Kingsport, Tennessee New York’a yaklaşık dokuz buçuk saat uzaklıkta, küçük bir kasaba. Tennessee, New York, California, Florida gibi çok sayıda göçmenin yaşadığı eyaletlere kıyasla “gerçek Amerika” diyebileceğiniz topraklar.
Nasıl ki Yozgat’ı, Trabzon’u, Konya’yı görmeden Anadolu’nun gerçek yüzünü görmüş olmazsanız, aralarında Tennessee’nin de yer aldığı eyaletleri görmeden de ABD’yi görmüş sayılmazsınız.
Kingsport kasabası Kentucky, Virginia ve Tennessee eyaletlerinin tam merkezinde, 40 bin nüfüslu bir yerleşim yeri. Son nüfus sayımına göre kasaba halkının yüzde 95’e yakını beyaz Amerikalı. Ve bunların önemli bir kısmı ise kendilerini Meluncanlar olarak tanımlıyor.
ABD’de ve Türkiye’de pek çok kişi değişik zamanlarda Meluncanlar’la ilgili az ya da çok bir şeyler duymuş olmalı. Biz Meluncanlar’ın kimler olduklarını nerede yaşadıklarını görmek için Tennessee’deyiz. Meluncanlar sadece Tennessee’de değil bugün Apalaçya olarak adlandırılan ve ABD’nin 13 eyaletini kapsayan geniş bir bölgede yaşıyorlar.
Meluncanların toplam sayıları bir milyonu aşmasına rağmen kendilerini Meluncan olarak kabul edenler ise 75 bin kadar. Peki ama haberin başından beri adı geçen Meluncanlar kimler? Nereden geldiler? Hangi kökene sahipler?
Amerika kıtasına nasıl geldikleri ve kökleri kesin olarak bilinmemesine rağmen haklarında değişik teoriler var. Tarih kitaplarında isimlerine ilk kez 1813 yılında Virginia’da rastlanıyor. Genellikle kendilerini Portekiz olarak adlandıran Meluncanlar, yaptıkları evliliklerle karışık bir ırk türü oluşturmuşlar. Meluncanlar’ın varlığıyla ilk kez karşılaşanlar onları ne beyaz, ne siyah, ne de yerli Amerikalı olarak sınıflandırmışlar. Şehirlerde yaşayan halk çocuklarını korkutmak istediklerinde, “Yaramazlık yapma seni Meluncanlar’a veririm” diye tehdit edermiş.
İspanyol denizciler tarafından Amerika kıtasına 1500’li yıllarda getirildikleri tahmin edilen Meluncanlar’ın kökleri Kafkasya, Akdeniz bölgesi ve Anadolu’ya kadar dayanıyor. Yani bir başka deyişle Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü coğrafyanın insanları onlar. Tabii bu sadece teorilerden biri. Meluncan’ın Türkçe kelime anlamı da zaten “lanetlenmiş can” anlamına geliyor.
Uçsuz bucaksız bir kıtaya 1500’li yılların ikinci yarısında zorla getirilenlerin kendilerini lanetlenmiş olarak görmeleri gayet doğal. Ancak Meluncan’ın Fransızca “melange” kelimesinden gelme ihtimali de varsayımların bir diğeri. Melange kelimesi Fransızca’da karışık olarak tercüme ediliyor. Meluncan kelimesi diğer bazı dillerde ise şu anlamlara geliyor: Yunanca’da koyu veya siyah, Afrikan Portekizcesi’nde ise (melungo veya mulango) denizci anlamları taşıyor.
MELUNCANLAR’IN OSMANLI BAĞLANTISI
Hikayeyi biraz gerilere alarak bu konuda tarihsel bazı bilgiler vermekte fayda var. Bir kısım bilim adamına göre bu insanların kökenleri Osmanlıya kadar uzanıyor. Bu tezi savunan isimlerin en ünlüsü ise Prof. Dr. Brent Kennedy. Kökenleriyle tanışmasını bir tesadüfe borçlu olan Kennedy, doktorlarının bir türlü teşhis koyamadığı bir hastalık nedeniyle 1988 yılında yatağa düştü.
Yürüyemiyor, hareket etmekte zorlanıyordu. Artık çocukları ve eşiyle vedalaşıp ölümü beklemeye başladığı bir sırada doktoru Brent, kendisine Akdeniz Anemisi (Mediterranean Fewer) teşhisini koydu. Ancak ortada garip bir durum vardı. O güne kadar kökleri İrlandalı ve İngilizler’e dayandığı söylenen Brent, nasıl olur da Akdeniz insanlarının yakalandığı bir hastalığa yakalanabilirdi?
