20 Eylül 2019

ESMAÜL HÜSNA

 Esmaü'l Hüsna









AzizMüheyminMü'minSelamKuddusMelikRahimRahmanAllah








RezzakVehhabKahharGaffarMusavvirBâriHalikMütekkebbir
Cebbar









SemiMüzilMuizRâfiHafidBâsitKâbidAlimFettâh



ŞekûrĞafurAzimHalimHabirLatifAdlHakemBasir
MücibRakibKerimCelilHasibMukitHafızKebirAliyy
KaviVekilHakkŞehidBâisMecidVedûdHakimVâsi
HayMümitMuhyiMuidMübdiMuhsiHamidVeliMetin
MuahhirMukaddimMuktedirKadirSamedVahidMacidVacidKayyum
MüntekimTevvabMüta'aliBerrValiBâtınZahirAhirEvvel
ManiMuğniGaniCamiMuksitZü'l CelaliMalikül RaufAfüvv

SaburReşidVarisBakiBediHadiNurNafiDarr

Allah Teâla'nın En Güzel İsimleri
Esmaü'l Hüsna (Esmâ-i hüsnâ) "en güzel isimler demektir. en güzel isimler Allah Teâlâ'nındır.Bu isimler sıfat olarak da kullanılır. Cenaâb-ı Hakk'a ait olan pek çok isim mevcuttur; onların sayısını ancak kendisi bilir. Allah Teâlâ güzel issimlerinden bir kısmını Kur'an'da zikretmiş, bir kısmını Peygamber Efendimiz'e  (s.a.v) ve sevdiklerine bildirmiş, bir kısmını da kendi ilminde tutmuştur. Meşhur hadis-i şerifte bu isimlerden doksan dokuzu peş peşe sayılmıştır. Alimler, diğer isimlerin mana olarak bu doksan dokuz isme dahil olduğunu söylemişlerdir. Bunları okuyan, anlayan ve zikreden kimse, bütün isimleri okumuş, anlamış ve zikretmiş olur.
Esma-hüsnatevhid ve akaidlilgilşu beş temel esası ortaya koymaktadır:
1Bu güzel isimlerin bir kısmıCenab-ı Hakk'ın varlığını ipat ederAllah'ın HayBakiKayyûm gibsıfatlarıO'nun valığının inkaedenlerreddeder.
2. Bu güzeisimleribismıCenab-ı Hakk'ın birliğini ipat ederO'na hiçbir varlığın eş ve ortak olmadığını ortaykoyarVahid, EhadSamedGanı gibsıfatlar bazı varlıkları Allah'a ortak koşan müşriklerreddeder.
3. Bu güzel isimlerin bir kısmıCenab-ı Hakkn bütünok­sasıfatlardan uzaolduğunuhiçbivarlığa benzemediğini ve kimseymuhtaç olmadığını ispaederKuddOs, MuhıtMec'id gibi sıfatlaAllaTeala'yı varlıklara benzeten Müşeb­bi he taifesinreddeder.
4Bu güzeisimlerin bir kısbütün varlıkların vücubul-· masındtesebebin Cenab-ı Haolduğunu ispat ederHa­lik, BariMusawirKavı gibi isimlervarlıkların ortaya çıkma­sını birtakım sebesonuç ilişkisi ile anlatmaya çalışan ve yü­ce Yaracı'yı unutan maddecileri reddeder.
5Bu güzeisimlerin bir kısmıbütün alemi tedbir ve idare edenin Cenab-ı Hak olduğunu ispaeder.
Allah Tealmülkünddilediği gibi tasarruf eder; öldürürdiriltiraziederzelil ederzenginlik verir, fakir eder. Kimse O'na hesap soramaz. O'nuher işya bir hikmeya bir rah­met yda adaleüzere olur.
Esma-i Hüsna ile Dua ve ibadet
AllaTealabizlere güzeisimleri ile kendisine duetme­mizemretmiştirilahı emir şöyledir:
"Egüzel isimler Allah'ındırO'nbu güzel isimlerle dua edin. Allah'ın isimlerinde yanlış yola sapanları terkedinOnlar yaptıklarının cezasını göreceklerdir" (A'raf 7/180).
