26 Eylül 2018

ALLAH'IN SELAMI ÜZERİNİZE OLSUN.



ALLAH'IN SELAMI ÜZERİNİZE OLSUN.

Sevgili kardeşlerim, Geçmiş ve gelecek arasında olan insan anlatımı için böyle bir başlığı uygun gördüm... 
İnsan, bir yere gönderilmek arzusuyla (fakat kulluk etmek şartıyla) yaratılmıştır, ama nereye...
İşte bu bilinmeyen denklemi insan yaşantısıyla çözecektir. Çözdüğünü sınav saonuçları açıklanana kadar hiç bilemeyecektir, ama mutlaka çözecektir.
Çözecek denince de her durumda, sonucu doğru bulacaktır demek değildir. İnsan çözecektir, ama çoğunun çözümü de yanlış olacaktır. İnşallah, doğru çözümü üretenlerden olmayı becerebiliriz.
Şimdi çözüm için gerekli aracı ve çözüm kaynağını hatırlayalım;
Rabbimiz, kuranı kerimde hemen her ayette, aklınızı kullanmazmısınız, düşünmezmisiniz, öğüt almazmısınız diyerek, her işte akıl ve düşünmek gerektiğini bizlere bildirmekte, bizlerden akıllı davranmamızı istemekte olduğuna göre bunun aklımız olduğunu görebiliriz.
Artık, aklın hamallığını yapmaktan kurtulup, onu düzgün kullanarak, doğru kaynaktan, kana kana beslenmek üzere, Allah'ın ipi kurana sarılıp, içinde bulunduğumuz bataklıktan da kurtulmaya çalışalım...
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA.

1- DOĞUM:

MU'MİNÛN (İMAN EDENLER) SURESİ 12 ila 16. ayetler:
Ve ant olsun ki Biz, insanı seçilmiş bir çamurdan yarattık. Sonra onu çok dayanıklı bir karargâhta bir nutfe yaptık. Sonra o nutfeyi bir embriyon olarak yarattık. Sonra o embriyoyu bir et parçası olarak yarattık. Sonra o bir et parçasını kemikler olarak yarattık. Nihayet o kemiklere de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. İşte, yaratıcıların en güzeli Allah ne cömerttir! Sonra şüphesiz sizler, bunların ardından mutlaka öleceksiniz. Sonra şüphesiz siz, kıyamet gününde diriltileceksiniz.
İnsanların oluşumu esnasında; ruhun üflenmesiyle insanın oluşumundan söz edilebileceğini, ruhun üflenmesinden önce insan oluşmadığını kabul ederek, insanların ete ve kemiğe büründükten sonra, ayette geçen; “Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk.” deyiminden ruhun üflenerek insanın tamamlandığını, ölümlü hale geldiğini görüyoruz.
İnsan, daha anne karnında insan vasfını kazandığına göre, canlı olarak hayata geldiği anda (doğum) hak ve kazanımlara kavuşur. 

2- YAŞAM:

Canlı doğum, yaşam demektir ve yaşamla birlikte sınav başlamıştır. 
İnsanların yaşam süreleri eşit değildir. İnsanların yaşamları sınırlıdır ve bu sınırlı süreye ecel denmektedir. Şimdi insanların, yaşam süreleri olan eceli, (ömürü) biraz daha açalım.
[glow=red,2,300]

ECEL-İ MÜSEMMA

[/glow]
“Ecel” (süre) ve “müsemma” (adı konulmuş, belirlenmiş) sözcüklerinden meydana gelen bu sıfat tamlaması, “adı konmuş, belirlenmiş bir süre” anlamını ifade etmekte olup bu tamlama ile Kur’an’da “yıl, ay, gün, saat olarak, sürenin son anı” kastedilmektedir. 
Bu sıfat tamlamasının geçtiği ayetler şunlardır: Bakara/282, En’âm/2, 60, Hud/3, Ra’d/2, İbrahim/10, Nahl/61, Ta Ha/129, Hacc/3, 33, Ankebut/53, Rum/8, Lokman/29, Fatır/13, 45, Zümer/5, 42, Mümin/67, Şûra/14, Ahkaf/3, Nuh/4.
Bu ayetlerden anlaşılmaktadır ki, insanlar ve diğer canlılar için var olan ecel, toplumlar dahil bütün yaratılanlar için de söz konusudur. Yer, gök ve diğer tüm varlıkların da birer eceli vardır.
Burada, insanların eceli anlatılırsa, diğerleri içinde fikir vereceği düşünülerek, diğerlerine değinilmeyecektir.
1- En’âm 2: O, sizi bir balçıktan yaratmış olandır. Sonra “ecel”i gerçekleştirmiştir. Ve adı belirlenmiş ecel onun katındadır. Sonra siz hâlâ kuşkulanıp duruyorsunuz. 
İnsanlar yaratıldıktan sonra, insanlar için süre yaratılıyor. Ama, bu süre sonsuz bir süre olmayıp, başka hiçbir yerde de bu süre ile ilgili bilgi verilmemek üzere, sonu belli olacak şekilde sadece kendi katında tutulan bir kaynakta saklanmaktadır.
2- Ra’d 38: Her ecel için bir yazı/kitap vardır.
[i]İşte; her belirli sürenin bilgisi, her şey için ayrı ayrı olmak üzere, Allah katındaki kitapta bulunmaktadır.
Bu ayetlerden anlıyoruz ki, rabbimiz; herkese bir ömür (vade/ecel) biçiyor ve bu ömrü sınırlayarak, ömrün son anına da “ecel-i müsemma” diyor.
En’âm 2: 
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن طِينٍ ثُمَّ قَضَى أَجَلاً وَأَجَلٌ مُّسمًّى عِندَهُ ثُمَّ أَنتُمْ تَمْتَرُونَ
Huvellezî halakakum (1) min tînin summe kazâ ecelâ(ecelen)(2) , ve ecelun musemmen ındehu (3) summe entum temterûn(temterûne).(4)
O, sizi bir balçıktan yaratmış olandır. (1) Sonra eceli gerçekleştirmiştir (takdir etmiştir)(2)Ve adı belirlenmiş ecel O’nun katındadır.(3) Sonra siz hâlâ kuşkulanıp duruyorsunuz. (4)
Hiç kimsenin kendine verilen ömrün kısaltılıp, uzatılmayacağı kuranın diğer ayetlerinden görülmektedir. 
Zaten, kendilerine verilen ömrün, kısaltılması ve sonra hesaba çekilmesi Allah’ın sünnetine de uygun düşmez. Aksi, halde, ben kalan süremde iman edecektim diyen kimseler için haklılık payı çıkar. 
Bu nedenle, herkes kendine belirlenen ömrü uzamadan, kısalmadan yaşar ve yaşadıklarındaki iyi ve kötü kazanımlarından hesaba çekilir.
Şimdi yine; sadece insanlara değil de, toplum ve yaratılan her şeye de sonu belli ecel verilmesi nedeniyle; insanların normal ecellerinden önce ecelleri ile ölmelerinin mümkün olmadığını aşağıdaki ayetler de göstermektedir.
1- Ankebut 53: 
Ve senden azabı çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş / adı konmuş bir ecel olmasaydı, azap onlara elbette gelmişti. Ve o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın elbette gelecektir. 
2- A’râf 34: 
Ve her ümmet (toplum) için bir ecel (süre) vardır. O nedenle ecelleri geldiğinde, ne bir an erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

