26 Mart 2015

NAMIK KEMAL RENAN MÜDÂFAANÂMESÎ (İSLÂMİYET ve MAÂRİF) PDF E-KİTAP ORD. PROF. M. FUAD KÖPRÜLÜ




NAMIK KEMAL
RENAN MÜDÂFAANÂMESÎ
(İSLÂMİYET ve MAÂRİF)
PDF E-KİTAP 
ORD. PROF. M. FUAD KÖPRÜLÜ

İSLÂM ve TÜRK HUKUK TARİHİNE AİT UMÛMÎ MESELELER PDF E-KİTAP PROF.DR FUAD KÖPRÜLÜ




İSLÂM ve TÜRK HUKUK TARİHİNE AİT
UMÛMÎ MESELELER 
PDF E-KİTAP 
PROF.DR FUAD KÖPRÜLÜ

OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN ETNİK MENŞEİ MESELELERİ PDF E-KİTAP PROF. DR. M. FUAD KÖPRÜLÜ





OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN 
ETNİK MENŞEİ MESELELERİ
PDF E-KİTAP
PROF. DR. M. FUAD KÖPRÜLÜ

Türk Tarihine Bakışımız Nasıl Olmalıdır? Nihal Atsız



Türk Tarihine Bakışımız Nasıl Olmalıdır?
Nihal Atsız
Onbeşinci yüzyılda, bizde, belirli bir tarih görüşü vardı; Türk tarihinin en eski çağları olarak Oğuz Han Destanı'ndan bahsolunur, sonra pek kısa bir Selçuk tarihi anlatılarak Osmanlılara geçilirdi. Böylece eski tarihçiler, Osmanlıları daha mühim ve üstün tutmakla beraber, Türk tarihini bir bütün halinde gözden geçirirlerdi.

Fakat bu tarih görüşü köklenmeden baltalandı. Hele, Hoca Sadeddin gibi bir müverrihin, eserine doğrudan doğruya Osmanlılarla başlamasından sonra, bizim için Türk tarihi sadece "Osmanlı tarihi" olarak kaldı. Ve daha önceki Türklerden, az veya çok, yabancı milletler gibi bahsedilmeye başlandı.

XIX. yüzyılda Müşir Süleyman Paşa ile başlayan tepki, bu yanlış görüşü sarsmaya başladı. Varlık ve başlangıcımızın Osmanlılardan daha ileride olduğu anlaşıldı. Eski Türklerden bahseden bölümler okul kitaplarına kadar girmekle beraber, Türk tarihi sıralanmış bir bütün haline konulmadı. Çünkü çeşitli hükümdar sülâlelerinin zamanları ayrı ayrı devletlermiş gibi ele alınıyor ve Türkler birçok yerlerde birçok devletler kurup bunlardan hiç birisini uzun müddet yaşatamamış bir millet gibi gösteriliyordu.
Halbuki gerçek hiç de böyle değildir. Çünkü Türk tarihi aralıksız bir bütündür. Mesele, onu sistemleştirmekten ibarettir.
Türk tarihine bakışımız nasıl olmalıdır? Bu pek mühim bir meseledir. Çünkü Türk tarihi; İngiliz, Alman veya Fransız milletlerinin tarihi gibi ele alınamaz. Bunun sebebi, Türk tarihinin, o milletlerin tarihi kadar basit olmayışıdır.

Bugün, dünyadaki belli başlı milletlerin nasıl meydana geldiğini biliyoruz. Çünkü bu, tarihin gözleri önünde olmuştur. Halbuki Türk milleti tarih başladığı zaman teşekkül etmiş bulunuyordu.

Bundan başka bu milletlerin tarihi, hemen hemen, hep aynı dar bir alanda geçtiği için, onların tarihlerini sıraya koymak kolaydır. Fakat, Türk tarihi için bu, mümkün müdür? Bazen Çin'de, bazen Mısır'da, bazen Avrupa'da gördüğümüz Türklerin tarihini bir çerçeveye sığdırmak güç bir iş gibi gözükür. Bundan dolayıdır ki şimdiye kadar Türkler, kırk yerde kırk devlet kuran bir millet sayılmış ve Türk tarihini kronolojik bir düzene sokmak teşebbüsü görülmemiştir.
Eskiden, tarihin destanlarla karışık olduğu zamanlarda, Türklerin kafasında daha sistemli bir tarih görüşü vardı. Bugün, birçok bilinmeyen gerçekler meydana çıktığı için, artık, o eski görüş ile yetinmek mümkün değildir. Bunun için bir yeni tarih sistemi bulmak zorundayız. Milliyetçi olduğumuz ve büyük Türk birliğine inandığımız için de, tarihimize vereceğimiz sistem, dileklerimize uygun olmalı ve bu sistem, bize yalnız geçmişimizi en parlak şekilde göstermekle kalmamalı, aynı zamanda ilerisi  için de yol çizmelidir.

Birçok milletler için tarih, bir vatan tarihidir. Meselâ Fransızlar için vatan tarihinden başka bir tarih usulü gütmek mümkün değildir. Bundan dolayı da Fransızlar için millet, o vatan içinde oturan ve birbirine karışan insanların topluluğundan doğan varlık demektir. Çünkü Fransızlar ne Gol, ne Lâtin, ne de Germen olduklarını iddia edebilirler. Bu unsurların hepsinin aynı vatanda karışmasından doğan bir millet oldukları için, vatan tarihini esas olarak almaya mecburdurlar.

Araplar için tarih, bir millet tarihidir. Çünkü, vatanlarının sınırları değişik kalmakla beraber, bu millet, uzun asırlar devletini kaybetmiş, fakat milli varlığını saklamıştır.

İngilizler içinse tarih, bir devlet tarihidir. Çünkü, vatan dışına çıkınca kültür bakımından İngiliz kalmakla beraber İngilizden başka bir isim taşıyan İngilizler esas varlıklarını ana devletlerinde korumuşlardır.

Bununla beraber bu hükümler kesin sayılamaz. Fransızlar için vatan-devlet, İngilizler için devlet-vatan esasının varlığı da söylenebilir. Kesin olan şudur ki, tarihi kuruluşları başka olan milletler için, tarih sistemi de başka başkadır.

Bize gelince: Bizim şimdiye kadar sahip olduğumuz "tarihi görüş"ümüz yanlıştır. Çünkü bizim için millet-devlet esasını kabul etmek milli menfaatlerimiz için daha uygun olduğu halde, biz millet tarihi şöyle dursun, devlet ve vatan tarihini bile bir yana bırakarak, yalnız sülâle ve rejim tarihini esas olarak kabul ettik. Her sülaleyi bir devlet sayarak, şimdiye kadar, sülaleler sayısınca devlet kurduğumuzu ileri sürdük. Fakat düşünmedik ki o kadar devlet kurduksa, bunların hiç birisini de yaşatamamış olduk!

Halbuki elimizde, her zaman bir Türk devleti vardı. Çünkü gerçekte bu kadar devlet kurmuş değil, bu kadar sülâle değiştirmiş bulunuyorduk. Tarihi hayatları uzun olan bütün milletlerde olduğu gibi, bizde de birtakım hükümdar sülaleleri gelmişti. Başka milletler onları hükümdar sülâleleri diye saydıkları halde, biz, ayrı devletler diye kabul ettik. Bu çeşit hükümdar sülâlelerinin zamanlarını ayrı devletler olarak kabul etmek elbette ki yanlıştır. İngiltere'de, Fransa'da sülâleler nasıl birbirlerinin ardından gelmişse ve Fransa'da Kapet, Burbon, Orlean, Napoleon; Almanya'da Saksonya, Frankonya, Baviyera, Habsburg; İngiltere'de Anju, Tudor, Stuard Devletleri yoksa ve bunlar sadece hanedanlar ise; bunun gibi, Türkelinde de Kun, Gök, Türk, Uygur, Selçuk, Osmanlı Devletleri yok, sülâleleri vardır. Bazan iki veya daha çok sülâle idaresinde daha çok siyasi Türk zümresinin bulunması ve bunların birbirleriyle çarpışmaları bu kuralı bozamaz. Nasıl ki Almanya'da düne kadar aynı zamanda hâkim olan birçok sülâleler bazan birbirleriyle çarpıştıkları, hatta bunlardan bazıları Fransızlar ile birleşerek öteki Almanlara karşı yürüdükleri halde Alman Devleti bir devlet sayılıyor idiyse, bizde de aynı şekilde bir devlet olmak gerekir. Eğer bütün milletler tarihlerini bizdeki gibi değerlendirselerdi, o zaman, meselâ İngiltere'de İki Gül Savaşı'nda iki devlet bulunduğunu kabul etmek lazım gelirdi. Yine Fransa'da, kontlukların kuvvetlenip kral nüfuzunun gücünü kaybettiği zamanlarda, birkaç devlet bulunduğunu kabul etmek gerekirdi. Hele XVIII. ve XIX. yüzyıllar Almanyası, içinden çıkılmaz bir hâl alır, belki de Almanya denilen varlığın inkâr edilmesi lüzumu baş gösterirdi. 
Bizim tarihlerimizin, böyle aykırı bir şekilde yazılmasında hanedancılık zihniyeti büyük rol oynamıştır. Hanedanın kutsal bir varlık sayılması, onun düşmesiyle devletin yok olduğu düşüncesini doğurmuştur. Halbuki bu gibi hallerde değişen şey, zamanımızın kabine değişmeleri ile kıyaslanabilecek kadar basittir. Meselâ Doğu Türkelinde Gök Türk hanedanının düşüp Dokuz Oğuz hanedanının kurulması yeni bir devlet doğması gibi sayılabilir. Gerçekte ise aynı devlette hanedan değişmiştir. Halkı, sınırları, toprağı, teşkilâtı, dili, geleneği aynı olan bu iki devre arasındaki ayrılık, yalnız, başlarındaki hanedanın ayrı oluşundadır. Onun için, Göktürkler ile Dokuz Oğuzlara, nasıl, ayrı iki devlet diye bakabiliriz? Düşünmeli ki, Dokuz Oğuz devresi Göktürk devresinin tekâmülünden başka bir şey değildir. Ve nihayet, eğer, bizdeki hanedan değişmeleri başka milletlerdeki hanedan değişmeleriyle aynı şartlar içinde olmuyorsa, bunun sebeplerini milletlerin ruhî farklarında aramalıdır.
Şu halde, hanedanları ayrı devlet saymak, hanedancılık zihniyeti ile hareket etmek değil midir?
Bir de günümüzün tarihinden örnek alalım: Bizde hâkim olan yanlış tarih telâkkisine göre, Osmanlı Devleti yıkılmış, onun yerine Türkiye Cumhuriyeti gelmiştir. Bu düşünüş de yanlıştır. Çünkü, bir Osmanlı Devleti yoktu ki yıkılmış olsun. Sadece Osmanlı hanedanı vardı. Yıkılan odur. Yâni devlette rejim değişmiştir. İşte o kadar...
Sonra şunu da unutmamak gerekir ki; eğer biz, yıkılan sülâleleri devletler gibi gösterirsek, bundan, devletlerin siyasi hayatta istikrara sahip olmadıkları, devletlerini uzun zaman yaşatamadıkları sonucu da çıkar. Milletlerin ruhiyatı yüzyıllar içinde değişmediğine veya pek az değiştiğine göre, bu, Türkiye Cumhuriyeti'ni de uzun müddet yaşatamayacağımız gibi bir düşünceye yol açabilir. Bundan kazanacak olan da, elbette, biz olamayız.
Milletlerin hayatında iç savaşlar ve karışıklıklar görülür. Fakat bundan, hiçbir zaman o devletin ikiye ayrıldığı mânâsı çıkmaz. Eğer, böyle olursa, merkeziyetçi olmayan eski Türk idare şekline göre, milletimizin, pek dağınık bir hayat yaşadığı, birleşip devlet kuramadığı gibi bir mânâ da çıkabilir.
Yine, bazı iç karışıklık ve ayrılıkların uzun sürdüğü de olur. Anadolu'daki beylikler devri gibi. Bu beyliklerin hepsini birer devlet sayabilir miyiz? Bu, büyük bir yanlış olur. Çünkü gerçekte olan şey, batı Türklerinin başsız kalmalarından ibarettir. Nitekim 1806-1871 arasında Almanya da başsız kalmış, fakat kimse Prusya, Baviyera, Saksonya, Vurtemberg vesaireyi ayrı birer devlet saymamıştır. Tarih yine Almanya tarihi olarak sayılmış ve okunmuştur. Halbuki biz hâlâ, her sülaleyi ayrı devlet sayıyor ve Türkiye tarihi deyince, pek pek, Osmanlı hanedanı ve cumhuriyet devrini anlıyoruz.
***
O halde, bu yanlış görüşü nasıl düzeltmeliyiz?
Türk tarihini, ancak kendi şartlarımıza göre gereken değişiklikleri göz önünde tutarak, başka milletlerin kendi tarihlerini ele aldıkları usul gibi bir usulle değerlendirmek suretiyle bir düzene sokabiliriz.
Bu yolda yürüyünce, Türk tarihini ilk önce ikiye ayıracağız:
1 Anayurttaki Türk tarihi,
2 Yabancı illerdeki Türk tarihi.
Anayurttaki Türk tarihi, en eski çağlardan XI. yüzyıla kadar yalnız Doğu Türkelinde geçer. Bu Doğu Türkeli deyimine, bugünkü Moğolistan ile Moskof Avrupası'nın doğu bölümleri de girer.
XI. yüzyılda batıda, ikinci bir anayurt daha kurulmuştur: Türkiye. Bu da Anadolu, Erran, Azerbaycan, Irak ve Kuzey Suriye'den meydana gelen yurttur.
Doğu Türkeli ve Türkiye tarihleri, aralıksız bir bütün halinde Türklerin tarihidir. Hem de bu iki vatanın bazen birleşmeleri haliyle.
Yabancı illerdeki Türk tarihi ise, hâkim Türk sülâlelerinin yabancı milletlere dayanarak kurdukları devletlerin tarihidir. Bunlar sürekli olmamış, bir Türk sülâlesiyle o sülâlenin buyruğundaki bir Türk ordusunun başka milletlere hükmetmesiyle başlayarak, sonunda bu Türklerin yabancı çoğunluklar arasında dillerini ve milliyetlerini kaybetmeleri şeklinde devam etmiştir. Bu devletleri, bütün hayatları boyunca Türk devleti saymaya imkân yoktur. Meselâ bugünkü Mısır Devleti, Türk askerlerine dayanan bir Türk hanedanı tarafından kurulduğu halde, bugün Mısır tamamıyla bir Arap devleti olmuştur. Bunun için Çin, Hindistan, İran, Doğu Avrupa ve Mısır'da kurulan Türk devletlerini, hanedan ve ordu Türk karakterini taşıdığı müddetçe Türk tarihi kadrosuna sokabiliriz. Hanedan ve ordu Türklüğünü kaybettikten sonra onları Türk tarihi içinde görmeye imkân yoktur.
Buna göre, Doğu Türkeli ve Türkiye tarihlerinin şemalarını şöyle çizebiliriz:
Doğu Türkelinde:
Sakalar çağı M.Ö. VII. - M.Ö. III. yy. Kunlar çağı M.Ö. III. - M.S. 216 Siyenpiler çağı 216 - 394 Aparlar çağı 394 - 552 Gök Türkler çağı 552 - 745
Dokuz Oğuzlar - On Uygurlar çağı 745 - 840 Uygurlar çağı 840 - 940 Karahanlılar çağı 940 - 1123 Karahıtaylar çağı 1123 - 1207 Sekizler çağı 1207 - 1218 Çengizliler çağı 1218 - 1370 Aksak Temirliler çağı 1370 - 1501 Özbekler çağı 1501 - 1920 Türkiye'de:
Selçuklular çağı 1040 - 1249
İlhanlılar çağı 1249 - 1336
Büyük beylikler çağı 1336 - 1515
Osmanlılar çağı 1515 - 1922
Cumhuriyet çağı 1923'ten itibaren ***
Ciddî ilim adamlarından meydana gelecek küçük bir tarihçiler grubu, bu şemayı tartışıp, eksik ve yanlış taraflarını bulup düzelttikten sonra, Türk tarihi bu esaslar üzerinde yeniden ele alınmalıdır. Bu yapılmadıkça, okullarda tarihimizi Türk çocuklarına hazmettirmek imkânsız olmaya devam edeceği gibi, milletçe geçmişimize saygısızlık göstermiş olmaktan da kurtulamayız.
Türk Tarihinin Meseleleri
Bütün medeni milletler kendi tarihleri hakkında son ve kesin kararı vermişlerdir. Yani tarihlerinin nereden başladığını, hangi çağlara bölündüğünü, kimlerin kendi tarihlerine mal edilmiş olduğunu bilirler ve tarihlerini dolduran insanların adlarının hangi imlâ ile yazılacağı hususunda değişmez kanaatlere maliktirler. Bize gelince, her hususta olduğu gibi, tarihimizi anlayış konusunda da acıklı bir kargaşalık içinde bulunuyoruz. Tarihimizin nereden başladığı hakkında ortak bir fikrimiz yoktur. Tarihimizin bölündüğü devirler, herkesin keyfine göre değişmektedir. Bazılarının millî kahraman saydığı şahsiyetler, diğerleri tarafından da millî düşman sayılıyor: Çengiz Han gibi... Tarihe mal olmuş kahramanların ve şahsiyetlerin adlarını yazmak hususunda da aramızda birlik bulunmuyor.
Meşrutiyet'ten sonra karışmaya başlayan tarih sistemi, Cumhuriyet'ten sonra tamamen bozuldu ve Tarih Kurumu'nun ilk çalışmaları ile de bugünkü acıklı halini aldı.
Halbuki, eskiden tarih anlayışımız oldukça düzgün ve istikrarlı idi: Eski tarihimiz, efsanevi Oğuz Han ile başlatılır, Selçuklular ve Çengiz ile bitirilirdi. Çengiz, Müslüman olmadığı için bazen lanetlense bile çok defa kendisinden ve hele çocuklarından saygı ile bahsolunurdu.
Türkiye tarihi ise Anadolu Selçukluları hakkındaki kısa bir başlangıçtan sonra hemen Osmanlılara geçmekle devam ettirilir, Anadolu'nun öteki beğliklerinden ve özellikle bunların büyük olanlarından Türkiye'nin bir bölümünün meşru hükümetleri olarak bahsedilir, beğleri saygı ile anılırdı. Anadolu beğliklerinin gayrımeşru sayılması hakkındaki telâkki Fatih'ten sonra başlamıştır.
Hiç şüphesiz, bu tarih telâkkisi ilmî değildi. Fakat umum tarafından kabul olunmuştu. Yani tarihi anlayışımızda bir kanun vardı. Kanun, ne de olsa, kanunsuzluktan iyi olduğu için, o zamanki kıt bilgilerle kabul edilen tarih sistemi, bugünkü gelişmiş bilgilerimiz arasındaki şuursuz kargaşalıktan daha doğru idi.
Türk tarihinin, bugünkü, hemen halledilmesi gereken ve pek de güç olmayan meselelerinden bir kısmı şunlardır:
A. Türk Tarihinin Başlangıcı Meselesi
Bugünkü tarih kitaplarında Türk tarihi umumiyetle Hunlardan, yani Orta Asya Hunlarından başlatılmaktadır. Fakat, bu başlangıcı tanımayan tarihçiler de vardır. Bazıları, Türk tarihinin VI. yüzyılda Göktürklerden başlaması gerektiğini söyledikleri gibi, bazıları da Hunlardan daha önceki zamanlarda, Sakalar çağında başlaması fikrini gütmektedir. Hattâ son zamanlarda değerli bir tarih bilgini Prof. Zeki Velidi Togan, Türkistan'da Sakalardan önce yaşayan ve milâttan önce 1200-800 arasındaki varlıkları tespit olunan Şu veya Çu adındaki kavmin ilk Türkler olduğunu iddia etmektedir. Şu veya Çulardan daha önceki Sümerlerin de Türk olduğu, veya aralarında Türkler bulunduğu hakkında bazı ciddi ilim adamlarının fikir, nazariye ve iddiaları vardır. Bütün bu karşı fikirlerin bir sonuca bağlanması, ancak ilmî bir tarih kurultayının ciddi ve uzun tartışmalar sonundaki kararı ile mümkün olabilir. Belki bazı meselelerin çözülmesi için, bugünkü tarih bilgisi yetmez. Fakat ne de olsa işler bir prensibe bağlanır ve önüne gelenin Türk tarihine ayrı bir başlangıç çizmesi gibi korkunç bir olayın önüne geçilir. Bu yapılmazsa, Türk dünyasında birbirine aykırı nazariyeler ve fikirler doğacak ve aralarında gittikçe büyüyen ve soysuzlaşan tartışmalarla belki de milletin aydınları birbirine düşman iki veya üç takıma bölünecektir. Millet, bir çok unsurlarla birlikte, ortak tarihin de mahsulü ve sonucu olduğuna göre, ortak tarih telâkkisi olmayan insanların bir millet halinde toplu yaşamaları mânevi bir rahatsızlık doğuracak ve uzak gelecek için fesat tohumları atılmış olacaktır.
B. Türk Tarihinin Kadrosu Meselesi
Türk tarihinin başlangıcındaki anlaşmazlık, Türk tarihinin kadrosu hakkında da anlaşmazlık demek olmakla beraber, daha sonraki çağlarda kimlerin Türk tarihine sokulacağı meselesi bütün karmaşıklığı ile karşımızda durmaktadır. Meselâ, Karahıtaylar'ın Türkistan'da hâkimiyeti zamanını Türk tarihinin bir devri gibi kabul etmek doğru mudur? Yoksa Karahıtaylar Moğol oldukları için bu devir bir yabancı hakimiyet devri midir? Yahut Gazneliler Devleti Türk tarihi kadrosuna girer mi, yoksa yabancı halkın oturduğu yerlerde hakim oldukları için bunların milli kadrodan çıkarılması mı gerekir? Hangi Türklerin tarihi anavatan tarihidir ve hangilerininki sömürge veya sadece hanedan tarihi olarak göz önüne alınmalıdır? Bunlar Türk tarihinin ciddi meseleleridir ve henüz hallolunup kesin bir sonuca varılmış değildir.
Türk tarihinin kadrosu konuşulurken akla gelecek en mühim meselelerden biri Çengiz ve Temir'in millî tarihin kahramanları mı yoksa ırkımızın düşmanları mı olduğunun tespitidir. Çünkü iki mühim şahsiyet hakkında bizim tarihçilerimiz ortak kanaat sahibi değildir. Bir kısım tarihçiler bu iki şahsı Türk sayıyorlar ve onların yarattığı vakalar ve kurdukları devletleri Türk tarihi kadrosuna sokuyorlar. Bazı tarihçiler ise tamamıyla aksini savunuyorlar. Onlara göre Çengiz ve Temir Türk değildir; Moğol veya Tatardır. İkisi de ırkî düşmanlarımızdır. Tarihçilerimizden birisi ise Çengiz'i yabancı, Temir'i Türk sayıyor. Aynı milletin tarihçileri arasındaki bu büyük fikir ayrılığı ve görüş farkı, hiçbir millete eşi gösterilemeyecek bir milli anarşidir. Çünkü mesele belirli şahısların iyi mi, kötü mü; büyük mü, küçük mü olduğu meselesi değil, doğrudan doğruya millî tarihe mal edilip edilemeyeceği meselesidir. Bu anlaşmazlıklar Türk tarihinin başlangıcına, mitoloji ile karışık çağlarına ait olsaydı, bir dereceye kadar hoş karşılanabilirdi. Fakat XIII. ve XIV. yüzyıllarda yaşamış olan şahıslar üzerindeki bu fikir kargaşalığı, millî şuurun henüz gereğince uyanmamış olduğunu gösterir. Bu zıt kanaatlardan hiç şüphesiz, bir tanesi doğru, diğerleri yanlıştır. Yakın geçmişteki en büyük ana meseleler üzerinde doğruyu bulup çıkaramamak ise tarih belgelerinin eksikliğini değil, tarihi ve milli şuurun azlığını veya yokluğunu gösterir.
C. Türk Tarihinin Çağları Meselesi
Tarihin İlk Çağ, Orta Çağ gibi devirlere ayrılmasının pek indî olduğu artık anlaşılmıştır. Çünkü bu ayrılışlar bütün insanlığa göre değil, bir kıt'a veya bir kısım milletlere göre yapılmıştır. Taş Devri, Maden Devri nasıl bütün kavimlerde aynı zamanlarda başlamıyorsa; ortaçağ, yeniçağ gibi zamanlarda (eğer fikir hayatındaki tekâmül merhalelerini göstermek için kullanılıyorsa) bütün milletlerde aynı devri gösteremez. Eski Türk tarihini, İlkçağ'da Türk tarihi, ortaçağda Türk tarihi diye bölümlere ayırmak ilmî değildir. Batı Avrupa'nın kendisine göre yaptığı bir sınıflandırmaya körü körüne uymak elbette doğru olmaz.
Tarihimizi milli görüşe göre sınıflandırma teşebbüsü şimdiye kadar yalnız Dr. Rıza Nur ile Prof. Zeki Velidi Togan tarafından yapılmıştır. Rıza Nur, Türk tarihini "Eski Türk Tarihi" (= Türe ve Yasa Devri = Milli Devir), "Yeni Türk Tarihi" (=Müslümanlık Devri=Dinî Devir) ve "Taze Türk Tarihi"
(=Yeniden Doğuş ve Uyanma=İkinci Milli Devir) olarak başlıca üç çağa ayırdığı gibi Zekidi Veli Togan da XVI. yüzyıl ortasına kadar ilerleme ve yükselme çağı, Birinci Cihan Savaşı sonuna kadar gerileme ve çökme çağı, Birinci Cihan Savaşı'ndan sonra da üçüncü bir çağ olmak üzere üç ana çağa bölmektedir. Fakat bu iki sınıflandırma kimse tarafından dikkate alınmamıştır.
D. Adların İmlası Meselesi
Türk tarihindeki birtakım özel adların belli bir imlâya malik olmayışı da millî ayıplarımızdan biridir. XIII. yüzyıl kahramanının adı Çengiz mi, Çingiz mi, Cengiz mi? Sonra Temir mi, Temür mü, Timur mu? Tıpkı bunlar gibi prens unvanı alan kelime "tigin" mi, "tegin" mi? Karahanlı kahramanın adı Buğra mı, Boğra mı yazılması gerekir? Bu fikrî kararsızlıklar birçok yanlışlara yol açıyor. Bir yanlışın nasıl kökleştiğine en güzel örnek, Göktürklerin ilk kağanı Bumun veya Bumın'ın adında görülmektedir. Eski harflerle yazıldığı zaman "ı" ve "i" farkı belli olmadığı için yeni harflerden sonra bu kağanın adı Bumin şeklinde yazılmış ve tarih kitaplarına, piyeslere, soyadlarına kadar bu yanlış şekliyle girip yerleşmiştir.
***
Görülüyor ki, tarihimizi anlayış ve ele alış tarzımı z karışıklık içindedir. Bu karışıklığın içinden ne şahıslar, ne de özel teşekküller çıkamaz. Bu karışıklığı önlemek için resmî bir teşekkül lâzımdır. Böyle resmî bir teşekkül, Türk tarihinin meselelerini karara bağlamak için bir kurultay toplamalı ve kurultayda meseleler ilmî açıdan ele alınarak değerlendirilmeli ve tartışılmalı, karşılıklı iddialar basılarak umumî efkâra sunulmalıdır. Ancak, milli ve ilmi fikrin hâkim olacağı böyle bir kurultaydır ki, Türk tarihinin meselelerine bir çözüm yolu bulabilir.
Türkiye Tarihinin Meseleleri
Umumi Türk tarihinin olduğu gibi Türkiye tarihinin de çözülmemiş meseleleri vardır ki, bunlar, bir sonuca bağlanmadan ne okullarda millî menfaat hesabına tarih öğretebilir, ne de Türkiye Türklerinde milli tarih şuuru yaratabilir.
Bugün, umumi Türk tarihinin olduğu gibi, Türkiye tarihinin başlangıcı da belli değildir. Hattâ daha acıklı olarak, tarihi bir çağda kurulmuş olan Türkiye'nin başlangıcı hususunda, bugün, aramızda ikilik vardır. Bir millet, kendi tarihinin başlangıcını, tarihi bilgilerin azlığı yüzünden bilmezse, bu, o kadar mühim bir eksiklik sayılamaz. Fakat tarihin çok iyi bilinen çağları süresinde gelişmiş bir devletin kurulduğu zaman üzerinde fikir ayrılığı varsa, bu, ancak bir fikir kargaşalığının ifadesidir. Devletlerinin kuruluş yılında anlaşmazlığa düşmek, dedelerinin kim olduğu hakkında anlaşmazlığa düşen torunlara benzemek demektir.
Türkiye tarihinin önemli meseleleri şunlardır:
A. Türkiye Tarihinin Başlangıcı Meselesi
Türkiye tarihi Fransa, İngiltere ve Almanya'ya nispetle yenidir. Eski veya yeni olmak büyük bir mânâ ifade etmez. Böyle olduğu halde, nedense, insanlarda ve milletlerde, devletlerinin eski olması ruhi isteği vardır. Ancak, bu ruhi hal, tarihi değiştirmeye kadar varmamalıdır. Bir zamanlar, Anadolu'daki varlığımızı milâttan 2000 yıl önceye götürmek düşüncesiyle Hititlerin Türk olduğu iddia edilmişti. Halbuki, ilk memleketin tapusuna malik olmak için mutlaka ilk ahalisi olmak lâzımdır diye düşünmek de boştur. Böyle olunca, bugün var olan milletlerin hemen hepsinin, yaşadıkları topraklarda yabancı sayılmaları gerekir, hele Amerikalıların durumu büsbütün güçleşirdi.
Sonra Hititler Türk bile olsa, onlar ortadan kalktıktan iki bin yıl sonra aynı topraklarda kurulan yeni Türk devleti eskisinin devamı sayılamaz.
Türkiye tarihinin Selçuklularla başladığı, bugün, bütün ciddi tarihçiler tarafından kabul edilmiştir. Bunu ilk defa ortaya atan merhum Dr. Rıza Nur'dur. İlmî ve tarihi gerçek de bundan ibarettir. Ancak, kesin bir tarih söylemek gerekince, bunda fikir birliğine rastlanamıyor.
Birçoklarının fikrine göre, tarihimiz, 1071 Malazgirt Savaşı ile başlamaktadır. Fakat bu fikirde kesin bir isabet olduğu söylenemez. Çünkü Malazgirt Savaşı, kurulmuş bir devletin, yani Selçukluların, komşuları Bizans ile yaptıkları bir savaştır ve bu çarpışmadan sonra yeni bir devlet kurulmuş değil, zaten var olan bu devlete Küçük Asya'nın kapıları açılmıştır.
1940 yılında "Dokuz Yüzüncü Yıl Dönümü" adı ile yayınladığım bir broşürde, devletimizin kuruluş yılı olarak, Horasan'da Tuğrul Beğ'in istiklâl ilân ettiği 1040 yılını almış ve 1940'ta bu devletin 900. yılını tamamladığını, fakat resmî teşekküller tarafından bir anma töreni yapılmadığı için o küçük broşürün bu görevi yerine getirmek üzere yazıldığını bildirmiştim.
O zaman savunduğum fikir şuydu:
Bu devlet 1040'ta Horasan'da Selçuklu Tuğrul Beğ'in padişahlığı ile kurulmuş, sonra büyüyerek diğer birçok topraklarla birlikte Anadolu'yu kendisine eklemiştir. Fakat, tarihin garip bir cilvesi olarak bu devlet, üzerinde kurulmuş olduğu toprakları kaybetmiş, kuruluşundan sonra fethettiği yerlerde tutunmuştur.
Bu garip tarihi gidiş, başka devletlerin tarihinde yoktur. Almanya, Fransa, İngiltere ilk kuruldukları toprakları sonradan elden çıkarmamışlardır. Tarihçilerimizi şaşırtanın bu olduğunu sanıyorum.
Türkiye tarihini Malazgirt'ten başlatmak isteyen tarihçilerimiz bu tarihten sonra Anadolu'da ayrı sultanlar bulunduğunu, bundan dolayı da bunun yeni ve ayrı bir devlet demek olduğunu ileri sürüyorlar. Anadolu'da ayrı sultanlar bulunması bu ülkenin tamamen ayrı ve bağımsız bir devlet olduğunu göstermez. Eski Türk devlet sisteminin merkeziyetçi olmadığını hatırlamak, Anadolu sultanlığının ayrı bir devlet demek sayılamayacağını belirtmeye yeter. Göktürklerde de iki, hattâ bazen dört kağan bulunuyordu. Kağanlar, iç işlerinde bağımsızdılar. Fakat bu ayrı ayrı iki veya dört devlet demek değildi. Bunun gibi, Selçuk Devleti'nde de dört sultan bulunuyor, fakat bunların üçü Horasan'daki büyük sultana tâbi olarak yaşıyordu.
O halde, Türkiye'nin başlangıcı olarak hangi tarihi kabul edeceğiz? 1040 yılını mı, yoksa 1071'i  mi?
Bana göre doğru olan birincisidir. Fakat benim bu fikirde bulunmam, hattâ çoğunluğun bana taraftar olması hiçbir mânâ taşımaz. Aramızda tek fikir hâkim olmadıkça, evvelce de söylediğim gibi, uzak gelecek için fesat tohumları atılmış olur. Bu anlaşmazlığı ve fikir kargaşalığını da ancak bir tarih kurultayı önleyebilir. Kesin bir sonuca varıldıktan sonra, bütün tarih kitapları artık o başlangıç yılına göre kaleme alınır. Bir devletin hangi tarihte başladığını tespit etmek pek mühimdir. Başlangıç yılı belli olmayan devlet, medeni bir teşekkül sayılamaz.
B. Türkiye Tarihinde Hegemonyalar Meselesi
Bu mesele, Türkiye tarihinin ana çağlara bölünmesi meselesidir. Türkiye tarihinin yalnız Osmanlılardan ibaret olmayıp Selçuklulardan başladığını Osmanlı Meb'usan Meclisi'nde bir nutukla söyleyen ve bu fikri ilk defa ortaya atan merhum Rıza Nur Bey, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yayınladığı 12 ciltlik Türk Tarihi'nde, Türkiye tarihini Selçuklular, beylikler, Osmanlılar diye üç ana bölüme ayırmaktadır ki, onun bu sınıflandırması birçokları tarafından kabul olunmuştur.
Başka bir tarihçi ise, Türkiye'de sırasıyla, Danişmendli, Selçuklu, Karamanlı, Osmanlı hegemonyalarının bulunduğunu söylemektedir. Bu fikre göre Anadolu'daki Türklerin Horasan'daki Büyük Selçuklu Devleti'yle bağlantısı yoktur.
Ben ise, bu hususta ancak Selçuklu, İlhanlı, beylikler ve Osmanlı hâkimiyetlerinin bahis konusu olabileceğini ileri sürüyorum. İlhanlıları yabancı ve hattâ düşman sayan Anadolucu zihniyete göre, bu sınıflandırmanın büyük itirazlara uğrayacağı muhakkaktır. Fakat bu çeşitli fikirlerden hangisinin doğru ve ilmî olduğu ise, ancak bir tarih kurultayında anlaşılabilir.
Burada konuşacak bilginler fikirlerini savunmak için büyük çalışmalara koyulacaklarından, belki yeni tarihî belgeler ve gerçekler de ortaya çıkar.
Medenî milletler kendi tarihlerindeki hükümdar sülâlelerini kesin şekilde bilirler. Bilmedikleri şey, çok defa, ilk hanedanın ilk hükümdarlarına ait tahta çıkış ve ölüm tarihleridir. Biz ise, Türkiye'de hangi hanedanların yüksek hâkimiyeti elinde tutmuş olduğunu bile bilmiyoruz.
C. Osmanlı Padişahlarının Sayısı Meselesi
Şimdiye kadar kaç Osmanlı padişahı geldiği hakkında dahi ortak kanaatimiz yoktur. Klasik telâkkiye göre Osman Gazi ile başlayan ve IV. Mehmed ile biten Osmanlı padişahları 6 Mehmed, 5  Murad, 4 Mustafa, 3 Osman, 3 Ahmed, 3 Selim, 2 Bayezid, 2 Süleyman, 2 Mahmud, 2 Abdülhamid, 1 Orhan, 1 İbrahim, 1 Abdülmecid, 1 Abdülâziz olmak üzere 36 kişidir. Fakat acaba bu telâkki doğru mudur? Yıldırım Bayezid'in oğulları olan Süleyman, Mûsa ve Mustafa Çelebiler ile Fatih'in oğlu Sultan Cem de Osmanlı padişahları arasında değil midir? Şimdiye kadar ki Osmanlı tarihi, saltanatı ele geçiren padişahların meşru olduğunu belirtmek düşüncesiyle yazıldığından, bazı tarihi gerçekler kasten örtbas edilmiş olamaz mı? Bizce Osmanlı padişahları klâsik 36 kişiden ibaret değildir.
Nitekim XIV. yüzyılda yaşayıp bugünkü bilgimize göre ilk Osmanlı tarihini yazan meşhur şair Ahmedî, Yıldırım Bayezid'den sonraki Osmanlı padişahı olarak Süleyman Çelebi'yi tanıdığı gibi, II. Murad ve Fatih devirlerinde yaşayıp Behçet üt-Tevârih adlı umumî tarihi yazan Şükrullah da Yıldırım'dan sonra Süleyman Çelebi'nin hükümdarlık ettiğini kabul etmektedir. Şükrullah, Süleyman Çelebi'den sonra Anadolu'da Çelebi Sultan Mehmed, Rumeli'de de Mûsâ Çelebi olmak üzere iki padişahın birden tahta çıktığını yazmaktadır.
Şükrullah'tan biraz daha sonraki müverrih Âşıkpaşaoğlu'nda da Süleyman Çelebi'nin Osmanlı padişahı sayıldığına dair bazı imâlar vardır.
Daha sonraki Osmanlı müverrihleri tarafından Süleyman Çelebi ile Mûsâ Çelebi'nin padişah sayılmayışının sebebi, iç kavgalardan sonra diğerlerinin öldürülerek Çelebi Sultan Mehmed neslinin hâkimiyete geçmiş olması ve ihtimal ki o zaman meşru sayılmayan bir saltanatın meşru gösterilmek istenmesidir. Son devir tarihçilerinin çoğu ve bu arada "Osmanlı Tarihi Kronolojisi" adı verilen bir eser yayınlayan İsmail Hâmi Danişmend, Süleyman ve Mûsâ Çelebileri Osmanlı padişahları arasında saymamakta, sebep olarak da bunların bütün Osmanlı ülkesine sahip olamadıklarını ileri sürmektedir. Halbuki eski Tarih Encümeni üyelerinden merhum Ali Seydi Bey, 1329'da yayınladığı Osmanlı Tarihi'nde Yıldırım Bayezid'den sonra Çelebi Süleyman'ı beşinci padişah olarak kabul etmektedir. O zaman devletin başkenti Edirne olduğundan, başkente hâkim olan şehzadenin meşru hükümdar sayılması da bir dereceye kadar doğrudur. Yine Yıldırım Bayezid'in oğullarından Mustafa Çelebi'nin Rumeli'de, Fatih'in oğlu Sultan Cem'in de Anadolu'da padişahlıklarını tanıttırmış olmaları ve aylarca, hattâ yıllarca hükümdarlık etmiş bulunmaları dolayısıyla, bunların da bir kalemde hükümdarlar silsilesinden atılmaları doğru değildir. Birçok beylere ve vezirlere hükümdarlıklarını kabul ettiren, para bastıran, ordusu olan ve memleketin büyük bir kısmında uzun zaman padişahlık eden bir prensin padişah sayılıp sayılamayacağı, ancak, ilmî bir kurultayda karar altına alınabilir.
Fakat mesele bu kadar da değildir. Son yıllarda Osman Gazi ile Orhan Gazi arasında başka bir padişahın da hükümdarlık ettiği iddia olunmuştur. Amasya Tarihi müverrihi merhum Hüseyin Hüsameddin Efendi, Tarih Encümeni Mecmuası'ndaki bir etüdü ile Osman Gazi'den Osmanlı tahtına oğlu Ali Erden Bey'in geçtiğini, dört yıl padişahlıktan sonra diğer Anadolu beylerinden yardım gören kardeşi Orhan Gazi tarafından tahttan indirildiğini iddia etmiştir. Bizans kaynaklarında da buna benzer bir vakıa kayıtlı olduğu için Hüseyin Hüsameddin Efendi'nin iddiası ciddiyetle tartışılmaya değer mahiyettedir.
D. Osmanlı
Tarihindeki Terimlerle Özel Adların İmlâsı Meselesi
Umumî Türk tarihinde de bulunan bu mesele, Osmanlı tarihinde belki daha şiddetle kendini göstermektedir. Okul kitaplarında olsun, ilmî eserlerde olsun özel adlardaki "d-t" meselesi keyfî imlaya tâbi olmakta devam etmektedir. Tarihteki Ahmed, Mehmed, Mahmud adlarının sonu "d" ile mi, "t" ile mi yazılacaktır? Bu hususta ortak bir kanaat yoktur. Yeni harflerin kabulünden sonra azalacağına, büsbütün artan imlâ anarşisi, tarihi adlara da sirayet etmiştir. Ben, tarihi şahsiyetlerin adlarının asıllarındaki şekilleriyle, yani Ahmed, Mahmud şeklinde yazılmasına taraftarım. Bugün yaşayanlar ise kendi adlarını istedikleri imlâ ile yazmakta serbesttirler. Başkaları da onların bu hakkına uymaya mecburdur.
Tarihî terimlerin imlâsı da ayrı bir meseledir. Osmanlı devrinin başbakanları olan şahısların unvanı hangi imlâ ile yazılacaktır? Bazıları bununda aslıdaki imlâ ile "sadr-ı âzam" şeklinde yazılmasını uygun buluyor. Ben ise Türkçeleşip halka mal olmuş bulunan bu kelimeyi umumun söyleyişi üzere "sadırazam" şeklinde yazmayı doğru sayıyorum. Bunun gibi, Diyanet İşleri başkanı olan zatın unvanı, eski okuyuşa göre "şeyhülislam" mı, yoksa halk söyleyişi şeklinde "şehislam" mı yazılmalıdır? Türlü türlü prensiplere göre yazılan ve mânevi bir güçsüzlüğün belirtisi olan bu hale ancak ilmi bir kongre son verebilir.

