16 Nisan 2012

TÜRK SULTANLARI...FATİH SULTAN MEHMED (İKİNCİ MEHMED)



BABASI..MURAD HAN II
ANNESİ...HADİCE ALİME HÜMA HATUN
DOĞUM TARİHİ...30 MART 1432
VAFATI...1481
SALTANATI...1451-1481

FATİH SULTAN MEHMED (İKİNCİ MEHMED)
Yedinci Osmanlı padişahı ve İstanbul Fatihi.

   Sultan Murad Han, oğlu şehzade Mehmed' i yanlız din ve fen ilimlerinde yüksek bir tahsil yaptırmak ve bir takım kültür dillerine (Arapça, Farsça, Latince, Yunanca ve Sırpça) sahip olarak yetiştirmekle kalmadı. O, bu kudretli ve kabiliyetli şehzadeye tecrübeli devlet adamlarından ve büyük alimlerden müteşekkil yüksek bir muhiti, maddi-manevibakımlardan devrin en üstün ordusunu ve nihayet bütün düşmanlarını ve Haçlı ordularını yere seren rakipsiz ve sağlam bir devleti de miras bırakmıştı.

   Bununla beraber 21 yalında tahta oturan genç Hakan, daha ilk günlerde devleti ve ordusunu daha büyük hamleler yapacak bir kudrete ulaştırdı. Şehzadeliğinden beri bir an önce İstanbul' u fethetmek ve hazret-i Peygamberin "Kostantiniyye (İstanbul) muhakka feth edilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerdir." müjdesine mazhar olmak istiyordu. Bu gaye ile askeri tarihin kaydettiği en büyük ateşli silahlar ve toplar ile ordusunu dayanılmaz bir kudret halina getirdi. Ayrıca 1000 yıllık tarihi boyunca bütün muhasaraları muvaffakiyetsizliğe uğratan surları aşmak için seyyar kuleler kurdu. Nihayet 6 Nisan' da başlayan kuşatma, 22 Nisan' da Fatih' in donanmayı Beşiktaş' tan Haliç' e indirmesiyle çok şiddetli bir duruma girdi. 29 Mayıs 1453 ' de yapılan son taarruzla şehri alarak ortaçağa son verdi.

   Beyaz bir at üzerinde ve muhteşem bir alayla Topkapı' dan şehre giren Fatih Sultan Mehmed, doğuca Ayasofya' ya gitti. Kapıya gelince attan inip, secdeye vardı. Mabedi temizletti, tasvirlerden kurtardı ve ilk Cuma namazını orada bütün gazilerin sevinç ve heyecanları içinde kıldı. Daha sonra Ayasofya' nın kıyamete kadar cami kalmasını yazılı vasiyyet ve vakf eyledi.

   Fatih Sultan Mehmed bundan sonra, Osmanlı Devleti' ni bir Cihan İmparatorluğu haline getirme ve İslamiyet' i bütün dünyaya yayma mücadelesine girişti. O; "Dünyada tek bir din, tek bir devlet, tek bir padişah ve İstanbul da cihanın payi tahtı olmalıdır. " diyordu. Nitekim bu gaye ile Fatih kısa zamanda Anadolu' da İsfediyar, Trabzon, Karaman ve Akkoyunlu memleketlerini ilhak etti. Dulkadir beyliği ile Kırım hanlığını tabiiyeti altına aldı. Yunanistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan (Belgrad hariç), Eflak Boğdan ve sair ülkeleri fethetti. Bir çok krallık, imparatorluk, hanlık ve beylik ortadan kaldırıldı ve Osmanlı topraklarıTuna' dan Fırat' a kadar yayıldı. Anadolu' da milli birlik te'si edildi.

   Bu büyük Türk Sultanı 1481 senesi ilkbaharında üç yüz bin kişilik bir ordunun başında olarak yeni bir sefere çıktı. Ancak, Hünkar çayırı denilen mevkide hastalandı ve çok geçmeden 3 Matıs 1481 ' de vefat etti. Özel doktoru olan Yahudi dönmesi Yakup Paşa tarafından zehirlendiği de söylenmektedir. Naşı, adına yaptırdığı camini bahçesine defnedildi. Sonra üzerine türbe yapıldı.

   Fatih Sultan Mehmed, ince yüzlü, uzunca boylu, dolgun vücudlu olup, seyrek güler, yüzüne bakıldığında hürmet ve korku telkin ederdi. Her şeyi öğrenmek isteyen zeki bir araştırıcı idi. Harp san' atından çok hoşlanır. yapacağı seferlerden en yakınlarını bile haberdar etmez ve bunların gizli kalmasına çok dikkat ederdi. "Sırrıma sakalının bir telinin vakıf olduğunu bilsem onu yolar atarım" sözü meşhurdur.

   Soğuğa-sıcağa, açlığa-susuzluğa ve yorgunluğa karşı çok dayanıklı idi. Tabzon üzerine çıktığı seferde Zigana dağlarını yay olarak binbir müşkilatla geçerken yanında bulunan Uzun Hasan' ın annesi, Sara hatun; "Ey oğul! Bir Trabzon bunca zahmete değer mi?" deyince, yüce Hakan; "Bu zahmet din yolundadır, ahiretde Allahü tealanın huzuruna varınca inayet ola. Zira elimizde İslam kılıcı var. Eğer bu zahmeti ihtiyar etmezsek bize gazi demek yalan olur." cevabını verir.

   Fatih, büyük ilim, din, kültür ve san' at adamlarını etrafında tolayarak İslam medeniyetine yeni bir hamle verdi ve İstanbul' u devrinde bu medeniyetinve dünyanın en yüksek bir merkezi haline getirdi. Molla Gürani, Hocazade, Molla Hüsrev, Hızır Bey, Molla Yegan, Ali Kuşçu ve Akşeseddin meclisinin en mühim simaları idi. Devrinde Osmanlı Devleti' nin büyük temel müessese ve teşkilatı en mükemmel bir hale geldi. Zeytinyağı döktürerek insanlık tarihinde "yağla makina soğutması", havan topunun balistik hesab ve planını yaparak dik mermi yollu ilk silahı keşfeden de odur. Yine onun devrinde başta İstanbul olmak üzere, imparatorluğun büyük şehirleri cami, mescid, medrese vesair eserlerle donatılmıştır.

TÜRK SULTANLARI...İKİNCİ MURAD HAN



BABASI...ÇELEBİ MEHMED HAN
ANNESİ...EMİNE HATUN
DOĞUM TARİHİ..???
VEFATI..3 ŞUBAT 1451
SALTANATI..1421-1451

İKİNCİ MURAD HAN 
 Osmanlı padişahlarının altıncısı.
    1404 senesinde Amasya' da doğdu. Küçüklüğünden itibaren devrin en büyük alimlerinden ders alarak yetişti. 1415 yılında idari ve askeri bilgileri öğrenip tecrübe kazanması ve devlet yönetimine hazırlanması gayesiyle Amasya sancakbeyliğine gönderildi. Bu görevde iken 1420' de vezir-, azam Bayezid Paşa ile birlikte Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal isyanlarını bastırdı. Babasının 1421' de vefatı üzerine 25 Haziran 1421' de Bursa' da tahta çıktı.

   Murad Han' ın yılları isyanları bastırmakla geçti. Bizans imparatoru Manuel' in tahriki ile amcası Mustafa Çelebi Saltanatını ilan etti. Yine Anadolu beyliklerinden Germiyanoğulları, Ramazanoğulları ve Menteşeoğulları da Osmanlı tabiiyyetini tanımıyarak ayaklandılar. Murad Han, amcasının kuvvetlerini Ulubat çayı kenaında bozguna uğrattıktan ve kendisini de yakalatıp öldürttükten sonra İstanbul' u kuşattı. Ancak bu defa Karamanoğulları teşviki ile kardeşi küçük Mustafa Çelebi' nin isyanı ile karşılaştı. Onun İznik' i alarak, Bursa üzerine yürümesi ie İstanbul kuşatmasını kaldıran Murad Han, 1423' de İznik' i geri alarak kardeşini idam ettirdi. Sonra da sür'atle harekete geçerek, Anadolu beyliklerini itaat altına aldı. 29 Mart 1430' da Venediklilerden Selanik kalesini zabtetti. Fetihten sonra yeni muhacirlerle iskan edilen şehir, çok geçmeden bir Türk-müslüman şehri hüviyetini aldı.

