06 Eylül 2012

KARA HABER



AFYONKARAHİSAR'dan KARA HABER VAR

25 Şehit TSK cephanelikteki patlamada 

25 askerin şehit olduğunu açıkladı

Afyonkarahisar'da konuşlu Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı'na bağlı Mühimmat Depo Komutanlığı'nda, el bombalarının depolandığı cephanelikte meydana gelen patlamada, 25 asker şehit oldu, 4 asker de yaralandı. Olayla ilgili idari ve adli soruşturma başlatıldı.
Ataköy'deki 500. İstihkam Ana Depo Komutanlığı Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası'ndaki mühimmat deposunda patlama meydana geldi. Patlamanın ardından yangın çıkarken, kısa süre sonra bir patlama sesi daha duyuldu.
Patlamanın ardından çıkan yangın nedeniyle, çok sayıda ekip ve yangın söndürme aracı birliğe girdi. Herhangi bir patlama ihtimaline karşın, bölgeye girmek için olay yerine zırhlı araç istendi. Özel Harekat ve Çevik Kuvvet'e ait panzerler birliğe giriş yaptı.
Öte yandan, bölgede elektrikler kesilirken, polis araçlarından, yakın yerlerde oturan vatandaşların uzaklaşmaları yönünde anonslar yapıldı.
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, ''20 kadar yaralı olduğu ifade ediliyor. Sağlık Bakanımız UMKE ekiplerine talimat verdi. İtfaiye ve orman teşkilatı itfaiyesi orada ama saçılan, patlamamış el bombaları ihtimaline karşı müdahale edemiyor. Gerekirse sabah, orman yangın helikopterleri sevk edilecek'' dedi.
-Başbakan Erdoğan, Orgeneral Özel ile Vali Balkanlıoğlu'nu aradı-
Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu'nu telefonla arayarak, Ataköy Kışlacık mevkisinde el bombalarının bulunduğu bir cephanelikte meydana gelen patlamaya ilişkin bilgi aldı.
-Vatandaşlar, kan bağışı için hastanelere koştu-
Türk Kızılayı'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, patlama haberinin alınmasının ardından Türk Kızılayı Afyonkarahisar Kan Merkezi'nden 50 ünite kan, Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'ne ulaştırıldı. Takviye amacıyla Bursa Kan Merkezi'nden 100 ünite kan da Afyonkarahisar'a ulaştırılmak üzere yola çıkarıldı.
Türk Kızılayı'nın kan bağışı otobüsü de Afyonkarahisar kent meydanında gönüllü vatandaşlardan kan bağışı almaya başladı. İhtiyaç halinde bölgeye kan takviyesi yapılması için de tüm hazırlıklar tamamlandı.
-Afyonkarahisar İl Afet Acil Durum Müdürü Buldan-
Afyonkarahisar İl Afet Acil Durum Müdürü Mehmet Buldan, patlamanın meydana geldiği bölgede, aydınlatma çalışmalarını sürdürdüklerini ve 30 kişilik acil kurtarma ve sivil savunma ekibiyle müdahale için hazır halde beklediklerini bildirdi.
-7 kişi acil servise başvurdu-
Afyonkarahisar Devlet Hastanesi Başhekimi Mehmet Duran, patlamadan dolayı hastanelerine 4'ü asker toplam 7 kişinin başvurduğunu ve sağlık durumlarının iyi olduğunu kaydetti.
-''El bombasının patlaması sonucu seri patlamalar oldu''-
Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Mühimmat Depo Komutanlığı'nda el bombası depolanan bir depoda sayım ve tasnif işlemleri sırasında kaza eseri bir patlama olduğunu, yapılan araştırmalar ve askeri yetkililerin tespitlerinin olayın sabotaj veya terör olayı olmadığını, tamamen kaza eseri olduğu yönünde patlamanın meydana geldiğini söyledi.
-Afet acil durum ekipleri bölgeye sevk edildi-
Uşak İl Sağlık Müdürü Alper Cem Ünal, patlamanın ardından Uşak'tan bir arama kurtarma aracı ile 6 ambulansın Afyonkarahisar'a sevk edildiğini belirtti. Uşak İl Afet Acil Durum Müdürlüğü'ne bağlı ekipler de bölgeye gönderildi.
Afyonkarahisar Sağlık Müdürü Necip Yemenici, patlamadan dolayı Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'ne 4'ü asker 7 yaralının getirildiğini belirterek, çevre illere giden yaralı olmadığını kaydetti.
Yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğunu ifade eden Yemenici, şöyle konuştu:
