01 Mayıs 2013

ZEKAT..ZENGİNİN MALINDA FAKİRİN HAKKI

Zenginin malındaki fakirin hakkı: Zekât

Dünyada kazanılan mal geçici ve yok olucudur. Bunun tek istisnası, Allah yolunda infak edilen maldır. Rabbimiz’in rızası için harcanan her zerre, ebedi âlemde kul için bir kazanç ve tükenmez bir hazinedir. Harcanmayan ve elde sımsıkı tutulan mal, sahibinin dünyayı terk ettiğinde ayrılmak zorunda kalacağı ve mirasçıları bu dünyada onun kazancını tüketirken, onun ise hesabıyla uğraşacağı bir yük olacaktır. Allah-u Teâlâ’nın insanlara lütfettiği malda, elbette ki yakınlardan başlamak üzere ihtiyaç sahiplerine verilmesi gereken bir pay vardır. Zekât, zenginin malındaki fakirin hakkıdır. Toplumdaki gelir düzeyini dengeleyen zekât, zenginin malını manen temizleyip arındırırken, ihtiyaç sahibine de rahat bir nefes aldırır. Üstelik fakirin zengine haset etmesinin, zenginin ise fakiri hor görmesinin önüne geçer. Böylece sevgi ve kardeşlik hukuku kuvvetlenir.
CİMRİLİKTEN SAKININ
Cimrilik edenler hakkında Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Al-i İmran, 180) Hz. Peygamber (s.a.v.) ise bu konuda şöyle buyurmuşlardır: “Zekât ile mükellef olup da bunu yerine getirmeyen her kişiye, kıyamet gününde ödemediği zekât borcu azgın bir yılan haline getirilerek o kişilerin boyunlarına dolanacaktır!” (İbn-i Mace, Nesai) Cimrilik sadece zekât vermemek değildir elbette…O bütün hayata çirkince sirayet eden kötü bir ahlaktır. Kâinata baştan sona rahmet getiren güzellik Peygamberi Efendimiz (s.a.v.), cimriliği şu şekilde yasaklamışlardır: “Cimrilikten mutlaka sakının! Çünkü cimrilik bir toplumu zekât vermeyi terke, akrabalık bağlarını kesmeye ve birbirlerinin kanını dökmeye sürükler.” (Ebu Davud) Yine, “Şu iki sıfat bir müminde bulunmaz; cimrilik ve kötü ahlak!” (Tirmizi, Ebu Davud) buyuran Peygamberimiz (s.a.v.): “Allah’ın adına yemin ederim ki, hiç bir cimri cennete giremez!” (Suyuti) ifadeleriyle cimrinin hazin sonuna işaret etmektedir. Büyük İslam âlimi İmam-ı Azam Ebu Hanife (r.a.) şöyle der: “Ben cimri kişiyi emin ve güvenilir bulmam. Çünkü cimrilik onu, her şeyi inceden inceye hesaplamaya ve aldanma korkusuyla hakkından fazlasını almaya sürükler. Bu vasıftaki bir kişi güvenilir ve emanete layık değildir.” Bu kötü hasletten korunmak için, kendimizi ihtiyaç sahiplerinin yerine koymalı ve Allah yolunda infak etmeye gayret etmeliyiz.

aaaaaaaa


ZENGİNLERİN MALLARINDA FAKİR VE YOKSULLARIN HAKKI VARDIR

FAKİR VE YOKSULLARIN HAKKI VARDIR

Bütün mal ve mülkün gerçek sahibi ve yaratıcısı Hz. ALLAH'tır. ALLAHu Teâlâ bir imtihan vesilesi olmak üzere kullarının bazılarına bolluk ve genişlik, bazılarına da darlık ve yokluk vermiştir. Bir âyet–i celilede şöyle buyrulmuştur:

ALLAH rızık konusunda sizin bazınızı, bazınıza üstün kılmıştır."(6) Mevlâ Teâlâ kişilerin tasarrufuna emanet ettiği maldan servet üstünlüğü bulunanların, belli bir miktarını, fakire, fukaraya ödemesi gereken bir borç kıldı. Yani zekât zengin malına karışmış olan fakirin hakkıdır. Nitekim yüce ALLAH "Zenginlerin mallarında, fakir ve yoksulların hakkı vardır."(7) buyurmaktadır. Bu itibarla zekât vermemek, fakirin hakkını yemektir. Artık bu hakkı özürsüz olarak geciktirmek caiz olmaz.

