04 Ocak 2014

İYİ DİLEK


FİLOZOFLAR VE DÜŞÜNDÜREN SÖZLERİ
İYİ DİLEK
Alain

Önüne gelenin Basile'e: "yüzünüz ölü yüzü gibi sapsarı", demesi üzerine zavallının hasta olduguna inandıgı o meşhur sahneyi bilmeyen yoktur. Fertleri birbirine sonderece baglı, birbirlerinin saglıklarıyla yakından ilgili bir aile arasında bulundugum zaman bu sahneyi hatırlamaktan kendimi alamam. Rengi biraz sararmış veya kızarmış olanın vay haline;ailenin en küçügünden en büyügüne kadar bütün fertleri telaş içinde: "bu gece iyi uyumadın herhalde?", "dün ne yedin", "çok mu çalışıyorsun" gibi kuvvet verici sözlerle zavallıyı soru yagmuruna tutarlar.arkasındanda,"zamanında teşhis konup tedavi edilmemiş" hastalıklara dair hikayeler anlatıp dururlar.
bu şekilde sevilen, şımartılan, korunan, üzerine düşülen, duygulu ve az çok korkak adama acırım. Sancı, öksürük, esneme, sinir bozuklugu gibi gündelik ufak tefek olaylar çok geçmeden bu çeşit bir insan için korkunç hastalıkların arazı halini alır; bir yandan eşşek yerine konmamak için aile fertlerini yatıştırmaktan vazgeçen doktorun lakayt bakışları, öte yandan ailesinin gayretkeşligi sayesinde adamcagız, bu hastalıgın gelişmesini günü gününe takip etmege başlar.

insanın içinde bir kaygı oldumu uykusunu kaybeder. Muhayyel hastamızda böylece gecelerini kendini dinlemekle, gündüzlerinide, gecelerini anlatmakla geçirir. Çok geçmeden hastalıgı, toplulugun malı olur, herkes tarafından bilinir, konuşacak mevzuu bulamayanların dillerini harekete geçirir; borsadaki tahviller gibi zavallının sıhhatininde oynak bir degeri vardır: bazen çıkar, bazen düşer; bunun böyle oldugunu kendiside bilir veya tahmin eder. İşte size bir sinir hastası daha.

Devası? aileden uzaklaşmak, dalgın dalgın size:"nasılsınız" diye soran, ciddi bir şekilde cevap verdiniz mi de yanınızdan hemen uzaklaşan tanımadıgınız insanlar arasında yaşamak, şikayetlerinizi dinlemiyecek, size yüreginizi oynatan şefkat dolu gözlerle bakmayacak insanlar arasında yaşamak. Hemen ümitsizlige düşmezseniz bu şartlar içinde iyi olursunuz.kıssadan hisse: hiç kimseye yüzünün renginin bozuk oldugunu söylemeyin.

YOLCULAR


FİLOZOFLAR VE DÜŞÜNDÜREN SÖZLERİ

YOLCULAR


Şu tatil aylarında yeryüzü,az zamanda çok şey görmek istegiyle bir yerden ötekine koşan insanlarla dolar gördükleri yerleri şuna buna anlatmak içinse, daha iyisi can saglıgı;bir çok yer ismi saymayı herkes tercih eder de ondan; vakit de böylece geçer. Ama kendileri için,gerçekten görmek için hareket ediyorlarsa, buna benim aklım ermez.insanın, koşarak gördügü yerlerin hepsi birbirine benzer bir sel her yerde seldir bundan ötürüde dünyayı dört nala koşarak dolaşan insan,hatıra bakımından, seyahatin sonunda başındakinden daha zengin sayılmaz.



Manzaranın gerçek zenginligi teferruatındadır, görmek demek ayrıntıları incelemek, her yerde biraz durmak, yeniden bir bakışla bütünü birden kavramak demektir. Başkalarının bunu çabucak yapıp yapamadıklarını, başka bir manzaraya dogru koşup yeniden işe başlayıp başlayamadıklarını bilemem ama ben kendi hesabıma böyle bir şey yapamam.



Ne mutlu Rouen'da oturupta her gün güzel bir şeye göz atabilene; mesela, evindeki tablodan faydalanıyormuş gibi Saint-Quen'den faydalanana. Halbuki bir müzeyi bir kez ziyaret edenin veya bir turist şehrinden bir kere geçenin kafasındaki hatıraların karışmaması, karmakarışık çizgilerden mürekkep kül rengi bir hayal şeklini almaması imkansızdır.



Benim zevkime göre,seyahat etmek demek, bir hamlede bir iki metre yürümek, durmak, aynı şeylerin yeni görünüşüne tekrar tekrar bakmak demektir; çogu zamanda saga sola gidip oturmak demektir; bu ise herşeyi degiştirir, hatta yüz kilometre yürümekten daha iyi bir netice verir.