''Patlama meydana geldikten 5 dakika sonra 10 ambulansımız olay yerine intikal etti. Şu an kışlanın önünde 18 ambulansımız, 3 UMKE timimiz olmak üzere tüm yönetim kadromuzla bekliyoruz. Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'ndeki bütün doktorlarımız göreve çağrıldı. Başhekim dahil bütün yönetici arkadaşlarımız hazır bekliyorlar. Muhtemel yaralıların durumuna göre yoğun bakım ve diğer yatakları da hazırladık. Yatak konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Vatandaşlarımızdan itidalli olmalarını istiyoruz. Ayrıca diğer illerden 9 ambulans ve 3 UMKE timi de çevre kentlerden ilimize doğru hareket etti. Sağlık yönünden olay tamamen kontrolümüz altında.''
-Afyonkarahisar Valisi: Yangın kontrol altına alındı-
Vali İrfan Balkanlıoğlu, yangının kontrol altına alındığını belirterek, ''Çevrede küçük çalı yangınları var. Belediyemizin, askeriyenin itfaiye ekipleri orman teşkilatımızın araçları burada. Sabah yangın söndürme uçakları gelecek. İhtiyaç olduğunda müdahale edecek. Sağlık Bakanlığı'na bağlı UMKE ekipleri arama kurtarma ekipleri burada hazır bekliyorlar. Olayın daha acı bir sonuç vermemesi için sabırla bekliyoruz. Kesinlikle kan ihtiyacı yoktur. Vatandaşlarımız bu yönde çıkar haberlere inanmasın'' dedi.
-Orgeneral Kıvrıkoğlu olay yerinde-
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, patlamanın meydana geldiği bölgede incelemelerde bulundu.
MHP Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz da patlamanın meydana geldiği bölgeye gelerek askeri yetkililerden bilgi aldı. Bu arada, patlamanın yaşandığı kışlanın önünde toplanan asker yakınları, yetkililerden bilgi almaya çalıştı.
Tesislerde, patlama neticesinde çevreye saçılan mühimmatın kontrollü patlatmalarının yapılacağı bildirildi.
-Yaralıların isimleri belirlendi-
Afyonkarahisar'daki askeri mühimmat deposunda meydana gelen patlamada yaralanan 4'ü asker 7 kişinin isimleri belirlendi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, patlamada yaralanan askerler Hasan Boncuk, Fethi Tuna, Soner Güleçyüz ve Fatih Yüksel ile vatandaşlar Emrah Ulufer, Kevser Dalkılıç ve Sevilay Türk, Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
Hastanede tedavileri devam eden askerlerin sağlık durumunun iyi olduğu ve sabah saatlerinde taburcu edilecekleri bildirildi. Yaralılardan Ulufer, Dalkılıç ve Türk de tedavilerinin ardından taburcu edildi.
-Yaralı sayısı 9'a yükseldi-
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, patlamada yaralanan askerler Hasan Boncuk, Fethi Tuna, Soner Güleçyüz ve Fatih Yüksel ile vatandaşlar Emrah Ulufer, Kevser Dalkılıç ve Sevilay Türk, Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı. Yaralılardan Ulufer, Dalkılıç ve Türk de, tedavilerinin ardından taburcu edilmişti.
Olayda vücutlarının çeşitli yerlerinden yaralanan iki asker Mustafa Durmaz ve Ramazan Yılmaz da 112 Acil Servis ekiplerince Afyonkarahisar Devlet Hastanesi'ne getirildi.
-Teknik incelemeler sürüyor-
Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, askeri mühimmat deposundaki patlamanın meydana geldiği bölgede incelemelerde bulunarak, ''Askeri savcılık incelemesi ile olayın neden kaynaklandığını belirlemek için uzman ekiplerin yaptığı teknik incelemeler sürüyor'' dedi.
-İlköğretim okulu bahçesine sahra çadırı kuruldu-
Afyonkarahisar'daki askeri mühimmat deposunda meydana gelen patlama nedeniyle, İl Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) tarafından bir ilköğretim okulu bahçesine, kışlada bulunan askerlerin yakınları ve olaydan etkilenen vatandaşlar için 30 kişilik sahra çadırı kuruldu.
Afyonkarahisar Belediyesi ise kışla önünde bekleyen ve görev yapan personele çorba ve ekmek ikramında bulundu. Olaydan sonra polis, gece boyunca kentte geniş güvenlik önlemleri aldı.
-Uzman ekipler inceleme yaptı-
Afyonkarahisar'da patlamanın meydana geldiği askeri bölgede, günün ışımasıyla uzman ekipler inceleme yapmaya başladı. Patlamanın meydana geldiği askeri tesiste çevreye mühimmat saçılması nedeniyle gece boyunca hazırda bekleyen ekipler, günün ilk ışıklarıyla birlikte Kışlacık mevki ile Ataköy arasındaki cephanelik bölgesinde incelemelerine başladı. Patlamanın tesislerde önemli hasara yol açtığı, cephaneliğin kullanılamaz hale geldiği, bir askeri kamyonunda da parçalandığı görüldü. Jandarma ve emniyete ait çok sayıda olay yeri inceleme aracı da tesislere giriş yaptı.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu sabaha karşı ayrıldığı kışlaya, günün ışımasıyla geri döndü. Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu da sabahın ilk ışıklarıyla tesise geldi.
