22 Şubat 2013

RAHMANIMIN ARŞIDIR KALBİN



RAHMANIMIN ARŞIDIR KALBİN

Kalbim, en kırılgan yanım! Biliyorum, seni elden ele dolaştırılan bir gül gibi çok hırpaladım. Kanatları kırık bir kuş eyledim narin varlığını. Teli kopuk, mızrabı kırık bir sazsın şimdi. Sessizliktir şimdi bahtına düşen.
Sustun. Dilini, kitabeni çözemedim. Nakışlarındaki çizgilerin ince, derin mânâsına muttali olamadım. Sendeki nazik nağmeyi keşfedemedim. Sesine-soluğuna ve canhıraş çığlıklarına sağır kaldım. Çığlığın yeri göğü kaplamışken yanından kayıtsız, vurdumduymaz biri gibi geçip gittim. Bazen başı öne eğik, eli böğründe sahipsiz bir çocuk oldun cami avlularında. Merhamet kokan ellerini uzatırken gelip geçenlere, gözlerinde yüzyıllık bir arzunun izleri vardı. Kimi zaman da, özellikle daraldığın demlerde, daracık pencereli, loş ve rutubetli bir atmosferi olan küçücük bir hücrede hürriyeti özleyen bir mahkûmun hâletine büründün. Mahkûm ettim seni karanlık, soğuk küf kokan taş duvarlara. Ne gelenin vardı ne gidenin. Sokakta oynayan çocukların bağrışları yalnızlığını çoğaltıyordu. Limandan ayrılan gemilerin düdükleri, gelip geçen trenlerin homurtuları, dalından düşen yaprakların hüzünlü hâli, sessiz gecelere düşen ayın şavkı bir daüssılaya dönüşüp hasreti bocalıyordu içine.

Bir gülsün sen beden bahçesinde. Soğuklar vurdu nazenin yapraklarına. Rengin cazibesini yitirdi. Kan kırmızı rengin göçüp gidince ardında sükûtun teslim aldığı bülbüller kaldı. Vefasız rüzgârlar, sararmış yapraklarını gözlerden ırak kuytulara sürükleyip götürdü. Kupkuru dallar, bir de avare bülbüller kaldı orta yerde. Göğe doğru duaya durmuş dalların diliyle “Gitme kalbim!” diyemedim. Konuştuğum kelimeler, sensiz ne kadar da samimiyetsiz ve kifâyetsiz. Kokunun sinmediği, renginin değmediği kelimeler başını sokacak bir evi olmayan kimsesizler gibidir; dolanır dururlar orta yerde. Kimse sahiplenmez onları. Bekleyeni, arayanı, özleyeni yoktur onların. Kanatlanan, filizlenen, dipdiri kelimelerin membaısın sen.
Kalbim!.. Uzaklara gitmek istiyorsun. Buraya ait değilsin. Başka diyarların özlemi kuşatıyor seni. Uzaklar, başka bir diyarın iklimi çekiyor seni, hissediyorum bunu. Bir gemi ayrılınca limandan, bir tren hareket edince istasyondan kıpırdayışlarından anlıyorum bunu. Yağmurlar dindiği zaman, kuşlar yorulduğu zaman, gün solduğu zaman ayaklanışından anlıyorum gitmek isteyişini. Akıp giden bulutlara, kanat çırpan kelebeklere, uzanıp giden yollara bakışından anlıyorum gitmek isteyişini.
Kalbim!.. Çırpınan bir kuşsun sen içimde kıpır kıpır. Gün geldi kanatlarını kırdım. Şimdi o hafif tüylerin yağıyor içime. Kanayan bir kuşsun şimdi tenhalıkta. Göğsümün kafesinde boğdum seni. Marzîyâtının ne olduğunu bilemedim. Bilemedim duadan kanatların olduğunu. Seni diri tutanın, Allah’ın zikri olduğu bilemedim. Meğer seni yatıştıran bu İlâhî zikirmiş. Azığını bilemedim.
Kalbim!.. Bu asırda öksüz kalışını anlıyorum senin. Sahte şarkılar derdine derman olmuyor. Sonsuzlukta yankılanacak nağmelerin meftunusun sen. Bu fânî dünyanın aşkı dindiremez sonsuz hasretini. Çünkü Rahmân’ın arşısın sen.


