20 Şubat 2014

ALLAH’TAN BAŞKASINDAN YARDIM DİLEYEN, KÂHİN VE FALCILARA İNANAN KİMSEYE BUNUN HÜKMÜNÜ DELÎLLERİ İLE İSPATLAMAK



ALLAH’TAN BAŞKASINDAN YARDIM DİLEYEN, 
KÂHİN VE FALCILARA İNANAN KİMSEYE  
BUNUN HÜKMÜNÜ DELÎLLERİ İLE İSPATLAMAK

Ehli Sünnet vel-Cemaat Mefhumu



Ehli Sünnet vel-Cemaat Mefhumu

SALAVATLAR



SALAVATLAR

B'ismillâh'ir Rahmân'ir Rahiym
El-hamdülillâhi Rabb'ul Â'lemîn, 
Vessalâtü v'esSelâmü alâ 
seyyidinâ Muhammedin 
ve âlihi ve sahbihi ecmaîn

32 FARZ




32 FARZ
HADİS İNKARI

NAMAZ VE ONU TERKEDENİN DURUMU




NAMAZ VE ONU TERKEDENİN DURUMU
“Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. 
Adını anarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının.  
Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1) 

“Ey iman edenler! Allah’tan, 
O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (Ali İ mrân,102) 

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. 
Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir başarıya ulaşır.” (Ahzab, 70, 71)

İSRAF ve CİMRİLİK



İSRAF ve CİMRİLİK 

İnsanın değeri kendisine verilen nimet ve yeteneklerleyakından ilgilidir. 
Düşünme, fikir üretme, bilgi sahibi olma,karar verme 
ve isteği doğrultusunda amel edebilme yeteneği 
onu diğer yaratıklardan ayıran başlıca özelliklerdir.
Yüce Allah insanla birlikte yeryüzü ve çevresinde, 
canlılara yetebilecek ölçüde rızık ve nimet de yaratmıştır. 
Öyle ki Kur’an - ı Kerim’de, bu nimetlerin sayısal olarak tespitine bile 
güç yetirilemeyeceği ifade edilmektedir. 
Yine kâinattaki her canlının rızkının 
Yaratan tarafından lütfedildiği belirtilmiştir. 
MERHAMET

Duanin Hayatimizdaki Yeri Ve Onemi Idris Yavuzyigit




Duanin Hayatimizdaki Yeri Ve Onemi 
Idris Yavuzyigit

ÂDEM VE HAVVA’NIN KİTABI:ESKİ AHİT APOKRİFASINDA ÂDEM VE HAVVA’NIN HAYATI Cengiz BATUK



ÂDEM VE HAVVA’NIN KİTABI
ESKİ AHİT APOKRİFASINDA 
ÂDEM VE HAVVA’NIN HAYATI 
Cengiz BATUK

İLAHİ İRADE “ve Rabbüke yehlükü ma yeşae üveyatteru” Kasas 28/68

İLAHİ İRADE 

İlahi irade ; 
Zati iktizaya (gerekliliğe) göre, 
Hakkın ilminin tecellisinin sıfatıdır. 
İşte bu gereken şey iradedir. 
Kısaca; 
ilahi ilmin gerektirdiğine göre Hakkın malümatını vücuda-varlığa tahsisidir – ayırmasıdır.
İşte Hak ta ki bu vasfa sıfata, irade adı verilir.  Bizde halk edilen irade Hakkın iradesinin aynıdır. 
Ancak şu varki, o irade bize nispet edilince, bize gereken hudüs (sonradan olanlar) da sıfatımıza da gerekli olmuştur. 
Bu yüzden “bizim irademiz mahluktur-halk edilendir“ denir. 
Yoksa ALLAH a nispetle ezeli olan ilahi iradenin aynıdır. 
Eşyayı istenilen yönde – surette açığa çıkarmaktan bizi meneden yasaklayan da iradenin bize nispetidir. 
İşte bu nispet mahluktur, halk edilmiştir. 
Bize nispet edilen ait olan-bağlı olan buirade kaldırılıp da bulunduğu üzere 
Hakka nispet olunursa, eşya o iradenin tesiri etkisi altında kalır. 
Nitekim bizim vücudumuz –varlığımız bize nispetle mahluk- halk edilmiştir. 
Allaha nispetle kadimdir.  
Bu nispet , 
zaruri bir hakikat olup ona vakıf olma- öğrenme- bilme, 
keşf ile zevk ile ayn makamına (hakikat makamına) da bulunan ilmi ile bilinebilir. 
İradenin halk edilende dokuz mazharı(zuhuru) vardır.

