14 Ağustos 2017

BANA SÖZ VERİPTE SÖZE DÖNEN BENDEN BETER OLSUN



BANA SÖZ VERİPTE SÖZÜNDEN DÖNEN BETER OLSUN
İlgili resim
BANA SÖZ VERİPTE SÖZÜNDEN DÖNEN BENDEN BETER OLSUN 
ARKAMDAN KONUŞUP YÜZÜME GÜLEN BENDEN BETER OLSUN
BETER OLSUN BETER OLSUN ŞU OLANLAR YETER OLSUN 
GÜLÜPTE PEŞİMDEN BANA BAKAN BENDEN BETER OLSUN
ZEHİRDE İÇİRİP BALDA AKILLI OLURLAR MALDA 
DÖNÜPTE TAM YARI YOLDA KOYAN BENDEN BETER OLSUN
KİMSE GÖRMEZ HİÇ ACIMI İÇTE DUYARIM SANCIMI 
OKULDA,DERSTE BACIMI ÜZEN BENDEN BETER OLSUN
İNSAN SANIP DOST BİLDİĞİM KARDAŞ DEYİP ÇOK SEVDİĞİM 
SIRDAŞ BİLİP SIR VERDİĞİM İNSAN BENDEN BETER OLSUN
DELİ GÖNLÜM KABA SIĞMAZ YİĞİT ERLER DAHA DOĞMAZ 
BU DEVİRDE HALA BAĞNAZ OLAN BENDEN BETER OLSUN
DOSTLAR GİBİ GÖRÜNÜPTE YILAN GİBİ SOKULUPTA 
EN ZOR GÜNDE BIRAKIPTA GİDEN BENDEN BETER OLSUN
SEVER DURUR HEP HUYUMU HER ZAMAN İÇİP SUYUMU 
MEĞER ARKAMDAN KUYUMU KAZAN BENDEN BETER OLSUN
NE İÇİ BELLİ NE ZAHİR NE TEMBEL OLUR,NE MAHİR 
EKMEK DEĞİL,BANA ZEHİR VEREN BENDEN BETER OLSUN
YAZDIM YETMEDİ KELİME TUZ BASTILAR ŞU DERİME 
BENİ ŞİMDİKİ HALİME KOYAN BENDEN BETER OLSUN
ANLAR BİLE DESEM TAŞA İNSANMISINIZ SİZ HAŞA 
İYİLİK YAPIPTA BAŞA KAKAN BENDEN BETER OLSUN
YA ONLAR SALAK,YA BEN SAF YETER BUNCA YANLIŞLIK GAF 
DİN,KUR’AN,EZANIMA LAF EDEN BENDEN BETER OLSUN
SEVMEK NEDİR HİÇ BİLMEYEN SIRTIMIZDAN HİÇ İNMEYEN 
YALAN YANLIŞ SÖZ SÖYLEYEN AZAN BENDEN BETER OLSUN
GİTTİ DİZİMDEKİ DERMAN NE DİN KALDI NEDE İMAN 
İSLAM’I YIKMAYA FERMAN VEREN BENDEN BETER OLSUN
SOLDU DAHA AÇMAZ GÜLÜM DOSDOĞRUDUR BENİM YOLUM 
GARİBE MAZLUMA ZÜLÜM EDEN BENDEN BETER OLSUN
KÜFREDER HEP SANA BANA NE BABA DİNLER NE ANA 
HİÇ ACIMADAN İNSANA KIYAN BENDEN BETER OLSUN
TOPRAK AYRILDI ZEMİNDEN UMUT KALMADI YARINDAN 
YEMİN EDİPTE YEMİNDEN DÖNEN BENDEN BETER OLSUN
KALMADI ARTIK GÖZDE YAŞ KARDEŞLE YAPTILAR SAVAŞ 
SİNSİ SİNSİ YAVAŞ YAVAŞ SOKAN BENDEN BETER OLSUN
GEZDİM,GÖRDÜM PAZAR,ÇARŞI ZALİMLER KAPLAMIŞ ARŞI 
DURUPTA HAKSIZLIĞA KARŞI SUSAN BENDEN BETER OLSUN
MÜZİK DİNLE AZ OYALAN TELEVİZYON YALAN DOLAN 
GAZETEDE YANLIŞ YALAN YAZAN BENDEN BETER OLSUN
İPLİK BULUNMAZ YIRTIĞA GÖZ YUMULURDA SÜRTÜĞE 
ŞU ZAMANDA BAŞ ÖRTÜYE TAKAN BENDEN BETER OLSUN
AHMET DERKİ ŞU DERDİME BOYUN EĞMEM HİÇ ZALİME 
AVU,ZEHİRİ DİLİME SÜREN BENDEN BETER OLSUN