GERÇEK SEVGİ ALLAH'IMIN SEVGİSİDİR


GERÇEK SEVGİ ALLAH'IMIN SEVGİSİDİR
Gerçek sevgide bir kişinin güzelliğini, maddi birikimini, itibarını yitirmesi kesinlikle önem taşımaz. 
Tek önemli olan kişinin ahlakı ve karakteridir. 
İnsanlar birbirlerinin güzel; şefkat, merhamet, cömertlik, ince düşünce, fedakarlık gibi özelliklerine her şahit olduklarında sevgileri katlanarak artar. Zaman içerisinde insanların kişiliklerinin gelişmesi, ahlaklarının güzelleşmesi, tavırlarının mükemmelleşmesi ile birlikte, birbirlerine karşı duydukları sevgi derinleşir. 
Bu nedenle Allah’ın izniyle gerçek sevgide asla bıkma ve sıkılma olmaz. 
Müminlerin insanlara karşı kalplerinde hissettikleri sevginin asıl kaynağı, Allah’a duydukları sevgidir.
 Bir insana duyulan kalpteki coşkuyu Allah’ın yarattığını, her şeyde Allah’ın tecelli ettiğini bilmek, insana derin sevgiyi hissettiren asıl sebeptir. 
Gerçek Sevgi Nasıl Yaşanır? 
Sevgiyi gerçek anlamıyla yaşayabilmek için belirli şartların oluşması gerekir. 
Öncelikle bir insanın sevgiyi yaşayabilmesi için bu kişi diğerlerindeki güzel özellikleri, 
incelikleri görüp fark edebilecek bir akla sahip olmalıdır. 
Kişinin aklı ve vicdanı ne kadar açıksa, sevebilme gücü de o derece yüksektir. 
İnsana bu üstün özellikleri kazandıran ise ancak iman ve Allah korkusudur. 
Dolayısıyla insan, imanı ve Allah korkusu ölçüsünde sevgi duyabilir, sevgiden bu oranda zevk alabilir.


İnsan yağmur gibi olmalı bence, herkesi ıslatabilmeli. . 
Rahmeti kuşanıp herkese her şeye merhamet etmeli.. 
İnsan sözünü yağmur gibi yumuşakça indirmeli kulaklara; 
Kırıp dökmemeli, damla damla söylemeli, ince ince sevmeli... 
Şefkatli olup kimseyi küçümsememeli, hor görmemeli, kimsenin dalını kırmamalı..

O KİM DEDİM ALLAH DEDİ

ask1 - Nar-ı Aşk
"Sevmek" dedim. "Yoluna ölmek" dedi. / "Yol" dedim. "Alip basini gitmek" dedi.


"Gitmek" dedim. Bir "Ahh" çekip, "Dostlardan ayrilmak" dedi.
"Dost" dedim. Durdu. Bana bakti. "Dost" diye mirildandi. "Yüregime nasil koysam bilemedigim" dedi.

"Yürek" dedim. "Dünyalari içine sigdiramadigim" dedi. / "Dünya" dedim. "Hayatin bir yüzü" dedi.

"Yüz" dedim. "Ardinda ne gizli bilemedigim" dedi. / "Giz" dedim. "Hep çözmeye çalistigim" dedi.