Türk Tarihi ve Sosyolojimiz Prof. Dr. Baykan Sezer



Türk Tarihi ve Sosyolojimiz 
Prof. Dr. Baykan Sezer
Türkiye'de daha sosyoloji çalışmalarının başlangıcında Batı açıklamalarının ve sosyoloji öğretilerinin yetersizliği duyulmuş ve tarih ile sosyoloji ilişkisi sosyolojimizin en önemli sorunu olarak kalmıştır. Sosyolojimizin tarihle ilişki kurma ve tarih bilgisini kullanma çabasına rağmen bu ilişki yakınlaşma ve yapıştırma ile sınırlı kalmıştır. Bu çalışmalar genel sonuçlara, sosyolojide kullanılmaya hazır bilgilere dönüşmemiştir. Türk sosyolojisinin tarih ile ilişkilerinin düzenlenmesi ve bu ilişkilerin alacağı biçim konusu günümüzde de önemini sürdürmektedir. Sosyoloji ile Türk tarihi arasındaki ilişkiyi temel ve zorunlu bir ilişki olduğu için önemsiyoruz. Türk tarihinin incelenmesi iki açıdan önemlidir. Birincisi mevcut tarih açıklama ve kavramları tüm ülke tarihlerini kapsamamaktadır. Bu eksiklik, en açık biçimde Türk tarihinin ele alınmasında görülmektedir. Geleneksel ve Batı kaynaklı tarih açıklamalarının tüm toplumları kapsamadığının başka örnekleri de vardır. Söz gelişi Çin tarihi için de aynı şey söylenebilir. Ancak Türk tarihinin önemli bir farklılığı ve üstünlüğü bulunmaktadır. Sosyolojimiz bu nedenle Türk tarihi üzerinde çok daha özen ve önemle durmalıdır. Türk tarihi bilinen açıklamaları aşan, daha geniş kapsamlı bir açıklamaya izin vermektedir. Ayrıca bu yeni açıklama, bilinen açıklamaları aşacağı için elbette yeni kavramlar ve yeni bir yaklaşım biçimini de gerektirecektir. Bu yeni yaklaşım biçimi aynı anda yeni açıklamanın da zorunlu ön koşuludur. Açıklamaya ulaşmadan önce yeni kavram ve yaklaşım biçimlerine sahip olunmalıdır. Bu bilinen açıklamaları aşan, onları kapsayan yeni yaklaşım biçimi olayları bir bütün içinde değerlendirmemize de izin verecektir. Yaklaşım biçimi öncelikle belli bir tarih ve toplum görüşüne bağlılıktır ve tarih olayları önünde sınanacaktır. Bu yaklaşım, eldeki açıklamaların tümüyle dışında değildir. Tümüyle dışında değildir ama varolan açıklamaları aşışı ayrıntı düzeyinde kalmayacak, tarihe gerçek anlamını kazandıracaktır.
Türk tarihi Batı açıklamalarıyla uyuşmamaktadır. Bunun en önemli göstergelerinden biri, Türk toplumunda Batı benzeri sınıfların yokluğudur. Bu önemli bir özelliktir. Çünkü Batı tüm gelişmeleri sınıflar üzerine kurduğu kuramlar aracılığıyla açıklamaktadır. Bir kısım açıklamalar sınıf çatışmasına, bir kısım açıklamalar ise belli sınıflara tanınan özellik ve üstünlüklere dayandırılmaktadır. Türkiye'de Batı benzeri sınıfların yokluğuna başkalarınca daha önce de değinilmiştir ama Türk tarih ve toplumunun özelliklerini tanımak amacıyla değil, Türk tarih ve toplumu ile ilgili marxiste yaklaşımları engellemek, yasaklamak içindir. O nedenle de bu açıklamalar verimli olmaktan uzaktır. Batı'da konu belli bir nedenle gündeme getirilmiş, tarih ve toplum gelişmelerini tanımlamak için bize belli bir sınıf tanımı verilmiştir. Sınıfları saptamanın en kestirme ama yetersiz yolu toplum içinde elde edilmiş konum ya da zenginlik farklarını ölçü olarak almaktır. Bu yolla toplumlar arası benzerlikler, yanıltıcı paralellikler kurmak olasıdır. Yine birtakım yazarlar marxiste açıklamalara set çekmek, bir başka takım yazarlar da aradaki farkı belirtebilmek için sınıf yerine toplum tabakalarından ya da kastlardan sözetmektedirler. Sınıfın bizi ilgilendiren yönüyle en önemli özelliği topluma ve dolayısıyla tarihe yön verebilmesidir. Buna karşılık toplumun kuruluş ve işleyişinin gereği toplumda bir yapılanma, işbölümü ve görev dağılımı ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucu ortaya çıkan toplum kesitleri topluma yeni bir yön, yeni bir dinamizm ve denge kazandırma değil, aksine kurulu düzenin denge ve dinamizmine süreklilik kazandırma rolünü üstlenmişlerdir. Bu açıdan Doğu'da tarih boyunca sınıf nitelemesini hak etmiş toplum kesitlerinden söz edebilmek güçtür. Doğu'da sınıf yokluğu nedeniyle herhangi bir yeni atılım ve gelişme olmadığı, böyle bir olanağın bulunmadığı belirtilmektedir. Bu nedenle Doğu toplumları kapalı, durgun, tarih-dışı toplumlar olarak tanımlanmaktadır. Bu görüş Doğu toplumlarının gelişmeye açık olmadığı önyargılarına da dayanak olmaktadır. Sınıflı toplum kavramı ile Batı kendini tarihin yaratıcısı olarak gösterecek, Doğu'da sınıfların olmaması dolayısıyla bu toplumlar tarihsiz toplumlar olarak gösterilecektir.

Gerçekte Doğu toplumlarında gelişmenin kaynağı toplum parçaları, toplum kesitleri değil, toplum birliğidir ve bu birlik de Devlet aracılığıyla mümkün olabilmiştir. Çözümün ve çözüm arayışını n ilk ve en açık belirtisi siyasettir. Doğu'da Devlet toplumun kendi ilişkileri içinde çözemediği sorunlara yanıt getirmiştir. Esas değişme, gelişme siyaset düzeyindedir ve çözümün, çözüm arayışının ve gelişmenin kaynağı Devlet aracılığıyladır. Tepeden inme inkılapçılık görüşleri de Devlet'in bu özelliğiyle ilgilidir. Buradan bizim darbeci girişimleri desteklediğimiz sanılmasın. Devlet eliyle toplum çıkarının kollanması ve geliştirilmesinde herhangi bir olumsuz yön görmediğimiz gibi, toplum çıkarını temsilden uzaklaşıp topluma yabancı değerlerin tepeden dayatılmasını da onaylamamız söz konusu olamaz. Açıklamamız Batı örneğinde de geçerlidir. Feodalizm örneğinde sınıflar toplumun kuruluş ve işleyiş gereği olarak toplumda belli bir yapılanma ve görev dağılımı rolünü üstlenmişlerdir. Herhangi bir sıçramayı bünyelerinde taşımamışlardır. Batı tarihinde verili düzen içinde önemli çıkar uyuşmazlıklarına, köylü ayaklanmalarına karşılık yeni bir düzene yol açacak bir çatışmaya tanık olunmamaktadır. Aksine burjuva sınıfı mevcut ilişkiler dışında getirdiği çözüm ile öncülük görevi üstlenmiştir. Nereden çıktığı belli olmayan, mevcut üretim ilişkileri içinde ağırlığı olmayan burjuvazi bu ilişkiler ile çatışma içine girerek, kendi iktidarını toplumlar arası ilişkilerde kurmuş olduğu yeni dengeye dayandırmıştır. Geleneksel egemen güçler yeni gelişmeler önünde etkisiz kalmıştır. Bu nedenle gerçekte Batı tarihi ve burjuvazinin ortaya çıkışı da yeni bir açıklamaya muhtaçtır. Burjuvazinin ortaya çıkışı Batı toplumunun kendi doğal gelişmesinin bir ürünü değildir. Batı'da tarih ve toplum gelişmelerini tanımlamak için öne çıkarılan sınıfların rol ve görevleri, sınıfsal yapıda ortaya çıkan değişiklikler ve belli sınıfların öncülüğü bir başka biçimde açıklanmalıdır. Türk tarihinde Batı benzeri sınıfların yokluğu da bu anlamda önem taşımaktadır.