Çocukken annesine, akrabalarını gösterip sorduğu “Nasıl olurda benim kardeşim diğer akrabalarım İngiliz ve İrlandalı’lardan daha çok doğu insanına benzer?” sorusunun cevabı aklını daha çok kurcalar oldu. DNA testleri yaptırdı. Çevresindekileri de bu testi yaptırmaya ikna etti. Sonuç şaşırtıcıydı. Çünkü sonuçlar köklerinin Azerbaycan, Lübnan, Filistin, Türkiye, Yemen, Suudi Arabistan, Doğu Afrika’ya kadar uzandığını gösteriyordu. 177 Meluncan’ın yapılan kan testlerinde Sarcoidosis, Thalassemia, Behcet’s Disease, Machado-Joseph gibi Akdeniz insanında görülen hastalıklara ait bulgulara ulaşıldı. Hastalık serüveni ile birlikte Türkler’e ilgi duymaya başlayan Brent, ilk kez 1995’de çevresindekilerin gitme demesine rağmen Türkiye’ye yolculuğa çıktı. Bugüne kadar da toplam 10 kez Türkiye’yi ziyaret etti. Gezdiği Anadolu illerinde gördükleri, köklerinin Anadolu’ya dayandığı tezini güçlendirdi. 1997 yılında yazdığı “The Resurrection of a Proud People: The Melungeons” eserinden sonra “From Anatolia to Appalachia: A Turkish American Dialogue” kitabında Osmanlı-Meluncan bağlantısını araştıran Brent Kennedy’nin öne sürdüğü tezler bilimsel olarak yüzde 100 ispat edilmese de, o kendisini kalben Türk olarak hissediyor.
AMERİKAN YERLİLERİNİN KONUŞTUĞU TÜRKÇE
Bugün Meluncanlar’ın köklerini araştıran bir komite bile var. Ama bu komitedeki herkes elbetteki Brent’le tamamen aynı düşüncelere sahip değil. Ancak her şeye rağmen Brent’in Türkiye ziyaretleri Osmanlı-Meluncan bağlantısı tezini güçlendirmiş. Brent, “Biz Amerikalılar genelde karşılaştığımız insanlarla sarılmayız sadece tokalaşırız. Oysa Meluncanlar birbirlerine sarılır. Bu gelenek aile içinde yıllardır yaşattığımız bir özelliğimiz” diyor. Nitekim ilk kaşılaşmamızda ABD’de hiç alışık olmadığımız bir şekilde bize sarılıyor.
Elbette sadece bu davranış, Meluncanlar’ın köklerinin Anadolu’ya dayandığının bir göstergesi değil. Brent Kennedy, ABD’de yaşayan Yerli Amerikalı kabilelerin kullandıkları dil ve soyisimlere de dikkat çekiyor. Cherokiler’in saate kendi dillerinde “saats”, anneye “ana-ta”, babaya “atta” diye hitap ettiklerini vurguluyor. Bu kelimeler Türkçe’de saat, anne ve baba kelimeleriyle benzerlik gösteriyor.
Bir başka Amerikan yerli kabilesi olan Creekler’inde kutsal adamlarına “Hadjo” olarak hitap ettiklerini dile getirirken Türkçe’de din adamlarına “hoca” denmesinin tesadüf olamayacağına dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra Meluncanlar’ın çocuklarına genellikle Didima (Didim, Aydın’ın ilçesi), Alania (Alanya, Antalya’nın ilçesi), Mahala gibi isimler verdiklerinide söylüyor. Brent, Amerikan yerlilerinin Türkçe’den etkilenmesini de 1500’lü yıllarda aralarına karışan Osmanlılar’a bağlıyor.
Brent Kennedy, annesinin ve teyzesinin sık sık kullandığı “gaumy” kelimesi ile Türkçe’de kullanılan “gam” kelimesinin Apalaçya’da kullanılmasını da manidar buluyor. Apalaçya’da yer alan değişik yerlerin isimleri ile Türkçe arasında da bağlantı kurmaya çalışıyor. Niagara Şelalesi’nin “ne yaygara” kelimesinden, Delaware eyaletinin “dilhah yer” (güzel topraklar), Kentucky’nin “kan tok”, Virginia’da Amerikan yerlilerinin yaşadığı ve kaliteli pamuk üretimi ile tanınan Pamunkey isminin Pamuk-iye kelimesinden türetilmiş olduğu ihtimali üzerinde duruyor.