3- Fatır 45: 
Ve eğer Allah, kazanmakta oldukları şeyler dolayısıyla insanları sorgulayıp cezalandıracak olsaydı, onun sırtında (yeryüzünde) hiçbir “dabbe”i (canlıyı) bırakmazdı. Velâkin onları, adı konmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman da artık şüphesiz Allah kendi kullarını en iyi görendir.
ÖLÜM ŞEKLİ NE OLURSA OLSUN, İNSAN NE KADAR YAŞARSA YAŞASIN, HER İNSAN KENDİSİ İÇİN TAKDİR EDİLEN “ECEL”’DE ÖLMEKTEDİR:
1-En’âm 60:
Ve O, sizi geceleyin vefat ettiren, gündüzün ne yaptıklarınızı bilen, sonra adı konmuş ecelin gerçekleşmesi için sizi kaldırandır. Sonra dönüşünüz yalnızca O’nadır. Sonra O, yaptıklarınızı size haber verecektir.
2-Zümer 42: 
Allah, o canları öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarında alır. Sonra haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar, diğerlerini de takdir edilmiş bir süreye kadar salıverir. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır.
Bu ayetlerden de kolayca anlaşılmaktadır ki, ölüm, Yüce Allah’ın herkes için farklı şekil ve zamanda belirlediği sürenin bitişinde gerçekleşmektedir. 
Toplumda, ecelle ilgili yanlış bir anlayış vardır. Birinin ölüm haberi alındığında, kaza yada hastalık ile mi öldüğü yada eceliyle mi öldüğü sorulur. 
Halbuki; sebep ne olursa olsun, eceliyle dahi değil, “ecelinde ölmüştür” denmesi gerekir. Çünkü bütün varlıklar ve insanlar “eceli ile” değil, “ecelinde”, yani kendisi için Rabbimizin belirlediği sürede, o sürenin sonunda ölmektedir.[/b]
YİNE HİÇ KİMSE, HANGİ TEDBİRİ ALIRSA ALSIN ECELİ GECİKTİREMEDİĞİ GİBİ, ÖLMEK İÇİN NE YAPARSA YAPSIN ECEL GELMEMİŞSE ÖLMEYECEKTİR.
1-Âl-i Imran 156:
Ey iman etmiş kişiler! İnkâr etmiş ve yeryüzünde dolaşan yahut gazaya çıkan kardeşleri için “Yanımızda olsaydılar ölmezlerdi, öldürülmezlerdi” diyen kişiler gibi olmayın. -Allah’ın bunu onların kalplerinde bir yara kılması için- Ve Allah hayat verir ve öldürür. Ve Allah yaptıklarınızı en iyi görendir. 
2-Ahzab 16:
De ki: “Eğer ölmekten veya öldürmekten kaçıyorsanız, kaçmak hiçbir zaman size yarar sağlamaz. Ve o zaman sadece, çok azı kazandırılırsınız.” 
3-Nisa 78:
Her nerede olursanız olun, ölüm size yetişir; son derece sağlam kaleler içinde bulunsanız bile. Ve onlara bir iyilik erişirse “Bu, Allah’tandır” derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, “Bu, sendendir” derler. De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bunlara rağmen bu topluma ne oluyor ki, hepten söz anlamaz oluyorlar? 

İşte insan kendine verilen ömrü, hiç bir şekilde uzayıp kısalmayacağını bilerek, kurana göre yaşayarak doldurmalıdır. Çünkü, bu yaşamın sonunda her şey bitmiyor ve başka bir yerde sonsuz yaşam için bu yaşam sınav kabul edilerek, kazanıp, kaybettiği değerlere bakılıyor.
İşte bir kere daha özetlemek gerekirse, rabbimizin; "kurandan sorulacaksınız" sözü ile peygamberimizin; "rabbim, ümmetim kuranı terk etti" sözünde anlatılanı, tam doğru anlamamız gerekmekte ve anlamakla bırakmayıp, ona göre mutlaka yaşamaya çalışmamız gerekmektedir.

3- VEFAT:

Mümin 67: 
Sizi topraktan, sonra spermden, sonra kan pıhtısından yaratan; sonra erginlik çağına erişmeniz, sonra da yaşlanmanız -ki bir kısmınız daha önce öldürülür- ve adı konmuş bir ecele ulaşmanız içinsizi bebek olarak dünyaya çıkaran O’dur. Ve belki akledersiniz.
Ayete iyi dikkat edersek; yaşlanmanız deyiminden sonra adı konmuş ecelden, yani sadece müsemma ecelden bahsedildiğini, ikinci bir ecelin olmadığını görürüz.
Ayrıca yukarıda yaşlanarak ulaşılan eceli müsemmanın istisnası da belirtilmiştir. 
Doğum esnasında, doğumdan kısa süre sonra, 3-5 yaşında, 40-50 yaşında 90-100 yaşında vb. şekilde ölümler takdir edilebilmektedir. Bu Ölümlerin takdir sebepleri konusunda rabbimizin bize verdiği bilgi yoktur. Bu nedenle, bu durumları açıklamak, hiçbir şekilde kesin nitelikte olmaz. 
Ama, bu farklı takdirler herkes tarafından da görülüp bilindiğinden, kimseye yabancı bir durum değildir. 
Bu süre farkları nedeniyle, insanlar adaletsizlikten bahsedemezler. Çünkü, her ecel, kendine göre bir sınav demektir. Daha detay bilgiyi, bana göre, aklımızı korumamız için rabbimiz vermemektedir. Yoksa, eğer kuran daha fazla detaylandırılsaydı, yaşamak imkansız olurdu.
İşte insanlar, kısa yada uzun yaşarlar, ama sonuçta mutlaka vefat ettirilirler. Ancak bu vefat, yok oluş yani hiçlik demek değildir. Aslında yeniden dirilişin bir başlangıcıdır. 

4- KABİR (ve YANLIŞ DİLLENDİRİLEN KABİR AZABI):

Bir tane sınav vardır, oda dünya hayatı... ve bir tane sonucun açıklandığı gün vardır, o da hesap günü... Hesap gününde, sınavdan geçenler ve sınavı veremeyenler açıklanacak ve ya ödül olarak cennete, yada ceza olarak cehenneme gidilecektir. 
Bunun ötesinde, kabirler ölüler için değil, aksine biz canlılar için önemlidir. Birbirinden şatafatlı kabirlerle, yeri bile belli olmayan kabirleri, biz canlılar görerek, sadece bu dünya hayatı varmış gibi, dünyalık iş ve zevklerle yaşamı bitirmek yerine, kabirdekilerin dünyadan bir şeyleri yanlarına alamadıklarını, herkesin aşağı yukarı aynı hacimde çukurlara düştüğünü görmeliyiz. 
Oraya düştükten sonra artık, dönüşün olmadığını, maddi olarak sadece çukurdaki çıplaklığımıza sahip olabileceğimizi ve manen donanmamıyı kuvvetli tutmak gerektiğini bilmek gerekir...
Bundan öncesinde, ne azap ne de ödül olmak üzere başka bir yaşam yoktur. Kabir azabı ise hesap gününün ve cehennemin şiddetinin azaltılması için uydurulmuş olan söze, bizdekilerinde klafirlere cehenneme azabını yeterli görmemesi nedeniyle katılmalarından bu şekilde geniş kabul görmüştür.
Halbuki, hesap gününde azap edileceklerde, ödül alacaklarda açıklanacak olup, ondan önce kimsenin gideceği yer belli değildir. Kaldıki, bazı cehennemlikler rabbimizin şefaatiyle cennete de gidebileceklerdir. Şimdi bunları hepsi hesap gününde belli olacağına göre, kabirde iken cehennemlik konumunda olan fakat rabbimizce cennete gönderilecek olanlara da azap etme durumu olacaktırki, bu hiç mantıklı ve adil değildir. Bu rabbimizin sünnetine de aykırılığı doğurur.

5- DİRİLİŞ:

Ey iman edenler! Kendilerine Allah'ın gazap ettiği bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir. (Mümtehine - 13)
Evet, kabir hayatı yoktur, ama sonsuz bir hayat ya cennette yada cehennemde olmak üzere vardır. 
Yukarıdaki ayette olanlar gibi, dirileceğimize inanmayanlar olabilir, çünkü onların işine öylesi gelmektedir. 
Çünkü onlar, bu dünyada hayvanlar gibi yeyip, içip semirmek, sonrada olabildiğince zevkler alarak bitmek istiyorlar. Aslında bitmek de istemiyorlar ama kendinden öncekilerden bu konuda çare olmadığını gördüklerinden bunu kabul etmek zorunda kalıyorlar. 
Ama, diriltilecekler, rabbimize döneceklerdir. Diriliş ve sonrasının olmadığını gören bu maskaraları dost edinirsek, bizimde aklımızı karıştırabilir, en azından hayatımızın az bir kısmını bile sadece dünya kaygılarıyla geçirmemize, o kısımdan alacağımız sevaplara engel olabilirler...

6- HESAP GÜNÜ:

Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz? (Karia Suresi 8. Ayet)
Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! (Kureyş Suresi 1.Ayet)
Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir. (Rad Suresi 40. Ayet)
Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter. (Bakara Suresi 284. Ayet)
İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler. (Enbiya Suresi 1. Ayet)
Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (Yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz. (Enbiya Suresi 47. Ayet)
İnkâr edenlere gelince; onların amelleri ıssız bir çöldeki serap gibidir. Susamış kimse onu su sanır. Yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz. (Tıpkı bunun gibi kâfir de hesap günü amellerinden bir şey bulamaz). Ancak Allah’ı yanında bulur da Allah onun hesabını tastamam görür. Allah hesabı çabuk görendir. (Nur Suresi 39. Ayet)
Andolsun, onlar mutlaka kendi yüklerini ve kendi yükleriyle beraber nice ağır yükleri yükleneceklerdir. Uydurmakta oldukları şeylerden de kıyamet günü şüphesiz, sorguya çekileceklerdir. (Ankebut Suresi 13. Ayet)
Andolsun, onlar mutlaka kendi yüklerini ve kendi yükleriyle beraber nice ağır yükleri yükleneceklerdir. Uydurmakta oldukları şeylerden de kıyamet günü şüphesiz, sorguya çekileceklerdir. (Zariyat Suresi 1,2,3,4,5,6. Ayet)
Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar! (Rahman Suresi 31. Ayet)
İnsanların aklını başına almaları için ayetler her şeyi anlatıyor. İşte bu nedenle, henüz nefes alabiliyorken, bu güne hazır gidebilmek için, kurana göre yaşamımızı düzenleyelim, kurandan ayrılmadan yaşamaya çalışalım...
Ama, hesap gününe inanmakla birlikte, orada torpili olduğunu sanan şefaatçi yüzsüzlere de aşağıdaki ayetin cevabını sunalım.
Hayır, hayır! Siz hesap ve cezayı yalanlıyorsunuz. Halbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır.Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler. Şüphesiz, iyiler Naîm cennetindedirler. Şüphesiz, günahkârlar da cehennemdedirler. Hesap ve ceza günü oraya gireceklerdir. Onlar oradan kaybolup kurtulacak da değillerdir.Hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin? Evet, hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen ne bileceksin? O gün kimse kimseye hiçbir fayda sağlayamayacaktır. O gün buyruk, yalnız Allah’ındır. (İnfitar Suresi 9-19. Ayetler)
Şimdi, hem kuranı terkedip, hem de hesap gününde şefaat adı altında torpil bekleyen sözüm ona uyanıklara bu ayetin yanında;peygamberin kıyamet günü Allah'a şöyle şikayette bulunacağını hatırlatalım.
'Ey Rabbim! Benim halkım bu Kur'an'ı terketti' (Furkan -30. ayet)
Buna rağmen hala, kendiniz kuranı terkederek yaşayıp, sonrada şefaat ile kendinizi kandıracaksanız, sizi tutmayalım, buyurun devam ediniz...

