21 Mart 2018

BESMELE

سمله Besmele ve Salatu selamın havassı Hazırlayan 

 Kemal Kemaloğlu www.dergahecan.com destek & iletişim: info@dergah 

 Besmelenin havassı Besmelen ulviyet ve kudsiyeti hakkında birçok sahih hadisler nakil olunmuştur. Birçok evliya ve ulema, ism-i azamın besmele olduğu konusunda görüş belirtmişlerdir. Besmelenin manevi ve uhrevi menfaatlerinin yanı sıra birçok dünyevi ve zahiri havas ve menfaatleri de vardır. 

Besmelenin havasından dünyevi işler için istifade ve istimdad edecek kimsenin, kıraat ve kitabet şartlarına tamamıyla uyması gerekir. Bu şartlar hulaseten şunlardır: Vücudu, elbisesi ve bulunduğu yerin temiz olması, abdestli olması, mümkünse taharet-i kamile üzre bulunması. 

Kıbleye karşı diz çöküp oturması. Niyet, itikad ve hulus-ı kalb üzre olmak. Besmeleyi daima zikreden ve her hangi bir şeye teşebbüste besmele okuyan kimse dünya ve ahirette darlık ve müşkülata duçar olmaz. Hayrı celb, şerri def’i, murad ve maksadın gerçekleşmesi için; yedi gün, özellikle imkan ölçüsünde gece yarısından sonra yedi yüz seksen altı defa besmele okunursa biznillahi teala murad ve maksad hasıl olur. 

Her gece uyumadan önce yirmi bir defa besmele okuyan kimse, o gece sabaha kadar şeytan şerrinden, hırsızlıktan, ani ölümden ve bütün kaza ve afetlerden emin ve mahfuz olur. Karşısına çıkmaya mecbur olduğu bir zalimin zulüm ve eziyetinden korkan kimse, yanına giderken elli defa besmele okuyup girer ve gizlice yüzüne doğru üflerse Cenab-ı hakk o zalimi zelil eder ve şerrinden emin olunur. 

Güneş doğarken, güneşe karşı oturulup üç yüz defa besmele ve aynı miktarda salavat okunursa, o kimseye Cenab-ı hakk ümit etmediği yerden rızık gönderir. Bir sene buna devam eden kimse, okuduğu besmele ve salatın bereketiyle teşebbüs ettiği her işte başarıya ulaşıp servet sahibi olup o senenin sonuna kadar zengin olur. 

Sevdiği bir kimseden karşılık görmek ve onun muhabbetini celb etmek için, bir bardak temiz suya yedi yüz seksen altı defa besmele okunup muhabbeti arzu edilen kimseye içirilirse, o kimsenin kalbinde kuvvetli bir muhabbet ve müveddet hasıl olur. Zihni kapalı, unutkanlığı çok veya kalilu’l-fehm olan bir kimseye, üzerine yedi yüz seksen altı defa besmele okunmuş sudan, yedi gün sabahleyin güneş doğarken içirilirse, kendisinde bulunan haller zail olup hafızası kuvvetlenir. 

Yeme ve içmede riyazet şartlarına uymak şartıyla kırk gün hulus-ı kalble sabah namazından sonra iki bin beş yüz defa besmele okumaya devam eden kimseye gavamiz-i esrar küşade olup, gördüğü acaib ve garaibi kimseye söylememek şartıyla, alemde olup biten her şey rüya aleminde gösterilir. 

Hükkam ve ümera nezdinde bitecek bir işi olan, bundan dolayı onların rızasını celb etmek için, Perşembe günü oruç tutup zeytin veya hurma ile iftar edip akşam namazını mütakiben yüz yirmi bir defa besmele okur ve sonra uyuyuncaya kadar adet gözetmeksizin okumaya devam eder, ertesi sabah, sabah namazından sonra yine yüz yirmi bir defa besmele okuyup misk ve zaferanla bir kağıt üzerine aynı adede besmele yazıp ud ve anber ile buhurladıktan sonra bir muşambaya sarıp üzerinde taşırsa, Allah yemin ederim ki bunu taşıyan erkek veya kadın her kim olursa olsun bütün halkın gözüne ayın on dördündeki ay gibi parlak ve münevver gözükür. 

Herkes yanında aziz, mahbub ve heybetli olur, sözü kabul görür. Her gören sever ve her arzusu derhal yerine getirilir. Rızkı dar ve kesb u karı az olan kimse için; gül suyunda eritilmiş misk ve zaferanla bir parça ceylan derisi üzerine yüz yirmi bir defa yazılır. Ud ve anber ile buhurlanıp üstte taşınırsa, Cenabı hakk o kimseye rızık kapılarını açar, maşiyetinde azlık ve darlıktan kurtarır. 

Bir borçlu kimse bunu taşırsa, Cenab-ı hakkın lütf u keremiyle kul borcundan kurtulur. Camdan bir kadehin iç tarafına kırk defa besmele yazılıp zemzem veya menba suyu konularak hastaya içirilirse, Cenab-ı hak besmelenin bereketiyle o hastaya şifa ihsan eyler. Zor doğum yapan kadına yukarıdaki şekilde hazırlanmış sudan içirilirse, hemen kolay bir şekilde doğum yapar. Bir kağıt üzerine otuz beş defa besmele yazılıp bir haneye asılırsa, o haneye cin ve şeytan giremez, orada bereket artar. 

Bu kağıt bir dükkana asılırsa, müşterisi çoğalır alış verişi artar. Düşman ve hasedcilerin nazarından mahfuz olur. Muharrem ayının ilk günü bir kağıt üzerine yüz otuz defa besmele yazılıp üstte taşınırsa, o kimse ve ailesine herhangi bir kötülük ve bela ulaşmaz. Evladı olmayan veya devamlı surette düşük yapan bir kadın için, aybaşı halinden temizlendikten üç gün sonra, bir kağıt üzerine yüz on defa yazılıp, üzerinde bulunduğu halde eşiyle mukarenetde bulunur ise biznillahi teala hamile kalır. Bu nushayı doğuruncaya kadar üzerinde taşıması gerekir. 

Doğum esnasında da Bir sıkıntı ve zorluk yaşamaz. Evladı yaşamayan bir kimse için altmış bir defa bir kağıt üzerine yazılıp taşınırsa biznillahi teala yaşar. Tarımsal mahsüllerin bereketini artırmak ve semavi ve arzi afetlerden muhafaza etmek için yemiz bir kağıt üzerine yüz bir defa besmele yazılıp, tarlanın bi köşesine gömülürse o tarlada büyük bir bereket hasıl olup bütün afetlerden korunur. Bir kurşun levha üzerine bir demir kalem veya çivi ile besmele yazıp balık ağına asılırsa çok balık tutulur. 