Allah Teala'yagüzeisimleri ile dua iki şekilde olur. Birin­cisi, bu isimlerden biribirkaçı veya hepsi ilO'nu yüceltmek, övmek ve zikretmek şeklindedir. ikincisdebu güzel isimler­lAllah Teala'dan bir şey istemekilahı huzura ihtiyaç ve dertlerimizi açmakonlarla yalvarmak şeklinde olurKul, yü­ce Rabb'ine hangderdini açacak iseona uygubir ismi zik­rederek dua eder.
Mesela günahlara bulanmış fakat içyanıp pişman olmuş bir kul elini açıp, "ya Gaffar = Ey günahları affedenya Rahım = Ey kullarına çok acıyan, ya Settar = Ey günahları örtenya Tevvab = Ey tövbeleri kabul edeAllahımbeni affetdiyerek affını ister.
Başı darda kalıp bunalan bir kul, "Ya Rahman=Ey kulları­na rahmet edenya Alim=Ey kullarının halinen iyi bilenYa Hakım=Ey her işi hikmet üzere olan, ya Azız=Ey her şeye ve herkese hükmü geçenya Kadır=Ey her şeye gücü yeten AI­iahımbenim şu sıkıntımı giderdiye dua ederDiğer isimler­le yapılan dualar da böyledir.
Allame Alusı (rah)Allah Teala'nın isimleriyle yapılacak en güzel duanındil ile değil fiiile olduğunu söylemektedir. İmam Gazali (rah), fiille duanın nasıl yapıldığını şöyle anlatıyor:
"Bil ki, kulun kemale ermesi ve saadeti ele geçirmesi an­cak Allah Teala'nın ahlakı ile ahlaklanmakla yani O'nun isim ve sıfatlarının edebiyle süslenmekle mümkün olur. Bundankul ile Allah arasında bir benzerliolur ve ikisi aynı konuma gelir zannedilmesinKulda ilahı ahlak ve sıfatlardan bir derce bulunması mümkündür. Allah Teala bizlere hayatrmeişitmekonuşmabilme, dilemesevme gibsıfatlar vermiştir. Bütün bunlar aynı zamanda kendisinin sıfatlarıdırBununlabiz Allah'a benzedik, O'nun gibi olduk denebilir mi? Heyhatbu ne kötü bir anlayış."
Arifler demişlerdir ki: "Avam halk esma-i hüsnayı diliyle tekraederekkalbiyle Allah'yücelterek korku ve saygı in­de zikreder. Havas tabakası, manalarını düşünerek ve onların kime aiolduğunu bilerek zikrederMukarrebın makamındaki veliler ise, kalbiyle tamamen Allah'a yönelmişAllah'tan gay­rşeylerdegönlünü ve gözünü çekmiş bir halde esma-i hüs­nayı zikrederlerOnlar her zikredişlerinde ayrı bir manayeni biilimdeğişik bir zevelde ederler."
Ariflerin belirttiği gibiAllah Teala'ya hakkıyla kulluk et­mekO'nu yanen tanımakO'nu sevmek ve O'nutarafın­dan sevilmek ancak bu isimlerin hakikatinanlamaya ve on­ların nurundan binasip almaya bağlıdırŞuurlu bir ibadede ancak bu şekilde mkün olur.
Bir şeyi anlamanın yollarından biri de onu sıkça tekraet­mektirTekrar edilen şeyler, hazada yeeder. Bu şey ilahı isim ve sıfatlardan biri olunca o bir çeşit zikir olurZikirzik­reden kimseyi zikrettiğzat ile berabeederAllah Teala'nın,
