar vermiştir.
Bu ölenlerin ölümü hak edip etmediği ÇKP’nin sorunu değildir. “İnsanların, gericileri cezalandırmaya yönelik Çin Cumhuriyeti Düzenlemeleri” 1951’de açıklanmış ve söylenti yayanların bile hemen idam edileceği de belirtilmiştir.
Gericileri sindirimenin sıcak uygulamaları sırasında toprak reformu da büyük ölçüde yer almıştır. Aslında ÇKP 1920’lerin sonunda işgal ettiği alanlarda toprak reformuna başlamıştır. Görünüşte toprak reformu Taiping Kutsal Krallığıyla[10] benzer bir ideali savunur görünmekle beraber hepsinin gerçekte sürmek için bir çiftliği vardır fakat yine de bu öldürmek için bir bahane değildir. ÇKP’nin 4. kademesinde bulunan Tao Zhu toprak reformu için bir slogan bulmuştur: “her kasaba kanar, her hane savaşır” her kasabadaki toprak sahiplerinin ölmesi gerekliliğini belirterek.
Toprak reformu öldürmeden de gerçekleştirilebilir. Tayvan Hükümetinin de yaptığı gibi varlıklı toprak sahiplerinden toprak satın alınarak gerçekleştirilebilir. Bununla beraber ÇKP bir grup cani içinde sayılmalarına rağmen sadece nasıl hırsızlık yapılacağını bilir. Hırsızlıktan sonra öç alma korkusuyla beraber ÇKP, tüm kurbanları öldürme ihtiyacı duyar ve böylelikle problemin kaynağından kurtulmuş olur.
Toprak reformu sırasında en iyi bilinen cinayet yollarından biri “savaşma toplantısı” olarak adlandırılır. ÇKP suçlar uydurur ve toprak sahiplerinin yada zengin çiftçilerin hesabına katar. Nasıl cezalandırılacakları halka sorulmuştur. Bazı ÇKP üyeleri yada yandaşları çoktan kalabalık içinde “onları öldürmeliyiz” diye bağırarak yerlerini almışlardır ve toprak sahipleriyle zengin köylüler gözler önünde idam edilmişlerdir. Aynı zamanda kasabalarda toprak sahibi olanlar “zorba” olarak adlandırılır. Birçok köylünün avantajına sahip olanlar “cimri zorbalar”, genellikle toplum mekanlarını tamir ettirenler “nazik zorbalar” ve hiçbir şey yapmayanlar da “sessiz yada hareketsiz zorbalar” diye adlandırılır. Böyle bir sınıflandırma anlamsızdır, çünkü tüm “zorba” sınıfı hangi kategoriye ait olursa olsun mutlaka idam ettirilmişlerdir.
1952’nin sonunda ÇKP idam edilen bu “gerici unsur”ların sayısının yaklaşık 2.4 milyon olduğunu açıklamıştır. Aslında KMT hükümet görevlilerinin toplam ölü sayısı ilçe seviyesinin altındadır ve toprak sahiplerinin ise en az 5 milyondur.
Gericilerin sindirilmesi ve toprak reformu üç direk sonuca sahiptir. İlk olarak, klan tabanlı özerklikle seçilen resmi yerel görevliler elenmişlerdir. Gericilerin sindirilmesi ve toprak reformu sırasında ÇKP ilk sistemdeki tüm yönetim personelini öldürmüş ve her kasabaya bir parti kolu yerleştirerek kırsal alanların tüm kontrolünü ele geçirmiştir. İkinci olarak, büyük miktarda bir servet bu gericilerin sindirilmesi ve toprak reformu sırasındaki hırsızlıklar sonucu elde edilmiştir. Üçüncüsü, toprak sahipleri ve zengin köylülerin karşıtları olan siviller acımasızca sindirme politikasıyla yıldırılmışlardır.

“Üç Anti Kampanya” ve “Beş Anti Kampanya”

