19 Nisan 2012

BAHAR VE AYRILIK


BAHAR VE AYRILIK Bahar, alıp başını gitmelerin mevsimidir. Sebepsiz yere bazen... Önünü ardını hesaplamadan... Hesapsız, kitapsız çekip gitmelerin mevsimidir bahar...
Bir bakarsınız kekik kokulu bir nisan sabahı koparıp alıverir sizi hayattan... Çiçek açmış bir kiraz ağacının hayaliyle yollara düşersiniz.
Demir alır gönlünüzün limanındaki gemiler... Açılır gidersiniz...
Aradığınız belki yüzülmemiş denizlerdir, belki keşfedilmemiş sevdalar, belki hiç yazılmamış satırlar...
Yüzmenin, sevmenin, yazmanın heyecanıyla coşarsınız.
Dünyaya sırtınızı dönüp yürürken, o yaşanmamışlıkların izini sürersiniz kuytularda... Ve çoğu zaman kendinizle karşılaşırsınız umulmadık bir köşebaşında...
Elele tutuşur yürürsünüz içindeki çocukla...
O'nu büyütmekten korkarak...
* * *
Önünde bir nisan sağanağı varsa, geriye dönüp bakası gelmez insanın...
Oysa fotoğrafları henüz tazedir dünün ayazlı gecelerinin... Kışı birlikte aştığınız dostluklar sımsıcak durur yüreğinizde... Sadakatin ve yerleşikliğin güvenli kolları huzur vaadeder ardınız sıra...
Gel gör ki baharın kokusu dayanılmazdır. Ilık bir rüzgar ruhunuzdaki isyanı okşar. "Hadi sokağa" diye bağıran sirenler çalar içinizden... Derinliklerinizde tutuşturulmayı bekleyen alevler kı vılcımlanır. Kalbinizden havalanan güvercinlere şaşakalırsınız.
Sanki gitmek sadakattir: kalmaksa ihanet...
100 günü aşkındır bu köşede Yeni Yüzyıl haftasonlarında birlikte olduk sizlerle...
Güldük çoğu zaman ya da kızdık öfke dolu sözcüklerde... Mahzunlaştığımız da oldu, çocuklaştığımız kadar...
Yeni sözler söyleme derdine düştük, eskiye sırtımızı dönmeden...
Zorlu bir kışı, kırık dökük satırları ufalayıp ateşleyerek geçirdik.
Yeni bir yüzyılın silueti gülümsedi siz sayfaları çevirdikçe... "Ha doğdu, ha doğacak" denilen gazete, yeni kızlar, yeni oğlanlar doğurdu yeni doğacak bir yüzyıl için...
Sonra nisan geldi...
Sokakta direnilmesi imkansız bir çimen kokusu... içinin bir yerinde yuvadan erken ayrılmanın, sokakta hırpalanmanın korkusu...
Lakin bahara söz geçirmek ne mümkün...
Bir kez çiy düşmeye görsün kış mahmuru bedenlere...
...Coşkuları dizginleyebilene aşkolsun...
* * *
Bu yüzden izin istiyorum sizlerden... Bu köşe (kış köşesi) baharla buharlaşıyor.
Geriye bakınca hüzünleniyorum elbet...
Çünkü geride güzel bir doğuma ortak olmanın tatlı heyecanı var. Ve paylaşılmış köşelerde benzer duyarlılıklar... Ve sımsıcak dostluklar...
Ama önümsıra yüzülmemiş denizlerden iyot kokuları çarpıyor burnuma... Yeni Yüzyıl'ın ilham verdiği baharlar çağırıyor.
Şimdi gitmek sadakattir, kalmaksa ihanet...
O yüzden bir an önce kanatları takıp, uçmakta yarar var... Yeni baharlarda, yepyeni bahar şarkıları söyleyebilmek için...
Hep beraber...

PARÇALANMIŞ YÜREKLER YAŞANMIŞ BİR AŞK HİKAYESİ


..Banu ..Almanyada yasiyan gurbetci bir ailenin ikinci cocuklariydi,Almanyada dogup orada buyumustu,20 yillik yasaminda bir kac sefer Turkiye’yi gormustu,cok az gormesine ragmen cok seviyordu,Babasi ve annesi de uzun yillar evvel Yeni hayaller ve yeni umut kapilari icin orta Anadoludan bir yerlerden Almanyaya goc etmislerdi.
..Guzel kizdi Banu,yasamayi eylenmeyi seviyordu, okulunu bitirdikten sonra calismaya basladi,hem kendine hemde ailesine yardimci oluyordu, gelecek yaz icinde bir kac haftaligina Turkiyeye tatile gitmeyi dusunuyordu..

