21 Şubat 2013

ÖZLEMEM DEME ÖZLEYECEKSİN








Bensizliği“Özlemem” deme! Özleyeceksin...
İliklerine dek işleyecek özlemin...
Off.. çekece
ksin, dağları yerinden edecek
Yüreğin isyanlara gelecek...
“Vazgeçtim” deme! Vazgeçemeyeceksin...
... Ahımı aldın bir kere... Daha da bakmam gözlerine...
Yaşatmam gönlümde ne seni , ne de sevgini...
Nefret bile etmem senin gibi birinden!
Kirletmem yüreğimi seninle!
Seninle hesabımız MAHŞERDE...!
Orada hesaplaşacağız yürek yüreğe!
Ben YANDIĞIM...
Ben UNUTMADIĞIM...
Ben ÖZLEDİĞİM...
Ben VAZGEÇMEDİĞİM... 

Ve Ben Sevgimi Yüreğinden çekmediğim sürece,
AZABINI ÇEKECEKSİN BENSİZLİĞİN..!!!

BİR TAS ZEHİR VERİN BANA İÇEYİM


ARAYIŞ

Bir tas zehir verin bana içeyim
Tek unutmak için acılarımı
Baksana; kırdılar kapılarımı
Yağmalandı kalbim, ömrüm, herşeyim
Kurşuna dizdiler anılarımı
Yenik düştüm bu savaşta neyleyim
Bir mezar nasılsa işte öyleyim
Unuttum en güzel şarkılarımı
Gündüzü yok upuzun bir geceyim
Yitirdim umut kırıntılarımı
Sevgimi, neşemi, bütün varımı
Çaresiz bir yokluğun içindeyim
Gömdüm içime yıkıntılarımı
Arıyor bir yarım öbür yarımı

Ümit Yaşar Oğuzcan

KAPTANIN AŞK GÖZYAŞLARI


—Seni ağlattığım için o güzelim gözlerinden yaşlarını akıttığım için kendimi asla affetmeyeceğim, asla! dedi Kaptan.
—Bende kendimi affetmeyeceğim seni sevdiğim için, dedi Esu.
Ve kapattı telefonu.
Kaptan olduğu yerde çakılı kaldı.
Asılı kaldı zemheride.Donakaldı birdenbire…
—Dayanamam ben yokluğuna. 
Yapamam ben sensizlikte. diye sayıkladı belli belirsiz.
Kurşun yedi sol yanına, bir kuş tüyü gibi düştü canı sevgilinin sözlerine.
Aktı yaşı yere. 
Taştı hüznü yine milyon kere.
Ah Kaptan! Ömrü hüzünden mürekkep Kaptan!
Acıdan denizleri, hüzünden fırtınaları alt eden Kaptan!
Bir güzel gözlüye, bir güzel yüzlüye ram olan Kaptan!
Kaderini silemezsin.
Silemezsin onun ruhundaki kırıklıkları.
Kocaman yalnızlığını kaldırıp atamazsın.
Kaptan kendinde değildi sanki.
—Sen bana içime bakmayı öğrettin. dedi tekrar. 
Sen bana sende ben olmayı öğrettin.
Ah Kaptan!
Ağla deryalar seni bekliyor, gözyaşlarını…
Ağla bulutlar seni bekliyor, gözyaşlarını…
Ona ev sahibiydi yüreğin, onun huzur bulduğu… 
Kapını çaldığı, duygularını yokladığı, usul usul sana aktığı, kanının kaynadığı…
Sesini duymaktan haz ettiği, konuşmaktan mutlu olduğu, tanışmaktan memnun olacağı…
Ya sen Kaptan! Sen ona ne yaptın?
Sevdin de sevdin ama sevmek kalbi doyurmuyor işte!
Bal gibi sevdin biliyorum.
Harbiden sevdin, adamakıllı, sırılsıklam…
Gözlerine bakan aşkı görürdü, sözlerine bakan aşkı yakalardı.
Kaptan çok ama çok sevdi, ölesiye…Eriyesiye, bitesiye…
—Bana aşk denen hissi yaşatıyorsun, diye yazdı Kaptan Esu’ya. Adın dua oldu dilimde. Esu!
Sana acıyı hoş gördüler, hüznü hediye verdiler. 
Varsa bu dünyada sana yanacak tek Allah’ın kulu o da Kaptan’dır, emin ol yine.
Yana yana yandır Kaptan.
Kana kana kanandır Kaptan.
Seve seve sevilendir Kaptan.
Bir aşk zayi olmasın yok yere.
Gitmesin hoyrat ele.
Kıymet yan yana olunca çıkar ortaya, el ele, kol kola, yürek yüreğe, ruh ruha…
Sevgiliyi görmeden bu denli tutuşturan aşk onu gördükten sonra ortalığı ne hale koyar?
Kaptan aşk yoluna kırdı dümeni. 
Sana çizdi rotasını. 
Deryada dalga olur Kaptan’da duygu… 
Anafor olur yürekte, gelgitler olur. 
Kaptan’da bunların misli olur. 
Kaptan aşk komasında fark etsene… Nefes olsana…
 Aşk olsana, acil hem de…
Ah Esu!Sakin bir umman neye yarar!
Sakin bir aşk aşk olur mu?
Sevmekten gayri suçu neydi Kaptan’ın?
Suçlamaları, yakınmaları, dövünmeleri, ağlamaları ne uğrunaydı?
Bir insan bir insan için ağlayabiliyorsa ne güzel işte!
Bir insan bir insan için hesapsız aşkı yaşayabiliyorsa ne harika işte!
Kaptan sarhoştu içmeden, deliydi oynatmadan, âşıktı Mecnun olmadan.