Türk tarihinin Batı açıklamaları ile uyuşmayan bir diğer yönü de tarihin dönemlendirilmesindeki uyumsuzluktur. Batı kaynaklı genel tarih dönemlendirmesi belli bir biçimdedir. Eski Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ayrımı getirilmektedir. Bu üçlü ayrım yaygın bir tarih dönemlendirmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizde de benimsenen ve üniversitelerimizde tarih bölümü ana bilim dallarına temel oluşturan bir dönemlendirmedir. Orta öğretimde de öğretilen bu tarihi dönemlere ayıran anlayış belli bir toplumsal gelişme kuramının ürünüdür. Ama Türk tarihi ile ne ölçüde örtüştüğü tartışmalıdır.
Dönemlendirme Batı toplumlarında görülen üç aşamaya tekabül etmektedir (Sosyolojide görülen üçlü veya daha fazla dönemlendirmeler de aynı gelişme çizgisinin dışında değildir). Belli ölçüde de Batı gelişmesini bize tanıtmaktadır. Her dönem süresince belli bir denge söz konusudur ve önemli bir değişiklik yoktur, dönem değişiklikleri dengenin bozulmasını göstermektedir. Eski Çağ, Orta Çağ ve Yeni Çağ dönemlendirmeleri kölelik, feodalizm, kapitalizm karşılığı olarak Batı toplumlarının tarihi gelişme aşamalarını göstermektedir. Belli ölçüde dedik. Bu dönemlendirmede Batı tarihi sınırları içinde kalınmış olsa bile Yeni ve Yakın Çağlar bölünmesini açıklayabilmekte güçlükler bulunmaktadır. Yine Orta Çağın sonu feodalizmin de sonu anlamını taşıması gerekirken (aynı mantıkla feodalizmi çağrıştıran belli kurumların Batı-dışı toplumlarda görülmesi o toplumların Orta Çağ toplumu suçlamasına neden olmaktadır) feodalizmin Batı'da kesin tasfiyesi genelde Fransız devrimi ve sonrasındadır. Diğer bir deyişle Yeni Çağ ile neyin aşıldığı ve Yeni Çağ ile Yakın Çağ arasındaki dönem tartışmalıdır. Dünya egemenliğinin kazanmış olduğu her yeni biçim ve denge, bu yeni biçimin süreklilik gösterebilmesi için belli bir mücadeleyi de ortaya çıkarmıştır. Batı tarihinde bir dönemden öbür döneme geçiş belli nitelik değişikliğine neden olmaktadır. Başka deyişle bu değişiklikler belli toplum aşamalarına denk düşmektedir. Ancak aynı nitelik değişikliklerine, toplum aşamalarına Türk tarihinde tanık olmak mümkün değildir. Bunun farkına varılmasının belki bir göstergesi, Osmanlı tarihinin ayrı bir dönemlendirilmesine gidilmesidir. Osmanlı tarihi kuruluş, yükseliş, duraklama, gerileme, yenileşme olarak dönemlendirilmektedir. Bu dönemlendirme Batı tarih dönemlendirmesinden ayrı bir gelişmeye işaret etmektedir. Ama bazı tarihlerde kesişme söz konusudur. 1453 hem Yeni Çağın, hem de Osmanlı'da yükseliş döneminin başlangıcıdır. Elbet bu bir rastlantı sonucu değildir. Buradan Batı tarih dönemlendirmesinin evrensel olduğu sonucu çıkarılmasın. Ancak Batı'yı da kapsayan bir dünya tarihi açıklamasında bu kesişmenin gerçek anlamını bulması mümkündür. İstanbul'un fethi dünya tarihi için önemli bir olaydır, ama aynı olay Batı tarihi içinde ayrı bir anlam ifade etmektedir. Toplumların farklı kimlik ve çıkarlarının yol açtığı çatışma ve çelişkiler sonucu toplumlar arası ilişkiler gelişmektedir. Farklı kimlik ve çıkarlara rağmen taraflar kendi serüvenlerini aynı olay içinde, toplumlar arası ilişkilerde kazanmışlardır. Batı tarih dönemleri veya örgütlenme modelleri Doğu-Batı çatışmasının aldığı biçim üzerine kuruludur. Bu ilişkilerde Batı'nın rolünün değişmesi büyük yapı değişikliklerine neden olmaktadır. Batı toplum örgütlenmesinde görülen değişiklikler toplum gelişmesinin doğal bir uzantısı değildir. Bu nedenle XIX. yüzyılda Batı'da görülen yeni gelişmeler temeli gereği geleneksel toplum yapısının dışında ve geleneksel yapıyı yıkarak gerçekleşmiştir. Aynı çatışma Türkiye'deki gelişmelerin de kaynağıdır. Türkiye bu çatışmada kıyı bir konumda değildir. Buna karşılık Batı tarihinin dönemlendirilmesi ile Türk tarihi dönemlendirilmesi uyuşmamaktadır. Bu bir çelişkidir. Bu çelişkinin açıklaması, daha doğrusu açıklama var, çelişkinin gündeme getirilmesi gerekir. Ancak bunun yerine belli önyargılarla Türk toplum ve tarihine suçlamalar getirilmektedir. Getirilen açıklamalarla Türk toplumu tarih dışına itilmekte veya Batı tarihi dışında kalmış kenarda bir aktör olarak görülmektedir.
Batı eksenli tarih anlayışı Batı'nın bazı olayları yönlendirdiği, biçimlendirdiği görüşünün ürünüdür. Batı-dışı toplumların gelişme çizgilerini de Batı tarihi dönemlerine oturtarak tarihi Batı ekseni çerçevesinde açıklamayı amaçlamaktadır. Böyle bir yaklaşımın kendi sorunlarımızı anlamamıza ve kendi tarihi birikimimizi değerlendirmeye ne kadar izin vereceği soru konusudur. Batı eksenli bu bakış açısının çeşitli sonuçları vardır. Bunların başında Batı-dışı ülkelerin geri kalmışlığı görüşü gelmektedir. Buna ek olarak Batı-dışı ülkelerin ayrıca Batı'yı izlemek ve Batı modelini benimsemekten başka bir yolu olmadığı yargısına varılacaktır. Böylesi bizim açımızdan kabulü mümkün görülmeyen sonuçların dışında Batı eksenli gelişme çizgisi, Batı tarih dönemlendirmesinin evrenselliği konusu bizzat bazı sorunlar taşımaktadır. Batı tarih aşamalarının evrenselliği, özellikle günümüz Batı toplum modelinin tüm dünyanın tartışmasız benimsemesi gereken model olduğu savına dayanmaktadır. Batı toplum modelinin tek model olduğu yargısı öbür toplum modellerine yaşam hakkının tanınmayacağı anlamına da gelmektedir. Batı tarih dönemlendirmesinin evrenselliği de bu savı desteklemek amacıyla ortaya atılmıştır. Ama buna karşılık yalnızca feodalizme bir yaygınlık kazandırılmaktadır. Çeşitli tanımlamalarla göçebe feodalizminden askeri feodalizme kadar aklınıza gelebilecek her türden feodalizmle feodal aşamanın evrenselliğinden kuşku duyulmamaktadır. Buna karşılık kölelik ve özellikle kapitalizm Batı tekelindedir. Kölelik olarak değil ama Yunan uygarlığı olarak söz konusu aşama Batı'ya ait biricik ve benzeri olmayan olay olarak tanıtılmaktadır. Kapitalizmin evrenselliği ise Batı-dışı ülkelerde ancak az-gelişmişlik biçimindedir. Bu anlamda kapitalist aşama da Batı tekelindedir. Elbet burada Japonya bu açıklama dışında gibi görülmektedir. Japonya'nın varlığı Batı tarih açıklamalarının çürütülmesi tehlikesi önünde Batı açıklamalarının evrenselliğini kanıtlamak için öne sürülmüştür. Önce Rusya'nın Asya içlerinde ilerlemesine engel olmak amacıyla İngiltere'nin desteği ile çok önemli gelişmelere yol açmış bulunan 1905 Rus-Japon savaşı ile  Japonya öne çıkarılacaktır. Arkasından II. Dünya Savaşı sonrasında Çin'in sosyalizmi seçmesi karşısında Japonya'ya Batı tarafından yeni bir görev verilmiştir. İki atom bombası yemiş, Batı'ya hiçbir karşı çıkma gücü kalmamış Japonya Batı-dışı toplumlara Batılılaşmanın örneği olarak gösterilecektir. Japonya Doğu'da Batılılaşmış tek ülkedir. Ancak Çin karşısında Doğulu bir toplum olarak kalabilmesinin önemi nedeniyle Japonya'ya Doğulu görüntüsü veren özelliklerinin folklorik düzeyde korunmasına izin verilmiş, dahası yüreklendirilmiştir. Buna karşılık Türkiye'de tarihte kazanılmış özelliklerimizin bir suçlama nedeni sayılması üzerinde dikkatle durulması gerekmektedir. 11 Eylül olaylarından sonra yakın bir gelecekte Yakın Doğu ülkelerinin kimliklerini anımsatacak her özelliğin bir suçlama nedeni sayılması ile bu durum bizim açımızdan daha da çarpıcı sonuçlara gebedir. Batı tarih dönemlendirmesi Türk toplumunun tarihteki serüvenini anlamamıza izin vermediği, Türk tarihi ile örtüşmediği gibi aksine önemli sorunlara neden olmaktadır. Bu durumda toplum dinamiğini ortaya çıkarmada belli güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Tarihimizi değerlendirmeyen bu kavram ve kuramlar günümüz olaylarını anlamamıza izin vermediği gibi toplumumuzun güç ve yeteneğinin ortaya konulmasını da amaçlamamaktadır. Toplum ve tarihin kaynağı ilişkilerdir. Türk toplum ve tarihinin önemi ve üstünlüğünü bu ilişkiler içinde ele alarak değerlendirmek gerekmektedir. Sosyolojinin tarih bilgilerinden yararlanması öncelikle toplum açıklama modellerinin oluşturulması ve toplum olayları ile buna bağlı tarih dönemleri arasındaki ilişkilerin toplum yasaları, olaylar arasında düzenli ilişkiler biçiminde ortaya konmasıyla mümkündür.
Ayrıntılar üzerinde durmak istemiyoruz. Çalışmalarımız sırasında sıkça değinildi. İnsanoğlu, doğayla doğrudan ve kendiliğinden kurduğu ilişkilerin gereksinmelerine yanıt vermemesi, yaşamını sürdürmesine izin vermemesi sonucunda kendi gücüyle ve başka insanlarla kurduğu ilişkilerle doğa karşısındaki eksikliklerini kapatma yoluna gitmiştir. Bu ilişkiler toplumun kaynağını oluşturmaktadır. Toplum biçiminde yaşam tarihi bir olaydır, toplum Tanrı yazgısı olmadığı gibi toplumu içgüdü ile açıklamak da mümkün değildir. Toplumun sınırını çizen, ona özelliklerini kazandıran ilişkiler sorunlarının çözümü ile ilişkilidir. Bu ilişkiler canlı, dinamik ilişkilerdir. Bir kez ve değişmez biçimde topluma dışarıdan verilmiş değildir. İnsan çabasının ürünüdür. İnsan toplum yaşamına etkin bir biçimde katılmakta, ilişkilerde etkin bir rol oynamaktadır. Bu nedenle bu çabanın sonucu toplum ilişkileri biçim değiştirebilmiş ve yeni bir yön kazanabilmiştir. Toplum belli sorunları aştıkça yeni sorunların gündeme gelmesi ya da daha önce geri planda kalmış sorunların ön plana çıkması, bu sorunların çözülmesi için yeni ilişkileri gerektirmiştir. İlişkilerde görülen bu gelişme tarihin de kaynağıdır. Aynen ve durmadan yinelenen ilişkiler zinciri içinde zaman boyutunu yakalamak, kavramak olanağı bulunmamaktadır. Ancak insanoğlu yaşadığı deneylerden gerekli sonuçları çıkarmıştır. Tarihte sorunların çözümü hep bir üst düzeyde gerçekleşmiştir. Her yeni çözüm de eski ve bilinen sorunların çözümünü içermektedir. Böylece tarih başıboş, rastlantısal, anlamsız bir hareket değildir. Belli bir birikimi, zenginleşmeyi içeren, ilerlemeye açık bir süreçtir. Tarihi gelişme ve birikim hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir gerçekliktir. Üst düzey ilişkiler öbür ve alt düzey olayları kavramaya izin verdiği gibi, bu olayların aşılmasına ya da yeni bir anlam kazanmasına da yol açmıştır. Genel kavramlardan somut kavramlara, bütünden özele ve tekile giden yöntemin toplum bilimlerinde tek geçerli yöntem oluşu da boşuna değildir. Fizik ya da doğa bilimlerinde belki parçalardan bütüne gitmek, bütünün bilgisini elde etmek mümkündür ama toplum olaylarının anlaşılmasında bütünü kavramamıza izin verecek kuramdan yoksunluk gerçekleri tüm boyutlarıyla kavramamıza engel oluşturmaktaır. 
Sosyolojide ve toplum bilimlerinde küçük birimlerden, ayrıntılardan yola çıkarak belli sonuçlar çıkarma çabası da sonuçta bütünsel kuramdan bağımsız değildir. İlişkilerin çok yönlü ve karmaşık olması nedeniyle toplum olayları ancak bütün ile olan ilişkilerinde gerçek anlamını bulabilir. Sosyoloji bu yönde bir çaba olmasına karşın bu çabası çok genel ve soyut düzeyde kalmıştır. Getirilen kalıpların Türk toplum ve tarihi ile uyuşması mümkün değildir. Bütünü elde etmemize izin veren kuramlar soyut ve mutlak değerler veya bizim kendilerine önem atfettiğimiz değerler üzerine değil, toplum yaşamında ve tarihin akışında en üst düzey ilişkiler üzerine kurulu olmayı gerektirir. Bu açıdan Batı tarih kuramlarının en önemli sakıncası açıklamalarını toplumla ve Batı ile sınırlı tutmuş olmasıdır. Batı kendi lehine kurulu dünya dengesini mutlaklaştıran görüşleri belli gerçekler olarak sunmaktadır. Toplum üzerinde etkinlikten de bu anlaşılmaktadır. Toplum gerçeği Batı çıkarları ile sınırlı, doğrudan ilişkilerin mümkün olduğu düzeyde ve olanaklar ölçüsünde ele alınmaktadır. Olaylar yanında olaylara bakış açısı da sınırlıdır. Toplum kesitleri ve toplumlar arası farklılaşmanın belirginleşmesi, bu farklılaşma ve çıkarlara uygun bilgi üretilmeye koşulunması sosyolojinin de sorununu oluşturmaktadır. Bu bir eksikliktir, aynı zamanda günümüz güç dengesi içinde sonuçları itibariyle bizim kabul edebileceğimiz bir görüş değildir. Biz Batı tarihini de kapsayacak bir dünya tarihi açıklamasını amaçlıyoruz. Gelişme çizgilerinin çeşitliliğe rağmen dünya tarihinin birliği vazgeçemeyeceğimiz bir gerçekliktir. Son dönemde Batı dünya egemenliği toplumlar arası ilişkilerin doğal gelişmesinin değil, Batı dayatmalarının bir ürünüdür. Bu dayatma sırasında Batı'nın kendi açıklamalarını dayatması garipsenmemiş, önemli bir karşı çıkışa yol açmamıştır. Ama dayatmalardan istenilen sonuç alınınca açıklamalar Batı için de benimsenir olmaktan çıkmıştır. Batı, bugün kendi açıklamalarıyla birlikte dünya egemenliğini de tartışma konusu yapabileceği için ve temel sorunlara karşılık getirmede güçlüğü nedeniyle yeni ve geçerli açıklama aramak yerine bütüncü kuramlara sırt çevirmektedir. Batı'da yeni bir aşama, sıçrama yapacak bir toplum kesiti veya toplumun görülmemesi de bu tutumunun sosyolojide yaygınlaşmasına neden olmaktadır.Türk tarihinin geniş kapsamlı, bütüncü bir dünya ve tarih görüşünün elde edilebilmesi için çok önemli bir üstünlüğü bulunmaktadır. Bunun nedeni Türklerin tarihte en üst düzeyde ilişkilere katılmış olmalarıdır. Türk toplum ve tarihinin üstünlüğü ve önemi de buradan kaynaklanmaktadır. Batı'nın tarih açıklamalarında ölçü olarak kullandığı birim toplumdur ve bu, Batı için geçerli belli bir toplum modelidir. Böylece Batı eksenli ve Batı ile sınırlı bir açıklama elde edebilmektedir. Bu açıklamada öbür toplumlara gerek duyulmamaktadır. Tarihteki gelişmelerde başka toplumların rolü ve ağırlığının bulunabileceğinin düşünülmesine bile tahammülsüzlük gösterilmektedir. Batı'da feodalizmin temelinde Cermen akınları ve etkisinden söz edilmesine yurdumuzda bile gösterilen tepkileri anımsayalım. Oysa toplumların tarih içindeki yerlerini, kimliklerini, çıkarlarını ve dolayısıyla toplum içindeki ilişkilerini belirleyen şey toplumlar arası ilişkilerdir. Ve toplumlar arası ilişkiler içinde toplumlara gerçek yerlerini kazandıran toplumlar arası çatışmalardır. Türkler tarih içinde önemlerini toplumlar arası ilişkilerde kazanmışlar, önce yerleşik-göçebe çatışmasında, daha sonra ise Doğu-Batı çatışmasında yer alarak dünya tarihinde önemli bir rol oynamışlardır. Bu, Türk toplum tarihinin, ona farklılık ve üstünlük kazandıran en önemli özelliğidir. Türkler yalnızca önemlerini değil kimliklerini de bu ilişkiler içinde kazanmışlardır. Türklerin kendi kimliklerini açık biçimde ortaya koydukları ilk metin, Orhun yazıtları, yerleşik uygarlıklarla, Çin ile olan ilişkilerini konu almaktadır. Türklerin Anadolu'daki serüveni de Bizans ile giriştikleri savaşlarla başlamaktadır. Haçlı Seferleri Türklerin Yakın Doğu'da ayrıcalıklı bir yer kazanmasına yol açmıştır. Osmanlı dönemi Batı ile aralıksız süren savaşlar tarihi olarak süreklilik göstermiştir. 
Toplumlar arası ilişkilerde belirleyici olan Doğu-Batı çatışmasında yer almak olmuştur. Bir yerde bu, tarihte gelişmeyi izleyen toplumların ortak özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ama yine de biz Türklerin bu çatışmada çok özel bir konumu bulunmaktadır. Osmanlı döneminde bir dünya imparatorluğu sahibi olarak bu ilişkileri denetleyen ve yönlendiren konumda bulunduk. Bu konumu çok eski tarihlerde değil, yakın bir geçmişe kadar sürdürdük. Söz konusu ilişkilerin en geniş boyuta ulaştığı ve geçmiş deneylerin birikimine de sahip olabilme imkanının bulunduğu bir dönemde Osmanlı ağırlığını sürdürmüştür. Bu açıdan Osmanlı deneyi Roma deneyiyle karşılaştırılamayacak üstünlüklere sahip bulunmaktadır. Osmanlı Doğu-Batı çatışmasına etkin olarak katıldığı gibi, bu çatışmanın gerçekleriyle yüzleşmekten kaçınması için de herhangi bir neden bulunmamaktadır. Osmanlı, toplumlar arası ilişkilerde, Doğu-Batı çatışmasında etkinliğine karşın bu etkinliğini öbür toplumları sömürmek için kullanmamış, aksine üretici halkları korumak, mazlum ulusları savunmak için kullanmıştır. Günümüzde Batı kazanmış olduğu tüm üstünlüğe ve bugün karşısında herhangi bir güç bulunmaz görünmesine karşılık tarihle gerçek bir hesaplaşmadan kaçınmakta, günümüzde sınırlı tutulan küreselleşmeyi tarihe taşımaya yanaşmamaktadır. Oysa bu konuda Türkiye'nin hiçbir çekincesi bulunmamaktadır. Gerçekte olayların açıklamasını bu düzeyde aramak gerekmektedir. Batı günümüzde mevcut dünya egemenliğini verili olarak kabul edip temel çatışmayı tartışmaktan kaçınmaktadır. Toplumların ayrı gelişme çizgileri dünya tarihi çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu dünya tarihinin zenginliğini oluşturmaktadır. Batı iç çelişkilerinden yola çıkarak dünyada görülen gelişmeleri açıklamadaki güçlüklere karşılık Doğu-Batı ilişkilerindeki gelişmeler yalnızca Türk tarihini değil, Batı'nın tarihte geçirdiği aşamaları ve Batı tarihi içinde açıklanması sorun olan olayları da anlamamıza izin vermektedir. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde yapılan bir çok çalışma bu yöndedir. Türk tarihinin ve özellikle Osmanlının kendi özelliklerinden yola çıkarak getirilen açıklama çabası sosyolojimiz için yaşamsal bir önem taşımaktadır.
Tarih tüm toplum bilimlerinin temelini oluşturmaktadır. Bizim düşüncemiz bu yöndedir. Tarih özel bir ilgi alanı değildir, tüm toplum olaylarının biçim ve özelliklerini kazandığı insanlığın ortak deneyidir. Bu nedenle tarih sonuçları yalnızca kendisi ile sınırlı değil, tüm toplum bilimlerine açıklayıcı bir temel sağlamaktadır. Bu nedenle doğru tarih bilgisi toplum olayları üzerinde insanoğlunun gerekli denetim ve etkinliği sağlamasına imkan vermektedir. Batı, günümüzde elde etmiş olduğu etkinlik ve olaylar üzerindeki denetimini yeterli bulabilir. Dahası bu etkinliği başkalarıyla, başka deyişle tüm insanlıkla paylaşmak istemeyebilir. Bu nedenle de tarih biliminde gerekli sıçramanın yapılmasına gönüllü olmayabilir. Oysa Türkiye'nin olaylar ve doğa üzerinde insanlığın gerçek denetim ve egemenliğinin kurulmasından çekinmesini gerektirir herhangi neden yoktur. Aksine bugün karşılaştığı sorunlarını böylece aşmak olanağına kavuşabilecektir. Günümüzdeki konumu buna izin verdiği gibi tarihteki konumu da doğru açıklamaların elde edilebilmesinde önemli üstünlüğünü oluşturmaktadır. Türk toplumu tarihte gelişmelere yön veren temel olaylara katılmış, bu olayların sonuçlarına tarihinde çok yakından tanık olmuştur. Türk toplumunun önemine inandığımız gibi, Türk tarihinin incelenmesinin de önemine inanmaktayız. Tarihin doğru yorumlanması geleceğimizi biçimlendirmemiz açısından öncelik taşımaktadır. Türk tarihi bu açıdan büyük olanaklara sahiptir. Tarihçilerimize ve toplum bilimleriyle uğraşanlara düşen görev, kendilerini getirilmiş sınırlılıklara tutsak kılmadan tüm insanlığa geçmiş değerleri, deneyleri kazandırmaya koşulmaktır. Egemen tarih anlayışını Türk tarihinden örneklerle resimlendirmek, çeşitlemek kolay, dışarıdan övgü almaya elverişli bir yoldur ama bizim açımızdan verimsiz bir çabadır. Ve bu tür bir yaklaşım toplumumuzu ve tarihimizi ikincil bir önemde kalmaktan kurtaramayacaktır. Alışılmış kalıpların dışına çıkmak, kuramsal ve kavramsal donanımımızı yeni baştan kurmak, soruları yeni baştan sormak durumundayız. Bu zor bir çabadır. Bu zorluk nedeniyle arayışlarımız sırasında yanılgılara da düşebiliriz. Ama Türk tarihinin kendisi bu zorlukların aşılabileceğini kanıtlamaktadır. Sonunda başarı kaçınılmazdır. İnsanlık günümüzdeki adaletsizliği hiçbir biçimde hak etmemektedir.

Türk Tarihi Kronolojisi Üçüncü Bölüm Şevket Koçsoy




Türk Tarihi Kronolojisi Üçüncü Bölüm Şevket Koçsoy

1939-1945 II. Dünya Savaşı yılları.

1939-1940 Kril alfabesi, Sovyet Orta Asyası'nda Latin alfabesinin yerini aldı.

1940

1940 Bulgaristan Türk nüfusun yoğun olduğu Dobruca'yı yeniden elde etmiş ve o günden sonra da sınırlarda değişiklik olmamıştır. Dobruca bölgerisindeki Türkler'den başka Türk dili konuşan iki Türk azınlık daha bulunmaktadır. Bunlar, sayıları 7.000 kadar olan Tatarlar ve Gagavuzlardır.
Bulgarlar ülkedeki azınlıkları sürekli asimile etmeye çalışmış
Ocak 1940 Türkiye, İngiltere ve Fransa ile iki yıl süreyle krom satış antlaşması imzaladı (8 Ocak 1940) .
Nisan 1940 Köy Enstitüleri Kanunu TBMM'de kabul edildi (17 Nisan 1940 Türkiye).
Ekim 1940 Mültecilerle birlikte Kanada'ya gitmekte olan İngiliz transatlantiği Empress of Bratian battı (2 Ekim 1940).

Aralık 1940 Macaristan ve Yugoslavya arasında Ebedi Dostluk Paktı imzalandı (12 Aralık 1940).

1941

1941 Kafkaslı Tatar Türkü Hüseyinzade Ali Turan (1864-1941) öldü.
1941 Türkistan Milli Mücadele hareketlerinin önemli temsilcilerinden ve devlet adamlarından Mustafa Çokayoğlu (Çokayev) (1890-1941) öldü:
1941 Hüseyinzade Ali Turan (1864-1941) öldü.

Haziran 1941 Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Anlaşması imzalandı (18 Haziran 1941).

Haziran 1941 Hitler, Sovyet Sosyalist Cumhûriyetler Birliği topraklarını işgal etti (Haziran 1941).

Haziran 1941 Alman İmparatoru Wilhelm öldü (4 Haziran 1941).

Aralık 1941 2. Dünya Savaşında Japonlar Pearl Harbour baskınını gerçekleştirdi (7 Aralık1941).

Aralık 1941 Amerika Japonya'ya harp ilan etti (8 Aralık 1941).

Aralık 1941 Japonlar Hong Kong'a girdi (19 Aralık 1941).

Aralık 1942 Türkiye ile Almanya arasında savaş malzemesi alımı için kredi antlaşması imzalandı (31 Aralık 1942).
1942

1942 Wernher von Braun, Almanya'nın ilk uzun menzilli füzesi olan V-2'yi fırlattı.
1942 Enrico Fermi, ABD'nin Chicago kentinde, nükleer enerjinin denetim altına alınabildiği bir nükleer reaktör yaptı.

1942 Sheng Shih-ts'ai, Sovyetlerle ilişkilerini kopararak, Xinjiang (Doğu Türkistan)'ı Milliyetçi Çin'e bağladı.

1942 Sovyet Hükûmeti, Sovyet Sosyalist Cumhûriyetler Birliği'nde resmen İslâm Dini'nin kanunî statüsünü kabul etti ve 4 dinî müdürlük/teşkilat kuruldu.

1942 Xinjiang (Doğu Türkistan), yeniden Çin Cumhûriyet Hükûmeti'nin kontrolü altına girdi.
Kasım 1942 Saraçoğlu Hükümeti tarafından hazırlanan Varlık Vergisi Kanunu, TBMM'de kabul edildi. 15 Mart 1944'te çıkarılan 4.530 sayılı kanun ile yürürlükten kaldırıldı (11 Kasım 1942 Türkiye).
1943

1943 Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu (1943-) doğdu. Sürgünde yaşayan bir anne-babanın çocuğu olarak 13 Kasım 1943'te Kırım'ın Fraydorf Rayonu Boz köyünde doğdu. Babası Abdülcemil, annesi ise Mağfure Hanım'dır. Cemiloğlu'nun nüfusa kayıtlı olduğu asıl memleketi ise Sudak Rayonu Ayserez köyüdür. Ayserezliler, büyük sürgünden 14 yıl önce 1930 yılında Sibirya'ya sürgün edilmişlerdi. Cemiloğlu'nun anne-babası gizlice Kırım'a döndüler. Ama hem tanınmamak için, hem de mal-mülklerine el konulduğundan, kendi köylerine değil, Kırım'ın ayrı bir bölgesine, Fraydorf Rayonu'na bağlı Bozköy'e sığındılar. Cemiloğlu bu köyde doğdu.Henüz 6 aylıkken 1944 büyük sürgünü geldi. Anne-baba bu defa Özbekistan'a sürüldü. Bu ülkenin Andican bölgesinin Aim köyünde iskân edildiler. İlkokul öğrenimine 1949 yılında burada başladı. 1959 yılında Taşkent'teki Ortaasya Devlet Üniversitesi'nin Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi'ne başvurdu. Mustafa Abdülcemil'in evrakını inceleyen Özbek Tesellüm Komisyonu Başkanı, kendisini çağırarak bu fakülteye Kırım Tatarlarının kabul edilmeyeceğine dair "gizli emir" bulunduğunu bildirdi ve başvuru evrakını iade etti. O yıl için okuma imkânı kalmayan Mustafa, sınıf arkadaşları üniversiteye giderken, yaşadıkları Mirzaçöl kasabasında bir fabrikaya işçi olarak girdi. Tornacı ve çilingir olarak çalıştı. İki yıl sonra buradan da ayrılmak zorunda kaldı ve Taşkent'e gitti. 1962 yılında "Taşkent Sulama ve Ziraat Mekanizasyonu Enstitüsü"ne kaydolmuş ise de, üç yıl sonra KGB'nin talebi ile ve benzer gerekçelerle buradan da çıkarıldı. Artık öğrenim hayatı bitmişti. Üç yıl okuduğu enstitüden atıldıktan sonra artık Mustafa Abdülcemil'in Kırım-Tatar Türklüğünün haklarının iadesi için fiili mücadelesi başlamış oldu. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, bugün Kırım-Tatar Türklüğünün efsanevi ismidir.
1943 Lübnan, bağımsız oldu.
1943 İngiltere güdümlü 'Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu' (KATAK) kuruldu, ancak yapısı sebebiyle gelişemedi.

1943 Balkar Türkleri II. Dünya Savaşı'nda Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle 1943'de Orta Asya'ya sürüldüler ve toprakları da Gürcistan'a katıldı.

Nisan 1943 Romanya Kralı II. Carol, öldü. 1930-1940 yılları arasında Romanya Kralı olan II. Carol, 15 Ekim 1893'te Sinaia'da doğdu. Tartışmalı bir biçimde iktidara geçtikten sonra kişisel bir diktatörlük kurdu. Kral I. Ferdinand'ın en büyük oğlu olan II. Caroll, büyük amcası I. Carol'un Ekim 1914'te ölümü üzerine veliaht oldu (4 Nisan 1943).

Eylül 1943 Çang Kay-şek Çin Başkanı oldu (13 Eylül 1943).

1944

1944 "Türkçe şiirler, 1899" adlı eserin yazarı, millî şair Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944) öldü.
1944 Dr. Fazıl Küçük, 'Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi'ni kurdu.
1944 Kırım Tatarları, Mesket Türkleri ve diğer Kafkas Müslümanları, Sovyet Orta Asyası'na [ve Sibirya'ya] sürgün edildi.
1944 Müslümanlar, Doğu Türkistan İli'de isyan ettiler.
Mart 1944 Varlık Vergisi Kanunu yürürlükten kaldırıldı (15 Mart 1944 Türkiye).

Mart 1944 İngiliz uçakları, Neurenberg'i bombaladı (30 Mart 1944).

18 Mayıs 1944 Kırım Türkleri Kırımdan çıkarılarak, Sovyetler Birliği'nin muhtelif yerlerine topluca sürgün edilmişlerdir. Sovyet Hükümeti, 25.6.1945 yılında yayınladığı Kararname ile Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmış; Kırım, oblast statüsüne getirilerek yine Rusya'ya bağlı kalmıştır. Kruşçev, Rus-Ukrayna kardeşliğinin 1000. yılı münasebetiyle Kırım Oblastı'nı Rusya'dan alarak Ukrayna'ya bağlamıştır. Kırım Bölgesi bugün Ukrayna'ya bağlı Muhtar bir Cumhuriyettir. Cumhuriyet içerisinde ise Tatar Özerk Yönetimi bulunmaktadır.

31 Temmuz 1944 Komünist Sovyet yönetimi'nin Ahıska Türkleri'ni topraklarından sürmesi (31 Temmuz 1944): 6279 sayılı Devlet Savunma komitesinin ''gizli'' kararıyla top yekün sürgüne tabi tutulan Ahıskalıların çoğu, bu zor yolculuk şartlarına dayanamayarak hayatlarını kaybettiler. Ahıska Türkleri'nin neden sürgüne tabi tutuldukları tam 47 yıl gizli tutuldu. Ahıska Türkleri tarafından "vatana dönüş'' mücadelesi veren birçok cemiyet oluşturulmuş ise de çeşitli ülkelerdeki sürgün hayatı hala devam etmektedir.
Eylül 1944 Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Yugoslavya'ya girdi (29 Eylül 1944).
Ekim 1944 İngiltere, Çin, ABD ve Sovyetler Birliği savaş sonrası barış planı için 'Birleşmiş Milletler' adı altında bir örgüt kurulacağını duyurdular (9 Ekim 1944).
Kasım 1944 İli'de Doğu Türkistan Cumhûriyeti kuruldu (Kasım 1944).
1944-1949 Gulca şehri Çinlilerden temizlenerek, "Üç Vilayet İnkılâbı" olarak bilinen bu ayaklanmalar neticesinde Doğu Türkistan Türkleri, Ali Han Töre başkanlığında Doğu Türkistan Cumhuriyeti'ni kurdular. Bütün Çin'e hakim olan Komünist Çin Kuvvetleri, 1949'da Stalin'in de onayı ile Doğu Türkistan'a girerek bu tarihi Türk ülkesini resmen işgal etmiştir.

1945

1945 Arap Ligi kuruldu.

1945 Birleşmiş Milletler Beyannamesi, 51 devlet tarafından imzalandı. Şubat 1945 Türkiye-ABD ikili yatırım antlaşması imzalandı (23 Şubat 1945). Mayıs 1945 Almanya teslim oldu (7 Mayıs 1945).

Haziran 1945 Türkiye, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nı San Fransisco'da imzaladı (26 Haziran 1945).
Temmuz 1945 Çok partili demokratik hayatın ilk adımı atıldı: Milli Kalkınma Partisi kuruldu.
Partinin kurucuları arasında Nuri Demirağ, Hüseyin Avni Ulaş ve Cevat Rifat Atılhan gibi isimler yer aldı (18 Temmuz 1945 Türkiye).
Ağustos 1945 İlk Atom Bombası Amerika tarafından, Hiroşima'ya atıldı (6 Ağustos 1945).
Ağustos 1945 İkinci Atom Bombası Amerika tarafından, Nagazaki'ye atıldı. 37 bin kişi öldü, 40 bin kişi de yaralandı (9 Ağustos 1945).
Ağustos 1945 Japonya teslim oldu. 2 Eylül'de teslim anlaşması imzalandı (14 Ağustos 1945).
Ekim 1945 New York-Kalküta hattının açılmasıyla Pan-Amerikan şirketinin ilk uçağı İstanbul'a geldi (13 Ekim 1945).
Ekim 1945 Fransa'da kadınlar, ilk kez oy kullanma hakkı elde ettiler (21 Ekim 1945).

1945 II Dünya Savaşı sona erdi. Birleşmiş Milletler Beyannamesi, 51 devlet tarafından imzalandı.
1945-1949 Çin'de, Komünistler ve Milliyetçiler arasında İç Savaş yapıldı.
1946

1946 John Mauchy ve John Eckert'in geliştirdiği, Amerika'nın ilk elektronik bilgisayarı ENIAC halka gösterildi.

1946 Filistin'e göçün kısıtlanmasına duyulan öfke, Yahudi gerilla guruplarının İngiliz karşıtı şiddete yönelmesine yol açtı.
1946 Fransızlar, Suriye ve Lübnan'dan ayrıldılar. Ürdün, bağımsızlığını kazandı.
Ocak 1946 Demokrat Parti (DP) kuruldu (7 Ocak 1946): CHP içindeki muhalefetten doğan Demokrat Parti, 'Dörtlü Takrir'in sahipleri Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan tarafından Ankara'da 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'yi (DP) kurdular. Partinin genel başkanlığına Celal Bayar seçildi. Yeni bir partinin kuruluşu tek partinin baskıcı yönetiminden bıkmış olan toplumda büyük sevinç ve ilgi uyandırdı. Demokrasinin ve liberal bir ekonomi anlayışının sözcülüğünü yapan DP, kısa sürede hızla büyüdü. 1946 seçimlerinde Meclis'e girmeyi, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde ise tek başına iktidara gelmeyi başardı. Böylece Türkiye'de tek parti dönemi sona ermiş, ilk kez halkın oyu ile iktidar değişikliği gerçekleşmiş oldu. (7 Ocak 1946 Türkiye).

Ocak 1946 Arnavutluk Halk Cumhuriyeti ilan edildi (11 Ocak 1946).

Şubat 1946 Amerika ile askeri yardım antlaşması imzalandı (27 Şubat 1946).