..Huseyin lise mezunuydu,Askerligini bitirdikten sonra kasabadaki bir bankanin muhasebe kisminda calismaya baslamisti, hayat guzeldi yasamak guzeldi ileriye guvenle bakiyordu..Ailesi evlenmesi icin israr ediyorlardi,ama kendisi henuz erken deyip gecistiriyordu,bir iki kiz ile arkadaslik etmis ve hayal kirikligina ugramisti.Herkesin gonlunde bir aslan yatar misali o da gonul kafesine girecek aslani bulamamisti henuz.

…Banu ;ayni kasabadan olan bir kiz arkadasiyla dort haftaligina Turkiyeye tatile geldiler,bir hafta akdeniz kiyilarinda tatil yaptilar,sonra teyzesinin evine kapandilar. Kucuk bir anadolu kasabasiydi burasi,Gezilecek gorulecek pek fazla bir yeri yoktu,insanlari sicak kanliydilar. Her seye ragmen Banu aman allahim ben burda yasiyamam,bu kasabada adeta kendimi hapsedilmis ve zincirlenmis gibi hissederim diyordu kendi kendi..

…Seyahat ceki bozdurmak icin kasabanin bankasina girdi, iste olanlar burda oldu,bir anda Huseyin’le goz goze geldiler,Arkadasi ile cene yapan Huseyin Banu’ya yardimci olabilirmiyim diye sordu.Hani ilk goruste asik olmak denen sey varya isde burda da kendini gosterdi,bir birlerine hayranlikla bakan iki cift goz,kibar konusmalar sorular sorgulamalar ve iki saat sonra da aralarindaki ask ve arkadaslik basladi..

..Is saatlerinin disinda oturdular birbirlerini anlattilar,Banu Turkiyeye sadece gezmek icin gelebilecegini ama devamli kalmayi dusunmedigini soyluyordu hele bu kucucuk kasabada yasamam imkansiz diyordu.. Huseyin ise Vatanini cok sevdigini, calismakta oldugu isinin guzel oldugunu,ayrica ailesinin de durumunun iyi oldugu icin yurt disinda yasamayi istemedigini nazik nazik anlatiyordu..
..Bazi zit fikirlere ragmen sanki kader onlari birbirlerine dogru cekip bagliyordu.Vakit azdi her aksam bulustular saatlerce konustular. Huseyin Banu’yu ailesiyle tanistirdi annesi ve babasida Banu,yu cok beyendiler.Evin tek ogluydu,bir yandanda ogullarinin yurt disina gitmesine pek gonulleri razi gelmiyordu..
..Gunler yildirim gibi gecerken,hayatlarini birlestirmeye karar verdiler,ama her sey bir anda olamazdi,Huseyin ve ailesi dugun icin hazir olunca Banu ve ailesi de Almanya’dan gelip dugun yapacaklardi,Eksigi ve fazlasiyla her sey yolunda gitti,Tanismalarinin ucuncu ayinda dugunleri oldu,es dost ve akrabalar esliginde yapilan dugunle herkesler costu, gelin damat birbirine kavustu.Banu bir aylik izin almisti, dugunden bir kac gun sonra Babasi ve annesi bir kac yakini daha Almanyaya donduler.Huseyinin babasinin evinde oturdular her seyler guzeldi ama bu kucuk kasaba Banu’nun icini karaltiyordu,bir an evvel Almanyadaki ailesinin yanina donmek istiyordu,birbirlerini cok seviyorlardi.
..Dort hafta dolarken ayrilik gunu geldi,Banu Almanyaya donunce hemen kocasi icin istek yapacakti, tahminine gore bir kac ay icinde Huseyinde Almanya ya gelecek ve mutlu yasamlarina orda devam edeceklerdi…Goz yaslari ve huzun dolu bir vedalasmadan sonra Banu ucaga binip Almanyaya dondu,hayat guzel yasam guzel sevmek guzeldi,kendisini seven bir kocasi vardi.