7- MEÇHULE GİTMİYORUZ ARTIK, GİDECEĞİMİZ YER BELLİ: KİMİLERİ CENNETE, KİMİLERİ DE İNANMAK İSTEMEDİKLERİ CEHENNEME

Evet, kaldırıldık, sürüler halinde huzurda toplandık. Secde emredildi, bazılarımız orada gerçekleri ancak gördüğümüzden, secde etmeye çalıştık, ama o da ne... Dünyada iken çok rahatlıkla yapabildiğimiz halde terk ettiğimiz secdeyi, şimdi canı gönülden yapmak istiyorduk ama, takatimiz yoktu. Kuran deyimiyle; baldırlarımız da açığa çıkmıştı. Yani, sakladığımız, görünmez, duyulmaz, bilinmez sandığımız her şeyin ortaya döküldüğünü görerek, her şeyi bilen rabbi bir kere daha kabul ettik.
Sonra, tartılar kuruldu. Yaptıklarımızı gösteren kitaplar terazinin kefelerine konuldu... Kimimizin iyilikleri, kimimizin kötülükleri ağır bastı. Kötülükleri ağır basanlar; tekrar dünyaya döndürülmeyi isteyerek, orada tam anlamıyla kulluk yapmayı vaad etmelerine rağmen " daha önce aklımızı kullanmamızı isteyen, öğütleyen kuranı" terk ettiği için kuran onları kurtarmamıştı. Hiç ummadık, zayıf, hastalıklı, sıradan insanlara bile kitaplarının sağından verilip, onlar sevindiklerine göre kitapları soldan verilecekler olarak galiba şu hemen yakında ateşi görünen cehennemin müdavimleri olmak üzereydiler. 
Ama, rabbimiz bazı kimselerden razı olmuş ve onları affedip, kitabını sağdan vermişti. Sonra iki guruba ayrıldık, hep beraber yola koyulduk, cehennemin önüne geldik. 
Onun, bütün heybetiyle ne amansız bir yer olduğunu anlamaya başladık. Bazıları, açılan kapıdan buyur edilince, girmemek için ne kadar zorlasada, bizi oraya götüren ayaklarına hükmedemediğini görüyordu. 
Diğerleri ise oradan ayrılıp, kokusunu içine çeke çeke cennete doğru yol alıyorlardı...
Şimdi, dünyada iken sahip olunan tüm imkanların şu cehennemde geçirilecek bir an için bile feda edilmesi gerektiğini anlayanlar, ateşe hazırlanırken, diğerlerinin sevinç çığlıklarını duyuyorlardı...
İnşallah, sevinç çığlıklarını duyanlardan değil, atanlardan olmak üzere, kuranla yaşayalım, kurandan yaşayalım...
saygılarımla...
aorskaya

İNSANLARIN İLK ÇOĞALMASI ADEM VE HAVADAN DEĞİLDİR.



İNSANLARIN İLK ÇOĞALMASI ADEM VE HAVADAN DEĞİLDİR.

Bu güne kadar bize anlatılan dinde, İnsanların çoğalma şekli anlatılırken, Allah ilk önce hazreti Ademi yarattı. Daha sonra onun sağ kaburga kemiğinden hazreti havayı yarattı. Onlar evlendiler. Her Doğumda çocuklar ikiz doğuyordu doğan çocukların mutlaka biri kız biri erkek oluyordu. Her batından doğan çocukların bir biriyle evlenmeleri yasak ama başka batından doğan erkek ve kız bir birlerini almaları ise helal diye anlatmışlar durmuşlardır.

Yani insanların ilk üreme şekli kardeş evliliği ile başlıyor. Bu Anlayış Allah ın dinine bir iftiradır. Şimdi Kur’an dan İnsanların türeme şekli nasılmış ve nasıl olmalıdır onu incelemeye çalışalım.

Kur’an da anlatılan üreme ve yaratılış biçimi: Daha önce Adem, melek , iblis şeytan, cin , kelimelerini Kur’an da ki ayetler ışığında izah etmiştik. Bunları burada tekrar izah etmeye gerek yok. Şimdi insanların türeme şeklini bize anlatan ayetleri incelemeye çalışarak çelişkisiz bir dini anlatmaya çalışacağım inşallah.

71/17-“Allah sizi yerden bir bitki gibi bitirdi.”
71/18”Sonra sizi oraya tekrar geri çevirecek, ve sizi bir çıkarışla ,diriltip çıkaracaktır.”

Ayetlerden anlaşıldığı gibi,ilk insanlar yaratılırken , bir tek insandan yaratılmadığı, bir çok insandan yaratıldığı vurgulanmaktadır. Şimdi Bu anlayışın tam aksine gibi bir anlam taşıyan ayeti nakletmeye çalışalım.

49/13”Ey İnsanlar gerçekten biz sizi,bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında sizin en üstün olanınız,(soyca değil) Takvaca en ilerde olanınızdır.Şüphesiz Allah bilendir haber alandır.”

Kur’an burada İnsanları bir erkek ve dişiden yarattık ifadesini kullanırken,Üreme,çoğalma biçiminin,formülünden bahsetmektedir. Yani bir insanın çoğalma biçiminin oluşabilmesi için, Erkeğin sperması ile kadının yumurtalığının birleşmesi sonucunda olduğu anlatılmak istenmektedir. Yoksa klasik dinde anlatıldığı gibi Adem ve Havva değildir. Eğer öyle olmuş olsaydı Kur’an da bahsedilen kardeş evliliğinin haram olmasıyla ilgili ayete ters düşerdi.

4/23”Sizlere anneleriniz kızlarınız, kız kardeşleriniz,halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, sizi emziren anneleriniz, süt kız kardeşleriniz,kadınlarınızın anneleri, ve Kendisiyle gerdeğe girdiğiniz, kadınlarınızdan olup, koruyuculuğunuz altında bulunan, üvey kızlarınız, onlarla gerdeğe girmemişseniz,size bir sakınca yoktur. Sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir araya getirdiğiniz (evlilik ) haram kılındı ancak,(cahiliyede) geçen geçmiştir. 
Şüphesiz Allah bağışlayandır esirgeyendir.”

Anlatılan ayette Erkeklere haram olan kadınları sıralarken başka bir ayette de kadınlara haram olan erkekleri anlatmaktadır. Şimdi o ayeti nakletmeye çalışalım.
33/55” Onlar için babaları oğulları kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, Kadınları ve sağ elinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında bir sakınca yoktur.( ey Müslüman kadınlar) Allah tan sakının şüphesiz Allah her şeye şahid olandır.”

İlk Yaratılan insan topluluğu içerisinden Allah bir peygamber göndermiştir, Allah’a ve gönderilen peygambere bağlı olanların adı müslümandır. 
En son peygamberin getirdiği dinin adı İslam bağlı olanların adı da müslümandır. 
Öyleyse İlk Yaratılan insanlarla Kıyametin kopuş anına kadar vahye bağlı insanların, dinleri arasında farklılık yoktur Bir Toplumda zorunlu bir durum ortaya çıkmadıkça Helal olanlar diğer toplumlarda da helaldir haram olanlar da diğer toplumlarda da haramdır. 
Şimdi nasıl aynı anneden doğan kardeş evliliği haram ise ilk insan topluluğundaki insanlarda da kardeş evliliği haram idi.



16/118” Yahudi olanlara da sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.”

Allah ilk insanların yaratılışından sonra bir sünnet koymuştur. Ve bu sünnetini bir erkek ve bir dişiden insanları türeterk devam ettirip durmaktadır.Allah’ın Yarattığı ve bir sünnet olarak devam ettirip durduğu dinin adı fıtrat dinidir İbrahim dinidir hanif dinidir.