   1432' de Osmanlı aleyhine Karamanoğulları, Macaristan krallığı ve Sırp despotu anlaştılar. İki ateş arasında kalmak istemeyen Murad Han, Rumeli beylerbeyi Sinan Paşa' yı Macarlar üzerine gönderdi. Bu kuvvetler Macarları Tuna nehri kenarında perişan ettiler. Bundan sonra Karamanoğulları üzerine yürüyen Sultan, Konya ve Seydişehir' i aldı. İbrahim Bey' in özür dilemesi üzerine sulh yapıldı.

   Murad Han, 1437' de büyük bir kuvvetle Tuna' yı geçerek Transilvanya' ya girdi. Zibin şehrine kadar pek çok kale fethedildi. 1439' da Belgrad kalesi muhasara altına alındı ise de, bir netice elde edilemedi.

   1444' de Macarla yapılan Segedin antlaşmasından sonr, saltanatı, geleceğin Fatih' i oğlu Memed' e terkeden Murad Han, Manisa' ya çekildi. Fakat bu taht değişikliğinden istifade eden Avrupalılar, Türkleri Rumeli' den çıkarmak için yeni bir haçlı ittifakına giriştiler. Bunun üzerine tekrar ordusunun başına geçen Murad Han, Bizans İmparatorluğu ile Macar, Leh, İtalyan, Çek, Litvanya, Hırvat, Fransız, Alman ve Venediklilerin katıldığı bir büyük haçlı ordusunu Varna' da ağır bir yenilgiye uğrattı. 1448' de Kosova' da haçlıları ikinci defa bozguna uğratarak Osmanlıların bu toprakalrdan atılamıyacağını gösterdi. Murad Han 47 yaşında iken 3 Şubat 1451 günü vefat etti.

   İnce ruhlu, hassas lütufkar, adil, merhametli, sözüne sadık, cesur ve tedbir sahibi, kumanda kabiliyeti yüksek bir devlet adamı idi. On iki yaşında şehzade iken başlayan muhabere hayatı vefatına kadar devam etti. Devlet işleri ile yakından ilgilenen Murad Han İslamiyet'in yayılması için herşeyini fedaya hazırdı. Bu halini Varna fetihnamesindeki sözleri açık olarak göstermektedir.

"Bizler Allahü tealanın ihsanlarının, şükrünü yerien getirebilmek için bütün günlerimizi, senelermizi, İslam dinine hizmete, Allahü tealanın bize emaneti olan insanları ruh, düşüce, beden ve dünyalık bakımından saadet ve selamete kavuşturmaya adadık. İnsanlığın dünyevi ve uhrevi huzur ve seadeti, yalnız İslam dinine uymakla tahakkuk edebileceğinden, biz de bütün ömrümüzü, her şeyimizi Muhammed aleyhissamın dinini sancağını yüceltmeye, O'nun dinini bütün insanlara ulaştırmaya gayret ettik. Dünyada yegane gayemiz ve maksadımız halisane olarak budur..."

   İmar işlerine de ehemmiyet veren ikinci Murad Han, çok eser bıraktığı için Ebu'l-Hayrat diye anıldı. Bursa, Edirne ve başka şehirlerde yolcular için imaret ve ulema için medreseler yaptırdı. Bu faaliyetler neticesinde doğudan pek çok alim ve san'at erbabı Osmanlı ülkesine gelerek ilim hayatına yeni bir canlılık kazandırmıştır..

TÜRK SULTANLARI..BİRİNCİ MEHMED HAN

BABASI...YILDIRIM BEYAZID HAN
ANNESİ...DEVLET HATUN
DOĞUM TARİHİ...1379
VEFATI...26 MAYIS 1421
SALTANATI...1413-1421

TÜRK SULTANLARI..BİRİNCİ MEHMED HAN
   Osmanlı padişahlarının beşincisi ve Osmanlı Devleti' nin ikinci kurucusu.
     Babası Sultan Yıldırım Bayezid Han, annesi Germiyanoğlu Süleyman Şah' ın kızı Devlet Hatun' dur. Küçüklüğünden itibaren devrin en yüksek alimlerinden ders aldı. Din ve fen ilimlerini öğrendi. 1393' de devlet idaresinde tecrübe sahibi olmak üzere Amasya' ya sancak beyi tayin olundu.

   Çelebi Mehmed, Ankara savaşından (1402) sonra parçalanan Osmanlı topraklarını yeniden bir idare altında birleştirmek için fervet devrinde (1402-1413) kardeşleri Süleyman, İsa ve Musa Çelebiler ile mücadele etti. En son 1413' de Çamurlu mevkiinde, Musa Çelebi kuvvetlerini bozguna uğrattıktan sonra, Edirne' de tahta çıktı. Böylece Osmanlı Devleti' ni karşılaştığı bu büyük bunalımdan kurtararak devletin birliğini sağlayan Çelebi Sultan Mehmed, ilk olarak elden çıkan toprakları geri almaya çalıştı.

   1414' de Anadolu üzerine yürüyerek Aydın oğlu Cüneyd Bey' in elinden Kayacık, Nif ve İzmir'i aldı. Karamanoğulları' na ait Konya' yı muhasara etti ise de İkinci Mehmed' in af dilemesi ve tabiiyetini arzetmesi üzerine barış yaptı. Ancak Karamanoğlu' nun sözünde durmaması üzerine Sultan Mehmed, şehri ikinci defa kuşatarak zabtetti (1415). Daha sonra yapılan antlaşmayla Konya'yı Karamanoğulları' na bırakan Sultan, Beypazarı, Sivrihisar, Akşehir, Yalvaç ve Beyşehir kalelerini ülkesine kattı.

   Bundan sonra, evvelce Musa Çelebi ile birleşerek kendisine karşı hareket eden ve vergisini de göndermeyen Eflak beyi Mirça üzerine yürüyen Sultan, onu Yer-Göğü' de mağlup etti. Mirça, üç yıllık vergisini ödediği gibi, oğlunu da rehin olarak bıraktı. Rumeli' den dönüşünde Candaroğulları üzerine yürüdü. Tosya, Çankırı ve Kalecik' i ele geçirdi. 1419 ve 1420'de ilk defa Tuna ırmağının kuzeyine geçerek Basarabya' ya girdi.

   Çelebi Mehmed devrinin en önemli iç hadisesi Şeyh Mahmud Bedreddin isyanıdır. İslam' a uymayan sapık fikirlerini halk arasında yayn Şeyh Bedrettin' in çıkardığı isyan kısa sürede Karaburun' dan Amasya' ya kadar yayıldı. Ancak ülkeye tek başına hakim olduğu günden beri Şeyh Bedrettin' in hareketlerini dikkatle takip eden Sultan, Şeyhin ve tarafdarlarının başlattığı bu ayaklanmayı zamanında bastırmaya muvaffak oldu. Yakalanan Şeyh Bedrettin İslam alimlerinin fetvası üzerine idam edildi.

   Aynı yıl Rumeli' de taht mücadelesine giren ve Düzmece Mustafa olarak da bilinen kardeşi Mustafa Çelebi'yi yenilgiye uğrattı. Mustafa Çelebi kaçarak Bizans İmparatoruna sığındı. Bu olaydan kısa bir müddet sonra Sultan, Edirne' de avlanırken rahatsızlandı ve çok geçmeden de 26 Mayıs 1421' de vefat etti. Naşı Burasa' ya getirilerek Yeşil Türbe' ye defn edildi.

   Osmanlı Devleti' nin ikinci kurucusu kabul edilen Çelebi Mehmed, sabırlı, azim ve irade sahibi sözüne ve vadine sadık, vakur bir hükümdar idi. Sekiz yıllık saltanatını Allahü tealanın dinine hizmet etmek ve yolunu yaymak için kuvvetli bir devlet kurmaya feda etti. Küçük ve büyük yirmi dört muharebede bulunarak kırka yakın yara aldı. İçte ve dışta daimi olarak din ve devlet düşmanlarıyla mücadele halinda iken yazdığı bir şiiri:

"Cihan hasm olsa, Hakk' dan nusret iste!
Erenlerden dua vü himmet iste!"

beytiyle başlamaktadır. Çelebi Mehmed, memleketindeki refahtan diğer müslümanlara da pay vermek, Resul-i ekremin mübarek komşularının dualarını almak için her sene onlara hediyeler gönderme adetini başlattı. Sürre alayı adı verilen bir hey'etle gönderilen hediyeler, Mekke ve Medine' deki mubarek yerlerin tamir ve bakımı ile fakirlerin yiyecek ve giyecekleri için sarf edilirdi.

   Memleketin imarına büyük önem veren Sultan, Bursa' da Yeşil Türbe ile bir cami, medrese ve imaret, Edirne' de bir cami ve bedesten, Amasya' da da oğlu Kasım için bir türbe yaptırmıştır.