Brent kitabında, benzerliklerden bahsederken şunları söylüyor: “Anadolu folk danslarını seyrettiğimde büyük şaşkınlık duydum. Oyunların Apalaçyalılar’ınkiyle büyük benzerlik taşıdığını gözlemledim. Yerli Amerikan kabilelerden Cherokee Şefi Sequoya’nın kıyafetinin benzerlerini İstanbul Deniz Müzesi’nde gördüğüm Osmanlı Deniz Levendleri’nin kıyafetlerinden farkı yoktu.”
Brent ayrıca Türkçe’de hayır anlamı taşıyan ve başı yukarı doğru kaldırarak çıkarılan “cıkk” sesinin, kendi aile fertleri tarafından kullanılmasına da dikkat çekerek şunları dile getiriyor: “Annemin, bir şeye hayır demek istediğinde başını yukar doğru sallayıp ‘cıkk’ dediğini hatırlarım hep. Aynı davranış şeklini Türkiye ziyaretimde gördüğüm insanların da yaptığına tanık oldum.”
KÖKLERİNİ MERAK EDEN AMERİKALILAR
Meluncan tarihine ilişkin sohbet Brent’in çalıştığı hastahanede başlıyor. Odası Türk bayrağı, Anadolu motifleri taşıyan kilim örnekleri, Türkiye’de konu olduğu gazete küpürleri ve değişik organizasyonlar tarafından verilen ödüllerle süslü. Görüşmemize, bir grup Amerikalı’ya, Meluncanlar’ın kimler olduğunu anlattığı bir konferans ile ara veriyoruz. Konferansta sık sık Türkiye’den örnekler veriyor, salonda bulunan bizleri ayağa kaldırıp dinleyicilere Türkler’le ilgili bilgiler aktarıyor.
Türkiye’nin tanıtımı için özel birini görevlendirip üzerine de para verseniz Brent’in yaptığı tanıtımı yine yapamazsınız herhalde. Konferansa gelen orta yaşın üzerindeki dinleyiciler ise ellerinde Brent’in yazdığı iki kitap ile anlatılanları merakla dinliyorlar. Köklerinin hiç tahmin etmedikleri yerlere dayanıyor olması gerçeği onları daha da şaşırtıyor. Toplantı sonrası etrafımızı çevirip bizden daha fazla bilgi istiyorlar. Türk olduğumuz için Tennessee’de bu kadar ilgi görmek bizim de garibimize gidiyor. Ancak bu ilginin asıl nedeni Brent’in anlattıklarında yatıyor.
Brent, sadece konferansta ya da bilimsel toplantılarda insanları aydınlatmakla yetinmiyor. Bizi ağırladığı restoranda servis yapan garsona da soyadını sorup Meluncan geçmişine sahip olabileceğini ikna etmeye çalışıyor. Ancak garson işin verdiği yorgunluktan olsa gerek kökleri üzerinde fazla zaman harcamak istemiyor...
İNEBAHTI SAVAŞI’NDAN CAROLİNA KIYILARINA
Amerika’da okutulan tarih kitaplarında İngiltere’den gelen kolonilerin tarihi 1607 yılında Jamestown, Virginia’ya ayak basmalarıyla başlıyor. Bu koloniyi 1627 yılında Mayflower Gemisi ile gelen ikinci koloni izliyor. Ancak aynı tarih kitapları bu iki koloniden önce kıtaya gelen üçüncü bir koloni olduğunu ve akibetlerinin ne olduğunun bilinmediğini de yazıyor. Kayıp Koloni’nin izlerinde o dönemdeki Osmanlı vatandaşlarının olması da bir ihtimal.
Brent Kennedy, 16’ncı yüzyılda Virginia ve Carolina’da yaşayan Portekizler’in yanı sıra Ermeni ve Türkler’in de olduğunu söylüyor. Birbirleriyle evlenip, mahalle kuran Osmanlı vatandaşlarının ABD’ye nasıl geldiği ise bir başka ilginç hikaye.