"Çalismak" dedim. "Bitmeyecek öykü" dedi. / "Öykü" dedim. "Binlercesini içimde gizliyorum" dedi.
"Gizlemek" dedim. "Iste, her seyin bitimi" dedi. / "Sey" dedim. "Sevda" dedi.
"Sevda" dedim. "Pesinden kostugum" dedi. / "Kosmak" dedim. "Hayat, bir maraton" dedi.
"Hayat" dedim. "Öyle kisa ki!" dedi. / "Niçin kisa?" dedim "Yasanacak çok sey var, zaman yok" dedi.
"Yasanmasi gereken ne var? " dedim "Ask" dedi. / "Kaç kere?" dedim. "Bin kere" dedi, "Milyon kere"
"Neden bir kere degil?" dedim "Tüm asklarin toplami, en yüce ve tek ask" dedi.
"Önce ona varsan olmaz mi?" dedim. "Keske olsa" dedi, "Ama önce yogrulmak gerek"
"Aci çekmek mi?" dedim. "Evet, ask acisinda yok olmak" dedi.
"Yok olunca!" dedim. "Iste gerçek askta o zaman yasamaya baslarsin" dedi.
"Gerçek ask!" dedim. "Büyük o!" dedi.
Durdum. Durdum. Ve sustum!
"Neden sustun?" dedi. "Yüregim titredi sanki" dedim. / "Neden?" dedi. "Bilmiyorum" dedim. "Büyük O!"
"Evet" dedi, "Büyük O!" "Nerede?" dedim. "Her yerde" dedi. / "Nasil?" dedim. "Yüregini aç" dedi.
"Yüregimi açmak!" dedim. "Bir tebessümle bak her seye" dedi. / "Tebessüm" dedim. "Her kapinin anahtari" dedi.
"Kapi" dedim. "Girmeden bilemezsin" dedi. / "Ya korku!" dedim. "Bilinmeyenden korkar insan" dedi.
"Ben bilmiyorum" dedim. "Neyi?" dedi. / "Ben''i" dedim. "Sen kimsin?" dedi.
"Ben kimim?" dedim. "Sevgiyle beslenensin" dedi.
"Kimin sevgisiyle?" dedim.
"Büyük O''nun" dedi.
"O kim" dedim.Allah dedi....

CANLI OLDUĞUN MÜDDETCE UMUT TÜKENMEZ



Umut dirençtir, her şeye, herkese rağmen ayakta durmak, yıkılmamaktır. 

Hayatı başı dik karşılamaktır.Umut güvendir. 
Vaat edene ve vaat edilenlere, vaadinden dönmeyene.
Umut şükürdür, teşekkürdür zamansız, sebepsiz, 

imkansız onca nimete karşı beslenen minnettir.
Umut teslimiyettir. 

O yüce gücün hakimiyetine kilitlenmektir.
Umut hayattır, nefes almaktır. 
Dört bir yanda keskin pençeleriyle boğazına sarılırken, 
tıkanışlar-tükenişler inadına soluk alıp vermektir. 
Umut coşkudur.
Umut devrimdir, yerle bir eder tabuları. 
Umut güzelliktir. 
Her şeyde, her yerde güzelliği görmektir, güzel görmektir.
Umut saflıktır. Hilelere, tuzaklara,

 aldatıcıların sahte ve geçici şaşalarına kanmayacak kadar saf ve temiz olmaktır. 
Umut izzettir. 
Zulme razı olmamak, zalime alkış tutmamak ve Rabbini tanımaktır.
Umut duadır. 

El açıp yalvarmak, yalnız Hakk’tan ummak ve umduğuna inanmaktır. 
Umut gülmektir acıya, okumaktır mesajı, görmektir ufukları, 
dokunmaktır hikmete, çözmektir sırrı, anlamaktır yaşamı. 
Umut kavgadır. İnattır çaresizliğe, darbedir düşmana, türküdür sevdaya, 
samimiyettir davaya, dermandır yaraya…
Ve Umut imandır. 

İmanın ta kendisidir, özüdür kattığıdır. 
İmanın gözüyle bakmaktır olumsuzluklara,
 imanın gözüyle meydan okumaktır şeytana ve dostlarına. 
İmanın doruğudur, kandır damarlarda.
Ve…
Umut Güneştir. Güneş umuttur, doğacak yarınlardan Güneş umudu taşır, 

umudu büyütür, umudu sunar, umudu tanıtır ihtişamıyla. 
Umut güneşi korur, Güneşi tanıtır, Güneşi hatırlatır, 
Güneşi bekler. Güneş için bekler. 
Umut Güneştir. Güneş umuttur. 
Doğacak, umudu besleyen ve Güneşi bekleyen imanlı gönüllerde….