Bir kağıt üzerine yirmi bir defa besmele yazılıp bir malın veya deponun içine konulursa onun bereketi artar. Bir kağıt üzerine elli kere errahmanirahim yazılır ve yüz elli defa da besmele okunup üzerine üflendikten sonra üstte taşınırsa, her nereye gitse oradaki zulüm ve fenalıklardan emin olur, zarar yerine fayda görür. On dört gün mütaakiben, yiyip içtiğinde riyazet şartlarına uyarak oruç tutulup hulus-ı kalble beş vakit namazdan sonra biner defa besmele okumaya devam edilirse ervah-ı kudsiye ile münasebet peyda olunur. Her istenilen onlardan sorulup cevap alınabilir. 

Besmelenin aşağıdaki vefki yazılıp üstte taşınırsa, o kimse bütün semavi ve arzi afet ve belalardan mahfuz ve korunmuş olur. Bütün halk indinde muteber ve heybet sahibi olur. Maşiyet konusunda darlık ve sıkıntıya düşmez. 

Vefk: Kamerin balıkta olduğu ve mesud saatde bir zamanda, ceylan derisi üzerine besmele yazılıp başta taşınırsa, o kimse hayatı boyunca saadet ve refah içinde olur. Kendinde, ailesinde ve sevdiklerinde istemediği bir durum ortaya çıkmaz. Bir zalimi, haksız yere zulm ve eziyet eden bir düşmanı mahv ve izale veya islahı arzu edildiğinde bir kurşun levha üzerine aşağıdaki besmelenin vefki, o zalimin ismiyle beraber yazılır. 

Hantit ve kırmızı sarımsakla buhur edildikten sonra devamlı yanan bir ateşin yanına, ateş kurşuna değmeyecek şekilde gömülür ve üzerine yedi defa aşağıdaki dua ve yedi yüz besmele okunursa, o zalim biznillahi teala o zalim ya zulmünden döner veya hak ettiği cezayı bulup helak olur. Müstahak olmayan hakkında uygulamadan sakınmak gerekir. 

Vefk: Dua: الح ّى بسم الله الرحمن الرحیم بسم الله القیوم الذى عنت لھ الوجوه و خشعت لھ االصوات و وجلت القلوب من خشیتھ اسئلك ان تصلى و تسلم على سیدنا محمد و على الھ و صحبھ و سلم و ان تقضى حاجتى فى كذا و كذا اللھم تعلم انھ كان یرجع ع ّما ھو فیھ فاھده و وفقھ و ان كنت تعلم انھ ال یرجع فانزل علیھ بالئك و سخطك و غضابك و اھلكھ یا قھار یا قادر یا مقتدر یا الله 

 Herhangi bir hacetin ifası veya zaruretin giderilmesi için; Çarşamba, Perşembe ve Cuma günü oruç tutulur. Cuma olduğunda gusül edilir. Namaza gidilirken az çok kudretince sadaka verilir. Namazdan sonra eller açılıp aşağıdaki dua edilirse, Cenab-ı hak lütf u keremeiyle o kimsenin hacetini yerine getirir. 
Dua: 

اللھم انى اسئلك باسمك العظیم بسم الله الرحمن الرحیم الذى ال الھ اال ھو عالم الغیب و الشھادة ھو الرحمن الرحیم اسئلك باسمك الذى مالء السموات واالرض و اسئلك باسمك بسم الله الرحمن الرحیم الذى عنت لھ الوجوه و خشعت لھ االصوات و وجلت القلوب من خشیتھ ان تصلى على سیدنا محمد و على الھ و صحبھ و سلم و ان تقضى حاجتى ھى كذا و كذا 

Bir kağıt üzerine hulus-ı kalble besmele yazılıp baştaki ağrının üzerine konulup taşınırsa biznillahi teala zail olur. Aşağıdaki vefk bir kağıt üzerine yazılır ve etrafına da aşağıdaki ayet yazıldıktan sonra ud veya anberle buhurlanıp üstte taşınırsa, o kimse bütün halk yanında hürmet ve ikrama mazhar olup itibar sahibi olur. Onu gören sever, meyli ona akar. 
Biznillahi teala bütün istedikleri gerçekleşir. 

Vefk: Ayet: 

بسم الله الرحمن الرحیم اللھم انى اسئلك بفضل بسم الله الرحمن الرحیم ان تحفظ حامل ھذا الكتاب من شرش ّر كلك ّل ما یؤذیھ و و ّكل بھ مالئكتھا و خدامھا و اعوانھا المو ّكلون یخدمونھ و یحروسنھ باللیل والنھار ان ّك على كلك ّل شئ قدیر واالجابة جدیر 

 Besmele, altı yüz defa bir kağıt üzerine yazılıp üstte taşınırsa, o kimse halk arasında heybet ve vakar sahibi olur. 
O zatı gören herkes hürmet ve tazim eder. 

Bir kağıt üzerine altı yüz yirmi beş defa yazıp taşınırsa, o kimseye hiçbir fenalık erişmez, her daim emniyet ve muhafazada olur. Herhangi bir kaza-yı hacet için abdest alıp temiz ve tenha bir mahalde kıbleye karşı diz üstü oturup bin defa besmele okunur. İki rekat namaz kılınıp salat u selamla dua ve niyazda bulunulur. 

Yine 100 defa besmele ve iki rekat namaz şeklinde yukarıdaki ameliye üç defa tekrarlanır ve hitamında hacet zikredilerek dua ve niyazda bulunulursa, hacet her ne olursa olsun biznillahi teala gerçekleşir. Her ne niyetle olursa olsun, yedi gün, günde yedi yüz seksen altı defa besmele okunmaya devam edilirse biznillahi teala o maksad ve meram hasıl olur. 

Her hangi bir matlub için; yedi yüz seksen altı besmele okunduktan sonra her iki rekatta selam vermek kaydıyla altı rekat namaz kılınır. Her rekatta Fatiha ve on beş defa da Elem neşrah leke suresi okunur. Namazdan sonra eller kaldırılıp aşağıdaki dua okunur ve niyazda bulunulursa biznillahi teala o matluba ulaşılır. 