TÜRK SULTANLARI..BİRİNCİ YILDIRIM BEYAZID HAN.


BİRİNCİ YILDIRIM BEYAZID HAN.

BABASI...MURAD-I HÜDAVENDİGAR
ANNESİ...GÜLÇİÇEK HATUN
DOĞUMU...1360
VEFATI...1403
SALTANATI...1389-1402

Osmanlı sultanlarının dürdüncüsü.

   Sultan Murad-ı Hüdavendigar' ın oğlu olup, 1360 yılında Gülçüçek hatun' dan doğdu. Küçük yaştan itibaren zamanın en seçkin alimlerinden ilim öğrendi. Değerli kumandanlardan askerlik, sevk ve idare derleri gördü. 1381 yılında devlet idaresinde yetişmesi için Kütahya' ya vali tayin edildi. 1389' da haçlı ordusu ile yapılan Birinci Kosova savaşına katılarak büyük kahramanlık gösterdi. Babası Sultan Murad, bu savaş sonunda bir Sırplı tarafından şehid edilince, devlet şleri gelenlerinin müşterek kararı ile Osmanlı tahtına geçti.

    İlk olarak Sırbistan işleri yoluna koyan Yıldırım Bayezid bu sırada kendisine karşı ittifak eden Anadolu Beylikleri üzerine yürüdü. Sür'atle hareket ederek Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşe ve Hamidoğulları beyliklerini ortadan kaldırdı (1390). Karamanoğulları beylğini itaat altına aldı. (1391). 1391' de İstanbul' u muhasara etti ve yedi aylık bir kuşatmadan sonra şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir cami yapılması ve verginin arttırılması şatıyla anlaşma yaptı. 1392' de Kastamonu üzerine yürüyerek, Candaroğlu topraklarını ele geçirdi. 1394' de Selanik ve Yenişehir' i (Mora) alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk' a kadar ilerlediler.

    Yıldırım Bayezid' in 1395' de İstanbul' u ikinci defa muhasarası yeni bir haçlı ordusunun hareketine yol açtı. bütün Avrupa milletlerinden meydana gelen haçlılar, Osmanlılara ait Niğbolu kalesini kuşatmışlardı. Adına yaraşır bir sür'atle gelen sultan Bayezid haçlıları Niğbolu kalesi önünde ağır bir bozguna uğrattı (25 Eylül 1396). Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra padişaha karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzadeler ve şövalyelere Yıldırım Bayezid Han şöyle diyordu: "Ettiğiniz yeminleri size iade ediyorum. Gidiniz, yeniden ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanmak imkanı sağlamış olursunuz. Zira beni Allahü tealanın dinini yaymak ve O'nun rızasına kavuşmak için dünyaya gelmişim."


    Niğbolu zaferinden sonra Osmanlı akıncıları Macaristan içlerine kadar girerek pek çok ganimetlerle döndüler. 1397' de İstanbul' un üçüncü defa kuşatan Bayezid, Bizans' ın denizle bağlantısını kesmek için Anadolu hisarını inşa ettirdi.
    Yıldırım Bayezid' in 1398' de Karaman ve 1399' da Dulkadırlı topraklarına girmesinden sonra topraklarını kaybeden Anadolu beyleri bu sırada Hindistan seferinden dönen Timur' a sığınarak, onu Osmanlı sultanına karşı kışkırttılar. Bu arada Timur' dan kaçan Karakoyunlu ve Cezayir beyleri de Yıldırım Bayezid' i Timur' a karşı tahrik ediyorlardı. Bu tahrikler ve Timur' un Osmanlılara ait Sivas' ı alması neticede iki büyük Türk hakanını Ankara' da karşı karşıya getirdi. Çubuk ovasında yapılan ve çok şiddetli geçen muharebe sonunda Osamnlı ordusu, mağlubiyete uğrarken, Yıldırım Bayezid Han yedi ay kadar sonra kederinden ve nefes darlığından kırkdört yaşında vefat etti (1403). Timur Han ölüm haberini alınca; "Yazık oldu, büyük bir mücahidi kaybettik." demekten kendini alamadı.

    Sultan Yıldırım Bayezid, çevik, atılgan, cesur aynı zamanda hadiselerini kavramış iyi bir kumandandı. Ani olaylar karşısında soğuk kanlılığını muhafaza ederek kakarını verir ve ordusunu sür'atle istediği yere sevk ederdi. Adeleti çok meşhurdu. Alimlerin sohbetlerinde bulunur, onların Allahü tealanın emir ve yasaklarını bildiren sözlerini gönülden kabul ederdi. Evliyaya çok hürmette bulunurdu. Osmanlı topraklarının her tarafından cami, mescid, darüşşifa, medrese, imaret ve misafirhaneler yaptırdı. Ayrıca bütün bu imaretler için geniş vakıflar kurdurdu. Bursa' daki Ulucamii yaptırdığı en önemli eseridir.

TÜRK SULTANLARI..MURAD-I HÜDAVENDİGAR

BABASI...ORHAN GAZİ
ANNESİ...NİLÜFER HATUN
DOĞUMU...???
VEFATI...1389
SALTANATI..1360-1389

  Osmanlı padişahlarının üçüncüsü, veli ve ahi şeyhi. Orhan Gazi'nin oğlu olup, 1326' da Bursa' da doğdu. Küçük yaştan itibaren devrin alimleri tarafından büyük bir ihtimamla yetiştirildi. Daha sonra Lala Şahin Paşa' nın yanında idare ve harp bilgilerini öğrendi. ağabeyi Rumeli Fatihi Süleyman Paşa' nın 1359' da vefatı dolayısıyla Rumeli' deki ordunun kumandasına getirildi. Kısa bir müddet sonra da babasının vefatı üzerine Bursa' ya davet edilip, Osmanlı tahtına geçti (1360).

    Murad Han, ağabeyi Süleyman Paşa' nın başlattığı Rumeli fütuhatını büyük bir siyasi deha ile kısa zamanda geliştirdi. 1362' deEdirne'yi fethederek devlet merkezini buraya taşıdı. Anadolu'daki Türkmen aşiretlerini, fethettiği bölgelere yerleştirerek bölgede türk nüfusunun çoğunluğu ele geçirmesini sağladı. Bu göçler sayesindedir ki, Osmanlı Türkleri Viyana önlerine kadar ilerledi ve Rumeli' de Osmanlı hakimiyeti beşyüz yıl devam etti.

    Osmanlı Devleti' nin Rumeli' de ilerlemesini durdurmak için Papa Beşinci Urban' ın teşvikiyle Macar, Sırp, Bosna, Eflak ve Bulgar kuvvetlerinden meydana gelen bir haçlı ordusu Sırpsındığı savaşında Hacı İlbeyi komutasındaki birliklerce bozguna uğratıldı (1364). bu büyük zaferi Yanbolu, Samaku, Gümülcine, İskeçe, Kavala, Dırama, Serez ve Karaferye gibi önemli kalelerin fethi takip etti. Bu arada harekat halindeki Osmanlı akıncıları Vardar' ı geçip Sırbistan, Bosna, Arnavutluk ve Dalmaçya' ya kadar uzanan Adriyatik denizine dayandılar.

    Murad Han bir taraftan fetih hareketlerine devam ederken, diğer taraftan ortaya çıkan mali, idari ve askeri ihtiyaçları karşılamak için tedbir aldı. Tımar teşkilatı geliştirildi. Yaya, müsellem ve yeniçerilere ilaveten kapıkulu askerinden maaşlı süvari ocağı kuruldu.

    Murad Han 1387' de Osmanlı topraklarına tecavüzü adet haline getiren Karamanoğlu üzerine sefere çıktı. Konya önünde Karamanoğlu kuvvetlerini bozguna uğratarak Konya ve Beyşehir' i alıp Bursa' ya döndü.

    Bu sırada Sultan Murad' ın anadolu' da uğraşmasını fırsat bilen Bosna, Sırp ve Bulgar kralları Osmanlıları Balkanlardan atmak için ittifak kurmuşlardı. Sultan Murad Han 150.000 kişilik bu müttefik kuvvetlerini Kosova' da karşıladı. 8 Ağustos 1389 berat gecesi idi. Abdest alıp iki rekat hacet namazı kılan Sultan sonra ellerini açıp Cenab-ı Hakk'a gözyaşları içinde şöyle yalvardı. "Ya Rab! Bu mü'minleri küffar elinde mağlub edip helak eyleme. Bunları mansur ve muzaffer eyle. Ya ilahi! Mülk ve kul senindir. Sen kime istersen verirsin. Ben dahi aciz bir kulunum. Mülk ve mal benim maksafım değildir. Hemen halis ve muhlis senin rızanı isterim. Beni bu müslümanlara kurban eyle. Evvel beni gazi kıldın, şimdi de şehadet nasip kıl! Amin."