….Bir kac gun sonra gereken forumlari alip doldurdu ve gorevlilere teslim etti en kisa zamanda isleme koyacaklarini soylediler..Devlet dairesinin kapisindan uzaklasirken ici sevincle doluydu,cunku bir kac ay sonra esi,de burda olacak ve mutlu hayatlarina devam edeceklerdi.forumlari iceriye verdigini kocasina bildirdi ve cok ozledigini soyledi..Evet taze evliler her ikiside birbirini ozlemislerdi..
….Gunler haftalar birbirlerini kovaliyor ama aile birlestirme dairesinden henuz bir haber gelmiyordu.Banu bir iki sefer telefon edip durumu sordu ama iyi bir yanit alamadi.Bu arada calismakta oldugu is yeri islerinin az oldugunu bahane edip Banu,nun isine son verdiler.Simdi issizdi..
..Istek isini arastirmak icin kendi yine devlet dairesine girdi, biraz bekledikten sonra gorusmeye aldilar,isini kaybettigini yeni bir is aramakta oldugunu soyledi,Karsisindaki memur guler yuzle,eger kocasi bir an evvel buraya gelmeyi istiyorsa,en azindan almanca ogrenmesi lazim cunku test,den gececek, ikincisi senin is bulman lazim ve kocani destekleyecek gelire sahip olman, ucuncusu evliligin gercekmi yoksa uydurma mi oldugunu arastirmamiz lazim,bu yuzdende esinin buraya gelmesi bir hayli zaman alabilir dedi.
..Banu asik suratla adama biraz soylendi ama memur yine kibarlikla benim elimde olan bir sey yok kanunlar boyle dedi…Isler uzadikca uzuyor Huseyin bir turlu Almanyaya gidemiyordu, alti ay sonra Banu turkiyeye dondu alti hafta kadar beraber oldular, Huseyin, gel Almanyadan vaz gec burda yasa sana bakacak kadar gelirim var,yakinda arabada alacagim,burdada mutlu olabiliriz diyordu, ama Banu ben orda dogdum orasi benim vatanim sayilir, burda kendimi yabanci hissediyorum burda yasiyamam diyordu.
..Dort hafta sonra Banu geri dondu is aramaya basladi ama aradigi isi bulamiyordu,is bulamayinca da Kocasinin almanyaya gitmesi uzadikca uzuyordu.iki tertemiz yurek birbirlerinden binlerce kilometre uzaklarda parcalaniyorlardi.
..Bir kac ay sonra Banu hamile oldugunun farkina vardi,hemen telefon edip kocasina mujdeyi Verdi…Aylar hizla geciyor dogum zamani yaklasiyordu,Huseyin esinin dogumunda bulunmak icin turist vizesi istedi..Karsisinda sanki menteseleri paslanmis yillarca acilmiyan bir kocaman demir kapi vardi…Kendisi esinin yanina gidemiyor, eside turkiyede yasamak istemiyordu..
..Dogum yaklastikca Huseyin her calan telefonda havaya firliyordu heyecani sonsuzdu, doktorlar Banu ya bir kiziniz olacak demislerdi, ve zamani gelince Bir kizlari dunyaya geldi. Uc ay sonrada Banu yine turkiyeye kucuk kiziyla berabar geldi.Bir birlerini cok seviyorlardi kader onlari birlestirmisti sanki. Huseyin yine israr ediyor gel burda kal burda yasiyalim unut almanyayi diyordu, Banu da ayni stemle, ben burda yasiyamam,butun yakinlarim orda hasretlik cekerim deyip yanasmiyordu.

..Huseyin Almanca dersleri almaya basladi bazen biraz anliyor bazende kafasina bir sey girmiyordu…Bir birlerinden ayri iki yil gelip gecti Huseyin icin turist vizesi bile vermiyorlardi.Banu,da bir kac kurus biriktirdikce Turkiyeye kostu adeta komsu kapisi yapti,calismiyan bir insan icin Turkiyeye seyahat de ucuz degildi arasira babasi arasirada huseyin bilet paralarina yardimci oluyorlardi.
..Bir inatdir gidiyordu Alman hukumeti,bahane ustune bahane cikariyor iki gencin mutluluk icinde yasamalarina engel oluyordu, kanunlar boyle efendim elimizden baska bir sey gelmez diyorlardi… ikibucuk seneye yakin zamanda Banu ve ailesi asindirmadik kapi birakmadilar ama basarilida olamadilar..Bebek biraz ele avuca gelince Banu tekrar calismaya basladi…Bazen kocasinin memleketine gidip orda yasamayi dusunuyordu ama hayir yapamam ben orda yasiyamam deyip kendine guvenemiyordu..