Bir selden ötekine koşsam hep aynı seli görürüm.ama bir kayadan ötekine gitsem aynı sel her adımda başka bir hal alır.evvelce gördügüm bir şeye dönersem, o şey beni yeni bir şeymiş gibi çeker; gerçektende yenidir. Bütün mesele, alışkanlıgın tesiriyle,uyuklamamak için degişik ve zengin bir manzara seçmesini bilmektir. Şunuda söylemek gerekir ki, insanoglu daha iyi görmesini ögrendimi, herhangi bir manzaranın onun nazarında bitmez tükenmez güzellikleri olur. Hem sonra, nerede olsa yıldızlı bir gökyüzü görmek mümkündür; işte size güzel bir uçurum.
Alain (Emile-Auguste Chartier) 1868 - 1951 29 Agustos 1906

EY İNSANOĞLU DÜŞMAN ARAMA SEN DÜŞMANI KENDİ İÇİNDE ARA



FİLOZOFLAR VE DÜŞÜNDÜREN SÖZLERİ

EY İNSANOĞLU
DÜŞMAN ARAMA SEN...
DÜŞMANI KENDİ İÇİNDE ARA

Alain"Korkunç bir düşmanım var, dedi bana. 

Bak, nerede olsa benim kadar kuvvetli, 
Benim kadar dikkatli, benim kadar canlı, kendini gösteriyor. 
Durmadan beni gözetliyor; şöyle bir toparlanayım desem hemen karşıma dikiliyor. 
Gözüme uyku girmez oldu; ama onunda uyudugu yok. 
Benim kadar sakin,benim kadar azimli.
Hücum etmesini bekliyorum ama benimde artık tehammülüm kalmadı: 
Ona bu üstünlügü bırakmayacagım; 
Kolumu kaldırıyorum;bak tam zamanıymış, 
O da kolunu kaldırdı.öyle zannediyorum ki, 
Ben ne düşünsem, o da aynı zamanda aynı şeyi düşünüyor.
 Benden korkuyor, bunu açıkça görüyorum; 
Korkunun ne oldugunu bildigim için de, benden nefret ettigini anlıyorum. 
Kendimi müdafa etmek için tasarladıgım herşeyi o da tasarlıyor; 
Yayılmak ,açılmak istedim mi, bu da kendimi korumam için bir çaredir. 
O da aynı şeyi yapmak istiyor. Bir benzerim oldugunu biliyordum zaten; 
Ama kavgalı oldugumuzdan beri bunu daha iyi hissediyorum. 
İnsanoglu benzerlerini sevebilir mi? 
Ondan korkmak, çekinmek daha akıllı uslu bir hareket olmaz mı? 
Beni çeken herşey onuda çekmez mi? 
Vaktiyle bana aynı şeyleri düşünenler arasında anlaşma oldugunu söylemişlerdi. 
Ama düşüncelerimiz eger isteklerimizse, 
Daha dogrusu ihtiyaçlarımızsa,aynı şeyleri düşündügümüz takdirde 
ortaya bir kavga mevzuu çıkmaz mı? 
Ey düşman kardeşim,bana acı hakikatler ögrettin. 
Şu anda bile onları teyit ediyorsun. 
Takındıgın tavırdan, duruşundan, 
Bıkkınlık gösteren hareketlerinden, evet, 
Hem bıkkınlık gösteren hem tehdit eden hareketlerinden,bunu böyle oldugunu anlıyorum. 
Elvada kardeşlik." İnsanoglu yine insanoglunu gösterek bana bunları söyledi." 
Ama, dedim ona, bu senin gölgen."

YEDİ BİLGEDEN SÖZLER



I-Euagoras'ın oglu Lindoslu Kleobulos'un sözleri

1-hiçbir zaman ölçüyü kaçırmamalısın.
2-babayı saymak gerek.
3-sık sık dinlemeli,çok konuşmamalı.
4-yurttaşlarına en iyi ögütleri ver.
5-isteklere gem vurmalı.
6-asla zora başvurmamalı.
7-çocukları egitmeli.
8-halk düşmınını devletin düşmanı saymalı.
9-şarap içerken köleni dövme,yoksa seni sarhoş sanırlar.
10-dengin olan bir kızla evlen. yüksek soydan birini alırsan efendin olur,akraban degil.

II. Exakesdides'in oglu Atinalı Solon'un özdeyişleri

1-aşırıya kaçma.
2-isteksizlik doguran isteklerden kaçın.
3-çabuk dost edinme; edindiklerinide hemen terketme.
4-boyun egmeyi ögrenmişsen, emretmeyide bileceksin.
5-yurttaşlarına en hoşa gideni degil, en iyiyi salık ver.
6-yakınlarına karşı hoşgörülü ol.
7-görünmeyeni görünenden çıkar.