AHMET BAL

DÜŞLERİMDEN VURULUP YIKILDIM SENSİZLİĞE



DÜŞLERİMDEN VURULUP YIKILDIM SENSİZLİĞE
DÜŞLERİMDEN VURULUP YIKILDIM SENSİZLİĞE ile ilgili görsel sonucu
Sesin sesime değdiği günden beri
Kalemsiz yazmıştım gönlüme aşk diye seni
Bu gidiş yüreğime bıraktığın kâr mıydı?
Yoksa açtığın yaraya sürdüğün efkâr mıydı?
Yokluğun bin parçaya böldü içimde kederimi
İç çekişlerin figanında üşüdü tebessümler
Elvedanın elleri dolaştıkça sûretimde
Aşkın kefaretini ödetti gözlerimin hissesine…
Ateşe verdim tüm sözleri
Yokluğunun lehçesi soluğumu parçaladı yar 
Uçları yırtık kelimeler sus çöktürdü dilime
Ağladıkça sessizliğim ağıt oldu yüreğime
Gözleri kan çanağına döndü öksüz sevdamın
Hasretinin acısı asıldı kirpiklerime
Nefesime bulaştıkça sen diye hıçkırıklar
K/ördüğüm mısralar düştü hecelerime..
Dar geldi gönül sensiz bu sevdaya
Kadranı kırıldı hicranlı saatlerin
Kâinat tutuştu sanki ellerimde
Güneşin gözlerinde ağladı gündüzlerim
Geçtiğin sokaklarda yürüyüp durdum
Ezberledim sensiz kalan kaldırımları
Gölgeme sarılıp durdukça ellerim
Üşüyen avuçlarımda soldu hayallerim
Dudağımda kor alev olup yandı adın
Gittiğin yerden kanadım günlerce
Yüreğime battıkça hasretinin dikeni
Ellerimde sızladı özlemin gecelerce
Kaç şafağı vurdum alnından
Kaç uykuyu kurban ettim bensizliğe
Düşlerimden vurulup
Yıkıldım yâr sensizliğe…
Şiir:Arzu Karadoğan 

