16 Kasım 2018

BUDİST ASTROLOJİ




BUDİST ASTROLOJİ

BÜYÜK ARAŞTIRMACI KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ AT-UKUŞ BİL FEDERASYONU


BÜYÜK ARAŞTIRMACI KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ


AT-UKUŞ BİL FEDERASYONU
BİR OY BİL federasyonu, M.Ö.1517’de AT-UKUŞ BİL adıyla yeniden yapılandı. Bir adı da AT OY BİL’dir... Yeni federasyon varlığını M.Ö.879 yılına kadar sürdürdü. Bu dönemde de ISUB-URA BİL adında ve yapısında da değişiklikler oldu. Önce AT UKUS YÜZ oldu, sonra ISUB URUŞU TUTUK, OK-OGİS AT UÇUK ve nihayet ISUB URA UÇ oldu. Daha sonra da bir başka TÜRK boyu olan İSKİTLER tarafından yıkıldı. (M.Ö.516)
İSKİTLER, KARADENİZ’in kuzeyinde (UKRAYNA) OK-UŞUY adında bir devlet kurmuş, oralardan aşağıya inmişlerdi.
Bu bilgiler bir asker ve “tarih yazarı” olan ÖNRE-BİNBAŞI’nın taşa vurdurtmuş olduğu ISUB-URA BİLGE ÖKÜLÜ ÇUR EB-EDİZİ başlıklı BİTİG TAŞ’tan (taşa yazılmış belge) alınmadır. Yazının başlığı “ISUB-URA BİL’in ÇUR’unun (hükümdarının) Başarıları” demektir.
Bu BİTİG TAŞ, MOĞOLİSTAN’da İKİ-HUŞOT’da bulunmuş ve KOTWICZ tarafından 1928’de yayınlanmıştır.
İSKİTLER’e yenilen ISUB-URALILAR, daha sonra KAFKASLAR’a çekilmişler, İSKİT ana devletiyle DEŞT-İ KIPÇAK konfederasyonunu oluşturmuşlardır. Bu konfederasyon çeşitli şekillerde varlığını CENGİZ HAN zamanına kadar sürdürmüştür. (M.S.1236) Son parçası KAZAN HANLIĞI 1556’da Çarlık Rusyası tarafından yıkılmıştır.
AT-UKUŞ BİL konfederasyonunun başkenti AT OĞI BOLIK’tır. Bu konfederasyonu oluşturan devletler 
ise şunlardı:

- URALLAR’da ÖKÜGİMİN YIŞ Devleti,
- KARADENİZ’in kuzeyinde OK-UŞUY Devleti (İSKİTLER),
- KIRIM’da ÖG-ÖDÜS Devleti,
- HARZEM’de TATAR BİRİLE OK-AT Devleti
- KAFKASLAR ve DOĞU ANADOLU’da ISUB URA BİL Devleti
- AT OMİG İDUK BAŞ ÖKİ Devleti ((ARTARHAN Hanlığı)
Federasyonun toprakları SELÂNİK KÖRFEZİ’nden başlayıp MAKEDONYA, BALKANLAR, TUNA KIYILARI, AVRASYA , ORTA ASYA, ÜST ASYA, MANÇURYA, KORE ve KUZEY ÇİN’i kapsıyordu. . DOĞU ANADOLU, HAZAR BÖLGESİ ve TİBET te federasyona dahildi.



Bu kadar büyük bir sahada UÇ DEVLETLER de olsa, bir süre sonra yeni bir yapılanma ihtiyacı duyulmuş, ve TÜRÜK BİL FEDERASYONU doğmuştur. (M.Ö.879)