III. Damagetos'un oglu Spartalı Khilon'un özdeyişleri

1-kendini bil.
2-ölenleri övgüyle an.
3-yaşlıları say.
4-alçak düşürücü kazanç yerine kaybetmeyi tercih et; çünkü kayıp bir kez acı verir,ötekiyse her zaman.
5-öfkene hakim ol.
6-yasalara uy.
7-haksızlıga ugrarsan uzlaş. ama kötülük görürsen kendini savun.

IV. Hekamyes'in oglu Miletoslu Thales'in sözleri

1-kefaletin yoldaşı felakettir.
2-kötü yoldan zengin olma.
3-ana ve babana gösterdigin sevgiyi yaşlılıkta çocuklarından bekle.
4-tembellik hoşa gitmez.
5-kendine hakim olamamak zararlıdır.
6-egitim eksikligine katlanmak zordur.
7-zengin de olsan tembellik etme.
8-acınmaktan çok gıpta edil.
9-ölçülü ol.
10-herkese güvenme.

V. Hyrrhas'ın oglu Lesboslu Pittakos'un Özdeyişleri

1-uygun zamanı kolla.
2-aklına koydugun işten kimseye söz etme,başaramazsan gülerler.
3-karaya güvenilir,denize güvenilmez.
4-kazancın gözü doymaz.

VI. Teutamides'in oglu Prieneli Bias'ın Özdeyişleri

1-insanların çogu kötüdür.
2-işe yavaş giriş,başladıgına da sıkı sarıl.
3-ne iyi niyetli ne de kötü niyetli ol.
4-iyi bir iş yapmışsan tanrılardan bil, kendinden degil.


VII. Kypselos'un oglu Korinthoslu Periandros'un özdeyişleri

1-aceleci insan tehlikelidir.
2-istekler geçicidir, erdemlerse kalıcı.
3-iyi günde ölçülü,kara günde temkinli ol.
4-annene ve babana layık oldugunu göster.
5-dostlarına karşı iyi günlerinde de kötü günlerinde de hep aynı şekilde davran. 


Sen Gittin Ya Bende Bittim




Sen Gittin Ya Bende Bittim 



Gecenin sessizliği hükmediyor kalbime 



Senden sonra hiç yalvarmadım diz çökmedim kimseye 



Uğrunda ölüme göze aldığımda olmadı. 


Bir sigara yakıp dumanına dalıp gitmedi gözlerim 



Ne gözlerinde gözlerimi kaybettiğim oldu 



Nede nefesinde senin sıcaklığını hissettiğim. 



Her şey senden ibaretmiş demek ki. 



Duyar mısın Şimdi beni. 



Uzaklardada Olsa hisseder misin yüreğinde. 



Gece olup yastığa koyduğunda başını. 



Bir damla uyku için yalvarır mısın Allaha.. 



Gözlerinin uykuya yenik düşmesi için dualar eder misin.. 



Adaklar adayıp kayan her yıldızda dilek tutarmısın 



Adresi bile olmayan mektuplar gönderir misin 



Hiç bilmediğin şehirlere.. 



Gözyaşlarını içine koyar mısın Kokunu saklar mısın İçine. 