Adolf Hitler ve Yahudi Soykırımı Gerçeği



Adolf Hitler ve Yahudi Soykırımı Gerçeği

2. Dünya Savaşı mimarlarından Hitler günümüzde hala konuşuluyor. Özellikle de gündeme gelişinin sebebi, ” Yahudi Soykırımı ”, diğer adıyla ” Holokost ” . 2. Dünya Savaşı esnasında 6 milyona yakın Yahudi’ nin öldürüldü. Bunun sorumlusunun da, Almanların Führer olarak adlandırdıkları Hitler olduğu belirtiliyor. Peki bu soykırımı Hitler neden yaptı? Çeşitli söylemlerin dışında, bu konu hakkında Hitler’ in kendi yazdığı kitapta da kendi ağzından bazı söylemleri bulunuyor. Main 
Kampf ( Kavgam ) adlı eserinde Hitler, Yahudilerin özellikle Alman ekonomik yapısına darbe vurduğunu savunuyor. Hatta savaşı da Yahudilerin yüzünden kaybettiğini söylüyor. Savaş döneminde silah fabrikalarının çoğu Yahudilerin elindeydi ve işçileri de Yahudi’ ydi. Bu fabrikalar en gerekli oldukları zamanda greve gitmeleriyle, Almanların savaş alanlarında mühimmat sıkıntısı yaşamasına sebep oldular. Hitler işte bu ihaneti asla affedemediğini kitabında belirtiyor. Bugüne kadar bu konu hakkında araştırma yapanların yaygın görüşüne göre ise Hitler, annesinin yaşadığı hastalıktan kurtarılamaması sonucu doktorları suçlu görüyordu. Bu doktorlar da Yahudi’ ydi. Ancak araştırmacılar bu konuda sınırlı verilere ulaşmadılar. Çok daha geniş alanlarda araştırma yaptılar ve ortaya koydukları sonuçlar akıllara farklı soruların gelmesine sebep oldu. 
Mesela akıllara, Hitler’ in ” Yahudi Soykırımı ” nı gerçekleştirmesinde gizli güçlerin olduğu veya bizzat Siyonizm temsilcileriyle anlaştığı vb. düşüncelere ilişkin sorular geliyor. Bu sorulara cevap verebilmek için o dönemi iyi bilmek gerekir. O döneme ait tarafsız bilgileri yazacağım. Yer yer bazı iddiaların olası nedenlerine de tarafsız bilgiler ışığında değineceğim. Kısaca o döneme ait verileri, araştırmaları, yaşanmış gerçekleri size sunacağım ve akla gelen soruları cevaplandırması sizin şahsi kanaatinize kalacak. İşte o dönemin kısa bir panoraması ve o döneme ilişkin araştırma sonuçları:
Hitler’ in Almanya’ nın Başına Geçmesi ve Diktatörlüğe Giden Adımları: Akla gelen sorulara ışık tutabilecek olayların başlangıcına inmekte fayda var. Bunun için de bu dönemde gerçekleşen olayların baş kahramanı Hitler’ in Almanya’ nın başına geçtiği dönemi irdelemek gerekir. Yani 2. Dünya Savaşı’ ndan 15 yıl öncesine gitmek gerekir. Bilindiği gibi Almanya, 1. Dünya Savaşı’ nda Osmanlı ile müttefikti. Bu savaşta Almanya’ nın bulunduğu taraf yenilince, çok ağır sonuçlara katlanmak zorunda kaldılar. Hatta Dünya tarihine göz atıldığında, belki de en yüklü savaş tazminatı ödeyen ülke Almanya olmuştur. Tam 132 milyarlık altın para tazminatı Versay Barış Antlaşması ile Almanlara dayatılmıştı. Bunun yanı sıra bir de Alman ordusu 100 bin sayısına kadar düşürülmek zorunda kalmıştı. 
Açığa çıkan onca asker de işsizler ordusuna katıldı. Bu savaşta kaybettiği Elsaß-Lothringen ( Alsas-Loren ) Bölgesi ile ekonomisine büyük bir darbe vurulmuştu. Bu bölge bilindiği gibi demir madenin çok fazla bulunduğu bir bölge. Zaten topraklarının da büyük çoğunluğunu kaybetmesiyle işlenebilir tarım arazisi de kısıtlanmış oldu. İmparator 2. Wielhelm de savaş yenilgisinin hemen ardından ülkeden kaçtı ve siyasi bir boşluk ortaya çıktı. Bu esnada da Kasım Devrimi gerçekleşti. Kasım Devrimi’ nin akabinde seçimler oldu ve koalisyon hükümeti oluşturuldu. Bu hükümette sosyal demokratlar ve başkan Freiderich Ebert etkiliydi ancak ellerinden gelen hiçbir şey yoktu. Çünkü halkın içinde bulunduğu durum çok ağırdı
Toplum psikolojik açıdan da çökmüştü. Çünkü Fransızlar, yani tarihi düşmanları onları Versay Antlaşması’ yla yerle bir etmişti. Almanlar bu yüzden ağır koşullardan çok hakaret olarak gördükleri bu antlaşmanın psikolojik etkisindeydiler. Dolayısıyla başlarına gelecek lider etkisiz kalmamalı ve eski Almanya ruhunu canlandırabilmeliydi. Bu dönemin parlayan yıldızı milliyetçilik akımı da, aldıkları ağır yenilgiyle kırılan gururlarını eski günlere döndürmek isteyen Almanları derinden etkiledi. Hitler işte böyle bir ortamda sahneye çıktı. 

Hitler bu dönemde Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’ ne lider oldu. Hitler içinde bulundukları durumun ciddiyetini kavrayabildiğinden olsa gerek sürekli milliyetçi söylemlerle kitleleri etkiliyordu. Sürekli Versay Antlaşması’ nı asla tanımayacaklarını vurguluyor ve Almanlar için ” yeni hayat sahası ” kavramını ortaya atıyordu. Partinin programında yer alan maddelerde ise Yahudi aleyhtarlığı fark ediliyordu. İşte o programdaki maddelerden birkaçı şöyle:
– Sadece bizim milletimizden olanlar vatandaş olabilir. Sadece Alman soyundan gelenler, inancı ne olursa olsun, bizim milletimizdendir. Bu yüzden hiçbir Yahudi bizim milletimizin parçası olamaz.
-Halkımızın geçimi ve sayıları artan insanlarımızın yerleşmesi için toprak (koloni) istiyoruz.