Mayıs 1946 Türkiye, UNESCO Antlaşması'nı onayladı (20 Mayıs 1946).
Mayıs 1946 Türkiye Sosyalist Partisi kuruldu. Kurucu Genel Başkanı, Esat Adil üstecaplıoğlu oldu (14 Mayıs 1946).
Mayıs 1946 Türkiye Sosyalist İşçi Partisi kuruldu (24 Mayıs 1946).
Haziran 1946 Doğu Türkistan Cumhûriyeti, Milliyetçi Çin'le yapılan bir anlaşmanın sonucu olarak yıkıldı, dağıldı (Haziran 1946).
Haziran 1946 İtalya'da krallık idaresine son verilip Cumhuriyet ilan edildi (10 Haziran 1946).
Haziran 1946 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti kuruldu (10 Haziran 1946).
Haziran 1946 Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi İstanbul'da kuruldu. Ethem Ruhi Balkan ve Necmettin Deliorman'ın partinin kurucuları arasında bulunduğu açıklandı (17 Haziran 1946).

Haziran 1946 Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi, Şefik Hüsnü liderliğinde kuruldu (20 Haziran 1946).

Ağustos 1946 Muhammed Ali Cinnah, Müslümanların ayrılarak bağımsız bir devlet kurabilmeleri için 'Doğrudan eylem' adı altında bir çağrıda bulundu. Bu çağrı sonucunda çıkan şiddet olaylarında 5 000 kişi hayatını kaybetti (16 Ağustos 1946).

Ekim 1946 Fransa'da IV. Cumhuriyet Anayasası referandumla kabul edildi (13 Ekim 1946v).

Ekim 1946 Birleşmiş Milletler, ilk genel toplantısını New York'ta yaptı (23 Ekim 1946).

1946-1953 N. Şıvernik (Sovyetler Birliği cumhurbaşkanı).

1947

1947 İngiliz Hindistanı'nın bölünmesi ve Hindistan ile Pakistan'ın bağımsızlığı.

1947 Birleşmiş Milletler, İngiltere'nin Filistin'i bölme planını onayladı.
Nisan 1947 Hindistan Kongre Partisi, ülkenin Hindistan ve Pakistan olarak iki ayrı devlete bölünmesini kabul etti (19 Nisan 1947).

Temmuz 1947 Türk-ABD Yardım Antlaşması imzalandı (12 Temmuz 1947).

Ağustos 1947 Pakistan devleti kuruldu (15 Ağustos 1947).

1948

1948 Türk Kurtuluş Savaşı komutanlarından asker, devlet adamı Kazım Karabekir (1882-1948) öldü.
1948 Amerikalı üç bilim adamı John Bardeen, Walter Brattain ve William Shockley transistör denilen bir cihaz icat ederek elektronik devrelerin çok daha küçülmesini sağladı. Daha sonra, bu icatlarıyla Nobel Odülü aldılar.
Ocak 1948 Hindistan Devlet Başkanı Gandhi, Nathuram Godse adlı bir fanatik Hintli tarafından öldürüldü (30 Ocak 1948).

Mayıs 1948 Hürriyet Gazetesi Sedat Simavi yönetiminde yayın hayatına girdi (1 Mayıs 1948).

Mayıs 1948 14 Mayıs'ta Filistin'de bir Yahudi İsrail Devleti kuruldu (14 Mayıs 1948).

Haziran 1948 Sovyetler Birliği'in Batı Berlin'i ablukaya alması (24 Haziran 1948).

Haziran 1948 Yugoslavya, Komünist Milletlerarası Teşkilat olan Kominform'dan atıldı (28 Haziran 1948).

Temmuz 1948 Türk-Amerikan ekonomik anlaşması imzalandı (4 Temmuz 1948).

Temmuz 1948 Millet Partisi kuruldu (20 Temmuz 1948 Türkiye).

Eylül 1948 Kuzey Kore, bağımsızlığını ilan etti (9 Eylül 1948).

Eylül 1948 Pakistan'ın kurucusu M.Ali Cinnah öldü (18 Eylül 1948).

Aralık 1948 Türk Komünist Partisi, Bulgaristan Komünist Partisinin 5. Genel Kongresine bir telgraf gönderdi (19 Aralık 1948). Telgrafta "... Türk irtica hükümetinin ve mürteci Türk basınının bütün baskı ve tezviratlarına rağman Türk komünistleri faaliyetlerine devam etmektedir" denilmekt. (Cumhuriyet. 20.12.1948)

Aralık 1948 Marshall Planı Avrupa İdarecisi Avverell Harriman Ankarada bir basın toplantısı düzenledi ve şunları söyledi: "Türkiye'nin tabii kaynaklarının gelişmesi yalnız kendisi için değil, bütün Avrupa ve Amerika için de büyük bir önemi haizdir" (28 Aralık 1948).
1948-1949 İlk Arap-İsrail Savaşı.
1949

1949 Kazanlı Türk-İslam bilgini, fikir ve aksiyon adamı, müellif, araştırmacı, Musa Carullah Bigiyev (1875-1949) öldü.
Şubat 1949 Türkiye, Avrupa Kalkınması İcra Konseyine katıldı (17 Şubat 1949).
Mart 1949 Amerika, Türkiye'ye yapılan yardımı arttırmaya söz verdi ve Akdeniz Paktı konusunu Dışişleri Bakanı Sadak ile görüşmeğe istekli olduğunu bildirdi (17 Mart 1949).
Nisan 1949 Kuzey Atlantik Paktı (NATO) kuruldu. Bu konudaki antlaşma Washington'da 12 ülkenin temsilcileri tarafından imzalandı (4 Nisan 1949).

Mayıs 1949 Batı Berlin'e hava yolu taşımasının başlaması (12 Mayıs 1949).

Haziran 1949 Transürdün, Ürdün Emrliği/Krallığı adını aldı (2 Haziran 1949).

Haziran 1949 Komünistlerin şiddetli muhalefetine karşın Vietnam Devleti kuruldu (14 Haziran 1949).

Eylül 1949 Sovyetler Birliği, Atom Bombası'nı başarıyla patlattı (Eylül 1949).

Eylül 1949 Konrad Adenauer, Federal Almanya'nın ilk şansölyesi oldu (15 Eylül 1949).

Eylül 1949 Mao Zedong, Çin Halk Cumhuriyeti'nin başkanlığına seçildi (30 Eylül 1949).

Ekim 1949 Çin Halk Cumhûriyeti'nin kuruluşu (1 Ekim 1949).

Ekim 1949 Mao, Çin'de iç savaşı kazandıktan sonra kurduğu "Çin Halk Cumhuriyeti" nin İlk başkanı seçildi (1 Ekim 1949).
Ekim 1949 Doğu Almanya Cumhuriyeti kuruldu (7 Ekim 1949).
Aralık 1949 Uluslararası Para Bankasından bir heyet, Türk Hükümetinin 50 milyon dolar borç para talebini incelemek için Türkiye'ye geldi (28 Aralık 1949).
1950
1950-1951 Bulgaristan'dan Türkiye'ye göçler: 1944'e kadar 140.000 kişi, 1950-1951'de 155.000 Türk göçmen gelmiştir.

1950 İkinci Dünya Savaşı'nın ardından bütün dünyada kolonilerin tasfiyesi eğilimi yaygınlaşınca, Kıbrıs Rum Ortodoks Liderliği (18 Ekim'de başına Makarios seçilmişti), yoğun kampanyaya girişti. Yunanistan hükümeti de Birleşmiş Milletler'e, ulusların kendi geleceğini tayin haklarının Kıbrıs için de uygulanması yolunda başvuruda bulundu.

1950 Türkiye Kore Savaşı'na katıldı: Savaş sonrası Dünya üzerindeki gelişmeleri izleyen Türk Silahlı Kuvvetleri, insanlık idealleri uğruna 1950 yılındaki Kore Savaşlarına katılarak tüm dikkatleri üzerinde topladı. Kore'ye gönderilen takviyeli piyade tugayı girdiği savaşlarda, azmiyle, kahramanlığıyla, ruhuyla, birçok ülke ordularına örnek gösterildi. Türk Silahlı Kuvvetleri KORE'de 731 şehit verdi.

Şubat 1950 Tek dereceli gizli oy ve açık tasnif esaslarını taşıyan çoğunluk sistemine dayalı Seçim Kanunu kabul edildi (16 Şubat 1950 Türkiye).
Mayıs 1950 Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 seçimlerinde tek başına iktidara gelmeyi başardı, 'Menderesli Yıllar' başladı: Böylece Türkiye'de tek parti dönemi sona ermiş, ilk kez halkın oyu ile iktidar değişikliği gerçekleşmiş oldu. DP, 1954 seçimlerinde oylarını daha da artırarak iktidarını perçinledi, 1957 seçimlerinde oy kaybına uğramasına rağmen 27 Mayıs 1960'a kadar iktidarını sürdürdü. DP, on yıllık iktidarı süresince, ekonomiye ve halkın yaşamına elle tutulur bir canlılık getirdi. Ekonomi genişledi, halkın kazancı arttı, çok sayıda köy yol, su ve elektriğe kavuştu. Yeni alanlar tarıma açıldı, makineli ziraat başladı, ticaret hızlandı, sanayileşme doğrultusunda önemli adımlar atıldı. Yabancı sermaye ve ticaret sermayesini sanayiye yöneltme sürecine girildi.
Mayıs 1950-Mayıs 1960 Demokrat Partili yıllar (14 Mayıs 1950-27 Mayıs 1960).
Mayıs 1950 Celal Bayar, Türkiye'nin 3. Cumhurbaşkanı oldu (22 Mayıs 1950). 27 Mayıs 1960 ihtilaline kadar görevini sürdürdü.

Haziran 1950 Sovyetler'in desteğini alan Kuzey Kore Güney Kore'ye saldırdı (25 Haziran 1950).

Haziran 1950 Kore Savaşı başladı (25 Haziran 1950).

Temmuz 1950 Türkiye ile İsrail arasında ticaret antlaşması imzalandı (4 Temmuz 1950).

Eylül 1950 Kore savaşı için NATO'nun 5. maddesi (üye ülkelerden birine saldırıldığında diğer ülkelerin yardım etmesi) kapsamında Türkiye'nin Kore'ye asker göndermesi (21 Eylül 1950).
Eylül 1950 ABD birlikleri Kore'nin başkenti Seul'u işgal ettiler (26 Eylül 1950).
Eylül 1950 "Yakut Saha Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Egemenlik Deklarasyonu" ilan edildi (27 Eylül 1950).

Eylül 1950 Birleşmiş Milletler'in emrine verilen Kore Birliği 28 Eylül 1950'de yolculuğuna başladı. Birlik, önce özel trenlerle İskenderun'a nakledildi, buradan da gemilerle Kore'ye doğru hareket etti (28 Eylül 1950).

Kasım 1950 Cezayir bağımsızlığını kazandı (1 Kasım 1950). Kasım 1950 Kore'de Kunuri Savaşı başladı (27 Kasım 1950).

Kasım 1950 11 Ekim'den beri Kore'de bulunan Türk Birliği de savaşa katıldı (28 Kasım 1950).

Aralık 1950 BM güçleri Kore'den çekilmeye başladı (3 Aralık 1950).

1951

1951 Libya, bağımsız oldu.

Ocak 1951 Türkiye Komünist Partisi'nin bazı üyeleri tutuklandı (13 Ocak 1951).
Nisan 1951 Türkiye, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Antlaşması'nı (GATT) imzaladı (21 Nisan 1951).

1952

1952 Türkiye ve Yunanistan NATO'ya katıldı.

1952 Mısır'da Cumhuriyet ilan edildi.

1952 Dwight D. Eisenhower Amerika Başkanı oldu.

Şubat 1952 Türkiye Cumhuriyeti NATO'ya katıldı: Silahlı Kuvvetlerinde modernizasyon çalışmalarını başlattı. Caydırıcılık gücü sürekli artan Türk ordusu 1974 Kıbrıs Barış Harekatında güç ve yeteneğini bir kez daha kanıtladı. Türk Silahlı Kuvvetleri, 1980'li yılların sonunda yeniden yapılanma sürecine girdi (18 Şubat 1952).
Nisan 1952 Japonya'daki Amerikan askeri varlığı resmi olarak sona erdi (28 Nisan 1952).
Haziran 1952 Berlin ikiye bölündü (1 Haziran 1952).
Ağustos 1952 Komünist Çin yönetimi, Doğu Türkistan'da 10 ayrı muhtar bölge tesis eti (8 Ağustos 1952). Sincan (Uygur) Özerk Bölgesi bunlardan biri ise de, yönetim hakları, Pekin yönetimince çiğnenmektedir. Tüm idarede bütün yetkiler Çinlilerdedir. Özerk yönetim organlarında görevlendirilen etnik unsurların siyasî, ekonomik ve askerî karar verme, denetleme yetkileri Çin Komünist Partisi kontrolü altındadır. Çin Komünist Partisi tarafından bölgeye vali görevlendirilmektedir. Valinin mutlaka Çin Komünist Partisi üyesi olması şart koşulmaktadır. Doğu Türkistan'da Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nden başka aynı haklara sahip 7 organ daha vardır. 1-Sincan Askeri Bölge Komutanlığı 2-Sincan Askeri Üretim ve İnşaat Bölge Komutanlığı 3-Sincan Komünist Partisi 4-Sincan Halk Kurultayı Daimi Komitesi 5-Disiplin Kontrol Komitesi 6-Siyasî Danışma Konseyi 7-Sincan Devlet Savunma Güçleri Genel Komutanlığı Kasım 1952 ABD, ilk hidrojen bombasını Eniwetok Adası'nda patlattı (30 Kasım 1952).

1953

Mart 1953 Stalin'in ölümü ve halefi Khrushchev'in iktidarı devralması (Mart 1953).

Şubat 1953 Ankara'da Türkiye, Yunanistan ve Yugoslavya arasında Balkan Paktı imzalandı (28 Şubat 1953).

Mayıs 1953 Paris'te Belçika, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Hollanda ve Federal Almanya Arasında Avrupa Savunma Birliği Anlaşması imzalandı. NATO üyesi ülkeler de, bu birliğin üyelerine garanti veren bir protokol imzaladılar (27 Mayıs 1953).
Haziran 1953 İngiltere'de Kraliçe II. Elizabeth taç giydi (2 Haziran 1953).
Haziran 1953 Amerika ile Türkiye arasında Kırıkkale'de NATO için cephane yapılmasına ilişkin antlaşma imzalandı (4 Haziran 1953).

Temmuz 1953 Kore Savaşı sona erdi (28 Temmuz 1953).

1953-1960 Mareşal K. Voroşilov (Sovyetler Birliği).

1953-1964 Nikita Kuruçev (Sovyetler Birliği lideri).

1954

1954 Yunanistan, Birleşmiş Milletler'e Kıbrıs'ta self-determinasyon için başvurdu. Türkiye karşı çıktı. Birleşmiş Milletler, Yunan talebini reddetti.

Ocak 1954 Kurucuları arasında Hikmet Bayur, Kenan Öner, Ahmet Tahtakılıç ve Osman Bölükbaşı'nın bulunduğu Millet Partisi kapatıldı (26 Ocak 1954 Türkiye).

Mart 1954 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Kuruluş Kanunu ve Petrol Kanunu kabul edildi (7 Mart 1954).
Kasım 1954 Cezayir'in Bağımsızlık Savaşı başladı (1 Kasım 1954).
1955

1955 Yunan terör örgütü EOKA, 1 Nisan'da Kıbrıs'ta faaliyete geçti. Rumlar arasında Enosisçi-Anti Enosisçi çatışması başladı. Türkiye ilk kez sorunda taraf olmayı kabul etti ve 29 Ağustos'ta Londra'da İngiltere ve Yunanistan'ın katıldığı toplantıda, Türkiye de temsil edildi. Konferans devam ederken, EOKA terörünün Türkleri de hedef almaya başlaması karşısında, İstanbul'da düzenlenen mitingler kontrolden çıktı. Daha sonraları '6-7 Eylül Olayları' diye anılacak olan yağma ve tahribat, Türkiye'deki Rumlar kadar, diğer azınlıkları da hedef aldı. Aynı zamanda 'Ya Taksim Ya Ölüm' sloganı yoğun biçimde kullanılmaya başlandı.

1955 Federal Almanya Cumhuriyeti NATO'ya katıldı.

1955 Cenevre Zirve Konferansı yapıldı. Camp David.

1955 Çin'de, Sincan Uygur Otonom Bölgesi'nin kuruluşu.

Şubat 1955 Türkiye-Irak Karşılıklı İşbirliği Antlaşması Bağdat'da imzalandı (24 Şubat 1955). Şubat 1955 Bağdat paktı imzalandı (24 Şubat 1955).

Mayıs 1955 Türkiye La Haye'de kurulan Milletlerarası Beratlar Enstitüsü'ne katıldı (13 Mayıs Mayıs 1955 Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve Sovyetler Birliği arasında Varşova Paktı kuruldu (14 Mayıs 1955).
Mayıs 1955 Türk Havayolları Anonim Ortaklığı kuruluş kanunu kabul edildi (21 Mayıs 1955).
Ekim 1955 Dünyanın en güçlü savaş gemilerinden olan Saratoga uçak gemisi ABD'de denize indirildi (8 Ekim 1955).
1956
1956 İngiliz hükümeti, Kıbrıs'taki karışıklıkların baş kışkırtıcısı sıfatıyla Başpiskopos Makarios'u Seyşel Adaları'na sürdü. Birleşmiş Milletler'de Türkiye ilk kez, 'taksim' tezini açıkladı. İngiltere, askeri üssünün kalması şartıyla, 'self-determinasyon'u kabul etmeye yanaştı.
1956 Mısır, Süveyş Kanalı'nı millileştirdi; İsrail, Fransa ve İngiltere Süveyş Kanalı'nı işgal etti.

1956 Tunus ve Fas bağımsızlıklarını elde ettiler.
Ağustos 1956 Başbakanlığa bağlı olarak Atom Enerjisi Komisyonu kurulmasına ilişkin kanun kabul edildi (27 Ağustos 1956 Türkiye).

Ekim 1956 Macaristan'daki Anti-Stalinist/Komünist isyan, Rus ordusu tarafından bastırıldı (23 Ekim 1956).

Kasım 1956 SSCB güçleri Macaristan'a girdi (4 Kasım 1956). 1957
1957 NATO arabuluculuk görevini üstlenince, EOKA geçici olarak ateşkes ilan etti, Makarios serbest bırakıldı. 15 Kasım'da Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kuruldu.
1957 Sovyetler Birliği tarafından, Dünya'nın çevresinde dönen, insan yapımı ilk cisim Sputnik I fırlatıldı.
1957 1918'den 1932 yılına kadar Kiril alfabesini, 1932'den 1957'ye kadar Latin Alfabesini kullanan Gagavuzlar için 1957 yılında, Moldova S.S.C.B. Yüksek Sovyeti'nin kararıyla Rus Alfabesine birkaç harf ilave edilerek, Kiril esaslı ilk Gagavuz Alfabesi hazırlandı. 1957'den 1996'ya kadar tekrar Kiril Alfabesini, 1996'dan sonra ise Latin Alfabesini kullanmaya başlamışlardır.
1957 Kabartay-Balkarlar 1956'da ülkelerine dönme izni verilerek Kabartay-Balkar ÖSS Cumhuriyeti yeniden oluşturuldu. Halen Rusya Federasyonunu bağlı federe bir cumhuriyettir.
Mart 1957 AET ve EURATOM Antlaşmaları Belçika, Fransa, İtalya, Lüksemburg ye Hollanda tarafından Roma'da imzalandı (27 Mart 1957).
Eylül 1957 ABD ilk yer altı nükleer denemesini Nevada çölünde yaptı (19 Eylül 1957).

Ekim 1957 Sovyet uzay gemisi Sputnik-I fırlatıldı (4 Ekim 1957).
1958
1958 Kıbrıs'ın İngiliz Milletler Topluluğu içinde kalmasına, ama Türkiye ve Yunanistan'la da bağlara sahip olmasına dayalı 'MacMillan Planı' gündeme geldi.

1958 Irak'ta bir askeri darbe ile Krallık rejimi yıkıldı ve Cumhuriyet ilan olundu. Haziran 1958 Gazeteci Hakkı Tarık Us vefat etti (24 Haziran 1958).

Ekim 1958 Türkiye-İran petrol boru hattı antlaşması imzalandı (18 Ekim 1958).

1958-1959 Çin Halk Cumhuriyeti'nde Büyük Yürüyüş. 1958-1961 Birleşik Arap Cumhuriyeti kuruldu.
1959

1959 Mehmet-Zade Mirza-Bala (1899-1959) öldü.
1959 İngiltere Başbakanı ve üç devletin dışişleri bakanlarının katılımıyla Zürih Antlaşmaları onaylandı. Cemaat temsilcileri olarak Makarios ve Dr. Küçük de toplantıya katıldılar. 19 Şubat'ta Türkiye, Yunanistan ve İngiltere, Kıbrıs Anayasası'nı garanti altına aldı. İngiliz üslerinin devamı kabul edildi. Mayıs ayında Yunanistan Başbakanı ve dışişleri bakanı Türkiye'yi resmen ziyaret etti ve barış rüzgarları esmeye başladı.
Ocak 1959 Küba Devrimi gerçekleşti (1 Ocak 1959).
Şubat 1959 Türkiye, İngiltere ve Yunanistan, Kıbrıs'ın bağımsızlığını öngören Londra Anlaşması'nı Başbakanlar düzeyinde imzaladı (19 Şubat 1959).

Mayıs 1959 Türkiye-Amerika Atom Enerjisi İşbirliği Antlaşması imzalandı (26 Mayıs 1959).

Haziran 1959 Yunanistan AET'ye ortaklık talebinde bulundu (8 Haziran 1959).

Temmuz 1959 Türkiye, AET'ye ortaklık için başvurdu (31 Temmuz 1959).

Ağustos 1959 Türkiye-ABD kredi antlaşması imzalandı (20 Ağustos 1959).

Eylül 1959 AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina'nın Ortaklık başvurularını kabul etti (11 Eylül 1959).
1960 Kıbrıs Anayasası imzalandı. Ada'ya sembolik Türk ve Yunan birlikleri yerleştirildi. Makarios Cumhurbaşkanı, Fazıl Küçük de yardımcısı oldu. Bu arada 27 Mayıs 1960'da Türkiye'de ordu yönetime el koydu. 1961 seçimleriyle ülkede tekrar demokrasiye dönüldü.

1960 Irak Türkmen Kardeşlik Ocağı kuruldu. Ocak bir yandan kulüp hüviyetinde faaliyet gösterirken, diğer yandan Irak Türkmen toplumunun kültürel ve sosyal ihtiyaçlarını da karşıladı. 1977'de başlayan Baas saldırganlığından nasibini alan yöneticiler, önce görevden uzaklaştırıldı. 1979 yılında ise tutuklandılar ve 1980'de idam edildiler. İdamlara tepki olarak 1980'de Navzang böl-gesine askeri karargah kuruldu. Örgüt Irak Türklerinin deklare edilmiş ilk siyasi organizasyonu özelliğini taşımaktadır. 1983'te bir araya gelen Irak'ın siyasi kuruluşları, örgütün ısrarlı tutumu karşısında ilk defa Türkmen haklarını.kabul ederek sonuç bildirisine yazmışlardır. Siyasi konjonktürün değişmesi nedeniyle 1985 tarihinde örgüt faaliyetleri donduruldu.
1960 Theodore Maiman ilk lazeri yaptı.
Mayıs 1960 Ereğli Demir Çelik Fabrikaları kuruldu (11 Mayıs 1960 Türkiye).
Mayıs 1960 Türkiye'de bir Askeri Darbe ile TSK yönetime el koydu (27 Mayıs 1960): Türkiye'de ordu yönetime el koydu. 1961 seçimleriyle ülkede tekrar demokrasiye dönüldü.

Mayıs 1960 Cemal Gürsel, Türkiye'nin 4. Cumhurbaşkanı oldu (27 Mayıs 1960). 28 Mart 1966'da görevi sona erdi.

Eylül 1960 Nijerya bağımsızlığını ilan etti (1 Eylül 1960).

Eylül 1960 Küba lideri Fidel Castro, New York'ta Birleşmiş Milletleri ziyaret etti (19 Eylül 1960).

Eylül 1960 Demokrat Parti kapatıldı (29 Eylül 1960 Türkiye).

Ekim 1960 27 Mayıs 1960 Darbesi'yle, ordunun yönetime el koymasından sonra önceki hükümet üyelerinin ve aralarında Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu gibi iktidardaki Demokrat Parti yöneticilerinin yargılandığı Yassıada mahkemeleri başladı. Duruşmalar İstanbul açıklarındaki Yassıada'da yapıldığından bu duruşmalara Yassıada Mahkemeleri adı verildi (14 Ekim 1960).
Kasım 1960 Demokrat Parti adayı J.F.Kennedy, ABD Başkanı seçildi (9 Kasım 1960).
1960-1964 Leonid Brejnev (Sovyetler Birliği).
1960-1975 Güney-Kuzey Vietnam İç Savaşı ve Amerika'nın Güney Vietnam'dan yana savaşa dahil olması. 30 Nisan 1975 tarihinde Güney Vietnam, kuzeydeki Komünist kuvvetlere teslim oldu, savaş sona erdi. 2 Temmuz 1976 tarihinde ise Kuzey-Güney Vietnam'ın birleşmesi resmen gerçekleşti.
1961 Tannu-Tıva Muhtar Bölgesi'nin statüsü değiştirilerek Rusya Sovyet Sosyalist Federal Cumhuriyeti'ne bağlı Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti statüsü verildi. Halen Rusya Federasyonu'na bağlı Tıva Özerk Cumhuriyeti şeklinde bir cumhuriyettir.

1961 Türkiye'den Avrupa ülkelerine işgücü (işçi) ihracı başladı: İkinci Dünya Savaşı sonunda Batı Avrupa ülkeleri kalkınma hamlelerini gerçekleştirmek için işgücüne ihtiyaç duydular. Bu ihtiyacı karşılamak üzere Batı Avrupa ülkelerine yönelen Türk işgücü, Türkiye'nin 1961-1965 yılları arasında Avrupa'ya işçi ithal eden ülkelerle istihdam ve göç anlaşmaları imzalamasıyla hız kazandı. 1970'li yılların başlarından itibaren bu kişiler, aile birleşimi yoluyla Türkiye'deki eş ve çocuklarını Avrupa'ya getirmeye başladılar. Bu süreç 1980 yılı başına kadar yoğun olarak devam etti. ilk zamanlar Avrupa'da çalışmak ve tasarruf yapıp ülkelerine geri dönmek amacında olan Türk işçileri misafirlikten göçmenliğe geçtiler. Bu durumu fark eden Avrupa ülkeleri sayıları gittikçe artan Türkleri geri göndermek için teşvik primleri uygulamaya başladılar. Bunun sonucunda kısmi olarak mesafe alınsa da Türklerin Batı Avrupa ülkelerinde kalmaları devam etti. Hatta, orada doğanlar başta olmak üzere çok sayıda vatandaşımız bulundukları ülkelerin vatandaşlığına geçerek çift pasaport ve çifte vatandaşlık sahibi oldular. Avrupa ülkelerindeki ikinci ve özellikle üçüncü Türk kuşağı sadece işçi olarak kalmayıp çeşitli yatırımlara giriştiler ve bir çoğu işçilikten işverenliğe yükseldiler.
1961 Berlin Duvarı inşaa edildi.
1961 Serezli bir Yahudi olup, Tekin Alp takma adıyla birçok esere imza atmış olan Moiz Kohen (Moize Cohen, 1883-1961) öldü. Kohen ateşli Pantürkçü görüşleri ile dikkat çekti. Yahudi olmasına rağmen Pantürkçü ideolojinin bu kadar savunucusu olması hakkında birçok kuşkuyu da beraberinde getirmektedir. Yaşamı boyunca Osmanlıcılıktan, Pantürkçülüğe ve Kemalizme kadar birkaç ideolojiyi değerlendirip benimsedi ve Birinci Dünya Savaşı öncesi ve süresince kendini adamış bir Pantürkçü görüntüsü verdi. Ortaya koyduğu ideolojik zikzaklar, her devrin adamı izlenimini kuvvetlendirmektedir.

Ocak 1961 Amerika ile Türkiye arasında, Ereğli Demir Çelik Tesisleri için 130 milyon dolarlık kredi anlaşması imzalandı (9 Ocak 1961).
Şubat 1961 Adalet Partisi kuruldu (11 Şubat 1961 Türkiye).
Şubat 1961 Türkiye İşçi Partisi (TİP) kuruldu (13 Şubat 1961).
Nisan 1961 Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında demiryolu nakliyatına ilişkin anlaşma imzalandı (27 Nisan 1961).

Eylül 1961 1960 ihtilalinden sonra Dönemin bakanlarından Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idamının gerçekleştirilmesi (16 Eylül 1961 Türkiye).
Eylül 1961 1960 ihtilalinden sonra ihtilal öncesi dönemin Türkiye Başbakanı Adnan Menderes
idam edildi (17 Eylül 1961).
Eylül 1961 Suriye, Birleşik Arap Cumhuriyeti'nden ayrılarak bağımsızlığını ilan etti (30 Eylül 1961).
Ekim 1961 Türkiye ile Almanya arasında "Türk İşgücü Anlaşması'' imzalandı (31 Ekim 1961).
Ekim 1961 Sblizhenie ve sliianie kavramlarının ortaya atıldığı, Sovyetler Birliği Komünist Partisi XXII. Kongresi yapıldı (Ekim 1961).

1962

1962 Doğu Türkistan'dan, Sovyet Orta Asyası'na toplu olarak Kazaklar'ın sürülmesi. 1962 Keşmir'de, Çin ve Hindistan arasında sınır çatışmaları vuku buldu.

1962 İç Savaşın ardından Cezayir bağımsızlığını kazandı.