Dua: اللھم انى اسئلك بفضل بسم الله الرحمن الرحیم واسئلك بعظمة بسم الله الرحمن الرحیم واسئلك بجالل و الثناء بسم الله الرحمن الرحیم واسئلك بھیبة بسم الله الرحمن الرحیم و بحرمة بسم الله الرحمن الرحیم و بجبروت و ملكوت و كبریاء بسم الله الرحمن الرحیم و بعّزة قوة قدُره بسم الله الرحمن الرحیم َع قدرى و ی ّسر امرىْ ْْوا ْجب ُر كسرى و ا ْغن فقرى و ا ِط ْل عمرى بفضلك و كرمك و احسانك یا من ایف ھو كھیعص حمعسق الم المر بشربش ّر اسم الله العظیم الله ال الھ ھو الح ّى القیوم العلى العظیم االكرم ذو الجالل واالكرام و اسئلك بجالل الھیبة و بعّز العّزة و اسئلك یكبریاء العظمة و بجبروت القدرة ان تجعلنى من الذین ال خوف علیھم وال ھم یحزنون و اسئلك بدوام البقاء و ضیاء النور ان تجعلنى من الصالحین و اسئلك بحسن البھاء و باشراق وھبك الكریم ان تدخلنى برحمتك فى جنات النعیم یا ربر ّب العلمین صلى الله على سیدنا محمد و على الھ و صحبھ و سلم 

 Herhangi bir murad veya maksad için yedi gün yedi yüz seksen altı defa okunursa istenilene ulaşılır. Yatarken yirmi bir defa okunursa her türlü şerden, hırsızdan, yangından ve ani ölümden emin olunur. Bir zalimin ya da düşmanın yüzüne elli bir kere okunursa şerrinden emin olunur. Sabahleyin güneş doğarken, güneşe doğru altı yüz kere besmele ve aynı sayıda salavat okunmaya devam edilirse umulmadık yerlerden mal mülk gelişiyle zengin olunur. Bir kimsenin muhabbetini celb için yedi yüz seksen altı kere bir suya üfürülüp nefes edilir. 

İstenen kimseye içirilirse derhal sevgi ve muhabbet oluşur. Vesveseli bir kimseye bu sudan içirilirse vesveseden kurtulur. Aklı gitmiş bir kimseye içirilirse aklı geri gelir. Hafızası zayıflamış kimseye yedi gün, gün doğarken içirilirse hafızası ve zekası kuvvetlenir. Sabah namazından sonra iki bin defa okunmaya devam edilirse keşf sahibi olunur. 

Olayları ve olacak şeyler rüyada görülür. Kırk defa bir kap içerisine yazılır. Üzerine su veya zemzem suyu konulup hangi hastaya içirilirse şifa bulur. 

Bir kağıt üzerine otuz beş defa yazılır. Bir eve veya iş yerine asılırsa o yerden her türlü şer uzaklaşır. İnsan ve cin şerrinden muhafazada olur, ticareti çok, bereketi bol olur. Muharremin ilk günü bir kağıt üzerine yüz otuz defa yazılıp üstte taşınırsa, taşıyan kimse ve ailesine ömür boyunca hiçbir musibet isabet etmez. Çocuğu olmayan veya olup da yaşamayan biri için yüz defa bir kağıt üzerine yazılır. 

Üstte taşınırsa evladı olup ömrü de uzun olur. Bir tarlanın ya da bahçenin mahsulünün bereketli olması için yüz kere yazılıp oraya gömülürse bereketi bol ve mahsulü ziyade olur. Bir kağıt üzerine yetmiş kere yazılıp ölünün kefenine konulursa münker ve nekirden kolaylık, kabir azabından emn ve muhafazada olunur. 

Kurşun üzerine yazılıp bir ağa asılırsa o ağda balık çok, avı bereketli olur. Bir kağıt üzerine veya çini bir kap içerisine yirmi bir kere yazılır. 

Altına da aşağıdaki ayet huruf-ı mukatta’a ile yazılıp su içerisine konulur. Bu sudan zehirlenen bir kimseye içirilirse şifa bulur, iyileşir. Ayet: Selamun ala nuh fi’l-alemin Besmele bir aynaya yazılır. Her gün o aynaya kırk defa bakılarak aşağıdaki ayet okunursa kısa zamanda zengin olunur, darlıktan kurtulunur. Ayet: Kul allahümme ile ahirihi Rahmanu’r-rahim esmaları elli defa bir kağıt üzerine yazılır. Üzerine yüz elli kere de besmele okunup üstte taşınırsa istenilen her maksada ulaşılır, her hacet gerçek olur. On dört gün oruç tutulup, her namazdan sonra bin kere besmele okunur. On dört gün dolunca ruhanilerle irtibat kurulur ve müşahade olunur. 

Bir kağıt üzre yüz doksan kere yazılır. Üstte taşındığı halde savaşa girilirse o kimseye silah kar eylemez, yorgunluk da duymaz. Yedi badem üzerine bakır bir iğneyle rahim esması yazılır. Her badem tanesi üzerine üç yüz otuz bir defa besmele okunup istenilen bir kimseye yedirilirse o kimse de büyük bir muhabbet meydana gelir. 

Bir daire içine sekiz kere besmele yazılır. 

Etrafına da aşağıdaki ayet yazılıp üstte taşınırsa herkesin gözüne güzel ve şirin görünür. Her gören sever, ta’zim, hürmet ve muhabbetle karşılar. Salatu selamın havassı

 ّو ا ّن الله ن على ال موا تسلیماً ّ ّوا علیھ و سل ّی ّْھا الذین امنوا صل و مالئكتھ یصل نبى یا ا 

İnnallahe ve melaiketehu yusallune ale’n-nebi ya eyyühellezine amenu sallu aleyhi ve sellimu teslimen Herhangi bir sıkıntıya düşmüş kimse, her gün sabah namazından sonra 101 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammed zikrine devam eder ve Hz. Peygamberin (SAS) ruhaniyetinden istimdad eylerse biznillahi teala içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtulur. Bir daha da sıkıntıya düşmez. 

Bir müşküle düşmüş ve kurtulma konusunda şaşırmış bir kimse, hulus-ı kalb ile güneş doğmadan önce kıbleye karşı diz üstü oturup 1001defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ecmai’in okur. 

Devamla Yarabbi Habib-i erkemin hürmetine beni içinde bulunduğum şu felaket ve müşkülden halas eyle diye dua ederse, Hkk tealanın keremiyle içinde bulunduğu halden lurtulur. 

 Arzu edilen meşru bir menfaati elde edebilmek niyetiyle her gün beş vakit namazın ardından yirmi bir defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammed zikrine devam edilirse, o kimse muhakkak o istediği maksada ulaşır. 

