YUNUS SURESİ 100. AYET BAĞLAMINDA
"AKLI KULLANMAK"
Mehmet KÜLTÜR
“Allah'ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı(pisliği) akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir.” (Yunus, 100. ayet)
Allah cc nasip ederse bugün ayet içerisinde geçen عَلَى harfi üzerinde duracağız.
عَلَى“Üzerine“ demektir. Peki Allah neden pisliği,azabı insana neden verir?
Bu noktada biraz düşünmemiz lazım. Zira Kuran ı Kerim de düşünmeyle alakalı 800 e yakın ayet bulunmasına rağmen , bizler düşünmenin farz olduğunu bile düşünmeyiz.
Kuran’da düşünme ile alakalı farklı anlamlara gelen ve her biri düşünmenin farklı bir boyutunu ifade eden 5 ana kavram geçmesine rağmen bizler bu kavramların ne anlama geldiğini düşünmeyiz.
Şimdi bu 5 kavram rehberliğinde düşünme üzerinde biraz düşünelim.Nedir bu 5 kavram?
1-TEZEKKÜR 2-TEDEBBÜR 3- TEAKKUL 4-TEFEKKUH 5-TEFEKKÜR
Arapça da bir kural vardır. ‘İhtilâfü-l esma tedüllü ‘alâihtilâfül Mana. İsimlerin farklılığı, mananın farklılığına delalet eder.
Mesela Arapçada -iclis’ de otur demektir –kuud- ta otur demektir.Bir Arap ayaktakine otur diyeceği zaman –iclis-der.Yatan birisine otur diyeceği zaman –kuud- der.
Şimdi bu 5 kavramın birbirinden farklılıklarını ve birbirleri arasındaki anlam bağlarını anlamaya çalışalım.
1-TEZEKKÜR : Geçmişe yönelik dününme faaliyetidir.
2-TEDEBBÜR:Geleceğe yönelik düşünme faaliyetidir.
3-TEAKKUL:Akıl,Bağ demektir.Yani geçmiş ile gelecek arasında anlamlı bir bağ kurmaktır.
4-TEFEKKUH:Geçmiş işe gelecek arasında kurulan bu bu anlamlı bağdan şimdiye ve buradaya fikir damıtmak suretiyle kişinin kendi lehine olacak kararı alıp uygulayabilmesidir.
5-TEFEKKÜR:Tefekkür bunların hepsidir.Eğer bu düşünme basamaklarından bir tanesi eksik olursa tefekkür gerçekleşmemiş olur.Bu anlamda tefekkür yalın bir düşünme faaliyeti değil, derinlemesine bir düşünme faaliyetidir diyebiliriz.
Dikkat edersek düşünme ile alakalı bütün kavramlar fiil kökünden geliyor.Bu kavramların fiil kökünden gelmesinden çıkaracağımız ders; İnsan aklını kullanıyorsa akıllıdır.Kullanılmayan akıl insanı akıllı yapmaz.
Peki insan aklını nasıl kullanır? İnsan nasıl düşünür?
Bildiğimiz üzere düşünme faaliyetinin gerçekleştiği organımız beynimizdir.Ancak insan dışında hayvanlarda da beyin vardır lakin onlar düşünemezler.İnsanı hayvandan ayıran en önemli yetenek düşünmesidir.Şimdi bu konuyu anlamak üzere bilimsel verilere dayanarak Ayat-ı İnsanın düşünme faaliyetinin gerçekleştiği beynini inceleyelim
Beyin 3 bölümden oluşur:
En altta sürüngen beyin,ortadalimbik beyin ve üstte ise neokorteks.
Sürüngen beyin : Sürüngen beyinin 2 temel görevi vardır.Üre ve hayatta kal.Bu bütün canlılarda ortaktır.Mesela bir hamam böceğinde de hayatta kalma dürtüsü vardır.Bir sinekte de üreme dürtüsü vardır.
Limbik beyin:Bu bölüm vivdan ve duyguların gerçekleştiği merkezdir.Bu beyin bölümü kedi,köpek,at vb.bazı hayvanlarda bulunabilir.Kendisindelimbik beyin bulunan hayvanlarla insanlar duygusal iletişime geçebilirler.
Neokorteks:Düşünme faaliyetlerinin ve mantıksal işlemlerin gerçekleştiği bölümdür.Bu anlamda insan beyni bu 3 alanı birden kapsar.
Bu noktada beyin(akıl) insanın duygu ve düşüncelerini yöneten bir komutandır.
Peki her şeyi kontrol eden aklı da kontrol eden bir üst merkez yokmudur?Elbette vardır.AKLEDEN KALP.
O halde insanın en üst komuta merkezi olan akleden kalbine kim hakimse , beynine de dolayısı ile duygu, düşünce ve diğer tüm faaliyetlerine de o hakim olacaktır.İnsanın Kalbine vahiy hakim olmalıdır.Vahiy aklı doğru kullanma klavuzudur.Aklımızı doğru kullandığımız taktirde beynin bu 3 bölümüde vahiy eksenli düşünmeye başlar.Böyle bir insan Allah ın bak dediği yerden bakar ve Allah ın gör dediği açıdan görür.