Bu parti programı ve söylemleriyle Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi sadece 4 yılda ülke siyasetinde çok büyük bir güç haline geldi. 1924′ te mecliste 32 tane milletvekili vardı. 1924′ ten itibaren Rotchilds adındaki ünlü Yahudi aile Amerika’ daki üyeleri aracılığıyla Almanlara destek sağlamaya başlamıştır. Bunun en açık örneği de Almanların borçlarını yapılandıran Dawes ve Young Planlarıdır. J.P Morgan aracılığıyla bu aile planlar üzerinde etkili olmuştur. Peki Almanlara yarar sağlayan bu planlar karşılıksız bir şekilde mi ortaya çıktı? Bu soruyla bağlantılı dönemin Filistin’ ine göz atalım:
1924 ve Sonrasında Filistin Toprakları: Almanya’ da bu yıllarda gerçekleşen durumlar böyleydi. Peki ya Filistin’ de? Filistin bu döneme kadar, Yahudi yerleşkesi olarak Dünya Siyonist Örgütü’ nün hayaliydi. Çok paralar akıtılıp bu bölgeden birçok toprak satın alınmıştı. Osmanlı’ nın son bulmasıyla da bu örgüt daha faal bir rol üstlenmiş ve emellerine ulaşacak topraklara kısmen ulaşmışlardı. Ancak sadece toprak yetmiyordu. Hayalini kurdukları Yahudi Devleti için Yahudilerin de bu topraklara gelip yerleşmesi gerekiyordu. Bölgeyi elinde tutan İngilizler de bu örgüte destek veriyordu. Tüm propagandalara rağmen Osmanlı zamanındakilerle ve sonrasında gelen Yahudilerle birlikte Yahudi sayısı ancak 85 bine ulaştırılabilmişti. Çünkü Yahudilerin yaşam kaliteleri Avrupa’ da üst düzeydeydi. Yahudilerin bu isteksiz tavrı örgüt için bir handikaptı. Bir şekilde Yahudilerin bu topraklara göçü sağlanmalıydı. Bu dönemde de en fazla Yahudi Alman toprakları içindeydi. Zaten Yahudi Katliamı’ nda 6 milyon gibi bir sayıdan söz edilmesi de bunu kanıtlıyor. Almanya’ da milliyetçilik söylemleriyle hızlı bir yükselişe geçen Hitler işte bu noktada farklı bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Milliyetçilik söylemleriyle halkın gururunu okşayan Hitler henüz bu dönemde gerekli mali kaynağa ulaşabilmiş değildi. Zaten halkın içinde bulunduğu durumda, siyasal söylemlerini bir şekilde ekonomik olarak da desteklemeliydi. Aksi durumda O da seçimi kazanamayacağının farkındaydı.
Hitler’ in Ekonomik Destekçileri: Seçim propagandalarında sürekli ön plana çıkan Hitler’ in mali destekçilerini duyduğunuzda şaşıracaksınız. O dönemde Almanya’ da sanayi devleri olan Thysen, Krupp, Kirdoff ve Rotchilds ailesinin Amerika’ da bulunan uzantılarına ait olan General Motors, Du Pond, Ford’ un yanı sıra Yahudi petrol şirketi Standard Oil ( Rockefeller Ailesi’ nin şirketi ) Hitler’ e mali açıdan çok fazla destek olmuşlardır. Bu desteği de arkasında bulan Hitler 1933 yılında Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg tarafından iktidara getirildi. Bu hamleyle seçim de bir formaliteye dönüştü. Çünkü hem halkın hem de bu büyük şirketlerin baskısına cumhurbaşkanı dayanamamıştı. Hitler için her şey yeni başlıyor. Çünkü artık vaatlerini gerçekleştirme aşamasına gelmişti. Öncelikle Alman ırkı için yeni hayat sahalarını gerçekleştirmeliydi. Ancak çökmüş Alman ekonomisiyle savaşa girmek son derece mantıksızdı. Seçimlerden önce etkin olan Yahudilerin mali desteğine yeniden ihtiyaç vardı. Bu desteklerin organizasyon kısmında ise Dünya Siyonist Örgütü ( WZO ) vardı. Bunun kanıtı da 2. Dünya Savaşı boyunca Almanların kullandığı topların üretimini bir Yahudi şirketi olan SKF yapmıştır. Jacob Wallenberg şirketin sahibidir. Standard Oil de Nazilere ait askeri araçların petrol ihtiyacını karşılamıştır. Üstelik toplama kamplarında kullanılan gazların üretimi bile Yahudi kimya firması olan Farben şirketidir.