SENİ DÜŞÜNÜYORUM YİNE....



SENİ DÜŞÜNÜYORUM YİNE....


İlk karşılaştığımız an geliyor aklıma.
Ellerimi yüzüme kapatarak, gözlerimin dolmasını ve dudaklarımın titremesini engellemeye çalışmaktan, yüz ifadeni tamamlayamıyor beynim!
Beynime inatla, sıcacık bir gülümsemeyle bana yürüdüğün anı hatırlıyor yüreğim...
Seni düşünmeye başlayınca böyle oluyorum!
Yazı olarak ortaya çıkan birkaç paragraf ama benim dalıp gitmelerim bir kitap kalınlığında oluyor!!!
Kalem elimde olmasına rağmen, bazen tavana diktiğim gözlerimle bazen de gecenin rengini almış şehirdeki her ışıkla sayfalarca yazıyorum aslında sana!...
Sensiz olamadığım gibi, müziksiz de olamıyorum.
 Radyom dibimde, kah Kayahan' la
"Hiç mi özlemedin, hiç mi hatırım yok!" diyerek isyan ediyor;
Kah Sezen Aksu' yla "Prangalarca boynuma taktığım sensin!" diyerek kıvrılıyorum bir köşeye...
Göz kapaklarım geceye yenik düşüyor ama yüreğim hala seni düşünüyor işte!...
Rüyama gel, ne olur!!!
Ama geçen ki gibi yapma azıcık konuş olur mu?
Rüya bile olsa seni görünce mutlu uyanıyorum...
Hasretim azalıyor, yüreğim hafifliyor böylece...
Ben her zaman ki gibi yine konuşuyorum diyorum ki, rüyamda bile olsa sana diyeceğim son söz şudur!
DÖNERSEN BIRAKMA,
DÖNERSEM BIRAKMA!" 
 

AYRILIK


Bakma öyle sessiz umutsuz durduğuma 
Sevdamın adı umut aslında 
Ben sadece düşünmekten çok yorgunum 
Ayrılığa ve sessizliğine sebep neden vermeyişini 
Sevdamın hatırına bile elveda demeden gidişini 
Düşünmekten biçareyim... 
Aylar oldu ben hep aynı sahneyi seyrediyorum. 
Yaşamadığım yaşamadığımız 
O ayrılık sahnesini 
Yaşatmadığın o onurlu ayrılık sahnesini 
Nasıl güzel başlamıştık oysa 
Sorsalar cesaretin en büyüğü vardı bizde 
Ama başaramadık 
Başlangıcı gibi onurla sonlandıramadık 
Ben ayrılık kelimesini duymaktan çekinen 
Sense ayrılığı söylemeye cesaret edemeyen 
Sonunu bildiğimiz bir yolu beraber yürüme çabamızdı bu aşk 
Oysa elimi tut demiştin 
Bırakmayacağına o kadar emindin ki 
Seninle beraber unuttum sildim o yolun sonunu 
Belki aydınlığa çıkar dedim 
Belkisi bile yoktu emindim... 
Şimdi yanıldık demek ne zor 
Ağrına gidiyor insanın 
Sen benimleyken de habersiz kaldın sevgimden 
Paylaşamadık paylaşmak adına ne varda sonuna kadar. 
Çaba sarf etmedik belki de... 
Ya sen suçlusun ya ben ne fark eder 
İmkânsızlıkların karnından sancıyla doğan o tertemiz o masum aşk 
Bitti işte 
Bu kadar ucuzmuş demek 
Bu kadar anlamsızmış senin için 
Bilirsin ölüm kadar acıdır ayrılık 
Ama ben ayrılığında aramadım hiç seni 
Keşkeler dolanmadı dilimde 
Parfüm kokularında kokunu aşındırmadım hiç 
Kalabalık bir caddede sana benziyor diye kimsenin ardından koşmadım 
Ağlamak kardeşi olmadı sevdamın 
İnanmazsın belki ama ayrılığına hiç ağlamadım. 
Oysa her anımda zaten sen vardın 
Şimdi soruyorum sana; 
Ben böylesine dopdoluyken senle 
Söyle sen gittiğini mi sandın? 
Sevdam bitmeden ayrılık girmez 
Benim gönül kapımdan anlamadın 
Yoksa sen gittiğini mi sandın???