30/30”Öyleyse sen yüzünü Allah’ı Birleyen (bir hanif ) olarak,dine Allah’ın Fıtratına çevir ki, İnsanları bunun üzerine yaratmıştır.
Allah’ın Yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. 
İşte dimdik ayakta duran din ( budur. )
 Ancak insanların çoğu bilmezler.”

Diyorlar ki Allah’ın Kendi koyduğu kurallarına uymaya mecbur mu tutuyorsun diyorlar. Haşa Allah’a Böyle bir şey söylemek ,bizim haddimize değildir.Allah Dilediğini dilediği gibi yapar. Ona hiçbir sözümüz yoktur ancak Allah vaad ettiğini yerine getirendir. Bir de Allah'ın koyduğu kanunlar ile pratik hayat uyuşmamış olsaydı. Kainat fesada uğrardı. Allah Her şeyi bir intizam ve düzen içinde yaratmıştır.

22/47”Onlar azabın senden çarçabuk getirilmesini istiyorlar, Allah Vadine kesin olarak muhalefet etmez, Gerçekten senin rabbin katında bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.”

İnsanların Türeme şeklini bir adam değil de veya bir adem değil de bir çok adam veya bir çok adem yaratsaydı veya yaratmış olarak, anlaşılsaydı İnsanlara haram olan kardeş evliliği o zaman da haram idi mantığı daha uygun olmaz mıydı. 
Çünkü Her peygamber kendinden önce gelen peygamberleri doğrulamış ve tasdik etmiş ve kendinden sonra gelecek olan peygamberi de müjdelemiş böylece Akaidi bozulmayan bir din ortaya gelmiştir.

61/6” Hani Meryem oğlu İsa da, Ey İsrail oğulları, Gerçekten ben sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önce tevratı doğrulayıcı, ve benden sonra ismi Ahmet olan, Bir elçinin de müjdeleyicisiyim demişti. Fakat o onlara apaçık belgelerle gelince bu açıkça bir büyüdür demişlerdi.”

Allah İnsan oğlunun ilk yaratışıyla, insan oğlunun son yaratılışı arasındaki hayat ağını Hiç hata ve eksik olmadan çelişkisiz bir biçimde peygamberler göndererek, çelişkisiz bir biçimde örmüştür. Her An ve her zaman elçileri peş peşe dizerek, kendi yolunda yürümek isteyenleri, Haram ve helal olanları bildirerek haramlardan sakınmayı helalleri yapıp ve yaptırmayı teşvik eden elçiler göndermiştir. Kendi özgür iradesiyle şeytanın yolunda gitmek isteyenlere de müdahale etmemiş serbet bırakmıştır.

Kur’an Peygamberlerin yerini ve konumunu ortaya koyarken onlara bir değer biçmiştir. Onlar Allah’ın vermiş olduğu bir emri yerine getirmede kesinlikle çekimser kalmazlar. Onlar Allahın emirlerine karşı muhalefet edemezler Allah’a şirk koşmazlar. Bakınız Adem kelimesini sadece peygamber olarak algılayanlar. Kur’an da geçen şu ayete muhalefet ederler. Şimdi ayeti buraya naklederek beraber düşünelim.

7/189”O sizi tek bir nefisten yarattı, Ve kendisiyle durulup yatışması için,ondan eşini var etti. Onu (eşini) Örtüp Bürüyünce, O da bir yük yüklendi, Bununla (bir süre) gezindi.nitekim ağırlaşınca ikisi Rableri olan Allah’a, dua ettiler.eğer bize Salih bir çocuk verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız.

Ayette geçen tek bir nefis sözü, Bir Adamı sembolize ederek,ondaki yaratılış biçiminin aynısı olan kadını da aynı nefis cinsinden yarattığı anlaşılması gerekmektedir. Burada erkek ve kadınların Hepsinde akıl takva ve fısk ve fücur olduğu şeklinde anlaşılmalıdır.

Yoksa buradaki tek bir nefis ifadesini Hz. Adem peygamber olarak anlaşılmış olsaydı akebinde gelen ayete tezat teşkil ederdi.

7/190” Ama o onlara Salih (bir çocuk) verince kendilerine verdiği şey konusunda, ona ortaklar kılmaya başladılar. Allah onların şirk koştuklarından yücedir.”

Hiçbir peygamber müşrik değildir. Hiçbir peygamber çocuğunu Allah’tan daha çok sevemez. Öyleyse burada bahsedilen tek bir nefis adem peygamber değil insan oğlunun genelini kaplayan bir haslettir.

Bu gün insanların geneli öyle değil mi? Çocuklarına olan sevgilerini Allah’a olan sevgilerinin önüne çıkarıp çocuklarını ilahlaştırmıyorlar mı? İnsanların genelinde mal ve Dünya tutkusu Allah’a olan sevginin önünde ilerlemektedir. 

Ama Peygamberler Allah’ın Kutsal ruh ile desteklediği elçilerdir Onlar Eğitimlerini peygamber olduktan sonra Allah'tan almışlardır. Onların nerde ne yapacağını Allah bildirir onlar Allah’ın koyduğu sınırlar içerisinde haraket ederler.
Elbette Kur’an da bir adem peygamber geçmektedir ama bu adem çocuğunu Allah’a ortak eden adem değil peygamber olarak övülen ademdir.

3/33” Gerçek şu ki, Allah Ademi , Nuh’u İbrahim ailesini ve İmran ailesini Alemler üzerine seçti.”

İşte bu Adem peygamber Yaratılan İlk Ademler arasından Allah’ın Seçtiği ve ilk adem topluluğuna gönderdiği bir elçidir. 
Yoksa ilk insan yaratıldığı zaman peygamber olmaz. 
Peygamberlik Sonradan kişilerin kendilerini Allah ‘a Yöneltmesiyle Allah’ın Seçmesi sonucunda peygamber olunur.