Ekim 1962 Amerika, Sovyetlerin Küba'yı bir nükleer üs haline getirdiğini iddia ederek adayı abluka etti (23 Ekim 1962).
Kasım 1962 Sovyetler, Mars'a ilk roketi fırlattı (1 Kasım 1962).
Kasım 1962 Güney Afrika'da Mandela, ülkeyi yasadışı yollardan terk temek suçundan 5 yıl hapse mahkum oldu (7 Kasım 1962).

Aralık 1962 Adalet Partisi'nin I. Büyük Kongresi toplandı (2 Aralık 1962 Türkiye).

1963

1963 Çin-Sovyet ilişkilerinde anlaşmazlıklar baş gösterdi.

Ekim 1963 Kurtuluş Savaşı komutanlarından Refet Bele öldü (2 Ekim 1963 Türkiye).

Kasım 1963 ABD Başkanı Kennedy, öldürüldü. Katil zanlısı Lee Harvey Oswald, Jack Ruby isminde biri tarafından öldürüldü (24 Kasım 1963)

Aralık 1963 Kıbrıs'ta Türkler'e yönelik Noel Katliamı (21 Aralık 1963).: asbakan Karamanlis'in istifası ve ülkeyi terk etmesinin ardından, Yunanistan sürekli kabine bunalımları geçirmeye başladı. Bu yüzden Kıbrıs üzerinde etkisi azaldı. Makarios, kendi girişimiyle yıl boyunca anayasası değiştirme ve Türk Cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini kısma faaliyetlerini arttırdı. Kasım sonunda ABD Başkanı Kennedy, Makarios'a bundan vazgeçmesini önerdi. Aralık başında da Türkiye tek taraflı değişiklikleri kabul etmeyeceğini bildirdi. 21 Aralık 1963 'ta Noel katliamı ile EOKA, Türk cemaatine karşı 'etnik temizleme ve Ada'dan kaçırma' politikasını zirveye çıkardı. Eylemleri 1964 Ağustos'unun ortalarına kadar sürdü. 30 Aralık'ta ise Makarios 13 maddelik anayasa değişikliği önerisini açıkladı ama Türkiye buna karşı olduğunu tekrarladı. 1964
1964 "Yeni Turan" adlı eserin yazarı Halide Edip Adıvar (1884-1964) öldü.

1964 Gümüşpala'nın 1964'te ölümüyle boşalan Adalet Partisi (AP) Genel Başkanlığı'na Devlet Su İşleri eski Genel Müdürü Süleyman Demirel seçildi.

AP, 1965 seçimlerinde oyların yüzde 53'ünü alarak tek başına iktidara geldi. Bu seçimlerin bir özelliği de Türkiye'de ilk kez sosyalist bir partinin, Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) seçimlere katılması ve 15 milletvekilliği kazanmasıydı.
1964 Filistin Kurtuluş Örgütü kuruldu ve İsrail Devleti'ne karşı gerilla savaşını başlattı.
1964 Martin Luther King, Nobel Barış Ödülü'nü kazandı.
Şubat 1964 Kıbrıs sorununu çözimlemek üzere Londra'da bir araya gelen Türkiye, Yunanistan ve İngiltere çözim anlaşmasına varamayınca konferans sonuçsuz dağıldı. İngiltere, sorunun çözimü için Birleşmiş Milletler'e başvurdu. Bu arada Kıbrıs'da kanlı olaylar artarak sürdü (15 Şubat 1964).

Mart 1964 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'ta üç ay süre ile görev yapacak Uluslararası Barış Gücü gönderilmesine karar verdi (4 Mart 1964).

Ağustos 1964 Türkiye ile Fransa arasında İnsan Gücünde İşbirliği Anlaşması, Ankara'da imzalandı. Anlaşmaya göre; ilk etapta 10 bin Türk işçisinin kuzeydeki kömür ocaklarında çalışmak üzere Fransa'ya gönderileceği açıklandı (20 Ağustos 1964).

Haziran 1964 Türk hükümetinin Kıbrıs'a müdahale kararı alması üzerine ABD Başkanı Johnson, ABD yardımından sağlanan silahların müdahalede kullanılamayacağını belirten bir mektup gönderdi (5 Haziran 1964).
Ekim 1964 Rusya, Kıbrıs'ta iki toplumun varlığını kabul etti (30 Ekim 1964).
Kasım 1964 Adalet Partisi Büyük Kongresi'nde Süleyman Demirel ezici bir farkla genel başkanlığa seçildi (29 Kasım 1964 Türkiye).

Aralık 1964 Türkiye ile AET arasında 12 Eylül 1963 yılında imzalanan ve Türkiye'yi Gümrük Birliğine götürecek olan Ortaklık Antlaşması (Ankara Antlaşması) yürürlüğe girdi. Birinci Ortaklık Konseyi toplantısı yapıldı (1 Aralık 1964).
1965
1964-1965 A. Mikoyan (Sovyetler Birliği).
Mayıs 1965 Batı Almanya ile 283 milyon marklık (o günün parasıyla yaklaşık 849 milyon lira) yeni bir kredi anlaşması imzaladı. Kredinin 35 milyon markının Ortak Pazar payı olması, ilk planda 14 milyon mark ödenmesi ve Keban Projesi için de 80 milyon mark verilmesi kararlaştırıldı (24 Mayıs 1965 Türkiye).
Haziran 1965 Arap-İsrail Savaşı başladı (5 Haziran 1965).
Temmuz 1965 Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kanunu (6.7.1965-No: 644) kabul edildi (6 Temmuz 1965 Türkiye).

Ekim 1965 Süleyman Demirel ve Adalet Partisi 1965 ve 1969 10 Ekim'inde yapılan iki seçimde de iktidar oldu (10 Ekim 1965 Türkiye).
Aralık 1965 Fransa Cumhurbaşkanlığı'na De Gualle yeniden seçildi (19 Aralık 1965).
Aralık 1965 Brezilya'nın Sao Paulo kentinde, Ermeniler tarafından Türkiye aleyhine gösteri düzenlendi (25 Aralık 1965).

1965-1971 'Demirel'li Yıllar'ın başlaması: Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi, 1965 seçimlerinde oyların yüzde 53'ünü alarak tek başına iktidara geldi. AP'nin 1965-1971 yıllarındaki iktidar dönemi ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan Türkiye'nin en parlak devirlerinden biri oldu. Bu dönemde ekonominin en belirgin özelliği yüksek kalkınma hızı ve düşük enflasyondu. Sanayileşme süreci hızlandı. Kırsal kesime dönük yatırımlara ve enerji projelerine öncelik verildi. Daha bağımsız bir dış politika izlendi. 1965-1971 yılları ayrıca Türkiye'nin en özgürlükçü dönemi özelliğini de taşımaktaydı. Düşünceyi sınırlayan ve antidemokratik olarak nitelenen yasa maddelerinin en az uygulandığı ve en az sayıda kişinin bu nedenle hüküm giydiği dönemdi. Bu dönemde kitleler siyasal örgütlenme yolunda önemli adımlar attılar. Yine bu dönemde basın, tarihinin en özgür yıllarını yaşadı, farklı görüşler açık biçimde yazıldı ve tartışıldı.
1965-1977 N. Podgorni (Sovyetler Birliği).
1965-1985 Bulgaristan'daki Türklerin nüfus artışı Bulgar yönetimini korkutacak boyuta ulaşmıştır: 1965 nüfus sayım verilerine göre Türkler 850.000'e yakın sayıları ile genel nüfusun %10'unu oluşturmaktaydılar. 1985 sayımında ise Türk nüfus 1.600.000 civarına ulaşmıştı. Genel nüfusun %15'ini teşkil ediyorlardı. Bu nüfus yoğunluklarıyla Bulgaristan'da Türkler en kalabalık azınlık durumundaydılar. Baskılar sonucu 1989'dan sonra gerçekleşen göçler, bu sayıyı aşağı çekmiştir. Nüfusun büyük çoğunluğu çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlamaktadır.
1966
1966 Fransa, NATO'nun askeri kanadından ayrıldı.
1966 Uzun süre Türk Ocağı başkanlığı yapmış, Türk Milliyetçisi büyük hatip Hamdullah Suphi Tanrıöver (1886-1966) öldü.
Şubat 1966 Türk Sovyet Ticaret Antlaşması imzalandı (19 Şubat 1966).
212
Mart 1966 Cevdet Sunay, Türkiye'nin 5. Cumhurbaşkanı oldu (28 Mart 1966). Görevi 28 Mart 1973'te sona erdi.

1966-1976 Çin Halk Cumhûriyeti'nde, Büyük İşçi Sınıfı Kültür Devrimi.

1967

1967 Arap Devletleri ve İsrail arasında Altı Gün Savaşı yapıldı. Araplar yenildiler.

1967 Yunanistan'da ordu yönetime el koydu ve 1974'e kadar iktidarda kaldı: Subaylar halkın desteğini elde etmek için Kıbrıs'ta EOKA'ya desteği arttırdılar. Kıbrıs'ta Türkler iyiden iyiye gettolara sıkıştırılmaya başlandı. Yunan ordusunun 15 bin askeri, gayri resmi olarak Ada'ya yerleştirildi. Türklere karşı sürdürülen soykırımın kesilmesi için Türk ve Yunan başbakanları arasında düzenlenen toplantı bir sonuç vermeyince, Türkiye askeri müdahalede bulunacağını açıkladı. Yunanlılar, üç Türk köyünden geri çekilirken, arkalarında 24 ölü bıraktılar. TBMM, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne Kıbrıs'a müdahale yetkisi verdi. Türk uçakları Kıbrıs üzerinde uçmaya başladı. Donanma ve çıkarma birlikleri harekete geçti. ABD'nin arabuluculuğuyla Yunan birliklerinin geri çekilmesi sağlanınca, Türk harekatı durduruldu. 1964'ten beri Türkiye'de bulunan Rauf Denktaş gizlice Ada'ya gitti. Denktaş, Yunanlılarca tutuklandı ama Türkiye ve ABD'nin baskısıyla iade edildi.

1967 Ali Canip (1887-1967) öldü.

Mart 1967 Türk-Sovyet İktisadi Anlaşması imzalandı (25 Mart 1967).

Nisan 1967 Yunanistan'da Albaylar darbe yaptı (21 Nisan 1967).

Mayıs 1967 CHP'den ayrılan Turhan Feyzioğlu ve arkadaşları Güven Partisi'ni kurdu (12 Mayıs 1967 Türkiye).

Haziran 1967 Kalkınma Planı gereğince İzmir'de yapılması öngörülen 4. rafineri yapım antlaşması Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda, Sovyetler Birliği yetkilileriyle imzalandı. Yapılacak rafinerinin yılda 3 milyon ton ham petrol işleyeceği açıklandı (12 Haziran 1967).

Kasım 1967 Kıbrıs'ta Rum'lar Türk köylerine saldırmaya başladı (15 Kasım 1967).

1968

Ekim 1968 Türkiye İşçi Çiftçi Partisi, Anayasa Mahkemesi'nce kapatıldı (15 Ekim 1968).

Mart 1968 Türkiye ile Bulgaristan arasındaki göç antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre, 1952 yılına kadar Türkiye'ye göçenlerle yakın akrabalık bağları olanlar anavatana gelebilecek. Göç hakkı kazananlar her yıl Nisan ve Kasım ayları arasında 300'er kişilik gruplar halinde Türkiye'ye gelebilecek (22 Mart 1968).
Ekim 1968 Prag'da binlerce Çek, Sovyet işgalini protesto etti (28 Ekim 1968).

Aralık 1968 Türk-Yunan Kültür Protokolü imzalandı (20 Aralık 1968).

1969

1969 Muammer Kaddafi, Libya'da darbe yaparak iktidarı ele geçirdi.

1969 Abdullah Battal Taymas (1882/3-1969) öldü.

Mart 1969 ABD eski başkanı Dwight Eisenhower öldü (28 Mart 1969).

Nisan 1969 Londra'da, Türk Elçiliği önünde Ermeniler tarafından gösteri yürüyüşü tertip edildi (24 Nisan 1969).

Mayıs 1969 Kadıköy'de, Baharettin Dedeşan adlı bir ülkücü, Hayko Gulis adlı bir Ermeni tarafından öldürüldü (2 Mayıs 1969).
Haziran 1969 Filistin Kurtuluş Örgütü kuruldu (2 Haziran 1969).
Eylül 1969 Albay Kaddafi, Libya'da askeri bir darbe yaparak Kral İdris'i devirdi (1 Eylül 1969).
Ekim 1969 Doğu Türkistan Türkleri'nin 1000 seneden beri kullandıkları Arap Alfabesi Çin hükümeti tarafından tamamen yasaklanmıştır (23 Ekim 1969).

Onun yerine Çin fonetiğine uygun olarak hazırlanan Latin Alfabesi kabul ettirilmiştir 1980'li yıllarda Uygur aydınlarının hazırlamış oldukları, Uygur fonetiğine uygun Kiril Alfabesi projesi Pekin tarafından reddedilmiştir. Bunun yanında halkın büyük çoğunluğunun Türk olması sebebiyle Doğu Türkistan'da her şeye rağmen Türkçe konuşulmaktadır. Eski bir Türk yurdu olan Doğu Türkistan, Türklerin ilk yerleşik hayata başladığı yurtlardan biridir. Uygur mimarisi ise dünyaca meşhurdur ve Türk-İslam mimarisi özelliklerini ihtiva eder. Yeni Uygur edebiyatı dönemi (XIX.yy. Uygur edebiyatı) Doğu Türkistan'daki Çin istilâ ordularını, Çin hakimiyetini ve onlara karşı yapılan mücadeleleri işleyen eserlerin çok olduğu bir dönemdir. Ortaya çıkan edebî eserler, Uygur Türklerinde meydana gelen yeni millî edebiyatın temelini oluşturmaktadır.
1970

1970 Ürdün'de Kara Eylül. Mısıır'da Nasır'dan sonra Enver Sedat, iktidarı eline aldı.
Ocak 1970 Konya Bağımsız Milletvekili Prof. Necmettin Erbakan ve 16 arkadaşı Milli Nizam Partisi'ni kurdu (26 Ocak 1970 Türkiye).
Nisan 1970 Türkiye Gazetesi kuruldu (22 Nisan 1970).
Eylül 1970 Mısır Devlet Başkanı Nasır 5 Ekim 1970 tarihinde öldü. Yerine Enver Sedat getirildi (28 Eylül 1970).
Kasım 1970 Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle öldü (9 Kasım 1970).
Kasım 1970 Savunma Bakanı General Hafız Esad, Suriye'de darbe yaptı (13 Kasım 1970).
Aralık 1970 Demokratik Parti kuruldu. Partinin kurucuları arasında Ferruh Bozbeyli, Saadettin Bilgiç, Talat Asal ve Yüksel Menderes yer aldı (17 Aralık 1970 Türkiye).
1971
Mart 1971 Hükümet'e askeri bir muhtıra verildi ve Hükümet istifa etti. (12 Mart 1971)
Mayıs 1971 Anayasa Mahkemesi, Milli Nizam Partisi'nin kapatılmasına karar verdi. Gerekçede, 'Laik devlet niteliğinin ve Atatürk devrimciliğinin korunması prensiplerine aykırı olması' ifadesi kullanıldı (21 Mayıs 1971 Türkiye).

Temmuz 1971 Anayasa Mahkemesi, Türkiye İşçi Partisi'nin temelli kapatılmasına karar verdi. Kapatma kararına gerekçe olarak TİP'in faaliyetlerinin Anayasa'nın 57. maddesiyle, Siyasi Partiler Kanunu'nun 89. maddesine aykırı oluşu gösterildi. TİP'in mallarına el konulurken, 41 yöneticinin beş yıl süreyle parti kuramayacakları karara bağlandı (20 Temmuz 1971).
Ekim 1971 Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Bulgaristan'da öldü (11 Ekim 1971).
Aralık 1971 Pakistan-Hindistan Savaşı başladı, yenilen Pakistan ateşkes imzaladı (3-17 Aralık 1971) .

1972

1972 Dündar Taşer (1925-1972) öldü. Büyük Türk milliyetçisi, dava adamı ve gönül eri. Dündar Taşer, 1925 yılında Gaziantep'te doğdu.

Mayıs 1972 CHP olağanüstü kurultayında delegelerin çoğunluğunun İsmet İnönü'nün isteğine karşı çıkıp çoğunluğu Ecevitçi olan Parti Meclisi adaylarına oy vermesi üzerine CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, 33,5 yıldır sürdürdüğü liderliğinden istifa etti (8 Mayıs 1972 Türkiye).

Temmuz 1972 30 Haziran 1972 günü başlayan CHP'nin 21. Kurultayı'nda genel başkanlığa Mustafa Bülent Ecevit seçildi. Eski Başkan İsmet İnönü, Ecevit'i ayağa kalkarak selamladı (1 Temmuz 1972) .

Eylül 1972 Cumhuriyetçi Güven Partisi kuruldu (4 Eylül 1972 Türkiye).

Eylül 1972 Japonya ve Çin tekrar diplomatik ilişkiler kurmaya karar verdi (28 Eylül 1972).

Ekim 1972 Milli Selamet Partisi Kuruldu (11 Ekim 1972 Türkiye).

Kasım 1972 CHP Milletvekili İsmet İnönü, 'CHP'nin parti politikasının memleket için sakıncalı istikamet aldığı' gerekçesiyle gece geç saatlerde hem CHP'den, hem milletvekilliğinden istifa etti. İnönü, eski Cumhurbaşkanı olduğundan senatör olarak Cumhuriyet Senatosu'ndaki görevine devam etti (5 Kasım 1972 Türkiye).
Aralık 1972 Doğu Berlin'de iki Almanya arasında "Temel Anlaşma" imzalandı (21 Aralık 1972).
1973
1973 Afganistan'da yapılan askerî darbe, Monarşi'yi yıktı ve Davud Han'ın başbakanlığında Afganistan Cumhûriyeti kuruldu.

1973 Yom Kippur Savaşı. Arap-İsrail savaşı.
Ocak 1973 Milli Selamet Partisi Genel Başkanlığı'na Süleyman Arif Emre seçildi (21 Ocak 1973 Türkiye).

Ocak 1973 Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu Ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi (27 Ocak 1973).
Şubat 1973 Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk yönetimi başkanı oldu (18 Şubat 1973).
Mart 1973 Milliyetçi Güven Partisi ile Cumhuriyetçi Parti birleşti. Bunlara bazı bağımsızların katılmasıyla 'Cumhuriyetçi Güven Partisi' kurulmuş oldu (3 Mart 1973 Türkiye).

Nisan 1973 Fahri Korutürk, Türkiye'nin 6. Cumhurbaşkanı oldu (6 Nisan 1973). 6 Nisan 1980' de görevi sona erdi.
Haziran 1973 Yunanistan'da monarşi yıkıldı (1 Haziran 1973).
Haziran 1973 Doğu ve Batı Almanya'nın BM'ye girmek için yaptıkları başvurular kabul edildi (22 Haziran 1973).

Ağustos 1973 Türkiye-Irak Petrol Boru Hattı Anlaşması imzalandı. Türkiye topraklarına döşenecek 625 kilometrelik boru ile Irak petrolü Kerkük'ten Akdeniz'e ulaştırılacağı açıklandı (27 Ağustos 1973).
1973-1974 Arap Petrol Ambargosu.
1974

1974 Filistin Kurtuluş Örgütü, BM Genel Kurulu oturumlarında delege bulunduran ilk hükumet dışı örgüt oldu.
1974 Lübnan'da iç savaş başladı.
Temmuz 1974 Yunanlı subayların yönettiği Ulusal Muhafız Örgütü, Kıbrıs'ta Cumhurbaşkanı Makarios'u devirdi ve EOKA-B önderi Nikos Sampson'u 'cumhurbaşkanı' ilan etti (5 Temmuz 1974).

Temmuz 1974 T.C. Ordusu'nun I. Kıbrıs Barış Harekatı başladı (19 Temmuz 1974): Ada'daki İngiliz üssüne sığınan Makarios, Kıbrıs'ı terk etmek zorunda kaldı. Bu suretle Enosis'in gerçekleştirilmek istendiğini anlayan Başbakan Bülent Ecevit, garanti anlaşması uyarınca, İngiltere'yi ortak eyleme davet etti. İngiltere'nin katılmaması üzerine, T.C. Ordusu'nun Kıbrıs Barış Harekatı başladı. Türk çıkarma gemileri 19 Temmuz'da denize açıldı ve 20 Temmuz'da denizden çıkarma ve havadan indirmelerle Girne bölgesi kontrole alındı. Ancak Yunan birliklerinin, garantör olarak bulunan Türk birliğine saldırması, çarpışmaları bütün Ada yüzeyine yaydı. 22 Temmuz'da Birleşmiş Milletler'in çağrısına uyularak ateş kesildi. Bu girişim sonucu, Kıbrıs'ta Nikos Sampson, Yunanistan'da ise askeri cunta devrildi ve Yunanistan demokrasiye döndü. Ancak Kıbrıs'ta dağınık durumdaki Türklerin güvenliği sağlanamadığı gibi, Girne'deki Köprübaşı da Türk ordusu için yeterli güvenceye sahip değildi.

Ağustos 1974 Cenevre'de sürdürülen barış görüşmelerine rağmen Yunanistan, Kıbrıs konusunda hiçbir uzlaşmaya yanaşmak niyetinde olmadığını gösterdi (16 Ağustos 1974).

Ağustos 1974 II. Kıbrıs Barış Harekâtı başladı: Rumların, köylerdeki Türkleri öldürmeye devam etmesi üzerine, Türk ordusu, Kıbrıs'ın yüzde 37'sini kontrol altına alacak kadar ilerledikten sonra ikinci harekatı sona erdirdi (14-16 Ağustos 1974).

1975

1975 Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (CSCE, AGİK), Helsinki Nihai Senedi imzalandı.

Ocak 1975 Asala (Gizli Ermeni Kurtuluş Ordusu) terör örgütü kuruldu (20 Ocak 1975).

Şubat 1975 Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Aynı yıl içerisinde bir de nüfus mübadelesi gerçekleşti. Bu mübadele ile Kıbrıs'ın Güney kesimindeki Türkler, kuzey kesimine, kuzey kesimindeki Rumlar da güney kesimine geçti. Mübadele BM gözetiminde gerçekleşti. Çeşitli kaynaklara göre, bu tarihten günümüze kadar, Türkiye'den Ada'ya 30-40 bin civarında Türk yerleşimci gönderilmiş durumda (13 Şubat 1975).
Şubat 1975 Kıbrıs Türk Federe devleti ilan edildi (23 Şubat 1975).
Mart 1975 Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki 180 milyon dolarlık ticaret protokolü imzalandı (11 Mart 1975).
Nisan 1975 Kuzey ve Güney Vietnam birleşti (30 Nisan 1975).
Mayıs 1975 Türkiye İşçi Partisi eski genel başkanlarından Mehmet Ali Aybar, 49 arkadaşıyla birlikte Sosyalist Parti adıyla yeni bir parti kurduklarını açıkladı (31 Mayıs 1975).
Haziran 1975 Kıbrıs'ta Türk Federe Devleti Anayasası için halk oylaması yapıldı. Oylamaya katılanlardan 37 bin 502 kişi 'evet', 230 kişi ise 'hayır' oyu kullandı (8 Haziran 1975).

Ekim 1975 Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil, büyükelçiliği basan 3 terörist tarafından şehit edildi (22 Ekim 1975).

Ekim 1975 Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER, büyükelçilik yakınlarında katledildi (24 Ekim 1975). Saldırıyı 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi.

Kasım 1975 ABD'de yapılan başkanlık seçimlerini Jimmy Carter kazandı (2 Kasım 1975).

Kasım 1975 İspanya'da Diktatör Genaral Franco öldü (20 Kasım 1975).

Aralık 1975 Ömrünü Bütün Türklük çalışmalarına adayan Hüseyin Nihal Atsız (25 Ocak 1905-11 Aralık 1975) İstanbul'da öldü.
1976

1976 Çin'li komünist lider Mao Tse-tung'un öldü.
Şubat 1976 Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, bir salonda otururken Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi. ASALA ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı (15 Şubat 1976).

Mart 1976 Türkiye ile Amerika arasında 'Savunma İşbirliği Anlaşması' imzalandı. Dışişleri Bakanları tarafından imzalanan anlaşmaya göre Türkiye, üsleri açmasına karşılık ABD'den 4 yıl içinde 1 milyar dolar tutarında yardım alacak (26 Mart 1976).
Haziran 1976 Rauf Denktaş, Kıbrıs Türk Federe Devleti Devlet Başkanlığı'na seçildi (21 Haziran 1976).
Eylül 1976 Çin Halk Cumhuriyeti lideri Mao Zedong öldü (9 Eylül 1976).
Kasım 1976 Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında elektrik alışverişini sağlayacak 10 yıl süreli anlaşma imzalandı (13 Kasım 1976).

Kasım 1976 İsveç'in Volvo firması ile Taşıt Sanayi A.Ş. arasında, Türkiye'de kamyon üretilmesini öngören bir anlaşma, İsveç'te imzalandı (19 Kasım 1976).

Aralık 1976 Sovyetler Birliği'yle 10 yıl süreli ekonomik anlaşma imzalandı (13 Aralık 1976).

1977

1977 Dünya'nın tekrar kullanılabilen ilk uzay gemisi olan Uzay Mekiği, ABD tarafından fırlatıldı.

1977 Mart 1977 Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında 1977 ve 1978 yıllarını kapsayan 200 milyon dolarlık ticari protokol imzalandı. Anlaşmaya göre Türkiye Sovyetler Birliği'nden demir ve çelik boru amyant ve bazı hammaddeleri alacak (24 Mart 1977).
Haziran 1977-1982 Brejnev, Sovyetler Birliği Yüksek Sovyet Prezidyumu başkanı oldu (Haziran 1977-1982).
Haziran 1977 Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' adlı örgüt üstlendi (2 Haziran 1977).

Temmuz 1977 Pakistan'da askeri darbe yapıldı. General Ziya Ül Hak, Zülfikar Ali Butto idaresini devirdi (5 Temmuz 1977).
Ekim 1977 Sovyetler Birliği'nin yeni anayasası yürürlüğe girdi (Ekim 1977).
Ekim 1977 Osmanlı tarihine ilişkin çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, İstanbul'da öldü (9 Ekim 1977).

1977-1979 Denktaş-Makarios (1977) ve Denktaş-Klerides (1979) ile zirve anlaşmaları imzalandı. Bu anlaşmalarla, Kıbrıslı Rumlar ilk kez iki kesimli, iki toplumlu federal bir çÖzimü benimsiyordu.

1978

1978 Çin'de Deng Xiao-ping'in iktidarı ele alışı.

1978 Bulgaristan'dan 130.000 kişi Türkiye'ye gelmiştir.

1978 Irak yönetimi Türkiye'de Türkmen öğrencilerin tahsil yapmalarını ani bir kararla yasakladı. Türkmen öğrenciler eski sosyalist ülkelere tahsil için gitmeye teşvik edildi.

Nisan 1978 Afganistan'da Komünistlerce desteklenen bir devrim gerçekleşti, Davud Han'a bir suikast sonucu öldürüldü ve ardından Demokratik Afganistan Cumhûriyeti kuruldu (Nisan 1978).

Nisan 1978 Türk-Sovyet Ticaret Anlaşması imzalandı. Buna göre Türkiye ile Rusya arasındaki ticaretin yüzde 50 artması ve iki yolcu uçağı ile beş helikopter ithal edilmesi karara bağlandı (5 Nisan 1978).
Haziran 1978 Madrit'te, Türkiye Büyükelçisi Zeki Kunaralp'ın eşi Necla Kunaralp Ermeni bir saldırgan tarafından öldürüldü. Aynı saldırı sırasında, emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu da vefat etti (2 Haziran 1978).
Eylül 1978 Camp David'de İsrail Başbakanı Begin ile Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat barış
için imza attılar (17 Eylül 1978).
Eylül 1978 Papa Birinci John Paul (Roma Katolik Klisesi'nin başına geçtikten bir ay sonra) Vatican'daki evinde ölü bulundu (29 Eylül 1978).

Kasım 1978 Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Fis Köyü'nde yapılan bir toplantıda (PKK terör örgütünün I. Kongresi) PKK (Kürdistan İşçi Partisi, Partiya Karkaren Kürdistan)'nın kurulduğu ilan edili (27 Kasım 1978 Türkiye).

1978-1979 İran'da Yamud Türkmen ayaklanması: 1978 İhtilâli ardından bir takım haklar elde etmek için ayaklanarak 1979 Martında Gonbad Kavus şehrini ele geçirmişlerse de, İran'ın askerî üstünlüğü karşısında başarılı olamamışlardır.
1979
1979 Camp David Antlaşması imzalandı (İsrail-Mısır).
1979 Sovyet nüfus sayımına göre Sovyetler Birliği'nde, 37.203.000'ü Türk kökenli 43.772.000 Müslüman vardı. En büyük olandan küçüğe doğru bir sıra içinde bunlar: Özbekler, Kazaklar, Tatarlar, Azeriler, Türkmenler, Kırgızlar, Başkırlar ve her biri l milyonun üçte birinden küçük nüfuslarıyla diğer 7 küçük Türk gruplardan oluşmaktadır.
16 Ocak 1979 İran Şahı ülkeyi terketti (16 Ocak 1979).
Ocak-Şubat 1979 Ayetullah Humeyni önderliğinde İran'da İslâm İnkılâbı yapıldı (Ocak-Şubat
1979).
Nisan 1979 Humeyni, İran'ın bir İslâm Cumhûriyeti olduğunu ilân etti (1 Nisan 1979).
Nisan 1979 Yunan Hükümeti, Atina'nın Nea Simirna meydanında "Ermeni İntikam Anıtı"nın dikilmesine izin verdi (15 Nisan 1979).