Askeri yetkililer ve güvenlik görevlileri, olay yeri çevresinde geniş güvenlik önlemi alarak, sivillerin bölgeye yaklaşmasını engelledi, tesislere gidilen yol da sivil araç trafiğine kapatıldı.
Sivil savunma, arama-kurtarma, sağlık, itfaiye ekipleri gece boyunca, tesislerin çevresinde hazır bekletildi.
-25 asker şehit oldu, 4 asker de yaralandı-
Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, 5 Eylül 2012 tarihinde saat 21.15 sıralarında, Afyonkarahisar'da konuşlu Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı'na bağlı Mühimmat Depo Komutanlığı'nda, el bombalarının depolandığı cephanelikte yapılan çalışma esnasında, henüz bilinmeyen bir nedenle patlama meydana geldiği belirtildi.
Patlama sonucunda, 25 askeri personelin şehit olduğu, 4 askeri personelin de hafif şekilde yaralandığı belirtilerek, ''Olayla ilgili idari ve adli soruşturmaya başlanmıştır. Elim olay sonucu hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve meslektaşlarına sabır, yaralılarımıza acil şifalar dileriz'' ifadeleri kullanıldı.
-'Tamamen bir kaza olduğu konusunda ben de kesinlikle mutmainim''
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, patlamaya ilişkin ''Tamamen bir tasnif, sayım yapılırken meydana gelen bir kaza, terörle alakası yok, kontrollü nokta. İglo tip dediğimiz cephaneliklere dışarıdan müdahale, sabotaj söz konusu değil. Tamamen bir kaza olduğu konusunda ben de kesinlikle mutmainim'' dedi.
Patlamanın meydana geldiği iglo tipi cephaneliği gördüğüne belirten Eroğlu, şöyle devam etti:
''El bombalarının bulunduğu bir cephanelikte maalesef sayım, tasnif yapılırken içeride el bombasının kaza neticesinde patlaması sonucunda büyük bir patlama meydana gelmiş, arkasından yangın meydana geldi. Patlamanın olduğu kısım yandı. İlk belirlemelere göre 25 tane şehidimiz var. 2 astsubay, 2 uzman, 21 erbaş toplam maalesef 25 şehidimiz var, ruhları şad olsun, milletimizin başı sağ olsun. Tamamen bir kaza neticesi, muhtemelen bir el bombasının yere düşmesi neticesinde bir patlama. Burası bir cephanelik, zaman zaman olabiliyor böyle kazalar. Pakistan'da, Hindistan'da da oldu. Acı bir hadise, bir kaza neticesinde olan bir husus.''
-Vatandaşlar kışla dışına dağılan el bombaları konusunda uyarıldı-
Bakan Eroğlu, patlama neticesinde bazı mühimmatın, el bombaların fırlayarak kışla dışına dağıldığını belirterek, gerekli emniyet tedbirlerinin alındığını, Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun askeri yetkililere, kendisinin de il jandarma alay komutanı ve il emniyet müdürlüğüne gerekli talimatları verdiklerini anlattı.
Vatandaşların her ihtimale karşı dikkatli davranmasını isteyen Eroğlu, dağılan mühimmatların, el bombalarının kontrollü şekilde patlatıldığını, bu patlama seslerinden sonra vatandaşların endişelenmemesi gerektiğini söyledi.
Eroğlu, ''Az önce bir televizyon kanalının muhabiri elinde el bombası ile dolaşırken gördük şaşırdık. Şimdi özellikle bu bölgeye hiç bir vatandaşın girmemesi lazım ayrıca uzman ekipler geldi, Ankara'dan ve bunlar kontrollü şekilde patlatılacak'' dedi.
-''Kaza, terörle alakası yok''-
Patlamanın kesinlikle kaza sonucu meydana geldiğini dile getiren Eroğlu, ''Kesinlikle terör olamaz, çünkü çok kontrollü bir alan. Tamamen bir tasnif, sayım yapılırken meydana gelen bir kaza, terörle alakası yok, kontrollü nokta. İglo tip dediğimiz cephaneliklere dışarıdan müdahale söz konusu değil, dışarıdan bir sabotaj söz konusu değil. Bende yapısını biliyorum, askerlikte bu tip cephanelikten çok yaptığımız için biliyorum. Tamamen bir kasa olduğu konusunda ben de kesinlikle mutmainim'' diye konuştu.