BÜYÜK ARAŞTIRMACI KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ


BÜYÜK ARAŞTIRMACI KÂZIM MİRŞAN'IN TESBİTLERİ


ORTA ASYA ANAU KÜLTÜRÜ ve BİR OY BİL FEDERASYONU
Doğu Anadolu’da M.Ö. 15.000’den itibaren kaya resimleri, M.Ö.7000’den itibaren de yazıtlar görülür. 
Antalya-Beldibi yazıtları M.Ö.7000, İstanbul-Fikirtepe’de bulunan M.Ö.6000’e ait kaplardan ikisinin üzerinde OK ve OZ tamgaları vardır.
R. PUMPELLY, “Exploration in Turkestan” adlı makalesinde (1908, Washington), “AŞKABAT’ta M.Ö.9000’lere ait yerleşik bir kültür olduğu”ndan bahsetmektedir. Bu kültüre ANAU adı verilmiştir. Bu kültür, A. BELENITSKY’e (1965) göre M.Ö.5000, D. SCHMANDT-BESSERAT’a (1978) göre M.Ö.6000 yıllarına aittir.
Ancak VADIM A. RANOV, "7 yerleşim bölgesinin incelendiğini, ve ilk merkezin M.Ö. 850.000 yıllarında kurulan AMUDERYA’nın kaynak kollarından birindeki KULDURA olduğunu" bildirmiştir. (Kendisi TACİKİSTAN Tarih, Arkeoloji ve Etnoloji Kurumu müdürüdür… Makalesi, “Her Şey Eski Taş Dönemi’nde Başlar” adıyla “Les Dossiers d’Archeologie” dergisinin 185. Sayısında, Eylül 1993 tarihinde yayınlanmıştır.)
Bir diğer merkez SEL UNGUR’dur, M.Ö. 250.000’lere dayanır. Hatta İSLAMOV’a göre geçmişi M.Ö.500.000’e kadar gider. SEL UNGUR, KIRGIZİSTAN’daki FERGANA vadisinde, OK (şimdiki OŞ) kentinin batısındadır. İkisi de KARA TAU (Karadağ) adını taşıyan iki merkez daha vardır ki, bunlardan biri KULDURA gibi AMUDERYA üzerindedir. Diğeri ise, yine KIRGIZİSTAN’da TALAS vadisinin batısını oluşturan dağın adıdır.
M.Ö. 100.000-M.Ö.35.000 arasını ilgilendiren 14 yer incelenmiştir. Bunlar arasında KUTURBULAK, KULBULAK, KAYRAKUM gibileri vardır. BULAK “göz, pınar” demek olduğuna göre, yüksek vadilerdeki su kaynaklarının başına yerleştikleri anlaşılır. Daha sonra OM-OĞ KÖL’ün kıyılarına inmişler, sahil yerleşim birimleri kurmuşlardır. KAPİK-KAĞAN (KAPAĞAN, SEMERKANT) da ilk yerleşim bölgeleri arasındadır.
HİMAYALAR’dan ALATAU (Aladağ) ve ALTAYLAR’la BÜKLİ ÇÖL’e (Gobi) kadar uzanan bölgede 100 kadar yerleşim merkezi bulunmaktadır... En önemli yerlerden biri TEŞİK TAŞ MAĞARASI’dır. Mağara, SEMERKANT’ın güneyinde BAYSUN DAĞI’ndadır. Burada ilk defa taşın yapı malzemesi olarak kullanıldığı görülmüş, “üstün bir kudret”in varlığına inanıldığını gösteren deliller bulunmuştur... Bu hususu, başka bir yazıda derinlemesine ele alacağız.
Bir değer yerleşim bölgesi TAMGALI SAYI’ndaki KAYA ÜSTÜ RESİMLER’i M.Ö. 30.000’lere aittir....
PİKTOGRAMLAR (sembolik resimler) M.Ö. 20.000’e, PETROGLİFLER (yazı elemanları içeren resimler) ise M.Ö. 15.000 tarihini taşır. ULU KEM ırmağı vadi ve steplerinde bulunan OT-OZ sintaşları yine aynı tarihlere aittir. (M.Ö. 15000)
ORTA ASYA’da M.Ö. 9000’lerde ortaya çıkan BİR OY BİL konfederasyonu derin bir felsefeye sahip, büyük bir medeniyettir... İnsanın TANRI BELDESİ’nden (göklerden, manevî âlemden) OZ’laşıp (öz, mükemmel) şekil değiştirerek, OT (od, ateş, ışık , enerji) halinde yeryüzüne “döne döne indiği”ne inanırlardı.
OT-OZ denilen bu insan TANRI’dan geldiği için “kutsal”dı. Herkes eşitti, ayırım yoktu. Bu yüzden kendilerini yönetecek olan BUĞ’u SEÇİM’le (kurultayda) belirlerlerdi.
TÖRELER ile yönetilen bu insanlar kısa zamanda AŞİRET-KLAN düzeyinden MİLLET seviyesine ulaşmışlar, DEVLET kurmuşlardır. TÖRE’yi ÜYÜŞ-YIŞ seviyesine yükseltmişler, ANAYASA haline getirmişlerdir. Çok sağlam bir HUKUK anlayışları vardı.
Bu insanlar IB-IS BOLIK’larda yaşamışlar, yeryüzü-gökyüzü ilişkilerini incelemişler, ASTRO-FİZİK bilimine ilk adımları atmışlardır. Soyutlama yetenekleri ve yaratıcılıkları ile konuştukları dili TAMGA denen SEMBOL-ŞEKİLLER’e dökmüşler, “taşa urmuşlar”, yani DUVARLAR’a, KAYALAR’a, TAŞLAR’a kazımışlardır. RESİM ve HEYKEL sanatının ilk örneklerini bu OT-OZ insanları vermişlerdir.