Ekim 1979 Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat Ankara'ya geldi; FKÖ temsilciliği açıldı (1 Ekim 1979).

Ekim 1979 Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir BENLER'in oğlu Ahmet BENLER, silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı bu kez hem 'Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları' hem de ASALA ayrı ayrı üstlendi (12 Ekim 1979).

Aralık 1979 Afganistan'ın Sovyetler tarafından işgali. Sovyetler, mücâhidlere karşı savaşında Afgan rejimine destek verdi (21 Aralık 1979).
Aralık 1979 Türkiye'nin Paris Turizim Müşaviri Yılmaz Çolpan bir teröristin saldırısı sonucu katledildi (22 Aralık 1979).
Ocak 1980... Türkiy'de "Ekonomik İstikrar Kararları" alındı. (24 Ocak 1980)
Şubat 1980 Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'de uğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu (6 Şubat 1980).
Mart 1980 Otonom bölge Kosova'daki Priştine Üniversitesi'nde öğrenci gösterileri başladı (11 Mart 1980).
Nisan 1980 Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makam aracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdan yaralı olarak kurtuldular (17 Nisan 1980).

Mayıs 1980 Türk siyaset ve devlet adamı Gün Sazak (1932-1980) 27 Mayıs 1980 tarihinde bir suikast sonucu çapraz ateşe alınarak Ankara'da şehid edildi.

Temmuz 1980 Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ateşesi Galip Özmen ile 14 yaşındaki kızı Neslihan Özmen bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Saldırıyı ASALA üstlendi (31 Temmuz 1980).

Eylül 1980 Necmettin Erbakan liderliğinde Konya'da binlerce kişinin katılımıyla Kudüs Mitingi yapıldı. Bu miting 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra MSP davasında önemli bir kanıt olarak kullanıldı (6 Eylül 1980 Türkiye).

Eylül 1980 12 Eylül Askerî Darbesi: Orgeneral Kenan Evren liderliğinde Türkiye'de Ordu darbe yaparak yönetime el koydu (12 Eylül 1980).

Eylül 1980 İran ile Irak arasında petrol fiyatlarındaki anlaşmazlıktan dolayı 10 yıl sürecek kanlı çatışmalar (İran-Irak Savaşı) başladı (22-24 Eylül 1980).

Eylül 1980 Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı Selçuk Bakkalbaşı uğradığı silahlı saldırıda yaralandı (26 Eylül 1980).
Kasım 1980 Ronald Reagan, Başkan seçildi (4 Kasım 1980).
Aralık 1980 Türkiye'nin Avusturalya Başkonsolosu Şarık Arıyak ile koruma görevlisi Engin Sever, Ermeni terörizminin kurbanı oldular (17 Aralık 1980).

1980-89 İran-Irak Savaşı yaşandı.

1981

1981 Enver Sedat bir suikast sonucu öldürüldü. İran, Amerikalı esirleri serbest bıraktı.

Mart 1981 Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışam Ateşesi Reşat Moralı ile din görevlisi Tecelli Arı, Çalışma Ateşeliğinden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 teröristin saldırısına uğrayarak hayatlarını kaybettiler. Saldırıyı ASALA üstlendi (4 Mart 1981).
Nisan 1981 Türkiye'nin Kophenag Çalışma Ateşesi Cavit Demir oturduğu apartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu (2 Nisan 1981).

Haziran 1981 Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş Yergüz evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonra uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Saldırıyı ASALA üstlendi (9 Haziran 1981).

Eylül 1981 Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ateşeliği'nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist 56 Türk görevli ve vatandaşı rehin aldı. Güvenlik görevlisi Cemal Özen'i öldürüp Başkonsolos Kaya İnal'ı yaraladılar. Olayı ASALA üstlendi (24 Eylül 1981).
Ekim 1981 Enver Sedat (Mısır Devlet Başkanı), bir suikast sonucu öldürüldü (6 Ekim 1981).
Ekim 1981 Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi Gökberk Ergenekon yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon olaydan hafif yaralarla kurtuldu (25 Ekim 1981).
Kasım 1981 YÖK Kanunu kabul edildi (4 Kasım 1981 Türkiye).
Kasım 1981 Avrupa'da bulunan "Ermeni Öğrenciler Birliği" ile "'Kürt Öğrenci Derneği", Londra'da ortak bildiri yayınladılar (27 Kasım 1981).

1982

1982 Philips ve Sony şirketleri kompakt diski çıkardı. 1982 İsrail, Sina Yarımadası'ndan geri çekildi.

1982 Papandreu, 1981 Ekim'inde Yunanistan'daki seçimleri kazandıktan hemen sonra, Şubat 1982'de Kıbrıs'a gitti ve buradaki konuşmasında, "Kıbrıs'ın Helenizmin bir parçası" olduğunu söyleyerek, Kıbrıs sorunu ile ilgili bütün tarafların katılacağı bir "uluslararası konferans" toplanması gerektiğini ekledi. BM Genel Kurulu, Rum tarafının başvurusu üzerine, Ada'daki "işgal ordusu"nun derhal çekilmesini ve mültecilerin "isteğe bağlı olarak" geri dönmelerini tavsiye eden kararını aldı. Bunun üzerine KTFD Meclisi, 17 Haziran'da radikal adım atarak "Kıbrıs toplumunun self-determinasyon hakkı"na dair bir karar aldı.

Ocak 1982 Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan öldürüldü. Arıkan'ın katili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı (28 Ocak 1982).

Nisan 1982 Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Kani Güngör, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı (8 Nisan 1982).
Mayıs 1982 Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz, uğradığı silahlı saldırıda öldü (5 Mayıs 1982).

Haziran 1982 Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut Akbay Ermeni bir militan tarafından öldürüldü (7 Haziran 1982).

Haziran 1982 Kuzey Türk Federe Devleti Meclisi (KTFDM), 'da radikal adım atarak "Kıbrıs toplumunun self-determinasyon hakkı"na dair bir karar aldı (17 Haziran 1982).

Temmuz 1982 Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer'e konutu önünde uğradığı silahlı saldırı düzenlendi. Demirer, olaydan yara almadan kurtulurken, saldırgan yaralı olarak yakalandı (21 Temmuz 1982).

Ağustos 1982 Asala'ya bağlı 2 terörist ankar Esenboğa Havalimanında düzenlendiği silahlı baskında 8 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Bu Ermeni terörizminin Türkiye'deki ilk eylemi oldu (7 Ağustos 1982).
Ağustos 1982 Artin Penik adlı Ermeni, Esenboğa katliamından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, kendini yakmak suretiyle Ermeni terörünü lânetledi (10 Ağustos 1982).

Ağustos 1982 Türk sivil ve askeri hedeflerine yönelik PKK terörist saldırıların başlaması: Suriye-Şam'da yapılan PKK II. Kongresi'nde, kurulması planlanan demokratik bağımsız Kürdistan devletinin silahlı bir mücadele sonucu inşa edilmesi fikri benimsenerek, 1983 yılından itibaren eğitim gören militanların eylem yapmak amacı ile yurtiçine gönderilmesi kararlaştırıldı (20-25 Ağustos 1982).

Ağustos 1982 Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ateşesi Atilla Altıkat, silahlı saldırı sonucu öldü (27 Ağustos 1982).
Eylül 1982 Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ateşesi Bora Süelkan katledildi (9 Eylül 1982).
Ekim 1982 Helmuth Kohl, Batı Almanya Başbakanı oldu (1 Ekim 1982).
Kasım 1982 Yeni anayasanın onaylanması için halk oylaması yapıldı (7 Kasım 1982): Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu tarafından hazırlanan yeni Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 7 Kasım 1982'de halkoyuna sunuldu ve yüzde 91.2 "evet" oyuyla kabul edildi. Yeni anayasanın kabulü ile Kenan Evren "Cumhurbaşkanı" sıfatını aldı. Siyasi Partiler Yasası 24 Nisan 1983'te yürürlüğe girdi ve yeni siyasi partilerin kurulması için siyasal faaliyetler kademeli olarak serbest bırakıldı.

Kasım 1982 Kenan Evren, Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı oldu (9 Kasım 1982). 9 Kasım 1989'da görevi sona erdi.
Kasım 1982 Sovyet lider Leonid Brejnev öldü (10 Kasım 1982).
1982-1983 V. Kuznetsov (Sovyetler Birliği).
1983
1983 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhûriyeti kuruldu: Kurucusu Rauf Denktaştır. Kuzey Kıbrıs'ta kurulan devletin başkenti Lefkoşa şehridir.
Ocak 1983 Levon Ekmekçiyan, 1982 yılı Esenboğa baskını nedeniyle Ankara'da idam edildi (29 Ocak 1983).
Mart 1983 Yeni 'Siyasi Partiler Yasası', Danışma Meclisi'nce kabul edildi (3 Mart 1983 Türkiye).
Mart 1983 Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar'a 2 terörist tarafından 9 Martta silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan Balkar, 11 Mart'ta hayatını kaybetti. Olayda, bir Yugoslav öğrenci de öldü. Saldırıyı yapan Kirkor Levonyan ile Raffi Aleksandır, olaydan tam bir yıl sonra 9 Mart 1984'de 20'şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar (9 Mart 1983).

Nisan 1983 Milli Güvenlik Konseyi, Siyasi Partiler Yasası'nı kabul etti ve yayınladığı 76 numaralı bildiri ile siyasal faaliyetleri serbest bıraktı. Ancak yeni kurulacak partilerin kurucularının MGK tarafından inceleneceği ve ve özel yasak getirilebileceği açıklandı (24 Nisan 1983 Türkiye).

Mayıs 1983 Türk Lirası, Kıbrıs'ta resmi para oldu. Yeni uygulamaya göre 1 Kıbrıs Lirası'na 36, maaşlarda 40 lira verileceği ifade edildi. KTFD yetkilileri daha önce ulusal para olan Kıbrıs Lirası'nın da döviz işlemi göreceğini bildirdiler (16 Mayıs 1983).

Mayıs 1983 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonraki yeni dönemin ilk siyasi partisi olan Milliyetçi Demokrasi Partisi kuruldu. Genel Başkanlığı'na emekli orgeneral ve eski büyükelçi Turgut Sunalp'ın getirildiği partinin 42 kurucu üyesi arasında Emekli Org. Eşref Akıncı, Prof. Yılmaz Altuğ, İktisatçı İmren Aykut, Eğitimci Ö. Zekai Baloğlu, Yüksek Petrol Mühendisi Turgut Gülez, sanayici Şinasi Ertan, tarihçi T. Yılmaz Öztuna gibi tanınmış isimler yer aldı (16 Mayıs 1983 Türkiye).

Mayıs 1983 Anavatan Partisi (ANAP) kuruldu. Kurucuları arasında Turgut Özal, Hüsnü Doğan, Vehbi Dinçerler, Prof. Ercüment Konukman, Leyla Yeniay Köseoğlu, Adnan Kahveci, Mesut Yılmaz, Sudi Türel, Vural Arıkan, Bedrettin Dalan gibi isimlerin bulunduğu parti sağ çizgide politika yapmaya başladı (20 Mayıs 1983 Türkiye).

Mayıs 1983 Halkçı Parti (HP) kuruldu. Sol çizgideki partinin genel başkanlığına avukat Necdet Calp getirildi. Kurucuları arasında Mucip Ataklı, M. Turan Beyazıt, Bahriye Üçok, Aytekin Yıldız, Günseli Özkaya, Neriman Elgin, M. Kemal Palaoğlu, Bilal Şişman gibi isimler yer aldı (20 Mayıs 1983 Türkiye).

Mayıs 1983 Büyük Türkiye Partisi (BTP) kuruldu. Başlangıçta, Hür Demokrasi Partisi adı üzerinde durulduysa da daha sonra bundan vazgeçildi. Emekli Orgeneral Ali Fethi Esener'in genel başkan seçildiği partinin kurucuları arasında Refaaddin Şahin, Halil Akaydın, Mehmet Gölhan, Oğuz Gökmen, İhsan Göksel, Hasan Türkay, Refik Işıtman, Rüştü Naiboğlu da yer aldı. Parti, Milli Güvenlik Konseyi'nin 31 Mayıs 1983 günü yayınladığı 79 sayılı bildiri ile kapatıldı (20 Mayıs 1983).
Haziran 1983 Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) kuruldu. Genel Başkanlığına Profesör Erdal İnönü'nün getirildiği partinin 42 kurucusu arasında Prof. Dr. Türkan Akyol, İsmail Hakkı Birler, Doç. Dr. Türker Alkan, Tekin Alp, Kamil Karavelioğlu, Cezmi Kartay, Cahit Külebi, Yiğit Gülöksüz, Oktay Ekşi, Doç. Dr. Korel Göymen de yer aldı. Aralarında genel başkan Erdal İnönü'nün de bulunduğu 21 üye Milli Güvenlik Konseyi tarafından veto edildi. Onların yerine gösterilen üyelerden de 13'ü vetoya uğradı (6 Haziran 1983 Türkiye).

Haziran 1983 İstanbul Kapalıçarşı'da bir terörist tarafından halkın üzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı. Saldırgan, olay yerinde öldürüldü. Olayı bir Ermeni teröristin yaptığı anlaşıldı (16 Haziran 1983 Türkiye).

Temmuz 1983 Türkiye'nin Brüksel İdari Ataşesi Dursun Aksoy, bir Ermeni teröristin tabancayla düzenlediği suikast sonucu öldürüldü. Katil olaydan sonra kaçarken, suikast Asala ve Adalet Komandoları adlı örgütler tarafından ayrı ayrı üstlenildi (14 Temmuz 1983).

Temmuz 1983 THY'nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bomba patladı. Olayda 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i İsveçli olmak üzere 8 kişi öldü, 28'i Türk, 63 kişi de yaralandı. Bu olay tarihe "Orly Katliamı" olarak geçti (15 Temmuz 1983).

Temmuz 1983 Refah Partisi kuruldu. Partinin 33 kişilik kurucu listesinde Numan Kılıç, Ahmet Tekdal, Zeki Büyüközer, Rıza Ulucak, Nuri Aksoy, Osman Aslan, Numan Çoban, Muharrem Kuru, Abdurrahman Serdar gibi isimler yer aldı. Sağ çizgide yer alan partinin kurucularından 29'u MGK tarafından veto edildi. Bunların yerine gösterilen yeni isimlerden 25'i de yine MGK'nın vetosuna uğradı. 24 Ağustos 1983 günü saat 17.00'ye kadar 30 kurucu üyesi MGK tarafından onaylanmayan partilerin seçimlere katılmayacağı hükmü de partiyi etkiledi. Refah'ın bu konuda Yüksek Seçim Kurulu'na yaptığı başvuru da reddedildi ve RP seçime giremedi (19 Temmuz 1983 Türkiye).

Temmuz 1983 Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı ve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev Mıhçıoğlu'nun eşi Cahide Mıhçıoğlu hayatını kaybetti. Saldırıyı "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi (27 Temmuz
1983).
Kasım 1983 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra Türkiye'de gerçekleştirilen ilk demokratik milletvekili genel seçimlerinden ANAP birinci parti olarak çıktı, 'Özallı Yıllar' başladı: 6 Kasım 1983 seçimlerine yalnızca ANAP, MDP ve HP katıldı ve yüzde 45.1'lik oy alan ANAP tek başına iktidar oldu.

Milletvekilliklerin partilere göre dağılımı şöyle oldu: ANAP: 212, (yüzde 45), HP: oyla 117 (yüzde 30.4), Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) oyla 71 (yüzde 23.2). ANAP, Bingöl listesinde bir eksik adayla seçime katıldığından, kazandığı milletvekili sayısı 211'e düştü (6 Kasım 1983). 24 Kasım 1983'te toplanan TBMM'de başkanlık divanının oluşmasıyla MGK'nın görevi sona erdi. MGK'nın dört üyesi "Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi" olarak göreve başladı. 13 Aralık'ta ise Turgut Özal başkanlığında I. ANAP Hükümeti kuruldu. Turgut Özal'ın liderliğindeki ANAP, 1983 seçimlerinde tek başına iktidara gelmiş, 1987 seçimlerinde de iktidarda kalma başarısını sürdürmüştü.
Kasım 1983 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu: KTFD Meclisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adında bağımsız bir devlet kurulduğunu dünyaya ilan etti. KKTC'nin kurulması, Rum tarafının, Yunanistan'ın ve Batılı devletlerin yanısıra BM Güvenlik Konseyi'nin de tepkisini çekti. Güvenlik Konseyi, 18 Kasım'da aldığı bir kararla, bağımsızlık kararını kınadı. Türkiye'ye yakın bazı devletler, KKTC'yi tanımanın eşiğine gelmişlerdi ki, ABD ve İngiltere'nin baskıları ile bu kararlarından vazgeçtiler. 13 Mayıs 1984'te de BM Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile KKTC'nin ilanını 'ayrılıkçı bir hareket' olarak nitelendirdi (15 Kasım 1983).

Kasım 1983 BM Güvenlik Konseyi, KKTC'yi tanımayı reddetti (18 Kasım 1983).

1983-1984 Yuri Andropov (Sovyetler Birliği).

1983-1985 İsrail, Güney Lübnan'ı işgal etti ve çekildi.

1984

1984 V. Kuznetsov (Sovyetler Birliği).

Ocak 1984 Türk Parasını Koruma Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle döviz taşımak suç olmaktan çıktı (6 Ocak 1984).

Mart 1984 36 yabancı bankanın, Merkez Bankası'na 300 milyon dolarlık kredi açmasına ilişkin anlaşma imzalandı (14 Mart 1984).

Mart 1984 Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Ticaret Müşavir Yardımcısı Işıl Ünel'in otomobiline bomba yerleştirmeye çalışan bir terörist, bombanın elinde patlaması sonucu öldü (27 Mart 1984).

Mart 1984 Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Başkatibi Hasan Servet Öktem ve Büyükelçilik Ataşe Yardımcısı İsmail Pamukçu, evlerinin önünde uğradıkları silahlı saldırıda yaralandılar (28 Mart 1984).

Nisan 1984 IMF ile yeni Stand-By anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre Türkiye, 4 taksitle 240 milyon Dolar kredi alacak (6 Nisan 1984).

Nisan 1984 Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye Yönder'in eşi, İran ile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık Yönder, bir ASALA militanı tarafından öldürüldü (28 Nisan 1984).

Mayıs 1984 Türkiye'de F-16 savaş uçaklarının yapımına ilişkin anlaşma, Ankara'da General Dynamics firmasıyla Türkiye arasında imzalandı (2 Mayıs 1984).
Haziran 1984 Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ateşesi Erdoğan Özen, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Olayı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi (20 Haziran 1984).

Ağustos 1984 Türkiye ile Irak arasında ikinci petrol boru hattının kurulmasına ilişkin anlaşma imzalandı (6 Ağustos 1984).

Ağustos 1984 PKK, 15 Ağustos 1984'te gerçekleştirdiği Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla Hezen Rızgariya Kürdistan adlı askeri kanadının kuruluşunu ilan etti (15 Ağustos 1984). PKK'nın 15 Ağustos 1984-20 Şubat 2000 tarihleri arasında gerçekleştirdiği toplam 21 bin 866 kanlı saldırı, katliam vb. kanlı eylemlerin bilançosu şöyledir: 6 bin 751 silahlı saldırı, 8 bin 581 güvenlik kuvvetleriyle çatışma, 3 bin 519 mayın döşeme ve bombalama suretiyle patlama, 411 gasp, 1076 yol kesme ve adam kaçırma, 676 bildiri dağıtma, 852 kanunsuz toplantı. Bu olaylar sırasında 4 bin 27 asker, 1265 geçici köy korucusu, 254 polis şehit olurken, 11 bin 387 güvenlik görevlisi ve sivil ise yaralandı. PKK'ya karşı güvenlik güçlerince yurtiçinde yapılan operasyonlarda; bu kanlı olaylara neden olan; 18 bin 958 terörist ölü, 706 terörist yaralı, yardım ve yataklık yapanlar da dahil olmak üzere toplam 58 bin 165 terörist etkisiz hale getirildi. Operasyonlar sırasında 2 bin 192 militan ise teslim oldu.

Eylül 1984 Çin ve İngiltere, 'Hong Kong' konusunda anlaşmaya vardılar; İngiltere Hong Kong'u 1997'de Çin'e vermeyi taahhüd etti (26 Eylül 1984).
Ekim 1984 Hindistan Başbakanı İndira Gandhi, Sih muhafızlar tarafından öldürüldü (31 Ekim 1984).
1984-1985 Konstantin Çernenko (Sovyetler Birliği).
1984-1989 Bulgaristan yönetiminin Bulgaristan Türklerine yönelik kültürel soy kırım politikası uygulaması: Bulgaristan 1984-1985 yıllarında Türkçe isimleri yasaklayarak Türkleri asimile etmeye çalışmış, bu olmazsa göçe zorlamıştır. 1989 yılında 160.000 kadar Türk Türkiye'ye göç etmiştir. Sonraki yıllarda bu sayı 300.000'e ulaşmıştır.

1984-1990 KKTC'nin kurulmasından sonra toplumlararası görüşmeler yeniden başladı. KKTC kurulurken, 1977-79 zirve anlaşmalarına atıfta bulunularak, iki toplumlu, iki kesimli federal bir çÖzime kapılar açık bırakılmıştı. Görüşmeler sürecinde, New York'ta 17 Ocak 1985'te ve 29 Mart 1986'da BM Genel Sekreteri'nin hazırlamış olduğu 'Kıbrıs Üzerine Anlaşma Taslağı', Kıbrıs Türkleri tarafından kabul edilip, Rumlar tarafından reddedildi. 22 Mayıs 1987'de AB ve 'Kıbrıs', 18 aylık görüşmeler sonucunda Gümrük Birliği protokolü başlattı. Ocak 1988'de anlaşmanın tüm Ada'yı kapsamasına karar verildi. 1990'daki iki taraf arasındaki New York Zirvesi de başarısızlıkla sonuçlandı.
1985
1985 V. Kuznetsov (Sovyetler Birliği).
Ocak 1985 Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de Rus karşıtı ayaklanma (Ocak 1985).
Mart 1985 Mikhail Gorbachev, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreterliği'ne getirildi (Mart 1985).

Nisan 1985 Çırağan Sarayı'nın 49 yıllığına İngiliz otelcilik firması Trust House Perte'a kiralanmasıyla ilgili anlaşma imzalandı (19 Nisan 1985).

Nisan 1985 Sabah Gazetesi kuruldu (22 Nisan 1985).

1985-1989 Andrei Gromiko (Sovyetler Birliği).

1986

1986 XVII. Sovyetler Birliği Komünist Partisi Kongresi, yeniden yapılanma (perestroika) ve açıklık (glasnost) politikalarını benimsedi, onayladı.
Nisan 1986 Amerikan uçakları Libya'yı bombaladı (15 Nisan 1986).
Eylül 1986 Desmond Tutu,Güney Afrika'da ilk siyah Anglikan Kilisesi lideri oldu (7 Eylül 1986).
Ekim 1986 PKK'nın III. Kongresi: Lübnan'ın Bekaa Vadisi'nde bulunan Mahsum Korkmaz akademisi adlı terör kampında 3. Kongre yapıldı. Bu kongrede uluslararası ittifaklar, askeri aparat, parti ve cephe örgütlenmeleri yönünde kararlar alındı. HRK adlı askeri aparatın ismi Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu olarak değiştirildi. PKK terör örgütü, 21 Mart 1985 tarihinde ise çeşitli toplum kesimlerinde cephe örgütlenmesini gerçekleştirmek üzere ERNK'yı Kürdistan Halk Kurtuluş Cephesi'ni ilan ederek halk üzerindeki etkinliğini ERNK eliyle, sıcak çatışmaları da ARGK eliyle yapmaya başladı. Terör örgütü, ERNK ve ARGK'nin kurulmasını ilan ederek halk savaşlarının 3 temel unsuru olan Parti PKK (Kürdistan İşçi Partisi), Cephe ERNK (Kürdistan Halk Kurtuluş Cephesi), Ordu ARGK (Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu) örgütlenmesini tamamlamış oldu (26-30 Ekim 1986).
Aralık 1986 Kazakistan'ın başkenti Alma-Ata'da Rus karşıtı ayaklanma vuku buldu (17-18 Aralık 1986) .

1987

1987 Filistin'de İsrail işgaline karşı İntifada başladı.

Ocak 1987 Gümülcine'ye bağlı Demirbeyli ve Samanlı köyleri topraklarının fabrika ve yarı açık cezaevi yapılacağı gerekçesiyle Yunan hükümeti tarafından kamulaştırıldı (5 Ocak 1987).

Ağustos 1987 PKK'nın Katliamları: Siirt-Eruh-Bağgöze bucağı, Kılıçkaya köyü Çağlayan (Milan) mezrasına yapılan saldırıda 2'si çocuk, toplam 25 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir (18 Ağustos 1987) .
Ekim 1987 PKK'nın Katliamları: Şırnak-Meşeiçi köyü Çobandere mezrasına yapılan silahlı saldırıda 13 vatandaşımızı katletmiştir (10 Ekim 1987).

Ekim 1987 Kapatılan TİP'in Genel Başkanı Behice Boran, Belçika'da öldü (11 Ekim 1987 Türkiye).
1988

1988 Irak Milli Türkmen Partisi kuruldu. Parti Bağdat rejiminin baskıcı, acımasız politikalarını dikkate alarak kendini Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesinden sonra 1991 'de deklare etti. Irak Milli Türkmen Partisi'nin deneyimli ve idealist yöneticilerinin çabaları neticesinde dünya, Türkmen varlığından haberdar oldu. IMTP yöneticileri Riyad, Beyrut, Londra ve ABD'de yapılan toplantılara iştirak ettiler. ABD, İngiltere gibi Irak sorunu ile yakından alakalı devletlerin başkentlerini ziyaret ederek görüşmelerde bulundular. Avrupa Parlamentosu gibi önemli mahfillerde Kürtlerle eşit temsil edilmeyi başardılar.

Mart 1988 PKK'nın Katliamları: Siirt-Eruh-Yağızoymak köyü civarında koyun otlatan çobanlardan 9'u teröristler tarafından boğularak katledilmiştir (29 Mart 1988).
Nisan 1988 Körfez'de İran-ABD çatışması gerçekleşti (18 Nisan 1988).
Mayıs 1988 PKK'nın Katliamları: Hakkari-Uludere-Ortabağ köyüne yapılan silahlı saldırıda 6 vatandaşımız katledilmiştir (2 Mayıs 1988).

Mayıs 1988 PKK'nın Katliamları: Şırnak-Taraklı ve üç kardeşler mezrasına saldıran teröristler 5'i kadın toplam 13 vatandaşımız katledilmiştir (7 Mayıs 1988).

Mayıs 1988 PKK'nın Katliamları: Mardin, Nusaybin, Taşköy Balminin mezrasına saldıran teröristlerce 7'si çocuk olmak üzere toplam 10 vatandaşımız katledilmiş, 3 vatandaşımızda yaralanmıştır (8 Mayıs 1988).
Temmuz 1988 Komünist Parti, Gorbaçov'un Perestroika politikasını onayladı (1 Temmuz 1988v).

Ağustos 1988 İran-Irak savaşında ateşkes yapıldı (8 Ağustos 1988).

Ekim 1988 Gorbaçov, SSCB lideri oldu (1 Ekim 1988).

Kasım 1988 ABD'deki seçimleri Cumhuriyetçi aday J. Bush kazandı (8 Kasım 1988).

Kasım 1988 Sürgündeki Bağımsız Filistin Devleti, kuruldu (24 Kasım 1988).
1989

1989 Sovyet kuvvetleri, Afganistan'dan geri çekildi.
1989 İdil/Volga bölgesinde İslam'ın kabulünün 1100. yıldönümü kutlandı (Hicri takvime göre). 1989 İran'ın dini lideri Ayetullah Humeyni öldü.

Şubat 1989 Özbekistan, Taşkent'te Rus karşıtı ayaklanmalar vuku buldu (Şubat 1989).

Mayıs 1989 Miloşeviç Sırp Cumhuriyeti Başkanlığına seçildi (8 Mayıs 1989).

Haziran 1989 Özbekistan'da, Özbekler ve Mesket Türkleri arasında etnik çatışmalar vuku buldu (Haziran 1989).
Haziran 1989 Kazakistan, Novyi 'Uzen'de ayaklanmalar (Haziran 1989).
Haziran 1989 Pekin'de Tiananmen Meydanı katliamı: Pekin'in Tienanmen Meydanı'ndaki büyük öğrenci gösterisine asker müdahale etti. 2 bin civarında öğrenci hayatını kaybetti (3/4 Haziran 1989).
Haziran 1989 Nazarbayev Kazakistan Komünist Partisi Başkanlığı'na getirildi (22 Haziran 1989).
Haziran 1989 Vidovdan günü kutlandı. Kosova'da Sırpların Osmanlılara yenilgisinin 600. yıldönümü kutlandı. Bir milyon Sırp'a hitap eden Miloşeviç, Sırpların egemenlik amaçlarını ilk kez kamuoyuna açıkladı (28 Haziran 1989).

Ekim 1989 7 bin Doğu Alman vatandaşı, çeşitli Doğu Avrupa ülkelerinden özel trenlerle Batı Almanya'ya geçti (1 Ekim 1989).