Şehirlerde sonradan ortaya çıkan “Üç Anti Kampanya” ve “Beş Anti Kampanya” benzer bir soykırım olarak ele alınırken gericilerin sindirilmesi ve toprak reformu esasen kırsal bölgeye odaklanmıştır.
“Üç Anti Kampanya” 1951 aralığında başlamış ve yozlaşmaya, israfa ve ÇKP kadrosundaki bürokrasiye hedeflenmiştir. Bazı yozlaşmış ÇKP görevlileri idam edilmiştir. Daha sonraları ÇKP de kapitalistlerin ayartmalarıyla hükümet görevlilerinin yozlaştıklarına inanmıştır. Buna bağlı olarak, rüşvete, vergi kaçırmaya, devlet mallarının çalınmasına, kötü malzemeyle yapılan inşaatlara ve devlet ekonomi bilgilerinin casusluğuna karşı olan “Beş Anti Kampanya” 1952 yılında başlamıştır.
“Beş Anti Kampanya” genellikle kapitalistlerin varlıklarını çalar hatta paraları için kapitalistleri öldürürlerdi. Shanghai Belediye Başkanı Chen Yi, her gece sofrada elinde bir bardak çayla bilgilendirilirdi. Sakince; “kaç tane paraşütçümüz var?” diye sorardı, bu soru “kaç tane iş adamı yüksek binalardan atlayarak intihar etti?” anlamına gelirdi. Hiçbir kapitalist “Beş Anti Kampanyası” ndan kaçamamıştı. Qing Hanedanlığında Shanghai ticari piyasasının henüz yeni kurulduğu Guangxu dönemi (1875-1908) gibi çok eski bir döneme ait vergileri ödemek zorunda bırakılmışlardır. Kapitalistler tüm servetlerini harcasalar bile bu vergileri ödemeye güçleri yoktu. Yaşamlarını bitirmekten başak çareleri yoktu fakat Huangpu nehrinden kendilerinin atmaya cesaret edemediler. Vücutları bulunmasaydı ÇKP hala onları Hong Kong’a uçmakla suçlayacaklar ve aileleri hala bu vergilerden sorumlu tutulacaktı. Bu yüzden kapitalistler yüksek binalardan atlamak suretiyle arkalarında cesetlerini bırakarak ÇKP’nin ölümlerine inanmasını sağladılar. İnsanların her an yukarıdan düşebilecek bir insan korkusuyla Shanghai’daki yüksek binaların yakınlarından geçmeye korktukları söylenmiştir.
Dört Hükümet birimi tarafından 1996 yılında “Üç Anti ve Beş Anti Kampanyaları” sırasında, ÇKP Tarih Araştırma Merkezini de içeren Çin Halk Cumhuriyetinin Kuruluşundan Sonraki Politik Kampanya Gerçekleri, 323,100 insandan fazlasının tutuklanmasına ve 280’den fazlasının intiharına yada kaybolmasına neden olmuştur. 1955’teki “Hu Fang’a Karşı Kampanya”da 5,000’in üzerinde insan suçlanmış, 500’ün üzerinde insan tutuklanmış, 60’dan fazlası intihar etmiş ve 12’si bilinmeyen sebeplerden dolayı ölmüştür. Gericilerin sindirilmesi olayında sonradan ortaya çıkan rakamlar ise 21,300’den fazla insanın idam edildiği ve 4,300’den fazlasının da intihar ettiği yada ortadan kaybolduğunu ortaya koymaktadır. [11]