Kaptan kendine gel artık!
Kendine gel Esu’ya yani… 
Silemezsin bağrına batan kirpiklerin izini. 
Gözlerine ikamet eden resimlerin yansımasını kaldıramazsın, kulağına misafir olan o tatlı melodiyi inkâr edemezsin ve bir dua gibi diline yapışan Esu’yu atamazsın.
Bu aşkın şahidi yok.
Bu aşkın tanığı yok.
Kaptan son bir kez aradı: —Yoksun olmuyor işte. Yapamıyorum sensiz. dedi ve kapattı telefonu.
Soğuktu, kar yağıyordu Elazığ’a.
Ve Esu ağlıyordu telefonun bir ucunda.
Kaptan ağlıyordu diğer ucunda.
Kar yağıyordu üzerlerine, duygularına…
Üşümek dıştan değil bu hikâyede, içten bir üşümek sarıyordu ruhlarını boydan boya…
Esu ağlıyordu.Kaptan ağlıyordu.
Elazığ ağlıyordu o gece.
Kıyamet kopacakmış varsın kopsun, yürekteki kıyametleri gören var mı acaba? 
Gözlerdeki sebepsiz kızarmışlıkları, şişlikleri, sesteki titreyişleri, tendeki soğumuşluğu ve ruhtaki tedirginliği, yalnızlığı… 
Bilen var mı? Kaptan son bir kez mesajını yazdı:
Soğuk buralar kar var her yerde ve benim içim üşüyor sensiz, gitme. 
Bilmem ben hiçbir şeyi, tanımam hiçbir kimseyi… Uykusuz sabahların kahrettiği bu şehirde kendi aşkının katiliyim. 
Gözlerim sen akıyor, aklımdan sen geçiyor, bir an için gülüyorum ama sonra anlıyorum yokluğunu. Ağlıyorum.
 Kaç bin günlük sensizlik gibi yaşadığım, bu yük ağır bana, zor. 
Çok yaşamam ben daha senin kalbinden düşen taşlar bende birikiyor. 
Sancıların bende başlıyor.
Gel lütfen.Lügatimdeki tek sözcük Esu…Gel.