KARA HABER




Ellerin yurdunda çiçek açarken
Bizim ile kar geliyor kardeşim.
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.




Güzel olmuş sıra sıra söğütler,
Dağ ardında unutulmuş şehitler.
Hürriyete seymen giden yiğitler,
İki gidip bir geliyor gardaşım.




Üç aylık bebekler tutuldu taşa,
Düşmanlar geriden eyler temaşa.
Yaratan böylesin vermesin başa,
Zor geliyor, zor geliyor gardaşım...




Abdurrahim Karakoç

KÖK TENGRİ "MAVİ GÖK" GÖKÜN TANRISAL RUHU


Kök Tengri: "Mavi Gök"; Gök'ün tanrısal ruhu.
  • Tenğri[3]( تنكرى; Eski Türkçe): Gök(-tanrısı). Eski Türkçe kaynaklarda Tanrı anlamına geliyor. Aynı sözcük, bugünkü anlamı ile Tanrı diye kullanılıyor.
  • Tenger (Moğolca): Tanrı
  • Tenger Etseg (Moğolca.): Gök Tanrısı'nın Moğollardaki ismi.
Tengri, kişiselleştirilmeyen Gök Tanrısı, ya da Gök'ün tanrısal yüce tini(ruhu). Tengricilik inancına göre doğadaki tüm nesneler birer tine sahiptir (Animizm). Tengri bunların en yücesi, en büyükleridir. İklim doğrudan Tengri'nin isteğine göre değişir. Tengri, acunda(dünyada) dengenin yaratıcısı ve koruyucusudur ve iklimlerin doğal süreçleri, iklimlerin devinimleri onun tarafından sağlanır. Diğer tanrısal varlıklar Tengrici toplumların mitolojilerinde ve kamlarının dualarında insanlara benzer kişiselleştirilmiş bir şekilde tarif edilir; ama Tengri kişiselleştirilmez; sadece zamansız ve sonsuz mavi Gök olarak anılır("Kök" = mavi, "Tengri"= Gökyüzü ; daha sonraları mavi renginden dolayı Gökyüzü'ne de Kök/Gök denilmiştir.).
Tarihte Moğolistan'ın birleştiricisi Cengiz Han, gücünü Tengri'den bir vekilliğe dayandırıyordu ve bütün fermanlarını "Sonsuz Gök'ün dileğiyle..." sözleriyle başlatırdı. Gök Babasına zamansız ve sonsuz gök olarak tapılırdı. Her ne kadar iki oğlu olduğu söylense de (Ülgen ve Erlik), bir kişi olarak görülmezdi.
Ama kutsal görülen Gök'ün Adı "Tengri"yi Doğadaki başka nesnelerle bağlantılı bir şekilde karşılaşmak ta mümkündür; mesela Tengri Dağ, Tengri Göl. Çünkü Tengri ayrıca bir ruh kategorisi nin de isimiydi; Gök'e bağlı doğa tinleri. Rafael Bezertinov, "Tengrianizm:Türklerin ve Moğolların Dini" Adlı Kitabında Türklerde 17 ve Moğollarda 99 Gök Ruhu, 77 Yer Su Ruhlarına denk olduğunu öne sürüyor. Ama asıl Göktanrı'yı, Tengri'yi, bunlarla karıştırmamak gerekir. Çünkü Tengricilik'de tek bir yaratıcı vardır ve O'nun yardımcısı, eşi ya da kocası yoktur. Tengri tektir.

Eski Türkler'de Tanrı İnancı [değiştir]

Orhun yazıtlarında Tengri ismi
Orta Asya'nın uçsuz bucaksız bozkırlarında yaşayan atalarımızın inancı, Gök Tanrı = Kök Tengri inancıdır. Eski Türkçe'de Tanrı sözcüğü Tengri biçiminde söylenirdi (ayrıca Tengri sözcüğü, gök anlamına da gelirdi). Eskiden Kök olarak söylenen gök sözcüğünün ise Eski Türkçe'de üç anlamı vardı: Biri bugünkü kullandığımız anlamı ile gök, gökyüzü; biri, yine bugünkü kullandığımız anlamı ile mavi renk; biri de, bugün kullanmadığımız anlamı ile ulu, yüce, kutsal. İşte Kök Tengri/Gök Tanrı deyiminde geçen kök/gök sözünün taşıdığı anlam ulu, yüce, kutsal'dır. Buna bağlı olarak da, Kök Tengri/Gök Tanrı deyimi Ulu Tanrı, Yüce Tanrı anlamlarına gelir. Söz konusu olan tek bir yaratıcı Tanrı ve bu tek Tanrı'ya yapılan saygı dolu bir sesleniştir.
Zaten Eski Türklerin kendi öz inançları, tek tanrıcılığa dayanır. Tarihin hiçbir döneminde Türklerin öz dininde birden çok Tanrı olmamıştır. Bugüne değin yapılan arkeolojik araştırmalar da bunu desteklemektedir. Eski Türklerden kalan arkeolojik buluntularda tanrı yontularına ve putlara rastlanmamıştır. Tabii ki, inanç değiştirip de başka inançlara geçen ve Eski Türklerin budunsal(milli) inancı olan Gök Tanrı inancından ayrılanlardan kalan put ve tanrı yontuları konu dışıdır. Çünkü bu ürünler, Gök Tanrı inancının kapsamı dışında oluşturulmuş nesnelerdir. Putçulukta putların, temsil ettikleri varlıkların manevi gücü ile dolu olduklarına inanılır; ama, Eski Türklerde manevi gücün biricik kaynağı Tanrı'dır. Eski Türkler, tüm evreni içeren tek ve ulu yaratıcı Gök Tanrı'nın yontusunu hiçbir zaman yapmamışlardır.
Konuya dilbilim açısından bakarsak da aynı sonuca ulaşırız. Eski Türklerden kalmış yazılı eserlerde, Tengri/Tanrı kelimesinin çoğul ekinin getirilmeden hep tekil biçimde kullanıldığı görülür. Çünkü, Eski Türk düşüncesinde Tanrı tektir ve birden çok Tanrı olduğu düşünülemez; buna bağlı olarak da Tanrı'lar/Tengri'ler kelimeleri Türk kültüründe yer almamıştır.
Konuya tarihi ve yaşanmış bir kanıt olarak İbn-i Fadlan'ın anlattıkları gösterilebilir. İbn-i Fadlan 10. yüzyılda Oğuz Türklerini halifenin elçisi sıfatıyla ziyaret eder. Daha o zaman Türkler Müslüman değildi. İbn-i Fadlan'ın anlattığına göre, o çağlarda Türkler haksızlığa uğradıklarında ya da bir zorlukla karşılaştıklarında başlarını yukarı kaldırıp Bir Tengri demektedirler. İlginçtir ki aynı gelenek bugün de sürmektedir. Bugün de Türkler haksızlığa uğradıklarında benzer biçimde, "Yukarıda Allah Var" derler. Ayrıca Ebu Dülef'de (10. yüzyıl) Oğuzlarda put bulunmadığını kaydetmektedir. 13. yüzyıl Uygur Türkleri de Tanrı'nın, insan ya da başka herhangi bir varlık biçiminde tasvir edilemeyeceğini söylemekte idiler. Bunlardan dolayı, Eski ve milli Türk inancında putçuluk yer almamış, putları korumaya yönelik tapınaklar da yapılmamıştır.