Kuvvetli bir düşmanın şerrinden korkulduğu takdirde, Cuma gecesi, gece yarısından sonra kalıkılır. Gusül alınıp temiz elbise giyilir, iki rekat namaz kılındıktan sonra 5530 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammed okunur. Sonra eller havaya kaldırılıp Ya erhame’rrahimin sen beni falan zalimin şerrinden muhafaza buyur. 

Habib-i erkemin hürmetine ve okuduğum salat u selamı onunla benim aramda bir kale kıl diye dua ederse Allahu tealanın yardımıyla korktuğu şeyden ve zulümden emin ve mahfuz olur. Her gün sabahleyin doksan iki defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin kema sallayte ala ibrahime ve ala ali ibrahime inneke hamidun mecid okuyan kimsenin rızkı bol, alış verişi çok olur. Maşiyet hususunda hiçbir zaman sıkıntıya düşmez. 

Bir kimsenin kalbini teshir ve muhabbetini celb arzu edildiğinde, Perşembe günü oruç tutulur. Akşam namazı kılındıktan sonra kıbleye karşı oturulup üç defa Kul hüveallahu ahad bir defa Fatiha suresi okunduktan sonra 101 defa ya Allah, 101 defa da ya Rahman ya Rahim okunur. 

Sonra 101 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin kema sallayte ala ibrahime ve ala ali ibrahime inneke hamidun mecid okunur. Yatsı namazı vakti beklenip yatsı namazından sonra yukarıdaki esmalar aynı şekilde zikr edilip 1001 defa yukarıdaki salat u selam okunur. Dünya kelamı konuşulmaksızın yatılır. 

Uyununcaya kadar salat u selam okunmaya devam edilir. Sabah namazından evvel kalkılıp iki rekat namaz kılınır. Yukarıdaki esmalar aynı adedle okunduktan sonra 5530 defa da Allahümme salli ala seyyidina Muhammed okunur. 

Sabah nazmı eda edilir ve mütaakiben yirmi bir defa besmele okunduktan sonra eller havaya kaldırılıp Yarabbi’l arşi’l-azim bu kulun ile falan bin filanenin arasını cem’ et, kalbini musahhar kıl, beni ona sevdir diye dua edilirse, biznillahi teala matlub hasıl olur. 

Bazı ulema-yı havas bunun üç veya yedi gece tekrarını tavsiye etmişlerdir. Teshir-i kalb ve celb-i muhabbet için gerekli şartlara uymak ve meşru olması gerekir. Bir defa icrasının kifayet eylediği defaatla bi’t-tecrübe tahakkuk eylemiştir. Ancak şurutunda hata edilmesiyle ilk defa da tesiri görülmezse tekrar edilmesi gerekir. Muharremin ilk günü sabah namazını mütaakib 101 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammed zikredilip temiz bir kağıt üzerine aşağıdaki dua yazılıp muşambaya sarıldıktan sonra üstte taşınırsa, o senenin nihayetine kadar semavi ve arzi bel 

 بسم الله الرحمن الرحیم اللھم صلص ّل على سیدنا محمد و على الھ و صحبھ اجمعین 

Yukarıdaki şekildeki gibi hazırlanan kağıt bir dükkanın veya ticarethanenin kapısı üzerine konulursa orada alış veriş ziyade olur. Sahibi ziyana uğramaz, orada bulunan şeyler çalınma ve yanma gibi afetlerden mahfuz olur. Temiz bir kase içine misk ve zaferan ile aşağıdaki dua yazılıp hastaya devamlı bu sudan içirilirse biznillahi teala şifa bulur. Bu suyun tesirine eğer ecel gelmemiş ise hiçbir hastalık karşı koyamaz. 
Dua:
 بسم الله الرحمن الرحیم اللھم صلص ّل على سیدنا محمد المحبوب اللھم صلص ّل على سیدنا محمد اللھم صلص ّل على سیدنا احمد الشفیع اللھم صلص ّل على سیدنا من فى اسمھ شفاء اللھم صلص ّل على سیدنا من بھ الدواء 

 İki kişi arasındaki bugz ve düşmanlığı kaldırıp yerine sevgi ve muhabbet getirmek arzu edildiğinde; bu niyet ile Arabi ayın 1, 3, 5, 7, 9, 11, 13 ve 15 inci günlerinden birinde sabah nazmından evvel kalkılıp itina ile abdest alınıp kıbleye karşı oturulur. Yarab senin rıza-ı şerifin için filan falan kullarının arasındaki bugz ve düşmanlığın izalesini lütf ve kereminle izale buyur diyerek niyet edilir. İftitah tekbiri getirilip Fatihadan sonra üç veya yedi defa Ve’d-duha suresi okunur. 

Rukuya gidilir rükudaki tesbihten sonra Allahümme ya cami’e’nnase li yevmin la raybe fihi denilir. Secde kıraatlerinden sonra da aynı şekilde denilip ikinci rekat da tarif olunduğu üzre eda edilir. Namazı bitirdikten sonra 1001 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain okunduktan sonra, eller havaya kaldırılıp on bir defa aşağıdaki dua okunursa, biznillahi teala o iki kişi birbirini son derece büyük bir sevgiyle severler. 
Aralarındaki nefret ve düşmanlıktan hiçbir eser kalmaz. Dua: 

اللھم یا جامع الناس لیوم ال ریب فیھ اجمع بین عبیدك فالن و فالن واصلح قلبھم حتى ال یبقى بینھم العدوة والبغضاء بح ّق حبیبك محمد صلى الله تعالى علیھ و سلم 

Herhangi bir sihir veya göz değmesi sonucu kısmeti kapanmış bir kadının veya kızın bağlılığını açmak, sihir ve isabeti aynı ortadan kaldırmak arzu edildiğinde; pazartesi veya Perşembe gecesi sabaha karşı kalkılır. Abdest alındıktan sonra temiz ve tenha bir mahalde kıbleye karşı oturulur, ud veya anber gibi güzel kokulu bir buhur yakılır. Sonra 1001 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammedi’l-fatihi’l-ebvab okunduktan sonra aşağıdaki dua ile dua ve niyazda bulunulursa, biznillahi teala sihrin tesiri batıl olup kısmeti açılır. 

Dua: 
اللھم انى اسئلك برسولك محمد حبیبك و خلیلك ان تحل عقدة فالن بنت فالن عن قسمتھا و اكشف عنھا ظلمة السحر و تأثیر العین یا حّالل العقود و یا كاشف الظلم یا الله یا الله یا الله یا كریم یا كریم یا كریم یا ذالجالل واالكرام 

 Zevc ve zevce veya iki arkadaş arasını bozmak, birinin işini gücünü bağlamak, rızkını engellemek için yapılan sihri iptal etmek arzu edildiğinde; Salı gecesi herkes yatıp ortalıktan el ayak çekildikten sonra abdest alınıp kıbleye karşı diz üstü oturulur. Yirmi bir defa besmele, 100 defa lafza-ı celal, 100 defa ya malikü’l-mülk ya za’l-celali vel-ikram okunur. 