Hz. Adem (as) ve ilk insan neslinin üremesi


Hz. Adem (as) ve ilk insan neslinin üremesi

Hz. Adem(as) ve Havva yasak meyveyi yedikten sonra yeryüzüne indirildiler. Cennet gibi bir hayattan daha zor şartların hüküm sürdüğü bir dünya hayatı yaşamaya başladılar. 
Burada uzun bir süre tövbe ve istiğfar ile meşgul oldular. 
Yaptıkları hatadan dolayı Allah’tan özür dileyip senelerce üzüntü içinde af ve mağfiret dileyerek ibadette bulundular. 
Cenab-ı Hak da bu iki kulunun tövbesini kabul etti. 
Onlar için dünya yüzünde rızklar yarattı. Toprağı, suyu onların hizmetine verdi. 
Hayvanlardan nasıl istifade edileceğini onlara öğretti. Semadan yağmuru, yerden pınarları onlar için akıttı. Böylece Allah vaadini yerine getirmiş, semayı ve yeri ve içindekileri onlara ihsan etmiş, böylece yer yüzünde halife olarak onları tayin etmişti.
Sıra Adem neslinin çoğalmasına gelmişti.
Hz. Adem(as) ve Havva anamız izni ilahi ile bir süre sonra evlendiler. Artık kendi sülblerine yüklenmiş olan genetik şifrelerin açılma vakti gelmişti. Yer yüzünde yaşayacak olan insan neslinin hayat sahnesine çıkması gerekiyordu. Allah’ın güzel isimleri tecelli edecek ve İzn-i İlahi ile nesiller çoğalacaktı.
Peki ilk üreme süreci nasıl olacaktı? O zaman yer yüzünde tek bir anne ve tek bir baba olduğuna göre kardeş durumunda nasıl bir evlilik vuku bulacaktı?
Zihinleri çok meşgul eden bu sorulara makul cevaplar aramak gerekiyor. Bu noktada yine bazı kaynaklara müracaat ederek akla ve nakle uygun cevaplar bulmaya çalışacağız.
Cenab-ı Hak vardır ve birdir. Kendi varlık ve birlik mührünü de her mahlukun alnına vurmuştur. Nevileri ve türleri meydana getiren her bir ferdi ayrı bir özellikle yaratılmış. Türler ise kendi içinde tek ve ayrı bir özellik taşır. İnsanlar, hayvanlar, melekler, bitkiler, cinler gibi.. Dünya bir, ay bir, güneş birdir. Galaksiler bir, galaksilerden meydana gelen kainat da birdir. Yani kainatın heyet-i mecmuasından tutun da, cüzi fertlere kadar, o fertlerin parmak uçlarına kadar, parmak uçlarındaki hücre ve moleküllere kadar her şeyde bir birlik mührü vardır..
İşte Cenab-ı Hak bu hikmeti gereği insan neslini de bir babadan ve ondan da eşini yaratarak, bir anadan türetmiştir. Bu günkü biyoloji ilmine göre tüm canlılardaki genetik yapı onların bir ana ve babadan türediğine işaret ettiği gibi, aynı şekilde insanın da bu kanun içinde olduğunu gösteriyor. Yani tüm canlılar aslında benzer bir üreme kanuna tabidir.
Bu nedenden dolayı insan nesli de bir ana ve babadan olan çocuklar yolu ile çoğalmıştır. Bu noktada Hz. Adem ile Havva’nın ilk doğan çocuklarının çok özel bir yaratılışa sahip olduğunu anlıyoruz. Tabi ki her insan özel ve tek bir yaratılışa sahiptir. Ancak kardeş evliliği gibi yasak bir duruma bir defaya mahsus çok özel bir yaratılış süreci ile ve belli bir çocuk sayısı için müsaade edildiği anlaşılıyor.
Şöyle ki:
Havva annemiz her defasında bir kız ve bir oğlan olmak üzere ikiz çocuk doğruyordu. Bu çocuk sayısının 40 olduğu, yani 20 çift ikiz çocuk olduğunu çeşitli kaynaklarının haberlerinden anlıyoruz. Bazı kaynaklarda çocuk sayısına 120 diyenler de var, ancak ekseriyetin görüşü 40 olduğu yönünde. Belki bir miktar da fazla olabilir, fakat bu çok da önemli değil. Zira bazı çocuklar sonradan vefat etmiş de olabilir. Buradaki önemli husus çocukların özel bir şekilde yaratılıp, ikiz olmaları. Özel yaratılıştan kasıt şu: kardeş bağları nedeni ile ileride yapılacak özel evliliklerde her hangi bir genetik bozukluk olmasın. Zira çocukların evlilik süreçleri de Hz. Adem’e(as) İlahi Kudret tarafından bildirilmiş. Sırası ile doğan iki çocuklar çaprazlama olarak evlendirilecek. Sanki beraber doğan ikizler kardeş mesabesinde, diğer doğanlar sanki bu özellikten daha uzaklar. Bu günkü araştırmalara göre ikiz kardeş olayı çok gizemli bir olay, sırları daha tam olarak çözülememiş.
İşte insan nesli Hz. Ademden sonra ikinci kuşak olarak böyle bir süreçle başlamış. Yani ikiz doğan çocuklar çaprazlama bir usulle, Emr-i İlahi doğrultusunda, evlendirilmişler. Bunun bir ilahi emir olduğunu Habil ve Kabil olayından anlıyoruz.
Habil ve Kabil ark arkaya doğan ikiz çocukların erkek olanları idi. Bu durumda Habil Kabil’in kız ikizi ile, Kabil de Habil’in ikizi ile evlenmek durumundaydı. İlk İlahi emir bu idi. Ancak Kabil bu fıtri seyre itiraz etti ve kendi ikizi ile evlenmek istedi. Bu durumu babası Hz. Adem’e(as) bildirdiği zaman, Kabil’in isteğini uygun bulmadı babası. Bunun yasak olduğunu, Allah’ın emrinin diğer kız ile, yani Habil’in ikizi ile evlenmesi gerektiğini ona bildirdi. Kabil ise arzu ve isteğinde ısrar edince duruma Kudret-i İlahinin hüküm vermesi yönünde tavsiyelerde bulundu. Bu noktada Habil ve Kabil Allah’a kurban adayacaklar, kimin kurbanı kabul edilirse Allah onun için olumlu bir cevap vermiş olacaktır.
Neticede Habil’in duası kabul olundu, Kabil’in isteği ise reddolundu. Kabil ise Allah’ın hükmüne isyan ederek kardeşi Habil’i öldürdü. Kendi ikizini de yanına alarak başka bir diyara göç etti.
Bu kıssada dikkat çekici bazı noktalar var:
1- Havva annemizin bir seferde bir oğlan ve bir kız olmak üzere ikiz doğurması sadece ilk üremeye ait çok özel bir durumdu.
2- Bu ilk çocuklardaki genetik yapıları özel olarak tanzim edilmişti.
3- Bu düzeni bozmak isteyen Kabil’e müsaade edilmemiş, Allah onun kurbanını kabul etmemişti. Yani Allah bu fıtratın bozulmasından razı değildi.
4- Kabil ise isyan neticesinde bu fıtri yapıyı bozmuş, neslin farklı bir şekilde çoğalıp üremesinde sebep olmuştu.
5- Kabil nesli ile diğer kardeşlerin nesli arasında ileride anlaşmazlık çıkacaktı.
Kabil ilk cinayeti işleyip, yer yüzünde kan döküp ilke fesat fiilini işleyen bir olması yanında, daha kötüsü olarak neslin üreme ve çoğalmasında fıtrat bozucudur. Nuh tufanında boğulan neslin büyük bir kısmının Kabil’in zürriyeti olduğu yine bazı kaynaklarda yer alıyor.
Sual: Bu çaprazlama evlilik süreci ne zaman kadar devam etmiştir? Havva’dan sonra da devam etmiş mi, yoksa bu sadece Adem’in bu ilk kırk çocuğuna ait bir durum mudur?
Cevap: Araştırmalardan elde edebildiğimiz bilgilere göre bu kırk çocuk sonrası ne oldu çok da fazla bir bilgi mevcut değil. Ancak çaprazlama bir evliliğin dışındaki bir evlilik durumunun kesin olarak yasak olduğunu, Allah’ın bu kırk çocuk için tayin etmiş olduğu evlilik dışına taşılmaması gerektiğini Kabil’in duasının reddedilmesinden açık bir şekilde anlamak mümkün. Yani daha ilk üreme sürecinde bile açık bir yasak konmuş. 
Bu noktadan hareketle bu ikiz çocukların çapraz evlenme durumunun çok özel bir durum olarak sadece Havva’nın ikizlerine ait olduğunu ve bunların da sayılarının kesin ve ne net olduğunu anlıyoruz. Şayet çapraz evlenme harici bir evlilik yasaklanmış ise, ki öyledir; bir sonraki kuşakta bu evlilik türünün tamamen yasaklanacağı açıktır. 
Yani gerek çapraz, gerekse kardeş evliliği daha Adem’in ikinci çocuklarından itibaren yasaklanmış olması ihtimali çok güçlüdür. Zira o 40 ikizden sonra amca, hala, dayı çocukları pekala evlenebilir ve artık nesil bu günkü tarzda çoğalabilir.
Elbette ki bu durum Hz. Adem’in(as) yanında kalan 19 çift çocuk için geçerlidir. 
Zira Kabil Allah’a isyan etmiş, şeytanın oyuncağı olmuş, kardeşini öldürmüş ve üreme kanuna muhalefet ederek fıtratı bozmuştur. 
Bu nedenle Hz. Adem’in(as) kontrol ve gözetiminde uzak ayrı bir neslin yetişmesine vesile olmuştur. 
İşte Kabil neslinin nasıl bir şekilde üremeye devam ettiği, Allah’ın yasaklarına ne kadar riayet ettikleri, sonradan bu neslin bir önceki nesille nasıl bir münasebet kurdukları konusunda çok da net bilgiler yok. 
Zaten Hz. Adem(as) ile Hz. Nuh(as) arasındaki insan yaşantısı konusunda kaynaklarda çok da fazla bilgi yer almaz. 
Bu günkü tarih bilgileri Hz. Nuh (as) sonrası insanlık hayatından daha çok bahseder. Öncesine ait çok net bilgi yoktur.
Neslin üremesinde netice olarak:
1- İnsan nesli bir ana ve baban çoğalmıştır.
2- Doğan ilk ikiz çocuklar çaprazlama bir şekilde evlendirilmiştir.
3- Bu süreçten hemen sonra günümüzdeki gibi normal bir süreç başlamıştır.
4- Kardeş evlilikleri daha ilk ikizler sonrası, yani 19 çift çocuk sonrası yasaklanmıştır.
Tüm bunlar elbette ki bizim bilgi ve düşüncelerimizdir. Bizim bildiklerimiz ise tenkit ve tavsiyeye her zaman açıktır. Her şeyi tüm mahiyeti ve keyfiyeti ile bilen ise ancak Allah’tır. Allah ise tövbe ediliğinde bilerek ve bilmeyerek yaptığımız her hata ve yanlışları affedendir.
Biz de Üstad’ın lisanı ile Rabbimizden af ve mağfiret diliyor, “Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi Kendine kul kabul et. Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl. Amin!” diyoruz.