   Ertesi gün Birinci Kosova savaşında düşman büyük bir bozguna uğradı. Ancak sultan zaferin şükranesi olarak savaş meydanında gezerken Miloş Obiliç adında bir Sırp tarafından hançerle vurularak yaralandı. Çok geçmeden de arzuladığı şehidlik mertebesine kavuştu.

    Azim, irade, vakar ve ciddiyet sahibi olan Sultan Murad Han, din farkı gözetmeksizin tebeasına karşı çok şefkatli ve merhametli idi. Samimi şahsiyeti ile içte ve dışta sevgi ve saygı uyandırdı. Hukuki, mali ve askeri sahalarda yaptığı esaslı teşkilatlar ile kudretli bir devletin temellerini attı. Kararlarını mutlak surette tecrübeli beyleriyle müzakere ettikten sonra verirdi. Kendi mütalaasına aykırı fikirleri de dinler yerinde gördüklerini kabul eder, itirazlara ehemmiyet verirdi. Bu hali başarılarında çok etkili olmuştur.

    Fethedilen yerlerde imar faaliyetlerine de önem veren Murad Han, yeni fethettiği Edirne' yi; cami, medrese, han, hamam saray gibi eserlerle Türk-İslam beldesi halina getirdi. Memleketin çeşitli yerlerini hayır eserleri ile donattı.

TÜRK SULTANLARI ORHAN GAZİ

ORHAN GAZİ
BABASI...OSMAN GAZİ
ANNESİ...MAL HATUN
DOĞUMU...1281
VEFATI...1360
SALTANATI...1326-1360

  Osmanlı padişahlarının ikincisi.

    Sultan Osman Gazi'nin oğlu olup, dedesi Ertuğrul Gazi' nin vefat ettiği 1281 senesinde Söğüt' te doğdu. Küçük yaştan itibaren tam bir disiplin ve intizam ile istikbalin beyi olacak şekilde yetiştirildi. Şeyh Edebali ve Dursun Fakih gibi alimlerden ilim öğrenip, feyz aldı. Gençliğinden itibaren Bizans tekfurlarıyla olan gazalara katıldı. Kumandanlık ve devlet idaresi konusunda bilgi ve tecrübe kazandı. Babasının yaşlılığı dolayısıyla 1324' den itibaren devlet idaresinin başına geçti. Osman gazi, onu Bursa' nın fethiyle görevlendirdi.

    Orhan Bey' in 1326' da Bursa' yı fethi sırasında Osman Gazi vefat etti. Babasının naşını Bursa'da Gümüşlü Künbed' e nakledildikten sonra Osmanlı Devleti' nin ikinci sultanı olarak tahta geçti ve devlet merkezini Yenişehir' den Bursa' ya nakletti.

    Bundan sonra fetih ve gaza hareketine hız veren Orhan Gazi, 1329' da Bizans kuvvetlerini Pelakanon' da ağır bir yenilgiye uğrattıktan sonra 1330' da İznik' i aldı. Devlet' in geçiçi merkezi haline getirilen İznik şehri imar edilerek, İslami eserlerle süslendi. Orhan Gazi, İznik' in en büyük kilisesini camiye çevirerek burada Cuma namazı kıldı..

    Fetih hareketine devam eden Orhan Gazi, 1331' de Taraklı, Mudurnu ve Göynük kasabalarını, 1333' de Gemlik, 1336' da Kirmastı, Mihaliç ve Ulubat kasabalarını zabt etti. 1337' de ise İzmit' in fethi ile, Kocaeli yarımadasının tamamı Osmanlıların eline geçti.

    1353' de Bizans' taki iç karışıklıklardan faydalanan faydalanan Orhan Gazi, Gelibolu' da Çimbe kalesine sahip oldu. Bu, Osmanlıların Rumeli' ye geçerek bölgeleri tanımaları ve gelecekteki fetihleri bakımından önemli rol oynadı. Nitekim oğlu Süleyman Paşa'yı Rumeli' deki kuvvetlerin başına tayin eden Orhan Gazi, Bolayır' dan Tekirdağı'na kadar uzanan bölgeyi feth ettirdi.

    Diğer taraftan Anadolu' da da birliği, sağlama çalışmalarına hız veren Orhan Gazi; Karesioğullarından 1345' de Balıkesir' i, 1350' de ise Bergama ve Edremit' i, Eretna beyliğinden de 1354' de Ankara' yı aldı.

   Orhan Gazi, büyük oğlu büyük oğlu Süleyman Paşa' nın 1359' da bir av sırasında attan düşerek vefat etmesi üzerine üzüntüsünden hastalandı ve 1360' da vefat etti. Bursa' daki Gümüşlü Künbet' e defnedildi.

   Şahsiyeti nesillere örnek mahiyette olan Orhan Gazi, halim-selim olup, son derece merhametliydi. Kolay kızmaz, kızınca da belli etmezdi. Askerlerini ve tebasını kendinden fazla korurdu. Çok adildi. "Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. sonunda hüküm isabetli olsa geçken adalet zulümdür." buyururdu. Orhan Gazi' nin İslam ahlakına hayran olup, adaletine gıpta eden hıristiyanlar kendi soyundan ve dininden hanedanların yerine , Osmanlı isaresini tercih ederlerdi.

    Orhan Gazi devrinde fethedilen beldeler ilmi, mimari ve sosyal te'sislerle süsülendi. İznik fethedilince, manastırı medreseye çevirerek ilk Osmanlı medresesini kurdu. Yine İznik' te yaptırdığı imaretin açılışında kendi eliyle fakirlere aş dağıttı. Ahalisinden müslim ve gayri müslim hiç kimsenin aç kalmamasına gayret etti.

    Cihaddan vazgeçmez ve emri altındakileri devamlı Allahü tealanın dinini yaymaya teşvik ederdi. Oğlu Murad Gazi' ye "Oğul! Cennet - mekan babam Osman Gazi Han bir avuç toprağı beylik yaptı. Biz Allah' ın izniyle beyliği sultanlığa çevirdik. Sen daha da büyüğünü yapacaksın! Osmanlı' ya iki kıt'a üzerinde hükmetmek yetmez. zira İ'la-yı kelimetullah (Allahü tealanın ismi şerifini yüceltmek, İslamiyet' i yaymak) azmi iki kıt' aya sığmayacak yüce bir azimdir." diyerek son vasiyetini yapmıştır..

TÜRK SULTANLARI-TUĞRUL-ALP ARSLAN-MELİKŞAH-BİRİNCİ KILINÇARSLAN-OSMAN BEY..

 
 
TÜRK SULTANLARI
 
TUĞRUL BEY
ALP ARSLAN BEY
MELİKŞAH
BİRİNCİ KILINÇARSLAN
OSMAN BEY..
OSMAN GAZİ
BABASI...ERTUĞRUL GAZİ
ANNESİ...HAYME HATUN
DOĞUMU....1258
VEFATI...1326
SALTANATI...1299-1326

Osmanlı Devleti' nin Kurucusu.

 
    Oğuzların Kayı boyundan, Türkiye Selçuklularının uç beyi Ertuğrul Gazi' nin oğlu olup, 1258 senesinde Söğüt' te doğdu. Küçük yaştan itibaren İslam ilimlerini öğrenen Osman Gazi, ayrıca mükemmel bir askeri talim ve terbiye gördü. 1277' de Anadolu' nun İslamlaştırılıp, Türkleşmesi faaliyetine katılan gönül sultanlarından ve ahilerden biri olan Şeyh Edebeli' nin kızı ile evlendi. Babası Ertuğrul Gazi' nin 1281' de vefatı üzerine bey seçilip iradeyi ele aldı..

 
    Osman Beyi Kayıların başına geçince Söğüt' ü kendisine merkez yaparak Akçakoca, Gazi Abdurrahman, Aykut Alp ve Konur Alp gibi beylerle Bizans' a karşı fetihlere girişti. 1285' de Kulaca Hisar' ı feth edildi. 1288' de İnegöl ve Karacahisar tekfurlarının kuvvetlerini Ekizce' de bozguna uğrattı. Bu savaşta Osman Gazi' nin kardeşi Saru Batu şehid oldu.