SEVMEK

SEVMEK 
> Sevmek cesarettir,Korkunun oldugu yerde ask yoktur. 
> Sevmek; Düzenlere,oyunlara,kötülüklere meydan okumaktir. 
> Sevmek; uzaklasmaktir yalandan, bencilligi hiçe saymaktir. 
> Bir baska açidanda inanmaktir sevmek. 
> Gerçekten inanmaktir, tümden inanmaktir. 
> Insan sevince; sevdigine bütün varligi ile teslim olmamissa,yeteri derecede 
> sevmemis demektir. 
> Ve ona kayitsiz sartsiz inanmiyorsa,sevgiden bahsetmeye bile hakki yoktur. 
> Kiskançlik inancimizin bütünlügü ölçüsünde besler aşkı. 
> Şüpheyse öldürür. 
> Süphenin oldugu yerde inancin yeri olmaz. 
> Sevgiden bahsedilemez orada. 
> Kiskançliksa; kutsal bir duadir,dudaginda sevenlerin. 
> Sevmek; var olmaktir bir bakima,derinden bakilinca yokluga benzer. 
> Sevmek bütünlenmektir. 
> Çok seven eksildigini zanneder,oysa artmaktadir sevmek,çogalmaktir. 
> Çevrenin gözlerimizden silinmesi, önce bir eksilme hissi verir insana. 
> Fakat o her seyimizi varligi ile doldurdukça arttigimizi anlariz. 
> O bir tek kazanç,bütün kayiplarimiza bedeldir. 
> Bir an gelir; her şeyi onunla degerlendirmeye baslariz. 
> O bugün mutluysa yasamak güzeldir. Kabimiza sigmayiz. 
> Sarkilar söylemek gelir içimizden. 
> O kederliyse ,gözlerimizde hersey kederlidir artik 
> Bütün güzellikler bir bir yitirirler anlamlarini. 
> O anlarda ölümü düsünürde,yine ölemeyiz kurtulamamak için. 
> Yanmaktir,tutusmaktir sevmek ve yasadikça hiç sönmemektir. 
> Dinle sana sevmenin ne olmadigini söyleyecegim önce. 
> Ne oldugunu sonra anlayacaksin. 
> Dinle, sevmek alis veris degildir. 
> Geometri degildir,aritmetik degildir. 
> En degerli seydir belki,ama karsiliginda hiçbir sey alinmaz. 
> Karsiliksiz bir çeke atilmis kuru bir imza degildir sevmek. 
> Iskambil kagidi degildir,zar degildir,bir dilim degildir,hesap pusulasi 
> degildir sevmek. Sevginin bedeli yine sevgiyle ödenir,altinla degil. 
> Sevilmekse; sevmenin mükafatidir ancak,karsiligi degil. 
> Bir sevgiye eş bir baska sevgi olamaz. 
> Çünkü her sevgi birbirinden büyüktür. 
> Sevgi tartilamaz, sevgi ölçülemez. 
> Sevgi; gram degildir, mesafe degildir. 
> Derinlik sanirsiniz,yüksekliktir o. 
> Sevgi; dudak degildir,göz degildir,saç degildir. 
> Sandalye degildir sevgi,yatak degildir, çarsaf degildir. 
> Geçip karsisina seyredemezsiniz,manzara degildir,tablo degildir,heykel > degildir. 
> Okuyamazsiniz kitap degildir. 
> Bilmece degildir,çözemezsiniz. 
> Istesenizde içinizden atamazsiniz. 
> Kan degildir,kesip damarinizi akitamazsiniz. 
> Siz agladikca o güçlenir içinizde 
> Akmaz, gözyasi degildir. 
> Kus degildir uçmaz, 
> Çiçek degildir koklanmaz. 
> Bitmez çile degildir. 
> Ne desen o degildir sevmek.


Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...