Büyük Kıtlık

En yüksek ölüm oranı Çin’in büyük kıtlık döneminden sonra kaydedilmiştir. [12] Çin Halk Cumhuriyetinin Tarihi Kayıtları isimli kitabındaki “Büyük Kıtlık” isimli bir makaleye göre “1959’dan 1961’e kadar anormal ölümlerin ve azalan doğumların sayısı yaklaşık 40 milyondur…. Çin’in 40 milyonluk nüfusunun azaldığı bu yüzyıldaki dünyanın en büyük kıtlığıdır.” [13]
Büyük kıtlık, ÇKP tarafından “Üç Yıllık Doğal Felaket” olarak yanlış bir şekilde etiketlenmiştir. Aslında bu üç yıl hava koşulları açısından elverişliydi ve herhangi bir doğal felaket; sel, kuralık, kasırga, tsumani, deprem, ayaz, don, dolu yada çekirge istilası gibi etkenlerin hiçbiri olmamıştır. “Felaket” kesinlikle kişiden kaynaklanır. Büyük Sıçrayış Kampanyası, köylüleri ürünlerini tarlada çürümeye bırakarak Çin’deki herkesin çelik yapımına dahil olmasını gerekli kılar. Buna karşın her bölgedeki görevliler ürünler üzerindeki kazanç taleplerini azaltırlar. Liuzhou Bölgesinin parti komitesi ilk sekreteri He Yiran, Huanjiang ilinde “kişi başına 65,000kg. çeltik pirinci” gibi şok edici kazancı uydurmuştur. [14] Bu durum tam da bolluk sonrası anti-sağcı hareketin tüm şehre yayılması sırasındaydı. ÇKP sürekli doğru olduğunu göstermek için, ürünleri hükümet tarafından yüksek fiyatlı ürünlere karşılık vergi olarak istimlak etmiştir. Sonuç olarak; hububat oranları, tohum ve köylülerin ürünlerine el konulmuştur. İsteklerle hala karşılaşılmadığı için, köylüler ürünlerini saklamakla suçlanmıştır.
He Yiran’ın dediğine göre; Liuzhou’da kaç insan ölürse ölsün en yüksek kara ulaşmak için yarışmada birinci sırayı almaya çalışmalılar. Bazı köylüler, avuç dolusu pirinç harici her şeyden yoksun bırakılmışlardır. Huanjiang ilçesi, Xunle bölgesi parti komitesi, köylülerin ürünleri tüketmemeleri için yemek yapmayı yasaklamışlardır. Devriyeler bütün gece yedek askerler gibi hareket etmişlerdir. Ateşten çıkan bir ışık gördüklerinde araştırmak için ilerleyeceler ve ani baskın düzenleyeceklerdi. Birçok insan yenilebilir yabani otları yada ağaç kabuğunu yemeye cesaret edememiş ve açlıktan ölmüşlerdir.
Tarihte, kıtlık zamanlarında hükümet yulaf lapası sağlayacak, ürünleri dağıtacak ve kurbanların kıtlıktan kaçmalarına izin verecekti. Bununla beraber ÇKP, kıtlıktan kaçmayı partinin prestijini küçük düşürdüğü gözüyle bakmıştır ve birçok askerin yolları tutarak insanların kıtlıktan kaçmalarını engellemeye çalışmıştır. İnsanlar tahıl ambarlarından ürünleri aşıracak kadar acıktıklarında ÇKP yağmayı sindirmek için kalabalığa ateş açmayı ve öldürülenleri devrim karşıtı olarak etiketlemeyi emretmiştir. Birçok ildeki, Gansu, Shandong, Henan, Anhui, Hubei, Hunan, Sichuan ve Guangxi gibi iller de, büyük sayıda köylü açlıktan ölmüşlerdir. Buna rağmen bu aç köylüler hala, toprağı sulamaya, baraj yapımına ve çelik işçiliğine zorlanmışlardır. Çalışırken birçoğu yere düşerler ve bir daha kalkamazlardı. Sonunda geride kalanların ölülerini gömmek için bile güçleri kalmamıştır. Bazı kasabalar insanların birbiri ardına açlıktan ölmesiyle tamaman yok olmuşlardır.
Çin’in tarihteki en ciddi kıtlık durumlarında insanlar çocuklarını değiş tokuş ederek yemeye çalışmışlar fakat hiç kimse kendi çocuğunu yememiştir. ÇKP’nin yönetimi döneminde insanlar ölüleri yeme, başka bölgelerden gelen insanları yeme ve hatta kendi çocuklarını öldürüp yeme durumuna kadar getirilmiştir. Yazar Sha Qing, Yi Xi Da Di Wan (Bataklığın Karanlık Bölgesi) adlı kitabında bu durumu dile getirmiştir: köylü bir ailede büyük kıtlık zamanında bir oğul ve kız babaya bırakılmıştır. Bir gün kız baba tarafından evden çıkarılmış, eve döndüğünde erkek kardeşini evde bulamamış fakat ocağın yanındaki bir kazanda yüzen yağ ve bir parça kemik görmüştür. Günler sonra baba kazana daha çok su koymuş ve kızını yanına çağırmış. Kız korkmuş ve kapının dışından babasına yalvarmış: “baba lütfen beni yeme. Ben odun toplayıp senin için pişirebilirim. Eğer beni yersen bunu yapan kimse olmayacak.”
Son büyük ve birçok trajedi de bilinmemektedir. ÇKP bunları şerefli birer olay olarak saptırmasıyla beraber insanları cesurca “doğal felaketlere” karşı savaşmaya zorlamış ve kendisini hala “büyük, şerefli ve doğru” olarak göstermeye çalışmıştır.
1959’da Lushan bolluğu ortaya çıktıktan sonra, General Peng Dehuai [15] sahip olduğu güç ile insanların yararına konuşmaya soyunmuştur. Gerçekleri konuşma cesaretine sahip bir grup hükümet görevlisi ve kademesi işlerinden çıkarılmış, alıkonulmuş yada incelemeye alınmıştır. Bundan sonra da hiç kimse konuşmaya cesaret edememiştir. Büyük kıtlık zamanında insanlar pozisyonlarını korumak için, doğruları söylemek yerine açlıktan ölmeler konusundaki gerçekleri saklamışlardır. Gansu ili gereğinden fazla yiyeceğe sahip olduğu iddiasıyla, Shaanxi ilinden gelen yiyecek yardımını reddetmiştir.
Büyük kıtlık ÇKP’nin kademelerinde ayrıca bir kalite testi olmuştur. ÇKP’nin bu kriterine göre on milyonlarca ölüme terk edilmişe gerçeği söylemeyi reddeden ÇKP’nin kademeleri için iyi bir kalite testi olmuştur. Bu testle ÇKP inanacaktır ki; insani duygular ve kutsal ilkeler bir psikolojik yüke dönüşerek ÇKP’nin kademelerini sıradaki parti görevinden engelleyeceklerdir. Büyük kıtlıktan sonra sorumlu taşralı görevliler sadece formalite icabı özeleştiriye iştirak etmişlerdir. Milyonlarca insanın açlıktan öldüğü bir dönemde Sichuan ili ÇKP parti sekreteri Li Jingquan ÇKP’nin güneybatı bölge bürosu ilk sekreterliğine yükseltilmiştir.