 
    Osmanlıların daha sonra Karacahisari Taraklı ve Göynük' ü elde etmesi üzerine, bölge tekfurları ittifak ederek Osman Gazi' yi bir düğün münasebetiyle öldürmek istediler. Dostui Harmankaya hakimi Köse Mihal (ki daha sonra İslamiyet'i kabul ederek Mihal Gazi adını almıştır)' in haber vermesi ile vaziyeti öğrenen Osamn Gazi sür'atle harekete geçerek Bilecik ve Yarhisar' ı zabt etti. Gelini ele geçirerek Nilüfer adını verip, oğlu Orhan Gazi ile nikahladı.

 
    1299' da Türkiye Selçuklu sultanlığındaki iktidar boşluğundan faydalanan Osman Gazi istiklalini ilan etti. 1301' de Yenişehir' i alarak İznik ve Bursa' nın fethinin yolunu açtı. Bursa, Kite ve Atranos tekfurlarının kuvvetlerini Koyunhisar mevkiinde bozguna uğrattı. Bu zaferden sonra Kestel, Kite ve Ulubat kaleleri Osmanlıların eline geçti.

 
    1308' de İznik' in en mühim ileri karakolu olan Karahisar ele geçirildi. Böylec İznik-İzmit karayolu türklerin hakimiyetine girmiş oldu. Osman Bey artık başta Bursa olmak üzere İznik ve İzmit'in zabıtını ilk hedef olarak görüyordu. 1314 yılında başlayan Bursa kuşatması, 10 senden fazla sürdü. 1324' de hastalanan Osman Bey, kumandayı oğlu Orhan' a devretti.

 
    Osman Gazi, oğlu Bursa' yı fethettiği sırada vefat etti (1326). Naşı Bursa' ya götürülerek Gümüşlü Künbet' defn edildi.

 
    Osman Gazi salih bir müslüman olup, İslam ahlakının iyi ve güzel vasıflarına sahipti. Az sayıdaki aşiret kuvvetleriyle Bizans ordusunu ve tekfurlarını üst üste mağlup edip zaferler kazanarak dünya' nın en uzun ömürlü hanedanını ve en büyük devletlerinden birini kurdu. Bir taraftan fetihlere devam ederken, diğer taraftan devler taşkilatının müesseselerini mükemmel bir şekilde kurmaya ve sistemleştirmeye çalıştı. Ömrü, Rum kafirleri ile savaşmakla ve İslamiyet' i yaymakla geçti. Vefat edeceği zaman, oğlu Orhan Bey' e gönderdiği vasiyetnamesi, İslamiyet' e olan sevgi ve saygısını ve Türk milletinin rahat ve huzurunu düşündüğünü ve insan haklarına gönülden bağlılığını açıkca bildirmektedir. Vasiyetnemenin özü şöyledir:
    "Allah'ü tealanın emirlerine muhalif bir iş işlemiyesin! Bilmediğini ulemadan sorup anlayasın. İyice bilmeyince bir işe başlamayasın. Sana itaat edenleri hoş tutasın. Askerine in'amı, ihsanı eksik etmeyesin ki, insan ihsanın kulcağızıdır. Zalim olma! Alemi adaletle şenlendri. Ve Allah için cihadı terk etmiyerek bani şad et! Ulemaya riayet eyle ki, din ve devlet işleri nizam bulsun. Nerede bir ilim ehli duyarsan ona rağbet ve yumuşaklık göster; Askerine ve malına gurur getirip ulemedan uzaklaşma. Bizim mesleğimiz Allah yoludur ve maksadımız Allah' ın dinini yaymakdır. Yoksa, kuru gavga ve cihangirlik davası değildir. Sana da bunlar yaraşır. Daima herkese ihsanda bulun! Memleket işlerini noksansız gör! Hepinizi Allahü tealaya emanet ediyorum. "
BİRİNCİ KILINÇ ARSLAN
BABASI...SÜLEYMAN ŞAH
ANNESİ..???
DOĞUMU...???
VEFATI...TEMMUZ 1107
SALTANATI...1092-1107

Türkiye Selçuklu Devleti' nin kurucusu, Kutalmışoğlu Süleyman Şah' ın oğlu ve İkinci Türkiye Selçuklu Sultanı.

   Babası Süleyman Şah' ın 1086' da Suriye seferinde Melik tutuş' a yenilmesi ve ölümü üzerine, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah onun oğulları Kılıç Arslan ve Davud Arslan' ı İsfehan' a götürdü. Kılıç Arslan burada altı sene iyi bir eğitim ve öğretim görerek, Türk-İslam terbiyesi ile yetiştirildi.

   Kılıç Arslan, 1092' de Büyük Selçuklu Sultanı Berkyaruk' un izni ile Anadolu' ya gelerek İznik' te altı yıldır boş duran Türkiye Selçukluları tahtına çıktı. Yanındaki Türkmen ailelerini İznik' e yerleştirerek, Anadolu' da dağılmış olan birliği yeniden te'sis etti.

   Bu sırada Bizanslıların fırsattan istifade ile Marmara sahillerini işgale başlamaları üzerine Kılıç Arslan İzmir Bey'İ Çaka ile ittifak ederek mücadeleye girişti. İmparator Alexios' un Türk kuvvetlerine karşı denizden gönderdiği büyük bir ordubozguna uğratıldı. İznik' e saldırıları bertaraf edilen Bizanslılar, Balıkesir ve Kapıdağı bölgelerinden de geri püskürtüldüler.

   1095' de Malatya üzerine sefere çıkan Kılıç Arslan kaleyi tam düşürmek üzere iken, yüzbinlerce kişilik haçlı kuvvetlerinin Türkiye topraklarına girdiğini haber aldı. Bunun üzerine, muhasarayı kaldırarak süratle memleketini müdafaaya döndü. İznik' i muhasara eden haçlılara karşı hisar önün de ordusunu savaşa soktu. Şiddetli çarpışmalar sonun da iki taraf da ağır zayiat verdi. Birçok haçlı kumandanı öldürüldü. Ancak düşman devamlı takviye alıyordu. Kalabalık düşman kuvvetlerine karşı meydan savaşı vermenin tehlikeli olacağını anlayan Kılıç Arslan ordusunu geri çekmek zorunda kaldı. Böylece 22 yıllık Selçuklu payitahtı olan İznik şehri 29 Haziran 1097' de Haçlı kuvvetlerinin eline geçti.

   Kılıç Arslan bundan sonra Danişmend Gazi ve Kayseri emiri Hasan ile birşleşerek Eskişehir' e doğru harekete geçen haçlılara dağ, geçit ve vadiler de sürekli baskınlar düzenleyerek ağır zayiat verdirdi. Öyle ki, Kayseri ve Toroslar üzerinden Kudüs' e doğru yol alan haçlı ordusu Kılıç Arslan' ın ve kumandanlarının yıtpratma savaşları neticesin de altı yüz binden yüz bine düştü. Neticede Kudüs' e ulaşan haçlılar bu bölgedeki büyük Selçuklu emirlerinin rekabetinden de faydalanarak Antakya, Urfa ve Kudüs' de hıristiyan idareler kurdular.

   İznik' in kaybından ve Birinci Haçlı seferinden sonra Kılıç Arslan, Anadolu Türklerini toplamaya başlayarak, Konya' yı başkent yaptı. Büyük Selçuklu İmparatorluğu' nun parçalanmasından faydalanarak bütün İslam alemine hakim olmak teşebbüsüne girişti. Ancak Musul emiri Çavlı, Artukoğlu İlgazi ve Suriye meliki Rıdvan ile 1107 senesi Temmuz ayında Habur ırmağı kıyısında yaptığı savaşı kaybetti. Yaralı olarak Habur ırmağını geçerken boğularak şehid oldu. Naşı Meyyafarikin' e götürülerek kendisi için yapılan Türbeye defn edildi.

   Türkiye Selçuklu Devleti' nin en buhranlı devrelerinde hükümdar olan Birinci Kılıç Arslan, teşkilatçı bir devlet adamıydı. Üstün kumandanlık kabiliyetine sahip, hayatı mücadele içinde geçen büyük bir kahraman ve gazidir. Mutaassıp haçlı ordusuna ağır kayıplar verdirerek, Türklerin Anadolu topraklarından atılamayacağını isbat etti. Çok hayır işleyip ahalisinin sevgisini kazandı. Hıristiyan halka da adalet ve şefkatle davrandı. Bu yüzden devrin tarihçileri "Kılıç Arslan' ın ölümü hıristiyanlar için de bit matem oldu." demişlerdir.