Brent, 1586 yılında dünyanın en önemli deniz kaptanlarından İngiliz Sir Francis Drake tarafından North Carolina kıyılarına terk edilen gemi mürettabatı içinde 100 kadar da Osmanlı Levend’inin olduğunu söylüyor. Brent, onun içindir ki kendisine Levend diye hitap edilmesinde de herhangi bir sakınca görmüyor. Peki ama bu Osmanlı Levendleri nasıl oldu da Sir Francis Drake’in gemisinin mürettebatı oldular? Bu sorunun cevabını araştırmak içinde biraz Osmanlı arşivlerine bakmakta fayda var.
1571 yılında Osmanlı Donanması Akdeniz’de, Venedik, İspanyol, Malta ve Papa’nın donanmalarından oluşan güçlere İnebahtı Deniz Savaşı’nda (Battle of Lepanto) yenilince tahminen 10 bin kadar Osmanlı deniz askeri İspanyollar’a esir düştü. 300 gemisinden 260’ını kaybeden Osmanlı Donanması Akdeniz’de ilk yenilgiyle tanıştı.
The Roanoke Voyages editörü David Beers Quinn’in araştırmalarına göre İspanyollar’a esir düşen Türk, Güney Amerika yerlileri ve Portekizler, bir başka savaşta Güney Amerika seferinde bulunan dönemin ünlü denizcilerinden İngiliz Kaptan Sir Francis Drake’in gemisine esir olarak geçti. Tutsakları Karayipler’de düşmanı İspanyollar’a karşı kullandıktan sonra Küba’da kuracağı koloniye yerleştirmek isteyen İngiliz Kaptan Sir Francis Drake’in karşısına doğal engeller çıktı.
Kaptan Drake, fırtına yüzünden Küba yerine Amerika kıyılarına yanaştı. Roanoke Island, North Carolina kıyılarına gelen Kaptan Drake’ı kıyıda ülkelerine dönmeyi bekleyen İngiliz askerleri de beklemekteydi. Roanoke Island’a daha önce yerleşen Ralph Lane Kolonisi’nin askerlerine gemide yer açmak için bir yol vardı o da gemide bulunan esirleri Amerikan kıyısında kaderlerine terketmekti.
İngiliz arşivlerine göre esir Osmanlılar’dan sadece 100 tanesi 1586-87 yıllarında anavatanlarına döndüler. Kaptan Drake, gemide bulunan Osmanlılar’ın bir kısmını Cartagena (Bugünkü Kolombiya’da bir kıyı şehri), veya Santo Domingo’da serbest bıraktı. Diğer bir kısmı da Amerika kıtasında kalmak zorunda kaldı. Yaşamlarını sürdürmek ve çoğalmak için bölgedeki yerli kabilelerle tanıştılar, evlendiler ve daha sonra baskın Anglo-Sakson İngiliz güçlerine boyun eğip dinlerini değiştirdiler.
ÜNLÜ MELUNCANLAR
Brent’in kitabında da yer aldığı gibi Meluncanlar’la bağı bulunan bir çok ünlü isim var. Elvis Presley ve Amerikan’ın eski başkanlarından Abraham Lincoln bunlara birer örnek. Elvis Presley’in annesinin ailesi 1800’li yılların başında North Carolina’dan göç etmiş. Presley’in ikinci kuşaktan anneannesi olan Morning Dove White’ın soyisminin de Meluncanlar tarafından yaygın olarak kullanıldığına dikkat çekiyor Brent.
Elvis’in ismi üzerine de araştırma yapan Brent, Arapça’da Temmuz ayı anlamına gelen “Eulalia”, aynı zamanda İspanya’da iyi bilinen bir antik kilise ismi olan “Santa Eulalia” ve Portekiz’de bir kasaba olan “Elvas” ile Elvis ismi arasında bağlantı olduğunu savunuyor. Meluncanlar’ın köken olarak sadece Osmanlıdan gelmedikleri aynı zamanda Portekiz ve İspanyollar’a dek uzanan bir bağları bulunduğu düşünüldüğünde, Elvis Presley’in de bu zincire eklenmesi mantıklı geliyor.
Türkler’in Amerika’nın kuruluşunda rol oynayan uluslardan biri olduğunu savunan Brent, Amerikalılar’ın sadece Avrupalı değil, Azeri, Kıbrıslı, Tel Avivli, İstanbullu kuzenleri olduğu gerçeğini bilmeleri gerektiğini söylüyor. Brent’in başlattığı araştırmalar Apalaçya ve Türkiye arasındaki bağların artmasına da katkıda bulunmuş. Apalaçya’dan binlerce öğrenci Türkiye’den mektup arkadaşı edinmiş.