Efendimiz bir hadis–i şerifte:
Zekât İslâm'ın köprüsüdür."(8) buyurmuştur. Zekât; fakir ile zengin arasına atılmış olan, onları birleştiren bir köprüdür. Zekât vermek sûretiyle, zenginin malı kirden, ruhu cimrilikten temizlendiği gibi, fakirin de gönlü kinden temizlenir. Kıskançlık ve haset ortadan kalkar. Böylece cemiyetin iki zümresi arasında bir sosyal yardımlaşma gerçekleşir. Zengin ve fakir birbirine kardeşçe ve sevgiyle yaklaşarak sulha kavuşur. Böylece cemiyette huzur ve barış sağlanmış olur.

Zekât sadece zengin ile fakirin arasındaki bir köprü değil, aynı zamanda madde ile mânayı, dünya ile âhireti, fânî ile bâkîyi, ALLAH ile kulu birleştiren bir köprüdür.
Zekâtı verenler dünyada ödenmesi gereken bir borçtan, âhirette ise azaptan kurtularak sevaba müstahak olurlar. Zekâtı vermeyenler ise, büyük bir günah işlemiş olurlar.

Kur'an–ı Kerim müşrikleri kötülerken, onların vasıflarından birinin zekât vermemek olduğunu zikreder ve "Yazıklar olsun o müşriklere ki, onlar zekât vermezler ve âhireti de inkâr ederler."(9) buyurur. Burada zekâtın ve âhirete imanın, mü'minlerin iki temel özelliği olduğuna da vurgu yapılmıştır.





SENİ ÖZLEMENİN KİTABINI YAZIYORUM

http://www.jelibom.com/resimlisiir/12dt0.jpg
Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..
Adını özlem koydun bu sonsuz sevginin,

Özlemin tek sığınağı oldu bu acı dolu yüreğin,

Bu bitmeyen özlem kaçınılmazlığıydı sensizliğin,

Bitmez bu özlem sevgili, bitmeyecek bensizliğin...

Ayrıldık ve her geçen gün büyüdü bu özlem,

Her iç çekişte bir gözyaşı, her gözyaşında bir sitem,

Bitmedi bu hasret, ne yapsam nereye gitsem,

Özlemin gösterdi, kime baksam hep sen...


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Yıllarım seni beklemekle geçti umutla,

Gelişin seni vazgeçilmez kıldı bir anda,

Sensizliğin içimi, yüreğimi yaktığı anlarda,

Özlemin hep vardı, bırakıp gittiğin zamanlarda...

Adı hep özlem kalacak bu karşılıksız sevginin,

Özlemek tek çaresi olacak sensizliğin,

Bitmez bu tutku, bitmeyecek bensizliğin,

Yaşadıkça vazgeçilmez olacak ismin,

Kaçınılmaz olacak özlemin,

Özlemim...


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Gecenin ötesinde seninleyim..

Elimde kağıt kalemim..

Çerçevelerden seslenirim..

Özlediğimden haberin varmı.?

Gece ötesi dolar odama kokun..

Uzaklarda olsan da sesin bana yakin..

Çerçevelerden uzanıp bir sarıl bir dokun..

Üşüdüğümden haberin varmı..?