1-kalbin meyli,
kalbin istenilene cezp edilmesidir. (çekilmesidir) 

2-vefa ; 
kalbin meylinin(yönelmesinin-sevmesinin) kuvvetlenerek devametmesidir. 

3-sababet; 
kalbin meylinin daha da şiddetlenerek artması halidir. 
Bunasababet denilmesinin nedeni kalp kendisini sevdiğine karşı tamamıyla salıverdiğinden – bıraktığından bu haliyle suyun dökülmesine benzediğindendir. 
Çünkü dökülünce suyun akmama ihtimali yoktur

 4-şefaf(şeğaf); 
kalbin meyli kalbi tamamıyla diğer meşguliyetlerden uzak tutarak 
kuvvet ve sebat kazanması halidir. 

5-heva; 
kalbin meyli insanın gönlünde sağlam olur 
ve onu başka şeyle meşgul olmaktan tamamen alıkoyması halidir. 

6-garam;
kalbin meyli cesette bedende istila hükmünü, bedeni etkisinealma hükmünü gösterecek şekilde şiddetlenmesi halidir. 

7-hubb; 
kalbin meylinin daha da artarak gerekli 
sebepleri giderecek duruma gelmesi haline hubb(sevgi) denir. 

8-vüdd; 
meyleden kalp, nefsin sevdiklerinden fani edecek derecede
heyecanlanırsa buna vudd denir.

9-Aşk; 
kalbin meyli kalbi kabartarak seveni ve sevileni fani kılacak( yokedecek ) derecede şiddetlenmesi halidir. 
Bu makamda aşık maşukunugörünce farkına varmaz ve o yine o halde maşukuna feryad eder. 
Bu mertebede ne aşık ne maşuk kalır, tek başına aşk kalır. 
İşte böyle aşk,resim isim, sıfat altına girmeyen sırf ve sade zattan ibarettir. 
Fanilik, gaflet hükmünün istilasıyla insanda meydana gelen şuursuzluktan ibarettir.
Aşığın nefsinden kendisinden fani olması kendine şuursuzluğu, mahbubundan (sevgilisinden) fani olması ise varlığının mahbubunun varlığınında mahv ve yok olması demektir. 
Kısaca fena (fanilik), bir şahsın kendi nefsine ve nefsinin- kendinin gerekliliklerine- lazım olanlarına şuursuzluğudur. 
Bil ki, halk edilenlerin (mahlukatın) hallerine ve şekillerine ayrılan(tahsis eden) ilahi iradede gerekli sebep yoktur. 
Çünkü o irade Haktansebepsiz olarak meydana çıkar. 
Bu sırf ilahi isteme- seçme ve iradeden ibarettir. 
İrade azamet (büyüklük-yücelik) hükümlerinden bir hükümdür.
uluhiyet vasıflarından bir vasıfdır. 
Onun kendine mahsus olan uluhiyet ve azameti herhangi bir sebepten meydana gelmemiştir. 
İrade, ilahi bir şeniyet(fiil) ve zati bir vasıftır. 