Sonra 5530 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammed zikr edildikten sonra temiz bir kağıt üzerina aşağıdaki dua yazılıp muşambaya sarılıp üstte taşınırsa, biznillahi teala sihir tesirsiz olup ibtal olur. 

Dua: 
اللھم انى اسئلك ان تصون فى صو ْن صمدَاَنیتك حامل ھذا من كلك ّل سحر و اصابة عین و من شرش ّر كلك ّل شیطان و فجار اثیم بحق محمد حبیبك و رسولك اللھم صلص ّل على سیدنا محمد و على الھ و اصحابھ و ًْ سلم تسلیما كثیراً 

Bir müstehak zalimi zulmünden döndürmek veya olmadığı halde tedmir ve helak edip şerrinden kurtulmak murad edildikde; Salı gecesi sabaha karşı kalkılıp abdest alınır, bu niyetle iki rekat namaz kılınır. Birinci rekatta Fatihadan sonra üç defa Tebbet suresi okunur, ikinci rekatta Fatihadan sonra Kul euzu’lar okunur. Namazın bitiminde seccadeyi kaldırılıp diz üstü yere oturulur. 5530 defa Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin şeklinde salatu selam okunur. 

Sonra Yarabbi sen adil-i mutlak, kullarına rahim ve eşfaksın. Zulme ve udavana razı olmazsın, filan kulun bigayr-ı hak kullarına zulm ediyor. Sen allamü’l-gayubsun, bilirsin. Ya rabbi onu ıslah hal ve kalbine adl, zulm ve gadrden feragatı ilham buyur. Eğer islah-ı hal etmez ise kahhar ism-i şerifinle kahr ve tedmir et diye dua edilirse, o zalim ya islah-ı hal eder veyahut helak olur. Sıtma ve hummaya tutulan birinin elini tutup yavaşça sıkarak üç defa aşağıdaki duayı okur ve yirmi bir defa da salat u selam okuyup üflenir ve üç gün tekrar edilirse, hasta biznillahi teala şifa ve sıhhat bulur. 

Dua: 
بسم الله الرحمن الرحیم بسم الله الذى ال یضریض ّر ما اسمھ شئ ال فى االرض وال فى السماء وھو السمیع العلیم 

Meşru bir maksad ve merama ulaşmada müşkülat ve zorlukla karşılaşılır ve o işin başarısı arzu edilirse, şu kadar salat u selam okuyacağım diye nezirde bulunulur ve okumaya başlanır. Allahu tealanın lütf u keremiyle o maksad ve merama nail olunur. Ulaşılıncaya kadar okunan salat u selamın adedi nezr edilen adedden düşülür ve kalan sayı tamamlanır. Salat-ı necat veya salatu tüncina Bütün hususlarda, darlık ve müşkülatta keskin bir kılıç misali havassı vardır. Bu salatın ulv-i kadr ve menzili vardır.

 اللھم صل على سیدنا محمد صالة تنُجینا بھا من جمیع اال ْھوال و االفات و تقضى لنا بھا جمیع غُنا بھا اقصا الغایات ّ الحاجات و تْ َط ّھ ّْ ُرنا بھا من جمیع السیئات و ت ْر َْفعُنا بھا اعلى الدرجات و ت َب ُْل من جمیع الخیرات فى الخیرات فى الحیات و بعد المامات 

 Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin salatun tuncina biha min cemi’i’l-ahval ve afat ve takdi lena biha cemie’l-hacat ve tutahhiruna biha min cemi’i’s-seyyi’at ve terfa’una biha a’la’d-derecat ve tubelliguna biha aksa’l-gayat min cemi’i’l-hayrat fi’l-hayat ve ba’de’lmemat Her hangi bir dünyevi darlık ve müşkülata düşüldüğünde, hulus-ı kalble beş vakit namazdan sonra yedi defa okunmaya devam edilirse, Cenab-ı hakk o sıkıntıdan kurtarır. Sabah namazından sonra yirmi bir besmele ve yirmi bir defa da salatu necat okunmaya devam edilirse, o kimse hayatı boyunca şiddetli sıkıntıya, maşiyet darlığına, semavi ve arzi afetler duçar olmaz. Rızkı bol işi kolay istikbali açık olur. 

Rütbe ve mevkisinin yükselmesini arzu eden, halk arasında itibar ve nüfuz sahibi olmak isteyen kimse, her gün sabah 101 defa bu salatı okumaya devam ederse hayatında her zaman ilerler. Halk arasında muteber ve nüfuz sahibi ve sözü geçerli olur. Hiçbir zaman hakaret ve zillete duçar olmaz. Haksız yere mahbus olan bir kimse, hulus-ı kalble iki rekat namaz kıldıktan sonra kıbleye karşı oturur ve yüz defa ya Allah, yüz defa ya Fettah ve yüz defa ya müferrice’l-kürub okur. 

Sonra 1001 bir defa bu salat u selamı okuyup Yarabbi Habib-i erkemin hürmetine beni bu hapisten halas eyle diye dua ederse Cenab-ı hak hazretleri acilen ve kariben onu içinde bulunduğu halden halas buyurur. 

Gurbette ailesinden uzakta olup dönmeyi arzu eyleyen ve buna imkan ve fırsat bulamayan bir kimse; Cuma gecesinden başlayarak yedi gün sabah namazından önce, kıbleye karşı oturup 1001 bu salat u selamı okur. Cenab-ı hakdan vatanına dönebilmesi hususunda dua ve niyazda bulunursa, biznillahi teala bir sebebe binaen dönmesi gerçekleşir. 

Fırsat buldukça, otururken veya yatarken, müsait zamanlarında dilini salatu tuncina okumaya alıştırıp yani vird olarak buna devam eden kimse, düşman ve hasud şerrinden, şeytan tasallutundan, bela ve afetlerden, emraz-ı vahimeden vel-hasıl bütün istenmeyen hallerden emin, mahfuz ve korunmuş olur. 

Bir sıkıntı ve belaya veya müşkülata duçar olunduğunda, gece yarısından sonra kalkılıp iki rekat namaz kılınır. Kıbleye karşı diz üstü oturularak bin defa aşağıdaki salat u selam okunursa, Cenab-ı hak o kimseyi her türlü darlık ve sıkıntıdan kurtarır. 