Bir kısmı BİR OY BİL konfederasyonuna bağlı UÇ DEVLETLER’de yaşamışlardır... Bu âdet, tâ SELÇUKLULAR’a kadar gelmiştir. ANADOLU’da pek çok UÇ BEYLİĞİ vardı. OSMANOĞULLARI 
BEYLİĞİ de bunlardan biri idi.

Bu UÇ DEVLETLER’den biri de ON OYUL’dur. TAŞKENT-BUHARA, KUÇA-YARKENT arasında idi. AYIRIS (Çur) nehri ON OYUL ile BİR OY BİL arasında sınır idi… Bu AYIRIS(ayırma) kelimesi sonradan bozularak Grekçe’deki İRİOS şekline girdi. Bazı Batılı yazarlar İRİOS’u ARYAN-ÂRİ kelimesinin kaynağı sayar. (Igor H. Klopin, Les Dossiers d’Archeologie, No. 185, 1993)

Bir diğer UÇ DEVLET, OK-ONIM OĞ idi. KUÇA-URUMÇİ’den ÇİN’in ortalarına kadar uzanıyordu.
ISUB-URA BİL’in başkenti KAFKASYA’daki ÇUR şehri idi. KAFKASLAR ve DOĞU ANADOLU’da egemendi. MEZOPOTAMYA’yı da kültürel etkisi altına almıştır. ISUB-URA “yazıya geçmiş, kaydolmuş” demektir. Bu devletin BİR OY BİL federasyonuna kayıtlı, vasal devletlerden biri olduğunu gösterir.
Bu üç UÇ-DEVLET’i yöneten kişinin ünvanı USUB URUŞ TURUK idi. Yani “yazıya vurulmuş, kayıtlı, bağlı, BUĞ’a tâbi” yönetici… Bu kişinin URUUA TURU yani “askere alma” yetkisi vardı. Bir devlet için çok önemli olan bu yetki, ASURLAR tarafından URUATRİ olarak telâffuz edilmiş, bundan da URARTU kelimesi doğmuş, bir devlet adı olarak kabul edilmiştir.
Öte yandan ISUB-URA kelimesinin SUBAR-SABİR şekline dönüştüğü sanılmaktadır. R. GHIRSHMAN, SÜMER öncesinde (M.Ö. 4000) MEZOPOTAMYA’da SUBARLAR’ın yaşadığını kaydediyor. SÜMERLER’in şimdiki TÜRKLER’in atası, akrabası olduğunu biliyoruz… Ancak SÜMER yazasında 18 adet PROTO-TÜRKÇE tamga bulunması, onların çok daha eski TÜRKLER’den geldiğini göstermektedir.

ASUR devletinde dahi (M.Ö.2000) SUBARCA konuşuluyordu. ASUR başkentinin adı PROTO-TÜRKÇE’de ANT-UB UÇUĞ’dur, yani “yüce antlaşma liderliği”…

DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI

DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI

GİRİŞ
Ülkemizin doğusuna kendini ârî sayan Ermeniler, güneydoğusuna yine kendini ârî sayan Kürtler sahip çıkıyor... Hatay'a Sami Araplar, GAP BÖLGESİ'ne Yahudiler göz dikmiş durumda!.. Kuzey Anadolu'da Rumlar "Pontus Devleti" kurmak istiyor!.. Birileri Lâz, Çerkes, Çeçen, Acar kökenli TÜRKLER'i kışkırtıp gene Kuzey Anadolu'yu TÜRKİYE'den koparmaya çalışıyor!... Batı Anadolu'yu Yunanistan yapmak istiyorlar!... İstanbul'da VATİKAN benzeri bir "Fener Devleti" oluşturma, hattâ TRAKYA ile bütün MARMARA BÖLGESİ'ni TÜRKİYE'den koparıp YENİ BİZANS DEVLETİ kurma peşinde olanlar var!..
Bütün bunlara gerekçe olarak ta bizim Anadolu'ya 1071'de geldiğimizi gösteriyorlar!.. Hem Batılılar, hem de onların oyununa gelen bir kısım Doğulular da bizim barbar, istilâcı, sömürgeci olduğumuzu söylüyorlar!..
"DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ" adlı 1. BÖLÜM'de; SÜMERLER, ELÂMLER, GUTİLER, KASİTLER, URARLAR, SUBARLAR, KARLAR, MEDLER, PARTLAR'ı inceliyerek bunun ne kadar yanlış olduğunu göstermiştik. Sonra CELALEDDİN HARZEMŞAH ile YAVUZ SULTAN SELİM'i ele alarak KÜRTLER'in son dönem TÜRK TARİHİ'ndeki yerini bulmuştuk.
2. BÖLÜM olan "BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ"nde ise, PELASGLAR, İYONYALILAR, TYRRHENLER, LİDYALILAR, ETRÜSKLER, İSKİTLER, ve MAKEDONLAR'ı incelemiş, en eski metinler TEVRAT ve KUR'AN'dan alıntılar ile TÜRKLER'in hem Doğu'da hem de Batı'da en eski medeniyetin sahibi olduğunu ortaya koymuştuk. Ayrıca Komünist sistemdeki çözülmeden sonra, Kapitalist sisteminin de çökmekte olduğunu belirtmiştik.
"Batı Medeniyeti"nin sonu demek olan bu gelişmeyi göremiyen, bizi hâlâ AVRUPA BİRLİĞİ'ne uşak yapmaya çalışan ve bunun için KIBRIS'tan, EGE'den, hatta GÜNEYDOĞU'dan vazgeçmeye hazır politikacılarımızı, aydınlarımızı eleştirmiştik... Gerçeği gören ve yazan değerli fikir adamlarımızdan da örnekler vermiştik.
Dileğimiz odur ki, ARTIK AŞAĞILIK DUYGUSUNDAN KURTULALIM!.. Başkalarından medet ummaktan vazgeçelim!. "Biz zaten herkesi kendimizden yaparız," kompleksinden sıyrılalım... Biz yapsak ta, yapmasak ta ASYA VE AVRUPA'DA PEK ÇOK İNSAN KENDİNİ TÜRK SAYIYOR, UMUDUNU, GELECEĞİNİ TÜRKİYE'YE BAĞLIYOR!.. ARTIK BU GERÇEĞİ GÖRELİM!.. Başkalarının kuyruğuna takılmaktan vazgeçelim!
Şimdi bazı Batılı tarihçilerin kasıtlı yönlendirmelerinden kurtulma zamanıdır!.. Onların sakladıkları belgeleri, bizim gözardı ettiğimiz kaynakları ortaya çıkarıp inceleme zamanıdır. Artık güneş balçıkla sıvanamaz!...
BİZ GERÇEKTEN DÜNYANIN EN ESKİ MİLLETLERİNDEN BİRİYİZ, ve TARİHİN İLK DÖNEMLERİNDEN BERİ HİÇ DEVLETSİZ KALMAMIŞIZ!.. BU ÖZELLİK BAŞKA HİÇ BİR
MİLLETTE YOK!..

