HAFIZA
Geçmişimizi kaydedip daha sonra ona başvurduğumuz, bu sebeple de şimdiki anımızı
etkileyen sistem, hafızadır. Hafıza kapasitesi olmaksızın bir insanı (veya
öğrenebilen bir hayvanı) düşünebilmek zordur. Hafıza olmasaydı edindiğimiz
tecrübelerden geriye hiçbir şey kalmazdı; aslında öğrenme denilen şey de
gerçekleşmezdi çünkü kısa bir süre önce öğrendiğimizi, hafızaya dayanarak
hatırlar ve uygulamaya koyarız. Bunun aksi bir durumda çok dar bir çerçeve olan
"bu anı" yaşamak zorunda kalırdık ve sonuçta da bu an, geçmişimizi
hatırlayamadığımızdan, kendimiz ile ilgili bir an olarak bize bir mana ifade
etmezdi.
Her insan her sabah kalkar ve kim olduğunu ve ne olduğunu bilir. Bu süregiden
şahsi kimlik hissi, bizim dünümüzü bugüne bağlayan hatıraların sürekliliği
üzerine kuruludur.
İnsan hafızasının analizinde, hafıza sisteminin yapısı ve bu yapıyı işleten
süreçler birlikte ele alınmalıdır. Yapı, hafıza sisteminin düzenleme şeklidir;
süreçler ise hafıza sistemi içersinde ortaya çıkan faaliyetlere dayanır. Hafıza
sisteminin ele alınacağı bu bölümde yapı ve süreçler birlikte incelenecektir.
Bu sistemde kodlama, depolama ve geri getirme arasında önemli farklar vardır.
Kodlama; hatırlanacak olan malumatın takdimi esnasında ortaya çıkan olaylara
dayanır. Biraz önce tanıştığınız bir kimsenin isminin yerini tutan bir fiziksel
fenomenin, yani ses dalgasının, hafızanın kabul edeceği türden kodlara çevrilip,
bu kodun hafızaya kayıt edilmesi olayıdır.
Kodlama süreçleri, hafıza sistemine neyin depolanacağını tayin eder. Ayrıca
zihinde tutma esnasında varolan şartlarla birlikte hangi malumatın sonuç olarak
geri getirilebileceğini tayin eder. Hatırlanabilenler daha önce depolanmış
olanlardır ve nasıl hatırlanabileceği onun nasıl depolandığına bağlıdır.
Çeşitli hafıza teorisyenleri (Atkinson ve Shriffrin, 1971), Waugh ve Norman,
1965) hafıza sistemimizin temel mimarisini depolara ayırarak tasvire
çalınmışlardır. Çok depolu hafıza yaklaşımları adı altında toplayabileceğimiz bu
teorilerin genel özellikleri ortaktır. Çok depolu hafıza teorisyenlerine göre 3
tip hafıza deposu vardır:
Duyusal hafıza deposu, malumatın geliş yoluna (göz, kulak) has bir depodur ve
malumatı çok kısa bir süre için tutar.
Kısa süreli hafıza deposu, nispeten sınırlı kapasiteye sahiptir.
Uzun süreli hafıza deposunun, temelde sınırsız bir kapasitesi vardır ve
malumatı çok uzun zaman dilimleri içersinde tutar.
Bu modele göre çevreden gelen malumat, duyusal depolar tarafından alınır. Bu
depolar, görme, işitme gibi kendine has ayrı depolardır, malumatı çok kısa süre
için tutarlar. Bu depoya giren malumatın bir kısmına dikkat sarfedilir ve daha
sonra kısa süreli hafıza deposu tarafından proseslenir.
Kısa süreli hafızada proseslenmiş olan malumatın bir kısmı uzun süreli depoya
aktarılır. Atkinson ve Shriffrin'e göre malumatın uzun süreli depolanışı, tekrar
safhasına bağlıdır.
Bu noktada, dikkat ve hafıza sahalarının kesiştiğini belirtmek yerinde olur.
Mesela Broadbent'in dikkat modeli, hafızanın çok depolu modelinin esas
habercisidir. Duyusal hafıza deposu ile Broadbent'in teorik dikkat modeli
arasında kesin bir benzerlik vardır.
Hafıza depolarının kendisi temel yapıyı şekillendirir, dikkat ve tekrar
süreçleri ise hafıza depoları arasındaki malumat akışını kontrol eder. Bununla
birlikte bu çok depolu hafıza modeli yapı içersinde işleyen süreçlerden ziyade
yapının kendisi üzerinde yoğunlaşmıştır.