29 Şubat 2016

YALAKALIK, SALATALIK VE ALABALIK…



YALAKALIK, SALATALIK VE ALABALIK…
Bir “adam”ın önce omurgası olmalı…
Karaciğer, mide, kalp, kaslar, eklemler ve öteki tüm falan filan organlar bu omurganın çevresinde ve ona tutunarak oluşmalı…
Mide denen o aç gözlü uzva iki çörek daha fazla girsin diye, öne arkaya eğilip, sağa sola yalpalamamalı “adam…”…
Dili dokuz boğum, beyni nedenselliğin hizmetinde ve düşüncesi aydınlık bir düzlemde gelişip, serpilmeli…
Adam, midesinden düşünüp, ileriye dönük hesaplarının terkisinde geviş getirmemeli…
Gerçek bir adam alkışsız, pohpohsuz yaşamayı bilebilmeli…
Yalakasız ve şakşaksız adım atabilmeli…
Kuşkusuz ve korkusuz dimdik durabilmeli…
Gözlerini insanlardan kaçırarak değil; şefkatli, sevecen bakışları ile insanlığı kucaklayarak bakabilmeli…
Adam, insan olabilmeli…
İnsan, adam olabilmeli…
Güvenilir, sağlam, omurgalı, yürekli, mert ve yiğit bir adam!..
İnsani değerlerle vitrinini süsleyerek insanlara kazık atmanın hesaplarını yapan bir adam müsvettesi değil; insanlığa hizmet etmek için [özveri ile ve gürültü yapmadan] didinip duran gerçek bir adam… Olmalı!.. Olabilmeli…
Evet, insanlar bu nitelikteki adamlardan oluşmalı…
Politika, temiz, dürüst ve erdemli insanların sıradan, olağan ve yalın bir meşgalesi olmalı…
Bilmem ne başkanı ile, sokaktaki adamın hiçbir bakımdan, hiçbir yerde ve hiçbir zaman bir farkı olmamalı; bulunmamalı…
Eğitim, düşünmeyi ve üretmeyi öğretmeli… Ezberlemeyi değil…
Okullar, insanları hayata hazırlamalı… Sınavlara değil.
Sosyal devlet, zenginlerin daha da zenginleşmesine, işsizlerin çoğalmasına ve yolsuzluğun olağan bir hale gelmesine engel olmalı… Direnç göstermeli ve çare bulmalı…
Ve aydınlar, Türk devriminin ALTI temel OK’unu baş tacı ederek, Atatürkçülüğü, içine yerleştirildiği “gardrop”tan özenle çıkartmalı ve bir eylem kılavuzu olarak başlarının tacı, eylemlerinin pusulası haline getirmeli ve bu ülkenin aydınlık geleceğine gerçekten, içtenlikle ve hiçbir kişisel çıkarın gölgesinde kalmadan hizmet etmeli ve emek vermelidir…

Evet… Bu satırlarda yer alan “meli” ve “malı”ları alt alta yazıp topladığımız zaman bir profil şekillenmektedir.
Bu profil, çağdaş insanlık değerleri ile“Türk Milliyetçiliği” ile ilgili esaslarının sıradan bir toplaması gibidir…
Peki… Bu yazının  başlığında yer alan, “yalakalık, salatalık ve alabalık” kavramlarının bu yazının içeriği ile ne gibi alakası vardır?..
İşte bu noktada bu sorunun yanıtı önem kazanmaktadır.
Evet… Eğer bu ilgi, ilinti ve alakayı bu yazıyı okuyan sizler bulup çıkartamıyorsanız… 
Bırakın okumanızı ve bu yazıyı, karşınıza gelen ilk rastladığınız çöp tenekesine atınız…
Çünkü o zaman demek ki bu yazıyı yazan kişi olarak biz, bu yazının iskeletini ve içeriğini, sözünü etmeye çalıştığımız insanlık ideallerinin yörüngesine oturtamamışız demektir…
Boş verin gitsin…

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR







Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiçbir seyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.

Ataol Behramoğlu

ATATÜRK'TEN SON MEKTUP




ATATÜRK'TEN SON MEKTUP


Siz beni halâ anlayamadınız.
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş 'Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u' diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz.
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
Halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz.
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın!
Uluslar, keşife çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız;
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
Birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter!
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil...

Halim Yağcıoğlu

ETME ŞİİRİ MEVLANA CELALEDDIN RUMI


ETME ŞİİRİ MEVLANA CELALEDDIN RUMI


ETME ŞİİRİ 
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. 
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme. 
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? 

Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme. 
Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. 

Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. 
Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... 

Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme. 
Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, 

Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme. 
Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. 

Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. 
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. 

Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme. 
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; 

Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme. 
Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi, 

Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme. 
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, 

O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme. 
Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. 

Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme. 
Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. 

Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme. 
İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. 

Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme. 
 Mevlana Celaleddin Rumi

FEREÇ DUASI



Ferec duası

"Bismillahirrahmanirrahim
İlahi, azum' el belau ve berih' al hefau v'en keşef' el ğitau ve' ngata' er recau ve zagati'l arzu ve muniet'is semau ve ente'l musteanu ve ileyke'l müşteka ve aleyk'el muavvelu fiş şiddeti ve'r reha. Allahümme salli ala Muhammed'in ve ali Muhammed, uli'l emriileine ferazte Aleyna taetehum ve arreftena bi zalike manziletehum fe ferric enna bi haggihim feracen acilen gariben kelemh'il basari ev hüve egrabu ya Muhammed'u, Ya Aliyyu, Ya Muhammed, ikfiyani feinnekuma kafiyan. Vensurani feinnekuma nasiran.
Ya mevlana ya Sahibez zaman! El ğavs El ğavs, el ğavs, edrikniy, edrikniy, edrikniy, es saate, es saate, es saate, el acel, el acel, el acel, ya erham'er-rahimine, bihaggi Muhammedin ve alihit tahirin."

Ferec duası anlamı

"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Allah'ım! Zulüm çoğalmış ve gizli olanlar açılmıştır. Kapalı perde kalkmış ve ümitler yok olmuştur. Yeryüzü daralmış, gökyüzü rahmetinden mahrum kalmıştır. Ey Allah'ım! Sen varsın, ancak sen yardım edebilirsin, yüce makamına şikayet ediyoruz. Kolaylıkta ve zorlukta güvencemiz sensin. Allah'ım peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v.) ve onun pak evladına rahmet et. O emir sahiplerine ki, onlara itaat etmeyi bizlere farz kılmıştın ve onların yüksek makamlarını bize tanıtmıştın. Onların yüzü suyu hürmetine bize de acil ferahlık ver, tıpkı göz açıp kapama gibi veya ondan daha yakın.
Ey Muhammed, ey Ali, ey Ali, ey Muhammed, bana kafi gelin ki, bana kafi gelen sizlersiniz. Bizlere yardımcı olun, bizim yardımcınız sizsiniz. Ey saygıdeğer, ey zamanın sahibi ve imamı. Feryat, feryat, feryat, sesimi duy, sesimi duy, sesimi duy, sesimi duy, hemen, hemen, hemen, acil, acil, acil, ey merhamet edenlerin en merhametlisi. Hz Muhammed'in ve onun pak evlatlarının yüzü suyu hürmetine onun gelmesini çabuklaştır. Amin." 
--------------------------------
Ferec duası, günde bir kere bile okunması büyük faydalar sağlayan duayı, bir kağıda yazılarak üzerinde taşımakta, insanları musibetlerden korur, büyük faydalar sağlar. 
Peygamberimiz (s.a.v.) bu duanın sıkıntılı dönemlerde okunmasını ve taşınmasını tavsiye etmiştir. 

Ferec duasının faydaları
  • Bu dua şeytanı rahatsız eder, istenen dileklerin yerine gelmesini sağlar.
  • Ahir zaman fitnelerinden uzaklaşmaya yardımcı olur.
  • Hz Mehdi'nin kıyamet günü şefaatini sağlar.
  • İmam'ın zuhurunu beklediğimizi gösteren duadır.
  • O'nun zuhurunu yakınlaştırır. 
  • Ölüm zamanında bu duayı okuyana müjde verilir, güzel davranılır.
  • Ömrü uzatmaya yardımcı olur.
  • Pişman olunan kötülükleri, iyiliğe çevirir.
  • Kıyamet günü gediğinde, İmam Ali'nin hayır duasını almaya yardımı olur.
  • Hesapsız cennetin kapısını açar.    
  • Bu duayı okuyan kişi için, melekler Allah'tan bağışlanma diler.
  • Bu duayı okumak kıyamette susuzluğu giderir.
  • Dertlerin ve kederlerin dağılmasına neden olur.
  • Kıyamette merhamete ve şefkate neden olur.
  • Allah nazarında en güzel ameller arasındadır.  
  • Bu duaya devam eden kişiler, kıyamet günü özel hediyelere sahip olur.
  • Dinin kemale ermesine yardım eder.
  • Duayı okuyanlar Hz Mehdi'nin bayrağı altında şehit olan kişinin sevabına nail olur.
  • Okuyanlar imamlarla beraber hasredilir.
  • Kıyamet günü geldiğinde şehitlerin en büyük derecelerinden elde edilir.
  • Hz Fatıma'nın şefaatine nail olunur.

MİNNET EYLEMEM




MİNNET  EYLEMEM

MİNNET EYLEMEM

Har içinde biten gonca güle minnet eylemem

Arabiyi farisiyi bilmem, dile minnet eylemem

Sıratim üzre müstakim gözettim rahimi

Zalimin talim ettiği yola minnet eylemem

Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına

Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına

Rızkımı veren Hudadır kula minnet eylemem

Oy nesimi, can nesimi ol gani mihman iken

Yarın şefaatlarım ahmedi muhtar iken

Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken

Yeryüzünün halifesi hünkâra minnet eylemem

-aşık seyid nesimi-

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...