Kültür Devriminden ve Tiananmen Meydanı Katliamından Falun Gong’a

Kültür Devrimi resmi olarak 16 Mayıs 1966’da başlamış ve 1976’ya kadar devam etmiştir. Bu dönem ÇKP’nin kendisi tarafından bile “On Yıllık Felaket” olarak adlandırılır. Daha sonraları Yugoslav bir muhabirle yapılan ropörtajda ilk parti genel sekreteri şunları demiştir: “o zamanlarda yaklaşık 100 milyon insanın başka bir deyişle Çin nüfusunun onda birinin ilişiği olduğu anlaşılmıştır.”
Çin Halk Cumhuriyeti Kuruluşundan Sonraki Politik Kampanya Gerçekleri bildirmiştir ki; “Mayıs 1984’te, 31 aylık yoğun araştırma sonucunda, doğrulanması ve ÇKP merkez komitesi tarafından yeniden hesaplanmasından sonra Kültür Devrimine ait rakamlar: 4.2 milyon insandan fazlası alıkonulmuş ve incelenmiş, 1,728,000 insandan fazlası bilinmeyen sebeplerden dolayı ölmüş, 135,000 insandan fazlası devrim karşıtı olarak etiketlenmiş ve idam edilmiş ve 71,200 aile yok olmuştur.” İlçe tarihsel olaylarından derlenen istatistikler gösterir ki; Kültür Devrimi sırasında 7.73 milyon insan bilinmeyen nedenlerden dolayı ölmüştür.
İnsanları ölümüne dövmenin yanı sıra, Kültür Devriminin başlangıcı bir intihar dalgası başlatmıştır. Lao She, Fu Lei, Jian Bozan, Wu Han ve Chu Anping’i de içeren birçok entelektüel Kültür Devriminin erken zamanlarında kendi yaşamlarına son vermişlerdir.
Kültür Devrimi Çin’deki en çılgın solcu dönem olmuştur. Öldürme, birinin devrimci duruşunu göstermenin en rekabetçi yolu olmuştur bu nedenle “sınıf düşmanları”nın kıyımı çok acımasız ve acı olmuştur.
“Reform ve Açılım Politikası” bilgi dolaşımını büyük çapta ilerletmiştir. Bu durum birçok yabancı muhabir için 1989’daki Tiananmen Meydanı Katliamına tanık olma ve öğrencileri ezmek için peşlerine düşen tankları görüntüleme fırsatı tanımıştır.
On yıl sonra 20 Haziran 1999’da Jiang Zemin Falun Gong’u sindirme politikasına başlamıştır. 2002’nin sonuyla beraber Çin’in ana toprağındaki hükümet kaynaklarının bilgileri, alıkoyma merkezlerindeki, çalışma kamplarındaki, hapishanelerdeki ve her gün ortalama 7 kişinin öldüğü akıl hastanelerindeki ölümleri onaylamışlardır.
Bu zamanlarda ÇKP, milyonlarca yada on milyonlarca insanın öldürüldüğü geçmiş zamanlardan daha az insan öldürmeyi amaçlamaktadır. Bunun için iki önemli sebep vardır. Bir yanda partinin kendi kültürüyle insanların fikirlerini çarpıtması ve böylelikle insanların sinmelerine ve boyun eğmelerine neden olmasıdır. Diğer yanda ise; ÇKP görevlilerinin zimmetlerine geçirme ve büyük yozlaşmaları nedeniyle Çin ekonomisi “bir çeşit nakil ekonomi” sine dönüşmüştür ve ekonomik büyüme ile sosyal dengesini sağlamak için yabancı sermayelere dayanmaktadır. ÇKP, Tiananmen Meydanı Katliamını takip eden ekonomik yaptırımları hatırlar ve açık ölümün yabancı sermayenin geri çekilmesine neden olacağını bilir. Bu durum da totaliter rejimi tehlikeye sokacaktır.
Bununla birlikte, bu sahnelerin ardında büyük kıyıma son vermemekle beraber bugünün ÇKP’si bu kanlı kanıtı saklamak için çaba sarf etmemektedir.

II. Öldürmenin Son Derece Acımasız Yolları

ÇKP’nin yaptığı herşey bir amaca hizmet eder: gücü kazanmaya ve devam ettirmeye. Öldürmek, ÇKP’nin gücünü devam ettirdiği çok önemli bir yoldur. Daha çok ve acımasızca insanlar öldürüldükçe, daha çok korku sağlanır. Bu terör Çin- Japon savaşı başlamadan çok önce başlamıştır.