Günümüzde dahi başka hiç bir milletin aynı anda bu kadar çok devleti yok. TÜRKİYE, KUZEY KIBRIS, AZERBEYCAN, NAHCİVAN, KAZAKİSTAN, TÜRKMENİSTAN, KIRGIZISTAN, TACİKİSTAN, ÖZBEKİSTAN, AFGANİSTAN, MOĞOLİSTAN, LİTVANYA ve ESTONYA halen bağımsızlığına kavuşmuş TÜRK cumhuriyetleri, TÜRK özelliği olan cumhuriyetlerdir. Biz farkında olsak ta, olmasak ta!
Ama bu iş burada bitmez!...
Daha sırada ABHAZYA, OSETYA, ÇERKEZİSTAN, ÇEÇENİSTAN, DAĞISTAN, ACARİSTAN, GÜNEY AZERBEYCAN, TATARİSTAN, KIRIM, BAŞKIRDISTAN, UDMURİSTAN, ÇEREMİSTAN, YAKUTİSTAN, DOĞU TÜRKİSTAN, MAKEDONYA, BOSNA-HERSEK, KOSOVA, SANCAK ile MİLLİ MİSAK sınırları içinde iken hile ile kaybettiğimiz BATI TRAKYA, ŞARKİ RUMELİ, MUSUL, KERKÜK, HALEP var!..
Öte yandan tamamen siyasi oyunlarla elimizden çıkmış olan, ANADOLU kıta sahanlığının bir devamı mahiyetindeki DOĞU EGE ADALARI, bir gün mutlaka Türkleşecektir!...
Yine bitmedi!...
KARAKALPAKLAR, TUVALAR, KALMUKLAR, BURYATLAR, GAGAUZLAR, POMAKLAR ve HİNDİSTAN TÜRKLERİ var!..
Yine bitmedi!...
TÜRK kökenli olup Hıristiyan etkisi ile bizden kopmuş olan MACARLAR, BULGARLAR, ROMANLAR, UKRAYNALILAR ve doğuda TİBETLİLER, GURKALAR, MANÇULAR'ın da öz benliklerine kavuşması gecikmiyecektir!..
Nihayet kendilerinin "BERİNG BOĞAZI'ndan geçerek Amerika'ya yerleşmiş TÜRK boyları" olduğuna inanan ESKİMOLAR ve KIZILDERİLİLER, (l) Kanada ve A.B.D.'de özerk bölgeler elde edecek, neticede bağımsızlıklarına kavuşacaklardır.
Daha şimdiden Kanada, ESKİMOLAR ve KIZILDERİLİLER'den her birine 2.000.000 km. kare toprak tahsis etmek zorunda kalmıştır!..
Bu dediklerimizin hepsi önümüzdeki 10-20 yıl içinde olacaktır. Elbette ki, bütün bu TÜRK kökenli, TÜRK
mizaçlı insanların yaşadığı diyarların, bizim İLGİ SAHAMIZ içinde olması gerekir.