Gök Tanrı'nın özellikleri [değiştir]

Gök Tanrı'nın özelliklerinden söz etmek gerekirse şunlar söylenebilir: Öncelikle tektir, eşi ve benzeri yoktur. Yaratıcıdır; bilinen ve bilinmeyen her şeyi O yaratmıştır. Savaşlarda Tanrı'nın iradesi ile zafere ulaşılır. Buyurur, iradesine uymayanları cezalandırır. İnsanlara kut ve ülüg (kısmet) bağışlar ama bunları layık olmayanlardan geri alır. Canlılara yaşam verir. Ölüm onun iradesine bağlıdır. Varlıklara yaşam verdiği gibi, dilediğinde de onu geri alır.
Geç devirlerde Türkler arasında yayılan şamanlık Türklerin Gök Tanrı inancına dokunamamıştır. Şamanizm hakkında araştırmaları bulunan M. Eliade, Ulu Tanrı söz konusu olduğunda şamanlığın adeta sırıttığını söyler. Yakut Türkleri'nde Gök Tanrı kavramının karşılığı olan Tangara Kayra Han ile şaman pek meşgul olmaz. Zaten şamanlık, Eski Türklerin dini değildir. Türkoloji ile ilgili araştırmaların Altay Türkleri arasında başlamasından ve Altay Türkleri'nin de şaman olmasından dolayı şamanlık, Türklerin eski ve esas dini sayılmıştır ama Altay Türkleri'nin yoğun dış etkiler yaşadığı ve Eski Türklerde şamanizmin bir din inancı olarak yer almadığı göz ardı edilmektedir. Gök Tanrı inancının esasları, eski Çin ve başka kayıtlardan, Orhun Yazıtları ile öteki Eski Türkçe belgelerden az çok belirlenebilmektedir. Büyük Hun İmparatorluğu Kağanı Oğuz Han (Mete), M.Ö. 176 yılında Çin imparatoruna göndermiş olduğu mektubunda kendisini tahta Gök Tanrı'nın çıkardığını, zaferlerini Gök Tanrı'nın yardımıyla kazandığını belirtmektedir. Yine Büyük Hun İmparatorluğu kağanlarından olan Künçin (M.Ö. 160-126), M.Ö. 133'te Çin imparatorunun Ma-i'de kendisine hazırladığı tuzaktan kurtulunca Tanrı takdir buyurduğu için kendini koruyabildiğini söylemiş, bir başka başarısının ardından da Başarısının Tanrı'nın işi olduğunu belirtmiştir. 328 yılında başka bir Türk hükümdarı kazandığı zafer üzerine kollarını göğe kaldırarak Ey Gök Tanrı, Sana şükürler olsun diyerek Tanrı'ya şükretmiştir. Batı Avar Kağanı da, Bizans ile yaptığı bir antlaşmada Gök Tanrı adına and içmiştir. Göktürklerin savaştan önce zafer için Tanrı'ya dua ettiklerini belirten Çin kaynaklarına göre, Tardu Kağan 590 yılında bir savaştan önce atından inerek Tanrı'ya yakarmıştır.
Göktürklerden kalan Orhun Anıtları'na göre Tanrı, evrenin ilk nedenidir, yani yaratıcısıdır. Göktürklerin bir kağanlık kurması O'nun isteği ile olmuş, Türk milletine kağanını O vermiştir. Yani, yazıtlara göre Tanrı, Türk milletinin yaşamı ile yakından ilgilenmektedir.
Türklerde Gök Tanrı'nın çok eski çağlardan beri tek bir ulu varlığı temsil ettiğine dair birçok kanıt vardır. Tanrı, Eski Türklerde manevi tek büyük kudret idi. Bizanslı tarihçi Simokattes, Göktürklerin yir-sub'lara (yer-su'lar; ırmak, dağ, orman vb doğa varlıkları) saygı gösterdiklerini ama yalnızca yerin göğün yaratıcısı bildikleri tek bir Tanrı'ya taptıklarını bildirmektedir. 790 yıllarında Tiflis'li St. Abo, Hazar Türkleri'nin tek bir yaratıcı Tanrı tanıdıklarını söylemiştir. Yine Hazar İmparatorluğu'nun kağanı, Hıristiyanların teslis'e (Tanrı'yı üçleme) inanmalarına karşın kendilerinin tek bir Tanrı'ya inandıklarını kaydetmiştir.
Tanrı sözcüğü, bütün Türk şive ve lehçelerinde ortak olarak vardır. Türkçe'nin temel sözcüklerindendir. M.Ö.'ki Çin yıllığı Shi-ki'de, Büyük Hun İmparatorluğu Kağanı Oğuz Han (Mete) nedeni ile anılan Türkçe Tengri/Tanrı sözcüğü Çince'ye T'ien olarak geçmiştir (Çinliler, Orta Asya'daki Tanrı Dağları'na bu yüzden T'ien-Şan derler). En aşağı 2500 yıllık bir geçmişi olan öz Türkçe Tanrı kelimesi, Moğolca ile birlikte kimi Asya dillerine de yerleşmiştir. Ayrıca Eski Sümer dilinde Tanrı kavramının karşılığı olarak kullanılan Dingir/Tingir sözcüğünün de Tengri sözcüğü ile bağlantısı olmalıdır.
Eski Türklerde Gök Tanrı'ya kurban olarak hayvan kesilirdi. Kurban olarak koç ve aygır geçerliydi. Türklerde insan kurban etme gibi vahşi uygulamalar bulunmadığı gibi, egemen oldukları yerlerde de bu gelenekleri kaldırmağa çalışmışlardır. En makbul kurban olan at kemiklerine Eski Türk mezarlarında sıkça rastlanır.