"Siz beni zikredin, ben de sizzikredeyimmüjdeszikir ehli için ne büyük bir saadettir.
Mesela AllaTeala'nın "es-Selam" isminçokça zikredenfikreden ve bu şereflismin tecellilerinden bolca nasiplenen bir kulönce bozuk düşüncelerden fikrini, şeve şüphedekalbiniyalan ve iftiradan diliniharam ve zulümden fiilini te­mizler; kendisinve başkalana selameolur. Kimse ondaincinmezHerkese selam verirherkes ondan bir fayda görür. işte o zaman gerçebir müslüman olurslüman"es-Se­lamismine mazhar olmuş kimsedir.
"el-Hakım=Her işini sağlam ve hikmet üzere yapanism-i şerifini çokça zikredenfikreden ve onun tecellilerinden na­siplenebikulbütün işlerinsağlam yaparyerince davranır; sakatbozukyersizsebepsiz iş yapmaz.
Allah Teala'nı"Rezzak=yarattıklarına gereken zkı verenism-i şerifinin tecellisine mazhar olan kulun, kalbinde rızık en­dişesigeçikaygısı kalmazAllah'a tevekkül ve teslimiyettam olur. Rızık ararken gafleti değilzikir ve sevgisi artar.
"Settar=Kusurları çoörtenapları saklayanism-i şeri­finin tecellisine mazhar olan kul, insanlardan gördüğü her ku­surörteronları yaymazkususahibini halk içinde rezil et­mezözellikle kendisine karşı yapılan kusurları görmezlikten gelir, affeder. Kendisindemeydana gelen kusurları yüce Rabb'inin nasıl örtüp sakladığını, bunun ne kadar güzel bir şeyolduğungören kul, bahlakulaşmaiçin can atar. Böylece Allah Teala'nın sevdiğgüzel ahlak sahibi bir kul olurDiğer ism-i şeriflerzikretmek, fikretmek ve onların tecellile­rinden nasiplenmek de bu manada gerçekleşir.
Akaiditemeli Allah Teala'yı tanımaktırAllah'ı zikretme­den ve O'nun boyasına boyanmadan Zat-ı Barı'yi ayne'l-yan derecesinde tamak mümkün değildirilahı sıfatları sa­dece akaid kitaplarından okumak yeterli olmazKendi nefsimizde ve kainatta o sıfatların tecellilerini, hikmetlerini, cilvele­rini görüp okumadıkçaokuyup anlamadıkçaanlap Allah'a koşmadıkça imanımız taklittesevgimiz dilde kalır.
Eğer, "Bu isimleri neredene zamannasıl okuyalım?de­nirsederiz ki: işte o güzel isimlerin tecellisolan hayat ve kai­nat önümüzde duruyorBiz her güonlarliç içe hayasürü­yoruz. Daha doğrusu biz o güzel isimlerltecelli ve bereke­tiyle hayatta ve ayaktayızBizler ruhumuzla mana aleminde yüzerkenanne rahminde şekil alırkendoğarken, büyürkenbir ömür bu alemde yaşarkenölürken ve öldüktesonra ye­ni hayatla tanışırken hep ilahı isimleritecellilerine mahave mazhar oluyoruzBize düşenüzerimizde ve gözümüzün önünde cereyan eden şeyleri bir nebze düşünmek ve bir ger­çeğfarketmektirO gerçek şudur: Alemde yüce Allah'tan başka kendisine ibadeedilecekboyun eğilecekeılıp bir şey istenecek başka bir ilah yoktur.