University of Virginia’s College at Wise ile Dumlupınar ve İstanbul Üniversiteleri karşılıklı öğrenci değişimine başladı. İzmir’in Çeşme ilçesi ile Virginia’daki Wise kasabası kardeş şehir ilan edildiler. Çeşme’nin ana caddelerinden birine Wise adı verildi. Meluncanlar 17 Ağustos 1999 depreminde topladıkları yardımları depremzedelere ulaştırırken, yaşanan acılara ortak oldular. Brent, arada bir akrabalık bağı olmasa dahi Türk olmaktan mutluluk duyduğunu söylüyor ve ekliyor: “Hepimiz bir anne babadan geldik ve sonuçta hangi ırktan, hangi dinden olursak olalım insanız.”
OSMANLI BAĞLANTISI İÇİN UZMANLAR NE DİYOR?
Brent Kennedy, Meluncanlar’ın hikayesini kitabına konu ederken konunun uzmanlarıyla da röportajlar yaptı. İşte bu uzmanlardan bazılarının Meluncan-Osmanlı bağlantısı hakkındaki görüşleri:
Carrol H. Goyne (Araştırmacı, Emekli Hava Kuvvetleri askeri): “1586’da Amerika kıtasına gelen İngiliz Kaptan Sir Francis Drake gemisinde sayısı tam bilinmeyen Türkler vardı. Bu Türkler’den bir kısmı kendi ülkelerine döndü ama kalanlardan bir kısmının Amerika kıtasındaki Meluncanlar’la bir bağlantısı olduğuna inanıyorum. Bu bağlantı nerede gerçekleşti tam bilmiyorum ama, 17’nci yüzılda Virginia’daki kolonilerde Türkler’in var olduğuna inanıyorum.”
Joseph M. Scolnick (Prof. Politik Bilimler, University of Virginia’s College at Wise): “Osmanlı-Meluncan bağlantısı henüz kesinleşmiş değil. İki grup arasında bağlantı var ama, diğer Meluncanlar’ın geçmişini anlatan diğer hikayeler kadar güçlü değil. Benim iki grup arasında bağ olduğuna dair şüphem yok ancak, Osmanlı döneminde yaşayan insanlar da baskın bir etnik köken yok.
Anadolu’da yaşayan insanlar karışık etnik gruplardan. Onun için Meluncanlar’ın kökeninde sadece Türk kanı aramak yanlış olur. Bugün İstanbul, Ankara, İzmir’de sokakta gördüğünüz insanlar arasında dahi fiziksel olarak büyük farklılıklar var. Gördüğüm insanların çoğunu Güney Avrupalılar’a benzettim.
Onun için DNA test sonuçları Meluncanlar’la bağı güçlendirmede tek başına kanıt olamaz.”
Meluncanların, örf adetleri, kültürel özellikleri, dil yapısı, genetik bulgular ve tipolojik benzerlikler Türklerle olan bağlarını gösteren argümanlardır. Yapılan inceleme ve araştırmalarda birçok somut özellik ve benzerlikler tespit edilmiştir.
•Halk oyunları ritim ve hareketleri Anadolu halk oyunlarıyla çok benzeşiyor, bazı oyunlarda tahta kaşık kullanıyorlar.
•Erkekler, sünnet oluyorlar.
•Erkeklerin büyük bir kısmı bıyık uzatıyor.
•Kemençe ve kanun benzeri müzik aletleri çalıyorlar.
•Amerika’da bilinmeyen, bulgurdan çeşitli yemekler yapıyor ve bulgura, “bulcur” diyorlar.
•Yemeklerini baharatlı, salçalı, soğanlı pişiriyorlar.
•Siftah yaptıklarında parayı sakallarına sürüyor ya da yere atıyorlar.
•El dokuması kilim ve battaniyelerdeki motifler ile Türk el sanatları desenleri ile tıpa tıp benziyor.
•Günlük hayatta kullandıkları sözcüklerin arasında, birçok Türkçe kelime bulunmakta.
•Kahveyi, Türk kahvesi gibi içiyor ve fincanı kapatıp kahve falı bakıyorlar.
•Korktuklarında kulaklarını çekip, tahtaya vuruyorlar.
•Eskiden günde beş defa yönlerini güneye çevirip, namaz vari yere eğilip kalkarak hareketler yaptıkları söyleniyor.
•Hiçbir Hıristiyan mezhebine bağlı değiller.
•Fiziksel özellikleri ve görünümleri Türklere çok benziyor.