Çin- Japon Savaşı Sırasında Kuzey Çin’deki Katliam

Peder Raymond J. De Jaegher’ın [16] yazdığı İçimdeki Düşman kitabı önerilen ilk Birleşik Devletler Başkanı Hoover kitabın Komünist hareketlerin çıplak terörünü gözler önüne serdiğini açıklamıştır. Dünyanın en kötü gücünü anlamaya istekli herkese bu kitabı tavsiye ederdi.
Bu kitapta De Jaegher, ÇKP’nin insanları, boyun eğmek için nasıl acımasızca korkuttuğu ile ilgili hikayeler anlatmıştır. Örneğin; birgün ÇKP insanların kasaba meydanına gitmesini istemiştir. Öğretmenler öğrencilere meydana gitmesi için izin vermiştir. Bu bir araya getiriş 13 kahraman genç adamın ölümünü izlemek içindir. Uydurulan korkunç suçlamaları açıkladıktan sonra ÇKP öğretmenlere çocuklara kahramanlık şarkıları söyletmesini emretmiştir. Şarkının ortasında sahnede beliren dansçı elinde çok keskin bir bıçak bulunan cellat olmuştur. Cellat güçlü kollara sahip acımasız ve güçlü bir komünist askeridir. Asker birinci kurbanın arkasına gitmiş, büyük keskin bıçağını çıkarmış ve birinci kafa zemine düşmüştür, kan bir kaynak gibi fışkırmıştır. Çocukların coşkuyla şarkı söyleyişleri karmakarışık çığlık ve ağlamalara dönüşmüştür. Öğretmen çocuklara vurarak şarkının devam etmesini sağlamaya çalışmış ve zil bu kaos içinde tekrar tekrar duyulmuştur.
Cellat 13 şey kesmiş ve 13 kafa zemine düşmüştür. Bundan sonra birçok komünist asker gelip, kurbanların göğüslerini kesip büyük bir şölenle kalplerini dışarı çıkarmışlardır. Bütün bu vahşilik çocukların gözleri önünde gerçekleşmiştir. Çocukların hepsi bembeyaz kesilmiş ve bir çoğu da kusmaya başlamıştır. Öğretmenler askerleri azarlamış ve çocukları okula döndürmek için sıraya dizmişlerdir.
Bundan sonra Peder De Jaegher, çocukları bu idamları seyretmeye zorlanırken sık sık görmüştür. Çocuklar kanlı sahnelere alışmış ve cinayetlerle öyle uyuşmuşlardır ki bir kısmı bu heyecandan hoşlanmaya başlamışlardır.
ÇKP bu basit cinayetlerin yeterince korkutmadığını ve heyecanlandırmadığını hissettiğinde tüm işkence çeşitlerini yaratmışdır. Örneğin bir kişinin su olmaksızın büyük bir miktar tuzu yutmaya zorlanması ile kişiyi ölene kadar acı çektirmek yada bir kişiyi soyup kırık camların üzerinde yürütmek yada kışın buz tutmuş nehirde bir delik açıp içine bıraktıkları kişiyi ölüme yada boğulmaya terk etmek gibi.
De Jaegher, Shanxi ilindeki bir ÇKP üyesinin korkunç bir işkence yarattığını yazmıştır. Birgün şehirde gezerken bir restoranın önünde duru ve kaynayan bir kazana bakar. Daha sonra birçok kazan satın alır ve hemen komünist parti karşıtı bazı insanları yakalar. Bu acele yargılama sırasında kazanlar suyla doldurulur ve kaynatılır.
Pingshan’da, De Jaegher bir babanın canlı canlı derisinin soyulduğuna tanıklık etmiştir. ÇKP üyeleri oğluna bunu zorla seyrettirmişler ve babasının acısını ve çığlıklarını duyarak bu insanlık dışı eziyete ortak olmasını sağlamışlardır. ÇKP üyeleri babanın üzerine sirke ve asit dökerek derisinin soyulmasına neden olmuşlardır. Sırtından başlayarak, omuzlar ve daha sonra tüm vücut soyulmuş geriye bir deri ve bir kafa kalmıştır. Babası birkaç dakika içinde hayatını kaybetmiştir.