Çünkü bu millet ve toplulukların bağlı oldukları devlet veya birlikten kopmaları onların HÜR ve MÜSTAKİL olacakları anlamına gelmez!.. Sovyetler Birliği'nden ayrılan TÜRK ve BALTIK cumhuriyetlerinin, sosyalist sistemden kopan Doğu Avrupa ülkelerinin A.B.D. ve A.B. güdümüne girdiklerini, ekonomilerinin kapitalist sisteme mahkûm olup insanlarına büyük ızdıraplar çektirdiğini, yüzbinlerce kadının başka ülkelerde fahişe, erkeğin de köle işçi durumuna düştüğünü üzüntüyle gördük.
İstediğimiz bu değil! Biz onların bulundukları devlet yapısı içinde güçlü bir konuma gelmelerini, ve diğer TÜRKLER ile irtibatlarını arttırmalarını istiyoruz.
Dünyadaki etkimiz böyle artma temayülü gösterirken, pısırık liderlerimiz ve cahil aydınlarımız, GÜNEY ANADOLU'yu ve KIBRIS'ı bile gözden çıkaran, ATATÜRK'ün kurduğu MİLLİ DEVLET'i yakıp, bağımsızlıktan ve egemenlik haklarımızdan vazgeçip sünepe bir "Avrupalı" olmaya çalışan bir tutum sergilemektedirler!..
Bunlar, bırakın tüm mazlumlar ile ilgilenmeyi; HALEP-MUSUL-ERBİL-KERKÜK'ün TÜRK DİYARI olduğunu, SURİYE ve IRAK'ta 4.000.000'dan fazla TÜRKMEN'in yaşadığını, İRAN'da 17.000.000 AZERİ'nin ilgi beklediğinden bile habersizdirler!.
Bu kişiler bilmezler ki, medeniyet hep Doğu'dan gelmiş, Batı'yı etkisine almıştır!.. Bilmezler, bilemezler!... Çünkü TANZİMAT'tan bu yana aydınlar Batı ile Doğu arasında bocalayıp durmuşlar; benliklerini geçmişlerini, kendilerini, inkâr etmeyi bir meziyet saymışlardır. Aydın sayılmanın yolu ağzı kalabalık, çokça Mason-Lion-Rotaryen, biraz dinsiz, neredeyse feminist, tamamen milliyetsiz, Batı hayranı ama azıcık solcu tanınmaktan geçmiştir. Hele son zamanlarda globalizmci, özelleştirmeci, ferdiyetçi değilsiniz; hele sık sık ATATÜRK, İSLAM, VATAN, MİLLET, BAYRAK, BAĞIMSIZLIK, TÜRK diyorsanız; sizi adam yerine bile koymaz olmuşlardır!
Zamanın akışına ve gerçeklere bu kadar ters davranan Batılılar'ı ve onların kuyruğuna takılanları uyarmak amacıyla, geçmişi bir kere daha ve yeni bir anlayışla ele almak istiyoruz.
Çünkü zalim ve emperyalist BATI MEDENİYETİ, ömrünün sonuna gelmiştir!..
Hem de, ROMA İMPARATORLUĞU gibi, en güçlü göründüğü bir dönemde!...
"Üzerinde güneş batmıyan" BÜYÜK BRİTANYA İMPARATORLUĞU'nun, 2. Dünya Savaşı'ndan galip çıkmasına rağmen, dağıldığı gibi!..
"Tek Dünya Devleti" hedefine ulaşmak üzere olduğu sanılan SOVYET İMPARATORLUĞU'nun, birden çözülmesi gibi!..
Ve rakibi Sovyetler sahneden çekildikten sonra, "Tek Süper Güç" olduğu inancıyla kasım kasım kasılırken, içten içe çürüyen, herkese "demokrasi ve hürriyet" götürmeye kalkarken, evdeki hürriyet ve demokrasiden olan, bir "başkanlık" seçimini bile doğru dürüst yapamayıp (2000) herkesin maskarası olan AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ gibi!..
Batı Gemisi su almaktadır!.. Batı batmaktadır!.. O geminin kaptanı, süvarisi, yolcuları felaketin farkına vardıklarından çaresizce çırpınırken, bizimkiler çımacı olarak gemiye alınmak için, olmadık şaklabanlıklar yapıyorlar!..
90'lı yıllarda bu soytarılar, "Sınırlar kalktı, dünya globalleşti, artık pasaporta bile gerek yok," diyorlardı!.. Hani nerede?.. Evet, Amerika ve Avrupa Birliği istediği için bizim gibi satılmış politikacılarla idare edilen ülkelerde onlar için sınırlar kalktı. Kapılarımız yabancılara, yabancı mallarına, hatta misyonerlere, casuslara, askerî uçaklarına, gemilerine ardına kadar açıldı!