Örneğin;her insanda üreme ve şehvet duygusu vardır.Şayet insan aklını vahye inşaa ettirirse ,şehvet iffete,üreme duygusu ise neslin devamına dönüşür.Yine insan aklını vahye inşa ettirirse , sürüngen beynin alanında olan hayatta kalma duygusu ulvi bir gayeye yönelik olmak üzere cihada dönüşür."
“Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak va'detmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.” (Tevbe,111)
Yine insan aklını vahye inşa ettirirse, Limbik beyinde gerçekleşen duygusal faaliyetlerde terbiye edilir.Mesela her insanın doğuştan getirmiş olduğu Kuran ın ifadesi ile hub yani sevgi vardır.Eğer insan aklını vahye inşaa ettirirse bu sevgi lub dediğimiz Allah tan insanın kalbine inen sevgiye dönüşür.
Yine her insanın içinde havf dediğimiz korku duygusu vardır.Eğer kişi aklını vahye inşa ettirirse bu korku Haşyete yani Allah ın sevgisini kaybetme duygusuna dönüşür.Haşyetullah a dönüşür.
Yine insan aklını vahye inşa ettirirse onda doğuştan var olan hırs duygusu iyi ve faydalı şeyleri elde etme duygusuna dönüşür.Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Ebû Hureyre, Rasûlullahsallellahu aleyhi sellem'in söyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Kuvvetli mü'min Allah katında zayıf mü'minden daha hayırlı. (daha üstün) ve daha sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayr vardır. Sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış, Allah'dan yardım dile ve aslâacz gösterme. Başına bir şey gelirse, "şöyle yapsaydım, böyle olurdu" diye hayıflanıp durma. Allah'ın takdiri bu; O, ne dilerse yapar de. Zira "eğer" kelimesi, şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar."( Müslim, kader 34)
Eğer kişi ilme haris değilse o kişi alim olamaz.Bir insan insanların hidayetine karşı içinde hırs hissetmiyorsa o insan iyi bir islam davetçisi olamaz.
Bizler aklımızı vahye inşaa ettirdiğimiz taktirde Allah ın bize doğuştan verdiği her duygu,bizi iyiye yönelten bir motor güce dönüşür.
O halde vahiy aklı inşa eder;
*Kim Kur’an ın başımın üstünde yeri var derse Kur’an onu baştan aşağı yeniden inşa eder.
*Kim aklını vahye teslim ederse o kişi baştan kazanır.
*Kim Kur’an a baş kaldırırsa o kişi baştan kaybeder.
*Kim Kur’an ı başının tacı ederse ,Kur’an onu hayatın sultanı eder.Öyle ki; vahyi başının tacı eden insan için Davut ve Süleyman a.s gibi aleme sultan olmak ile Zekeriya ve Yahya a.s gibi Kur’an a kurban olmak arasında fark yoktur.
Peki akıllarını vahye inşa ettirmedikleri halde akıllı olduklarını iddia edenler, neden sürekli akla aykırı işler yaparlar?
Cevap: Hz Ömer bir gün gençlerle sohbet ederken
“-cahiliye dönemi denince 2 şey aklıma gelir.Biri beni güldürür diğeri ağlatır.Helvadan putlar yapardık acıkınca otutur onu yerdik vekendi kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik ” demiştir.Hz.Ömer gibi Faruk lakabını almış , düşüncede zirve yapmış bir insanın böylesine faaliyetler içinde olmasına hayret eden bir genç:
“- ya emirelmü’minin, o zaman sizin aklınız yokmuyduder.Hz Ömer :
“-aklımız vardı fakat hidayetimiz yoktu” der.Yani aklımız vardı ancak o aklı yönetecek,yönlendirecek ve terbiye edecek vahiy yoktu.
Evet aklını vahye inşa ettirmeyen dolayısı ile aklını vahyin belirttiği şekilde kullanmayanların üzerine Allah pisliği boca eder.
İnşallah bizler, pasif iyi olarak, aktif kötülerin üzerimize bulaştırdığı tüm pisliklerden kurtulur ve aktif iyiler oluruz.Aklı inşa eden ilahi rehber Müddessir suresinin ilk ayetlerinde söyle buyurmuştur;
RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
74:1 SEN EY (yalnızlığına) bürünmüş olan!(pasif iyi)
74:2 Kalk ve uyar!(tebliğ et.Emr-i bil-maruf nehy-i ani'l-münker)
74:3 Rabbinin büyüklüğünü ve yüceliğini an!
74:4 Öz-benliğini temiz tut!(takva elbisesi)
74:5 Ve bütün pisliklerden kaçın!(pisliklerden hicret et)
Sonuç olarak aklı başında olan insan pisliklerden hicret eder.Aklını kullanamayan insan ise pisliğe hicret eder.Pisliğe hicret eden akılsızların üzerine ise Allah elbette ki pisliği boca eder.
Rabbim bizleri aklını vahiy teslim eden ve hayatını baştan aşağı tekrar vahiy ile inşa eden kullarından eylesin.