Her gün görüp durduğumuz şu canlılave canlılıkyüce Yaratıcımız'ın "HaysıfatıtecellisidirBunu gören vfar­keden uyanık kalpli bir mümin, "Ya Hayder, yüce Allah'ı zik­rederAslında nefes alan her canlıta ciğerinden gelebir sesle ister istemez "hu huderO'nu zikreder.
Yeryüzündekince düzenigök zündekbüyük intizamı ve kainatıayakta duruşunu göreuyanık kalpli bir mümin"Ya Kayyumder, yeri ve gökleri kudretiyle ayakta tutan yü­ce Allah'ı zikreder.
Varlıklardaki değişik suretşekilçeşit vrenkleri gören uyanık kalpH bir mümin, "Ya Musavvirder, her bir canlıya ayrı birenkşekil ve suret veren yüce Allah'ı zikreder.
Dört mevsimher gün dağıtılan sayısız rızıklarıyaratılan yiyecekiçecek, giyecek ve hayasebeplerinseyreden uyanıkalpli bir mümin, "Ya Rahman""Ya Rezzak" derbütücanlılara rızıklarını gönderen yüce Allah'ı zikrederKalbinde azıcık imanvicdanında birazcık insabulunan her insan bun­cnimetlerin başında, içinde veya sonunda muhakkak bir çit fikir ve zikirle nimeti yaratanı hatırlamalıO'nun adını zikretmeliO'na bir derece hamd ve şükür yapmalıdır.
Esma-i Hüsna ile ilgili Bazı Edepler
Allah lafzıyüce Yaratıcımız'ın özel adıdır. Sahih olan gö­şe göre hiçbir kelimeden türememiştir. Başka hiçbir varlığa isiolarak verilmemiştirverilemez de.
"Allahism-i şerifidiğer bütüisimleri içinde toplarhep­sinin manasını ihtiva eder. "Allahism-şerifinzikreden bi'msebütün esma-i hüsnayı zikretmiş gibi olur.
"Allahism-şerifinidışındaki isimler, kullar için de kulla­labilir. Ancak ismin önün(kulumanasına gelen "abdüke­mesini eklemek lazımdırMesela Kadlr yerine Abdülkadir is­verilmelidirManaKadir olaAllah'ıkulolur. Aynı şekiKerım yerine AbdülkerimSamed yerine Abdüsssamed, affar yerine Abdülgaffar isimleri verilirsehem mana vakıayuyarhem de kullanımda sıkıntı ortadan kalkarEsma-i snadan bazı isimler kullar için doğrudan kullanıldığında anasını kula göre düşünürüz. Mesela Allah Teala Kur'an-ı akim'de kendisin"el-Müminolarak vasıflandırmışPeygamber'ine tabi olanlara da "Müminismini vermiştir. Lafızlar aynıdır, fakat manalar farklıdır,
Esma-i hüsnadabir isizikredilincepeşinden "celle celalühü ve çelle şanuhü", yani "azameti ve şanı yüce olsunanasındaki hürmet ve saygı ifadeseklenmelidir. Allah ism-i şerifinden sonr"Tealademek yeterlidirCelle celalühü ifa­esde söylenebilir.
Esma-i hüsnayı çerçeve yaptırıp duvara asmakla yetinme­meliyizBizden istenenonu ezberleyerek veya yazılı metin­den okuyarak yüce Rabbimiz'j zikretmektir. Ehlinin tavsiyesi ile, esma-i hüsna zikredilerek maddmanevi birçok hastalık tedavi edilebilir. Bunun için ihlasedep ve helal lokma şarttır.
Esma-i hüsnayı günlük vird olarak okumak isteyenler bu­nu kendi tercihleriyle değilehli olan bir alimin tavsiye ettiği usulde yapmaları daha uygundur. Bir ilaçzamanında ve usu­lünde alınmaz ise, çoğu defa hastanın hastalığını artırır.
Allah