Savaş öncesinde üretilen 500 ton civarındaki kurşun Almanlara ulaştırılır ve bu kurşunların ödemesini gerçekleştiren Brown Bros Harriman’ dır. O da bir Yahudi’ dir. Bu ödeme, Harriman teminatı olarak gerçekleştirilmiş ve teminat tarihi de 21 Eylül 1938 olarak kayıtlara düşülmüştür. Ancak savaşa bir adım kala Alman borçlarının vadesi geliyordu ve bu durum büyük bir sıkıntıya sebep olacaktı. 1933′ te, Foster Dulles ( CFR üyesi, sonraki dönemde ABD Dışişleri Bakanı ) ve Allen Dulles ( CFR üyesi, sonraki dönemde CIA şefliği yaptı ) ile Hitler görüşme yaptılar ve bu borçların vadeleri uzatıldı. Ayrıca Yahudi ailelerinde Samuel ailesi de Hitler’ e 30 milyon pound mali destek sağlıyordu. Royal Dutch Shell adlı petrol firması bu aileye aitti. Bilinen bu gerçekleri Hitler de inkar etmemiştir. Hatta en yakın arkadaşlarından Herman Rauschning’ in yazdığı kitapta bunlara değinilmiştir. Hitler M’a Dit ( Hitler Bana Dedi ki ) ismini taşıyan kitapta, Hitler’ in mücadelesinde Yahudilerin çok önemli katkılarının olduğunu ve mali olarak çok destek verdiklerini belirtiyor. Bu ifadeyi de Hitler’ in ağzından veriyor.
Akıllara yeni sorular gelmeye devam ediyor. Yahudi çevreleri bu mali desteği neden sağladılar? Üstelik bu desteği, parti programında açıkça Yahudi aleyhtarlığı yapan bir lidere veriyorlardı. Seneler sonra ortaya çıkan Wilhelmstrasse gizli belgeleri ile bu olaya ilişkin fikirler oluştu. Bu belgelerde Siyonist Örgütler ile Hitler’ in anlaşma yaptıkları ortaya çıktı. Yahudilere yapılan baskıya, Yahudi liderlerin destek verdiği ve mali olarak Hitler’ i de bu baskıyı yapması için destekledikleri bu belgelerde yer alıyor. Özellikle de zengin Yahudi ailelere gözdağı vermek amaçlarıydı. Bu yüzden de toplama kamplarına sadece sakat, engelli, yoksul Yahudiler getiriliyordu. Bunların yanında Romanlar ve Çingeneler de vardı. Bu korkutma ve baskıyla varlıklı Yahudiler satın alınan topraklara göçe zorlanmış oluyordu. Üstelik Hitler, devlet politikası olarak Yahudilere göçün önünü açıyordu. Soykırım amacı olan bir diktatör niçin böyle bir göçe izin versin? Üstelik neden devlet politikasıyla da desteklesin? Göç etmek isteyen Yahudilerin göç organizasyonunu da Siyonistlerle birlikte yürütmüş ve sadece Filistin’ e göçe izin vermişlerdir. Nazi subaylarından olan Adolf Eichmann bu göç organizasyonunun başında yer almış ve Macaristan, Çekoslovakya ve Avusturya’ da göç büroları kurdurmuştur. 1941′ e kadar bu bürolar aracılığıyla Eichmann yasalar çerçevesinde Yahudi göçünü yürütmüş ve 250 bini aşkın Yahudi’ nin Filistin’e göçünü gerçekleştirmiştir. Hitler ilk olarak Romanya, Polonya, Avusturya ve Macaristan’ ı işgal etmiştir. Bunun sebebi de Yahudi nüfusunun bu ülkelerde daha çok olması olarak gösterilir.
Bizim de özellikle 2. Abdulhamid ile görüşmelerinden tanıdığımız gazeteci siyonist Theodor Herlz bu konu hakkında şöyle diyor: Wilhelmstrasse’ nin gizli arşivleri, Hitler İmparatorluğu ile Yahudi Örgütleri arasında, Alman Yahudilerinin Filistin’ e göçlerini kolaylaştırmak amacıyla bir anlaşma imzaladığını ortaya koymaktadır.
2. Dünya Savaşı 1945 yılında bitmiştir. Bundan sadece 3 yıl sonra da İsrail Devleti 1948′ de kurulmuştur. Çok konuşulan bu konu hakkında fikir yürütüp kanaat sahibi olmak, bu bilgiler ışığında size kalıyor.

