14 Mayıs 2013

BİLMEM KAÇ GÜN DAHA GEÇECEK

Çok bir acı yok yüreğimde... ama mutlu da değilim.
Tarifi olmayan duygular sarmış tüm ruhumu.
Belki de alıştığımdandır, bu kez çok acı çekmeyişim.
Belki de yorulmuşluğumdur beni rahat kılan...
Sessizim yine,suskunum yine, yine durgun , yine buruk... 
Sanma ki unuttum...
Sanma ki kolay çıkarsın yüreğimden, 
sanma ki bitirdim seni... 
Almış başını gidiyor sevdam her zamankinden farksız.
Bilirsin Yokluğun engel olmadı hiç sevgimin yaşamasına... 
Ben sessiz severim, ben sensiz de severim... 
Yeni bir gün... Yine bir gün... 
"SENSİZ" Hep derdim ya her baktığım yerde İSMİN... 
Biliyormusun yokluğunun varlığında da hiçbirşey değişmedi.
Hala gözlerime takılıyor isminin olduğu her yer... 
Yine mi diyorum yine mi...
Sanki heryer , herkes seni bana hatırlatma çabasında... 
Fotoğrafların ellerimde şimdi.
Kaç zamandır bakmaya cesaret edememiştim ya.
Cesaretimi topladım ve serdim gözlerimin önüne... 
Buruk bir gülümseme dokundu yanağıma, maziye daldı gözlerim...
 "Ah be huysuzum nerdesin?" dedim kendi kendime.
Biliyorum duymayacağını,cevapta veremezsin ...
ama konuştum işte konuştum dakikalarca resminle.
Cevaplarını kendim verdim.
Komik gelecek belki ama mutlu da oldum biliyomusun. 
Çok şey istememiştim zaten senden...
Küçük sevinçler yeterdi bana... 
Yeni bir gün... Yine bir gün... 
"SENSİZ" 
Bilmem kaç gün oldu ya yokluğunla başbaşa kalalı.
Bilmem kaç gün daha geçecek; 
SENsiz... BENsiz... Bİzsiz.. 

KAÇ MEVSİM SIĞAR ÖMRE YADA BİR ÖMÜR KAÇ MEVSİMLİKTİR..?

KAÇ MEVSİM SIĞAR ÖMRE YADA BİR ÖMÜR KAÇ MEVSİMLİKTİR..?

SENSİZLİK... Seninleyim.." olsun isterdim son cümlem...ama sensizliğe yattım bu gece..sensizliğe,derin bir sessizliğe uyandım bu sabah..eve terkedilmişliğin kokusu sinmiş..camları da açık birakmıştım ama...geçmemiş kokun... kapıyı da aralık bırakmıştım..belki döner gelirsin diye..belki dayanamazsın yine... aslında uyumadım hiç gece..gelirsen beni uyurken seyretmeyi seversin diye öyle yaptım..sensiz geçen ilk gecemde uyumadım..kendimi kandırdım..sanki bilerek terketmişsin gibi beni,dönersin diye bekledim..gökler ağladı böyle sefil,böyle büyük,böyle masumca ortada kalışıma... "Caddeler karanlık caddeler ıpıslak Yalnız geçen ilk gecemde gökler ağlıyor Gözlerim kızarmış gözlerim şişkin 
Sensiz geçen ilk gecemde gökler ağlıyor hiçbirşeye gitmedi elim ardından...kalan bir kaç parça eşyanı toplamaya gitmedi...dağınıklığın var hala odada..toplamazsam,hiç gitmemiş gibi olacaktın sanki..o an orda kalırsam zaman gittiğin yerde duracaktı sanki...sanki bir adım daha uzaklaşmayacaktım senden...sanki azrail hiç çıkmayacaktı evden..sanki beni de alıp öyle gidecekti...

 "Birileri birşeyler söylesin Şu vefasız insanlara Nasıl nasıl nasıl... Nasıl katlanırım?... " ama rahat bırakmadı beni zaman...kapıcı geldi ekmek istiyormuyum diye...onsuz nasıl yaşarım,onsuz nasıl nefes alırım..ne ekmeği ne suyu diyemedim..!çöp var mı diye sordu..benden ala çöp mü var,benden ala enkaz mı var ,al beni at şehrin en uçsuz bucaksız köşesine diyemedim..!kimselere diyemedim...yokluğun ne denli büyük,yokluğunu küçücük içime sığdırmak ne denli zor diyemedim... "Senin boşluğun büyük Yapayalnız bu dünyada Nasıl nasıl nasıl... Nasıl yaşarım?.." artık siyah da kar etmiyor matemime...suskunluğum da yetmiyor..susuyorum.. nasıl katlanılır bilmiyorum..susuyorum.. harflerimi göğe saldım..ölümün arkasından hangi cümleyi kurarsam kurayım,yine sensizliğe çıkacak yollarım.. Hadi artık git istersen." Bu içinde "sen" geçen cümlelerimin en "sonuncusu" olacak diyerek başlıyorum hep, her kalemime dokunduğunda elim.. Ne "Sen" siz oluyor, ne "Son"suz... "Hadi artık git istersen." Fikrimden, düşüncemden, bütün mazimden, geleceğimden, "Ben" den, "Biz" den. Artık tek başıma yazmalıyım kendi hikayemi. Kendim koyup noktalarını, kendim silmeliyim virgüllerini. Tüm cümlelerimin öznelerinden silinmeli adın, yüklemlerininse "miş" li geçmiş zamanında kalmalı yaşanan her şey. Ben çoktan geçtim "Biz" den.. "Sen de artık git istersen.." Ben yokluğunu daha ağır zannederken, yıllardır, yollardır, oysa ki varlığın daha ağırmış bana. Günlerdir sözcükler düğümleniyor boğazımda, tıkanıyor nefesim.