Allah : O'nun zat ve özel ismidir. Diğer isimler fiilleri, sıfatları ve tecellileri ile ilgilidir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"İsimlerin en güzeli Allah'ındır. Öyleyse O'na bunlarla dua edin." (Araf,180)

Kur'an'daki Esma'ül Hüsna'dan ilk inen isimdir. Çünkü ilk inen ayet besmeledir. Allah'ın doksan dokuz isminin en büyüğüdür.

Hz. Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor:

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın doksan dokuz ismi vardır. Kim ezberlerse cennete girer. Allah tektir, teki sever."
Esmâ'ül Hüsna'nın bütün anlamını içinde toplar. Yüce Yaratıcı'nın diğer bütün isimlerini kapsar. Bu  yüzden el-Esmau'l-hüsna olarak bilinen bütün isim ve sıfatlar bu ada  yandırılır. Bu nedenle "Rahman, Rahim, Aziz, Gaffar, Kahir Allah'ın adlarındandır deriz. " Ama Allah, Rahman'ın adlarındandır" demeyiz..
Allah isimi Kur'an'da 2697 yerde geçmektedir.
Allah'ın güzel isimleri vardır. En güzel isimler O'nundur. Gerçi Allah zatında birdir ve zatının ismi Allah'dır. Fakat sayı olan bir gibi eşi ve benzeri bulunabilecek şekilde bir birlikle değil, eşi ve benzeri bulunmayan üstün bir birlikle birdir. Zatında yalnızca vahid değil, birdir:  İlâhî hitapta yer alan "Biz, şehadet ettik, yarattık." gibi çoğul kiplerindeki azamet ve ihtişam, işte ilâhî sıfat ve isimlerin bir araya gelmesinden doğan azamet ve yüceliği dile getirir ki, Allah yüce ismi, bütün bu sıfat ve isimlerin hepsini içine alan bir yüce isimdir. Allah ismi, Allah'ın kendisi gibi, eşi ve benzeri olmayan bir isimdir. Sıfat ve isimlerin çokluğu, zatın çokluğunu gerektirmeyeceğinden o isim ve sıfatların her biri Allah'ın eşsiz özelliklerinden birine delalet eder. Âdem'e öğretilen de isimlerin en güzelleridir.En güzel isimler Allah'a mahsustur. Öyleyse ey müminler, O'na o isimlerle dua ediniz, O'nu onlarla çağırınız veya O'nu bu güzel isimlerle adlandırıp anınız. Ve O'nun isimlerinde yamukluk edenleri terk ediniz. 
.
Tenbih :  Kul, Allah'a bütün kalbiyle bağlanmalıdır. Gözü O'ndan başkasını görmemeli, O'ndan başkasına iltifat eylememeli, O'ndan başka hiç kimseden bir dilekte bulunmamalı, O'ndan başkasından korkmamalıdır.
İhlasla "Yâ Allah" diye bir müslüman bu isme devam etse, duası kabul olunur. Şeytanın şerrinden emin olur. Mutluluğa erişir. Duası kabul olur. Rızkı genişler ve Allah'ın izniyle şifa bulur.
Rahman


R
ahman : Esirgeyen, bütün canlılara nimet veren

Cenab-ı Hak buyuruyor:

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor: Biz, Rahmanın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldıkmı?" (Zuhruf, 45)

Bu sıfat dünyada hem müminlere ve hem de kafirlere şamildir. Çünkü Allah dünyada mümine ve kafire rızık veriyor, hiç birisini ayırt etmiyor.

Rızıkları, ihtiyaçları ve her türlü iyilikleri ihsan husunda rahmetini mahlukatından hiç esirgemeyen anlamında olan Rahman, Rahim isminden daha geniş kapsamlı bir mana ifade eder.

Rahmân, Yüce Allah'ın hem ismi hem de sıfatıdır. Bu isim, Allah lafzına bağlı olarak zikredildiğinde sıfat anlamındadır. Ancak Kur'an'da  bu şekilde değil, özel isim olarak kullanılmıştır. Bu isim sadece Allah'a has özel isimlerden olduğu için daha çok bir isme bağlı olarak değil; yalnız zikredilmesi hoş karşılanmıştır. Rahman'ın bu şekilde kullanılması O'nun Rahman sıfatına ters gelmez. Çünkü Allah ismi de uluhiyet sıfatına delalet ettiği halde hiç bir zaman başka sına ait bir sıfat olarak zikredilmemiştir.

Kur'an'ın ilk ayeti olan Besmeledeki Rahman ve Rahim sıfatları arasındaki fark, Allah teala, Dünyanın Rahmanı ve Ahiretin Rahimidir cümlesinde veciz bir şekilde dile getirilmektedir. Rahman vasfı gereği Cenab-ı Hakk, dünyada bütün canlılara, mümin-kafir ayırımı yapmaksızın bütün insanlara, şefkat ve merhametle davranmayı kendi nefsine farz kılmıştır.