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Seni sevmenin kitabını yazabilirdim oysa

Gönlümdeki sözcükleri dökebilsem kağıda

İki ırmak gibi içime akan gözlerini

Ilık bir meltem gibi yüzüme vuran

Dalgalı saçlarını her okşayışımı

İçimi eriten ılık nefesini anlatabilsem

Dökebilsem kağıtlara

İsyan etmese kalem

Yokluk göstermese mürekkep

İçimdeki yansımasını kıskanmasa

Anlatabilse sözcükler

Oysa ben

Kalbimle sözcükler arasında

Anlatamadan derdimi

Ölüp ölüp diriliyorum


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Seni sevmek özlemek

Özlemek ölmek mi, bilmiyorum

Ölümle hayat

Varlıkla yokluk arası bir şey


Kalbimde hep yeşeren

Ama bir türlü başaklarını yükseltemeyen

Çorak topraklar gibi

Bir kırabilse kabuğunu

Bir dökebilse içindekini

Nasıl dirildiğine sende şaşarsın

Şaşarsın valla.


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Dokunamamanın

Acısını duyuyorum yüreğimde

Bedenimde

Kanım donuyor sensiz

Hiç bu kadar aciz olmadı

Hiç bu kadar çaresiz.

Kendimle başbaşayım yine

Uzak bir şehrin yalnızlığında

Uzaklığınla iki kere hasretlik var ruhumda


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Ben olmayan ne varsa üstüme yağıyor

Ah bir de senin yokluğun

Öyle alışmışım ki kendimi senle var etmeye

İste sevgili; benim olmayan nefesleri çekiyorum

Avuçlarımda bana verdiğin sözler

Kayıyor durmaksızın

Ama varlığına kavuşma umudu o kadar büyük ki

Ah iste çelişkilerim bunlar gör sevgili....



Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Mutsuzluğumu saklayan bir yalancıyım artık

Yoruldu ruhum yarınsız günleri yaşamaktan

Sevda olmayınca; ah sevgili…

Şimdi birer suçlu gibi ellerim

Ne zaman sana doğru uzatsam

İmkansızlık takıyor prangasını

Ah bir de senin eylemsizliğin

Sevgili bil; en çok bu kanatıyor

İki kere yabancıyım bu şehirde

Sevdanı göstermeyen her gökyüzü yabancı

Işıltını anlatmayan her yıldız kümesi bir kara delik

Gelişinden süzülmemiş her umut bir hüzün yaftası


Ben hep yabancı

Yaşama... Sevdaya... Umuda

Bekliyorum...

Yaşanmış ve sevdamızla renklenmiş anıların hatırına

Bekliyorum sevgili......


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Güneşin doğuşu sensiz o kadar anlamsız olacak ki

Doğan güneş dünyayı değilde yüreğimi

Sensizlikten yalnızlıktan öyle yakacak ki

Al götür beraberinde bu bedeni

Şimdi sahilde olmak vardı

Kıyıya vuran dalgalara eşlik etmek

Şimdi yağmur damlası olmak vardı

Sensiz anlamsız olan dünyadan çekip gitmek

Huzur dolu olan maviliklerden kaçmak vardı

Bugün aslında güneş doğmayacak

Yapacağı tek şey;

Sensizliği yeniden hatırlatmak olacak....


Yine daldım

Gözlerim odaklandı

Baktığım her yerde sen vardın

Bakıyordum

Görenler düşüncelisin bu sabah dediler

Oysa ben gözlerim kapalı

Sadece seni seyrediyordum..

Yüreğim de uçtu gitti içimden

Bilmem ki nereye?


Seni Özlemenin Kitabini Yazıyorum..

Özlem doluyum bugün

Taşıyamıyorum duygularımı

Yağmur yüklü bulutların

Suya aç topraklara

Kavuşma arzusu gibi

Seni arzuluyorum

Duygu yüklüyüm bu gün

Sakladım göz yaşlarımda

Süzülen her damlada

Binlercesi var sana ifade edemediğim

Ağırlığında ezilip

Dışa vuramadığım

Aşkıma ait duygu yüklüyüm

Yabancı ellerde.

Yalnızlığıma inat

Sana muhtaç yerlerde..


Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...