MELUNGEON HERITAGE ASSOCIATION
Meluncanlar’ın tarihini ve kültürünü araştırmak amacıyla kurulan Melungeons Heritage Association (MHA), uzun yıllar ayrımcılığa ve baskıya tabii kalmış Meluncanlar’ın saklı geçmişlerini kamuoyuna duyurmak için çalışıyor. MHA’nın ana amaçlarından birisi de karışık etnik kökene sahip Güney Apalaçyalılar’ın (Meluncanlar) kültür ve miraslarını korumak, belgelemek.
Pek çok değişik etnik kökenin karışımından oluşan Meluncanlar’ın bu etnik ve kültürel ayrılıkları bir zenginlik olarak adledip bu yapısını korumak. Her yıl geleneksel olarak biraraya gelen Meluncanlar, beşinci kurultayını Kingsport, Tennessee’de 17-19 Haziran tarihlerinde yaptı. Pek çok araştırmacı, yazar, tarihçinin katıldığı toplantılarda değişik sunumlar yapılarak Meluncanlar’ın tarihine ışık tutulmaya çalışıldı.
MHA YÖNETİM KURULU
Wayne Winkler (Başkan), S.J. Arthur (Başkan Yardımcısı), Phyllis Morefield (Mali İşler), Anthony Kirk (Sekreter). Üyeler: Jim Morefield, W. C. Collins, Brent Kennedy, Brenda Whittaker, James Nickens, Mattie Ruth Johnson, Audie Kennedy, Alisa Kennedy, Manuel Mira, Scott Collins, Bob Greene. Danışmanlar: Bill Fields, Walter Davis, Dennis Maggard, Bob Gilmer, John Crowden.
Konuyu bilimsel olarak ilk defa ortaya koyan ve Meluncanlar’ın lideri ve sözcüsü olan, Meluncan Vakfı kurucusu Dr. Brent Kennedy ekibiyle yaptığı tıbbi, etnolojik, arkeolojik ve sosyolojik araştırmalara ve İngiliz tarihçisi David Hakluyt’un kitabında yazdıklarına göre Meluncanlar’ın ortaya çıkışı şöyledir:
1500 – 1600 yılları arasında Akdeniz, Cebeli Tarık Boğazı ve Fas kıyılarında meydana gelen Osmanlı Portekiz deniz savaşlarında Portekizliler, Osmanlı leventlerini esir ederek forsa yapıp Birezilya’ya gotürdüler. Daha sonra İngiliz Amiral Sir Francis Drake leventleri Portekizliler’in elinden kurtararak sizi geri Osmanlı’ya gotüreceğim diyerek gemilerine alır. Ancak yolda fırtına çıkması sebebiyle ve ikmal yapmak için uğradığı bugünkü Carolina eyaletine 2-3 mil yakınlıktaki Raonake Adası’nda daha önce Amerika’ya giden İngilizler’le karşılaşır.
Oradaki İngilizler, Amiral’e Amerika”ya alışamadıklarını, geri İngiltere’ye dönmek istediklerini söylerler. Bunun üzeri Amiral, İngiliz sayısı kadar Osmanlı leventinin gemilerden inmesini ve kendisiden 3-4 hafta sonra adaya gelecek Walter Raleigh adında diğer bir İngiliz Amiral’in gemilerine binerek Osmanlı topraklarına dönebileceklerini söyler. Gemilerde kalan 100 kadar levent ise fidye karşılığı Osmanlı Devletine verilir. Bu husus tarihçi David Hakluyt’un kitabında belirtilmektedir.
Ayrıca olayın Osmanlı Arşivleri’nden de teyidi için araştırmalar yapılmaktadır. Adada kalan 300-400 civarındaki levent ise Amiral Raleigh’in gelmesini beklemeden İngilizler’in adaya geldikleri teknelere binerek ana karaya çıkıp orada bulunan Kızılderili kabilelerinin kızları ile evlenirler ve ortaya Türk asıllı Meluncanlar çıkar.
“ MELUNCAN” KELİMESİNİN ANLAMI NEDİR?
Başlarından böyle büyük bir macera geçen, esir alınarak hiç bilmedikleri diyarlarda yaşamak mecburiyetinde kalan bu insanlar Tanrı’nın kendilerini lanetlediklerini düşünerek kendilerine “lanetli” anlamına gelen “Melun” demişler ve sonuna da “can” ekleyerek, kendilerini “Meluncan” olarak adlandırmışlardır. Yapılan araştırmalarda İngilizce’de, İspanyoca’da ve Portekizce’de böyle bir kelimeye rastlanmamıştır.