BABASI...SULTAN ALP ARSLAN
ANNESİ...???
DOĞUMU..6..AĞUSTOS..1055
VEFATI...16 KASIM 1092
SALTANATI...1072-1092

 Büyük Selçuklu Sultanı.

6 Ağustos 1055 pazar günü doğan Melikşah, küçük yaşlardan itibaren babası Sultan Alp Arslan taraından itina ile yetiştirildi. Heniz 9 yaşındayken vezir Nizamülmülk' ün yanında savaşa katıldı. 1066' da Radgan' da veliaht ilan edildi. Babasının seferleri sırasında Rey' de kalarak vekalet etti ve devlet işlerinde mükemmel yetişti.

Melikşah 24 kasım 1072' de babasının şehid edilmesin üzerine henüz 18 yaşında iken Selçuklu tahtına çıktı. Hükümdarlıüını kabul etmeyen amcası Kirman meliki Kavurd' u 1073' de Hemedan yakınlarında yenerek esir etti. Kirman ve çervesini Kavurd' un çocuklarına bırakan Melikşah, Semerkant hanı ikinci Nasr' ın ele geçirdiği Tirmiz üzerine yürüdü. Ancak Nasr' ın gelerek özür dilemesi ve bağlılığını arz etmesi üzerine onu affetti.

1075' de Kafkasya seferine çıkan Sultan Melikşah Kartli bölgesini hakimiyeti altına aldı ve idaresini emirlerinden Savtigin' e bıraktı.. Ayrıca kardeşi Tutuş' u Suriye, Emir Porsuk'u da Anadolu' daki fetihlere memur etti.

Tutuş, 1078' de Fatımiler üzerine yürüyerek Şam' ı fethetti. Bu sırada Sultan Melikşah' a karşı isyan eden Atsız' ı da cezalandıran Tutuş, Suriye' yi tamamen ele geçirerek Suriye Selçukluları Devleti' ni kurdu..

Büyük Selçukluların 1085' de Diyarbekir' i ele geçirmeleri neticesinde Mervaniler Devleti yıkıldı. Ertesi yıl, Suriye seferine çıkan Sultan Melikşah, Urfa, Menbic ve Halep kalelerinden sonra Antalya' da Akdeniz' e dayandı. Burda elbisesini çıkarıp yere seren ve namaz kılıp Allahü tealanın inayetine şükreden Sultan, denizden aldığı kumları İran'a götürüp babası Alp Arslan'ın kabrine serpti ve ;"Babacığım! İşte sana müjde, henüz bir çocuk olarak bırakmış olduğun oğlun, Allah'ın izniyle dünyayı baştan sona fethetmiştir." dedi.

Melikşah 1092'de Bağdat'a giderek Hicaz, Yemen ve Aden bölgesinin alınması amacıyla ordularını sefere hazırladı. Aynı yıl Mekke ve Medine ile Arabistan yarımadasının büyük bölümü ele geçirildi. Hac yolları emniyet altına alındı. Sultan Melikşah'ın hedefi, Kuzey Afrika'yı tamamiyle İslam birliği içersine almaktı. Ancak bu emeline kavuşamadan Bağdad yakınlarında avlanırken, hastalanarak 19 Kasım 1092 Cuma günü vefat etti. Naaşı İsfehan'a nakledilerek kendisi için yaptırdığı medresedeki türbesine defnedildi.

Sultan Melikşah yirmi senelik saltanatında devletin sınırlarını Kaşgar'dan Batı Anadolu'ya Kafkasya'dan Yemen'e kadar genişletti. Orta boylu, geniş omuzlu ve beyaz yüzlü idi. Büyük bir devletin sultanı olmasına rağmen yumuşak tabiatlı bir zat idi. Sarayında daima devrin alimleriyle sohbette bulunurr ve kıymatli fikirlerini alırdı. Her cins silahı mükemmel kullanır, iyi ata binerdi.

Melikşah, bütün Selçuklu ülkelerini imar ettirdi ve halkı refaha kavuşturdu. Büyük şehirlerde Nizamiye medreselerini kurdu. İlim, kültür, ziraat, sanayi ve ticaretçok ilerledi. Nizamülmülk, onun hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getiriyordu:"Melikşah, dindar, alimlere hürmet, zahidlere (dünyaya düşkün olmıyanlara) iyilik, fakirlere şefkat ve halka adalet gibi, dünyada kimsenin haiz olmadığı yüksek vasıflara sahip bir cihan hakimdir."

ALP ARSLAN
BABASI..ÇAĞRI BEY
ANNESİ...???
DOĞUMU...1033
VEFATI...1072
SALTANATI...1063-1072

  Selçuklu Hükümdarlarının en meşhuru, en kahramanı ve Anadolu kapılarını Türklere açan yiğit sultan.
1033' de doğdu. Asıl ismi Muhammed bin Davut Çağrı olup lakabı Alp Arslandır. Küçük yaşta tahsile başladı ve zamanın alimleri tarafından en iyi şekilde yetiştirildi.
Alp Arslan, amcası Tuğrul Bey' in 1063' de vefatı üzerine ikinci Selçuklu Sultanı olarak tahta çıktı. Önce saltanatına karşı çıkan büyük amcası İnanç Yabgu ve akrbası Kutalmış' la çarpıştı ve isyanları bastırdı. Bundan sonra ilk olarak Gürcistan ve Dopu Anadolu seferine çıktı. Şavşat, Oltu, Kars ve Ani kalelerini ele geçirdi. Ermeni krallığını hakimiyeti altına aldı. Yine bu sırada oğlu Melikşah ve Nizamülmülk komutasındaki kuvvetler ve Van ve çevresini ele geçirdiler (1064).

Sultan Alp Arslan, yıldırım sürati ile gerçekleştirdiği bu fetihlerden sonra, İslam' ın dahili düşmanı Fatimilere ve harici düşmanı Bizanslılara karşı iki büyük sefere girişti. İlk olarak 1070 yılında Ehl-i sünnet düşmanı, bozuk itikad sahibi Mısır' daki Fatimiler üzerine yürüdü. Yolda Malazgirt ve Erciş kalelerini fetheden Sultan, Fatimilere tabi Haleb' i kuşattı ve şehri kısa sürede zabtetti. Bu sefer üzerinei Fatimiler Suriye' den çekildi ve Mekke emiri artık Fatimiler yerine hutbeyi Abbasi halifesi ve Türk sultanı adına okumaya başladı.

Ancak Alp Arslan Faimilere karşı seferini tamamlayamadan dönmeye mecbur kaldı. Zira bu sırada Bizans İmparatoru Romanos Diogenis' in ikiyüz bin küşülik büyük ordu ile ilerlediğini ve arkadan çevrilmek üzere olduğunu öğrendi. Alp Arslan, Bizans ordusu ve Malazgirt civarında az bir kuvvetle karşılaşmak zorunda kaldı.


26 Ağustos 1071 Cuma günü atından inip secdeye vararak; "Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor; azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda savaşıyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir. Bana yardım et, sözlerimde hilaf varsa beni kahret." duası ile Malazgirt meydan muharebesine girişti ve kuvvet azlığını giderecek mahirane bir taktikle Bizans ordusunu perişan etti. Tarihin en büyük zaferi ile Alp Arslan, Türk-İslam ve hatta dünya tarihinde neticeleri çok büyük olan bir dönüm noktasının kahramanı oldu. Onun, esir edilen imparatoru; "Allah iyikik düşünenelerin arzularını gerçekleştirir. Bu sebeple seni tahtına iade edeceğim." diyerek serbest bırakmasını bütün müellifler hayranlıkla yazarlar.

Sultan Alp Arslan, 42 yaşında Malazgirt zaferinden sonra Maveraünnehr seferine giderken, Hana kalesinin fethi sırasında bir batıni tarafından şehid edildi (1072).

"Cihan sultanı", "Ebü'l-Feth" (çok fetih yapan) ve "Sultan-ül-adil" lakapları ile anılan Alp Arslan, saltanatı müddetince İslam dinine hizmet etti. Dinine sıkı sıkı bağlı idi. İslamiyet'i içten yıkmaya çalışan gizli düşmanlara ve batıni hareketlerine karşı çok hassastı. Hatta bir dafesında; "Kaç defa söyledim. Biz bu ülkeleri Allahü tealanın izniyle silah kuvveti ile aldık. Temiz müslümanlarız, bid' at (yani dinde reform) nedir bilmeyiz. Bu sebepledir ki, Allahü teala halis Türkleri aziz kıldı." demişti.