Eski Türklerde üç büyük Din Töreni vardı [değiştir]

1) İlkbaharda kağan ve ülke ileri gelenlerinin de katılımı ile ata mağarasında yapılırdı. Bu mağara, Bozkurt/Ergenekon Destanı'ndaki Bozkurt'un son yaralı Türk'ü kaçırıp saklamış olduğu mağaradır. Bu mağara kesin olmayan tahminlere göre Turfan (Kao-çang) Dağları'nın (Altaylarda) kuzeyindedir. Burada ataların ruhuna kurbanlar kesilirdi.
2) Haziran ayında Tamır ya da Ongin ırmaklarının kıyısında Gök Tanrı adına yapılırdı. Bu törende tek yaratıcı olarak düşünülen Gök Tanrı'ya aygır kurban edilirdi.
3) Güzün Tailin'de, kutsal sayılan yir-sub'lar (yer-sular; doğa varlıkları, bir tür ermiş, evliya inancı) için yapılırdı.

En eski kanıtlar [değiştir]

„Tengri: Gök(-tanrısı). Bu cümlenin en eski kanıtları eski Çin Edebiyatında Hsiung-nu (m.ö. 1766-400) halkını anlatan yazılarda bulunmuştur. Çinlerin tcheng-li şekilinde verdikleri bu cümle hiç şüphesiz, iki heceli Tengri cümlesinin Çinleştirilmesidir. Daha geç yazılmış kaynaklarda Çinler, Tengri olarak teng-ning-li ( ya da teng-yi-li) şekilinde üç heceli bir cümle veriyorlar. Ortaya i'nin eklenmesi Çin çevirilerinde normaldir ve üç heceli cümle, Türk dillerinde kanıtlanmıştır; ama en eski kaynaklarda bulunmaz. Bu konu hakkında farklı fikirler var: Şimdiye kadar karşılaştırılmak amacıyla ortaya konulmuş Sümerce Dingir (Sümerlerin en yüksek Tanrısı) ve Çince T'ien (Gök)'den daha çok memnun bırakan (Eski-)Türkçe Teng- (dön[-mek]) olmuştur. [4]

Türklerin Ulusal Tanrısı [değiştir]

Tengri ulusal bir tanrının bütün özelliklerine sahiptir. Türkler Dünyanın Merkezinde oturur, yani kendilerini koruyan Gök'ün altında. Eski Türk yazıtlarının içerikleri çok net bir şekilde Tengri'nin Türklerin Tanrısı (Türük Tengrisi) olduğunu diğer halkların tanrısı olmadığını belirtiyorlar. Tengri bazen kağan unvanını taşıyor, ve özellikle kendi halkını koruyor. Başka tanrısal varlıklarla birlikte, Türk Halkının dağılmamasını, tekrar bir olmasını emir ediyor." [5]
Kaşgarlı Mahmut'un ünlü eseri Divân-ı Lügati't-Türk'de Tenğri üç anlamlıdır, bunlar:
  • Tanrı
  • gök, sema (müslüman olmayanlarca)
  • büyük bir dağ, büyük bir ağaç gibi göze ulu görünen her şey (müslüman olmayanlarca).

Tengri'ye İbadet [değiştir]

Hiçbir kam, ritüel Gök Baba'ya, Toprak Ana'ya ve atalara atfetmeden başlamaz. Tengri'nin varlığı, günlük faaliyetlerde evrenin dengesiyle kişisel yaşamın ilintili oluşu açışında hep anılır. Yeni bir şişe içki açıldığında, üsten bir kısım alınıp bir kaba konulur, sonra da dışarıya çıkarılarak Gök Baba'ya, Toprak Ana'ya ve atalara sunulur. Tsatsah olarak bilinen bu ritüel, Moğolistan ve Sibirya dininde hâlâ önemli bir yer işgal eder. Ev hanımları ayrıca aynı şekilde süt ve çay sunarlar, ger 'in etrafında yürürler ve sıvıyı üç kez dört yöne serperler.
Tengri'nin kaderi tayin etmekteki rolü günlük konuşmalarda (mogol.) Tengeriin boşig (Gök'ün taktiri) gibi sözlerle sürekli anılır. Kadınların, mutfağı ve mutfak eşyalarını temiz tutmaları tembih edilir, çünkü onların kirlenmesine meydan vermek Tengri'ye hakaret addedilir. Bayramlarda ve dağ ruhlarına kurban verildiğinde Tengri'ye adaklar verilir ve dua edilir. Ayrıca kişiye özel bir ritüel olarak acil durumlarda Tengri'ye yapılan özel bir kurban vardır. Yağmur yapma ritüelleri doğrudan Tengri'ye hitap etmektedir ve Tengri ile dağ ruhlarına adanmış Obalarda gerçekleşir. Herkesin Tengri'ye yardım için başvurma hakkı vardır, ancak bir felaket veya güçlü bir ruhun müdahalesiyle denge bozulmuşsa, hastasının Tengri ile bağlantısını veya evrendeki dengeyi tekrar tesis etmek üzere şaman, ruhların gücünü kullanır.