DR. BRENT KENNEDY KİMDİR?
Dr. Kennedy saf kan bir Meluncandır. Kendisni Türk asıllı Amerikalı addetmektedir. Türk olduğundan dolayı gurur duymaktadır. Resmi şekilde olmasa bile ismini Nabi Bülent Egeli olarak değiştirmiştir. Halkla ilişkiler üzerine doktorası vardır. Şu anda büyük çoğunluğu Meluncan olan Virjinya, Wise şehrinde bulunan ve yine hem öğretim görevlilerinin hem de öğrencilerinin çoğu Meluncan olan Clinch Valley College’da Rektör Yardımcısı’dır. Evli ve bir çocuk sahibidir.
DR.KENNEDY MELUNCAN OLAYINI NASIL VE NEDEN ORTAYA ÇIKARMIŞTIR;
Dr. Kennedy, 8 sene önce ağır bir şekilde hastalanarak eşi tarafından hastaneye kaldırılır. Yapılan tahlil ve tetkiklerde, kendisinde; Akdeniz anemisi, Akdeniz ateşi gibi yalnız Akdeniz havzasında yaşayan insanlarda bulunan hastalıklar çıkar. Kendi kendine; Amerika’dan hiç çıkmayan birisi olarak nasıl olur da Akdeniz hastalıklarına yakalanabilirim diyerek genlerini ve atalarının köklerini araştırmk ihtiyacını duyar. 200 Meluncan’da yapılan gen ve DNA araştırmalarının hepsinde Doğu Akdeniz ve Türk genleri ortaya çıkar. Zaten Meluncanlar da derilerinin renginden ötürü Anglo-Saksonlar tarafından hep aşağılanmış, öldürülmüş, toprakları ve evleri ellerinden alınmış, iş bulamamış, kendi işlerini kuramamış,oy hakları olmamıştır. Bu mücadeleler yapılırken Appalachian Dağları’nın eteklerine kadar çekilmişlerdir. Şimdi, Brent Kennedy bu çekilen sıkıntıları unutturmak ve halkına köklerini, nereden geldiklerini, kimliklerini açıklamak için olağanüstü gayret sarfetmektedir. Bu iş için “Yeni Hayat Bulan Gururlu İnsanlar: Meluncanlar” adında bir kitap yazmıştır. Ayrıca yine kimliklerini, kendilerine ve dünyaya tanıtmak için; “ Unutulan İnsanlar, Meluncanlar” isimli dökümanter bir filmin hazırlanmasına devam edilmektedir. Kennedy bu film için kendi birikimi olan 350.000$ harcamıştır. Film çekimini, 6 Emmy Ödülü sahibi olan ve Atlanta Olimpiyatları tanıtım filmini hazırlayan Van Der Kloot Film ve Televizyon şirketi yapmıştır. Film ticari bir amaç gütmemektedir. 1996 yılı Nisan ve Mayıs aylarında ABD’deki ve diğer ülkelerdeki büyük TV kanallarına gösterilecektir. Ayrıca Kennedy elde ettiği son belge ve bulgulara istinaden Türk bağlantısını tam olarak belgeleyen ikinci bir kitap yazmaktadır.