Mehmet Altan gibi satılmış yazarlar, "Avrupa Birliği'ne girip te bölünen var mı?... Girince, çocuk ölümleri azalacak, kadınlarımız dayaktan kurtulacak," diyorlardı!... Girip te bölünen yok ta, BÖLÜNMEDEN GİREN de yeni üye de yok!.. YUGOSLAVYA giremedi, YUGOSLAVYA'nın PARÇALARI girdi!..
Velhasıl, TÜRKİYE'yi de bölüp parçalayıp istedikleri parçayı almak istiyorlar. Bunu da başımıza çöreklenmiş olanlar aracılığıyla bize "reform" diye yutturmaya kalkıyorlar!.. Nasıl mı?.. Çünkü TÜRKİYE'yi TÜRK olmayanlar idare ediyor!.. Yahudi, Rum, Ermeni dönmeleri idare ediyor!.. Kürt bölücüler Başbakan'a danışman olup "Kürt sorunu benim sorunum" dedirtebiliyor!.. Bunlar TÜRKLER'den, DOĞU'DAKİ MUAZZAM TÜRK DÜNYASI'ndan değil, İSLÂM ÂLEMİ'nden değil; HIRİSTİYAN BATI'dan medet umuyor!..
Halbuki gelecek güneşin doğduğu yerde, yani Doğu'dadır!.. TÜRKLER bu ufukta bir güneş gibi doğmaya hazırlanıyorlar. Geçmişte olduğu gibi!...
Ve dünyanın TÜRKLER'e ihtiyacı var!... Çünkü dünya kan ağlıyor!..
Açlık 6 milyar nüfusun üçte birini pençesine almış, bir üçte bir de ancak varlığını sürdürebiliyor... Buna karşılık onda bir nisbetindeki 600 milyonluk Batı, köpeklerini bile aç insanlardan daha iyi besliyerek, pasta ve domates savaşı yaparak, fazla sütleri denize dökerek kaynakları ve imkânları israf ediyor!..
Şu halde TÜRKLER'e düşen, sadece kendini kurtarmak değil; başkaların kurtulmasına da yardım etmektir!..
Yalnız karanlığa itilmiş mazlum milletlerin değil, kendini beğenmiş Batılılar'ın da TÜRKLER'e ihtiyacı vardır!..
Onları, kenarına geldikleri uçuruma yuvarlanmaktan, ancak TÜRKLER kurtarabilir!..
Yeter ki Türkiye sadece kendini düşünmesin!.. Çünkü sadece kendini düşünen her millet, eninde sonunda yok olmaya mahkûmdur...
Yeter ki TÜRKİYE'nin gözünü hırs bürümesin!... Çünkü hayat sadece maddiyattan ibaret değildir ve maddiyat hırsı hiç bir devlete huzur getirmemiştir...
Yeter ki mezhepçilik, particilik ve kürtçülük, lâzcılık bizi bölmesin!.. Çünkü geçmişte bizi parçalayanlar, şimdi kendileri bölüm bölüm ayrılıyorlar ama; bizim için zaman bölünme değil, BİRLEŞME zamanıdır!..
Bizde bu atılımı yapacak potansiyel var!...
Biz tarihin en eski milleti olduğumuz gibi; DEVLET, MEDENİYET, KÜLTÜR, EDEBİYAT, SANAT, İLİM konusunda da en büyük tecrübe sahibiyiz!.. Nereye gitmişsek medeniyet götürmüşüz!.. Orada devlet kurup yerli halkla kaynaşmışız!.. Zalime değil mazluma, güçlüye değil zayıfa yardım etmişiz!.. Başkası açken tok yatmayı, zûl bilmişiz!.. Bizden başka kimsede bu meziyetler yok!!!
Bu yüzdendir ki, dünya dengesi bozulduğunda, ezilenlerin hemen hepsi yüzlerini TÜRKİYE'ye çevirdiler!.. Ne Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na, ne Avrupa Topluluğu'na, ne de ABD'ye inanıyorlar!.. Düşenin dostu, ancak Yüce ALLAH'ın hem TEVRAT'ta hem de KUR'AN'da övdüğü TÜRKLER'dir!.. Bunu biliyor, bunu söylüyorlar!..
İşte bu 4. Bölüm bizim bu yönümüzü ortaya koymak için yazılmıştır.
TÜRKLER'in medeniyete ve insanlığa olan katkılarını yine en eski metinlerden yararlanarak göstermeye çalışacağız.
Amacımız aramızda, hatta başımızda olup da aşağılık duygusundan kurtulamamış, TÜRK'ün ÜSTÜN KARAKTER ve MEDENİ VASFI'nı anlayamamış olanları uyarmak!..
Umarız zihinlerdeki paslar silinir, gerekli dersler alınır!.
HZ. NUH'UN OĞULLARI VE TÜRKLER