Bazı Türk Dillerinde Tengri [değiştir]

Yakut dilinde Tangara; Kuman dilinde Tengre; Karaim dilinde Tangrı; Çuvaş Türkçesinde Tura; Hakas dilinde Tigir; Tuva dilinde Deyri; Kırgız-Kazak Türkçesinde Tengri; Tatar dilinde Tengre; Karaçay-Malkar Türkçesinde Teyri; Azerbaycan Türkçesinde Tarı/Tanrı; Türkiye Türkçesinde Tanrı olarak kullanılması bile bu kelimelerin ifade ettiği kavramın Türk halkları arasındaki ortak kullanımının işaretidir.

Tengri'nin Allah'ın Adı Olarak Kullanımı [değiştir]

Ünlü Arap gezgin İbn Fadlan’ın naklettiğine göre o sıralarda İslam’a henüz girmiş olan Oğuz Türkleri herhangi bir zorluk ile karşılaştıklarında bakışlarını gökyüzüne yöneltip “Bir Tengri.” derlermiş. Başta Kaşgarlı Mahmud olmak üzere İslami dönemin tüm yazarları Allah kasdıyla “Tengri” ismini kullandıkları gibi bütün kaynaklarda her işe; söze kutlu bir nitelik kazandırmak kasdıyla ilk önce “Ulu Tengri’nin adı” anıldıktan sonra başlanması gerektiğini bildirmişlerdir.
Türk tasavvuf tarihinin öncü ismi Ahmed Yesevi de Divan-ı Hikmet adı ile biraraya getirilen "hikmet" adlı şiirlerinin 12'sinde bu kelimeyi asli şekliyle " Tengri" olarak kullanmaktadır.
Anadolu tasavvufunun en önemli isimilerinden Yunus Emre ( XIII.yy.) ve Niyazi Mısri de şiirlerinde "Tengri" anlamındaki "Tanrı" ve eşdeğeri olarak "Çalab" kelimesini kullanmışlardır.
Oğuzların İslamiyete daha henüz yeni geçtikleri dönemden kalma Dede Korkut Kitabında, Allah'ın adı hatta sık sık "Allah Tengri" olarak verilmiştir.

Notlar [değiştir]

  1. ^ Göktürk tarihinin meseleleri-Osman Fikri Sertkaya-sayfa 130,Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 1995 Ankara 360 sayfa
  2. ^ Adnan Binyazar-Türk dilinde 25 ünlü eser ( sayfa 8),Varlık Yayınları,263 sayfa,1982
  3. ^ TDK Divanü Lugati't-Türk Veri Tabanı
  4. ^ Eski Türklerin Mitolojisi; Die alttürkische Mythologie/ Jean-Paul Roux, Sayfa 255
  5. ^ Eski Türklerin Mitolojisi; Die alttürkische Mythologie/ Jean-Paul Roux, Sayfa 256

Kaynakça [değiştir]

  • Käthe Uray-Kőhalmi, Jean-Paul Roux, Pertev N. Boratav, Edith Vertes: Götter und Mythen in Zentralasien und Nordeurasien. ISBN 3-12-909870-4 Daraus: Jean-Paul Roux: Die alttürkische Mythologie (Seite 173 - 278); Pertev N. Boratav: Die türkische Mythologie der Oghusen und Türken Anatoliens, Aserbaidschans und Turkmenistans (Seite 279-481)
  • Rafael Bezertinov, "Tengrianizm: Türklerin ve Moğolların Dini" (Tengrianism: Religion of Türks and Mongols)
  • Dr.Hayati Bice ; "Yesevi'nin Tengrisi" ; http://www.turkdirlik.com

Ayrıca bakınız [değiştir]

Dış bağlantılar [değiştir]

BU SİTE GERÇEK ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR,


Bu site gerçek 
ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR, 
onu anlatmak için hazırlanmıştır. Her satırının dikkatle okunması, üzerinde düşünülmesi gerekir.



İlk olarak belirli bir konu üzerinde 

ATATÜRK'ÜN SÖZLERI verilmiş, 
bunlara sonra AÇIKLAMALAR eklenmiştir. 
SÖZLER'in ve AÇIKLAMALAR'ın birleştirilmesi ile, ortaya şimdiye kadar hiç böyle derinlemesine incelenmemiş olan 

ATATÜRK'ÜN FELSEFESI ve ATATÜRK'ÜN ÜLKÜSÜ ortaya çıkacaktır.