Yüce Allah bir kudsi hadiste şöyle buyurur: "Rahmetim gadabımı geçmiştir."

Tenbih : Kul, önce Allah'ın gafil kullarına merhamet edip onları olanca güçleriyle onları Allah yoluna  vaaz ve nasihat etmek suretiyle çevirmeye çalışmalıdırlar. Bu konuda şiddet yolundan ziyade yumuşaklık ve şefkat yollarını tercih etmelidir. Asilere de merhamet gözü ile bakmalı, eziyet ve zulüm nazarı ile bakmamalıdır.

Müminin başlıca gayesi, insanlardan ortaya çıkan her mâsiyet sanki kendi nefsinden ortaya çıkıyormuş gibi, o masiyeti onlardan bertaraf etmeye olanca gücüyle çalışmalı ve bu suretle onları Allah'ın gazabına uğramaktan kurtarmak olmalıdır.

İhlasla "Yâ Rahman" diye bir müslüman bu isme devam etse, kalbi yumuşar, zalimlerden emin olur, maddi ve manevi nimetlere nâil olur.

MA'SİYYET (Mâsiyet): İtâatsizlik, isyân. Günâh olan işler, Allahü teâlânın beğenmediği şeyler; Allahü teâlânın emrettiği şeyi yapmamak veya yasak ettiğini yapmak, haramlar. Allahü teâlânın yasak ettiği şeyler, günahlar.
Ma'siyet, insanı küfre sürükler.
Nefse sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecan veren iş ma'siyettir.
İyiler de, kötüler de, iyilik yapar. Fakat yalnız iyiler, ma'siyetten sakınır. (İmâm-ı Rabbânî)
Ma'siyet yapınca, hemen tövbe etmelidir. Gizli işlenen günâhın tövbesi gizli, açık işlenen günâhın tövbesi de açık olur. (Ma'sûm-i Fârûkî)
Ma'siyete tövbe etmemek, bu günâhı yapmaktan daha kötüdür. (Ca'fer bin Sinân)
İnsanın günâhından korkması, tâat; korkmaması ise, ma'siyettir. En büyük günâh, bir ma'siyetin ma'siyet olduğunu bilmemektir. Bundan daha kötüsü, ma'siyet olan bir şeyi, tâat, Allahü teâlânın beğendiği şey olarak bilmektir. Onun için dînî bilgileri lâzım olduğu kadar mutlaka öğrenmelidir. (Ahmed bin Âsım Antâkî)
Rahim


Rahim : 
Bağışlayıcı ve merhamet edici


Cenab-ı Hak buyuruyor:"O Rahmân'dır ve Rahim'dir" (Fatiha, 3)

"O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bağışlayandır." (Haşr, 22)

Cennette bize cemalini Rahim sıfatının tecellisi ile gösterecektir. Bu muazzam isminden ve onun tecellisinden iman etmeyen ve imandan mahrum olarak bu dünyadan göçenler istifa edemiyeceklerdir. Besmelede ve Fatiha'da her zaman bu isimler sayesinde Cenab-ı Hak'tan rahmet ve merhamet istemekteyiz.
Kur'an-ı Kerim'in 115 ayetinde büyük çoğunluğu çok bağışlayıcı anlamına gelen "gafur" sıfatı ile birlikte olmak üzere "rahim" sıfatı kullanılmıştır. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ne kadar bağışlayıcı ve merhametli olduğunu gösterir. Dört ayettede "erhamü'r-rahimin (merhametlilerin en merhametlisi)" tamlaması kullanılmıştır.
Tenbih : Kul gücü yettiği kadar muhtaç durumda olan kimselerin ihtiyacını karşılamalı, yanında ve memleketinde ihtiyacını karşılamadığı hiç bir fakir bırakmamalı. Muhtaçların ihtiyaçlarını ya para ile ya da nüfuzu ile veyahut hayra delâlet etmekle, daha olmazsa zengin ve söz sahibi olan kişilere başvurmak suretiyle karşılamalıdır. Bu saydıklarımızdan aciz olursa, o zaman ona hayırlı dualar yapmak suretiyle onun hüzün ve kederini paylaşmalıdır.
Her kimse bu ismi "Yâ Râhim" her farz namazdan sonra yüz kere okursa gaflet ve unutkanlıktan, gönül pekliğinden emin olur. Yine demişlerki, bir kimse sabah namazından sonra Rahim ismini yüz kere okursa bütün yaratılanlar o kimseye merhamet eder.
 