“Kırmızı Ağustos” Sırasındaki Kırmızı Terör ve Guangxi Yamyamlığı

Şehir üzerinde tüm kontrolü sağladıktan sonra ÇKP bu eziyetini tam anlamıyla sona erdirmedi. Kültür Devrimi sırasında bu vahşet daha da kötü bir hal aldı.
18 Ağustos 1966’da Mao Zedong Tiananmen Meydanındaki kulede Kızıl Muhafızların temsilcileri ile karşılaştı. Komünist lider Song Renqiong’ın kızı Song Binbin, Mao’nun giysi kolu üzerine Kızıl Muhafız amblemi koydu. Mao nazik ve kibar anlamına gelen Song Binbin’in adını öğrendiğinde “daha çok vahşete ihtiyacımız var” dedi. Böylelikle Song adını Song Yaowu’ya çevirdi.(“şiddet isteyen” anlamına gelir.)
Şiddetli askeri saldırılar çabucak tüm şehre yayılmıştır. Komünist ateizmiyle yetişen yeni kuşağın hiçbir korkusu yada kaygısı bulunmamaktadır. ÇKP’nin doğrudan liderliği altında ve Mao’nun emirleri doğrultusunda kızıl muhafızlar; bilgisiz, cahil, kendilerini kanunların üstünde gören, insanları döven ve evleri yağmalayan bireylere dönüşmüşlerdir. Birçok alanda tüm “beş kara sınıf” (toprak sahipleri, zengin çiftçiler, gericiler, kötü elemanlar ve sağcılar) ve aile üyeleri soykırım politikasına bağlı olarak yok edilmişlerdir. Benzer bir örnek; 27 Ağustos’tan 1 Eylül 1966’ya kadar 13 kişilik çalışanlar grubunda, 48 takımda toplamda 325 kişinin öldürüldüğü Pekin yakınlarındaki Daxing yerleşimi bir örnektir. Öldürülen en yaşlı kişi 80, en genç kişi ise 38 yaşındaydı. 22 ev halkı geride hiç kimse bırakılmaksızın öldürülmüştür.
Bir insanı ölünceye kadar dövmek çok bilindik bir sahnedir. Shatan sokağında bir grup kızıl muhafız, hareketsiz kalana kadar yaşlı bir kadına metal zincir ve deri kemerlerle eziyet etmiş hatta kadın bir kızıl muhafız vücudunun üstüne çıkıp karnının üzerinde zıplamıştır. Yaşlı kadın olay yerinde ölmüştür. Chongwenmeng yakınlarında kızıl muhafızlar bir toprak sahibinin evini (dul ve yalnız bir kadın) aramışlar ve her komşudan bir kase kızgın suyu getirip kadının boynundan aşağı yanana dek dökmesine zorlamışlardır. Günler sonra kadın odada ölü ve tüm vücudu kurtçuklarla kaplı olarak bulunmuştur… Sopalarla öldürene dek dövmek, oraklarla kesmek ve ölümüne boğmak gibi birçok öldürme yolu vardır. Bebekleri öldürme şekli ise en acımasızıdır: cani, bebeğin bir bacağı üzerinde durur ve diğer bacağını bebeğin acı çığlıkları arasında koparır. (Yu Luowen’in Daxing Katliamı İncelemeleri.) [17]
Guangxi yamyamlığı Daxing katliamından çok daha acımasızdır. Kırmızı Anıt kitabının yazarı Zheng Yi, kitabında bu üç aşamada süregelen yamyamlığı anlatmaktadır. [18]
İlki başlangıç evresi olup terörün karanlık ve gizli olduğu dönemdir. Bölgenin tarihsel olayları benzer bir sahneyi belgelemiştir: gece yarısı katiller kurbanlarını bulmak için parmak uçlarında gelirler ve kalbi ile karaciğerini çıkarmak için keserler. Tecrübesiz olduklarından ve korktuklarından akciğerini de yanlışlıkla alırlar ve sonra tekrar geri dönmek zorunda kalırlar. Bir keresinde kalbini ve karaciğerini pişirmişler, bazıları evden likör getirmiş, bazıları baharat ve daha sonra tüm caniler bu insan organlarını ocağın ateşinin ışığı eşliğinde sessizce yemişlerdir.
İkinci aşama doruk noktası olup terörün açık ve kamusal hale gelmesidir. Bu aşama sırasında kıdemli katiller kurban canlıyken kalbin ve karaciğerin nasıl çıkarılacağı konusunda tecrübe kazanmışlar ve mükemmel iş için teknikleri diğerlerine de öğretmişlerdir. Örneğin canlı bir insanı keserken katil sadece kurbanın göbeğine bir çapraz çizer, kurbanın üstüne basar (eğer kurban bir ağaca bağlanmışsa katiller kurbanın karnına dizle vururlar) ve kalbiyle diğer organları böylelikle dışarı çıkar. Baş katil; kalp, ciğer ve cinsel organları alırken diğerleri ne kaldıysa onu alırlar. Bunlar uçuşan bayrak ve sloganlarla yeterince ürkütücü sahnelerdir.
Üçüncü aşama çıldırtıcıdır. Yamyamlık hızla yayılan büyük bir harekete dönüşmüştür. Salgın hastalık sırasında vahşi köpekler gibi ölülerin yendiği Wuxuan ilçesinde, insanlar çılgınca diğer insanları yemekteydi. Kurbanlar genellikle önce halk önünde yargılanırlar daha sonra bunu öldürme ve yamyamlık takip ederdi. Kurban ölü yada diri yere düştüğü anda insanlar bıçaklarını çıkarırlar, etrafını çevirirler ve koparabildiklerini koparırlar. Bu aşamada tüm sıradan vatandaşlarda bu yamyamlığa ortak olurlar. Sınıf çatışması kasırgası insanların zihinlerindeki her türlü günahı ve insan doğasını uzaklaştırır. Yamyamlık bir salgın bir hastalık gibi yayılmış ve insanlar yamyam şölenleriyle eğlenirler. İnsan vücudunun herhangi bir parçası yenilebilirdi; kalp, et, ciğer, böbrekler, dirsekler, ayak ve bağlar gibi.İnsan vücudu, haşlama, buğulama, fırınlama, kızartma ve ızgara gibi birçok değişik yolla pişirilebilir. İnsanlar şarap yada likör içer ve insan vücudu yerken oyunlar oynarlar. Bu hareketin doruk noktasında, Wuxuan İlçe Devrim Komitesi gibi en yüksek hükümet organının kafeteryasında bile insan yemekleri ısmarlanır.
Okuyucular düzenlenen bu yamyamlık festivallerinin kazara da olsa organize olmamış bir davranış olduğunu düşünemezler. ÇKP totaliter bir örgüt olup toplumun her hücresini kontrol ederdi. ÇKP’nin cesaretlendirmesi ve işletmesi olmadan yamyamlık hareketleri gerçekleşemezdi.
ÇKP tarafından yazılmış bir şarkıda övgünün kendisi şunu anlatır: “eski toplum [19] insanları hayaletlere çevirdi, yeni toplum ise hayaletleri insanlara.” Bununla beraber bu öldürme ve yamyam şölenleri bize anlatır ki ÇKP bir yaratığa yada bir şeytana çevirebilir, çünkü ÇKP’nin kendisi herhangi bir yaratıktan yada şeytandan daha kötüdür.