Kasım 1989 Turgut Özal, Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı oldu (9 Kasım 1989). 17 Nisan 1993'de vefatıyla görevi sona erdi.
Kasım 1989 Berlin Duvarı yıkıldı (9 Kasım 1989).
Kasım 1989 PKK'nın Katliamları: Hakkari-Yüksekova İkiyaka köyü Aşağımolla Yasin Mahallesine yapılan silahlı saldırıda 28 vatandaşımız katledilmiş, 2 vatandaşımız da yaralanmıştır (24 Kasım 1989).
Aralık 1989 Romanya'da Halk İhtilali ile komünist rejim yıkıldı.
Aralık 1989 ABD Başkanı George Bush ve Sovyet lider Mikhail Gorbaçov soğuk savaşın resmen sona erdiğini Malta zirvesinde açıkladılar (3 Aralık 1989).
Aralık 1989 ABD, Panama'yı işgal etti (21 Aralık 1989).
Aralık 1989 Türkler; komünist rejimin devrilmesinden sonra, Romanya Demokrat Türk Müslüman Birliği'ni kurdular (29 Aralık 1989). Bu birlik ne yazık ki kısa bir süre sonra; Romanya Türkleri'nin Demokratik Birliği, Romanya Tatar-Türk Müslümanlarının Demokrat Birliği olarak ikiye ayrıldı. Bu iki topluluk, girişimler sonucu 30 Temmuz 1994'te Türk-Tatar Birlikleri Federasyonu altında birleşmişlerdir. Romanya'da, milli azınlıkların birlikleri bir siyasi parti statüsünde kabul edilmekte ve birer milletvekiliyle mecliste temsil edilmektedirler. Türk azınlık bu birlikler aracılığı ile Romen Meclisi'nde temsil edilmektedir.
1989-1991 Mihail Gorbaçev (Son Sovyetler Birliği lideri).

1990

1990 Tataristan Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etti.

1990 Erivan'da, "Arev" adında Yahudi-Ermeni Kültür Derneği kuruldu.
1990 BM Güvenlik Konseyi'nin 649 sayılı kararını aldı: Bu kararla BM, Ada'daki her iki tarafı da, kabul edilebilir bir çÖzim bulma yolunda çaba göstermeye çağırdı. Aynı karar, böyle bir çÖzimün iki toplumlu, iki kesimli bir anlayışa sahip olması ve çÖzimün siyasi olarak iki eşit toplum liderinin direkt görüşmeleri yoluyla sağlanması gerektiğini vurguladı. Kararın, Kıbrıs sorununu 1974'te değil de, 1960'lara hatta öncelerine dayandırması bir başka önemli nokta idi. 1990 Temmuzu'nun ilk haftası içinde Kıbrıs Rum Yönetimi "Kıbrıs" adına AB'ye üyelik için başvurdu. BM'nin ve Türk tarafının uyarılarına rağmen topluluk 11 Eylül 1990'da bu başvurunun normal süreç içinde değerlendirilmesini kararlaştırdı.

Ocak 1990 Kızıl Ordu Birlikleri Baku'ye girerek katliam yaptılar (19-20 Ocak 1990). Şubat 1990 Tacikistan'da etnik ayaklanmalar (Şubat 1990).

Şubat 1990 Belgrad hükümeti, Kosova'da göstericilere karşı tank ve savaş uçağı kullandı (1 Şubat 1990).

Haziran 1990 SHP'den ayrılan Güneydoğu kökenli bazı milletvekilleri, Halkın Emek Partisi'ni (HEP) kurdular (7 Haziran 1990 Türkiye).

Haziran 1990 Kosova'daki bütün Arnavut resmi görevliler/yöneticiler görevlerinden alınarak yerlerine Sırplar atanmaya başlandı (26 Haziran 1990).

Temmuz 1990 Kosova Prizren'de Türk Demokratik Birliği Partisi kuruldu. Partinin kurulmasıyla bunalımlı günler geçiren Türk toplumu rahatlamıştır. Ayrıca Türk okullarının kapatılması ve Türk soyluların maruz kalabilecekleri ayırımcılık büyük ölçüde giderilmiştir (19 Temmuz 1990).

Ağustos 1990 Irak ordusu Kuveyt'i 18 bin kilometrekarelik, 967 bin nüfuslu ülkeyi 4 saatte işgal etti. Irak Devlet Başkanı Saddam, işgale gerekçe olarak Kuveyt'in bol petrol üretip fiyatları düşürmesini gösterdi ve Kuveyt'i Irak'ın ili olarak ilan etti. İşgal tüm dünyadaki tepkiyle karşılanırken, Türkiye-Irak petrol boru hattının kapatılması gündeme geldi (2 Ağustos 1990).
Eylül 1990 TBMM gizli oturumda, 'Ülke dışına asker gönderme ve yabancı askerlerin Türkiye'de bulundurulması' konusunda yetki hükümete verildi (5 Eylül 1990 Türkiye).

Ekim 1990 Doğu Almanya ve Batı Almanya birleşti (3 Ekim 1990).
Ekim 1990 İkinci Dünya Savaşından sonra Doğu Almanya ve Federal Almanya iki devlet halinde ayrılan Almanya Berlin Duvarı'nın yıkılması ile birleşti (3 Ekim 1990).
Kasım 1990 İngiltere'de Thatcher istifa etti; J. Major başbakan oldu (27 Kasım 1990).
Aralık 1990 Cumhuriyet Yüksek Konseyi tarafından Karakalpakistan'ın özerkliği kabul edilerek Özbekistan'ın ilk ve tek özerk cumhuriyeti olduğu onaylandı (1 Aralık 1990).
Aralık 1990 Aliya İzzetbegoviç, Bosna-Hersek devlet başkanlığına seçildi (20 Aralık 1990).
Aralık 1990 Anayasa değişikliğini kabul eden Hırvatistan, egemen devlet olduğunu ilan etti (23 Aralık 1990).
Aralık 1990 Slovenya bağımsızlığını açıkladı (26 Aralık 1990).
1990-1991 Irak, Kuveyt'i işgal etti. Körfez Savaşı yapıldı (Çöl Fırtınası Harekatı). Irak üç parçaya bölündü.
1991
1991 Sovyetler Birliği'nin dağılması ve ardından Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan Cumhûriyetleri'nin bağımsızlık ilanları (Yaz 1991).

1991 Irak'ın Kuveyt'i ilhakına karşı yapılan Körfez savaşı, Orta Doğu'daki dengeyi korumak için Filistin Devleti'nin diplomatik açıdan yeniden düşünülmesine sebep oldu. Kasım ayında İspanya'da, İsrail ve Arap devletlerinin katıldığı bir barış konferansı yapıldı.

1991 Çeçenler milli bağımsızlık hareketi başlattılar ve Rusya ile federatif mukaveleyi imzalamadılar. Yine aynı tarihte Çeçen ve İnguş cumhuriyetleri olmak üzere ikiye ayrıldılar. Çeçenler, 10. yüzyıldan sonra uzun bir dönem boyunca Ortodoks rahiplerin yönetiminde yaşadılar. 17. yüzyılda bölgede yayılmaya başlayan Müslümanlık 19. yüzyıl ortalarında birinci din durumuna geldi. Çeçenler, batıda aynı dili konuştukları İnguşların yaşadığı bölgenin 1774'te Rusya'nın eline geçmesiyle uzun yıllar diğer Kafkas halklarıyla birlikte Ruslara karşı direndiler. 1917 Ekim devriminden sonra Terek-Dağıstan yerel hükümetine bağlandılar. 1920'de Sovyetler bölgede kesin denetimi sağladılar.

1991 Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kıbrıs konusunda bir 'dörtlü konferans' toplanmasını önererek, o güne kadar sorunun iki toplum arasında görüşülmesi gerektiğini savunagelmiş olan Türkiye'nin bu anlayışına da değişiklik getirdi. Özal'ın önerisine göre Kıbrıs sorunu, KKTC, Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye ve Yunanistan arasında ele alınmalıydı. 28 Haziran 1991'de BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporda Türkiye'nin önerdiği Dörtlü Zirve Toplantısı'nı kabul ettiğini belirtti.
1991 Kırım Devlet Üniversitesi'nde Tatar Türkçesi ve Edebiyatı Bölümü açıldı. 1995 yılına kadar bu bölüme her yıl 50 öğrenci kabul ediliyordu. Ancak, 1996 yılından itibaren sayı düşürülerek 30 öğrenci kabul edilmeye başlandı.

1991 Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nde Meclis ve Cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Cumhurbaşkanlığına Mintimir Şeymiyev seçildi.

Ocak 1991 Ermeniler, Hacılar kentine bombalı saldın düzenledi. Saldırıda 3 Sovyet askeri ile 2 Azeri öldü. Ermeniler ayrıca, Azerbaycan'ın Sesi gazetesi muhabiri Savâtin Askerova'yı katletti (21 Ocak 1991).

Şubat 1991 Elmira Kafarova, Azerbaycan Yüksek Sovyet Başkanlığına seçildi (5 Şubat 1991). Şubat 1991 Slovenya Parlamentosu Yugoslavya devletinin dağıtılmasını önerdi (20 Şubat 1991).
Şubat 1991 Bakü'de, Transkafkasya Müslümanları Dinişleri Başkanlığı'na bağlı faaliyetlerini sürdüren medrese, İslam Enstitüsü'ne dönüştürüldü (22 Şubat 1991).

Şubat 1991 Irak Kuveyt'ten çekilmeyi kabul etti (25 Şubat 1991).

Şubat 1991 Krajina Sırpları Hırvatistan'dan bağımsızlıklarını ilan ettiler (28 Şubat 1991).

Şubat 1991 Körfez Savaşında ateşkes ilan edildi (28 Şubat 1991).

Mart 1991 Sırp-Hırvat milisler arasında Milli Park Plitvice'de çıkan çatışmalarda JNA (YHO) Sırp çetecilerle birlikte hareket ettiler (31 Mart 1991).

Nisan 1991 Azerbaycan'ın Kazak bölgesine, sılahlı bir Ermeni grubu saldırdı. Olay üzerine Sovyet ordu birlikleri ile Ermeniler arasında çıkan çatışmada, 15 Ermeni hayatını kaybetti (3 Nisan 1991).
Nisan 1991 Karabağ'da, Ermeniler ile Azeriler arasında çatışmalar çıktı. Azeri köyleri Ermeniler tarafından top ateşine tutuldu (13 Nisan 1991).

Nisan 1991 Suşa kasabasına bağlı Azeri köyleri, Ermeni köylerinden açılan top ve makineli tüfek ateşine maruz kaldı. Olayda 3 Azeri öldü, 3 ev yıkıldı, 3 ev de oturulamaz hale geldi (23 Nisan 1991).
Nisan 1991 Karabağ bölgesinde, 4 Azeri güvenlik görevlisi öldürüldü. Olayı "Karabağ Savaşçıları" adlı örgüt üstlendi (26 Nisan 1991).
Mayıs 1991 Yugoslavya Devlet Başkanlığı Konseyi, JNA'ya çatışmalara müdahale edebileceğini bildirdi (5 Mayıs 1991).
Mayıs 1991 Sırplar, Anayasa gereği (sıra ile) Devlet başkanlığını üstlenmesi gereken Hırvat-Stepe Mesiç'in göreve başlamasını engellediler (16 Mayıs 1991).

Mayıs 1991 Hırvatistan'da referandum yapıldı. Halkın %94'ü bağımsızlık için oy kullandı. Referanduma katılım oranı %86 oldu (19 Mayıs 1991).

Haziran 1991 Türkiye ve KKTC, aldıkları kararlarla her iki ülkeye giriş çıkış yapacak kişilerde pasaport zorunluluğunu kaldırdı. Giriş ve çıkışlar için yalnızca nüfus cüzdanının yeterli olacağı açıklandı (13 Haziran 1991).

Haziran 1991 ANAP Üçüncü Olağan Genel Kongresi'nde Mesut Yılmaz, rakibi Yıldırım Akbulut'u 100 oy geride bırakarak, 623 oyla genel başkanlığa seçildi. Diğer aday Hasan Celal Güzel, ilk turda 20 oyda kalınca başkanlık yarışından çekildi ve daha sonra da partiden istifa etti (15 Haziran 1991 Türkiye).
Haziran 1991 Slovenya ve Hırvatistan bağımsızlıklarını ilan etti (25 Haziran 1991).
Haziran 1991 Avusturya ve Macaristan sınırlarını kontrol etmek isteyen JNA tanklarla Slovenya'ya doğru ilerlemeye başlayınca, Sloven milis kuvvetleriyle şiddetli çarpışmalar meydana geldi; hava kuvvetleri Ljubljana havaalanını bombaladılar (26 Haziran 1991).

Ağustos 1991 Azerbaycan istiklalini ilan etti (30 Ağustos 1991).

Ağustos 1991 Özbekistan istiklalini ilan etti (31 Ağustos 1991).

Ağustos 1991 Kırgızistan istiklalini ilan etti (31 Ağustos 1991).

Eylül 1991 Ermenistan bağımsızlığını ilan etti. 23 Eylül'de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan fiilen ve hukuken bağımsız oldu (23 Eylül 1991).

Ekim 1991 Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti: Azerbaycan'da Halk oylaması yapılarak Azerbaycan'ın istiklali kesinleşti. Azerbaycan'ın istiklalini ilk tanıyan ülke Türkiye oldu (18 Ekim 1991).
Ekim 1991 Türkmenistan bağımsızlığını ilan etti (27 Ekim 1991).
Kasım 1991 Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nin eski itibarı iade edilmiştir. Rusya, onlara haksızlık edilerek sürgüne gönderildiklerini kabul etmiş ve Cumhuriyetin itibarını iade etmiştir (17 Kasım 1991).

Aralık 1991 Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher'e mektup yazan BM Genel sekreteri Perez de Cuellar, Genscher'i seçici bir tanımadan (Hırvatistan ve Slovenya'yı kastederek) kaçınması için uyardı (13 Aralık 1991).
Aralık 1991 Kazakistan istiklalini ilan etti (16 Aralık 1991).
Aralık 1991 Yakutistan'da doğrudan başkanlık seçimi yapıldı. Başkan göreve gelir gelmez birinci iş olarak cumhuriyetin adını "Saha Cumhuriyeti" olarak ilan etti. Yakutlar Orhun kitabelerinde de Kurıkan adıyla geçmektedir. Daha sonra ku-zeye çekilen Yakutların ana Türk kütlesiyle bağları kopmuştur. Bu yüzden Saha (Yakut) Türkçesi Türkiye Türkçesinden ve diğer Türk lehçelerinden biraz uzaktır. Sahalar'ın tarihte 10 asra yakın bir süre varlıklarını sürdüren İskit (Saka) Türklerinin bir uzantısı oldukları da uzmanlarca belirtilmektedir. Kendilerine Saha demeleri de, buna bir delil sayılmaktadır (20 Aralık 1991).
Aralık 1991 Almanya, Hırvatistan ve Slovenya'yı tanıdı (23 Aralık 1991).
Aralık 1991 PKK'nın Katliamları: İstanbul-Bakırköy İstanbul Caddesi üzerinde terör örgütü PKK lehine sloganlar atarak kanunsuz gösteri yürüyüşü yapan 40-50 kişilik bir grup Egebank, Kit, Arçelik, Emlak Bankası, Çetinkaya Mağazalarına molotof kokteyl atmış, Çetinkaya Mağazası'nda çıkan yangın sonucu 3 erkek, 1 çocuk, 7 kadın toplam 11 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 14 vatandaşımız yaralanmış, olayla ilgili olarak 47 kişi yakalanmıştır (25 Aralık 1991).

Aralık 1991 Sovyetler Birliği dağıldı. 23 Eylül'de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan fiilen ve hukuken bağımsız oldu (26 Aralık 1991).
1992
1992 100 paragraftan oluşan BM Fikirler Dizisi, tarafların onayına sunuldu. New York'ta sürdürülen görüşmelerin ardından, BM Genel Sekreteri Butros Gali, toprak düzenlemeleri ve anayasal konuların tümünü kapsayacak bir paket anlaşma hazırladı. Türk tarafı 100 paragraftan 91'ini onayladığını açıkladı. Rum tarafında ise, Kıbrıs Rum lideri Yorgo Vasiliu paketi onaylarken, daha sonra iktidara gelen Glafkos Klerides ile bu pakete karşı çıktı.

1992 Tataristan Özerk Cumhuriyeti: SSCB'nin dağılmasıyla Tataristan'da da geniş çapta bir milli kurtuluş hareketi başladı. Tataristan tam siyasi bağımsızlığını ilan etti ve Rusya'dan ayrılma niyetini bildirdi.Ancak Rusya Parlamentosu buna ret cevabı verdi. Bugün başkenti Kazan şehri olan Tataristan, Rusya Fedarasyonu'na bağlı özerk bir Türk cumhuriyetidir.
Ocak 1992 Karadziç liderliğinde Bosnalı Sırplar "Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti"ni kurduklarını açıkladılar (9 Ocak 1992).

Şubat 1992 BM koruma gücü olarak UNPROFOR'un (United Nations Protection Forces) Yugoslavya'da konuçlandırılacağı açıklandı (21 Şubat 1992).

Şubat 1992 Hırvatlar ve Müslümanlar Bosna Hersek'te yapılan referandumda bağımsızlık için oy kullandılar. %63 Evet oyu çıkarken, referanduma katılma oranı %95.9 olarak gerçekleşti. Sırplar Referandumu boykot ettiklerini açıkladılar (29 Şubat 1992).
Mart 1992 Lizbon'da yapılan görüşmelerde Bosna Hersek'in etnik yapıya göre kantonlara
ayrılması kararlaştırıldı (17 Mart 1992).
Mart 1992 PKK'nın Katliamları: Şırnak-Cizre ilçe merkezinde toplanan bir grup, PKK lehinde slogan atarak yürüyüşe geçtiği sırada Cizre'nin Güneydoğusundaki Saklan deresi istikametinden 1000-1500 kişilik PKK bayraklı bir grupta Cizre ilçesine doğru yürüyüşe geçmiş, ilçe merkezinde topluluk içerisinden Güvenlik Kuvvetlerine ateş açılmış, çıkan olayda 13 vatandaşımız katledilmiş, 26 sivil de yaralanmıştır (21 Mart 1992).

Nisan 1992 Bosna Hersek hükümeti ülkede olağanüstü hal ilan etti. Bütün Nisan ayı boyunca Sırplar Saraybosna çevresinde daha önce JNA'dan devraldıkları mevzilerden şehre ağır silahlarla ateş açmaya başladılar (8 Nisan 1992).
Nisan 1992 Bosna Hersek AGİK'e kabul edildi (30 Nisan 1992).
Mayıs 1992 İzzetbegoviç görüşme dönüşünde Saraybosna havaalanında esir alındı (2 Mayıs 1992).
Mayıs 1992 Bosna Hersek Savunma Bakanlığı kendi düzenli ordusunu kurmaya başladı (20 Mayıs 1992).

Haziran 1992 Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Halk Cephesi Lideri Ebulfez Elçibey kazandı (7 Haziran 1992).

Haziran 1992 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1.100 BM askeri ve 60 askeri gözlemciyi Saraybosna'ya gönderme kararı aldı. Aynı tarihte alınan 758 no'lu kararda ise Saraybosna'da Butmir havaalanının insanı yardıma açılması için Sırpların burayı boşaltması istendi (8 Haziran 1992).

Haziran 1992 Hırvat Savunma Konseyi Birlikleri (HVO) Mostar'ı işgal etmeye başladı (18 Haziran 1992).

Kasım 1992 Bill Clinton ABD Başkanı seçildi (3 Kasım 1992). 1993
1993 AB, Haziran 1993'te Kıbrıs'ın tam üyelik için gerekli şartları taşıdığını belirten görüşünü yayınladı. Aynı yıl Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi arasında Ortak Savunma Doktrini imzalandı.

1993 İsrail ve FKÖ birbirlerini karşılıklı tanıdılar. Bu anlaşma, Gazze Şeridi ve Batı Yakasındaki Jericho kasabasında dahili Filistin özerk yönetimi için ve işgal edilmiş bölgelerden İsrail birliklerinin aşamalı olarak çekilmesini öngören planları havi idi. Oslo Anlaşması imzalandı. II. anlaşma 1995 tarihinde yine Oslo'da imzalandı.

Ocak 1993 ABD Başkanı Bush ve Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, ilk nükleer silah indirimi anlaşması yapıldı (3 Ocak 1993).
Ocak 1993 MHP'nden ayrılan Muhsin Yazıcıoğlu önderliğinde, Büyük Birbik Partisi kuruldu (29 Ocak 1993 Türkiye).
Mart 1993 ABD, Doğu Bosna'ya hava köprüsü kurdu (1 Mart 1993).
Mart 1993 Saraybosna yılın en şiddetli topçu ateşi altında kaldı (21 Mart 1993).
Mart 1993 Bu tarihe kadar Sırpların Boşnaklar üzerine uçak ve helikopterlerle 700'den fazla saldırı gerçekleştirdiğini tespit eden BM, şiddet kullanarak uçuş yasağını gerçekleştireceğini açıkladı
(31 Mart 1993).
Nisan 1993 NATO uçakları Bosna hava sahasındaki uçuş yasağını denetleme görevine başladı (12 Nisan 1993).
Mayıs 1993 Bosnalı Sırpların parlamentosu VOBP, reddedildi (6 Mayıs 1993).
Mayıs 1993 Süleyman Demirel, Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı oldu (16 Mayıs 1993). 16 Mayıs 2000'de görevi sona erdi.

Temmuz 1993 Anayasa'nın 133. Maddesinde değişiklik öngören tasarı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Böylece, özel radyo-televizyon işletilmesi ve kurulması serbest bırakıldı (8 Temmuz 1993 Türkiye).
Eylül 1993 İzhak Rabin ve Yaser Arafat, Beyaz Saray'da Ortadoğu barışı için imza attılar (13 Eylül 1993).

Ekim 1993 Moskova'da Ordunun Parlamentoyu Top Ateşine Tutmasının Ardından Parlamenterler Teslim Oldu. İki Günden Fazla Süren Çarpışmalarda 300'den Fazla Kişinin Öldüğü Sanılıyor (4 Ekim 1993).

Ekim 1993 Rusya'nın başkenti Moskova'da ordu Parlamento'ya top ateşine tutması sonucu parlamenterler teslin oldu ve iki gün süren çarpışmalarda 300'den fazla kişi öldü (4 Ekim 1993).

Kasım 1993 Güney Afrika siyasi liderleri, ırk ayrımına son veren yeni Anayasa'yı kabul ettiler (17 Kasım 1993).
1994
1994 BM Genel Sekreteri Butros Gali'nin girişimleriyle Kıbrıs'ta ortak anlaşma zemininin oluşturulması amacıyla 'Güven Arttırıcı Tedbirler Paketi' düzenlendi. ABD'nin destek verdiği pakete Rum tarafı karşı çıkınca 1994'te rafa kaldırıldı. 1996-3 Haziran'da bir Kıbrıslı Rum asker, BM denetimindeki bölgede bir Kıbrıslı Türk asker tarafından vurularak öldü. 11 Ağustos 1996'da Kıbrıslı Rum motosikletçiler, Yeşil Hat'tı geçmeye kalkışınca Kıbrıslı Türk göstericiler ve Türk askerleri ile çatıştı. 70'ten fazla kişi yaralandı. Bir Kıbrıslı Rum öldü. 14 Ağustos 1996'da Kıbrıs'ta Derinya bölgesinde Türk güvenlik güçleri, Türk bayrağını indirmeye kalkışan bir Rum gencine ateş açtı. Rum genç öldü. 8 Eylül 1996'da Güney Kıbrıs tarafından açılan ateş sonucu bir Türk askeri şehit oldu, biri yaralandı. 13 Ekim 1996'da Kıbrıs Türk kesimine geçen bir Rum, askerlerce öldürüldü. 6 Şubat 1997'de Kıbrıslı Türk ve Rumlar birbirine ateş açtı. Ölen veya yaralanan olmadı.
1994 Tataristan ile Rusya Cumhuriyeti arasında İkili Devlet Anlaşması imzalandı.
1994 Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT): Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Konferansı, 1973 yılında 35 ülkenin katılımı ile Helsinki'de başlamış ve 1975 yılında Helsinki Nihai Senedi kabul edilmiştir. Bu senette yer alan prensipler, bu teşkilatın anayasası olarak görev yapmıştır. Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Konferansı 1994 yılı Budapeşte Zirvesi'nde bir değişiklikle Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) olarak yeniden adlandırıldı.
Şubat 1994 PKK'nın Katliamları: İstanbul-Tuzla istasyonunda tren beklerken çöp bidonuna PKK terör örgütü mensuplarınca yerleştirilen bombanın patlaması sonucu (5) askeri öğrenci hayatını kaybetmiş, 16 askeri öğrenci ve 11 er yaralanmıştır (12 Şubat 1994).
Şubat 1994 NATO, tarihinin ilk saldırısını Sırplara gerçekleştirdi (28 Şubat 1994).
Nisan 1994 Alman Hükümeti, NATO askeri yardımı çerçevesinde Türkiye'ye verilen silahların sevkiyatını, "iç çatışmalarda kullanıldığı" gerekçesiyle geçici olarak durdurdu. Böylece 15 Nisan'da gönderilmesi planlanan optik cihazlar, yedek parçalar ve Fantom-4 modeli uçakların teslimi durduruldu (8 Nisan 1994).

Nisan 1994 RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın partisinin grup toplantısında kullandığı 'İktidara geleceğimiz kesindir. Bu geçiş tatlı mı olacak, tatsız mı, canlı mı olacak, cansız mı, kanlı mı olacak kansız mı? Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi?' şeklindeki sözler ortalığı karıştırdı. Erbakan'ın sözleri kamuoyunda büyük tepki yaratırken, Ankara DGM Başsavcılığı soruşturma açtı (13 Nisan 1994 Türkiye).

Nisan 1994 Güney Afrika'da ilk çok ırklı seçimler yapıldı. Seçimlerin galibinin, oyların yüzde 62'sini toplayan siyah lider Nelson Mandela liderliğindeki Afrika Ulusal Kongresi (ANC) olduğu açıklandı (26 Nisan 1994).

Mayıs 1994 Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İle İsrail, Batı Şeria ve Gazze'de Yaşayan Filistinlilere Özerklik Verilmesini Öngören Anlaşmaya imza attılar (4 Mayıs 1994).
Mayıs 1994 Nelson Mandela, Güney Afrika'nın ilk siyah lideri oldu (10 Mayıs 1994).
Temmuz 1994 FKÖ Lideri Yaser Arafat'ın 27 yıllık sürgünü sona erdi. Filistin topraklarına ilk kez ayak basan Arafat, Gazze'ye gitti (1 Temmuz 1994).
Temmuz 1994 Kuzey ve Güney Yemen arasında iki aydır devam eden savaş, Kuzeylilerin Güney'i yenmesiyle sonuçlandı (7 Temmuz 1994).
Eylül 1994 Türkiye'ye 9 milyon ton petrol imkanı sağlayan Azeri Petrol Anlaşması Bakü'de imzalandı. Anlaşma, Amaco, BP, Statoil, Lugoil, Remco, Unical, Penzoil, Nacdermot ve TPAO'nun oluşturduğu konsorsiyum ile Azerbaycan Milli Petrol Şirketi Socar arasında imzalandı. Rusya, anlaşmayı tanımadığını açıkladı (20 Eylül 1994).
Ekim 1994 Genç Demokrat Parti MHP'ye katıldı (5 Ekim 1994 Türkiye).
Ekim 1994 Nobel Barış Ödülü, FKÖ Lideri Yaser Arafat, İsrail Başbakanı İzak Rabin ve İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Perez arasında paylaştırıldı (14 Ekim 1994).
Aralık 1994 Çeçenistan, Rus ordusu tarafından işgal edildi (11 Aralık 1994).
1995
Şubat 1995 İki sosyal demokrat parti, CHP ve SHP, CHP'nin çatısı altında birleşti. Bugün yapılan kurultayda, iki parti genel başkanının ittifakıyla Hikmet Çetin genel başkanlığa seçildi (18 Şubat 1995 Türkiye).

Nisan 1995 Irak Türkmen Cephesi kuruldu: Türkmen parti ve kuruluşlarını tek çatı altında toplamak amacı ile Ekim 1994'te Türkmen Cephesi kuruluş çalışmaları başlatıldı. 23 Nisan 1995'te Irak Türkmen Cephesinin kurulduğu resmen ilan edildi.

Mayıs 1995 PKK'nın Katliamları: İstanbul, Küçükçekmece Cennet Mahallesi, Hürriyet Caddesi üzerinde bulunan Nazlı Giyim Mağazasına kimliği teröristlerce molotof kokteyl atılmış, çıkan yangında 3 vatandaşımız ölmüş, 1 kişi de yaralanmıştır (4 Mayıs 1995).

Mayıs 1995 Türkiye-İran Doğalgaz Anlaşması Esenboğa Havaalanı Şeref Salonu'nda İran Petrol Bakanı Gulemreza Agazade ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Veysel Atasoy arasında imzalandı (5 Mayıs 1995).