Bu sitede tartışılan pek çok konuyu bulacaksınız. 6 OK'la sınırlanmış, güdükleştirilmiş "ilke" kırıntılarını değil; gözlerden saklanmış 9 UMDE'yi, 
 GERÇEK ATATÜRK İLKELERİ'ni görecek ve bunları neden şimdiye kadar dile getiren olmadığına hayret edeceksiniz!

Bu sitedeki her türlü bilgiyi kullanmak serbesttir. İstediğiniz bölümünü, hatta tümünü alıp çoğaltabilir, istiyorsanız yayınlayabilirsiniz.

Bizi hep ziyaret edin!.. 
Çünkü sitemiz her an sayfa sayfa yenilenmektedir. Elinizdeki belge ve bilgileri, resimleri gönderin. Beğenmediğiniz,itiraz ettiğiniz, yanlış bulduğunuz noktaları mutlaka bildirin! Sitede çıkan reklâmlara da aldırış etmeyin!

keyfimize göre allayıp pullayıp yutturmak değil; 
onun TÜRK MİLLETİ'ne yön çizen çehresini tanıtmak istiyoruz. 
Bizim anlattığımız ATATÜRK, 
o heykellerdeki ATATÜRK değil!..Onu adeta düşüncelerinizde, kalbinizde hissedeceksiniz.
Çünkü biz ATATÜRK'ü 

- KEMAL ATADİYAR -


İÇİNDEKİLER
DİKKATİNİZE
AŞAĞIDAKİ BİLGİLERİ
 OKUMAK İÇİN 

BAYRAKLARIN 
ÜZERİNİ TIKLAYIN
BAŞ SAYFA
GİRİŞ
TÜRKÇÜLÜK İLKESİ
MAHMUT ESAT BOZKURT'TAN TÜRKÇÜLÜK İLKESİ
İSLAMİ ESASLARA BAĞLILIK İLKESİ
TÜRK DİLİ İNKILABI
ORDU MİLLET-ORDU DEVLET İLKESİ
TAM İSTİKLAL İLKESİ
BATI EMPERYALİZMİ İLE MÜCADELE VE ŞARKÇILIK İLKESİ
DEVLETÇİLİK İLKESİ
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ KARARLARI
KENDİ AĞIZLARINDAN SERBEST PAZAR PALAVRASI
CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ
GÜCÜNÜ MİLLETTEN ALMA İLKESİ
İNKILABÇILIK İLKESİ
YURTTA SULH, CİHANDA SULH İLKESİ
HALKÇILIK İLKESİ
LAİKLİK BİR ATATÜRK İLKESİ VEYA İNKILABI MIDIR?..
DİĞER SÖZLERİ
DEMOKRASİ ÜZERİNE SÖZLERİ
HÜRRİYET ÜZERİNE SÖZLERİ
KÜLTÜR ÜZERİNE SÖZLERİ
EĞİTİM ÜZERİNE SÖZLERİ
TARİH ÜZERİNE SÖZLERİ
DIŞ SİYASET ÜZERİNE SÖZLERİ
ÇALIŞMAK ÜZERİNE SÖZLERİ
KADIN ÜZERİNE SÖZLERİ
GENÇLİK ÜZERİNE SÖZLERİ
SANAT ÜZERİNE SÖZLERİ
BASIN ÜZERİNE SÖZLERİ
SPOR ÜZERİNE SÖZLERİ
DÖNEMLER
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ
MONDROS MÜTAREKESİ - SADELEŞTİRİLMİŞ METİN
SEVR ANTLAŞMASI - METİN
SEVR ANTLAŞMASI - İNGİLİZCE TAM METİN
LOZAN ANTLAŞMASI - TAM METİN
MONTRÖ ANTLAŞMASI - TAM METİN
İSTANBUL HÜKÛMETLERİ HAİN Mİ, DEĞİL Mİ?
SULTAN VAHDEDDİN HAİN Mİ, DEĞİL Mİ?
BALKANLAR VE ADALARDA TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI
ANADOLU VE TRAKYA'DA YUNAN ZULMÜ VE TÜRK SOYKIRIMI
PONTUS HAYÂLİ VE TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI
TÜRK VE MÜSLÜMAN SOYKIRIMINA KARŞI DİRENİŞ HAREKETLERİ
NUTUK'TAN : MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ
KRONOLOJİ
LOZAN BARIŞI
NUTUK'TAN : LOZAN BARIŞI
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI - TAM METİN
ATATÜRK DÖNEMİ
NUTUK'TAN : ATATÜRK DÖNEMİ
MUSTAFA KEMAL'İN BAKANI, MİLLETE İHANET EDİYOR!
ATATÜRK-MC ARTHUR GÖRÜŞMESİ
İSMET PAŞA MUAMMASI
MENDERES DÖNEMİ
DEMİREL DÖNEMİ
ÖZAL DÖNEMİ
ÖZAL SONRASI KARMAŞASI
28 ŞUBAT SÜRECİ
SONUÇ
EKLER
6 TEMEL ESAS
BATI DENEN BİLİNMEZ
HİLAFET MESELESİ
NUTUK'TAN : SALTANAT VE HİLÂFET MESELESİ
DİL EKİ
DİN EKİ
EKONOMİ EKİ
EĞİTİM EKİ
KAYNAKLAR
MEKTUPLAR

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...