Bütün kaza ve afetlerden de muhafaza buyurur. Salatu selam: On gece ara vermeksizin taharet-i kamile ile kıbleye karşı oturulup yüz defa salat u selam okunmaya devam edilirse alem-i manada çok güzel rüyalar müşahade edilir. 

Makedonya Toplantıları



Makedonya Toplantıları

ATATÜRK MASON MUYDU DİZİMİZİN ÖNCEKİ YAZISINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN.

Önceki yazımızda Atatürk’ün mason olduğuna ilişkin yabancı kaynaklı listelerin uydurukluğunu irdelemiştik.

Bu yazımızda söz konusu uyduruk kaynaklarda adı geçen Veritas Locası neyin nesidir onu araştıracağız.

Makedonya Toplantıları

Osmanlı’nın son dönemlerinde Sultan V. Murad’ın kendilerinden olması nedeniyle masonlar rahat hareket etmişlerdi. Ancak  V. Murat sonrası Abdülhamid döneminde bu rahatlık son bulmuş ve 1905 yılından itibaren localar İstanbul dışında ve özellikle Makedonya’da ve Selanik’te faaliyet göstermeye başlamışlardır. Makedonya’da kurulan locaların en önemlileri İtalyan Obediyansına (Büyük Locasına)  bağlı Macedonia Resortae Veritas idi. İlhami Soysal’a göre bu loca ‘Macedonia Risorta’ ve ‘Veritas’ olarak ikiye ayrılır. Olabilir, bu konumuz dışındadır. Sadece bu loca(lar)nın üyeleri arasında önemli siyaset, devlet adamları ve komutanlar olduğunu belirtmekle yetinelim. Kazım Özalp Paşa, Sadrazam Mehmet Talat Paşa, Mithat Şükrü Bleda, Mehmet Cavit Bey, Manyasizade Refik Bey, Kazım Nami Duru, Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Faik Süleyman Paşa, İsmail Canbulat Bey, Gümülcine Mebusu Hoca Fehmi Efendi, Osman Adil Bey, Mehmet Servet Bey, Fazlı Necip Bey, Binbaşı Naki, Maliye müfettişi Ferit Aseo, Drama Jandarma Komutanı Hüseyin Muhittin, Mustafa Doğan ve Emanuel Karasu Efendi gibi.

O sıralarda  başta İttihat ve Terakki üyeleri olmak üzere Osmanlı devrimcileri Manastır’da, Selanik’te istibdat rejiminin oralarda dokunamadığı bu mason localarında gizlice toplanmaya başlarlar. İttihat ve Terakki üyelerinin neredeyse tamamı masondu, özellikle Mustafa Kemal ve Enver Paşalar dışında. Ayrıca bu toplantılara diğer muhalif cemiyetlere mensup sivil masonlar da katılıyordu. Masonların koruması altında yapılan bu toplantılar yanlış şekilde mason toplantıları olarak nitelendirilmiştir, özellikle yabancılar tarafından. Ancak İttihat ve Terakki’ye üye olmak ve bu toplantılara katılmak için mason olmak şart değildi. Çünkü bu toplantıların esas amacı masonluk icrası değil Abdülhamid’in askıya aldığı Anayasanın tekrar yürürlüğe girmesini sağlamaktı.  Subayların başını çektiği bu cunta türü toplantılara katılanlara yemin etme şartı getirilmiş olup bu yeminler silah, kimilerine göre de aynı zamanda bayrak ve Kur’an üzerine ve aynen masonlarda olduğu gibi örgüt sırlarını dışarıya vermeme üzerine idi.  Nitekim “Turkey in Revolution” kitabının yazarı Charles Roden Buxton, İttihat Terakki Cemiyeti’ne giriş töreninin, masonluğa giriş töreninin bir kopyası olduğuna dikkat çekmiştir:

Cemiyete katılmak isteyen adaya, önce büyük bir sır açıklanacağı bildiriliyor ve güvenilirliği araştırıldıktan sonra yemin ettiriliyordu. Bundan sonra kabul safhası geliyordu. Üye adaylarının gözleri bağlanıyor, ardından adaylar bilinmeyen bir odaya götürülüyor ve gözleri açıldığında kendilerini loş bir odada, kara maskeli üç yabancı karşısında buluyorlardı. Burada her aday yemin ediyor, kılıca elini basıyordu. Bu yeminde sırları gizleyeceği ve cemiyete ihanet edenler yakınları, sevdikleri bile olsa öldüreceği gibi hususlar vardı. Haberleşme ise kuryeler arasında sağlanıyordu. “

Böylece bu yemin prosedürleri kimilerince “tekris” yani Kabul Töreni’nden geçerek, mason niteliğini almak, masonluğa kabul edilmek”  olarak nitelendirilmiştir.  Muhtemelen paralel mason toplantıları da yapılmış ve katılanlardan “tekris” edilenler de olmuştur. Mustafa Kemal’in bu tekrislerde hazır bulunmuş olması muhtemeldir. Ama en azından İttihat ve Terakki’ye giriş törenini yaşamış olmalıdır. Sonuçta bazı yabancıların Mustafa Kemalin Veritas Locası’nda “tekris” edildiği iddiasına o zamanların sapla samanın karıştırılmasına çok uygun ortamı gözüyle bakılmalıdır.

Mustafa Kemal büyük idealleri olan bir insandı. Bir kâhin derecesinde uzak görüşlüydü. Osmanlı İmparatorluğunun yakın zamanda çökeceğini biliyordu. Liderlik vasıflarıyla doğmuş olması  ve pragmatik (yararcı) yapısıyla daha o zamanlar bu yıkıntılar üzerinde yeni bir devlet kurmanın ve bu devletin önderi olmanın planlarını yapıyordu. Yeni devletin sınırlarını bile çizmişti. Onun çizdiği sınırlar Kerkük ilavesiyle bugünkü sınırlardı.