Melik

Melik : 
Herşeyin hakimi, bütün kâinatın hükümdarı.
Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Hak melik olan Allah pek Yücedir, O'ndan başka İlah yoktur; Kerim olan Arş'ın Rabbidir." (Mü'minûn, 116)

Melik ismi, gerçek anlamda her yönüyle yalnız Allah içindir. Bu sıfat, Allah'ın diğer bütün kemâl sıfatlarının var olmasını zorunlu kılar.
Melik ya da malik olma, malik olunan şey üzerinde istenildiği biçimde tasarrufta bulunmayı gerektirir.Bütün kainat Allah'ın mülküdür ve Allah mülkünde dilediği gibi tasarruf sahibidir.İnsan yeryüzünde halife olduğu için, kendisine yeryüzü mülkü  üzerinde izafi bir meliklik yetkisi tanınmıştır.Herkesin belli  bir tasarruf sahası vardır. Fakat bu tasarruf, hiç bir zaman mutlak değil, sınırlı ve Allah'ın tanıdığı alanda sadece bir emanettir.Allah Teâlâ için insanların meliki denirken, O'nun insanlar üzerinde mutlak tasarruf sahibi olduğu anlatılmak istenir. Fakat şirk koşan insanlar, Allah'ın melikliğini yeryüzünde ve dolayısıyla insanlar üzerinde tasarruf sahibi olmak ve yeryüzündeki servetleri, yani mülkü diledikleri gibi kullanmak için gasbetmeğe çalışırlar.
Tenbih : 
Kulun mutlak melik olması hiç düşünelemez. Çünkü onun her şeyden müstağni olduğu söylenemez. Allah'tan başkasına ihtiyacı olmasa bile, mutlaka daima Allah'a muhtaçtır.

Kullardan gerçek Melik o kişidir ki; Allah'tan başka kimsesi olmaz. Allah'tan gayri her şeyden alakasını keser, bununla beraber asker ve halkının kendisine itaat ettiği boyun eğdiği ülkeye sahip olur. Nasıl mı? Şöyle: Çünkü onun öz ülkesi kalbi ve kalıbıdır. Askerleri ise, gazabı, şehveti, hava hevesidir. Halkı ise: dili, gözleri elleri ve sair azalarıdır. O, bütün bunlara hakim olup da kendisine boyun eğdirirse, işte kendi iç dünyasında sultanlık derecesine yükselmiş demektir. Bir de buna insanlara karşı olan ihtiyaçsızlığı hususu da eklenirse işte yeryüzünün sultanı olmuş demektir.

"Yâ Mâlik" Bir kimse sabah namazından sonra bunu okumaya devam ederse o kimse dünyalık ve ahiretlik olarak riyasetten emin olur. Halkın gözünde hürmetli ve heybetli olur.

Hz.Hızır aleyhisselamdan nakledildiğine göre bir kimse bir hastanın hatırını sormaya gittiğinde şifa niyetine

112
 kere "Allahümme ente'l-melikü'l-hakku'llezi lâ ilâhe illâ ente yâ Allah ve Selâmü ya Kâfi"

3
 kere de "Yâ Şifae'l Kulûb" dese o hastanın hastalığı Allah'ın izniyle sıhhate dönüşür.