 Herkese, herşeye sustum ama, bilsen öyle zor ki susmalar sana. kimselere anlatamamak içinden geçenleri, sıkışıp kalmak soyutlanmış bir zaman diliminde, bunca kalabalığın arasında yalnız, yapayalnız hissetmek kendini.. O kadar sessizce bitiyorum ki, sesimin yankısı kırıyor tüm bedenimi. "Şimdi sen de git istersen..." Hıçkırıklara boğulsun bu şehir ardından, hırçınca sahile vursun dalgaları denizin, tüm kaldırım taşları şahit olsun gidişine.. Çığlıklar atsın omzuna yaslanıp, bir buruk hüzün, bir kaç damla gözyaşıyla dinlediğim bütün şarkılar.. Kaybolsun gökyüzünün mavileri, hiç bitmesin soğuk, efkarlı gecem. Yıldızlar birer birer düşüp semadan, yitirsinler ferlerini. Ben çıkıp kendi hayatımın içinden, sessizce, sakince, hiç yokmuşum, hiç olmamışım gibi karşıdan izleyeyim sadece bütün olan biteni.. Aldırma sitemlerime, gözyaşlarıma. Bakma ardına.. "Sen de şimdi, git istersen"

 SEN, BİLMİYORSUN....... Kocaman bir sessizlikti yaşamlarımız, çoğu zaman kimse birbirinin sesini duymadı, aslında duyuyor dediklerimiz bile çok uzaktaydı... Ben, bir tek sana sesleniyorum tüm gücümle ve şimdi duymanı istiyorum ne olur dur dinle... Kaç mevsim sığar bir ömre yada bir ömür kaç mevsimliktir.? Sen, yaşadığım en güzel dört mevsim, yüreğime ekip, göz yaşlarımla beslediğim en büyük sevdasın.Bazen kilometrelerce uzak, bazen aldığım nefes kadar yakınsın... Uzak diyarlardan gelen sesinin merhabasıyla gelir konar yüreğime yaz mevsimi...

 Engin denizlerin ortasında, yunuslarla yarışır, deniz kızlarıyla dertleşir bulurum kendimi. Korkutmaz suların rengi ve derinliği, tıpkı sana duyduğum sevgi gibi.. Nice bir zaman sonra, dans ettiğim beyaz köpüklü dalgalar, bilmediğim bir çölün kızgın kumlarına bırakır beni.. Kervanlarla yolculuk ederken bulurum kendimi.. Sen uçsuz bucaksız çöllerin ateş’ den prensi ben gölgene ve sana muhtaç bir kum tanesi.... Bir an, bir Dua sesi getirir kendime beni... Kurduğum hayal sona erer, gerçeğe dönüşür duygular, sen yoksun , yaşadığım hayal kırıklığıyla, hüzün yine kapımı çalar... 
Gözlerimde dolu misali birikir yaşlar ve sen bilmezsin, Yüreğime yağmurlar yağar... 

Yağan yağmurlarla gelen sonbaharda , daracık bir patika yolunda yürür bulurum kendimi.. Ağaçlar yapraksız kalmış yine, sensiz ben gibi.. Üzerine basmaya kıyamadığım sarı, kırmızı yaprakların sesleri, alır ***ürür geçmiş zamanlara beni... Yeşile bürünmüş dallar, Alnina kondurduğum buseler, heyecanla elime tutuşturduğum gül goncaları gelir aklıma... 
Düşen bir dal parçasıyla boğazımda düğümlenir tarifsiz duygular ve gözlerimde birikir yaşlar , Yüreğime yeniden yağmurlar yağar... Eteklerine kardelenler serpilmiş beyaz gelinliğiyle, dört başı mağrur gelinlere benzeyen bir dağın zirvesindeyim şimdi.. Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyor yüreğim... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter…Yumruklarımı sıkıyor, avazım çıktığı kadar bağırıyorum.. “SENİ ÇOK SEVİYORUM” Sesimin yankısıyla çığlar düşüyor eteklerime… 

Yollarımda karlar, yollarımda kara yazım var. Gel desem, gelemezsin…. Gel desen ayaklarımda buzdan prangalar….Gözlerime hapsettiğim yaşlar, Ve yüreğime yeniden yağmurlar yağar... Tüm cömertliğiyle gelen bahar.. çağıldayan dereler, el ele dolaşan sevgililer, bir yanda uçurtma kuyruğuna asılı kalmış çocuk sesleri, Taze bahar çiçekleri, çiğ taneleri, başımda eser kavak yelleri ve dilimde uzak diyarların sevda türküleri… Mevsimler geliyor ve geçiyor hayatımdan… Bir yarım hep eksik..Bir yanım hep sensiz kalıyor… Görmüyorsun..! Duymuyorsun..!
 Yüreğime yağmurlar yağıyor… Yağmurlar yüreğime ağlıyor, SEN, BİLMİYORSUN…………

Silinmesin *T6952550267*DOSYA GÖNDERME FORMU(HUKUK)YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA ANKARADOSYAYA İLİŞKİN BİLGİLERMAHKEMESİKARAR TAR...