GİZLİ DÜNYA DEVLETİ VE EMRİNDEKİLER



GİZLİ DÜNYA DEVLETİ VE EMRİNDEKİLER


1 GİZLİ DÜNYA DEVLETİ VE EMRİNDEKİLER Nurullah AYDIN Tek bir dünya, tek bir yönetim, tek bir düzen özlemi her zaman varolmuştur. Bu uğurda mücadele eden liderler, din adamları, ideologlar olmuştur. Çağımızda dünya yı tek merkezden yönetmede önemi aşama kat eden gizemliliği koruyan güçler; kapalı örgütlenmeleri yenilerken, açık örgüler olarak; BM, Unesco, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, IMF, İLO gibi kuruluşlarda yapılanmıştır. Gizlilik, İtaat ve Konulan Kurallara kesin bağlılık; üç temel ilke kabul edilmiştir Bu üç temel ilke ile yürütülen faaliyetlerde semboller yer alır. Bu sembollerin manasını en üst dereceye ulaşmış kimseler tam olarak bilir.
2 Dünya para birimi Dolar ın Ehram ının üzerine Annoit Koektist sözü vardır. Anlamı zafere ulaşıldı demektir. Gizli Dünya Devleti; Dolar ı dünya parası yapmakla ve kendi ehramını bu paranın üzerine yerleştirmekle kendisini zafere ulaşmış addetmektedir. Piramidin altındaki Novus Ordo Se clorum sözü ise Yeni Dünya Düzeni demektir. Piramit in alt kısmına gelince; 1776 tarihi bilinenin aksine ABD nin bağımsızlığını kazandığı 1776 münasebetiyle değil Adam Weisshavst tarafından ilk mürşitler locasının 1 Mayıs 1776 da kurulmuş olmasındandır. Piramidin en altındaki birinci basamağı; Humanismus yani tüm insanlığı ifade etmektedir. Böylece bu piramit insanlığı nasıl kontrol ettiğini belirtmektedir. Piramidin en alttaki insanlığın kademelerini; 3 grupta toplamak mümkündür. 1. Halkın içine giren ve üstekilerin emirlerini uygulayan saçaklar: Rotary, Lion, Diner, Propeller, YMCA Mavi önlüklüler
3 Önlüksüz masonlar 2. Ucu gözüken, büyük kısmı gizli olan kademeler: Bunlar 5 basamak halindedir. B NAİ B RITH, Bilderberg teşkilatları: görünen en yüksek idari aşamasıdır. Büyük Şark Locası: (Fransız mason locası) Rusya mason locası) İskoç Locası Teşkilatı: 1.33 (İngiliz mason locası) York Locası teşkilatı: (Alman mason locası) 3. Hiç gözükmeyen gizli kademeler: Bunlarda 4 basamaktır. RT: En üst gizli basamak 3 Kabbalistten oluşan en üst komuta kademesi) 13 ler meclisi
4 33 ler meclisi 300 ler klubü Sanhedrin (En üst yönetim meclisi) En alttaki insanlık ile beraber bu basamaklar 13 kademeyi oluşturmaktadır. Hıristiyanların aksine 13 rakamı Siyonizm de uğurlu sayılmaktadır. Piramidin en üstteki üçgen içindeki göz: Bu sembol nihai gayeyi temsil eder. Bu gaye; Lüzifer, yani Mason ilahının gözü! Bu göz Allah her şeyi görür gerçeğinin karşısında bizim ilahımızda her şeyi görür, hatta her şeyi daha iyi görür iddiasını temsil etmektedir. Bu göz Lüzifer yani şeytan ın gözüdür. Eğik bakmaktadır ve şaşıdır. Masonlar birbirleriyle tanışmak için bu parolayı kullanırlar. Bir araya geldiklerinde tokalaşırken bir yandan sağ ellerinin başparmağı diğerinin eline özel şekilde bastırmakla ve gözlerini eğik tutarak aşağıya doğru bakarlar. Sanhedrin 300 ler meclisi Sanhedrin üyeleri, Kabbala Eğitimi almış olan hahamların içinden seçilirler. Bu gizli yönetim meclisi kadrosunun içinde genel yönetimi gözeten 70 Kabbalist haham, Genel Gözetim Meclisi olarak İsrail de toplanırlar.
5 Bu mecliste, bir eksilme olursa yerine yeni üyeleri seçmek yetkisiyle görevli 4 Haham bulunur. Sanhadrin deki Kabbalist Hahamlara bağlı olarak çalışan ayrıca bir yeminli 70 ler grubu vardır. ABD de Rockefeller, İngiltere de Rothschild bu Yeminli 70 ler grubu ndadır. Yeminliler grubu bütün dünya ülkelerinde teşkilatlanmıştır. Piramit in Sanhadrin in üst kademesi altındaki bütün kademeler bunlara bağlıdır. Gizli Dünya Devleti ni teşkil etmek üzere Yeminli 70 ler grubu na bağlı olarak diğer gruplarda yer alır. 33 ler Meclisi Dünyada ki birçok siyasi ve ticari gelişmelerden sorumlu olan bu grup pek çok gizli protokoller gerçekleştirir. 13 ler Meclisi 13 ler Kraliyet Konseyi, en zengin ve güçlü ailelerden oluşur. Dünya yı 300 ler Komitesi ne verdikleri emirler doğrultusunda yönetmeye çalışır.
6 Siyasi partiler de, iş dünyası nda, medya da, bürokrasi de, üniversiteler de, kim kimdir? GünüN SözÜ: Oku, gez, düşün anla değerlendir kanat sahibi ol.

Adları Sık Sık İllüminati İle Anılan ve Örgüte Üye Oldukları İddia Edilen 15 Ünlü



Adları Sık Sık İllüminati İle Anılan 
ve Örgüte Üye Oldukları İddia Edilen 15 Ünlü 

1 Adları Sık Sık İllüminati İle Anılan ve Örgüte Üye Oldukları İddia Edilen 15 Ünlü İllüminati örgütü, kimilerine göre var, kimilerine göre yok... Varlığına inananların iddia ettiği en önemli şey ise örgütün yeni bir dünya düzeni kurmak gayesiyle oluşturulduğu. Teorilere göre bunu başarmalarının yolu ise ulus devletleri yok edip inancı ortadan kaldırmaktan geçiyor. Dünyaya hükmettikleri ve örgütle bağlantılı oldukları iddia edilen ailelerin göze çarpan üyelerini sizler için derledik. Kaynak: 1. David René James de Rothschild İllüminati deyince Rothschild ailesinden bir üyeyi listenin en başına koymazsak olmazdı. David René James de Rothschild, Amerikalı bir bankacı ve Rothschild ailesinin Fransız şubesinin bir üyesidir. İsviçre'deki Rothschild Continuation Holdings'in başkanlığını yapan
2 Rothschild, daha önce De Beers'in başkanıydı. Ayrıca Mayıs 2013'ten bu yana Yahudi topluluklarını 100 ülkede temsil eden Dünya Yahudi Kongresi Yönetim Kurulunun başkanlığını yapmaktadır. 2. Jacob Rothschild, 4. Baron Rothschild 81 yaşındaki Rothschild, önde gelen Rothschild bankacılık ailesinin bir üyesi ve İngiliz yatırım bankacısıdır. Aynı zamanda Yahudi Politika Araştırmaları Enstitüsü'nün onursal başkanıdır. Jacob Rothschild'in de illüminati listesinin önemli isimlerinden biri olduğu iddia edilmektedir. 3. II. Elizabeth
3 91 yaşındaki II. Elizabeth, İngiltere Kilisesi'nin başkanı, İngiliz Milletler Topluluğu üyesi ve elli üç ülkeden on altısının kraliçesidir. David Icke göre, reptilian grubundan olan (sürüngen insanımsı) kraliçenin de illüminati topluluğunun bir parçası olduğu iddia edilmektedir. 4. Evelyn Robert de Rothschild Rothschild ailesinin üyesi olan Evelyn Robert Adrian de Rothschild, bir İngiliz finansçı ve oldukça başarılı bir bankacıdır. Diğer Rothschild üyeleri gibi onun da illüminati üyesi olduğu iddia edilmektedir.
4 5. David Rockefeller Standart Oil Company'nin kurucusu ve Chase Bank'ın eski başkanıdır."bazıları ailemizin ABD'nin çıkarlarına karşı çalışan gizli bir örgüt olduğuna inanıyor. Bizi 'uluslar üstü' olarak görüyorlar ve daha global küresel ve politik bir yapı kurmaya çalıştığımızı söylüyorlar. Eğer suçlama buysa suçluyum ve bununla gurur duyuyorum." diyen Rockefeller'ın hayatı boyunca illüminatiyle ilişkisi sorgulanmıştır ve "İllüminatinin babası" olarak nitelendirilmiştir. Aynı zamanda "Dünyanın en yaşlı milyarderi" ünvanına sahiptir. 6. David Rockefeller Jr.
5 David Rockefeller Jr., Amerikalı bankacı ve iş adamıdır. David Rockefeller'ın en büyük oğludur ve ailenin çoğu kurumunun yönetiminde söz sahibidir. Babası gibi onun da illüminati üyesi olduğu söylenmektedir. 7. Bill Gates
6 Dünyanın en zengin adamı olarak anılan Bill Gates, Microsoft'un kurucudur. İllüminati topluluğunun amaçlarından biri olan dünya nüfus problemini çözmeye çalıştığı, Afrika'ya sattığı ve binlerce çocuğu felç eden aşılarla desteklenmiştir. Ayrıca "Benim artık paraya ihtiyacım yok, ben Tanrı'nın işini yapıyorum!" sözü siyonist ilişkisini destekler niteliktedir. 8. George H. W. Bush
7 41. ABD Başkanıdır. ABD'nin 43. başkanı George W. Bush'un babasıdır. Bill Clinton'a karşı seçimi kaybederek siyasi yaşamına noktayı koyan Bush'un da illüminati üyesi olduğu söylentiler arasındadır. 9. Warren Buffett
8 2014 yılında "Dünyanın en zengin 2. adamı" olarak tarihe adını yazdıran Buffett, oldukça mütevazi tavırları ve yatırım konusundaki ileri görüşlülüğüyle son zamanların en başarılı yatırımcısı olarak anılmaktadır. 10. Henry Kissinger
9 Amerikalı diplomat ve siyasetçidir. ABD başkanları John F. Kennedy ve Lyndon B. Johnson'a özel danışmanlık yapmıştır. Vietnamlı diplomatlarla uzlaşma sağlayarak 1973'te Nobel Barış Ödülü'nü kazanan Kissinger'ın da illüminati topluluğuna üye olduğu söylenmektedir. 11. Nathaniel Philip Rothschild
10 Jacob Rothschild'in (4. Baron Rothschild) en küçük çocuğu olan Rothschild, JNR Limited'in başkanı ve doğal kaynaklar ile ilgili faaliyet gösteren Bumi Plc'nin eş başkanıdır. İş dünyasında oldukça geniş bir faaliyet alanına sahip olan Rothschild'in de illüminati üyesi olduğu iddia edilmektedir. 12. Jay Rockefeller
11 David Rockefeller'in yeğeni olan Jay Rockefeller, Batı Virginia senatörlüğü yapmış, petrol endüstrisinin önemini erken sezen kişilerden biridir. "İnternet hiç icat olmamalıydı." sözüyle propagandaların yerini iletişime olanak veren sosyal medyanın alması Rockefeller'ı son derece rahatsız etmiştir ve bu kişinin de illüminati üyesi olduğu söylentiler arasındadır. 13. George W. Bush
12 Eski ABD Başkanı olan Bush'ı, taraftarları son derece kararlı ve azimli olarak tanımlarken Bush'a karşı olanlar ise sabırsız ve saldırgan bir başkan olarak tanımlamaktadır. İllüminaticiler tarafından "Şeytanın boynuzları" nı temsil etmek için kullanıldığı söylenen bu el işaretini Bush'un sürekli kullandığı göze çarpmaktadır. 14. Benjamin de Rothschild
13 Benjamin de Rothschild, Fransız Rothschild bankacılık ailesinin torunu, Edmond de Rothschild Group'un başkanıdır. Araba ve av tutkusuyla gündemde olan milyarderin de illüminati üyesi olduğu iddia edilmektedir. 
15. George Soros
14 ABD'li finans spekülatörü ve liberal girişimcidir. 
"Türkiye'nin en iyi ihraç malı askeridir." diyerek enteresan bir tespitte bulunmuştur (!). 
Ekonomik kriz esnasında 1 milyar dolar kazanmasıyla "İngiliz Bankalarını Soyan Adam" ünvanını kazanmıştır. 
[status draft] [nogallery] [geotag on] [publicize off twitter facebook] [category güvenlik] [tags İLLUMİNATİ DOSYASI, İllüminati, Örgüt, Üye, İddia, Ünlü]