KENNEDY’NİN MELUNCANLARLA İLGİLİ TÜRK BAĞLANTISI NASIL KURULMUŞTUR:
Araştırmalar için kendi imkanlar yetmeyince, Kennedy, 1994 yılı Mayıs ayında Washington Büyükelçimiz Sayın Nüzhet Kandemir’e başvurmuş, hem filmin Türk kökenleri ile ilgili bölümlerinin çekilmesi hem de konunun akademik olarak incelenmesi için maddi ve bilimsel konularda yardım istemiştir. Bunun üzerine Büyükelçi, Sayın Barış Manço’nun Brent Kennedy ile görüşüp bir röportaj yapmasını sağlamıştır. Röpörtajın “7’den 77’ye” programında yayınlanmasından sonra konuya çok ilgi duyan Abatur Seyahat Acenası’nın sahibi Mehmet Topçak, Büyükelçilikten Kennedy’nin adresini alarak temas kurup hangi konularda yardım istediğini sormuştur. Kennedy ise Türkiye’ye gelerek ataları ile ilgili film çekmek ve konu ile ilgili bilimsel araştırmalar yapılmasını istediklerini belirtmiştir. Mehmet Topçak’ın Turizm Bakanlığı’na yapmış olduğu başvuru Bakanlıkça olumlu karşılanınca film ekibi ve Kennedy’nin yol ve Türkiye’deki konaklama masrafları Turizm Bakanlığı tarafından üstlenilmiştir. Bunun üzerine 24 Nisan – 7 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da Topkapı ve Dolmabahçe Sarayları, Sultanahmet Camisi, Kapalıçarşı, müzeler, Boğaziçi, cadde ve sokakalar, İzmir’de Efes Antik Kenti, Denizli’de Pamukkale ve Çeşme Dalyan’da çekimler yapılmıştır. Çeşme’deki çekimlerde daha çok Meluncanlar’ın Anadolu’daki sahil yörelerinden giden leventlerin torunları olduğunu kanıtlamak için insanların yüz, profil ve beden çekimleri yapılmıştır. İki halk arasındaki ten ve göz renklerinin benzerliği hayret yaratmıştır. Bu arada da Marmara ve İstanbul Üniversiteleri Tarih Bölümleri ile Osmanlı Devlet arşivleri, Deniz Müzesi ile temaslar kurularak bilimsel araştırmalar başlatılmıştır.
MELUNCANLAR’IN TÜRK SOYUNDAN GELDİKLERİNE DAİR BENZERLİKLER NELERDİR
Brent Kenndey ve Mehmet Topçak’ın karşılıklı görüşerek ortaya çıkardıkları benzerlikler şunlardır:
1) Meluncanlar’ın dokudukları kilim ve battaniyelerin desenleriyle Türk motifleri arasında büyük benzerlikler vardır.
2) Amerika’da bilinmeyen ve yenilmeyen bulgurun çeşitli yemeklerini yapmaktadırlar ve bulgura ‘bulcur’ demektedirler.
3) Yine Amerika’da pek tercih edilmeyen kuzu ve koyun eti yemektedirler.
4) Nazar değmesin diye tahtaya vurup kulak çekmektedirler.
5) ‘sus’ karşılığı olara ‘şuş demektedirler.
6) Doyduklarını belirtmek için çenelerinin altına ellerinin tersiyle birkaç kez dokunmaktadırlar.
8 ) Siftah yapınca parayı sakallarına sürmektedirler.
9) Bibirleriyle karşılaşınca kucaklaşıp Türkler gibi elle sırta vurmaktadırlar.
10) Amerika’da hiç olmayan erkeklerin birbirleriyle öpüşme adetleri vardır.
11) Kendi halk oyunlarında bizim atalarımızla aynı olan dansları vardır.
12) Kanun ve kemençe benzeri sazları vardır.
13) Üzülünce dertlerini dağıtmak için ‘ne gam’ yerine ‘ne gami’ diyorlar.
14) Yemekleri bizimkiler gibi soğanlı salçalı ve baharatlı pişiriyorlar.
15) Hayır yerine bazen bizdeki gibi ‘cık’ sesi çıkarıyorlar.
16) Aile bağları bizdeki gibi kuvvetli.
17) Brent Kennedy’nin dedesine ait asanın tutacak yeri sekizgen şeklinde olup bunun içindeki daire şeklinin içinde de bayrağımızdaki ay ve önünde de artı işareti var. Bu yıldızı da temsil edebilir Hristiyanlığın haçını da temsil edebilir.Zaten Barbaros Hayrettin Paşa’nın donanma bayarağındada semai üç dini temsil eden ay, haç ve Museviliğin sembolü altıgen yıldız bulunmaktadır.Ayrıca Melunanlar hiçbir Hristiyan mezhep ve kilisesine bağlı değildir ve iyi bir hristiyan olarak sayılmamaktadırlar.
18) Eskiden güneye dönerek günde beş vakit yere çömelip kalkıp bazı hareketler yaptkları söyleniyor. Bunu en mantıklı açıklaması olarak önceleri namaz kıldıkları daha sonraları asimilasyon neticesinde dini unuttukları düşünülmektedir.
19) Leventlerin kızlarıyla evlendikleri kızıldereli kabilelerinin birinin şefi başına İngilizcesi ‘turban’ olan sarık takarmış.
20) Eskiden kadınlar bizde de olduğu gibi erkeklerin arkasından yürürmüş.
21) Misafirperverlikleri de aynı biz de olduğu gibidir.
22) Fiziksel özellikleri de Türkler’e çok benzemektedir.