İKİ KİLİT BİR ANAHTAR




İKİ KİLİT BİR ANAHTAR
Benliğin yüreğin kuyusunu kazdığı yerde
Sorgular başladı bitimsiz
Dil tutuklu yürek müebbet giymiş
Tutanaklar mesnetsiz ve rastgele
Kelepçelenmiş bir ruhla
Çaresizliğe çelme takıp düşürürken
Acıyı çapraza aldı da
Gurbeti sorgulamadı
İki kilit bir anahtar

Rüzgar düşürdü yaprağı
Eğerek kırdı dalları bir bir
Yağmurun derdi bambaşka
Islaklıkla verildi tehir
Kar tipi boranla dost
Ayaz kesiği yaralarımdan
İçime sızdı zehir
Temmuz akşamlarında yangın
Güne sinen bir yanık kokusu
Kan ter içinde kaldıkça nefesim
Hasretin inadını kıramadı
İki kilit bir anahtar

Tozlu eşiklerden atlanmazken
Basamak basamak çıktık aşka
Özlem sofalarında bekleyip
Doyumsuzluğuna şahit olduk
Salon salomanje vakitsizliklerin
Söylemlerin mutfağında piştikçe 
Soyunduk balkon hırçınlıklarına
Terasında gezmek varken beklentilerin
Çocuk odasında bulduk kendimizi
Bez bebeklerle
Gazoz kapağı arabalarla
Sevda kapısını açamadı
İki kilit bir anahtar

Sarmaşık bir suskunluk
Sarıyordu bedenlerimizi
Sardunya sarısı benizle
Aklıyorduk kendimizi
Begonya bir duruşun ardında
Kasımpatı savunmalar
Akşam sefası irdelemelerin
Zakkum gibi suçlamaların
Çürüttüğü birbirimizde
Bu denli sırıtmadı
İki kilit bir anahtar

Oysa ki
Nasılda zordu soluksuz kalmak
Ve nasıl yamandı 
Kanata kanata yüreğimi susturmak
Hatta bekledikçe içime batan
Elimi kolumu bağlayan
Çaresizlik dikenlerini ayıklamak
Toplandığım yerden dağıldıkça
Hiç kolay değildi 
Canımı çıkara çıkara dayanmak
Allah'ın bildiğini
Sen ister bil ister bilme
Bu yüzden
Eceli aratmadı
İki kilit bir anahtar

HÜZÜN ŞAİRİ: N Y 








SENİ DÜŞLERİNDEN ÖPERİM



SENİ DÜŞLERİNDEN ÖPERİM


Gözlerin düşer gözlerime düşlerimin gerçekliğinde,
Bir kuş olurum sana âşık, kanadımda tutkuyu saklarım,
Loş ışıklı yüreğimin sahnesinde seninle birlikte,
Sabaha dek dans ederim, tutkuya bulanırım.

Masalsı bir an gibi dudaklarına gizlenen öpüş,
O gülüşü kıskanmayan gece yok aslında,
Gözlerimde saklanırsın sen sanki kızıl bir düş,
Düşer yağmurların dudaklarıma sana susadıkça,

Nice düşperest soyarken kadınlarını,
İhanetin çıplaklığında aşk giyinir.
Görse firak gözlerindeki beni arayışımı,
Vuslat imkânsızlığına inat sevinir.

Hadi at üzerine yapışan ne varsa,
Acılarını kapının dışarısına bırak,
Umutsuzluğunu topuklu ayakkabılarına,
Vakittir artık aşkı sonsuzlukta yaşamak,

Hadi çöz saçlarını, dökülsün hüzün yere,
Sensizliğin adını sen koyan deli benim,
İlacım ol zor hayatta, imrenme sen zehire,
Hasretle seni düşlerinden öperim.


SENSİZ BİR HAYATI İSTEMİYORUM !




Yine yalnızım, hayat üstüme üstüme geliyor, bu karanlık dünyamda sensizlik perişan ediyor. 
Yalnızlığa alışamıyorum, sensizliğe alışamıyorum, ve hayatım boyunca da alışamayacağım! 