Temmuz 1995 Srebrenica Katliamı: Bosna Savaşı'nın yaşandığı 11 Temmuz 1995'de, Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edilen Srebrenica'yı ve kasabadaki mültecileri korumakla görevli Hollanda askerleri bölgeyi Sırp ordusuna teslim etti ve bu tarihten itibaren tarihin en acımasız katliamlarından biri yaşandı (11 Temmuz 1995).
Temmuz 1995 Türkiye'de ilk sivil anayasa değişikliği yapıldı (23 Temmuz 1995).
Eylül 1995 Batı Şeria'nın Filistin yönetimine devrini öngören anlaşma FKÖ lideri Arafat ile İsrail Başbakanı Rabin arasında, Beyaz Saray'da imzalandı (28 Eylül 1995).

Aralık 1995 Ömrünü Doğu Türkistan davasına adayan İsa Yusuf Alptekin, Türkiye'de 95 yaşında öldü (17 Aralık 1995).
Aralık 1995 AB ile Türkiye arasında, Serbest Ticaret Anlaşması (tek taraflı Gümrük Birliği) parafe edildi (21 Aralık 1995).

Aralık 1995 Erken Genel Seçim yapıldı. Refah Partisi, çok az bir farkla seçimden birinci parti olarak çıktı (24 Aralık 1995 Türkiye).
1996
Şubat 1996 Türkiye-Türkmenistan doğalgaz anlaşması Ankara'da imzalandı (13 Şubat 1996).
Haziran 1996 PKK'nın Katliamları: Diyarbakır-Elazığ karayolu üzerinde bulunan Altındağ dinlenme tesislerine teröristler tarafından yapılan silahlı saldırı sonucu, 1 Uzman Çavuş, 1 Polis Memuru şehit olmuş, 6 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 1 Polis Memuru ile 11 vatandaşımız yaralanmıştır (22 Haziran 1996).
Ekim 1996 Türkiye-Bosna Hersek Ticaret ve Ekonomik İşbirliği anlaşması imzalandı (4 Ekim 1996) .
1997
Ocak 1997 SS-300 Füze Krizi (4 Ocak 1997): Kıbrıslı Rumların, Rusya'dan S-300, yerden havaya 150 km. menzilli füze alımına dair anlaşmaya imza koyması, uluslararası arenayı ve dolayısıyla hassas Türk-Yunan ilişkilerini karıştırdı. Türkiye, Kıbrıslı Türklerin güvenliğini tehdit edecek herhangi bir gelişmeye göz yummayacağını açıkladı. İngiltere ve BM de anlaşmaya sert tepki gösterdi. 24 Şubat 1997'de AB, Kıbrıs'ın AB'ye tam üyeliğine dair geleneksel tavrını değiştirerek, Kıbrıs'ın AB'ye tam üyeliğinin gerçekleşebilmesi için Ada'da önce siyasi çÖzimün şart olduğunu açıkladı ve Yunanistan da bu açıklamaya tepkilerini bildirdi. AB, ilk defa, topluluğa tam üyelik konusunda Kıbrıs Türklerinin de dikkate alınması gerektiğini, tam üyelik görüşmelerine Ada Türklerinin de katılması gerektiğini belirtmek suretiyle net şekilde ifade ediyordu. Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos, bu açıklamaların hemen ardından, AB'nin Doğu'ya doğru genişlemesini veto edeceğini açıkladı.
Ocak 1997 Rusya, barış anlaşması gereğince Çeçenistan'daki askerlerini geri çekti (5 Ocak 1997) .
Şubat 1997 Kamuoyunda Post-Modern Askeri Darbe olarak da nitelendirilen 28 Şubat Süreci başladı (28 Şubat 1997 Türkiye).: Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997 tarihli toplantısında, irtica tehlikesinin tırmanmakta olduğu uyarısını yapınca yeni bir süreç başladı. Bu gerilimli süreçte, Başbakan Erbakan görevi hükümet ortağı DYP'nin Genel Başkanı Çiller'e devretmek amacıyla 18 Haziran 1997'de istifa etti. Cumhurbaşkanı Demirel ise 19 Haziran 1997'de, hükümeti kurmakla Çiller'i değil, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı görevlendirdi ve Yılmaz'ın kurduğu, kamuoyunda "Anasol-D" olarak adlandırılan ANAP-DSP-DTP koalisyon hükümetini onayladı.
Mart 1997 Robert Koçaryan, Ermenistan başbakanı oldu (20 Mart 1997).
Nisan 1997 Alparslan Türkeş (25 Kasım 1917 Kıbrıs Lefkoşa-4 Nisan 1997 Ankara) öldü. Alparslan Türkeş, 1936 yılında Kuleli Askeri Lisesi'nden, 1938 yılında Kara Harp Okulu'ndan asteğmen rütbesi ile mezun oldu. Üsteğmen Alparslan Türkeş, 1944 yılında şair ve yazar A. Nihal Atsız'a yazdığı mektuplar sebebiyle "Türkçülük ve Turancılık Davası" sanığı olarak tutuklandı ve 1945'te beraat etti. Yüzbaşı Alparslan Türkeş 1948'de Amerika Birleşik Devleti Piyade Okulu ve Amerikan Harp Akademisi'nde çağdaş askeri gelişmeler konusunda kurs görmek üzere Amerika'ya gönderildi. 1944 yılında Harp Akademileri'ne giriş sınavını kazanmasına rağmen "Türkçülük ve Turancılık Davası" sebebiyle ertelenen bu hakkı 1952 yılında iade edildi ve 1955'te Harp Akademisi'nden mezun olarak kurmay subay oldu. Kurmay Binbaşı Alparslan Türkeş 1955-57 yılları arasında Washington'da NATO Daimi Grup nezdinde Genel Kurmay Temsil Heyeti üyeliğine atandı, bu arada da Amerika'da ekonomi öğrenimi de gördü. Türkeş, 30 Ağustos 1957 tarihinde kurmay yarbaylığa, 1960'ta da gecikmiş kıdemleri verilerek kurmay albaylığa terfi etti. 27 Mayıs 1960'ta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçekleştirdiği ihtilal hareketi içinde bulundu, radyodan hareketin sebepleri ve amacını seslendirdi. Bu dönemde Milli Birlik Komitesi üyesi ve Başbakanlık Müsteşarlığı görevlerinde bulundu. 13 Kasım 1960 tarihinde emekliye sevk edildi. Türkiye'nin son sürgünü olarak Yeni Delhi Büyükelçiliği'nde hükümet müşaviri olarak görevlendirildi. Burada gayri resmi askeri ateşe militer görevi yürüttü. 22 Şubat 1963'te Türkiye'ye döndü. 21 Mayıs 1963'te ihtilal teşebbüsü suçlamasıyla tutuklandı. 4 Eylül 1963'te beraat etti ve serbest bırakıldı. 31 Mart 1964'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) girdi ve Parti Genel Müfettişi olarak görevlendirildi. 30 Temmuz 1965'te yapılan CKMP büyük kongresinde Genel Başkan seçildi. 30 Ekim 1965'te yapılan genel seçimlerde Ankara milletvekili seçildi.28 Nisan 1966'da Cumhurbaşkanlığı'na aday oldu, Cevdet Sunay'a karşı kaybetti. 1969 yılında CKMP Genel Başkanlığı'na yeniden seçildi. Bu kongrede partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi ve amblemi üç hilal olarak değiştirildi. 12 Ekim 1969 seçiminde Adana milletvekili seçildi. 1975­1978 yıllarında kurulan milliyetçi partiler (MC) hükümetlerinde iç ve dış güvenlikten sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevini yürüttü. 12 Eylül 1980 ihtilalinde tutuklandı, idam talebiyle yargılandı. 7 Nisan 1985 tarihinde sağlık sebebiyle tahliye edildi. 1987 yılında Milliyetçi Çalışma Partisi'nin 2. Büyük Kongresi'nde Genel Başkanlığa seçildi. 1991'de Yozgat milletvekili oldu, 1992'de Milliyetçi Çalışma Partisi'nin adı ve amblemi Milliyetçi Hareket Partisi ve Üç Hilal olarak değiştirildi. 4 Nisan 1997'de Ankara'da vefat etti.

Mayıs 1997 Yargıtay Başsavcılığı, Refah Partisi'nin laikliğe aykırı eylemleri nedeniyle kapatılması için Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı. Yargıtay C. Başsavcısı Vural Savaş, düzenlediği basın toplantısında 18 sayfalık iddianame okudu ve Refah Partisi'nin laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği için kapatılmasının istendiğini bildirdi (21 Mayıs 1997 Türkiye).
Ağustos 1997 8 Yıllık Kesintisiz Zorunlu Eğitim Yasa Tasarısı, TBMM'de yapılan oylamada 242 Yed' oyuna karşılık, 277 'kabul' oyuyla kanunlaştı (16 Ağustos 1997 Türkiye).
Ekim 1997 Erbil'de I. Türkmen kurultayı toplandı. Kurultaya Avrupa, ABD, Avustralya'da bulunan Türkmen derneklerinin temsilcileri de katılmıştır (4-7 Ekim 1997).
Ekim 1997 Ebulfeyz Elçibey, Bakü'ye gelerek Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin başkanı seçildi (31 Ekim 1997).
Kasım 1997 Fazilet Partisi kuruldu (17 Kasım 1997 Türkiye).
1998
Ocak 1998 1998 yılı ithalat rejimi yürürlüğe girdi. Türkiye AB çerçevesinde koruma alanlarında tüm indirimleri gerçekleştirdi (9 Ocak 1998).

Şubat 1998 Ermenistan Devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan istifa etti. Böylece Robert Koçaryan'a liderlik yolu açıldı. Petrosyan, Karabağ'da barış istediği için Şahin'lerin tepkisini çekmişti (Şubat 1998).

Şubat 1998 Petrosyan'ın istifasını değerlendiren Azerbaycan Halk Cephesi Başkanı Elçibey, Koçaryan'ın geçmişte Rusları arkasına alarak Karabağ'da Azerbaycan'a karşı ayaklandığını bildirdi (Şubat 1998).

Şubat 1998 Anayasa Mahkemesi'nin RP'nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli kararı açıklandı. Bu karardan sonra 14 yıllık siyasi geçmişi olan RP kapatılan partiler kervanına katıldı (23 Şubat 1998 Türkiye).

Şubat 1998 Refah Partisi'nin kapatılmasından sonra, bu partinin mensupları Fazilet Partisi çatısı altında toplandılar. FP'liler ilk meclis grup toplantısını yaptılar (25 Şubat 1998 Türkiye).
Mart 1998 Koçaryan, Ermenistan devlet başkanlığına seçildi (30 Mart 1998).
Mayıs 1998 Hindistan iki nükleer deneme yaptı. Hindistan'ın bu denemelerinden sonra, Japonya ekonomik yaptırımlar uygulayacağını, ABD ise ekonomik ve askeri yardımları askıya aldığını açıkladı (14 Mayıs 1998).
Mayıs 1998 Fransa parlamentosu, sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısını tanıdı (29 Mayıs 1998).
Haziran 1998 Tebriz'de Azeriler, Fransız parlamentosu tarafindan kabul edilen sözde Ermeni soykırımı" yasa tasarısını protesto ettiler (3 Haziran 1998).

Temmuz 1998 Bölücü örgüt PKK'nın başı Abdullah Öcalan, Ermenistan yönetiminden, örgüte özel köy tahsis edilmesini istedi (Temmuz 1998).

Temmuz 1998 Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan'ı, Eylül'de Bakü'de yapılacak bölge liderleri toplantısına davet etti (4 Temmuz 1998).
Temmuz 1998 PKK'nın Katliamları: Istanbul-Eminönü-tarihi Mısır Çarsı'nda bulunan bir büfeye teröristlerce konulan bombanın infilak etmesi sonucu 7 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 3 Alman, 3 Fransız, 2 Norveç ve 2 de Irak olmak üzere toplam 10 yabancı uyruklu ile 111 vatandaşımız yaralanmıştır (9 Temmuz 1998).

Ağustos 1998 Türkiye ile Fransa arasında enerji ve savunma sanayi alanlarında işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre, savunma sanayiinde füze, gemi, zırhlı araç konularında üçüncü ülkelere satışlarda işbirliği yapılacağı belirtildi. Enerji konusunda ise Hazar Havzası Petrolü'nün Türkiye üzerinden taşınmasında ortak hareket edileceği açıklandı (3 Ağustos 1998).

Ağustos 1998 Rusya krizi dünyayı sarstı. Rusya, bütün dış borç ödemelerini 90 gün süreyle durdurduğunu açıkladı. Ülkede, yabancıların 1 yıldan kısa vadeli finansal yatırım yapmaları yasaklandı (18 Ağustos 1998).

Ağustos 1998 Büyük jüriye 5.5 saat ifade veren ABD Devlet Başkanı Bill Clinton, Beyaz Saray stajyeri Monica Lewinsky ile olan ilişkisini itiraf etti (18 Ağustos 1998).

Ekim-Kasım 1998 PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın Suriye'yi terketmek zorunda kalışı, önce Moskova, ardından da İtalya'ya kaçışı: 15 yılı aşkın bir süreden beri Türk halkına yönelik acımasızca eylemler gerçekleştiren terör örgütünün elebaşısı bu süre zarfında Suriye'de bulunmaktaydı. Siyasi ve askeri makamların kararlı tutumlarıyla ve izlenilen baskı politikalarıyla, teröristbaşı Abdullah Öcalan, 09.10.1998 tarihinde Suriye'yi terk etmek zorunda kalarak 12.11.1998 tarihinde sahte pasaportla Rusya/Moskova'dan İtalya/Roma Havaalanına giriş yaptığı anda İtalyan polisince gözaltına alındı (9 Ekim-12 Kasım 1998).
Ekim 1998 Mesrob Mutafyan, Türkiye Ermenileri 84. Patriği seçildi (14 Ekim 1998).
Aralık 1998 İlk kez bir hayvanın DNA'sı çÖzildü. Bilim adamları, insanın genetik yapısıyla büyük benzerlikler taşıyan bir milimetre boyundaki bir kurtçuğun genetik kodunu tam olarak deşifre ettiler (11 Aralık 1998).
1999
Ocak-Şubat 1999 PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın İtalya'yı terketmesi ve ardından Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesi: Terörist başının İtalya'da yakalanması üzerine, Türkiye'nin iade taleplerine ve bu konuda yapılan siyasi girişimlere İtalyan hükümeti olumlu cevap vermemişti. Uluslararası kamuoyunda İtalya'ya yönelik haklı baskıların oluşması sonucu terörist başı Öcalan, İtalya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden beklediği desteği bulamamış ve bunun üzerine 16.01.1999 günü İtalya'dan da ayrılmak zorunda kalmıştır. Terörist başı Abdullah Öcalan, 16.02.1999 tarihinde, Kenya'da gerçekleştirilen özel bir operasyonla yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Abdullah Öcalan'ın yakalanması sonrası özellikle örgüt lehinde yayın yapan Med TV'ninde kışkırtmasıyla yurt içinde ve yurt dışında örgüt militanlarınca yoğun olarak molotof kokteyli atma, gösteri yürüyüşü, cezaevlerinde açlık grevi eylemlerinde tırmanma gözlenmiştir. PKK militanları bu dönem içerisinde hedef olarak masum halkı seçmiştir (16 Ocak-16 Şubat 1999).
Ocak 1999 Sırp polisi, UCK'nın saklanma noktalarından birinde 24 kişiyi öldürdü (29 Ocak 1999).
Ocak-Şubat 1999 PKK'nın VI. Kongresi: PKK terör örgütü Ocak-Şubat 1999 tarihlerinde İran'ın Kandil dağı bölgesinde 6. Kongresini yapmıştır. Bu kongrede, Eyalet yapılanmasından saha yapılanmasına geçilmesi, Fedailik eylemlerine başvurulması, Kuzey Irak'ta Kürt gruplar üzerinde etkinlik sağlayabilmek için PKK/BAŞUR yapılanmasına gidilmesi, Türkiye'deki diğer sol terör örgütleriyle birlikte hareketin sağlanması için Anadolu Halk Kurtuluş Ordusu oluşumunun hayata geçirilmesi, kadın kollarındaki faaliyetlerin partileşerek etkinleştirilmesi kararları alınmıştır (Ocak-Şubat 1999).

Şubat 1999 Fransa'da başkent Paris'in 50 km yakınındaki tarihi kraliyet köşkü Rambouillet'de Belgrad hükümeti ile Kosovalı Arnavutlar arasında barış görüşmeleri yapıldı (6 Şubat 1999).

Mart 1999 PKK'nın Katliamları: 16.30 sıralarında İstanbul-Kadıköy-Fahrettin Kerim Gökay Caddesinde bulunan İbrahim Taşlı'ya ait 5 katlı Mavi Çarşı işhanına bir grup terörist tarafından molotof kokteyli atılması sonucu çıkan yangından ve duman zehirlenmelerinden dolayı 10'u kadın, 2'si erkek, 1 hastanede olmak üzere toplam 13 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 2'si kadın 5 vatandaşımız da yaralanmıştır. Olayın failleri güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonlar sonucunda yakalanmıştır (13 Mart 1999).

Mart 1999 Kosovalı Arnavut halkının temsilcileri, Paris'te yeniden başlatılan barış müzakerelerinde üç yıllık geçici özerk yönetim anlaşması ve bu anlaşmanın 28 bin mevcutlu NATO barış gücü tarafından teminat altına alınmasını öngören anlaşmayı imzaladı. Sırp heyeti, anlaşmayı imzalamaya yanaşmayınca müzakereler tıkandı (18 Mart 1999).

Mart 1999 Uluslararası barış gözlemcileri Kosova'yı terketmeye başladı. Yugoslavya ordu birlikleri yığınağını yoğunlaştırıp UCK mevzilerine hücumlarını arttırdılar (20 Mart 1999).

Mart 1999 Bosna'ya barış getiren Dayton Barış Anlaşması'nın mimarı ABD'li kıdemli arabulucu diplomat Richard Holbrooke, Miloseviç'i son kez uyarmak için Belgrad'a gitti ve 'Paris'teki barış anlaşmasını imzalayın, aksi halde NATO hava harekatına girişecektir' mesajını verdi. Miloseviç, barışı korumak için de olsa, 'Yugoslavya toprağında NATO askerlerinin yer almasına izin verilmeyeceğini' yineledi (22 Mart 1999).

Mart 1999 ABD'li kıdemli arabulucu diplomat Richard Holbrooke, son Belgrad temaslarından sonuç alamadığını ilan etti. Yugoslavya devleti, II. Dünya Savaşı'ndan beri ilk kez olağanüstü hal ilan etti (23 Mart 1999).
Mart 1999 NATO'nun hava harekatı için, Genel Sekreter Javier Solana'nın verdiği yetkiyle birlikte beklenmeye başlanırken, Belgrad polisi, başkentin en büyük bağımsız yayın organı B-92 radyosuna kilit vurdu, radyonun baş editörü gözaltına alındı (24 Mart 1999).
Haziran 1999 1967 yılında Yunanistan'da askeri darbe yaparak bir döneme damgasını vuran ve 25 yıldır demir parmaklıkların ardında yaşayan cunta lideri Yorgo Papadopulos öldü (27 Haziran 1999).
Haziran 1999 Terörist başı Abdullah Öcalan İmralı'da yargılanarak idama mahkum edildi (29 Haziran 1999). İdam kararı 25.11.1999 günü Yargıtay 9. Ceza Dairesinde onandı. Yargılama süreci sonunda PKK terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'a idam cezası kararı çıkması ile birlikte, örgüt başta metropol iller olmak üzere yurt çapında eylemlerini yoğunlaştırmış, Adana ve Batman illerinde intihar saldırıları, Elazığ'da fedai türü eylemlerle örgüt canlandırılmaya çalışılmış, ancak bu tür eylemlerin son dönemlerde hızlandırılan örgütün siyasi faaliyetlerine ve verilen idam kararının onaylanmasına olumsuz etki yapacağını düşünen A.ÖCALAN, 07.07.1999 tarihinde üst düzey örgüt mensuplarına "En kısa zamanda bir "Barış Konferansı" düzenlenerek, PKK terör örgütünün silahlı mücadeleye son vermesini, Türkiye'de bulunan silahlı örgüt mensuplarının ülke dışına çıkartılması kararının alınmasını içeren talimat niteliğinde bir mektup gönderdi. Abdullah Öcalan, avukatları vasıtasıyla 03.08.1999 tarihinde PKK yönetimine "Örgütün silahlı faaliyetlerine son vererek militanları yurtdışına çıkarmasını ve faaliyetlerini siyasi alanda yürütmesini" içerir bir mektup gönderdi. Örgüt yönetimi 06.08.1999 tarihinde Öcalan'ın yaptığı teklifi tamamen kabul ettiğini açıkladı. (9 Haziran 1999).
Temmuz 1999 PKK'nın Katliamları: Saat 21.40 sıralarında Elazığ-Merkez-Yenimahalle-Muharrem Çorbacıoğlu Sokakta bulunan Poyraz Kıraathanesine, PKK terör örgütü mensuplarınca yapılan silahlı saldırı sonucu 4 vatandaşımız ölmüş, 5 vatandaşımız yaralanmış, olayda yaralanan 1 Polis Memuru daha sonra 07.07.1999 günü şehit olmuştur. Olayda 1'i kadın 2 terörist ise ölü olarak ele geçirilmiştir. Teröristlere ait 2 uzun namlulu silah ve 1 bomba 4 şarjör, 58 mermi ele geçirilmiştir (1 Temmuz 1999).

Temmuz 1999 Tahran Valiliği'nin kentte her türlü gösteriyi yasaklamasına rağmen Tahran Üniversitesi önünde 10 bin gösterici toplandı. Polis ile öğrenciler çatıştı (13 Temmuz 1999).

Aralık 1999 AB'nin 10-11 Aralık 1999'da yaptığı Helsinki zirvesinde Türkiye'nin AB'ye tam üyelik için adaylığı resmi olarak kabul edildi. Türkiye için tarihi öneme sahip olan bu zirvenin sonuç belgesinde genişleme sürecindeki Türkiye'nin konumu ve Kıbrıs sorunuyla ilgili özel maddeler de yer aldı. Buna göre, "Avrupa Birliği Konseyi, 3 Aralık tarihinde New York'ta Kıbrıs meselesinin kapsamlı bir çÖzimüne yönelik olarak başlatılan görüşmeleri memnuniyetle karşılar ve BM Genel Sekreteri'nin bu süreci başarıyla sonuçlandırma yönündeki gayretlerine güçlü desteğini ifade eder. Avrupa Birlilği Konseyi, politik bir çÖzimün Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne katılımını kolaylaştıracağının altını çizer. Üyelik müzakerelerinin tamamlanmasına kadar kapsamlı bir çÖzime ulaşılamamış olursa, Konsey'in üyelik konusundaki kararı, yukarıdaki husus bir ön şart olmaksızın verilecektir. Bu konuda, Konsey tüm ilgili
faktörleri dikkate alacaktır" denildi (Aralık 1999).
Aralık 1999 AB Helsinki Zirvesi sonuç bildirgesinde Türkiye'nin adaylığı resmen kesinleşti. Türkiye'nin 13'üncü aday ülke olarak ilan edildiği metinde, Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Letonya, Litvanya ve Malta ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması kararlaştırıldı (11 Aralık 1999).
XXI. yüzyıl
2000

2000 AB Komisyonu'nun 7 Kasım 2000'de açıkladığı ve Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecindeki "yol haritasını" çizen Katılım Ortaklığı Belgesi'nde (KOB) yer alan Kıbrıs'la ilgili ifadeler, Türkiye-AB arasında büyük bir krize sebep oldu. Komisyon'un, Yunanistan'ın baskısıyla KOB'un kısa vadeli öncelikler bölümüne Kıbrıs sorununun çÖzimüne dair baskıcı ifadeler eklemesi Türkiye tarafından "ön şart" olarak algılandı. KOB'un içeriğinin Helsinki zirvesinin çizgisinde yer almasını isteyen Türkiye, AB'nin bu tutumuna Başbakan Bülent Ecevit dahil tüm üst düzey yetkilileriyle sert tepki gösterdi. KOB'un ad çıklanması ardından Çankaya'da düzenlenen "Kıbrıs" zirvesinden ise AB'ye sert ve net bir mesaj çıktı. Zirvede, KKTC lideri Rauf Denktaş'ın BM nezdinde yapılan dolaylı görüşmelerden çekilmesi kararlaştırıldı.
Mayıs 2000 Ahmet Necdet Sezer, Türkiye'nin 10. Cumhurbaşkanı oldu (16 Mayıs 2000).
Haziran 2000 Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad öldü (10 Haziran 2000).
Eylül 2000 Türkiye ile Suriye arasında, terörizm, organize suçlar, uyuşturucu, sahtecilik ve karaparayla mücadele, karşılıklı bilgi ve eğitim alışverişi konularında işbirliğini öngören mutabakat zaptı imzalandı (28 Eylül 2000).

Ekim 2000 Bakü-Ceyhan Petrol Boru Hattı Projesi nihai anlaşmaları Devlet Konuk Evi'nde yapılan bir törenle imzaladı (19 Ekim 2000).

Ekim 2000 Bosna-Hersek Cumhuriyeti'nin Brçko kentinde gösteri yapan yaklaşık 1000 Sırp, "Türklere ölüm" diye sloganlar atarak, Müslümanların evlerini ve işyerlerini taş yağmuruna tuttu (19 Ekim 2000). 2001

2001 Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi, Kıbrıs sorunu çÖzilmeden de Güney Kıbrıs'ın üyelik başvurusunun değerlendirilebileceğini söyledi. Türk Dışişleri Bakanı İsmail Cem Kıbrıs, Kıbrıs konusunda işlerin olumlu gitmediğini açıkladı. Başbakan Bülent Ecevit ve yardımcısı Devlet Bahçeli, Kıbrıs'ta bedel ödemeye hazır olduklarını söylediler. Yıl sonunda Rauf Denktaş'ın, Glafkos Klerides'e mektupla yaptığı görüşme teklifi sonucunda, iki lider, 4 Aralık'ta Lefkoşa'daki 'Yeşil Hat'ta BM gözetiminde biraraya geldiler. Görüşme sonunda BM Genel Sekreterinin Kıbrıs özel
2001 temsilcisi Alvaro De Soto, liderlerin 2002 Ocak ayında yine Yeşil Hat'ta biraraya geleceklerini ve müzakereleri sürdüreceklerini açıkladı.
Kasım 2001 Türk Medeni Kanunu 75 yıl sonra değişti (22 Kasım 2001).
Eylül 2001 Kaçırılan üç yolcu uçağı New York'taki Dünya Ticaret Merkezi ve Washington'daki Pentagon'a çarparak büyük can kaybına yol açtı. Pennsylvania Eyaleti'nin Pittsburg şehrinde bir yolcu uçağı aynı gün içinde düştü (11 Eylül 2001).

Aralık 2001 4 Aralık Denktaş ve Klerdes Kıbrıs Sorununun çözümü için doğrudan görüşmelere tekrar başladı.

Aralık 2001 22 Aralık tarihinde A.B.D. önderliğinde Afganistan'a yapılan askeri mücadelenin ardından ilan edilen Hükumet Türkiye tarafından da tanındı.
2002
Şubat 2002 Türkiye askerinin BM kararı ile Afganistan'a gönderilmesi.

1 Bolşevik ihtilalinden sonra Rusya'da gerçekleşen Takvim değişikliği sebebiyle, bazan çift tarih vermek zorunda kaldık. Yukarıdaki tarihlerin (27 Nisan/10 Mayıs - 8/21 Temmuz 1906) açılımı şöyledir: 27 Nisan eski/10 Mayıs yeni - 8 eski/21 yeni Temmuz 1906. Yani I. Duma meclisi, eski takvimle Nisan-Temmuz, Yeni takvimle Mayıs-Temmuz 1917 tarihleri arasında faaliyet göstermiştir. ş.k.

Sina Akşin [ed.], Türkiye Tarihi, 2. Cilt: Osmanlı Devleti 1300-1600, İstanbul Ekim 19954.

Sina Akşin [ed.], Türkiye Tarihi, 3. Cilt: Osmanlı Devleti 1600-1908, İstanbul Ekim 19954.

Fahir Armaoğlu, 20. yüzyıl Siyasi Tarihi, 1914-1980, Ankara Ağustos 19874, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
G. Barraclough, Times Dünya Tarihi Atlası, İstanbul 1980, Karacan Yayınları.
Nadir Devlet, 1917 Ekim İhtilali ve Türk-Tatar Millet Meclisi (İç Rusya ve Sibirya Müslüman Türk-Tatarlarının Millet Meclisi 1917-1919), İstanbul 1998, Ötüken Neşriyat A.Ş.
Baymirza Hayit, Türkistan Devletleri'nin Millî Mücadeleleri Tarihi, Ankara 1995_, TTK Yayınları.
Bernard Grun [by.], The Time Tables of Hisstory, New York 19913, A Touchston Book, Published by Simon and Schuster.
The Hutchinson Dictionary of World History, an encyclopedia, historical atlas and chronology in
one, [Oxford] 19985 abdated edition, published by Helicon Publishing Ltd./printed by the Bath Press
Ltd.
İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, İstanbul 199715, Ötüken Neşriyat A.Ş.
Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara 1992_, Murat Kitabevi Yayınları.

Salim Koca, Türk Kültürü'nün Temelleri II, Trabzon 2000, KTÜ Giresun Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınları.
Erdoğan Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 19932, AKDTYK TTK Yayınları.
Türk Dünyası El Kitabı. Birinci Cilt: Coğrafya-Tarih, Ankara 19922, Türk Kültürünü Arştırma Enstitüsü Yayınları: 121.
Halil İnalcık, "Osmanlı Tarihi Kronolojisi", Osmanlı I, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s. 118 - 132.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...