Falun Gong Zulmü

Çin’deki insanların uzay ve bilgisayar çağına adım atmalarıyla, insan hakları, demokrasi ve özgürlükle ilgili rahatça konuşmaya başlamışlarken birçok insan geçmişteki korkunç ve iğrenç zulmü düşünebilir. ÇKP sivil kıyafetlerini yapmış ve tüm dünyayla bağlantı kurmaya hazırdır.
Fakat bu gerçekten çok uzaktır. ÇKP, kendi kötü işkence ve cinayetlerinden korkmayan bir grup olduğunu farkettiğinde kullandıkları acımasızlıklar daha deli bir hal alır. Bu yolla eziyet edilen grup Falun Gong’dur.
Guangxi ilinde, kızıl muhafızların eziyeti ve yamyamlığı kurbanların vücutlarından kurtulmayı ve bir insanı birkaç dakika yada saatte öldürmeyi amaçlamıştır. Falun Gong uygulayıcıları, doğruluk, merhamet ve hoşgörü gibi inançlarını bırakmaları yönünde eziyet görmüşlerdir. Bu acımasız işkenceler günlerce, aylarca yada yıllarca sürmüştür. 10,000’den fazla Falun Gong uygulayıcısının bu işkenceler sonucu öldüğü tahmin edilmektedir.
Tüm bu işkencelerden acı çeken ve ölümden kaçan Falun Gong uygulayıcıları 100’den fazla işkence metodunu kaydetmişlerdir, sıradakiler bunlardan sadece birkaçıdır:
Kötü dövmek Falun Gong uygulayıcılarını suistimal etmek için en çok kullanılan yoldur. Polis ve baş tutuklular uygulayıcıları direkt döverler ve diğer mahkumlara da ön ayak olurlar. Birçok mahkum bu dayaktan sağır olmuş, dış kulak dokuları işlevini yitirmiş, göz küreleri ezilmiş, kafatası, omurga, göğüs kafesi, köprücük kemiği, leğen kemiği, kollar ve bacaklar kırılmış, dayak sonucu kollar ve bacaklar kesilmiştir. Bazı işkencelerde daha acımasızlaşıp erkek uygulayıcıların testisleri kıstırılmış, kadın uygulayıcıların ise üreme organları hırpalanmıştır. Eğer uygulayıcılar teslim olmazlarsa işkenceciler derileri soyulana kadar dövmeye devam edecek ve vücutları yarılacaktır. Uygulayıcıların vücutları işkenceden tamamen deforme olmuş ve kanla kaplanmış olup gardiyanlar hala üstlerine tuzlu su dökmeye ve elektrik şoku uygulamaya devam etmiştir. Kan ve yanık et kokusu birbirine karışmış ve acı çığlıklar berbattır. Bu arada işkenceciler boğulma korkularını gizlemek için uygulayıcıların kafalarını kapatmak üzere plastik çantalar kullanmışlardır.
Falun Gong uygulayıcılarına işkence etmek için Çin çalışma kampalarında en çok kullanılan diğer bir yol elektrik şokudur. Polis uygulayıcıları; ağız, başın tepesi, göğüs, cinsel bölge, kalça, uyluk kemiği, ayak tabanları, kadın uygulayıcıların göğüsleri ve erkek uygulayıcıların penisleri gibi vücutlarının hassas bölgelerine şok uygulamak için elektrik batonları kullanmıştır. Birçok polis uygulayıcıları yanık kokusu gelene ve incinen yerler morarana kadar şoka tabi tutmuştur. Bazen anüs ve kafa aynı anda şoka tabii tutulur. Polis genellikle on yada daha fazla elektrik batonunu uygulayıcıları uzun süre dövmek için kullanmışdır. Normalde bir elektrik batonu onbinlerce volttur. Boşaldığında statik bir sesle mavi bir ışık yayar. Elektrik akımı insan vücuduna girdiğinde kişiye yandığını yada sinekler tarafından ısırıldığı hissini verir. Kurbanın derisi kırmızıya döner, ezilir, yanar ve yaralar mikrop kapar. Kurbanın başına çekiçle vuruluyormuş hissi yaratan daha yüksek voltajlı güçlü elektrik batonları da vardır.