TEVRAT, NUH'un gemisinin AĞRI Dağı'na konduğunu söyler... KUR'AN'da ise CUDİ Dağı'na oturduğu belirtilir (Hud Suresi, 44. Ayet)... Bizce bu farkın sebebi TEVRAT'ın, inmesinden 600 yıl sonra kaleme alınmasıdır. AĞRI Dağı daha yüksektir ve Yahudiler onu bu şerefe daha lâyık buldukları için değiştirmekte beis görmemişlerdir!..Ancak KUR'AN'ın verdiği bilgi daha gerçekçidir. CUDİ, MEZAPOTAMYA'ya, KONYA'ya daha yakındır ve ilk yerleşimler bu bölgelerde olmuştur.
TEVRAT, TUFAN sonrasını daha teferruatlı anlatır ve bize TÜRKLER ile ilgili çok değerli bilgiler verir:
- "Ve gemiden çıkan NUH'un oğulları SAM, HAM ve YAFET idiler. Ve bütün yeryüzüne yayılanlar bunlardan oldu... _KENAN'ın atası HAM, (bir gün) babasının çıplaklığını gördü, kardeşlerine söyledi... (Utanan) SAM ile YAFET babalarının çıplaklığını örttüler..."
- "Ve NUH dedi: 'KENAN lânetli olsun!.. Kardeşlerine kullar kulu olacaktır! SAM'ın ALLAH'ı RAB, mubarek olsun, ve KENAN ona kul olsun! ALLAH, YAFET'e genişlik versin!.. SAM'ın çadırlarında otursun!.. Ve KENAN ona kul olsun!..'"
Bilindiği gibi HAM, eski KENAN diyarı olan şimdiki FİLİSTİN (İSRAİL) halkının atası idi. Bu bölge Sayda şehrinden Gazza'ya kadar uzanıyordu. Yahudiler bu gruba sahip çıkarlar... Ancak TEVRAT'tan anladığımıza göre, bu kabileler lânetlenmiş ve diğerlerine kulluk etmeğe mahkûm edilmişlerdir. KENAN, SEBA, BABİL, AKAD halkı ve Kral NEMRUD bu oğuldan olmadır. Tarihî gelişmeler bu lâneti gerçek yapmıştır.
HAM soyu ilerde Hint-Aurupaîler'in ve Afrikalılar'ın da atası olmuştur. SAM ise ASUR ve ARAMÎ halklarının, yani şimdi ARAP dediğimiz halkların atası idi.
SAM'la ilgili dua da kabul olunmuş, Hz. MUSA, Hz. İsa, Yüce Peygamberimiz Hz. MUHAMMED ve ALLAH idrakinin zirveye ulaştığı İSLAM dini, Arabistan'da ortaya çıkmıştır...
3. oğul YAFES ise, bizim, bütün TÜRK boylarının atasıdır. Görüldüğü gibi, hadislerden ve KUR'AN'dan çok önce TEVRAT'ta da, en büyük iltifata mazhar olmuş millet TÜRKLER'dir. Hz. NUH'un, en sevgili oğlu YAFES için ettiği dua, çok derin mânâlıdır ve olduğu gibi gerçekleşmiştir.
YAFES'in torunu TÜRKLER, dünyaya EN ÇOK YAYILAN MİLLET olma özelliğine sahiptirler. Aynı zamanda dünyada EN ÇOK DEVLET KURMUŞ OLAN MİLLET olma imtiyazını da ellerinde bulundurmaktadırlar!..
TÜRKLER gerçekten de 900 yıllarından itibaren Araplar'ın çadırlarında, ülkelerinde oturmaya başlamışlardır. Yine aynı tarihlerden başlıyarak Hıtay'ı, Hindistan'ı, Kuzey Afrika'yı ve Avrupa'yı hakimiyetlerine almışlardır.
Maalesef son 300 yıldır bu hakimiyet tedricen azalmış, hatta TÜRKİYE dışındaki Türkler bir süre esaret altında yaşamak durumunda kalmışlardır. Çok şükür ki, 1990'dan itibaren TÜRK boyları birer birer bağımsızlıklarını elde etmeye başladılar. Eminiz ki, önümüzdeki yıllardan itibaren TEVRAT, KUR'AN ve HADİSLER'in işaret buyurduğu TÜRK KAVMİNİN SEÇİLMİŞ OLDUĞU ve DİĞER MİLLETLERİ HUZURA VE REFAHA GÖTÜRMEKLE VAZİFELİ OLDUĞU gerçeği, bİr kere daha kendini gösterecektir.
YAFES'e dönersek; GOMER, MAGOG. MADAİ, TİRAS, YAVAN, TUBAL(TUVAL), MEŞEÇ adlı oğulları.... GOMAR (SÜMER), MAGOG (GOG-MAGOG gibi), MADAİ (MEDLER) âşina gelmektedir...
GOMAR'ın TOGARMİ, RIFAT (DİCLE ve FIRAT) ve AŞKENAZ oğulları.... AŞKENAZ, HAZAR soyundan olan DOĞU AVRUPA MUSEVÎLERİ'ne verilen addır...
Ve YAVAN'ın oğlu TARŞİŞ bize ismen çok âşina geliyor... Bu kelimeler TÜRKÇE özellikler taşımaktadır.
TOGARMİ'nin (HZ. NUH'un YAFES'ten torunu) on oğlu vardır ki, bunlar UYGUR, TİROS, AVAR, HUN, BARSİL, ZARNA (TARNİYAKLI), KOZAR (HAZAR), SANAR, BULGAR ve SÂBİR'dir.

İşte biz de bunu diyoruz! Bütün KAFKASYA, TÜRKİSTAN (ORTAASYA), SİBİRYA, BALKANLAR ve ANADOLU halklarının atası bir!.. HZ. NUH'un oğlu YAFES'ten geldikleri için YAFETİK olarak adlandırılırlar. YAFES'in en az üç oğlundan (GOMAR, MAGOG, MADAİ) geldikleri için SÜMER, GOG, MAGOG, GUR, GUZ, OĞUZ, MACAR olarak adlandırılırlar. Ve TOGARMİ'nin on oğlundan çoğalarak pek çok soy ve boya ayrılmışlar, yüzlerce oymak ve aşiret halinde dünyaya yayılmışlardır.

ASLOLAN PAYLAŞMAKTIR



ASLOLAN PAYLAŞMAKTIR

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...