1906 Kasımında Şam’da Beşinci Ordu Subayları ve sivillerle  Hürriyet ve İtilaf Örgütünü kurmuştu. 13 Ekim 1907 tarihinde Batı Trakya’da konuşlanmış 3. Ordu’ya atandığında arkadaşlarının İttihat ve Terakki’ye katıldığını gördü. 29 Ekim 1907 Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kapatarak İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu. Mustafa Kemal prensip olarak İttihatçı olmak istememiş ancak Padişahın yetkilerini azaltıp meşrutiyeti yeniden getirmeyi hedefleyen bu çok önemli hareket dışında kalmak da istememiştir. Bu nedenle İttihatçı olmuş toplantılara katılabilmek için de toplantı prosedürlerine mecburen uymak zorunda kalmıştır büyük ihtimalle. Mustafa Kemal’in aslında İttihatçılığı benimsemediği gerek İttihatçılara katılmadan önce gerek 24 Temmuz 1908 de Meşrutiyet ilanından sonra  İttihat ve Terakki’nin bir parti haline getirilmemesi ve ordunun siyaset dışında kalması için uğraş vermesinden anlaşılmaktadır:

Bu suretle gün kaybına bile meydan vermeyerek, ordumuz politikadan uzaklaşmalıdır. Ve ordu içinde kalacak olan dostlarımız da artık politika ile meşgul olmamalı ve bütün gayretlerini, ordumuzun kuvvetlenmesine çevirmelidir. Cemiyetimiz de bir an önce teşkilatımızı halkın içinde genişleterek milletimize dayanan “siyasi bir parti” haline gelmelidir. Kaynak: Fikrimizin Rehberi. Erol Mütercimler (2008). İstanbul: Alfa Basım Yayım. 978-605-106-045-3.

İttihatçılara mason suçlaması

İttihat Terakki’nin Selanik’te mason localarını örgütlenmek için kullandığı bir gerçekliktir. Ama burada sadece, genelde yabancıların devam ettiği locaların dokunulmazlığından faydalanmak hedeflenmiştir. İttihat Terakki’nin Abdülhamid’e yönelik muhalefetinin bu localarda örgütlenmesiyle hiçbir ilişkisi yoktur. Söz konusu dönemde Mehmet Akif’ten Şair Eşref’e kadar aklı başında ve namuslu bir sürü aydın, İttihatçı olmamalarına rağmen, Abdülhamid’e karşı tavır almış ve muhalefet etmiştir. İttihat Terakki, eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi şiarlarından etkilenmekle beraber masonluğu bir araç olarak görmüştür.İttihatçılar iktidara geldikten hemen sonra ulusal bir loca kurarak yabancı devletlerin mason locaları üzerinden Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik müdahalelerinin önünü kesmek istemişlerdir. Daha sonra söz konusu locayı Mısır’daki İngiliz karşıtlarını örgütlemek için kullanmışlar ve bunda da belli ölçülerde başarı kazanmışlardır. İngilizler ise bu duruma karşılık olarak Osmanlı masonluğunun meşru olmadığını, meşru masonluğu kendilerinin temsil ettiğini söyleyerek Mısır’da kendilerine bağlı bir masonluk örgütlemeye çalışmışlar; aynı zamanda da Mısır, Hindistan ve Osmanlı İmparatorluğu’nda yaptıkları propagandayla İttihatçıları mason olmakla suçlamışlardır.

Bundan sonraki yazımızda Türk masonları bu konuda ne diyor onu araştıracağız. OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN

Not: Kaynaklar yazı dizimizin sonunda verilmiştir

Bülent Pakman. Kasım 2010. Son güncelleme Şubat 2014. İzin alınmadan ve aktif link verilmeden alıntılanamaz.

Atatürk Mason muydu dizimizin tüm yazıları

Bülent Pakman kimdir    https://bpakman.wordpress.com/pakman/

Atatürk ve Masonlar


Atatürk ve Masonlar

Atatürk 1908’de üyesi bulunduğu İttihat ve Terakki’nin birçok üyesi mason olmasına rağmen masonluğu kabul etmemiştir. Meşrutiyet ilericiliğinin aslında Batının ajanlığı olduğunu yaşayarak görmüş, Tanzimatçılığı dışlayarak kendi fikirlerini geliştirmiştir. Atatürk tüm kökü dışarıda olan anlayışları reddetmiş, masonluk kurumundan nefret etmiştir. 1935’te zamanı geldiğinde tüm mason localarını kapatmıştır.
Aşağıdaki satırlar Cevat Rıfat Atilhan’ın ‘Ey Türk Düşmanını Tanı!’ eserinden alınmıştır:
“İlginizi çekeceğini umduğumuz ibret dolu bir yazı, Eski Van milletvekili ve vatanın sevilen asil evladı muhterem İbrahim Arvas’ın kaleminden:
‘Hatıratım sona yaklaşırken memleketimizde locaları bulunan Masonlardan biraz bahsetmek isterim. Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara’da bir çok locaları vardır.
Mustafa Kemal Paşa’nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi DÖNMELER, ikincisi de MASONLAR’dı.
Bir gün eski adliye vekili Mahmut Esat Bozkurd’u çağırdı. Kendisine Masonların taksimat, teşkilat ve ahvalini bildirir bir kitab verdi.
‘-Bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle Halk Partisi Gurup Başkanlığına ver, grupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve grupça kapanmasına delalet et. Seninde bu işte büyük şeref payın olacaktır.’ dedi.
Grup günü Mahmut Esat Bozkurt riyaset makamına bir takrir verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. Katip takriri okudu. Grup dinledi. Hülasası şöyle idi:
‘Bizim Eba ancet gelen atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık, Masonluk ta kökü dışarda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır? Bunu da grup kararıyla kapatalım.’
Ve söz istedi, kürsüye gelerek takririni gayet veciz olarak izah etti.
Meclisteki Masonları bir telaştır aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya’yı görse idiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu.
Meşhur hatib Mahmut Esat Beye söz yetişebilir mi idi. Şükrü Kaya Masonluğun bir hayır (!) müessesesi olduğunu kürsüden söylediği zaman gurubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar.
Hayır eserleri dediğiniz nedir, birisini gösterebilir misiniz? Yalan söylüyorsun, in aşağı! dediler. Mahmut Esat ise MASONLUĞUN kökü dışarda, gizli, memleket ve millet için muzur bir tarikat olduğunu ve her yerde umumi reislerinin yani meşrik-i azamlarının YAHUDİ olduğunu bir çok vesikalarla ispat etti.
Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi Katib-i umumi Recep Peker’e iltica etmekte buldular. Ve salonda oturan Recep Peker’in etrafını alarak yalvarmağa başladılar. Guruptaki hava çok elektrikli idi. Heyecan son haddini bulmuş, her taraftan
‘-KAPATALIM!’ sesleri yükseliyordu. O esnada Recep Peker söz istedi ve kürsüye gelerek:
‘-Arkadaşlar, çok mühim bir işin üstündeyiz, müsaade buyurun, bu işi bir defa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım, gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim, dedi.
Bu söz gurubun tasvibine mazhar oldu ve mesele gelecek haftaya kaldı. Bir hafta sonra olsun, biz herhalde bütün locaları kapatırız dediler. Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi:
-Arkadaşlar; bugünden itibaren Türkiye’de Masonluk kalmamıştır ve bütün localar kapanmıştır.
Salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve KAHROLSUN YAHUDİ UŞAKLARI! sesleri tavanları çınlatıyordu.
Şükrü Kaya ile arkadaşları ortadan sırra kadem basmışlardı. Grup dağıldıktan sonra doktor Mim Kemal’i öne katarak meclisteki Masonlar toplu olarak Reisicumhura gitmişlerdi. Mim Kemal, Reisicumhura hitaben:
-Efendim biz zaten maiyet-i devletinizdeyiz, fakat siz meşrik-i azamımız olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız, demiş. Reisicumhur,
-Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra… Siz Avrupada hangi locaya bağlısınız ve metbuunuzun ismi nedir?
-Biz Cenova’ya tabiiz ve reisimiz de BARCA MİŞON Cenaplarıdır, demişler. Bunun üzerine küplere binen MUSTAFA KEMAL PAŞA onlara hitaben:
-HAYDİ DEFOLUN BURADAN, CEHENNEM OLUN GİDİN, YAHUDİ UŞAKLARI! Benim milletim bana kahraman sıfatını verdi, ben sizin gibi, bir çıfıt yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye’deki bütün localarınızı kapatmadığınız takdirde yarın teşkil edeceğim divan-ı harbi örfi’ye hepinizi verir ve astırırım! Haydi defolun karşımdan!
diyerek onları kovmuş, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İstanbul, İzmir ve Adana’ya bildirdiler ve sabah olmadan hepsinin kapanma kararlarını getirip henüz sofrasından kalkmayan reisicumhura verdiler ve derin bir nefes aldılar.
Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa bu suretle bütün MASON localarını kapattı.
İsmet Paşa’nın reisicumhurluğu sırasında kanun-u mahsusla localar kapanmadı diye Masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete başladılar.
Ve 1952 de ise Atatürkçü geçinen ve onunla iftihar eden CELAL BAYAR da, Ahmet Gürkan’ın teklif ettiği ve Masonların localarını kapatmak istediği kanun teklifini red ederek bu suretle localarını kanunla pekiştirdi.
Tabii bu ameliyeyi Meclis yaptı, fakat bu müzakerelerin devam ettiği üç celse zarfında Celal Bayar reisicumhur locasına gelerek kanunun müzakerelerini sonuna kadar takip etmiştir.
Bu tarihi müzakereleri ben de basın locasından takip ediyordum. Yanımda Burla’nın Ankara Müdürü Alaeddin Mizanoğlu vardı. Milyonluk müessesini kapatıp gelmiş, heyecan içinde müzakereleri takip ediyordu. Celal Bayar da olanca heyecanıyle hatipleri dinliyor fakat gözlerini benden ayıramıyordu. Haklı idi, onu bir hiçlikten o mevkiiye dünya masonluğu getirmişti.”