İlluminati’nin Doğuşu ve Sır Perdesinin Ardındaki Gerçekler



İlluminati’nin Doğuşu ve Sır Perdesinin Ardındaki Gerçekler

Aslında illuminati için Dünya’nın kontrol merkezi desek, pek de yanılmış olmayız. Çünkü bu örgüt, bulunduğumuz sistemin başında yönetici katogerisinde bulunanların doğrudan veya dolaylı olarak illuminati’ye hizmet ettiği var sayılıyor.
İlk olarak 1 Mayıs 1776’da Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü ve Baron von Knigge ile kurulan gizli topluluktur. Ayrıca İlluminati’nin sözcük anlamı ‘Aydınlanmış Olanlar’ anlamına gelmektedir.
Rönesans döneminde kurulmuş olan bu topluluğun amacı kelime anlamına eşdeğer olan insanların düşüncelerini hür kilmak dinsel dogmatik düşüncelerden arındırmak ve Newtoncu pozitif bilimi geliştirmek olsa da, Dünya siyasi tarihinin en fazla komplo teorisi almış topluluğudur. 
Son derece gizlilik içinde tutulan üyelerin kayıtları ve bilgilerini kimse bilmemekteydi. Üyerlerin her birinin kod adları olup, yazışma ve haberleşmede bu takma adlar kullanılmaktaydı. Örnek vermek gerekirse, Adam Weishaupt’un kod adı ‘Spartacus’ idi.
En başta 12 kişilik üye ile kurulan bu topluluk daha sonra 80 kişiye ulaşmıştır. 1874’de İlluminati, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek yasaklanmıştı. Fakat benimde en dikkatimi çeken nokta ise 19. yüzyılın başlarında ünlü Alman filozof Hegel’in katılımı bu topluluğa yeni bir nefes, canlılık katmış ve İlluminati eski parlak dönemine geri dönmüş.
İlluminati, üyesi olan Hegel’in tez-antitez kuramlarıyla Yeni Dünya Düzeni düşüncesinin geliştiği bir ütopya topluluğu haline gelmiştir. İlluminati daha sonra dinsel dogmatik düşüncelerin egemen olduğu İtalya’ya ulaşmıştır ve ünlü rönesansçı şahıslar tarafından Katolik Kilisesi’ne siyasi bir savaş başlatmıştır. Bu savaşın amacı ise bilimin ispatladığı gerçekler için kiliseyi ikna ettirmekti.
Günümüzde dahi son derece faal olan bu örgüt birçok siyasi, askeri ve ekonomik olayın sorumlusu haline gelmiştir.Birçok ABD Başkanı illuminati’ye hizmet etmiş olup alınan tüm siyasi kararların illuminati’den geçtiği düşünülüyor.
Myron Fagan’a göre Waterloo Savaşı, Fransız İhtilali ve açıklanamayan John F. Kennedy suikasti bu örgütün işidir.
Dikkat çeken başka br nokta ise Holywood film sektörü bu örgütün elindedir. Günümüzde ise 10 adet yöneticisi ve 300’e yakın alt kadrosu bulunduğu, bu grubun içinde tanınmış ünlüler, bankacılar ve sanatçıların bulunduğu iddia edilmektedir.
Gelelim bu Dünya’yı yöneten bu dev örgütün nasıl yürütüldüğüne:
Öncelikle her yıl bir kere toplanan İlluminati topluluğu, ‘Yeni Dünya’ ve ‘Tek Din’ planlarını masaya yatırıyor.
Peki bunu nasıl yapmayı planlıyorlar? Kendi düzenlerini, ilkelerini benimsetmek ve yoluna koymak için ülkeler arası çıkar kavgaları, ekonomik krizler ve terrör yanlısı savaş sinyalleri ile ellerinde tuttukları güç ile Dünya geleceğine yön çiziyorlar. Peki bunu neden mi yapıyorlar? işte sebebi; İlluminati örgütünün esas ilkesi ‘kaostan kaynaklanan düzen’ olarak nitelendirilen var olan rejimi bozup, tek devlet ve tek dine dayalı istedikleri tek dünyayı kurmak..
Örgütün geçmişinde ki diğer ilginç nokta ise tarihe göz attığımızda ortaya çıkmakta.  İlluminati’nin seçkin üyeleri Yuvarlak Masa tabirini verdikleri plan ve programların görüşüldüğü bir konsey oluşturdular. Oluşturdukları alt kadrolar diğer ülkelere yayılmış ve devlet adamlarını kapsamaktaydı. Bunun etkisi ise 1. Dünya Savaşında görülüyordu.