Alp Arslan, büyük tarihi zaferlerinin yanı sıra, medreseler kurmak, ilim adamlarına ve talebeye vakıf geliri ile maaşlar tahsis etmek, imar ve sulama tesisleri vücuda getirmek suretiyle de hizmetler yapmıştır. Ayrıca İmam-ı a'zam' ın türbesini, Harizm Camii ve Şadyah kalesini ve daha pek çok eseri inşa ettirmiştir


TUĞRUL BEY.
 BABASI...MİKAİL
ANNESİ...???
DOĞUMU...993
VEFATI...1063
SALTANATI...1040-1063

   Büyük Selçuklu Devleti'nin Kurucusu.
     Muhtemelen 993 senesinde doğdu. Babası Mikail' in bir gaza akınında şehid düşmesi üzerine kardeşi Çağrı bey' le beraber, dedesi Selçuk Bey tarafından yetiştirildi. Dini ve milli terbiyenin yanında mükemmel silah kullanmasını öğrendi.

    Selçuk Bey'in vefatı (1000 veya 1007) ve daha sonra amcası Arslan Bey'in Gazneli Mahmud tarafından esir edilmesi (1025) üzerine Tuğrul bey, selçuklu hanedanının başına geçti. Çağrı Bey' le birlikte iç ve dış hasımlarına karşı verdiği büyük mücadelelerden sonra, Nişabur şehrini devlet merkezi yapan Tuğrul Bey, ilk defa burada Es-sultan-ül Muazzam ünvanı ile namına hutbe okuttu (1038). 23 Mayıs 1040' da Gaznalilere karşı kazandığı Dandanakan zaferi ile devletinin temellerini sağlamlaştırdı. Tuğrul bey, bu büyük zaferden sonra, Bağdad' daki Abbasi halifesine bağlılık ve hurmet ifade eden mektubunu gönderdi ve devlet merkezini Rey şehrine taşıdı (1043).

    Tuğrul Bey'in Abbasi halifesine bağlılığını bildirmesi, müslümanlar arasında büyük itibar kazanmasına sebep oldu. Halife, Tuğrul Bey'in büyük İslam alimlerinden Maverdi' yi gönderdi. Hutbeyi Abbasi halifesi adına okutan Tuğrul Bey, halifenin bozuk itikad sahibi Büveyhilere karşı yardım talebini de kabul etti. Tuğrul bey bundan sonra Selçuklu ordularını hıristiyanların ve sapık bir kolun mensupları olan Büveyhilerin üzerine gönderdi. Abbasi halifelerini Büveyhilerin vasiyetinden kurtarmayı hedefledi.

     Kardeşleri Çağrı Bey, İbrahim Yınal ve amcasının oğlu Kutalmış' ın komutasındaki Selçuklu orduları, Batı' ya doğru hızla yayıldılar. Azerbaycan, Irak-ı Arab ve Irak-ı Acem Selçuklu topraklarına katıldı. 1053' te bizzat Bizans seferine çıkan Tuğrul Bey, Gürcistan' a kadar ilerledi ve pek çok ganimetle geri döndü.

     Tuğrul Bey 1055' de, hac yollarını Bedevilerin akınlarından korumak, Suriye ve Mısır' da Fatimilere karşı savaşmak üzere Bağdad' a geldi. Büveyhiler ve Fatimilere karşı mücadele ederek bölgede Selçuklu hakimiyetini tesis etti. Bağdad ve Sünni alemini katliam ve tahripten korudu.

     Tuğrul Bey'in Hilafet merkezine girip Büveyhileri temizlemesinden sonra Halife kendisine tac giydirme ve kılıç kuşanma merasimi yaptı. Onu "Dünya Sultanı" ilan etti, Rükneddin (Dinin temeli) ve Kasım emir ül-Mü'minin (Halifenin ortağı) ünvanlarını verdi. Böylece Selçuklular İslam halifeliğini, Abasiler elinde himayelerine almış ve dokuz asırlık Türk-İslam saltanatı başlamış oldu.

     Tuğrul Bey , yirmi beş sene adalet, ihsan ve gazalrla geçen bir hükümdarlıktan sonra hastalandı. 5 Eylül 1063 senesinde Rey şehri yakınlarında yetmiş yaşlarında iken vefat etti. Rey' deki türbesine defnediledi.

     Tuğrul Bey, devamlı mücadele ile geçen uzun yıllar sonunda büyük işler başardı. Dünyanın en büyük devletlerinden birini kurup, Türk-İslam alemine çok hizmet etti. Maveraünnehr' den Anadolu' ya, Irak' dan Azerbaycan ve Kafkasya' ya kadar olan ülkede huzur ve emniyeti tesis etti ve pek çok ülkeye hakimiyetine kabul ettirdi. Zirai ve ticari faaliyeti neticesinde iktisadi hayat gelişip, refah seviyesi yükseldi. Muazzam bir şekilde tesis edilen devlet teşkilatı, kuvvetli temeller üzerine oturtuldu. Bu teşkilat, devrinde ve sonra kurulan Türk-İslam devletlerine nümune oldu.

      "Kendime bir saray yapıp da yanında bir cami inşa etmezsem, Allahü tealadan utanırım" sözü Tuğrul Bey'in dünü duygularını çok güzel ifade etmektedir. Tuğrul Bey, adil, vakur, cömert, cesur, samimi, iyi ve yumuşak huylu bir hükümdar idi. Sarayın kapısına ümid ile gelen hiç kimse boş dönmezdi. Beş vakit namazını cemaatle kılmağa itina gösterir ve haftanın iki gününü oruç tutmakla geçirirdi. Bağdad' da yaptırdığı sarayının yanına cami, medrese ve hamam da yaptırmıştır. Bütün bu özellikleri ile Tuğrul Bey, halkın ve ordusunun sevdiği ve tam bağlı bulunduğu bir hükümdardı..

HANGİ GÜNÜM VARKİ SENSİZ GÜN DİYE SESLİ FLAŞH

 
Hangi günüm varki sensiz gün diye,
Hangi canım varki sensiz can diye,
İçerimi parçalıyor hasretin
Ben kendime sensiz nasıl ben diyem?
Gökyüzüne bakarmısın oy oy bitane?
Yeryüzünde bu alemde sen bitane
İnan benim kalbim olsa yüzbin tane
Haykırırdı çığlık çığlık sen diye.
Gülüm sensiz dünya bana dar diye,
Kulaklarım sağır gözüm kör diye,
İçerimi parçalıyor hasretin,
Gelde sensiz sefil halim gör diye.
İçerimi parçalıyor hasretin,
Gelde sensiz mecnun halim gör diye.
Gökyüzünde bakarmısın oy bitane
Yeryüzünde bu alemde sen bitane
İnan benim kalbim olsa yüzbin tane
Haykırırda çığlık çığlık sen diye.
Sen sen unutma benim gönlüm,
Sen unutma benim yüreğim,
Sen unutmaki benim sevdam.sın
Sen benim yüreğimde yanan
Sen benim damarımda akan tek kanımsın.
Çünkü sen benim gönlümdeki tek sevdamsın
Gökyüzüne bakarmısın ay,ay, bitane
Yeryüzünde bu alemde sen sen bitane
İnan benim kalbim olsa yüz yüzbin tane
Haykırırdı çığlık çığlık sen sen diye.
Latif dogan

YASAKLANAN TÜRKiYEM TÜRKÜSÜ (ViDEO KLiBi YASAK !!)



YASAKLANAN TÜRKiYEM TÜRKÜSÜ
 (ViDEO KLiBi YASAK !!)

Baş koymuşum Türkiyemin yoluna
Düzlüğüne yokuşuna ölürüm
Asırlardır kır atımı suladım
Irmağının akışına ölürüm

Sevdalıyım yangın yeri bu sinem
Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem
Pınarlardan su doldurur Eminem
Mavi boncuk takışına olurum

Düğünüm, derneğim, halayım, barım,
Toprağım, ekmeğim, namusum, arım
Kilimlerde çizgi çizgi efkarım,
Heybelerin nakışına ölürüm

SARIKAMIŞ TÜRKÜSÜ SESLİ FLAŞH VİDEO


SARIKAMIŞ TÜRKÜSÜ

memed yetim memed aşık
potini var delik deşik
anası elinde beşik
memed yatar kar altında
SARIKAMIŞ kar altında
mehmedim karlar altında
yüreğinde sevdiceği:
memleketi kor altında
anama demeyin sakın
tüfengi omzuma takın
bu yüreği benden sökün
yatamam toprak altında
son bir nefes memed dayan
zalım uyku gelde uyan
ölen beyaz bir kardelen
tahammülüm zor altında
ana sana bu mektubu Allahuekber dağında yazıyorum galiba veda vakti geldi hakkını helal et anam Elif kıza selamımı söyle o cepheden bu cepheye atıldık AŞK makamında bir türkümüz olmadı bu yüzden sevdamız gazi aşkımız şehittir bizim Elif kızın üstünden elim kalkmıştır gayrı hakkını helal etsin.Üzülme ana ağlama: Sarıhanlı nere Sarıkamış nere deme. Sarıkamış için ölmeyi bilmiyorsa bir adam Sarıhanlı için nasıl yaşar.Her seher vakti secde aydınlığındaki ak alnını öptüğümü bil ama beni öldü bilme.Ne diyor Yunus Baba 'Ölürse ten ölür canlar ölesi değil' ana.