2. İlluminati hiçbir dine bağlı değildir. Bu yüzden örgütün hristiyanlık inancından beslendiği ya da şeytana taptığı yanlış bilgilerdir.

1 Hakkında çok yazıldı, çok çizildi, çok konuşuldu. Artık İlluminati örgütünü duymayanımız herhalde kalmamıştır sevgili dostlar. Bilmediğimiz şey ise, bu örgüt hakkında söylenenlerin bir efsaneden mi, yoksa gerçeklerden mi beslendiği. İlluminati gerçekten toplumumuza pek çok açıdan sızmış ve dünya nüfusunu kontrolü altına almış bir örgüt müdür? Komplo teorisyenlerine göre İlluminati, hala küresel boyutta büyük faaliyet gösteren; önemli finansal kuruluşların, merkezi hükümetlerin ve çok uluslu organizasyonların yönetimini elinde bulunduran bir örgüt. Eğer iddia ettikleri şeyde doğruluk payı varsa, bu örgüt nasıl dünya üzerinde bu kadar büyük etki yaratabilecek bir noktaya ulaştı? Madem gizli bir örgüt, nasıl milletin ağzına sakız oldu? Ve her şeyi gören göz haricinde bu örgütle özdeşleşmiş ne gibi semboller var? İşte kafamızdaki bu sorulara güvenilir cevaplar sunan 17 ilginç bilgi: 1. İlluminati kelimesi, Türkçe'de "Aydınlanmışlar" anlamına gelmektedir. 2. İlluminati hiçbir dine bağlı değildir. Bu yüzden örgütün hristiyanlık inancından beslendiği ya da şeytana taptığı yanlış bilgilerdir.
2 3. Örgüt, batıl inançlara, gericiliğe ve her türlü dini inanca karşıdır ve her konuda aydınlanmacı, bilime ve özgür düşünceye dayalı bir yol izlemeyi hedefler.
3 4. İlluminati örgütü, 1776 yılında Almanya'nın Bavyera bölgesinde, Ingolstadt Üniversitesi kilise hukuku profesörlerinden biri olan filozof Adam Weishaupt tarafından kurulmuştur. 5. Kuruluşunun ardından çok kısa bir sürede üye sayısını artıran topluluk, 1785 yılında yasadışı ilan edilmiştir.
4 Katolik kilisesinin ve Bavyera hükümetinin örgütün yaratabileceği geniş çaplı etkiden endişelenmesi üzerine zamanın devlet adamlarından Karl Theodor, 1785 yılında bir bildiri yayımlayarak tüm gizli örgütleri yasaklar ve örgüte ait tüm dökümanlara el koyulmasına ve yayımlanmasına karar verir. 6. Örgütün amacı, mevcut dini, politik kurumları ve milli kimlik algısını alt etmek ve global ekonomik gücü elinde bulundurarak insanlar üzerinde zihin kontrolü uygulamaktır.
5 7. Örgütün bugün Amerikan hükümetinin, Vatikan'ın, NATO'nun, Birleşmiş Milletler'in ve uluslararası bankaların kontrolünü elinde bulundurduğu düşünülmektedir. 8. Pek çok büyük basın-yayın ve medya kuruluşunu elinde bulundurduğu düşünülen topluluk, hedeflediği zihin kontrolünü televizyon dizileri, filmler, video oyunları, sosyal medya ve pornografi üzerinden gerçekleştirmektedir.
6 9. Örgüt, bugüne kadar John F. Kennedy suikasti, Waterloo Savaşı ve Fransız İhtilali gibi pek çok tarihi olaydan sorumlu tutulmuştur. Hatta konu üzerinde çalışan bazı isimler, 11 Eylül saldırılarının ardında da İlluminati'nin parmağının olduğunu ve George W. Bush'un örgütün üyelerinden biri olduğunu iddia etmişlerdir. 10. İsmi sık sık İlluminati ile ilişkilendirilen "Yeni Dünya Düzeni" konsepti, aslında örgütle alakası olmayan bir kavramdır.
7 1770'lerde kurulan İlluminati'nin aksine "Yeni Dünya Düzeni" kavramı, 20. yüzyılda, Nesta Webster ve Edith Miller adlı yahudi karşıtı propagandacılar tarafından, yahudilerin dünyayı ikiye bölerek hükmetmek amacıyla hem finansal kapitalizmi, hem de Sovyet Komünizmini desteklediğini iddia etmeleri sonucu ortaya çıkmıştır. 11. İlluminati örgütünün Amerikan Hükümetini kontrol ettiğinin düşünülmesinin birincil sebebi, Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nin, örgütün kuruluşunun yalnızca birkaç ay sonrasında imzalanmış olmasıdır.
8 Örgütün 1 Mayıs 1776'da kurulmasından iki ay sonra, 4 Temmuz'da Bağımsızlık Bildirisi, A.B.D. meclisi tarafından kabul edilmiştir. Bu sebeple bazı komplo teorisyenleri, örgütün bazı üyelerinin A.B.D.'nin kuruluşunda rol oynadığı ve o tarihten bu yana devlet içindeki varlıklarını sürdürdükleri görüşündedir. 12. İlluminati örgütü sanılanın aksine şeytana tapmaz ya da kanlı ayinler düzenlemez. Orijinal Bavyeralı İlluminati az önce de belirttiğimiz gibi hiçbir dini inanca bağlı değildir ve bu yüzden satanist de değildir. Örgütün bugüne kadar üyelerini kurban ettiğine ya da kanlı ayinler yaptığına dair hiçbir kanıt yoktur. 13. Örgütün orijinal simgesi piramit ya da her şeyi gören göz değil, baykuştur.
9 Örgütün sembolü olan baykuş, bilginin ve bilgeliğin sembolüdür ve Roma mitolojisinden alınmıştır. 14. Sanılanın aksine, İlluminati topluluğunun masonlarla bir ilgisi yoktur.
10 Masonlar, dünyanın en eski ve en geniş din dışı gruplarından bir tanesidir ve varlıkları gizli değildir. İlluminati ise varlığı bile kesin olmayan bir topluluktur ve haklarında bilinmeyen pek çok şey vardır. Bu iki topluluğun adlarının birlikte anılmasının sebebi, bir takım ortak nitelikleri ve hedefleri taşıyor olmalarıdır. 15. Örgütün içerisinde üç farklı rütbe bulunmaktadır: Nursery, Masonry, ve Mystery.
11 Kuruluşu Aydınlanma Çağı'na denk gelen bu toplulukta en alt kademeyi Nursery ismi verilen sınıf, en üst kademeyi ise Mystery adı verilen sınıf oluşturmaktadır. 16. Topluluğun üyesi olduğu iddia edilen pek çok popüler kültür ikonu, politikacı ve dini lider vardır.