Peki nasıl mı?  Savaşta yer alan karşıt ülkelerin temsilcileri savaşın devamında Yuvarlak Masa’da bir araya gelip savaşın gidişatı ve sonucunda çıkacak çıkar ortamları konusunda planlarını görüşüyorlardı. Savaşın çıkış sebebinden, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar plan program içinde olan İlluminati, savaşların sonucunda çıkan düzensizlikten faydalanıp hedeflerindeki Tek Dünya için bütün ülkeleri çemberi içine almış olucaktı.
Bu bilgiyi de sizinle paylaşmak isterim ki; İlluminati’nin  On Gizli Liderinin serveti, 102 bagımsız devletin gayri safi milli hasılasından daha fazladır. Şu anda ABD’nin uyguladığı diğer strateji ise enerji kaynaklarını ele geçirmektir. Hatta ABD’den Christoper Fettews, Parameter dergisindeki makalesinde şöyle diyor: Orta Asya ve Hazar denizini merkez bölge olarak niteleyip, bu bölgenin önemli Enerji kaynaklarına sahip olunmuştur. Söz konusu rezervlerin kontrolü için ABD, Rusya, Çin, İran ve Türkiye büyük Satranç oyununda rol almaktadırlar…
11 Eylül olayı da bu satranç oyununun hamlelerinden biriydi sadece.. Fakat bu olayların suçlusu olarak görülen ABD yönetimi bu planın sadece aracılığını üstlenmişti. Asıl yöneten kişiler İlluminati’nin seçkin üyeleriydi. Birçok araştırmacının ortak görüşe vardığı kanı ise ABD’nin 100 yılı aşkındır İlluminati’nin kontrolü altında olması.
Dünya’nın en büyük Siyonist örgütü olan İlluminati’nin iç çemberinde bulunan seçkin üyelerinden biri ise ABD’nin tanınmış zengini David Rockefeller olduğu söyleniyor. 91 yaşında olan Rockfeller dünyanın en büyük bankalarından Chase Manhattan Bank, Citibank ve Standard Oil, Mobil gibi dünya petrol pazarını elinde tutan dev şirketlerin en büyük hissedarıydı. Şirketlerinin cirosu dünyadaki pek çok devletin yıllık gelirlerinden daha fazla olduğu söyleniyor.
Aşağıdaki resimde 1 Amerikan Dolar’ının üstündeki illuminati simgeleri belirtilmektedir:
İşte günümüzde yer alan olayların birçoğu bu kuruluşun elindedir. Sadece siyasi değil, bütün insanlığa ulaşabilecek bütün yayın organlarını kullanmaktadırlar.
Peki ya Bilgisayar oyunları ? Cizgi filmler ? veya herkesin dilinden düşürmediği şarkıların içeriğindeki mesaj ?
Evet bu konu bizi en tedirgin eden nokta. Dünyaca ünlü MMORPG online oyunlar (Devasa oyunculu çevrimiçi rol yapma oyunları) birçok masonik etkileşim aracıdır.
Algının en güçlü ve karakter arayışının çocukluk çağında olduğunu hepimiz biliyoruz ve bazı cizgi filmler de rol alan karakterler ve simgeler İlluminati eğilimli mesajlar vermektedir. Günümüzde ünlü camiasından birçok kişi bu topluluğa bağlı olduğunu iddia ediyor, belki doğru belki de dikkat çekmek amaçlı ama şunu bilmeliyiz ki yaşadığımız çevrede gelişen teknoloji ve medya ile birlikte her sektörde varolan bir örgüttür illuminati.
Kimbilir belki bizde bu topluluğa doğrudan ya da dolaylı olarak hizmet edenlerden bazılarıyız..
Bu konuya ilgi duyanların ise ‘Mozart’ın Yapıtlarındaki Masonik Örgü’ kitabını okumasını tavsiye ederim.
Yazar: Ozan GÜNGÖR
******************************************************************



Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...