=================
Nitekim Cenab-ı HakKuran da açık beyan ile 

“ve Rabbüke yehlükü ma yeşae üveyatteru”
Kasas 28/68
================
MEALEN 
“Rabbin istediğini(dilediğini)halk eder ve bu halk etmede muhtardır.
(kendi iradesiyle yapar)” 
=======================
Kısaca:HAK,Kadir-i Muhtar,Aziz-i Cebbar, Mütekebbir-i Kahhar'dı

SALÂT‐I FEVZİYE VE TERCÜMESİ İbnü’l‐Arabî (1165‐1240)



SALÂT‐I FEVZİYE 
VE TERCÜMESİ
İbnü’l‐Arabî (1165‐1240) 

KASİDE‐İ ERCÛZE İmam Ali Kerrema’llâhü veche Şule_naz



KASİDE‐İ ERCÛZE
İmam Ali Kerrema’llâhü veche 
Şule_naz

BEN GİZLİ BİR HAZİNE İDİM HADİS-İ KUDS-İ



BEN GİZLİ BİR HAZİNE İDİM
HADİS-İ KUDS-İ


Küntü kenzen mahfiyyen fe ahbebtü en u’rafe fe halektül halke liuğrafe bihi.

Ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi sevdim arzu ettimve bu halkı, onunla bilinmekliğim için halkettim.

“Küntü” (Ben idim) ifadesiyle Zat-ı Mutlakkendine daha henüz bir isim vermezden evvel kendiniisimsiz (ben) diye ifade ederek bildirmektedir.

“Kenzen mahfiyyen” (gizli bir hazine.) ifadesi ile, â’maiyytinin hakikatini bildirmektedir.

“Fe ahbebtü” (Sevdim-arzu ettim.) İfadesiile, Zât-ı Mutlağın âlemde ilk olarak faaliyyete geçen sıfatının(hub) muhabbet sıfatı olduğunu bildirmektedir.

“En urafe” (ârif olmak-bilinmeklik.) 
İfadesi ilebilmek ve yaşamak-irfaniyyet-i nin ne derece mühim olduğunu ve bilinçli sevginin irfaniyyet sıfatı ile güzel olduğunu bildirmektedir.

(Fe halektül halke) (Mükevvenât-halkı, halkettim.) 

İfadesiyle Ulûhiyyetinden halkıyyetine olantenezzülünü ve halkıyyet sıfatını bildirmektedir.

(li uğrafe bihi.) (Halk ve mükevvenatımdan yola çıkarak bana arif-bilici, olmanız için. 

Bu halkıyyet ve tenezzülü itibariyle O nu tanımağa çalışarak gelinen yoldan tekrar geriye dönmek için.
NECDET ARDIÇ UŞŞAKİ6 PEYGAMBER (3) HZ.İBRAHİM Halilullah (a.s) kitabından

LEVLAKE LEVLAK LEMA HALEKTUL EFLAK HADİS-İKUDS-İ


LEVLAKE LEVLAK LEMA HALEKTUL EFLAK 
HADİS-İKUDS-İ

Eğer sen olmasaydın, sen olmasaydın bu alemleri halk etmezdim.
Bu âlemlerde ilk faaliyete geçen sıfat-ı İlâhiyye hûbbiyyet yâni, muhabbettir. 

Bu ilâhi Hûbbiyyet’in zuhur mahalli ise Hakikat-i Muhammed-î dir.İşte bu yüzden Hadîs-i Kûds-î de bildirilen, (Levlâke) dir. Yâni (Eğer sen olmasaydın,) Bu ifadenin içinde gizli olan çok büyük bir hûbbiyyet-sevgi vardır.

İkinci def’a (levlâk) gene “eğer sen olmasaydın” (lemâ halektul eflâk) “bu âlemleri halketmezdim” haberinde Cenâb-ı Hakk-Zât-ı Mutlağın, Hakikat-i Muhammediyye ye ne kadar Hûb-Muhabbet ettiği açık olarak görülmektedir.

Hakikat-i Muhammediyyenin, nokta zuhurmahalli olan Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimizin de iştebu yüzden lâkabı (Habib) Ullah’tır. 

Zât-ı Ulûhiyyet’in Hûbbiyyet deryasının ilk coştuğu ve aktığı Hakikat-i Muhammed-î deryasıdır, işte oradan da bütün âlemlerezuhur yerleri itibariyle dağıtılmaktadır.

Hakikat-i Muhammed-î bütün âlemleri kaplayanmuhteşem bir programdır. Ve İnsânlık bölümü dünyatarihi sahnesinde Âdem (a.s.) ile uygulanmayabaşlanan bir süreçtir.