MÜSTAĞNÎ

1. Başkasına muhtâç olmayan.Allahü teâlâ bütün varlıklardan müstağnîdir. Bütün canlılar îmân etse, itâat etse, O'na hiçbir faydası olmaz. Bütün âlem kâfir olsa, azgın taşkın olsa, karşı gelse O'na hiçbir zarar vermez. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)
2.Sâhib olduğu şeyle kanâat edip, insanlardan bir şey beklemiyen. İhtiyâcını başkalarına söylemiyen.
Ebû Hâzim'e; "Malın nedir?" diye sordular. O da; "İki şeydir; biri Allahü teâlâdan râzı olmak, diğeri de insanlardan müstağnî olmaktır" buyurdu. "Öyle ise fakirsin" denilince; "Yerler, gök ve bunların arasındaki şeyler Allahü teâlânın iken ve ben de O'nun ihlâslı kulu iken nasıl fakir olurum" buyurdu. (Mâverdî)

Kuddus

Kuddus : 
Her türlü eksiklikten münezzeh, pek temiz.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder. " (Cuma,1 )

"O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selam'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk kostuklarından çok yücedir." (Haşr, 23)
O, zatına yakışmayan her şeyden münezzeh, bütün vasıflarda en mükemmel, tahdid ve tasvire sığmayan, öğülmeye layık kemal, fazilet ve güzellik sıfatları kendinde olandır.

Kuddus ismi çok temiz ve çok pak manasına geliyor. O'nda hiç bir noksanlık bulmak mümkün değildir. Kullar hata yapma sıfatına haizdir. Fakat Mevla ise hata yapmaktan münezzehtir. Çirkin şeylerden uzaktır ve insanlarda beliren bütün beşeri sıfatlardan münezzehtir.
Allah'ın son derece aciz olarak yarattığı insanlar hata yapar, unutur, yanılır, gaflete düşerler. Aynı zamanda hem bedeni, hem ruhi yönden son derece eksiklik ve acz içindedirler. Ömürleri boyunca bedenlerine bakmak, yaşayabilmek için ona sürekli ihtimam göstermek zorundadırlar. Bedenlerini biraz fazla çalıştırsalar, birkaç gün uykusuz, bir gün susuz bıraksalar son derece aciz bir duruma düşmüş olurlar. Ancak herşeyin Yaratıcısı ve 'en güzel isimlerin sahibi' olan Allah elbette tüm eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın sonsuz gücü, Yüceliği, aklı ve sınırsız ilmi Kuran'da insanlara bildirilmiştir. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara, 255)
Müslüman daima Allah'ı yüceltmeli ve O'nu her türlü noksanlıktan tenzih etmelidir. Sonra da bütün haramlardan, mekruhlardan, şüpheli şeylerden ve yararsız mubahlardan kendisini arındırıp temizlemeli ve Mevla'sına ibadet etmekle meşgul olmalıdır. Kendisi için yararlı olan ilimleri öğrenmeye ve güzel ahlaki davranışlar kazanmaya çalışmalıdır. Beden ve ruhu arındırmanın yolu, Allah'ı tanımak ve yararlı ilimler öğrenip onunla amel etmektir.

Bir kimse bu ismi her gün 100 kere okusa o kimsenin gönlü kederlerden arınmış ve paklanmış olur.
Kaynaklar
1) Ehl-i Sünnet İnancı, Dilaver Selvi, Semerkand, İstanbul, 2011
2) Yüce Allah' (c.c)ın Güzel İsimleri Esmâ-ül Hüsna, Rauf Pehlivan, İstanbul Dağıtım A.Ş. 2002
3) Esma-ül Hüsna Şerhi İmam-ı Gazali, Mütercim M.Ferşat, Ferşat Yayınları, 2005
4) Miftahü'l Kulûb, Kalplerin Anahtarı, (Fethiye Evradı)  Mehmed Nuri Şemseddin Nakşıbendî, Bedir Yayınevi, 2001
5) Esmâ-ül Hüsna, Karınca Yayınları, Nisan 2004
6) Mecmuatul Ahzab, Büyük Dua Kitabı, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi, Denge Kitabevi Yayınları
7) 
Calligraphy, The Most Beautiful Names, Tosun bayrak, Threshold Books, 1985
8) 
Allah'ın İsimleri, Harun Yahya


Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...