04 Ocak 2014

HAFIZA




HAFIZA


Geçmişimizi kaydedip daha sonra ona başvurduğumuz, bu sebeple de şimdiki anımızı 
etkileyen sistem, hafızadır. Hafıza kapasitesi olmaksızın bir insanı (veya 
öğrenebilen bir hayvanı) düşünebilmek zordur. Hafıza olmasaydı edindiğimiz 
tecrübelerden geriye hiçbir şey kalmazdı; aslında öğrenme denilen şey de 
gerçekleşmezdi çünkü kısa bir süre önce öğrendiğimizi, hafızaya dayanarak 
hatırlar ve uygulamaya koyarız. Bunun aksi bir durumda çok dar bir çerçeve olan 
"bu anı" yaşamak zorunda kalırdık ve sonuçta da bu an, geçmişimizi 
hatırlayamadığımızdan, kendimiz ile ilgili bir an olarak bize bir mana ifade 
etmezdi.
Her insan her sabah kalkar ve kim olduğunu ve ne olduğunu bilir. Bu süregiden 
şahsi kimlik hissi, bizim dünümüzü bugüne bağlayan hatıraların sürekliliği 
üzerine kuruludur.
İnsan hafızasının analizinde, hafıza sisteminin yapısı ve bu yapıyı işleten 
süreçler birlikte ele alınmalıdır. Yapı, hafıza sisteminin düzenleme şeklidir; 
süreçler ise hafıza sistemi içersinde ortaya çıkan faaliyetlere dayanır. Hafıza 
sisteminin ele alınacağı bu bölümde yapı ve süreçler birlikte incelenecektir.
Bu sistemde kodlama, depolama ve geri getirme arasında önemli farklar vardır. 
Kodlama; hatırlanacak olan malumatın takdimi esnasında ortaya çıkan olaylara 
dayanır. Biraz önce tanıştığınız bir kimsenin isminin yerini tutan bir fiziksel 
fenomenin, yani ses dalgasının, hafızanın kabul edeceği türden kodlara çevrilip, 
bu kodun hafızaya kayıt edilmesi olayıdır.
Kodlama süreçleri, hafıza sistemine neyin depolanacağını tayin eder. Ayrıca 
zihinde tutma esnasında varolan şartlarla birlikte hangi malumatın sonuç olarak 
geri getirilebileceğini tayin eder. Hatırlanabilenler daha önce depolanmış 
olanlardır ve nasıl hatırlanabileceği onun nasıl depolandığına bağlıdır.
Çeşitli hafıza teorisyenleri (Atkinson ve Shriffrin, 1971), Waugh ve Norman, 
1965) hafıza sistemimizin temel mimarisini depolara ayırarak tasvire 
çalınmışlardır. Çok depolu hafıza yaklaşımları adı altında toplayabileceğimiz bu 
teorilerin genel özellikleri ortaktır. Çok depolu hafıza teorisyenlerine göre 3 
tip hafıza deposu vardır:
Duyusal hafıza deposu, malumatın geliş yoluna (göz, kulak) has bir depodur ve 
malumatı çok kısa bir süre için tutar. 
Kısa süreli hafıza deposu, nispeten sınırlı kapasiteye sahiptir. 
Uzun süreli hafıza deposunun, temelde sınırsız bir kapasitesi vardır ve 
malumatı çok uzun zaman dilimleri içersinde tutar. 
Bu modele göre çevreden gelen malumat, duyusal depolar tarafından alınır. Bu 
depolar, görme, işitme gibi kendine has ayrı depolardır, malumatı çok kısa süre 
için tutarlar. Bu depoya giren malumatın bir kısmına dikkat sarfedilir ve daha 
sonra kısa süreli hafıza deposu tarafından proseslenir.
Kısa süreli hafızada proseslenmiş olan malumatın bir kısmı uzun süreli depoya 
aktarılır. Atkinson ve Shriffrin'e göre malumatın uzun süreli depolanışı, tekrar 
safhasına bağlıdır.
Bu noktada, dikkat ve hafıza sahalarının kesiştiğini belirtmek yerinde olur. 
Mesela Broadbent'in dikkat modeli, hafızanın çok depolu modelinin esas 
habercisidir. Duyusal hafıza deposu ile Broadbent'in teorik dikkat modeli 
arasında kesin bir benzerlik vardır.
Hafıza depolarının kendisi temel yapıyı şekillendirir, dikkat ve tekrar 
süreçleri ise hafıza depoları arasındaki malumat akışını kontrol eder. Bununla 
birlikte bu çok depolu hafıza modeli yapı içersinde işleyen süreçlerden ziyade 
yapının kendisi üzerinde yoğunlaşmıştır.

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...