..Huseyinle evlenmeleri uzerinden 3 seneye yakin zaman gecmisti telefonlar msn,ler de gorusuyorlardi.gunlerden bir gun Banu ya bir mektup geldi,Alman hukumetinden geliyordu, sukurler olsun Huseyinin istegini Kabul ettiklerini bildiriyorlardi.Mektubu okurkende hickiriklara boguldu,kendini toparlayinca hemen cep,ten huseyin’iarayip guzel haberi Verdi.
..Bir iki hafta icinde Huseyin de Almanyada olacakti ve mutlu hayatlarina kaldiklari yerden devam edeceklerdi.

Sir.ako tarafindan yazilmistir.
Okuyanlara yuzlerce tesekkurler.
Fiction.
28 kasim 2008 Sydney.

ANKARA'DA YEDİM TAZE MEYVAYI....SESLİ TÜRKÜ

EMEL TAŞCIOĞLU-ANKARA'DA YEDİM TAZE MEYVAYI-ADEM...
Ankara'da yedim taze meyvayı
Boşa çiğnemişim yalan dünyayı
Keskin'den de sildirmeyin künyeyi
Söyleyin anama anam ağlasın
Babamın oğlu var beni neylesin

Trene bindim de tren salladı
Zalım doktor ciğerimi elledi
İyi ol'un diye köye yolladı
Söyleyin anama anam ağlasın
Babamın oğlu var beni neylesin

Ankara'yla şu Keskin'in arası
Arasına boz dumanlar durası
Çok doktorlar gördüm yoktur çaresi
Söyleyin anama anam ağlasın
Babamın oğlu var beni neylesin

Binmiş taksiye de sefer geliyor
Annesinin ciğerini deliyor
Gelin Hatice'yi eller alıyor
Söyleyin anama anam ağlasın
Gelin hatice'yi kimler eylesin

Mezarımı derin kazın dar olsun
Etrafıda lale sümbül bağ olsun
Ben ölüyom ahbaplarım sağolsun
Söyleyin kardeşime çalsın sazımı
Kadir mevlam böyle yazmış yazımı

HASTAHANE ÖNÜ İNCİR AĞACI SESLİ FLAŞH


Hastane Önünde İncir Ağacı
Annem Ağacı.
Doktor Bulamadı Buna İlâcı
Anem İlâcı.

Baş Tabip Geliyor Zehirden Acı
Annem Vay Acı.
Garip Kaldım Yüreğime Dert Oldu
Annem Dert Oldu.

Ellerin Vatanı Bana Yurt Oldu
Annem Yurt Oldu.
Mezarımı Kazın Bayıra Düze
Annem Vay Düze.

Yönünü Çevirin Sıladan Yüze
Annem Vay Yüze.
Benden Selâm Söylen Sevdiğinize
Sevdiğinize.

Başına Koysun Kareler Bağlasın
Annem Bağlasın.
Gurbet Elde Kaldım Diye Ağlasın
Annem Ağlasın

AĞLADIĞIMI KİMSEYE SÖYLEME ANNEM SESLİ FLAŞH SUNUM



Ağladığımı kimseye söyleme anne
onlar beni güçlü biliyor
onlar beni en zor günümde bıle ayakta biliyor
ben aslında gülerek her günün akşamı evde
Ağlarken,
onlar benim içimin sızladığını,yüreğimin yandığını
bilmiyor.......

Ağladığımı kimseye söyleme anne
onlar benı kral belliyor
onlar beni kızdımmı dünyayı yakacak insan biliyor...
ben aslında onların gözlerine bakmaya bile kıyamazken,
onlar benim bir kadın uğruna üzüleceğimi tahmin bile
etmiyor...

Ağladığımı kimseye söyleme anne..
onlar beni ağlamaz biliyor..
onlar beni..üzüldüm mü bulunduğum şehri bulutlar kaplar
biliyor...
ben aslında odama kapanıp sitem dygusuyla bir köşeye
sinerken,
onlar beni hiç bir şeyin sarsacağını akıllarının ucundan bile
geçirmiyorlar...

Ağladığımı kimseye söyleme anne...
onlar bunu hiç bilmiyor..
onlar ben en sağlam köprülerden sıkı bağlıyımdır
hayata...
ben aslında ölümle yaşam arasındaki ince çizgide bir o yana
bir bu yana giderken,
onlar hala benim için hayatın büyük bir hayal kırıklığı
olduğunu bilmiyor....

BÜLBÜL ŞİİRİ SESLİ FLAŞH SUNUM

 Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım:

Nihâyet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.

Şehirden kaçmak isterken Sular zaten kararmıştı;

Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdîyi sarmıştı.

Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl...

Bu istiğrakı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl.

Muhîtin hâli "insâniyet"in timsâlidir sandım;

Dönüp mâziye tırmandım, ne hicranlar, neler andım!

Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,

Zalâmın sînesinden fışkıran memdûd bir feryâd.

O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu:

Ki vâdiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu.

Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi:

Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûyâ sûr-ı Mahşerˊdi!

- Eşin var âşiyanın var, bahârın var ki beklerdin.

Kıyâmetler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?

O zümrüt tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun,

Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun!

Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,

Gezersin hânumânın şen, için şen, kâinatın şen!

Hazansız bir zemîn isterse, şâyet rûh-ı serbâzın,

Ufuklar, buˊd-i mutlaklar bütün mahkûm-ı pervâzın.

Değil bir kayda, sığmazsın - kanatlandın mı - ebˊâda

Hayâtın en muhayyel gâyedir âhrara dünyâda.

Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perişandır,

Niçin bir katrecik göğsünde bir umman huruşândır?

TELLİ TURNAM SELAM GÖTÜR SEVGİLİMİN DİYARINA

 Telli turnam selam gotür
Sevgilimin diyarina
Üzülmesin ailamasin
Belki gelirim yarina cananima

Hasret kimseye kalmasin
Sevdalilar ayrilmasin,ayrilmasin
Ben yandim eller yanmasin
Sevdanin aikin uiruna can uiruna

Gönüle hasret yazildi
Svgiye mezar kazildi
iki damla yai süzüldü
Gözlerimin pinarina,pinarina

Hasret kimseye kalmasin
Sevdalilar ayrilmasin,ayrilmasin
Ben yandim eller yanmasin
Sevdanin aikin uiruna can uiruna

Söyleyen : Musa Eroğlu

DERTLERİMİ YAZA YAZA EL TÜKENDİ......FLAŞH

Dertlerimi yaza yaza
El tükendi ben tükendim
Yıllar yılı vurdum saza
Tel tükendi ben tükendim

Kapıldım bir hoş hayale
Sevmekten düştüm bu hale
Bahçemde menekşe lale
Gül tükendi ben tükendim

Geçiyor benim de çağım
Ne evim var ne ocağım
Dünyada tutunacağım
Dal tükendi ben tükendim

Ersin'im arıldım gayrı
Arıldım duruldum gayrı
Cihana darıldım gayrı
Yol tükendi ben tükendim

GİDİYORSUN SESLİ FLAŞH ŞİİR SUNUMU



GİDİYORSUN
Vakit, kıyamete ramak kala.. 
Bağrıma öyle bir sur üflendi ki, daha birinci evrede yıkıldı gönlümün gülruh sütunları.. 
Sen bensizliğe giderken, ben şimdiden sensizlikte kök saldım gül yüzlüm.. 
Sessizliğe büründüm, sessizliğini dinledim attığın her adımda.. 
Gözlerine bakmamak için yumdum gözlerimi; ağladım, içime aktı gözyaşlarım.. 
Ömrümün sonuna benzeyen son bakışlarını esirge benden, 
Bana kalan, ilk günki nazarın olsun… 
Elveda demeye dönmesin dilin, yetmesin nefesin.. 
Birazdan geri gelecekmiş edasıyla git, 
Bana bir ömür beklemek kalsın…


Gidiyorsun işte… 
Vakit bile kıyamete düştü… 
Şimdi hangi vakit seni buluşturur benimle.. 
Çöktü bütün hayaller, gönlüme berzah düştü… 
Bir harabenin içine atıp beni, nereye gidiyorsun böyle? 
Alıştım yanında çocuk kalmaya, şimdi nasıl büyürüm.. 
Düşersem kanayacak dizlerim.. 
Bir cümleye döküp içimi, nice sırlar gizlerim.. 
Mahmur bakışlarımla yokluğuna düşüşümü izlerim..


Sen giderken bin damla yaş düştü mendilime, 
Hem sevip, hem ayrılmayı dokudum kilime…


Sen gittin; 
Hasret dağının gölgesinde kaldım, 
Hasretinden Güneş görmedi yüzüm, 
Yerimde saydım..


Sen gittin; 
Bırakıp gittiğin günde esirim, 
Gecelerime benzedi gündüzüm, 
Müteessirim..

Ah şu gidişler yok mu; bin gelişlerin sevincini, bir gidiş tüketir. 

YAŞAMAK İÇİN ÇALIŞMAKTAN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK

 

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...