Adını puslu bir günde kalbimin harabe duvarına yazdım 



Çınlıyor kulaklarımda giderken fısıldadığın iki çift söz 



Seni arıyor gözlerim dalıp dalıp gidiyorum uzaklara 



Nedenini bilmediğim çığlıklarla uyanıyorum her gece 



Her gece sol yanımı yokluyorum yatağımda ama sen gideli çok oluyor 



Hayalin yavaş yavaş terk ediyor beni, benliğimi 



Senin için aldığım yüzük hala ceketimin cebinde 



İşte o puslu akşamda verecektim onu sana 



Yakamozların serin sulara son rötüşleri yaptığı vakit 



Karamsar karanlığı martı seslerinin ezgisi böldüğü vakit 



Ellerim ceplerimde titrerken hissettiğim ıslak dudaklar 



Bir veda şarkısı söylemiş bana meğer 



Şimdi ise kanat sesleriyle çıldıran deniz suları parçalar kalbimi 



Dilime kilit vurulmuş sanki gitme diyemiyor 



Ayağıma zincir vurulmuş sanki peşinden gelemiyor 



Yine kalbim yine parçalanan kalbim sayıklıyor adını 



O koşuyor ardın sıra O sesleniyor sana gitme ne olur gitme 



Ve ardından bir sessizlik 



Şimdi anlıyorum bendeki eksikliği 



Giderken kalbimi de almışsın..
Gökhan Sarı 

HAFIZA




HAFIZA


Geçmişimizi kaydedip daha sonra ona başvurduğumuz, bu sebeple de şimdiki anımızı 
etkileyen sistem, hafızadır. Hafıza kapasitesi olmaksızın bir insanı (veya 
öğrenebilen bir hayvanı) düşünebilmek zordur. Hafıza olmasaydı edindiğimiz 
tecrübelerden geriye hiçbir şey kalmazdı; aslında öğrenme denilen şey de 
gerçekleşmezdi çünkü kısa bir süre önce öğrendiğimizi, hafızaya dayanarak 
hatırlar ve uygulamaya koyarız. Bunun aksi bir durumda çok dar bir çerçeve olan 
"bu anı" yaşamak zorunda kalırdık ve sonuçta da bu an, geçmişimizi 
hatırlayamadığımızdan, kendimiz ile ilgili bir an olarak bize bir mana ifade 
etmezdi.
Her insan her sabah kalkar ve kim olduğunu ve ne olduğunu bilir. Bu süregiden 
şahsi kimlik hissi, bizim dünümüzü bugüne bağlayan hatıraların sürekliliği 
üzerine kuruludur.
İnsan hafızasının analizinde, hafıza sisteminin yapısı ve bu yapıyı işleten 
süreçler birlikte ele alınmalıdır. Yapı, hafıza sisteminin düzenleme şeklidir; 
süreçler ise hafıza sistemi içersinde ortaya çıkan faaliyetlere dayanır. Hafıza 
sisteminin ele alınacağı bu bölümde yapı ve süreçler birlikte incelenecektir.
Bu sistemde kodlama, depolama ve geri getirme arasında önemli farklar vardır. 
Kodlama; hatırlanacak olan malumatın takdimi esnasında ortaya çıkan olaylara 
dayanır. Biraz önce tanıştığınız bir kimsenin isminin yerini tutan bir fiziksel 
fenomenin, yani ses dalgasının, hafızanın kabul edeceği türden kodlara çevrilip, 
bu kodun hafızaya kayıt edilmesi olayıdır.
Kodlama süreçleri, hafıza sistemine neyin depolanacağını tayin eder. Ayrıca 
zihinde tutma esnasında varolan şartlarla birlikte hangi malumatın sonuç olarak 
geri getirilebileceğini tayin eder. Hatırlanabilenler daha önce depolanmış 
olanlardır ve nasıl hatırlanabileceği onun nasıl depolandığına bağlıdır.
Çeşitli hafıza teorisyenleri (Atkinson ve Shriffrin, 1971), Waugh ve Norman, 
1965) hafıza sistemimizin temel mimarisini depolara ayırarak tasvire 
çalınmışlardır. Çok depolu hafıza yaklaşımları adı altında toplayabileceğimiz bu 
teorilerin genel özellikleri ortaktır. Çok depolu hafıza teorisyenlerine göre 3 
tip hafıza deposu vardır:
Duyusal hafıza deposu, malumatın geliş yoluna (göz, kulak) has bir depodur ve 
malumatı çok kısa bir süre için tutar. 
Kısa süreli hafıza deposu, nispeten sınırlı kapasiteye sahiptir. 
Uzun süreli hafıza deposunun, temelde sınırsız bir kapasitesi vardır ve 
malumatı çok uzun zaman dilimleri içersinde tutar. 
Bu modele göre çevreden gelen malumat, duyusal depolar tarafından alınır. Bu 
depolar, görme, işitme gibi kendine has ayrı depolardır, malumatı çok kısa süre 
için tutarlar. Bu depoya giren malumatın bir kısmına dikkat sarfedilir ve daha 
sonra kısa süreli hafıza deposu tarafından proseslenir.
Kısa süreli hafızada proseslenmiş olan malumatın bir kısmı uzun süreli depoya 
aktarılır. Atkinson ve Shriffrin'e göre malumatın uzun süreli depolanışı, tekrar 
safhasına bağlıdır.
Bu noktada, dikkat ve hafıza sahalarının kesiştiğini belirtmek yerinde olur. 
Mesela Broadbent'in dikkat modeli, hafızanın çok depolu modelinin esas 
habercisidir. Duyusal hafıza deposu ile Broadbent'in teorik dikkat modeli 
arasında kesin bir benzerlik vardır.
Hafıza depolarının kendisi temel yapıyı şekillendirir, dikkat ve tekrar 
süreçleri ise hafıza depoları arasındaki malumat akışını kontrol eder. Bununla 
birlikte bu çok depolu hafıza modeli yapı içersinde işleyen süreçlerden ziyade 
yapının kendisi üzerinde yoğunlaşmıştır.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...