Bu uygulamada görülen bütün İlâhî toplum önderleri! Peygamberler, Hakikat-i Muhammed-î ninkendi mertebelerinden zuhurlarıdır. 

Yâni kendilerine aitbir varlıkları olmayıp Hz. Muhammed (s.a.v.)Efendimizde kemâlini bulan (İnsân-ı Kâmil)mertebesinin diğer Peygamberler önce, kendim ertebelerinden zuhura getirişleridir. 

Yâni hangiPeygamber ve velî yeni olarak ne getirmişse onlarınhepsi Hakikat-i Muhammedî’nin zuhur mahalli Hz. Muhammed’in (s.a.v.) o isim ile o mertebeden ve oözelliği ile zuhura çıkmasından başka bir şey değildir.

Hakîkat-i Muhammed-î programı içerisindeİnsânlık bilinç ve sahnesinin başlamasında ilk faaliyetgösteren mahallin Âdem ismi ile anıldığını görüyoruz.İşte bu husus diğer bir ifade ile, Hz. Muhammed’invarlığında mevcut olan bu hakikatin Âdem ismiyle ortaya çıkmasından başka bir şey değildir.

Nûhiyyet mertebesi de, Hakikat-i Muhammed-îyye nin o mertebede ki, necâtiyyetinden başka bir şeydeğildir. İbrâhîmiyyet mertebesi dahi Hadîs-i Kûds-î debelirtilen Hûbbiyyetin kendi zamanı için, yâniİbrâhîmiyyet zamanı için en geniş manâ da İbrâhîm ismi ile zuhura çıkmasından başka bir şey değildir.
NECDET ARDIÇ UŞŞAKİ
PEYGAMBER HZ. İBRAHİM 
Halilullah (a.s) kitabından

NE GÜZEL BİR DUA…



NE GÜZEL BİR DUA…

"Sırların hazinesi olan Bismillah ile başlarım, onun ile o hazineyi keşfederim.
Ardından mahlukatın en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı Hz.Muhammed(sav)’esalat ve selam getiririm. 
Hiç şüphesiz Allah ve melekleri peygambere salavat getiriyorlar,rahmet gönderiyorlar, onu maddi manevi destekliyorlar.
 Ey müminler siz de ona salavat getirin, selam verin, biat edin. 
Onu maddi ve manevi destekleyin. 
Allah’ım etrafı sırlar dağıtan, nurlar saçan, hakikatlerin onun hayatında yükseldiği, adem ilimlerinin ona inip mahlukatı aciz bıraktığı, anlayışların onu anlamakta kısır kaldığı,bizden ne geçmiş ne de gelen kimsenin onu anlamadığı o zata salavat indir. 
Melekut bahçeleri onun cemalinin çiçekleriyle revnaktardır. 
Ceberut havuzları onun nurunun feyziyle fışkırandır. 
Hiçbir şey yoktur ki ona bağlı olmasın.
Çünkü eğer o zat vasıta olmasaydı mevcudat zail olurdu. 
Öyle bir salavat ki senden sana veona yakışır. 
Allah’ım! O sana dalalet eden en kapsamlı sırrındır, senin önünde durmuş en büyük perdendir O. 
Allah’ım beni onun nesebine ilhak et, onun şerefinden bana da nasip et. 
Onu bana öyle bir tanıt ki, bütün cehalet kaynaklarından kurtulayım. 
Fazl ve ilim kaynaklarından kana kanaiçeyim. 
Onun yolu üzere yardımınla mahfuz bir yolculukla beni huzuruna al. 
Beni batılın üzerine saldırt ki onu ezeyim, beni ehadiyet denizine at, vahdet denizininortasında beni batır ki vahdetten başka bir şeyi ne göreyim, ne işiteyim, ne de bulayım. 
Allah’ım isimlerine ayna olan o büyük perdeyi ruhuma hayat yap ve onun ruhunuhakikatimin özü kıl ve onun hakikatini dünyalarımı derleyen kapsamlı bir hakikat yap. 
Eyilk hakikat olan evvel, ahir, zahir, batın. 
Kulun Zekeriya (as)’ın yalvarışını dinlediğin gibi benim de yalvarışımı dinle. 
Kendin ilesenin için bana yardım et. 
Kendin ile senin için beni teyit et. 
Benimle kendi aranı birleştir. 
Benimle başkası arasına engel ol ya Allah, ya Allah, ya Allah. 
Ey Rabbimiz kendi katından bize bir rahmet ver ve işlerimizde doğru karar aldırma imkanını ver ve işlerimizde bana bir ferec ve çıkış yolu nasip et.
 Allah ve melekleri peygambere salavat getiriyorlar. 
Ey müminler siz de ona salavat getirin,ona selam verin. 
Allah’ın salavatları, selamı, tebrikleri, rahmet ve bereketleri, efendimiz veabdin, sevgilin, peygamberin, elçin olan Muhammed (sav)’e al ve ashabına olsun tekler veçiftler adedince, Allah’ın mükemmel ve mübarek kelimeleri adedince..."