Polis ayrıca yanan sigarasıyla kurbanın ellerini, yüzünü, ayaklarının altını, göğsünü, sırtını, meme uçlarını ve diğer yerlerini yakar. Uygulayıcıların ellerini ve cinsel organlarını yakmak için sigara çakmağı kullanırlar. Özel yapım demir parmaklıkları kıpkırmızı olana kadar elektrik ocaklarında ısıtıp daha sonra uygulayıcının ayağını yakmak için kullanmışlardır. Polis ayrıca uygulayıcıların yüzünü yakmak için de kırmızı mangal kömürü kullanmıştır. Polis, birçok kötü işkenceye maruz kalmasına rağmen hala nefes alan ve nabzı atmakta olan bir uygulayıcıyı ölümüne yakmışlardır. Polis daha sonra bunu “kendini kurban etme” olarak adlandırmıştır.
Polis kadın uygulayıcıların göğüslerine ve cinsel organlarına vurur. Hem polisler hem de diğer grup tarafından tecavüze uğramışlardır. Buna ek olarak, polis kadın uygulayıcıların kıyafetlerini çıkartıp, daha sonra onların da tecavüzüne uğrayacakları erkek tutukluların bulunduğu hücrelere atarlar. Göğüslerini ve cinsel organlarını şoka tabii tutmak için elektrik batonu kullanmışlardır. Göğüs uçlarını yakmak için çakmak kullanmışlar ve şoklamak için kadın uygulayıcıların vajinalarına elektrik batonları koymuşlardır. Dört diş fırçasını bir grup yapıp bunu kadın uygulayıcıların vajinalarına sokmuşlar ve çevirmişlerdir. Kadın uygulayıcıların özel bölgelerini özel kancalarla asmışlardır. Kadın uygulayıcıların elleri arkalarında bağlı göğüs uçlarından elektrik geçen bir tele bağlanmışlardır.
Falun Gong uygulayıcılarını “sıkıntı ceketi” [20] giymek için zorlarlar ve daha sonra ellerini arkada çaprazlayıp bağlarlar. Kollarını omuzlarından öne doğru göğüslerinin üzerine doğru alırlar ve bacaklarını da bağlayıp camdan aşağı sallandırırlar. Aynı zamanda uygulayıcıların ağızlarını bezle kapatıp, kulaklarına kulaklık takıp sürekli Falun Gong’a iftira atan mesajlar dinletirler. Bir görgü tanığının ifadesine göre bu işkenceden acı çeken insanlar, kırılan kollarını, bağlarını, omuzlarını, bileklerini ve dirseklerini çabucak güçlendirirler. Bu şekilde uzun süre işkenceye tabi tutulanların omurgaları tamamen kırılmış olup acı verici bir şekilde ölürler.
Uygulayıcıları ayrıca lağım pisliği dolu zindanlara atarlar. Bambu sopalarla uygulayıcıların tırnak altlarına vururlar ve yaralarına mikrop kaptıran tavanları kırmızı, yeşil, sarı, beyaz ve diğer küflerle kaplı rutubetli odalarda kalmaya zorlarlar. Uygulayıcıları ısırması için ayrıca köpekleri, yılanları ve akrepleri vardır ve uygulayıcılara sinir bozucu uyuşturucular enjekte ederler. Bunlar uygulayıcıların çalışma kamplarında gördüğü eziyetlerden sadece birkaçıdır.

16 Temmuz 2009, Perşenbe
Qaraxan

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...