KAYNAK: http://sebep.net/ataturk-mason-localarini-neden-kapatti.html

Not: Cevat Rıfat Atilhan yukarıda verdiğimiz alıntıyı Van Eski Milletvekili İbrahim Arvas’ın Tarihi Hakikatler adlı kitabından (Ocak 2006, Biyografinet Yayıncılık, ilk baskısı 1964) yapmıştır. Arvas’ın hatıralarını kaleme aldığı kitap bir çok tarihi hakikati gün yüzüne çıkarıyor.

Atatürk’ün masonlara ve dönmelere bakışı, mason localarını kapatışı, dini anlayışı ve Ahmet Emin Yalman’ı devre dışı bırakması, komünizm tehlikesi, İttihat ve Terakki’nin yanlış yerel uygulamaları, Arapların Türk düşmanlığında Cemal Paşa’nın etkisi, Şeyh Said İsyanı’nda ve sonrasında Kürtçülüğün ekmeğine yağ süren uygulamalar ve İran’daki isyancı Simko hakkında hiçbir yerde duyulmayan bilgiler bu kitapta yer almaktadır.

İbrahim Arvas’ın Şeyh Said ve Simko İsmail Ağa olaylarını tahlili oldukça sağlıklıdır. O bir kısım bürokrat ve politikacının gördüğü gibi, olaylara dini veya etnik değil, sosyal bir problem olarak bakmaktadır.

İbrahim Arvas’ın doğudaki bazı Türk kökenli aşiretlerin dilini kaybetmesi vakıasını tespit etmesi ise ayrı bir belge niteliğini taşımaktadır.

Notlar:
İbrahim Arvas Nakşibendi Şeyhlerinden Seyyid Abdulhakim Arvasi’nin (Bakınız:
yeğenidir. Atatürk’ü Allahsız mason olmakla itham eden dinci, şeriatçı çevrelerin aksine bir tarikat şeyhi yeğeninden Atatürk’ün mason olmadığına dair çok güçlü bir kanıt sunuluyor. Gerçekten çok ilginç.

Masonik çevreler böyle bir konuşmanın varlığını kabul etmekle birlikte Arvasi’nin konuşmayı çok abarttığını iddia ediyorlar. Halbuki Atatürk’ü bilenler inceleyenler onun hayatının bundan daha da öfke dolu tepkilerle geçtiğini bilirler. Örneğin Menemen gerici isyanını duyunca Menemen kasabasının derhal dümdüz edilmesini emretmiş, ancak sabah öfkesi geçtiğinde emrini geri almış. Yani Atatürk’ün masonlara hakareti tam Atatürk’e göre bir davranış. Prof Hüseyin Hatemi Masonluk ile Yahudiliği birbirinden ayrılmaz olarak tanımlıyor. BAKINIZ. Bu da Atatürk Masonluğu Yahudiliğe bağlamasının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.

Masonik çevreler Atatürk’ün mason localarını kapatmasının nedenlerinin Mason Loca faaliyetlerinin Halk Evleriyle aynı izdüşümde olmasından dolayı gereksiz kaldığını, Atatürk tüm tekke ve zaviyeleri kapatınca mason localarını da kapatmak zorunda kaldığını da ileri sürerler. Bu doğru olsaydı söz konusu kapatılma bu kadar ani, gece yarısında ve gürültülü olmazdı.

Bundan sonraki yazımızda Atatürk’ün mason olup olmadığını araştıracağız. OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN

Bülent Pakman, Eylül 2009. İzin alınmadan, aktif link verilmeden kısmen veya tamamen yayımlamaz, alıntı yapılamaz.

Atatürk Mason muydu dizimizin tüm yazıları

Sharjah 2011Bülent Pakman kimdir   https://bpakman.wordpress.com/pakman

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...