Hayallerimizi gercekleştirmek için neler vermezdim ki, nelerden vazgeçmezdim ki, tüm dünyayı bile karşıma alırdım, yeterki seninle olayım, yeterki seni birkez olsun mutlu göreyim, yeterki gözlerindeki o ışığı görebileyim.
Ben sana canımı feda ederim bitanem, sensiz bu canı ben neyleyim? 
Olmuyor işte cantanem, sensiz olmuyor! 

Duygularımı içime atıyorum, üzülmemen için, tekrar kahrolmaman için, ama içim doldu artık, 
her yerim senle doldu, canım acıyor artık.
Haykırıyorum dünyaya, aahh çekiyorum, özlüyorum seni.
Anılara sığınıyorum, hayallerimiz gözümün önünden geçiyor, mutlu oluyorum, gülüyorum, seviniyorum. 
Sonra yine kendime geliyorum ve sensiz bu hayata haykırıyorum.
Sana kavuşmak, sevgimizi paylaşabilmek niye bu kadar zor?

Kalbim bana sesleniyor, “konuş artık” diyor, “haykır herkese içindekileri” diyor,
“susma, çığlık çığlığa haykır dünyaya, haykır sevgini, haykır aşkını, kaçır onu, götür onu buralardan“ diyor!
Gel desem gelirmiydin ki bitanem? Gel ömür boyu benimle ol desem evet dermiydin? 
Bebeğim, hiçbir şeye aldırmadan yanına geleyim desem, elini tutayım, gözlerine bakayım ve başka diyarlara götüreyim desem gelirmiydin benimle???
Artık bu soruların cevaplarından bile korkuyorum, geri çevrilmekten, tekrar vurgun yemekten çok korkuyorum bitanem!

Biliyorum, sensizlikte her saniye acı cekeceğim, her saniye seni düşüneceğim, hep kalbimde olacaksın ve hep kahrolacağım.
Hayat bensiz devam edecek.

Ben sadece ama sadece seninle, canımdan çok sevdiğimle, bitanemle birlikte olmak istiyorum. 
SENSİZ BİR HAYATI İSTEMİYORUM !

DİRENİŞİM SENSİZLİĞE

Direnişim Sensizliğe
Bir ben bilirim sensizliği
Bir de yüreğim hasretini

Gittin gideli ne gecelerde yıldız kaldı
Ne de sabahlara güneş doğdu
Yitirdim senden sonra bütün zamanları
Geçiremez oldum sensiz günleri

Hasretine direndikçe yokluğuna direndikçe
Bütün damarlarım seni taşıdı yüreğime
Sen bendesin ama
Ben beni terk edeli çok oldu
Ezildim gittim bu yokluğun altında ezildim

Bir ben bilirim sensizliği
Bir de yüreğim hasretini

Gittin ya acılarını bıraktın
Gittin ya özleminle yaktın
Gittin ya boynumu büktün
Gittin ya yüreğimi yerinden söküp attın

Senden sonra terk ettim aynaları
Koptu gitti can bedenden gidişinle
Koptu gitti
Bende değil tende değil
Bir hasret girdabı içinde

Yokluğunu bir yara gibi taşımak
Ve seni sensiz yaşamak
Ölümdür bir başka biçimde

Ölümdür ama kurtulmak ne mümkün
Öte dönsem hançerlenirim
Beri dönsem kurşun yerim
Mecburum, mecburum sana
Sensiz olsam da mecburum
Çünkü bir ben bilirim sensizliği
Bir de yüreğim hasretini

Bütün duygularım işgal altında
Can siperim savunmasız
Yalnızım öyle yalnız ki yapayalnız
Artık direnmiyorum yokluğuna
Sensizliğe direnmiyorum

Bir adım ötede kahır ülkesi
Bir parmak ucu mesafesinde ölüm
Ve rıza ile teslim Azrail’e gönlüm

Çünkü bir ben bilirim sensizliği
Bir de yüreğim hasretini

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...