METİNLER VE ÇALIŞMALAR HERMES




METİNLER VE ÇALIŞMALAR 
HERMES

SEN TANRIMISIN? Kendini Hissetme Duygusu Muhtariyeti Tercih Gücü Yılmaz DÜNDAR



SEN TANRIMISIN? 
Kendini Hissetme Duygusu 
Muhtariyeti Tercih Gücü
 Yılmaz DÜNDAR

İNSAN-I KÂMİL ANLAYIŞININ METAFİZİK BOYUTU





İNSAN-I KÂMİL ANLAYIŞININ
METAFİZİK BOYUTU

İ nsan- ı Kâmil fikri, tarih itibariyle çok eskilere gitmektedir. İlk olarak nerde ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de Hermes’in yazılarında bu konuyla ilgili ifadelere rastlamaktayız. Buradan itibaren birçok kültür, din, inanç ve gelenekte İ nsan- ı Kâmil fikrini görürüz. Tezimizi hazı rlarken gördüğümüz kadarıyla bütün düş üncelerde farklı şekillerde olsa da bu fikir iş lenmiştir. Kimi bu konuyu inanç esası olarak görmüş kimiside sadece bir doktrin, bir nazariye olarak ele almıştır.Bu çalışmamızda, İnsan- ı Kâmil fikrinin ortaya çıkışı , gelişimi, farklı kültür ve coğrafyalardaki yansımaları , İslam dü şüncesine girişi, İslam düşüncesinde bir doktrin olarak kemale ermesi ve nihayet bilimlerin geliş mesiyle modern düşünceyi etkilemesi konu edinilmiştir. Kısacası Logosa yani İnsan-ı Kâmil fikrine toplu bir bakış yapılmıştır

KADIN VE TASAVVUF





KADIN VE TASAVVUF

KUTAD GUBİLİG VE SİYASETNÂME’DE DEVLET ANLAYIŞI




KUTAD GUBİLİG VE SİYASETNÂME’DE 
DEVLET ANLAYIŞI

DİRENEN TÜRKLER




DİRENEN TÜRKLER

İSTANBUL BİR MASALDI..Mario Levi



İSTANBUL BİR MASALDI
Mario Levi

DAVETNAME - FİRDEVSİ



DAVETNAME - FİRDEVSİ

Firdevsi - Şehnâme 1




Firdevsi - Şehnâme 1  

Bilindigi gibi Nevruz OrtaAsya da yasayan Uygur



Bilindigi gibi Nevruz
OrtaAsya da yasayan Uygur

ŞEYTANIN KİTABI MİCHAEL CORDY




ŞEYTANIN KİTABI
MİCHAEL CORDY

YASALAR PLATON



YASALAR PLATON

SS GENERALİ



SS  GENERALİ

Tan ağarırken, büyük bataklık kokuyordu. 
Ölü ve çürümüş gözler bize dikilmiş, bakıyordu 
Göz çukurları boş kafataslarından, 
 Ad verilmez bir hüzün yayılıyordu, 
Fakat çayırların otları yine de pırıl, pırıl parlıyordu.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...