12 Sanatçılar arasında Jay-Z, Snoop Dog, Kanye West, Beyonce, Miley Cyrus, Lady Gaga, Emma Watson, Celine Dion, Rihanna ve Bradley Cooper bulnurken; Barack Obama ve Papa gibi dünyayı etkileyecek güce sahip liderlerin de topluluğun üyelerinden olduğu iddia edilmektedir. 17. Ve hakkındaki tüm komplo teorilerinin, hedef şaşırtmak amacıyla bizzat İlluminati örgütü tarafından üretildiği düşünülmektedir. Topluluk, pek çok kişiye göre içinde bulunduğu küresel kumpası gizli tutabilmek için göz boyayan çeşitli komplo teorileri üretmektedir. İnsanlar arasında ve internet üzerinde toplulukla ilgili pek çok farklı ve çelişkili fikirler yer almasının sebebinin bu olduğu düşünülmektedir. [status publish] [geotag on] [publicize off twitter facebook] [category güvenlik] [tags İLLUMİNATİ DOSYASI, İlluminati, İlginç Gerçek]
1 BLOG ADRESİ :
2 ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBUNA AİT TUMBLR BLOGUNDA HALEN İŞLENEN VE İLERİDE İŞLENECEK OLAN KONULAR AŞAĞIDA GAYET AÇIK VE BİR ŞEKİLDE YER ALMAKTADIR. MAKALE VE ARAŞTIRMA YAZISI İÇERİĞİ (KONULAR) ABD ADLİ POLİS AFGANİSTAN AFRİKA AKADEMİK DOSYALAR ALMANYA ANTİ SEMİTİZM ARAP BAHARI ARAP ÜLKELERİ ASYA ATATÜRK AVRASYA AVRUPA VE AVRUPA BİRLİĞİ (AB) AZERBAYCAN BALKANLAR BELEDİYELER DOSYASI Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı BÜROKRASİ VE DEVLET BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ BİLGESAM BİLİM VE TEKNOLOJİ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM)
3 CEMAATLER & TARİKATLER CRYPTOME DENİZCİLİK DOĞAL AFETLER - SEL VE DEPREM DİN & DİYANET DİĞER EDEBİYAT ELEKTRİK & ELEKTRONİK EMNİYET DOSYASI ERGENEKON & BALYOZ & ŞİKE ERMENİ TERÖRÜ ESKİ SOVYET ÜLKELERİ EĞİTİM FAİLİ MEÇHULLER FETULLAH GÜLEN FİLİSTİN VE GAZZE FİNANS & EKONOMİ GENELKURMAY & MİLLİ SAVUNMA GENELKURMAY - SLAYT GIDA DOSYASI GÜRCİSTAN GÜVENLİK HAARP HACKING & HACKERLAR HAZAR BÖLGESİ HAZAR STRATEJİ ENSTİTÜSÜ (HASEN) HİNDİSTAN INTERNATIONAL MIDDLE EAST PEACE RESEARCH CENTER (IMPR) IRAK IRKÇILIK KADIN SORUNLARI VE KADINA ŞİDDET KAFKASYA KAMPANYALAR KANADA KARAPARA VE AKLAMA FAALİYETLERİ KATAR KOMPLO TEORİSİ KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ (KKTC) KÖY ENSTİTÜLERİ KÜRT SORUNU VE GÜNEYDOĞU KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ LATİN AMERİKA ÜLKELERİ LAİKLİK
4 LÜBNAN LİBYA MADENLER MAFYA & ORGANİZE SUÇLAR MASONLAR & SİYONİZM MEDYA MISIR MK ULTRA MİSYONERLİK FAALİYETLERİ NARKOTİK NEW WORLD ORDER NÜKLEER SİLAH & NÜKLEER ENERJİ ORSAM ORTADOĞU ÜLKELERİ OSMANLI İMPARATORLUĞU PKK PSİKOLOJİK SAVAŞ RUSYA SAĞLIK DOSYASI & PSİKOLOJİ SERİ KATİLLER STAR GATE PROJESİ STRATEJİK ARAŞTIRMA SU & DOĞALGAZ & ENERJİ SURİYE SUÇ DOSYASI SÖZDE SOYKIRIM SİBER - BİLİŞİM SİBER İSTİHBARAT & SİBER TERÖRİZM SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ SİYASİ TAKSİM - GEZİ PARKI TALİBAN TARIM POLİTİKALARI TARİH TASAM TELE-KULAK & TEKNİK TAKİP TERÖRİZM THE NATIONAL SECURITY ARCHIVE TURİZM - SEYEHAT TÜRK AZINLIKLARI DOSYASI TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ TÜRKÇE DİLİ VE EDEBİYATIMIZ TÜRKİ CUMHURİYETLER
5 TÜRKİSTAN TÜRKİYE ULAŞIM & KARA, DENİZ VE HAVACILIK ULUSLARARASI İLİŞKİLER & BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) WEAPON INTELLIGENCE TECH WIKILEAKS YARGI & HUKUK & ADLİYE DOSYASI YOLSUZLUK - USÜLSÜZLÜK YUNANİSTAN & KIBRIS RUM KESİMİ ÇEVRE SORUNLARI VE DOĞA ÇEŞİTLİ GAZETE VE DERGİLER ÇOCUK HAKLARI ÇİN ÖZBEKİSTAN ÜNİVERSİTELER İLLUMİNATİ İNGİLTERE İNSAN HAKLARI VE ÇOCUKLAR İNTERNET & TEKNOLOJİ İRAN İRTİCA İSRAİL İSTİHBARAT SERVİSLERİ İŞ DÜNYASI KÜRT SORUNU VE GÜNEYDOĞU
6 VİDEO İÇERİĞİNDEKİ KONULAR 12 EYLÜL 28 ŞUBAT AFGANİSTAN AFRİKA AK PARTİ ALEVİLER ALMANYA AMERİKA ARAP DÜNYASI ASKERİ CASUSLUK DAVASI ATATÜRK AVRUPA AVUSTRALYA AZERBAYCAN BANU AVAR BASIN BELEDİYELER VE BÜROKRASİ BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ (BOP)
7 BİRLEŞMİŞ MİLLETLER CEMAATLER & TARİKATLER DEVLET BÜROKRASİSİ DOĞA VE DOĞAL AFETLER DİN & DİYANET & AHLAK DİĞER EKONOMİ & FİNANS EMNİYET DOSYASI ENERJİ ERGENEKON ve DERİN DEVLET ESKİ SOVYET ÜLKELERİ EĞİTİM & AKADEMİK FAİLİ MEÇHULLER FETULLAH GÜLEN FİLİSTİN - GAZZE GENELKURMAY GIDA - SAĞLIK - PSİKOLOJİ GÜVENLİK HACKER HAVACILIK VE ULAŞIM HAYVANLARA TACİZ VE ŞİDDET IRAK KADINLARIMIZ KAPİTALİZM VE KOMUNİZM KOMPLO TEORİLERİ KÜRT SORUNU & PKK MEDYA MISIR DOSYASI NARKOTİK NATO NECMETTİN ERBAKAN NÜKLEER SİLAHLAR RUSYA SANAT DOSYASI SAĞLIK VE PSİKOLOJİ SURİYE SUÇ VE SUÇLA MÜCADELE SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI SİYASİ PARTİLER SİYONİZM TARIM TARİH TEKNOLOJİ VE BİLİM
8 TEKNİK TAKİP TERÖR TERÖRLE MÜCADELE TURİZM TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ULUSLARARASI YARDIMLAR YABANCI BASIN VE KAMUOYU YABANCI GİZLİ SERVİSLER YABANCI ÜLKELER Yahudilik, Masonluk ve Sabetayizm YARGI & ADLİYE & CEZAEVLERİ YOLSUZLUK DOSYASI ÇANAKKALE SAVAŞI ÇOCUKLAR İRAN İRTİCA & KÖKTEN DİNCİLİK İSRAİL İSTİHBARAT SERVİSLERİ [status publish] [geotag on] [publicize off twitter facebook] [category duyuru] [tags DUYURU, ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU TUMBLR, BLOG

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...