 Ahmet Şafak

DÖN GEL BİRTANEM SESLİ FLAŞH VİDEO

 

 Döngel birtanem

Güneşe, yıldızlara sorar seni ararım
Yağmura, bulutlara sorar seni ararım
Yorgunum aramaktan, gördüğüme sormaktan
Dön gel bir tanem dön gel

Asırlık şu çınara su içtiğim pınara
Havadaki turnaya sorar seni ararım
Ağaçlar çiçek açtı, ayrılanlar kavuştu
Dön gel bir tanem dön gel

Şehirde varoşlara, caddeye sokaklara
Mecnun misali sana sorar seni ararım
Gözlerim yaşla doldu, sen yinede gelmedin
Dön gel bir tanem dön gel

Günah değil gurbette ağlattın hasretinle
Nerdesin şimdi nerde sorar seni anarım
Dön gel bir tanem dön gel, nedir ki sana engel
Dön gel bir tanem dön gel
Kategori :
Aşık sefai

FARKINDAMISIN BİLMEM BURNUMDA TÜTÜYORSUN

Baktığım her resimde gül gibi bitiyorsun

Rüya mısın bilmem ki bir anda yitiyorsun

Buram buram içimde, kalbimde atıyorsun

Sen her zaman gönlümün köşkünde yatıyorsun

Farkında mısın bilmem burnumda tütüyorsun

Farkında mısın bilmem burnumda tütüyorsun

Bu nasıl özlem böyle, anlatılmaz bu öyle

Söylesem derler deli, söylemesem zırdeli

Name name içimde, kalbimde atıyorsun

Sen her zaman gönlümün köşkünde yatıyorsun

Farkında mısın bilmem burnumda tütüyorsun

Farkında mısın bilmem burnumda tütüyorsun

Bir gün bile görmesem içime hasret dolar

Dünyaları verseler gönül seni arzul
İbrahim Erkal


[Resim: c4df2b421609f4a64cead0d1f0879262.gif][Resim: 0fef5a3b57cc.gif][Resim: c4df2b421609f4a64cead0d1f0879262.gif]

HAYATINIZIN İŞ FIRSATINI KAÇIRMAYINIZ...

 

 

Bilgilendirme Linki
http://link.tr.tc/hh3


 
— Maaşım yetmiyor
— Borçlarım var
— Başkasına çalışmaktan bıktım
— Kendi işimi kurmak istiyorum ama sermayem yok
— Çok çalışıyorum bu yüzden kendime vakit ayıramıyorum
— Yeterince tatil yapamıyorum
— Hayat standardımı yükseltmek ve daha iyi yaşamak istiyorum
— Çocuklarım ve ailem için birikim yapmak istiyorum
— Bir ev ve araba sahibi olmak istiyorum ama bütçem yetmiyor
— Geleceğimi güvende görmüyorum, sürekli iş garantim yok
— Rahat bir emeklilik yaşamak istiyorum
Bilgilendirme Linki
Sizin İçin Güzel Bir İş Fırsatı
Çağlar Network İle Evde İş Kur Ek İş Yap Para Kazan
Çağlar Network ile ParaKazanmak Yada Kendi İhtiyaçlarını
Daha Uyguna Almak İsteyen Herkesi Grubumuza Bekliyoruz.
Bu problemleri çözmekte gerçekten kararlı mısın,
yoksa birilerinin senin hayatını değiştireceği günü.,
 ya da sana dokunacak bir sihirli değneği mi bekliyorsun?
DOĞRU ADRESTESİNİZ !
Bilgilendirme Linki
Geçim şartlarının zorlaştığı günümüzde,
insanların ek gelir elde etmek için
araştırmalar yaptığı şu dönemde,
 hangi işler yaparak aile bütçesine katkım
 olur düşüncesiyle birçok gayretler göstermektedirler.
Tabiî ki ek iş yapmak içinde yapacağınız işin mahiyetine göre
elinizde bir sermaye bulunması gerekmektedir.
 Biz diyoruz ki biz sizi bu tür arayışlardan kurtararak sermayesiz
ve sizin çaba ve gayretlerinizle sizin 
çalışma performansınıza kazancınızın sınırsız olacağı bir ekiş yada full time
iş ile  sizi tanıştırmak istiyoruz
İşimiz gerçekten her insanın yapabileceği, tahsil şartı aranmayan
ve çevresindeki insanları kendisiyle 
beraber para kazanmaya teşvik ederek hem onların kazanmasına
hem de kendisinin kazanmasına 
vesile olabilecek 21 asrın en karlı en esnek ve risksiz bir iş fırsatıdır.
Bilgilendirme Linki
SİZDE  ADRESİNDEN  ÜCRETSİZ KAYIT OLARAK  
SADECE BİR SEFERLİĞE MAHSUS YAPACAĞINIZ  
150 PUANLIK ALIŞ VERİŞ İLE ÖMÜR BOYU KARİYER
VE KAZANÇ İMKANI SAHİP OLACAKSINIZ  
KARGO BEDAVA VE KREDİ KARTINA 12 AY TAKSİT SEÇENEKLERİ İLE
BİRBİRİNDEN KALİTELİ 900 ÇEŞİT ÜRÜNÜ BİR ARADA BULACAĞINIZ
MARKETİMİZDE  KULLANABİLECEĞİNİZ ÜRÜNLERİ  
MAHALLENİZİN MARKETİNDEN DEĞİLDE BİR SEFERLİĞİNE
ÇAĞLAR MARKETTEN ALARAK FIRSATLAR DÜNYASINA ADIM ATMIŞ OLACAKSINIZ 
Bilgilendirme Linki
http://link.tr.tc/hh3
İhlas Holding bünyesinde kurulan
Çağlar Network adlı alış veriş şirketi.
 “2 Senede 35bin üye ve 900 çeşit ürüne ulaştı.''

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de,
Network marketing satış sistemi,

son yıllarda ilgi çeken ve her geçen gün büyüyen bir sektör.

Sermaye koymadan, risk almadan ticaret yapılabilen
ve ciddi oranlarda para kazanılabilen sistem.
Çok sayıda insanı bünyesine çekiyor.
Bu iş için herhangi bir diploma ya da yabancı dil gerekmez.
18 yaşını doldurmuş her vatandaşımız bunu yapabilir.
Bilgilendirme Linki
Üyelerimize sıfır sermaye, sıfır stok,
masrafsız risksiz iş yapıp,
çocuklarına kariyer ve gelirlerini miras bırakma imkanı sunuyoruz.


Çağlar Networkte, kayıt ücretsizdir.
Herhangi bir sebeple ara verip sonra tekrar başladığınızda,
Her Ay Sipariş Vermek Zorunluluğu Yok !
%10 ile %25 arası değişen satış karı
Sistem altınızda oluşan piyasayı ömür boyu sizin olmasını sağlar.
Bu da size gerçek bir emeklilik sağlar
Bu sistemde masraf yok.
Üyelerimize verilen Destekler !
Bilgilendirme Linki

Kariyerden düşme sistemden atılma gibi bir riskiniz olmaz !
Ömür boyu kazanç !
Rekabetçi Fiyatlar !Sürekli Yenilenen Hediye Kampanyaları !
%100 Üye Memnuniyeti !
Yüksek Kaliteli ve Yenilikçi Geniş Ürün Yelpazesi!
Hızlı Teslimat!
Üyelik ömür boyudur,
bıraktığınız kariyerden ve aynı ekibinizle devam edebilirsiniz.
Risk yok

Performansınıza göre artan %10 ile %46 arası değişen cazip prim oranları 
Kariyerde düşmek yoktur.
Yıllık aidat ödemezsiniz.
Çağlar Network Şirketinin yeni hizmetine üye olup,
Hizmet ve ürünlerinden istifade etmek için
sizde bu kazanç kervanına katılmakta geç kalmayın

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...